Faaliyetini Sonlandıran Mükelleflerin Devren KDV si Faaliyetini Sonlandıran Mükelleflerin Devren KDV si I- GİRİŞ Katma değer vergisinin en önemli özelliği indirim müessesesidir. Bunun yanında verginin iadesi veya gider ve maliyet olarak dikkate alındığı durumlar da söz konusu olabilmektedir. İndirim uygulamasında maliyet veya giderler nedeniyle ödenen katma değer vergisi satışlar üzerinden alınan katma değer vergisinden aylık dönemler itibariyle mahsup edilmektedir. Dönem itibariyle indirilecek KDV nin hesaplanan KDV den mahsubu sonucu ortaya çıkan fazlalık devreden KDV olarak sonraki dönemlerde mahsup edilecek KDV ye ilave edilmekte, mükellefler faaliyetlerine devam ettikleri sürece bu süreç bu şekilde devam etmektedir. Faaliyetine son verecek mükellefin devreden KDV si bulunması halinde, söz konusu KDV yi mahsup etmeleri mümkün değildir. Bilindiği üzere, katma değer vergisinin en önemli özelliği, indirim sistemine sahip olmasıdır. Bazı durumlarda katma değer vergisinde, iade uygulaması veya verginin gider olarak dikkate alınması söz konusu olmaktadır. İndirim sisteminde maliyet veya giderler nedeniyle ödenen KDV satışlar üzerinden alınan KDV den mahsup edilmektedir. Maliyet ve giderler nedeniyle ödenen KDV indirilecek KDV, satışlar üzerinden alınan KDV hesaplanan KDV olarak adlandırılmaktadır. Aylık dönemler halinde indirilecek KDV nin hesaplanan KDV den mahsup edilmesi halinde ortaya çıkan fazlalık devreden KDV, hesaplanan KDV nin indirilecek KDV den fazla olması durumunda ödenecek KDV oluşmaktadır. Faaliyetlerine devam eden mükellefler, devreden KDV leri sonraki dönem mahsup edilecek KDV lerine dahil edip
hesaplanan KDV den mahsup etmektedirler. Bu süreç faaliyetleri süresinde bu şekilde devam etmektedir. Ancak, faaliyetini sonlandıracak mükellefin devreden KDV si bulunması halinde, söz konusu KDV nin mahsup imkanı ortadan kalkmaktadır. Dolayısıyla, faaliyetini sonlandıran mükellefler indiremeyen KDV sorunuyla karşılaşmaktadırlar. Bu yazımızda, faaliyetini sonlandıran mükelleflerin devreden KDV sine ilişkin yapmaları gereken işlemler anlatılmaya çalışılacaktır. II- FAALİYETE SON VERME HALİNDE KDV A- FAALİYETE SON VERME Faaliyete son verme, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu(1) nun İşi Bırakmanın Tarifi başlıklı 161. maddesinde, mükelleflerce vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, aynı Kanun da, faaliyetine son veren mükelleflerin durumu ilgili vergi dairesine bir ay içinde bildirmesi gerektiği belirtilmiştir. Gelir vergisi mükellefleri işe başlamada mükellefiyet tesisi için yaptıkları bildirime benzer şekilde, faaliyetlerine son verdiklerinde de bildirimde bulunmak zorundadırlar. Ölüm işi bırakma olarak kabul edildiğinden ölüm halinde, mirası reddetmemiş mirasçılar tarafından ölüm tarihinden itibaren 1 ay içinde gerekli bildirimin yapılması gerekmektedir. Kurumlar vergisi mükelleflerinin faaliyetlerine son vermeleri, tasfiye, devir, birleşme, bölünme ve iflas hallerinde gerçekleşmektedir. Tasfiye, devir, birleşme ve bölünme halinde bu işlemlerin sonuçlanmasına, iflas halinde iflasın kapanmasına kadar mükellefiyet devan etmekte, tasfiye, devir, birleşme ve bölünmenin sonuçlandığının ve iflasın kapandığının 1 ay içinde bildirilmesiyle söz konu mükellefiyet sona erdirilmektedir.
B- FAALİYETE SON VERME HALİNDE İŞLETMEDE MEVCUT MAL VE İKTİSADİ KIYMETLERE İLİŞKİN KDV Faaliyetine son veren mükelleflerin karşılaştıkları sorunlardan ilki, işletmede mevcut olan mallar ve iktisadi kıymetlerdir. Bu mallar ve iktisadi kıymetlerin işletme sahibine faturalandırılması gerekmektedir. Bu işlem, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu(2) nun 3/a maddesine göre işletmeden çekiş kabul edilecektir. Söz konusu mallar ve iktisadi kıymetler için KDV Kanunu nun 27. maddesine göre emsal bedel uygulanarak fatura tutarlarının belirlenmesi ve bu tutarlar üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir. Hesaplanan KDV nin işin bırakıldığı ay beyannamesi ile beyan edilmesi gerekir. C- FAALİYETE SON VERME HALİNDE DEVREDEN KDV 3065 sayılı KDV Kanunu nun 29. maddesinin 1. fıkrasında, mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak yüklendikleri KDV leri indirim konusu yapabilecekleri 2. fıkrasında ise bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Ayrıca, aynı Kanun un 58. maddesinde ise, mükellefçe indirilebilecek KDV lerin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. KDV Kanunu, yüklenilen KDV ile ilgili olarak, indirim, iade, gider ve maliyet olarak dikkate alma uygulamaları düzenlenmiştir. KDV de vergilendirme istisnalar haricinde 1 er aylık dönemleri kapsamaktadır. Yukarıda yer alan Kanun maddesinde de ifade edildiği üzere, bir dönem içinde mal ve hizmet alışları nedeniyle yüklenilen KDV, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den mahsup edilebilmektedir. Mahsup edilecek KDV nin hesaplanan KDV den yüksek olması
halinde sonraki döneme devreden KDV oluşmakta, söz konusu KDV de sonraki dönemde mahsup edilecek KDV ye dahil edilmekte ve mükelleflerin faaliyetleri süresince bu süreç bu şekilde devam etmektedir. Ancak, faaliyetlerine son veren mükelleflerin yüklendikleri KDV nedeniyle mahsup edemedikleri ve dolayısıyla sonraki dönem devreden KDV olarak oluşan KDV leri önemli bir sorun oluşturmaktadır. Faaliyetlerine son verdiklerinden sonraki dönemlerde söz konusu KDV yi mahsup etmeleri imkanı ortadan kalkmaktadır. 1- Faaliyete Son Verme Halinde Devreden KDV İade Alınabilir mi? İşi bırakan mükelleflerin yüklenip indiremedikleri KDV nin, işi bırakma fiilinin KDV Kanunu nda düzenlenen iade hakkı doğuran işlemler arasında sayılmaması nedeniyle iade edilmesi de mümkün bulunmamaktadır(3). Vergi idaresi ve Danıştay işi bırakan mükelleflerin yüklenip indiremedikleri KDV nin, işi bırakmanın iade hakkı doğuran bir işlem olmaması nedeniyle iade de edilemeyeceği görüşündedirler(4). Vergi idaresince verilen Özelge de; İşin terk edilmesi halinde işini terk eden mükellefler, mevcutlarını terkten önce satış vb. yollarla tasfiye ettikleri takdirde teslim bedeli üzerinden, mevcutlar tasfiye edilmemişse, işletmeden çekiş göstererek KDV Kanunu nun 3/a maddesi gereğince emsal bedeli üzerinden vergi hesaplayıp beyan etmek zorundadırlar. Hesaplanan bu vergilere rağmen indirilemeyen kısım kalırsa, indirilemeyen KDV nin iadesi söz konusu olmayacaktır. (5) şeklinde görüş bildirilmiştir. İstanbul Defterdarlığı nca verilen Özelge de; İşi terk eden mükellefler stoklarını terkden önce satış vb.
yollarla tasfiye ettikleri takdirde teslim bedeli üzerinden, stoklar tasfiye edilmemişse işletmeden çekiş gösterilerek Katma Değer Vergisi Kanunu nun 3/a maddesi gereğince maliyet bedeli üzerinden vergi hesaplayıp beyan etmek zorundadırlar. Hesaplanan bu vergilere rağmen indirilemeyen kısım kalırsa iade söz konusu olmayacaktır. (6) denilmektedir. Danıştay tarafından verilen bir Karar da ise; KDV Kanunu na göre iade ancak Kanun un 328. maddesinde sayılan tam istisnalar ile 29/2. maddesinde belirtilen temel gıda maddesi teslimleri nedeniyle yapılmaktadır. Faaliyetin terki iade hakkı doğuran bir işlem olmadığından, indirilemeyen verginin iadesi kanunen mümkün değildir. denilmektedir. Bu açıklamalara göre, faaliyetine son veren mükelleflerin indiremedikleri ve dolayısıyla devreden KDV olarak kalan KDV yi iade almaları mümkün değildir. 2- Faaliyete Son Verme Halinde Devreden KDV Gider Olarak Dikkate Alınabilir mi? KDV nin asıl yükleneni nihai tüketicidir. Mükellefler ise ticari faaliyetlerine ilişkin yüklendikleri KDV ler açısından aracı konumundadırlar. Ticari mal ve hizmet alışlarına ilişkin KDV leri ticari mal ve hizmet satışlarına ilişkin KDV den mahsup etmektedirler. Böylece yüklendikleri KDV leri satışlarından dolayı almış oldukları KDV lerden mahsup etmiş olmaktadırlar. Faaliyetine devam eden mükellefler için bu durum bu şekilde devam etmekte iken, faaliyetine son veren mükelleflerin devreden KDV yi indirim yoluyla telafi etme imkanı ortadan kalkmaktadır. Yüklenilip indirilemeyen ve işi bırakma nedeniyle de bir daha indirilmesi mümkün olmayan KDV nin, iade ya da gider yazma yoluyla telafisine olanak sağlanmaması, işi bırakan mükellefleri nihai tüketici konumuna getirir ki, bu da KDV nin
genel teorisine aykırıdır(7). Faaliyetine son veren mükellefler açısından devreden KDV nin indirim imkanı ortadan kalktığından, söz konusu KDV indirilemeyecek KDV hükmünü kazanmaktadır. Katma Değer Vergisi Kanunu nun 58. maddesinde, indirilebilecek KDV lerin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği belirtilmiş olup, söz konusu maddenin mefhumu muhalifinden hareketle faaliyetine son veren mükelleflerin devreden KDV olarak kalan miktarı gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak dikkate almaları uygun olacaktır. Bu konuda, düzenlenmiş olan Özelgelerden bazıları aşağıya alınmıştır. Balıkesir Vergi Dairesi Başkanlığı nın Özelgesi nde; Buna göre, mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladıkları KDV, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak düşülemeyeceği gibi bu işlemlere ilişkin olarak alış vesikalarında gösterilen ve indirilebilecek KDV de gider olarak kabul edilmeyecektir. Bu hüküm, mükellefin üstünde yük olarak kalmayacak verginin, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabulünün önlenmesi amacıyla konulmuştur. İndirilemeyecek KDV nin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınacağı tabiidir. Bu çerçevede, 31.08.2010 tarihinde işi bırakmanız nedeniyle yüklendiğiniz ve indirim yoluyla gideremediğiniz KDV yi 2010 yılı gelir vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate almanız mümkün bulunmaktadır. (8)denilmektedir. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı nın Özelgesi nde; İndirim konusu yapılamayan KDV ise sonraki döneme devreden KDV olarak kalacaktır. Sonraki döneme devreden KDV nin iadesinin talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak,
mükellefiyetin terkin edildiği tarih itibariyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV ilgili dönem gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilecektir. Diğer taraftan, devreden vergilerin gider yazılabilmesi ile ilgili bu uygulama sadece faaliyeti bırakan mükellefler için geçerlidir. Faaliyetin devamı süresince devreden vergilerin gider veya maliyet olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı tabiidir. (9) denilmektedir. Balıkesir Vergi Dairesi Başkanlığı nın Özelgesi nde; faaliyetin bırakılması nedeniyle 2011/Ocak-Kasım dönemlerinde tarafınızdan KDV beyannamesi verilemeyeceğinden, indirimli orana tabi işlemlerinizden doğan iade alacağınızın, faaliyetin bırakıldığı tarihi kapsayan vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesinde beyan edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde iadesini talep ettiğiniz tutarın, vergi dairesine vereceğiniz iade talep dilekçeleri ile 31.12.2010 tarihine kadar muaccel hale gelecek borçlarınıza mahsuben, 01.01.2011 tarihinden sonra ise talebiniz doğrultusunda nakden veya söz konusu borçlarınıza mahsuben iadesi mümkün bulunmaktadır. Öte yandan, iadesi talep edilen tutar düşüldükten sonra kalan devreden vergi tutarının, gelir vergisi matrahının tespitinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği tabiidir. (10) denilmektedir. Yukarıda yer verdiğimiz Özelgelerden de anlaşıldığı üzere, Vergi İdaresinin görüşü, faaliyetine son veren mükelleflerin devreden KDV lerini gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak dikkate alabilecekleri doğrultusundadır. III- SONUÇ
Katma değer vergisinin en önemli özelliği, indirim sistemine sahip olmasıdır. Mükellefler mal ve hizmet alımları nedeniyle ödedikleri KDV yi, mal ve hizmet satış kârına ilişkin aldıkları KDV den mahsup etmektedirler. Bazı durumlarda iade alabilmekteler veya gider olarak dikkate alabilmektedirler. İndirilecek KDV nin hesaplanan KDV den yüksek olması halinde fazla olan KDV sonraki dönemde mahsup edilmek üzere devreden KDV olarak sonraki döneme devretmektedir. Faaliyetini sonlandıran mükelleflerin bu şekilde devreden KDV lerini sonraki dönemlerde mahsup etme imkanı ortadan kalktığından söz konusu KDV indirilemeyen KDV hükmü kazanmakta olup, söz konusu KDV yi iade almaları da mümkün olmadığından, KDV Kanunu nun 58. maddesinin mefhumu muhalifinden hareketle gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında gider olarak dikkate almaları gerektiği görüşündeyiz. Vergi idaresince verilen özelgeler de faaliyetine son veren mükelleflerin devreden KDV lerini gider olarak dikkate alabilecekleri yönündedir. * Vergi Müfettişi (1) 10.01.1961 tarih ve 10703 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır. (2) 02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır. (3) Yılmaz SEZER, İşi Bırakan Mükellefler İndiremedikleri KDV yi Gider Yazabilecekler, www.dunya.com, 17.01.2014 (4) Abdullah TOLU, İşi Bırakan Mükelleflerin İndiremedikleri KDV yi Gider Yazabilecekleri, Yaklaşım, Aralık 2003, Sayı: 132
(5) MB. nin, 19.09.1998 tarih ve 57334 sayılı; 01.02.1990 tarih ve 8882 sayılı Özelgeleri. (6) İstanbul Defterdarlığı nın, 26.12.2002 tarih ve KDV.MUK.B.07.4.DEF.0.34.18.6855 sayılı Özelgesi. (7) TOLU, agm. (8) Balıkesir Vergi Dairesi Başkanlığı nın, 26.10.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.10.15.01- KDV-2010/107-1308/-107 sayılı Özelgesi. (9) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı nın, 27.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.58-1443 sayılı Özelgesi. (10) Balıkesir Vergi Dairesi Başkanlığı nın, 15.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.20.15.01-40-MUK-2010-164-402 sayılı Özelgesi. İbrahim ERCAN Yaklaşım Dergisi