TARİHİ ÇALIŞANLARIN ORTAK SESİ DEMOKRASİ PLATFORMU. Türk-İş Hak-İş DİSK



Benzer belgeler
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26313

MART 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Bölüm 18. Demokrasi Mücadelesinde Odamız

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Cumhuriyet Halk Partisi

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

ÇALIŞMA DÖNEMİNDE ANKARA İKK ÇALIŞMALARI

SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı. SPoD Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu nun Basın Açıklamasındaydı

SENDİKALAR VE DİĞER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİLER EYLEM VE ETKİNLİKLER

MESGEMM İSG/Mevzuat/Yönetmelikler. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi Yönetmeliği Resmi Gazete Yayım Tarih ve Sayısı :

22. Çalışma Dönemi II. Danışma Kurulu Toplantısı Gerçekleştirildi

Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi Yönetmeliği.

MESLEK VE UZMANLIK ALANLARIMIZLA İLGİLİ ULUSAL ÖLÇEKLİ KONGRE, KURULTAY, SEMPOZYUM VE ÇALIŞTAYLAR

16. bölüm. demokrasi mücadelesinde şubemiz

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL MERKEZİ EMEK BÜROLARI YÖNETMELİĞİ

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

Konseyin görevleri MADDE 6

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DANIŞMA VE İZLEME KONSEYİ NİN OLUŞUMU, TOPLANMASI VE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI TÜZÜĞÜ

YAZILI VE GÖRSEL BASINA YANSIYANLARDAN ÖRNEKLER

KONAK KENT KONSEYİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

7. dönem çalışma raporu ÜYE TOPLANTILARI. EMO Kocaeli Şubesi

29 Ocak İlaç Araştırmaları Hakkında Yönetmelik 23 Aralık Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü nün

NİLÜFER KENT KONSEYİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

Madde 3 - (1) Bu Yönetmelik; 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 76 ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

DANIŞMA KURULU emo izmir şubesi 30. dönem çalışma raporu 101

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM (NKP) ETKİNLİKLERİ

ŞUBAT 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

Mevzuat Değişikliklerinin Meslek Alanımıza ve Odamıza Yansıması

TÜZÜK VE YÖNETMELİKLER BASIN YAYIN KOMİSYONLARI YÖNETMELİĞİ

TÜRKİYE PLANLAMA OKULLARI BİRLİĞİ (TUPOB) İŞBİRLİĞİ YÖNERGESİ (2011)

21.DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU

2.9. TMMOB,İKK,ÖKP,AEMÖP VE NKP İLİŞKİLER

EKİM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

SPoD, Dünya Seks İşçileri Günü Etkinliğine Katıldı. Türkiye'de LGBT Bireylerin Sosyal ve Ekonomik Sorunları Araştırması Devam Ediyor

BÖLÜM 15. TMMOB Çalışmalarında Odamız

ŞUBAT 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ

DÜŞÜN (Düşünce Özgürlüğü Derneği) Nacak Sok. 21/11 TR ISTANBUL

ŞUBAT 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

2.1. B* çalışmalar 2 aşamada gerçekleştirilecektir. I. Aşama; Ekli çizelgeye göre BSlgesel Kurultayların düzenlenmesi

TARIM ORKAM-SEN SENDİKA MERKEZ GENEL MECLİSİ YÖNETMELİĞİ ( ANKARA) (TARIM VE ORMANCILIK HİZMETLERİ KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI)

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi KATILIMCI DEMOKRASİDE YEREL YÖNETİM-STK İŞBİRLİĞİ 1. TOPLANTI

MESLEK ÖRGÜTÜNÜN GöREV ÇAĞRISINA KATILMAK SUÇ MUDUR? BU NEDENLE HUKUKİ BİR YAPTIRIM UYGULANABİLİR Mİ?

EYLÜL 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

EKİM 2017 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

GENÇLİK KOLLARI YÖNETMELİĞİ

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

MART 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Assan Alüminyum, Türkiye deki İşçi Hakları Endişeleri ile ilgili Şikayetler Hakkında PAYDAŞ DEĞERLENDİRMESİ

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım. TBMM MİLLETVEKİLLERİ Partilere göre dağılım YEREL YÖNETİMLER KADIN ORANI (%)

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

NİSAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

İktisadi Kalkınma Vakfı

20. ŞUBE ÇALIŞMA RAPOR ÖZETLERİ

Şube Günlüğü. Mayıs Haziran Temmuz - Ağustos TMMOB-EMO Diyarbakır Şubesi Haber Bülteni. Şube Günlüğü

TOPLU İŞ HUKUKU (HUK302U)

ONUR KURULU VE DANIŞMA KURULTAYLARI YÖNETMELİĞİ

EMO ve NÜKLEER KARŞITI PLATFORM

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

KAYIT DIŞI İSTİHDAMLA MÜCADELEDE SOSYAL DİYALOG GAZİANTEP HAK-İŞ,DİSK,TÜRK-İŞ,TİSK ve SOSYAL ORTAKLAR

Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

BÖLÜM 13. BASIN BİRİMİ ÇALIŞMALARI

EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

BİYOMED. e-bülten - Mayıs 2013

AĞUSTOS 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN

BELEDİYELERDE İŞTEN ÇIKARTILAN İŞÇİLERİN EKONOMİK-SOSYAL DURUMLARINA İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA

ITUC KONGRESİ KARAR TASLAĞI NDA HAK-İŞ İN ÖNERİLERİ KABUL GÖRDÜ

Yasama süreci ve sivil toplum. İsveç

Transkript:

Türk-İş Hak-İş DİSK ÇALIŞANLARIN ORTAK SESİ DEMOKRASİ PLATFORMU KÇSP - Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu Sendikalar Arası Eşgüdüm Komitesi TMMOB Türk Tabipleri Birliği TÜRMOB ÇALIŞANLARIN ORTAK SESİ DEMOKRASİ PLATFORMU TARİHİ T. Diş Hekimleri Birliği T.Veteriner Hekimleri Birliği İnsan Hakları Derneği Halkevleri Öğretim Elemanları Sendikası Çağdaş Hukukçular Derneği Çağdaş Gazeteciler Derneği Türkiye Ziraatçılar Derneği YILDIRIM KOÇ Aralık 2011 İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti Araştırma Görevlileri Derneği 1

İÇİNDEKİLER I. SUNUŞ II. III. IV. ÇALIŞANLARIN ORTAK SESİ DEMOKRASİ PLATFORMU NUN KURULUŞU DEMOKRASİ PLATFORMU NUN ÇALIŞMALARI A. Ortak Görüşlerin Biçimlendirilmesi ve İlk Eylemler B. Ekonomik Kriz ve 5 Nisan 1994 İstikrar Programı C. 1 Mayıs 1994 D. Demokrasi Platformu nun Ortak Eylemleri E. İlişkilerde Sorunlar ve Bunların Aşılması F. Temel Konulardaki Anlaşmazlıklar G. Hak-İş in Demokrasi Platformu ndan Ayrılışı H. Temel Konularda Demokrasi Platformu nun Çizgisinin Netleşmesi İ. Gazi Mahallesi Olayları J. 1 Mayıs 1995 K. Demokrasi ve Anayasa Forumu L. Türk-İş in Grevlerine Destek SONUÇ EK. DEMOKRASİ PLATFORMU NUN TARİHİNE İLİŞKİN YANLIŞLAR 2

I. SUNUŞ 1991-1996 dönemi Türkiye nin ekonomik, sosyal ve siyasal tarihi açısından son derece ilginçtir; Soğuk Savaş ın bittiği koşullarda dünyadaki yeni gelişmelere bağlı olarak Türkiye nin yeni devlet politikaları arayışına girdiği, bunun sancılarının yaşandığı yıllardır. Sovyetler Birliği nde ve bağlantılı olduğu ülkelerde komünist parti iktidarlarının çöküşünün ardından bu yıllarda A.B.D. nin ve Avrupa Birliği nin bölgemize ve Türkiye ye yönelik politikalarında köklü değişiklikler yaşandı. Bu değişikliklerin Türkiye ye yansıması, 1993 yılında Uğur Mumcu nun 1 ve Eşref Bitlis in öldürülmesi 2 ve Sivas katliamı 3 ile zamandaş oldu; Cumhurbaşkanı Turgut Özal öldü (veya bazı iddialara göre, öldürüldü). İnsan Hakları Derneği nin tespitlerine göre, Türkiye de 1989-1991 döneminde faili meçhul cinayet sayısı 42 iken, bu sayı 1992 yılında 362 ye, 1993 yılında 467 ye ve 1994 yılında 423 e yükseldi. 1995 yılında ise 166 kişi faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitirdi. 4 1991 yılında kamu kesiminde çok yüksek ücret zamlarıyla bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinin ve özel sektördeki ücret artışlarının ardından sermayedar sınıfın işçi haklarına yönelik yeni bir saldırısı başladı. Bu saldırı, emperyalizmin Türkiye ye saldırısıyla aynı zamana denk düştü, onunla örtüştü ve iç içe girdi. DİSK yeniden faaliyete geçti. Kamu çalışanları sendikacılık hareketi hızla gelişti. 1991 yılındaki bir durgunluğun ardından, 1994 yılında bir ekonomik kriz yaşandı. Türkiye tarihinin en çok sayıda işçinin katılımıyla gerçekleştirilen grevleri 1995 yılında oldu. Ve bu süreçte Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu adıyla bir gayri resmi yapılanma ortaya çıktı. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, Türkiye tarihinde ilk kez, yönetimlerinde çok farklı siyasal eğilimlerin etkili olduğu örgütlenmeleri sınıf kimliği temelinde bir araya getirdi. 1986-1989 grevlerinde ve ardından 1989 Bahar Eylemleri nde Türk-İş içinde siyasal görüş, mezhep, etnik köken, işkolu ayrımları büyük ölçüde kalkmış, meşru ve demokratik kitle eylemleri geleneği ortaya çıkmıştı. Sanki bu anlayış değişimi Bahar Eylemleri nden 4 yıl sonra çok daha geniş bir cepheye yansıdı. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, geçmişte birbiriyle büyük kavgalar vermiş Türk-İş, DİSK, Hak-İş i olduğu kadar, sol siyasal hareketlerin yönetiminde bulunduğu kamu çalışanları sendikalarını, bazı meslek örgütlerini ve bazı dernekleri de bir araya getirdi. Emperyalist güçlerin çaba ve destekleriyle etnik kimliğin ve ümmetçiliğin güçlendiği bir dönemde sınıf kimliğini ve işçi sınıfının birliğini savunan ve geliştirmeye çalışan Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, emperyalist saldırı karşısında bağımsızlık konusunu da vurguladı ve bu iki temelde ortak bir program oluşturmaya çalıştı. 14 Temmuz 1999 tarihinde oluşturulan Emek Platformu, kendisinden 6 yıl önce ortaya çıkan Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nun yarattığı ve geliştirdiği diyalog ve işbirliği temelinde ortaya çıktı. Demokrasi Platformu birçok açıdan bir ilk ti. Bazı alanlarda önemli başarılara imza atarken, birçok alanda da son derece yetersiz kaldı. Ancak nedense bu önemli örgütlenme, bugüne kadar araştırmacıların dikkatini yeterince çekmedi. Bu kitabın yazarı, Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nun sekretaryasında Türk-İş i temsil etti; Platform un temel metinlerinin oluşturulmasına katkıda bulundu ve kitle iletişim araçlarına tam olarak yansıtılmayan ve ilgili örgütlerin çalışma raporlarında yeterince yer almayan bu metinleri sakladı. Yazarın bu konudaki ilk uzun makalesi 1997 yılında Mülkiyeliler Birliği Dergisi nde yayımlandı. 5 Kuruluş sürecini anlatan bu ilk makaleden sonra, Mülkiye Dergisi nde süreci baştan sona anlatan bir yazısı çıktı. 6 Bir başka makalesi de Demokrasi Platformu nun oluşma sürecinde Mülkiyeliler Birliği nin ve Prof.Dr.Alpaslan Işıklı nın rolünü ele aldı. 7 Bu alana önemli bir katkıyı da, Demokrasi Platformu nun çalışmalarında ve özellikle de diyalog ortamının geliştirilmesinde belirleyici bir rolü olmuş olan İhsan Karababa yaptı. Sekretarya çalışmalarına TMMOB adına 1 Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili olarak bkz. Evren Değer Tuncay Özkan, Suikast Raporu 93/96, 11. Basım, um:ag Yay., Ankara, 2006, 295 s.; um:ag Vakfı, TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu Raporu, 9. Basım, um:ag yay., Ankara, 2005, 211 s. 22 Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis in ölümüyle ilgili olarak bkz. Adnan Akfırat, Eşref Bitlis Suikastı, Belgelerle, 2. Basım, Kaynak Yay., İstanbul, 2004, 243 s.; Cüneyt Özdemir, Eşref Bitlis Olayı, Komutanın Şüpheli Ölümü, İletişim Yay., İstanbul, 1998, 216 s. 3 Sivas katliamı ile ilgili olarak tüm belge ve bilgiler için bkz. Erdal Merdol Mehdi Bektaş Ali Sarıgül, Sivas Davası (Cilt 1, 507 s.; Cilt 2, 566 s.; Cilt 3, 569 s.; Cilt 4, 1010 s.), Türkiye Barolar Birliği Yay., Ankara, 2004. Sivas katliamından yargılananların toplu savunması için bkz. Hukukçular Derneği, Sivas Olayları Davası, Toplu Savunma, İstanbul, 1996, 304 s. 4 İnsan Hakları Derneği, 1995 Turkey Human Rights Report, Ankara, 1997, s.169 Bu rapor Avrupa Birliği nin mali katkılarıyla hazırlanmış ve basılmıştır). Ayrıca bkz. Birleşik Sosyalist Parti İstanbul İl Örgütü, T.B.M.M. Faili Meçhul Cinayetler Araştırma Komisyonu Raporu (Taslak), İstanbul, 1995. 5 Yıldırım Koç, Demokrasi Platformu nun Kuruluşu, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Cilt XXI, Sayı 202, Ağustos-Eylül 1997, s.47-53 6 Yıldırım Koç, Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, Mülkiye Dergisi, Cilt XXIV, Sayı 220, s.283-322. 7 Yıldırım Koç, Demokrasi Platformu ve Mülkiyeliler Birliği, Mülkiye Dergisi, Cilt XXIV, Sayı 222, Mayıs-Haziran 2000, s.151-152. 3

katılan (TMMOB Yürütme Kurulu üyesi) ve herkesin İhsan Ağabeyi olan İ.Karababa, Mülkiye Dergisi nde yayımlanan bir yazısında konuya açıklık getirdi. 8 Bu yazılar dışında ciddi bir çalışma yayımlanmadı. Buna karşılık, çok önemli ve yararlı bir yayın olan Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi nin konuya ilişkin maddesinde önemli hatalar yapıldı. 9 Bu yazıdaki hatalar kitabın ekinde ele alınmaktadır. Hâlbuki bu dönemi yaşayanlar için daha dün gibi gözüken bu örgütlenme, bu ve daha sonraki yılların sendikal örgütlenmesini anlamak için son derece önemlidir. Bu süreci yaşayanlar bile bugün bazı bilgi ve belgelere ulaşmada sıkıntı çekiyorsa ve Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi nde, Demokrasi Platformu nun sönmesinden bir yıl sonra, daha 1996 yılında yayımlanan yazıda önemli hatalar yapılıyorsa, bu örgütlenmeyi gelecekte araştıracakların zorlukları daha da büyük olacaktır. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu 1995 sonlarında söndü gitti. Ancak daha sonraki yıllarda ve günümüzde çeşitli illerde Demokrasi Platformu adıyla gayri resmi yapılanmalar oluştu ve etkinlik göstermektedir. Örneğin, 1996 yılında Gelibolu da Harb-İş, Eğitim-Sen ve Halkevi Gelibolu Demokrasi Platformu nu oluşturdu. Bu örgütler yayınladıkları bildiride şöyle diyorlardı: Gelibolu da da demokrat, çağdaş, emekten yana, üretken sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin birbirlerine güç katarak oluşturdukları Gelibolu Demokrasi Platformu; artık etkin olmak, üretmek, düşlerimizi ve umutlarımızı örgütleme, çürümeye yüz tutmuş bir dünyada insani değerlerin yaşatılmasına ve bu değerlere sahip çıkılması gerekliliğine inanarak demokrasi ve birlik bilinci ile Gelibolu Demokrasi Platformu nun birçok insana kendine güvenmeyi, geleceğe umutla bakmayı, yaşama daha anlamlı ve örgütlerine daha sıkı sarılarak, değişen değerler evreninde emeğe ve demokrasiye olan inancıyla tüm demokrat kuruluşları ve insanları Gelibolu Demokrasi Platformu na katılmaya çağırıyoruz. 10 1996 yılında Diyarbakır da da bir Demokrasi Platformu vardı. Bu yapılanmanın bileşenleri şöyleydi: İHD, Eğitim-Sen, Tüm Sağlık-Sen, Haber-Sen, Tüm Maliye-Sen, Tüm Sosyal-Sen, Tüm Bel-Sen, Enerji Yapı Yol-Sen, Tes-İş Sendikası 1 no.lu Şubesi, Tes-İş Sendikası 2 no.lu Şubesi, Yol-İş Sendikası 1 no.lu Şubesi, Petrol-İş, İnşaat Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Makine Mühendisleri Odası ve BTS. Bu yapılanma Diyarbakır Cezaevi ndeki olayların ardından 1 Haziran 1996 günü iki günlük bir açlık grevi düzenledi. 11 Diyarbakır Demokrasi Platformu 2008 yılında da varlığını sürdürüyordu. 10 Nisan 2008 günü Diyarbakır Demokrasi Platformu adına dönem sözcüsü Ali Öncü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ı eleştiren bir açıklama yaptı. 12 Lüleburgaz Demokrasi Platformu ise 1997 yılında oluştu ve işçi sendikaları, kamu çalışanları sendikaları, siyasal partiler, dernekler, üretici birlikleri ve meslek odalarını bir araya getirdi. Bu yapı, iç ilişkilerini bir tüzükle de düzenledi. Kartal Demokrasi Platformu, Tuzla Tersaneler Bölgesi nden sendikal faaliyetleri nedeniyle işten çıkarılan 136 işçiyi 2000 yılı Nisan ayında ziyaret etti. 13 2000 yılı Nisan ayında Van Demokrasi Platformu oluşturuldu. Van daki sendika ve derneklerin şubeleri, meslek odaları, esnaf-sanatkârlar odası, sanayi ve ticaret odası ve bir vakıf, Platform da yer almıştı. Demokrasi Platformu nun amaçları arasında özelleştirmeye, taşeronluğa, sendikasızlaştırmaya, işten çıkarılmalara karşı olunacağı, kamu çalışanlarının grevli toplu sözleşmeli sendikal haklarının savunulacağı belirtiliyordu. Ancak Van Demokrasi Platformu bunlarla yetinmiyor, faili meçhul cinayetlerden köye dönüşe, halkın ekonomik durumunun iyileştirilmesinden, sansüre kadar birçok konuda mücadele etmeyi öngörüyordu. Ayrıca, ülke genelinde oluşturulan merkezi ve diğer yerel platformlarla ilişki kurulması, güç ve eylem birliği yapılması da amaçlanıyordu. 14 Eskişehir, Gaziantep, Zonguldak, Mersin, Esenler, Buca gibi yerlerde de 2007-2009 yıllarında yerel demokrasi platformları etkinlik gösteriyordu. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu 1995 yılı sonlarında söndü; ancak etkisi ve izleri günümüzde bile devam etmektedir. Demokrasi Platformu nun sönüp yok olmasında belki en önemli neden, Platform u oluşturan bazı örgütlerin Kürt milliyetçiliği ile ittifak politikalarıydı. Kürt milliyetçiliğine taviz politikası hem sınıf bilincine, hem bu örgütlerin gücüne, hem de Demokrasi Platformu na büyük zarar verdi. Refah Partisi nin 27 Mart 1994 yerel seçimlerindeki başarısı ve 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde yüzde 21,4 lük oy oranıyla en yüksek oyu alması sonrasında ümmetçilerin özgüveninin artışı da, sınıf kimliğini, işçi sınıfının birliğini ve Demokrasi Platfromu nu zayıflattı. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nun en önemli katkılarından biri, farklı siyasal eğilimlerin ve örgütsel yapıların bazı ortak sorunların çözümü için yerel düzeyde işbirliği yapma geleneğinin yaratılması alanında 8 İhsan Karababa, Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, Mülkiye Dergisi, Cilt XXIV, Sayı 224, s.193-224. 9 Aynur Çimen, Demokrasi Platformu, Tarih Vakfı, Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Cilt 1, İstanbul, 1996, s.274-275. 10 Gelibolu Demokrasi Platformu bildirisi, 1996. Cümle bozuklukları korunmuştur. 11 Demokrasi Haber Gazetesi, 2.6.1996. 12 www.aktuelbakis.com/print/7909.html. 13 Cumhuriyet Gazetesi, 16.4.2000. 14 Van Demokrasi Platformu, 3 sayfalık bildiri, 28.4.2000. 4

oldu. Ancak bu işbirlikleri genellikle farklı programlı demokrasi platformları olarak kaldı; sınıf kimliğini ve işçi sınıfının birliğini temel alan çalışanların ortak sesi olmaya çalışmadı veya olamadı. Demokrasi Platformu adı 1998 yılında farklı ilişkiler çerçevesinde yeniden gündeme geldi. Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller, Demokratik Parti Genel Başkanı Korkut Özal, Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Hasan Celal Güzel ve Liberal Parti Genel Başkanı Besim Tibuk 9 Ağustos 1998 günü gazeteci Mehmet Barlas ın evinde bir toplantı yaparak, bir Demokrasi Platformu oluşturdular. Bu yapılanma, söz konusu siyasal örgütlenmeler arasında çeşitli konularda işbirliğini ve güçbirliğini öngörüyordu. Ancak bu girişimden somut bir ortaklık çıkmadı. Demokrasi Platformu adı bu bağlamda bir daha gündeme gelmedi. 15 Bu kitabın amacı, Türkiye işçi sınıfı ve sendikacılık hareketi açısından önemli olan bu örgütlenmeye ilişkin bilgi ve belgeleri, dünyada ve Türkiye de o dönemde yaşanan gelişmeler ışığında, kayda geçirmektir; olanları belirledikten sonra, bunların niçin olduğunu anlamaya çalışmaktır. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nun temel belgeleri, bu amaçla, genellikle tam metin olarak sunulmuştur. 15 Ergun Aksoy, Mahşerin 6 Demokratı, Radikal Gazetesi, 12.8.1998; İttifak Değil, Demokrasi Platformu, Zaman Gazetesi, 12.8.1998; Demokrasi Platformu Ürküttü, Milli Gazete, 13.8.1998; İsmet Berkan, Maskeli Cepheyi Tanıyalım, Radikal Gazetesi, 13.8.1998; Demokratik Platformu, Yeni Şafak Gazetesi, 13.8.1998; Erbakan, Demokrasi Platformu nu Değerlendirdi: Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Atılmış Hayırlı Bir Adımdır, Milli Gazete, 19.8.1998; Sağda Kutsal İttifak mı? Demokrasi Platformu mu? Nokta Dergisi, 16-22.8.1998, s. 8-15. 5

II - ÇALIŞANLARIN ORTAK SESI DEMOKRASI PLATFORMU NUN KURULUŞU 1993 yılı Ekim-Kasım aylarında Türkiye tarihinde ilk kez sendikal örgütlerin çoğunun diğer demokratik kitle örgütleriyle birlikte oluşturduğu gayri-resmi bir üst örgütlenme ortaya çıktı: Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu. Bu girişim birçok bölgede de benzer girişimleri teşvik etti. Saptanabildiği kadarıyla, 50 den fazla il ve ilçede, bileşimi yöreden yöreye değişiklik gösteren, demokrasi platformları oluştu. Bu yapı, 1995 yılı sonlarında işlemez hale geldi; başka tür işbirlikleri ön plana çıktı. Ancak, Demokrasi Platformu nun yaklaşık 2 yıllık çalışmaları ve eylemleri kamuoyunca ilgiyle izlendi. Sendikalar, diğer demokratik örgütler ve siyasal partiler arasındaki işbirliğini ve dayanışmayı, üst örgütlenmeler yoluyla daha da güçlendirmeye ve sürekli-sistemli kılmaya yönelik girişimler daha önce de olmuştu. 11 Nisan 1968 tarihinde 26 dernek, memur örgütü, gençlik örgütü ve sendika, Türkiye Devrimciler Güç Birliği ni (DEV-GÜÇ) kurmuştu. 16 DİSK, TKP lilerin yönetimde etkili olduğu dönemde, 1977 yılı ortalarında, Ulusal Demokratik Cephe (UDC) çağrısında bulunmuştu. 17 DİSK in 1977 yılı Aralık ayında toplanan 6. Genel Kurulu nda konuşma yapan TMMOB Genel Başkanı Teoman Öztürk, 27 demokratik kuruluşun oluşturduğu, 40 a yakın örgütün desteklediği Demokratik Güçbirliği Platformu nda DİSK i göremediklerini, bunun için çok çalıştıklarını ve gerekli girişimleri yaptıkları halde umulan sonuca ulaşamadıklarını belirtmiş ve 6. Genel Kurul un böyle bir karar alacağına ve DİSK in demokrasi saflarındaki yerini bulacağına dair inancı olduğunu dile getirmişti. 18 Ulusal Demokratik Cephe çağrısından yaklaşık bir buçuk yıl sonra, yine DİSK in girişimleri sonucunda 25 Kasım 1978 tarihinde Ankara da yapılan bir toplantıya 33 örgüt katılmış ve bir Demokratik Platform oluşturulmaya çalışılmıştı. 19 Ancak bu girişimlerin hiçbirinin başarılı olduğunu söylemek olanaklı değildir. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, bu dört girişimden farklı bir program ve işleyiş oluşturdu ve çeşitli eylemlerin gerçekleştirilmesine ve bir işbirliği geleneğinin yaratılmasına önemli katkılarda bulundu. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş in biraraya gelmesi ilk olarak Mülkiyeliler Birliği tarafından 12 Nisan 1992 tarihinde düzenlenen bir panelde gerçekleşti. Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı Prof.Dr.Alpaslan Işıklı nın yönettiği panele, Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Başoğlu, DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu ve Hak-İş Genel Başkanı Necati Çelik katıldı. 20 Prof.Dr.Alpaslan Işıklı açık oturumu açarken şunları söyledi: Mülkiyeliler Birliği olarak bugüne dek pek çok etkinlik düzenledik. Bunlar arasında, çok önemli açık oturumlar, konferanslar yer aldı. Ancak, itiraf etmek gerekirse, şahsen bugünkü toplantı dolayısıyla ayrı ve özel bir heyecan duyduğumu belirtmek isterim Herşeyden önce, ülkemizin üç büyük sendika konfederasyonunun üst düzey temsilcilerinin, ilk defa burada bizim düzenlediğimiz bu toplantı vesilesiyle bir araya gelmelerinin büyük önemi vardır. Toplantının önemi de ülkemiz sendikalarının işbirliği ve belki de birliği açısından ümit verici ve böylesine anlamlı bir adım oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bu açık oturumdan kısa bir süre sonra, 1992 yılında, Türk-İş, DİSK ve Hak-İş, 1 Mayıs ı Karayolları Genel Müdürlüğü salonundaki bir toplantı ile birlikte kutladılar ve ilk ortak 1 Mayıs bildirilerini yayımladılar. 21 Hak-İş Genel Başkanı Necati Çelik 26 Aralık 1992 tarihinde Türk-İş i ziyaret etti ve artan sorunlar karşısında ortak çalışma 16 DEV-GÜÇ le ilgili olarak aşağıdaki kaynaklardan bilgi bulunabilir: 20 Devrimci Kuruluşun İrticaa Karşı Güçbirliği, Türk Solu, Sayı 21, 9 Nisan 1968, s.2; Harun Karadeniz, Olaylı Yıllar ve Gençlik, May Yay., İstanbul, 1975, s.139; Turhan Feyizoğlu, Demokrasi Mücadelesinde Sosyalist Bir Öğrenci Hareketi Fikir Kulüpleri Federasyonu, Ozan Yayıncılık, İstanbul, 2002, s.158; Zileli, Gün, Yarılma (1954 1972), 2. basım, Ozan Yayıncılık, İstanbul, 2000, s. 241; Reşat Fuat (Baraner), Güçbirliği Bozguncuları İhanete Gidiyor, Şehir ve Köy Emekçilerinin Güç Birliğine Katılmaları Sağlanmalıdır, Türk Solu, Sayı 25, 7 Mayıs 1968, s.1; Türk Solu, Sayı 26, 14 Mayıs 1968, s.1; Güç Birliği Genel Kurulu Toplandı, Türk Solu, Sayı 26, 14 Mayıs 1968, s.2; DİSK te Otokritiğe Doğru: Nebioğlu Konutu, Türk Solu, Sayı 28, 28 Mayıs 1968, s.2-3; Türk Solu, Sayı 26, 14 Mayıs 1968, s.2; Sadık Göksu, 12 Mart Yolcusu Başsız Deve lerden (Provokasyona Açık) DEV-GÜÇ Dosyası nı Açıyoruz, Kuyavı Milliye, Sayı 26, Ocak-Şubat 2001, s.57-68; 12 Mart Cöngeli ve Kuzu Pöstekili Kurtlar, Cöngel Yolunda Başsız Deve lerden (Truva Atı) DEV-GÜÇ (2), Kuvayı Milliye, Sayı 27, Mart-Nisan 2001, s.41-47; 12 Mart Cöngeli ve Kuzu Pöstekili Kurtlar, Cöngel Yolunda Başsız Deve lerden (Truva Atı) DEV-GÜÇ (3), Kuvayı Milliye, Sayı 28, Mayıs-Haziran, s.5-14; 12 Mart Cöngeli ve Kuzu Pöstekili Kurtlar, Cöngel Yolunda Başsız Deve lerden (Truva Atı) DEV-GÜÇ (4), Kuvayı Milliye, Temmuz- Ağustos 2001, s.73-84. 17 Ulusal Demokratik Cephe tartışmalarıyla ilgili bilgi için bkz. Koç, C. Koç, Y., DİSK Tarihi, Efsane mi Gerçek mi (1967-1980), Epos Yay., Ankara, 2008, s.376-381. 18 DİSK Altıncı Kongresinden Kesitler, Kitle Dergisi, 28.12.1977, s.13. 19 Demokratik Platform girişimi için bkz. Koç, C. Koç, Y., a.g.k., 2008, s.491-500. 20 Açık oturumda yapılan konuşmalar için bkz., Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Mayıs 1992, s. 4-18. 21 Bildiri metni için bkz. Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Mayıs 1992, s.19. 6

önerdi. 22 Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu da 3 Ocak 1993 günü yaptığı açıklamada Türk-İş, Hak-İş ve DİSK le işbirliği için görüşmeler yapacağını belirtti. 23 14 kamu çalışanı sendikasının temsilcileri 11 Ocak 1993 günü Türk-İş Genel Merkezi ni ziyaret etti ve emek cephesinde birlik oluşturma önerisini iletti. 24 Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, 25 Şubat 1993 günü Hak-İş e üye Fiskobirlik işçilerinin Ankara da sürdürdükleri eylemi desteklemek amacıyla işçilerin kaldığı düğün salonunu ziyaret etti. 25 27 Temmuz 1993 günü ise Türk-İş te düzenlenen bir toplantıya 22 kamu çalışanı sendikası ve emekli işçi örgütleri katıldı. Bu toplantıda, Anayasa ve yasaların değiştirilmesinde ortak hareket etme kararı alındı. 26 1 Eylül 1993 günü DİSK ve Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu yetkilileri bir toplantı yaptılar ve Ortak Örgütlenme Sendikal Birlik konulu bir karar aldılar. Bu karara göre, işçi-memur ayrımının aşılması, kamu çalışanlarının sendikal haklarının elde edilmesi ve ortak demokratik sendikal haklar yasasının çıkarılması için birlikte mücadele edilecekti. 27 Bu süreçte Türk-İş ve DİSK arasındaki ilişkilerin belirleyici bir rolü oldu. 1993 yılında bu iki üst örgüte bağlı sendikalar arasında yaşanan yetki mücadeleleri, Türk-İş ve DİSK arasındaki ilişkileri de olumsuz etkilemişti. 28 Bu sorun 1993 yılı sonlarında büyük ölçüde aşıldı. DİSK Genel Başkanlığına Rıdvan Budak ın gelmesinden sonra ilişkilerde geçici bir bozulma yaşandı. Ancak daha sonra bu sorun da aşılarak, Demokrasi Platformu içinde iyice yakınlaşan Türk-İş - DİSK ilişkileri, Demokrasi Platformu nun işlemez hale gelmesinin ardından Türk-İş - DİSK - TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu) işbirliği biçiminde devam etti. Türk-İş in 1992 yılı Aralık ayında toplanan 16. Genel Kurulunda, diğer Konfederasyonlarla işbirliğinin gerekli olduğu vurgulanıyordu. Bu konudaki karar şöyleydi: Türk-İş 16. Olağan Genel Kurulu, sendikal hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi ve başta işçi sınıfımız olmak üzere, tüm çalışanların refahının ve mutluluğunun sağlanması ve ülkemizin demokratikleşmesi ve kalkınması mücadelesinde Türkiye Sendikacılık Hareketinin birlikte davranmasının son derece önemli olduğuna dikkati çekerek, Türk-İş in Hak-İş ve DİSK ile işbirliğini geliştirmesini ve sendikal birliği sağlama doğrultusunda girişimlerde bulunmasını ister ve 1 Mayıs 1992 kutlamalarındaki birlikteliğin daha da pekiştirilmesi gerektiğine olan inancını belirtir. Türk-İş in 16. Genel Kurulu nun ardından, Türk-İş, Hak-İş ve DİSK Genel Sekreterleri, 13 Ocak 1993 günü Türk-İş Genel Merkezinde bir toplantı düzenleyerek, işçi hareketinin ve tüm ulusumuzun demokratik hakları önündeki engellerin çözümünde işbirliği yapılması amacıyla demokrasinin inşası, sendikal özgürlükler ve ekonomik konularda güç ve eylem birliği sağlanmasına yönelik bir ortak açıklama yaptılar. Açıklamanın bazı bölümleri şöyledir: Üç Konfederasyon da, 12 Eylül hukuk düzenini ortadan kaldırmak, demokratikleşme sürecini kısaltmak, her türlü anti-demokratik düzenlemeleri bertaraf etme kararlılığı içindedir Ülkemizde boyutları tehlikeli noktaya ulaşan işsizliğin, son yıllarda meydana gelen toplu işçi çıkarmaları ile sosyal patlama noktasına geldiğini hatırlatmayı, iş güvencesi sağlamayı amaçlayan yasa tasarısının süratle Meclis ten geçirilmesi gereğini bir kez daha ilgililere duyurmayı görev saymaktayız. Konfederasyonlar olarak; ülke ekonomisini ve çalışma yaşamını ilgilendiren kararların işçi sınıfı ve toplum yararına oluşturulması için birlikte çaba gösterilecektir. Bu cümleden olarak; işçi, memur, emekli, dul, yetim, kısaca sabit ve dar gelirli kitlelerin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi de asıl görevlerimiz arasında değerlendirilmektedir. 29 Bildiride, bu toplantıların süreceği belirtiliyordu. Ancak çeşitli işkollarında sendikalar arasında yaşanan sorunlara bağlı olarak, Türk-İş in tavrında bir değişiklik oldu. İşbirliğinin kesilmesi doğrultusundaki yeni karar, Diyarbakır da yapılan Türk-İş Başkanlar Kurulu toplantısında alındı. Yeni karar, Başkanlar Kurulu bildirisinde yumuşak bir ifadeyle yer aldı. 14 Şubat 1993 günü Diyarbakır da toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu nun konuya ilişkin kararı şöyleydi: Siyasal partilerin birleşme tartışmalarını sürdürdüğü, özelleştirme ve taşeronlaştırma yoluyla işçi kıyımı ve sendikasızlaştırmanın tüm gücüyle devam ettiği ve işverenleri tek bir konfederasyonun temsil ettiği ülkemizde, üç Konfederasyonun varlığı, önemli bir güç kaybına yol açmaktadır. Ayrıca, bu Konfederasyonların ve bağlı sendikaların geçmişte olduğu gibi, sermaye ve hükümet yerine birbirleriyle uğraşma olasılığı, işçi sınıfına zarar verecektir. Türk-İş Başkanlar Kurulu, bu nedenle, diğer Konfederasyonları ve bağımsız sendikaları, ülkemizdeki sendika üyelerinin dörtte üçünden fazlasını temsil eden Türk-İş in çatısı altında birleşmeye davet eder ve bu konuda gereken özveriyi göstereceğini açıklar. Bu karar uyarınca, Konfederasyonlar düzeyindeki işbirliği girişimleri kesildi. 22 TÜBA, İİÇB, No.896-897, 11 Ocak 1993, s.6. 23 TÜBA, İİÇB, No.896-897, 11 Ocak 1993, s.2. 24 TÜBA, İİÇB. No.898, 18 Ocak 1993, s.6. Ayrıca bkz. Türk-İş Dergisi, Ocak 1993, s.23. 25 Türk-İş Dergisi, Şubat 1993, s.10. 26 TÜBA, İİÇB, No.926, 2 Ağustos 1993, s.1. Ayrıca bkz. Türk-İş Dergisi, Ağustos 1993, s.19. 27 TÜBA, İİÇB, No.931, 6 Eylül 1993, s.3. 28 12 Eylül öncesinde Türk-İş - DİSK işbirliği için bkz. Yıldırım Koç, 12 Eylül 1980 Öncesinde Türk-İş - DİSK İşbirliği, Türkiye İşçi Sınıfı ve Sendikacılık Tarihi, Olaylar-Değerlendirmeler, Yol-İş Yay., Ankara, 1996, s. 348-370. 29 Türk-İş, 17. Genel Kurul Çalışma Raporu 1993/1995, Belgeler, s.639-640. Ayrıca bkz. Türk-İş Dergisi, Ocak 1993, s.6-7. 7

Ancak, özellikle özelleştirme, yerli ve yabancı kaçak işçilik, taşeronlaştırma, fason üretim, hizmet alımı, işten çıkarmalar, kapsam-dışı personel, özel güvenlik görevlileri, geçici işçilik, kiralık işçilik, belediyelerde ücretlerin ödenmemesi, işyerlerinin bölünerek küçültülmesi, sendikasızlaşma gibi konulardaki sorunlar giderek daha da yoğunlaştı. DİSK Başkanlar Kurulu nun 25 Eylül 1993 günü yayınlanan bildirisinde özelleştirme uygulamalarına karşı işçi sınıfının en geniş birliğini oluşturmak için mücadele etmek gereği vurgulandı. Aynı bildiride, Kürt sorununa barışçı ve demokratik bir çözüm bulunması da istendi. 30 DİSK Genel Merkezi tarafından 29 Eylül 1993 tarihinde diğer demokratik kitle örgütlerine bir yazı gönderildi. Genel Başkan Kemal Nebioğlu ve Genel Sekreter Süleyman Çelebi imzasıyla gönderilen bu yazıda şöyle deniyordu: Bilindiği gibi IMF ve Dünya Bankası nın dayatmaları sonunda gelişmekte olan ülkelerin tümünde gündeme gelen özelleştirme politikası ülkemizde de hızla uygulamaya sokulmak istenmektedir. Salt ekonomik gerekçelerle açıklanmasına ve sadece KİT lerin özel kesime satışı şeklinde sunulmasına rağmen bu uygulamaların, yabancılaştırma, sanayisizleştirme, işçi sınıfını örgütsüz bırakma, sosyal güvenlik gibi kazanılmış hakları yok etme sonuçları doğuracağı açık bir gerçektir. Bu gerçek dünya uygulamalarıyla ortaya çıkmış olmakla birlikte ülkemiz kamuoyu medyanın, sermaye ve temsilcilerinin demagojik saldırılarıyla ters yönde koşullanmış durumdadır. Özelleştirmenin işçiler ve toplumsal yapı üzerindeki etkileri kamuoyu tarafından dikkate alınmamaktadır. Özelleştirmeden doğrudan etkilenen birçok sendika, meslek odaları vb. kurumlar bağımsız ve birbirinden kopuk çalışmalarla bu politikaya karşı çıkmaya çalışmaktadırlar. Ne var ki kamuoyunu bu şekilde etkilemek mümkün görülmemektedir. Bugüne kadarki süreç bunu kanıtlamıştır. Taşeronlaşma, işten atma, anti-demokratik uygulamaları gündeme getirme gibi politikalarla da desteklenen özelleştirme saldırısını durdurabilmek, kazanılmış haklarımızı koruyabilmek, güçlü bir baskı grubu oluşturmak ve kamuoyunun desteğini almaktan geçmektedir. İnancımız odur ki, bu desteği sağlamak emeği ve demokrasiyi savunan kurum ve kuruluşların işbirliğiyle mümkündür. Konuyu bu yaklaşımla değerlendiren DİSK Yönetim Kurulu konunun ekli listede yer alan örgütlerle birlikte ele alınmasının mücadeleyi geliştirmek açısından ileri bir adım olacağı inancındadır. Yönetim Kurulumuz bu amaçla, Özelleştirme-Taşeron Uygulamaları İşten Atmalar konusunda birlikte yapılabilecek faaliyetleri görüşmek üzere 11-15 Ekim 1993 tarihleri arasında bir günde ortak bir toplantı yapılması önerisini değerlendirmelerinize sunmaktadır. Örgütlerin bağımsızlığına saygı temeli üzerinde yükselecek demokratik bir güç ve eylem birliği yaratmayı hedefleyen bu önerimize ilişkin görüşlerinizi ve kesin toplantı tarihi önerinizi 8 Ekim 1993 tarihine kadar Konfederasyonumuza iletmeniz dileğiyle bilgilerinizi rica ederiz. Saygılarımızla. 31 Türk-İş bu öneriye önceleri olumlu yaklaşmadı. Türk-İş tarafından DİSK Genel Başkanlığı na gönderilen yazıda, önerilen tarihlerde Türk-İş in uluslararası temaslarının olduğu ileri sürülerek, ileri bir tarihte toplantı yapılması halinde durumun değerlendirileceği yazıldı. 32 Ancak daha sonra söz konusu toplantıya Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ın katılması kararlaştırıldı. DİSK, davet ettiği örgütlerin görüşlerini aldıktan sonra, toplantının 16 Ekim 1993 günü yapılmasına karar verdi. Bu arada Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu, 9 Ekim 1993 tarihinde işçi ve kamu çalışanı sendikalarına ve çeşitli demokratik örgütlere sürekli emek cephesi kurma ve özelleştirmelere karşı kamuoyu oluşturma çağrısı yaptı. 33 DİSK de toplantı çağrısını 13 Ekim 1993 günü yineledi. 34 DİSK in çağrısı üzerine 16 Ekim 1993 günü İstanbul da DİSK Genel Merkezi nde bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya DİSK, Türk-İş, Hak-İş, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu (KÇSP), 35 Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Öğretim Üyeleri Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği, TÜKODER, Veteriner Hekimleri Birliği, Araştırma Görevlileri Derneği ve İnsan Hakları Derneği temsilcileri katıldı. Toplantı, DİSK Genel Sekreteri Süleyman Çelebi nin konuşmasıyla açıldı. Çelebi şunları söyledi: DİSK Yönetim Kurulu sendikal hareketin önünde duran özelleştirme, taşeron uygulamaları ve işten çıkarmalar biçimindeki işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı üye sendikalarımızdan gelen önerileri de dikkate alarak bir kampanya için çağrı yapma kararı almıştır. Bu çağrının yapılması 4. DİSK Genişletilmiş Organlar Kurulu toplantısında özelleştirme, taşeron uygulamaları ve işten çıkarmalar karşısında işçi sınıfının en geniş birliğinin sağlanması yönünde oluşan ortak görüş doğrultusundadır. DİSK, işçi sınıfının önünde duran bu en acil sorun karşısında sendikal örgütler arasındaki dünya görüşü, temel amaç ve ilkeler, örgütsel işleyiş farklılıklarını gözardı etmeden, eylem birliğinde eşitlik, karşılıklı saygı ve iç işlerine karışmama, her örgütün özgül karakterini hesaba katma ilkelerine dayalı olarak eylem birliğine gidilmesi yönünde aldığı karar çerçevesinde hareket etmektedir. 30 TÜBA, İİÇB, No.935, 4 Ekim 1993, s.4. 31 DİSK in 29.9.1993 gün ve 611/EG-136 sayılı yazısı. 32 Türk-İş in 1.10.1993 gün ve 93-1231-6/1 sayılı yazısı. 33 TÜBA, İİÇB, No.937, 18 Ekim 1993, s.1. 34 TÜBA, İİÇB, No.937, 18 Ekim 1993, s.1. 35 Bu tarihte KÇSP şu örgütlerden oluşuyordu: Eğit-Sen, Tüm Bel-Sen, Tüm Sağlık-Sen, Tarım-Sen, Tüm Haber-Sen, Demiryol-Sen, Tüm Hava-Sen, Bem-Sen, Sağlık-Sen, Tüm Gıda-Sen, Tüm Banka-Sen, Tüm Sosyal-Sen, Yapı Yol-Sen, Tüm Yargı-Sen, Or.Kam-Sen, Maden- Sen, Ener-Sen, Tüm Tak-Sen, Emek-Sen, İl-Sen, Lim-Sen, Kültür-Sen, Turizm-Sen, Sosyal Hizmet-Sen. 8

Sermayenin yıllardır tek yanlı olarak yürüttüğü propagandalara karşı işçi sınıfı artık bir bütün olmak durumundadır. Özelleştirmeye karşı yürütülecek kampanyanın başarıya ulaşmasının emekten ve demokrasiden yana bütün güçlerin eylem birliğinden geçtiği açıktır... Bu toplantı öncelikle özelleştirme programının hemen durdurulması, KİT lerin toplumsal işlevlerine, sermaye ve işgücü kaynaklarının verimli kullanımına dayalı, toplumsal üretim olanaklarını genişleten ve yeni teknoloji üretebilen demokratik ve şeffaf bir yapılanmaya kavuşturulmalarını ve bu süreçte işçilerin ve diğer toplumsal kesimlerin de söz sahibi olması taleplerinin yaşama geçirilmesinde önemli bir işleve sahip olmalıdır. Başlattığımız bu çalışma, tüm emekçilerin ortak istemi ve beklentisidir. Bu toplantıya katılan bizler demokrasiden ve emekten yana tüm kesimlerin omuzlarımıza yüklediği sorumlulukların bilinciyle tarihsel bir adımı atmaktayız. ARTIK SÖZ SIRASI BİZ EMEKÇİLERDE... 36 Bu toplantı sonunda yapılan açıklamada ARTIK SÖZ BİZİM! başlığı altında da şu görüşler dile getiriliyordu: Tekelci sermayenin istemiyle, Hükümetin başlattığı ve yapısal dönüşüm diye adlandırılan anti-demokratik programın bir parçası olarak özelleştirmenin özünde tüm halkın anti-demokratik uygulamalara mahkum edilmesi ve toplumun birikimiyle oluşan kamu değerlerinin tekellere peşkeş çekilmesi, sendikasızlaştırma, işsizlik, hayat pahalılığı demek olduğu tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Bu gerçeklerden yola çıkan biz aşağıda isimleri belirtilen örgütler, sermayenin özelleştirme, taşeronlaştırma ve işten çıkartmalar şeklinde devam eden bu saldırısına karşı bu toplumun ortak değerlerini savunma, demokratik haklarını yaygınlaştırma doğrultusunda ortak mücadelenin örgütlenmesi kararına vardık. Sermayenin çalışanlara ve çalışanlardan yana bütün kesimlere karşı açık bir saldırısı haline getirilen özelleştirme konusunda bugüne kadar görmezden gelinmeye çalışılan bir gerçeği hatırlatmanın zamanı gelmiş ve hatta geçmektedir. Tek yanlı özelleştirme propagandası bombardımanı altında bırakılmak istenen bizler, görüşlerimizi duymayanları, bizi görmeyenleri uyarıyoruz. Ve diyoruz ki, siz yeterince konuştunuz, artık söz sırası bizde. Özelleştirmek istediğiniz kurumları kuran, onlarda çalışan, onların ürünlerini, hizmetlerini alan, kullanan bizler, ülkemizin tüm kaynaklarına sahip çıkıyoruz. Bu amaçla başlattığımız ortak çabamızın, hangi temeller üzerinde sürdürüleceğini, nelerin yapılacağını bugün yaptığımız ortak toplantıdaki görüşlerimiz etrafında hep birlikte belirleyeceğiz. Halkımızın çıkarları doğrultusunda oluşan kararlarımızı, 23 Ekim 1993 Cumartesi günü Türk-İş Genel Merkezi nde saat 10.00 da yapacağımız ortak toplantıda nasıl yaşama geçireceğimizi belirleyeceğiz. Bıkmadan, usanmadan, özelleştirmenin, sanayisizleştirme olduğunu; sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim gibi hizmetleri yok ettiğini; demokrasi karşıtı politikaların parçası olduğunu; kamuoyunun denetiminden kaçırıldığını, halkımıza tekrar tekrar ANLATACAĞIZ. ÇALIŞANLARIN ORTAK SESİ, ORTAK GÜCÜ OLACAĞIZ. 37 Toplantıda özelleştirme, taşeronlaştırma ve işten çıkarmalara karşı kampanya düzenlenmesi kararlaştırıldı. Bu kampanyanın amacı, sermayenin genel bir saldırı olarak başlattığı özelleştirme karşısında geliştirilen politikalarla emekçilerin eylem birliğini sağlamak, sendikal hak ve özgürlükleri yaşama geçirmek ti. Kampanya sürecinde özelleştirme, taşeron uygulaması ve işten atmaların gerçek nedenleri ve sonuçları anlatılacaktı. Uzun dönemli ve ulusal düzeyde çalışmaları içeren bir strateji geliştirilecekti. Çalışmaları, platforma katılan örgütlerin temsilcilerinden oluşan Kampanya Organizasyon Komitesi yönetecekti ve çeşitli bölgelerde yerel yapılanmalar oluşturulacaktı. Kampanya 25 Ekim 1993 tarihinde başlayacak ve oluşturulacak hukuk komisyonu, basın yayın komisyonu ve eğitim komisyonunun çalışmalarıyla geliştirilecekti. Afişleme, bildiri dağıtımı, panel-açıkoturum, faks kitleme, toplu telgraf çekimleri, yaygın bölgesel nitelikte eylemler ve kitlesel eylemler planlanıyordu. Kitlesel eylemler konusunda şu değerlendirme yapılıyordu: Şu anda gerek örgütümüzün gerekse demokratik kamuoyunun kitlesel olarak eylemlere yönelik bir yatkınlığı yoktur. Ancak hedef, kitleleri eylemlere hazırlamak olarak düşünülmelidir. Önerimiz, başlangıçta tüm örgüt yöneticilerinin girişeceği dar kapsamlı ses getirici bir eyleme girişmektir. Bunun da en iyi biçimi UZUN YÜRÜYÜŞ tür. Yani başta örgüt yöneticileriyle başlayan, böyle hedeflenen bir yürüyüş zinciri, kendi içinde kitlelerden destek aldıkça kendiliğinden gelişecek ve kitlesel eylemliliklere dönüşecektir. Kararlaştırılan bu program uygulanmadı. Bu girişim basında Demokrasi Platformu olarak değil, özelleştirmeye karşı zirve veya platform olarak yansıdı. 38 Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu adı ancak Kasım 1993 te gündeme geldi. DİSK Genel Sekreteri Süleyman Çelebi tarafından 19 Ekim 1993 tarihinde örgütlere gönderilen yazıda, başka örgütlere de toplantıya katılmaları için çağrı yapılacağı belirtiliyordu: Bir araya gelen örgütler ülke çıkarları açısından zorunlu gördükleri birlikte davranma sürecine demokrasi ve emekten yana olan tüm örgütlerin katılımını sağlamak için ortak çaba harcamayı ve ortak çağrı çıkarmayı kararlaştırmışlardır. 39 Yazıda, bir sonraki toplantının 23 Ekim 1993 günü Türk-İş Genel Merkezi nde gerçekleştirileceği ifade ediliyordu. Çağrı yapılan meslek örgütleri olarak da şunlar belirtiliyordu (Örgüt isimlerindeki hatalar, yazıdan kaynaklanmaktadır): Esnaf ve Sanatkarlar Birliği, Ziraatçılar Odaları Birliği, Eczacılar Odası Birliği, Diş Hekimleri Odası Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Mülkiyeliler Birliği, Serbest Muhasebeciler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği, Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliği, Eğitim-İş Sendikası, Ziraatçılar Derneği, Yazarlar Sendikası. 36 DİSK, Süleyman Çelebi nin Sunuş Konuşması, 16.10.1993. Toplantıda yapılan değerlendirmeler için bkz. İhsan Karababa, a.g.m., s.194-195. 37 DİSK Basın Ajansı, 16.10.1993. 38 Özelleştirmeye Karşı Zirve, Aydınlık Gazetesi, 17.10.1993. 39 DİSK in Türk-İş e 19.10.1993 tarihli yazısı. 9

Bu tablo, daha sonra Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu adını alacak girişimin tam bir plansızlık ve programsızlık içinde başladığını göstermektedir. İlk olarak, çağrı yapılan örgütlerin isimlerinin çoğu yanlıştı. Örneğin, 4 milyon üyeli Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu nun (TESK) adı söz konusu mektupta Esnaf ve Sanatkarlar Birliği olarak geçiyordu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği nin (TZOB) adı, Ziraatçılar Odaları Birliği olarak belirtilmişti. DİSK te 16 Ekim 1993 tarihinde yapılan toplantıya katılan örgütler arasında, ana amacı özelleştirme, taşeronlaştırma ve işten çıkarmalara karşı olmak olmayan örgütler vardı. Türk-İş in, Başkanlar Kurulu nda alınan karara rağmen bu toplantıda İstanbul Bölge Temsilcisi aracılığıyla temsil edilmesi, alınan kararlara bağlayıcı nitelik kazandırmıyordu. Özetle; daha sonraki aylarda, işçi sınıfının tüm kesimlerinin (Türk-İş, Hak-İş, DİSK, KÇSP ve Eşgüdüm Komitesi) çekirdeğini oluşturduğu Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu girişimi, çok fazla plan ve program yapılmadan ortaya çıktı; ancak varolan gereksinimlere bağlı olarak önemli bir geleneğin yaratılmasına büyük katkılarda bulundu. Bu süreçte dikkat çeken bir nokta, TZOB a ve TESK e çağrı yapılmış olmasıdır. Böylece ilk başta yalnızca işçi sınıfı değil, tarım burjuvazisi ile kent ve kır küçük burjuvazisi de sürece dahil edilmek istenmiştir. Ancak küçük burjuvazinin bu yıllarda henüz büyük sorunlar yaşamaması ve bu örgütlerin bu tür işbirliklerine daha önce hiç girmemiş olmaları nedeniyle, bu çağrı yanıtsız kaldı. DİSK Başkanlar Kurulu da 21 Ekim 1993 günü yaptığı toplantısında, DİSK in Türk-İş, Hak-İş ve diğer demokratik kitle örgütleriyle yaptığı son toplantıyı son derece önemli ve olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Başkanlar Kurulu açıklaması, emekçi sınıfların ortak karşı koyuşu için birlikte mücadele başlığını taşıyordu ve şöyle bitiyordu: Bu ortak çabanın gelişip güçlenmesi, işçi ve emekçi sınıfların ortak karşı koyuşu olarak belirmesi için bir dizi etkinlikler konusunu görüşen Başkanlar Kurulu, bu birlikte mücadelenin oluşup sürmesi için DİSK in elinden gelen tüm çabayı göstermesini kararlaştırmıştır. Başkanlar Kurulu; işsizlik, baskı, antidemokratik uygulamalar, yoksulluk demek olan özelleştirme savurganlığına olanak tanımamakta kesin kararlılığını bir kez daha vurgulamıştır. 40 DlSK'e bağlı Tekstil Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak, 22 Ekim 1993 günü Adana'da düzenlediği basın toplantısında, Türk-İş ve HAK-İş Konfederasyonlarına da çağrıda bulunarak Başbakan Tansu Çiller tarafından ortaya atılan "acı reçete" ve "özelleştirme" projelerine karşı ortak eylemler yapılmasını önerdi. Budak, "Türkiye'nin dört bir yanında mitingler yapılmalı; halk ve kamu çalışanları Ankara'ya yürümelidir," dedi. 23 Ekim 1993 Cumartesi günü Türk-İş Genel Merkezi nde yapılan toplantıya Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu, Eğitim-İş, Çağdaş Hukukçular Derneği, TÜRKKENT, Mülkiyeliler Birliği, İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti, Araştırma Görevlileri Derneği, Türkiye Ziraatçılar Derneği, Öğretim Üyeleri Derneği, Halkevleri, İnsan Hakları Derneği, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB temsilcileri katıldı. Girişimin programsızlığının örneklerinden biri de, 19 Ekim 1993 günü Süleyman Çelebi tarafından toplantıya davet edildiği bildirilen örgütler içinde yer almayan Halkevleri nin de bu toplantıya ve oluşturulan örgütlenmeye katılmasıydı. Türk-İş teki toplantının ardından kamuoyuna açıklanan bildiride, Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nun ortak programı ilk kez belirleniyordu. Bildiride şunlar belirtiliyordu: Türkiye son derece ciddi ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunların ana kaynağı, ülkemizin demokratikleşme sürecinde hala çok gerilerde kalması ve 12 Eylül kalıntılarının tüm vaatlere rağmen temizlenmemiş bulunmasıdır. Bizler, her yerde, herkese ve hemen demokrasi istiyoruz. Sorunların, parlamenter demokrasi içinde çözülmesini talep ediyoruz. Sıkıyönetimin hiçbir sorunu çözmediğini bilerek, sorunlar karşısında sıkıyönetim ilanına karşı çıkıyor, sorunların hukuk devleti işleyişi içinde çözülmesini talep ediyoruz. Demokratik parlamenter rejimin ortadan kaldırılması için terör ve faili meçhul cinayetlerin gerekçe olarak kullanılmasına karşı çıkarak, sorunların çoğulcu demokratik işleyiş içinde tartışılarak çözülmesini istiyoruz. Bu genel çerçeve içinde, ekonomik güç odaklarının tüm halkımıza ve işçi sınıfımıza yönelik saldırısını da protesto ediyor, tüm çalışanların haklı ve meşru talepler etrafında birlikte davranmasını talep ediyoruz. Bu sorunların başında, özelleştirme, taşeronlaştırma ve işten çıkarmalar gelmektedir. Sermaye çevrelerinin hedefi, sendikasızlaştırma yoluyla işçiler üzerindeki baskı ve sömürüyü daha da yoğunlaştırmaktır. Uluslararası tekelci sermayenin ve onun sözcüsü ve beyni Uluslararası Para Fonu nun talimatları doğrultusunda uygulanan özelleştirme, yalnızca işçi sınıfına değil, tüm çalışanlara ve ülkemize zarar vermektedir. Aşağıda isimleri yazılı kuruluşlar olarak, Hükümet i uyarıyoruz. DYP-SHP Koalisyon Hükümeti, iki siyasal partimizin 1991 Genel Seçimler öncesindeki vaatleri, koalisyon protokolleri ve hükümet programlarıyla bağlıdır. Bu metinlerdeki vaadler yerine getirilmemiş, Hükümetin icraatında uluslararası ve yerli sermaye çevrelerinin çıkarları ön planda tutulmuştur. Türkiye de ücretli çalışanların örgütlü kesimlerinin hemen hemen tümünü temsil eden bizler, daha huzurlu bir toplum ve daha demokratik bir Türkiye yaratılmasında birlikte davranmanın zorunluluğunu bilerek, Hükümeti uyarıyor ve halkımızı kendi çıkarları için bizleri desteklemeye çağırıyoruz. Katılanlar olarak; özelleştirme, taşeronlaştırma ve işten çıkarmalara karşı mücadele eden tüm parlamenter, kişi ve kurumları desteklediğimizi; çalışmaları koordinasyon içinde sürdürmek üzere geçici sekretarya oluşturduğumuzu; bu sekretaryanın çalışmalarını hızla sonuçlandırarak Kasım ayının ilk yarısında Hak-İş Genel Merkezi nde yapılacak üçüncü toplantıya sunmasını, kararlaştırdığımızı duyururuz. 41 40 DİSK Basın Ajansı, 22.10.1993. 41 Türk-İş Haber Bülteni, 23.10.1993 10

23 Ekim toplantısında, çalışmaların eşgüdümünün sağlanması için, Türk-İş, Hak-İş, DİSK, TMMOB, TTB, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu, Öğretim Üyeleri Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği temsilcilerinin yer aldığı bir geçici sekretaryanın oluşturulması da kararlaştırıldı. Bu sekretaryanın başına da TMMOB temsilcisi İhsan Karababa getirildi. Bu toplantının ardından, Türk-İş in tavrında bir değişiklik gerçekleşti. Türk-İş Başkanlar Kurulu nun 4-5 Kasım 1993 günleri Adana da yapılan toplantısında alınan aşağıdaki kararla, DİSK ve Hak-İş le işbirliği yeniden başlatıldı. Kararın ilgili bölümü şöyleydi: Türk-İş, içinde bulunduğumuz koşulları da dikkate alarak, diğer işçi konfederasyonları, kamu ücretli çalışanları sendikaları ve tüm diğer demokratik kuruluşlarla ülkemizin ve işçi sınıfımızın sorunlarını görüşmeye ve birlikte çözüm yolları aramaya, Parlamento ve Hükümet üzerindeki meşru ve demokratik etkimizi artırmada birlikte çalışmaya hazırdır. 6 Kasım 1993 günü Adana da toplanan Türk-İş Adana Bölgesi İşçi Kurultayı Bildirgesi nde de bu konu şöyle ele alındı: Türk-İş Adana Bölgesi İşçi Kurultayı, diğer işçi Konfederasyonlarını, kamu ücretli çalışanları sendikalarını ve tüm diğer demokratik kuruluşları, ülkemizin ve işçi sınıfımızın sorunlarını görüşmeye ve birlikte çözüm yolları aramaya, Parlamento ve Hükümet üzerindeki meşru ve demokratik etkimizi artırmaya çağırır. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nu olgunlaştıran bir diğer gelişme de, Başbakan Tansu Çiller in Terörle Mücadele Yasası nda yapmak istediği değişikliklerdi. Hazırlanan tasarı taslağına göre, Türk Ceza Yasası nın 201. maddesine göre işverenleri yevmiyeleri azaltıp çoğaltmaya yahut yeni sözleşmeye zorlamak amacıyla işin tatiline yol açanlara verilen hapis cezası 5 yıla çıkarılıyor, toplu viziteye çıkanlar terörist sayılıyordu. Ayrıca, üç veya daha fazla sayıda memurun memuriyeti bırakarak veya vazifeye gelmeyerek ya da gelip de görevini yapmayarak ya da yavaşlatarak işlediği suç da terör suçu sayılıyordu. 42 İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanarak Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan ve 9 Kasım 1993 tarihinde TBMM Başkanlığı na gönderilen kanun tasarısı ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası nda önemli değişiklikler yapılması öngörülüyordu. 43 Öngörülen değişikliklere göre, Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına veya örgüt adını kullanarak suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve örgüt mensupları gibi cezalandırılır. Tasarıya göre, Yasanın 7. maddesinde yapılacak değişiklikle, Yasa kapsamındaki örgüt veya örgüt mensuplarına yardım edenlere, bağışta bulunanlara, örgütle ilgili propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile, ayrıca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve ikiyüzelli milyon liradan beşyüz milyon liraya kadar ağır para cezası ve suçların işlenmesinde bilerek ve isteyerek kullanılan her türlü nakil vasıtası ve malzemenin müsaderesine hükmolunur. Bu yardım; dernek, vakıf, siyasi parti, şirket, sendika ve üst kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğretim yurtlarında veya bunların eklentilerinde yapılırsa, ikinci fıkradaki hapis ve para cezalarının iki katı hükmolunur. Dernek, vakıf ve sendikalardan teröre destek oldukları tespit edilenlerin faaliyetleri durdurulur ve mahkemece kapatılır. Kapatılan bu kuruluşların mal varlıklarının müsaderesine karar verilir. Tasarıda, Yasanın 8. maddesine de şu hükmün konması öngörülüyordu: Hangi yöntem, maksat ve düşünceyle olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devletinin laik niteliğini ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef alan yazılı ve sözlü propaganda, toplantı, gösteri veya yürüyüş yapılamaz. Yapanlar hakkında iki yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve ikiyüzelli milyon liradan beşyüz milyon liraya kadar ağır para cezası hükmolunur. Aynı günlerde, gıda maddelerindeki katma değer vergisi oranı yüzde 8 e çıkarıldı. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nun oluşmasında özellikle Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu ve TMMOB adına görüşmelere ve çalışmalara katılan İhsan Karababa nın büyük ve belirleyici katkıları oldu. Önyargılar ve dönem dönem çıkan engeller, bu üç kişi arasındaki yakın kişisel ilişkiler sayesinde aşılabildi. 10 Kasım 1993 günü Hak-İş Genel Merkezi nde yapılan toplantıda ise Demokrasi Platformunun kurulması kararlaştırıldı. Türk-İş, Hak-İş, DİSK, TMMOB, TTB, TÜRMOB, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu, Mülkiyeliler Birliği, Öğretim Üyeleri Derneği, Halkevleri, İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Ziraatçılar Derneği, İktisat Fakültesi Mezunları Derneği, Araştırma Görevlileri Derneği, Eğitim-İş ve Genel Sağlık- İş imzalı ve 11 Kasım tarihli açıklamada, özelleştirme, yeni dünya düzeni, Terörle Mücadele Yasa Tasarısı ve zamlar eleştirilerek, oluşturduğumuz Demokrasi Platformu, ülkemizin tüm çalışanlarının ortak sesi olacaktır, yapılacak çalışmaların organizasyonu, yürütümü için bir sekretarya oluşturulmuştur, deniliyordu: Hak-İş Konfederasyonu Genel Merkezinde 10 Kasım 1993 tarihinde biraraya gelen biz aşağıda isimleri yazılı, başta Türkiye işçi sınıfının tümünü temsil eden İşçi Konfederasyonları olmak üzere Meslek Odaları, Kamu Çalışanları Sendikaları ve diğer Demokratik Kitle Örgütleri; ülkemizin içinde bulunduğu sorunları değerlendirerek demokrasinin ağır tehditlere uğradığı günümüz şartlarında demokrasinin savunulması, demokratik hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi için DEMOKRASİ PLATFORMU oluşturulmasını kararlaştırmış bulunuyoruz. 42 Aydınlık Gazetesi, 4 Kasım 1993; TÜBA, İİÇB, No.940, 8 Kasım 1993, s.3. 43 Başbakan Tansu Çiller imzasıyla TBMM Başkanlığına iletilen 9.11.1993 gün ve B.02.0.KKG/101-159/02336 sayılı yazı ekindeki kanun tasarısı ve gerekçesi. 11

Özelleştirme adı altında finans kuruluşlarının istemleri, halkımıza dayatılmaktadır. Bu politika Yeni Dünya Düzeni adına yeni oluşumların, yeni paylaşımların bir sürecidir. Tüm olanaklar kullanılarak yapılan medya bombardımanı ve TBMM bile dışlanıp bir gecede alınan kararlarla yapılan özelleştirme çabalarına karşı tüm çalışanların ortak sesi olarak aktif tavır içinde bulunacağımız bilinmelidir. Demokratikleşmenin geliştirilmesi vaatleri ile iktidar koltuğuna oturanların bugün ülkemize dayattıkları terör yasası var olan demokratik haklarımıza yapılmış bir saldırıdır. Toplumun demokratikleşme isteğini ve çabasını baskı altına almanın, baskı ve şiddet ile durdurmanın olanağı yoktur. Bu nedenle kapalı kapılar ardından hazırlanan Terörle Mücadele Yasa Tasarısı geri çekilmelidir. Terörün her çeşidine karşı olan örgütlerimiz ülkemizin içinde bulunduğu kan gölünden kurtulması için demokratikleşmeyi, demokrasiyi tek çözüm görmektedir. İnsanların özgürce kimliklerini ifade ettikleri barışçıl ve sivil çözümlerle var olan sorunların ortadan kaldırılacağını ifade etmek isteriz. Yeni KDV zamları ve çalışanların sırtına bindirilmek istenen vergi tasarıları halkımıza daha yoksullaşmanın dayatılmasından başka birşey değildir. Bu tür uygulamaları Ekonomik Terör olarak değerlendiriyoruz. Oluşturduğumuz Demokrasi Platformu, ülkemizin tüm çalışanlarının ortak sesi olacaktır. Yapılacak çalışmaların organizasyonu, yürütümü için bir sekretarya oluşturulmuştur. Hazırlanacak çalışma takvimi çerçevesinde görüş, düşünce ve önerilerimiz kamuoyuna açıklanacaktır. 44 Demokrasi Platformu nun ilk oluşum sürecinde, Kürt sorunu nu ön plana çıkarma çabaları oldu. Özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya ve işten çıkarmalara karşı oluşturulmaya çalışılan platformun 11 Kasım 1993 günü yapılacak basın açıklamasının ilk taslağında, insanların özgürce kimliklerini ifade ettikleri barışçıl ve sivil çözümlerin varolan Kürt sorununu ortadan kaldıracağını ifade etmek isteriz, ifadesi yer alıyordu. Bu bölüm büyük ölçüde değiştirildi ve Demokrasi Platformu nun hiçbir açıklamasında Kürt sorunu adıyla bir sorun ele alınmadı. Aynı günlerde alternatif bir platform girişimi ( Barış ve Demokrasi Platformu ) oldu. Bu girişim, Türkiye nin gündeminin birinci maddesine Kürt sorunu nu koymayı amaçlıyordu. Bu girişimin başını, Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu içinde de yer alan, ancak Demokrasi Platformu nun gündeminde çalışanların ortak sorunlarının öne çıkması üzerine rahatsızlık duyan İnsan Hakları Derneği çekiyordu. Barış ve Demokrasi Platformu veya Demokrasi ve Barış Platformu adı verilen yapılanma, 5 Kasım 1993 günü Ankara da İnsan Hakları Derneği nde düzenlenen toplantıda oluşturuldu. Toplantıya 40 dolayında siyasal parti, demokratik kitle örgütü ve sendika katıldı. DİSK, Platform un alacağı bütün kararlara ve düzenleyeceği eylemlere katılacağını bildirdi. Türk-İş, çağrılı olduğu halde bu toplantıya katılmadı. Prof.Dr.Cahit Talas ın yönettiği toplantıda DEP adına Osman Özçelik, Sosyalist Birlik Partisi adına Genel Başkan Sadun Aren, İşçi Partisi adına Mehmet Bedri Gültekin konuştu. İnsan Hakları Derneği, Kamu Çalışanları Sendikalar Platformu, Türk Tabipleri Birliği ve Çağdaş Hukukçular Derneği nden oluşan bir Yürütme Kurulu seçildi. 45 Bu alternatif girişimin çeşitli kuruluşlara 9 Kasım 1993 günü gönderdiği yazıda şöyle deniliyordu: İnsan Hakları Derneği nin çağrısıyla toplanan Barış ve Demokrasi Platformu na KÇP (Kamu Çalışanları Platformu) Dönem Sekretaryasından geçici bir temsilci sıfatıyla katılınmış ve platform adına oluşturulan Komite ye girilmiştir Adını Barış ve Demokrasi Platformu olarak belirleyen platform ve komitesi, bir eylem takvimi belirlemiştir. 46 Yazıda, 9 Kasım 1993 günü bir basın toplantısı yapıldığı, gazetelerde yayınlanacak ortak bir ilanın hazırlandığı belirtiliyordu. İlginç nokta, bu ilanın finansmanının, Barış ve Demokrasi Platformunda gözlemci statüde bulunacak olan siyasal partiler tarafından karşılanacağıydı. Eylem programı, büyük merkezlerde mitingler yapılmasını da öngörüyordu. Alelacele Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu na alternatif olarak hazırlanan Barış ve Demokrasi Platformu nun 9 Kasım 1993 tarihli basın açıklamasında Kürt Sorunu olarak ifade edilen sorun ön plana çıkarılıyordu. Basın açıklamasında şu görüşler yer alıyordu: Kürt sorununun, demokratik, adil çözümü yerine şiddet ve baskı tek yol olarak seçilmiştir. Bu, onbinlerce insanın ölümüne, binlerce köyün yakılıp yıkılmasına, milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesine neden olmaktadır... Sorunun çözümü, bir halkın kimliğini tanımakta, hak eşitliği temelinde barışın ve kardeşliğin yaratılmasında aramak yerine, silahlı kuvvetlere havale edilmiştir... Barış ve demokrasi için mücadele verelim. Hak ve özgürlüklerimizi çiğnetmeyelim. Akan kan ve gözyaşını birlikte durduralım. Kürt sorununun demokratik ve siyasal çözümüne yardımcı olalım. Yayınlanması öngörülen ve finansmanının siyasi partilerce yapılacağı belirtilen ilan metninde de aynı anlayış hakimdi. Türkiye Halkına Çağrı başlıklı bu metindeki bazı görüşler, geniş bir cephenin ortak çizgisi olarak sunulmaya çalışılıyordu. Metinde şu ifadeler yer alıyordu: Bizler topyekûn savaşa, halkın malı olan kamu kurumlarının satışına, işsizleştirmeye, taşeronlaştırmaya, işkencelere, yargısız infazlara, tüm insan hakları ihlallerine, köy yakma ve boşaltmalara karşı hak eşitliği temelinde barışı, demokrasiyi, özgürlükleri savunmak için biraraya geldik... Kürt sorununun askeri yöntemlerle çözümüne hayır diyoruz. Sözkonusu metinlerde PKK nın eylemleri eleştirilmiyordu. Bu ilan metni siyasi partiler olarak SHP, CHP, DEP, İP, SBP, SİP ve TSİP e ve ayrıca DİSK, TMMOB, İHD ve bir bölümü Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu içinde yer alan çeşitli demokratik kitle örgütlerine 44 Hak-İş Haber Bülteni, 11.11.1993. 45 Aydınlık Gazetesi, 8.11.1993. 46 Barış ve Demokrasi Platformu adına gönderilen 6 sayfalık faks iletisi. 12

gönderildi. İletilen notta, 10 Kasım 1993 günü sabahına kadar olumsuz yanıt verilmediği takdirde, yayınlanacak ilanda söz konusu örgütün adının yer alacağı belirtiliyordu. Bu ilginç girişim Türk-İş, Hak-İş ve DİSK in açık karşı tavrı nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun sonrasında, bazılarınca Kürt sorunu olarak ifade edilen sorun birkaç kere Demokrasi Platformu nun gündemine getirildiyse de, konunun ifade ediliş biçimi ve sorunun çözümüne ilişkin geliştirilecek öneriler konusunda Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütler arasında bir oybirliğinin sağlanamaması nedeniyle, bu sorun Demokrasi Platformu nda ele alınmadı. Bu konu, bazı ortak açıklamalarda yer alan muğlak ve genel bir ifadeyle geçiştirildi ( İnsanların özgürce kimliklerini ifade ettikleri barışçıl, sivil çözümlerle varolan sorunların ortadan kaldırılacağına inancımızı belirtmek isteriz. ). Bu tavır, bu sorunu Türkiye nin birinci gündem maddesi yapmak isteyen bazı çevrelerce tepkiyle karşılandı. Bu çevreler bu nedenle Demokrasi Platformuna karşı olumsuz bir tavır da benimsediler. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütlerin genel başkanları, Sekretarya ve diğer bazı yöneticileri, 23 Kasım 1993 akşamı bir yemekte biraraya geldi. Bu toplantıda, 29 Kasım günü tüm ülkede ortak bir bildirinin dağıtılması kararı alındı. Daha sonraki günlerde bildiri hazırlandı ve her kuruluşun kendi haber bülteni olarak yüzbinlerce adet basıldı. 29 Kasım 1993 günü kuruluşların Genel Başkanları da hep birlikte Kızılay da bu bildiriyi dağıttılar. Bildiri, Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütlerin çeşitli düzeylerdeki yöneticileri tarafından diğer illerdeki bazı işyerlerinde de dağıtıldı. Ayrıca işyerlerine grevsiz toplu sözleşmesiz sendika, sendikasız demokrasi olmaz ve özelleştirmeye hayır! özelleştirme, sendikasızlaştırma, işsizlik ve pahalılıktır yazılı afişler asıldı. 47 Bu bildiri, Demokrasi Platformu nun ortak programının kapsamını bir parça daha genişletiyordu. Bildiri şöyleydi: Bugün ülkemizde yaşananlar tüm çalışanlar açısından oldukça kaygı vericidir. Bu gelişmeleri değerlendiren bizler, Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu, TMMOB, TTB, TÜRMOB, T.Diş Hekimleri Birliği, T.Veteriner Hekimleri Birliği, Öğretim Üyeleri Derneği, İ.Ü.İktisat Fakültesi Mezunları Derneği, T.Ziraatçılar Derneği, İHD, ÇHD, Halkevleri, Genel Sağlık-İş, Eğitim-İş, Araştırma Görevlileri Derneği olarak, ülkemizin ve tüm çalışanların karşı karşıya bulunduğu ciddi sorunları aşabilmenin tek yolunun demokrasi olduğu konusunda ortak düşünceden hareketle, ülkemizde demokrasinin yeni saldırılara karşı korunması, demokratik hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi amacıyla daha etkin biçimde işbirliği yapmaya karar verdik. Ülkemizde demokrasiyi koruyacak ve geliştirecek güç, çalışanların demokratik örgütleridir ve halkımızın demokrasi aracılığıyla kendi çıkarları doğrultusunda Hükümetleri ve Devleti yönlendirebileceği umududur. Demokrasiye karşı duyduğumuz sorumluluk gereği ülkemizdeki tüm çalışanları temsil eden örgütler olarak ÇALIŞANLARIN ORTAK SESİ olacağımız bilinmelidir. Bu tespitlerden hareketle; Özelleştirme adı altında uluslararası ve yerli tekelci sermayenin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilecek KİT satışlarına, taşeronlaşmaya, işçi çıkarmalara, sendikasızlaştırmaya, sosyal devlet anlayışı ve uygulamasının tümüyle yokedilmesi çabalarına karşı çıkıyoruz ve bu konuda ortak çalışma ve mücadele programları geliştirme umudu ve çabası içinde olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz. Kapsamlı bir özelleştirme programı uygulamak ve yüzbinlerce işçi ve memuru işten çıkarmak için gerekli şartları yaratacak bir sıkıyönetim uygulamasına veya Terörle Mücadele Yasası adı altında demokratik hak ve özgürlüklerde kısıtlamalara gidilmesine tüm çalışanlar olarak karşı çıktığımızı dile getiriyoruz. Ayrıca, 12 Eylül hukukunun getirdiği anti-demokratik düzenleme ve uygulamalara karşı olduğumuzu belirtiyor, başta Anayasa olmak üzere, tüm yasalarda çağdaş hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesine yönelik yeni yasa düzenlemelerinin gerçekleşmesinin tüm çalışanların ortak talebi olduğunu açıklıyoruz. Terörün her çeşidine karşı olan örgütlerimiz, ülkemizin içinde bulunduğu kan gölünden kurtulması için demokratikleşmeyi, demokrasiyi tek çözüm görmektedir. İnsanların özgürce kimliklerini ifade ettikleri barışçıl, sivil çözümlerle varolan sorunların ortadan kaldırılacağına inancımızı belirtmek isteriz. Yeni KDV zamları ve çalışanların sırtına bindirilmek istenen yeni vergiler halkımıza yoksullaşmanın daha da dayatılmasından başka birşey değildir. Bu tür uygulamaları ekonomik terör olarak değerlendiriyor ve karşı çıkıyoruz. Kamu çalışanlarının sendikal haklarını kullanabilmeleri için önlerindeki çeşitli engeller kaldırılmalı, grevli-toplu sözleşmeli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu konuda verilen vaadiler yerine getirilmelidir. Tüm çalışanların örgütleri olarak bu konunun da izleyicisi olacağımız bilinmelidir. Emeklilerin sorunlarını çalışanların sorunlarından ayrı görmüyoruz. Bu nedenle, emeklilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik mücadeleyi de hedeflerimiz arasına alıyoruz. Yukarıda isimleri yazılı bulunan kuruluşlar olarak, yalnızca doğrudan temsilcisi olduğumuz üyelerimizin değil, ülkemizdeki tüm çalışanların ve halkımızın tümünün çıkarları için işbirliği yapma ve tepkilerimizi eşgüdüm içinde ifade etme kararlılığı içerisindeyiz. Meşru ve demokratik çizgideki mücadelemize halkımızın ve tüm demokratik sivil toplum örgütlerinin desteğini istiyoruz. 48 Bu bildiri ile Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nun kimliği giderek netleşmeye başladı. 1993 yılındaki bildiri ve açıklamalara, Hak-İş in itirazı nedeniyle, laikliğe ilişkin bir tavır eklenemedi. Refah Partisi henüz muhalefetteydi. İrtica tehlikesi henüz 1996-1997 yıllarında ulaştığı boyutta değildi. Laikliğe ilişkin ortak tavır, ancak, 1 Mayıs 1994 bildirisinde, saatler süren ve zaman zaman sertleşen tartışmalardan sonra belirlenebildi. 47 Aydınlık Gazetesi, Günaydın Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi, 30.11.1993. 48 Türk-İş Haber Bülteni, 29.11.1997. Bildiriye son anda bazı eklemeler yapıldı ve örgütler sıralamasında Hak-İş in ismi DİSK in isminin önüne alındı. Bazı örgütlerin dağıtacakları bildiriler basılmış olduğundan, ilk biçimiyle dağıtıldı. 13

Bu Demokrasi Platformu, öncelikle Çalışanların Ortak Sesi idi. Siyasal görüşü ne olursa olsun, tüm çalışanların ortak sorunlarını gündemine alıyordu. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, siyasal partilerden ve hükümetten bağımsızdı; siyasal partiler, gözlemci statüde bile olsa, Platformda yer alamıyordu. Demokrasi Platformu, kararlarını oybirliğiyle alan çok gevşek bir ilişkiler bütünlüğüydü. Merkezi bir yapılanma hedeflenmiyordu. Çeşitli yörelerde oluşan yerel demokrasi platformlarıyla örgütsel bağ kurma girişimleri kesinlikle reddediliyordu. Demokrasi Platformu için ayrı bir yer bile tutulmamıştı. Örgütler, sırasıyla, sekretaryaya olanak sağlıyordu. İlk kuruluşta yaşanan plansızlık bir süre sonra denetim altına alındı. Demokrasi Platformu na katılım önerileri genellikle kabul edilmedi. Demokrasi Platformu, kendisine demokrat diyen kişi ve kuruluşların değil, çalışanların ortak sesi olacak bir genişleme politikası benimsedi. Ancak, plansız programsız kuruluş aşamasında Platformda yer alan örgütlenmelerle birliktelik sürdürüldü. Demokrasi Platformu, bu açılardan, 12 Eylül öncesinin DEV-GÜÇ, Ulusal Demokratik Cephe ve Demokratik Platform girişimlerinden nitelik olarak farklıydı. İlk adımlardaki belirsizlik bir süre sonra ortadan kalktı. İşçi sınıfının öncülüğünde ve ortak programı çerçevesinde bir geniş cephe oluşturulmaya çalışıldı. Bu ilişkiler ağının çekirdeğini işçi sınıfının oluşturması hedefi de, Demokrasi Platformu adının önündeki Çalışanların Ortak Sesi sözcüklerinin sürekli olarak vurgulanmasıyla ifade edildi. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, 1994 ve 1995 yıllarındaki çalışmalarıyla, çeşitli konularda farklı anlayışlara sahip olan kuruluş ve kişilerin, farklı niyetlerle ve demokratik biçimde belirlenmiş ortak amaçlar doğrultusunda birbirine saygı duyarak çalışması ve eylem yapması konusundaki geleneğin oluşturulmasına önemli katkılarda bulundu. Bu örgütlerin biraraya gelmelerinin açıklanan ana amacı, özelleştirmeyle, taşeronlaşmayla ve işten çıkarmalarla mücadele etmekti. Ancak bu ilişki, Türkiye nin o dönemde gündemindeki önemli iki konu olan laiklik ve Kürt sorunu alanlarında kamuoyuna yansıtılmayan bir iç mücadele yaşadı. Özelleştirme konusundaki bazı anlayış farklılıkları, bu koşullarda öne çıktı. Bazı kuruluşların alınan eylem kararlarına kitlesel bir biçimde katılmamaları ve buna karşın sürekli eylem önerisi getirmeleri ve eleştiri yapmaları gerginlik yarattı. Bu süreç, Hak-İş in açıkça tavır koyarak ilişkilerin dışına çıkmasına, bazı diğer kuruluşların da kendilerini toplantılardan ve eylemlerden çekmesine yol açtı. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, farklı anlayışlarda olan örgütlerin birlikte davranma geleneğinin geliştirilmesine önemli katkılarda bulunarak, 1995 yılı sonlarında yavaş yavaş ve kendiliğinden söndü ve yokoldu. 14

III - DEMOKRASİ PLATFORMU NUN ÇALIŞMALARI A - Ortak Görüşlerin Biçimlendirilmesi ve İlk Eylemler Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, oluşturulmasının hemen ardından kamuoyuna yansıtılan bazı etkinliklere başladı. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nun oluştuğu günlerde gündeme 5442 sayılı İl İdaresi Yasası nda Hükümet in yaptırmaya çalıştığı değişiklikler geldi. Hükümet tarafından hazırlanan ve 29 Kasım 1993 tarihinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu nda kabul edilen değişiklik tasarısında, valilere ve kaymakamlara çok geniş yetkiler verilmesi öngörülüyordu. 5442 sayılı Yasanın 11. maddesi H fıkrasında yapılması öngörülen değişikliğe göre, vali, ekonomik bunalım, doğal afet, genel güvenliğin veya genel sağlığın bozulması hallerinde geçici olarak belirli yerlere giriş ve çıkışları sınırlayabilir veya yasaklayabilir, gecikilmesinde sakınca olabilecek hallerde arama yaptırabilir, belirli yerlerde kişilerin toplanmalarını, dolaşmalarını menedebilir, sokağa çıkmayı sınırlayabilir ve üç günü geçmemek üzere tamamen yasaklayabilir derneklere, kamu kuruluşu niteliğindeki mesleki kuruluşlara, sendika ve vakıflara ait lokal, kulüp ve benzeri tesisleri, umuma açık sinema, tiyatro, gazino, otel motel ve benzeri yerleri aratabilir, açık kalma zamanlarını belirleyebilir ve üç aya kadar kapatabilir. Benzer yetkiler, 5442 sayılı Yasanın 32. maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle, kaymakamlara da tanınıyordu. 49 Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütlerin genel başkanları 17 Aralık 1993 günü, PTT nin T sinin özelleştirilmesinin iptali için Prof.Dr.Mümtaz Soysal tarafından açılan davaya müdahil olarak katılmak istemiyle İdare Mahkemesine başvurdu. Demokrasi Platformu 4 Ocak 1994 günü Yol-İş Sendikası Konferans Salonu nda Kamu Çalışanları Sendikaları Yasa Düzenlemesi konulu bir açık oturum düzenledi. Toplantı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay ın açış konuşmasıyla başladı. Toplantıda Türk-İş, DİSK, Hak-İş Genel Başkanları ile TMMOB Başkanı ve Tüm Bel-Sen Genel Başkanı birer konuşma yaptı. 50 Türk-İş, DİSK ve Hak-İş Genel Başkanlarının da yer aldığı Demokrasi Platformu heyeti 10 Ocak 1994 günü Başbakan Tansu Çiller i ziyaret etti. Çiller, size, özelleştirmeden kimse zarar görmeyecek sözü veremem, dedi. Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütlerin temsilcileri 11 Ocak 1994 günü de TBMM deki siyasi parti gruplarının başkan vekillerini ziyaret ederek, Terörle Mücadele Yasası ve İl İdaresi Yasası na ilişkin kaygılarını dile getirdiler. Ancak Terörle Mücadele Yasası nda yapılmak istenen değişiklik konusunda Türk-İş, DİSK ve Hak-İş arasında bir görüşbirliğinin sağlanamadığı bildirildi. 51 Demokrasi Platformu nun karşı çıktığı düzenlemeler yasalaşmadı; ancak bu sonucun Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütlerin yöneticilerinin yaptıkları görüşmelerin sonucunda elde edildiğini düşünmek fazla iyimserlik olur. Demokrasi Platformu nun etkinliklerinin kitle iletişim araçlarına bile yeterince yansımadığı koşullarda, Platform un bu süreçte belirleyici güç olduğu söylenemez. Demokrasi Platformu nun da katkılarıyla elde edilen başarılı bir sonuç, 3963 sayılı Özel Dedektiflik Yasası nda yaşandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 20 Ocak 1994 tarihinde Özel Dedektiflik Yasası nı kabul etti. İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütlere gönderdiği 27 Ocak 1994 tarihli yazıda, Yasanın özellikle 19/f madde ve fıkrasının çalışma hakkını, sendika kurma ve sendikalara üye olma, toplu sözleşme ve grev haklarını işlemez hale getireceğini bildirerek, durumun değerlendirilmesi konusunda uyardı. 52 Demokrasi Platformu nun bu konuda Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel e yaptığı başvurunun da etkisiyle, Cumhurbaşkanı 4 Şubat 1994 tarihinde bu Yasayı bir daha görüşülmek üzere TBMM Başkanlığı na geri gönderdi. Cumhurbaşkanı nın yasayı geri gönderme gerekçeleri arasında, diğer itirazların yanı sıra, işçi ve işveren arasındaki dürüstlük ve güvenilirliklerin ve bu husustaki diğer tespitlerin özel dedektiflerce yapılmasının iş yasalarına aykırı olacağı görüşü de yer alıyordu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay, 6 Aralık 1993 tarihinde yaptığı bir açıklamada, kamu çalışanlarının haklarını düzenleyen iki farklı kanun tasarısı taslağının hazırlandığını bildirdi. Bakanın açıklamasına göre, taslakların birinde kamu çalışanlarına toplu sözleşme hakkı tanınıyordu; diğerinde tanınmıyordu. 53 Kamu çalışanları sendikaları, hükümetin hazırladığı ve toplu sözleşme ile grev haklarını içermeyen sendika yasa tasarısını ve aylıklara yapılan düşük oranlı zammı protesto etmek amacıyla 1994 yılı Ocak ayında eylem hazırlığına başladılar. 13 Ocak 1994 günü bazı sendikalara üye memurlar iş yavaşlatırken, bazıları iş durdurdu ve toplu vizite eylemi gerçekleştirdi. Ankara da ve Malatya da güvenlik güçleri eylemci memurlara karşı çok sert davrandı. 14 49 İl İdaresi Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Metni, Esas No.1/553, Karar No.9, 29.11.1993. 50 Hak-İş, 8. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu, s.298. 51 TÜBA, İİÇB, No.950, 17 Ocak 1991, s.1. 52 Turgut Kazan ın 27.1.1994 tarihli mektubu. 53 TÜBA, İİÇB, No. 945, 13 Aralık 1993, s.1. 15

Ocak 1994 günü çeşitli illerde iş bırakma, iş yavaşlatma veya toplu vizite eylemleri yapıldı. 22 Şubat 1994 günü de benzer eylemlere başvuruldu. Demokrasi Platformu 14 Ocak 1994 günü yayımladığı bildiride, 13 Ocak günü kamu çalışanlarının eylemlerinde polisin tavrını kınadı. Platform tarafından 16 Ocak günü hazırlanan ortak bir bildiri, 17 Ocak 1994 günü örgüt genel başkanları tarafından halka dağıtıldı. Kuruluşlar, kendi başlıklarıyla yayımladıkları ortak bildiriyi işyerlerinde de dağıttılar. Ayrıca, grevsiz, toplu sözleşmesiz sendika; sendikasız demokrasi olmaz ve Ülkemizin bağımsızlığı, halkımızın mutluluğu için özelleştirmeye hayır! Özelleştirme; sendikasızlaştırma, işsizlik ve pahalılıktır yazılı ve altında tüm örgütlerin isimlerinin yer aldığı iki afiş bastırıldı. 17 Ocak 1994 tarihli ortak bildiride şu görüşler yer alıyordu: Çıkarlarımız Ortak, Birliğimiz Gücümüzdür. ŞİMDİ SÖZ SIRASI ÇALIŞANLARDA. İşçiler, memurlar, tüm çalışanlar, emekliler. Sözümüz sizedir. Çalışanların Ortak Sesine kulak verin! Bu ses sizlerin üyesi bulunduğunuz, sizleri temsil etmekten onur ve gurur duyan örgütlerinizin ortak sesidir. Sadece üyelerimizin değil, tüm çalışanların ortak sesidir. Bugün ülkemiz ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Ülkemizin ve tüm çalışanların karşı karşıya bulunduğu ciddi sorunları aşabilmenin tek yolunun demokrasi olduğu konusunda ortak görüşten kalkarak, ülkemizde demokratik hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi amacıyla daha etkin bir biçimde işbirliği yapan kuruluşlarınız olarak size sesleniyoruz. Çalışanların ortak sesi olarak amacımız, çalışanların çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ülkemizde demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yaşama geçirilmesidir. Bu inançla bizler, demokrasiye karşı duyduğumuz sorumluluk gereği ülkemizdeki tüm çalışanları temsil eden örgütler olarak ortak istem ve hedeflerimiz çerçevesinde ilkeli bir güç birliği yaratılmasının ilk adımını attık. Ülkemiz geçmişinde rastlanmayan böylesi bir güç birliği, tüm çalışanların çıkarlarının takipçisi olacaktır. Emeği ile geçinenler, Tüm medyayı kullanarak bizleri yanıltmaya, birbirimize düşürmeye, gerçeklerin üstünü örtmeye çalışıyorlar. Ama yaratmak istedikleri toz duman arasında gerçekler tüm çıplaklığıyla ortadadır. Bunların üstünü örtmeyi başaramayacaklardır. Bu tespitlerden hareketle; Özelleştirme adı altında uluslararası ve yerli tekelci sermayenin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilecek KİT satışlarına, taşeronlaşmaya, işçi çıkarmalara, sendikasızlaştırmaya, sosyal devlet anlayışı ve uygulamasının tümüyle yokedilmesi çabalarına karşı çıkıyoruz ve bu konuda ortak çalışma ve mücadele programları geliştirme umudu ve çabası içinde olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz. Kazanılmış hak ve özgürlüklerin askıya alınması demek olan bir sıkıyönetim uygulamasına veya Terörle Mücadele Yasası adı altında demokratik hak ve özgürlüklerde kısıtlamalara gidilmesine tüm çalışanlar olarak karşı çıktığımızı dile getiriyoruz. Ayrıca, 12 Eylül hukukunun getirdiği anti-demokratik düzenleme ve uygulamalara karşı olduğumuzu belirtiyor, başta Anayasa olmak üzere, tüm yasalarda çağdaş hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesine yönelik yeni yasa düzenlemelerinin gerçekleşmesinin tüm çalışanların ortak talebi olduğunu açıklıyoruz. Terörün her çeşidine karşı olan örgütlerimiz, ülkemizin içinde bulunduğu kan gölünden kurtulması için demokratikleşmeyi, demokrasiyi tek çözüm görmektedir. İnsanların özgürce kimliklerini ifade ettikleri barışçıl, sivil çözümlerle varolan sorunların ortadan kaldırılacağına inancımızı belirtmek isteriz. Yeni KDV zamları ve çalışanların sırtına bindirilmek istenen yeni vergiler halkımıza yoksullaşmanın daha da dayatılmasından başka bir şey değildir. Bu tür uygulamaları ekonomik terör olarak değerlendiriyor ve karşı çıkıyoruz. Kamu çalışanlarının sendikal haklarını kullanabilmeleri için önlerindeki çeşitli engeller kaldırılmalı, grevli toplu sözleşmeli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu konuda verilen vaatler yerine getirilmelidir. Tüm çalışanların örgütleri olarak bu konunun da izleyicisi olacağımız bilinmelidir. Emeklilerin sorunlarını çalışanların sorunlarından ayrı görmüyoruz. Bu nedenle, emeklilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik mücadeleyi de hedeflerimiz arasına alıyoruz. İşçiler, memurlar, tüm emekçiler, Topluma karşı taşıdığımız sorumluluğu eksiksiz yerine getirme kararlılığı içindeyiz. Hedefimiz çalışanları ve toplumu tümüyle kucaklamak, ülkemizde yaşayan herkes için özlemini duyduğumuz kardeşçe, barış içinde ve özgür bir yaşam düzeyinin sağlanmasına çalışmaktır. İşçi, memur, teknik eleman, esnaf, köylü, emekli arasında yapay ayrımlar yaratılarak güçlerimizi bölme, insanları birbirine düşürme çabalarını boşa çıkarmalıyız. Bu aldatıcı yaklaşımlara karşı birliğimizi yükseltmeliyiz. İsteklerimizin hayata geçirilmesi sizler ve sizleri temsil eden örgütlerimizin ilkeli ve kararlı dayanışmasıyla sağlanacaktır. Çıkarlarımız ortak, birliğimiz gücümüzdür. 54 Bu bildiride yer alan insanların özgürce kimliklerini ifade ettikleri barışçıl, sivil çözümlerle varolan sorunların ortadan kaldırılacağına inancımızı belirtmek isteriz, ifadesi, Platformun daha sonraki bildirilerinde kullanılmadı. Ankara da bu ilişkiler oluşurken, çeşitli illerde de yerel düzeydeki ilişkiler gelişmeye başladı. Örneğin, Türk- İş in İzmir deki 3. Bölge Temsilciliği nin 25 Ocak 1994 tarihinde Türk-İş Genel Merkezi ne gönderdiği raporda İzmir deki çalışmalar şu şekilde özetlenmişti (yazıdaki hatalar düzeltilmemiştir): 54 Demokrasi Platformu nu oluşturan tüm örgütlerin antetli kağıdına basılmış, sol tarafta tüm örgütlerin adlarının yer aldığı iki sayfalık bildiri. 16

Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütlerin İzmir temsilcileri; Türk-İş, Disk, Ener-Sen, Halk Evleri Der, Genel Sağlık-İş, Yapı Yol Sen, Eğitsen, Eğitim-İş, Tüm Gıda Sen, Tüm Sosyal Sen ve Tarım Sen şube başkan ve üyeleri 22.01.1994 günü saat 10.00 da Türk- İş Bölge Temsilciliği salonunda toplanmışlardır. 1 Türk-İş, Disk, Hak-İş, TMMOB, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu, Eğitim-İş ve Halk Evleri Derneği temsilcilerinden oluşan İzmir Sekretaryası kurulmuştur. 2 - Örgütleri biraraya getiren en temel ilkenin, örgütlerin bağımsızlığı, iç işlerine karışmama, karşılıklı saygı ve güven ilişkisi olduğunda, görüş birliği sağlanmıştır. 3 İzmir sekretaryasının kamuoyuna duyurulması (basın bildirisi ile yeterli olmaması halinde basın ilanı da verilmesi), 4 29 Ocak günü Ankara da yapılacak kamu çalışanları mitinginin platformu oluşturan örgütlere ve işçi sendikalarının şube başkanlıklarına duyurulması, katılım ve maddi destek konusunda tavsiyelerde bulunulmasına, 5 İşçi sendikalarımızın şube binalarına KAMU ÇALIŞANLARINA GREVLİ TOPLU SÖZLEŞMELİ SENDİKAL HAKLAR İSTİYORUZ ibareli bez afişlerin şubelerce yaptırılarak hizmet binalarına asılması görüşlerimizin iletilmesine, 6 Merkezi Ankara da bulunan Demokrasi Platformu nun alacağı kararların ilimizde de yaşama geçirilmesi konuları görüşülerek kararlaştırılmıştır. 55 Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, 27 Mart 1994 yerel seçimlerinden önce 14 Şubat 1994 günü bir toplantı yaptı. Bu toplantıdaki görüşmeler temelinde, 17 Şubat 1994 günü Türk-İş Genel Merkezi nde bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, ülkemizdeki sorunların dile getirilmesinin ardından, bunların çözüm yerinin parlamento olduğu belirtiliyor ve parlamento göreve çağırılıyordu. Demokrasi Platformu nun talepleri şöyle formüle ediliyordu: Basınımızın Değerli Temsilcileri, Demokrasi Platformu 14 Şubat 1994 günü aşağıda imzası bulunan örgütlerin genel başkanları ve yetkili temsilcilerinin katılımıyla toplanmış ve gündemdeki konuları görüşerek şu saptamaların kamuoyuna ve ilgililere duyurulmasını kararlaştırmıştır. Ülkemizin temel sorunları varlıklarını sürdürmektedir. Hükümet Programında yer alan demokratikleşmenin ve çağdaş değerlerin önünde duran bütün engeller ayıklanacak ve bir an önce kaldırılacaktır sözünün yerine getirilmesi konusunda somut bir adım atılmadığı gibi, atılacağına ilişkin bir umut da görülmemektedir. Ve yine Koalisyon Protokolü nde yer alan 12 Eylül ün açtığı tüm yasal tahribatın sonuçlarıyla birlikte giderileceği sözü unutulmuştur. Başta 1982 Anayasası olmak üzere 12 Eylül Hukuku bütün geçerliliği ile halen yürürlüktedir. Sivil toplum kuruluşlarının siyasal yaşama etkin katılımı sağlanamamıştır. Çalışanların örgütleri üzerindeki siyaset yapma yasağı ısrarla sürdürülmektedir. Hoşgörüye ve çoğulcu demokratik sisteme varış yolundaki engeller varlığını korumakta, örgütlenme özgürlüğünün önündeki kısıtlamalar artırılmaktadır. Düşünceyi suç sayan anlayışlarda ısrar edilmekte, bilim adamları, gazeteciler ve sendikacılar terörist, bilimsel ve düşünsel yapıtlar terör aracı olarak suçlanmakta, yargılanmakta ve mahkum edilmektedir. Teröre karşı olan örgütlerimiz, ülkemizin içinde bulunduğu kan gölünden kurtulması için demokratikleşmeyi, demokrasiyi tek çözüm görmektedir. Ekonomik bunalım varlığını ağırlaştırmakta ve bundan ötürü emekçi-yoksul kesimler büyük bir yükün altında yaşam umutlarını yitirmektedir. Gelir dağılımı eşitsizliği enflasyon-devaluasyon sarmalı sermaye tarafından daha da azgınlaştırılmakta, çıkış konusunda emekçi halktan yana çözümlere kulaklar tıkalı tutulmaktadır. Yabancı finans kuruluşlarının çözümlerine yer veren reçeteler halkımıza dayatılmak istenmektedir. Sermayenin dayattığı ekonomik politikalar çerçevesinde özelleştirme uygulamalarıyla kamu kuruluşları haraç-mezat elden çıkarılmaktadır. Bu uygulamayla bir yandan yerli-yabancı sermayeye servet aktarılmakta, diğer yandan kamu hizmetleri nitelik ve nicelik olarak çökertilmektedir. Başta eğitim ve sağlık olmak üzere halkın temel gereksinimleri, bedeli ödeyemeyeceğimiz boyutlarda pahalı hale gelmektedir. Ekonomik bunalım gerekçe yapılarak taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve işten atılmalar yaygınlaştırılarak çalışanlar iş ve gelecek güvencesinden uzaklaştırılmaya, yoksulluk ücretine katlanmaya zorlanmakta ya da işsizlik ve açlığa mahkum edilmek istenmektedir. Temel insan haklarına dayalı çoğulcu, özgürlükçü, katılımcı parlamenter demokrasiye olan inancımızın doğal sonucu olarak bütün sorunlarımızın çözüm yeri olarak TBMM yi görüyoruz. Bu nedenle bizler PARLAMENTOYU GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ. TBMM toplumun önünü açacak, ekonomideki onarım ve iyileştirmeleri gerçekleştirecek, demokratikleşmeyi mümkün kılacak, 12 Eylül hukukuna son verecek yasal düzenlemeleri gecikmeden yapmalı, ülkede akan kanı durdurmak için vaziyete el koymalıdır. Yerel yönetim seçimlerinin hareketlendirdiği bu siyasi ortamda, her seçim döneminde sergilenen söylem ve vaatler önümüze konmaktadır. Çalışanların ortak sesi olarak bizlerin söylemlere, vaatlere ihtiyacımız yoktur. Bizler parlamentonun sağlıklı çalışmasını, demokratik taleplerimizin bir an önce gündeme alınarak takvime bağlanmasını ve yaşama geçirilmesini istiyoruz. Bu saptamalardan hareketle aşağıdaki düzenlemelerin YEREL SEÇİME KADAR yapılmasını ve toplumun önünün açılmasını istiyor ve bekliyoruz: (1) İdeolojik saldırı olan özelleştirme adı altında kamusal kaynak ve girişimlerimizin talan ve yağmasına son verilmeli, bu işyerlerindeki çalışanlara iş ve gelecek konusunda yaratılan belirsizlik giderilmelidir. (2) Çalışanların örgütleri üzerindeki siyaset yasağı kaldırılmalı, bir toplumsal hizmet olan siyaset, bu alanda katkıda bulunmak isteyen herkese açık kılınmalıdır. (3) Kamu çalışanlarının grevli - toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkı tanınmalıdır. (4) ILO nun 158 sayılı Sözleşmesi onaylanmalı ve bu çerçevede İş Güvencesi Yasası çıkartılmalıdır. (5) 2821-2822 sayılı Yasalardaki düzenlemeler geciktirilmemelidir. (6) Terörle Mücadele Yasası ve İl İdareleri Yasasında yapılmak istenen yeni düzenlemelerden vazgeçilmelidir. 55 Türk-İş 3. Bölge Temsilciliği nin 25.1.1994 gün ve 94/1486-1/B sayılı yazısı. 17

Yerel seçimler adil, serbest ve eşitlikçi bir ortamda yapılmalı ve seçimlerin güvenliği sağlanmalıdır. Başta iktidar partileri olmak üzere tüm siyasal partilerin bu taleplerimize yaklaşımlarını demokrasi anlayışlarının göstergesi olarak değerlendireceğiz. Taleplerimizin takipçisi olacağız, çalışanlar olarak bu gidişata sessiz kalmamadaki kararlılığımızı duyuruyoruz. 56 Bu arada kamu çalışanları sendikalarından, aralarında Demokrasi Platformu içinde yer alan Eğitim-İş ve Genel Sağlık-İş in de bulunduğu bir bölümü biraraya gelerek Sendikalar Arası Eşgüdüm Komitesi ni oluşturduğundan, bu yapı Platform da söz konusu iki sendikanın yerini aldı. 1994 yılının ilk aylarında Hükümet çevrelerinde ücretlerin dondurulması talepleri gündeme getirilmeye başlandı. Türk-İş Başkanlar Kurulu, 21 Mart 1994 günü yaptığı toplantısında, Demokrasi Platformu nun oluşturulması doğrultusundaki girişimi onayladı. Başkanlar Kurulu kararında yer alan ifade şöyleydi: Türk-İş Başkanlar Kurulu, ülkemizin içinde bulunduğu zor günlerde, Türk-İş e ve çalışanları temsil eden diğer kuruluşlara büyük görevler düştüğünü hatırlatarak, ülkemizde demokrasinin, laik cumhuriyetin, sosyal hukuk devleti anlayışının ve sendikal hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi için bu kuruluşlarla, Türk-İş in bütünlüğüne zarar vermeyecek biçimde ve Türk-İş ilkelerine uygun bir çizgide, işbirliği yapmasını onaylamakta ve diğer kuruluşları da, ülkemize, halkımıza ve sendikacılık hareketine zarar verici hareketlerden kaçınması konusunda uyarmaktadır. 57 Ancak aynı bildiride DİSK e çok ciddi suçlamalar da yöneltildi. Türk-İş Başkanlar Kurulu bildirisinin ilgili bölümü şöyleydi: Başkanlar Kurulumuz, sendikacılık hareketinin özelleştirme, taşeronlaştırma, işten çıkarmalar, yerli ve yabancı kaçak işçi çalıştırma, geçici işçilik gibi yollarla yoğun bir saldırıyla karşı karşıya bulunduğu bir dönemde, DİSK e bağlı sendikaların altı ay içinde çok miktarda yeni üye kaydettikleri iddiasını gerçeklerle bağdaştıramamaktadır. DİSK e bağlı sendikaların bazı özel sektör işverenleriyle işbirliği yaparak, işsizleri, başka işkollarında çalışan işçileri, işçi olmayan kişileri ve hatta artık hayatta olmayan insanları bu işyerlerinde çalışıyor göstermeleri, sendikacılık hareketine büyük darbe indirmekte, sendikacılığa olan güveni ayaklar altına almaktadır. Başkanlar Kurulumuz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve özellikle Çalışma Genel Müdürlüğü nün, kendisine sunulan gerçekdışı üye fişlerini aynen kabul etmesini ve açıkça DİSK ten yana tavır alarak, sendikacılık hareketini zayıflatacak bölünmeleri teşvik etmesini de protesto etmektedir. DİSK, sahtelikleri mahkeme kararlarıyla ispat edilmiş üye fişleri nedeniyle özel sektör işverenlerine ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı na olan diyetini ödemektedir veya birgün mutlaka ödeyecektir. Başkanlar Kurulumuz, bu konudaki uyarılara rağmen, Bakanlığın aynı tavrı ısrarla sürdürmesi karşısında, başta Sayın Başbakan olmak üzere, Bakanlar Kurulu nun tümünü, Türk-İş e karşı sürdürülen bu kararlı olumsuz tavırdan sorumlu tutmaktadır. DİSK Yönetim Kurulu ise 26 Mart 1994 günü yayınladığı bildiriyle bu iddialara aynı sertlikte yanıt verdi: 21-22 Mart 1994 günlerinde yapılan Türk-İş Başkanlar Kurulu toplantısı ardından yayınlanan bildiride DİSK hakkında ileri sürülen suçlamalar, işçi sınıfı içinde onarılması güç yaralar açmaya neden olacak boyuttadır DİSK önümüzde duran sorunlar karşısında politikasını işçi sınıfına ve halkımıza karşı sorumluluklarının bilinciyle belirlemiştir. Geçmişe yönelik tartışmaları bir tarafa bırakarak, önceliği, sorunların el birliğiyle çözümüne, güç ve eylem birliğini geliştirmeye vermiştir. Oysa Türk-İş, bir yandan ülkemize, halkımıza ve sendikacılık hareketine zarar verici hareketlerden kaçınılmasını isterken, diğer taraftan tam aksini yapabilmektedir. Türk-İş Başkanlar Kurulu nun yayınladığı Konfederasyonumuza bühtanlarla dolu bildiri DİSK in sınıf bilinciyle ertelediği tartışmaları yeniden gündeme getirmektedir. DİSK kurulduğu günden bugüne ne sermaye sınıfının, ne bir kurumun, ne de bir kişinin karşısında başını önüne eğmemiştir. Geçmişi hatırlayalım. 12 Mart darbesi yapıldığında Türk-İş yönetimi darbecilerin istemleri doğrultusunda oluşan iktidara Genel Sekreterini bakan olarak verirken, DİSK yöneticileri gözaltına alınmış, DİSK çalışmalarından alıkonmuştu. 12 Mart yönetiminin ve onunla bütünleşen Türk-İş in, 1961 Anayasası ndaki bazı özgürlüklerin kaldırılmasındaki sorumluluğu henüz unutulmadı. Bu, Türk-İş in yaşamında elbette tek örnek değil. Zira Türk-İş her iktidarın sevimli çocuğu, her devrin örgütü olmuştur. 12 Eylül darbecileri DİSK yöneticilerini idamla yargılarken Türk-İş bunlarla da bütünleşmekten geri durmamıştır. 12 Eylül darbecileri işçilerin geçmişte verdiği mücadelelerle kazandığı hakları sermayenin düşleri doğrultusunda bir bir geri alırken Türk-İş Genel Sekreteri generaller yönetiminde yine bakandı ve Türk-İş bütün kadrolarıyla çalışıyordu. Çalışma yaşamına giydirilen deli gömleği bu dönemde kanun haline getirildi. Bugün yakındıkları, Danışma Meclisi ne bile sormadan çıkarıldı dedikleri yasaların imzacılarından ve yaratıcılarından biri de elbette ki Türk-İş tir. İşte asıl utanılması gereken budur. Ortada bir diyet borcu varsa o da Türk-İş in 12 Eylül yönetimi ve sermayeye olan borcudur. Bugün DİSK e karşı kullandığı yasalar onların ortak eseridir. Bugün karşı karşıya olduğu bu borç nedeniyle işçi sınıfının hakları için mücadele yerine DİSK le mücadeleyi tercih etmektedir. Oysa Türk-İş in yapması gereken geçmiş ayıplarını unutmadan DİSK le birlikte bu yasalara karşı mücadele etmek olmalıdır. En azından ILO standartlarını ülkemizde egemen kılmak için uğraşmak olmalıdır. 58 Demokrasi Platformu 9 Nisan 1994 tarihinde bir Demokrasi Kurultayı düzenlemeyi programlamıştı. İlişkilerdeki gerginliğe bağlı olarak bu kurultay 3 Nisan 1994 tarihinde ertelendi. 59 56 Demokrasi Platformunu Oluşturan Kitle Örgütlerinin Ortak Basın Açıklaması, 17.2.1993, 1 s. 57 Türk-İş, 17. Genel Kurul Çalışma Raporu 1993/1995, Belgeler, Ankara, 1995, s.381. 58 DİSK Basın Ajansı, 26 Mart 1994, 3 s. 18

B - Ekonomik Kriz ve 5 Nisan 1994 İstikrar Programı Türkiye 1994 yılında bir ekonomik krize girdi. Kamu açıkları büyüyordu. Kamunun iç borçlanmasında önemli bir artış söz konusuydu. Devletin vergi gelirleri iç borçların anapara ve faiz ödemelerine yetmiyordu. 1986 yılında her 100 liralık vergi gelirinin 43 lirası iç borç anapara ve faiz ödemesine giderken, bu miktar 1991 yılında 60 liraya ve 1993 yılında da 104 liraya yükselmişti. Hükümetler, kısa vadeli ve çok yüksek faizli bir dış borçlanmaya yönelmişti. Hükümet, işgücü maliyetlerinin de büyük ölçüde arttığını ileri sürüyor ve tedbir alınmaması durumunda hiperenflasyonla durgunluğun birlikte yaşanması olasılığından söz ediyordu. İstikrar Programı, Başbakan Tansu Çiller ile Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ın 5 Nisan 1994 günü birlikte yaptıkları basın toplantısında kamuoyuna açıklandı. 60 Programın amacı, enflasyonu hızla düşürmek, Türk Lirasına istikrar kazandırmak, ihracat artışını hızlandırmak, ekonomik ve sosyal kalkınmayı sosyal dengeleri de gözeten sürdürülebilir bir temele oturtmak tı. İstikrarı sağlamanın temelini çok yüksek düzeye çıkmış bulunan kamu kesimi açıklarının hızla aşağıya indirilmesi teşkil edecek ti. Bu program çerçevesinde kısa vadede toplumun her kesiminin gücü oranında fedakarlık göstermesi gerekmek teydi. Programa göre, 1994 yılında memur maaş artışları mevcut bütçe ödenekleriyle sınırlı tutulacak tı. KİT lerdeki sözleşmeli personelin ücretleri eşdeğer statüdeki memur maaşlarından daha yüksek ti. Bu dengesizlik zaman içinde ortadan kaldırılacak tı. Kamuda personel alımları dondurulmuştu. Merkezi hükümetin de, yerel yönetimlerin de geçici işçi istihdamı sınırlandırılmıştı. Programda, işçilerin ücret disiplinini kabul etmeleri isteniyordu ve şu değerlendirme yapılıyordu: Bu çerçevede, toplu iş sözleşmelerinde geriye doğru endekslemeden vazgeçmek ve ileriye dönük bir bakış açısı geliştirmek şarttır. Burada belirtilen nokta, enflasyon nedeniyle meydana gelen gerçek ücret kayıplarını telafi etmeye dayalı ücret sisteminin terk edilmesiydi. Ayrıca, belediyelerin kaynak gösterilmeden toplu sözleşme ücret artışları yapamayacağı belirtiliyordu. İstikrar Programı nın önemli bir bölümü özelleştirmeye ilişkindi. Et ve Balık Kurumu ile Yem Sanayii nin özelleştirme işlemleri en kısa sürede sonuçlandırılacaktı. 1994 yılı sonuna kadar ERDEMİR, TÜPRAŞ, Petrol Ofisi, PETKİM, THY, TURBAN, HAVAŞ, D.B.Deniz Nakliyat ve DİTAŞ, kısmen veya tamamen özelleştirilmiş olacaktı. Ayrıca, 1995 yılında Türkiye Elektrik Kurumu ve PTT özelleştirilecekti. Kamu bankalarının özelleştirilmesine hız verilecekti. 1994 yılında Sümerbank ve Etibank özelleştirilecekti. Emlakbank halka açılacaktı. Ayrıca, özel sağlık sigortası ve özel emeklilik sigortası teşvik edilecekti. İstikrar Programı na göre, emekliliğe hak kazandıran prim ödeme gün sayısı, mevcut 5000 gün yerine, bir geçiş süreci sonrasında, kadınlarda 7200 güne, erkeklerde 9000 güne çıkarılacak ve emekli aylığı ödemelerinin başlayabileceği asgari yaş sınırı getirilecekti. Sosyal Sigortalar Kurumu nun tahsil ettiği prim oranları artırılacaktı. Bazı kamu işletmeleri doğrudan kapatılacaktı. Türkiye Zirai Donatım Kurumu 1994 yılı sonuna kadar özelleştirilemezse kapatılacaktı. Karabük Demir Çelik İşletmeleri de yıl sonuna kadar özelleştirilememesi durumunda kapatılacak olan kuruluşlar arasında sayılıyordu. Türkiye Taşkömürü Kurumu nun Zonguldak taki bazı ocakları da kapatılacaktı. Kamu kesiminde işçi ve memur sayısı azaltılacaktı. Nitekim, 1 Ocak 29 Aralık 1994 döneminde istihdamda yalnızca Türkiye Taşkömürü Kurumu nda 5992 kişi, Karabük Demir Çelik İşletmeleri nde ise 1263 kişi azalma sağlandı. 61 Türk-İş Teşkilatlandırma Dairesi nin üye sendikalardan gelen bilgilere dayanarak hazırladığı bir rapora göre ise, 1 Ocak 27 Haziran 1994 tarihleri arasında 34.120 işçi işten çıkarılmıştı (Listede Türkiye Taşkömürü Kurumu gözükmemektedir). 62 Programa göre, kamuda emanet usulü ile yapılan yatırımlar mümkün olduğunca ihale usulü ile yapılacaktı. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen fonksiyonların bir kısmı il özel idarelerine aktarılacaktı. Demokrasi Platformu, 5 Nisan 1994 istikrar programından sonra daha da önem kazandı. Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, istikrar programının açıklandığı gün saat 12.30 da düzenlediği basın toplantısında, bu programa cepheden karşı çıktı. Demokrasi Platformu Başkanlar Kurulu aynı gün öğleden sonra bir toplantı yaptı. Demokrasi Platformu tarafından yapılan basın açıklamasında program kesin bir biçimde reddedildi. Açıklama şöyleydi: (1) Açıklanan istikrar tedbirleri ülke ekonomisinin tam bir iflas noktasında olduğunun ifadesidir. Ülke ekonomisinin bu noktaya gelmesinin sorumlusu bugüne kadar izlenen ekonomik politikalardır. Bunu uygulayan siyasal iktidarlardır. Sermayedir. IMF-Dünya Bankası nın dayatılan politikalarıdır. Açıklanan istikrar paketi olmayıp zam-atma-satma-kapatma paketidir. Faturanın çalışanlara çıkartılmasıdır. Bu tedbirleri sessizce kabul etmeyeceğiz. Ülkemizin tüm çalışanlarına, emekçi halkını temsil eden kuruluşlar olarak meşru zeminde, temsil etmekten onur duyduğumuz üyelerimiz adına, bu ülkede yaşayan yurttaşlar olarak mücadele etmekte kararlıyız. Bu pakete karşı ülke çapında başlayan karşı çıkışı meşru görüyor ve destekliyoruz. İşyerlerimizi koruyacağız. Çalışanları işsizliğe, yoksullaşmaya itecek bu saldırılara karşı tepkiler örgütleyeceğiz. 59 TÜBA, İİÇB, No.962, 11 Nisan 1994, s.1. 60 Başbakanlık Basın Merkezi, Ekonomik İstikrara Doğru (Hedefler Stratejiler) 5 Nisan 1994, Ankara, 1994, 67 s. 61 T.C.Başbakanlık, 5 Nisan Kararları ve İlk Dokuz Aylık Uygulama Sonuçları (7 Ocak 1995), Ankara, 1995, s.10. 62 Türk-İş, Daktilo Rapor, 27 Haziran 1994, 4 s. 19

(2) Bu tepkilerimizin ilk ifadesi olarak 9 Nisan 1994 tarihinde, kapatılması hedeflenen Zonguldak havzasındaki işyerleri ile dayanışma içinde olduğumuzu göstermek için düzenlenen mitinge aktif olarak katılacak, istikrar tedbirlerine tepkimizi göstereceğiz. (3) Demokrasi Platformu izlenen ekonomik politikaların yanlışlıklarının anlatılmasında, demokrasinin korunup geliştirilmesi mücadelesinde daha aktif hale getirilecektir. (4) Bu ekonomik politikaların uygulanmasında ülkede yaratılmak istenen ayırımcılığa karşı ülke bütünlüğünü koruyucu, barış ortamını sağlayıcı politikalarımıza hız vereceğiz. Toplumda huzur ve barış çağrılarımızı yükselteceğiz. Yeni tartışma konuları yerine birliği gündeme alacağız. Gereksiz tartışmalara, darbe çağrılarına karşı, demokrasinin tek ve gerçek çözüm olduğunu bir kez daha yineliyoruz. (5) 5 Nisan Kararlarına karşı bizim 1 MAYIS ımız şiarı altında 1 Mayıs Birlik Mücadele Gününün tüm ülkede kutlanması için çalışmaları başlatacak, merkezi ve tüm örgütlerin katılımıyla yığınsal kutlamayı Zonguldak ta yapacağız. (6) Konfederasyonlarımız, Kamu Çalışanları Sendikalarımız, Meslek Odalarımız, yetkili organlarında son duruma ilişkin değerlendirmeler yapmak üzere olağanüstü toplantılar düzenlemişlerdir. Alınan örgüt organ kararları yeniden Platformumuzun gündemine alınacaktır. İşçileri, memurları, emekçileri, tüm halkımızı izlenen bu ekonomik politikaların yarattığı sonuç olan bizlere dayatılan 5 Nisan Kararlarına karşı tepkisini dile getirmeye çağırıyoruz. Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu nun 5 Nisan İstikrar Programı na karşı çıkışı doğruydu; ancak bazı eksiklikler de söz konusuydu. 5 Nisan İstikrar Programı nın IMF ve Dünya Bankası tarafından dayatıldığı tespiti yapılıyordu; ancak IMF nin ve Dünya Bankası nın dayattığı politikaların esasında o tarihlerde ağırlıklı olarak ABD ve kısmen Avrupa Birliği politikaları olduğu gündeme getirilmiyordu. Ayrıca, 5 Nisan İstikrar Programı na karşı çıkılırken, yaşanan ekonomik kriz karşısında yapılması gerekenlere ilişkin bir alternatif önerilmiyordu. 2001 krizi sonrasında Emek Platformu nun daha geniş bir siyasal yelpazeyi bir araya getirerek geliştirdiği Alternatif Program benzeri bir girişim 5 Nisan İstikrar Programı sonrasında gündeme getirilmedi. DİSK Genel Başkan Vekili İsmail Hakkı Önal ın Demokrasi Platformu Sekretaryası na gönderdiği mektup, Türk-İş le DİSK arasındaki tartışmaların sona erdirilmesine katkıda bulundu. Elyazısı mektup şu şekildeydi: Ülkemizde var olan derin ekonomik, sosyal ve demokratik sorunlar, açıklanan ekonomik paketle yeni bir boyut kazanmıştır. Açıklanan ekonomik önlem paketinin uygulamaya konması için yeni anti-demokratik tedbirlerle desteklenecektir. Bütün bu tedbirler sonuçta işçi sınıfı ve emekçi halkımıza zarar veriyor. Bu nedenle bundan böyle zaman kaybetmeksizin geçmişte yapılan hataları bir tarafa bırakarak başta Türk-İş olmak üzere tüm kuruluşlarla birlikte demokratik eylemlere başlanmasını gerekli görmekteyiz. Platformun bu ruhla çalışmalarını dilemekteyiz. 63 DİSK Başkanlar Kurulu da 7 Nisan 1994 günü yaptığı olağanüstü toplantıda Demokrasi Platformu Başkanlar Kurulu nun aldığı kararları onayladı: İşçi Konfederasyonlarının, kamu çalışanları sendikalarının, meslek odalarının oluşturduğu Demokrasi Platformu; içinde bulunduğumuz koşullarda daha da önem kazanmıştır. Demokrasi Platformu nun daha aktif bir mücadele sürdürmesi için platformdaki görevlerimize hız vereceğiz. Platformun 5 Nisan 1994 tarihinde aldığı kararlara katıldığımızı ilan ediyoruz. Bu, çalışanlar açısından çok olumlu bir gelişmedir. DİSK olarak Demokrasi Platformu nu oluşturan tüm örgütleri bu tarihsel kararlarından dolayı kutluyoruz. 64 Demokrasi Platformu Sekretaryası çeşitli konularda ortak bir anlayış sağlayabilmek amacıyla 1994 yılı Nisan ayında çalışmalara başladı. Sekretaryada TMMOB yi temsil eden ve eşgüdümü sağlayan İhsan Karababa tarafından 22 Nisan 1994 tarihinde Sekretarya üyelerine gönderilen yazıyla, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi, siyasal demokrasi, ekonomik demokrasi ve özelleştirme konularında ortak çalışmaların yapılması için bir girişim başlatıldı. Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütler, Türk-İş e bağlı Genel Maden-İş Sendikası nın öncülüğünde ve haydi, ocakların kapatılmasına ve özelleştirmeye hayır mitingine sloganıyla 35 demokratik kuruluş tarafından 9 Nisan 1994 günü Zonguldak ta düzenlenen mitinge katıldılar. 65 Demokrasi Platformu na bağlı bazı örgütler, Petrol-İş Sendikası nın 16 Nisan 1994 günü Kırşehir de düzenlediği Kapatma Kararına Hayır Mitingi ile 19 Nisan da Yarımca da düzenlediği Petkim in Kapatılmasını Protesto Mitingi ni destekledi. 66 Bu örgütler, ayrıca, Türk-İş tarafından, 25 yıl aradan sonra Ankara da düzenlenen ilk miting olan 24 Nisan 1994 İşsizlik ve Pahalılığı Protesto Mitingine de katıldılar. Demokrasi Platformu nu oluşturan örgütlerin genel sekreterlerinin 13 Nisan 1994 günü yaptıkları toplantıda bu mitingin tarihinin 1 Mayıs olarak değiştirilmesi önerisi Türk-İş tarafından kabul edilmedi. 67 Mitinge katılım çağrısında şunlar yer alıyordu: İşçiler, Memurlar, Emekliler, İşsizler, Ev Kadınları, Esnaf-Sanatkarlar, İşsizlik ve pahalılık her geçen gün belimizi büküyor. 5 Nisan 1994 günü, DYP-SHP Koalisyon Hükümeti nin açıkladığı ekonomik program, işsizliği ve pahalılığı daha da çekilmez hale getirdi. Uygulanan, bizim değil, uluslararası ve yerli tekelci sermayenin, IMF nin, Dünya Bankası nın, TÜSİAD ın, TİSK in, Odalar Birliği nin programıdır. 63 İsmail Hakkı Önal ın tarihsiz elyazılı mektubu, 1 s. Cümle bozuklukları korunmuştur. 64 DİSK Basın Ajansı, 8 Nisan 1994. 65 Zonguldak Mitinge Hazır, Cumhuriyet Gazetesi, 8.4.1994; Madenciden Hükümete Gözdağı, Cumhuriyet Gazetesi, 10.4.1994. Zonguldak mitingi için bkz. Türk-İş Dergisi, Nisan 1994, s.4-7. 66 Türk-İş Dergisi, Nisan 1994, s.10. 67 Demokrasi Platformu Sekretaryası adına İhsan Karababa nın 13.4.1994 tarihli yazısı. 20