ÇİÇEK TARLASI Yemyeşil bir vadi... Alabildiğince uzun yollar ve etrafta kuş cıvıltıları... Solin koşuyordu durmadan ara vermeden sadece koşmanın



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Herkese Bangkok tan merhabalar,

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

xxxxxxx ÖĞRENME RİSK FAKTÖRLERİ RAPORU

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Hafta Sonu Ev Çalışması

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

ISBN :

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ


Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

Sevda Üzerine Mektup

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.


AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Hayat Öpücüğü. Semih Dündar

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

2) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde daha kelimesi yerine henüz kelimesi getirilebilir?

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

SATRANÇ. Satranç öğrenmek benim için her zaman zor olmuştur. Yirmi yaşıma gelmeme rağmen

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ


OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

timasokul.com / bilgi@timasokul.com

Kahraman Kit ve Akıllı Can. Technical Assistance for Promoting Registered Employment. Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

Gücümün nasıl tükendiğini, kalbimin nasıl acıdığını anlatacak sözcük yok ki...

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

Okul günüm. Anne-babalar ve çocuklar için için okula başlama rehberi. Niedersächsisches Kultusministerium

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

3. Sınıf Noktalama İşaretleri

CİN ALİ İLE BERBER FİL

2.sınıf Hayat Bilgisi Konu Özetleri

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

Transkript:

ÇİÇEK TARLASI Yemyeşil bir vadi... Alabildiğince uzun yollar ve etrafta kuş cıvıltıları... Solin koşuyordu durmadan ara vermeden sadece koşmanın tadına varıyordu. Bir an durup eliyle ayaklarını yokladı inanamıyordu buna ayakları sapasağlamdı. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi kuşlara, bulutlara, hatta arkadaşlarının uçurttuğu ve kendisinin sadece pencere kenarında oturup izlemekle yetinebildiği uçurtmalara bile yetişebilmeliydi. Ayakları vardı artık onun kanatları olmasa da ayakları onu her yere götürürdü. Yeterki o gitmek istesin.koşuyor zıplıyor ayaklarıyla yerdeki her şeyi keşfetmeye başlıyordu.toprağa,suya değmeliydi ayakları, çamura batıp üstü başı batmalıydı ve eve gitmeliydi. Annesi ona kızıp "şu haline bak üstün başın batmış ayaklarını yıka da öyle gel içeri" demeliydi. Annesine ayaklarını göstermek için eve doğru koşmaya başladı. koşuyordu, koşuyordu koş... "Solin hadi kızım kalk kahvaltı hazır" diyerek öpücükleriyle uyandırdı annesi onu. Gözlerini büyük bi heyecanla açıp hemen ayaklarını yokladı doğrumuydu yaşadıkları diye. Gözleri doluverdi birden sadece bir rüyaydı gördüğü ve o rüyanın gerçek olması Solinin tek hayaliydi. Ayakları yoktu ve mahalledeki hiçbir çocuk onunla oynamıyor, onu sevmiyordu. Özürlüsün, sakatsın diyorlardı ve solin hıçkırıklara boğuluyordu. Minik kalbi bunu kaldıramıyor, kendine yediremiyordu. Hayata küskündü tek arkadaşı annesiydi. Babası o daha çok küçükken şehre çalışmaya gideceğim deyip evden çıkmış ve birdaha da gelmemişti. Annesi babasının döneceğini hala tükenmeyen bir umutla bekliyordu ama solin gelmeyeceğini biliyordu. Ona göre babası onun yüzünden evi terk etmişti. Sakat olduğu için o da sevmemişti solini ve arkasına bile bakmadan gitmişti. Annesiyle yalnız yaşıyor bir oda bir salon küçücük kerpiç bi evde yaşam savaşı veriyorlardı. Köyleri ıssız bi yere kuruluydu burayı hiç sevmiyordu çünkü ona göre annesi dışında onu seven kimse yoktu. Kırgın ve küçük yaşına rağmen bitkindi. Annesi olmadan tuvaletini bile yapamıyordu. Okumak istemesine rağmen köye gelen her öğretmen bu ıssız yerde dayanamıyor bi kaç ay kalıp çekip gidiyordu. Bu onun okuldan da uzaklaşmasına, kabuğuna çekilip pencere kenarında çocukları çaresizce izlemeye mahkum ediyordu iyice.bu sene kış çok sert geçiyordu. Her taraf bembeyaz bir örtüyle kaplanmış.köy sessiz, ürkek ve yorgun. Yeni öğretmen yolların açılmasını fırsat bilip gelmiş diye bir haber yayıldı köyde. Lojmana yerleşmiş. Bir iki güne de derslere devam edilecek okul hayatı kısa bir aradan sonra tekrar başlayacaktı. Soğuk havalarda çocukların okula gitmesi zor oluyordu ama çok azimli öğrencilerdi ve hiçbir engel onların bu azmine engel olamıyordu. İki gün sonra... Solin sabah erken kalkıp yatakta okula gideceği günün nasıl geçeceğini düşünüyordu. Acaba bu öğretmende onları bırakıp gidecek miydi? Acaba onun olmayan ayaklarını görünce acıyacak ve ona zavallı bir yaratıkmış gibi mi davranacaktı? Bunları düşündükçe canı sıkılıyor hatta okula gitmemeyi bile düşünüyordu. Bu öğretmende çeker gider diyordu kendince dayanamaz burada. Annesi onun önlüğünü getirip giydiriyordu. Solin isteksiz beş karış suratla somurtuyordu. İri kara gözlerinde dalga dalga hüzün yayılıyor, kalbi av olmamak için kaçan küçük bir ceylan yavrusununki gibi hızla

atıyordu.belki ondaki ölüm korkusu değildi ama onlarca korkusu vardı. En büyüğü de annesini kaybetmekti. O zaman kim severdi onu, kim öperdi saçlarından ve sakat olmasına rağmen kim onu her haliyle sevip bağrına basardı? Annesi sıkıca giydirip sırtına alıyor onu. Henüz tekerlekli sandalyesi yok o yüzden annesinin sırtında okula gidip geliyor. Buna çok üzülüyor çünkü annesi onu taşırken çok yoruluyor üstelik okul eve çok uzak ve bu karda annesinin üşümesine gönlü razı olmuyor ama elinden birşeyde gelmiyor. Okula doğru ilerliyorlar. Öğretmenini düşünüyor acaba nasıl biri? Üşüdüğünü hissedip başına annesinin omzuna doğru iyice yaslıyor ve annesinin saçından gelen kokuyla içinin ısındığını hissediyor. Bir kez daha çekiyor içine ne kadar da güzel kokuyor annemin saçı diye geçiriyor içinden. Dünyanın en güzel kokulu çiçeklerinden taç yapıp annesinin başına takmışlar da kokular sinmiş diye düşünüyor sonra yok yok annemin kokusu cennetten geldi diyor. O annesinin cennetten gönderilen bir melek olduğunu düşünüyordu her zaman.cennetin annesine sinen kokusu olmalıydı. Anne ne kadar güzel kokuyorsun sen cennetten mi geliyor bu kokun? diye soruyor solin. Annesi tatlı tatlı gülümseyip "evet kızım hani cennet annelerin ayakları altında derler ya ordan geliyor kokum " diyor. Solinin sorusunu onaylayıp mutlu etmekti niyeti ama kızının ayakları olmadığını unutuyor bir an ve kızının sorusuyla can evinden vuruluyor adeta. Ama benim ayaklarım yok, anne olduğumda bende cennet kokacak mıyım? Annesinin gözünden yaşlar dökülüyor "tabii ki kokacaksın kızım" diyebiliyor sadece. Derin bi hüzün dalgası vuruyor annesinin kıyılarına.kızını öyle görmek onu her gün öldürüyor. içini paramparça ediyor. Okula vardılar solini yerine oturtup göz yaşlarını saklayarak uzaklaşıyor hemen oradan. Solin yalnız, solin üzgün, solin lal... Ortalık düğün alanı gibi. Ayşe yeni aldığı ayakkabıları gösteriyor etrafındakilere, Hamdi yine kurnazlık peşinde kızların saçını çekiştirip kaçıyor. Çocuklar sınıfta oyun içinde, neşe içinde dolanırken solin sessiz, ürkek bakınıyor sadece. Öğretmen geliyor biraz sonra sınıfa. Herkes hışımla yerine geçip ayakta dikiliyor. Solin ayak sesinden nefret ediyor, beynine çakılan çivi gibi geliyor ona ayak sesleri. Öğretmen herkesi süzüyor sinirli gibi bir hali var. Soline yönelerek "kızım kalksana sende ayağa " diyor. Solin olduğu yere yığılıveriyor,boğazı düğüm düğüm oluyor konuşamıyor, yüreği taa derinden cız ediyor. Sınıfta gülüşmeler oluyor iyice kahroluyor buna. Öğretmen tekrar soruyor "kızım ayağa kalksana duymuyor musun beni?" Yaklaşıyor soline o esnada şişko lakaplı Hamdi " özürlüdür öğretmenim o " diyor ve öğretmen yaptığı hatayı geç fark edip solinin yanına gidip oturuyor. " Özür dilerim kızım biraz sinirliydim akıl edemedim affet beni olur mu?" diye öpüyor başını. Annesi öğretmeni haberdar etmeden okuldan çabucak uzaklaşmıştı, solinin sorusu karşısında kadıncağız alt üst olmuş bi vaziyetteydi unutmuş olmalı. Öğretmen konuşmakta güçlük çekiyor sesi titresede yumuşak,merhamet,şefkat dolu ses tonuyla "adın ne kızım" diye soruyor. " Solin öğretmenim. "Peki isminin anlamını biliyor musun kızım?" hayır öğretmenim. "Adının anlamı çiçek tarlası kızım. dünyanın en güzel çiçeklerinin yetiştiği mis kokulu bir tarla ". Gözleri ışıl ışıl oluyor. "Sen hiç çiçek tarlasına gittin mi solin?" " Hayır öğretmenim, köyümüzde ilkbaharda renkli renkli çiçekler açar ama ben gidemedim annem hep iş yapıyor götüremedi bende sakatım

gidemiyorum. " "Tamam kızım hele bir şu kışın hiddeti çekilsin üzerimizden, güneş tüm sıcaklığıyla bize tatlı tatlı gülümseyince seni çiçek tarlasına götüreceğim, en güzel çiçeklerden taç yapacağım sana. " Solin gülümsüyor mutluluktan midesinde kelebekler uçuşuyor sanki. Öğretmeni onu sevdi, özür diledi,üstelik onu çiçek tarlasına götürüp taç yapacakmış. Öğretmen ayağa kalkıp tahtaya doğru yöneliyor. ",Ben yeni öğretmeniniz Ahmet. Arkadaşınızın kalbini kırdım sizin karşınızda tekrar özür diliyorum ondan. Ayrıca o özürlü ya da sakat değil bedensel engelli. Anlaşıldı mı çocuklarım? " "Eveeeeett öğretmenim." Ahmet öğretmen uzun boylu, esmer, güler yüzlü biri. Bu köye geldiği için sinirlenmiş mutsuz olmuştu ama solinin ve diğer çocukların ona ihtiyacı olduğunu görünce daha çok tutunmuş o köye. Öğrencilerini bağrına basıp tüm bilgisini ve sevgisini vermek istiyordu. Ve anlamıştı ki öğretmenlik 4 yıl okuduktan sonra mezun olup takım elbise giymek değil, yüreğini adamaktı bu işe ve o burada yüreğini bu gözleri ışıl ışıl bakan çocuklara adamıştı. Hele soline yaptığı kabalıktan dolayı o kadar mahcuptu ki bir türlü kendine gelemiyordu. Ama çocukların karşısında ondan özür dileyip bedensel engelli olduğunu vurgulaması çocukların soline özürlü sakat gibi kelimeleri kullanmasını engellemek ve ona saygı göstermelerini sağlamaktı. Çünkü Hamdinin özürlüdür o cümlesinden sınıfın genel tavrını az çok anlamıştı. Ders bitiminde solinin annesinin sırtında okula gidip geldiğini görünce gözyaşlarına engel olamadı.buna bi çözüm bulmalı kendini affettirmeliydi. Hemen tanıdıklarını arayıp yardım istedi ve tekerlekli sandalye temin edilmesini rica etti. Gece yatakta inci gibi parlayan gözlerine uyku girmiyordu solinin. Öğretmenini düşünüyordu. Onu çok sevmişti. Onun kusuruyla dalga geçmemiş, acımamış, hor görmemişti. Ona saygı duymuştu. Annesinden sonra solinin dünyasına ışık saçan ikinci insandı Ahmet Öğretmen. Sonraki derslerde onlara bu zor şartlara rağmen bile başarılı olabileceklerini, isterlerse azimle,güçle, çalışmakla kendilerini nasıl ve nerde görmek istiyorlarsa o hedefe ulaşacaklarını söylüyordu. Bu köyün ötesindeki hayattan bahsediyor küçük karanlık dünyalara yeni umutlar, yeni düşler ekliyordu. Solin evde gaz lambasının önünde ders çalışırken kendi gölgesine gözü ilişti. Kahramanının söyledikleri geldi aklına. "Kendinizi nasıl ve nerde görmek istiyorsanız o hedefe ulaşırsınız." Gölgesine baktı ve ayaklarının olduğunu hayal etti. Kendini öyle görmek istiyordu. Bazen ayaklarının olmadığına sevinir gibi oluyordu. Ayakları olsaydı Ahmet Öğretmen onu bu kadar sevmeyecek belki de hiç tanıma fırsatı bulmadan çekip gidecekti. Ama ona sözü vardı çiçek tarlasına götürecekti onu gitmeyecekti yani kalacaktı.hayatı,insanları sevmeye başladı. Yerdeki kar, çamurlaşan yollar, kerpiç evin tavanından damlayan sular, kara bulutlar... Herşeyi sevmeye başlıyordu ve ayaklarının olmayışına olan öfkesi de gittikçe yok oluyordu. Ah bide annesi hasta olmasaydı. Annesi söylemesede fark ediyordu hasta olduğunu. Nefesi kesiliyor çoğu zaman ve kalbi ağrıyordu biliyordu bunu. Cuma günü okula gittiler tekrar araya hafta sonu gireceğinden üzülüyordu çünkü iki gün boyunca kahramanını göremeyecekti. Derste kahramanının sorduğu sorulara cevap veriyor, matematik sorularında kahramanı onu kucağına alıp tahtaya götürüyor ona tahtada soru çözmenin zevkini de tattırıyordu. Daha önce bırak tahtaya kalkmayı onun yüzüne bakıp

ufacık bir gülümsemeyi bile çok gören öğretmenleri olmuştu ama bu sefer öyle değildi.arkadaşları onu seviyor ona özürlü demiyorlardı artık çünkü bedensel engelliydi o öğrenmişlerdi. Eli tebeşir tozu olduğunda kahramanı gibi püff diye üfleyerek tozu yok etmeye çalışıyordu. Kahramanı da tatlı tatlı gülümsüyordu ona. Ders bitiminde annesi biraz gecikmişti. Hava yine çok soğuk kar olabildiğince çok yağıyordu. Annesi beliriverdi kapıda. Yüzü solgun nefes almakta zorlanıyordu. Ahmet Öğretmen anneside gelmişken onlara müjdeli haberi veriyordu. Tekerlekli sandalye ayarlatmış. Artık annesinin sırtında okula gidip gelmeyecekti kendisi bile sürebilecekti sandalyesini. O kadar mutlu oldular ki minnetle sarıldılar Ahmet Öğretmene. Ahmet öğretmen sandalyeyi almak için yola koyulurken, solinde sevinç içinde evin yolunu tuttu belkide son defa annesinin sırtında eve gidişiydi. "Anne artık yorulmayacaksın bak sandalyem oluyor " dedi, annesi gülüp "Evet yavrum Allah razı olsun ondan hızır gibi yetişti bize" diye cevap verdi. Etraf çok sessiz kimseler etrafta yok yol uzun ilerliyorlar. Güümmmmm!!!! Yere yığılıyorlar solin yüzüne gelen karı temizleyip annesine bakıyor. Annesi kalbini tutmuş son nefesini vermekte. Ürperiyor sürünerek yaklaşıyor yanına. Annesinin gözlerinde iki damla yaş yüzünde sonsuzluğa gitmenin huzuru. Ağlıyor çırpınıyor solin. Böyle bitmemeli ölmemeli annesi. "Tekerlekli sandalyemi görmedin daha annem kalk ne olur ben sensiz ne yaparım anne lütfen aç gözlerini!!" Nafile uyanmıyor annesi ve sürünmeye başlıyor hava buz gibi kar onun ilerlemisini engelliyor ne kadar haykırsada sesini duyacak kimsenin olmadığını biliyor. Kahramanıda yoktu yanında meleğide. İkiside gitmişti. Elleri kardan donmak üzere. Tekrar annesine doğru yöneliyor sarılıyor sıkıca cennet kokusunu çekiyor içine. Dalıyor.. Annesi beyazlar içinde uzaklaşıyor. koşuyor annesinin arkasından yetişmeye çalışıyor. Ayaklarına bakıyor evet ayaklarım var diyor. Sandalyeye gerek kalmadı ayaklarıma bak anne. Annesi ona doğru bakıyor yetişip kavrıyor sıkıca annesinin elini. Nereye gidiyoruz anne? İlerde çiçek tarlası var anne taç yapacağım sana en güzel çiçeklerden. Öğretmenime de göstereceğim ayaklarımı ve ayakkabı istemeyeceğim ayaklarım yeter bana en güzel ayakkabım onlar, anne sözz!! Kendine gelir gibi oluyor başı düşüveriyor annesinin göğsüne. Anne kalk çiçek tarlası çiçek çiç... Sesi kesiliyor. O beyaz örtü annesi ve Soline cennetten elbiseler oluveriyor. Solin ayaklarına ve çiçek tarlasına kavuşup sonsuzlukta gözden kayboluveriyor.."