Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Azerbaycan Masalı
Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Azerbaycan Masalı
Var varanın, sür sürenin, vay haline izinsiz bağa girenin... Bir varmış, bir yokmuş, develer tellâl iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken bu dünyada insan az, hayvan çokmuş. Bunların arasında bir keçi ile üç yavrusu yaşarmış. Yavrular, Şengülüm, Mengülüm, Şüngülüm: Üçüz kardeş.
Keçi her sabah otlamaya gider, akşam boynuzunda ot, memesinde süt, dilinde şarkı getirirmiş. Gelince evin önüne, her yere göz atarmış. Yoksa yabancı kimse, kapıyı tıklatırmış. Şengülüm, Mengülüm, Şüngülüm hoplaya zıplaya kapıya yaklaşır: Kimdir o gelen? diye sorarlarmış. Keçi yanıt verirmiş: Şengülüm, Mengülüm, Şüngülüm Aç kapıyı ben geldim. Dilimde türkü, Boynuzumda ot, Mememde süt getirdim...
Şengülüm, Mengülüm, Şüngülüm sevine sevine kapıyı açarlarmış. Keçi, yavrularını bağrına basarmış. Yedirir, içirir, üçünü de, yatağa yatırırmış. Ertesi gün yine otlamaya gidermiş. Giderken yavruların yanağından öper, sıkı sıkı tembihlermiş: Benim güzel balalarım, kurt gelip sizi kandırır ha!.. Hırsız, uğursuz gelip tıklar kapıya... Kim gelirse gelsin, sakın açmayın, bir de ses çıkarmayın! Şengülüm, Mengülüm, Şüngülüm bir o yana sıçrarlarmış, bir bu yana. Annelerine cevap verirlermiş: Sen merak etme anne!.. Ama Kurt, bu üçüz kardeşin izindeymiş. İzinsiz içeri girmek istermiş. Taze et yemek için dişlerini bilermiş...
Sabah erkenden Keçi gidince işe, fırlayıp gelmiş eve. Damda dolaşmış, ağzını yalaya yalaya kapıyı tıklamış. Şengülüm, Mengülüm, Şüngülüm sevine sevine kapının arkasına gelmişler: Kimdir kapıyı tıklatan, gözümüze kül atan? Kurt: Ananız geldi, kapıyı açın! diye cevap vermiş.
Şengülüm, Mengülüm, Şüngülüm derhal onun kurt olduğunu anlamışlar. Kaçıp ocağın bacasında saklanmışlar. Kurt ne kadar kapıyı tıklatsa da, açmamışlar... Kurt bir kayanın arkasına gizlenmiş. Anne keçinin yolunu gözlemiş. Güneş batarken anne keçi evine gelmiş. Kurt onu görür görmez kulakları dikmiş. Keçi onu fark etmemiş, kapıyı tıklayıvermiş: Şengülüm, Mengülüm, Şüngülüm, Aç kapıyı ben geldim. Dilimde türkü, Boynuzumda ot, Mememde süt getirdim...
Üçüz kardeş oynaya oynaya gelip kapıyı açmışlar. Keçi içeri girip, kapıyı kilitlemiş. Yavrularına ot vermiş; suyunu, sütünü içirmiş. Birlikte oynamışlar. Onları okşayıp sevmiş, masal, türkü söylemiş. Yavrular mışıl mışıl uyumuşlar.
Ertesi gün keçi gitmiş işe, kurt fırlayıp gelmiş eve. Kapıyı tıklatıp, sesini keçinin sesine benzetmiş: Şengülüm, Mengülüm, Şüngülüm, Aç kapıyı ben geldim. Dilimde türkü, Boynuzumda ot, Mememde süt getirdim... Üçüzler, kurdun hilesine kanmış, kapıyı açmışlar. Kurt anında Şengülüm ü tutup yemiş. Mengülüm ile Şüngülüm kaçıp bacaya gizlenmiş. Kurt ne kadar aradıysa da, emeği boşa gitmiş. Yarın da gelip sizi yerim, demiş, söylenerek çekip gitmiş.
Geç saatte keçi çıkıp gelmiş. Çok tıklatsa da kapıyı açan olmamış... Keçi telaş, Mengülüm ile Şüngülüm korku içindelermiş... Keçi geri çekilip boynuzuyla: Küüüt!.. diye vurmuş kapıya. Mengülüm sormuş kapının kırılacağını anlayınca: Kimdir kapıya vuran? Şengülüm Mengülüm Şüngülüm, Aç kapıyı men geldim. Dilimde türkü, Boynuzumda ot, Mememde süt getirdim...
Mengülüm ile Şüngülüm dikkatle dinlemişler. Analarını tanıyıp kapıyı açıvermişler. Keçi telaş içinde: Şengülüm nerede? diye sormuş. Mengülüm ile Şüngülüm ün iki gözü iki çeşme. Keçi hemen anlamış: Kimdi? diye soruyu yapıştırmış. Ama kim olduğunu Mengülüm ile Şüngülüm bilememişler. Keçi hırslandıkça hırslanmış: Peki! Siz kapıyı berk kitleyin, beni bekleyin!
Keçi düşmüş yola, başına almış bela. Az gitmiş, uz gitmiş, çakalın evinin üstüne gelmiş. Ayağıyla bir iki vurmuş. Çakal duyup sormuş: Kim var damın üstünde? Keçi hırsla bağırmış: Balamı sen mi yedin? Çakal cevap vermiş: Hayır! Ben yemedim, git tilkiye sor. Keçi, kurttan korkuyormuş, ne yapacağını bilemiyormuş. Oturup düşünmüş, demircinin yolunu tutmuş:
Demirci kardeş, boynuzlarıma demir tak, üstüne çivi çak. Sana bir külek kaymak vereyim, bir külek de süt getireyim... Demirci: Olur, demiş. Derhal boynuzlara kıldan ince kılıçtan keskin demirler takmış: Sana olsun hediye, haydi git güle güle!
Keçi o hırsla kurdun inine varmış: Tak, tak, tak!.. Kurt yemek pişiriyormuş. Dam sarsılmış, yemeğin içine toprak akmış.
Kurdun tepesi atmış: Uuuuu! Kim var damın üstünde? Damın, direğin üstünde? Yemeğimi şor ettin, Gözlerimi kör ettin!.. Keçi bağırmış: Mehehe! Mehehe!.. Men paşa, Gelmişem koşa koşa, Balamı sen yemişsin, Gel girelim savaşa!.. Kurt sevinçle yanıt vermiş: Uuuu!.. Geldi keçi paşa, Emeği gider boşa, Kart etini yerim, Kendimden geçerim... Kurt fırlayıp dışarı çıkmış. Keçi derhal üstüne saldırmış. Kurt neye uğradığını şaşırmış. Keçi geri geri çekilip bir daha vurmuş, boynuzlarını kurdun karnına geçirmiş.
Kurt uluyarak yere serilmiş. Vay karnııım!.. diye feryat etmiş. Şengülüm ü yemeseydin, vay karnım demeseydin! Kurdun karnını yarmış, Şengülüm ü sağ çıkarmış. Şengülüm anasının boynuna sıkı sıkı sarılmış. İyi ki geldin ana, boğulacaktım az daha! Keçi, yavrusunu alıp eve götürmüş. Mengülüm ile Şüngülüm kardeşlerini görünce koşmuşlar, sevinçle bir türküye başlamışlar: Şengülüm Mengülüm Şüngülüm Canım gülüm kardeşim Sen gittin gideli, Seni çok özledim... Üç kardeş sevinçle kucaklaşmışlar, fır dönüp oynamışlar.
Oğuzlar Mah. Mevlana Bulvarı No: 145 P.K: 06520 Balgat - ANKARA - TÜRKİYE T: 00 90 (312) 218 4000 - F: 00 90 (312) 218 4049