Fark Yaratanlar Program Metni: Hacı Ormanoğlu (9 Mayıs 2010) Alan: Eğitim-Öğrenim Yer: Elazığ Biz bir parça Çalıkuşu kuşağıyız diyebiliriz. Bizim dönemimizde bilmiyorum sizin şimdiki dönemde nasıldı ama öğretmenlerin çok ayrı bir yeri ve önemi vardı. Öğretmenler özellikle de büyük şehirlerde değil köylerde, adını bilmediğimiz orada uzaktaki köylerde görev yapan öğretmenlerin emeği her zaman bir efsane gibi anlatıldı bizlere. Çalıkuşu gibi bir romandan, filimden yola çıkıp hatta bir dönem dizisi de yapılmıştı bu öğretmenlerin hikâyesini dinledik. Kimi zaman dizilere konu oldular kimi zaman filmlerde anlatıldılar. Ama çoğu zaman ne onların adını bildik ne de onların yaptıklarının tam olarak ürünlerini eserlerini görebildik. Ama zaman zaman işte Fark Yaratanlar Programı gibi onların aralarından kimi isimleri tek tek çıkartıyoruz, gidiyoruz hatta yerlerine, nerde yaşıyorlarsa. Adıyaman Edirne ve bugün olduğu gibi Elazığ da onları buluyoruz ve yaptıklarını bizzat onlardan dinliyoruz. Bugün işte bir çalıkuşu hikayesini anlatacağız. Filmimizin başrol oyuncusu Hacı Ormanoğlu, sıradan bir isim gibi gözükse de yaptıklarıyla kurduğu dernekle inanın önemli işlere imza atmış bir isim Hacı Ormanoğlu. Fark Yaratanlar programında bugün bir kez daha Türkiye nin bilmediğiniz bir yerinde önemli işlere imza atan bir öğretmeni konuk ediyoruz. Her şehrin kendine özgü hikâyesi vardır ya bu şehrin hikâyesi bambaşka. Sonu gelmeyecek gibi gözüken dağlarıyla, insanın içini ferahlatan ovalarıyla burası Elazığ. Alabildiğine uçsuz bucaksız ovalar gözünüzle takip edemeyeceğiniz kadar yüksek dağlarla çevrili bir şehir burası. Bu şehrin yükseklerine çıktığınızda bambaşka bir şehir, sokaklarına inip insanlarının arasına girdiğinizde farklı bir şehirle karşılaşıyorsunuz. Ve Anadolu nun tüm şehirlerinde olduğu gibi burası dünyadan ayrı, kendi dünyasında bir hayat yaşıyor. Bu şehrin insanları az sayıdaki fabrikalarda mesai yapıyor, verimli topraklarında çalışıyor, kahvehanelerinde zamanlarını geçiriyorlar. Boş zamanlarında birçok şeyi yapıyorlar ama maalesef tüm Türkiye de olduğu gibi boş zamanlarını kitapla doldurmuyorlar. 1
Japonya'da yılda kişi başına 25 kitap, Fransa'da 7 kitap, İngiltere'de 12, ABD'de kişi başına 8 kitap okunurken Türkiye de kişi başına kitabın sözü bile edilemiyor. Çünkü bizde insan başına kitap değil kitap başına 12.089 kişi düşüyor, fıkra gibi. Milli Eğitim Bakanlığı nın e-okul projesi kapsamında yapılan bir araştırmada Türkiye de en çok kitap okuyan iller arasında ilk sırada Burdur yer alıyor. Her ilde okuma oranlarını yükseltmek cumhurbaşkanlığı da dâhil olmak üzere valiler kaymakamlar, hemen her kesim seferber olmuş durumda. Ama içlerinde bireysel olarak tek başlarına mücadele eden her seferinde daha iyiye daha eğitimli bir ülkeye ulaşmaya çalışanlar da var. Hacı Ormanoğlu 30 lu yaşlarında bir öğretmen. Birçok ilde öğretmen olarak görev yaptıktan sonra geçtiğimiz yıllarda memleketi Elazığ a tayin olmuş. Şehir merkezine yakın bir köy olan Avcılar köyünde tek başına öğretmenlik yapmaya başlamış. Hacı Ormanoğlu 11 kişilik bir sınıfın hem öğretmenliğini yapıyor hem de koruyuculuğunu. Bir süre öncesine kadar bu köy okulunda okuma şenliklerinden yağlı boya kurslarına kadar birçok kurs açıp, çocukların boş vakitlerinde daha iyi bir eğitim almaları için deyim yerindeyse tek kişilik dev bir ordu gibi mücadele ediyor. Ancak 2006 yılında Avcılar Köy Okulu kapanınca bu mücadelesi de sona eriyor. Çalıştığı okul kapansa da onun mücadele azmi hiç sekteye uğramamış. Hacı Ormanoğlu ile Röportaj: İlkokul öğretmenim sormuştu ne olmak istiyorsun dedim ki öğretmen olmak istiyorum. Ve 4. sınıfta başlayan bu serüven sonuçta Allah nasip etti öğretmen olduk. Bugün binlerce çocuğumuza ulaşıyoruz, binlerce çocuğumuzla ilgili faydalı çalışmalar yapıyoruz. 2003 yılında Avcılı Köyüne geldiğimizde 9 öğrenci vardı. Okulun kapanması gerekiyordu. Muhtar dedi ki hocam okul kapanabilir mi? dedim hayır, muhtar bu okul kapanmaz bu bayrak burada dalgalansın. Ne yapacağız? Allahtan iki çoban çocuğu daha geldi, iki çocuk daha ekledik 11 çocuk oldu başladık. Ama okul harabeye dönmüş kullanılmıyor ve çocuklarımızla karar aldık dedik ki burada bir model okul oluşturacağız, Türkiye nin model okulu. 11 öğrenci, başka yok, sınıf yok, birleştirilmiş okul. Her sınıftan öğrencim vardı. İlk çalışmalarımızda kararlaştırdık, sergiler açtık. Köy goncaları açtı bir, iki, üç derken çocuklarımızdan halkoyunları ekibi çıkardık. 2
Çocuklarımızla okulun bahçesinde seralar yaptık köylülere örnek olması açısından. Benim anlayışımda öğretmen şöyle olmalı; öğretmen güneş gibi olmalı. Hem etrafını aydınlatmalı hem de ısıtmalıdır. Aydınlatmayı bilgisiyle, ısıtmayı sevgisiyle yapacaktır. Güneşin bir özelliği daha var güneş sürekli enerjisini yeniliyor. Öğretmen de kendini yenilemeli, kendini aşmalıdır. Yaşlı Bir Köylü Konuşuyor: Ne edeceksin? Bu dünya, fani dünya. Beraber hareket etmemiz lazım, ben sana hayran olayım. Hacı Ormanoğlu merkezde, bir kültür merkezinde eğitim vermeye devam ederken bir yandan da çocukların daha iyi bir eğitim sürmeleri için Goncalar Solmasın adında bir dernek kurmuş. Bu derneği kurmakta amaçları her çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmak ve hayata bakış açılarını değiştirmekmiş. Ve kendisine bir ilke belirledi: Bugün hangi iyiliği yaptın? diye sordu İşte böylesine basit bir cümleyle yola çıkan Hacı Ormanoğlu ve Goncalar Solmasın Derneği birçok faaliyete ardı ardına imza atmaya başlamış. Binlerce çocuğa temizlik setleri hediye etmişler. Yüzlerce çocuğa da kitap hediye edilmiş. Okullarda şiddeti önleme konferansları düzenlenmiş. Ama sonrasında enerjilerini çocukların kitap okuması üzerine yoğunlaştırmaya karar vermişler. 7-14 yaş arasındaki çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak için açtıkları yaz kurslarıyla hem çocuklar hem de onlar için yeni bir başlangıç olmuş. Hacı Ormanoğlu Ders Anlatıyor: Tamam birinci adam gerçekten sürekli çalışıyor, durmadan çalışıyor ama yaptığı bir eksiklik var baltasını bilemiyor. Baltayı bilemek planlı programlı çalışmak demektir. TOKİ Konutlarının olduğu bölgede İl Milli Eğitim Müdürlüğü nden aldıkları ders sıralarıyla dışarıda eğitim veren bir yazlık derslik oluşturmuşlar. Amaçları yazın uzun bir tatile giren çocukların hem daha fazla kitap okumasını sağlamak hem de çocukların kitap sevgisini arttırmaya çalışmak olmuş. Bu derslerden sonra çocuklar kimi zaman uçurtma uçurmuşlar kimi zaman yağlı boyayla hayallerini resmetmişler kimi zamansa ip atlayıp topaç çevirmişler 3
Hacı Ormanoğlu ile Röportaj: Sadece Goncalar Solmasın yardım amaçlı değil toplumsal bir eğitim hareketidir. Çocuklarımıza mesela okuma etkinlikleri, çocuklarımızın sanatsal gelişimiyle ilgili çalışmalar ve ardından bu yaz okulu. Mesela ciddi anlamda çocuklara okuyun okuyun diyoruz da nasıl okuyacaklar, niye okuyacaklar? Sadece okuyun demekle çocuklar okumuyor. Okumayı cazip hale getirmemiz gerekiyor. Ben üç yıl önce eşime dedim ki evimizde bir hasır var mı? ne yapacaksın? dedi. Dedim: çocuklarla kitap okuyacağız. Nerede? Dışarıda. Yahu dedi herkes tatile gidiyor, başka işlere bakarken sen kendi kendine işler çıkarıyorsun dedi. Evet dedim ben zoru başarmak istiyorum, ben zoru başarınca mutlu oluyorum. Bir hasır getirdim, şu an oturduğumuz yere serdim, bir şemsiye kurduk üzerine. Sitemizin çocukları beni gördü. Hocam ne yapıyorsun burada? dediler. Ben kitap okumak istiyorum siz de katılır mısınız? dedim. Tabi dediler. Kitaplarımdan 10 tanesini yanıma almıştım, öyle tasarladım. Ve ilk gelen çocuklara kitaplarımı imzalayıp hediye ettim. Yaz okulumuzun Goncalar Solmasın ın Kitap Okuma Etkinliği nin başlangıcını orada yaptım. O yıl 50-60 öğrenci oldu, ertesi yıl 100 öğrenci, geçen yıl 150 tane öğrenciyle 40 gün boyunca hafta içi her gün kitap okuduk. İçlerinde 25 tane kitap okuyan öğrencimiz vardı. 24 tane kitap okuyan 8 öğrencimiz oldu. Ortalama 13 kitap bitti. Bakın biz sadece kitap okumuyoruz; bu bir projedir. Kitaplarla barışalım, mahalle arkadaşlığını yeniden kuralım. Bu kurslar sayesinde çocukların kitaba yaklaşımları değişmiş durumda. Herkes bir kitap okuma dersinde okuduğu kitabı anlatmak için koşar adım bu kurslara geliyor. Hem çocuklar boş vakitlerini değerleniyor hem de gelecekleri için kendileri farkında olmasa da büyük birer tohum atıyorlar. Bekir Alp ile Röportaj: Kursa katılmadan önce boş zamanlarımda bilgisayar oynuyordum, bisiklete biniyordum, arkadaşlarla takılıyorduk. Ama bu kursa katıldıktan sonra her şey değişti; kitap okuyoruz ufkumuz açılıyor aynı zamanda. Mehmet Erdoğan ile Röportaj: 4
Ben bu kursa katılmadan önce sokaklarda boş boş gezip top oynuyordum bisiklet sürüyordum. Ama şimdi ise kitap okuyoruz ve kendimi toplumda daha iyi ifade ediyorum. Bunun yanında her zaman kitap okumuyoruz, resim de yapıyoruz. Bu sanatı bize tanıtıyor. Bununla da kendimi okulda daha iyi hissediyorum, yazılılarım ve sınavlarım daha iyi oluyor Nisa Nur Canpolat ile Röportaj: Ben önceden hiç kitap okumazdım, kitabın kapağını açmazdım. Ama hem bu kursta çok kitap okudum hem de okulda kitap okudum, yani bana fayda kazandırdı. Hocamıza çok teşekkür ederiz, onun bize çok faydası var. Eğer o bize kitap okutmasaydı ben kitap okumayacaktım hiç. İlk önce kitap okuyoruz, okuduğumuz kitabı anlatıyoruz. Daha sonra Hocamız bize kitap okuyor, ne anladığımızı soruyor, resim yapıyoruz, okuduğumuz kitabın kapağını çizip ya da fotokopisini çekip boyuyoruz burada. Kursumuz bittiği zaman uçurtma şenliği yapıyoruz. Hasan Karaaslan ile Röportaj: Toplum olarak biz okuma alışkanlığı kazanmamış bir toplum olarak biz çocuklarımızı kitap okunma alışkanlığı kazandırmakta en önemli gayret toplumsal kuruluşlara düşmektedir. Benim çocuğum şu an çok düzenli bir kitap okuma alışkanlığı kazandı. Röportaj Cevdet Yılmaz: Hem arkadaşlarını da etkiliyor o düzenli okuma alışkanlığı çünkü etkinliklerde, sosyal faaliyetlerde aktif rol alıyorlar çocuklar. Kitap okumanın çocukların sosyalleşme yönündeki faydalarını biz yakından müşahede ediyoruz. Onun için bu Goncalar Solmasın Derneğimiz de gerçekten de çocukların ihmal edildiği yıllarda büyük bir görevi ifa ediyor. O açıdan çocuklarımızın bu kitapla oluşturdukları arkadaşlık bence yaygınlaştırılması lazım çünkü aile olarak biz bunun mutluluğunu görüyoruz Hacı Ormanoğlu sadece çocukların geleceklerine katkı sağlamıyor aynı zaman da model öğretmenlik konferansları ile üniversitelere gidiyor. 5
Türkiye de birçok üniversitede konferanslar veren Hacı Ormanoğlu, öğretmen adaylarına nasıl bir eğitimci olmaları gerektiğini kendi tecrübeleriyle de anlatıyor. Hacı Ormanoğlu ile Röportaj: Şunu da söylüyoruz herkese ne olur goncalarımızı yetiştiren kimler? Öğretmenler, biz de öğretmen adaylarımıza ciddi anlamda ulaşmak için konferanslar veriyoruz. Model öğretmenlik dedik. Öğretmen adaylarımıza diyoruz ki ne olur öğretmenliğinin bu güzel yönünü, öğretmenliğin ideal yönünü, öğretmenliğin bu manevi yönünü, öğretmenliğin sevgi odaklı, özverili yönünü anlatmamız lazım. Dünyanın en güzel işi insan yetiştirmek. En güzel maden, cevher insandır; okul atölyesinde işlenir. Ama gel gör ki ben konferanslarımda bunları anlatırken genç öğretmen adaylarımız diyorlar ki hocam sizin anlattığınız öğretmenlik çok farklı. Evet, işe yüreğinizi katarsanız, samimi olursanız çok farklı olur. 10 öğrenci ile mesela biz model okul oluşturabildik. Her yıl 250-300 tane öğretmen adayı üniversiteden gelip burada staj gördüler. Bu güzelliği birlikte yaşadılar. Ardından biz onlara misafir olarak gittik, onların sınıflarına, onlara anlattık. Ne olur, hep birlikte bu goncaların solmaması için uğraşalım. O zaman bu genç öğretmenleri bu işin içine katmamız lazım, öğretmen adaylarını bu işin içine katmamız lazım. Sesimizi duyurabildiğimiz herkese anlatacağız. Ne olur, hep beraber goncalar için bir şeyler yapalım. Çocukların en çok kızdığı şeylerden biri de şu: anne ve babasının oğlum, çocuğum kitap oku! Çocuklar bu kelimelere çok tepki gösteriyor. Oysaki biz işin yolunu, yöntemini gösterince, sununca çocuklar baktı ki, kitap okumak gerçekten çok zevkli bir şey. Ama bunu anlatma boyutu bir, ikincisi bu dönüşleri alınca ben çok mutlu oluyorum. Ya inan olsun bu işleri yapmak koyla değil, yoruluyorsunuz, yıpranıyorsunuz. Yeri geliyor insanlar sizi anlamıyor; ya ne yapıyor bu, koşturuyor, kendi kendine ne yapmaya çalışıyor? Ama o çocukların bir tebessümü, bir mutluluğu, gözlerindeki o tebessüm var ya insanın bütün yorgunluğunu alıp gidiyor ya. Bunu yaşamak lazım, belli şeyleri lafla anlatabilirsiniz. Ben inanıyorum ki, bizi dinleyen insanlar, bizi izleyen insanlar diyecekler ki ya ne olur, herkes bir goncaya sahip çıksın bu mutluluğu yaşasın. Bana soruyorlar mutlu musun? diye. Ben çok mutluyum, 3 kişiden biri mutsuzmuş diyorlar Türkiye de, ben çok mutluyum. 6
Niye? Dünyanın en güzel işiyle uğraşıyoruz, çocuklarla uğraşıyoruz. Bir arkadaşım sormuştu: ne iş yapıyorsun? dedim ben çoluk çocukla uğraşıyorum niye? dedi. Ben öğretmenim, benim malzemem çocuklar. Ben sadece öğretmen olduğum için değil, ben çocukluğumdan beri rüyalarımda şunu görürdüm: süpermen olurdum, insanlara yardım ederdim, çocukluğumda. Bilmiyorum bu fıtrat meselesi. Hacı Ormanoğlu, eğitimin ve iyilik kavramının büyülü gücüne inandı. Çocukların geleceklerine birer tohum atmak için Goncalar Solmasın Derneğini kurdu. Çocuklara yaz ayları boyunca kitap okuma alışkanlığı kazandırdı. Deneyimlerini öğretmen adaylarına aktardı. Hem gelecek nesillerin hem de öğretmen adaylarının dünyasında kocaman bir fark yarattı Sevgili seyirciler Hacı Ormanoğlu nun hikayesi aslında sıradan bir öğretmenin nasıl o sıradanlığı kırıp geçeceğinin de hikayesi. Yaptığınız iş çok sıradan gözükebilir. Binlerce sizin gibi aynı işin yapan insan olabilir ama Hacı Ormanoğlu nun hikayesinde olduğu gibi siz bir fark yaratan olabilirsiniz. Belki içinizde bir kahraman var, siz farkında değilsiniz. Bu programda size bir parça ilham vermeye çalışıyoruz, umarız bunu da başarıyoruz. Kısa bir aradan sonra sizin başka isimleri nasıl önereceğinizi anlatacağım ve fark yaratanlar programını yavaş yavaş bitireceğiz Sevgili seyirciler bir Fark Yaratanlar Programı nın daha sonuna geldik eğer bu programa katılmak istiyorsanız, eğer bir fark yaratan olduğunuzu düşünüyorsanız lütfen bizi arayın. 0212 249 23 14 nolu telefonda arkadaşlarımız sizi bekliyor ya da lütfen internet sitesine www.farkyaratanlar.org da bu programda daha önce katılanların da videolarını bulabileceksiniz. Yeni bir Fark Yaratanlar programında buluşuncaya kadar ben Cüneyt Özdemir iyi akşamlar, iyi geceler diliyorum. 7