taleplerine en sert tepki İngilizler'den geldiği halde İngiliz delegasyonu



Benzer belgeler
Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer


ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

6 Mayıs Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos Büyük Taarruzun başlaması

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

SAYFA BELGELER NUMARASI

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

Devrim Öncesinde Yemen

İngiliz Belgelerinde Kurdistan

I. Dünya savaşı ve nedenleri

İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

Edirne Tarihi - Edirne nin Yaşadığı İşgaller. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

SALTANAT LOZAN ANT.notebook. March 13, 2014 LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI ( 24 TEMMUZ 1923 ) HANGİ KONULARDAN TAVİZ YOK?

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

bakanlarından Rafet Bey'in ABD yetkilileri ile gizlice imzaladığı CHESTER

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK

d-italya nın Akdeniz de hakimiyet kurma isteği

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

TÜRKİYE'NİN SİYASAL ANDLAŞMALARI

ÜNİTE 13 BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ MİLLİ MÜCADELE DE BATI CEPHESİ I İÇİNDEKİLER HEDEFLER

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

İÇİNDEKİLER. Giriş... 1 I. BÖLÜM 19. YÜZYILDA OSMANLI YENİLEŞME HAREKETLERİ VE OSMANLI DEVLETİ NİN SON DÖNEMİNDEKİ DIŞ OLAYLAR

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Türkiye nin Çevresindeki Bölgesel Sorunlar Batı Trakya Sorunu Kıbrıs Sorunu

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp Türk İnkılâbının Özellikleri Atatürk ün İnkılâp Anlayışı...

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası ve Atatürk'ün Ölümü Ünitesi Konu Özeti (yeni)

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

AVRUPA FARMAKOPESĐ GELĐŞTĐRĐLMESĐNE DAĐR SÖZLEŞME

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. (Diadokhlar Dönemi ve İPSOS SAVAŞI)

Sinan MEYDAN : Kürdistan projesine karşı Lozan ve Ankara Antlaşmaları

BÖLÜKYAYLA ORTAOKULU 8. SINIFLAR İNKILAP TARİHİ DENEME SINAVI

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

TARİHİ VE GÜNCEL GELİŞMELER IŞIĞINDA SURİYE: QOU VADİS?

2) Mustafa Kemal in babası Ali Rıza Bey,

Araştırma Notu 15/179

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR?

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ. Youtube Kanalı: tariheglencesi

İŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİNE İLİŞKİN 161 SAYILI ILO SÖZLEŞMESİ

BEDİR SAVAŞI. Nedenleri Savaş Sonuçları UHUD SAVAŞI. Nedenleri. Savaş Sonuçları HENDEK SAVAŞI. Nedenleri. Sonuçları. Kaynakça

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Doğu Akdeniz de, Türk Kıta Sahanlığı Ve Münhasır Ekonomik Bölgesi Derhal İlan Edilmelidir!

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Türkiye ve Avrupa Birliği

Ege Adaları Lozan da Değil Osmanlı Döneminde Verildi Mustafa Kemal Atatürk ve

TÜRKİYE & ADANA İHRACAT RAKAMLARI

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö

ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL ve PROGRAM: MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ-ELEKTRIK-ELEKTRONIK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ DERS BİLGİLERİ. Adı Kodu Dili Türü Yarıyıl

II. MAHMUT ( ) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Pratik

ABD'nin iki seçeneği kaldı: Ya gücünü artır ya da Taliban'a göz yum

BİRİNCİ D NYA SAVAŞI

Transkript:

SEVR ANTLA$MASI L SEVR ANTLAŞMASI I. Dünya Savaşı sonunda 10 Ağustos 1920'de Osmanlı Devleti ile İtilaf devletleri arasında imzalanan barış antlaşması. İttifak devletlerine karşı savaşmış veya savaş ilan etmiş otuz iki devletin katıldığı Paris Barış Konferansı 18 Ocak 1919'da toplandı. Konferansın karar mercii İngiltere, Fransa, İtalya, Amerika ve Japonya başbakan ve Dışişleri bakanlarından oluşan "Onlar Konseyi" idi. Osmanlı Devleti'nin taksimi konusunda tam bir görüş birliği içinde olmayan İtilaf devletlerinden İngiltere'nin talepleri, Yakındoğu'da büyük çapta bir İngiliz üstünlüğü kurmak ve Fransa'nın rekabetçi konumunu düşük bir seviyeye çekm ekti. Fransa ve İtalya savaş sırasında imzalanan gizli antlaşmalara sadık kalınmasını istiyordu. Osmanlı Devleti'ne resmen savaş açmayan ve Yakındoğu'da bir çıkarı olmadığına inanı lan Amerikandelegasyonu ise Wilson Prensipleri uyarınca barış görüşmelerinin şeffaf yapılmasını ve gizli antlaşmaların geçersiz say ı lmasını talep ediyordu. Başkan Wilson'un 8 Ocak 1918' de yayımladığı on dört prensipten on ikincisi, nüfusunun çoğunluğu Türk olan bölgelerde Osmanlı Devleti'nin devam etmesini ve Türk olmayan bölgelerde de halkın oyuna başvurulmasını öngörüyordu. Onlar Konseyi, Osmanlı Devleti'nden tamamen ayrılması düşünülen bölgeleri belirledi. İçinde Arabistan, Suriye, Mezopotamya, Filistin ve Ermenistan ' ın bulunduğu listeye İngiltere ' nin teklifiyle Kürdistan da eklendi. Mondros Mütarekesi'nden sonra Musul'u ele geçiren ve bölgede kendi denetiminde bir Kürt devleti kurdurmaya çalışan İngiltere, Ermenistan ve Mezopotamya arasında bir tampon oluşturarak bölgeyi Türkler'in denetiminden çıkarmayı ve petrol bölgesi Musul'a tamamen hakim olmayı planlıyordu. Düzmece nüfus istatistiklerine dayanarak Trakya ve Anadolu'nun Türk olmadığını iddia eden Yunanistan bütün Trakya'yı, _j adaları ve Batı Anadolu'yu istiyordu. Yunanistan'ın taleplerine en sert tepki İngilizler'den geldiği halde İngiliz delegasyonu Yunanistan'ın Asya'daki taleplerini desteklemeye karar verdi. Bir Yunan aşığı olan ve Yunan Başbakanı Venizelos'un baş savunucusu haline gelen İngiltere Başbaka nı Lloyd George'un, Amerika ve İtalya'nın karşı çıktığı Yunan isteklerini inceleyip değerlendirmek üzere bir uzmanlar kurulu oluşturulması önerisi kabul edildi. Büyük güçlerin çeşitli taahhütlerde bulundukları Ermeniler de Sivas'ın doğusunda kalan Anadolu topraklarının kendilerine verilmesini ve büyük bir Ermeni devletinin kurulmasını talep ediyordu. İngiltere-Fransa, Arap topraklarının dağılımı konusunda da anlaşamıyordu. Toprak taleplerini gizli Sykes-Picot Antiaşması'na dayandıran Fransızlar, Suriye, Kilikya, Lübnan ve Filistin'i istiyordu. İngilizler ise bu antlaşmanın artık kabul edilebilir bir tarafı kalmadığını düşünüyor ve bazı talepleri garantiye alınıncaya kadar Suriye'yi boşaltmak istemiyordu. Bu taleplerin bir kısmı Filistin' e, bir kısmı da Suriye'nin denetimi konusunda Araplar'a yönelikti. Lloyd George, Araplar'la yaptıkları gizli antlaşmalara paralel şekilde savaş sırasında Osmanlı Devleti'ne karşı isyana teşvik ettikleri ve bağımsızlığını tanıdıkları Şerif Hüseyin'in Hicaz Krallığı'nın Paris Konferansı'nda temsilini sağlamıştı. Hicaz delegasyonunu bir savaş gemisiyle Paris'e getiren ve bütün masraflarını karşı layan İngilizler, Emir Pays al'ın bütün iddialarını destekliyordu. Kendisini Arap birliğinin sözcüsü olarak tanıtan Paysal, İskenderun hattının güneyinde kalan bütün topraklar için bağımsızlık istiyordu. Balfour Deklarasyonu'nda dile getirilen yahudilere bir vatan verilmesi sözünü hayata geçirmenin peşindeki siyonistler de Filistin'in Suriye'den ayrılmasını ve kendi yönetiminde bir manda olmasını isteyen İngilizler'in yardımıyla Araplar'la anlaşarak Fransa'yı saf dışı bırakmışlardı. Paysal hem Filistin'in Suriye'den ayrılmasını hem de siyonistlerin göç planını kabul etmişti. İtalyanlar da gizli Londra ve Saint Jean de Maurienne antlaşmalarında vaat edilen İz- mir, Antalya ve Adana'yı istiyordu. Ancak, Anadolu'da kendilerine vaad edilen bölgenin Wilson prensipleriyle bağdaşmadığını da görüyorlardı. Ayrıca İngilizler'in ve Fransızlar'ın talepleri, Türkiye'den ayrılması düşünülen Arap toprakları üzerinde yoğunlaştığı halde, nüfusu Türk olan Anadolu için böyle bir şey geçerli değildi. Dahası, İn giliz ve Fransızlar'ın talep ettikleri topraklar zaten kendi işgalleri altında bulunuyordu. Ayrıca İngiltere ve Fransa, İ talya'nın Adana ve Antalya'yı işgal etmesine de karşı çıkıyorlardı. Bu sebeple İtalyanlar, birden kendilerini Osmanlı Devleti ganimetinden yasal hakları olarak gördükleri payın uzağında buluvermişlerdi. Türkiye'den ayrılacak bölgelerde manda sisteminin uygulanması konusunda ortak karar alınmasını sağlayan Wilson, mandanın Milletler Cemiyeti'nin gözetimi altında bulunmasında ısrar ediyordu. Mandacı gücün seçiminde ilk göz önüne alınacak husus bu topraklarda yaşayan insanların. arzuları olacaktı. Ancak İngiltere'nin, manda hakkının zapteden devletin hakkı olduğunu savunması yüzünden anlaşma sağlanamadı. Konferansın ilk ayı bu tartışmalarla geçti. Yunan taleplerini değerlendiren uzmanlar kurulu 8 Mart'ta nihai raporunu Onlar Konseyi'ne sundu. İngiliz ve Fransız uzmanlar, İzmir ve çevresiyle Ayvalık Limanı'nın Yunanistan'a ilhakına izin verilebileceğini söylerken Yunan istatistiklerini kabul edilir bulmayan ve Rumlar'ın azınlıkta olduklarını ortaya koyan Amerikalı uzmanlar bölgenin Türkiye'den koparılmasına kesinlikle karşı çıkıyorlardı. İtalya ile Yunanistan arasındaki çatışma giderek tırmandı ve müttefiklerinin Yunan yanlısı tutumunu protesto eden İtalya 24 Nisan'da konferanstan çekildi. 29 Nisan'da Antalya'yı ve S Mayıs'ta Marmaris'i işgal ettikten sonra İzmir' e gemi gönderdi. Yunanlılar 11 Mayıs'ta Fethiye'ye çıkınca İtalyanlar da 13 Mayıs'ta Kuşadası'nı ele geçirdiler. Nihayet İngiltere, Fransa ve Amerika'nın desteklediği Yunanlılar 1 S Mayıs 1919'da İz mir'e çıktılar. İtalya da ertesi günü Selçuk'u işgal ederek resmi tepkisini gösterdi. Yunanlılar'ın İzmir'e çıkmasıyla birlikte

SEVR ANTLASMASI Türkler' e karşı sindirme hareketleri başladı. Buna karşılık Anadolu'da yer yer başlamış olan milli direniş hareketi Kuva-yi Milliye'nin öncülüğünde hızla gelişti. Anadolu'nun taksimini tartışmaya açan Lloyd George herkese pay dağıtıyordu. Wilson uzmanlarının raporlarına rağmen Yunanistan'ın etnik taleplerini haklı buluyor ve tam bağımsızlık verilmesini istiyordu. 17 Mayıs'ta konsey tarafından kabul edilen Hint delegasyonunun 70 milyon Hint müslümanının halifeyi İstanbul'da görmek istediğini ve Osmanlı Devleti'nin Anadolu, İstanbul ve Trakya'da korunması gerektiğini söylemesi üzerine geri adım atan Lloyd George, İslam dünyasının dinilideri olarak halife-padişahı İstanbul'da bırakacak formül aramaya koyuldu. İstanbul ve Boğazlar Türkler'den alınsa dahi artık Anadolu'nun parçalanmasına karşı çıkıyordu. zer şartlarla İstanbul'da kalabilirdi. 17 Haziran'da Onlar Konseyi'nde konuşan Sadrazam Damad Ferid Paşa ise müslümanların yaşadığı bölgelerde Osmanlı Devleti'nin korunması gerektiğini belirtti, parçalanınayı veya manda sistemini kabul etmeyeceklerini bildirdi. İtilaf devletleri tam bir çıkınazın içine girmişlerdi. Tartışmaların gergin bir hal alması üzerine Türkiye hakkındaki bütün görüşmeler sessiz bir anlaşmayla ertelendi. Osmanlı Devleti ile yapılacak barış antıaşması da Temmuz-Kasım 1919 tarihleri arasında rafa kaldırıldı. Onlar Konseyi'nde Yakındoğu konularında Japonya pasif kalırken itaıya adeta üvey evlat muamelesi görüyordu. Amerika, Şark meselesinin çözümü konusunda artık sahneden çekildiğine göre anlaşması gereken iki devlet kalmıştı. İngiltere-Fransa önce Eylül Antiaşması'yla Suriye anlaşmazlığını aralarında çözdüler. Suriye ve Kilikya'dan çekilen İngilizler'in yerine Fransızlar yerleşti. İki müttefik diğer konuları da aralarında halletmek üzere 11 Aralık 1919'da Londra'da özel görüşmelere başladı ve Araplar'ın yaşadığı bölgeler hariç Asya' nın Türk bölümü için manda sisteminden vazgeçilmesi konusunda anlaştı. Çözümü en zor olan konu İstanbul'un Türkler'den alınıp alınmayacağı meselesiydi. İngiliz Savaş Bakanlığı ile Hint hükümeti Türkler'in İstanbul'dan çıkarılmasına şiddetle karşı çıkıyordu. Dışişleri Bakanlığı'nın desteğini alan Lloyd George ise Türkler'in Avrupa' dan hemen uzaklaştırılması gerektiğini savunuyordu. Dışişleri Bakanlığı ' nın 30 Ocak 1919'da bölgenin denetiminin uluslararası bir komisyona veya Arnerikan mandasına bırakılacağını taahhüt etmesi üzerine Savaş Bakanlığı, Türkler'in Avrupa'dan çıkarılmasını isteksiz onayladı. Aralık 1919'a gelindiğinde Amerika'nın istanbul manda- Padişah isterse Vatikan'daki papaya bensevr A ntiaşmas ı ' na göre Osmanlı Devleti'nin s ınırla rı a;,.owr--,..,...osmanli DEVLETi o Anı4-a \o ~- /( D E i z N ~ Fran sa' nın nüfuz a ltına almak istedi~ i verler..-ı Rusya'nın ald ı {! ı verler Sevr Antıaşması'na göre sınırlar c===j Osmanlı Devleti'ne bırakılan yerler ~ Boğazlar bölgesi - Yunan istan' ı n aldığı yerler ~ Ingiltere'nin nüfuz a ltına almak istediği yerler IILJII]]!talya' nın nüfuz altına almak istediği yerler ~ YUnanistan'ın nüfuz albna almak istediği yerler - KürtJer'e verilmek istenen yerler [illjill Ermeniler'e verumek istenen yerler ~ ~J~:~a~ab~!~~:~~~s~~;~~~~~~ 2

sını kabul etmeyeceği iyice anlaşıldı. Fransızlar, Türkler'in İstanbul'da kalmasını sağlayacak bir formül bulmaya çalışırken Lloyd George ile Lord Curzon Türk hükümetinin Boğazlar'ın Avrupa yakasında hiçbir siyasi gücü olmaması konusunda ısrar ediyordu. Nihayet İstanbul ve Boğazlar'ın Türkler'den alınarak uluslararası bir komisyonun yönetimine verilmesi kararlaştırıldı. Padişah ve hükümeti de Anadolu'da bir yere yerleştirilecekti. İngiltere-Fransa diğer sorunların çoğunda genel bir fikir birliğine varmıştı. Resmi planlama oturumlarını gerçekleştirmek ve alınan kararlardan İtalya'yı da haberdar etmekten başka yapacakları bir şey kalmamıştı. Londra Konferansı'nın 12 Şubat 1920 tarihinde toplanması kararlaştırıldı. Ancak Fransız lar, henüz resmi bir duyuru yapılmadığı halde İstanbul'un Türkler'den alınacağını aralık sonunda basma duyurdular. Hindistan'dan sorumlu devlet bakanı Edwin Montagu, İstanbul ve Boğazlar üzerinde itibari bir Türk egemenliğini kabul eden 11 Aralık tarihli Bakanlar Kurulu kararına ihanet edildiğini açıkladı. Dünyanın her tarafındaki müslümanlardan hükümet üyelerine ve basın organlarına bildiriler yağmaya başladı. İngiliz hükümeti, 6 Ocak 1920'de Türkler'in Avrupa'dan çıkarılması planını büyük bir çoğunlukla reddetti. Yeni bir taslak hazırlanıp Çatalca hattı Türkiye'nin batı sınırı olarak kabul edildi. Müttefikler, Londra Konferansı'nın açılışından bir gün sonra Osmanlı hükümetine birnota vererek Kilikya'da Kuva-yi Milliye'nin saldırı l arı durdurulmadığı takdirde İstanbul'un resmen işgal edileceğini bildirdi. Lloyd George ile Lord Curzon, Türkler'in gelecekte uslu durmaları isteniyorsa toprağı ele geçirip rehin tutmanın zorunlu olduğunu söyleyerek hemen harekete geçilmesini istiyordu. 16 Mart'ta İstanbul'u resmen işgal eden üç büyükler padişahın otoritesini yıkmak değil güçlendirmek amacıyla geldiklerini ve işgalin geçici olduğunu ilan ettiler. İstanbul'u hala Türkiye'de bırakmak niyetinde olduklarını tekrarlarken, "Eğer büyük çaplı bir huzursuzluk ya da katliam ortaya çıkacak olursa bu karar değişebilir" şeklinde bir de uyarı eklediler. İzmir'in işgali Kuva-yi Milliye'nin Anadolu'da teşkilatianmasını hızlandırdığı gibi İstanbul'un işgali de Anadolu'da yeni bir devlet kurulması sürecini hızlandırdı. Mustafa Kemal Paşa, 19 Mart'ta bir genelge yayımiayarak Osmanlı egemenliğinin sona erdiğini ve Temsil Heyeti'nin ülke yönetimine resmen el koyduğunu duyurdu. 23 Nisan 1920'de Ankara'da çalışmaları na başlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti de milletin yegane temsilcisi olduğunu bütün dünyaya ilan etti. 20 Nisan'da sona eren Londra Konferansı'nda İngiltere - Fransa'nın 11 Aralık 1919 görüş melerinde anlaştıkları hususların çoğu kabul edilerek ortaya bir tasarı metni konuldu. İstanbul konusu büyük bir fikir ayrılığına sebep olmadı. Fransızlar'la İtalyanlar, Türkler'in İstanbul'da kalmasını savundular. "Bu belayı ve potansiyel dert kaynağını Avrupa'dan defetmek gibi büyük bir fır satı şu anda gerçekten de kaçınyar olabiliriz" diyen Lloyd George hükümetinin 6 Ocak tarihli kararına boyun eğdi. Antlaşmaya göre müttefikler Osmanlı hükümetinin İstanbul üzerindeki haklarına ve sı fatlarına dokunulmaması, padişah ve hükümetinin bu şehirde oturması ve bu şehrin Osmanlı Devleti'nin başşehri olması hususunda görüş birliği içinde olduklarını ifade ediyorlardı. Osmanlı hükümeti bu antlaşma ile onu tamamlayan antlaşma ve sözleşmelerin hükümlerine, özellikle ırk, din ve dil azınlıklarının haklarına saygı göstermediği takdirde yukarıda açıklanan hükmü değiştirme hakkını kesinlikle saklı tuttuklarını açıklıyorlardı. Osmanlı Devleti de müttefiklerin bu konuda alacakları bütün kararları kabul edeceğini şimdiden taahhütediyordu (md. 36). Türkiye, ıstıranca Çatalca hattının batısında kalan bütün haklarından ve sıfatlarından Yunanistan lehine vazgeçiyordu (md 84-87). İzmir ili, Kırkağaç, Akhisar, Tire, Ödemiş ve Söke ilçeleri resmen Osmanlı idaresinde kalmakla birlikte yönetimi Yunanistan'a bırakılıyordu. Türk hakimiyetini istihkamlardan birine çekilecek bir Türk bayrağı temsil edecekti. Ayrıca mahalll parlamentoya beş yıl sonra Yunanistan'a katılma hakkı tanınıyardu (md. 65-83). Gelibolu, Tekirdağ, İzmit, Bursa, Biga ve Edremit dahil bütün Marmara kıyıları Osmanlı toprağı olmakla beraber yönetimi milletlerarası Boğazlar Komisyonu'na bırakılıyordu (md. 37-6 I). Türkiye'ye ağır mali, iktisadi, ticari ve askeri yükümlülükler yükleniyordu. Türkiye'nin mail durumunu düzenlemek üzere Türkiye'yi mail açıdan adeta sömürge durumuna getiren yeni bir komisyon kuruluyordu. Eskiden beri var olan Düyı1n - ı Umümiyye de devam edecekti. Türkiye Fas, Tunus, Libya, Sudan, Mısır, Süveyş, Kıbrıs ve bütün Akdeniz adaları üzerindeki haklarından vazgeçiyor (md. 101-122), Hicaz'ın bağımsızlığını (md. 98-100) ve Irak, Suriye ve Filistin üzerinde manda idareleri kurulmasını (md. 94-97) kabul ediyordu. Tür- SEVR ANTLASMASI kiye'nin güney sınırı Ceyhan nehrinin denize döküldüğü yerden başlayarak Osmaniye, Antep, Urfa. Siverek ve Mardin'in kuzeyinden İran sınırına uzanıyordu (md. 27). Londra Konferansı'nda ele alınmayan veya anlaşma sağlanamayan konular 18-26 Nisan 1920 tarihlerinde yapılan San Remo Konferansı'nda karara bağlandı. Ele alınmayan konuların başında Kürdistan sorunu geliyordu. İngilizler'in Şeyh Mahmud idaresinde bir aşiretler federasyonu kurma çabaları bizzat şeyhin giriştiği üç isyanla sonuçlanmış ve pek çok İngiliz öldürülmüştü. İngilizler'in iddialarının aksine Kürtler, Türkler'le birlikte yaşamak istiyordu. İngiliz uzmanlarına göre Kürdistan genel anlamda kabul edilmiş coğrafi bir önemi olmayan müphem bir terimdi. Kürtler'in ait oldukları aşiret dışında pek fazla birlik duyguları yoktu ve büyük bir gücün desteği olmadan yaşamaları imkansızdı. En iyi çözüm şeklinin Türkiye'nin himayesinde yaşamaları olduğu kanaatine varan İngilizler, Kuva-yi Milliye ile birleşmelerinden çekindikleri için Kürtler'i oyalamayı sürdürüyorlardı. Nihayet San Remo Konferansı'nda belli bir dereceye kadar yerel özerklik garantisi verilmesi kaydıyla bölgenin Türkler' e bırakılması planı kabul edildi. Buna göre, ileride belirlenecek Ermenistan'ın güneyinde ve 27. maddede belirtilen Suriye ve Irak sınırlarının kuzeyinde Kürtler'in sayıca üstün olduğu bölgelere verilecek yerel özerkliğin şartları antlaşmanın yürürlüğe girmesini izleyen altı ay içinde İstanbul'da toplanacak İngiliz, Fransız ve İtalyan ortak komisyonu tarafından hazırlanacaktı. Bu plan bölgede yaşayan Süryanl, Keldanl ve diğer etnik ve dini azınlıkların korunmasına ilişkin güvenceleri de kapsayacaktı. Kürtler'in antlaşmanın yürürlüğe girmesinden bir yıl sonra, bölgede yaşayan halkın çoğunluğunun Türkiye'den bağımsız olmak i stediğ ini kanıtlayarak Milletler Cemiyeti Konseyi'ne müracaat etmesi ve konseyin de bu nüfusun bağımsızlığa yetenekli olduğu kanaatine varıp onlara bağımsızlık tanımayı Türkiye'ye tavsiye etmesi durumunda Türkiye bu tavsiyeye uyacağını şimdiden taahhüt ediyordu (md 62-64). Konferans sırasında Ermenile(i de oyalayan ve tantanalı sözlere rağmen Ermeni topluluğuyla samimi olarak ilgilenmeyen büyük güçler Osmanlı Devleti üzerinde yaptıkları taksim planını sekteye uğratacağı endişesiyle Büyük Ermenistan'ın kurulmasından kaçınıyorlardı. En kolay çözüm yolu olarak Ermenistan'ı Amerikan 3

SEVR ANTLASMASI mandasına vermeyi denemişlerse de Amerika kabul etmemişti. Ermeniler'in en büyük savunucusu İngiltere, Kafkaslar'daki varlığının fiili bir Ermenistan mandası sonucunu doğurmasından çekinerek Amerika'dan resmi red cevabı gelmeden 1 S Ağ ustos 1919'da bölgeden çekilmişti. İngilizler'i Ermeniler'i terketmekle suçlayan Fransa da Ermeniler'i koruma bahanesiyle Sykes-Picot Antiaşması'yla kendisine verilen Anadolu topraklarını ele geçirmişti. İki müttefik, 11 Aralık 1919 görüşmelerinde daha küçük bir bölgenin Ermenistan Cumhuriyeti'ne dahil edilmesini kararlaştırmış. ancak Ermenistan'a gerekli olan mall ve askeri destekten kaçınmıştı. Londra Konferansı'nda Ermenistan'ı Milletler Cemiyeti'nin himayesine vererek işin içinden sıyrılmayı denemiş, bu defa da Milletler Cemiyeti böyle bir yükümlülüğün altına girecek askeri ve mali gücünün olmad ı ğını bildirmişti. Nihayet San Remo Konferansı'nda Ermenistan mandasını kabul etmesi için Amerika'ya bir daha müracaat edilmesine, sınırın tesbiti konusunda Wilson' dan ara buluculuk yapmasının istenmesine karar verildi. Amerikan Senatosu, Ermenistan mandasını 1 Haziran 1920'de reddetti. Wilson ise Ermenistan-Türkiye sınırını uygun bulduğu biçimde çizme teklifini kabul etti. Mayıs 1918'de Erivan'da kurulan Ermenistan Cumhuriyeti'ni İngiltere, Fransa ve İtalya 19 Ocak 1920 tarihinsevr Ant i aşması'nı imzalayan heyet (soldan sa~a, Rıza Tevfik, Damad Ferid Paşa, Hadi Paşa ve Reşid Halis) 4 de, Amerika 23 Nisan 1920'de resmen tanıdı. Antlaşmaya göre Türkiye de müttefikler gibi Ermenistan ' ın bağımsızlığını tanıyacağını. müttefikler gibi Ermenistan Türkiye sınırının belirlenmesi işini Başkan Wilson'un hakemliğine sunacağını, onun ileri süreceği bütün hükümleri kabul edeceğini ve Ermenistan'a katılacak topraklar üzerindeki bütün haklarından vazgeçeceğini şimdiden bildiriyordu (md. 88-93). San Remo Konferansı'nda Osmanlı Devleti'ne sunulacak antlaşmaya son şekli verildi. Konferansın hiçbir aşamasında Ankara' daki siyası gelişmeler söz konusu bile edilmedi. Konferansa katılanlar bu hareketle ilgili görünmese de aslında Mustafa Kemal'in bütün programı ve planları gayet iyi biliniyordu. Zaten Mustafa Kemal de sık sık müttefiklerin temsilcileriyle görüşüyor, Türkiye'deki hakim siyasi gücün onun elinde olduğundan kimsenin şüphesi bulunmuyordu. Ankara hükümetini hala muhatap almaktan kaçınan müttefikler İstanbul hükümetinden Paris'e bir heyet göndermesini istediler. Barış antiaşması taslağını 11 Mayıs 1920 tarihinde Ahmed Tevfik Paşa başkanlığındaki Osmanlı delegasyonuna tebliğ ederken bir özetini de basma dağıttılar. Tevfik Paşa, bağımsızlık prensipleriyle bağdaşmayan antlaşma şartlarını kabul edemeyeceğini bildirdi. Türk basını da Türkiye'ye "ölüm cezası " verildiğini yazıyordu. Genelde şartların ağır olduğunu kabul eden ve Türkler'in bunu hak ettiğini savunan İngiliz basını antlaşmanın uygulanamayacağını yazıyordu. Fransız basını antlaşmayı İngiltere'nin büyük zaferi olarak değerlendiriyordu. Antlaşmayı lanetleyen İtalyan basını ise Fransızlar 'ı Yakındoğu 'da İngilizler' e satılmakta suçluyordu. Fransa, antlaşmanın imzalanamaması ihtimali belirince Mustafa Kemal'le anlaşarak 30 Mayıs'tan itibaren geçerli olmak üzere yirmi günlük bir ateşkes imzaladı. Ateşkesin Fransa ile İngiltere'nin arasını açabileceğini düşünen Tevfik Paşa müttefiklerle görüşmeleri uzatmaya çalışıyordu. Lloyd George ise İstanbul hükümetini antlaşmayı imzaya zorlamak için Yunanistan'ın sını r lı bir harekat üstleneb ileceğini söylüyordu. Komutanlarının karşı çıkmasına rağmen kararını hükümetine ve müttefiklerine kabul ettirdi. Yunan Ordusu 22 Haziran'da üç koldan harekete geçti. Sadrazam Damad Ferid Paşa. müttefiklerin metnine karşı hazırladığı cevabi yazıyı 25 Haziran'da konferansa sundu. Müttefikler. 11 Temmuz'da toplanan Spa Konferansı 'nda itirazları inceleyerek ant taşınada bazı küçük değişiklikler yaptılar. İngilizler'in de destekled i ği Yunanlılar 8 Temmuz'da Bursa 'yı ele geçirdiler. Müttefikler, Yunanlılar'ın bu beklenmedik başarıları üzerine 16 Temmuz' da Osmanlı delegasyonuna bir ültimatom vererek antlaşmayı kabul etmesi için Osmanlı hükümetine on günlük süre tanıdıklarını bildirdiler. Yunanlılar'ın 20 Temmuz'da bütün Trakya'yı ele geçirmesi karşısında telaşa kapılan padişah, "musibetler mecmuası" olarak nitelendirdiği barış şartlarını görüşmek üzere 22 Temmuz'da sarayda saltanat şu r asını topladı. Sadrazam Damad Ferid Paşa. antlaşma reddedildiği takdirde müttefiklerin İstanbul'u Yunanlılar'a işgal ettirecekleri yönünde haberler alındığını bildirdi. Topçu Periki Rıza Paşa hariç toplantıya katılanların tamamı oylarını antlaşmanın kabul edilmesi yönünde bildirdiler. Ayan Meclisi üyesi Hadi Paşa'nın başkanlığında Rıza Tevfik (Bölükbaşı) ve Bern Büyükelçisi Reşad Halis beylerden oluşan Osmanlı Murahhas Heyeti 1 O Ağustos 1920 tarihinde Paris'in banliyösü Sevr'de antlaşmayı imza l adı. Bir buçuk yılı aşkın bir zamanda büyük çekişmelerle hazırlanan, on iki bölüm ve 433 maddeden oluşan Sevr Antiaşması Avrupa ' nın Şark meselesine getirdiği çözümü ifade eder. Sevr çözümünde yerel milliyetçilik, halkın istekleri ve kendi kaderini tayin hakkı gibi hususlar hiçbir rol oynamamıştır. Mandacı güçlerin belirlenmesi aşamasında yaşanan tartışmalarda çıkış noktası o bölgede yaşayan insanlar değil hep güç politikaları olmuştur. Emperyal çıkariara hizmet etmediği zaman büyük vaadler birden geçersiz hale gelmiştir. Bunun en tipik örneği, müttefiklerin hiçbir mali ve askeri destek veremeyeceklerini söyleyerek Ermeniler'e biçtikleri kaderdir. Büyük güçler, Ermeniler'i savaşta o l duğu gibi diplomasi oyununda da bir piyon olarak kullanmışlard ı r. Anlaşmadan herkes memnun olmamıştır. İtalya haklarını alamadığına inanmış. Fransa kayıplarına karşılık eline geçenin az olduğundan şikayet etmiştir. En kazançlı çıkan taraf Yakındoğu'da İtalyan ve Fransız nüfuzunu en alt düzeye çekmeyi başaran İngiltere olmuştur. Ancak Ankara hükümetinin kabul etmediği Sevr Antiaşması ölü doğmuş bir belge olarak kalmıştır. Sevr Antlaşması~nı bir Türk barışına çevirmenin mümkün olmadığını gören müttefikler, Ankara hükümetinin Ermeniler'e ve Yunanlılar 'a karşı kazandığı başarılar üzerine Haziran 1921' de Yunanistan'a ara buluculuk teklifinde bulundular. Yunanlılar saldırılarına devam

edince Paris Barış Konferansı tarafsızlık kararı verdi. Yunanlılar'ı İzmir'e çıkaran ve Anadolu içlerine süren Lloyd George da 1 O Ağustos 1921 tarihinde Sevr Antiaşması'nın artık yırtıldığını ve silah ticaretinin serbest olduğunu açıkladı. Avam Kamarası'nda yapılan konuşmalarda "serkeş" Yunanlılar'a bundan sonra müttefik muamelesi yapılmaması ve Yunanistan'a ekonomik abluka uygulanması istendi. Fransa, Yunanlılar'ın ağır yenilgisiyle sonuçlanan Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra 20 Ekim 1921'de Ankara hükümetiyle Ankara Antiaşması'nı imzalayarakyeni Türk devletini tanıdı. Ankara hükümeti, 30 Ağustos 1922'de düşmana son darbeyi vurarak 11 Ekim 1922'de müttefiklerle Mudanya Mütarekesi'ni imzaladı. Mütareke şartları gereğince Yunan ordusunun çekildiği Doğu Trakya Ankara hükümetine teslim edildi. Altı asırlık Osmanlı saltanatı 1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından sona erdirildi. İstanbul, bir vilayet olarak Ankara hükümeti yönetimine bırakllmakla birlikte İtilaf devletlerinin işgali barış antiaşması imzalanıncaya kadar devam etti. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması, Arap mandalarının Sevr'deki dağılımını korumakla birlikte yeni Türk devletini ilgilendiren bütün meselelerde önemli değişiklikler getirdi. Yabancı güçlerin 6 Ekim 1923'te İs tanbul'dan çekilmesinden sonra 13 Ekim' de Ankara Türkiye'nin başşehri yapıldı. 29 Ekim'de Cumhuriyet'in ilanının ardından, halifelik saltanat gibi algılandığından 3 Mart 1924'te kaldırıldı ve Osmanlı hanedanı mensuplarının tamamı yurt dışına çı karıldı. Paris Konferansı sırasında büyük tartışmalara konu olan Ayasofya 1934'te m üze haline getirilerek tarihi miras olarak koruma altına alındı. BİBLİYOGRAFYA : Traite de paix entre les puissances alliees et associees et la Turquie du 10 aoı:ıt 1920 (Sevres), [baskı yeri ve tarihi yok[ ; Devlet-i Aliyye ile Sulh Şeraiti, İstanbul 1336/1920; Devlet-i Aliyye ile Sulh Muahedesi, Konya 1336/1920; Nihat Erim. Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metin/eri, Ankara 1953, 1, 525-691; Seha L. Meray - Osman Olcay, Osmanlı İmparatorluğunun Çöküş Belgeleri (Mondros Bırakışmas ı, Sevr And/aşması, İlgili Belgeler), Ankara 1977; Osman Olcay, Sevres Andlaşmasına Doğru (Çeşitli Konferans ve Toplantıların Tutanakları ve Bunlara İlişkin Belgeler), Ankara 1981; Rıza Tevfik, Biraz da Ben Konuşayım (haz. Abdullah Uçman), İstanbul 1993; P. C. Helmreich, Sevr Entrikaları (tre. Şerif Erol), İstanbul 1996; Mustafa Budak, İdealden Gerçeğe: Misak-ı Milli'den Lozan'a Dış Politika, İstanbul 2002; İsmet Parmaksızoğlu. "Sevr Antlaşması", TA, XXVlll, 477-480. ~ CEVDET KüÇÜK L SEVR MAGARASI ()~)lı:) Hz. Peygamber'in hicret esnasında üç gece gizlendiği, Kur'an-ı Kerim'de zikri geçen mağara. _j Mağaranın bulunduğu Sevr dağı Mescid-i Haram'a güneydoğu yönünde yaklaşık 4 km. uzaklıktadır. Sevr mağarası dağın zirvesine yakın bir yerde, Mekke tarafına bakan yamacında büyük bir kayanın altında kalan boşluk şeklinde doğal ve küçük bir mağaradır. Mağaranın biri batı, diğeri doğu tarafında iki girişi bulunmaktadır. Resul-i Ekrem'in girdiği batı yönündeki giriş dar olup zeminden biraz yüksektedir. Doğu yönündeki giriş ise insanın rahatlıkla girip çıkabileceği büyüklüktedir. Günümüzde Mekke'de yerleşim Sevr dağının kuzey eteklerine kadar ulaşmıştır. Müslümanların Yesrib'e (Medine) hicret etmesi üzerine Hz. Muhammed'in de oraya gidip onların başına geçmesinden endişe duyan bazı müşrikler Darünnedve'de toplanarak ResQlullah'ı öldürme kararı aldılar. Onu Kureyş oymaklarından birer gencin katılacağı bir grup öldürecek, böylece Haşimoğulları'nın kan davasına kalkışması önlenecekti. Suikast kararından haberdar olan Resul-i Ekrem hemen hicret hazırlığına başladı; öğle sıcağında Hz. Ebu Bekir'in evine gitti ve orada hicret planı hazırlandı. Bunun için Mekke-Medine yollarını iyi bilen bir kılavuz tutuldu ve onunla, yolda binilecek develeri üç gün sonra Sevr dağının eteğine getirmek üzere anlaşmaya varıldı. Evine dönen Hz. Peygamber, kendisini öldürmek için evini saracak müş rikleri yanıltmak amacıyla Hz. Ali'yi yatağına yatırdı. Karanlık bastıktan sonra evinden ayrılıp tekrar Hz. Ebu Bekir'in evine gitti. Gece yarısı Hz. Ebu Bekir'le birlikte evin arka kapısından gizlice çıkarak Sevr dağına tırmanıp buradaki mağarada gizlendiler. ResQl-i Ekrem'in geçici gizlenme sevr dağ ı (Orhan Durgut foto~raf arşivil SEVR MAGARASI yeri olarak Medine yol güzergahında bulunmayan Sevr mağarasını seçmesinin sebebi peşine düşecek müşrikleri şaşırtmak istemesiydi. Çünkü müşrikler hicret için yola çıktığını anladıklarında onu daha çok Medine'ye giden yol güzergahında arayacaklar, Mekke'nin güneyine giden yollar üzerinde fazla durmayacaklardı. Böylece hem yoğun takipten kurtulacak hem de takip işinin yavaşlamasına kadar zaman kazanacaktı. Hz. Peygamber'i öldürmek maksadıyla evini saran seçilmiş müşrikler evinde olmad ı ğını öğrenince bütün çevreyi aramaya başladılar ve etrafa haberciler göndererek onların başına ödül koyduklarını duyurdular. Daha ziyade Medine tarafındaki yollarda arama yaparken bir grup da iki iz sürücünün rehberliğinde onların gizlendiği mağaranın ağzına kadar geldi. Bu sırada endişeye kapılan Hz. Ebu Bekir, "Ey Allah'ın resulü! Eğilip baksalar bizi görecekler" dedi. Resulullah, Allah Teala'nın kendilerine yardım edeceğini söyleyerek onu teselli etti. Mağarada yaşanan bu an Kur'an-ı Kerim' de şöyle anlatılmaktadır: "Eğer siz ona yardım etmezseniz ona Allah yardım etmiştir: Hani kafirler onu iki kişiden biri olarak çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına, 'Üzülme, Allah bizimle beraberdir' diyordu. Bunun üzerine Allah ona -sükunet sağlayan - emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kiltir olanların sözünü alçalttı; Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir" (et-tevbe 9/40). Allah Teala'nın resulünü koruyacağı muhakkaktı; nitekim etrafı inceleyen müşrikler mağaranın içine bakmadan dönüp gittiler. Mağarada Hz. Peygamber tarafından teselli edilen Ebu Bekir bu özel durumu sebebiyle Türk ve İran edebiyatlarında "yar-ı gar" (mağara dostu) ifadesiyle anılmıştır. ResQl-i Ekrem ve Hz. Ebu Bekir, Sevr mağarasında üç gece kaldılar. Bu üç geceyi Ebu Bekir'in oğlu Abdullah da onlar- 5