KURULUŞUNDAN 17. YÜZYILA KADAR OSMANLI MEDRESELERİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ

Benzer belgeler
OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

TÜRK EĞİTİM TARİHİ 3. Dr. Öğr. Ü. M. İsmail Bağdatlı.

İslâmî Eğitim Kurumları

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

OSMANLILAR Yrd. Doç. Dr. Ali Gurbetoğlu. İstanbul Ticaret Üniversitesi

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

Eğitim. Resul KESENCELİ EĞİTİMDE

Tel: / e-posta:

Beylikler ve Anadolu Selçuklu Dönemi Mimari Eserleri. Konya Sahip Ata Cami Erzurum Ulu cami Saltuklar

Bin Yıllık Vakıf Medeniyeti ve Vakıfların Eğitimdeki Yeri Sempozyumu

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

TÜRK EĞİTİM TARİHİ 4. Dr. Öğr. Ü. M. İsmail Bağdatlı.

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Beylikler,14.yy. başı BEYLİKLER DÖNEMİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

CAMİ MİMARİSİ EMEVİLER EMEVİLER DEVRİ EMEVİLER DEVRİ EMEVİLER DEVRİ ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ OSMANLI MİMARLIĞI

Türk Eğitim Tarihi. Program İçeriği Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi

YENİDEN YAPILANMANIN EŞİĞİNDE KUR AN KURSLARI

OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

Haçlı Seferlerinin hızının azaldığı 13. yüzyılın ilk yarısı Anadolu Selçukluları için bir yayılma ve yerleşme dönemi olmuşken, İlhanlı vesayeti

ÖZGEÇMİŞ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

KİŞİSEL BİLGİLER. İlyas CANİKLİ. Yrd. Doç. Dr. Temel İslam Bilimleri

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

Giresun/Bulancak Sarayburnu Camii

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

1 KAFKASYA TARİHİNE GİRİŞ...

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

İmam - hatip liseleri, imamlık, hatiplik ve Kur'an kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

AKADEMİK YILI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

MANASTIR TIBBI (Monastic Medicine)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ. Selçuklu Dönemi Yapıları ile Bahçe ve Peyzaj Sanatı

Editör. Din Eğitimi. Yazarlar Doç.Dr. Hacer Aşık Ev. Doç.Dr. Hasan Dam

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

BARTIN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DERGİSİ BARTIN UNIVERSITY JOURNAL OF FACULTY OF EDUCATION

MİM MİMARLIK TARİHİ VE KURAMI II GÜZ

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

YÜKSEK ÖĞRETIM ALANINI GELIŞTIRMEK IÇIN IRAK VE TÜRKIYE ARASINDA DAHA ÇOK IŞBIRLIĞI YAPILMASINI UMUYORUZ.

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

Üniversitemiz Senatosunun tarih ve 2018/19 2 sayılı karar eki

İmam - hatip liseleri, imamlık, hatiplik ve Kur'an kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

KTÜ RİZE İLAHİYAT FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM VE ARAŞTIRMA FAALİYETLERİNE İLİŞKİN RAPORDUR.

İLAM AKADEMİ NİÇİN İLAM AKADEMİ?

OSMANLI ÖNCESİ ANADOLU MEDRESELERİNDE ÖRTÜ ve ERKEN OSMANLI MEDRESELERİYLE KARŞILAŞTIRMA

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

Üniversitemiz Senatosunun tarih ve 2018/19 2 sayılı karar eki

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI TÜRK EĞİTİM TARİHİ DERSİ İZLENCESİ

Transkript:

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI KURULUŞUNDAN 17. YÜZYILA KADAR OSMANLI MEDRESELERİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN Yrd. Doç. Dr. Mustafa GÜLCAN HAZIRLAYAN Ahmet ULUSOY 034214032004 KONYA 2007

ÖZET Başlangıcından 17. Yüzyıla Kadar Osmanlı Medreseleri nde Eğitim-Öğretim Faaliyetleri konulu bu araştırma ile medreselerin, Osmanlı Devleti nin eğitimöğretimindeki yeri ve önemi ortaya konulmuştur. Çalışmamızda, İlk Osmanlı Medreseleri nden başlayarak 17. yüzyıla kadar olan devrede Osmanlı medrese sisteminin teşkilatlanması ve eğitim-öğretim yapılanması ele alınmıştır. Bu teşkilatlanma ve eğitim-öğretim yapılanmasının Osmanlı eğitiminde icra ettiği fonksiyonlara değinilmiş, bu değerlendirme medreselerin sosyal boyutları da göz önünde bulundurularak yapılmıştır. Bu değerlendirme çerçevesinde Osmanlı medreseleriyle ilgili bazı hususlar açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır.

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI KURULUŞUNDAN 17. YÜZYILA KADAR OSMANLI MEDRESELERİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN Yrd. Doç. Dr. Mustafa GÜLCAN HAZIRLAYAN Ahmet ULUSOY 034214032004 KONYA 2007

ÖZET Başlangıcından 17. Yüzyıla Kadar Osmanlı Medreseleri nde Eğitim-Öğretim Faaliyetleri konulu bu araştırma ile medreselerin, Osmanlı Devleti nin eğitimöğretimindeki yeri ve önemi ortaya konulmuştur. Çalışmamızda, İlk Osmanlı Medreseleri nden başlayarak 17. yüzyıla kadar olan devrede Osmanlı medrese sisteminin teşkilatlanması ve eğitim-öğretim yapılanması ele alınmıştır. Bu teşkilatlanma ve eğitim-öğretim yapılanmasının Osmanlı eğitiminde icra ettiği fonksiyonlara değinilmiş, bu değerlendirme medreselerin sosyal boyutları da göz önünde bulundurularak yapılmıştır. Bu değerlendirme çerçevesinde Osmanlı medreseleriyle ilgili bazı hususlar açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...iii GİRİŞ...1 1. Araştırmanın Amacı ve Önemi...1 2. Araştırmanın Sınırları...3 3. Araştırmanın Metodu...3 4. Araştırmada Kullanılan Kaynaklar...4 I. BÖLÜM...6 1. BİR EĞİTİM-ÖĞRETİM KURUMU OLARAK MEDRESE...6 1.1. MEDRESENİN TANIMI VE TARİHİ GELİŞİMİ...6 1.2. MEDRESELERİN TEŞKİLAT YAPISI VE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ BAKIMINDAN OSMANLILARA KADARKİ GELİŞME SAFHASI...12 II. BÖLÜM...20 2. İLK OSMANLI MEDRESELERİ...20 2.1. İLK OSMANLI MEDRESELERİNDE TEŞKİLATLANMA...24 2.1.1. Fizikî Yapı... 24 2.1.2. Sosyal Yapı... 28 2.1.3. İdarî Yapı... 30 2.1.4. Eğitim-Öğretim Yapılanması... 32 2.1.5. Diğer Hizmet Personeli... 39 2.2. İLK OSMANLI MEDRESELERİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ...40 2.2.1. Eğitim-Öğretim Metodu... 41 2.2.2. Okutulan Dersler ve Ders Kitapları... 45 III. BÖLÜM...48 3. FATİH SULTAN MEHMED DÖNEMİ OSMANLI MEDRESE TEŞKİLATI...48 3.1. SAHN-I SEMAN ÖNCESİ FATİH MEDRESELERİ...48 3.2. SAHN-I SEMÂN MEDRESELERİ...49 3.2.1. Sahn-ı Semân Medreselerinin İnşası... 49 3.2.2. Osmanlı Medrese Tarihinde Sahn-ı Semân Medreseleri nin Yeri ve Önemi... 53 3.3. SAHN-I SEMÂN MEDRESELERİNDE TEŞKİLATLANMA...54 3.3.1. Fizikî Yapı... 54 3.3.2. Sosyal Yapı... 56 3.3.3. İdarî Kadro... 59 i

3.3.4. Eğitim-Öğretim Yapılanması... 60 3.3.5. Diğer Hizmet Personeli... 64 3.4. SAHN-I SEMÂN MEDRESELERİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ...66 3.4.1. Eğitim-Öğretim Metodu... 66 3.4.2. Okutulan Dersler ve Ders Kitapları... 68 IV. BÖLÜM...77 KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİ OSMANLI MEDRESE TEŞKİLATI...77 4.1. SÜLEYMÂNİYE MEDRESELERİ...77 4.1.1. Süleymâniye Medreseleri nin Tesisi... 77 4.2. SÜLEYMÂNİYE MEDRESELERİNİN TEŞKİLAT YAPISI...77 4.2.1. Fizikî Yapı... 80 4.2.2. Sosyal Yapılanma... 80 4.2.3. İdarî Yapı... 82 4.2.4. Akademik Yapı... 82 4.2.5. Diğer Hizmet Personeli... 84 4.3. SÜLEYMÂNİYE MEDRESELERİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ...85 4.3.1. Eğitim-Öğretim Metodu... 85 4.3.2. Okutulan Dersler ve Ders Kitapları... 86 4.4. KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DAN SONRA MEDRESELER...89 V. BÖLÜM...90 5. KURULUŞUNDAN 17. YÜZYILA KADAR TEŞKİLAT YAPISI VE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ BAKIMINDAN OSMANLI MEDRESELERİNE TOPLU BİR BAKIŞ...90 5.1. KURULUŞUNDAN 17. YÜZYILA KADAR OSMANLI MEDRESELERİNİN TEŞKİLAT YAPISINA TOPLU BAKIŞ...90 5.2. KURULUŞUNDAN XVII. YÜZYILA KADAR GENEL HATLARIYLA OSMANLI MEDRESELERİNDE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ...92 VIII/XIV...104 IX/XV...104 X/XVI...104 SONUÇ...106 BİBLİYOGRAFYA...108 ii

ÖNSÖZ Bilgi edinme ve eğitim, fert ve toplum ölçeğinde insanın varlık ve devamlılığına esas olan geniş tabanlı ihtiyaçlardır. Eğitim, cins ve kalitesine bakılmadan dil, din, örf, âdet, tarih şuuru, sanat anlayışı gibi birçok ortak paydanın fertler tarafından taşınması demektir. Osmanlı eğitim sistemi içinde teşkilatlı, yüksek seviyede eğitim ve öğretimi gerçekleştiren müesseselerden bir tanesi şüphesiz medreselerdi. Osmanlı Devleti nin fetih siyasetinin en belirgin uygulamalarından biri, yöre ve o yöreye iskân ettirilen ahâli için câmi, medrese, imâret türünden dinî, ilmî ve sosyal müesseseler kurmaktı. Kurulan bu müesseseler Osmanlı toplumunda Türk-İslam kültürünün süratle yayılmasını sağlamıştır. Osmanlı devleti içinde yüksek öğretim yapan kurumlar arasında yeralan medreselerin en önemli görevlerinden biri ilmiye sınıfını yetiştirmekti. Devlet kademesinde istihdam edilen din adamlarının, öğretmenlerin, idarecilerin, hatta hekim ve mühendislerin buradan yetiştiği düşünülürse bu eğitim birimleri bir mânâda devletin beyni konumundaydı. Ancak Osmanlı medreselerinin sadece dinî eğitim veren, fâkih yetiştiren ve devlet kademelerinin personel ihtiyacını karşılayan kurumlar olarak nitelenmesi, Osmanlı medreselerinin birçok yönünü eksik bırakır. Bu nedenle Osmanlı medreselerinin fonksiyonlarının sadece belli konularda eğitim-öğretim vermekle sınırlı olmadığı, aksine bu kurumların kabul ettiği öğrencilere, bilinçli bir kontrol yöntemiyle, belirli değerleri kazandırarak, toplumun yeni bir kimliğe sahip olmasında, halkın değişik kesitleri arasındaki bütünlüğü sağlamasında ve nihayet siyasî otorite ile toplum arasında iletişim ve diyaloğun gerçekleştirilmesinde aktif rol alan kurumlardan biri olduğu söylenebilir. Bu çerçevede Osmanlı devlet yapısı içinde gerek meydana gelen sosyal boyutlu hâdiseler, gerekse zaman içinde devlet kademesinde meydana gelen gelişmeler, Osmanlı medrese geleneğinde yeni açılımlara zemin hazırlamıştır. iii

Çalışmamız dâhilinde, kuruluşundan 17. yüzyıla kadar Osmanlı medreselerinin teşkilat yapısı ve eğitim-öğretim faaliyetleri, ifade ettiğimiz bu çerçevede, farklı boyutlarıyla ve tarihî gerçekler ışığında ele alınmaya çalışılmıştır. Bu çalışmanın ortaya çıkmasında rehberliğiyle bana yol gösteren danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Sayın Mustafa GÜLCAN a ve kaynak konusunda yardımlarını esirgemeyen İSLAM ARAŞTIRMALARI MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ ne teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim. Ahmet ULUSOY Konya - 2007 iv

GİRİŞ 1. Araştırmanın Amacı ve Önemi Millet özelliğini taşıyan her insan toplumu; her tür inanç, gelecekte yaşamak isteyen her medeni varlık, eğitimle içli-dışlı olmak mecburiyetinde kalmıştır. Eğitim, cins ve kalitesine bakılmadan, dil, din, örf, âdet, tarih şuuru, sanat anlayışı gibi birçok ortak paydanın fertler tarafından taşınması demektir. Eğitim, insanlık tarihi kadar eskidir ve vazgeçilmezdir. Türk milleti olarak geçmişte Türk toplum yapısı ile iç içe olan eğitim kurumları vardı. 1924 öncesi bunlardan bir tanesi, belki de en önemlisi medreselerdi. Kurum olarak ilköğretim seviyesinin üstünde eğitim yapan medrese teşkilatı, İslamiyetin ilk devirlerinde daha şekillenmemişti. Okunan sadece Kur an olduğu için okumak ve öğrenmek sadece camilerde yapılırdı. İslam da toplu öğretim yapılan ilk yer Erkam bin Ebi l Erkam bin Esed ın evidir. Hz. Peygamber (S.A.V) müslümanlara orada Kur an öğretiyordu. Daha sonraları cami ve mescidler, geniş anlamda okul görevini yapmaya başladılar. İhtiyaçların büyümesi üzerine eğitimin, cami dışında hususi mekanlarda yapılmak istenmesi medrese teşkilatını ortaya çıkarmıştır diyebiliriz (Bkz. Atçeken,1998:188). İslam toplumları eğitim kurumları konusunda sıkıntı çekmemiştir. Erkam ın evi müslümanların yetiştiği ilkokul işlevini görmüş, arkasından peygamber mescidi, daha sonra diğer camiler birer eğitim kurumu olarak her seviyeden insanın yetiştirildiği yerler olmuştur. İslamiyetin ilk günlerinden beri İslam toplumlarında okuma yazmanın öğretilmeye başlanmasını Kur an-ı Kerim in ilk inen oku ayeti kerimesinin bir yansıması olarak görmek gerekir. Türkler müslüman olduktan sonra kendilerinden öncekilerin yaptıkları gibi eğitimi ele almışlar, camilerin dışında mektep ve medreseler açmışlardır. Özellikle Mısır da Fatımi devletinin şii mezhebi öğretisini yayma konusunda sistemli ve medotlu çalışmalarını hızlandırması Selçukluları harekete geçirmiştir. Şiilerin amacı, İslam dünyasında şiilerin çoğunlukta olmasını sağlamak ve İslam ülkelerini elde etmekti. Bunun üzerine Selçuklu Türkleri, şii mezhebine karşı uyanık, bilgili ve şii propagandasını etkisiz kılabilen, sünni inancın 1

savunucularını yetiştirmeyi bir kamu hizmeti saydılar. Nizamiye Medreseleri bu amaçla açılmaya başlandı (Baltacı,1976:7). Daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti nin de medreselere büyük önem verdiğini görüyoruz. Büyük Selçuklu İmparatorluğu nun ve Anadolu Selçuklu Devleti nin kendinden birçok değer kattığı medrese teşkilatının, Osmanlılar zamanında geliştirilerek daha da ileri götürüldüğü tarihi bir hakikattir. Kendi fetih politikasına göre Osmanlı Devleti nin fethettiği yere ilk önce bir cami ve yanına da medrese inşa ettirmesi, bu cihan devletinin eğitime verdiği önemi bize açıkça göstermektedir. Belki de Osmanlı Devleti nin bir cihan devleti olmasında, eğitime verdiği önemin bir sonucu olarak yetişen liyâkatli devlet adamlarının etkin rolü olmuştur. Tabiki Osmanlı gibi farklı kültürlere sahip bir toplumda, ilmiye teşkilatının kurulması, geliştirilmesi ve zirveye ulaştırılması kolay olmamıştır. Fatih Sultan Mehmet gibi birçok padişah ve devlet adamı Osmanlı medrese teşkilatını zirveye ulaştırmada büyük gayret sarfetmişlerdir. Ancak Osmanlı medreselerinin zamanla, devletin diğer kurumları gibi gerilediği bilinmektedir. Zaman zaman bu gerilemeye yönelik ıslah çalışmaları da yapılmıştır. Bu bağlamda, ilim ve kültürün şekillenip yaygınlaşmasında eğitim birimlerinin ve bu birimlerden yetişen insanların oynadığı etkin rol, bize eğitim kurumlarının ne derece önemli olduğunu göstermektedir. İşte buraya kadar kısaca değindiğimiz İslam toplumunun eğitim seyrinde Osmanlı devleti, kurmuş olduğu medrese teşkilatıyla nasıl bir fonksiyon icrâ ediyordu? Kurmuş olduğu bu medreselerde eğitim- öğretim düzeni ve teşkilat yapısı nasıldı? Sorularının cevabı bu çalışmada incelendi ve çalışma bu doğrultuda şekillendi. Bilindiği gibi eğitim ve öğretim, hiçbir devlet ve toplumun vazgeçemeyeceği bir faaliyettir. Bununla beraber her devlet, vatandaşını kendi şartları, ihtiyaçları ve ileriye dönük hedeflerini göz önünde bulundurarak yetiştirmeye çalışır. Bu bakımdan Osmanlı Devleti de vatandaşını kendi durum ve şartlarına göre uygun bir şekilde yetiştirmeye gayret etmiştir. Bu gayenin tahakkuku için de Osmanlı Devleti nin tesis ettiği en önemli müesseseler medreselerdi. 2

Bu haliyle medreseler Osmanlı Devleti nin kaderine yön veren devlet ve toplum hayatında son derece önemli etkilere sahip ilmiye sınıfı mensuplarını yetiştiren bir kurum olarak karşımıza çıkıyorlar. Medreselerin asırlar boyunca Osmanlı Devleti ndeki hukukçuları, din adamlarını, öğretmenleri, çoğu idareci sınıfı hatta hekim ve mühendisleri yetiştiren bir eğitim ve öğretim kurumu olduğunu hatırlamak bu kurumların önemini ortaya koymaktadır. Osmanlı Medreseleri nin gerek teşkilat yapısı ve gerekse eğitim-öğretim faaliyetleri ile toplumla bütünleşen yanlarının varolması da ayrıca dikkate değer bir husustur. Geçmişten bu yana Osmanlı medreseleri ile ilgili yazılan yazıların çoğu, medreselerin dereceleri, okutulan dersler ve ders kitapları gibi salt bilgi içeren yazılar mahiyetindedir. Medreselerin sosyal yönlerine değinen yazı sayısı çok sınırlıdır. Bu noktadan hareketle Osmanlı Medreseleri nin teşkilat yapıları ve eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanında sosyal yönlerinin de ele alınmasının medreseleri daha anlaşılır hâle getireceğine inanıyoruz. İlk Osmanlı medreselerinden başlayarak Sahn-ı Semân Medreseleri ve Süleymaniye Medreseleri ile alâkalı bazı bilgi eksiklikleri veya bilgi yanlışlıkları da bu medreseler hakkında farklı değerlendirmelere yol açmıştır. Bütün bu bahsedilen hususlar çerçevesinde Osmanlı Medreseleri nin sosyal yönleriyle birlikte ele alınmasına ve tarihî gerçekler ışığında değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. 2. Araştırmanın Sınırları Çalışmamız, İlk Osmanlı Medreseleri nin inşasından başlayıp Süleymâniye Medreseleri ni de içine alan 16. yüzyılın sonlarına kadar olan devreyi kapsar nitelikte oluşturulmuştur. 3. Araştırmanın Metodu Çalışmamız, kuruluşundan 17. yüzyıla kadar Osmanlı Medreseleri nde eğitim-öğretim faaliyetleri çerçevesinde ele alınmıştır. Beş bölümden oluşan 3

çalışmamızın birinci bölümünde, bir eğitim ve öğretim kurumu olarak medresenin tanımı ve tarihî gelişimi üzerinde durulmuş, medreselerin Osmanlılar a kadarki gelişme safhalarına değinilmiştir. İlk Osmanlı Medreseleri, Sahn-ı Semân ve Süleymaniye Medreseleri ise teşkilatlanma ve eğitim-öğretim yapılanması ana başlıklarında değerlendirilmiştir. Medreselerin teşkilatlanmaları fizikî yapı, sosyal yapı, idarî yapı, eğitim-öğretim yapılanması ve hizmet personeli alt başlıklarında ele alınırken, eğitim-öğretim faaliyetleri ana başlığını ise eğitim-öğretim metodu ile okutulan dersler ve ders kitapları alt başlıkları oluşturmuştur. Son bölüm olan beşinci bölümde ise başlangıcından 17. yüzyıla kadar Osmanlı Medreseleri nin, teşkilat yapısı ve eğitim-öğretim faaliyetleri açısından genel bir değerlendirmesi yeralmıştır. 4. Araştırmada Kullanılan Kaynaklar Osmanlı medreseleri ile alakalı geçmişten günümüze birçok eser kaleme alınmıştır. Çalışmamız Osmanlı medrese eğitimi ile ilgili olduğu için ilk önce Osmanlı medrese eğitimi ile alâkalı eserler tespit edilmeye çalışılmıştır. Tabiatıyla Osmanlı medreseleri, kendilerinden önce kurulan Selçuklu dönemi medreselerinden ve diğer İslam memleketlerindeki medreselerden etkilenmiştir. Bu açıdan çalışmamızda, Osmanlı öncesi medreseleri ele alan kaynaklara da yer verilmiştir. Osmanlı öncesi medresleri konu alan kaynaklara M. Asad Talas ın yazmış olduğu Nizamiye Medreseleri ile ilgili müstakil bir eser olan Nizamiyye Medreseleri isimli eseri, yine Selçuklu dönemine vurgu yapan, daha çok medreselerin fizikî yapılarının değerlendirildiği Aptullah Kuran ın yazdığı Anadolu Medreseleri, Osman Turan ın Belleten dergisinde çıkan ve Anadolu Selçuklu dönemine ışık tutan Selçuklu Devri Vakfiyeleri, Şemseddin Altun Âba Vakfiyesi ve Hayatı isimli makalesi, İsmet Kayaoğlu nun İslam Kurumları Tarihi I ve II isimli eserleri örnek gösterilebilir. İlk Osmanlı medreseleri ile ilgili Mustafa Bilge nin İlk Osmanlı Medreseleri isimli eseri, Mefâil Hızlı nın Osmanlı Klasik Döneminde Bursa 4

Medreseleri isimli eseri, Ekmeleddin İhsanoğlu nun Belleten dergisinde çıkan Osmanlı Medrese Geleneğinin Doğuşu isimli makalesi, Yekta Demiralp in Erken Dönem Osmanlı Medreseleri isimli eseri yararlandığımız kaynaklardan birkaçıdır. Bunun yanında yararlandığımız kaynaklar arasında Sahn-ı Semân ve Süleymâniye Medreseleri ne ışık tutan temel kaynak mahiyetindeki İ. Hakkı Uzunçarşılı ya ait Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı isimli eserini zikretmek gerekir. Buna ilave olarak Fatih ve Süleymâniye Vakfiyelerine vurgu yapan Hüseyin Atay ın Vakıflar Dergisi ndeki Fatih-Süleymâniye Medreseleri, Ders Programları, İcazetnâmeler isimli makalesi ve Ekmeleddin İhsanoğlu nun Osmanlı ve Bilim isimli eseri, yine Fatih Kanunnâmesini mukayeseli bir şekilde ele alan Abdülkadir Özcan ın Fatih in Teşkilat Kanunnâmesi ve Nizamı Âlem İçin Kardeş Katli Meselesi isimli makalesi yararlandığımız kaynaklara örnektir. Ayrıca Ahmed Cevdet Paşa nın Tarih-i Cevdet isimli eseri, Emin Bey in İlmiye Salnâmesi nde çıkan makalesi, A. Adnan Adıvar ın Osmanlı Türkleri nde İlim isimli eseri, Şehabettin Tekindağ ın Medrese Dönemi isimli makalesi, yararlanmış olduğumuz kaynaklara örnektir. 5

I. BÖLÜM 1. BİR EĞİTİM-ÖĞRETİM KURUMU OLARAK MEDRESE 1.1. MEDRESENİN TANIMI VE TARİHİ GELİŞİMİ Medresenin farklı yönleri ile birçok tanımı yapılmıştır. Bu tanımlardan bazıları şunlardır: İslam tarihinde eğitim ve öğretim kurumlarının genel adı olan medrese, sözlükte okumak, anlamak, bir metni öğrenmek ve ezberlemek için tekrarlamak anlamına gelen ders (dirâse) kökünden mekân ismidir (Bozkurt,C.28, 2003: 323). Arapça Derase kökünden gelen Medrese kelimesi, talebenin ilim öğrendiği yer mânâsında olup, umumî olarak Sıbyan mektebinin üstünde eğitim ve öğretim yapılan orta ve yüksek tahsil müesseselerine delâlet etmektedir (Baltacı, 1976: 25). Bir eğitim ve öğretim kurumu olan medrese ismi, okumak anlamındaki Arapça derase kökünden gelir. Buna göre medrese, talep edilen şeyin okutulduğu yer, mekân, ders okutulan yer anlamındadır (Furat, S. 8, 2003: 182). Medrese sözcüğü, İslam ülkelerinde, görenekçi yöntemlerle yürütülen öğretim kurumu anlamında kullanılmıştır. Medreseler genel olarak Sıbyan mektebi mezunlarının eğitildiği öğretim kurumlarıdır (Demiralp, 1999: 3). Medrese; Arapça ders okunacak yerle beraber talebenin içinde oturup ders okuduğu bina mânâsına da gelir (Pakalın, C. 2, 1983: 436). Medrese, ders yapılan veya ders çalışılan yer demektir (Kütükoğlu, 2000: 3). Medreseler kamuya açık belirli programı olan eğitim kurumlarıdır (Özbilgen, 2003: 307). 6

Bütün bu tanımlamalardan medresenin, öğrencilerin içinde oturup ders okuduğu bina anlamına geldiği ve İslam eğitim sisteminde orta ve yüksek öğretimi düzenleyen bir kurum olduğu ortaya çıkıyor. Medreselerin tarihi gelişimini, İslam tarihinde eğitim-öğretim faaliyetlerinin başladığı devre kadar götürmek mümkündür. Ancak bir millette ilmin başlangıç tarihini kesin bir şekilde tespit etmek hemen hemen mümkün değildir. Adıvar bu doğrultuda şunları kaydetmektedir: İlim, bir harbin ilanı, bir sulhün akti yahut istiklâl gibi muayyen bir günde asla başlamış değildir (Bkz. Adıvar, 1943: 1). Her ne kadar bir millette ilmin başlangıç tarihi kesin sınırlarla tespit edilemese de, kaynaklar umumiyetle İslam dünyasında eğitim sisteminin başlangıcını Hz. Peygamber zamanına kadar götürmektedirler. İslam da toplu öğretimin yapıldığı ilk yer, Erkam bin Ebu l-erkam ın evidir. Hz. Peygamber orada müslümanlara Kur an öğretiyordu (Atçeken, 1998: 188). Başlangıçta sistemli bir eğitim-öğretim faaliyetinden söz etmek mümkün olmasa gerektir. Eğitim faaliyetleri, her şeyden önce yeni bir dinin prensiplerinin öğretilmesine yönelikti. Bu durum müslümanları camiye yöneltti. Dar cemaat yapısı içerisinde Hz. Peygamber ve çevresi, tabiî birer öğretmen durumundaydılar; bu ilk öğretmenler, bu cemaatin daha ziyade yeni dinle ilgili öğrenmek istediklerini sözlü olarak öğretiyorlardı (Unan, C. 5, 1999: 149). Bu bakımdan medresenin felsefî ve tarihî kökleri, İslamiyetin temel kaynakları mesabesindeki Kur an ve Hadiste yer alan teşri î emirler ve bu emirlerin düşünce birikimidir (Akgündüz, 1997: 234, 235). Hicretten sonra da eğitim-öğretim faaliyeti Medine de devam etti. Medine mescidinin planında bir de suffa denilen mektep bulunmaktaydı. Suffa nın ihtiyaca cevap vermemesi üzerine de Medine de 9 mescidde daha tedris faaliyeti yürütüldü. Emevîler devrinde ise büyüklerin eğitimi camilerde yürütülürken çocukların eğitimine daha çok önem verildiği ve bu maksatla büyük küttâblar açıldığı görülmektedir (Baltacı, S. 3, 1979: 5). 7

Abbasiler devri İslam maârif tarihinde önemli bir merhaledir. Genel anlamda resmî ve sarayın dışında herkese açık ilk okuma ve daha doğrusu araştırma enstitüsü veya akademisi, Halife Me mun devrinde Zerdüştî okullarının ilhamıyla 832 de Bağdat ta kurulmuştur. Beytu l-hikme denilen bu müesseselerde Arap, Yahudi ve Hristiyan ilim adamları beraber çalışıyorlar; Yunan, Hint ve eski İran kültürüne ait kaynakları tetkik ediyorlardı. Yine bu devirde Bağdat ta Beytü l-ilim ve Dâru l-ilim adıyla açılan müesseselerin de medreselerin doğuşuna müessir oldukları anlaşılıyor (Atçeken, 1998: 189). Medrese adı altında ilk müessesenin ne zaman inşa edildiği hususunda farklı görüşler bulunmaktadır. İslam tarihçileri umumiyetle Bağdat ta kurulan Nizamiye Medresesi nin ilk kurulan medrese olduğunu kaydetseler de bu medrese inşa edilmeden önce medresenin varolduğu bilinmektedir (Bkz. Kafesoğlu, 1973: 162; Kayaoğlu,S.49, 1985: 126; Gül, 1997: 10; Atçeken, 1998: 189; Furat, 2003: 183; Bozkurt,C.28, 2003: 324). Ancak, Bağdat taki Medrese-i Nizamiye nin İslam ilim tarihinde ilk medrese sayılması, bu medresenin umumî ve tam teşkilatlı olması, müderris ve talebenin barınması ve beslenmesi için vakıflar bulunması itibariyledir diyebiliriz (Bkz. Berki, C. 10, S. 110-111, Tarihsiz: 232). İslam tarihinde ilk inşa edilen medreselerden bazıları şunlardır: 1. 349/960 tarihinde Ebu l-velid Hasan b. Muhammed Emevî nin Nişabur da yaptırdığı medrese, 2. 354/965 ten önce İbn Hibban Teymî nin Nişabur da inşa ettirdiği medrese, 3. 402/1011 den önce Nişabur da yapılan es-saidiye Medresesi, 4. 405/1014 den önce Nişabur da yapılan Ebu Osman Sabunî Medresesi, 5. 405/1015 den önce Nişabur da yapılan İbn Furek Medresesi, 8

6. 450/1058 den önce Buşih te yapılan İbn Gadıret Esedî Medresesi (Atay, 1983: 31). A. Gül de yukarıdaki altı medreseyi içine alan on dört medreseyi kaydetmiştir. Medreseler sırasıyla şöyledir: 1. 349/960 Ebu l-velid Hasan b. Muhammed el-ümevî nin Nişabur da yaptırdığı medrese. 2. Nişabur da Şafiî fâkihi es-saig en-neysaburî (ö. 349/960) için yaptırılan özel mektep: Bu, fıkıh, kelam, hadis, tefsir, Kur an ve diğer İslamî ilimlerin okutulduğu ilk müstakil medresedir (Gül,1997:10). 3. Nişabur da 353/965 ten önce İbn Hibban et-teymî nin yaptırdığı medrese, 4. Ebû Hâtim el-bustî (ö. 353/965) nin özel medresesi. 5. Ebu Ali el-huseynî (ö. 392/1002) nin hadis mektebi. Bu mektebin 1000 öğrencisi vardı. 6. 402/1011 den önce Nişabur da yapılan es-sa îdiyye Medresesi. 7. 405/1014 ten önce Nişabur da yapılan Ebu Osman es-sâbunî Medresesi. 8. 405/1015 ten önce Nişabur da yapılan İbn Furek Medresesi. 9. Nişabur da Beyhakiyye Medresesi: Şafiî fakihi Ebu Bekr el-beyhakî 441/1050 de yaptırdı. 10. Gazneli Mahmud (389-421/999-1030) un Gazne de, kardeşi Nasır b. Sebüktekin (ö. 424/1033) in Nişabur da 437/1046 da yaptırdığı medrese. 11.Tuğrul Bey (428-55/1037-63) in Nişabur da 437/1046 da yaptırdığı medrese. 12. Buşih te 450/1058 den önce yapılan İbn Gadiret el-esedî Medresesi. 9

13. Taberan ve Bağdat ta açılan medreseler: Bunlar da daha ziyade fıkıh (İslam Hukuku) öğretimi yapılıyordu. 14. Nişabur da Ebu Ali el-huseynî ve Ebu l-kasım el-kureyşî (ö. 464/1072) tarafından açılan öğretim müesseseleridir (Bkz. Gül, 1997: 10, 11). Medrese adıyla açılan ilk yüksek eğitim ve öğretim müesseselerinin İslamiyetin Türkler arasında yayılmasından önce Belh ve Buhara da bulunan eski Budist vihara larının örnek alınarak yapıldığını kaydeden kaynaklar çoğunluktadır (Bkz.Atçeken, 1998: 189; Kütükoğlu, 2000 :3; Bozkurt,C.28, 2003: 324). Uygurlar tarafından M.Ö. III. asırda Asoka devrinde kurulan viharalar, birer üniversite mahiyetindeydiler (Baltacı,S.3,1979: 4). Bozkurt, kaynaklarda medrese olarak anılan ilk eserin, fâkih ve muhaddis Ebu Bekir Ahmed b. İshak es-sıbgi (ö. 342/954) tarafından Nişabur da kurulan Daru s-sünne olduğunu kaydeder. Hasan b. Ahmed el-mahledî ve Muhammed b. Hüseyn el-hasenî gibi hadis âlimlerinin imlâ meclisleri düzenlediği bu Daru ssünne de 1000 kadar öğrencinin ders yapabildiği belirtilmektedir (Bozkurt, C. 28, 2003: 324). Bozkurt un naklettiğine göre İbni Kesir, Büveyhi hükümdarlarından Bahâüddevle zamanında vezirlik görevine getirilen Ebu Nasr Sabür b. Erdeşir in Bağdat ın batısındaki Kerh te kurduğu Daru l-ilm in fukaha için tahsis edilen ilk medrese olduğunu söyler. Buranın Nizamiye Medreseleri nden çok önce kurulduğu belirtilmektedir. Bağdat taki Nizamiye den önce Nişabur başta olmak üzere Doğu İslam dünyasında otuzdan fazla medresenin kurulduğu ifade edilmektedir (Bkz. Bozkurt, C. 28, 2003: 324). Horasan ve Maveraunnehr in çeşitli bölgelerinde fıkıh ve hadis öğretimi için Nizamiye Medreseleri nden önce birçok medrese kurulmuştu (Kazıcı, 1995: 48). Medreselerin resmi bir teşekkül olarak devlet eliyle kurulması X. asırda Karahanlılar (840/1211-2) zamanında vuku bulmuştur (Atçeken, 1998: 189). İlk 10

defa Karahanlı hükümdarı Aslan Gazi Tafgaç Han (v. 1035), Merv de bir medrese tesis etti ve vefatında orada defnolundu (Baltacı, S. 3, 1979: 5). Şiî inancına mensup, şiîlik propagandasını yayan Büveyhoğulları ve Fatımîler e karşı Selçukluların Irak ı fetihleri ve Bağdat a girmeleri, Ehl-i Sünnet in şiîler üzerine zafer başlangıcı sayılabilir. Bu dönemde Selçuklular daha açık fikirli ve gerçek ilim takipçisi olarak ortaya çıkmışlardır. Alparslan ve Melikşah ın veziri Nizamülmülk ün kurduğu medreseler bu dönemde hakiki birer ilim yuvası olmuştur (Bilge, 1984: 3). Abbasi halifelerinin ülkesinde hakimiyet Büyük Selçuklular a geçtikten sonra ünlü devlet adamı Nizamülmülk (1018-1092) tarafından bir genel öğretim müessesesi halinde 13.10.1065 tarihinde Bağdat ta açılan ve kurucusunun ismine bağlanarak Nizamiye adıyla anılan medrese, Türklerin İslam dünyasına kazandırdıkları yüksek öğretim kurumlarının öncüsü oşmuştur (Unat, 1964: 3). Şiîliğin yayılmasını engellemek ve devletin ihtiyacı olan ilim adamı, idareci ve bürokratları yetiştirmek maksadı ile, sünnî olan Selçuklu Türk-İslam Devleti nce Nizamiye ve diğer adlarla medreseler kurulmuş ve sünnî inanca dayalı İslamî ilimler okutulmaya başlanmıştır (Gül, 1997: XV). Devletlerini sağlam temellere oturtmak ve batınî inançlara karşı en faydalı yolun ilmi yaymak olduğunu anlayan Selçuklular da medreseler, bu gayenin tahakkuku için ortaya çıkmış ve sonra geliştirilmiştir (Anadol ve Abbasova, 2002: 346). Gerçekten, bir ilim ocağı olarak medreselerin geniş anlamda devlet eli ile kurulup teşkilatlanması ve vakıf suretiyle tahsilin parasız olması Selçuklular ın eseridir (Kazıcı, 1995: 48). Selçuklular tarafından Bağdat ta faaliyete geçirilen Nizamiye Medreselerini (459/1065) bu medreselerin birer benzeri olan Merv, Herat, İsfahan, Belh, Basra, Musul, Amül, Taberistan gibi şehirlerde kurulan medreseler takip etti (Unan, C. 5, 1999: 150). 11

Selçuklular Anadolu ya hâkim olduktan sonra da birçok medrese kurmuşlardır. XIII. ve XIV. yüzyıllarda Anadolu da beylikler döneminde de çok sayıda medrese kurulmuştur. Böylece medreseler XIV. yüzyılın başlarında Anadolu nun her yanına yayılmış bulunuyordu. 1330 larda Anadolu ya bir seyahatte bulunan İbni Batuta, Anadolu nun her tarafında hatta küçük kasabalarında bile medreselerin bulunduğunu kaydediyor (Bkz. Taşdemirci, S. 3, 1989: 520). İlk olarak IV./X. asırda Buhara, Nişabur, Horasan gibi İslam dünyasının doğu bölgelerinde ortaya çıkan medresenin, buradan Bağdat, Suriye, Mısır, Tunus ve Endülüs gibi diğer İslam memleketlerine yayıldığı görülüyor. Anadolu da ise medreseler ilk defa VI./XII. yüzyıllarda Selçuklular ve Beylikler döneminde, Suriye ve Bağdat medreseleri örnek alınarak çeşitli yerlerde kurulmuştur (Sarıkaya, 1997: 24). Bu bilgiler, medresenin her İslam ülkesinde farklı şartlar altında meydana geldiğini, ilk medreselerin Türkistan ve Horasan da kurulduktan sonra diğer İslam ülkelerine yayıldığını ortaya koymaktadır. 1.2. MEDRESELERİN TEŞKİLAT YAPISI VE EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİ BAKIMINDAN OSMANLILARA KADARKİ GELİŞME SAFHASI Kuruluş tarihi bakımından medrese sisteminin yapısı, fıkıh (hukuk) ilmi uzmanları tarafından tanımlanan, yorumlanan ve korunan hukukî bir temele dayanıyordu. Teşkilat bakımından medreselerde yürütülen tahsilde fıkıh ve ona yardımcı olan bütün sahalara öncelik tanınmıştır (İhsanoğlu, C. 1, 1999: 232). Başlangıçtan beri İslam dünyasında medreseler, vakıflarca idare edildikleri için medrese binalarına müessesenin mâlî durumuna göre imâret, kütüphane, hamam gibi diğer müesseseler de ilave edilirdi. Bunun için her medresenin bir vakfiyesi bulunur, bunda vâkıfın (vakfı kuran kimse) şartlarına 12

göre medresenin nasıl işleyeceği, müderris, talebe ve memurların ne kadar maaş alacakları ve daha başka konular yeralırdı (Kazıcı, 1995: 43). Büyük Selçuklu Devleti vezirlerinden Nizamülmülk ün inşa ettirdiği Nizamiye Medreseleri nin yönetimi Nizamülmülk ve çocuklarının elindeydi. Medreseye kitaplar, arazi ve dükkânlar vakfedilmişti (Bozkurt, C. 28, 2003: 326). Bağdat ta inşa edilen Nizamiye Medresesi nde talebeye sadece ders verilmekle kalınmıyor, talebenin yiyecek ve barınma ihtiyaçları da karşılanıyordu. Bunu sağlamak için ünlü vezir medreseye, Bağdat ta Dicle nehri kenarına karşı han, hamam ve çiftlikler vakfetmişti (Kütükoğlu, 2000: 3). Bağdat Nizamiyesi nde aralarında memleketin en ileri gelenlerinin çocuklarının yanında, en fakir aile çocuklarının da bulunduğu 6.000 talebe aynı anda eğitim-öğretim görüyordu (Anadol ve Fazile, 2002: 349). Bu kuruluşun senelik masrafının 15.000 dinar olduğu tahmin edilir (Talas, 2000: 47). Talas ın bize naklettiğine göre Nizamülmülk, her memurun, hocanın ve hoca yardımcısının ve hatta kapıcının Nizamiye Medreseleri ne kabul edilebilmeleri için Şafiî ve Eş arî olmalarını şart koşmuştur (Talas, 2000: 48). Bu uygulamanın temelinde, o dönemde oldukça etkili olan Şiî propagandasına karşı, sünnî mezhebe mensup ve sünniliğin yayılmasını gaye edinen bir girişimin varolduğu bilinmektedir. Bağdat Nizamiye Medresesi nin bu özelliklerinin yanında mimarî yapı özelliklerinin de daha sonra inşa edilen medreselere örnek olduğu, sonraki medreselerin teşkilat yapılarını önemli ölçüde etkilediği tarihî kaynaklarda ifade edilmektedir. Bu itibarla Bağdat Nizamiye Medresesi nin mimarî özelliklerine değinmek yerinde olur. Bağdat Nizamiye Medresesi taştan ve iki katlı olarak inşa edilmiştir. Zeminde girerken sağda iki oda olup, birincisi küttab olarak kullanılırdı; daha sonra kuyunun solunda esas salon ve kurucusunun mezarı, birinci kata çıkan 13

merdiven, uzun bir galeri, kütüphane olarak kullanılan bir oda ve talebelere ayrılan diğer bir oda bulunmaktaydı. Dersler talebelere salonda veriliyordu. Kare şeklinde büyük bir bahçe ile çevrili olan Nizamiye nin birçok geniş konferans salonları ve dershaneleri, depo ve erzak kileri olarak kullanılan zemin katta bir hamamı ve bir de mutfağı vardı (Talas, 2000: 42). Devlet tarafından maddî ve manevî yardım gören ve saray tarafından himaye edilen Nizamiyeler in gerek teşkilat, gerekse öğretim bakımlarından o çağın diğer öğretim kurumlarından çok üstün olduğu muhakkaktır (Kuran, 1969: 6). Medrese görevlilerinin sayısı kurumun büyüklüğüne ve okutulan derslere göre değişmekteydi. (1233-34) te tamamlanan Mustansıriyye Medresesi nde dört Sünnî mezhepten birer müderris vardı. Burada altmış iki fâkih, dört mescid, bir Şeyhu l-hadis, iki Kârî, on Müstemî, bir Şeyhu t-tıb, on kadar da tıp öğrenimi gören öğrenci bulunuyordu. Medresenin bünyesinde yetim çocuklar için de bir mektep yeralmaktaydı (Bozkurt, C. 28, 2003: 326). Mektebe bağlı bir kütüphane, hamamlar, hastahane ve bir de mutfak bulunmakta idi. Girişte bir duvar saati, mektebin yanında halifenin bir köşkten bütün binaya bakabileceği bir bahçe bulunuyordu (Kayaoğlu, S. 49, 1985: 127). Memlukler dönemi medreselerinde ise görevlilerin durumu ve görevleri şöyleydi: Hadis hocalarına Muhaddis, Şeyhu l-hadis veya Şeyhu r-rivâye deniliyordu. Muhaddis, bölgedeki hadis şeyhlerini, onların doğum ve ölüm tarihlerini, ilmî durumlarını bilirdi. Şeyhu r-rivaye muhaddislerin rivayet ettikleri hadislerin lafızlarını tashih ederdi. Hafızlar Kur an ı ezberleyenlerin derslerini takiple görevliydi. Müfessir, Kur an ayetlerini açıklar, Müderris talebeye ders anlatır, Muîd müderrise yardımcı olurdu. Müfîd, ders çalışmaları esnasında öğrenciye yardım eder, Müntehî tartışılan konularda araştırma yapardı. Kâtibu lgaybe, talebenin devam durumunu izlerdi. Zâbitu l-esmâ ise öğrencinin kaydıyla ve onların derse ilgisini takiple görevliydi. Muallimu l-küttab küçük çocuklara İslamiyetin esaslarını öğretir, Kâs (kıssa anlatan) halka ibretli olaylar ve sözler 14

nakleder, Kâriu l-kesâsî de kâs gibi bir görev yapardı. Vâiz, halka şiirler ve güzel sözlerle zühd, tevekkül gibi konular hakkında vaaz verirdi. Fıkıh medreselerinde ayrıca Reis, Müftü, Kadı, Şâhid, Mütesaddir, Müfîd gibi görevliler bulunurdu. Hadisle ilgili bölümlerde yardımcıya Müstemlî, dil hocalarına Nahvî denirdi. Kıraat hocaları da hadis hocaları gibi Şeyh olarak adlandırılırdı. Ribat, zâviye ve hankâhlarda ders verenlere şeyh denirdi. Medreselerde ayrıca Nâsih, Verrâk, Musahhih, Muarrid gibi yazı ile ve yazı malzemesinin sağlanmasıyla ilgili görevliler de bulunurdu (Bozkurt, C. 28, 2003: 326). Anadolu Selçuklu medreselerindeki teşkilat yapısı ve eğitim şeklinin klasik İslam medrese eğitimine paralel olarak devam ettiği ifade edilmektedir (Bkz. İhsanoğlu, C. 1, 1999: 232). Metinleri bulunabilen medrese vakfiyelerinden Anadolu medreselerinde eğitimin Salı ve Cuma günleri hariç hafta boyunca yürütüldüğü ve eğitim süresinin azami beş yıl ile sınırlandığı anlaşılmaktadır. Fakih denilen medrese öğrencilerine başlangıçta mübtedî daha sonra mutavassıt, en sonunda da kendi kendine istidlal yaparak hüküm çıkarabilecek duruma gelince müstedil denilmekteydi (İhsanoğlu, C. 1, 1999: 233). M. 1201/2 tarihli Konya daki Altun-Âba Medresesi Vakfiyesi Anadolu Selçuklu Medreseleri ndeki teşkilatı ortaya koyması bakımından önemlidir. Vakfiyeye göre vâkıf (vakfeden kişi) Hanefî mezhebinden olacağını şart kıldığı müderrise 800, muîde 240 dinar tahsis etmiştir. Hanefi ve Şâfiî mezhebinden olması kaydedilen talebe ve fâkihlerden istidlâl yapabilecek, ilerlemiş üç talebeye her birine üçte biri olmak üzere ayda 45 dinar, orta derecede olan on beş talebeye her birine 10 dinar olmak üzere ayda 150 dinar, başlangıçta olan (mübtedî) yirmi talebeye her birine 5 er dinar olmak üzere ayda 100 dinar, medresedeki cemaate namaz kıldıran ve Hanefi mezhebinde olması şart kılınan imama yılda 200, müezzine 100 ve medresenin serilmesi, temizliği ve içeridekilerin hizmetine bakan ferrâşa ayda 5 dinar maaş tahsis edilmiştir. Bu kayıtlara göre medresede okuyan talebenin mevcudu 38 den ibarettir (Turan, C. 15

XI, S. 42: 202). Vakfiyenin tasnifine göre medresenin ilk talebesine müteallim, yüksek talebesine de mütefakkih denilmektedir (Konyalı, 1964: 824). Mübârizeddin Halifet Gazi nin Amasya da 606/1209-1210 senesinde kurduğu medresenin vakfiyesinde ise bir müderris, iki muîd ve on iki fâkih (talebe) bulunacak, müderris yıllık bin iki yüz hâlis gümüş dirhem maaş karşılığında Hanefî fıkhını okutacaktır (İhsanoğlu, C. 1, 1999: 233). Mevcut vakfiyelerden anlaşıldığına göre Anadolu Selçuklu Medreseleri nde öğrenci sayısı 20-40 arasındadır. Sivas Buruciye Medresesi nde 30 öğrenci Konya Altun-Âba Medresesi nde 38 öğrenci vardı (Kuran, 1969: 3). Anadolu Selçuklu devletinde iklim şartları ve birtakım unsurlar göz önüne alınarak medreseler iki tip üzerine inşa edilmiştir. Bunlar: Açık Avlulu Medrese ve Kapalı Kubbeli Medrese tipleridir. Bunların arasında aslında büyük bir fark yoktur. Kapalı avlulu tipte orta mekân kubbe ile örtülüdür. Bu sebeple plan kare veya kareye yakın bir dikdörtgen biçiminde olur (Atçeken, 1998: 191). Açık avlulu tipin avlusu ise genellikle giriş ekseni itibarı ile uzunlamasına dikdörtgen biçimindedir (Aslanapa, 1984: 135). Anadolu Selçuklu medreseleri genellikle tek katlıdır. Fakat iki katlı olanlar da mevcuttur (Sırçalı Medrese gibi). Eyvan sayıları belli değildir. Eyvanlar sivri, beşik tonozlu örtülü; ana eyvanın yanlarındaki odalar ise umumiyetle kubbelidir (Atçeken, 1998: 191). Herhangi resmî bir derecelendirmeye tabi tutulmadığı görülen Osmanlı öncesi medreseler, umumiyetle müderrislerin ilmî kabiliyetlerine göre şöhret bulmuştur. Temel eğitimini tamamladıktan sonra, herhangi bir ilimde ihtisas yapmak isteyen talebeler, o bilim dalındaki tanınmış hocalara gidip onlardan ders görürler ve icâzet alırlardı. İcazetnâmelerde müderris esastı ve eğitim görülen medreselerin adı değil, okutulan derslerin tanımı ve icâzeti veren müderrisin hocalarının silsilesi gösterilirdi (İhsanoğlu, C. 1, 1999: 233). 16

Başlangıcından itibaren medresede yürütülen eğitim-öğretim faaliyetleri önemli bir husustur. Bazı kaynaklar Selçuklu öncesi ve Selçuklu döneminde inşa edilen medreselerde yalnızca dinî ilimlerin okutulduğunu ileri sürerken, bazı kaynaklar da bu medreselerde naklî ilimlerin yanında aklî ilimlerin de okutulduğunu ifade etmektedir. Bu hususa açıklık getirmek için bu devrin eğitimöğretim faaliyetine değinmek gerekir. Bilindiği gibi Kur an, ilk ayeti ile öğrenmeyi emreden bir dinin kitabıdır. Bu kitabın gönderdiği peygamber de ümmetine bu yolda talimat vermiştir. Kitap ve Sünnetin bu konudaki emirlerini yerine getirmeye çalışan müslümanlar, daha İslamın ilk yıllarından itibaren öğrenmek için bütün imkânlarını seferber etmiştir (Kazıcı, C. 5, 1999: 161). Kur an, Hadis ve Arapça öğretimi ilk zamanlardan itibaren camilerde yapılmaktaydı. Fıkıh ve ilahiyat alanındaki gelişmeler neticesinde, bu konularla ilgili dersler de camilerde okutulmaya başlandı. Bu bilgi dallarının hepsinin bir arada okutulduğu camiler olduğu gibi, birinin veya birkaçının okutulduğu camiler de vardı. Camilerde İslamî ve lisanî bilimler dışında, aklî bilimler de okutulurdu. Mesela el-ezher Camii nde tıp okutulduğundan bahsedilmektedir. Fakat felsefe camilere girememiştir (Taşdemirci, S. 3, 1989: 527). İhtiyaçların artmasıyla Emevîler devrinde inşa edilen müstakil mekteplerde din eğitiminin yanında çeşitli müspet ilimler de okutuluyordu. Halife Me mun un (813-833) devrinde Zerdüştî okullarının ilhamıyla 832 de Bağdat ta inşa ettirdiği Beytu l-hikme lerde Arap, Yahudi ve Hristiyan ilim adamları beraber çalışıyorlar, Aristo ve Eflatun gibi birçok filozofun eserlerini Arapçaya çeviriyorlardı (Atçeken, 1998:189 ). Devlet tarafından maddî ve manevî yardım gören ve saray tarafından himaye edilen Nizamiye lerin gerek teşkilat ve gerekse öğretim bakımından o çağın diğer eğitim kuruluşlarından üstün olduğu muhakkaktır. 17

Bazı kaynaklar ilk Nizamiye Medreseleri nde fıkıh dersleri ile sarf, nahiv gibi Arapça dil eğitimi dışında özellikle aklî ilimlerden ders okutulduğuna dair bilgi bulunmadığını kaydederler (Bkz. İhsanoğlu, C. 1, 1999: 232). Nizamiye Medreseleri konusunda ayrıntılı bilgi veren Talas ise, Eş arî âlimler tarafından kabul edilmeyen genel felsefe ve metafizik konularının Nizamiye de yasak edildiğini ifade eder ve Nizamiye nin belli başlı hocalarının ve yardımcılarının biyografik incelemelerine göre bu medresede öğretilen konuların genel bir programını verir. Buna göre Bağdat Nizamiyesi nde okutulan dersler şunlardır: 1- Kur an ve Kur an ilimleri, 2- Hadis ve ilimleri, 3- Şafiî usulü fıkhı ve Eş arî kelamı, 4- Şafiî fıkhı, 5- Arapça ve ilimleri, 6- Âdab ve kısımları, 7- Riyaziyat ve Ferâiz (aritmetik ve mirasın taksimi ile ilgili ilim) (Bkz. Talas, 2000: 50). Kuran ve Kazıcı da Nizamiyeler in ders programında tıp, riyaziye ve hey et derslerinin varolduğunu ifade etmektedir (Bkz. Kuran, 1969: 6; Kazıcı, 1995: 44). M. 1233-34 te tamamlanan Bağdat taki Mustansıriyye Medresesi nde dört sünnî mezhepten birer müderris vardı. Medresede bir Şeyhu l-hadis, bir Şeyhu ttıb, on Müstemi, iki Kârî ve on kadar da tıp öğrenimi gören öğrenci bulunuyordu (Bozkurt, C. 28, 2003: 326). Şeyhu t-tıp ünvanlı müderris bu on talebeye tıp ilmini öğretirdi (Kuran, 1969: 4). Yine bu döneme ait Kırşehir deki Cacabey Medresesi ndeki Germiyanoğulları tarafından inşa edilen Kütahya Vacidiye Medresesi ndeki mimari değişikliklerden hareketle bu medreselerde astronomik gözlemler yapıldığı ileri sürülmektedir (Bkz. Furat,S.8, 2003: 184). Anadolu Selçuklu medreselerinde daha çok ihtisaslaşma görülür. Medreseler okutulan konulara göre daru l-hadis, fıkıh medresesi ve tıp medresesi şeklinde sınıflandırılmıştır. Konya daki İnce Minareli Medrese (1258) bir daru l- 18

hadis, yine Konya daki Sırçalı Medrese (1242) fıkıh medresesi, Kayseri deki Çifte Medrese nin doğudaki kısmı ise bir tıp medresesidir (Kayaoğlu, 1994: 54). Daru l-hadislerde verilen esas ders hadis ilmi idi. Fıkıh medreselerinde ise, İslam hukuku esasına dayanan fıkıh tedrisi yapılırdı. Tıp medreselerinde ise tıp tahsili yapılırdı (Bkz. Kuran, 1969: 4). Anadol ve Abbasova Selçuklu Medreseleri nde Hadis ilmi, Fıkıh, Kelam ilmi Hey et, Riyaziye, Tıp, Edebiyat, Belağat ve Arûz gibi derslerin okutulduğunu kaydeder (Bkz. Anadol ve Abbasova, 2000: 349-351). Bunun yanında medrese, ister bir hayırseverden, isterse bir devlet tarafından yapılmış olsun, ders okumak ve ilim tahsil etmek için yapıldığından, yaptıranın kafasında, kendine göre bir programı mevcuttu. Onu medresenin vakfiyesine yazdırmayı ihmal etmezdi ( Atçeken,1998 : 189 ). Medrese, eğer bir devlet ve hükümet başkanı tarafından inşa edilmiş ise, programına daha çok önem verildiği ve kurucusunun gayesine hizmet edecek bir öğretimin takip edildiği görülmektedir (Atay, C. XIII, 1981: 172). Medrese eğitimini başarıyla tamamlayanlara icâzet verilir, belli bir süre sonra kendisinde kabiliyet görülmeyen öğrenci uzaklaştırılırdı. Dersler umumiyetle ezberleme, tekrar, tefakkuh, müzâkere ve imlâ metodlarıyla öğrenilmeye çalışılırdı (Bozkurt, C. 28, 2003: 326). 19

II. BÖLÜM 2. İLK OSMANLI MEDRESELERİ Osmanlı Devleti kuruluşunun ilk yıllarından itibaren, daha önce Anadolu daki Türk devletlerinde de görüldüğü gibi, bilimsel yapılanmaya gereken önemi vermiştir (Kahya, C. 8, 1999: 25). Zîra Türkler, daha Anadolu ya gelmeden ilmî faaliyetlerde bulunmuşlar ve özellikle Büyük Selçuklularda olduğu gibi Anadolu Selçuklu Devleti de çeşitli şehirlerde medreseler tesis etmişlerdi. Bu medreseler gerek teşkilat ve gerekse idarî bakımdan daha sonra kurulacak olan Osmanlı medreselerine örnek olmuştur (Halaçoğlu, C. 12, 1994: 439). Bu yönüyle ilk Osmanlı medreseleri, teşkilatlanma ve idarî yapılanma bakımından Selçuklu devri medreselerinin bir devamı olarak kabul edilmektedir. Burada ilk Osmanlı medreseleri hakkında birkaç hususa değinmek gerekir. Bunlardan ilki, ilk Osmanlı medresesinin nerede kurulduğu meselesidir. Taşköprülüzade İsamüddin Ebu l-hayr Ahmed Efendi nin eş-şekaiku n- Nu maniyye fî Ulemâi d-devleti l-osmaniye isimli eserinde Osmanlı devletinde ilk kurulan medresenin İznik medresesi olduğunu belirten kesin bir kaydın olduğu ifade edilirken (Bkz. Hızlı, S. 88, 1991: 279), Arif Bey bu konuda farklı bir görüşü dile getirir ve şöyle der: Orhan Bey saltanatının üçüncü yılında İzmit i fethettikte oradaki mebâni-i kadîmeden birini medreseye kalbetti. Memâlik-i Osmaniye de ilk medrese budur. Lâkin İzmit aksâ-ı memlekette olduğundan medresesi matlup derecede feyz ve şöhret bulmadı. Hükümetinin altıncı senesinde İznik i aldı. Ehemmiyet-i mevkisine ve şöhret-i kadimesine nazaran merkez-i hükümet yaptı. Zaman-ı kadîmdeki şöhretinin ihyâsı maksadıyla mebâni-i kadimeden birini medrese haline vaz ettirdi (Arif Bey, 1922: 139). Burada ilk medresenin İznik teki Süleyman Paşa Medresesi olduğuna işaret edilmekte ancak İznik Medresesi nin ondan daha şöhretli olduğu 20

bildirilmektedir (Bilge, 1984: 12; Hızlı, S. 88, 1991: 27). Gerçekten de İznik Medresesi Çelebi Sultan Mehmed in (Pakalın, 1983: 436) Bursa da yaptırmış olduğu medreseye kadar Osmanlı medreselerinin en şöhretlisi olarak kalmıştır (Bilge, 1984: 12). Ancak ilk Osmanlı medresesi hususundaki genel kanaat, 731-732 H. 1330-1331 M. senesinde İznik te yapılan ve müderrisliğine Davud-i Kayserî nin getirilmiş olduğu medrese yönündedir. Tevarih-i Âl-i Osman ve Şekâiku n-nu mâniye gibi tarihi kaynaklarda Orhan Bey in İznik te yaptırmış olduğu medresenin Osmanlı devletinde yapılan ilk medrese olduğu kaydedilmesine rağmen (Bkz. Hızlı, S. 88, 1991: 27), Ârif Bey i bu konuda farklı bir görüşe sevkeden hususun İzmit in fethi konusunda kaynaklarda yeralan farklı tarihler olduğu söylenebilir. İzmit in 727 (H) = 1326-1327 (M), 728 (H) = 1327-1328 (M) ve bazen de 731 (H) = 1330-1331 (M) gibi farklı tarihlerde fethinin gerçekleştiğinin Osmanlı kaynaklarında kaydedildiğini ifade eden İ. Hâmi Danişmend, Bizans rivayetlerine dayanan batılı kaynaklarda ise İzmit fethinin 738 (H) = 1337-1338 (M) tarihinde gerçekleştiği bilgisinin yeraldığını ifade eder. Danişmend, bu fetih tarihindeki ihtilaf konusunda iki sebep gösterir. Birincisi, İstanbul un fethinden sonra yazılan Osmanlı kaynaklarının Osman Bey ve Orhan Bey zamanını yeterince aydınlatamamasıdır. İkincisi ise, İzmit in Bizanslılarla Osmanlılar arasında bir iki defa alınıp verilmiş olmasıdır. Danişmend e göre daha önce alınmış olmasına rağmen İzmit in kat i surette fethi 738 (H) = 1337-1338 (M) tarihindedir (Bkz. Danişmend, C.1: 22). Bu bilgiler ışığında, yukarıda da belirtildiği üzere Osmanlı devletine ait ilk medresenin İznik te yeralan medrese olduğu ifade edilebilir. İznik teki medreseden başka Osmanlılar, diğer şehirlerde de medreseler inşa etmişlerdir. Nitekim Orhan Gazi Bursa nın fethini müteakip, süratle imar faaliyetlerine başlamış, bu arada kurduğu birçok sosyo-kültürel müesseseye iki 21

medreseyi de ekleyerek şehrin ilim ve kültür hayatına canlılık kazandırmıştır. Medreselerin ilkini Hisar da, diğerini ise Orhan Camii nin yanında inşâ ettirmiştir (Hızlı, 1998: 15). Öte yandan ilk dönemde Bursa, Edirne ve diğer Osmanlı şehirlerinde birçok medrese inşâ edildiğini ifade eden Halaçoğlu, bunları Bursa dan başlayarak şöyle sıralar (Bkz. Halaçoğlu, C. 12, 1994: 410-413): Bursa da Orhan Gazi zamanında yapılan Lala Şahin Medresesi, I. Murad dönemi medreselerinden Çekirge mevkiinde yeralan Hüdavendigâr Medresesi, Ulu Camiî civarında bulunan Esediye Medresesi, Yıldırım zamanında yapılan Çandarlı Hayreddin Paşa nın oğlu Ali Paşa Medresesi, Ebu İshak Medresesi, I. Murad Han ın hanımı Gülçiçek Hatun Medresesi, Eyne Bey ve Molla Yegân Medresesi, Eyne Bey Subaşı Medresesi, Ferhâdiye Medresesi, Molla Fenâri Medresesi, Yıldırım Medresesi, Çelebi Mehmed devrinde Bayezid Paşa Medresesi, Çelebi Mehmed tarafından kurulan Yeşil Medrese veya Bursa Sultaniyesi, II. Murad devrinde Fazlullah Paşa Medresesi, Hacı İvaz Paşa Medresesi, Kara Hasan Paşa Medresesi, İsa Bey Medresesi, Sultan II. Murad ın Muradiye Medresesi sayılabilir. Bunların hepsi de vakıflar bağlanmak suretiyle varlıklarını sürdürmüştür. Bunlardan özellikle Orhan Gazi nin Manastır Medresesi, I. Murad ın Hüdâvendigar Medresesi, I. Bayezid in Yıldırım Medresesi, Çelebi Sultan Mehmed in Yeşil Medresesi (Bursa Sultaniyesi), Hacı İvaz Paşa Medresesi ve II. Murad ın Muradiye Medresesi, birinci derecede eğitim ve öğretim kurumları olarak vazife görmüştür. Osmanlı sultanları ve devlet adamları Edirne nin fethini müteakip burada da medreseler inşa etmişlerdir. Bunlardan Çelebi Mehmed Medresesi (Eski Camiî Medresesi) adından da anlaşılacağı üzere, Çelebi Mehmed tarafından Eski Camiîn arkasında 1413 yılında inşa ettirilmiştir. Medreseye Yıldırım Bayezid zamanında bazı yerlerin gelirleri evkaf olarak bağlanmıştır. Öte yandan Edirne de Sultan II. Murad ın yaptırdığı Daru l-hadis Medresesi ile Üç Şerefeli Saatli Medrese ilmî derece yönünden önemli bir seviye olup hususiyetlerini uzun 22

süre devam ettirmişlerdir. Bunlardan ayrı olarak II. Murad zamanında Rumeli Beylerbeyi olan Sinan Bey tarafından yaptırılan Beylerbeyi Medresesi, Kürt Hoca Medresesi, Amasya ileri gelenlerinden Şah Melek b. Şâdi Bey Medresesi, Çelebi Mehmed devri meşayihinden olan Şeyh Şucâ Medresesi, Saruca Paşa Medresesi ve Halebiye Medresesi sayılabilir (Halaçoğlu,C.12, 1994 : 412 ). İznik, Bursa ve Edirne haricindeki diğer Osmanlı şehirlerinde de medreseler inşa edilmişti. Bunlardan Afyon da Umur Bey Medresesi, Alaşehir de Yıldırım Medresesi, Amasya da I. Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad Medreseleri, Yörgüç Paşa Medresesi, Balıkesir de Yıldırım Medresesi, Bergama da II. Murad zamanında yapılmış Hatip Paşa ve Umur Bey Medreseleri, Bolu da Yıldırım Medresesi, Çorum da II. Murad Medresesi, Dimetoka da Oruç Paşa Medresesi, Filibe de II. Murad devrinde Rumeli Beylerbeyi olan Kula Şahin Paşa tarafından yaptırılan medrese ile ayrıca Gelibolu, İştip, Kütahya, Malkara, Merzifon, Milas, Mudurnu, Sapanca, Tire, Tokat, Üsküp, Yenişehir (Bursa) ve Yenişehr-i Fenar (= Larissa) daki medreseler sayılabilir (Halaçoğlu, C. 12, 1994: 410-413). Erken dönem Osmanlı medreselerini mimarî yönden inceleyen Yekta Demiralp 1300-1500 (M) yılları arasında Anadolu nun en küçük yerleşim birimlerinde dahi medreseler inşâ edildiğini ifade eder. Günümüze ulaşamamış medrese sayısının ise hayli fazla olduğunu belirtir ve bu medreselerden günümüze ulaşabilen otuz altı medresenin kendisi tarafından incelendiğini vurgular. Bugün mevcut olmayan erken dönem Osmanlı medreselerinin yirmi beşini ise liste halinde verir (Bkz. Demiralp, 1999: 13). XIV. yüzyılın başlangıcından Fatih Sultan Mehmed devrinin başlangıcına kadar büyük şehirlerden Bursa da yirmi beş, Edirne de on üç, İznik te dört olmak üzere toplam kırk iki medresenin kurulmuş olduğu, aynı dönemde daha küçük şehirlerde ise kırk medresenin bulunduğu bilinmektedir (İhsanoğlu, C. 1, 1999: 237). 23

Kısaca 1331-1451 yılları arasında, Osmanlı devletinin ilim çevreleri henüz kuruluş döneminde iken toplam seksen iki medresenin tesis edilmiş olması, Osmanlılarda eğitim ve bilim ortamının çok hızlı bir şekilde geliştiğini göstermektedir. Bu durum, her üç senede en az iki medresenin kurulmasına tekabül eder. Aynı şehirlerde medrese sayısının artmasıyla medreseler arasında bir derecelendirme ihtiyacı doğmuştur. II. Mehmed (Fatih) ten önceki dönemde medreselerin statüsüne göre bir derecelendirmeye gidilmesi, medreseler arasında bir fark ortaya çıkarmıştır (Halaçoğlu, C. 12, 1994: 414). Osmanlıların ilk birbuçuk asır içinde yapmış oldukları medreselerin derece ve sınıf itibariyle en mühimleri İznik, Bursa ve Edirne idi. Kuruluşun başlangıcında İznik Medreseleri bu beyliğin birinci sınıf medresesi idi; sonra Bursa da yapılan medreseler dolayısıyla İznik ikinci dereceye inerek Bursa daki (Sultan Medresesi) birinci dereceyi aldı. Edirne devlet merkezi olduktan sonra II. Murad zamanında 851 (H.)/1447 (M) senesinde tamamlanan Üç Şerefeli Camiî yanındaki büyük medrese ile Daru l-hadis o tarihte Osmanlı memleketlerindeki medreselerin üstünde yeraldı (Uzunçarşılı, 1988: 2-3). 2.1. İLK OSMANLI MEDRESELERİNDE TEŞKİLATLANMA 2.1.1. Fizikî Yapı Önceleri camiler, aynı zamanda medrese olarak kullanılır iken, müstakil medreselerin ortaya çıkmalarıyla medrese mimarisi doğmuştur. Umumiyetle camiler etrafında kurulan medrese binaları, iklim şartlarına ve devre hakim olan mimarî tarzına göre taştan, tuğladan, kerpiçten veya ahşaptan yapılmışlardır. Bazen de daha önceden başka gayeler için yapılmış olan binalar, medrese olarak kullanılmışlardır (Baltacı, 1976: 25). Osmanlı biliminin teşekkülü ve gelişmesi Osmanlı öncesi Selçuklu döneminde Anadolu şehirlerindeki eski ilim müesseselerinin yerleşik gelenekleri ile dönemin en mühim ilim ve kültür müesseseleri sayılan Mısır, Suriye, İran ve Türkistan dan gelen âlimlerin sayesinde gerçekleşmiştir (İhsanoğlu, C. 8, 1999: 24