1 İÇİNDEKİLER İçindekiler...: 1 İstiklal Marşı...: 2 Gençliğe Hitabe...: 3 Röportaj...: 4-5 Okul Müdürünün Görüşleri...: 6-7 SİVRİHİSAR FAHRİ KESKİN ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ ADRES Yenice Mahallesi Toplu Konutlar Mevki 2.Cadde No:12 Sivrihisar / ESKİŞEHİR TELEFON (222) 711 2412 FAKS (222) 712 5535 WEBDEYİZ http://www.sivrihisaraol.meb.k12.tr Biz, kocaman bir aileyiz. EDİTÖR T.Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Berna DEMİREL Fahri Keskin in Mesajı...: 8 Fahri Keskin Kimdir?...: 8 Buruk 24 Kasım Yazısı...: 9 Bir Kelebeğin Dersi...: 9 Okulumuz ve Öğrenci Yurdumuz...: 10 Sivrihisar ı Tanıyalım...: 10 Rehberlik (Bahar Sendromu)...: 11 16 Mart 2013...: 12-13 Tiyatro Kulübü...: 14-15 - 16 Almanca...: 17 İngilizce Kulübü...: 18-19 - 20 Matematik Kulübü...: 21 Resim Kulübü...: 22-23 Müzik Kulübü...: 24-25 Spor Kulübü...: 26-27 Tarih Kulübü...: 38 Okul Yazıları...: 29-34 Bu Öğretmenlerimiz...: 35
İSTİKLAL MARŞI 2
GENÇLİĞE HİTABE 3
RÖPORTAJ 4 ESKİŞEHİR İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜMÜZ ARİF DEDE İLE RÖPORTAJ YAPTIK İl Millî Eğitim Müdürlüğüne getiriliş süreciniz nasıl oldu, bahseder misiniz? Herhangi bir göreve erişebilmek için önce hedef çizmek gerekir ben de sizler gibi öğrenci iken öncelikle öğretmen olmayı kendime hedef çizdim ve öğretmen olma isteğimin sonucunda da öğretmen okuluna gitmeye karar verdim. Öğretmen okulları sınavlarına girdik; ama o zaman bir değişiklik oldu. Öğretmen okulları kaldırıldı, yerine 2 yıllık Eğitim Enstitüleri kuruldu. Biz öğretmen okulunda okuyacağız diye girip öğretmen olmayarak mezun olanlardanız. Öğretmen olmak için Trabzon da. Fatih Eğitim Enstitüsüne girerek Fen ve Tabiat Bilgileri Bölümünden Mezun oldum, Birinci hedefimi geçmiş oldum ve öğretmen olarak göreve başladım. Öğretmen olan herkes gibi benim de hedefim taşrada yani bakanlığın dışında en yüksek mevki İl Millî Eğitim Müdürü olmaktı. Kendime o hedefi çizmiştim, ben bir gün mutlaka bir il müdürlüğü olmalıyım diyordum. Çünkü öğretmenlerim şunu diyordu: Hangi meslekte olursanız olun en iyisi olun, bir numara olun! Biz de muhtemelen etkilendik ki hedefimizi çizmiştik. 1981 yılında başladığım öğretmenlik görevinden sonra her kademede yani öğretmenlikten müdür yardımcılığına, okul müdürlüğünden Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne, İl Millî Eğitim Şube Müdürlüğünden, İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü yaptım. İstanbul Arnavutköy İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünde görev yapmakta iken Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü olarak 17 Aralık 2012 tarihinde göreve HANGİ MESLEKTEN OLURSANIZ OLUN EN İYİSİ VE BİR NUMARA OLUN! başladım. İlimizde göreve başladıktan sonra da benim en öncelikli konum, yatılı okullarımızdaki öğrencilerimizdir. Çünkü onlar ailelerinden ve memleketlerinden uzak durumdalar. Ailelerinin yanında okuyan öğrencilerimize göre daha çok ilgiye ihtiyacı var. Buraya gelir gelmez de ilk ziyaretimi Eti Sosyal Bilimler Lisesi ne yapmıştım. Öncelikle yatılı okulları ziyaret ettim. Sizin okula da Pazar günü ziyaret ettim. Okulunuzun gerçekten, gezdiğim okulların içerisinde tertipli, düzenli ve farklı olduğunu gördüm. Tabii bunda da başta okul müdürünüz olmak üzere öğretmenlerinizin de emeği var. Sizlerin öğrencilerimizin duyarlılığı var. Orada öğrencilere sohbet etme fırsatı bulduk. Benim için de çocuklar için güzel bir anı ve paylaşım oldu. Ben de öğretmen lise- sinde yatılı okuduğumdan sizleri ziyaret ettiğimde anılarımı hatırlıyorum. Sizleri mutlu görmekten ben de mutlu oluyorum. Fatih Projesi nin Eskişehir de uygulanışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Fatih Projesi ilimizde planlandığı şekilde aksamadan akıllı tahtaların kullanımına başlandı. Pilot olarak planlanan dört okula tablet bilgisayarlar dağıtıldı. Zaman içerisinde tüm öğrencilerimize tablet bilgisayarlar dağıtılacak. Kore de bizim bu Fatih Projesinin organizasyonunu nasıl yapıyorlar diye inceliyorlar. İstanbul da idim geçen hafta, Kazakistan dan bir heyet gelmişti onlar da inceliyorlar. Herhangi bir aksama olmazsa planlandığı şekilde uygulanmasına devam edilecek. İlimizde planladığımız projeler nelerdir? Üniversiteler ve belediyelerimizle birlikte uygulayacağımız eğitimde işbirliği projesi Okul dostu projesi, Sportif, sosyal, kültürel etkinliklerin yaygınlaştırılması projesi, Eğitimde kalitenin arttırılması projesi Öğrenme şenlikleri projesi
RÖPORTAJ 5 Eskişehir de İl Millî Müdürü olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir? Eskişehir ilimiz eğitim açısından pek fazla sorunu olmayan ilimiz. Sivil toplum kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşların eğitime olumlu katkıları avantaj olarak değerlendirilebilir. Eğitim göstergeleri iyi, Derslik başına düşen öğrenci sayısı, öğretmen sayısı ve diğer ihtiyaçlarının çok eksik olmaması, velilerin öğrenim düzeyinin yüksek olması, okuryazar oranının yüksek olması sivil toplum kuruluşlarının eğitime katkı sağlamaları için birbirleriyle yarışmaları ve bu konuda destek vermeleri büyük avantaj. Dezavantajı ise bu yüksek başarıyı yerinde tutmak, daha da yukarıya götürmek bir emek istiyor. Bunun dışında Eskişehir de eğitimin her türlü etkinliğine doymuş bir kitleyi daha değişik etkinlikler, daha değişik projelerle hizmetleri sürdürmek lazım. Bunun için AR-GE (araştırma ve Geliştirme Birimi) çalışmalarımız devam ediyor ve çalışmalarımız da devam edecek. Nüfusun yoğunluğunun merkezde toplanması, diğer ilçelerin uzak olması ve ulaşım sorunları ise diğer bir dezavantaj Çünkü özellikle kış aylarında taşımalı eğitim uygulamasında ve öğretmenlerin göreve ulaşımında aksaklıklar çıkabiliyor. Yaptığınız işin resmiyetinin sizi bazen yalnızlaştırdığını düşünüyor musunuz? Yaptığım görev her kesimi ilgilendirdiği ve çok hareketli olduğu için yalnızlaşma hissetmiyorum. Aksine çok sosyal bir hayat yaşamamı sağlıyor. Çocuk olan öğrenci olan Arif DEDE nasıl biriydi? Öğrenciyken hiç yaramazlığım olmazdı. Mülayim, kimseyle dövüşmeyen, arkadaşlarıyla iyi geçinen, sakin, uyumlu ve orta düzeyde başarılı olan öğretmenleri tarafından sevilen bir öğrenciydim. Benim söylemem ne kadar doğru olur bilmem; ama öğretmenlerimiz tarafından böyle deniyor. Tabii bizim şartlara göre şimdiki çocuklar daha şanslı. Çünkü ekonomik yönden hiç olmazsa devletin imkânları daha DEDİM DEDİDEN KAÇIN, EVRENİNDE İYİ TANIN, SÜREKLİ YENİLE KENDİNİ EZEMEZ O ZAMAN HİÇ KİMSE SENİ geniş Yurt, yatılı ve burs konusunda daha iyi imkânlar var. Biz çok yokluk içinde okuduk. Hatta hem okuduk, hem de çalışmak zorunda kaldık. Eskişehir de öğretmen açığını ve sirkülâsyonunu önlemek için bir projeniz var mı? İlimizde bazı alanlarda ve bölgelerde öğretmen ihtiyacı var. Ama önemli sayıda öğretmen ihtiyacı bulunmamaktadır. Şu an hangi kitabı okuyorsunuz? Şimdiye kadar okuyup sizi en çok etkileyen kitaplar nelerdir? Şu an Yunus Emre nin nasihatler kitabını okuyorum. Şimdiye kadar beni en çok etkileyen kitaplar: Ayşe Kulin in Köprü kitabı, Reşat Nuri Güntekin in Çalıkuşu kitabı, Hazreti Ömer in Adaleti, Nizamülmülk ün Siyasetnamesi. Son olarak bize hangi tavsiyeleri verebilirsiniz? Artık sadece Eskişehir deki akranlarınızla rekabet etmiyorsunuz, Türkiye deki akranlarınızla o da yetmiyor. Avrupa Birliğine aday ülke olarak oradaki emsallerinizle rekabet içinde olmalısınız. Dünya küreselleşti ülkeler arasında sınırlar kalktı. Onun için kendilerinizi yetiştirirken bunları hesaba katmalısınız. Çağımız bilgi çağı en güçlü insan günümüzde bilgiyi en iyi yöneten insandır. Bilgiye erişmenin yolu da öğretmenlerimiz, internet, dergiler, kitaplar Çok okumalısınız; bilgiye sahip olan insanlar, değişime çabuk uyum sağlarlar. Bilgisiz insanlar da değişime direnirler. Bu nedenle eğer hayatta başarılı olmak istiyorsanız kendinizi yenileyin size bir öğüdüm var: Eskişehir, 27 Nisan 2013
MEZUNLARIMIZI GURURLA UĞURLADIK 6 2010 2011 MEZUNLARI Mehmet Öz Fahri Keskin Anadolu Öğretmen Lisesi Okul Müdürü BAŞLARKEN Bir adımla başlar büyük yolculuklar, her ilkin içinde yeşerir umutlar, yeni bir öğretim yılına başlarken tertemiz duygular, taptaze düşünceler 2011 Haziran ında ilk mezunlarımızı, 2012 ve 2013 Mayıs ında da ikinci ve üçüncü mezunlarımızı muhteşem bir şölenle, gururla uğurlarken ayrılık hüznü çökmüştü hepimize; fakat günler, aylar çabuk geçti yine. Buluştuk ve birbirimize kavuştuk. 165.kuruluş yıldönümünü tüm camia olarak büyük bir mutluluk ve gururu içinde kutladığımız bu zamanlarda nice uzun yıllara, sevgi ve barış içinde kavuşmak hepimizin ortak dileği Bu münasebetle üzerine uzun zamandır üzerinde düşündüğümüz okul dergimizin ilk sayısını çıkartmanın gururunu, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenimiz Berna Demirel öncülünde hep birlikte yaşıyoruz. İnsan ümit ile yaşar, sevgi ile ayakta kalır. diyor ünlü bir düşünür. İnanıyorum ki, bu iki olguyu okul kültürümüze daha fazla katmaya ihtiyacımız var. Hatta bundan sonraki yaşam çizgimizde de çok iyi bir rehber olacağını hiç unutmayalım. Çünkü insanın, hatta kâinatın yaratılış özünde sevgi vardır. Sevgi olmadan insanlar canlı cenaze, ağaçlar ise yaş kütük gibidirler. Ayrıca yaşanan kavgaların, cinayetlerin, hatta savaşların bile temelinde sevgisizlik vardır. Her şeyi sebepsizce sevmek zorundayız diyorsanız, Yunus Emre ye kulak verin: Yaratılanı sev, yaratandan ötürü. İsterseniz Şeyh Edebali nin Osman Bey e nasihatine bir bakın: Ey oğul! Sevgi, davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez, görünerek de sevilmez, geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilmez. Oğul! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın. Yazdıklarımız ve söylediklerimiz, önce kendi nefsimizedir, sonra isteyene... Son olarak bu çalışmaya emek veren ve bundan sonraki sayılarında görev alacak herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Nice güzel günleri, sevgiyle paylaşmak umuduyla 2011 2012 MEZUNLARI 2012 2013 MEZUNLARI 2012 2013 MEZUNLARI
2011-2012 MEZUNLARI (%91 LİK BAŞARI) 7 LYS de gururumuz Emre KARACA, DİL-3 puan türünde Türkiye 140.cısı, DİL-1 puan türünde Türkiye 216.cısı olmuştur. >> GÜLBEYAZ GÜLER KARADENİZ TEKNİK ÜNİV./ Diş Hekimliği Fakültesi >> MECİT ÜRÜN YILDIZ TEKNİK ÜNİV./Gemi İnşaatı - Makineleri Müh. >> EMRE KARACA ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİV./ İngilizce Öğretmenliği >> FATMA KUL BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ/ Okul Öncesi Öğretmenliği >> MÜJGAN ŞAHİN KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ/Hukuk Fakültesi >> BURCU YILMAZ İSTANBUL ÜNİV. /İlköğretim Matematik Öğretmenliği >> EMİNE ELTAN AFYON KOCATEPE ÜNİV. /Beslenme ve Diyetetik >> DUYGU GÖK OSMANGAZİ ÜNİV./ Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık >> HAMİDE TAN N.ERBAKAN ÜNİV./Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık >> YUSUF OKUR PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ/ Bilgisayar Mühendisliği >> RAHMİ UZUNCA NAMIK KEMAL ÜNİV. /Elektronik-Haberleşme Mühendis. >> A.TÜRKAY AKSOY DOKUZ EYLÜL ÜNİV./ İktisadi-İdari Bil./Kamu Yönetimi >> AYŞE DOKUZOK SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİ./Mimarlık Fakültesi/Mimarlık >> HALİT GÜRLEK SELÇUK ÜNİV. /Sağlık Bilimleri Fakültesi/Hemşirelik >> DERYA GÜLEN EGE ÜNİVERSİTESİ/Hemşirelik Fakültesi/Hemşirelik >> HİLAL ÖZKAN HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ/Okul Öncesi Öğretmenliği >> YASİR DAĞERİK MARMARA ÜNİVERSİTESİ Türk Dili ve Edebiyatı Öğret. >> HAKAN ERBAY ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ/Sınıf Öğretmenliği >> BETÜL SENİR ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ/Sınıf Öğretmenliği >> SEVGİ BEYGİRCİ SAKARYA ÜNİVERSİTESİ/İlköğretim Matematik Öğretmenliği >> UMMAHAN MERCİMEK OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ/Zihin Engelliler Öğret. >> ALİ BAK AKSARAY ÜNİV./Eğitim Fakültesi/Sosyal Bilgiler Öğretmenliği >> UĞUR YILMAZ PAMUKKALE ÜNİV. /Sosyal Bilgiler Öğretmenliği >> GAMZE GÜL DOĞAN ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ/Eğitim Fakültesi/ Sınıf Öğret. >> EMRE ÖZKAN ABANT İZZET BAYSAL ÜNİV./Zihin Engelliler Öğretmenliği >> EMRE YEŞİL ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ /Zihin Engelliler Öğretmenliği >> KÜBRA GÖKSOY AKDENİZ ÜNİV./İlköğretim Matematik Öğretmenliği >> MAHMUT KARTAL ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ/İngilizce Öğretmenliği >> BÜŞRA NUR COŞKUN ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ/İngilizce Öğretmenliği >> MELİKE BENAZZİR ÖZTAŞ ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ /Okul Öncesi Öğretmenliği >> ELİF AKSOY MARMARA ÜNİVERSİTESİ/Zihin Engelliler Öğretmenliği >> SABRİYE CEYHAN MEHMET AKİF ERSOY ÜNİV. /İngilizce Öğretmenliği >> HACER EFE İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ/Fen Bilgisi Öğretmenliği >> MERYEM ŞAYLICA ONSEKİZ MART ÜNİV. /Eğitim Fak./İngilizce Öğretmenliği >> AYŞE NUR ŞENER CELÂL BAYAR ÜNİV. /Eğitim Fakültesi/Sınıf Öğretmenliği >> DERYA GÜLEN EGE ÜNİVERSİTESİ/Hemşirelik >> AYŞE NUR VURAL AFYON KOCATEPE ÜNİV. /Biyomedikal Mühendisliği >> ABDULKADİR KIZIL ARSLAN DİCLE ÜNİVERSİTESİ/İngilizce Öğretmenliği >> KÜBRA DEVİREN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Sınıf Öğretmenliği >> ELİF ÇAĞALA BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ/İngilizce Öğretmenliği >> NADİDE TUĞÇE AY GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ/İlkö. Matematik Öğretmenliği >> SULTAN KABAK ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ/Zihin Engelliler Öğretmenliği >> GÜLÜŞAN ŞENSES İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ/İktisat Fakültesi/Maliye >> NUR SULTAN ÖZ CELÂL BAYAR ÜNİVERSİTESİ / Fen Bilgisi Öğretmenliği >> YASEMİN KISA SİNOP ÜNİVERSİTESİ/Okul Öncesi Öğretmenliği >> M.ALİ BOLBOL ANADOLU ÜNİVERSİTESİ / Beden Eğitimi Spor Y.O. >> AYŞE SARI UFUK ÜNİVERSİTESİ/ İngilizce Öğretmenliği (%50 Burslu)
8 MODEL İNSAN ÖĞRETMENDİR FAHRİ KESKİN İN MESAJI Çok değerli öğretmen arkadaşlarım ve sevgili öğrenciler, Öğretmen okullarının kuruluş yıldönümünü bir öğretmen olarak 50 yıl öncesindeki gibi heyecanla kutluyorum. Kökü Osmanlı Dönemine dayanan bu okullar, gençlere şekil veren kurumlardır. Bir toplumun eğitim sistemi günümüzde ve gelecekte bu toplumu iyi şekilde yönetecek vatandaşlar ve liderler yetiştirmektir. Öğretmen, sadece ders veren birisi ya da bir meslek erbabı değil aynı zamanda bir kılavuz ve ahlaki bir önderdir. Öğrencisini hem bugüne hem de geleceğe hazırlayan kişidir. Bunun için öğretmen mesleğini, öğrencisini sevecek ve bu işin sevdalısı olacak olursa başarıya mutlaka ulaşır. Milli ahlaki değerlere sahip, çevresine saygılı olanlara çevresi de saygılı olur. Bütün yaklaşımımız sevgi üzerinden olmalıdır. Eğitimin diğer bir ayağı olan aileler de evlatlarına miras olarak iyi bir ahlaki eğitimden fazlasını bırakamazlar. (Hadis-i Şerif) Bu eğitim sistemimizde, geçmişte kalan yanlışlıklarımızı bırakarak yarınların ihtiyaçlarına yönelik sistemler geliştirmeliyiz. Dünyada süratli bir değişim yaşanıyor. Son model telefonlar, akla hayale gelmeyecek elektronik aletlere çok çabuk adapte olurken eğitimimizi eski düzen üzerinden götüremeyiz. Eğitimdeki eski ezberleri bozmalıyız. Bu yönde çok olumlu adımlar atıldığını mutlulukla görüyorum. Okul aile işbirliği, eğitimin temel unsurudur. Kendine sevgi ve saygısı olmayanın kimseye hayrı olmaz. Çocuklara kültürümüzü, tarihimizi, inanç sistemimizi öğretmeliyiz. Aile, çocuğun sırdaşı olmalı, nerede kiminle zaman geçirdiğini, zorla ve dayatmayla bir yere varılamayacağını bilmelidir. Her öğrencinin üstün bir tarafı olduğunu unutmayalım. Bunu eğitim sistemi içinde bulup çıkartmak eğitimin temel görevi olmalıdır. Zaman ve gençliğin daimi olmadığını, çok çabuk su gibi- akıp gittiğini bilmeliyiz. Başkaları koşarken bizim yerimizde saymamız düşünülemez. Bir insan treni kaçırırsa, başka tren gelir onu alır; ama bir millet treni kaçırırsa başka bir millet gelir onu alır. OKULUMUZUN İSİM HAMİSİ FAHRİ KESKİN KİMDİR? Fahri Keskin, 08.01.1947 yılında Sivrihisar da doğdu. Çocukluğu Sivrihisar da geçen ve dört erkek kardeşin en büyüğü olan Fahri Keskin, ilk-orta öğrenimini Sivrihisar da tamamladıktan sonra başarılı tahsil hayatı sürdürmüştür. Sırasıyla Ankara Erkek İlköğretmen Okulu, Turizm-Ticaret Öğretmen Okulu nu bitirmiştir. Ticaret Liselerinde öğretmenlik yapmıştır. Fahri Keskin, bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra iş ve ticaret hayatına atılmış ve gıda sektöründe başarılı çalışmalara yer vererek pek çok kişiye iş imkânı, istihdam sağlamış, böylece Eskişehir in önde gelen iş adamları arasında yerini almıştır. Öğretmenlik mesleği ve ticaret hayatındaki başarılı çalışmaları, yardımseverliği, hayırseverliği, insanların dertleriyle hemhal olması, diğerkâmlığı; eğitime, kültüre, milli ve manevi değerlere verdiği önemle, maddi ve manevi desteklerle de Eskişehirli, Sivrihisarlı hemşerilerinin takdirini kazanmıştır. Yaklaşık kırk yıl önce Sivrihisar da kurulan vakıf, aşevi, dernek gibi sosyal ve kültürel etkinlikler içinde görüyoruz. Eğitime katkıları da yeni değildir. Dedesi merhum Hasan Karacalar dan kendilerine intikal eden Sivrihisar daki arsayı okul yapılmak üzere bağışlamış, maddi ve manevi destekleriyle ilçemize 1988 yılından bu yana hizmet veren Hasan Karacalar İlköğretim Okulunu kazandırmıştır. Ona göre Sivrihisarlı olmak ve öğretmen olmak bir ayrıcalıktır. Daima bu hasletleriyle gurur duymuştur. Bu yüzden de her fırsatta Sivrihisar ve öğretmenlik mesleğine olan bağlılığını göstermiş Kendisine duyulan bu takdir ve güven neticesinde Eskişehir Milletvekili seçilerek TBMM 22.Dönem Milletvekili olarak görev yapmış, Türk Milleti adına yasama ve hizmet çalışmalarında bulunmuş, Eskişehir in gelişmesi ve kalkınması adına başarılı çalışmalar yapmıştır. Milletvekilliği sırasında da Sivrihisar ı hiç unutmamış, Sivrihisar a ve Öğretmenlik Mesleğine verdiği önemi göstermek üzere Milletvekili olarak beş yıl içinde aldığı maaşlarına dokunmadan biriktirip Sivrihisar a Anadolu Öğretmen Lisesi yaptırmayı kafasına koymuştur. Fahri KESKİN, Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı protokol çerçevesinde Türkiye de başka bir örneği bulunmayan bu özverisi ile biriktirdiği Milletvekili maaşları ve ayrıca bu birikim üzerine kattığı önemli maddi katkılarıyla Sivrihisar a modern Fahri Keskin Anadolu Öğretmen Lisesi ni kazandırmıştır. Okulun açılışı TBMM Meclisi Eski Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent ARINÇ ve halkımızın coşkulu katılımlarıyla yapılarak sevgili öğretmen adaylarımızın hizmetine sunulmuştur. Fahri KESKİN, kendisinin de bir mensubu olarak gurur duyduğu öğretmenlik mesleğini seçen genç öğretmen adaylarına bakışı farklıdır. Geleceğimizi teslim edeceğimiz öğretmen adaylarının güzel ortamlarda en iyi şekilde yetişmeleri, onların başarılı birer öğretmen olmaları için hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz. Sevgili öğretmen adayı arkadaşlarımız için tamamen kendi imkânlarıyla yaptırarak 2009 yılında hizmete sunduğu yirmi dört adet derslikten oluşan FAHRİ KESKİN ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ bunun en güzel örneğidir.
9 BURUK 24 KASIM 2011 24 Kasım Öğretmenler Günü; Ulu Önder Atatürk e, 1928 yılında İstanbul Sarayburnu nda bir parkta, Yeni Türk Harflerini tanıtması esnasında Kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya Yeni Türk Harflerini öğretiniz mesajını verildiği anda Başöğretmenlik payesi ile öğretmenliği onurlandırdığı günün yıldönümü olarak, 1981 den bu yana kutlanmaktadır. Öğretmenler Günü; yani 24 Kasımlar! Öğrenci-öğretmen dünyasında ayrı bir yere sahiptir. Öğretmenine saygıdan, ona karşı kusurlu davranmaktan çekinen ve mesafeli davranmaya çalışan öğrenci, Ogün bu arayı kapatır, daha doğal davranır. Ve dolayısıyla sevgisini daha sıcak hissettirir. Sözün kısası 24 Kasımda sevgiler göstermelik değil, doğaldır, içtendir ve gerçektir. İşte hayatta insanı insan yapan gerçek duygu, sevgi de budur. 24 Kasımda öğrenci öğretmen arasındaki resmiyet kalkar. Ama 24 Kasım geçtikten sonra ders ödev sınav üçgeni ile tekrar açılmaya başlar. Ta ki gelecek 24 Kasıma kadar. İşte bunun için iyi ki 24 Kasımlar var. Ya olmasaydı Şimdi de öğretmenler açısından bakalım 24 Kasımlara Öğretmen için de 24 Kasımların yaklaştığı zamanlarda resmiyet skalası yavaş yavaş etkisini yitirmeye başlar. Suyu azalmış olarak akan sevgi pınarları 24 Kasımlar yaklaşırken birden çoğalmaya, gürlemeye başlar, 24 Kasımda zirveye ulaşır. O güne kadar olumsuz davranışlara hoş görü ile karşılayamayan, kırılan öğretmen, O gün bir başka hoşgörülü davranır. Keşke her gün 24 Kasım olsa 24 Kasım 2011 Öğretmenler Günü, biraz buruk yaşandı bildiğiniz gibi. Van Erciş Depreminde 67 öğretmenini kaybetti eğitim ordumuz. Bu tarihimizde eğitim açısından yaşadığımız ilk ve büyük bir acı. Bu öğretmenlerimizin hepsinin ortak özelliği gençlikleri idi. Sözün kısası aldıkları eğitimin ürünlerini vermeğe fırsatları olmadı. Yıkıntı altında umutları ile birlikte hayatları da kaldı. İşte bunun için Eğitim camiamız büyük yara aldı. Bu kayıp sadece öğretmen açısından değil şüphesiz. Yıkıntı altında daha hayatla yeni tanışırken, oyunla gerçeği ayırt edemeyen fidanlar, çocuklar da yok oldu. Birde bunları Hasan Hüseyin KILINÇ Müdür Başyardımcısı hayata getir menin sorumluluğundaki anne babalarda kaldılar yıkıntı altında. Önemli bir misyonu gerçekleştirmesi için uzun emekler sonucunda gönderdiği öğretmen oğlunu kızını yıkıntılar altında canlı bulamayan anne babaları bir düşünelim 2011 Yılının 24 Kasım ında Yıkıntılar altından yarı canlı, yaralı, saatlerce ölmekle kalmak arasında gidip gelirken Kimse var mı? sesini bekleyenler... İşte böyle yıkıntılar altında yarı canlı, başkalarının yardımını bekleyen çaresiz, kolu kanadı kırık bir genç öğretmenin babası olan benim gibi babalar açısından 24 Kasım 2011 Öğretmenler Günü ne çok anlamla yüklü Depremde kaybettiğimiz çocuklarımıza, anne babalara, öğretmenlerimize Cenab-ı Hak tan rahmet, geride kalanlarına sabır, yaralı olanlara acil şifalar dilerken, Yüce Yaradan ın bir daha buruk 24 Kasımlar yaşatmaması dileğiyle tüm öğrenci öğretmen dünyasının Öğretmenler Günü nü kutluyorum. 24.11.2011 Hasan Hüseyin KILINÇ Müdür Başyardımcısı BİR KELEBEĞİN DERSİ Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Ardından sanki ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona. Sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi. Böylece adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi; eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı. Bunun üzerine kelebek kolayca çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük kanatları buruş buruştu. Adam izlemeye devam etti; çünkü her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu. Ama bunlardan hiç biri olmadı! Kelebek hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi. Ne kadar denese de asla uçamadı. Adamın iyi niyeti ve yardım severliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken çabanın, Yüce Yaratıcının kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede de kozanın kısıtlayıcılığından kurtulduğu anda uçmasını sağlamak için seçtiği yol buydu. Bazen yaşamda tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey çabalardır. Eğer yüce yaratıcı, yaşamda herhangi bir çaba olmadan ilerlemenize izin verseydi, o zaman bu anlamda sakat kalırdık. O zaman olabileceğimiz kadar güçlenemezdik. Ümit Ünlü Erkek Pansiyon Müdür Yardımcısı
10 SİVRİHİSAR I TANIYALIM Sivrihisar, Eskişehir'in en büyük ilçesidir. Nasrettin Hoca, Yunus Emre, Aziz Mahmut Hüdai, Hızır Bey gibi çok önemli Türk büyükleri ilçemizden çıkmıştır. Ankara ya 135 km. Eskişehir e 95 km. uzaklıktadır. 1912 yılına kadar Ankara'ya, 1912 yılından sonra Eskişehir'e bağlanmıştır. Sivrihisar, 1289 tarihinde Osmanlı hâkimiyeti altına girdi. Sivrihisar halkının soyu Oğuz Türkmen aşiretinin devamıdır. Ankara, Eskişehir ve İzmir yollarının kesişme noktası üzerinde duran Sivrihisar, dikkati ilk önce, mızrak gibi göklere kadar uzanan yüksek, sivri kayalıklarıyla çekiyor. İsmini de bu kayalıklar veriyor şehre. Kayalıklar arasında, taştan sokakları ve eski evleri sadece görünen yüzü. Kökeni Anadolu da ilk Türk uygarlığı olan Etiler e kadar dayanan şehir, buram buram tarih kokuyor. Tipik Anadolu şehirlerinin bütün özelliklerini barındıran Sivrihisar, aynı zamanda ünlü Kral Midas ın da memleketi Genellikle Türkmen gelenek ve görenekleri hâkimdir. Eskişehir ticaretinde söz sahibi çok Sivrihisarlı bulunmaktadır. Etiler devrinde Sallpa olan adı, M.Ö 700 lerde Frigler in yerleşme yeri olunca Spalya ya dönüşmüş. Şehrin bir diğer özelliği, o dönemin meşhur Kral Yolu nun üzerinde bulunmasıdır. Kral Yolu, ilçe sınırları içindeki Pessinus tan geçmektedir. Şehrin 10 km. güneyinde bulunan Pessinus, şimdilerde geçimi tarım ve hayvancılığa dayanan Ballıhisar Köyü. Bizanslılar zamanında ise JÜSTİNİANA- POLİS adını almıştır. Bizans ın en güçlü imparatoru olan JÜSTİNYEN ilçemize adını vererek burayı Hıristiyanlığın merkezi haline getirmiştir. M.S. 800 yıllarında dini yönden önce piskoposluk, sonra da metropolislik görevlerini yapmıştır. Bu devre ilişkin eserler ilçemizde bulunmaktadır. 1074 yılında Sivrihisar a Selçukluların yerleşmesi ile birlikte ilçenin adının KARAHİSAR olduğu bilinmektedir. Bu devirde birçok camii, medrese, hamam gibi eserler yapılmıştır. ZAİMAĞA KONAĞI Sivrihisar, 1922 Mart ayında çok hareketlidir. Başkomutan Mustafa Kemal in ve İsmet Paşa nın katılımları ile Zaimağa Konağı nda savaşa dair çok önemli kararlar alınır. Bu arada Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri tarafından yapılan ateşkes teklifini görüşmek ve verilecek cevabı karara bağlamak üzere İcracı Vekiller Heyeti ni (Bakanlar Kurulu nu) Sivrihisar a davet eder. 24 Mart 1922 de Zaimağa Konağı nda Bakanlar Kurulu toplantısı yapılır. Bu toplantı Ankara dışında yapılan ilk Bakanlar Kurulu toplantısı olarak tarihteki yerini alır. ERMENİ KİLİSESİ 1881 yılında yapılan kilisenin iki tarafında çan kuleleri bulunmaktadır. Kızıl kesme taştan yapıldığı için Kızıl Kilise de denilen yapı belli belirsiz fresklerle bezelidir. Kilisenin arka kısmında vaftiz odası, güney kısmında papaz odası bulunuyor. Kilise nin kitabesinde şunlar yazılıdır: Cemaat üyelerinin yardımlarıyla kutsal OKULUMUZ & ÖĞRENCİ YURDUMUZ üçlü (SURP YERRORTUTYUN) adına bir kilise inşa edildi. Patrik Nerses hükümranlığında, Sivrihisar ın imanlı cemaati, Minteş Panoyat mimarın 1881 de unutulmaz eseri Surp Yerrortutyun Kilisesi inşa edildi şeklinde bir yazı bulunuyor. Emine ATALAY / 10 - A
11 BAHAR SENDROMU: ÜSTÜME GELME BAHAR! Nida Yılmaz Kız Pansiyon Müdür Yardımcısı Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım Böyle havada âşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum. Şiir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti Beni bu güzel havalar mahvetti Orhan Veli KANIK Karlı, buzlu, sisli, dumanlı havalar gidiyor. Kışın soğuk havaları yerini yağışlı, ılık havalara bırakıyor. Kasvetli kış mevsiminden çıkıyoruz. Bahar geliyor. Güzel, sıcacık, aydınlık günler yakında.. Çok yakında ağaçlar çiçeklerle donanacak, kelebekler uçuşacak, kuşlar cıvıldayacak etrafımızda. Aman dikkat, bahar üstünüze gelmesin: çarpabilir! Sonra şair gibi sizi de mahvedebilir bu bahar havası Bahar Sendromu Nedir? İnsanın içinde yaşadığı çevre ve iklim değişikliklerinin organizmayı etkilemesiyle oluşan, fizyolojik ve psikolojik belirtilerle tanımlanan bir tür bahar çarpması! Hava ve mevsim değişikliklerinin insan biyo-ritmini olumsuz etkilediği bilinir. Kıştan çıkan vücudumuz, baharın düzensiz ısı durumlarına göre kendini ayarlamakta güçlük çekebilir. Vücudun hormonal dengesi bozulabilir. Üstelik bahar aylarında havadaki elektrik yükü artar. Hızlı ısı değişiklikleri pozitif yanlar kadar negatif yüklü iyonlarında artmasına yol açar ve bu durum var olan ya da potansiyel şikâyetlerimizi tetikler. Alerjik reaksiyonlar, solunum yolu hastalıkları, kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları, stres ve kaygı gibi Bahar Sendromunun Belirtileri Nelerdir? Bahar sendromu, genellikle bahar yorgunluğu olarak da ifade edilir. Çünkü daha çok halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları, uyku isteği gibi şikâyetler gözlenir. Aşağıdaki belirtilere bir göz atalım isterseniz; - Sürekli bir halsizlik, yorgunluk, bitkinlik - Adele ve kas ağrıları - Hareket etme isteksizliği, enerji eksikliği - Çalışamama, çalışmaya konsantre olamama - Okula/işe devamsızlıkların artması, geç kalma, izin isteme - Sürekli olarak uyuma isteği, uykusuzluk - Sinir gerginliği, stres, toleransın azalması - Mutsuzluk, isteksizlik, sıkıntı - Baş ağrıları - Alerjik reaksiyonlar Tüm bu belirtiler, hepsi değilse de bir kaçı, ilköğretim çağındaki çocuklarda da görülebilir. Özellikle sınav dönemlerinin yaklaşması, S.B.S veya O.K.S nin gündeme oturması ile kaygı düzeyi yüksek, hassas bünyeli ya da sinirli çocuklarda bahar sendromu daha belirgin bir tablo olarak ortaya çıkabilir. Öğretmenlerin sınıflarındaki öğrencilerde bu mevsimde meydana gelen değişimlere duyarlı olmaları, yukarda sıralanan belirtilerin ne kadar sıklıkla ve ne yoğunlukta görüldüğünü değerlendirmeleri gereklidir. Neler Yapılmalı? Beslenmeye Dikkat: - Meteorolojik değişiklikler yüzünden vücuttaki su oranında bozukluklar görülebildiği için bol su içilmeli. - Taze meyve, sebze daha çok tüketilmeli. - Özellikle B ve C vitamini zengin yiyecekler (örneğin domates, patates ve kayısı gibi) alınmalı. Düzenli Uyku ve Dinlenme: - Velilerin, öğrencilerin uyku düzenine dikkat etmeleri ve özellikle erinlik çağında, hızlı büyüme mevsimi de olan bahar aylarında, dinlenme ve yeterli uyumaları konusunda özenli olmaları önerilmelidir. Etkinlikler: - Özellikle öğrencilerin derse girmeden önce veya ders başlangıcında derin nefes alma ve birkaç dakikalık egzersiz yapmaları sağlanabilir. - Derste dikkat dağılıp, isteksizlik arttığında hemen bir şarkı molası verilip enerji toplanabilir. - Nefes egzersizleri, gevşeme egzersizlerine gereksinim duyuldukça yer verilebilir. - Derslerde daha çok öğrencileri aktif kılacak yöntem ve teknikler tercih edilebilir. - Okulda bahar şenlikleri gibi etkinliklerle bu belirtiler enerjiye ve aktiviteye dönüştürülebilir. - Dershanelerin havalandırılmasına özen gösterilebilir, öğrencilerin temiz hava ve bol oksijen almaları sağlanabilir. - Sınav kaygısı yüksek çocuklarda kaygıyı azaltma yöntemleri konusunda psikolojik danışma oturumları düzenlenebilir. - Baharın güzelliklerine odaklanmak, yaşamı sevmek ve geleceğe yönelik mutlu hayaller üzerinde sınıf içi paylaşımlara fırsat verilebilir. - Piknik düzenlemek, yürüyüş yapmak, doğadaki değişiklikleri gözlemek için etkinlikler gerçekleştirilebilir. - Okul rehberlik servisi bahar sendromu ile ilgili bilgi verme, okul panosunu bir süre bu konuya ayırma, öğretmen ve velilerin dikkatini çekme konusunda çalışmalar yapabilir. - Bahar sendromu belirtileri yoğun ve belli bir süre devam eden öğrencilerin psikolojik danışma uzmanına başvurması, gerekirse tıbbi bir kontrolden geçmesi için ilgili profesyonellere (Örn. Dâhiliye, psikiyatri) refere edilmesi gerekebilir. Tüm bu önerilere öğretmenler, kendi sınıfındaki öğrencilerinin yaş ve gelişim özelliklerine göre yer verebilir, kendileri de farklı alternatifler yaratabilir. Eğer sınıflarında alerjik bünyeli öğrencileri varsa öğretmenlerin bahar aylarında çayır polenlerinin ve çiçek tozlarının yarattığı bahar alerjileri ni de dikkate almaları gereklidir. Evet, bu güzel havaların öğrencilerimizi mahvetmesini istemiyorsak, öğretmen ve veli olarak çocuklarımızın üzerinde baharın yansımalarını gözlemleyelim ve yanlarında duralım; bahar çarparsa, yıkılmasınlar! Prof.Dr. Binnur YEŞİLYAPRAK
12 ÖĞRETMEN OKULLARI NIN AÇILIŞININ 165.YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADIK Ben bir öğretmenim. Fatih'in, Yavuz'un torunu, Yıllar geçse değişse de zaman, Asla unutmam soyumu. Size ecdattan haber getirdim. Unutmayasınız diye. Öğretmen Okullarının Açılışının 165. yıldönümü nedeniyle yapılan kutlamaların ilk bölümü, 15 Mart 2013 saat 14.00 te Fahri Keskin Anadolu Öğretmen Lisesi, Orhan Keskin Konferans Salonu nda başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı nın ardından önce Fahri Keskin Anadolu Öğretmen Lisesi Okul Müdürü Mehmet Öz, ardından Sivrihisar İlçe Milli Eğitim Müdürü Dursun Yavuz konuşmalarını yaptı. Dereceye giren kompozisyon ve şiirin okunmasından sonra Fahri Keskin Anadolu Öğretmen Lisesi öğretmenlerinin hazırlamış olduğu etkinlikler sunuldu. İlçe çapında düzenlenen kompozisyon yarışmasında 1. ve 3. Dereceler okulumuzdan çıktı. Birinci Emine Atalay, 3.ise Elif Pınar Can oldu. İlk etkinlik, İngilizce Öğretmeni Ayşenur Dizkara ve İngilizce Kulübü nün hazırladığı Kırmızı Başlıklı Kız adlı İngilizce drama idi. İkinci etkinlik ise Gülom adlı şiirin okunmasıydı. Öğrencimiz Orhan Kapaklıkaya ya, Müzik Öğretmenimiz Dilay Banu Yılmaz ve 10.sınıf öğrencileri eşlik etti. Aynı zamanda öğrencimiz Orhan Kapaklıkaya, ilçede düzenlenen Şiir Okuma Yarışması nda birinci olmuş ve yarışmanın Eskişehir de düzenlenecek ikinci etabında ilçemizi ve okulumuzu temsil etmeye hak kazanmıştır. Ben bir öğretmenim. Zamana dur diyecek kahramanlar yetiştirmeye geldim. Yağız delikanlılara hasret kalmış milletime, Şeyh Şamil'ler, Sütçü İmam'lar, Şahin Bey'ler ve Nene Hatun'lar... Hediye etmeye and içtim. Aydınlık geleceğe yelken açalım diye... Dünyanın her yerinde, eğitim olgusunun vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilen öğretmenlerimiz için büyük anlam taşıyan Öğretmen Okullarının 165 inci Kuruluş Yıl Dönümü için düzenlemiş olduğumuz etkinliğimize hoş geldiniz der, hepinizi kurumum adına saygı ve şükranlarımla selamlarım. Okul Müdürümüz Mehmet ÖZ ün 16 Mart Öğretmen Okulları nın Kuruluşunun 165. yıldönümü için yaptığı açış konuşmasından bir bölüm
13 Diğer bir etkinlik, Müzik Öğretmenimiz Dilay Banu Yılmaz ın yazıp bestelediği Fahri Keskin Anadolu Öğretmen Lisesi Marşı ve hazırladığı çok sesli koroydu. Müzik etkinliğinin ardından Beden Eğitimi Öğretmeni Âdem ÖZUZMA ve Almanca Öğretmeni Feyza YALÇIN yönetimindeki Folklor Gösterisi yer aldı. Koro, marşın ardından Üsküdar a Giderken, Kızılcıklar Oldu mu? gibi parçalarını seslendirdi. Programımızın ikinci kısmı, aynı gün saat 19.00 da başladı. Gülom şiirinin okunmasının ardından, sırayla çok sesli koro, Kırmızı Başlıklı Kız adlı İngilizce Drama ve Ay Işığında Şamata adlı Tiyatro Gösterisi ile konuklar keyifli iki saat geçirme imkânı buldular.
TİYATRO KULÜBÜ 14 TİYATRO KULÜBÜ NÜN OYNADIĞI OYUNLAR 2011-2012 ÖĞRETİM YILI DÜĞÜN DERNEK Yazan: Feridun AKYÜREK Yöneten: Berna DEMİREL 2012-2013 ÖĞRETİM YILI AY IŞIĞINDA ŞAMATA Yazan: Haldun TANER Yöneten: Berna DEMİREL Dramaturg: H.Hüseyin KILINÇ Sahne Tasarım: Işık ERGEN Bahar DEMİREL T. Dili ve Edebiyat Öğretmeni 2010-2011 ÖĞRETİM YILI DÖNÜŞ İLE İBRAHAM Yazan: Durali DOĞAN Yöneten: H.H. KILINÇ
TİYATRO KULÜBÜ 15 HABABAM SINIFININ MÜFETTİŞİ HÜSEYİN ŞEVKİ TOPUZ LA GERÇEK ADIYLA ERGİN ORBEY LE HAYAT VE SANAT ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ Bugüne kadar sinema ve tiyatro alanına önemli katkılarınız oldu. Ben Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz oyunu ile başlamak istiyorum. Siz bu oyunu sinemaya uyarladınız. Yönetmenliğini yaptınız. Bize bu eserin öyküsünden ve filminden bahseder misiniz? Büyük Usta Aziz Nesin, ruhen yaşayan; ama hukuken yaşamayan bir adamın öyküsünü anlatmıştı. Biz de bunun filmini yapmaya karar verdik. Önce Yaşar tipini oynaması için Rüştü Asyalı yı düşündük. O dönem Rüştü Asyalı Keloğlan filmini çekiyordu. Yoğunluğu nedeniyle oynayamadı. Prodüktörümüz Kemal Sunal ı düşündü daha sonra. Kemal Sunal da o dönem yeni yeni meşhur oluyordu. Ertem Eğilmez ile çalışıyordu ve başka projeleri vardı. Kemal Sunal da olmayınca Metin Akpınar ı düşündük. Aziz Nesin: Olmaz. dedi. Benim yazdığım Yaşar daha ufak tefek bir adam. En son Halit Akçatepe de karar kıldık ve Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz filmine onunla başladık. Senaristlik, yönetmenlik ve oyunculuk yaptınız. Hepsinde de oldukça başarılıydınız. Siz kendinizi hangisinde daha mutlu hissediyorsunuz? Sinema çok başka bir sanattır; ama ben yine de benim için tiyatronun önemi çok büyük. Turgut Özakman ın tiyatro için çok güzel bir sözü var: İnsanı insana insanla insanca anlatma sanatıdır. Yani tiyatro olması için önce insan olması gerekir. En az iki oyuncu ve seyirci olmalıdır. Tiyatroda oyuncu vardır, sinemada ise bunun yerini yönetmen alır. Aslında her şeyin filmi yapılabilir: bir sincabın, bir kayanın, belki bir masanın... Yine de tiyatro daha önce geliyor. Belki de sahnenin tozunu yutanlar bir daha oradan ayrılamıyorlar. Birçok filmde yönetmenlik ve oyunculuk yaptınız. Oyuncu olarak görev aldığınız filmlerden belki de en unutulmazı Hababam Sınıfı ndaki müfettiş Hüseyin Şevki Topuz tipidir. Bize bu tipin nasıl doğduğundan bahseder misiniz? Müfettiş tipi, Aziz Nesin in bir öyküsünden esinlenerek çizilmiş bir tiptir aslında. Her şeyi karıştıran bir tiptir ERGİN ORBEY (1936 2012) Hüseyin Şevki Topuz. Soruların cevaplarını belli bir sırayla öğretilen öğrencilere soruları başka bir sırayla soran müfettiş, bu sayede komik durumların ortaya çıkmasına neden olur. Aziz Nesin ustalığını gösterip yazmış, ben de onu oynamaya çalıştım. Biliyorsunuz Hababam Sınıf ının aynı adla yeniden sinema filmi yapıldı. Klasikleşmiş filmlerin yeniden sinemaya uyarlanması konusunda ne düşünüyorsunuz? Bunu doğru buluyor musunuz? Aslında doğru bulmuyorum. Hababam Sınıfı nın tekrar sinema filminin yapılması konusu gündeme geldi. Kartal Tibet bana müfettişi oynar mısın? Diye sordu. Kartal Tibet iyi bir tiyatrocudur, okuldan da arkadaşımdır. Buna rağmen oynamam, dedim. Sen de oynama, dedim. Eskisi gibi olmayacağını, eski tadı vermeyeceğini biliyordum. Nitekim de olmadı. Çünkü o kadro bambaşkaydı. Adile Naşit, Münir Özkul, Kemal Sunal, Halit Akçatepe ve daha nice büyük isimler bir araya gelmişti. 1970 li yıllar sinema ile iç içe olduğunu yıllar. Ardından sinemayı bırakıp tiyatroyla ilgilendiğini görüyoruz. Bu geçişte ne etkili oldu? Sinema İstanbul da yapılır. Sinema ile İstanbul da otururken ilgileniyordum. Ankara ya gelince tiyatroyla daha fazla ilgilenmeye başladım. Çünkü Ankara da sinema yapılmaz, tiyatro yapılır. Peki, 1970 li yıllarda sinemayla yakından ilgilenmiş biri olarak dönemin sinema anlayışını ve oyuncularını nasıl buluyorsunuz? O yıllarda sinema önemliydi. Çünkü henüz teknolojinin özellikle televizyonun hayatımızdaki yeri bu kadar fazla değildi. Seyirci sinemaya giderdi. Sinema dönemin eğlence ihtiyacını karşılamada başlarda yer alıyordu. Televizyon, işte bu sinema seyircisini aldı götürdü. Oyunculara gelince bazıları sinemada varlıklarını devam ettirdi. Bazıları da kayboldu. Sanırım sinemada oyuncular arasında güçlü bir dayanışma yok. Birçok tiyatro oyununda görev alınız: Resimli Osmanlı Tarihi, Ocak, Müfettiş, Bernarda Alba nın Evi, Ay Işığında Şamata, Kuva-yı Milliye Destanı, Belgelerle Kurtuluş Savaşı bunlardan birkaçı. Böyle büyük ve önemli prodüksiyonlara başlarken korku ve tedirginlikleriniz oldu mu? Aslında hiç olmadı. Çünkü yönetmen olarak oyuna başlarken oyunun güzel olacağını görüyordum. Nitekim yanılmadım da. Görev aldığınız bu tiyatro oyunlarından hangisi sizin için daha özeldi? Aslında ben güzel ve doğru olan her şeyi çok severim ki bu ikisi birbirinden farklıdır. Slavski nin bir lafı vardır: Bir rolü güzel de oynayabilirsiniz, çirkin de; ama doğru oynamanız önemli. Benim için de aynı şey geçerli. Hem güzel hem de doğru olmalı. Siz şu an hayal ettiğiniz noktada mısınız? Daha yapmalıyım dediğiniz işler var mı? Hayat bitmez; ama şu an öğretmenlik yapıyorum. Öğrencilerime bir şeyler öğretmeye çalışıyorum. Şu an bunu dışında yapmayı düşündüğüm bir şey yok. Çünkü bu bana yetiyor. Eskişehir, 2011
TİYATRO KULÜBÜ 16 ESKİŞEHİR 3.LİSELER ARASI TİYATRO FESTİVALİ NDEN DÖRT ÖDÜLLE DÖNDÜK Milli Eğitim Müdürlüğü, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Eskişehir Kent Konseyi Kültür Sanat Çalışma Grubu ve ESGROUP protokolü ile hazırlanan geleneksel hale gelmiş 3.Liseler arası Tiyatro Festivali 5 Mayıs 2013 te başladı. Festival kapsamında on üç lise, 5-25 Mayıs tarihleri arasında oyunlarını sergiledi. Okulumuz da, Haldun Taner in yazıp Berna Demirel in yönettiği Ay Işığında Şamata adlı oyunu, 15 Mayıs 2013 tarihinde Turgut Özakman Sahnesi nde sergiledi. Böylece festivale ilk kez ilçeden bir okul katılmış oldu. Adalar mevkiinde toplanan yaklaşık 270 lise öğrenci, kostümleriyle ve müzik eşliğinde Hamamyolu na yürüdü. Anadolu Dans Grubunun sunduğu halk oyunları gösterisinin ardından, kortej yürüyüşü gerçekleştirildi. Şenlik, 25 Mayıs 2013 tarihine kadar devam etti.
17 ALMANCA WİR GEBEN UNSEREN LEHRERN DİE ZEUGNİSSE Feyza YALÇIN Almanca Öğretmeni Wir haben unseren Lehrern Zeugnisse gegeben Wer ist nett? Wer ist gerecht? Wer ist freundlich? Wer ist streng? Wer ist hilfsbereit? Wer hat sympatisch? Wer hat Humor? Wer hat Geduld? Wer erklart gut? Wer ist komisch? Wer ist schick? Wer ist autoritar Wie haben im Deutsschunterricht unseren Lehrern die Noten gegeben. Diese Noten kann man nach dem Notensystem in Deutschland oder in der Türkei Sein. Nun wissen wir das 11- DİL Kreuzworträtsel - Bulmaca 1. sapmak 2. trafik ışığı 3. çıkıs 4. benzin 5. otoyol 6. araç 7. ehliyet 8. Hız 9. hız tahdidi 10. Yön 11. şehir haritası 12. benzin almak 13.kara yolu haritası 14.petrol istasyonu 15.trafik kuraları(plural)
18 İNGİLİZCE KULÜBÜ NÜN ÇALIŞMALARI Ayşenur DİZKARA İngilizce Öğretmeni Bahadır SARI İngilizce Öğretmeni Nuray VAROL İngilizce Öğretmeni TİME TO SMİLE Hazırlayan: Ayşenur DİZKARA OUR TEACHERS WITH ADJECTIVES Mehmet ÖZ Hasan Hüseyin KILINÇ Ümit ÜNLÜ : beyond the adjectives! : godfather! : the most economist Ankarian :) Nida YILMAZ : the most markafonik :) Feyza YALÇIN : the most colorful :) Nuri SAKARYA : the funniest :) Fuat ÇINAR : the most devoted.. S.Aslı Çınar :the most rhythmic :) Bahadır SARI : the most smiling :) Berna DEMİREL : the sweetest! H. İbrahim DEDEMEN : the most historic:) Mehmet KOKKOKOĞLU : the most dedicated. Dilay Banu YILMAZ : the most melodiccc :) Işık ERGEN : the artist :) Ayşenur DİZKARA :the most pop-eyed! :) Nuray VAROL :the most photocopier :) Duygu ÜLGER :the most emotional.. Nezaket SEVİM : the kindest :) Uğur Çetin NİŞLİ : the most chemical :) Sercan USLU :the calmest Kemal KUŞlAR : the most Japanic :) Fatma TALİ : the most philosophic Dictionary > beyond: ötesinde dedicated: adanmış > devoted: fedakar, adanmış calm: sakin > kind:nazik,kibar pop-eyed: patlak gözlü > emotional: duygu lu,hassas chemical: kimyasal
İNGİLİZCE KULÜBÜ 19 SEVGİ TILSIMI Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Bütün çiçekleri getirin buraya, Öğrencilerimi getirin, getirin buraya, Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer Bütün köy çocuklarını getirin buraya, Son bir ders vereceğim onlara, Son şarkımı söyleyeceğim, Getirin, getirin Ve sonra öleceğim. Şefik Öğretmenin hasta yatağında ölümünden önceki son sözleridir bu dizeler. Nasıl bir meslek ve öğrenci aşkıdır bu. Sanki muallimin içinde çok büyük bir volkan patlamış ve o volkanın külleri hem onu hem de bizleri yakmıştır. Bu samimi dizelerden anlaşıldığı üzere, öğretmenlik sevgi üzerine kurulan kutsal bir vazifedir. Zaten sevgisiz bu kâinatta ne olabilir ki? Büyük âlim Yunus Emre nin söylediği gibi: Yaratılanı severim yaratandan ötürü. Yaratılanı seveceksin ki yaratıcıya ulaşacaksın, seveceksin ki yetiştirdiğin çiğdemler mis gibi kokacak. Tabii ki çiçeklerine su vereceksin, güneş gibi ısıtacaksın ama her şeyden önce onları bütün kalbinle seveceksin. Gerekirse anne, baba olacaksın yarım kalan sevgileri tamamlayan, doktor olacaksın kalbi yaralarını saran, şoför olacaksın yolcularını sağ salim diledikleri yerlere ulaştıran, polis olup kalkan olacaksın dünyanın tüm pisliklerine karşı, müteahhit olacaksın en şiddetli depremlerde binaların yıkılmayacak. Fakat her şeyden önce adam gibi adam olacaksın ki topluma faydalı bireyler yetiştirebilesin. Sadece somut kavramlarla uğraşmayacaksın, mesleğinin tadına varabilmen için yeri geldiğinde ruh olup beyinlere gireceksin. Ulu önderin: Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk öğretmenin, çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır. söylevinde olduğu gibi toplumla duygusal bağlarını koparmayacaksın. Sadece Matematik, Türkçe öğretmekle işin bitmeyecek, aynı zamanda öğrencilerinin iç dünyalarına girecek ve onların yaşam koşullarını iyi tanıyacaksın. Sabırlı olacaksın, bir tohumun yeşerip olgunlaşması gibi, Hz. Eyüp misali. Bir annenin bebeğini büyük bir hasretle kucakladığını hayal edeceksin. Sonra eserini titizlikle bitirmiş bir heykeltıraşı düşüneceksin, sende onun gibi elerlinle yoğurduğun şaheserin karşısına geçip, büyük bir keyifle anlamlı gözlerle izleyeceksin eserini. İşte o an ne para nede mal mülk aklına gelecek. Sadece gülümseyerek gözlerinin kapanacak. Fedakâr olacaksın, Van ilinde elim bir yer sarsıntısı sonucu kaybettiğimiz eğitim neferleri gibi. Eminim en büyük hayalleri yüksek vazifelerini ifa etmek ve geçimlerini sağlayabilmekti; ama olmadı eğitim şehitleri arasına katıldılar. Dağlara kaldırılsan bile fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştireceksin. Her şeye rağmen asla yılmayacaksın,, çünkü fedakârlık, sabır bizlerin ruhuna mıh gibi çakılmış kutsi özelliklerdir, aksi halde bu mesleği tercih etmeyeceksin. Kısacası bilgiye önem vererek, bilene saygı duyacaksın. Mustafa Kemal in: Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir. sözünü iyi kavrayacaksın. Örf ve adetlerini, geldiğin yeri unutmayacaksın. Saygı duyarsan saygı görürsün, seversen sevilirsin. Mademki sevgi üzerine Yunus Emre ile başladım yine onun güzel bir sözüyle cümlelerime nokta koymak istiyorum: Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz. Bahadır SARI İngilizce Öğretmeni Which sentence expresses you best? *Success is the ability to go from one failure to another with no loss of enthusiasm. *Don t let your fears stand in the way of your dreams! *Gravity can not be made responsible for two people falling in love. (Albert Einstein) *Are you rich? I m single! *An apple a day keeps the doctor away! *A friend in need is a friend indeed. *Brain cells come and brain cells go, but fat cells live forever :)) *Time is the best teacher ; Unfortunately it kills all its students :s... Başarı, hevesini kaybetmeden bir başarısızlıktan diğerine gidebilmektir. Korkularınızın hayallerinizin önünde durmalarına izin vermeyin. İki insanın âşık olmasından yerçekimi sorumlu tutulamaz. Günde bir elma doktoru uzak tutar İhtiyacın olduğunda yanında olan arkadaş geçek bir arkadaştır. Beyin hücreleri gelip geçici, yağ hücreleri ise hep sizinledir Zaman en iyi öğretmendir; ama tüm öğrencilerini öldürür
İNGİLİZCE KULÜBÜ 20 Selma TÜRE İngilizce Öğretmeni Belli bir noktadan başlayarak dairesel bir hareketle aynı noktaya varma olarak tanımlanabilecek dönme hareketi; mikrokozmdan makrokozma tüm evreni kuşatan ritmik bir harekettir. Evrenin merkezinde bulunan insanoğlunun yaşam serüveni de dramatik bir şekilde dairesel bir hareketle adeta evrenin ritmini tamamlamaktadır. Anne karnında neredeyse tam daire şeklinde konumlanarak en huzurlu günlerini yaşayan bebek; dünyaya gelmekle kaybettiği huzuru, annesinin salladığı beşiğin yarı-dairesel hareketindeki ritimde bulmaktadır. Böyle başlayan yaşam serüveni, normal şartlar altında döngüsel bir hareketle ikinci çocukluk dediğimiz yaşlılıkla sona ermektedir. Çevresindekilerin bakımına muhtaç bir şekilde başlayan yaşam, yine aynı şekilde sonlanmaktadır. İnsanın serüvenini yedi döneme ayıran William Shakespeare; The Seven Ages of Man (İnsanoğlunun Yedi Dönemi) adlı şiirinde bu dönemi şöyle tanımlamaktadır: Last scene of all. Bu macera dolu öyküyü sonlandıran en son sahne: That ends this strange eventful history, ikinci çocukluk ve yalın bir bilinçsizliktir. Is second childishness and mere oblivion, dis yok, göz yok, tat yok, yok da yok Sans teeth, sans eyes, sans taste, sans every thing. DÖNMEYE DAİR İnsan bu noktaya geldiğinde fiziksel olarak başlangıca dönse bile ruhsal olarak bambaşka biridir. Kısır bir döngüyle değil, aksine doğurgan bir döngüyle tamamlamıştır serüvenini. Bilinçli tercih ve bilinçli vazgeçişleriyle, bilinçli yoksunluklarıyla bir hoş seda bırakarak terk eder sahneyi. Bilincini kullanamayanlar ise hep yarım kalmış hayatlardan dem vururlar geç kalmışlığın çaresizliğiyle Yukarıda değindiğimiz son gelmeden önce, hayat hala devam ederken, anın hakkını veremeyenler için gelecek, umutla beraber kaygıları da koynunda taşımaktadır. Belki de bu yüzden geçmiş zamanlar çoğu insan için güvenli bir sığınak olmaktadır. Geçmişe ve gençliğe dönme arzusu, dönüşleri adeta kutsayan bir algılamayı doğurmuştur. Dilimizde; özüne dönmek, yuvaya dönmek, köyüne dönmek vb eylemler olumlu anlam yüklediğimiz eylemlerdir. Ancak bu dönüşler, kolay ve çabuk olan dönüşler değildir. Yaşanan olayların kazandırdığı tecrübe, acıların tortuları; ama yine de umudun ışıltılarıyla gerçekleşirler. Bu dönüşleri bekleyenlere düşen şey ise sabırdır. Tıpkı Behçet Necatigil in Varsa Ev adlı şiirindeki ev gibi: VARSA EV Varsa yoksa sokak İnsan o yaşlarda Gözü beni görmez Gece gündüz dışarıda. Yok, kıl kadar değerim Öyle olsun! Ben beklerim Kısa veya uzun. Oğullar uzaklaşır, kızlar uzaklaşır Bir zaman için benden, Oluruna bırak, gençtir, derim, Hevesini alsın sokaklardan. Bensiz olamazlar, dönerler Çok denedim. Ben büyüğüm, affederim Ben evim. Modern hayatın keşmekeşinden ve günlük hayatın yoğunluğundan dolayı doğadan uzaklaşan insanın farkındalığı azalmaktadır. Oysa biraz durup etrafına bakabilse; her yanı kuşatan dönme hareketinin kendi gerçekliği de olduğunu görebilecektir. Dairesel bir hareketle birbirini takip eden mevsimler; tıpkı insan yaşamı gibi umutla beraber hüznü ve acılarla sevinçleri birbiriyle mezcederek yerkürenin monotonluktan uzak bir yer olmasına katkıda bulunurken, Aşkın(Transandantal) İzinle diriden ölü, ölüden diri çıkararak isteyene kendini tanıtmaktadır. De facto olarak döngüsel bir yaşam süren insan, belki bilinciyle, belki bilinçaltıyla tarihinin her döneminde dönme eylemine önem vermiştir. Ateş etrafında dans ederek ibadet eden kabile sakinleriyle, cezbeye kapılıp semaya başlayan Mevlana yı bir noktada buluşturan dönme hareketi değil mi? En kutsal mekânda yapılan en kutlu dönüşler; farklılıkları sıfırladıkları, kibir ve bencilliği ezdikleri ve her dönemeçte yeni ufuklara kapı açtıkları için arındırıcı bir özelliğe sahip değiller mi? Son noktayı koymadan evvel kendime dönüyorum ve diyorum ki: Ey ben, ey nefsim! Kaçınılmaz Dönüş gelmeden önce doğru çizgiden ayrılmadan dönüşünü tamamla. ( Dairesel hareketin anlamlı bir şekilde sonlanması için doğrusal bir harekete ihtiyaç duyması nüktesinin derinliğini düşünmek de bir ev ödevi olsun okuyucuya!) Dön baba dönelim!
MATEMATİK KULÜBÜ 21 ASLINDA MATEMATİK EĞLENCELİDİR Fuat ÇINAR Matematik Öğretmeni Aslı ÇINAR Matematik Öğretmeni Nuri SAKARYA Matematik Öğretmeni 12 345 679 x 9 == 111 111 111 12 345 679 x 18 == 222 222 222 12 345 679 x 27 == 333 333 333 12 345 679 x 36 == 444 444 444 12 345 679 x 45 == 555 555 555 12 345 679 x 54 == 666 666 666 12 345 679 x 63 == 777 777 777 12 345 679 x 72 == 888 888 888 12 345 679 x 81 == 999 999 999 Veeee 12 345 679 x 999 999 999 = 12 345 678 987 654 321