Bir çağrıdır. tüm hekimler için, mediko-sosyal bilimlere... Çünkü, 21.yüzyıl sosyal bilimler yüzyılı olacak! Sayı:8 Yıl:3 GÜZ - 2001



Benzer belgeler
TABLO-24: TÜRKİYE'DEKİ HASTANELERDE GÖREVLİ UZMAN HEKİMLERİN YILLARA VE KURUMLARA GÖRE DAĞILIMI,

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ DOKU VE ORGAN NAKLİ EĞİTİM, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam,,Tanımlar

YÖNETMELİK İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

7.3. Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında basılan bildiriler:*

EK-2: FİİLİ HİZMET KAPSAMINDAKİ MESLEK KODLARI

EK 1 TAVAN EK ÖDEME TUTARINA ESAS KATSAYILAR

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ

DEVLET HASTANESİNDE EĞİTİCİ OLMAK. Prof. Dr. Necla TÜLEK Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMLARINI DEĞERLENDİRME ANKETİ

YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI DAİRESİ YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI BAŞHEKİMİ KADROSU HİZMET ŞEMASI

YÖNETMELİK. b) Merkez (Hastane): Turgut Özal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini,

MARMARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNDEN

Yurtdışı Kontenjan Teklifi ALES. Yatay Geçiş. Puan Türü. Yüksek Lisans. Yüksek Lisans. Sağlıyor. Doktora. Doktora

EVDE BAKIM HİZMETLERİ. Ayşe Güler Aralık 2004

KODU:KY.PR.02 YAYINLANMA TARİHİ: REVİZYON TARİHİ: REVİZYON NO:00 SAYFA SAYISI:05

KİMLER İLKYARDIM EĞİTMENİ SERTİFIKASI ALABILIR

ENFEKSİYON KONTROL HEMŞİRELERİNE YÖNELİK EĞİTİM FAALİYETLERİMİZ ÖZDEN DURUHAN İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ

2016- TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (TUS) SONBAHAR BAŞVURU KILAVUZU - YABANCI UYRUKLU KONTENJANI

ÜNİVERSİTE VE SOSYAL SORUMLULUK. Prof. Dr. Yunus Söylet İstanbul Üniversitesi Rektörü

TIPTA UZMANLIK SINAVLARINDA KONTENJAN SORUNU

DİCLE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNDEN

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNDEN

Adı Soyadı Ünvanı. : Fatma Figen Uğurlu : Uzman Hemşire

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Hemşirelik İstanbul Üniversitesi Y. Lisans Hemşirelik İstanbul Üniversitesi 1988

Türk Cerrahi ve Ameliyathane Hemşireleri Derneği Bülteni

KALP, AKCİĞER, KALP-AKCİĞER VE HOMOGREFT NAKLİ MERKEZLERİ YÖNERGESİ. ( Makamın tarih ve 1832 sayılı olurları ile yürürlüğe girmiştir.

SAĞLIK TARAMA RAPORU

FEN FAKÜLTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

(Değişik:RG-5/7/ ) EK 1 TAVAN EK ÖDEME TUTARINA ESAS KATSAYILAR

SANAYİ LOKOMOTİF SEKTÖR OLMAKTAN ÇIKTI

SAĞLIK TURİZMİNİN YENİ YILDIZI; TÜRKİYE. Dünyada sağlık turizminin gelişmesine sebep olan faktörler şu şekilde sıralanabilir;

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Rehabilitasyon Hizmetleri

Geçmişten Günümüze Türkiye de Böbrek Transplantasyonu

Uzmanlık Eğitiminde Birlikte Kullanım ve İşbirliğine Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Eğitim Görevlisi Bakışı

TÜRK HENKEL'DE ÜST DÜZEY ATAMA

Gazi Üniversitesi Rektörlüğünden:

Sayı:

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Personel Daire Başkanlığı

SAĞLIK MEMURU. Hemşirelerle eş görev, yetki ve sorumluluğa sahiptir. A-GÖREVLER

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

5 Aralık 2016 İtiraz Komisyonu Toplantısı gerçekleştirildi. 1 dosya görüşüldü ve kesinti kararı alındı.

Tablo 2 Üniversitelerdeki Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yapılacak Programlar ve Kontenjanları*

KALİTE YÖNETİM BİRİM ÇALIŞMA TALİMATI

Türkiye de ilk yara bakım kliniği örneği; Sorunlar, çözümler

Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezleri Yönetmeliği

Üniversitemiz birimlerine 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 657 Sayılı DMK 48. Maddesi hükümleri dâhilinde Öğretim Üyesi alınacaktır.

T.C. BAŞBAKANLIK DPT ULUSAL AJANS

ÇARŞAMBA İZMİR GÜNDEMİ- -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı / Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Türkiye Doku ve Organ Nakli Koordinasyon Sistemi. Dilek Okutur BaĢkent Üniversitesi Ġstanbul AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Hastanesi

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Birimi TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞINA

PROF. DR. SERPİL UĞUR BAYSAL IN ÖZGEÇMİŞİ, 14 Ocak 2015

T.C. İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ KONTENJANLAR-KOŞULLAR KONTENJAN

T.C. İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ KONTENJANLAR-KOŞULLAR KONTENJAN

TÜRK NÖROLOJİ YETERLİLİK KURULU (BOARD) İÇ YÖNERGESİ

YÖNETMELİK NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

(1) (2) (3) (4) (5) (6) (7) Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastanelerine Alınacak Asistan Sayıları

T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ Balcalı Hastanesi Başhekimliği PERSONEL İŞLERİ BİRİMİNE

Hazırlayan Selma KILIÇ Destek Hizmetler Müdürlüğü Ġlkyardım ve Afet Birim Sorumlusu Afet ÇalıĢmaları Koordinatörü

Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Tarih:

Hekim, Tıp Fakültesinden mezun olarak, diploma sahibi olan kişidir.

Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastanelerine Alınacak Asistan Sayıları

İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ Dönem 6 Öğrenim Esasları. A. Genel Tanıtım B. Çalışma Kılavuzu C. Rotasyon Tablosu D.Dönem Kurulu E.

Dünyada yılda bir milyar kişi ülke değiştiriyor ve bu sayı her yıl %7 artıyor.

2016-TUS SONBAHAR BAŞVURU KILAVUZU Tablo 2 Üniversitelerdeki Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yapılacak Programlar ve Kontenjanları*

YILLIK EĞİTİM PLANI-2017

Pazartesi İzmir Basın Gündem

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Personel Daire Başkanlığı

HACETTEPE ÜNIVERSITESI DOKU VE ORGAN NAKLI EĞITIM, UYGULAMA VE ARAŞTıRMA MERKEZI MÜDÜRLÜĞÜ. Dr. Fazıl Tuncay Aki

İZMİR DE YENİ DEVLET ÜNİVERSİTESİ

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

T.C. ŞIRNAK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Personel Daire Başkanlığı ŞIRNAK MESLEK YÜKSEKOKULU MÜDÜRLÜĞÜNE

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

KALÇA ARTROSKOPİSİ YENİLİKÇİ, TARTIŞMALI VE İNTERAKTİF CANLI CERRAHİ KURSU (25 OCAK 2019)

İ.Ü. ECZACILIK FAKÜLTESİ LİSANS EĞİTİMİ STAJ YÖNERGESİ

Tablo 2. Üniversitelerdeki Tıpta Uzmanlık Eğitimi Yapılacak Dallar ve Kontenjanları*

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

ORGANLARI 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ

T. C. SAĞLIK BAKANLIĞI KEÇİÖREN EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ TELEFON REHBERİ

CARROLL ÜNİVERSİTESİNİ KEŞFEDİN 1846 dan beri akademisyenlerde mükemmellik

NÜFUS PLANLAMASI HİZMETLERİNİ YÜRÜTME YÖNETMELİĞİ

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ LİSANS EĞİTİMİ STAJ DERSLERİ UYGULAMA İLKE VE ESASLARI

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

PLAN. Organ nakli hizmetlerinde mevcut durum ve projeksiyonu. Sağlık Bakanlığı çalışmaları. Planlanan çalışmalar

2016- TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (TUS) SONBAHAR BAŞVURU KILAVUZU YABANCI UYRUKLU KONTENJANI

Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastanelerine Alınacak Asistan Sayıları

T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ NDEN

18 KASIM PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ STAJ YÖNERGESİ (2014 VE SONRASI GİRİŞLİLER İÇİN)

EĞİTİMİNDE TFD nin ROLÜ

Dr. Şeyda Saydamlı Cumhuriyet Mahallesi Bilgiç Sokak No. 8 Daire 3 Şişli-İstanbul Tel Cep ssaydanli@hotmail.

Eğitim Süresi Puan Türü

Yrd.Doç.Dr. Zülfü ARIKANOĞLU

SAĞLIK TURİZMİN DE HASTALAR A YAKLAŞIM VE SATIŞ YÖNETİMİ

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ STAJ YÖNERGESİ

Türkiye Klinik Kalite Programı

YÖNETMELİK İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

BOZOK ÜNİVERSİTESİ SENATO KARARLARI

Transkript:

2.500.000 TL

aktüel ve sosyal tıp dergisi Sayı:8 Yıl:3 GÜZ - 2001 SAHiBi Opr. Dr. Ahmet Seyfi GÖZAYDIN YAZI İŞLERİ SORUMLUSU Uzm. Dr. Mehmet IŞIK EDİTÖR Dr. Süleyman SOYBAŞ YAYIN KURULU Uzm. Dr. Hamza YAZGAN Uzm. Dr. Mehmet IŞIK Dr. Reyhan KOYUNCU Dr. Gülseren YAVUZOĞLU Dr. Gökhan GÖKÇE DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Hüsrev HATEMİ Prof. Dr. Ayten ALTINTAŞ Prof. Dr. Çetin ÖNSEL Prof. Dr. Tayyar SARIOĞLU Prof. Dr. Ahmet DEMİRKAZIK Prof. Dr. İbrahim GÜLLÜ Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK Prof. Dr. Yunus SÖYLET Doç. Dr. Ali ÖZCAN Doç.Dr. Ahmet ÇELEBİ Doç. Dr. Mehmet KARAGÖZ Doç. Dr. Ümit TOPALOĞLU HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM Dr. Sinan TAŞBAŞ REKLAM SORUMLUSU Zübeyde KOŞAR (0212) 501 81 07 GÖRSEL YAYIN YÖNETMENİ Zübeyde KOŞAR nevajans-efor nevajans@nevajans.com İRTİBAT MERKEZİ Sağlık Mensupları Derneği/NABIZ dergisi Pazarbaşı mah. Nuhkuyusu Cad. No: 159/3 Üsküdar / İSTANBUL Tel: (0216) 492 16 45 Faks: (0216) 492 71 20 BASKI - CİLT Mega Basım A.Ş. Tel: (0212) 551 11 19 http:// e-posta: nabiz@nabizdergisi.org İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Dergimize göndereceğiniz her türlü katkı ve eleştirileriniz mutlaka değerlendirilip cevaplandırılacaktır. Sağlık Mensupları Derneği (SAMEDER) Yayın Organıdır. Yılda 4 sayı yayınlanır. Fiyat: 2.500.000 TL. Bir çağrıdır tüm hekimler için, mediko-sosyal bilimlere... Çünkü, 21.yüzyıl sosyal bilimler yüzyılı olacak!

editörden Artık Hiçbir şey Eskisi Gibi Olmayacak! 11Eylül dünya tarihinde adeta bir dönüm noktası oldu. ABD'deki Dünya Ticaret Merkezi, içindeki binlerce masum insanla birlikte şeytanca planlanmış korkunç bir terör saldırısı ile yerle bir edildi. Kendilerini insan hayatına ve onların mutluluğuna adamış olan bizler, yani sağlık mensupları sebebi ne olursa olsun, dünyadaki bütün terör eylemlerini nefretle kınıyoruz. Bu eylemi insanlık dışı buluyor ve lanetliyoruz. Ülkemizdeki ya da dünyanın çeşitli yerlerindeki bu gibi terör eylemlerinde haksız yere ölen, masum insanları rahmetle anıyor, yakınlarına sabır ve metanet diliyoruz. Beri taraftan nefret, kin ve öç alma duygularıyla hissi hareket edip, dünyayı yeni bir cihan harbinin eşiğine getiren ve bir teröristi yakalama bahanesiyle, bütün bir ülkenin üzerine bombalar yağdırarak masum sivillerin ölmesine sebep olanları da kınıyoruz. ılimler bazen kötü insanların elinde kötüye de kullanılabiliyor maalesef. Bombardıman olanca hızıyla devam ederken, nereden gönderildiği belli olmayan şarbonlu mektuplarla hedef gözetmeksizin dünyaya korku salarak, adeta bir biyo-terör estiren ve bu yolla insanların haberleşme ve toplu halde yaşama ya da iletişim özgürlüklerini kısıtlayarak iğrenç bir insanlık suçu işleyenleri de lanetlerken, şarbon hastalığı ve buna bağlı olarak biyoterörizmi bütün boyutlarıyla kapak dosyası olarak bu sayımızda sizlere takdim ediyoruz. Öte yandan her türlü olumsuz koşullara aldırmadan dünyanın çeşitli yerlerindeki sağlık yardımına muhtaç insanların ve özellikle de Afgan halkının hasta ve çocuklarının yardımına koşan Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü'nü bu davranışlarından dolayı takdir ederken, bu örgütün çalışmaları ile ilgili bir dosyayı da ülkemizdeki doktorlara da örnek olması niyetiyle sayfalarımız arasına koyduk. Heyecanla okuyacağınızı tahmin ediyoruz. Dünyadaki teknolojik gelişmelere paralel olarak dergimiz Nabız artık sanal alemde de yerini aldı. Avustralya'dan, Amerika'ya kadar dünyanın değişik ülkelerinde okunan ve abonesi bulunan dergimiz Nabız'ı bundan böyle. adresine bir tıklamayla okuyabileceksiniz. Yayın hayatımıza başladığımız ilk günlerde Nabız olarak; "Bir insanın hayatını kurtaran bütün insanlığı kurtarmış, haksız yere bir insanı öldüren de tüm insanları öldürmüş gibidir" ilahi ölçüsünden yola çıktığımızı ifade etmiştik. Sağlık mensupları olarak bizler bütün dünyayı kurtarma adına bile olsa haksız yere hiçbir insanın öldürülmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Dr. Süleyman SOYBAŞ suleymansoybas@hotmail.com Maalesef; 11 Eylül ve sonrasında dünyamıza kin ve nefret tohumları ekildi. Ne yazık ki, bundan sonra galiba yeryüzünde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak... sağlıkta NABIZ5

HABERLER 8 VII. tıpta uzmanlık eğitimi kurultayı toplandı GÜZ 2001 aktüel ve sosyal tıp dergisi Yıl:3 Sayı:8 DOSYA biyoterör ve biyolojik savaş DOSYA 16 34 biyolojik savunma araştırmaları: tıbbi amaçlı mı? güvenli bir yol mu? İÇİNDEKİLER GÜNDEM 7 HABERLER 8 DOSYA Biyoterör ve Biyolojik Savaş 16 Biyolojik Silahların Tarihi Gelişimi 18 Biyolojik Silah Tanımı 20 Potansiyel ve Kullanımdaki Biyolojik Silahlar 21 Şarbon (Anthrax) 22 Sorular ve Cevaplar 26 Şarbon veya Diğer Biyolojik Ajan Tehdidi 27 ABD Ordusu Enfeksiyon Hastalıkları Tıbbi Araştırma Enstitüsü (USAMRIID) 28 Genova Protokolü 30 Biyolojik ve Toksik Silahlar Sözleşmesi 31 KLİMİK Derneği 5 Kasım 2001 Basın Toplantısı 32 Biyolojik Savaşa Karşı Tıbbi Savunma 34 Biyolojik Savunma Araştırması; Güvenli Bir Yol 37 Kurbanlar Saldırgan Olursa 39 BıR KONU sınır tanımayan doktorlar 40 BİR KONU 40 ARAşTIRMA - İNCELEME 42 UFUK TURU 44 İÇİMİZDEN BİRİ 46 TIP - NET 48 GEZGİN 50 KÜLTÜR - SANAT 54 İÇİMİZDEN BİRİ 46 eczaneden endüstriye: ecz. Mustafa Öncel GEZGİN van gölü: Işkın Göl 50 FORUM 60 MEDİKATÜR 64 BULMACA 65 REKLAM İNDEKS Napren-S / 2 Motival/ 3 Tema / 63 NevAjans-EFOR / 66 Ahenk Laboratuarı / 67 Erdostin / Arka Kapak Söylenmedik söz kalmamıştır: Buna inanabilirim. Bütün söylenmiş sözler duyulmuştur: ışte buna inanmam.

gündem BİYOFİLİK MENTALİTE ya da Savaş ve Terörizm Moleküler biyoloji ve genetikteki baş döndürücü gelişmeler, biyoteknoloji açısından insan sağlığı için gelecek adına ümitlerimizi artırmaktalar. Ancak her bilimsel veri, iyi şeylerle beraber kötülük riski de taşımaktadır. "Fezada milyarlarca ışık yılı mesafe: Seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe!" Evet, uzayın milyarlarca ışık ölçüsündeki akıl almaz büyüklüğü içinde galaksimiz okyanusta bir damla kadar bile değil. Ya dünyamız, biricik evimiz, samanyolunda çöldeki bir kum tanesi kadar ancak var. Peki, bizler dünyamızda neyiz? şu anda türümüzün beş milyar örneğinden biri... Bizden önce milyarlarcası yaşadı, geldi ve gittiler. Bizden sonra da belki milyarlarca insan gelip, gidecek. Biz de gideceğiz. Bir şeyleri çocuklarımıza miras bırakarak... İyi veya kötü... O halde insanoğlu çok iyi düşünmeli. Yaşamak; "savaşmak" mı, yoksa "dayanışmak" mı? Sosyo-biyolojik disiplinler "Yaşamak Dayanışmaktır" diyor şüphesiz... Yaşam dayanışması, hayatın muhafazası, sağlığın korunması tıbbın ilgi alanı, hekimliğin varlık nedeni... ışte bu noktada biz hekimlerin yaşadığımız dünyada, içinde bulunduğumuz toplumda, resmi veya sivil örgütlerimizle beraber özel bir sorumluluk sahibi olduğumuz ortaya çıkıyor. Hayatı, canlılığı inceleyen biyoloji bilimi ile dolaylı, insan sağlığı dolayısıyla tıp bilimi ile doğrudan ilintili profesyoneller (tüm sağlıkçılar) nasıl oluyor da biyoloji ve tıp biliminin verilerini amaçlarının tam tersine bir şekilde kullanıyor ya da kullandırıyorlar? Bunun belki de en önemli etkenine Japonya'dan Dr.Y. Tokuda dikkat çekiyor: "Bütün bilim adamlarının ve hekimlerin aldığı etik eğitimin içeriği ve ne kadar olduğu". Harvard Üniversitesinden Dr.M. Meselson ise "Başkandan başlayarak herkesin eğitilmesi gerektiğine ve yaşamın algılanış biçiminin, tüm insanlık sorunu" olduğuna dikkat çekiyor. Ülkeler arası rekabette, silahlanma yarışında biyolojik ajanların kullanılması herkes için büyük tehlikeler taşımaktadır. Bizde ne yaparsan elinle, o gelir seninle ifadesiyle özetlenen Bumerang Kanunu gereği böyle bir biyolojik silahın geri tepme ihtimalini kimse göz ardı edemez. Nitekim, ABD deki son olayda, şarbon basilinin ABD laboratuarlarından kaynaklandığı anlaşıldı. Biyoteknoloji insanlık için çalışırken, kötüler de yok olmayacağına göre suistimali ortadan kaldıracak etik, eğitim ve organizasyonel önlemler alınmalıdır. Moleküler biyoloji ve genetikteki baş döndürücü gelişmeler, biyoteknoloji açısından insan sağlığı için gelecek adına ümitlerimizi artırmaktalar. Ancak her bilimsel veri, iyi şeylerle beraber kötülük riski de taşımaktadır. Biyolojik silahlar ve biyoterörizm gibi... Sahip olduğumuz teknolojik enstrümanların insanlık yararına ya da zararına kullanımını belirleyen en önemli şey "zihniyet" (mentalite) lerdir. Bu da insan hayatını her şeyden çok önemseyen "biyofilik" bir zihniyetin tüm insanlığa hakim olması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Aksi halde bilim ve teknoloji mutluluk yerine acı verecektir. Bu konuyla ilgili olarak Alev Alatlı'nın tespiti çok çarpıcıdır. 1500 ile 1599 yılları arasındaki yüz yıllık dönemde (Osmanlı ımparatorluğu merkezli dünyada) yaklaşık 80 yerel savaş çıkmıştır. Halbuki, 1900 ile 1949 yılları arasındaki elli yılda ise (Avrupa merkezli dünyada) iki tanesi "Dünya Savaşı" olmak üzere 850'den fazla savaş çıkmıştır. Milyonlarca insan ölmüş ve bu süreçte bütün dünyada bu savaşlardan dolayı acı yaşamayan neredeyse hiçbir insan kalmamıştır. Oysa ki dünya, 20.yy.da insanlara mutluluk verecek daha fazla bilimsel veri ve teknolojik enstrümana sahipti. Ancak daha fazla acı yaşandı. Bütün bunlardan sonra dünya, 1950 sonrası "biyofilik mentalite" ile yeniden yapılanmaya çalışmış, ancak amaçlanan hedeflere ulaşmayı soğuk savaş süreci engellemiştir. Soğuk savaş sonrası, 1990'lardan itibaren, yaşanmakta olan "globalizm"(küreselleşme) sürecinde de "terörizm" en büyük insanlık tehdidi olarak kendini göstermektedir. Yaşadığımız olayların seyriyle de bunun böyle olduğu iyice hissedilmiştir. 11 Eylül'de New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan terörist saldırıda hayatını kaybeden insanların tam 64 millete mensup insan olması, küreselleşme ile, hayatlarımızın ne kadar birbirine kenetlenmiş olduğunu bize gösterdi. Bu, dünyanın hiç ummadığımız ölçüde, hızla "küresel bir köy" haline geldiğini gösteriyordu bize. "Demek ki Amerika sadece 'Amerika' demek değil; tıpkı Türkiye'nin sadece 'Türkiye', Rusya'nın da sadece 'Rusya' demek olmadığı gibi." Küreselleşme bizi mekana bağımlı olmaktan büyük ölçüde koparmış bulunuyor. Artık biz istemesek de, her şey bizi ilgilendiriyor, ya da biz her şeyle ilgilenmek zorunda kalıyoruz. Bu da sorumluluklarımızı yeniden tanımlamamızı gerektiriyor. Çünkü, küreselleşme sadece bilgiyi, teknolojiyi, insanı, malı ve sermayeyi değil, aynı zamanda terör gibi, kötülük gibi hastalıkları da küreselleştiriyor. Bütün bu gelişmeler ve değişmeler karşısında yeni bir "küresel ahlak ve adalet" arayışı hız kazanmıştır. Görülen odur ki, önümüzdeki yıllarda enformatik, ekonomik ve ekolojik küreselleşme, değerler temelinde yeniden tanımlanacaktır. Küreselleşme sürecinde, yeniden tanımlanacak değerlere, temel olarak "biyofilik mentalite"nin hakim olması için, hekimlerin ve tüm sağlıkçıların, biyoteknoloji biliminin verilerini insan yararı için kullanım adına, mediko-sosyal bilimlerin yeniden mütalaa edilmesi gerekmektedir. Bir toplum insanı ve hekim olarak, tıp biliminin verilerini sadece insanın sağlığı ve mutluluğu yararına kullanabilmek için "biyofilik mentalite"nin hayatımıza ve profesyonel yaşantımıza hakim olması temennisiyle... sağlıkta NABIZ7

haberler VII. TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ KURULTAYI TOPLANDI VII. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı 1-2 Aralık 2001 günlerinde ıstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Oditoryumu'nda yapıldı. Türk Tabipleri Birliği - Uzmanlık Dernekleri Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen Kurultay'a tıp fakülteleri, eğitim hastaneleri, uzmanlık dernekleri ve tabip odalarından toplam 300 eğitici ve asistan katıldı. Kurultay'a İstanbul, Ege, Dokuz Eylül, Trakya ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörleri, Türk Tabipleri Birliği Başkanı ve yöneticileri, Sağlık Bakanlığı Sağlık Proje Koordinatörlüğü, Marmara, Adnan Menderes Tıp Fakültelerinin Dekanları, Rektör ve Dekan Yardımcıları, çeşitli tıp fakültelerinden çok sayıda öğretim üyesi, eğitim hastanelerinin başhekimleri ve eğiticileri, uzmanlık derneklerinin ve tabip odalarının yöneticileri katıldı. Açılış oturumunda ıstanbul Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Süha Göksel konuştu. Yayınların Değerlendirilmesinde asgari ölçütler belirleniyor. şeflik için; 5'inde birinci isim, bunlardan 7'si son 10 yıl içinde olmak şartıyla en az 15 yayın, şef yardımcılığı için ise; 3'ünde birinci isim, bunlardan 5'i son 5 yıl içinde olmak şartıyla en az 10 yayın şartı getirilmektedir. Jürilerinin teşkilinde üniversite öğretim üyeleri ancak eğitim hastanelerinde yeterli şef yoksa görevlendirilmektedir. Jüriler her dal için Bakanlık tarafından kurayla oluşturuluyor. TTB-UDKK Başkanı Dr. Semih Baskan, TTB Başkanı Dr. Füsun Sayek ve ıstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu birer konuşma yaptılar. Avrupa Cerrahi Board Başkanı Belçikalı Dr. Jaques Gruwez uzmanlık eğitiminde standardizasyon ve eğitim kurumlarının değerlendirlmesi konularında iki konferans verdi. ılk gün Ankara, ıstanbul ve ızmir'de düzenlenen uzmanlık eğitimi birimleriyle ilgili anket sonuçları değerlendirildi. Daha sonra beş ana başlık altında oluşturulan çalışma grupları ayrı ayrı toplanarak kendi konularıyla ilgili birer rapor hazırladı. Bu raporlar ikinci gün tartışıldı. Uzmanlık eğitiminin geliştirilmesi ve sorunların çözümü için kurumlararası işbirliği, yasal düzenlemelerin yapılması, meslek birlikleri ve uzmanlık derneklerinin daha etkili olması, asistanların eğiticileri ve eğitimi nasıl değerlendirdiğinin dikkate alınması tartışmalarda en sık dile getirilen konular oldu. Katılımcılar eğiticilerin ve asistanların eğitime yeterli zaman ayırabilmeleri için ekonomik durumlarının iyileştirilmesi gerektiğini vurguladılar. ıkinci gün sabah oturumunda asistan hekimler arasında düzenlenen anketin sonuçları bir forumda tartışıldı. Forumda asistanların beklentileri ve uzmanlık eğitiminin aksayan yönleri gündeme geldi. Kurultay'a katılan asistan temsilcileri, altyapıdaki sorunları ve eğiticilerin eksiklerini vurgularken bazı eğiticiler de söz alarak asistanların eğitime yeterli ilgi göstermediklerinden yakındılar. Ankara Tabip Odası Uzmanlık Eğitimi Çalışma Grubu'nun sunduğu rapor tartışılırken Avrupa Birliği ile ilişkilerin uzman hekimleri ve sağlık sistemini nasıl etkileyeceği konusunda farklı görüşler karşı karşıya geldi. Kurultay'da bazı eğitim birimlerine uzmanlık eğitimini geliştirmek için gösterdikleri çabalardan ötürü takdir belgesi verildi: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı - Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı - Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı - Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mezuniyet sonrası Eğitim, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu - Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. ve 2. Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klinikleri -Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Kliniği - şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Laboratuarı - şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. ıç Hastalıkları Kliniği - şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği - Göğüs Hastalıkları Eğitim Hastanelerinde Eğitim ve Hizmet Standardizasyonu Projesi - Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı. VII. Kurultay'da ele alınan konularla ilgili bilgiler ve gelişmeler www.uzmanlikegitimi.net/tuek adresinden izlenebiliyor. 8 sağlıkta NABIZ

haberler TABABET UZMANLIK KURULU TOPLANDI Tababet Uzmanlık Kurulu yedi yıl aradan sonra Ankara'da toplandı. Toplantıda Tıpta Uzmanlık Tüzüğü konusu değerlendirilirken, bu konudaki tek gelişme, istifa eden Sağlık Bakanlığı eski Müsteşarı Prof.Dr. Haluk Tokuçoğlu'nun Yüksek Sağlık şurası ve Tababet Uzmanlık Kurulu toplantıları sırasında yaptığı sözlü açıklamalar oldu. Bu açıklamalarda, Tüzük'ün haziran ayında yürürlüğe girmesinin planlandığı belirtildi. Başkanlığa eski Müsteşar Dr. Haluk Tokuçoğlu'nun seçildiği toplantıda, sadece Tababet Uzmanlık Yönetmeliği değişikliği gündeme alındı. Danıştay'ca hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilen 12.8.2000 tarihli Tababet Uzmanlık Yönetmeliğinin Değişikliği'nden kısmen farklı olan ve toplantı sırasında üyelere dağıtılan bir taslak metin de madde madde okunarak tartışıldı. Yönetmelik değişiklik taslağı, muhalefet oylarına karşın küçük değişiklikler dışında oy çokluğu ile kabul edildi. Toplantı sırasında yapılan tartışmada reddedilen bazı öneriler şunlar: - Eğitim Planlama ve Koordinasyon Kurulu'nun şefler, şef yardımcıları ve başasistanların oylarıyla oluşturulması (2/9). - Koordinatör şeflik için Bakanlık ataması yerine seçim yapılması (4/7). - Birimlerde asistan sayısı belirlenirken Tababet Uzmanlık Kurulu'nun görüşünün alınması (3/8). - Merkezi mesleki bilgi sınavı yapılması (2/9). - Yabancı Dil Sınavının ÖSYM (ya da bu konuda uzmanlaşmış, Bakanlıkla organik bir ilişki içinde olmayan bir kuruluş) tarafından yapılması (5/6). - Oy çokluğu ile kabul edilen taslakta, 12.8.2000 tarihli Yönetmelikte yapılan bazı değişiklikler ise şöyle: - Başasistan seçiminde eski sisteme dönülerek merkezi sınavdan vazgeçilmektedir. - Üniversitelerarası Doçentlik Sınavı'nda (ÜDS) 100 üzerinden 60 veya daha yukarı puan alanlar da, yabancı dil sınavında başarılı sayılıyor. Baraj şefler için 65 puan olarak belirleniyor. Yabancı dil sınavlarından herhangi birinde başarılı olanların hakları 5 yıl geçerli oluyor. - Yayınların Değerlendirilmesinde asgari ölçütler belirleniyor. şeflik için; 5'inde birinci isim, bunlardan 7'si son 10 yıl içinde olmak şartıyla en az 15 yayın, şef yardımcılığı için ise; 3'ünde birinci isim, bunlardan 5'si son 5 yıl içinde olmak şartıyla en az 10 yayın şartı getirilmektedir. - Jürilerinin teşkilinde üniversite öğretim üyeleri ancak eğitim hastanelerinde yeterli şef yoksa görevlendirilmektedir. Jüriler her dal için Bakanlık tarafından kurayla oluşturuluyor. SAĞLIK ÇALIşANLARININ SAĞLIĞI TARTIŞILDI TTB tarafından düzenlenen "Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 2. Ulusal Kongresi" 16 Kasım 2001, Cuma günü yapıldı. Kongrede düzenlenen panel ve verilen konferanslarda değişik yetkili ve konunun uzmanları tarafından aşağıdaki konu başlıkları konuşuldu ve tartışıldı. Panel-1: Sağlık Sektöründe Sermaye ve Kar: Artı Değer Teorileri, Tarihsel ve Toplumsal Süreçte Sermaye-Kar Döngüsü ve Dinamikleri, Sağlığın Metalaşma Tezleri, Sağlık Sektöründe Sermaye- Kar Döngüsü, Araçları ve Mekanizmaları, Panel-2: Emeğin Örgütlenmesi Panel-3: Sağlık Emekçilerinin Sömürüsü: Üretim Gücünün Meta Karakteri, Tarihsel ve Toplumsal Yaşantı ıçinde Üretim Biçimleri, Üretim Biçimleri ve Sağlık Emekçilerinin Sömürüsü Konferans-1: Sağlık Çalışanlarının Sağlığı/Güvenliği ıçin ışyeri Örgütlenme Birimi, ışyeri Örgütlenme Birimi Uygulamasında SES Konferans-2: Türkiye'deki Sağlık Çalışanlarının Meslek Hastalıkları ve İş Kazaları Konferans-3: Sağlık Hizmeti Üretiminde Angarya Forum: Sağlık Hizmeti Üretiminde Özlük Haklarımız Konferans-4: Kentsel-Toplumsal Kutuplaşma ve Sağlık Konferans-5: Türkiye'de Beslenme Politikalar Konferans-6: Ekonomik Politikaların Hayvan Sağlığına, Hayvan Sağlığının ınsan Sağlığına Etkisi, Konferans-7: Sağlık İş Kolunda Sendika ve Siyaset Konferans-8: Kapitalizm-İşçi Sağlığı ve ILO Standartları Konferans-9: ılacın Ekonomi Politiği ve Türkiye'de ılaç Forum: Geleceğin Sağlık Çalışanlarının Sağlığa Bakışı ve Önerileri GRUP ÇALIşMALARI: Sağlık Çalışanlarının Mesleki Riskleri ve Nedenleri "Toplumsal Etken" 1: Radyasyon riski altında çalışanlar, 2: Kanser yapıcı maddeler ile çalışanlar, 3: Anestezi- ameliyathane ortamı riski altında çalışanlar, 4: Enfeksiyon riski altında çalışanlar, 5: İlaç sanayi işçileri 6: Birinci basamakta çalışanların sağlık riskleri www.ato.org.tr/scs sağlıkta NABIZ9

haberler SAĞLIKTA 116 BİN PERSONEL EKSİK Sağlık Bakanlığı, Bakanlar Kurulu'na sunduğu raporla halen 116 bin 634 personele ihtiyaç duyduklarını bildirdi. Maliye Bakanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığı'na gönderilen raporda, ihtiyaç duyulan bazı kadroların sıfat ve sayıları şöyle sıralandı: 3 kilinik şefi, 287 klinik şef yardımcısı, 646 başasistan, 249 asistan, 4bin69 uzman hekim, 8 bin 1 pratisyen hekim, 3 bin 785 diş tabibi, 3 bin 417 eczacı, 327 biyolog, 805 psikolog, 939 diyetisyen, 380 fizyoterapist, bin 247 sosyal çalışmacı, 385 çocuk gelişimcisi, 12 sağlık fizikçisi, 4 bin 330 tıbbi teknolog, 31 bin 903 hemşire, 21 bin 978 ebe, 780 sağlık teknisyeni, 30 bin 922 sağlık memuru, bin 405 diş protez teknisyeni, 39 sağlık teknikeri. TANE ile ilaç SATIŞI 2002 yılında kamu kesiminde alınacak tasarruf önlemleri çerçevesinde "ilaçların taneyle satılması" üzerindeki tartışmalar sürüyor. ılaç israfını önlemeye yönelik tedbirlerin alınması birçok ülke gündeminde de önemli yer tutuyor. ABD, ıngiltere, Hollanda'da hastalar ilaçları tane ile alabiliyor. Fransa, İtalya, Avusturya, Yunanistan ve Belçika ise, ilaçların tane ile verilmesini benimsemeyen ülkeler. Rusya ve Çin'de tane ve kutu uygulamalarının ikisi de kullanılıyor. Türkiye'de ise tane ile ilaç verilmesinin sağlık yönünden sakıncalı olacağını iddia edenler var. Tüketici Hakları Koruma Derneği Samsun şubesi Başkanı Dr. M. Emin Dinççağ, "ilacın ambalajının üzerinde adı, kullanım şekli, içindeki kimyasal madde gibi pek çok tanıtım bilgisi mevcut. Ambalajsız satıldığında bu bilgilerin tüketiciye (hastaya) nasıl aktarılacağı bilinmemektedir" demektedir. Ambalajın fiyata %25 kadar bir maliyet eklediği bilinmektedir. Ancak tasarruf için tüketici sağlığında fedakarlık olmaz denilmektedir. SAĞLIK HİZMETİNİN SEÇİLEBİLİRLİĞİ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Peyami Cinaz, Türkiye'de hastaların doktorunu ya da hastanesini seçme hakkına sahip olmadığını bildirmektedir. Hastalar "aldığı sağlık hizmetinin kalitesini bilmemekte ve bilgisi dışında tedaviler yapılmaktadır. Ayrıca, "hasta hakları" anlamında kendisine yapılanlar yanlış olsa bile müdahale ya da sorma hakkına sahip değildir" demektedir. Çağımızda artık sağlık hizmetleri standart ölçülere uyan, herkesin kendi seçeneği ile yararlanabileceği hale getirilmelidir. Ancak buna rağmen sevk zinciri içinde hizmet yürütülmelidir. Ama, memnuniyeti sağlanamayanlara doktor ve hastane seçme ve değiştirme şansı verilmelidir. SSK'DA YENİ İLAÇ POLİTİKASI SSK, yayımladığı yeni yönetmelikle sağlık yardımı verdiği kişilerin tedavilerinde kullanılacak ilaçların listesini, bunların uygulama ve tedavi esasları ile kurumun ilaç politikasını yeniden belirliyor. Yeni yönetmeliğe göre, bir genel müdür yardımcısının başkanlığında oluşturulacak komisyonda bir daire başkanı ve bir de başkan yardımcısı olarak görev yapacak şube müdürü görevlendirilecek. Komisyonda ayrıca şube müdürlüğünden bir eczacı, SSK sağlık tesislerinde görev yapan iki baş eczacı ve çeşitli branşlarda uzman tabipler de üye olarak görev yapacak. Komisyon, kurum ilaç politikasına yön verecek görüşleri belirleyecektir. 10 sağlıkta NABIZ

haberler AKADEMİK YÜKSELTMEDE ISI YÖK'ün yeni kararına göre, bundan böyle akademik yükseltmelerde ISI (uluslararası bilim indeksi) dergisine girmiş en az iki yayın şartı aranacak. Yerli dergiler de ISI listesine girip girmediklerine göre sınıflandırılacak. Ülkemizde 644 akademik dergiden sadece 4 tanesi bu özelliğe uyuyor. Alanları ise, pediyatri, psikoloji, kimya ve veterinerlik. 644 derginin içinde 172 üniversite dergisi, 187 sağlık bilimi dergisi bulunuyor. Hindistan'da bile 47 dergi ISI listesindeyken ülkemizde bu sayının sadece dört olması son derece düşündürücü. Bu sonuç bilimsel yayıncılığın profesyonel kurumlara bırakılmaması ve editör ve yayın kurullarının dergilerine az zaman ayırarak kaliteyi göz ardı etmesinden kaynaklanıyor. Profesyonel yayıncılardan bir kısmı ISI'ya girmekte geç kalan dergiler olduğunu, bazı alanlarda ise uluslararası arenada üçüncü dünya ülkeleri dergilerinin kasıtlı olarak başvuruların geri çevrildiğini iddia ediyorlar. Ancak aradaki gözle görülür kalite farkının nasıl kapanacağı meçhul. BRAIL ALFABESİ İLAÇ KUTULARINDA Abdi İbrahim ilaç firması 'DYNABAC' isimli ilacın kutusuna ismi Brail alfabesiyle yazarak görme engellilerin kullanımına sunmuştu. Ülkemizde ilk kez böyle bir uygulamaya imza atan firma Başbakanlık Özürlüler ıdaresinden sorumlu Devlet bakanı şuayip Üşenmez tarafından teşekkür mektubuyla kutlandı. CERRAHLARIMIZA AVRUPA DAN ÖDÜL İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Cavit Avcı Fransız Cerrahi Birliği şeref üyeliği, Prof. Dr. Arman Çağdaş da Avrupa Plastik ve Estetik Cerrahi Birliği tarafından 'öğretici üye' payesi ile taltif edildi. MEME KANSERİ İÇİN YENİ UMUT ıngiliz bilim adamları çok yakında meme kanseri tedavisinde çığır açacak yeni bir yöntemin uygulanmasına başlayacaklarını ve bu yöntemle radyasyon tedavisinin gerekliliğinin ortadan kalkacağını müjdelediler. Dünyada ilk kez kullanılacak olan yöntemin 'lumpectomy' adı verilen ve göğüsteki tümörün alınması olarak izah edilebilecek işlemin tamamlanmasının ardından, göğüse pinpon topu büyüklüğünde bir metal topun yerleştirilmesiyle uygulanacağı belirtiliyor. Sadece lokal anesteziyle uygulanacak yeni tedavi yönteminde bu küçük metal kürenin, tümörün çıkarıldığı bölgede yaklaşık 20 dakika kadar kalacağı ve bu arada bölgeye iyonize edilmiş radyasyon vereceği kaydediliyor. Böylece radyasyonun doğrudan tümörün çıkarıldığı bölgeyi hedef alacağına ve yoğun biçimde bir defada uygulanacağına işaret eden bilim adamları, daha sonra metal kürenin yerinden çıkarılacağını ve yaranın dikileceğini ifade ediyor. Londra Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından geliştirilen ve bugüne kadar 30 kadının tedavisinde kullanılan yöntemin mucitlerinden olan Dr. Jeffrey Tobias, gelişmenin son derece heyecan verici ve hastayı radyasyonun yan etkilerinden korumak konusunda etkili olduğunu bildirdi. Tobias, meme kanseri olan kadınların yüzde 75`inde göğsün tümünün değil, sadece tümörün bulunduğu bölgenin alındığını da hatırlatırken, yeni yöntemin geniş bir kitleye hitap edeceğini savundu. Dr. Tobias, yeni yöntemin hastaları belli bir süre günlük radyasyon tedavisi seanslarından da kurtaracağını söyledi. Yeni yöntemle ilgili klinik denemeler ise devam ediyor. sağlıkta NABIZ11

haberler ECZACILAR DERTLİ Türkiye Eczacılar Birliği genel başkanı Mehmet Domaç Türkiyede yabancı sermayenin üretimin %60 ve pazarın %65'ine sahip olduğunu söyledi. Ayrıca etken maddenin %80'inin, ilacın da % 25'inin ithal edildiğini belirten Domaç patent yasasıyla bu rakamların daha da artacağını söyledi. Domaç, yerli ilaç sanayiinin aleyhine gelişen bu durumun yanında serbest eczacılığın aleyhine de günden güne gelişmeler yaşandığını ifade etti. Türkiye'de her yıl 700 yeni eczane açıldığını, koşulların getirdiği ekonomik rekabetin eczacı etiğine zarar verdiğini belirten Domaç, aynı nüfusa sahip olmamıza rağmen ıngiltere'de Türkiye'dekinin yarısı kadar eczane olduğunu, yine Paris'te eczacılık hizmetinin kalitesini korumak ve rekabeti engellemek için 7 yıldır eczane açılmasına müsade edilmediğini belirtti NOBEL TIP ÖDÜLLERİ VERİLDİ 2001 Nobel Tıp Ödülleri sahiplerini buldu. Kanser tedavisinde yeni çığırlar açması beklenen; hücrenin yaşam döngüsü ile ilgili buluşlarından dolayı İngiliz ve Amerikalı araştırıcılar Lelan Hartwell, ve Timoty Hunt 1 milyon dolarlık ödülü paylaştılar. MEKANİK KALP WORKSHOP I Kalp Cerrahisinin geleceği olarak adlandırılan Mekanik Kalp ıstanbul Memorial Hastanesi nde gerçekleştirilen Perfüzyonistler Konferansı nda tanıtıldı. Perfüzyonistler Derneği, İstanbul Memorial Hastanesi, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi, Amerikan Hastanesi, Teksas Children Hospital ve Basel Kanton Üniversitesinden uzmanların katıldığı konferans, Kasım ayında gerçekleştirildi. 2000 li yılların tıp mucizesi olarak da bahsedilen mekanik kalp; ağır kalp yetmezliklerinde kalp naklinden önce, hastaların bekleme süresi içinde hayatta kalabilmeleri için bir köprü görevi görüyor. Bazı hastalar böylece 300-400 gün yaşayabiliyorlar. TELEMEDICINE ve SÜREKLİ TIP EĞİTİMİ İstanbul Üniversitesi Sürekli Tıp Eğitimi Araştırma ve Uygulama Merkezi nin yeni yeri 30 Kasım günü ızmir Atatürk Eğitim Araştırma ve Kartal Eğitim Araştırma Hastaneleri Telemedicine Merkezlerinin açılışları Telekonferans ile müşterek olarak yapıldı. Açılışta Sürekli Tıp Eğitimi (Continue Medical Education) ileri ülkelerde özümsenmiş ancak ülkemiz için yeni sayılabilecek bir eğitim kavramı olduğuna dikkat çekildi. ıçinde bulunduğumuz bilgi çağında bilgiler o kadar hızlı değişmekte ve gelişmektedir ki, mezuniyet öncesinde edinilmiş bilgilerin mezuniyet sonrası çalışma döneminde mutlaka zaman zaman yeniden gözden geçirilmesi, yeni bilgi ve yöntemlerin meslek sahipleri tarafından sürekli takip edilip belirli bir eğitim disiplini içerisinde öğrenilmesi gerekmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde Mezuniyet Sonrası Tıp Eğitimi ne (Postgraduated Medical Education) çok önem verilmekte ve bunu organize edecek özgün statüde Sürekli Tıp Eğitimi Kurumları (Continue Medical Education Centers) faaliyet göstermektedir. Ülkemizde ise tıp fakülteleri ve bazı eğitim hastanelerinde zaman zaman mezuniyet sonrası eğitim organizasyonu yapılmasına rağmen, sadece mezuniyet sonrası, ya da Sürekli Tıp Eğitimi organizasyonu ile yükümlü özgün kurumlar henüz bulunmamaktadır. Dört yıldır faaliyet gösteren ı.ü. Sürekli Tıp Eğitimi Araştırma ve Uygulama Merkezi (SÜTEM) ülkemizde bu konuda hayata geçirilmiş ilk ve şimdilik özgün kurumdur. 12 sağlıkta NABIZ

haberler EVDE BAKIM Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri tarafından Ocak 2001 den beri Evde Bakım hizmetleri verilmektedir. Hastanede yatmak istemeyen, hastane enfeksiyonlarından ve ortamından uzak durmak isteyen hastalara 24 saat her gün evde sağlık hizmeti verilmektedir. Birebir ilgilenme avantajıyla doktorundan terapistine, hemşiresine tüm sağlık ekibi ve gerekli cihazlar ile her zaman hastanın evinde sağlık hizmeti verilmesi amaçlanmaktadır. Tedavi süresince uygun olduğu durumlarda aile üyelerinden birine sağlık eğitimi de verilmekte ve bakımın devamı için deneyim sahibi olmasına çalışılmaktadır. Sunulan hizmetlerden bazıları: Evde doktor hizmeti, hemşirelik hizmeti, sağlık destek personeli hizmeti, fizyoterapi, psikoterapi ve aile terapisi, solunum terapisi, tıbbi cihaz ve ekipman temini, ameliyat sonrası bakım, pansuman ve yara bakımı, riskli gebelik takibi, yenidoğan bebek ve anne bakımı, yaşlı, felçli ve özürlü bakımı, evde röntgen ve EKG çekimi, her türlü laboratuvar hizmetleri, bakım konularında eğitim ve danışmanlık, vb... ORGAN NAKLİNDE GELİŞMELER i stanbul, Novartis Pharma AG sponsorluğunda düzenlenen Uluslararası Transplantasyon Kongresi ne ev sahipliği yaptı. 2001-A Transplant Odyssey: The Future is Here ( 2001- Bir Organ Nakli Yolculuğu: Gelecek Burada) başlığı ile gerçekleştirilen kongre, organ nakline ilişkin dünyada ve Türkiye deki son uygulamaları gündeme getirdi. Kongrede sunulan veriler, organ naklinde greft kaybının başlıca nedeni olan kronik organ reddi ile bir dizi primer risk faktörü arasında belirgin bir bağlantı olduğunu ortaya koydu. Toplantıda eş zamanlı olarak sunulan ve hala araştırma aşamasında bulunan Proliferasyon Sinyal ınhibitörü (RAD) ile ilgili veriler kronik reddin öncelikli nedenlerinin engellenmesinde bir umut ışığı olduğunu gösteriyor. Rakamlarla Organ Nakli: En sık nakledilen organların başında böbrekler geliyor. 1998 de tüm dünyada 25 bin böbrek nakli yapıldı. Çoğu kadavralardan alındı. Böbrek, yaşayan vericilerden alınan organlar arasında birinci sırada yer alıyor. Bunların %93 ünün bir yıl sonunda iyi çalışır durumda olduğu gözlemleniyor. Türkiye de gerçekleştirilen organ nakillerinin başında, böbrek, karaciğer, pankreas ve kalp nakli geliyor. 2000 yılı sonuna kadar Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 4607 böbrek, 269 karaciğer, 1 pankreas ve 51 kalp nakli operasyonu gerçekleştirildi. Türkiye de 2000 yılı içinde 368 böbrek nakli yapıldı. Bunlardan 276 sı canlı vericilerden alınan böbreklerdi. Aynı yıl, Türkiye de yaklaşık 4000 kişi böbrek nakli için sıra beklemekteydi. İĞNESİZ ENJEKSİYON Çocukları ve hatta bazı yetişkinleri bile doktora gitmekten alıkoyan kabusu bitirecek iğnesiz enjeksiyon sistemine ınjekt adı verildi. Yeni enjektör, ilacın, iğnesiz basınçlı püskürtme tekniği ile deri altına zerk edilmesini sağlıyor. Özellikle diş hekimleri tarafından kullanımına başlanan bu yeni sistemde, sıvı haldeki anestezik ajan diş etine püskürtülüyor. Bu sayede hastalar hiç bir acı hissetmiyor. Basıçlı jet enjeksiyon diş hekimliğinin yanı sıra cilt altına yapılan enjeksiyonlarda da kullanılıyor. Hatta bazı aşılarda ve diyabette, insülin tedavisinde kullanılabiliyor. sağlıkta NABIZ13

haberler AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI HAFTASI Türkiye'de ilk bilimsel dişhekimliği okulunun, 22 Kasım 1908'de, Tıp Fakültesi Muallimler Meclisi Dişçi Mektebi olarak kurulmasından ötürü 22 Kasım'ı içine alan hafta her yıl olduğu gibi bu yıl da "Ağız Diş Sağlığı Haftası" olarak kutlandı. Türk Dişhekimleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Onur şegün, Türkiye'de diş çürükleri ve diş eti hastalıklarının önemli bir halk sağlığı problemi olduğunu vurgulayarak, toplumun ağız ve diş sağlığı durumunun vahim boyutlarda olduğunu söyledi. Türk halkının çürük diş oranının yüzde 84-97 seviyelerinde olduğu, Türkiye'de 12-13 yaş grubundaki çocukların yüzde 84'ünün, 13-34 yaş grubu yetişkinlerin ise yüzde 97'sinin ağzında çürük diş bulunuyor. Bu oran, 35-44 yaş grubunda kırsal kesimde yüzde 98, şehir çevresinde yüzde 76'ya çıkıyor. Nüfusun yüzde 40'ı dişlerini ara sıra, yüzde 26'sı günde 2-3 kez fırçalıyor. Hem erişkinler hem de çocuklar yalnızca dişleri ağrıdığı zaman diş hekimine gidiyor. ARAMA KONFERANSI ve Eczacılık Eğitimi Bugüne dek çeşitli platformlarda, değişik yöntemlerle tartışma gündemi olan Eczacılık Eğitimi'ne ilişkin sorunlara bu defa da bir başka yöntemle çözüm aranmaya çalışıldı. Eczacılık Eğitimi konulu paneller, konferanslar ve kurultayların ardından, 3-5 Kasım 2000 tarihinde bir de Arama Konferansı yapıldı. ARAMA KONFERANSI VE YÖNTEMı NEDıR? Arama Konferansı, ortak aklı oluşturmayı amaçlayan katılımlı bir planlama metodolojisidir. Bir grup iddia sahibi, metodolojinin öngördüğü mantık içerisinde en ideal gelecekleri ortaya çıkartacak yaratıcı stratejileri, işbirlikçi bir tutumla tasarlarlar. Ortak görüş oluşturmayı, ortak sorunlara çözüm bulmayı, daha iyiye ulaşmak, gelişmek için neler yapılması gerektiğini belirlemeyi ve ortak hedefler seçmeyi sağlayan bir çalışma düzenidir. Klasik olmayan konferans düzeni içinde, ortak akıl aramak üzere, 40 dolayında "iddia sahibini" 2-3 gün süre ile biraraya getirir. Aranan şey ortak akıldır. Katılımcıların birbirlerini ikna ederek geliştirecekleri ortak akıl, arama konferansının her aşamasında aranır ve bulunur. Arama konferansında, katılanların tamamı bir düzen içinde konuşarak bir sonuca ulaşır. Beyin fırtınaları, tartışma ve yorum konuları genelden özele doğru yürür ve evvelden tanımlanmış olan "konferans görevi" tamamlanınca sona erer. YAŞAM KALİTESİ ve SAĞLIK İstanbul Büyük şehir Belediyesi SağlIk Dairesi BaşkanlIğI tarafindan çeşitli alt projeler oluşturularak uygulamaya konan Genişletilmiş Toplumsal Rehabilitasyon Hizmetleri ile öncelikle bireysel sağlik hizmeti yerine, bütün olarak sağlikli bir toplum oluşturulmasi ve sağlik hizmetlerine toplumun eşit ulaşiminin sağlanmasi amaciyla, Istanbul un sağlik haritası hazırlanıyor. ıhtiyaç sahibi sosyal gruplar belirleniyor. sağlık sistemindeki aksaklıklar ve gelir dağılımındaki dengesizlikler nedeniyle sağlık hizmetlerinden gereği gibi yararlanamayan fakir, yoksul, özürlü, yaşlı, çocuk ve kadınlar için temel sağlık hizmeti sunuluyor. Sağlık eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri çerçevesi içinde poliklinik, laboratuvar ve rehabilitasyon hizmetlerinin ayrı ayrı veya birlikte sunulduğu on merkez hizmet veriyor. Sağlığın bütün toplum kesimlerine yaygınlaştırılmasını amaçlayan bu proje ile toplumun sosyal, bedensel ve ruhsal sağlığı korunacak ve yaşam kalitesi yükseltilecek. 14 sağlıkta NABIZ

haberler PSİKİYATRİ EĞİTİM TOPLANTILARI Psikiyatrik Eğitim Danışma Araştırma ve Tedavi Merkezi (PEDAM), 2001 yılında başlattığı seminer dizileriyle kamusal alanda görevli farklı kesimlere danışmanlık hizmeti götürüyor. Faaliyete başladığı 1996 yılından itibaren bireysel danışmanlık hizmeti veren PEDAM, okul dönemi sorunlarıyla ilgili aydınlatıcı bilgi birikimlerini veliler ve öğretmenler ile paylaşıyor. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde görevli pratisyen hekimlere ise, psikiyatrik sor unlar ile karşılaştıklarında teşhis ve tedavi uygulamasına yönelik olarak bilgilendirilmesi amacını taşıyan seminerler verilmektedir. Özel ticari bir kuruluş olan PEDAM'ın bir "Sivil Toplum Örgütü gibi" gönüllü kamusal hizmetler vermesi takdirle karşılandı. Bir modernizasyon göstergesi olan sivil toplum örgütlerinin yeterince yaygınlaşıp etkinleşmediği ülkemizde gelişip kalkınmamız için bu tip aktivitelerin teşvik edilmesi ve çoğalması gerektiği vurgulandı. www.pedam.com KISA ÜRÜN BİLGİLERİ ve PROSPEKTÜS Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmakoloji ABD öğretim üyesi Prof. Dr. ılker Kanzık ın bildirdiğine göre, ilaçların kısa ürün bilgileri (KÜB) hekime yönelik, prospektüslerin ise kullanıcıya / hastaya yönelik olmalıdır. Ancak Türkiye de durum farklıdır. Tıbbi farmasotik ürünler ruhsatlandırma yönetmeliğine göre AB mevzuatında olmayan farmasotik özellikler de istenmektedir. Halbuki prospektüslerin hastanın kolayca anlayabileceği bir dilde ve rahatça okuyabileceği bir formatta hazırlanmasında büyük fayda vardır. Bir prospektüsün hem hekim hem de hastaya yönelik olarak hazırlanmasının pratik olarak bir olanağı olmadığı gibi bir anlamı da yoktur. Prospektüsler hastanın ilaçları yanlış kullanmasını engellemek ve kullanıcının bilgilendirilmesini amaçlamaktadır. Prospektüslerin içeriği KÜB ile uygun olmak zorundadır. Bütün bunlardan dolayı Türk mevzuatı AB ninki ile karşılaştırılarak yeniden mütaala edilmelidir. ECZACIBAşI'NDAN ÖĞRENCİLERE ÖDÜL Eczacıbaşı Tıp Ödülleri ve Bilimsel Araştırma Destekleri'nde yeni bir düzenlemeye gidilirken, ödüller 2002 yılından itibaren her iki yılda bir Eczacıbaşı Tıp Günü Kutlaması ile birlikte verilecek. Yeni düzenlemeye göre, tıp öğrencilerinin bilimsel çalışmaları da değerlendirilerek başarılı projeler ödüllendirilecek. Eczacıbaşı Topluluğu, 2002 yılından itibaren, tıp fakültelerinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin başarılı bilimsel araştırma projelerini değerlendirerek, en başarılı öğrencileri ödüllendirecek. Tıp öğrencilerince gerçekleştirilen araştırma projeleri arasında finale kalan çalışmalar, yürütücüleri tarafından 14 Mart Tıp Bayramı Haftası'nda düzenlenecek Eczacıbaşı Tıp Günü'nde bilimsel bildiri olarak sunulacak. Üniversite öğretim üyelerinden oluşan Bilimsel Değerlendirme Kurulu, Eczacıbaşı Tıp Öğrencileri Proje Ödülü'ne değer bulunan projeleri bu bildirilerin sonucunda belirleyecek. 2002 Eczacıbaşı Tıp Öğrencileri Proje Ödülleri adaylıkları için başvurular 2 şubat 2002'de sona eriyor. MÜHENDİSLİK ve TIBBIN SINIRLARINDA YENİ KÖPRÜLER Uluslararası Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü ieee ye bağlı tıp ve biyolojide mühendislik topluluğunun düzenlemekte olduğu biyomedikal mühendisliği alanının en önemli konferansı olan ıeee EMBS 23. yıllık Uluslar arası konferansı Ekim 2001 de, Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü nün ev sahipliğinde ıstanbul da yapıldı. sağlıkta NABIZ15

dosya BİYOTERÖR BİYOLOJİK SAVAş Biz hekimlerin bile eğitimimiz sırasında vaka olarak görmediği nadir bir patojen nasıl oluyordu da dünyanın süper gücünü tehdit ediyordu? Dr.Gökhan Gökçe ABD'ye yapılan 11 Eylül saldırılarının ardından bütün dünya şarbon bakterisi ile tanıştı. Uçaklarla yapılan korkunç saldırının ardından biyolojik silahlarla yapılan yeni saldırılar endişeyi panik 16 sağlıkta NABIZ

dozuna taşıdı. şimdi uzmanlar teröristlerin daha büyük saldırılarından çekiniyor. Peki neydi bu şarbon paniği? Biz hekimlerin bile eğitimimiz sırasında vaka olarak görmediği nadir bir patojen nasıl oluyordu da dünyanın süper gücünü tehdit ediyordu? Bu soruların cevabı biyolojik ve kimyasal maddelerin nasıl bir silah haline dönüştürüldüğünde gizli. ıyi tasarlanmış bir biyolojik silah saldırısı insanlar üzerinde çok daha büyük bir etki bırakır. Bu olaya maruz kalan insanlar ortaya çıkacak hastalığı aylarca diğer insanlara bulaştırırlar ve bu giderek yayılır. Örneğin eğer biri bu hastalığa yakalanmışsa, hastalık 20-30 kişiye daha bulaşır. Ve bu yolla hızla yayılır. Kimyasal silahlar ise sadece o bölgede bulunan insanları etkiler ve zamanla yayılır. Uzmanlar ölümcül bir bakteri ya da virüs taşıyan bir silah yapmanın oldukça zor olduğunu söylüyorlar. Örneğin biyolojik bir bomba patladığında mikrobu da öldürür. Bazı uzmanlar intihar teröristlerinin kendilerine zarar verdikten sonra, bu mikrobu kalabalık insanlar arasında gezinerek bulaştırdığına inanıyor. Ve işin kötü tarafı Amerika Birleşik Devletleri dahil hiçbir devlet biyolojik silahlarla yapılan bir saldırıya hazırlıklı değil. Savunmanın temeli aşı. Ve tüm insanlara yetecek kadar aşı yok. Yayılacak hastalıklara karşı yeterli stok yok ve ancak 12-15 milyon kişi tedavi edilebilecek. Bu korkunç senaryoyu aslında süper güçler kendileri hazırladılar. Nitekim son şarbon teröründe bakterinin ABD devlet veya devletle bağlantılı şirketler laboratuvarından kaynaklanan bir kökenden geldiği anlaşıldı. Amerika Birleşik Devletleri ve eski Sovyetler Birliği yıllardır biyolojik silah programları üzerinde çalışmalar yapıyorlardı. 1972 yılında tüm dünyada biyolojik silahların yasaklanmasına rağmen, bu ülkelerde çalışmalar devam etti. 10/3/98 tarihli Sunday Times gazetesi "BIG SURPRISE" başlığı altında şu haberi geçiyordu: "Israeli warplanes equipped to carry chemical, biological weapons. Israeli F-16 fighters have been equipped to carry chemical and biological weapons manufactured at a secret biological institute in a Tel Aviv suburb.." Yani, anlaşmaya zaten imza atmayan ısrail devleti uçaklarına biyolojik silahlar monte edebilecek teknoloji geliştirmişti. Ve ısrailin Tel Aviv yakınlarda biyolojik silah üreten bir fabrikası vardı. Daha gerilere gittiğimizde 1995'te 'Yüce Gerçek' örgütünün Tokyo metrosunda meydana getirdiği 'sarin' gazı dehşeti, komşumuz Irak'ın 'Halepçe' katliamı ve hepsinden de büyüğü olan Körfez Savaşı nda denenen biyolojik ve kimyasal silahlar zihnimizde hala taptaze! Günümüzde de halen ıran, Irak, Libya, Suriye, Kuzey Kore, Taywan, Israil, Mısır, Vietnam, Laos, Küba, Bulgaristan, Hindistan, Güney Kore, Güney Afrika, Çin ve Rusya'nın kimyasal ve biyolojik silah ürettiği biliniyor. Ülkemiz korkunç bir silah cehenneminin tam ortasında yer alıyor. Meydana gelebilecek herhangi bir büyük bölgesel savaşta, müdahil olmasak bile bu silahlardan etkilenmemiz kaçınılmaz görünüyor. Bu yüzden de bu sayımızda; iyi hekimlik nosyonunu oluşturacak sosyal konular ile de bir yönüyle ilşkili, iyi hekimliğin bilimsel yönünün aktüel kısmıyla ilgili biyoterör konusunu dosyamıza taşıdık.

dosya BİYOLOJİK SİLAHLARIN TARİHİ GELİŞİMİ Her iyiden bir kötü çıkarılabildiğine göre, iyiler her zaman kötüyü yenebilecek iyiliği üretmek ve önde olmak zorundadır. Hiçbir bilgi parçacığı 'ahlakilik' sınırının dışında değildir. Cerrahın elinde hayat kurtaran ancak katilin elinde can alan bıçak gibi... Bu konuda çarpıcı bir örnek vardır. Vitamin C'yi keşfeden bilim adamı tamamen olumlu düşüncelerin ürünü olan buluşu nedeniyle sevinse de birkaç yıl sonra Alman denizaltılarında 'scurvy' önlemek için vitamin C takviyesi yapılan askerlerin üslerine dönmeden aylarca savaşta kaldıklarını ve mukavemetlerinin düşmanlara göre kat kat arttırdıklarını öğrendiğinde derin bir hayal kırıklığına uğrar. Bu yüzden her yeni bilgi medeniyetin tekamülüne yardım ederken o medeniyetin sona ermesi adına bir tehdit de taşır. Nükleer reaktörler ve silahlar, ekokardiyografi cihazı ve savaş radarları bunların en basit ve açık örneklerindendir. Bilimin ilahi kaynağını unutan insanoğlu, doymaz bir hırsla hareket ettiği takdirde, zarar içinde olması kaçınılmazdır. Bu böyle olmadığı için masum bakterilerden insanlığı yüzlerce kere yok edebilecek korkunç silahlar üretilmektedir. Bu yüzden ilim sahibi kişilerin bilimi üretmenin yanında bunun kontrolünü de ellerinde tutmaları şarttır. Her iyiden bir kötü çıkarılabildiğine göre, iyiler her zaman kötüyü yenebilecek iyiliği üretmek ve önde olmak zorundadır. Biyolojik ve kimyasal silahların (BKS) kullanımı neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. ılkel insanlar hayvan ve bitki zehirlerini kullanarak avlanmışlardır. Aynı okları savaşlarda da kullanmaktan çekinmemişler, kimi zaman düşmanların kuyularına zehir atarak onları zehirleme yoluna gitmişlerdir. Ancak biyolojik silahlarla, bilinen ilk kitle imhasını 14. Yüzyılda Kaffa kuşatması sırasında Tatarlar gerçekleştirmiştir. Vebadan ölenlerin cesetlerini mancınıklarla şehir surlarının üzerinden kale içine atarak tüm şehir halkının birkaç ayda ölmesini sağlamışlardır. B i r inci Dünya savaşında da özellikle Almanlar kimyasla silahları itilaf devletleri askerleri üzerinde denemişler, savaş sonrası yapılan Genova anlaşmasına rağmen II. Dünya savaşında Japonlar Çin'de biyolojik silah kullanmışlardır. Bundan sonrası çok tirajikomiktir. Soğuk savaş yıllarının ilk yıllarında her iki süper güç yüksek miktarlarda biyolojik silah üretip depolamışlar ve Nixon'un çağrısıyla 1969'da programlarından vazgeçmişlerdir. O tarihe kadar 'atı alanın Üsküdar'ı geçmesi' hesabı ABD Bacillus anthrasis, Francisella tularensis, Brucella suis, Coxiella burnetii ve Venezuelan equine encephalitis virus (VEE)'ü silah başlıklarına yerleştirmiş durumdaydı. Bu silahların üçüncü dünya ülkelerinin eline geçmeden azaltılması yoluna girmek için 1972'de tekrar anlaşan iki ülke, moleküler biyoloji ve genetik bilimindeki gelişmelerin ardından birbirlerini safdışı bırakma hırsıyla tekrar daha güçlü biyolojik silah üretimi yapmak için yarışa girdiler. Üstelik anlaşma imzalarının mürekkebi kurumadan! Ve korkulan oldu. Bir üçüncü dünya ülkesi olan Irak, ıranla girdiği savaşta BKS kullandı. Ardından ısrail kendi BKS'larını geliştirdi onu diğer bölge Arap ülkeleri izledi. Günümüzde yarısı Türkiye'nin komşusu olmak üzere 20 ülkenin BKS ürettiği biliniyor ve her gün laboratuarda üretilip, açılan zarflardan yayılan şarbon sporları birkaç can alıyor. 18 sağlıkta NABIZ

dosya KISA KISA... TARİHÇE 12. yüzyılda ıtalya'da içme suyu kuyularının insan ve hayvan ölüleri ile "kirletilmesi" 1346: Ukrayna, Kaffa'da Tatar askerlerinin vebadan ölmüş insan cesetlerini mancınıkla şehrin surlarından içeri atarak salgın oluşturmas 1754-1767 :Kuzey Amerika'daki ıngiliz kuvvetlerinin komutanı Sir Jeffrey Amherst'in, çiçek virüsü ile kontamine olmuş battaniyeleri kızılderililere vererek çiçek salgınına neden olması ve sonuçta kızılderililerden çok kişinin ölmesi 2. Dünya Savaşı sırasında Japon kuvvetleri Mançurya'da şarbon, veba, çiçek, tularemi, ruam, kolera, kızıl, menenjit, tüberküloz, salmonelloz, tetanoz, hemorajik ateş ve difteri gibi çeşitli infeksiyon hastalıklarını esirler üzerinde deneyip, çok sayıda ölüme neden olmuşlardı 2. Dünya Savaşı sırasında Japon kuvvetleri tarafından yaklaşık 11 Çin şehri şarbon, kolera, şigelloz, salmonella, veba etkenleriyle kontamine edildi ve en az 10.000 kişi öldü. Aynı yıllarda İngilizler İskoçya açıklarındaki Gruinard adasında şarbonla çok sayıda deneme yapmışlar ve ada topraklarının takibeden 36 yıl boyunca şarbon sporları ile kontamine kalmasına neden olmuşlardı. Adanın dekontamine edilmesine 1979 yılında başlanmış ve 280 ton formaldehit kullanıldıktan sonra ancak 1987 yılında tam anlamıyla temizlenebilmişti 1943: ABD, Camp Detrick Maryland'da saldırı amaçlı biyolojik savaş programını başlattı 1950'li yılların başında Amerikan ordusu biyolojik bir silahı taklit amacıyla San Fransisco kentine S.marcescens bakterisini yaydı. Normalde bu bakterinin solunum yoluyla bulaşarak hastalık yapması söz konusu değildi. Bu denemenin amacı gerçek bir biyolojik silahın kullanılması halinde meteorolojik koşulların etkisini araştırmaktı. Bu deneme 1970 yılında The Washington Post gazetesi tarafından yayımlanıncaya kadar halktan gizlendi. Ordunun yaptığı denemeden hemen sonra şehirdeki Stanford Üniversitesi hastanesinde S. marcescens'e bağlı bir nozokomiyal üriner sistem infeksiyonu salgını oldu ve bir hasta endokardit nedeniyle yaşamını yitirdi. Salgının ordunun yaptığı denemeyle olan ilgisi hala bilinmemektedir. 10 yıl sonra biyolojik savunma programı başlatıld 1969'a kadar ABD şarbon, botulism, tularemi, bruselloz ve Venezuela at ensefaliti ve Q ateşi etkenlerini biyolojik silah olarak üretti Başkan Nixon biyolojik savaş silahları programını durdurdu 1972'de ABD Biyolojik Silahlar Antlaşmasını imzaladı. 100'den fazla ülkenin katılımı ile imzalanan "Bakteriyolojik ve Toksin Silahlarının Geliştirilmesi, Üretimi ve Depolanması ve ımhası"na dair anlaşma yürürlüğe girdi. Biyolojik silahlar asla geliştirilmeyecek, üretilmeyecek, stoklanmayacak, elde edilmeyecek, satın alınmayacak saklanamayacak... Antlaşma? Uyuldu mu? Biyolojik silah üretimi devam etti. Başta eski Sovyetler Birliği olmak üzere bu silahların üretimi günümüze kadar süregeldi. Sovyet Savunma Bakanlığına bağlı bir kuruluş olan "Biopreparat"ın biyolojik silah üretimi amacıyla 1980-1990 yılları arasında 55.000 bilim adamı ve teknisyeni istihdam ettiği bilinmekteydi. Bu kişilerin bugünkü Rusya sınırları içinde yaşadıkları bilinmektedir Güney Doğu Asya'da (Trichothecene mycotoxins) ile 1974-1981 arasında binlerce kişi öldü Doğu Bloku ülke muhaliflerine (Bulgaristan...) biyolojik silahlarla saldır 1979 yılında, şimdiye dek bilinen en büyük akciğer (inhalasyon) şarbonu salgını Sovyetler Birliği Sverdlovsk şehrinde saptandı: Devlete ait bir biyolojik silah fabrikasının filtresindeki bir bozukluk nedeniyle havaya karışan şarbon sporları 79 kişide hastalığın ortaya çıkmasına ve bunların en az 68'nin ölümüne neden oldu. Gerçek hasta ve ölüm sayısının resmi olarak açıklanan bu sayıdan çok daha yüksek olduğu iddia edildi. Aum Shinrikyo terör örgütü Tokyo'da 1995 yılında bir metro istasyonuna sarin gazı ile saldırı düzenleyip çok sayıda kişinin ölümüne neden oldu Örgüt, aynı şehirde en az 8 defa şarbon ve botulismus toksini ile saldırı düzenledi, ancak bilinmeyen nedenlerle başarılı olamadı 11 Eylül 2001 tarihinde ABD'nin çeşitli şehirlerindeki terörist saldırılar sonrası değişik kuruluşlara gönderilen mektuplar içinde toz halinde şarbon sporları saptanmış ve 24 Ekim itibariyle yedisi inhalasyon, kalanı deri şarbonu olmak üzere toplam 15 kişide hastalık tespit edilmiştir. Bu tarih itibariyle ABD dışından şimdiye kadar şarbona yakalanan kişi bildirilmemiştir

dosya BİYOLOJİK SİLAH TANIMI kolay olmadığı konusunda fikir birliğine sahip. Biyolojik silah taşıyan bir bomba, patladığı anda içerisindeki bakterileri de öldürebilir. Virüsleri aerosol olarak dağıtmak da zor, zira biomaddeler çoğunlukla sıvı haldeler ve spreylere yapışıyorlar. Ucuz, üretmesi basit, üstelik doğru teknikler kullanıldığında kolaylıkla yayılabiliyor. Etkin kullanılırsa, küçük miktarlarda bile olsa, hastanelerin acil servislerini dolduracak kadar kişiyi etkileyebiliyor. şu anda üzerinde çalışılan en korkunç BS, genetik olarak şekillendirilmiş, özel hedeflere bağlanabilen, yani 'seçme' özelliği olan silahlar. Böylece üreten ve kullanan için de sözkonusu olan tehlikeleri ortadan kaldırılıp sadece belli gruplar yok edilebilecek. Artık biyolojik maddelerden kimyasal silahlar üretildiğinden aradaki sınır da silinmiş durumda. Örneğin botilismus bakterisinden elde edilen botilinyum toksin stabilleştirilerek güçlü bir silah elde edilmesi için çalışılıyor. 11 Eylül saldırısından sonra ABD'deki hastanelerin de değişime ihtiyacı olduğunu vurgulayan uzmanlar, biyoterörist saldırı halinde yeterli hizmeti verebilecek kapasiteye sahip olmayan ve gerekli donanımı bulunmayan hastaneler, federal hükümetin yardımlarından da daha kısıtlı faydalanabilecekler. ABD'de sağlık kuruluşlarını derecelendiren bağımsız bir kuruluş, ülke çapında 5000 hastane ve 13 bin kliniğe, yeni reyting kriterleri ile ilgili bilgiler göndererek, kuruluşların biyoterörizme karşı yeniden yapılanmalarını tavsiye etti. Yeni yapılanmada, muhtemel bir terör saldırısında Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve ABD Hastalıkları Kontrol Hastalık yapan bakteri veya virüslerin kullanılmasıyla, başkaları üzerinde zarar vermeyi hedefleyen her türlü madde biyolojik silah (BS) olarak adlandırılıyor. Bu tanım içerisine genellikle biyolojik olarak türetilmiş zehirler, hormon, nöropeptid ve sitokinlerde giriyor. Basit biyolojik silahları neredeyse her yerde üretmek mümkün. Basit labarotuvarlar, çiftlikler hatta evde bile üretim yapılabiliyor. Buna karşılık uzmanlar, iş ölümcül virüsler ve bakteriler üretip bunları dağıtmaya geldiğinde, bunun pek ve Önleme Merkezi (CDC) ile temas kuracak hastane ekibinde yer alacak uzmanların isimleri belirlenecek. Bu ekip, saldırı halinde, FBI ve CDC'ye her türlü detaylı bilgiyi anında ulaştıracak. Hastanelerin, yüksek ölü ve yaralı sayısında kapasite artırma planları ve bu planların uygulanabilirliği, reyting derecesinde etkili olacak. Ayrıca hastanelerin, muhtemel biyolojik terör saldırıları sırasında vereceği hizmet için gerekli donanımların varlığı da, reytinglerini etkileyecek. Uzmanlar, 11 Eylül sonrasında bu konunun artık bir hayal olmaktan çıktığını, biyoterörist saldırılara karşı tüm hastanelerin hazırlıklı olması gerektiğini BİYOLOJİK SİLAH KULLANIMININ AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI Tek bir biyolojik silah ajanı bile teorik olarak konakta çoğalıp yayıldığı için korkunç etkili bir silah haline gelebilir. Örneğin şu an yeryüzünden silinen çiçek virüsü ile enfekte edilen bir kişi altı hafta içinde bütün ABD'nin enfekte olmasına sebep olabilir.! Bu kağıtta yazılan 'i' harfi miktarındaki botulinyum zehiri 10 insanı, bu toksinle üretilecek birkaç kiloluk bir roket yüzbinlerce insanı öldürebilir. Ve bu iş için gereken sadece küçük bir laboratuardır. ABD Silahsızlanma ajansı müdürü Kathleen C. Bailey'e göre $10,000 harcayarak 5x5 metrelik bir odada bir gaz maskesiyle birkaç gün içinde trilyonlarca mikrop üretilebilir. HASTANELERDE BİYOTERÖRİZME KARşI YENİDEN YAPILANMA vurguladılar. Hastanelerin gerekli hazırlıkları yapması konusunda çalışan komisyon, Ocak 2002'den itibaren kuruluşlara ani baskınlar düzenleyerek denetim yapacak. Ocak ayına kadar hazırlıklarını tamamlayamayan hastanelere, ek süre tanınabilecek. Amerikan Hastaneler Kuruluşu, gerekli hazırlık ve donanımlar için, federal hükümetin 11.3 milyar dolar tutarında bir fon ayırması gerektiği görüşünde. Bu parayla hastanelere, kimyasal maddelerden koruyucu giysiler ve kimyasal maddelerden arınılabilecek özel duşlar gibi malzemelerin satın alınabileceği belirtiliyor.

dosya POTANSİYEL VE KULLANIMDAK BİYOLOJİK SİLAHLAR BAKTERİYEL: Coxiella burnetii Bartonella Quintana (Rochalimea quintana, Rickettsia quintana) Rickettsia prowasecki Rickettsia rickettsii Bacillus anthracis Brucella abortus Brucella melitensis Brucella suis Chlamydia psittaci Clostridium botulinum Francisella tularensis Burkholderia mallei (Pseudomonas mallei) Burkholderia pseudomallei (Pseudomonas pseudomallei) Salmonella typhi Shigella dysenteriae Vibrio cholerae Yersinia pestis Clostridium perfringens Clostridium tetani Enterohaemorrhagic Escherichia coli, serotype 0157 verotoxin üreten serotipler Legionella pneumophila Yersinia pseudotuberculosis Mycoplasma mycoides Bacillus anthracis Xanthomonas albilineans Xanthomonas campestris pv. Citri Xanthomonas campestris pv. oryzae Xylella fastidiosa VİRÜSLER Chikungunya virus Congo-Crimean haemorrhagic fever virus Dengue fever virus Eastern equine encephalitis virus Ebola virus Hantaan virus Junin virus Lassa fever virus Lymphocytic choriomeningitis virus Machupo virus Marburg virus Monkey pox virus Rift Valley fever virus Tick-borne encephalitis virus (Russian Spring-Summer encephalitis virus) Variola virus Venezuelan equine encephalitis virus Western equine encephalitis virus White pox Yellow fever virus Japanese encephalitis virus Kyasanur Forest virus Louping ill virus Murray Valley encephalitis virus Omsk haemorrhagic fever virus Oropouche virus Powassan virus Rocio virus St. Louis encephalitis virus Günümüzün insandan insana geçiş, bu korkunç virüsler için pek mümkün olmasa da genetik mühendislikle bu sorunun (!) çözülebileceği düşünülüyor. Richard Preston, Genetic Engineering News dergisi Mart 1998 sayısına yaptığı açıklamada 'çiçek' virüsünün yok edilme aşamasında en az 10 ülkenin askeri laboratuarlarında tutularak saklandığını ifade ediyor. Nedeni çok açık. ınsandan insana güçlü geçiş gösteriyor variola virüsü! Yine aynı araştırmacıya göre Rus bilim adamları Koltsovo, Sibirya'da çiçek ve Venezuella equine encephalitis (VEE) virusü birleştirerek 'beyin-çiçeği' hastalığına yolaçan bir virüs ürettiler. ıkinci iddia Bacteriology Division of the U.S. Army Medical Research Institute of Infectious Diseases (USAMRIID) 'den: Rusya, Amerikan askerlerinin aşılandığı Antrax bakterisini, aşının etkisini yok edecek şekilde güçlendirdi. HAYVANLARI TEHDİT EDEN BİYOLOJİK SİLAHLAR African swine fever virus Avian influenza virus2 Bluetongue virus Foot and mouth disease virus Goat pox virus Herpes virus (Aujeszky's disease) Hog cholera virus (synonym: Swine fever virus) Lyssa virus Newcastle disease virus Peste des petits ruminants virus Porcine enterovirus type 9 (synonym: swine vesicular disease virus) Rinderpest virus Sheep pox virus Teschen disease virus Vesicular stomatitis virus BİTKİLERİ TEHDİT EDEN PATOJENLER Colletotrichum coffeanum var. virulans (Colletotrichum Kanawae) Cochliobolus miyabeanus (Helminthosporium oryzae) Microcyclus ulei (syn. Dothidella ulei) Puccinia graminis (syn. Puccinia graminis f. sp. tritici) Puccinia striiformis (syn. Puccinia glumarum) Pyricularia grisea/pyricularia oryzae Deuterophoma tracheiphila (syn. Phoma tracheiphila) Monilia rorei (syn. Moniliophthora rorei) BİYOAKTİF SİLAHLAR TOKSİNLER Botulinum toxins Clostridium perfringens toxins Conotoxin Ricin Saxitoxin Shiga toxin Staphylococcus aureus toxins Tetrodotoxin Verotoxin Microcystin (Cyanginosin) Aflatoxins biologically Abrin Cholera toxin Tetanus toxin Trichothecene mycotoxins Modeccin Volkensin Viscum Album Lectin 1 (Viscumin) sağlıkta NABIZ21

dosya ŞARBON (Anthrax) TANIM: şarbon genelde keçi, koyun, sığır gibi hayvanların hastalığıdır. Bacillus anthracis isimli bakteri tarafından meydana getirilen, insanlarda deride kötü karakterli yaralara neden olan, solunum sistemi, sindirim sistemi ve kan yoluyla yayılarak beyin zarlarında da enfeksiyon oluşturabilen bir hastalıktır. şarbon sporları, üzerinde en çok çalışılan ve inhalasyonla alındığında ölümcül olan bir biyolojik silahtır. Dünya sağlık örgütü'nün açıklamalarına göre; 5 milyonluk bir şehrin üzerine atılacak 50kg şarbon sporu 250 000 kişinin ölümüne yol açabilir. 1993'te Amerikan Teknoloji ızleme merkezi; Washington üzerinde patlayacak 100 kg'lık antraks bombasının 130 000 ila 3 milyon insanın ölümüne yol açabileceğini öngörmüştür. Hastalığın etkeni Bacillus anthracis isimli, hareketsiz, çomak şeklinde, havalı ve havasız ortamda üreyebilen, havalı ortamda ve 20-30 C'de üreyince ısıya dayanıklı sporlar oluşturan bir bakteridir. 12-44 C de özellikle 37 C'de üreyebilirler. Dayanıklı sporları su ve sıvılarda yıllarca yaşayabilir. şarbon basilleri insan vücuduna deriden temas yoluyla veya solunum ve sindirim yoluyla bulaşırlar. ınsandan insana bulaşma nadirdir. En sık görülen şekli deri şarbonudur. Deri şarbonu bulaşık saç, tüy ve yünlere temas yoluyla bulaşabilir. Solunum ve sindirim yoluyla bulaşmaya daha az rastlanır. Sindirim yolu ile bulaşma sporlar vasıtasıyla olur. Ot yiyen hayvan türleri ve bunlardan elde edilen ürünler bulaşmaya neden olabilir. Mikrop sporları su, yağmur ve rüzgarlarla çok uzaklara yayılabilir. Kuluçka süresi 1-7 gündür. 10 güne kadar uzayabilir. EPıDEMİYOLOJİ: Hayvanlar topraktan şarbon sporlarını yutarak enfeksiyon kaparlar. 1945'te ıranda bir şarbon salgınında 1 milyon koyun telef olmuştur. Aşılama programıyla salgın kontrol altına alındıysa da dünyanın değişik bölgelerinde salgınlar süregelmiştir. 1900-1978 yılları arasında ABD'de sadece 18 inhalasyon antraksı vakası görülmüştür. Bunlar çoğunluğu hayvansal yünleri işleyen kurumlarda çalışanlardı. En sık görülen form deri antraksıdır. Yılda yaklaşık 2000 vaka rapor edilmektedir. En büyük salgın 1979 ve 1985 yıllarında Zimbabwe'de görülmüş ve 10 000 kişi hastalığa yakalanmıştır. Gelişmiş ülkelerde son 25 yılda hiç inhalasyon antraksı görülmemiş ve bu çeşit enfeksiyonun görülmesi, o ülkeye yapılan biyolojik silah saldırısı olarak yorumlanmıştır. MİKROBİYOLOJ Bacillus anthracis ismini Yunanca'da kömür anlamına gelen, anthrakis, kelimesinden alır. Çünkü hastalık sırasında kömür karası yuvarlak deri lekeleri oluşmaktadır. Aerobik, gram (+) ve hareketsiz bir bakteri olan Bacillus spor üretir. Sporlar 1 µm çapındadır ve kıvırcık saç tarzında bir şekil alarak kültürde ürerler. Hemoliz yapmazlar. Mikrobiyologlar bile koloniyal antraksı kitaplardan tanımaktadır. Vejetetif bakteri suda yaşayamaz, havada dağıldığında hemen spor üretmeye başlar, ancak protein ve şekerden zengin ortamda, konak içinde süratle ürer. Virülans için kapsül ve 3 toksin komponente ihtiyaç duyar. (protective antigen, lethal factor ve edema factor). Sporlar doğada onlarca yıl canlı kalabilir. PATOGENEZ VE KLıNıK TABLO Inhaler Anthrax ınhaler antraks 1-5 um çapında spor yüklü parçacıkların akciğer alveollerinde asılı kalmasıyla gelişir.makrofajlar bazı sporları fagosite etse de canlı sporlar lenf yolu ile taşınır ve 2 ay içinde üreme başlar. Bu hadisenin sebebi tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte iyi bilinmektedir. Rusya'da Sverdlovsk'ta biyolojik silah fabrikasından yanlışlıkla ortama yayılan antraks sporları sonrası 2-43 günler arası vakalar bildirilmiştir. Sporlar germine olmaya başladıktan kısa süre sonra hastalık ağırlaşır. Ortama salınan toksinler hemoraji, ödem ve nekroza yol açarak ölüme götürür. Erişkin insan için ölümcül doz LD 50 (lethal dose) 2500 ila 55,000 spordur. ınhaler antraks sonrası gelişen şarbon pnömonisi yanlış bir tanımlamadır. Tipik pnömoni gelişmez. Sverlovsk'da ölenlerin hepsinde mediastinit ve hemorajik lenfadenit gelişmiştir. Hastaların yarısında hemorajik menenjit gelişir. ınhaler antraksın erken tanısı yüksek şüphe duyusu gerektirir ve zordur. Zaten az vaka tanımlanmıştır ve tanımlananlar iki safhalı bir hastalıktan bahsetmektedir. ılk safhada ateş, başağrısı gibi tamamen non-spesifik semptomlar söz konusudur. Birkaç gün süren bu safhada laboratuar tanısı da mümkün değildir. Kısa bir iyilik döneminin ardından ölümcül seyirli ikinci safha gelir. Ani gelişen dispne ve şoktan hasta kaybedilir. Bazı vakalarda hemoraji dolayısıyla genişleyen toraks nedeniyle stridor gelişir. Telede her zaman lenfadenopati görülür. Amerikadan bildirlen olgularda ölüm oranı %89 Sverdlovsk vakalarında ise %75 bulunmuştur. Hastalığa ilk yakalananlarda ölüm oranı yüksek iken 30 günden sonra yakalananlarda bu oran azalmıştır. Ölümlerde hastalığın başlangıcı ile ölüm arası ortalama 72 22 sağlıkta NABIZ