ETMK, kurulduğu günden bu yana ışık tutan etkinliğinde, ETMK nın 20 Yılı sergisine ve çeşitli panellere ev sahipliği yaptı.



Benzer belgeler
Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

Mixerarts.com Sanat Platformu başarı hikayemizde Mixer Direktörü Bengü Gün konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı:

Rafine. 360 Hizmet Özünde tutku var. Hızlı Güçlü Sanatsal Yenilikçi. İşi bilen yapar! Farabians Strategy #araştır. Rafine Video #derinleş

2011 yılında yeni konsepti ve büyüyen ekibiyle şu anki yüzüne kavuşmuştur.

SODA Sunar. Meriç Kara. SODA, tasarımcı Meriç Kara nın ilk kişisel sergisi A Domestic Schizophrenic Project e ev sahipliği yapıyor!

DESIGN WEEK ANTALYA İÇ MEKAN TASARIMI VE MOBİLYA Kasım 2017 Antalya Expo Center

Dijital Pazarlama Ajansı

Simla nın seçimi ürünleri

HAKKIMIZDA. Sizin Hayalleriniz. Bizim İşimiz. Neden Bizi Tercih Etmelisiniz? İşimizde Uzmanız. Kalite Politikamız. Yenilikçi ve Üretkeniz

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Neden Sosyal Medyanın Geleceği Reklam Değil, Yayıncılık?

Bunların takibini kolaylaştırmak için tüm haberlerin tek bir noktada eksiksiz ve güncel şekilde bir araya getirilmesi gerekiyordu.

i eknolojt yon Ġnovas

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

PÜF NOKTALARI: SINIF İÇİNDE ÖĞRENCİLERİN KATILIM HAKKININ GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAMAK

İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GİRİŞİMCİLİK BÖLÜMÜ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

İzmir Ekonomi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü

Tarımda inovasyon küresel ölçekte stratejik değer kazandı

STRATEJİK AMAÇLAR-HEDEFLER-PERFORMANS GÖSTERGELERİ

HEDİYE ALMAK HAYATIN GÜZEL ANLARINDAN BİRİDİR

İnteraktif Pazarlama Stratejimiz.

DESKPORT. Bilișim Hizmetleri Yılı Hizmet Tanıtım Kataloğu

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

Merhaba dediğini görün. Şimdi Cisco TelePresence ile gelecek yanınızda.

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Satış, pazarlama, iletişim ve müşteri deneyimleriniz için yaratıcı çözümler sunmaktayız.

4/ /14 15 İÇİNDEKİLER YEŞİL BİNA SERTİFİKA SİSTEMLERİ SERTİFİKA SİSTEMLERİNİN AMAÇLARI BİNALARIN ÇEVRESEL ETKİSİ LEED/BREEAM KRİTERLERİ

YEPYENİ BİR SAYFA AÇIYORUZ! SİZ DE GELİN...

YENİLEŞİM VE TASARIM 9. KALİTE VE BAŞARI SEMPOZYUMU NİSAN 2011 BURSA

Rapor. Toyzeria Türkiye ve Orta Doğu nun Çocuk Fuarı.

2012, Novusens

Her daim yenilikçi anlayış

AKILTOPU & TAB TANITIM DOSYASI. tabds.com akiltopu.com

SANAL GERÇEKLİK. Reklamcılık için ne ifade ediyor? Kaynak: thinkwithgoogle

Makul bütçelerle, maksimum verim sağlamak bizim işimiz değil, hobimiz.

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

YVM MEDYADİJİTALPAZARLAMA

herkesin bir reklamı olmalı

Müşteri taleplerini genişletir ve projenin her aşamasında hem müşteriye hem de kullanıcıya fayda getirecek yenilikleri kurgular ve uygular.


SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

Dijital Pazarlamada. Trendleri ye merhaba demeden önce bir önceki senede neler olduğunu birlikte incelemek istedik.

2018 yılı ETKİleşim program ve etkinliklerimize katılımın her zamankinden daha fazla olacağı umudu ile ETKİli yıl diliyoruz. A. Faruk Göksu Sıla Akalp

Doğayla Uyumlu Yaşamın Adresi:

Halkla İlişkiler, Danışmanlık, Yaratıcı Çözümler, Proje Geliştirme ve Satış Danışmanlığı

GELECEĞiN YAPILARI. ŞEHiRLERi

KAUÇUK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

12. MĐSYON 13. VĐZYON

Your Digital Agency in Europe. Web Tasarım & Dijital Medya Çözümleri

Hakkımızda. Vizyonumuz. Misyonumuz

Toplam Perakende 2016

Omnichannel ile Multichannel Pazarlama Arasındaki 4 Temel Fark

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

IRMAK HANDAN

SOSYAL MEDYA YÖNETİMİ ve SOSYAL MEDYADA REKLAM UYGULAMALARI

Bosch Genel Seslendirme Sistemi Akustik mükemmelliğe giden yolda öncü

2014 «Su Gelecektir» Sosyal Sorumluluk Projesi

GalataMOON Neler Yapar?

Çevresini Algılayabilen Geleceğin Otobüs Durağı

Her güzelin bir kusuru var

GELECEĞiN YAPILARI. ŞEHiRLERi

İşimizi aşımızı müşterimizi Sosyal Medyayla BÜYÜTÜYORUZ.

bonprix sonunda Türkiye de!

Dijital Uygulamalar Rehberi. bajsrcx.

HP, Y Kuşağına Ulaşmak için İlgi Çekici YouTube Reklamları Kullanıyor

Ana Sponsor. Altın Sponsorlar.

Mobil Pazarlama Stratejiniz İçin Çevrimiçi Video Neden Olmazsa Olmaz?

TTL İNTERAKTİF ZEMİN HAYATA BİZİMLE DOKUNUN! Touch To Life

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ

Küresel Kitleler Leziz Bir YouTube Reklamıyla Knorr un Tadına Baktı

Bilim Kahramanları Buluşuyor

Elektronik ticaret e-ticaret

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN " 12. TEKNOLOJİ ÖDÜLLERİ ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

SOSYAL MEDYANIN ÖNEMİ VE BARACK OBAMA ÖRNEĞİ

L Oréal in Dijital Dönüşümü

INTERFACEFLOR DAN ÇEVRECİ HALI: YÜZDE 100 GERİ DÖNÜŞÜMLÜ BİOSFERA I.

Hizmetlerimiz. Allnjoy Event Works,

Yaratıcılığın; uçsuz bucaksız, sınır tanımayan, sıra dışı fakat gerçekliği taçlandıran gücüne inanıyoruz

Kreatif yaklașımımız, profesyonel bakıș açımız, dinamik fikirlerimiz ile emek ve zamanımızı da harmanlayarak sizlere hizmet vermeyi hedefliyoruz.

REKABET. Tüketicinin rekabetteki kaldıraç etkisi. Fulya DURMUŞ, GfK Türkiye

We create chemistry. Kurumsal stratejimiz

NEDEN DOĞULİNE. Detaylı Analiz. Doğru Planlama. Hedef Kitleye Uygunluk. Doğru İçerik Stratejisi. 7/24 Destek. Deneyimli Ekip

Büyük düşün... İstanbul da Yaklaşan Etkinlik Büyük düşün ve Pazarını Küresel Olarak Genişlet! 195 ülke potansiyel pazarınızdır

Tanıtım Kitapçığı. Gayrimenkul Sektörü Değişime Startkey Çatısı Altında Hazırlanıyor

1995 TEN BUGÜNE STRATEJİK ORTAĞINIZ

Google Adwords Reklam Stratejileri ve Markalar İçin Önemi

12. Araştırmacılar Zirvesi nin açılış konuşmasını yapmak için beni davet etmenizden, bana bu fırsatı vermenizden dolayı sizlere teşekkür ederim.

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

MOBİLYANIN YENİ ADRESİ ŞEHRİN ÇEKİM MERKEZİNDE...

SUIT TALKS. Biz kimiz? SUIT TALKS Konferans Serisinin İçeriği

Transkript:

CMYB CMYB

27/12/2009 03 Türkiye de o dönemde sadece iyi üniversitelerin kürsülerinde temsil edilen bir bölüme adım attığınızı varsayın. Lisans eğitiminiz boyunca mimarlığın büyük ölçekli yapı penceresinden başınızı içeriye daldırıp bakmaya başlıyorsunuz evinizde, yaşamınızda olan her nesneye. Farkındalık haliyle yeni bir disipline, disiplinlerarası bir yapıya adım atıyorsunuz. Mezuniyet vakti geldiğinde ise kendinizi hazır bir piyasanın ve bilinirliğin içinde bulamıyorsunuz o zamanın koşullarında. İbre bu kez, öğrenmek ve keşfetmenin yanına bir de anlatma, tanıtma ve birlik olma göstergesini ekliyor. İşte bu gereklilikten doğan inançla başlıyor ETMK nın serüveni ve o günden itibaren gücünü sadece inanmak kelimesine dayandırarak adım adım ilerliyor. ETMK nın 20 Yılı sergisi editörü Özgür Tanglay, Türk Tasarımına İnanmak başlığı altındaki serüvenini şöyle tanımlıyor; Bugün Türkiye de tasarım alanında yol gösterici olan bir kurumun emekle, inançla yazılan hikayesi. ETMK, kurulduğu günden bu yana ışık tutan etkinliğinde, ETMK nın 20 Yılı sergisine ve çeşitli panellere ev sahipliği yaptı. Sergide, üyelerin mesleğe ve meslek örgütüne inanarak geçirdikleri süre içinde derneğe katılarak oluşturdukları birlik ve bu birlikten doğan güç iplerle görselleştirildi. 7 Aralık da gerçekleştirilen, tasarımın farklı dallarından profesyonellerin ağırlandığı panel programının ilk gününde Av. Güven Çalık; tasarım tescili, marka ve patent tescilleri konularında izleyicilere bilgiler verirken, ikinci gününde ise tasarımın dışa açılan yüzü; tasarım ve medya ilişkisi konu alındı. Bi Dünya Tasarım Programı yapımcısı Sevinç Baloğlu, Tasarım Dergisi S.Yazı İşleri Müdürü Enis Tibet ve Radikal Tasarım Gazetesi editörümüz Umut Kart ın katılımıyla gerçekleşen konuşmada tasarımın medya alanında hem konuk hem de ev sahibi olarak var oluşu irdelendi. Katılımcılar panelin dördüncü gününde farklı bir alana sıçrayarak, mizah dünyasında Zihni Sinir karakterinin hikayesini yaratıcısının ağzından dinleme fırsatı yakaladılar. Bu bölümde karakterin başrolde oynadığı, 30 yıllık zor ama eğlenceli serüven, Sn. İrfan Sayar tarafından izleyicilerle paylaşıldı. Panelin son ayağında, 20 yılı geride bırakan meslek kuruluşunun kritiği yapılırken, bu süre içinde oluşturdukları olgu ve gelecekteki planları izleyicilerin de aktif katılımıyla masaya yatırıldı. Doç. Dr. Gülay HASDOĞAN ETMK YK Başkanı / ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğ. Gör. ETMK, 1988 de mezun olduktan sonraki deneyimleriyle örgütlenme ihtiyacını hisseden endüstriyel tasarımcılar tarafından Ankara da kuruldu. Mezunların motivasyonu, endüstriyel tasarımcıya Gözde Tüfekçi gozde@kaletasarimmerkezi.com DİLE KOLAY, 20 YIL! Mesleki olgunun yaratılması adına büyük özverilerle, 1988 yılında kurulan Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK), bir dizi konferans ve sergiyle yirminci yılını kutladı. mesleki kimlik kazandırmak, iş yaşantısında karşılaştıkları sorunları birbirleriyle paylaşarak çözümler üretmekti. Örgüt, başlangıç yıllarında kurumsal kimliğini oluşturup üye kapasitesini genişleterek güçlü bir yapı kurmayı hedefledi. Tasarımın giderek tanındığı, 2000 li yılların başlarında ETMK, tasarım fuarları ve yarışmalar düzenleyen bir çok paydaşla 02 işbirliği yaparak mesleki ilkelerin bu etkinliklerde korunmasını sağladı. 2004 yılından sonra ise, mesleki konularda öncelikli olarak danışılan, insiyatif alarak çok ortaklı projeleri geliştiren ve yönlendiren bir paydaş oldu. 2008 yılında gerçekleştirilen Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri bunlardan biriydi. Ödül sisteminin başvuru ve değerlendirme süreçlerini kurguladı, devleti ve sanayiyi temsil eden ortaklarla birlikte uygulamaya geçirdi. ETMK bugün Sanayi Bakanı nın başkanlık ettiği, ilgili devlet kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin üst düzeyde temsil edildiği Türk Tasarım Danışma Konseyinde yer alıyor. Önümüzdeki yıllarda konseyin oluşturacağı ulusal tasarım politikası ile birlikte mesleki standartları geliştirmeyi ve toplumda tasarım farkındalığını yükseltmeyi hedefliyor. Sertaç ERSAYIN ETMK İstanbul Şubesi YK Baskanı / Endüstri Ürünleri Tasarımcı Meslek kuruluşumuzun 20. yaşını kutluyor olmasının birçok özel önemi var. Ülkemizde 20 yaşını aşmış kurumların, özel sektör yatırımlarının ve STK sayısının azlığını anımsar isek bu gelişme daha da önem kazanıyor. Tasarım sözcüğünün arkasındaki yaratıcılık, yeniyi ve farklıyı arama, değer üretme, özgün olma çabalarının tümü 20 yıl önceye baktığımızda ülkemiz için çok vizyoner ve de ilerici düşüncelerin ürünleridir. Sanayinin bu tarz talepler ile yüzleşmediği, ulusal bir politikanın oluşmadığı bir dönemde, bu gelişmelerin oluşması kuruluşumuzu daha da eşsiz kılıyor. 20 yıllık gelişmemizi ülkenin ekonomik gelişmelerinden, üretim ve ihracat politikalarından ayrı değerlendirmemiz mümkün olamaz. Tasarım ve üretim endüstrisinin son yirmi yılına baktığımızda mesleğimize, kuruluşumuza olan farkındalıkların 90'lı yılların ortasında, sonlarında ve 2000 li yılların başında arttığını görüyoruz. Bu dönemler içinde parçası olduğumuz sergiler, yarışmalar, tasarım değerlendirmeleri, fuarları, konferanslar ile ETMK, üye profilini daha da genişleterek birçok farklı üniversiteden mezunları ve de birçok farklı sektörde çalışan üyeleriyle zengin bir üye profiline sahip oldu. Meslek kuruluşlarının en önemli değerlerinin farklı kültür ve eğitim formasyonlarından gelmiş, farklı yaş ve meslek deneyimlerine sahip üyelerinde olduğu bilinciyle bu çeşitliliğin artarak genişlemesi memnuniyet verici olacaktır. ETMK nın İstanbul'da olduğu gibi diğer kentlerde de şubeleşerek yayılması, ülkemiz ulusal tasarım politikalarının oluşmasında güçlü üyelerinin ve kurumsal deneyimini daha da etkili paylaşabilecek boyuta getirecektir. Ülkemiz üretim endüstrilerinin farklı kentlerdeki yaygınlığını da göz önüne aldığımızda, açılım kaçınılmaz olacaktır, Bu gelişme de bizleri daha güçlü yerel faaliyetlere götürecektir. Designers Oddyssey, MarketingIST, Tasarımla Kazananlar ve Design Turkey gibi organizasyonlarımıza daha birçok yerel faaliyetleri de ilave edebilmemiz bu çerçevede mümkün olacaktır. Tüm bu gelişmelerin, ülkemizi uluslararası platformda daha da görünür kılacağından ve tasarım ihracatı gibi bir kalemin de konuşulmaya başlanacagından kuşkum yoktur. Türk Tasarımına İnanmak sergisi 02 İrfan Sayar konferansından...

04 27/12/2009 05 Neslihan Şık neslihan@tagplatform.org TAG PLATFORM HAZIR! Evrensel ve herkes için tasarım üzerine çalışan ve düşünenlere artık Türkiye den de destek var. Sokaklarında yürüdüğümüz kentlerden içinde yaşadığımız mekanlara, iletişimimizi sağlayan araçlardan farklı alanlarda üretim yapmamızı sağlayan aletlere kadar etrafımızı saran tüm fiziksel çevre, beğenelim ya da beğenmeyelim, tasarım ürünleriyle dolu. Tasarım ürünlerini, belli bir kesimin ulaşabileceği ve öncelikle hatta bazen sadece- görsel konforumuzu karşılayan ürünler olarak algılamanın zamanı çoktan geçti. Tasarımın artık kullanıcı dostu, herkes tarafından erişilebilir, esnek, güvenli, çevre dostu ve sürdürülebilir olmak gibi öncelikleri var. Kentlerde her yaş ve kesimden insanın rahatça dolaşabilmesini, evlerimizin bizi hasta etmemesini ve hatta tepemize yıkılmamasını, kullandığımız ürünlerin başını almış giden çevre kirliliğine daha da çok katkı sağlamamasını istemek, hiç de lüks değil. Herkes için tasarım, tüketici değil; seçimlerimiz sayesinde üretici de olabileceğimizi gösteriyor. Bu sebeple, özellikle son zamanlarda, bu konularda çalışmalar yapan enstitüler ve sivil toplum örgütleri, üniversitelerde evrensel tasarım fakülteleri kurulmaya başlandı. Artık evrensel ve herkes için tasarım üzerine çalışan ve düşünenlere Türkiye den de destek var: TAG Platform. Mimarlık, sanat, tasarım, eğitim ve yayıncılık deneyimlerini bu yolda ortaya koyarak TAG Platform u kuran gönüllü bir ekip projeler üretiyor, bu projeleri yürütecek kişi ve kuruluşları bir araya getiriyor. Katılımcılığı, eşitliği ve sürdürülebilirliği öncelikleri olarak belirleyen bu tasarım felsefesini, tasarımcı, üretici ve kullanıcıya benimseterek bu anlayışı yaygınlaştırmak ve böylece yaşam kalitemizi artırmak için öncelikle konuya dikkat çekmek, eğitim kurumlarının bu alan üzerine araştırma yapmalarını teşvik etmek gerekmekte. Okul öncesi dönemden başlayarak çocuklarımızın fiziksel çevrelerinin farkında olarak büyümeleri için çalışmalar yapmak, bilinçli seçimler yapmayı öğrenmelerini sağlamak da öncelikler arasında. Uzun vadeli ve küçük adımlar ile başlanmış olsa da, araştırmacı, tasarımcı, karar verici ve kullanıcıların iletişim ağının sağlanmasıyla, temel insan haklarından biri olduğuna inandığımız yaşanabilir kentler ve yaşanabilir bir dünya için yola çıkmak kaçınılmaz. Çünkü sürdürülebilir, doğa dostu, tarihi ve kültürel değerlere saygılı, değişime açık ve herkes için erişilebilir fiziksel çevreler üretmek artık bir zorunluluk. İşte bu noktada, daha yüksek kaliteli bir çevrede yaşamayı, tasarımın süs ve marka olmadığını, doğrudan insan hayatını ilgilendirdiğini anlatmayı, tasarım bilinciyle küresel ısınma ve çevre kirliliğine karşı mücadeleyi hedefleyen TAG Platform, birlikte hareket etmeyi öneriyor. Aşağıdaki iletişim yollarından TAG Platform a üye olan herkes, yürütülen tartışma ve projelerden haberdar olacak, interaktif yollar ile kendi yorumlarını dile getirebilecek veya istedikleri takdirde yapılan toplantılara katılıp aktif olarak görev alabilecek. Kurumlar, bu konularda sosyal sorumluluk projelerini TAG Platform dostları ile birlikte gerçekleştirerek çok daha fazla kişiye ulaşarak, verimli çalışmaları hayata geçirme imkanı bulurken, eğitim kurumları da araştırmalarını yine TAG Platform un destek ve işbirliği ile yürüterek sonuçlarını herkesle paylaşabilecek. Bu iletişim ağına katılmak, fikir ve görüşlerinizi paylaşmak için www.tagplatform.org a uğramanız yeterli. Şanel Şan sanelsanel@gmail.com ÇOK OYUNCAKLI SERGİ: KÜPŞEHİR Alanİstanbul, yeni seneye sıradışı bir sergiyle merhaba diyor. Sanatın yeni alanı Alanİstanbul, Ocak ayında keyifli bir sergiye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Şehir kavramını farklı bir yöntem kullanarak irdeleyecek olan Küpşehir isimli sergide Ömer Ozan Erdoğan ın karakter tasarımlarını yansıtan oyuncakları Creative Bonanza ekibinin katkılarıyla sergilenecek. Her biri el emeği ile dikilen ve şehirden ilham alan karakterlerden oluşan sergi, 13 Ocak tarihinde açılacak ve 26 Şubat 20 tarihine kadar farklı yorumlara, alternatif açılımlara kapılarını açan Alan da izlenebilecek. Grafik eğitimi altyapısına sahip olan ve uzun yıllar sanat yönetmeni olarak pek çok ajansta çalışmış olan Ömer Ozan Erdoğan, kendi kişisel dünyasını karakter tasarımlarıyla ifade etmeye 2004 yılında başlamış. Tamamen elde ürettiği oyuncaklarının her birinin adı, hikayesi ve esprili bir göndermesi var. Alan İstanbul ve Creative Bonanza ile birlikte ortaklaşa bir çalışma sonucunda ortaya çıkan serginin üst başlığına paralel olarak şehrin tanıdık yüzleri, 3 boyutlu oyuncaklara dönüşmüş. Kumaş, elyaf, sünger kullanılarak tasarlanan oyuncaklar arasında sokak çocukları, sokak köpekleri, süper kahramanlar, taksi gibi gündelik hayata dair tanıdık yüzleri Erdoğan ın yorumu ile izleyiciyi Alan da bir yolculuğa çıkarıyor. Daha önce tasarladığı karakterlerde genel olarak yuvarlak formları kullanan tasarımcı, bu sergide bir aşama ileri giderek kübik formları kullanıyor. Şehir yapılarının keskin, köşeli, kübik hatlarına da uyan bu formların bazılarının üzerinde yer alan desenler galeri mekanının tuğla malzemesinden yola çıkılarak oyuncaklar üzerinde de uygulanmış.. Ömer Ozan Erdoğan imzalı karakterlerden Decode, küçük ekran tabanlı grafiklerden büyük ölçekli dijital yerleştirmelere uzanan bir yelpazede dijital ve interaktif tasarım alanındaki en güncel çalışmaları sergiliyor. Sergide Daniel Brown, Golan Levin, John Maeda, Julius Popp, Daniel Rozin ve Troika gibi önemli isimlerin çalışmalarını görmek, dokunmak ve etkileşime geçmek mümkün. Sergi salonu dışında, Decode web sitesindeki açık kod tabanlı web uygulaması gibi farklı dijital çalışmalar da görülebilir. Karsten Scmidt in çalışması ziyaretçilerin kendi çalışmalarını yaratıp, Decode web sitesine yüklemelerine olanak tanıyor. Bunlar arasından seçilecek ziyaretçi tasarımları ayrıca Londra metrosundaki ekranlarda sergilenecek. V&A in ana girişinde, Porter Gallery önünde sergilenen Alman sanatçı Julius Popp un Bit.code adlı elektro-mekanik eseri serginin merkezindeki iş olarak kabul ediliyor. Bit.code, dijital kodun 1 lerini ve 0 larını temsilen siyah ve beyaz parçalar içeren plastik şeritlerden oluşuyor. Bu şeritler bilgisayar kontrollü motorlarla döndürülürken, arada web sitelerinden alınan en popüler kelimelerin okunacağı şekilde hizalanıyorlar. Bu çalışma, V&A tarafından sanatçıya sergi için özel ürettirilmesi bakımından daha farklı bir konuma sahip. Jason Bruges, Daniel Brown and Karsten Schmidt de yine V&A tarafından sergi için özel iş üretmesi talep edilen dijital Can Burak Bizer canburak@2fresh.com DİJİTAL TASARIM MESAFE DİNLEMİYOR Tasarımın Londra daki evlerinden Victoria & Albert (V&A) Müzesi, Aralık başından bu yana Decode: Digital Design Sensations sergisine ev sahipliği yapıyor. sanatçılardan. Jason Bruges un Mirror Mirror adlı eseri V&A in orta avlusundaki John Madejski bahçesindeki eliptik havuza özel hazırlanan bir yerleştirme. Bu yerleştirme kamera ile kontrol edilen matris LED bloklarından oluşuyor. Kameralar bahçede gezinen ziyaretçileri algılayınca, ziyaretçinin hareketleri gerçek zamanlı yakalanarak havuzun suyunda yankılanıyor. Böylece ziyaretçi mekanda gözlemci niteliğinin yanı sıra, eserin oluşum sürecine de dahil olmuş oluyor. Sergi üç temayı inceliyor. Bu temalar Kod (code), Etkileşim (interactivity) ve Ağ (network). Bu temalardan ilki olan Kod, bir heykeltıraşın taşı şekillendirmesi gibi, dijital sanatçıların kod parçalarını bir ham madde gibi kullanarak oluşturdukları meydana getirdikleri eserleri temsil ediyor. Bu tema altında kodun sürekli akışkan ve değişken objeler yaratmak için nasıl programlanabileceği inceleniyor. Daniel Brown un kod temasıyla hazırladığı, V&A koleksiyonundan objeler ve ileri matematik algoritması kullanarak oluşturduğu dijital büyüyen çiçekleri Porter Gallery nin girişindeki duvarda görülebilir. İkinci tema Etkileşim, ziyaretçilerin doğrudan çalışmayı etkilediği işleri ele alıyor. Zaman zaman ziyaretçiler basit etkinin de ötesine geçerek, tasarım ve performans kavramlarının sınırlarında gezinen işlerde eserin üretimine de katkıda bulunma imkanı yakalıyor. Golan Levin in insan gözü boyutunda mekanik gözü Opto-Isolator ziyaretçiyi izler ve ziyaretçiyi takiben 1 sn. sonra göz kırparken; Daniel Rozin in Weave Mirror çalışması da 768 motorlu panel kullanarak kendisini izleyen ziyaretçinin gölgesini yansıtıyor. Son olarak Ağ teması bloglardan sosyal medya toplumlarına, mobil iletişimden uydu GPS izlerine kadar gündelik hayatta ardımızda bıraktığımız izleri sürüyor. Bu bölümde gelişen teknolojilerin ve İnternet in nasıl yeni sosyal etkileşim ve kendini ifade imkanları yarattığı inceleniyor. Tasarımcılar veriyi kendi yorumlarıyla çarpıcı görsel formlara dönüştürüyor. Aaron Koblin in uçuş rotalarıyla yarattığı dijital posteri ve Jonathan Harris ve Sep Kamvar ikilisinin bloglardan aldıkları veriyi işleyerek duyguları renklerle ifade ettikleri We Feel Fine adlı çalışmaları bu tema dâhilinde sergilenen parçalar.. Decode sergisinden... Melis Pekand mpekand@yahoo.com FETİŞİN YOLLARI YARATICILIKTAN GEÇİYOR 10. Marka Konferansı, kadınların sadece giymek değil, özellikle altını yalamak istedikleri fetiş ayakkabıların mucidi Christian Louboutin ı konuk etti. Bütün kadınların ağızları kulaklarında dinledikleri tasarımcının erkeklere de öğüdü vardı. Louboutin şimdiye dek kadınları dinleyerek ilerlemiş tasarımcı olarak, erkeklere kadınları dinlemeleri gerektiğini hatırlattı. Yedi Kocalı Hürmüz ün koca koleksiyonunu Louboutin marka ayakkabılar sayesinde çoğaltabileceği hikayeler anlatan ayakkabı büyücüsünün bu ayakkabıları yaratırken çıkış noktası şov kızları olmuş. Çıplak kadınları ayağında Louboutin marka ayakkabılar ve dev tüğlerle hayal eden tasarımcı, asistanının kırmızı ojesini tabana dökerek kırmızı tabanı keşfetmiş. Kaliteden ödün vermemek adına alt bir marka yaratmayan, H&M gibi firmalarla işbirliğine girmeyen Louboutin ın utangaç ve çekingen olduğunu kendi söylemese anlamaya imkan yok. Kırmızı tabanları baş tacı ederken, vitrine konulacak diğer isimleri de atlamamak lazım. Manolo Blahnik, Madonna nın Seksten Christian Louboutin in İstanbul ziyareti kırmızı taban tutkunlarını buluşturmakla kalmayıp, dünyanın en eski fetiş objelerinden biri olan ayakkabının efendilerini gündeme taşıdı. bile iyi diye tanımladığı ayakkabı markası, Louboutin gibi mucidinin adıyla anılıyor. İspanyol Manolo Blahnik, Vogue dergisinin baş editörü Diana Vreeland in yönlendirmesiyle sadece ayakkabı tasarımı üzerine yoğunlaşmış. Sex and The City deki ayakkabı delisi Carrie nin ayağından çıkartmadığı marka, dizi sayesinde ününe ün katmıştı. Tek kişilik şovun yaratıcısı Manolo Blahnik, yanında asistan çalıştırmamasıyla biliniyor. Bayrağı devralacak kimse olmadığı için Manolo marka ayakkabılar müzayedede satılacak kıvamda. 2007 yılında İstanbul a gelen tasarımcı Ayasofya, Topkapı müzesi ve Türk hamamlarından aldığı ilhamla Türkçe kelimelerle adlandırdığı 2008 koleksiyonunu yaratmıştı. Bu, Akşam, Ümit, Koyu, Abdullah, Kilim, Küçük, Boğaz, Bebek, Bodrum, Ebru, Tarkan kelimelerinin fonetik yapısından etkilenen Blahnik, 1979 yılında Vogue dergisinin kapağındaki ilk erkek olma özelliğini taşıyor. Genç İngiliz yetenek Nicholas Kirkwood ise, ayakkabıda fütürizm kavramının yeni temsilcilerinden. Yarattığı heykelsi formlarla meşhur olan Nicholas Kirkwood, Pollini firmasının aksesuar direktörlüğüne getirildi. 2005 yılında kendi koleksiyonunu sunduktan sonra dikkatleri çeken tasarımcının ünlü takipçileri çoğunlukta. Ayrıca Kirkwood, Rodarte ile son birkaç sezondur çalışıyor. Kadınların boyunu yükseltmek için çabalayan tasarım dünyasının ayakkabıda geldiği son nokta ise Alexander McQueen in ayak yaratıkları. Darwin teorisine değinen tasarımcının ayaklar için hazırladıkları, bir gelecek zaman filmi kıvamında hem zihin açıcı bir yandan da korkutucu! Teknolojinin elverişliliği sayesinde hayallerde sınır tanımayan onu aynı zamanda gerçekleştiren tasarımcıların önümüzdeki dönemde klasik topuklu ayakkabı yaptıkları zaman kadınları iştah bakımından kesmeyeceği belli. Fetiş objesi ayakkabıları her sezon sabırsızlıkla beklerken onlar hakkında bazı gerçekler: Antropolojistler, ayakkabıların bundan 40.000-26.000 yıl önce başladığının kanıtları olduğunu söylüyor. İnsanların ayaklarını taşlardan, kayalardan ve iklim şartlarından koruyan ilk modeller daha ziyade ayak torbasına benziyormuş. Biraz daha ileri gidelim: İsviçre markası Bally nin temel taşları 1851 yılında atılmış. Charles Jourdan Fransa nın güneydoğusunda kendi dükkanını 1921 yılında açmış. 1959 de Dior moda evi ise, aksesuar lisansı alarak piyasaya ayakkabı üretiminde girmiş.

06 27/12/2009 07 10. MARKA KONFERANSI, KONUŞMACI SEÇİMİ SAYESİNDE TASARIMCILAR İÇİN BİR ÇEKİM MERKEZİNE DÖNÜŞTÜ Umut Kart umut@kaletasarimmerkezi.com ASLOLAN, MÜZİK GİBİ DOKUNMAK Grafik dünyasının sıra dışı ismi Stefan Sagmeister İstanbul u ziyareti sırasında önce tasarımcılar, ardından da Marka Konferansı nın pazarlama profesyonelleri ile buluştu. Sagmeister ın konuşmaları tasarımdan çok felsefeden izler taşıyordu. Günlüğünüzden aldığınız cümleleri iş haline getiriyorsunuz. İnsan neden günlüğünü paylaşmak ister ki? Benim, bir fikir arayışında, baskıda olduğum bir zamandı. Beklediğimden daha zor oldu. Açıkyürekli bir şey yapmış olmak istiyordum; basılacağı belliydi. Bu durumda açıkyürekli olması hayli güçtü. Basılacağını bilmek gerçeğin önüne geçebilirdi. Bu listeyi günlüğümde bulduğumda ise, kendim için yazdığımı, gerçekten söylediğimi biliyordum. Tasarımcı olarak müşterinin projesinin parçası olacağınıza, onlar sizin işinizin parçası olmuş. Nasıl izin verdiler buna? Çünkü hep işe yaradı. Bir müşteri 100.000 dolar ödeyerek 2 gazete kapağına çıktı; bunu satın alamazlardı; BBC NEWS da olmak da paha biçilemezdi. Geleneksel bir ajansla, klasik bir reklam kampanyası ve medya satın alma yapabilirlerdi; seçimler söz konusu. Neden işe yaradı sizce? Üstelik bir noktadan sonra fikir yeni bile değildi! Ama dünyanın çeşitli yerlerinde yaptık ve oralar için yeniydi. Fakat bu, bu stratejiyi savunuyorum demek değil. Her zaman aynısını yapacak değiliz, hem de hiç! Söz konusu strateji müşterilerimizin işine yaradı çünkü hem bireyseldi, hem de seyirciler söylenenlerin doğru olduğunu düşünüyordu. Dünyada reklam mesajlarının %99 u, o fikre inanmayan insanlar tarafından yapılıyor. Portakal suyu işinden sorumlu insanlar, satacakları ürünü içmiyor mesela! Halbuki siz, hepsini kullanıyor musunuz? Evet! Burada önemli bir fark var. Bence müşterilerin çoğu reklam kampanyalarını hazırlayan insanların o işe inanmamasından kaynaklanan ve işin içine gömülen riyakarlığın farkında. Üretici bunun en iyi portakal suyu olduğunu düşünebilir ama reklamcılar çoğu zaman inanmıyor ki. Bunun, reklamcılığın geleceği olduğunu falan düşünmüyorum. Ama müşterinin ve tüketicinin işine yarayacak, daha bireysel, öznel mesajlar için bir niş mevcut. Ancak hayatımızın sonuna kadar bunu yapacağız ya da herkes bu şekilde yapsın diyor değilim. Grafik tasarıma bu mesaj kaygısını yükleyip, stilistik yaklaşımlardan uzaklaştıran eğitim anlayışı okullarda mevcut mu gerçekten? Bizim okulda var, çünkü ben orada eğitim veriyorum. Okuluna bağlı aslında. Tasarım okulları alanı en az tasarım alanı kadar geniş. Tüm tasarım ya da reklam ofislerinin bunu yapması nasıl doğru değilse, tüm okulların bunu öğretmesi de doğru gelmiyor bana. İlgi alanı bu olan öğrenciler için böylesi programlar mevcut. Kendi aldığınız eğitimi, profesyonel hayatınızın size verdikleriyle kıyaslayınca, neyi eleştiriyorsunuz peki? Viyana daki okulumdaki öğretmenimiz, yeni gelişmelerin çoğunu kaçırdığı bir yaştaydı. Biz de öğrenciler olarak birbirimizden öğrenmeyi başardık. Bence bu tasarım eğitiminin önemli bir parçası. Okulun sorumluluğu itibarını yüksek tutup iyi öğrencileri çekmektir. Yeterince şanslıysanız iyi öğrencilerle çevrili olursunuz ve çok sayıda iyi öğretmenin aktaracağından daha fazla öğrenirsiniz. Deneysel tipografiden bahsediliyor günümüzde. Halbuki, deneysellik tipografinin özünde yok mu? 1990 lardan bu yana tipografik deneyler çok yayıldı. Yazı karakteri tasarımı çok meşakkatli ve özelleşmiş bir alandı. Tasarımcıların çok azı başarabiliyordu. Kullanacakları araçlar ve bilgi dağarçıkları yetersizdi. Teknoloji işi kolaylaştırdı. Elle tasarlamak yıllar alabilirken teknolojiyle çok daha hızlandı. Bu, çabuk tüketilmesini de getirdi Evet, daha hızlı yaptıysanız daha kötü sonuçlar da alabilirsiniz. Deneysel tasarımların içinde de çok çöp vardı. Yine de, gerçekten inanılmaz gelişmeler oldu son 15 senede. Ben yeni yolları mutlulukla karşılıyorum. Kendim içine girmesem de başkalarının girmesinden hoşlanıyorum. İnsanlar, iş eskisi kadar hummalı olmadığından olageldiği kadar tutkulu durmayabilir ama nihayetinde kendini adayanlar başarabiliyor. Sizin tasarım tutkunuz ne? Bakan kişinin duygusal özüne dokunan tasarımlar yapmak. Form eşittir fonksiyon, Az Çoktur falan gibi modernist fikirlerden uzak, daha öznel, bireysel bir bakış açısıyla... Müzik gibi dokunan bir tasarıma ulaşmak. Müzik bir duyuyu, grafik ise bir diğerini ilgilendiriyor. İkisini buluştururken üstesinden gelmek zorunda olduğunuz en büyük engel ne oluyor? İşin güzelliği bu ikisini buluşturmak. Daha önce görsel olmayan bir şeyi görsel hale getirmek çok daha ilginç. Daha fazla imkan barındırıyor içinde. Müzik ambalajı ile film posterlerine bakın; aynı tarihe sahipler. Karşılaştırılabilirler. Göreceksiniz ki müzik için yapılmış işler daha kalitelidir. Çünkü filmde zaten elinizde görseller mevcuttur ve onları tek bir imaja dönüştürmeye çalışırsınız. Görsel olmayan şeyi görsele çevirmek ise çok daha ilginç! Şu anda piyasada çok iyi posterler var tabii ama sayıları oldukça az. İlk Alien posteri iyiydi mesela Bir de şu anda nostaljik olduğu için sevdiklerimiz var. Fellini posterleri gibi. Yine de gerçek görsel keşiften bahsediyorsak, her Fellini posterine karşılık müzik dünyasından daha iyi bir iş gösterebilirim. YOKSA STAND-UP ÇI MI OLUYORUZ? İngiliz tasarımı söz konusu olduğunda akla ilk gelen isimlerden Tom Dixon, konferans kapsamında tasarımcının değişen tanımını gündemine aldı. Sunumunuzda mobilya sektörünün kabuslarından bahsettiniz; peki ya tasarım dünyasının kabuslarına gelsek? Bana göre daha çok rüya gibiydi; bence benim şanslı bir yıldızım oldu. Hiç bir zaman amaç bu değildi; gerçekten daha ziyade hobiydi sonra da kariyerim oldu. Bir hobiye ihtiyacım yok artık! Ya gelecek hedefleriniz? Sanırım 20 yıllık planlar yaptığınızı varsaymak zor olacak... Ben hep çok uyumlu oldum. Mesela şu anda bir restoranım var. Stüdyomda bir mutfak vardı... Başka biri olsa orayı atar, mobilya showroom u yapardı. Bense bir restoran haline getirdim. Tasarımın kendisiyle başlı başına bir olgu olarak değil, yeni durumları denediği haliyle ilgileniyorum. Ne kadar naif olursam, o kadar iyi tasarlyorum. Uzman olduğumda çalışmalarım kötüleşiyor bana kalırsa; birşeye aşina olmayıp başka bir açıdan bakabildiğimde ise yeniden iyi hale geliyorum. Tüm mesele kendimi uzman olmadıgım şeylere karşı kışkırtmak; dolayısıyla soruna cevap vermek zor. Çünkü zaman içinde karşıma ne çıkacağını bilmiyorum. Şu anda yemek le ilgileniyorum. Bazı restoranlar tasarlıyorum. Bu konu üzerine eğilebilirim. Ayrıca Audi nin lansmanı içn çalışıyorum; ulaşım meselesi ilginç hale geldi benim için. Diğer yandan yeniden müzikle ilgilenmeye başladım. Bu beni tasarımla ilgili düşünmeye teşvik ediyor. Ne olacağını bilmiyorum aslında... Bir de mimari! Kendi evimi yapıyorum. Müzik, bakış açınızı nasıl etkiledi? Bir grupta çalıyor olduğum 3 yıl, üniversitedeki zamanımla kıyaslandığında daha etkili oldu bence. Kaldı ki, üniversitede 6 ay geçirdim; tasarım okumadım ben. Birşeyler yapmakla ilgilendiğimde, bakış açım tıpkı müzikteki gibiydi. Kendi kendime kendi enstrümanımı öğrettim; aracımı, üretim tekniğimi... Galeriler veya dükkanla yerine kendimi ifade edebildiğim alanları yarattım. Şimdi hala, insanların ürünlerini neden fuarların içinde teşhir ettiklerini anlamıyorum, çok aptalca! Rock n Roll gibi düşünün; ticari bir fuarı datura çıkarmalısınız. Mobilyayı farklı bir içerik eşliğinde sunmalısınız. Hala müzikten öğrendiğim stratejileri uyguluyorum. Tasarımcıların eğlendirici haline geldiğini de söylemiştiniz... Bence işin son 20 yıldaki gelişimiyle ilgili ilginç bir gelişme bu. Fuarlar eskiden mobilya üreticileri veya satıcıları içindi. Şimdi herkes işin içinde! Toyota, Nokia, Audi, Fendi, Diesel, şampanya firmaları bile... Tasarımın iletişim, eğlendirmek, tanımlamak anlamında yapabilecekleri açısından bakıldığında büyük bir kayma söz konusu. Sadece biçimsel bir faaliyetten iletişim işine dönüşmeye başladı. Bariyerler yıkılmaya başladı, ki bu gayet iyi. Artek le stratejileriniz oldukça farklı; bu uyumlu haliniz nelere yol açtı dersiniz? Habitat deneyimimde ögrendiğim, dışarıdan davranmanın yoluydu. Bir tasarımcı olarak bir objeye, ya da mekana herseyini verırsın. Ama bir kreatif direktörsen markaya içeriden değil dışarıdan bakarsın. Artek le ilgili güzel olan ise aynı zamanda kendi markam için de çalışmamdı. Farklı yaklaşımlar üzerine gidebiliyorduk; sürdürülebilirlik ve ekoloji Artek için, yenilik ve mühendislik ise Tom Dixon için. Artek in hala yönetim kurulundayım ama kreatif direktörü değilim. Çok heyecan verici bir 5 sene geçirdim. Ahşap işi, modernizm, gelenek ve kültürle ilgili çok şey öğrenmemi sağladı. Ürün garantisini 1000 yıla çıkarma fikrinden dem vuruyorsunuz; yapılanlar sanat objesine dönüşmesinler sonra? Tehlikeli evet ama sanat objesine dönüşmek zorunda değiller. Değerler ile ilgili bir konsept çalışması aslında bu. Yapması zor tabii, yine de mobilyaların kalıcı olma ihtimali ilgimi çekiyor. Bu, herkes tarafından ulaşılabilir ürünler yapmayacağım anlamına gelmiyor hiç şüphesiz. Kategorize etmemek lazım; bu insan bunu yapar, bunu yapmaz vs. IKEA ile de iş yapabilirim, sanat pazarıyla da. Mobilya endüstrisi cok sıkıcı bana kalırsa, onu farklı şekillerde ele almak beni kışkırtıyor, heyecanlandırıyor! Bugün en son konuştuğum gazeteci sürdürülebilirlik konusundaki duruşumu sordu. Bir pozisyonum var elbet ama herşey de o pozisyona uyumlu olsun diye yapılamaz ki! Postmodernizm den nefret ettiğinizi söylediniz; bir anlamda ilham verici olsa gerek. Nefret oldukça güçlü bir kelime. Artık hoşlanıyorum aslında. Öte yandan sunumda pek sevmem demek o kadar etkili olmadığından nefreti vurguladım. Şu anda genç tasarımcılar için bir akım yaratmak, dahil olmak çok zor. Eskiden Art Nouveau, Post Modernizm falan vardı, şimdi yeni boşluk nedir? Ortodoksi olduğu dönemdi o zaman; İtalyanlar ya da modernizm konuşulabilirdi. Dolayısıyla aksini yapmak kolaydı. Oysa şimdi çok zor... Tasarımcılar stüdyolarını küçük tutmak için gayretlerinden bahseder oldu; sizde durum tam aksi sanki? Ben diğerleri gibi değilim. Başka firmalar için tasarım hizmeti vermiyorum; dağıtımcıyım, satın almacıyım, üretim için tasarlıyorum. Ekibimde 5 iç mimar, 2 ürün tasarımcı var... 35 kişide 7 tanesi tasarımcı! Bir tasarım stüdyosundan ziyade, bir marka söz konusu. Peki bu insanları seçerken neye dikkat ediyorsunuz? İş dışında yaptıklarına! Gönüllülük, hemşirelik, askerlik gibi... Sadece tasarım, pazarlama gibi konularda takıntılı insanları değil, başka bir açısı olanları arıyorum.

08 27/12/2009 09 Yasemin Şener yasener@gmail.com Banu Alpay banukdny@gmail.com HASTA BİNA SENDROMU... Yatak odanıza başınız ağrıtıyor, kanepeniz sizi hapşırtıyor mu? Hiçbir nedeni olmaksızın öksürüyor, kendinizi halsiz ve rahatsız mı hissediyorsunuz? Muhtemelen tüm bunların nedeni sağlıklı döşenmediği için en büyük düşmanınız haline gelen eviniz. İnsanoğlu, doğal değerlerin tükenmeye yüz tutması gibi kabul etmesi güç bir gerçek ile yüzleştiğinden beri, doğayı ve çevreyi yavaş yavaş düşüncenin, eylemin, bilimin, politikanın, felsefenin ve yaşamın temel konusu haline getirmeye başladı. Artık dünyanın bozulan dengesini korumak, gelecek kuşaklara daha yaşanılır bir çevre bırakmak ve küresel ısınma gerçeğine karşın gerekli önlemleri almak konusunda hemen her alanda önemli çabalar sergileniyor. Sürdürülebilir ve sağlıklı bir çevreye giden yol ise öncelikle yaşadığımız mekanları sağlıklı kılmaktan geçiyor. Bir evin sağlıklı olarak nitelendirilmesi için öncelikle malzemesinden mimari planlamasına kadar inşaat aşamasında yapılan tüm seçimlerin sürdürülebilirlik ideallerine uygun olması gerekiyor. Yaşama alanlarında sürdürülebilir bir tasarımın üç temel koşulu ise geridönüşüm, düşük enerji ile üretim ve enerji kontrolü olarak biliniyor. Çünkü enerji tasarrufu ve iç mekanda doğru ısı kontrolü ile yalnız sağlıklı bir yaşama alanına değil, aynı zamanda sağlıklı bir çevreye de kavuşmuş oluyoruz. Yaşadığımız alanların daha sağlıklı olmasının bir diğer önemli adımı ise toksin seviyesi düşük ya da toksik etkisi olmayan mobilyalar ve aksesuarlar kullanmak. Her ne malzemeyle üretilmiş olursa olsun her ürün havaya zararlı ya da zararsız bazı gazlar veya maddeler salgılıyor. Fakat sentetik ürünler ya da sentetik maddelerle işlenmiş ürünler havaya toksin adı verilen bazı kimyasallar salgılıyor. Bu tür salgılamalar ise sorunlu doğumlara, endokrin bozulmalarına ve kansere bile yol açabiliyor. Yangın geciktirici kimyasallar içeren ürünler ve MDF gibi yüksek seviyede formaldehit barındıran malzemeler evimizdeki düşmanlarımızdan bazıları. Eğer yaşadığınız mekan enerji tasarrufu amacıyla çok iyi yalıtılmışsa toksinler kolaylıkla dışarı çıkamıyor. Bu da evdeki hava kalitesinin dışarıdakinden çok daha kötü olmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla yaşama mekanlarına kimyasal içerikli ya da toksin salgılayan ürünler alırken bir kez daha düşünmek gerekiyor. Özellikle de bu mekanda yere yetişkinlerden daha yakın yaşayan küçük çocuklar veya hayvanlar varsa... Eğer mutlaka sağlıksız malzeme kullanma zorunluluğu bulunuyorsa da bu malzemeleri evin atmosferinden ayırmak yaratılabilecek en sağlıklı çözümlerden biri. Örneğin MDF malzemeyi kesinlikle lamine kaplamayla ya da patine boya ile kullanmakta yarar var. İç mekanlarda zamanla oluşan kirli hava ile nemin azaltılması ve taze hava alınması için iyi bir havalandırma da evdeki sağlığın vazgeçilmezlerden biri. Astım ve alerjiyi tetikleyen nedenlerden ikisi olan küf ve maytlardan kurtulmanın tek yolu da yine iyi bir havalandırmadan geçiyor. Bu tür sağlık koşulların yaratılmadığı yaşama alanlarında ortaya çıkabilecek rahatsızlıklar yalnızca astım ya da alerji değil. Bir de tıp dünyasında Sick Building Syndrome (Hasta Bina Sendromu) olarak nitelendirilen ve bir binanın içinde geçirilen belirli bir zaman diliminin ardından ortaya çıkan, nedeni belli olmayan ve teşhis konulamayan bir akut rahatsızlık çeşidi daha bulunuyor. Şikayetler yapının tamamıyla ilgili olabildiği gibi, sadece belirli bir bölgesinden de kaynaklanıyor olabilir. Ev sahibinin genellikle yaşadığı akut rahatsızlıklar ise başağrısı, göz, burun ya da boğaz tahrişi, kuru öksürük, ciltte kuruluk ya da kaşıntı, baş dönmesi, mide bulantısı, sersemlik, konsantrasyon bozukluğu, halsizlik, kokulara karşı aşırı duyarlılık olabiliyor. Nedeni tam olarak açıklanamayan Hasta Bina Sendromu nun büyük ölçüde belirtileri o mekanın terk edilmesinden sonra yok oluyor. Bu rahatsızlıktan kurtulmanın tek yöntemi elbette ki yaşama alanını terk etmek değil. Evde kirlilik ve toksin üreten her şeyi kaldırmak iç mekandaki havanın sürekli temizl kalmasını sağlamak Hasta Bina Sendromu nun ün büyük düşmanlarından bazıları. Evdeki bir diğer tehlike ise bizleri yatak odalarımızda bekliyor. Yataklarımızın çoğu sentetik ve kimyasal içerikli malzemelerle yapılıyor. Bu zararlı maddeleri uyku sırasında hem solunum yoluyla, hem de tenimiz aracılığıyla absorbe ederek zarar görüyoruz. Bu nedenle % 100 organik fiber malzemeyle üretilen, ortopedik ve mayt rezistantlı yatakları tercih etmek gerekiyor, Konforlu ve hijyenik bir uyku sağlayan bu yataklar ömrünü tamamladıktan sonra bakterilerle ayrıştırılarak, çevreyi kirletmeden yok ediliyor. Sağlıklı bir ev için ev tekstilinde de doğru seçim yapmak gerekiyor. Kanserojen etkisi olan kimyasal tarım ilaçlarının % 25 i pamuk üretiminde kullanılıyor. Bu nedenle evde daha konforlu ve sağlıklı bir yaşam için % 100 organik yöntemlerle yetiştirilmiş pamukla dokunmuş ev tekstili ürünlerinden, kimyasal işleme tabi tutulmamış ve işlenmemiş organik yün halılardan, organik döşemelik ve perdeliklerden, gerektiğinde pamuk ve yüne alternatif olması için de doğal lateks malzemeden vazgeçmemek gerekiyor. Neyse ki gerek ev sahipleri gerekse mimarlar yapılabilecek birkaç farklı seçimle bile hem kendilerinin hem de gelecek nesillerin daha kaliteli bir yaşam sürmelerini garanti altına alabilmenin mümkün olduğunu her geçen gün daha fazla algılıyor. Kendimizi geleneklerin ve kültürün akışına bırakarak alışkın olduğumuz biçimde yaşamaya devam etmekten vazgeçmek elbette ki hiç kolay değil. Ama alışkanlıklarımızı değiştirmediğimiz sürece gezegenimizin ve insanlığın geleceğini sürdürülebilir kılmanın mümkün olmadığını artık hepimiz çok iyi biliyoruz. % 100 organik fiber, ortopedik ve mayt rezistantlı ürün ve mekanlar. 2004 senesinde Harvard, Oxford, Stanford gibi köklü üniversiteler ve kütüphaneler Google Basılı Yayın Kütüphanesi projesine katıldılar. Bir sene içinde bu proje bugunkü bildiğimiz adı ile Google Books halini aldı. Google 10 sene içerisinde taramayı hedeflediği 15 milyon kıitabın 7 milyonunu taramış olarak yolu yarıladı. Kitapların dijital dünyaya transferleri sayılara vurulduğunda kolaymış gibi görünsede aslında Google şu an problemli bir buzdağının daha çok tepesinde. Google kitapları tararken kullandığı Optik Karakter Tanıma yazılımı ile metinleri arama motorlarında tanınabilir hale getiriyor. Ancak bu yazılımın dahi bazı kelime ve deyişleri tanımlamakta başarısız olması üzerine firma, çaktırmadan tüm internet kullanıcılarını bu projenin bir parçası haline getirdi. Web sayfalarına giren kullanıcıların bilgisayar mı yoksa insan mı olduğunu tanımak amaçlı tasarlanmış yazılım recaptcha bu konuda Google ın kurtarıcısı oldu. Websitelerinde kullanıcılara bilgisayarların okuyamadığı yamuk karakterlerle yazılmış kelimeleri kutulara tekrar yazmak zorunda bırakan yazılımın tasarımcısı Luis Von Ahn, tüm internet kullanıcılarının günde toplam 150.000 saatini CAPTCHA ları çözerek geçirdiğini hesapladıktan sonra durumu Google ın yararına çevirdi. Artık CAPTCHA denklemlerinde kullanıcıya biri bilindik biri bilinmedik olmak üzere iki kelime tekrarlattırılıyor. Milyonlarca insanın bu bilinmeyen kelimeleri kitap içinde bulundukları bağlamlarından ayırarak sisteme yeniden girmeleri Optik Karakter Tanıma yazılımını destekliyor. Bilinmeyen kelimeleri CAPTCHA ya sunan ise New York Times Gazetesi nden başkası değil. Ancak Google ın sorunları bununla bitmiyor. İşin alaylı kısmı ise taradığı bazı kitapların internetten ulaşamadığı tescil sahiplerini bulmak adına Google ın herşeyi dijitalleştirmeye çalışırken 8 milyon dolara yakın ve büyüyen bir bütçeyle dünyanın heryerinden basılı yayın kuruluşlarına reklam veriyor olması. Google, Google Books projesini sürdürmek adına savaşa dursun, dijital kitaplarından kütüphane yaratmak isteyenlere itafen tasarlanmış Kindle da piyasayı silip süpürüyor. Dokunmatik Ekran, Sen Nelere Kadirsin! iphone hayatımıza bir dokunuşla navigasyonu getirdi, bundan sonrası da aldı başını gitti. Yeni bağımlılığın adı Kindle. Kindle yeni versiyonu ve kullandığı E-Ink markalı elektronik kağıt teknolojisi ve yansıma yapmayan az enerji kullanan elektroforetik ekranı ile bir kitaptan farksız ama bin kitabı içeren bir dijital kütüphane ve okuma aracı olarak karşımıza çıkıyor. KİTABIN DİJİTAL FORMA TRANSFERİ İncil in elle çoğaltıldığı günlerden bugüne kadar basılı yayın dağıtım ve stilinde bir çok değişiklik yaşandı. Amazon un ilk versiyonunu 2007 de piyasaya sürdüğü Kindle da yeni jenerasyon tasarımı ile 20 a girerken yayıncılığın karbon izini silmeyi planlıyor. 02 399 dolarlık pazar fiyatı ile en popüler yılbaşı hediyesi olsa da dünya genelinde henüz buna sahip olma lüksüne sahip insan sayısı belirli. Kindle ın fiyatını bu kadar yüksek kılan en büyük neden ise yeni tasarımında bulunan ve kullanıcılara dünyanın her hangi bir yerinden kitap idirme özgürlüğü sağlayan 3G teknolojisi. Cİhazın kendi fiyatının yanında bir de kitaplara ve dergi, gazete aboneliğine harcanak para da işin cabası. Kindle ın şu andaki başarısı kaçınılmaz olsa da piyasayı tekelinde tuttuğu altın günlerini geride bırakmak üzere. Kindle ın gri elektronik mürekkep teknolojisine karşın büyük yayın evlerinden, teknoloji devlerine kadar (özellikle de Apple) herkes, magazin ve gazeteleri de dijital formata adapte edebilecek, renkli ekran özelliği ile video, oyun ve soısyal internet ağlarına yer verebilecek cihazları piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Kindle ı piyasaya süren ve internet üzerinden kitap satışında dünya lideri Amazon un başı Jeffrey Bezos insanların değişime istedikleri kadar direnebileceklerini ancak filmlerden magazinlere kadar herşeyin dijital bitler halinde geldiği bir çağda yetişen yeni jenerasyonun gelecekte neden her türlü bilgiye internet üzerinden ulaşamadıklarını anlayamayacaklarını savunuyor. Herkesin internet arama motoru Google ın sürdüregeldiği savaşın en büyük sebebinin bu olduğu da açıkça görülüyor. Yazılı metni çoğaltmada insanoğlu bir çok malzemeye başvurdu. Altın, pirinç, taş tablet, kağıt derken en ilkel çoğaltma metodlarından, yayın evleri ve matbaaların kapitalist çoğaltma ve dağıtım metodlarına kadar birçok badire atlatıldı ve atlatılıyor. Ancak bu sırada dijital formda da olsa kullanılıp atılamayan tabletlere geri dönüş insana ister istemez bir çarkın varlığını ve kendini tekrarlayabileceğini hatırlatıyor. Altına kitap basabilecek bir dünya ekonomisi artık varolmasa da kağıt ve insanın kağıda olan duygusal bağı her zaman kalıcı olacak. Gelecekte artık dergi ve gazete standlarında birer sayfalık dijital tabletlere rastlayacak olsak bile teknolojideki yeniliklerin insana her zaman heyecan duyurmadığını (hatta korkuttuğunu) ve tasarımcıların bu arayı kapatmak adına nostaljik metodlara başvuracağını da unutmamak lazım. Bugün, hayatımızı değiştireceğini ve geliştirecğini umduğumuz bir çok cihaz yarın cebimizde birer ağırlık halini alacak. Bugün, pamuk elleri cebe attıran teknolojilerin geleceğini biliyorduk ancak mahvettiğimiz doğa bize hadi artık! diyene kadar daha alınacak, atılacak çok Kindle var. CAPTCHA teknolojisi 02 Geçmişten miras baskı tekniklerine örnek. 03 Elektroforetik ekranı ile bir kitaptan farksız Kindle. 03

10 27/12/2009 11 Daha önce farklı gruplar tarafından kullanılan, sınırlı sayıda insana fayda sağlayan yöntemler, teknolojilerin sınırlı alandan daha genel alanlara transfer edilmesiyle topluma karışıyor. Anneannenizle bir astronotun -teoride çok az ortak yönü bulunmasına rağmen- yeni bir donanımdan aynı faydayı görebilmesi teknoloji transferinin uç bir tanımı olabilir. Teknoloji aktarımı, bir yöntemi alıp başka bir alanda kullanma fikrine dayanarak, o faydanın daha geniş kitlelerce kullanılmasını amaçlıyor. Birçok yönde iyi faydalar sağlayan bu yaklaşımla tasarımlar şekilleniyor, yeni fikirler doğuyor. Harvard MIT den mezun Erez Lieberman ın NASA da yaptığı stajı esnasında geliştirdiği teknoloji ile yarattığı ishoe, ayakkabı içine yerleştirilen bir tabandan meydana geliyor. Doktorların, hastaları üzerinde kullanarak, yıkıcı bir düşmeye neden olabilecek denge kayıplarını ölçmelerine yardımcı olan ishoe, orta yaşın üzerindeki olası tehlikelere karşı önceden önlem alınmasını sağlayarak, daha büyük kayıpları önlüyor. Var olan model şu an için denge problemlerini teşhis etmekte kullanılsa da, ürünün gelecek senaryolarında, dengeyi yerine koyma ve iyileştirme gibi fonksiyonları da mevcut. Projenin başlangıcında, NASA ya astronotların uzaydan dönüş sonrası denge problemlerini görüntülemede yardımcı olmak için çalışmalarını sürdüren Lieberman, daha sonra teknolojinin yalnızca astronotlara fayda sağlamasındansa daha büyük kitlelere yardımcı olabileceğini farkına varmasıyla ishoe yu tasarlıyor. Anneannesinin birkaç yıl öncesinde kötü bir düşüş yaşamasının üzerine canlanan fikirle; doktorlara, denge problemini önceden teşhis ederek hayati sonuçlar doğurabilecek düşmeleri önleme olanağı veriyor. Teknoloji transferinin aslında pratik ve uygulanmasının zor olmadığını kanıtlamak için mutfak dolaplarımıza göz atsak, daha önce hiç üzerinde durmadığımız bir teknolojiyi her gün kullandığımıza şahit oluyoruz. DuPont şirketinin patentli markası olan Teflon, hayatımıza çok yakında duran bir teknolojinin ürünü. Yapışmaz, kolay temizlenebilir ve dayanıklı olarak bilinen Teflon, dilimize jenerik bir tanım olarak yapışmayan tava ve tencereler şeklinde yerleşse de, daha önce uzay sanayiinde kullanılan bir malzemeye karşılık geliyor. İlk olarak 60 lı yılların başında mutfak gereçlerine uyarlanan malzeme, bugün oldukça geniş bir kullanım alanına sahip. Giyim alanında ve ev tekstil ürünlerinde kumaş veya halı koruyucu olarak karşımıza çıkabilecek teknoloji, araba sanayiinde kullanılmasıyla da, yeni arabanızın asit yağmurları, kuşlar veya olası zedelenmelere karşı koruma altına alınmasını sağlıyor. Hergün ortalama sekiz saatimizi geçirdiğimiz yataklarımız ise yine uzay teknolojisinin bize hediyelerinden biri. Dynamic Systems tarafından 70 li yıllarda Gözde Tüfekçi gozde@kaletasarimmerkezi.com TEKNOLOJİK TRANSFER Yatağımızdan balık oltamıza, günlük yaşamda kullandığımız pek çok tanıdık ürün, aslında bilinmedik diyarların uzantısı. Savaşların, uzay araçlarının, NASA nın... 02 03 geliştirilen elastik köpük, NASA ile ortaklaşa yürütülen bir çalışmanın ürünü. Uçak yolcuları için kaza önlemlerini iyileştirmek üzere başlatılan projeden ilham alan Tempur Pedic yetkilileri, teknolojinin tüketiciye yakınlaştırılmasını amaçlamış. Proje aşamasında kullanıcı pazarına uygun görülmeyen ilk visco köpük, bir çok farklı testten geçirilerek uzun bir ürün geliştirme sürecinden sonra Tempur adıyla tüketicilere kazandırılmış. O nedenle ki, vücut hatlarına tamamen uyum sağlayan yataklar, bugün dünyanın en büyük visco-elastik yatak ve yastık üretcisinin adıyla anılıyor. 3M ve Post-it Masamızın üzerinde hergün duran ve koşuşturma içinde bize sürekli birşeyleri hatırlatıp duran Post-it kağıtlar ise, 3M in en bilinir ürünlerinden. Kişisel iletişim araçlarına getirdiği devrimsel başarının yanısıra, kaynağında çok basit bir teknolojiyi barındırıyor: Farklı formda yapışkanlar. İlk olarak araba endüstrisinde kullanılan, boyama işlemi için maskeleme bandı yaratma sürecinde ortaya çıkan başarının ardında; boya geçirmeyecek kadar güçlü, çıkartılmak istendiğinde ise zarar vermeyecek kadar kolay bir yapışkan elde etme çabası yatıyor. Süreç, 3M de çalışan Dr. Spencer Silver ın tekrar çıkarılıp yapıştırılabilir benzersiz bir yapışkan bulmasıyla hız alırken, 1968 yılına gelindiğinde teknolojinin hangi sorunu ne şekillerde çözebileceği ise henüz bilinmiyor. Labaratuar arkadaşlarıyla yöntemi paylaşan Silver, o tarihten tam 6 sene sonra sorunun cevabına ulaşabiliyor. Silver ın arkadaşlarından Art Fry, bir gün kilisede şarkı söylerken, kitapta sürekli kaldığı yeri kaybetmesine karşılık çözüm olabilecek, az yapışkanlı bir kitap ayracının eksikliğine varıyor. Bunun üzerine Silver ın yapışkanını aklına getiren Fry, atıl bir teknolojiyi zeki bir fikirle başarılı bir tasarıma dönüştürüyor. Teorik bir bilgiyi parlak bir fikirle taçlandıran fikrin başarısı, Post-it in bugün sekiz standart ebatta, 25 farklı formda ve 62 renkte 600 e yakın ürünle var olmasını sağlayan bu adımdan ileri geliyor. Teflon giysi koruması. 02 Visco teknolojisi. 03 Teflon tencere. Bahar Aksel baksel@gmail.com UNESCO TASARIM KENTLERİ Kültürel mirasın korunmasının yanı sıra kültürel çeşitliliğin korunması, desteklemesi ve tarihi-yerel-kültürel özellikler tarafından tanımlanan kentlerde yaratıcılık ve iletişimin desteklenerek ekonomik gelişmenin bir parçası haline getirilmesi en önemli koruma stratejileri arasında yer alıyor. Bu yaklaşımı hayata geçirmek amacıyla Yaratıcı Kentler Ağı olarak adlandırılan yeni bir program UNESCO tarafından Ekim 2004 te hayata geçirildi. Sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan kentlerin gelişmesini desteklemek amacında olan program aynı zamanda kültürel çeşitliliğin korunması ve yerel ölçekte yaratıcı ortamların geliştirilmesine de önem veriyor. Bu yaklaşım aynı zamanda şehirlerin kalkınmasında gittikçe öne çıkan yaratıcı ekonomiler ve yaratıcı endüstriler in de olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Ağa katılan kentler yaratıcılık alanındaki deneyimlerini ve fırsatlarını hem yerel hem de küresel ölçekte paylaşıma açıyorlar. Böylece, fikirsel ve üretime dönük olarak yaratıcılığın üst düzeyde olduğu, ar-ge üzerine odaklanan kentler küresel anlamda kendi ağlarını oluşturuyor, bulundukları kentleri sanat, moda, tasarım, müzik ve eğitim anlamında güçlü alanlar, hem yerel hem de uluslararası alanda çekim noktaları haline getiriyorlar. Yaratıcı Kentler Ağı, 7 alt başlık altında kentleri kendi tematik ağlarını geliştirmek üzere yönlendiriyor. UNESCO Edebiyat Kentleri, Film Kentleri, Müzik Kentleri, Zanaat ve Halk Sanatı Kentleri, Tasarım Kentleri, Medya Sanatı Kentleri ve Gastronomi Kentleri farklı alanlarda uzmanlaşmış kentler gibi algılansalar da hepsi aslında yaratıcı yaşam çevreleri yaratmanın önemini vurgulamak adına birlikte bir sinerji ortaya koyuyor. Konumuz olan tasarım alanına baktığımızda, UNESCO tarafından Tasarım Kenti olarak şuanda listelenmiş 6 şehir bulunuyor: Berlin (Almanya), Buenos Aires (Arjantin), Kobe ve Nagoya (Japonya), Montreal (Kanada) ve Shenzen (Çin). Tasarım Kenti olmayı hedefleyen kentler için önem verilmesi gereken unsurlar ise şöyle tanımlanıyor: - Mevcut tasarım endüstrisi, - Tasarım ve yapılı çevre tarafından desteklenen kültürel çevre (mimari, kent planlama, kamusal alanlar, anıtlar, ulaşım, kentsel yönlendirme ve bilgi sistemi, tipografi vb.), - Tasarım okulları ve tasarım araştırma merkezlerinin varlığı, - Yerel ya da ulusal seviyede, düzenli olarak faaliyet gösteren tasarımcı/yaratıcı işlerle uğraşan grupların varlığı, - Tasarımla ilgili fuar, etkinlik ve sergilerin düzenlenmesi, - Yerel tasarımcılar ve kent plancılarının yerel UNESCO, ülkemizde kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili uygulamalar açısından öne çıksa da eğitim, sosyal bilimler, çevre bilimleri, kültür ve iletişim ana başlıkları altında önemli projeler yürütüyor. 02 03 özellikler ve doğal/kentsel çevreden faydalanma fırsatları, - Tasarım tarafından yönlendirilen yaratıcı ekonomilerin varlığı (mimarlık, iç mimarlık, moda ve tekstil tasarımı, mücevher tasarımı, iletişim, kentsel tasarım, çevreci tasarım vb.) İstanbul son yıllarda tasarım ve sanat alanında birçok farklı etkinliğe ev sahipliği yaparak uluslararası düzeyde adını duyurmaya başladı. Unesco nun belirlediği kriterler üzerinden değerlendirildiğinde, İstanbul her kriter için çeşitli karşılıkları sağlayacak durumda. Ancak, yaratıcılığın desteklendiği bir yaşam çevresi yaratmak, listedeki gereklerin karşısına tekil yanıtlar koymaktan daha öte bir çabayı gerektirmekte. Tasarım konusunda düzenlenen etkinlikler, üretim ortamlarının bulunması ya da yüksek kalitede eğitim veren kurumların varlığı yaratıcılık gerektiren işlerde uzmanlaşan bir sınıfın ortaya çıkması için yeterli değil. Yaratıcılık, içinde yaşanan kentin kişilere sunduğu konfor, altyapı, kaliteli yaşam çevresi ile desteklendiği noktada verimli hale gelebiliyor. Düzenlenen etkinlikleri takip etmek isterken trafikte harcanan saatler, kimliksiz/estetikten yoksun yapılaşma ve koşturmaya dayalı gündelik hayat çoğu zaman yaşamsal problemlerin ön plana çıkmasına neden oluyor. Diğer yandan moda, mobilya, ürün tasarımı gibi alanlarda düzenlenen farklı etkinlikler birbiri ile etkileşim kurmadan tekil organizasyonlar şeklinde uygulanıyor. Tarihi özellikleri ve konumu göz önüne alındığında, İstanbul, mekansal gelişmeler, kentsel çevre ve bütüncül bir tasarım yaklaşımının birlikte değerlendirildiği bir strateji ile yaratıcı kentler arasında yerini alabilecektir. -02-03 Sırasıyla İstanbul, Berlin ve Iowa.

12 27/12/2009 13 Filiz Yılmaz Kaşgör filizy@bilgi.edu.tr TEK SOLUKTA 2009 Bir yıl daha geldi, gidiyor derken unutulmaz izler bıraktı belleğimizde. 2009 un ödülleri, sergileri, festivalleri, yarışmalarına kuş bakışı bakıldığında hiç de sıradan olmadığı anlaşılıyor. Darısı 20 un başına... Ne Tasarımcılar, Ne Mimarlar Geldi Geçti... Tasarımda Yeni Trendler konulu bir seminer vermek üzere gelen ünlü Japon tasarımcı Makio Hasuike Türkiye de büyük ilgi gördü. Hasuike, seminerde "beyaz eşya"da yeni trendlerden söz etti. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Tasarım Kültürü ve Yönetimi Programı dersi kapsamında dünyaca ünlü tasarımcı Arik Levy, öğrencilerle deneyimlerini paylaştı. Tasarım direktörü Gert Hildebrand, tasarım tarihinin ikonlarından Mini Cooper ın retrospektif sergisi için Türkiyeye geldi. Dünyanın en ünlü grafik tasarımcıları İstanbul da buluştu. Paula Scher, David Tartakover, Armando Milani, Stephan Bundi, Max Kisman, Alex Jordan gibi dünyaca ünlü birçok isim iki gün süren kongrede konuşma yaptı. Uzun yıllar, kentsel problemler üzerine çalışmalar yapan, ünlü yapı ve şehircilik ustası Massimiliano Fuksas da İstanbul da meslektaşlarıyla buluşanların arasındaydı. Türkiye, Yabancı Ödül Zengini Oldu Tasarımcı Can Yalman'ın, Çanakkale Seramik&Kalebodur için tasarladığı ve Osmanlı ile Selçuklu kültürlerinin zengin formlarını yeniden yorumlaadığı Orientile Koleksiyonu, Red Dot Design Award kazandı. ODTÜ'lü bir ekip tarafından tasarlanan Volitan Projesi, ABD de ilk defa düzenlenen ve en prestijli Uluslararası Çevreci Yarışması olması hedeflenen Green Dot Ödülleri'nde ulaşım dalında büyük ödüle layık bulundu. En önemli tasarım ödülleri arasında gösterilen İF in, 39 ülkeden yaklaşık 3000 başvuruyu yaratıcılık, fonksiyonellik, tasarım kalitesi ve ergonomi kriterleriyle değerlendirerek ödüllendirdiği 802 ürün arasında Türkiye de vardı. Hulusi Neci nin Airfel için tasarladığı kalem kumanda ve Nil Deniz in İlio için tasarladığı happycell kristal bardak seti İF Product Design Ödülünü, H. Demir Obuz un ilio için tasarladığı twig adlı ahşap tabure İF Gold Product Design ödülüne layık görüldü. Orhan Irmak Tasarım ise Linens - Arzu Kaprol Home Line serisi için hazırladığı yenilikçi ambalaj tasarımları, uluslararası Pentawards Bronze ödülünü kazandı. 2009 un Yeni Tasarım Alanları Sadece Türk tasarımcıların ürünlerinin satıldığı bir mağazamız var artık! Maybeshop Addresistanbul'da açıldı. Tasarım ve mekân çözüm merkezi olarak kurgulanan, tasarım dünyasına yeni bir soluk getirecek Terminal ise Beylerbeyi'nde kapılarını açtı. Milano ve Şangay'dan sonra dünyanın üçüncü, Türkiye'nin ilk tasarım kütüphanesi Design Library, Şapka Fabrikası nda İstanbul a kucak açtı. Türkler in Avrupa Çıkartması Hüseyin Çağlayan ın From Fashion and Back isimli rekrospektif sergisi Londra Tasarım Müzesi nde açıldı. İs Endüstriyel Tasarımcı Tamer Nakışçı'nın bilgisayar oyunlarını sokaklara ve parklara taşıdığı "Smartground" projesi Brüksel'deki Yaratıcılık Forumu nda geniş yankı buldu. İsviçre nin Lozan şehrindeki Mudac (Tasarım ve Uygulamalı Sanat Müzesi) Nature in a Kit kapsamında, genç tasarımcılarımızdan Meriç Kara yı ağırladı. İstanbul un Moda Günleri Yıllardır FashionLab gibi isimlerle `Moda Haftası` konseptine yaklaşmaya çalışan İstanbul modasının sonunda kendine ait dört günü oldu. İstanbul`da ilk kez Moda Günleri, Moda tasarımcıları Derneği ve İTKİB işbirliği ile düzenlendi. İTÜ Taşkışla binasında gerçekleşen etkinlik çatısı altında farklı başlıklar yer aldı. İstanbul Design Week e end Eki Takıldı İstanbul da tasarımın tanıtımı için düzenlenen Design Week (İDW 2009) bu yıl İstanbul Design Weekend adıyla organize edildi. 18-21 Haziran arasında düzenlenen İstanbul Design Weekend organizasyonu ile tasarım sokaklardaydı. Türk tasarımcıların katılımıyla OOPS!' ve Barbarlight' sergilerinin yanı sıra dünyanın yenilikçi malzemeler konusundaki önemli araştırma merkezi Material Connexion etkinliği de öne çıkan sergiler arasındaydı. Tasarım ve Kriz İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü'nün kurumsal etkinliği olan Ulusal Tasarım Kongrelerinin bu yıl dördüncüsü düzenlendi. Kongre, tasarım ve kriz arasındaki diyalektik gerilim ile tasarım ve kriz ilişkisi üzerine düşünme ve tartışma ortamı oluşturacak olan Tasarım veya Kriz temasıyla düzenlendi. Hindistan'ın ünlü Ulusal Tasarım Enstititüsü öğretim üyesi, tasarımın sürdürürülebilir ekonomik ve ekolojik süreçlerdeki rolü konusunda uluslararası bir uzman Profesör M.P. Ranjan, Kongre'nin davetli konuşmacısıydı. İstanbul Sokakları Tasarıma Doydu Cihangir de ki Roma Bahçesi, tasarımcılarla sanatçıların açık hava buluşması Paz-Art a ev sahipliği yaptı. Cihangir Sanatkarlar Parkı nda, insanlar İstanbul manzaraları eşliğinde birçok tasarımcı ve sanatçının çalışmalarını görebildi. Bu sene ikincisi düzenlenen Galata Tasarım Festivali, tarihi Galata semtine renk kattı. 70'den fazla tasarımcı 1000'den fazla tasarımın yer aldığı etkinlikte çocuklar için tasarım atölyesinin de içinde bulunduğu workshoplar, galeri ve sergiler vardı. Moda Tasarımcılar Derneği'nin aktivitesi Galata Moda, Galata daki yerinde 9-13 Aralık tarihlerinde yeni tasarımcılarla tezgah açtı. Beyoğlu Belediyesi ve Moda Tasarımcılar Derneği nin ortaklaşa gerçekleştirdikleri Galata Kulesi etrafında kurulan Pazar da, 27 tasarımcı Galata ya özel fiyatlarla standlarda yer aldı. Kale Tasarım Merkezi 1. Yaşına Bastı Tasarımcıların tarafsız bir ortamda temsiliyetini baz alarak, tasarım belleği ve kültürüne katkı sağlamak amacıyla faaliyet gösteren merkez, ilk etkinliğini dünyaca ünlü mimar Andrea Branzi ile gerçekleştirdi. Her ay KTM209 Buluşmaları adı altında düzenlediği interaktif atolyeler ile öğrenciler ve tasarım profesyonellerini biraraya getirdi. KTM 2009 yılında, Emre Arolat, Alev Ebüzziya, Orhan Irmak, İlio, Anadolu Cam gibi tasaım alanında ünlü isim ve kuruluşları ağırladı. Bu ay, Radikal Gazetesi ile işbirliğinde hazırladığı Radikal Tasarım Gazetesi nin 12. sayısını okuyucularıyla paylaşıyor. Danışma Konseyi Kuruldu Türk Tasarımı" imajının yerleştirilmesine yönelik kararlar almak ve önerilerde bulunmak amacıyla Bakanlar Kurulu kararıyla oluşturulan Türk Tasarım Danışma Konseyi, 24 Ekim de ilk toplantısıyla hayat geçti. Konsey, Türkiye'nin uluslararası alanda rekabet gücünü artırmak için tasarım stratejilerinin ve politikalarının belirlenmesi, uygulama altyapısının oluşturulması ve bu yolla katma değeri yüksek tasarımlar yaratılması, Türk tasarımcılarının ve tasarımlarının dünyada tercih edilir konuma getirilmesi, tasarımcı ve sanayici işbirliğinin sağlanmasına yönelik istişare niteliğinde kararlar alıp önerilerde bulunacak.

14 27/12/2009 15 Emine Merdim Yılmaz eminemerdim@arkitera.com MİMARİ HAFIZADA KALANLAR... Ekonomik krizin etkisi her alanda hissedildi. Yatırımlar azaldı, Türkiye'de ve Dünya'dan mimarlık ofisleri kapandı... İşsizlik neredeyse her meslekten insanın önemli gündem maddesi halini aldı. 2009'un tek gündem maddesi elbette kriz değidi. Mimarlık ve kent gündeminde seneye damgasını vuran olaylara hızlıca baktığımızda sayıca az olsa da etkisi fazla olan ulusal mimarlık yarışmaları, yerel seçimler, peşi sıra açılan alışveriş merkezleri örnek olarak sayılabilir. 22 Mart'ta yapılan yerel seçimler sonuçlanana dek başta İstanbul ve Ankara'da adaylar arasında kıyasıya bir rekabet yaşandı. Herkes sözlü olarak marifetlerini yarıştırırken, seçmen olan bizler kentleri bir 5 sene daha yönetecek adayların kim olacağına dair tahminler yürüttük. Bazı şehirlerde beklenen olurken, bazı şehirlerde ise şaşırtıcı sonuçlar alındı. Seçimler sonucunda 1 tanesi büyükşehir belediye başkanı olmak üzere 282 mimar görev başı yaptı. Yılın ilk yarısının başka sıcak bir gündem maddesi de bir camiydi. Taksim'e yapılması planlanan camiden sonra belki de başka bir cami bu kadar gündeme gelmemiş ve konuşulmamıştı. Şakirin Camisi'nin gerçek tasarımcısı kim? sorusunun cevabı arandı durdu. Zeynep Fadıllıoğlu'nun tasarladığı cami olarak ünlendi ve yabancı basında kadın mimarın tasarladığı cami olarak yer buldu. Daha sonra anlaşıldı ki caminin mimarı Hüsrev Tayla idi. Kocatepe Camisi'nin mimarı olarak da bilinen Tayla, projenin tasarımını yaptıktan sonra kabuğuna çekilerek geri planda kalmayı tercih etmişti. Gerek sektörel gerekse de yerel basının baskılarına dayanamayıp projenin arka planında olup bitenleri aktardı. Yarışma Bolluğu Her sene olduğu gibi 2009 senesinde de ulusal mimarlık yarışmaları gündemin en sıcak maddeleriydi. Tartışma platformlarının sıcak gündem maddesi olan yarışmalara katılımda bu sene rekor kırıldı. Bunun sebebi olan ekonomik kriz gösterildi. Denizli'de birkaç ay arayla açılan Hizmet Binası ve Hükümet Konağı yarışmaları buna güzel iki örnek olarak verilebilir. Bu iki yarışma ve diğer sonuçlananların neredeyse hepsinde gençler ödüllere Geride bırakmaya hazırlandığımız 2009, pek çok açıdan geçtiğimiz seneler ile benzerlikler taşısa da tek bir gündem maddesiyle diğerleri arasından kolaylıkla sıyrılabilir. O madde, tabii ki küresel ekonomik krizin ta kendisi. isimlerini yazdırdılar. Herkesin hep bir ağızdan söylediği bu kadar alışveriş merkezini ne yapacağız? sorusunun yine cevapsız kaldığı bir sene oldu. İki bina arasındaki yakınlığın metre ile ölçüldüğü, yan yana, karşı karşıya açılan alışveriş merkezlerini daha sık gördüğümüz bir sene oldu. Belki de bu furyanın en faydalı tarafı mimarlık ofislerinin tasarladığı binaları etrafımızda daha çok görmemiz. Açılan alışveriş merkezleriden akla hızlıca gelenler: Kent Park AVM, Gordion, Pendorya, Neo Marin, Forum İstanbul, Sanko Park, Redevco Erzurum Alışveriş Merkezi, 212 Alışveriş Merkezi. Alışveriş merkezleri dışında Türkiye Noterler Birliği Binası, Yapı Kredi Bankası Bankacılık Akademisi, TÇMB Lisesi, Afrodisias Müzesi, Sabiha Gökçen Havalimanı binaları 2009 senesinde tamamlanarak hizmete açılan bazı nitelikli bina örnekleri. Gayrimenkul şirketlerinin cesur tavırları farklı binaların ortaya konmasını da sağladı. RMJM tarafından tasarlanan Varyap Meridian ve TAGO Mimarlık tarafından tasarlanan İkon 2009 senesinde tanıtılan önümüzdeki senelerde tamamlanması planlanan iki ikonik bina. Mimarlık açısından başka bir önemli gelişme de yurtdışında kazanılan ödüller oldu. Mies van der Rohe Avrupa Çağdaş Mimarlık Ödülü ve World Architecture Ferstival'de finale kalan projeler elleri boş dönerken MIPIM ve Cityscape etkinliklerinde ödüllerin bazıları türk mimarların tasarladığı projelere gitti. MIPIM Architectural Review Future Project Ödülleri'nde Emre Arolat Architects'in tasarladığı Tekfen Kağıthane Ofisleri "Ofis Yapıları" kategorisinde, Milas Ağaoğlu Golf Oteli ise "Perakende ve Rekreasyon Yapıları" kategorisinde ödül kazandı. Cityscape Ödülleri'nde Tabanlıoğlu Mimarlık'a Dubrovnik'teki Rixos Oteli ile Turizm, Seyahat&Ulaşım Kategorisinde "En İyi Yapı" Ödülü, Öncüoğlu Mimarlık'a Ezcacıbaşı Ar-Ge Merkezi ile En İyi Ticari/Karma Kullanım Projesi" dalında "Higly Commended" Ödülü verildi. 2009'de gündemi meşgul eden bu ve diğer haberlerin tümüne www.arkitera.com adresinden, sözü geçen projelere de www.arkiv.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz. TÇMB Lisesi Moda olan herşeyin dönüp durduğu bir pazardır retroculuk. Bir nesli gençken diğerini çocukluğunda yakalayan trend ler iki neslin imajları arasındaki pikselleri kapatıyor. Eksikleri tamamlıyor. Göze güzel gösteriyor. Bu arada da bilgi taşıyor. 70 ler moda diye babaanne fistanına vintage muamelesi yapan meraklı kız da abisinden fırsat bulup beceriksizce oyun oynayan gencin oyun konsollarına sıkı sıkıya sarılması da aslen o ürünlerin bilgisinin dikkatsizce beyne yazılmasından ibaret. Bir dönemin estetiği o dönemin tüm olay/olgu/fikirlerinin karışmından ortaya çıkıyor. Siz bir ürünün geçmişteki estetiğini çağınızda yaşattığınızda nóstos (eve dönüş) ve álgos (acı) birleşeni nostaljiyi hissediyorsunuz. Anlatması zor bir durum di mi? Zamanının dışında, çoğu zaman bilmediğiniz başka bir zamanda, yaşamın nasıl olduğunu hissediyorsunuz. Evet sen küçük kız; o fistanın başından neler geçti bir bilsen?! Eskiye rağbetin içine teknolojik gelişmeleri katın biraz. Eski ram lerden kolye yapmanın çok öncesini. Belki işin başı değil ama Dünyevi Zevkler Bahçesi nin bilimsiz kabinleri; uzun zaman sonra Jules Verne in hayalleri. Peşi sıra H.G. Wells in zaman makinesi. Son iki isim Viktorya Döneminden. İngiltere nin en uzun refah dönemi diyorlar. Bilemiyoruz. Ancak tarihi önemi belli: Tiyatrosu müziği bir yana; buhar makinesi (steam engine) ortaya çıkıyor, modern mimari prototipi Crystal Palace da dünyanın ilk Great Exhibition ı (Expo) gerçekleştiriliyor; buna sebebiyet veren endüstriyel devrim, sosyal sınıf mücadelesinin kapitalle yeniden şekillenmesi,vs..vs... Hararetinin dokusuna işlemiş estetik değişimler de peşi sıra geliyor: Üst sınıfların gösterişli gotik mimari yapılarının içindeki rokoko detaylarla çok eşyalı zenginliğe yapışık neoklasik tutamlar serpiştiriliyor. Dönemin sonunu yakalayıp Edward ın dönemine sıçrayan estetiğin üzerine buharlı makinelerle demir-çelik zırhlar yürüyor. Sonrası günümüze uzuyor. Steampunk Zamanı Tarihin günümüze ulaştı(rıldı)ğı taşıyıcı sanat ürünleri (hikayeler, masallar, filmler, romanlar, oyunlar,vs...) sayesinde biz de tüm bu dönemlerin tahayüllerine muktedir olabiliyoruz. En nihayetinde bir elbise tasarlarken de bir bilgisayarı parçalara ayırıp tekrardan bu hikayelerin dönemine uygun düzenleyince de karşımıza steampunk tasarımlar çıkıyor. Çeşitli boylarda saat çarklarının üzerine envai çeşit vidalar birbirine geçiyor. Zamanın sıkıntılı metal aksamları şimdinin estetik öğeleri halini alıyor. Eklentilerle güzelleştirdiğiniz motosikletinizin rengi biraz koyuya kaçıyor. Duman rokoko işli egzos borusundan çıkıyor. H.G.Wells in zaman makinesini nasıl hayal ediyorsanız Erdem Dilbaz erdem.dilbaz@muhteviyat.com BİLİMKURGUNUN GERÇEKLİĞİNDE MASALLARIN MASUMİYETİ Zamanın sıkıntılı metal aksamları şimdinin estetik öğeleri haline geliyor ve işte karşınızda... Steampunk! Geçmişten parçaları günlük hayata entegre eden yaklaşım artık her yerde. ya da hayalinizi besleyen örnekler neler ise atölyenizde başka bir yer de olabilir pek tabii kişisel eşyalarınız şekillendiriyorsunuz. Tanıdık yüzlerden Hayao Miyazaki bu dönemin estetiğini Nausicaä, Castle in the Sky, Future Boy Conan ve Howl s Moving Castle animasyonların kullanıyor. Kafamızda biraz daha şekillenmesi için popüler olan birkaç örneğe daha bakalım: Back to the Future III, Time Machine (1960 ve 2002 versiyonları), Van Helsing, A Trip to the Moon, Fullmetal Alchemist the Movie. Daha birçok buna benzer film içindeki ürünlerin/araçların tasarımlarını gözünüzün önüne getirirseniz balçıklı kahverengi tonunun hakim olduğu altın yaldızlı eklemleri hatırlayacaksınız. Şu sıralar ise dünya mirası tarih amatör veya profesyonel ilgiler tarafından çağımızın araçlarına anlatılıyor. Varlıklarının temelleri simgesel kaftanları oluyor. Kim cesaret eder ki laptop ını parçalamaya, biraz bilgi gerek? Sonrasında toplayabilecekseniz eğer deneyin, internette bu iş için birçok yardımcı yayın bulursunuz. Parçalayın laptop ınızı; üzerine bir deri gerin, klavye tuşlarını söküp eski bir daktilonun tuşlarını revize edip demirlerle sabitlediğiniz çerçevesine yerleştirin. Biraz daha yetenek ve bilginiz varsa bu minvalde bir de elektro gitar yapın! Vahşi distortion seslerini bağıran metal fantastik bir canavar yaratın. Gırtlağından çıkan çığlığı itekleyen ihtişamlı kasasını ayaklarınızın yere bastığı kadar güçlü kullanın. Bir tek bunları düşünmeyin; kıyafetlerinizi de tasarlayın. Biraz fetiş biraz seksi bir sütyen veya korse tasarlayabilirsiniz. Hiç de zor değil, ihtiyacınız olan belki birkaç örneğe bakmak. Biraz mekanik malzemelere sahip olmak. Belki birinden ufak da olsa yardım alarak; bilmeseniz de yaşayacağınız tarihi kumaşa işlemek. Kendi tarihinizde geleceğe dönmek, nostaljinin acısını çıkartarak evinize dönüşün huzurunu yaşamak ve bu kadar uğraş masalda yaşamanın yaratıcılığını tatmanız için. Geçmişle bugünün buluştuğu teknolojik yaklaşımlar.

16 27/12/2009 17 Ayhan Enşici ayhanensici@designophy.com GELECEK MALZEMELERİ TASARIMCILARIN HİZMETİNDE Bioteknoloji, nano teknoloji ve kompozit malzemelerle yapılan uygulamalar yepyeni tasarım çözümlerinin yaratılmasında fırsatlar sunuyor. Çevremizdeki malzemeler insanlığın onları kullanmaya başlamalarından itibaren bilinen yapısal ve fiziksel özellikleri ile tanımlı bir algı sahipler. Her insan genel olarak ahşap bir sandalye ile metal bir sandalye arasındaki farklılıkları, her iki ürünün malzemeye bağlı özellikleri hakkında belirgin fikirlere sahip. Herkesçe malum olduğu üzere günümüzde artık teknoloji ve bilim oldukça ileri düzeyde. Malzeme bilimi de aynı oranda ilerlemeler kaydetmiş durumda. Bu gelişmeler bildiğimiz malzemelere ait özellikleri de değiştirmekte. Artık en sert malzeme çelik değil ya da tek optik malzeme cam olmak zorunda değil. Yani artık çelik yelekler çelik değil, gözlük camı cam değil ya da uzay mekiği gövdesinde çay fincanı gibi seramik kullanılıyor. Gelecek malzemeleri araştırmaları iki yönde ilerlemekte. Bunların ilki günümüzde kullandığımız malzemelerin özelliklerinin çok ileri düzeyde geliştirilerek geleneksel kullanım ilerisine taşınması. Malzeme araştırmalarının ilerlediği diğer yön ise yepyeni özelliklerle yeni malzemelerin geliştirilmesi. Diğer deyişle bir yandan daha sağlam, daha dayanıklı, daha güçlü, daha esnek malzemeler aranırken diğer yandan da yüzeyini kendi kendine temizleyebilen, ısıya duyarlı boyalar, kendi boyunun onlarca katı esneyebilen malzemelerin araştırmaları sürmekte. İngiltere Teknoloji Strateji Kurulu gelecekte kullanılacak olan ileri malzemeleri üç açıdan değerlendirmekte; enerji, sürdürülebilirlik ve yaratıcı endüstriler. Bu üç başlık arasında ortaklıklar var ise bile yaratıcı endüstriler savunma ve sağlık sektörleri ile birlikte yüksek değerli pazarlar altında sınıflandırılmıştır. Savunma sektörü özellikle ikinci dünya savaşı ve sonrasında teknolojik gelişmelerin temel nedeni olmuştur. Her açıdan en yüksek performanslı ürünlere ihtiyaç duyan bu sektör yarattığı yüksek değerli ürünlerle daima ileri araştırmalara olanak sağlamıştır. Günümüzde ise sağlık sektörü ile birlikte yaratıcı endüstrilerdeki artı değeri yüksek ürünlerde ileri malzemelerin kullanılma eğilimi göstermektedir. Örneğin Amerikalı Abtech firmasının geliştirmiş olduğu akıllı süngerler (SmartSponge) sadece yağları emerken suları emmiyor. Son yıllarda geleceğe yönelik malzemelerde nano teknolojiler başta olmak üzere kompozit ve bio malzemeleri sıkça duymaktayız. Nano teknoloji kavramının kullanılması 1960 lara kadar gitse de özellikle elektronik parçaların çok küçültülebilmesini sağlaması ile bilinir oldular. Nano teknolojiler işlemcilerin küçültülebilmesi ile cep telefonlarını birer bilgisayara dönüştürmüş, daha az hacimli ürünlerle daha çok fonksiyonu yerine getirme becerisi sağlarkan tamamen yapısal özelliklere bağlı kullanım avantajları da sağlamıştır. Avusturalyalı bilim insanları nano boyutta nikel malzeme kullanarak kendi kendini temizleyen, daha doğru tanımıyla kir tutmayan yüzeyler elde edebilmişlerdir. Bu yüzeyler sadece nasıl temizlenir diye bile sınırlanan ürün tasarımcılara yepyeni olanaklar ve özgürlükler sağlayacak. Bu malzeme özelliği cephe boyalarında kullanıldığında avantajlı bir mimari öğe olurken tekstillerde kullanıldığında bir çok sış mekan ürün için yaratıcı alan bırakmakta. Nano teknoloji diğer yandan akıllı malzemelere, akıllı tekstillerin gelişmesine de neden olmakta. Kompozit malzemeler özellikle polimer esaslı malzemelerdeki gelişmelerle birlikte daha fazla kullanılmakta. Polimer esaslı, yani plastik malzemeler kolay üretilebilirliliği ve biçime dayalı avantajlarına karşın, geleneksel malzemelere kıyala düşük olan fiziksel özellikleri diğer malzemelerle kompoze edilerek güçlendirilmesiyle birçok alanda kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle uzun yıllardır uçak ve Formula 1 arabaları gibi yüksek teknoloji ürünlerinde kullanılan kompozit malzemelerin maliyetlerinin ticari düzeylere gerilemesiyle, tenis raketinden müzik aletlerine kadar bir çok üründe kullanılmaya başlanmıştır. Kompozit malzemeler, istenilen malzeme özelliklerine göre yeni kombinasyonlar yaratılması sayesinde tasarımcılara nerdeyse sonsuz bir alan sağlamakta. 02 Gelecekte, yukarıdaki bahsedilen malzemelerle birlikte biomalzemeler, fonksiyonel malzemeler, üstün yapıştırıcılar ve daha başka bir çok yeni malzeme alanında gelişmeler olacak. James Wessel kitabında, psikologlar tarafından tasarımcıların yüzde 5 inin yeni şeyler deneme eğiliminde olduğunu yüzde 80 inin ise eğer yüzde 5 başarılı olursa onları izlemeye eğilimli olduklarını söylediğini belirtiyor ve doğal olarak herkese yüzde 5 in içinde olmayı tavsiye ediyor. Karbonfiber çello 02 Bisiklet selesi Enformasyon tasarımı, enformasyonun etkili ve verimli bir biçimde kulllanabilmesi için hazırlanması sanatı ve bilimi olarak tanımlanabilir. Temel hedefleri şöyle özetlenebilir: 1) Anlaşılabilir, hızlı ve kesin bir şekilde ulaşılabilir ve kolaylıkla etkili eylemlere çevrilebilir dokümanlar üretmek; 2) Enformasyon erişimi için kullanılan aygıtlarla, kolay, doğal ve mümkün olduğunca hoşa gidecek bir etkileşim tasarlamak. Bu, insan-bilgisayar arayüz tasarımındaki bir çok soruna çözüm üretmek anlamını taşır; 3) İnsanların, ister kentsel mekan isterse sanal mekan olsun, üç-boyutlu mekanlarda yollarını rahat ve kolay bir şekilde bulmalarını sağlamak. Enformasyon tasarımını diğer tasarım türlerinden ayıran değerler iletişim hedeflerine yönelik etkililik ve verimliliktir. (Robert E. Horn, Information Design: Emergence of a New Profession, Information Design, Editör: Robert Jacobson, MIT Press, 1999) Enformasyon tasarımı öneminin gittikçe arttığı bir süreç içinde yeni tasarım disiplinleriyle yoğun ilişkiye girdi. Elbette bunların başında arayüz tasarımı ve etkileşim tasarımı geliyor. Özellikle Web 2.0 döneminin kullanıcı deneyimini ağ iletişiminin özüne yerleştirmesiyle birlikte, bunlara deneyim tasarımı, duygu tasarımı, veri görselleştirme, hatta sinirsel bilinçdışı deneyim tasarımı (neuro-design of unconscious) gibi alanlar da eklendi. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki başdöndürücü gelişmeler, ağ ekonomisinin giderek bir deneyim ekonomisi ne, bir paylaşım ekonomisi ne, hattta kimlilerinin deyimiyle bir tür wikinomi ye dönüşmesiyle, enformasyon tasarımı ve iletişim tasarımının farklı disiplinleri arasındaki etkileşim de arttı. Küresel ağ kapitalizmiyle şekillenmeye başlayan dijital ekosistem içinde, temel iktisadi girdi olan bilgi başta olmak üzere, üretim-tüketim ilişkileri de dönüştü. Yeni bir tüketici kavramı doğdu: prosumer, yani üretici-tüketici... Üreticilik ve tüketicilik arasındaki bu birliktelik, rekabet ve işbirliği arasındaki diyalektik ilişkiyi belirlemeye başladı. Aynı şekilde, bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) başta olmak üzere, teknoloji ekonomik ve sosyal hayatımıza gömülü hale geldi. Bu durum, enformasyon tasarımın rolünü merkezi bir konuma taşıdı. Azınlık Raporu, bedensel hareketlere dayalı bilgisayar kullanımı ve reklamların üst düzeyde kişiselleştirilebilir olması gibi durumları görselleştirerek bilişimin gelecekte nasıl görüneceğine ilişkin bazı ipuçları vermişti. Şimdi bu dünyaya balıklama dalmış bulunuyoruz. Gartner, 2009-22 arasında BİT gelişimini belirleyecek yeni teknoparadigmaları işaretleyen on kökten farklı teknolojiyi şöyle sıralıyor: Çok çekirdekli ve hibrid işlemciler; sanallaştırma ve örgü bilgisayar kullanımı (fabric computing- yeni nesil, dağıtık ve tamamen özelleştirilebilir çoklu bilgisayar ağları); sosyal ağlar ve sosyal yazılım; bulut bilgiişlem (cloud computing) ve platformları; web üzerinde bir veya birden fazla farklı veri kaynağını kullanarak bütünleşik uygulamalar oluşturma (web Dr. Özgür Uçkan YENİ TEKNOLOJİK EĞİLİMLER VE ENFORMASYON TASARIMININ ARTAN AĞIRLIĞI İnternet giderek hayatımıza daha fazla gömülü hale gelerek, dünya ile aramızda sosyal, ekonomik, teknolojik bir arayüze dönüşecek. Enformasyon tasarımı ise bu arayüzün tasarımı sıfatıyla daha baskın bir rol oynayacak. mashups); kullanıcı arayüzü; her yerde hazır ve nazır bilgisayar kullanımı (ubiquitous computing); bağlamsal bilgisayar kullanımı (contextual computing); artırılmış gerçeklik (augmented reality); semantik web... (Gartner, Top Ten Disruptive Technologies for 2009 to 22) Özellikle Web 2.0 ile birlikte hayatımıza giren ve esnek bağlantı imkanı, ağ etkisinin yaygınlaşması ve sosyal ağlar ile belirginleşen bu teknolojiler dijital ekosistemin gelişimini bütünleyecek. Bu 02 03 gelişmede öne çıkan tekno-paradigma ise etkileşim, paylaşım, sanallaştırma, dağıtık ağ yapıları ve ortak aklın ağ mevcudiyeti olarak semantik çerçevesinde şekilleniyor. Bu yapıyı doğru okursak: mobil internet, bulut/örgü web platformları ve hizmet yönelimli mimarinin (SOA), BİT kullanımını değiştireceğini; mobil robotlar ve RFID nin, otomasyonda ilerlemenin yönünü belirleyeceğini; internet tarafsızlığı ve yönetişimi ile ilgili tartışmaların ise sosyal ağların geleceğini etkileyeceğini öngörebiliriz. Enformasyon tasarımının yeni alanları hayatımızda şimdiden belirmeye başladı. Bunların başında artırılmış gerçeklik ve konum-temelli aygıtlarla (location-based devices) ilişkili gelişmeler geliyor. Artırılmış gerçeklik, sanal ve gerçek gerçekliği bir arayüzde buluşturarak devrim yaratacak. Konumlayıcı mobil aygıtlarla oluşan medya ise bu arayüzü coğrafi-mekansal veriye dönüştürerek özellikle kentsel ortamlarla etkileşimimizi belirleyecek. Bütün bunlar da internet-temelli olarak gerçekleşecek. Yani internet giderek hayatımıza daha fazla gömülü olacak ve dünya ile aramızda sosyal, ekonomik, teknolojik bir arayüz haline gelecek. Enformasyon tasarımı ise bu arayüzün tasarımına dönüşerek daha baskın bir rol oynayacak.. Bir konum-temelli medya örneği: Google Map arayüzüne eklemlenmiş kentsel karbonmonoksit ısı haritası 02. Giderek gözden kaybolan ve hayatımıza gömülü hale gelen teknoloji 03. Azınlık Raporu ve arayüz tasarımları

18 27/12/2009 19 Sibel Baştimur sbastimur@gmail.com BEN NE DEĞİLİM? Biçim dili, tasarımcı ile kullanıcı arasında iletişimi sağlarken kimliği sembolize eden bir işlev yükleniyor-du. Ancak artık, yanlış yönlendirmek yaratma motivasyonu haline geldi. Aslı Ayşen Aydın asliaysen@gmail.com SAĞLIK İÇİN TASARLAMAK Sağlık söz konusu olunca akan sular duruyor. Tasarımcılarsa bu duruma kayıtsız kalmıyor elbette; hele de sağlık harcamaları katlanarak artıyor, pazar gitgide büyüyorken... İnsanla birlikte doğal olarak gelişen ve çeşitli gereksinimleri karşılayan nesneler, istenilen işleve cevap verebilecek forma deneme yanılma yoluyla zaman içinde ulaştılar. Sosyal ve toplumsal gelişmelerle birlikte yeni üretim teknikleri yeni bir biçim dili oluşumunu hızlandırdı. Tüketicinin isteklerine göre tasarımı biçimlendirme Le Telefon Gerscovich Brothers-German Berger 71 cm uzunluğundaki telefon ve standı dikkat çekici bir ev heykeli. İnce siyah bacaklar kusursuz bir şekilde klasik çevirmeli telefonla birleşiyor. Le Telefon Sundayland firmasının günümüzün küçülen telefonlarına cevabı. sundayland.com anlayışı günümüze uzanan süreçte etkili oldu, kişiye özel işlev tanımları gelişerek özgürlük kavramıyla bütünleşen çok fonksiyonlu, esnek tasarımlar hayata geçmeye başladı. Tasarımın en problematik alanlarından biri olan işlev ile biçim kavramları arasında yaşanan gerilim böyle ortaya çıktı. Artık işlev ve biçim Absolut Mini Bar Absolut un beyaz hediye kabını saklayın, firmanın şişe votkasını alın, merkeze yerleştirin ve kenarları buz ve meyve ile doldurun. absolut.com Lightpot Studio Schulab Bir saksı ve abajuru birleştiren Studio Schulab ın tasarımcıları Lightpot (ışık saksı) u yarattı. İki objenin birbirleriyle olan ilişkisi LED ışıklı aynalı dürbünün altına bitki ekebilmenizi sağlıyor. schulab.com kavramlarını yeniden düşünebilmek için yeni bir kavramı, biçim ve işlevin birbirini ürettikleri kullanım kavramını devreye sokmak gerekiyor. Bir objenin ne amaçla kullanılacağı ile ilgili algılar da yavaş yavaş değişiyor; klasik hatlardan ve algımızda kalıplara soktuğumuz formlardan dışarı çıkılıyor. House Mumluk Emco Tabak Sonodesign ın seramik mumluğu geleneksel ev formuyla oynayarak şömineyi mumla değiştiriyor. nu1513-agenturen.nl H&M Ev Koleksiyonu Evin çeşitli alanları için pek çok ürünün yer aldığı Sonbahar Koleksiyonu nda doğal ve monokrom renkler olduğu gibi deniz mavileri, kırmızılar ve parlak neonlarda bulunuyor. hm.com Punk Laurance Brabant Fransız bir tasarımcı ve cam üreticisi olan Laurance Brabant ın el yapımı, üfleme vazo koleksiyonundan bir parça olan Punk payreks borosilikat camdan yapılmış. laurance.brabant.free.fr Tuz ve Biber Ritmi Akiko Itoh Tuz ve Biber Ritmi, Akiko Itoh un Plus Minus Zero (Eksi Artı Sıfır) için tasarladığı dikkat çekici ürün çeşidi arasında yer alıyor. designmuseumshop.com I-Radium: Bag Enzo Berti Ahşap bir koruma içinde yer alan hafif radiator I-Radium, portatif mobilya aksesuarı olarak görülebilir. Ürünün ince kare şekli tasarımcı Enzo Berti nin bir çalışması. zonatortona.net Düşünün bir kere... 2050 yılında 9 milyarlık dünya nüfusunun 2 milyarı 60 yaşın üzerinde olacak. Bu gerçek, sağlık harcamalarının katlanarak artmasını kaçınılmaz kılacak. Bu sözler Kasım sonunda ICSID in (International Council of Societies of Industrial Design) Singapur da düzenlenen dünya kongresinde sunum yapan Philips Design İcra Kurulu Başkanı Dr. Stefano Marzano ya ait. Hastanelerin fabrika gibi çalıştığını ve bundan dolayı hasta şikayetlerinin arttığını belirten Marzano nun geleceğe dönük alternatif senaryoları Cupio Curo adını verdiği bütünsel bir anlayışı barındırıyor. Doğru sağlık hizmeti verebilmek için genetik, aile yapısı, beslenme alışkanlıkları, eğitim ve çevre koşullarının incelenmesi gerektiğini belirten Marzano, 2050 ye gelindiğinde DNA haritasına göre kişiye özel sağlık hizmetinin de gerçekleşmiş olacağını belirtiyor. O kadar ileri gitmeye gerek kalmadan da devrimsel adımlar atılıyor. General Electric(GE) in Ekim sonunda düzenlediği Health by Design konferasında sunulan yeni ultrason aleti Vscan in yakın zamanda steteskopun yerini alacağı belirtiliyor. Sadece cep telefonu büyüklüğünde olması kolay taşınılabilirliğinin yanı sıra doktorların anında teşhis koymasını ve hasta harcamalarının da hafiflemesini sağlıyor. Benzer bir devrim ise UCLA de kendi araştırma grubuyla cep telefonunu bir nevi mikroskopa çeviren Dr. Aydoğan Özcan dan. 31 yaşındaki dahi, telefona yüklenen özel bir yazılım geliştiriyor. Hücrelerdeki değişimi algılayarak, sıtma, verem, tüberküloz, anemi ve AIDS gibi hastalıkları teşhis edebilen Lucas, bu sonuçları istenilen sağlık kurumuna mesaj olarak gönderilebiliyor. Bu cihazın Afrika gibi sağlık kurumlarının az ancak cep telefonu kullanımının yoğun olduğu bölgelerdeki hastalıklara karşı etkili olacağı belirtiliyor. Geleceğin Bakımı Dünyanın sayılı tasarım firmalarından Frog Design ın Geleceğin Sağlık Bakımı, Sosyal makalesinde ise teknoloji ile sosyal medyanın sağlayacağı avantajların yaşamımıza katacaklarından bahsediliyor. Aynı çatı altında yaşanmamasına rağmen yaşlanan ebeveynlerin hafızasını zinde tutacak oyunlar, hastalanan çocuğun okula gitmeyeceğini okul yönetimi ve sınıf arkadaşlarının velilerine anlık haber veren uygulamalar, akıllı aynalar sayesinde vücut taramasının bilgilerini düzenli şekilde aile doktoruna ileten programlar. Böyle bir dünyaya yönelik cihazların konsept tasarımları da arka arkaya sahneye çıkıyor. Ewald Neuhofer, Talia Radford, Thomas Schiefer ve Georg Milde in ortak tasarımı yu tıbbi teşhis için anlık veri sağlıyor. Şık bir bileklik formunda olan yu, hayati değerleri kontrol edip gerektiğinde ağrısız acısız kan örneği alabiliyor, çalar saat görevi görüp, bilgileri aile doktorunuzun sistemine otomatik aktarıyor. Marc Salagnac, Ludovic Diallo ve Cédric Dervillier nin Braun Clever Care Medical Coach ismiyle tasarladıkları cihaz ise sadece ilaç saklama kutusu olarak görev yapmıyor, doktor reçeteleri ya da muayene sonrası elde edilen bilgileri senkronize hale getirip doktorunuza iletiyor. Hastanede doktorların hayatını rahatlatan bir başka cihaz ise Esprimo. Lunar Europe un Fujitsu Siemens için tasarladığı cihaz, 2009 IF Ödülü nün sahibi. Hasta ziyaretlerinde tıbbi bilgileri kağıda yazmaktansa dokunmatik ekran, standart teşhisler için kısa yollar ve kablosuz bağlantı ile bilgileri direk sisteme aktarıyor. 02 Pekiyi sadece cihazlar mı sağlık tasarımında farklılaşan? Fiziksel olarak doktora ya da hastaneye gitmeye gerek kalmayacakmış gibi görünse de deneyim tarafına çok büyük emek ve zaman harcanıyor. İnsan odaklı tasarıma yoğunlaşan Mayo Clinic in İnovasyon Merkezi Spark, hasta bakımı için 8 tasarımcıyı bünyesinde barındırıyor. Mesela, projelerden biri ameliyathaneyi yeniden tasarlamak üzerine. Amerika nın mobilya devlerinden Steelcase in sadece sağlık sektörüne hizmet veren alt markası Nurture ın yine Mayo Clinic ile yürüttüğü araştırma alışık olunan muayene metodundan farklı bir sonucu ortaya çıkıyor. Araştırmaya katılan hastalar ilk muayenenin sonrasında elde edilen verileri yüz yüze değil doktor ile birlikte bilgisayara bakarak dinlemenin daha 03 aydınlatıcı olduğunu ifade ediyor. Yaşam Sevgisi Kellert, Heerwagen ve Mador imzalı Biophilic Design kitabı ise doğa, insan ve tasarım ilişkisini analiz ederek, yeşil mimarinin salt çevrecilikten daha derin bir anlam barındırdığını göstermeye çalışıyor. Yaşam sevgisi anlamına gelen biyofiliya insan biyolojisi, evrimi ve gelişimi ile doğa arasındaki dengenin doğru tasarımla nasıl daha sağlıklı, güzel ve dengeli ortamlar yarattığını kanıtlıyor. Bu yüzden Floransa da eski bir verem merkezinin çocuk hastanesine dönüştürülmesi sırasında çevre psikologları, sosyologlar, ergonomi uzmanları, peyzaj mimarları ile görsel sanat ve sağlık yönetimi uzmanları bir araya gelerek hastaneden çok ev ortamı yaratmaya çalışıyorlar. Artan nüfus, uzayan ömür ve çoğalan bulaşıcı hastalıklar... Ürün tasarımından sosyal medya uygulamalarına, deneyimden teknolojinin sağladığı olanaklara kadar multidisipliner toplulukların çözüm bulmak için uğraşacağı önemli konu başlıkları arasında sağlık hep yer alacak. Cep telefonunu mikroskopa çeviren Lucas. 02 Ultrason aleti Vscan. 03 Lunar Europe un Fujitsu Siemens için tasarladığı cihaz, 2009 IF Ödülü nün sahibi.

20 27/12/2009 21 Eray Çaylı eraycayli@gmail.com TASARIMCININ DİSİPLİNER TEDİRGİNLİĞİ 55 senelik geçmişiyle Amerika'nın en eski ürün tasarımı dergisi unvanına sahip olan I.D. Magazine iki hafta önce yayın hayatına son verdi. Böylesine simge bir kurum can verince, haliyle ürün tasarımı dünyasını özellikle de genç tasarımcı adaylarını bir tedirginliktir aldı. Oysa ürün tasarımının yasını tutmak bir yana, bu gelişmeyi tasarım için yeni ihtimallerin ve hatta kaçınılmaz dönüşümlerin başlangıcı olarak okumak mümkün. Neden mi? Geçtiğimiz Eylül ayında San Francisco merkezli tasarım stüdyosu Frog Design'dan Jon Kolko, Amerika Endüstriyel Tasarımcılar Topluluğu IDSA'nın son kongresinden bildiriyordu: "IDSA işlevini yitirmiştir." Kolko, iddiasını desteklemek için Batı dünyasındaki birkaç gelişmeden dem vuruyordu: İlki, bugüne kadar gelişmiş ülkelerdeki tasarımcıların endüstriye sunageldiği ürün odaklı tasarım hizmetlerinin günümüzde çok daha düşük maliyetlerle başta Asya'dakiler olmak üzere gelişmekte olan ülkelerdeki tasarımcılara veriliyor olması. İkincisi ise, geleneksel olarak tasarımcıların üzerinde bilgi sahibi olduğu varsayılagelen malzeme ve üretim süreçlerine ilişkin son teknolojik gelişmelerin, tasarımcıların sahip olduğunun çok ötesinde, karmaşık bir uzmanlık gerektirmeye başladığı. Tüm bunların üzerine bir de dijital bileşenlerin ve hizmet ağlarının ürünleri kapsayacak ve onlardan çok daha fazla önem arz edecek biçimde gelişmesini göz önünde bulundurun. Bütün bu tespitleri özetleyecek soru şu: Bugün Batı'da ister ürün, ister grafik veya tekstil tasarımcısı olsun, pratiklerini endüstriye bağımlı olarak tanımlayan bir bireyin kendisi ne iş görebilir ki, üyesi olduğu meslek topluluğu işlevsel olsun? Mesleğinin geleneksel olarak odağında yer alan ürün odaklı çözümlere ilişkin hizmetler Çin'den, Hindistan'dan alınır olmuş; kendi coğrafyasında dijitalizasyonun günlük hayatın giderek daha da önemli bir parçası olması sonucu tasarım eyleminin odağı maddi değerden ziyade gayrimaddi değer üretimine kaymış; eğitimi sırasında kendisine sunulan malzeme bilgisi ise bu konudaki uzmanlığını geleneksel "ahşap, metal, plastik ve kompozitler" başlıklarıyla sınırlamış... Öyleyse, ürün/grafik/tekstil tasarımı değil, ne tasarımı? Aslında burada herhangi bir cevaba ulaşmadan önce soruyu doğru sormakta yarar var: 'Ne tasarımı?' değil, 'ne için tasarım?' Akademisyen çift Bruce ve Stephanie M. Tharp, geride bıraktığımız yılın başında yazdıkları makalede tam da bu ikinci soruyu soruyorlardı. "Endüstriyel Tasarımın Dört Alanı (Hayır, mobilya, araç, beyaz eşya & oyuncak değil)" başlıklı yazılarında Kolko'nun En eski ürün tasarımı dergilerinden I.D. kepenk kapatıyor, IDSA'nın işlevsiz hale geldiği söyleniyor... Haliyle meslek grubunu tedirginlik alıyor: Yoksa tasarım ölüyor mu? tespitlerinden çok da farklı olmayan nedenlerden dolayı 'ticari tasarım', 'sorumluluk sahibi tasarım', 'deneysel tasarım' ve 'tartışmacı tasarım'ı mesleğin yeni branşları olarak öneriyorlardı. Burada altını ısrarla çizdikleri, günümüz tasarımcılarını asıl ilgilendirmesi gereken meselenin pratikleri sonucunda ortaya çıkacak 'şey'in ne olacağı (ör. ürün, grafik, tekstil) değil, ne için kullanılacağı (ör. ticari değer yaratmak ve para kazanmak için, bazı imkanlardan yoksun kitlelerin yaşam kalitesini artırmak için, malzemeye ilişkin deneyler yapmak için, siyasi bir meseleye ilişkin tartışma başlatmak için) olduğuydu. Tasarım eğitimi veren kurumların da programlarını böylesi bir anlayışa göre yeniden düzenlemelerinin günümüz şartlarında artık kaçınılmaz hale geldiğinden bahsediyordu Tharp'lar. Özellikle branşlaşma ve eğitimi ilgilendiren söz konusu düzenlemeler sadece tasarım dünyasından mı geliyor? Elbette hayır: Columbia Üniversitesi Teoloji Bölüm Başkanı Mark C. Taylor da, New York Times'a geçtiğimiz Nisan ayında yazdığı bir makalede yüksek öğrenimin günümüz şartlarına uyum sağlayacak, zihinsel çevikliği ve hayal gücü yüksek bireyler yetiştirebilmesi için altı adımlık bir eylem planı önderiyordu. Taylor, planının bizim konumuzu belki de en yakından ilgilendiren kısmında şu tavsiyelerde bulunuyordu: "Söz konusu lisans seviyesi dahi olsa, sabit bölümleri kaldırın ve yerine mesele odaklı programlar kurun. Bu programları da her yedi yılda bir gözden geçirin; ya tamamen yok edin ya da önemli ölçüde değiştirin... Böyle bir anlayışa göre düzenlenecek yeni bölümlerin odaklanması gereken birkaç mesele için şimdiden bazı önerilerde bulunmak mümkün: Zihin, Beden, Hukuk, Bilgi, Ağlar, Dil, Mekan, Zaman, Kitlesel Haberleşme ve İletişim, Para, Hayat, Su." Taylor'un ufuk açıcı önerilerinin, tüm meslek gruplarına ilişkin yüksek öğrenimi kapsayacak şekilde hayata geçirilebileceği fikri kulağa fazla idealist geliyor olabilir. Ne var ki, salt tasarım eğitiminin bile benzer bir mantık çerçevesinde yeniden düzenlendiğini düşünmek insanı heyecanlandırıyor. Dört senelik ürün/grafik/moda tasarımı bölümlerinin yerlerini dönemlik 'Konya havzasındaki kuraklık meselesi,' 'İstanbul'un banliyölerindeki sel baskınları meselesi,' 'Devlet görevlileriyle yerel halk arasındaki dil farklılıklarından doğan iletişim sorunları' ve benzeri bölümlere bıraktığını düşünün. Ne dersiniz, sizce de tasarımın bu meselelerin teker teker her biri kapsamında söyleyeceği birkaç söz ve yaratacağı birkaç 'artı değer' yok mu? Kale Tasarım Merkezi nde her ayın üçüncü perşembesi gerçekleşen Mimarın Mutfağı söyleşi toplantıları çeşitli üniversitelerin Mimarlık Fakülteleri nden öğrencilerin yoğun ilgisi ile yaz tatili nedeniyle verdiği aradan sonra kaldığı devam ediyor. Çanakkale Seramik & Kalebodur ve Tasarım Yayın Grubu na bağlı Frame Dergisi işbirliği ile düzenlenen Mimarın Mutfağı nın bu dönemki ilk konuğu çalışmalarıyla Türk mimarlığının uluslararası arenadaki en önemli isimlerinden biri olan Melkan Gürsel Tabanlıoğlu ydu. Altıncısı düzenlenen Mimarın Mutfağı kapsamında farklı üniversitelerin mimarlık fakültesi öğrencileri ile buluşan Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, Tabanlıoğlu Mimarlık ın dünü, bugünü ve gelecek beklentileri hakkında genel bir bilgi paylaşımının ardından, firmanın vizyonunu yansıtan projelerinden örneklerle karşılıklı sorucevaplar eşliğinde sunum yaptı. Öğrencilerle sadece projelerini değil aynı zamanda kentsel sorunlar, ekoloji, Türkiye de mimarlık gibi konular üzerine de düşüncelerini ve tecrübelerini paylaşan Tabanlıoğlu nun özellikle İstanbul un yakın geçmişinden bugüne hızla değişen çehresini belgeleyen fotoğrafları öğrencilerin ilgisini çekti. Levent hattında gerçekleştirdikleri projeler ve özellikle Kanyon AVM projesi üzerinde duran Tabanlıoğlu na öğrenciler projenin konumu, iklimi ve bugünkü durumu üzerine çok sayıda soru yöneltti. Alışveriş merkezi kavramı yerine yaşam Yeni dönemin açılışını Kasım ayında Oya Akman önderliğindeki Anadolu Cam Tasarım ekibiyle gerçekleştiren Kale Tasarım Merkezi, öğrencilerin interaktif bir ortamda temsiliyetini baz alarak düzenlediği KTM209 buluşmalarının dördüncüsünü, 4 Aralık Cuma günü Orhan Irmak Tasarım la birlikte hayata geçirdi. Marka ve ürünlerin kabuk değiştirerek şekillendiği atölye çalışmasına katılan öğrenciler, interaktif bir tasarım sürecine tanıklık ettiler. Aralarında Design Turkey- İyi Tasarım, Red Dot Award- Best of the Best gibi, uluslararası arenada büyük önem arzeden birçok ödülün bulunduğu başarılarına, son günlerde Linens Arzu Kaprol Home Line için tasarladığı çalışmasıyla Pentawards ödülünü Pelin Özgen pozgen@gmail.com merkezi kavramını tercih ettiklerini belirten Tabanlıoğlu Meydan, Meydan Merter ve proje aşamasındaki diğer AVM projelerine ve içeriklerine değindi. Medya binalarının da mekansal çözümlerine ve kurgu mantıklarına değinen Tabanlıoğlu, sunuşunda Ankara daki Doğan Medya Center binasının detaylarını da aktararak, de ekleyen tasarım ofisiyle gerçekleştirilen buluşma, tasarımın farklı disiplinlerinden 30 öğrenciye ev sahipliği yaptı. Ürün-Marka Oyunu Ürün tasarımcısı Orhan Irmak la uzmanlık alanı üzerine kurulan atölye çalışması, işaretlemeden bugüne değin şekil ve anlam değiştirerek ulaşan ambalajın, tasarım kriterleri ve kavramı üzerine bir sunumla başlatıldı. Konu üzerine örneklemelerle ambalaj kavramı üzerine yoğunlaşan öğrenciler, ambalaj tasarımına farklı bir pencereden bakma fırsatı yakaladılar. Ürün kabuğuyla ilgilenen tasarım dalının, marka farklı sektörler için tasarım yapmanın kazanımlarını öğrencilerle paylaştı. Ekolojiye ve enerji tasarrufuna verilmesi gereken önemin altını çizen mimar, bu paralelde Arolat Mimarlık ile birlikte gerçekleştirecekleri Zorlu Center projesine de değindi. Projenin detaylarını ve iki ofis olarak bir proje üretmenin tecrübelerini kimliğiyle olan akrabalığı ve marka değerine olan katkısının irdelendiği buluşmada; ürünün performansının yeniden satın alma nedeni olduğu tartışılırken, ambalajın ise başlı başına aktardı. Ayrıca konut projeleri olan Levent Loft, Sapphire ve Levent Loft Bahçe projelerinde fonksiyonel mimarlığın önemine vurgu yapan Tabanlıoğlu bu projelerde kullandıkları dikey bahçeler ile yüksek rezidanslardaki yaşamı daha paylaşımcı ve doğal bir kimliğe büründürdüklerini de belirtmeden geçmedi. Kimi projelerde, üzerinde yükseldikleri arazide yer alan yeşili tamamen kaybetmek yerine, aynı oranda yeşili binaların çatılarına taşıma çözümü sunduklarını aktaran mimar bu kapsamdaki proje örneklerini de paylaştı. Farklı coğrafyalarda ve farklı kültürlerde proje gerçekleştirme deneyimini de Kazakistan daki Arena Stadyumu projesi örneği ile öğrencilere samimi bir dille aktarmış oldu. Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, Tabanlıoğlu Mimarlık ve kendi adına özellikle vizyonlarından taviz vermeyen projelere imza atmaları, kentsel ve çevre sorunlara verdikleri önem ve çağı yakalayan mimari anlayışları ile öğrencileri çok etkileyen bir söyleşi gerçekleştirdi. Her ay farklı bir mimarın, öğrencilerle Kale Tasarım Merkezi'nde bir araya geldiği etkinliklere bugüne kadarki konukları İhsan Bilgin, Mehmet Konuralp, Nevzat Sayın, Emre Arolat ve Han Tümertekin ile yapıldı. "Mimarın Mutfağı" etkinlikleri farklı konular, güncel başlıklar ve önemli tartışmalarla tasarım dünyasının nabzını tutmaya devam ediyor. Gözde Tüfekçi gozde@kaletasarimmerkezi.com KURADAN AMBALAJ ÇIKTI KTM209 Buluşmaları nın sonuncusu, ambalaj tasarımlarıyla önemli ödülleri sırtlayan Orhan Irmak Tasarım liderliğinde yapıldı. MİMARLAR YENİDEN MUTFAĞA GİRİYOR Bu ayın üçüncü perşembesi, Melkan Gürsel Tabanlıoğlu nun konuk olduğu Mimar ın Mutfağı söyleşisi ile renklendi. satın alma nedeni olarak tanımlanmasıyla, konunun markalar için ne denli önemli olduğu vurgulandı. Öğrencilerin ambalaj tasarımlarını beğendikleri, günlük hayatta sıkça rastladığımız süpermarket ürünlerini beraberlerinde getirdikleri atölyede, iyi tasarım olarak tanımladıkları kriterleri diğer katılımcılarla paylaşmalarıyla ilerlendi. Aralarında farklı marka ve ürün eşleşmeleriyle çeşitlenen ambalajlar; kabuk değiştirdiler, yeniden yorumlandılar ve şaşırtıcı ürünmarka kimliklerine büründüler. Bir nevi oyun üzerine kurgulanan buluşma, öğrencilerin konu üzerine eskizlendirme ve detaylandırma aşamalarıyla son bulurken, Kale Tasarım Merkezi katılım sertifikalarıyla da belgelendi. Bir sonraki KTM 209 etkinliği Ocak ayında gerçekleşecek. Detaylı bilgi için; www.kaletasarimmerkezi.com Tamer Köşeli imzalı etkinlik posteri

22 Köksal dan iki kitap Tasarrufu Tasarlamak Aykut Köksal ın 1994 yılından bu zamana kadar yazdığı kuramsal metinler, iki kitapta toplandı. Arkeoloji ve Sanat Yayınları ndan çıkan bu iki kitap Anlamın Sınırı ve Karşı Notlar adlarını taşıyor. Mimarlık, Kent ve Sanat Yazıları üst başlığı altında yer alan kitaplardan Anlamın Sınırı, geniş bir yelpazede konumlanan Aykut Köksal metinlerini ortak bir kavramsal çerçeve ile birbirlerine bağlayarak anlam-bağlam ilişkisi üzerinde yoğunlaşıyor. Bu yolla mimarlıktan kentsel korumaya, çağdaş sanattan grafik tasarım ve müziğe uzanan bir çerçeve oluşturuyor. Mimarlıktan müziğe uzanan tüm okumalarda bir yandan anlam a odaklanıyor, öte yandan kültür ve sanat üretiminin bağlamla ilişkisini sorunsallaştırıyor. Sıcak Yılbaşı Burcu Gülmen ve Meriç Kara nın birlikte tasarladığı yılbaşı ağacı Hot geçtiğimiz günlerde Almanya daydı. 2008 Aralık Livingetc dergisi için hazırladıkları Hot bu Noel de Almanya, Karlsruhe de 6.sı düzenlenen Oh Tannenbaum! ağaçları sergisine katıldı. 16 21 Aralık 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen etkinlikte Kara ve Gülmen, elektrikli ısıtıcının rezistans tellerini şekillendirerek bir oluşturduğu ağacı sergiledi. İngiliz araştırma şirketi The Future Company, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 26 ülkede yaptığı tasarruf alışkanlıkları araştırmanın ardından, AvivaSA Emeklilik ve Hayat Geleceğin tasarımcıları tasarrufu tasarlıyor sloganı ile bir 'Kumbara Tasarım Yarışması' düzenledi. Son başvuru tarihi 31 Ocak 20 olan yarışmayla ilgili bilgi ve başvuru için www.tasarrufutasarlamak.com adresi ziyaret edilebilir. Bir De Sen Tasarla TAÇ ın bu yıl sekizincisini düzenlediği Bir De Sen Tasarla Yarışması başladı. Nevresim Desen Tasarımı ve Nevresim Ürün Tasarımı kategorilerinde düzenlenen yarışmaya, üniversitelerin Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültelerinde eğitim gören lisans öğrencileri katılabiliyor. Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri İşadamları Derneği (TETSİAD) ve Zorluteks Tekstil işbirliğiyle düzenlenen yarışmada iki kategoride toplam 20 ödül sahiplerini bulacak. Yarışmanın ilk aşaması sonrası her iki kategoride finale kalan ilk 25 proje sahibi 2 günlük özel eğitim seminerine katılmaya hak kazanacaklar. Müge Avşar muge.avsar@yahoo.com Imprint in Yolculuğu 1990 ların sonunda Danimarka Ziraat Koleji nin başlattığı bir araştırma çerçevesinde geliştirilen preslenmiş selüloz tekniği Danimarkalı tasarımcı ikili Peter Hiort-Lorenzen ve Johannes Foersom un çalışmaları sonucunda Imprint sandalyeye dönüşmüştü. Bir Lammhuts ürünü olan ve Preslenmiş selüloz tekniği ile üretilen Imprint sandalye 7-18 Aralık 2009 tarihleri arasında Danimarka da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişim Konferansında COP15 kullanıldı. 2005 Yılında Chicago da düzenlenen Neocon Mobilya fuarında yılın en yenilikçi ürünü ödülüne de layık görülen Imprint sandalye artık DİYALOG Ofis te. Halı ya Çağrı Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulu bir halı tasarım yarışması düzenliyor. Tılsım, İyimser Gelecek, Monochromatic, Değişim başkalaşım, Etki ve Geleneksel çağdaşlık temalarından esinlenerek üretilecek desenlerin değerlendirileceği yarışmanın son başvuru tarihi 5 Mart 20. 12 Mart 20 tarihinde üniversitenin web sayfasından sonuçları açıklanacak yarışmayla ilgili tüm detaylar www.gantep.edu.tr adresinden öğrenilebilir. TÇMB Yarışma Açtı Belçika, Almanya, İrlanda ve Hollanda'nın desteğiyle Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) tarafından gerçekleştirilen 4. Beton Tasarım Yarışmasının başvuru süresi başladı. Bu yılki konusu "Monolithic" - exploring versatility' ("Yekpare" - çok yönlülük keşfi) olarak belirlenen 4. Beton Tasarım Yarışmasına bireysel veya ekip olarak katılınabiliyor. 2009-20 akademik yılı içerisinde gerçekleştirilecek olan yarışmanın son başvuru tarihi ise 14 Mayıs 20. Deniz Aracı Tasarım Yarışması Günümüzde ekolojik tasarımın yolunu açan etkinlikler ardı ardına sıralanıyor. Bunlardan biri de Turgutreis Belediyesi sponsorluğu ve TÜBİTAK desteği ile düzenlenen Deniz Aracı Tasarım Yarışması ve yarışı. Üniversite öğrencileri arası rekabeti başlatarak genç tasarımcılarda çevre duyarlılığı uyandırmayı hedefleyen yarışmada projeler fonksiyonel, çevresel ve estetik kriterlere göre değerlendirilecek. Son başvuru tarihi 22 Nisan 20. İstanbul u Takıyorum Ortaköy deki Simya Galeri, İstanbul u çağrıştıran imgelerle oluşturulmuş bir takı sergisine ev sahipliği yapıyor. İSTANBUL U TAKI-YORUM adını taşıyan sergi, Simya Galeri atölyesi sanatçılarının gerçekleştirdiği, şehrin takılabilir halini yansıtıyor. Sergi 27 Mart 20 tarihine kadar Simya Galeri de görülebilir. Editör: Umut Kart Katkıda Bulunanlar: Erkan Aktuğ, Gözde Tüfekçi Sayfa Tasarımı: Emre Senan Tasarım ve Danışmanlık; Emre Senan, Özge Güven Sayfa Düzeni: Taylan Polat Danışma Kurulu: Serhan Ada, Erdem Akan, İhsan Bilgin, Asiye Bodur, Füsun Curaoğlu, Yeşim Demir, Ömer Durmaz, Alpay Er, Cem Erciyes, Sertaç Ersayın, Hakan Ertem, Güran Gökyay, Korhan Gümüş, Gamze Güven, Gülay Hasdoğan, Tansel Korkmaz, Zeynep Bodur Okyay, Suha Özkan, Kuyaş Örs, Nevzat Sayın, Emre Senan Reklam Direktörü: Özer Topkaya Reklam Müdürü: Korhan Kesici Reklam Rezervasyon: Tayfun Elaldırsın Reklamlar için Tel: 0212 505 6486 Fax: 0212 505 74 79 Doğan Medya Center 34204 İstanbul Radikal Sanat Tel: 0212 505 6494 Fax: 0212 505 69 61 sanat@radikal.com.tr, umut@kaletasarimmerkezi.com Radikal'in ücretsiz ekidir.