Fark Yaratanlar Program Metni: Doç. Dr. Zeynep Şimşek (4 Ekim 2009) Alan: Sağlık Yer: Şanlıurfa Gökyüzünün sonsuz maviliğinin yeryüzünün sonsuz sarısıyla buluştuğu bu topraklarda güneş toprağı yakabildiği kadar güçlü, toprak yanabildiği kadar bereketli oluyor. Yollar bizi Şanlıurfa ya yaklaştırdıkça anlıyoruz ki, bu şehrin kaderini toprak belirliyor. Şanlıurfa dan, Türkiye ye hep bir Balıklıgöl resmi yansısa da, Urfalıların yüzüne Harran topraklarının çatlamış derinliği yansıyor. 472 bin nüfuslu Urfa da nüfusun % 20 si, ekmeğini çıkarmak için Harran ın bereketli topraklarında geçici tarım işçisi olarak çalışıyor. Şubat aylarında ailecek başlayan göç, kasım ve aralık aylarına kadar sürüyor ve bu süre içerisinde ekmek parasının çıkartılabildiği tüm tarlalar, mevsimlik tarım işçilerinin hem barınağı, hem de sıcak yuvası oluyor. Her ne kadar kelimeler havada uçuşsa da ve görüntüler başka çağdan çalınmış gibi gözükse de, mevsimlik tarım işçilerinin zaman ötesi yaşam koşullarını anlamak için tarlaya girmek, onlar gibi toprağa basmak gerekiyor. Burası Harran ın sonsuz gibi gözüken ovasında bir pamuk tarlası. Bu tarladaki çadırlar ise 4 ailenin, aylar boyu sürecek işçiliğinde, evleri, oturma odaları, misafir odaları, banyoları, tuvaletleri. Tarlalarda yetişen pamukları toplamak için yollara düşen aileler hemen hemen hepsi aynı yolu izliyorlar. Brandadan yapılmış çadırlarda, kendilerine bir dünya kuruyor ve pamuğun beyazı için toprağa eğiliyorlar. Fakat pamuğun beyazı, kederlerinin karasını örtmeye yetmiyor. Temiz içme suyunun çoğu kez bulunmadığı, sağlıklı banyo yapılamayan, tuvalet olanağının hijyen koşullarda olmadığı bu çadırlarda insanı şartların en dibinde yaşanıyor. Yufka pişiren kadınla röportaj: Muhabir: Ne pişiriyorsunuz? Kadın: Ekmek Muhabir: Kaç gün yetecek bunlar? Kadın: Bu yufkalar 1 ay yetiyor. Biliyorsunuz tarlaya pamuk toplamaya gidiyoruz. 1
Muhabir: Hep tarlalarda mı yaşıyorsunuz? Kadın: Adana ya gidiyoruz. Pamuk için de buraya geliyoruz. Böyle yaşıyoruz. Muhabir: Mutfak var mı burada? Kadın: Mutfak yok. Hepimiz çadırda yaşıyoruz. Muhabir: Yiyecek neyiniz var? Kadın: Patates, pilav, pilav. Bunları yiyoruz. Kadın: Kocam iki hanım aldı. Bu da kumam işte. Kumam ve ben burada çalışıyoruz. Muhabir: Kaç yaşındasınız? Kadın: Vallahi bilmiyorum. Çiftçiyle röportaj: Çiftçi: Sabah 5 ten akşam 7 ye kadar çalışıyoruz. Muhabir: Yorulmuyor musunuz? Çiftçi: Yoruluyoruz ama ekmek parası. Gündü 1 işçi 70-100 kilo pamuk toplar. Onunla da günde 10-15 lira kazanır. Ben biraz daha fazla toplayıp 20 lira kazanıyorum. Muhabir: Ne tür hastalıklarla karşılaşıyorsunuz? Çiftçi: Baş ağrısı, tansiyon, şeker hastalığı. En çok bunlar var. Onlar bu sağlıksız koşulları kabul etmiş gibi gözükseler de, Urfa da bu durumu kabul etmeyen, onların hayatına katkıda bulunmak isteyen ve kadınların bugünlerini, çocuklarını geleceklerini değiştirmek isteyen birileri halen var. Doç. Dr. Zeynep Şimşek yıllarca Sağlık Bakanlığında çalıştıktan sonra, ideallerini hayata geçirmek için bir gün tüm yaşamını değiştirmeye karar verdi. 2001 yılında Harran Üniversitesi nden gelen teklifi kabul etti ve eşiyle birlikte, Ankara daki hayatını bırakıp Urfa ya yerleşti. 2
Harran Üniversitesi ndeki ilk görevi halk sağlığı ana bilim dalını kurmak oldu. Zeynep Şimşek hem Urfa da akademik çalışmalarını yürütüyor hem de çevresindeki sorunları gözlemlemeye, halkın karşılaştığı sorunlara çözümler üretmeye çalışıyordu. Zeynep Şimşek: Burada çalışmaya başladığımda farkettim ki; Urfa nın az gelişmiş kısımlarındaki insanlar yılın 7-8 ayını, toplamda 24 değişik şehirde geçiçi tarım işçisi olarak geçiriyor. Bazıları 15 Şubat ta yola çıkıyorlar. Bu yaklaşık %10 luk bir kesim. Bazıları da Mart ayının başında yola çıkıyorlar ki, bunlar da %10 luk bir kesimi oluşturuyor. Ancak Nisan ayına gelinmeden işçilerin %90 ı Türkiye nin 24 değişik şehrine dağılmış oluyorlar. 15 Kasım civarında ikamet ettikleri evlere geri dönüyorlar. 7-8 ay boyunca ortalama 3 değişik şehirde çalışıyorlar. Yani 7-8 ay boyunca tarlalarda yaşıyorlar. Bu tarlalarda branda ve briketten yapılmış çadırlarda yaşıyorlar. Tuvaletleri yok. Đçecek sularını yakın köylerden, derelerden ve açtıkları kuyulardan sağlıyorlar. Tarım ilacı kullanıyorlar ve bu ilaçları kendileri üretiyorlar. Böylece tüm aile üyelerinin tarım ilacına maruz kalıyorlar. Sıkça da akrep, böcek ve yılan ısırmalarına uğruyorlar. Gördük ki Sabancı Vakfı ve Birleşmiş Milletler Ortak Fonu bir hibe programı başlatmış. Ve düşündük ki, neden başvurmuyoruz?. Bu projenin yardımıyla bu insanları tanımaya çalışalım. Ve onlara gezici sağlık hizmeti sunalım. Zeynep Şimşek tarlalarda gözlemlendiği bu durumu daha bilimsel verilere dönüştürmek için ekibiyle birlikte kapsamlı bir saha araştırması yapmaya karar verdi. Yaklaşık 150 bin kişinin tarım işçisi olarak yaşadığı mahallelerde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, Tarım işçisi kadınların ortalama 6 kez gebelik yaşadığı, %44 ünün en az bir kez düşük yaptığı %30 unun en az bir kez ölü doğum yaptığı Ve % 49 unun tarlada ya da evde doğum yaptığı tespit edildi. Kadınlarda durum böyleyken araştırmaya katılan çocukların durumda daha da çarpıcı sonuçlar çıktı. Tarım işçilerinin çocuklarının %50 sinin eksik ya da hiç aşı olmadığı tespit edilirken, %39 unda ise beslenme bozukluğu gözlemlendi. Bu bilimsel veriler ışığında, Doç. Dr. Zeynep Şimşek, Yrd. Doç. Dr. Đbrahim Koruk ile birlikte mevsimlik tarım işçilerinin sağlık durumlarının geliştirilmesi için çalışmalara başladı. Ve bu şekilde, Zeynep Şimşek in başlattığı, Harran Üniversitesi nden Urfa Valiliği ne kadar uzanan kapsamlı projesinin ilk adımı da atılmış oldu. 3
Şimşek, mevsimlik tarım işçilerinin, çalıştıkları tarlalarda sağlık taraması yapılabilmesi için, gezici sağlık aracı alınmasını ve bu sağlık aracıyla tarım işçilerine tarlalarda sağlık taraması yapılmasını önerdi. Ve bu projesi için Urfa da tüm bürokrasiyi harekete geçirdi. Zeynep Şimşek: Şanlıurfa da Đl Sağlık Müdürlüğü nü devreye soktuk. Bize gezici sağlık araçlarının gerektiğini ilettik. Bu konuyu şehirdeki tüm resmi kurumlara açtık. Đl Genel Meclisi ne kadın ve çocukların içinde bulundukları kötü sağlık koşulları ve düşük eğitim oranlarıyla ilgili yarım saatlik bir sunum yaptım. Geçici tarım işçilerine odaklı bir gezici sağlık sistemi kurmamız gerektiğini söyledim. Oybirliğiyle de bu araçları almamız için gerekli parayı sağladık. Araçların özel olarak tasarımlarını yaptık ve içlerinde ne olması gerektiğine kadar verdik. Bütçemizi ayarladık ve 4 adet gezici sağlık aracı aldık. Đl Genel Meclisi nin verdiği fonla bunu başardık. Bu araçlar için sağlık personeli de atadık. Ve bugün, bu 4 sağlık aracımız tarlalarda ve köylerde aktif olarak hizmet veriyorlar. Tanesi 250 bin YTL ye alınan araçlar, bugün Đl Sağlık Müdürlüğü ne bağlı olarak hizmet veriyor. Her sabah yola çıkıyor, sağlık ocağından bir doktor, bir hemşire bir ebe alıyor ve o sağlık ocağının sorumlu olduğu bölgeye doğru yola koyuluyorlar. Tarlalar ne kadar uzak olsa da, gezici sağlık araçları mesafe ya da sınır tanımıyor. Mevsimlik tarım işçilerinin çalıştığı tarlalara gelindiğinde ise, tarlanın ortasında bir sağlık bayramı havası yaşanıyor. Gezici sağlık aracındaki doktorların ilk öncelikli hedefi kadınlar ve çocuklar. O güne kadar belki de hiç doktor görmemiş kadınlar ilk tedavilerini olurken, hiç aşı olmamış çocuklar da ilk kez kol ağrısıyla tanışıyor. Dr.Koruk işçilere klor tabletlerini kullanmayı öğretirken: Dr. Koruk: Suya atıldıktan sonra bu tablet yaklaşık 20-29 dakika içinde çözülüyor. Ve yaklaşık bir saat içerisinde belediyenin sunduğu kadar temiz ve güvenli içme suyuna sahip oluyorsunuz. 4
Röportaj: Dr. Koruk Dr. Koruk: Đşçiler güneşe maruz kaldıklarından birçok deri hastalığına rastlıyoruz. Açık havada olmak ve güneş başka birçok rahatsızlığa da sebep oluyor. Güneş çarpması önemli bir sorun. Bunun dışında böcek, sinek ve yılan ısırmaları da sıkça yaşanıyor. Đnsanların temiz suya erişimi olmaması da büyük bir sorun teşkil ediyor. Bu ishale sebep oluyor. Tarlalarda olduğumuz için burada elektrik de yok. Yani işçilerin buzdolapları da yok. Bu beslenme sorunlarına sebebiyet veriyor. Böylece birçok çocuk büyüme sorunu yaşıyor. Gezici sağlık aracında görevli doktor bir kadını muayene ediyor: Kadın: Karnım ağrıyor. Doktor: Neresi ağrıyor? Kadın: Burası Doktor: Burası mı? Kadın: Evet Doktor: Şöyle uzanın. Doktor: Uzun zamandır takip ettiğimiz bir hasta. Muhabir: Hamile değil mi? Doktor: Evet. 7 aylık hamile olduğundan tarlada çalışmamalı. Ama geçim derdi yüzünden çalışıyor. Bu yüzden de biz tarlalarda sağlık hizmeti sunuyoruz. Đnsanları bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Muhabir: Çok mu ağrınız var? Kadın: Şimdi iyiyim. Ama tarlada çalıştığım zaman iyi olmuyorum. Muhabir: Hamilesiniz değil mi? Aynı zamanda çalışmak zor olmuyor mu? Kadın: Ne yapalım işim bu. Muhabir: Kaç yaşındasınız? Kadın: Bilmiyorum. 5
Muhabir: 7 aylık hamilesiniz. Đlk defa mı sağlık hizmeti aldınız? Kadın: Evet Doç. Dr. Zeynep Şimşek in bir küçük fikriyle doğan, Urfa da birçok kişinin emeğiyle büyüyen ve özverili bir çalışma ile hayata geçen bu proje yaklaşık 6 aydır başarıyla sürdürülüyor. Uzaktan baktığımızda böyle şeyler sadece Avrupa da olur diye düşünsek de, sorumluluk sahibi kişilerin akıllarını ve kalplerini koymalarıyla, böyle güzel şeyler Urfa da da hayata geçebiliyor. Röportaj: Nuri Okutan (Urfa Valisi) Nuri Okutan: Bu hizmetimiz 6 aydır sunulmaktadır. Şu ana kadar 225 bin kişiye ulaştık. 15 bin kişiyi muayene ettik. Bu hizmetin yardımıyla insanlarla tanışıp onlarla iletişim kuruyoruz. 225 bin kişiye ulaşıp onlarla sağlık sohbeti yapabilmek çok önemli. Bu proje bize uzak yerlerdeki 15 bin vatandaşımıza ulaşma ve onlara düzgün sağlık hizmeti sunma imkanını verdi. Kan tahlilleri yaptığımız bir laboratuarımız var. Bu araçlar bir sağlık ocağı kadar donanımlılar. Acil vakaları hastanelere sevk ediyoruz. Đhtiyaç olduğunda ambulans çağırıyoruz. Gezici sağlık araçları o köyde veya tarlada da kalabiliyor ve duruma göre yer değiştiriyor. Ama acil durumlarda hastalarımızı direk olarak hastaneye sevk ediyoruz ki gerektiği gibi tedavi edilebilsinler. Mevsimlik tarım işçilerinin sağlık taramalarının yapılması sonucunda değişim ilk olarak çocukların yüzlerine, gülümsemelerine yansıyor. Yaşadıkları zor koşulların farkında olmadan, pamuk kadar boylarıyla, tarlalarda kendilerine bir gelecek arayan çocuklar, ilaçla, aşıyla tanışınca, devletin nezdinde diğer çocuklardan farklı olmadıklarını anlıyorlar. Onların gülümseyen yüzlerindeki enerji, bu projeyle ilgili yapılan araştırmaya da olumlu yansıyor. Sağlık taraması yapılan tarım alanlarında yapılan çalışmaların sonuçlarına göre, 6
Ailelerin: % 96 sı içme sularını klorlamayı öğrendi ve kendilerine dağıtılan klorlarla temiz su kullanmaya başladı. % 93 ü arazi tip çukurlu tuvalet yaptı. Çocukların % 56 sı ilk kez aşı oldu ve aşı programına alındı. Bebeklerin % 56 sına tarama testi yapıldı. Doç. Dr. Zeynep Şimşek bir proje ile yola çıktı. Daha iyi yarınların peşinde koştu. Hiç tanımadıkları insanların hayatlarına katkıda bulundu. Günlerini bu uğurda harcadı. Bunu yaparken hiç bir ödül ya da övgü beklentisi yoktu. Sadece, tarlada bir çocuğun daha sağlıklı gülebilmesi için, mücadeleden hiç vazgeçmedi. Ve insanların hayatında fark yarattı. Zeynep Şimşek: Çok çalıştık ve çok yorulduk. Bir anlamda bütün sistemi değiştirdik. Eğer insanlar herşeylerini inandıkları bir amaç uğruna vermeye gönüllülerse, çevrelerinde büyük bir fark yaratabilirler. 7