Yenilenen Aşık Veysel müzesi törenle açıldı.

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

Başbakan Yıldırım, İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu Gemlik-Bursa Kesimi Açılış Töreni nde konuştu

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

Başbakan Yıldırım, Otonomi Açılış Töreni nde konuştu

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

Başlangıç Meridyeni ve Greenwıch - İstanbul

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Güneş (Kıbrıs)

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

İlk olarak Şebinkarahisar ilçesi Uğurca Köyü ne giden Vali Şahin, burada vatandaşlar tarafından coşku ve alkışla karşılandı.

AŞAĞI BORANDERE KÖYÜ

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

TOPLU KONUTLARIN TEMELİ, 12 ŞUBAT RUHUYLA ATILDI

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Merhaba değerli hanımlar;

2014 YEREL SEÇİM FAALİYET RAPORU

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

ORGANLARI 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ

BAŞKAN YAVUZ, TUZLA BELEDİYE BAŞKANI DR.ŞADİ YAZICI, EŞİ

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

Şerif Kocadon için mevlit


GERÇEKLEŞEN FAALİYETLER

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

GEMEREK TOPLU AÇILIŞ PROGRAMI. (14 Aralık 2013) 1) 10 Adet Sosyal Konut Açılışı. 2) Gemerek Futbol Sahası Açılışı. 3) Yeniçubuk Anaokulu Açılışı

AK Parti mazlum coğrafyaların umudu

MHP TURGUTREİS SEÇİM İLETİŞİM MERKEZİ AÇILDI

En büyük gücümüz teşkilatlarımız

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

Fatih Akbaba, "Kişi bir bütündür. Fakat biz. ailenin, mutlu etme ve Dedi. Aileyi, mutlu etme ve mutlu olma kurumu

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Kasım 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

DİDİM. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 78. yılında Didim de anıldı

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Türkmenistan ata yurdumuz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

Beykozlu Şehidimiz Er Erhan TERLETME ye Son Görev - Özgün Haber

ÇOK AMAÇLI SALONUMUZA KAVUŞTUK OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ. Hazırlayan: MÜCAHİT KARAKUŞ Sayfa: 1

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

129 KADINI TEMSİLEN 129 KADIN MHP YE ÜYE OLDU

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında

2014 Seçim Beyannamemizde bu dönem ulaşım ve şehircilik dönemi olacak demiştik.

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Eşsiz Bodrum Tanıtım TIR ı Zonguldak ta

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Başbakan Yıldırım, Ankara YHT Garı açılış töreninde konuştu

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI

MECLĐS BAŞKANLIĞINA TRAFĐK KOMĐSYON RAPORU

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ

KASIM 2015 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ÇOCUKLARLA ETKİNLİKLER PROGRAMI DÜZENLENDİ

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

KALEKIŞLA KÖYÜ TAKVİMİ 2019

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

HAVRAN BELEDİYEBAŞKANLIĞI 2016 YILI TEMMUZAYI FAALİYET RAPORU

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

HAVRAN BELEDİYEBAŞKANLIĞI 2016 YILI EKİMAYIFAALİYET RAPORU

MAHÇİÇEK TEN 2015 MÜJDELERİ

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

Genel Başkan Adayı Binali Yıldırım, AK Parti 2. Olağanüstü Kongresi nde konuştu

Şerafettin TUĞ Kaymakamı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

EMİN GEÇİN PROJELERİ ANLATTI

Perşembe İzmir Gündemi

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Çarşamba, 02 Şubat :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 05 Şubat :13

T.C. GAZİEMİR KAYMAKAMLIĞI

Doğum günün kutlu olsun Büyük Usta

Kamplardaki sığınmacı sayısı 152 bin 51

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Bülteni


Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

24 Kasım Öğretmenler Günü Beykoz'da Coşkuyla Kutlandı

Transkript:

15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 1 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com Akarsu, Divriği'den Bildiriyor; DİVRİĞİ BELEDİYESİ YENİ ARAÇLAR ALACAK Geçtiğimiz yıllarda Dünya Kültür Mirası Divriği Ulu Cami nin, kanalizasyon ve içme suyu şebekelerinin menfi etkilerinden korunması ve çevresinin açılarak güzelleştirilmesi maksadıyla 200 kadar evin kamulaştırılarak yıkılmasından sonra Divriği de ciddi olarak konut ihtiyacı baş göstermişti. Önceki Kaymakamımız Sayın Salih Ayhan ın gayretleriyle TOKİ, Divriği de de ev yapma kararı almıştı. Bu kapsamda; Divriği de Toplu Konut İdaresi tarafından, Bademlik Mevkii-Hüseyin Gazi etekleri arasında yapımına başlanan 360 konutlu evlerin, zeminin düzleme çalışmaları hummalı bir şekilde devam etmektedir. Şantiyeden alınan bilgiler ve yerinde yapılan gözlemlere göre; işçilerin kalabilmeleri için konteynır- çadır ve temel ihtiyaçlarını gidermek için de banyo, tuvalet, yemekhane gibi lojistik tesisler yapılmıştır. Şantiyede iş makineleri olarak; kırıcı, ekskavatör, JSB kepçe ve kamyonlar bulunmaktadır. Ayrıca, hazır demir kalıplar da mevcut olup montaj işlerine başlanacağı ifade edilmektedir. Hafriyat çalışmalarına aralıksız devam edilmektedir. Çalışmalarım hava durumunun müsaade ettiği müddetçe devam edeceği bildirilmektedir. MUSTAFA TARAKÇI Ekonomi lafla olmaz! Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun Milliyet gazetesi ekonomi sayfasında kısa bir röportajı çıktı. Önemli tespitleri var. Biriside şöyle: önce üreteceğiz sonra hakça bölüşeceğiz. Üretimi uluslararası alanda rekabet eden ülkesine katkı sağlayan, sanayici ile yapacağız. (Devamı s.8 de) * www.mustafatarakci.com Özgeçmiş twitter.com/tarakcimustafa Yenilenen Aşık Veysel müzesi törenle açıldı. Ünlü halk ozanı Aşık Veysel'in, Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde yenilenen müze evi, törenle açıldı. Müzenin yenilenmesi, Sivas Müze Müdürlüğü'nün, İsveç'in Stockholm kentindeki Synskadades Müzesi ile ortak yürüttüğü ''Müzeler Arası Kültür İttifakı Projesi'' kapsamında yapıldı. Kaymakam Gül, yaptığı konuşmada, Sivas Müze Müdürlüğü'ne yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür etti. Açılışın ardından Sivas Müze Müdürü Canan Ortakçı, konuklara müzeyi gezdirdi. Aşık Veysel'in küçük oğlu Bahri Şatıroğlu, 1968 yılında babasının kendisine armağan ettiği sazı, müzede sergilenmek üzere Müze Müdüresi ne teslim etti. 2012 yılının son Belediye Meclis Toplantısı Divriği Belediyesi Meclis Salonunda yapıldı. Belediye Başkanı Hakan GÖK ün başkanlığında toplanan Belediye Meclisine Meclis Üyeleri Hüseyin GÖÇER, Ömer YILDIZ, Ali ÇİMEN, S.Ali KÜPELİ, Kamber HALİSYAMA, Abbas KARABULUT, Hasan AĞIRSOY, Nurettin AKBIYIK, Hasan ERDİVAN, Yazı İşleri Müdürü Metin DİNÇER ve Mali Hiz.Müd.V.Çetin DOĞAN katıldılar.başkanın Divriği gündemi ile ilgili gelişmeleri anlattıktan sonra meclis görüşmelerine geçildi.belediye ye 2013 yılında hizmet araçları alınması ile ilgili gündem üyelerin tamamının oyu ile kabul edildi.buna göre İller Bankası kredisi ile Belediye ye 1 Adet büyük otobüs,1 Adet yarım otobüs,1 adet kamyon ve 1 adet cenaze nakil aracı alınması kararlaştırıldı. Alınan kararla ilgili olarak açıklama yapan Belediye Başkanı Hakan GÖK Özellikle hastanenin taşınmasından sonra tedavi için giden vatandaşlarımız çok sıkıntı çekmekte ayrıca öğrencilerimiz özellikle kış aylarında büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Şehir içi taşıma görevi Belediyelerin başlıca görevlerindedir.bu hizmeti daha modern ve halkımıza yakışır bir şekilde yapmak için 1 Adet büyük otobüs ve 1 adet yarım otobüs alacağız.şehiriçi ve şehir dışından gelen cenazelerimiz nakilleri de bizlere sıkıntı yaratmaktadır. Pikapla cenaze taşımak hiç de hoş olmayan görüntülere yol açıyor bunun içinde tam donanımlı bir cenaze nakil aracı alarak bu kötü görüntüyü ortadan kaldıracağız ve son olarak da 1 adet damperli kamyon alarak araç parkımızı güçlendireceğiz.önceki yıllarda almış olduğumuz 9 araca bunları da eklediğimizde araç parkımızın tamamını yenilemiş olacağız.böylece halkımıza daha iyi hizmet gitmesini sağlayacağız araç alım işlemlerini bir an önce tamamlayıp hizmete sunacağız. Halkımıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum dedi. Alınan araçların İller Bankası kredisi ile alınacağı karşılığının da 3 sene içerisinde ödeneceği açıklandı. Haber: Divriği Belediyesi Basın İletişim Servisi 15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 1 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 2 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com Divriği'de Yol Çalışmaları Divriği Kaymakamı Mehmet Nebi Kaya, yol çalışmaları hakkında hakkında bilgi verdi. Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Divriği-Arapgir karayolunda çalışmaların hummalı bir şekilde devam ettiğini belirterek, "Bu yıl çalışmalar gayet normal seviyede ilerledi. Sınırlarımız çerisinde 7,5 kilometrelik bir kısım var. Bunun 450-500 metresi tünel şeklinde olacağı için seneye sarkıyor. Belki az bir kısım gibi görünüyor ama coğrafyamız çok sert ve çok çetin. Gittik, gördük. Kısa bir mesafe gibi görünüyor ama dağlar adeta aşağı indiriliyor" dedi Kaymakam Kaya, "Tüneller, menfezler yapılıyor, topraklar taşınıyor. Coğrafyamız çok sert. Etrafımız dağlarla çevrili. Bunun zorluğunu yaşıyoruz. Ekipler bu zorluklara rağmen gayret içerisinde çalışıyorlar. Hatta yolu ikiye bölüp iki koldan harekete geçtiler. O yolların bir an önce bitirilmesini heyecanla bekliyoruz" ifadelerini kullandı. Çetinkaya-Divriği karayolunda ise 50 kilometrelik bölümde çalışmaların devam ettiğini bildiren Kaya, "Karayolları Bölge Müdürlüğü ile yaptığımız görüşmelere göre, çalışmaların seneye Aralık ayında bitirilmesi planlanıyor. Öncelikle şunu ifade etmeliyiz ki Divriği'yi turizme kazandırmak için her şeyden önce yol elzemdir" dedi. Yol çalışmalarının bitmesiyle Divriği'nin bir kavşak noktası haline geleceğini ifade eden Kaya, "Burası bir bağlantı yolu olacak. Bu kültürel miras, bu muhteşem miras burada olduğu sürece burası geleceğin kesişim noktası, Divriği bir destinasyon merkezi olacak" Muhabir: Mücahit Koç Divriği de Aşure Etkinliği Akarsu Divriği den bildiriyor. Muharrem Ayı nı takip eden bugünlerde Divriği de bir aşure günü daha düzenlendi. 12 Aralık 2012 Çarşamba günü düzenlenen ve öncülüğünü Divriği Müftülüğü, Divriği Hacıbektaş-ı Veli Kültürünü Tanıtma Dayanışma Yardımlaşma Derneği, Divriği Gönül Dostları Yardımlaşma Derneği nin yaptığı, Hal binasındaki Aşure etkinliği bu yıl da coşkulu oldu. İki kazan Aşure pişirildi. Sunucu Nail Ayan ın açılış konuşması ardından Kültür Camii Müezzini Salih Başar Kur an-ı Kerim okudu. Müteakiben yapılan duanın ardından Aşure dağıtımına başlandı. Etkinliğe, İlçe kaymakamı Belediye Başkanı ve Garnizon Komutanı ile diğer misafirler katıldı. Etkinliğin Çarşamba Pazarına denk gelmesinden dolayı Aşure lokmasına halktan büyük bir katılım gözlemlendi. Aşure kokusunun güzelliği etrafa yayıldı. Bu bereketli günde, mübarek bir amaçla insanlar kucaklaştı, birlik beraberlik ön safhaya çıktı ve toplumun her kesiminden insanlar sıcak sohbetlerde bulundu. Aşure nin sıcaklığı toplumu da ısıttı. Genel Yayın Yönetmeni ve Yayın Koordinatörü MUSTAFA TARAKÇI Mizanpaj: Mutlucan AYDIN Bünyamin ŞAHİN Halkla İlişkiler-Tanıtım: Ayla YERLİKAYA VERGİ DAİRESİ: Göztepe VERGİ KİMLİK NO: 8.230.105.579 DEĞERLİ OKURLAR, GAZETEMİZİN DAHA GENİŞ KİTLEYE ULAŞMASI AMACIYLA, KİME ARŞİVİNİZDEKİ HEMŞERİLERİMİZE YÖNLENDİRME YAPMANIZ VEYA O ARKADAŞLARIN E-MAİL ADRESLERİNİ GAZETEMiZE GÖNDERİP, ONLARI DA MAİL HAVUZUMUZA DAHİL ETMEMİZİ SAĞLAMANIZ UYGUN OLACAKTIR. Genel Yayın Yönetmeni 15 ARALIK 2012 SAYI:41 SAYFA 2 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2012 SAYI:41 SAYFA 3 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com Sivas Özel İdare 2013 bütçesi 70 milyon TL. 20 gün süren Kasım ayı bütçe görüşmelerinin 18. Birleşiminde Sivas İl Özel İdaresi nin 2013 yılı bütçesi İl Genel Meclisi nde karara bağlandı. Plan Bütçe Komisyonu tarafından hazırlanan İl Özel İdare bütçesi oy birliği ile kabul edilerek, 70 milyon TL olarak belirlendi. İl Genel Meclisi Başkanı Sedat Özata başkanlığında yapılan toplantıda konuşan Genel Sekreter Salih Ayhan, İl Özel İdaresi 2013 yılı bütçesinin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek, Temel gayemiz hizmettir. Bu anlayışla ilimize güzel çalışmalar kazandırmanın gayreti içerisinde olacağız. dedi. İl Özel İdaresi nin 2012 yılı bütçesinin 55 milyon TL olduğunu hatırlatan Ayhan, bakanlıktan gelen destek ile 70 milyon TL lik harcama gerçekleştirildiğini söyledi. 2013 yılı bütçesinin yapılan çalışmalar sonrası 70 milyon TL olarak belinlendiğini anlatan Ayhan, özellikle yol konusunda bu yıl daha çok çalışma yapacaklarını ifade etti. Salih Ayhan yaptığı konuşmada Sivas ın en önemli sorunlarının başında yol problemi gelmektedir. Bu konuda idaremiz Yol ve Ulaşım Hizmetler Müdürlüğü ciddi çalışma gösterdiler. Kendilerine teşekkür ediyorum. 2013 yılında araç parkının yenilenmesi ve asfalt plent tesisinin daha aktif devreye girmesiyle birlikte kaliteli, nitelikli, yol yapımı gerçekleştireceğiz. İl Özel İdaremiz yol konusunda daha farklı bir noktaya gelecek. Yol Şube Müdürlüğümüz kapasitesini artırarak, kısa vadede bin kilometre yol yapıp, sorunu ortadan kaldıracak. dedi. 2012 yılı yatırım programında yer alan işlerin gerçekleşmesinde İlçe Köylere Hizmet Götürme Birliklerinin önemli bir görev üstlendiğini kaydeden Ayhan, İlçe kaymakamlarımıza gösterdikleri özveriden dolayı teşekkür ediyorum. 2013 yılında da aynı hassasiyetle ilçelerimizi güçlendirerek kapasitemizi artırmayı planlamaktayız. İlçelerle beraber koordineli çalışmayı üst seviyede tutuyoruz şeklinde konuştu. Parke taşı ve içme suyu konusunda ilçelerle görev paylaşımı yapmayı düşündüklerini de belirten Ayhan, 2013 yılı yatırım programımız 2012 yılı programına göre yüzde 50 daha fazla. 600 adet iş bulunmaktadır. Bu işin 100 âdetini içme suyuna ayırmış bulunuyoruz. şeklinde konuştu. Trafik kazasında ölen arkadaşları için fidan diktiler Sivas ın Hafik ilçesinde Cumhuriyet Üniversitesi Kamer Örnek Meslek Yüksekokulu öğrencileri, geçen yıl trafik kazasında hayatını kaybeden arkadaşları Oğuzhan Bayar için fidan dikti. Hafik Belediyesi ve Hafik Kamer Örnek Meslek Yüksekokulu işbirliği ile gerçekleştirilen etkinlikte Hafik okullar bölgesinde 1000 adet çam fidanı toprakla buluşturuldu. Fidan dikim töreninde konuşan Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Faruk Kocacık, yüksekokulun böyle bir orman içinde olmasının geleceği de en güzel bir biçimde planlamak anlamına geldiğini belirterek, Esasen güzel olan da öğrencilerin bu işe sahip çıkması. Güzel bir orman oluşturuyoruz. Geleceği hazırlıyoruz. İnşallah gelecekte bu başladığımız ormanlık alanı görmek kısmet olur. Bugünün diğer anlamlı bir özelliği, geçen yıl bir trafik kazasında kaybettiğimiz öğrencimizin adının verilecek olmasıdır. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. şeklinde konuştu. HABER: Cihan 3. NÜKLEER SANTRAL Türkiye atom enerji ihtiyacını karşılamak için iktidar cumhuriyetimiz 100. Yıldönümü 2023 e kadar 3 nükleer santrali devreye sokmak istiyor. Ruslar, Mersin Akkuyu da ilk santral çalışmalarına başladı. 2. Santral için Sinop ta hazırlıklar devam ediyor. 3. Santral için Kırklareli İğneada Bölgesi öne çıkarken. Alternatif olarak Düzce Akçakoca bölgesi üzerinde duruluyor. İğneada nın daha avantajlı olduğu öne sürülüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sivas Katliamı için DDK'yı (Devlet Denetleme Kurulu) görevlendirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, emrindeki Devlet Denetleme Kurulu na (DDK), Madımak Oteli yangınıyla siyasi tarihe geçen Sivas olaylarını araştırma görevi verdi. Gül, bu kritik kararında, bir süre önce Çankaya Köşkü nde kabul ettiği Sıvas heyetinden gelen talebi dikkate aldı. Sıvas lı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de içinde yer aldığı heyet, Gül den, büyük mağduriyetler yaşandı diyerek Sıvas olaylarını emrindeki DDK ya inceletmesini istemişlerdi. Gül de bu görüşmede, yasal açıdan DDK nın görev alanına girmesi halinde bu adımı atabileceğinin işaretini vermişti. Gül, bu konudaki kararını 29 Kasım 2012 günü vererek, DDK yı Sivas olaylarını araştırmak üzere görevlendirdi. Cumhurbaşkanlığı ndan konuya ilişkin yapılan açıklama şöyle: Bilindiği üzere, Sivas ta 01-02 Temmuz 1993 te yaşanan ve 37 kişinin ölümü ile sonuçlanan olayların sonuçları ve olaya taraf olan her kesimdeki tesirleri hâlâ devam etmektedir. Madımak hadisesine müdahil olan tüm kesimlerde; olayların gerçek mahiyetinin algılanması/kavranması ve çıkarılan sonuçlar itibariyle derin bir belirsizlik ve kuşku mevcuttur. Nitekim, Sivas ta faaliyet gösteren 114 sivil toplum kuruluşu, Sayın Cumhurbaşkanımıza yapmış oldukları ziyaret esnasında söz konusu hususları dile getirmiş ve konunun tekrar incelenmesi talebinde bulunmuşlardır. Sayın Cumhurbaşkanımız, Madımak olayının gerek oluş şekli, amacı, sonuç ve tesirleri itibariyle gerekse dönem içerisinde yaşanan diğer bazı olaylarla irtibatları itibariyle bir bütünlük içerisinde araştırılması ve incelenmesi için DDK yı görevlendirmiştir. Prof. Dr. İzzettin Doğan konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: Sayın Cumhurbaşka'nın verdiği karar önemli bir karardır. Tarafsızlığıyla makamı itibariyle, Türkiye'yi temsil eden bir kişi olarak kendisine düşen sorumluğu hissedip böyle bir karar vermiştir. Eğer bu ülke hukukla yönetilen bir ülkeyse 37 kişi diri diri yakıldı. Silah taşıyan askerlerin kordonu altında göz göre göre bu insanlar yakıldı. Bunun hiç bir siyasi sorumlusu bulunmadan olay kapanamazdı. 19 yıl önce meydana gelen bu olay her gün kanamaya devam etmiştir. Hepsi bu ülkenin aydın insanlarıydı. Bu insanların 20'si Alevi kökenliydi. Aradan 19 yıl geçti hiç bir siyasi kişi mahkemenin önüne gelip benim burda bir ihmalim var ya da yok deyip bir yargılamaya muhattap olmadı. Ölenlerin hepsi Aleviymiş gibi bir yargı yaratıldı. Bu da Aleviler'de biz bu ülkenin ikinci sınıf vatandaşıyız duygusunun oluşmasına neden oldu. Malatya olaylarında 670 dükkan yağma edildi. Maraş'ta ölen 110 kişinin tümü Aleviydi. MERSİN SİNOP İĞNE ADA Yeni Divriği İnternet Gazetesi eski sayılarını okumak için www.mustafatarakci.com Sitesini tıklayınız. 15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 3 ÜCRETSİZDİR

15 KARALIK 2012 SAYI: 41 KADIKÖY- KARTAL METROSU TRAFİĞİ RAHATLATMADI HABER/ANALİZ: M.T.- İSTANBUL Böylesine devasa proje nasıl olurda sonuç itibariyle insanı hüsrana uğratır! İstanbul da trafik adına doğrusu çok şey yapılıyor: Önce ana arterlerde yol genişletmesi yapıldı. Sonra Metrobüs Projesinin Avcılar-Zincirlikuyu, Zincirlikuyu-Anadolu yakası ( Söğütlüçeşme), nihayet Avcılar- Büyükçekmece ayakları tamamlandı. Metrobüse diyecek yok. Harcanan para yerini buldu. Her kesim insan metrobüs ün yolcusu oldu. Zamanı kısalttı, ulaşımı hızlandırdı. Önümüzdeki yıllarda MARMARAY projesi ile Sarayburnu Üsküdar hem demiryolu hem de karayolu ile deniz dibinde birbirine bağlanacak.o da devasa bir proje.mutlaka olumlu sonuç verir diye ümit ediyorum. KADIKÖY- KARTAL metro hattı da ismini duyunca insana huzur ve mutluluk veren bir proje gibi geliyor ama gel gör ki beklenen sonucu sağlamadı! Neden mi? Güzergâh seçimindeki hatadan dolayı. Anadolu yakasında Tuzla ya kadar birkaç yol var.e-5 ve TEM YOLU transit ulaşım için kullanılıyor.evler bu yol üzerinde değil.bu yol üzerinde ikamet yok denecek kadar az. Asıl şehir içi ulaşım Sahil, Bağdat Caddesi ve Minibüs Yolu dediğimiz üç yol üzerinde oluyor. Sahil Yolu (Cemil Topuzlu), Bağdat Caddesi tek yönlü trafiğe açık. Minibüs Caddesi dediğimiz Kadıköy- Ziverbey- GöztepeBostancı istikametinde giden,sonra Bağdat Caddesiyle birleşen yol gidiş gelişli ve çok yoğun.yoğunluğun büyük bir kısmı da KADIKÖY- KARTAL Mavi Minibüslerden kaynaklanıyor. Eee,biz Kadıköy- Kartal Metrosu nu açtık bu minibüsler niye?maalesef hala o minibüsler çalışmaya devam ediyor. Çünkü, METRO E-5 in altından geçiyor. E-5 üzerinden Kadıköy den Kartal istikametinde giden yolcu miktarı çok az.mesai başlangıç ve bitişinde biraz canlanıyor ama gün içinde nerdeyse bırakın ayakta kalmayı, oturacak yerler bile dolmuyor. Bence, Metro Güzergahı Minibüs Yolu altından olsaydı çok daha isabetli olurdu. Metro dolup taşar, trafik Anadolu yakasında büyük ölçüde rahatlardı. Şimdi ise aynı tas aynı hamam. Bu hata, bana benzer ve bana göre daha büyük bir hatayı hatırlattı: Karadeniz Otoyolu 10 yılı aşkın bir çalışma ve büyük doğa tahribiyle açılan o gidişli gelişli otoban yerine hızlı tren olsaydı daha iyi olmaz mıydı? Plan çok önemli. Proje çok önemli. Her yönünü düşünmek lazım. Bu işler nasıl paldır küldür yapılır anlamakta güçlük çekiyorum.! Milletin parası nasıl çar çur ediliyor ona yanıyorum. 15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 4 AFGANİSTAN CUMHURBAŞKANI SİVAS A GELDİ. Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 13 Aralık 2012 günü,afgan polis adaylarının eğitim gördüğü Sivas Polis Meslek Yüksekokulu'nu ziyaret etti. Karzai ile bakanlar Şahin ve Yılmaz'ı, Sivas Nuri Demirağ Havaalanı'nda Vali Zübeyir Kemelek ve diğer ilgililer karşıladı. Buradan Polis Meslek Yüksekokulu'na geçen Karzai, kendisini karşılayan polisleri Türkçe selamladı. Daha sonra Karzai, Şahin ve Yılmaz, okulu gezerek incelemelerde bulundu, yetkililerden bilgi aldı. Afganistan Cumhurbaşkanı Karzai, basına kapalı gerçekleşen incelemelerin ardından okulun konferans salonunda Afgan öğrencilerle bir araya geldi. Karzai, burada yaptığı konuşmada, Sivas'ta bulunmaktan ve öğrencileri yakından ziyaret etmekten çok mutlu olduğunu söyledi.sunumda Mustafa Kemal Atatürk ile Afgan Kralı Amenullah Han ın resimlerinin görülmesi üzerine, ''Onlar iki büyük lider ve önder şahsiyet, Mustafa Kemal Atatürk ve Afgan Kralı Amanullah Han. Bu resim iki ülke arasındaki ilişkilerimizin çok derin tarihlere dayandığını göstermektedir. Son 10 yılda ilişkilerimiz daha da sağlamlaştı ve gelişti'' dedi. Afganistan'ın sadece toprak bütünlüğünü koruyan değil, onların gelişmesine vesile olan sizlersiniz. Dolayısıyla siz öğrenciler, ülkemizin gelişmesi için bu toprakların daha da kalkınması için önemli insanlarsınız. Dolayısıyla size bu eğitim programını sağlamış olan dost ve kardeş ülke Türkiye Cumhuriyeti'nden istifade edecek ve fırsatları iyi değerlendireceksiniz. Siz Afganistan'ın güvenliği ve gelişmesi için en önemli, değerli ve kıymetli zenginliklerimizsiniz. Dolayısıyla zamanınızın hiçbir dakikasını boşa harcamayarak sizin hizmetinizde olan bu arkadaşlardan iyi faydalanıp kendinizi yetiştirecek, Afganistan'ın güçlü olması için elinizden geleni yapacaksınız. Sözlerini ifade etti. Karzai, okulda iyi bir eğitim alan öğrencilerin iki ülke arasındaki tarihi bağı daha da ileriye götüreceğini vurgulayarak, ''Bunu nasıl yapacaksınız- Öğretmenlerinize, eğiticilerinize saygı duyarak, bu ortamın kıymetini bilerek'' dedi. BAKAN ŞAHİN AFGAN ÖĞRENCİLER BİZE EMANET İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Afgan polis adaylarının eğitim gördüğü Sivas Polis Meslek Yüksekokulu'nun, ortak çalışmanın çok başarılı bir uluslararası örneği olduğunu söyledi. Şahin, burada yaptığı konuşmada, İçişleri Bakanlığı olarak okulu bitirdikten sonra ilk olarak Afgan polis öğrencilerinin eğitimine açtıklarını, ilk mezunları verdiklerini ve ikinci dönem eğitimin sürdüğünü dile getirerek; ''Bu okulun adı artık Afgan polis okulu olarak bilindi. Sivas'ta duyuldu, Ankara'da da Türkiye'de Afgan polis okulu olarak anılıyor. Biz bundan memnunuz, iftihar ediyoruz. Eminim ki, zatıaliniz ve Afgan yönetimi, Afgan polis adayları da burada, bu okulda olmaktan, bu okulun Afgan polis okulu olarak anılmasından memnundur, dedi. Polis Meslek Okulu'ndaki ziyarete, Jandarma Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Osman Eker ile Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar da katıldı. Ziyaretin ardından konuk Cumhurbaşkanı Karzai, Sivas'tan ayrıldı. SAYFA 4 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com 13 ARALIK SİLİVRİ DİRENİŞİNDE YAŞANANLAR Yazan: İsmail Aydoğmuş Bazı olaylar vardır "Anlatılamaz, yaşanır" derler ya 13 Aralık 2012 Perşembe günü Silivri Cezaevi önünde yaşananları sizlere tam anlatamasam da aktarmaya çalışacağım. Silivride görülmekte olan sözde Ergenekon Davası'nın savcısının mütalayı okuma aşamasına gelindiğini açıklanması üzerine binlerce kişi kurum, kuruluş, partiler ve dernekler aracılığıyla sabahın erken saatlerinde Silivri Cezaevi'nin bulunduğu alana akın akın gelmeye başladılar. Gecenin karanlığında ana yoldan Cezaevine doğru insanlar akmaya başlamıştı. Kınalı Silivri yolu Otobüslerden ve özel araçlardan dolayı kilitlenmiş trafik ağır aksak ilerliyordu.cezaevi şehirden uzakta adeta yalıtılmış bir mahrumiyet bölgesi olmasına rağmen görülmemiş bir insan akınına uğruyordu. Dünyada örneği az görülen Cezaevi içerisinde bulunan mahkemeyi izlemeye çok sayıda insan yaklaşık bir kilometre yolu araç girişi engellendiğinden tırmanıyordu. Katılımcılar önce caminin bulunduğu alandaki kavşakta bulunan mahkum yakınlarının barındığı Silivri Direniş Çadırlarına uğruyor, Buradan da cezaevi önüne yürüyorlardı. Cezaevi önünde sabahın erken saatlerinde yaşanan arbede de vatandaşlara cop ve gazla müdahale eden Jandarma tepki almış, girişte tel örgüler yıkılarak halk mahkeme salonuna ulaşmıştır. Cezaevi Mahkemesi önünde bulunan kulübenin üzerinden ve otobüs üzerinden kalabalığa hitap eden TGB li gençler kitlenin taşkınlık yapmasını önlemiş düzeni sağlamışlardır. Çok sayıda televizyonun cahlı yayın araçlarını ve basın mensubunun mahkemeye ve kalabalığa olan ilgisi, yaşanan izdiham ve coşku akılda kalan en önemli ayrıntılardı. Miting yeri diyebileceğim alan, yollar gelen halkın katılımıyla Silivri'nin tarlaları adeta bir gelincik bahçsine dönmüş sevinç, coşku had safhadaydı. Sabah saatlerinde mahkeme önce CHP ve İşçi Partisi'nin otobüslerinin susmasını yoksa başlamayacaklarını eğer susmazsa mahkeme kararıyla susturmak için jandarmanın müdahalede bulunacağı tehdidini göndermiş kısa süre suskunlukla birlikte Mahkeme başlamış mahkemenin başlamasından sonra otobüslerdeki konuşmalarda başlamıştır. Mahkeme mütalaayı okumak yerine, davaya yeni ekler yapmaya başlamış avukatların mütalaa talebi mahkeme tarafından reddedilerek avukatlara baskı ve tehdide gidilmiş, mahkeme devamlı aralar vererek çalışamaz duruma gelmiştir. İçeriye Robokopları çağırarak avukatları atma tehditleri de sökmemiştir. Silivri Mahkemesi önünde direniş gösteren binlerce halkın mahkemeden gelen haberlerle sabırları şaşmış, sabahın yedisinden akşamın 17:30 una kadar hiç susmaksızın sloganlar, marşlar ve türkülerle 2 dereceye varan soğuklarda yaşlı genç demden alandan ayrılmamışlardır. Tabi "gidebilirsiniz" denilene kadar. Yeniden buluşmak üzere verilen sözlerden sonra halkın ters yönde akını başlamıştır. 13 Aralıktaki bu Silivri Direnişine Almanya'dan, Ankara'dan, Sivas'tan, gelen yıllardır görmediğim dostlarımı yeniden görmek ve yeni dostluklar kurduğum yeni arkadaşları tanımak benim için unutulmaz birer anıydı. Silivri de görülmekte olan bu davayı özetleyen Ozan İradi'nin şu şiirini de sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyarım. ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 5 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com ATANER YILDIRIM Kişisel Gelişim Uzmanı/ Yazar Ataner Yıldırım Kimdir? Ataner Yıldırım Sivas ta doğdu. İlköğretimini Divriği de, ortaöğretimini Yıldızeli-Pamukpınar öğretmen okulunda tamamladı. İki yıl Siirt te öğretmenlik yaptı. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Filoloji bölümünü bitirdi. Aynı yıllarda psikoloji ve pedagoji bölümünden sertifika aldı. Üç dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesin de Avrasya Maratonu dış ilişkiler koordinatörlğünü yürüttü. İki yıl, devlet bakanlığı ihracat elemanı yetiştirme kursları düzenledi.30 yıl kendi kurucu-müdürü olduğu Milli Eğitim Bakanlığı özel Yıldırım Dil Kursları işletmeciliğini yaptı.burada binlerce öğrenciye İngilizce, Almanca, Rusça öğretmenin mutluluğunu yaşadı. En önemli amacı kendini geliştirip başka insanların yaşamına katkı sunmak olan Ataner Yıldırım, 1993 yılında Türkiye de ilk kez Mutluluk Okulu açarak burada Kişisel Gelişim seminerleri verdi. Yıldırım, Bahçeşehir Üniversitesi, Siyaset Okulu nu bitirdi ve burada THINK TANK(TİNK TENK) grubunda çalışmaktadır. Ataner Yıldırım ın Yazmış olduğu kitaplar; Mutluluk Okulu, Sevgiye Yolculuk, Başarı Nerede, İlkeli İnsan, Kişisel Gelişim Eğitimi, Etkili İletişim Eğitimi, İlke Merkezli Liderlik, Dersimiz: Kişisel Gelişim, NLP ile Pratik İngilizce, İngilizce Dil Bilgisidir. Yıldırım, kurum ve kuruluşlara seminerlerini sürdürmekte, bir radyoda Proaktif Saatler adıyla radyo programı yapmaktadır.yerel ve ulusal gazetelerde kişisel gelişim yazıları yazmaktadır. İki çocuğu bulunan Yıldırım,İngilizce,Almanca,Grekçe ve Latince dillerini bilmektedir. 15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 5 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 6 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com Divriği Belediye Başkanlığınca,30.11.2012 günü Aşure İkramı yapıldı. Dede Derviş Aslandoğan dua okudu. Divriği Kaymakamlığı,24 Kasım 2012 günü, Muharrem Orucu İftar Yemeği düzenledi. Hacı Bektaşi Veli Der.Bşk. Ali Çankaya,Kaymakam Mehmet Nebi Kaya birer konuşma yaptılar. Müftü Vekili Mehmet Emin Akbaş dua okudu. İstanbul daki Divriği Hüseyin Gazi Derneği aşuresine, Gazetemiz genel yayın yönetmeni de davetliydi. Lüks olmasa bile sıcak ve dostane bir ortamda Aşure Lokması yenildi. Dua okundu. Sohbet edildi. İzmir Karşıyaka Belediye Başkanlığının 27 katılımcıyla birlikte düzenlemiş olduğu 10 bin kişi hedef alınarak yapılan Aşure Günü Etkinliği 24 Kasım 2012 tarihinde Karşıyaka İskelesinde gerçekleşmiştir. Hemşerilerimiz de katıldı. 15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA6 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2012 SAYI: 41 KORUNMASI GEREKEN KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZ DİVRİĞİ SOKAK OYUNLARI Derleyen: İhsan Çalapverdi SAYFA 7 KERBELA YAS I, MUHARREM ORUCU VE AŞURE GÜNÜ Zalimin zulmüne karşı çıkmamak, BEŞ TAŞ Karşılıklı iki kişi tarafından oynanır. Kızlar da erkekler de oynar. Oyun 5 seviyeden oluşur. Birler, ikiler, üçler, dörtler ve beşler. Oyuna birler seviyesi ile başlanır. Oyuncu, avucunun içindeki bulunan beş taşı serbest bir şekilde yere atar. taşlar misket yuvarlaklığında ve çok hafif olmalıdır- Oyuncu, yerdeki taşlardan uygun olanını seçtikten sonra taşı havaya atar. İlk önce BİRLER oynanır. Birlerde; oyuncu bir taşı baş hizasına kadar havaya atar. Havaya attığı taş yere düşüne kadar taşı havaya attığı elle yerden bir taş alıp havaya attığı taşı tutmak zorundadır. Tutamazsa yanar. İkilerde; yine havaya bir taş atıp aynı elle yerden 2 taş almak, Üçlerde; üç taş almak, dörtlerde havaya attığı taş yere düşene kadar 4 taşı da almak ve havadan düşen taşı tutmak zorundadır. Daha sonra işaret parmağını (sol el) orta parmağının üstüne koyup yere dayayarak köprü oluşturulur. Sağ elle de bir taş yukarı atılır. 4 taşı da birbirine değmeyecek gibi köprü kurduğu parmaklarına yakın bir yere bırakır. Havaya attığı taş yere düşmeden köprüden bir taşı diğer tarafa geçirir ve yukarıya attığı taşı yere düşmeden tutar. Dört taşı da birer birer diğer tarafa geçirince bu bölüm de bitmiş olur. Sonra 5 taşı sağ elle havaya atıp birlerde en az bir taş elinin üstünde kalacak şekilde taşları yakalar, elinin üstündeki (tersindeki) taşı tekrar eliyle yukarı atar ve avucuyla yere düşmeden yakalar. Bu hareket ikilerde 2 taş, üçlerde 3 taş, dörtlerde 4 taş ve beşlerde 5 taş elinin üstünde tutulup avucuyla yakalayacak biçimde devam eder. Elinin üzerinde eksik taş yakalarsa ve avucuyla tutamazsa yanmış olur. Yukarıda tüm bu hareketleri yanmadan yapıp tamamlarsa, oyunda başarı sağlamış olur ve rakibine karşı bir oyun ilerde olur. Eğer havaya attığı taşı yakalayamaz veya yerden birden fazla taş alırsa oynama hakkı diğer arkadaşına geçer. DOKUZ TAŞ 8 ya da 10 kişi ile oynanır. Öncelikle iki grup oluşturulur. Grup 4 veya 5 kişiden oluşur. Daha sonra ağır olmayan taşlar genelde küçük mermer taşlar kullanılır- üst üste dizilir. Ebe olarak seçilen kişi, elindeki top ile belli bir uzaklıktan taşları devirir. Devirdiğinde hemen kaçması gerekir. Top bu defa diğer gruptadır ve ebe olan oyuncu ve ebe olanın bulunduğu gruptaki oyunculara taşları dizdirmemeye çalışır. Ebe ve grubundaki oyuncular, taşları vurulmadan dizdiğinde oyunu kazanır. Not: Takım kurmak için iki kişi ortaya bir çizgi çeker ve o çizgi üzerinde "Alırım veririm, ben seni yenerim" tekerlemesiyle Son adımlara gelindiğini anlayan kişi eğer sıra onda ise- "Aldım verdim, ben seni yendim" der ve takımını seçmeye hak kazanır. birbirlerine doğru sırayla ilerler. TAM MANASI Peşkir : havlu, Hademe-i hümayun :padişah garsonu, Makreme :yemekte peçete yerine geçen örtü, Halef :devreden, Selef :devralan, Edep :İyi ahlak, incelik, terbiye, Şantaj :Çıkar amacıyla bir kimseyi kükük düşürücü haber ve bilgi yayma,bu şekilde tehditle korkutma, Meczup :Aklını yitirmiş,deli, Mücavir :Yakın komşu olan, Mevzubahis :Söz konusu, 15 ARALIK 2012 SAYI:41 mazluma yapılacak en büyük kötülüktür. Ben zalimlerle birlikte varlık içinde yaşamayı alçaklık sayarım. Zalime karşı gelere bulacağım ölümü ise yücelik sayarım. İmam Hüseyin İsteyenler, Alevi- Bektaşi hicri takviminin birinci ayında,1-10 Muharrem tarihleri arasında, Kerbela Şehitleri anısına 10-12 gün oruç tutarlar.aleviler bu orucu esas olarak, 10 muharrem günü (hicri, 10 Ekim 680),Emevi Halifesi Yezid in emriyle Hz. Muhammed in torunu,hz. Ali nin oğlu İmam Hüseyin in bugün Irak toprakları içinde bulunan Kerbela da şehit edilmesi dolayısıyla tutarlar.tarihre Kerbele olayı olarak geçen bu olay;muaviye tarafından Halife tayin edilen Yezid,babasının ölümünden sonra ilk iş olarak Hz. Hüseyin in kendisine biat etmesini,reddederse öldürüleceğini beyan eder.hz. Hüseyin ise Yezid e biat etmeyeceğini bildirir. Öte yandan, Küfe şehri halkı, Hz. Hüseyin i davet edip kendisini halife olarak tanıyacaklarını bildirir.bu davetin ve Kerbela Olayı nın sosyo ekonomik boyutları da vardır! Yoksul Halk Yezid in yönetiminden hoşnut değildir. Ona karşı ayaklanma düşüncesi yaygındır. Hz. Hüseyin in Küfe ye doğru yola çıktığı haberini alan Yezid,Kerbela Çölü nde İmam Hüseyin ve beraberindeki 73 kişi,ayrıca kadın ve çocuklardan oluşan kervanın önünü büyük bir ordu yla keser.1-10 Muharrem günleri onları aç,susuz bırakır.nihayet, Hicri 10 Muharrem 661 günü Hz. Hüseyin Yezid in ordusuna karşı anlamlı bir konuşma yapar.fakat karşılık bulamaz. Ya biad, Ya ölüm derler. Çok dengesiz olarak başlayan savaşta, Hz. Hüseyin ve 72 kişi teker teker şehit düşerler.hz. Hüseyin in vücuduna çok sayıda ok isabet etmiştir.ölümü yetmiyormuş gibi Baş ını da keserler. Bu nedenle İmam Hüseyin o günden beri aleviler için bir direniş abidesi olmuştur.zalimin zulmüne karşı direnme sembolü olarak gönüllerde yer etmiştir. Kadınlarla birlikte, İmam Hüseyin in hasta olan küçük oğlu Zeynel Abidin bu karliamdan kurtulur. Aleviler bu acı günlerin anısına Muharrem ayında 12 gün oruç tutarlar. Bu oruca matem orucu de denilmektedir. Oruç süresince su içilmez, et yenmez, düğün eğlence düzenlenmez, içki içilmez, kahkahalarla gülünmez, köy yerlerinde çoğu zaman erkekler traş olmaz... Köylerde evlerde, şehirlerde genel olarak Cemevleri nde, kaideten dedeler tarafından Kerbela olayını konu alan Fuzuli nin Saadete Ermişlerin Bahçesi gibi kitaplar okunur. Deyişler, Mersiyeler okunur... Bu orucun sonunda Aşure Günü yapılır.aşure tatlısı en az 12değişik malzemeden oluşur. Aşure, Kerbela da yenilen son yemektir. Aynı zamanda İmam Hüseyin in oğlu Zeynel Abidin in sağ kalması, O sülalenin devam ettiğinin memnuniyetinin de ifade eder. KAYNAK: İstanbul Maltepe Belediyesi Yayını Maltepe Post SAYFA 7 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com İBRETLİK İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR İLERİ! 31 Ağustos 1922... Büyük Zafer kazanılmış. Düşmanın istila ordusu Çalköy de sarılarak tamamıyla mahvedilmiş. Mustafa Kemal in yıllarca peşine düştüğü zafer artık tahakkuk etmiş,türk milleti için zeval bulmaz hürriyet ve istiklal güneşi ısıtıcıışıklarını tekrar Anadolu yaylası üzerine boşaltmış. O sabah Atatürk, yanında Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa ve Garp Orduları Komutanı İsmet Paşa olduğu halde bir gün evvel düşmanın mağlup olarak eridiği harp sahasını dolaştıktan sonra, Dumlupınar Köyü ne geldi. Vakit akşama yaklaşmıştı.güneş Murat Dağları nın arkasına doğru inmek üzere, bir gün evvel çetin bir boğuşmaya sahne olan Çalköy sahası yavaş yavaş loşluklara bürünüyordu. Günün muzaffer komutanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, Dumlupınar Köyü nün küçük evlerinden birinin damında bir küçük tahta iskemleye oturmuş, bu kararan ufukları seyrediyordu. Yüzünde hissettiklerini anlatan ufak bir işarete bile tesadüf edemiyorduk. Demir renkli gözlerinde, fevkalâde bir parlaklık bile yoktu; zinde ve canlı yüzü, sert ve asabi hareketleriyle hep aynı Mustafa Kemal... O tarihi gün, ebediyete intikal ederken, küçük bir hadise cereyan etti. İsmet Paşa, harp sahasından toplayarak yanına getirdikleri esir düşman kumandanlarını, Başkumandan a takdim etti. Onları büyük bir nezaketle karşılayan Başkumandan ın gözlerinde bir an, büyük bir saadetin ışığı yakıcı bir alev olarak dolaştı. İşte Mustafa Kemal in, hayatındaki en mesut anlarından bir tanesi buydu. Büyük eserinin en canlı meyvelerini topladığı bir anda, milleti için yaptığı emsalsiz hizmetlerin, gösterdiği kahramanlıkların, Feragatlerin kefareti olarak gözlerinde dolaşan bu saadet ışığı onun büyük mükâfatı olmuştu. Atatürk ün en mesut anı deyince birdenbire bu tarihi hatırladım ve hayalimde o tarihi akşamın loşlukları içinde biraz daha heykelleşen güzel yüzünün canlandığını görür gibi oldum. O belli belirsiz bir heyecan içinde İsmet Paşa ya döndü, Paşam dedi, tebrik ederim; zaferi kazandınız. Ve bundan sonra ordulara İlk hedefiniz Akdeniz dir. İleri! cümlesini ihtiva eden meşhur günlük emrini yazdırdı. Kaleme Alan: Tevfik Bıyıkoğlu ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 8 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com Alb. MUSTAFA TARAKÇI Yrd. Doç. Dr./ Em. Kur. Alb. tarakci.mustafa@gmail.com Ekonomi lafla olmaz! Geçtiğimiz günlede CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun Milliyet gazetesi ekonomi sayfasında kısa bir röportajı çıktı. Önemli tespitleri var. Biriside şöyle: önce üreteceğiz sonra hakça bölüşeceğiz. Üretimi uluslararası alanda rekabet eden ülkesine katkı sağlayan, sanayici ile yapacağız. Bize düşen görev sanayicinin karşılaştığı sorunları sağlıklı saptamak ve onlara göre çözüm üretmek. Bu tespitler, bu değerlendirmeler üretimi, finans sektörünü ve ticaretin önüne çıkan düşünceler. Ancak, her nedense Türk insanı al-sat çılığı çok seviyor. Fabrikalaşmak yerine AVM açmayı tercih ediyor. Biraz parası varsa yeni bir mal üretme, bir milli projeyi hayata geçirme veya bilinen bir konuda Türkiye yi daha da öne çıkaracak şekilde yatırım yapmayı düşünmüyor. Varsa yoksa ticaret, al sat. Ticaret mekânlarına bakıyorsun, çoklarının ismi bizim değil, yabancı :Carrefoursa, Bauhause, Real, Notalius, Darty, Mediamarkt... Say sayabildiğin kadar... Bu isimler altında satılan malların yerli mallardan çok yabancı malların olduğunu düşünmemek mümkün değil. Veya satılan malların karının yabancıların cebine gittiğini kabullenmemek mümkün değil. Türk insanı, Türk yatırımcısını üretime yönelmek elbette çok güzel bir şey ancak bunun cazibesini de sağlamak düşünülmeli. Sayın Kılıçdaroğlu ve ekonomi kurmayları bu söylemleri ile birlikte, bunun gerektiği gibi olması için, iş dünyasının, üretime yönelmesi için, kendi iktidarlarında neler yapacaklarını da söylemesi lazım. Kimse durduk yere tutum değiştirmez. Yatırımcı, politika değişikliğine gitmez. Bence bunun en önemli nedeni, yani üretmemenin en önemli nedeni, satış garantisinin olmaması. Sen daha pahalı elektrik, daha pahalı vergi yükü, daha pahalı sigorta primleri ile ürettiğini ister istemez pahalıya mal ediyorsun. Elin adamı daha ucuza mal ediyor. Serbest piyasa ekonomisinde bütün mallar aynı dükkânda sergilenince.; seninki ister istemez yerli olmasına rağmen pahalı gözüküyor. Bu konuda iktidar veya iktidar adaylarınca alınacak/ önerilecek bir tedbir var: Üretimi arttırmanın yerli malı çoğaltmanın en basit bir yöntemi var: Kamu ihale yasasında küçük bir değişiklik yapmak. Diyeceksiniz ki, kamu kurum ve kuruluşları ( bakanlıklar ve belediyeler) açtıkları ihalede yerli malı alımına ve yerli malzeme kullanımına özen gösterecekler. %5 hatta %10 pahalı da olsa yerli malı tercih edecekler. İşte mesele bu. Bu zor değil. Tam bağımsız bir ekonomi iseniz bunu gayet rahat yapabilirsiniz. CHP böyle bir yaklaşım sergileyeceğini açıkça söylemeli. Yoksa lafla peynir gemisi yürümez. Neyi nasıl değiştireceksin? Onu somut olarak ortaya koyman lazım. Son günlerin popüler konusu Yerli Otomobil üretiminde de bu söylense mesele kalmayacak; Yerli otomobil üretildiğinde, kamu kurum ve kuruluşları özellikle polis araçları, resmi hizmet araçları yerli otomobil olacak. Yerli malı taksi kullananlara vergide muafiyetler sağlanacak dense yerli otomobil üretimi kısa sürede gerçekleştirilir. Üretim pazarı arar, pazarı varsa üretim olur! SÜRME İSKELE VERİLMEDEN GEMİDEN ATLAMAK TEHLİKELİ VE YASAKTIR. AHMET YOZGATLI Öğretmen (E) Divriği Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Bşk. Yrd. (Yazarımızın bu günlerde hastası vardır. Hastanede refakat görevi yapmaktadır. Bu nedenle Onun köşesini 2008 de yayınlanan bir yazımızla dolduralım istedik. Hastamıza acil şifalar diliyoruz.) NESRİN VE HASAN Gerektiğinde Ülkemiz için bir şeyler yapmalıyız. Bu Ülke bizim! Bu Ülke bizim çabalarımızla, bizim ellerimiz üstünde yükselecek! Bizim sahte dost ve müttefiklere ihtiyacımız yok. Onlar, bizi kuvvetlendikçe budamanın, zayıfladıkça sulamanın peşindeler. Bakınız yakın tarihimizde, Milli Mücadele de iki onurlu örnek ne yapmış? Yurtsever genç kızımız Nesrin ve Fedakâr küçük Hasan ı bir kez daha ibret ve saygı ile anımsayalım istedim: Nesrin, İstanbul Büyükdere de, bahçeli güzel bir evde yaşayan belirli bir ailenin kızıdır. Babası Osmanlı Paşalarından biridir. Memleketin iyiye gitmeyen hali,istanbul un işgali Baba nın pek umurunda değildir.oysa Nesrin,içi içine sığmayan,anadolu daki Mustafa Kemal hareketini büyük bir coşku ve heyecanla takip eden,yurtsever bir genç kızdır.küçük dayısı da subaydır.ankara dadır.mustafa Kemal in saflarında yer alan genç subaylardan biridir.dayısı nın karısı Emirgan lı Vedia dır.nesrin ile Vedia İstanbul dan çok iyi iki arkadaştır. Nesrin, bir yolunu bulup gemi ile İnebolu ya, Oradan da Ankara ya gelmiştir.bu geliş kolay olmamıştır Birbiri ardına sıralanmış vaziyette, kerpiç evlerden kurulu yoksul, neredeyse erkeksiz köylerden,kel dağların eteklerinden,kıraç topraklardan geçerek;karanlık,bakımsız kasaba ve şehirlerde konaklayarak,altı gece,yedi gün süren yorucu bir yolculuktan sonra,akşama doğru Ankara ya ulaşmıştır. Dayısı karşılar, eve gelirler. Hoş beşten sonra Dayısı nın Nesrin e, Niye kaçtın? sorusuna verdiği cevap, bir Yurtsever kızın verebileceği en güzel cevaptır: Babamın, işbirlikçilerle düşüp kalkmasında, Ali Kemal in (dönemin satılmış kalemi) yazılarını beğenmesinden, Sözlümün ve Ailesinin İngilizlere yaltaklanmasından, Çevremizdeki ailelerin onursuzluğundan, sıkıldım, bunaldım, utandım, iğrendim. Sonunda buraya attım canımı! Baban nasıl izin verdi?, Vermedi ki, Eee?, Kaçtım., Anlamadım? Aman Dayı, anlamayacak ne var? Bir gün çok sıkıldım;bavulumu,takılarımı,biraz da param vardı,aldım ve evden çıktım.iki gün bir arkadaşımda kaldım.sonra da gemiye bindim İnebolu dan mektup attım,artık nerde olduğumu biliyorlar. Nesrin,günler geçecek,sonra Halide Edip Adıvar ile birlikte,eskişehir Asker Hastanesi nde hemşire olarak Milli Mücadeleye katkıda bulunacaktır. **** İkinci İnönü Muharebelerini takip eden günlerdir. İstanbullular Kızılay ın çağrısına uyarak, para yardımı yapmak üzere, ilanı yapan gazetenin kapısında toplanırlar. Bu gazete İleri gazetesidir. Gazetenin koridorlarına sığmayanlar, dışarıya kaldırımlara taşmışlardır. Kaldırımların sonlarında bir işgal devriyesi görülür. Düzenli adımlarla kalabalığa yaklaşmaya başlar.işgal askerlerine her zaman kenara çekilerek yol veren İstanbullular,bu sefer kıllarını bile kıpırdatmazlar.devriye kolu kalabalığın arasından geçmeyi göze alamaz;geri dönüp gider. İçeride çalışmaktan oldukça bunalmış Gazete görevlisi memur,bir deftere bağışta bulunanların isimlerini ve bağış miktarını yazmaktadır: Kahveci Ali 100 kuruş Eskici Yusuf,50 kuruş Hallaç asım,75 kuruş Bakkal Ahmet,100 kuruş Terlikçi Adem,200 kuruş Sırada küçük,cılız bir oğlan çocuğu daha vardır.bir önceki bağışçının çocuğu sanan Memur,öfkeyle kalkıp, yol açmasını işaret eder:ama çocuk yürümez! Büyük bir ciddiyetle, bütün servetini çıplak masanın üzerine bırakır: Ve memur beye yüksek sesle Beni de yazın, der. Hasan, Beş kuruş! MUSTAFA TARAKÇI ÇÜRÜK TAHTA ÇİVİ TUTMAZ 15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 8 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 9 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com ŞENGÜL DURAN GENÇDAL Divriği ÖDP eski İlçe Bşk. zemheri_ilkyaz_245@hotmail.com (Yazarımız bu sayıdaki yazısını yoğunluğu nedeniyle yetiştirememiştir. Bu nedenle eski tarihli bir yazımızı yayınlıyoruz. GYY) BAH HELE Temmuz da Divriği bir başka güzeldir. Güzel yurdumuzun her bir yöresinden çıkıp gelen güzel insanlarımız, Divriği nin çarşısını,pazarını canlandırır,renklendirir.çok sarılma, kucaklaşma görürsünüz.bir buluşma,bir kavuşma yeridir Divriği. Sevgiyi, dostluğu, doğayı yeniden bulma, onlarla yeniden kucaklaşma yeri Köylerde de öyledir eminim. Hem de daha sıcağı, daha samimisi ile Ali Kavak çocukluk arkadaşım. Beraber aşık, misket oynamış, gazoz kapaklarına uzaktan terlik atmışızdır. Beni yalnız bırakmaz. Arabasız gittiğim zamanlarda emektar Beyaz Reno su da hizmetimizdedir. O da yaz aylarını, ama çok daha uzun süreli olarak Divriği de geçirir. Balkon- Bahçe arası sıcak sohbet, gülüşme, laflaşma dan dan sonra çıkıp gittik Çarşı ya. Birkaç yere uğradık. Selam-sabah, şakalaşmalar derken bakkal- manav dan bir şeyler alarak,çift gelişgidişli,ortadan her iki yana aydınlatılacak yüksek elektrik direkleri dikilmiş, asfalt çalışmaları henüz başlamamış, Divriği şehir içi Ana geçiş yol undan Arapkir yoluna varmadan,kurdeşen e dönüp,sonra Hüseyin Gazi eteklerine doğru tırmandık.bahçeler arasından geçtik. Yeni yetiştirilen elma bahçeleri, ceviz ağaçları derken yılları geride bırakan,kim dikmiş,ne zaman dikmiş pek bilinmeyen Hargelebaşı bölgesinin yamaçlarına yıllardır hayat veren,canlılık getiren Badem Ağaçları nın yakınından geçerek en güzel manzara veren bir noktayı yakaladık. Sevgili Ali Kavak benden önce arabadan inip İmanım bah hele! dedi. Şu güzelliğe bak. Memleket bu! Nerde var bu yeşillik, bu güzel doğa, hava,su. Ben yaz aylarında burada bir başka mutlu oluyorum. Sarmıyor Ankara beni, boğuyor dedi. Sonra kollarını havaya kaldırıp, yüzünü bir kez daha Divriği ye dönüp, kendi deyişi ve Divriği şivesiyle yeniden ve daha yüksek sesle Bah Hele Teyit etmemek mümkün değildi. Şunun şurasında üç saate yakın bir zaman geçmişti. Çarşı da kimleri görmemiş,kimlerle kucaklaşmamıştık! Üstelik alışveriş bile yapmıştık.şimdi de burada Divriği ye tepeden kuşbakışı bakıyorduk.oysa İstanbul da olunsa, birde işe gidip-geliş günündeyseniz Boğaz Köprüsü nü geçmek için Anadolu Yakası nda Altunizade sapağından Beylerbeyi çıkışına bile varamamıştınız.adım adım ilerleyen trafik.bu bağlamda Divriği insana yaşamak için,kendi gönlünce yaşamak için çok daha fazla zaman bahşediyordu Bakkal dan aldığımız şeylerle boğazımızı ıslatıp,ağzımızı meşgul ederken sıcak sohbet uzayıp gidiyordu Bir taraf tan da Arabanın teybinden şu güzel türkü nameleri etrafa yayılıyordu: Kayanın dibinde mal mı yayılır./döşeğin üstünde nar mı soyulur. Bir tek görme ile yar mı sevilir./gecesi gündüzü bir olmayınca Şu sözlerin güzelliğine, derinliğine bir bakınız.ben de bu kez dayanamayıp,ali Kavak ın deyimiyle Bah Hele dedim.psikologların,sosyologların saatlerce anlatamayacağı bir konuyu Ozan ne güzel ifade etmiş.topu topu bir dörtlükle..bu türkü üzerinde de biraz söz ettik: Kaya, nar neyse onlar girişgah cümleleri idi. Gecesi gündüzü bir olma Ozanımız herhalde modern anlayışlı biri imiş? Türkiye henüz Avrupa birliğine girmeden O Avrupai yaşam şeklini benimsemişti. Sevmek için gece gündüz bir olmalıysa, evlilik öncesi kimse birbirini gerçek manada sevmiyor mu diyeceğiz? Kendi aramızda biraz sevgi üzerine felsefe yaptık. Derken, bir başka türkü nameleri kulaklarımızda yer etti: Bazı bazı mezarıma gelesin Sunam,Sunam gadan olam. Lafın bittiği yerdi artık. Bazı bazı mezarıma gelesin derken bir sessizlik yaşandı aramızda. İkimizin de gözleri dolmuştu. Hadi uğrayalım dedik. Henüz hava kararmamıştı. O Annesi nin,ben de Babamın mezarını ziyaret ettim.türkünün etkisi devam ediyordu. Bazı bazı mezarıma gelesin İkimiz de gönülden Annemiz ve Babamızla sohbete koyulurken,gözyaşlarımızı bir kez daha tutamamıştık MUSTAFA TARAKÇI HİZMET İÇİN YOLA ÇIKANLAR TEVAZU SAHİBİ OLMALIDIRLAR. KONUK YAZAR MUTLU ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK Abdul Hak Hamit, Kim demiş çocuk küçük bir şeydir,belki de bir çocuk en büyük bir şeydir. der.çocuk bir ailenin,bir ülkenin geleceğinin teminatıdır.ve çocuk dünyanın en büyük saadetidir.çocuklar geleceğe gönderdiğimiz ve asla göremeyeceğimiz mesajlardır.çocuklar donmamış beton gibidirler, üzerine ne düşerse iz bırakırlar.onları nasıl yetiştirmeliyiz?sağlıklı ve mutlu çocuk olmaları için neler yapmalıyız? Çocuklar için yapmamız gereken üç şey vardır: Onları yakından tanımak,kabullenmek ve korumak.öncelikle çocuğumuzun zihinsel durumunu tanımalıyız.öğrenme kapasitesi nedir?hangi alanda daha başarılıdır?ilgi alanları nedir?nasıl bir öğrenme stili vardır?zira çocukların öğrenme stilleri farklıdır.kimi duyarak öğrenir,kimi görerek öğrenir. Bir çocuğu eğitmek o ülkenin kaderini belirler.einstein boşuna söylememiş, Bir ülkenin çocuklarının göreceği eğitim,o ülkenin geleceğini belirler. Ruhsağlığı yerinde,sağlıklı yetişmiş, mutlu çocuklar o ülkenin zenginliğidir. Freud,ruh sağlığının tanımını, Sevebiliyor ve çalışabiliyorsanız ruh sağlığınız yerindedir. der. Çocuklarımızın ruh sağlığının gelişmesi çok faktöre bağlıdır.bunların başında sağlıklı ailelerde yetişmiş olması gelir.çocukların oyun içinde büyümesi,çocukluklarını yaşaması sağlıklı ve mutlu çocuk olabilmesi için çok önemlidir.bir bilgenin dediği gibi, Mutsuz bir yaşamın temelinde, yaşanmamış yaşamlar vardır. Bir çocuğu sevmek onu olduğu gibi kabul etmekten geçer.çocuğumuzu kabullenmek aynı zamanda kendimizi tanımak ve kabullenmekten geçer.bunu başarabilirsek bu çocuğumuzun her alanda başarısını artıracak ve ruh sağlığını geliştirecektir. Sağlıklı ve mutlu çocuk yetiştirmenin en etkili yollarından biri de, çocuğumuzu korumaktır. Çocuklarımızı korumak çok boyutlu süreci gerektirir. Bu süreçlere birlikte bir göz atalım:bunların başında ihmal ve istismar gören çocuklar gelir.bu çocuklar dünyayı kötü bir yer olarak görürler.sürekli umutsuzluk ve güçsüzlük duygusu taşırlar.düşük özsaygıları ve özgüvenleri vardır.suç işleme oranları yüksektir.psikiyatrik bozuklukları vardır.kendilerine zarar verme eğilimleri yaygındır. Çocuklarımızı korumak demek onlara şiddet uygulamamak demektir.unutmayalım, çocukları aşırı denetlemek,zorla yemek yedirmek ve onlardan gücünü aşan şeyleri beklemek, onları istismar kapsamına girer.bir yandan çocukları ödeve zorlamak, bir yandan sınavlara hazırlamak, diğer yandan ders çalıştırtmak,kurslara göndermek çocukları yarış atı yapar. Bu da çocukların ruh sağlığını bozar ve onların mutsuz olarak yetişmelerine neden olur. Kuşkusuz, çocukları hiç denetlememek, karşılaşabileceği olumsuz şeylere kayıtsız kalmak da ihmale girer.yaşamında herhangi bir şiddet sahnesine tanık olması çocuklara duygusal istismarı yaşatır.ana babaların en önemli görevi,çocuklarına baskı yapmadan,onları şiddetten korumak,onlara rehberlik etmek ve model olmaktır. İhmal ve istismar gören çocukların baskın cinsel sorunları vardır.kişiler arası ilişkilerde sorun yaşarlar.kendi kendileriyle ve dış dünya ile iletişimde başarısızdırlar.cinsel özdeşimde bozukluk vardır.intihar eğilimleri yüksektir.ağır fiziksel hastalıklar yaşarlar.okul başarıları düşüktür.dayak ve kötü muamele çocuğun bilişsel gelişimini olumsuz yönde etkiler.özellikle okul fobisi,çocuk başlangıçlı travmalardan,sosyal fobisi de istismara uğrayan çocuklarda görülmektedir.yarının teminatı olan çocuklarımıza yarının gözüyle bakalım ki,yarınlarımız aydınlık olsun. Ataner YILDIRIM Kişisel Gelişim Uzmanı/Yazar DİVRİĞİ NİN KAYBEDECEK ZAMANI YOKTUR! 15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 9 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2012 SAYI: 41 SAYFA 10 Motive eden geri dönüşler: Merhabalar, Her zamanki gibi heyecanla açtım gazeteyi. Sivas tanıtım günlerinden kitap fuarına kadar sizinle gezintimizi yaptık, Cürek için âmin dedik. Aaaa... o da ne? Bunlar tanıdık birileri: Pekşenler! Sağ olun, sürpriz oldu. Ama öte yandan da mahcubiyet duyuyorum. O eşsiz memleket için (yazmak dışında) elle tutulur bir şey yapmış değilim. Hava durumu raporunuz da hoştu. Mahir beyin de selamı var, yeni sayıda görüşmek temennisiyle. FATMA PEKŞEN Tebrik ederim Mustafa Abi, Gazeteniz çok güzel ve dolu dolu. Bütün Divriği'lilerin okumasını dilerim. Özellikle Cürek'le ilgili gelişmelerden son derece memnun oldum. Saygılarımla. EN BÜYÜK 10 SAVAŞIMIZ ( Özet Bilgi) 1.MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ (1071) 2.KÖSEDAĞ SAVAŞI (1243) 3.ANKARA SAVAŞI (1402) 4.İSTANBUL UN FETHİ (1453) 5.ÇALDIRAN MEYDAN MUHAREBESİ (1514) 6.MOHAÇ MEYDAN MUHAREBESİ (1526) 7.93 HARBİ (1887-1788) 8.ÇANAKKALE SAVAŞI (1915) 9. SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ (1921) 10. DUMLUPINAR ZAFERİ( BÜYÜK TAARRUZ) (1922) Sivas'ta Ulu Camii avlusunda çocuklar Yalvaran gözlerle etrafa baka baka Açıyorlar küçük esmer avuçlarını: -Emmilerim sadaka! Emmilerim sadaka! Zaferden sonra Sultan Alparslan, Anadolu nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması için Türkmen beyleri ile birlikte pek çok Türkmen dervişlerini de görevlendirerek mânevi fethin kapılarını açmıştır. Ayrıca her tarafa fetihnameler gönderilmiş, başta Bağdat olmak üzere bütün İslâm âleminde şenlikler düzenlenmiştir. Hükümet konağının yanında biri Bir kemik kalmış bir deri... 'Boya cila yimbeş, boya cila yimbeş' diye ağlıyor Ve daha fırça bile tutamıyor elleri. Bezirci'de, Yüceyurt'ta Altıntabak'ta... Çocuklar var incecik yüzleri nurdan Ama toz toprak içinde elleri ayakları Oyuncakları çamurdan... Ve günahkar çocuklar, suçlu çocuklar Mahkeme salonunda bakarım dizi dizi Bu suç bizim suçumuz, bu günah bizim Affedin bizi. Gökteki yıldızlar kadar sayısız Ah yurdumun kimsesiz ve yoksul çocukları Anladım farkınız yok koparılmış başaktan! Alın bu gözleri benden, alın bu yüreği artık Utanıyorum yaşamaktan. Yavuz Bülent Bakiler 15 ARALIK 2012 SAYI: 41 Alparslan, imparatorla birbuçuk milyon dinar kurtuluş akçesi ödemesi, istediği zaman kendine Bizans askeri göndermesi ve Bizans ülkesindeki bütün esirleri serbest bırakması şartıyla bir anlaşma yaptı. Daha sonra onu bir çadırda misafir edip yanına yol masrafı olarak onbin dinar verdi ve ülkesine gönderdi. Malazgirt Zaferi nden sonra Anadolu nun kapıları tamamen açılmıştır. Türk akıncıları çok kısa bir zaman sonra İznik ve civarını alarak buraları vatan edinmişlerdir. Sivas'ta Yoksul Çocuklar Nane satan su satan yetim çocuklar Şarkı söyleyemediler güneşe aya... Biliyorum ne masal dinlemeye doydular Ne oyun oynamaya... Sana barış için elçi gönderdiğim halde reddetmedin mi? dedi. Bunun üzerine imparator: Azarlamayı bırak da, ne yapacaksan yap! diye cevap verdi. Alparslan ona: Sen beni esir almış olsaydın ne yapardın? diye sordu. İmparator: Kötülük yapardım. diye karşılık verdi. Alparslan bu defa: Peki benim sana ne yapacağımı zannediyorsun? diye sorunca imparator: Beni ya öldürürsün, ya da İslâm ülkelerinde teşhir edersin, yahut da uzak bir ihtimal olmakla beraber, affeder, fidye ve vergi alır, beni kendine vekil tayin edersin. cevabını verdi. Bunun üzerine Alparslan: Ben de zaten bundan başka bir şey düşünmedim. diye cevap verdi. SAVAŞIN SONUÇLARI ALİ MANSUR ÇELİK Garipler Pazarı'nda körpe çocuklar Yorgunluktan güzelim yüzleri al al... Öldüren bir çığlık dudaklarında: -Boş hamal!boş hamal!boş hamal! İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com (DEVAM EDECEK.) MALAZGİRT MEYDAN SAVAŞI 26 Ağustos 1071 cuma günü ellibin kişilik ordusu ile Malazgirt Ovası nda cuma namazını askerleri ile birlikte kılan Alparslan, namazdan sonra askerlerine şunları söyledi: Askerlerim! Yiğitlerim! Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır. İsteyen benimle gelsin, isteyen geri dönsün. Beni takip edenler ve kendilerini Yüce Allah a adayanlardan şehit olanlar Cennet e, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları ahirette ateş, dünyada da alçaklık beklemektedir Savaş başladığında Alparslan az bir kuvvetle düşmana karşı saldırıya geçti. Romanos Diogenes, olanca kuvvetiyle Selçuklu ordusunun merkez kısmına yüklendi. Alparslan, ordusunu Turan Taktiği gereğince geriye çekti. Bu sahte geri çekilişi bir bozgun zanneden imparator, Selçuklu ordusunu takip ederek Alparslan tarafından önceden hazırlatılan pusulara kadar geldi. Türklerin sağdan ve soldan bir hilâl şeklinde kendisini çember içerisine aldığının farkına bile varmamıştı. Bu kıskaç harekâtı ile daha sonra Bizans ordusunu arkadan çevirmeye yöneldi. Bizanslılar tuzağa düştüklerinin farkına vardılar, ama iş işten geçmişti. Bu arada, Selçuklu komutanlarının Türkçe olarak verdikleri komutlardan etkilenen Bizans ordusundaki Peçenek ve Uz Türkleri nin at sürerek Selçuklu ordusu tarafına geçmesi üzerine durum Bizanslılar için daha da kötü bir boyuta varmıştı. Bu arada Bizans imparatoru da esir alındı. Alparslan, imparatorun huzuruna getirilmesini emretti, getirilince de elindeki kamçıyla imparatora üç defa vurdu ve cevap verdi. Alparslan ona : SAYFA 10 ÜCRETSİZDİR