Ömer Köroğlu - Vesaire Ikinci Yastık Ön Okuma www.cepsitesi.net Önemli Not : Okurların Dikkatine Kitabın Tamamı Bulununca Eklenecektir Şu An Sadece Ön Okuması Mevcuttur Bilgilerinize ÖN (SON) SÖZ İlk sayfada bütün kitabın önsözüdür bu yazarın dile döktüğü. Ama aslında bütün kitap bittikten sonra yazılan, öz sözüdür bu cümleler. İlk iki kitabımdan sonra bu üçüncüsü Vesaire İkinci Yastık en özeli oldu benim için. Çünkü artık Türkiye nin her yerinden gelen kitap talepleri o kadar çoktu ki ama şimdi yeni yayınevim Destek Yayınları sayesinde Türkiye nin kıyı bucak her yerine ulaşacak. Söz sanatıyla uğraşan bir radyo programcısı olarak, yazmaya
2005 yılında başladım, her kitap İzmir de yoğun ilgiyle karşılandı ve her kitabımda daha da şevklendim bu ilgi karşısında. Ve şimdi benim için çok önemli olan bu 3. kitabım ile yola çıkma zamanı. Yürek olgunlaşınca, yaraları kabuk tutunca ondan parmak uçlarına gelen kelimeler daha bir yakıcı oluyor nedense. Daha bir herkesin derdine yakın. Vesaire serisinin bu son kitabında aşk, aile, dostluk ayrılık ve hayata dair ne varsa bulacağınız yazılar bekliyor sizi. Ben 1,5 senede yazdım, siz belki de 1 gecede bitireceksiniz... Ve olduğunuz şehir neresiyse emin olun elimden geldiğince orada olmaya çalışacağım bu 3. kitabım ile birlikte. Ömer Köroğlu ile Vesaire nefes alıp verdiğim sürece devam edecek. Yüreğimden, yüreğinize bu satırlar ve bu kitap. Saklarsınız umarım yüreğinizin bir köşesinde. Sevgimle, Vesaire ile ve iki kere hoşça kalın. Ömer Köroğlu ANA Kararsız gecelerinden birini daha tüketirken, ömrün en güzel çağlarında, herkes gibi mutlu olmayı dilemekten başka bir şey yaşamaz insan bazen. Mutlu musun diye sorarlar da, evet der, içinde ağlayan çocuktan utanmadan... Gözlerinin içi gülmeli aslında yaşamaktan, nefes almaktan, bu kıymetli hazineyi boşa harcamamak için çabalamaktan. Ama anlamalı da, gözlerinin ışığıyla vardır bir yerlerde, onunla yolunu, hayat ışığını bulmaya çalışan... Sadece kendini düşünmeyeceksin işte bu yolda. Senin tek gülüşün için seninle göz göze geleceği an ı kollayan biri mutlaka vardır bu hayatta. Vardır, sen farkında olmasan da, her gece senin iyiliğin için, onu düşünmen için ettiği onlarca dua ve bunu hiç unutma, hep hatırla. Kimse yok deme, en başta odur, uyumayıp senin için gecelerce ağlayan, dualarının en başına seni koyan ANA. Ve hâlâ; gecenin bir yarısı çalan hiçbir telefon o çok özlediğim kadının sesini duyduğumdaki mutluluğu vermiyor hâlâ... Annem diye açtığımda.
ANADOLU İNSANI Erzurum da idim mart ayında... Atatürk Üniversitesi öğrencileri davet ettiler sağ olsunlar, dinleti için. İzmir den de aldım yanıma, dostlarım Mikrop Hikmet, Hülya Sezgin ve Barış Altan ı düştüm yola. Hani yaban elde, başka bir şehirde sana o şehri kendi şehrin gibi hissettirirler ya, özletmezler yaşadığın şehri, aynen öyle oldu. Başta Atatürk Üniversitesi ndeki arkadaşların misafirperverliği muhteşemdi ve son gün noktayı İzmir de tanıştığım Erzurumlu kuaför ağabeyim, Kırık Tarak Ahmet ve yine meslektaşı Turan ağabeyim koydu. Akşam vakti bizi Erzurum un merkezinden uzaklaştırıp muhteşem bir yere götürdüler. Gece gezmesi başkaydı Erzurum u... Atatürk ün milletvekili seçildiği il, cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı şehirde olmak muhteşemdi. Ama bir nüans vardı ki hiç unutmam; dönüş yolunda Turan Ağabey in arabasında seyir esnasında, yorgunluktan zor çıkan sesimle bir şey sordum Turan Ağabey e, o an o da duyamadı ve dedi ki, CAN... Hani Efendim? Bir daha söyle? şekliydi o Anadolu insanının Can demesi... Misafiri canı bilmesi, değer vermesi... Otelimize bırakana kadar üstümüze üşüştüler Ahmet Ağabey ve Turan Ağabey ve bize başka bir şehirde kendi şehrimizdeymişiz gibi özletmediler İzmir i. Anadolu insanının sıcaklığı bu işte, misafiri can bilmesi, başının üstünde tutması... Anadolu insanı böyle işte, kalbi sıcak, mahcup ve mutlu bir misafiri mutlu göndermekle... ANKA KUŞU Küllerinden yeniden doğan Anka kuşu mu sandın yâr beni? Her yaktığında yeniden nasıl sevebilirdim ki seni?
Kalbim kalbine bağlanıp seninle yaşlanmak isterken, nasıl buluyordun o kadar çok kendinden soğutmak için neden? Gecem gündüzüm ol, benimle yaşa, benimle yaşlan, başınla göğsüme yaslan isterken, nasıl buluyordun onca sebep, ellerinle, göğsüme tek tek acı diken... Yandıkça içim, sen ol isterken tek gerçeğim, neden istemiyordun, benim olmamı gönül kapının önünde bekleyen... Sözlerimi adamakıllı bir dinleseydin yürekten, Utanırdın kadınlığından, bana sunduğun değersizlikten ve bensiz geçen ömründen... A sözlerimin yegâne sahibi... Kelimelerim yetseydi, kalbinin en ücra köşesine bile değerdi... Ama olmadı işte, sesim de, nefesim de, hislerim de yetişemedi, sesine, nefesine, hislerine... Şimdi sen bensiz, ben sensiz; ve ben yokum artık olduğun şehirde bile... Şimdi diyorsun ya, N olur, bu kez ben istiyorum gönül limanımdaki tek gemi olmanı... Sana son söyleyeceğim iki cümle... Küllerinden yeniden doğan Anka kuşu mu sandın yâr beni? Her yaktığında yeniden nasıl sevebilirdim seni? ANLAMAK İNSANLARI Gördüğü her notayı çalabilen bir müzisyen gibi, gördüğü her insanı anlayabilen biri olmak ne iyi olurdu... Ama nerde... İnsanları anlamak zor zanaat gerçekten, en güvendiğin, en yakınında tuttuğun, arkadaş, dost ve yoldaş bildiğin en iyi bildiği yerinden vurdu seni. Uzaklarda aradın hep taşın geldiği yeri, ama yok en yakınındaydı, en dost işiydi ettiği. Hadi dedin; tanımadığım birileri için tanıdığım bildiğim dostu arkadaşı kaybetmeyeyim, ama bir de baktın ki, daha çok kaybettin. Onur, gurur ve haysiyet kaybettin; onursuz, gurursuz ve haysiyetsizler yüzünden. Ve sonunda sen de her şeye lanet ederek, birer birer terk ettin, dost arkadaş takımından, en yakınını, vuracağı en iyi yeri bilenlerini. O asla yapmaz, ondan asla böyle bir şey gelmez dediğim kim
varsa, tam da yapmaz dediklerimi yaptı hayatta. Ama işte kızmak ne kelime teşekkür etmek lazım, yolculuğu öğrene öğrene sürdürdü, ders verdi bana. Teşekkürler hayat yolunda, beni iten, arkamdan konuşan, kötüleyen, yıkmaya çalışarak eleştiren herkese... Sayenizde bakın neredeyim... Allah kimseyi sebepsiz çıkarmazmış kimsenin karşısına... Bandrol Uygulamasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5.Maddesinin İkinci Fıkrası Çerçevesinde Bandrol Taşıması Zorunlu Değildir.. Son.. Bu Kitap Bizzat Benim Tarafımdan [ [ By-Igleoo ]] Tarafından www.cepsitesi.net - www.mobilmp3.net - www.chatcep.com Siteleri İçin Hazırlanmıştır. E-Book Ta Kimseyi Kendime Rakip Olarak Görmem Bizzat Kendim Orjinalinden Tarayıp Ebook Haline Getirdim Lütfen Emeğe Saygı Gösterin. Gösterinki Ben Ve Benim Gibi İnsanlar Sizlerden Aldığı Enerji İle Daha İyi İşler Yapabilsin. Herkese Saygılarımı Sunarım. Sizlerde Çalışmalarımın Devamını İstiyorsanız Emeğe Saygı Duyunuz Ve Paylaşımı Gerçek Adreslerinden Takip Ediniz. Not: Okurken Gözünüze Çarpan Yanlışlar Olursa Bize Öneriniz Varsa Yada Elinizdeki Kitapları Paylaşmak İçin Bizimle İletişime Geçin. Teşekkürler. Ne Mutlu Bilgi İçin Bilgece Yaşayanlara. By-Igleoo www.cepsitesi.net