SAVAŞA HAYIR, BARIŞ HEMEN ŞİMDİ!

Benzer belgeler
İŞÇİ 009 TARIM VE ORMANCILIK. (Türkiye Orman İşçileri Sendikası) TARIM-İŞ (Türkiye Orman, Topraksu, Tarım ve Tarım Sanayii İşçileri Sendikası)

SENDİKANIN ADI 009 TARIM VE ORMANCILIK. (Türkiye Orman İşçileri Sendikası) BİR ORMAN-İŞ (Birlik Orman İşçileri Sendikası)

2016 Ocak İşkolu İstatistiklerinin Konfederasyon ve Bağımsız Sendikalara Göre Dağılımı 1

SENDİKANIN ADI 009 TARIM VE ORMANCILIK. (Türkiye Orman İşçileri Sendikası) BİR ORMAN-İŞ (Birlik Orman İşçileri Sendikası)

DSY UYE SENDİKANIN ADI NO ADI işç i NO SAYISI % 01 AVCILIK, BALIKÇILIK, TARIM VE ORMANCILIK. 123,171 T. ORMAN-İŞ (Türkiye Orman İşçileri Sendikası)

OCAK 2006 İŞKOLU İSTATİSTİĞİ

NO ADI İŞÇİ SENDİKANIN ADI NO SAYISI % 01 TARIM ve ORMAN-İŞ ORMANCILIK,

DSY ÜYE NO ADI İŞÇİ SENDİKANIN ADI. NO SAYISI % 01 TARIM ve ORMAN-İŞ

2821 Sayılı Sendikalar Kanunu Gereğince İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2009 Ocak Ayı İstatistikleri

2821 Sayılı Sendikalar Kanunu Gereğince İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2009 Temmuz Ayı İstatistikleri

2821 Sayılı Sendikalar Kanunu Gereğince İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2007 Ocak Ayı İstatistikleri

2821 Sayılı Sendikalar Kanunu Gereğince; İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2003 Ocak Ayı İstatistikleri

İŞKOLLARINDAKİ İŞÇİ SAYILARI VE SENDİKALARIN ÜYE SAYILARINA İLİŞKİN 2016 TEMMUZ AYI İSTATİSTİKLERİ HAKKINDA TEBLİĞ

TOPLAM DSY ÜYE NO SAYISI. TARIM ORMAN-İŞ (Tarım, Orman, Avcılık, Balıkçılık İşçileri. (Türkiye Maden İşçileri Sendikası)

İŞKOLLARINDAKİ İŞÇİ SAYILARI VE SENDİKALARIN ÜYE SAYILARINA İLİŞKİN TEMMUZ 2017 İSTATİSTİKLERİ

İŞKOLU SENDİKANIN ADI ÜYE NO ADI SAYISI % ÖZ ORMAN-İŞ (Öz Ormancılık ve Tarım, Avcılık ve Balıkçılık İşçileri Sendikası)

2821 Sayılı Sendikalar Kanunu Gereğince İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2008 Temmuz Ayı İstatistikleri

İKTİSAT VE İSTATİSTİK

2821 Sayılı Sendikalar Kanunu Gereğince İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2007 Temmuz Ayı İstatistikleri

2821 Sayılı Sendikalar Kanunu Gereğince İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2008 Ocak Ayı İstatistikleri

Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi Raporu Ağustos 2016

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK İLETİŞİM MERKEZİ (ALO 170) Bilgi Notu

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinde Emeğin Örgütlenmesi

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

ÜYESİ İŞYERLERİNDE 2013 ÇALIŞMA İSTATİSTİKLERİ

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et!

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız!

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

ONUR BAKIR HAKLARIMIZ VAR! İŞÇİ KADINLAR SORUYOR, EKMEK VE GÜL YANITLIYOR yılından 100 soru ve 100 yanıtta kadın işçilerin hakları

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

TÜRK TOPLU İŞ HUKUKUNDA YENİ GELİŞMELER MERKEZ VE ŞUBE YÖNETİCİLERİ EĞİTİMİ,HARB-İŞ YALOVA DOÇ.DR. İBRAHİM AYDINLI

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı

BİRLEŞİK METAL İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANI ADNAN SERDAROĞLU NUN 2011 MESS GREVLERİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

İşsizliğin Önlenemeyen Yükselişi: Son Beş Yılın Zirvesi

18. bölüm. basında bursa il koordinasyon kurulu

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

Türk-İş/Basın-İş e üye ol!

TÜRKİYE ENERJİ, SU VE GAZ İŞÇİLERİ SENDİKASI

Cumhuriyet Halk Partisi

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

İŞSİZLİK HIZLA ARTARKEN İSTİHDAM ARTIŞI YETERSİZ KALDI

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

T.C. ÇALİŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Çalışma Genel Müdürlüğü. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞINA (Personel Daire Başkanlığı)

İZMİR- MENEMEN-KOYUNDERE MEVKİİNDEKİ İŞ KAZASI İLE İLGİLİ RAPOR

Maden kazası değil, bu bir cinayettir ve sorumlulardan hesap sorulmalıdır

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

İŞ GÜVENLİĞİ UYGULAMALARINDAKİ PROBLEMLER ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

167 SAYILI İNŞAAT İŞLERİNDE GÜVENLİK VE SAĞLIK HAKKINDA ILO SÖZLEŞMESİ NİN İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN VERİMLİLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ

ASLI DEGİRMEN NİN SIRASI BOŞ SINIFINDA HÜZÜN

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Değerli basın emekçileri

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

ALMANYA DA 2012 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

CHP EMEK BÜROLARI EMEK BÜLTENİ

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

YOL, YAPI, ALTYAPI, BAYINDIRLIK VE TAPU KADASTRO KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI

İŞ HUKUKUNDA UZMAN ARABULUCULUĞA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR. BİRİNCİ BÖLÜM İş Hukukunda Arabuluculuk Uzmanlık Eğitimi

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Şahsım ve Öz Taşıma İş Sendikası adına sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bu çalışmada, 2013 yılında gerçekleşen

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

SAVAŞ, GÖÇ VE SAĞLIK. 18 Mayıs 2015 İstanbul Şeyhmus GÖKALP

DÜNYA DA BARIŞ İSTİYORUZ!

2014 Yılı SGK İş Kazası İstatistiklerinin Analizi

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Ocak / January Temmuz / July 1985

Ocak / January Temmuz / July 1985

Cuma, 04 Şubat :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 15 Ağustos :40

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

Soykırım Anma Etkinliği Ocak Krakow-Auschwitz

Transkript:

Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Özel Sayı Eylül 2015 Fiyatı: 1,00 TL SAVAŞA HAYIR, BARIŞ HEMEN ŞİMDİ! RENAULT İŞÇİLERİ BİRLEŞİK İŞÇİ KATLİAMINA DEVAM METAL E GEÇİYOR KARARNAMESİ TEMMUZ AYI İSTATİSTİKLERİ YAYINLANDI SAVAŞA KARŞI EYLEMLERDEN Tunus Dersleri Güvercin Anıldı Emekçiler Torba'ya Girmeyecek!

SAVAŞA HAYIR, BARIŞ HEMEN ŞİMDİ! 2 7 Haziran seçimlerinden sonra istifa eden AKP hükümeti savaş hükümeti oldu. Suruç katliamının ardından hükümet savaşı yeniden başlattı. PKK kampları günlerce bombalandı. Kürdistan da ormanlar ateşe verildi. Teröre karşı mücadele adına operasyonlar yapıldı. Yüzlerce kişi gözaltına alındı. RT Erdoğan, Davutoğlu tehditler savurdu. Türk milliyetçiliği, ırkçılığı azdırıldı. Topyekun savaş konsepti devreye sokuldu. Çatışmalar, ölümler giderek artıyor. AKP HÜKÜMETİNİN YAPTIĞI YENİ DEĞİL! AKP hükümetinin yeniden başlattığı savaşta yaptıkları yeni değil. Kendisinden önceki hükümetler 90 lı yıllarda daha fazlasını yaptılar. Ormanlar yakıldı. Binlerce köy zorla boşaltıldı. Yargısız infazlar yapıldı. Binlerce kişi faili belli cinayetlerle katledildi. Yüzbinlerce kişi gözaltına alındı. İşkenceden geçirildi. Defalarca sınır ötesi harekat yapıldı. Hepsi Kürt ulusal sorununu terör sorunu görerek askeri yoldan çözmeye çalıştı. Özal, Demirel, Çiller, Ecevit döneminde yapılanların hiçbiri başarıya ulaşamadı. Ulaşamazdı da! Çünkü Kürt ulusal sorunu askeri önlemlerle çözülecek bir sorun değildir. RÜZGAR EKEN FIRTINA BİÇER! AKP öncesindeki hükümetler rüzgar ekti fırtına biçti! Ezdik, yok ettik palavraları atıldı. Kürt Özgürlük Hareketi her dönemden güçlenerek çıktı. AKP hükümetinin savaşı PKK yi askeri olarak yok edemez! Kürt ulusal sorunu, katliamlarla, bombalarla, imha ve inkar ile çözülecek bir sorun değildir. Kürt ulusal sorunun tek bir çözümü vardır: Zoraki birliğin ortadan kaldırılması, ulusal baskıya son verilmesi, tüm uluslar ve milliyetler arasında tam hak eşitliğinin sağlanması, ayrılmak isteyen uluslara ayrılma hakkının tanınması. Bu da ancak işçi sınıfı önderliğinde demokratik halk devrimi ile mümkündür. SAVAŞ DEĞİL BARIŞ! PKK çıkış noktasında Kuzey Kürdistan da silahlı mücadele, savaşa başladığında amacı: Bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan ı yaratmaktı. PKK bu hedeften süreç içinde uzaklaştı. Gerileye geriliye demokratik özerklik, anadilde eğitim, silah bırakan PKK savaşçılarının sivil siyasete katılma imkanlarının yaratılması ve Abdullah Öcalan ın tutukluluk şartlarının düzeltilmesi gibi oldukça geri düzeyde demokratik talepler noktasına geldi. PKK nin yürüttüğü savaş Türk burjuvazisine geri adım attırdı. Kürt sorununda ve Türkiye de genel demokratikleşme konusunda etkin bir rol oynadı. Artık geri düzeye çekilen talepler için savaşmanın, savaş yürütmenin bir mantığı kalmamıştır. Savaşı devleti masa başına getirmenin, geri düzeyde talepleri kabul etmesini sağlamın aracı olarak yürütmenin halklara, işçilere, emekçilere bir faydası yoktur. Yapılması gerekli olan geri düzeye çekilen talepler için savaş yürütmek değil, demokratik mücadele yolu ile mücadele etmektir. PKK silahlı eylemlere, çatışmayı tırmandıracak, savaşı körükleyecek eylemlere derhal son vermeli, ateşkesi sürdürmelidir! AKP hükümeti çözüm süreci nde 28 Şubat Dolmabahçe basın toplantısında açıklanan on maddelik deklarasyonun gereğini yerine getirmeli, savaşa derhal son vermelidir. Çözüm sürecine kalınan yerden devam edilmeli, Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır. Savaştan en çok zarar gören başta Kürt halkı olmak üzere, halklar, işçiler, emekçiler barış talebiyle sokağa çıkmalı, savaşa hayır şiarını yükseltmelidirler. HALKLAR BARIŞ İSTİYOR! Bu savaşa en çok işçiler tepki göstermeli, egemenlerin vatanmillet-sakarya palavralarına geçit vermemelidir. Savaş sürdükçe hep sınıf sorunun önünde giden ulusal çelişme savaşın sonlanmasıyla gerileyecek, sınıf sorunlarının ön plana çıkmasının şartlarını daha uygun hale getirecektir. Kuzey Kürdistan da Türkiye de işçi sınıfının kendi sorunları ile yüzleşmesinin yolu açılacaktır. Savaş sürdüğü sürece Kuzey Kürdistan Türkiye de milliyetçilik yükselecek, emek sermaye ekseninde işçi sınıfının kendi sorunları ile yüzleşmesinin önü kapanacaktır. Kuzey Kürdistan da savaşın sürmesi demek, en başta savaş mantığının, ordunun, savaştan nemalananların iktidarının sürmesi demektir. Kuzey Kürdistan da ilan edilmemiş olağanüstü halin sürmesi demektir. KCK tutuklamalarının sürmesi demektir. Türkiye nin bütününde PKK terörüne karşı mücadele adına her türlü demokratik hakkın ayaklar altına alınması, faşizmin sürdürülmesi demektir. Kısaca bu nedenlerle, yeniden başlayan savaşa karşıyız. Savaşa hayır, barış hemen şimdi! diyoruz. Burjuvazinin iktidarı şartlarında halklar arasında gerçek eşitlik, gerçek ve kalıcı bir barış mümkün değildir. Gerçek barış ancak işçi sınıfı önderliğinde bir devrimle kazanılır. Bu gerçeği unutmadan, unutturmadan Kuzey Kürdistan da yeniden başlayan savaşın halkların, işçilerin, emekçilerin çıkarları açısından gerekli ve yararlı olmadığını söylemeli, tepkimizi göstermeliyiz. 10.08.2015

TEMMUZ AYI İSTATİSTİKLERİ YAYINLANDI Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu gereğince, "İşkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin 2015 Temmuz ayı istatistikleri"ni açıkladı. Tebliğe göre, Türkiye'de toplam 12 milyon 744 bin 685 işçi bulunuyor. 1 milyon 429 bin 56 işçi sendika üyesi. Sendikalaşma oranı sadece % 11,21. Ocak ayı istatistiklerine göre; işçi sayısı: 12.180.945, sendika üyesi işçi: 1.297.464, sendikalaşma oranı: % 10.65 idi. Ocak ve Temmuz ayı istatistikleri karşılaştırıldığında, hem işçi sayısında hem de sendikalı işçi sayısında bir artış söz konusudur. Kurulu 164 sendika var. Bu sendikalardan sadece 55 i % 1 işkolu barajını geçebiliyor. Barajı geçen sendikaların 32'si Türk-İş'e, 16'sı Hak-İş'e, 5'i de DİSK'e bağlı sendikalar. DİSK'e üye, Genel-İş, Birleşik Metal-İş, Lastik-İş, Tekstil, Güvenlik-Sen Toplu İş Sözleşmesi (TİS) yapmaya yetkili sendikalar. Bağımsız sendikalardan sadece 2'si barajı geçebildi. Bu sendikalar Banka, Sigorta, Finans işkolunda Banksis ve Savunma, Güvenlik işkolunda Ö. G. K. Sen. 164 sendikadan 109 u ise % 1 işkolu barajını geçemeyerek, TİS yetkisini kazanamadı. İşçilerin en yoğun örgütlü olduğu işkolu % 32,85 ile Banka, Finans ve Sigorta işkoludur. Bunu % 27 yi aşan oranlarıyla Savunma ve Güvenlik ile Genel İşler, % 26 oranı ile Avcılık, Balıkçılık, Tarım ve Ormancılık, % 25,14 ile Enerji, % 23,84 ile İletişim, % 20,68 ile Çimento, Toprak ve Cam işkolları izlemektedir. Örgütlülüğün en düşük olduğu işkolu ise % 2,34 oranı ile İnşaattır. Ocak ayı döneminde Türk- İş in, sendikalı işçiler içindeki oranı % 66 idi. Temmuz 2015 istatistiğinde bu oran % 59 a inmiştir. AKP hükümetinin desteğini alan ve aynı şekilde iktidara her türlü desteği sunan Hak-İş in yükselişi sürüyor. Hak-İş üye sayısını % 28 oranında artırmıştır. Ocak ayında istatistikteki oranı % 23 olan Hak-İş, Temmuz ayında oranını %27 ye çıkarmıştır. DİSK in son altı aylık dönemde üye sayısı % 16,9 oranında artmıştır. Genel olarak bakıldığında sendikalaşma oranı çok düşüktür. İşçi sınıfı sendikal alanda esas olarak örgütsüzdür. Bu dönemde metal işkolunda metal işçileri sarı sendika Türk Metal e başkaldırdı. Sendikadan yoğun istifalar yaşandı. Ocak ayında Türk Metal in üye sayısı 177.125, oran ise % 12.26 idi. Çelik iş 28.823, % 2.00, Birleşik Metal 25.595, %1.78. Temmuz istatistiğine göre; Türk Metal in üye sayısı 166.250, % 11.33, Çelik İş 32.192 % 2.20, Birleşik Metal-İş 31.066 yüzde 2.12. Bu veriler karşılaştırıldığında 11 bin metal işçisi Türk Metal den kopmuştur. Kopan işçilerin büyük çoğunluğu Birleşik Metal e geçmiştir. Türk Metal de yaşanılan istifaların Temmuz istatistiğine tam yansıyıp yansımadığını bilmiyoruz. Her hâlükârda 11 binin çok üstünde işçinin Türk Metal den istifa ettiğini biliyoruz. Ocak 2016 istatistiği bu konuda daha iyi veri sunacaktır. 30.07.2015 İşkollarına göre işçi sayısı ve sendika yüzdeleri şöyle: Avcılık, Balıkçılık, Tarım ve Ormancılık Toplam işçi sayısı: 142 bin 409 Hak-İş'e bağlı Öz Orman-İş yüzde 17,81 Türk-İş'e bağlı Tarım-İş yüzde 8.11 Türk-İş'e bağlı Türkiye Orman-İş yüzde 0.09 Gıda Sanayii Toplam işçi sayısı: 585 bin 304 Hak-İş'e bağlı Öz Gıda-İş yüzde 5.46 Türk-İş'e bağlı Tek Gıda-İş yüzde 4.74 Türk-İş'e bağlı Şeker-İş yüzde 2.50 DİSK'e bağlı Gıda-İş yüzde 0.35 Madencilik ve Taş Ocakları Toplam işçi sayısı: 196 bin 521 Türk-İş'e bağlı Türk Maden-İş yüzde 13.43 Türk-İş'e bağlı Genel Maden-İş yüzde 5.14 DİSK'e bağlı Dev Maden-Sen yüzde 0.34 Hak-İş'e bağlı Öz Maden-İş yüzde 0.08 Petrol, Kimya, Lastik ve İlaç Toplam işçi sayısı: 452 bin 960 Türk-İş'e bağlı Petrol-İş yüzde 7.75 DİSK'e bağlı Lastik-İş yüzde 2.60 Öz Petrol-İş yüzde 0.18 Dokuma, Hazır Giyim ve Deri Toplam işçi sayısı: 1 milyon 12 bin 191 Türk-İş'e bağlı TEKSİF yüzde 5.70 Hak-İş'e bağlı Öz İplik-İş yüzde 2.14 DİSK'e bağlı TEKSTİL yüzde 1.19 Türk-İş'e bağlı DERİTEKS yüzde 0.25 BATİS yüzde 0.20 Ağaç ve Kağıt Toplam işçi sayısı: 246 bin 431 Türk-İş'e bağlı Ağaç-İş yüzde 1.61 Türk-İş'e bağlı Selüloz-İş yüzde 1.59 Hak-İş'e bağlı Öz Ağaç-İş yüzde 4.47 DİSK'e bağlı Tümka-İş yüzde 0.22 Hak-İş'e bağlı Öz Kağıt-İş yüzde 0.26 İletişim Toplam işçi sayısı: 61 bin 945 3

Türk-İş'e bağlı Haber-İş yüzde 22.52 Hak-İş'e bağlı Öz İletişim-İş yüzde 1.17 DİSK'e bağlı Dev İletişim-İş yüzde 0.10 Basın, Yayın ve Gazetecilik Toplam işçi sayısı: 97 bin 365 Türk-İş'e bağlı Basın-İş yüzde 2.14 Türk-İş'e bağlı TGS yüzde 1.05 DİSK'e bağlı Basın-İş yüzde 0.51 Hak-İş'e bağlı Medya-İş yüzde 1.62 Banka, Finans ve Sigorta Toplam işçi sayısı: 299 bin 151 Türk-İş'e bağlı BASİSEN yüzde 14.18 Türk-İş'e bağlı BASS yüzde 5.10 Hak-İş'e bağlı Öz Finans-İş yüzde 10.38 Bağımsız BANKSİS yüzde 2.95 DİSK'e bağlı Bank-Sen yüzde 0.17 Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar Toplam işçi sayısı: 2 milyon 787 bin 417 Türk-İş'e bağlı Tez Koop-İş yüzde 2.01 Türk-İş'e bağlı Koop-İş yüzde 1.73 Hak-İş'e bağlı Öz Büro-İş yüzde 1.02 DİSK'e bağlı Sosyal-İş yüzde 0.35 Çimento, Toprak ve Cam Toplam işçi sayısı: 161 bin 210 Türk-İş'e bağlı Türkiye Çimse-İş yüzde 14.70 Türk-İş'e bağlı Kristal-İş yüzde 4.65 Hak-İş'e bağlı Öz Toprak-İş yüzde 1.02 Metal Toplam işçi sayısı: 1 milyon 468 bin 64 Türk-İş'e bağlı Türk Metal yüzde 11.33 Hak-İş'e bağlı Çelik-İş yüzde 2.20 DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş yüzde 2.12 İnşaat Toplam işçi sayısı: 1 milyon 669 bin 224 Türk-İş'e bağlı Yol-İş yüzde 2.22 DİSK'e bağlı Dev Yapı-İş yüzde 0.02 İnşaat-İş yüzde 0.01 Enerji Toplam işçi sayısı: 253 bin 340 Türk-İş'e bağlı Tes-İş yüzde 23.18 Hak-İş'e bağlı Enerji-İş yüzde 1.30 DİSK'e bağlı Enerji-Sen yüzde 0.63 Taşımacılık Toplam işçi sayısı: 741 bin 123 Türk-İş'e bağlı Demiryol-İş yüzde 2.22 Türk-İş'e bağlı Hava-İş yüzde 2.18 Hak-İş'e bağlı Öz Taşıma-İş yüzde 2.18 Türk-İş'e bağlı TÜMTİS yüzde 1.16 DİSK'e bağlı Nakliyat-İş yüzde 0.67 Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye ve Antrepoculuk Toplam işçi sayısı: 168 bin 37 Türk-İş'e bağlı Türk Deniz-İş yüzde 3.44 Türk-İş'e bağlı Liman-İş yüzde 2.29 Türk-İş'e bağlı Dok Gemi-İş yüzde 2.03 DİSK'e bağlı Limter-İş yüzde 0.11 Sağlık ve Sosyal Hizmetler Toplam işçi sayısı 306 bin 746 Türk-İş'e bağlı Sağlık-İş yüzde 4.02 Hak-İş'e bağlı Öz Sağlık-İş yüzde 2.31 DİSK'e bağlı Dev Sağlık-İş yüzde 0.20 Konaklama ve Eğlence İşleri Toplam işçi sayısı: 899 bin 202 Türk-İş'e bağlı TOLEYİS yüzde 1.69 Hak-İş'e bağlı OLEYİS yüzde 1.06 DİSK'e bağlı Dev Turizm-İş yüzde 0.09 Savunma ve Güvenlik Toplam işçi sayısı: 257 bin 112 Türk-İş'e bağlı Türk Harb-İş yüzde 9.57 Türk-İş'e bağlı Güvenlik-İş yüzde 5.50 Hak-İş'e bağlı Öz-İş yüzde 7.40 DİSK'e bağlı Güvenlik-Sen yüzde 1.12 Ö. G. K. SEN yüzde 1.18 Genel İşler Toplam işçi sayısı: 938 bin 933 Hak-İş'e bağlı Hizmet-İş yüzde 14.87 DİSK'e bağlı Genel-İş yüzde 6.73 Türk-İş'e bağlı Belediye-İş yüzde 5.62 Ağustos 2015 TEMMUZ AYI İŞ CİNAYETLERİ RAPORU 4 Temmuz ayı, 2015 yılının ilk 7 aylık dönem içerisinde işçi cinayetlerinin yoğun olarak yaşandığı bir ay oldu. En yüksek cinayet sayısı 167 ile bu yılın Mayıs ayı olurken 166 ile Temmuz ikinci oldu. Bilindiği üzere 1 Temmuz dan itibaren inşaat sektöründe çalışanların iş güvenliğinin sağlanması amacıyla bir yönetmelik yürürlüğe girdi. Bu yönetmelikte inşaat sektöründe çalışan işçilerin can güvenliği tedbirleri konusunda bir dizi önlem yer alıyor. Fakat bu ayda yaşanan iş cinayetlerinin %22 sinin inşaat sektöründe yaşanmış olması ve inşaat sektöründeki iş cinayetlerinin sektörler arasında ikinci sırada olması bu yönetmeliğin de kağıt üzerinde kaldığını gösteriyor. İSİG Meclisinin son dört yılın Temmuz ayı verilerine de baktığımızda bırakalım bu konuda bir azalmanın yaşanmasını tersine giderek artıyor. 2012 yılının Temmuz ayında 110, 2013 yılının Temmuz ayında 120, 2014 yılının Temmuz ayında 130, 2015 yılının Temmuz ayında ise en az 166 işçi yaşamını yitirdi. Öte yandan bu yıl Temmuz ayı ile birlikte en az 971 işçi hayatını kaybetmiş durumda. Temmuz ayında da yaşanan iş cinayetlerinin başını tarım, inşaat ve taşımacılık işkolları çekiyor. Bu üç işkolunda yaşamını yitiren işçilerin toplam sayısı 121 kişi. Tarım, Orman işkolunda 60 emekçi; İnşaat, Yol işkolunda 37 işçi; Taşımacılık işkolunda 24 işçi; Madencilik işkolunda 8 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 8 emekçi; Gıda, Şeker işkolunda 4 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 4 işçi; Enerji işkolunda 4 işçi; Metal işkolunda 3 işçi, Belediye, Genel İşler işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 2 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 2 işçi, Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Çalıştığı işkolu belirlenemeyen 1 işçi can verdi. Temmuz ayında yaşamını yitiren 166 emekçinin 140 ı işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 21 i çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 5 i esnaflardan olmak üzere 26 sı kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluşuyor. İş cinayetlerinin nedenleri de hemen hemen aynı. Trafik, servis kazası nedeniyle 54 işçi; ezilme, göçük nedeniyle 25 işçi; düşme nedeniyle 24 işçi; diğer nedenlerden dolayı (kene ısırması, yıldırım düşmesi, intihar, silahlı saldırı, kalp krizi) 21 işçi; zehirlenme, boğulma nedeniyle 17 işçi; elektrik çarpması nedeniyle 11 işçi; patlama, yanma nedeniyle 6 işçi; kesilme, kopma nedeniyle 5 işçi; nesne çarpması, düşmesi nedeniyle 3 işçi hayatını kaybetti. Temmuz ayında hayatlarını kaybeden işçilerin 142 si erkek, 24 ü kadın işçi iken bu işçilerin 4 ü göçmen işçilerden oluşuyordu. Hayatını kaybeden işçilerin yaş aralığı ise şöyle: 15-17 yaş aralığında 5 işçi, 18-27 yaş aralığında 27 işçi, 28-50 yaş aralığında 71 işçi, 51 yaş ve üstünde 45 işçi, yaşı tespit edilemeyen 15 işçi yaşamını yitirdi. Temmuz ayında İzmir, İstanbul, Adana ve Antalya başta olmak üzere Türkiye nin 54 ilinde işçiler, iş cinayetleri nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. Ağustos 2015

Renault işçileri metal direnişinin fitilini ateşledi. Mücadele ederek önemli kazanımlar sağladı. Deneyim elde etti. Öğrendi ve öğretti. İşçiler Türk Metal i Renault tan gönderdi. Kendi sözcülerini kendileri seçti. Patronun işten atma saldırılarını, birlikte durarak boşa çıkardılar. MESS in önerdiği zammın üzerinde zam aldılar. Bütün bu kazanımları birlikte durarak, bir davranarak kazandılar. Tofaş ta, Ford da, Mako da, Ototrim de işçiler ne yazık ki bölündü. Bölünmeyi fırsat bilen patronlar saldırıya geçti. Metal direnişinde öne çıkan öncü işçiler dahil olmak üzere yüzlerce işçi işten atıldı. İşten atma saldırısına karşı işçiler birlikte durarak mücadele edemedi. Renault ta ve diğer metal fabrikalarda Türk Metal geri dönme mücadelesi veriyor. Patronlar boş durmuyor. Enpay da olduğu gibi Türk Metal işçilere saldırıyor. Metal işçileri Türk Metal in saldırılarına, patronların oyunlarına karşı uyanık olmalı, yeni bir sendikaya üye olmalılar. Metal işçilerinin mücadele ile gönderdikleri işbirlikçi, sarı sendika Türk Metal yerine Birleşik Metal İş i tercih etmeleri, üye olmaları doğrudur. Elbette Birleşik Metal İş in zaaf ları ve hataları vardır. Fakat Birleşik Metal ile Türk Metal, Çelik İş arasında çok önemli farklar da vardır. Bu farkların silinmesi, Birleşik Metal in diğerleri ile eşitlenmesi yanlış bir tutumdur. Metal işçilerin kendi şubelerinin olması gerekir. İşçilerin kendi temsilcilerini seçimle seçmesi, kararların kurullarda işçilerle bir- likte alınması, işçilerin söz ve karar sahibi olması, Birleşik Metal İş Sendikası ile mümkündür. Re n au lt i ş ç i ler i n i n, metal işçilerinin Birleşik Metal İş Sendikasında örgütlenme çabasını doğru buluyor ve destekliyoruz. Metal direnişinin fitilini ateşleyen Renault işçileri Birleşik Metal İşçileri Sendikası na üye olma kararı aldı. Renault işçileri Facebook sayfasından yapılan açıklama şöyle: Değerli arkadaşlar. Renault ta başlattığımız ve tüm Türkiye ye yayılan mücadelemiz üç ayı doldurdu. Bu süre zarfında Renault işçileri olarak artık iki büyük kazanımımız var. Birinci kazanımımız sendika adı altındaki çeteden geri dönüşsüz kurtulmuş olmamızdır. Renault işçilerine el kaldıran, bizleri kendisinin tapulu malı zanneden bu yapının artık fabrikaya dönme şansı yoktur. İkinci büyük kazanımımız ise yıllar sonra Renault işçilerinin birlik-beraberlik ve kardeşliğinin sağlanması olmuştur. Artık fabrikada birbirine sahip çıkan bir yapı var. Bu da ikinci büyük kazanımımızdır. BU İKİ KAZANIMDAN ASLA GERİ DÜŞMEYECEĞİZ. Elbette sadece bunlar için değil, ücretlerimizin de iyileştirilmesi için yola çıkmıştık. Bu konuda taleplerimizin tam olarak karşılığını alamasak da kimi iyileştirmeler elde ettik. Hak ettiğimize ulaşmak için önümüzdeki dönem daha zorlu geçeceği kesin. Ama kararlı olmak zorundayız. Şimdi, birliğimizi bir adım öteye taşıyoruz. Bundan sonrasında nasıl hareket edeceğimize dair tartışmalarımız belirli bir aşamaya geldi. UET sözcülerinden başlayarak, bölümlerde arkadaşlarımız değerlendirmeler yaptı. Renault işçileri, kendisi için en uygun çözümün Birleşik Metal çatısı altında birliğini sürdürmek olduğuna karar verdi. BUGÜN İTİBARİYLE TÜM BÖLÜMLERDE ARKADAŞLARIMIZ BİRLEŞİK M E T A L E Ü Y E L İ K L E R İ BAŞLATTI. Örgütlü yapımızı koruyacağız. Hatta onu daha da güçlendireceğiz. Kendi temsilcilerimizi kendimizin belirleyebileceği, toplu sözleşme taslaklarının bizlerle birlikte hazırlanacağı, bizlerin oluru olmadan tek bir maddeye bile imza atılamayacağı, icazeti başkalarından değil doğrudan Renault işçilerinden alacak bir sendikaya, Birleşik Metal e geçiyoruz. Tüm bölümlerde arkadaşlarımız e-devlet üzerinden üyeliklerini hızlandırıyor. Hayırlı olsun. Renault işçilerinin aldıkları kararı doğru buluyoruz. MESS, Renault patronu, sarı sendika Türk Metal in saldırılarına karşı kararlı duruş sergileyen Renault işçileri, Birleşik Metal üyesi olarak da kararlılıklarını korumalı, birlik ve bütünlüklerini sürdürmelidirler. 22.07.2015 RENAULT İŞÇİLERİ BİRLEŞİK METAL E GEÇİYOR 5

DİSK ÖNÜNDE NE OLUYOR? Şişli de bulunan DİSK Genel Merkezi önünde, DİSK genel merkez yöneticileri, Genel İş Sendikası yöneticileri ve üyeleri ile Genel İş tarafından işten çıkarılan Oya Baydak ve Oya Baydak ı destekleyen DİH (Devrimci İşçi Hareketi) üyesi grup arasında arbede yaşandı. Arbede sırasında Oya Baydak baygınlık geçirdi. Yaralananlar oldu. TARAFLAR NE DİYOR? Genel İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu açıklamasından: DİSK/Genel-İş Genel Yönetim Kurulu, Sendikamızın İstanbul Avrupa Yakası Şubelerinde çalışan Oya Baydak isimli personelin iş akdini feshetmiştir. Bu fesihin muhatabı Sendikamız Genel-İş olmasına, Konfederasyonumuz DİSK in bir tasarrufu olmamasına rağmen bu personel ve arkadaşları Konfederasyonumuz binasının kapısına zincir vurarak içeri giriş çıkışları engellemiş ve binayı işgal etmişlerdir. Kendilerini DİH diye ifade eden bu grup daha önce de benzeri durumlar yapmış, engelleme ve tacizlerine her defasında kendilerince gerekçeler uydurmuş ve kamuoyunu yanıltmaya çalışmışlardır. Oya Baydak ın Genel Yönetim Kurulu nu eleştirdiği ve bu sebeple işten çıkarıldığı doğru değildir. Birincisi, hiç kimse DİSK binasını işgal edemez; 12 Eylül faşist darbecilerinin bile kapısına kilit vuramadığı Konfederasyonumuzun işgal edilmesine DİSK izin vermeyecektir. İkincisi bu eylem haksız bir eylemdir ama bu personelin iş akdi feshi haksız bir fesih değildir. Çünkü kendisi 4,5 yıl önce Fatih Belediyesi nden işten çıkarıldığında emeklilik için primlerinin yeterli olmadığını belirtmiş ve emeklilik hakkını kazanana kadar Sendikamızdan geçici süreli iş istemiştir. O zaman ki Genel Yönetim Kurulu da işten çıkarılan bu üyemizin emeklilik hakkını kazanana kadar geçici olarak DİSK/Genel-İş in Avrupa Yakası Şubeleri emrinde görevlendirilmesine karar vermiştir. (http://www.genel-is. org.tr/?p=7174) Devrimci İşçi Hareketi açıklamasından: Oya BAYDAK işimi ve onurumu istiyorum diye DİSK önünde 8 Temmuz 2015 tarihin de oturma eylemi başlatmıştır. DİSK bu işçinin işten çıkarılmasında birinci muhataptır. Çünkü DİSK in başkanı Kani BEKO, DİSK başkanı ayrıca GENEL-İŞ Sendikasının da başkanıdır. Oya BAYDAK DİSK genel merkezinin önünü bu nedenle eylem yeri seçmiştir. İki gündür DİSK yönetiminden ve Genel-İş Sendikasından hiçbir muhatap sorunu çözmek için çaba harcamazken, DİSK binası 9 Temmuz 2015 tarihinde yani bu gün saat 16.30 da kapatılarak gidilmiştir. Kapıyı Kilitleyen görevliye neden kapının kapatıldığı sorulduğunda genel sekreterin yani ARZU ÇERKEZOĞLU nun talimatı ile binanın erkenden kapatılması ve gece binaya Oya BAYDAK ın ve ona destek veren devrimcilerin bunlar bu gece buraya girmeyecek diye bir talimatla yapıldığı anlaşılmıştır. (http://www.devrimciiscihareketi.net/index.php/haberler/ devrimci-i%c5%9f%c3%a7ihareketinden/373-tum-iscisinifina-sesleniyoruz) SENDİKA BÜROKRASİSİNE KARŞI DOĞRU TUTUM NE OLMALI? Oya Baydak 8 Temmuz günü DİSK Genel Merkezi önünde çadır kurarak işe iade edilmesi talebiyle direnişe geçti. Oya Baydak gece kalma ve tuvalet ihtiyacı için DİSK binasını kullanmıştır. DİSK yönetimi bunu engellemek için binanın kapısının kilitlenmesini istemiş ve kapı kilitlenmiştir. Bu durumu protesto eden Oya Baydak ve DİH üyeleri DİSK girişini kalas ve zincirle kapatmıştır. Bu durumu öğrenen, giriş kapısını açmak için gelen DİSK, Genel İş yöneticileri, Genel İş üyeleri ile Oya Baydak ve ona destek için orada bulunan DİH üyeleri arasında arbede yaşanmıştır. Basında yer alan haberlerden anladığımız kadarıyla arbedenin nedeni budur. İşten çıkarılan bir kadın işçi ve destekçileri ile sendika yöneticilerinin, üyelerinin karşı karşıya gelmesi, arbede yaşanması, yaralananların olması iyi bir durum değildir. Sendikalar işçilerin hak alma ve mücadele örgütleri olmalıdır. Bu sorunun çözümü ideolojik mücadele olmalıdır. Şiddet ideolojik mücadelenin yerine geçirilemez! DİSK Genel Merkezi binasının kapısının kalaslarla kapatılması, zincirlenmesi de yanlıştır. Hak arama sırasında, başkalarının haklarına zarar verilmemesi gerekir. Bunun karşısında direnen işçiye ve destekçilerine saldırılması da doğru değildir. Karşılıklı hatalar DİSK önünde tasvip edilemeyecek görüntülerin yaşanmasına neden olmuştur. Sendika ağalarından, sendika bürokratlarından hesap sendika kapısının kapatılması ile sorulmaz. Sınıf sendikacılığı ilkeleri doğrultusunda sendikaların inşa edilmesi, işçilerin bu sendikalarda örgütlenmesi, söz ve karar sahibinin işçilerin olması vb sendika ağalarına, bürokratlarına verilecek en iyi cevap olacaktır. 13.07.2015 6 KAPİTALİZM ÖLDÜRMEYE DEVAM Temmuz ayı iş cinayetleri istatistikleri açıklandıktan birkaç gün sonra bir iş cinayeti haberi de İzmir den geldi. 4 Ağustos ta İzmir-Çanakkale çevreyolundaki viyadük inşaatında çalışan 4 işçi beton ve demir enkazının altında kalarak can verdi. İşçiler beton dökümü için kurulan iskelenin direk bağlantılarının her birinde 4 cıvata kullanılması gerekirken, kimisinde 1-2, kimisinde ise hiç cıvata kullanılmadığını söylüyorlar. Ayrıca iskelenin, 110 metreküp beton taşıma kapasitesi bulunduğunu, dökülen miktarın 150 metreküp olduğunu, iskelenin aşırı yükü taşıyamadığı için çöktüğünü belirtiyorlar. Çalışma koşullarının çok ağır olduğu ve iş güvenliğinin neredeyse hiç olmadığı inşaat sektöründe çalışan işçilerin hayatta kalması neredeyse mucize gibi. İnşaat EDİYOR halinde bir binanın önünde kocaman harflerle önce iş güvenliği yazısı olmasına rağmen, inşaatta çalışan işçilerin hiçbir güvenlik önlemi alınmadan incecik tahta iskelelerinin üzerinde sıcağın karşısında çalışmak zorunda kaldıklarını hepimiz görmüşüzdür. İnşaat sektörüne milyarlarca para yatıran patronlar 4 cıvatayı işçilere çok görüyor. Çünkü işçilerin düşüp hayatını kaybetmesi umurunda değil. Bunun için herhangi bir bedel ödemek zorunda değil. Herhangi bir caydırıcı yaptırım ile karşı karşıya değil. Çünkü bu sistem onların sistemidir. Bunu her iş cinayetinden sonra hükümet yetkilileri kendilerine hatırlatıyor. Bu iş cinayetinden sonra da İzmir Valisinin yaptığı açıklama inşaat patronlarını oldukça rahatlatmıştır. Şöyle diyor İzmir Valisi Mustafa

Toprak: Burada da bir kaza var, istenmeyen bir şekilde gerçekleşmiş kişiler kusurlu ya da kusursuz bilemeyiz. Ama bu ülkede beraber yaşamak için bir araya gelmiş halkımıza ihanet etmek suretiyle, birbirine düşürmek suretiyle tamamen kandan beslenenlerin ortaya koymuş olduğu sevgisizliğin ve maalesef kin ve nefretle doldurulmuş, insanlıktan bir haberlerin bağlılığı suretiyle bir saldırı sonucu bugünkü olayda şehit verdik. Biz de bir an önce bunların akıllarını başlarına almalarını diliyoruz. Kaza ertesinde olay yerine gelen validen kaza ile ilgili açıklama yapması beklenirken o terörden, şehitlerden bahsediyor. Bile bile ölüme gönderilen dört işçinin vali için hiçbir önemi yok. Bir devlet yetkilisinin soruna bu şekilde yaklaştığı yerde patronlardan farklı bir yaklaşım beklemek boşuna olur. Gerçi Vali beyin bunları söylemesine de gerek yoktu. Zaten İzmir-Çanakkale yolu inşaatında ölen işçilerin yönetmelikte de yeri yok! Şöyle ki: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 19 Eylül 2014 de yayınladığı, fakat ancak 1 Temmuz 2015 itibariyle yürürlüğe soktuğu Ahşap, Çelik ve Alüminyum Alaşım Ön Yapımlı Bileşenlerden Oluşan Dış Cephe İş İskelelerine Dair Tebliği çıkarttı. Bu tebliğ ile birlikte işçiler iskeleden düşüp ölmesin diye duvar, sıva, ısı-ses-su yalıtımı, kaplama, boya, montaj işleri, restorasyon, yıkım-söküm ile onarım ve güçlendirme işleri için kullanılan iskelelerin nasıl olması gerektiği ilk kez kurala bağlandı. Fakat yönetmeliğin içeriğine ve kapsamına bakıldığında bunun da göz boyamaktan ileri gitmediği görülüyor. 1 Temmuz dan itibaren yürürlüğe sokulan yönetmelikte, örneğin katlara malzeme çıkarmak için kullanılan hareketli, otomatik ve motorlu iş iskelesi olarak adlandırılan iskeleler ile beton dökerken kalıbı taşıyan kalıp iskeleleri bunun dışında bırakılmış. Bu iskele tipi İzmir-Çanakkale yolunda çalışan işçilerin kullandığı iskele tipidir ve yönetmeliğin kapsamı dışındadır! Yönetmeliğin yayınlanma tarihinden neredeyse bir yıl sonra yürürlüğe girmesini bir yana bırakalım, yürürlük tarihi olan 1 Temmuz 2015 ten önce ilana çıkmış ya da ihalesi yapılmış işler de kapsam dışı bırakılıyor. Bir başka ifadeyle 1 Temmuz 2015 tarihine kadar yapı ruhsatı alanlar ile belediye veya bakanlıklar inşaat, bakım, onarım, yalıtım gibi işlerle ilgili ilana çıkmışlar veya ihaleyi yapmışlar ise bu hükümlerden muaf olacaklar. Yani ihaleyi almadan da sadece ilana çıkmış olmanız bile kapsam dışında kalmanız için yeterli oluyor vs. Kapitalizmin kar hırsına her ay onlarca işçi kurban veriliyor. İSİG Meclisi nin verilerine göre 2015 yılının ilk altı ayında en az 794, Temmuz ayında ise en az 166 işçi yaşamını yitirdi. Bu korkunç tabloya rağmen işçi sınıfı ve emekçilerin neredeyse bir mücadelesi yok. Çünkü yığınlar örgütsüz, iş güvencesinden yoksun, her gün işsiz kalma korkusu ile yaşıyor. Fakat bu devran böyle gitmez. Ezilenlerin bu sistemi yerle bir ettiği, insanca çalışma ve yaşama koşullarını yarattığı günler gelecektir. Bu günleri getirecek olanlar da işçi sınıfı ve emekçi yığınlardan başkası değildir. 07.08.2015 KAZA DEĞİL CİNAYET! Manisa'nın Gölmarmara ilçesinde tarım işçilerini taşıyan kamyonetle süt tankerinin çarpışması sonucu meydana gelen kazada 15 kişi öldü. Kaza sabah saat 05.30'da Gölmarmara'ya bağlı Hacıveliler Köyü yakınlarında meydana geldi. Bir süt tankeri ile bağa asma yaprağı toplamaya giden tarım işçilerini taşıyan kamyonet çarpıştı. Kazada, 13 ü kadın olan kamyonetin kasasında bulunan tarım işçisi 15 kişi yaşamını yitirdi, 2 kişi yaralandı. Tarım işçileri, minibüs ve otobüs yerine ucuz olduğu için traktör, kamyonet kasalarında taşınıyor. Günde 40-50 TL yevmiye karşılığında 11 saat çalıştırılıyorlar. Tarım işçileri kamyonet kasalarında ölüme yolculuk ediyor. Hiçbir sağlık ve sosyal güvencesi olmayan işçiler ucuz işgücü olarak kullanılıyor. İşçilerin barınma, çalışma şartları sağlıklı değil. Onlar ancak adına kaza denilen gerçekte cinayetlerle gündeme geliyorlar. Türkiye de iş cinayetleri ve işçi ölümlerinde ilk sıralardan birini tarım iş kolu alıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ne göre, işçi ölümlerinin yoğunlaştığı dört sektör arasında tarım sektörü de var. Diğer sektörler, inşaat, taşımacılık ve ticaretbüro işkolları olarak sıralanıyor. 2015 yılının ilk altı ayında 646 işçi yaşamını yitirdi. İşçilerin en çok trafik-servis kazalarında, düşme, ezilme-göçük nedeniyle yaşamını yitirdiği belirlenmiş. Yalnızca Mayıs ayında trafik-servis kazası nedeniyle 48 kişinin yaşamını yitirdiği kayda alınmış. Manisa da yaşanan kazayla birlikte bu sayı 63 e yükselmiş oldu. Mayıs ayında iş kazalarında 12 kadın, 149 erkek işçinin yaşamını yitirdiği kayıtlara geçildi. 2015 yılında tarım iş kolunda yaşamını yitiren işçi sayısı ise 190 oldu. Son 10 yıl dikkate alındığında bu yılın Mayıs ayı sonuna kadar tüm iş kazalarında ölen işçilerin sayısı ise kayıtlara 13 bin 569 olarak geçti. Ne kader, ne fıtrat! İş cinayetleri, işçi ölümleri ne kader, ne fıtrattır. İş cinayetlerinin temel nedeni yeterli güvenlik önlemi almadan işçileri aşırı kâr uğruna çalıştıran kapitalistlerdir. Maliyet oranını düşürmek, daha fazla kâr etmek isteyen kapitalistler; tarım işçileri örneğinde olduğu gibi işçilerin canına önem vermezler. Onlar için önemli olan kazanacakları paradır. İnsanın paradan önce geldiği, insanın merkezde durduğu tek sistem sosyalizmdir. Sadece bu açıdan bakıldığında sosyalizm için mücadele etmeye değer! 07.07.2015 7

LİMTER İŞ TEN İŞÇİ KURULTAYI DİSK Limter İş Sendikasının düzenlemiş olduğu İşçi Kurultayı yaklaşık elli kişinin katılımıyla Pendik İçmeler de bulunan sendika binasında yapıldı. İlk konuşmacı arkadaş, işçi sınıfı hareketinin başlangıcının yaklaşık olarak bütün ülkelerde aynı zamana tekabül ettiğini, kapitalizmin gelinen aşamada uluslararası boyutundan kaynaklı sermayelerini değişik ülkelere kaydırabildiğini, ancak yerelliğini koruyan en önemli sektörün taşımacılık olduğunu belirtti. Mücadelenin enternasyonal dayanışmasına THY grevini örnek verdi. İspanya havayolu şirketi çalışanlarının Türkiye den kalkacak uçakları indirmeyeceklerini bildirerek büyük sınıf dayanışması gerçekleştirdiğini belirtti. DİSK Sağlık İş'in 7000 üyesinin olduğunu ama dünya genelinde 175 milyon üyesinin olduğunu, mücadelede uluslararası dayanışmayı örgütlemek gerektiğini vurguladı. Söz alan ilk işçi arkadaş, sendikal örgütlemede, önderliğe soyunan arkadaşların mücadele sonunda işten atıldığını, bundan korktukları için işçilerin mücadeleden geri durduğunu, buna karşı ne yapılabileceğini sordu. Konuşmacı arkadaş bu konuda kapitalistlerin söz vermelerine, anlaşmaya koymalarına rağmen aynı şeyleri yaptığını, bunu önlemenin yolunun örgütlenmeyi büyütmek olduğunu, örneğin gelişmiş kapitalist ülkelerin %90 na varan örgütlenmesinin burjuvazinin temkinli yaklaşmasına neden olduğunu, ama Türkiye'de 19 milyondan 1 milyon işçinin sendikalı olduğunu, bunun işçi sınıfını güçsüz kıldığını, görevin korkmadan cesaretle örgütlenmeyi büyütmek olduğunu söyledi. Söz alan hemen hemen tüm işçi arkadaşlar, işçilerin kredi borçları, kredi kartları nedeniyle işlerini kaybetme korkusuyla sendikal mücadeleye yanaşmadıklarını, durumun somutta kötü olduğunu anlattılar. Limter İş başkanı Kamber Saygılı, bu durumun geçici olduğunu, Renault işçilerinin on yıllarca Türk Metal gibi gangster bir sendikaya üye olduğunu, ama son noktada işçilerin ilk taleplerinin bu işbirlikçi sendikanın gitmesi olduğunu, bizlerinde sabırla inançla işimizi yapmamız gerektiğini söyledi. Bu kurultayın amacının komite ve meclislerle bu sorunların aşılmasını hedeflediklerini, işçi arkadaşların acil sorunlarını konuşarak bunlar üzerinden çıkarılacak yayınlarla örgütlenmeye ağırlık verileceğini belirtti. Bunun üzerine söz alan işçiler, sigortalarının aldıkları maaş üzerinden tam yatırılmadığını, zorunlu mesailerin sosyal dengelerini bozduğunu, taşeron çalışmanın en önemli sorunları olduğunu anlattılar. Kurultay amacına uygun bir şekilde komitelerin kurulmasıyla sonlandı. Genç bir metal işçisi arkadaş, işçilerin mücadelelerini kapitalizmin yok edilmesi bilinciyle yürütmeleri gerektiğini belirtti. Yeni İşçi Dünyası Temmuz sayısını işçilere, sendikacı arkadaşlara vererek, mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu belirterek ayrıldık. Kurtuluş ellerimizdedir! Yaşasın grev ve mücadele komiteleri! Kapitalizm mezara işçiler iktidara 12.07.2015 Yeni İşçi Dünyası okuru Kısa... Kısa... 8 SF LEATHER DERİDE DİRENİŞ SÜRÜYOR İzmir Gaziemir Ege Serbest Bölgesi nde Kurulu bulunan ve 400 işçinin çalıştığı SF Leather deri fabrikasında işçiler Deriteks Sendikası nda örgütlendi. İşçilerin sendikalaştığını öğrenen patron, 25 Mart ta 14 işçiyi performans düşüklüğü gerekçesiyle işten çıkardı. İşten atılan işçiler 26 Mart ta Ege Serbest Bölgesi girişinde direnişe geçtiler. İşçilerin direnişi dördüncü ayını doldurdu. Direnişi kırmak için SF Deri patronu haksız rekabet davası açarak 300 bin TL zarara uğradığını ileri sürdü. İhtiyati tedbir kararı başvurusunda bulunarak şirket isminin, pankartlarda, haberlerde ve sosyal paylaşım sitelerinde kullanılmasının yasaklanmasını istedi. İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi de patronun talebini kabul etti. Tam da burası Türkiye! dedirtecek bir karar! Hukuksal süreç sürse de, mahkeme kararı Türkiye de adaletin nasıl işlediğini gösteriyor. Sermayenin egemen olduğu bir düzende hukuk tarafsız değil, tam tersine sermaye yararına işler. IndustriAll Küresel Sendikası ve Labourstart SF Deri işçileri için Uluslararası İmza Kampanyası başlattı. ENPAY DA DİRENİŞ SONA ERDİ Kocaeli Basiskele de bulunan ve trafo parçaları üreten Enpay fabrikası işçileri sarı sendika Türk Metal den istifa ederek Birleşik Metal-İş Sendikasına üye oldu. Enpay patronu bu geçişe sesiz kalmadı. 11 işçiyi işten attı. İşçiler fabrika önünde direnişe geçti. Ramazan bayramı tatilinin bitmesinin ardından işbaşı yapmayı bekleyen 11 işçiye cep telefonlarına atılan mesajla işten atıldıkları

bildirildi. Sendika değiştirdikleri için tazminatsız olarak işten atılan işçi sayısı, daha önce atılanlarla birlikte 22 ye yükseldi. Defalarca polis saldırısına uğrayan Enpay işçileri, fabrika önünde sürdürdükleri direnişi ortak kararla bitirdiler. Birleşik Metal-İş Kocaeli Şubesi, işçilerin aldıkları her türlü karara saygı duyduklarını ve desteklediklerini belirtti. Direnişçi işçiler sendika avukatları aracılığıyla Enpay patronuna sendikal tazminat davası açacaklar. BSH DA DİRENİŞ Tekirdağ Çerkezköy de bulunan B/S/H (Bosch/Siemens/Hotpoint) Ev Aletleri fabrikasında işçiler, patron ve sarı sendika Türk Metal işbirliğiyle işten atıldı. 5 Ağustosta işten atılan 10 işçi fabrika önünde direnişe geçti. SERAPOL Serapol de işçiler ağır çalışma koşulları ve düşük ücretlere karşı DİSK e bağlı Cam Keramik-İş Sendikası na üye oldular. Patronun saldırılarına karşı sendikalaşma mücadelesi veren işçiler iş bıraktı. İşyerini terk etmeyen işçiler, patronun isteğini yerine getiren polis tarafından zorla dışarı çıkarıldı. Serapool işçileri, çeşitli eylemlerle seslerini duyurmaya çalışıyorlar. bahane olarak ileri sürüldüğünü, daha önce yürüttükleri sendikal faaliyetlerinden dolayı işlerine son verildiğini söyledi. 97 işçi belediye önünde eylem yaptı. Polis işçilere coplarla saldırdı. Saldırı sırasında 2 işçi yaralanarak hastaneye kaldırıldı. İşçilerin direnişi başarıya ulaştı. Nakliyat-İş 97 işçinin 17 Ağustos günü işbaşı yapacağını duyurdu. ÇAN ORTAK - NORM Petrol-İş Sendikası nda örgütlendikleri için işten çıkarılan işçilerin direnişi fabrika önünde devam ediyor. Çan Ortak - Norm patronları her fırsatta direnişçi işçilere saldırıyor, fabrikadaki sendikalı işçileri de baskıyla yıldırmaya çalışıyor. Son olarak, fabrikadan çıkan bir kadın işçi, direnişteki işçilere selam verdiği için natsız işten atan patron, saldırısından sonra işçiler kurdukları komiteler aracılığıyla mücadelelerini diğer işçilerle birleştirmek, dayanışmayı büyütmek için çaba harcıyorlar. İşçiler kent merkezlerinde açtıkları stantlarla, bildiri dağıtımlarıyla sendika, parti ve işyeri ziyaretleriyle mücadelelerini duyurmaya devam ediyorlar. ayak uyduramayanlar", "sağlık sorunu olanlar", "rapor alanlar", "performansı düşük olanlar" gibi gerekçeler adı altında kapı önüne kondu. TAŞERON İŞÇİLERE POLİS SALDIRDI CHP'li Ankara Çankaya Belediyesi'nde taşeron Norm Altaş firması bünyesinde çalışan 97 işçi işten atıldı. Çankaya Belediyesi Fen İşleri Dairesi önünde direnişe geçen işçiler, işten atılma gerekçesi olarak teknolojik gelişmeler in gösterildiğini söyledi. İşçi sayısında azaltmaya gidileceğinin firma tarafında bildirildiğini kaydeden işçiler, bunun bahane olarak ileri sürüldüğünü, daha önce yürüttükleri sendikal faaliyetlerinden dolayı işlerine son verildiğini söyledi. 97 işçi belediye önünde eylem yaptı. Polis işçilere coplarla sal- TAŞERON İŞÇİLERE POLİS SALDIRDI CHP'li Ankara Çankaya Belediyesi'nde taşeron Norm Altaş firması bünyesinde çalışan 97 işçi işten atıldı. Çankaya Belediyesi Fen İşleri Dairesi önünde direnişe geçen işçiler, işten atılma gerekçesi olarak teknolojik gelişmeler in gösterildiğini söyledi. İşçi sayısında azaltmaya gidileceğinin firma tarafında bildirildiğini kaydeden işçiler, bunun insan kaynakları müdürü tarafından istifaya zorlandı. Direnişçi işçiler, patronun baskılarına ve tehditlerine rağmen işyerine sendikalı olarak dönme mücadelesinde kararlılar. ARÇELİK-LG Hak arama mücadeleleri polis zoruyla kırıldıktan sonra kıyıma uğrayan Gebze Arçelik LG işçilerinin direnişi fabrika önünde kurdukları direniş çadırında devam ediyor. 170 direnişçi işçiyi tazmi- İSDEMİR 2015 yılı başında toplam 800 işçinin işten atıldığı İsdemir de (İskenderun Demir Çelik Fabrikası) yine işçi kıyımı yaşandı. İşten atılan bir grup işçinin Oyak ve İsdemir Mağdurları adı altında kurduğu direniş çadırının 137. gününde, tesadüfe bakın ki aynı sayıda 137 işçinin işine son verildi. Böylece 2015 yılı içinde İsdemir de işten atılan işçi sayısı bine yaklaştı. İşten atılan işçiler arasında Çelik-İş ve Türk Metal üyelerinin yanı sıra hiçbir sendikaya üye olmayan ve dayanışma aidatı ödeyen işçiler de var. İşten atılan işçiler daha önce işten atılanlar gibi "teknolojik dönüşüme dırdı. Saldırı sırasında 2 işçi yaralanarak hastaneye kaldırıldı. GRAND ÇINAR OTEL İstanbul Yeşilyurt ta bulunan 5 yıldızlı Grand Çınar Otel de, Türk- İş e bağlı Toleyis Sendikasından istifa ederek Tüm Emek Sen e üye olan 2 işçi, işten atıldı. Tüm Emek Sen yöneticileri ve üyeleri atılan işçilerin işe geri alınmasını istedi. 9

CARREFOURSA DA TİS İMZALANDI Sabancı Ticaret Merkezi A. Ş ile Tez Koop İş Sendikası arasında 01.01.2015-31.12.2017 dönemini kapsayan Carrefoursa Toplu İş Sözleşmesi 28 Temmuz da İstanbul da imzalandı. 7000 işçiyi kapsayan Carrefoursa Toplu İş Sözleşmesinin önemli maddeleri şöyle: İkramiyeler: 0-1 yıl 1 ikramiye 1-2 yıl 2 ikramiye 2 yıl üstü 4 ikramiye Gıda çeki: 0-3 yıl 80 TL (brüt) Gıda çeki 3 yıl üstü: 110 TL (brüt) Yakacak yardımı: 1-2 yıl 435 TL Yakacak yardımı: 2 yıl üstü 560 TL İzin yardımı: 1-2 yıl 225 TL İzin yardımı: 2-4 yıl 275 TL İzin yardımı: 4 yıl üstü 370 TL Kurban ve Ramazan bayramı çeki: 0-1 yıl 65 TL Kurban ve Ramazan bayramı çeki: 1-3 yıl 75 TL Kurban ve Ramazan bayramı çeki: 3 yıl üstü 120 TL Yemek yardımı: 5,25 TL Evlenme yardımı: 310 TL Doğum yardımı: 250 TL Eş, anne, baba, çocuk ölümü: 275 TL İşçinin ölümü: 4250 TL İşçinin iş kazasında ölümü: 8000 TL Eğitim ilk öğretim ana okulu dahil: 105 TL Eğitim lise: 155 TL Eğitim yüksek öğretim: 200 TL Kıdem zammı: 31/12/2014 tarihinde 7 yıl ve üzeri çalışan sendika üyesi işçileri kapsamak üzere aylık brüt ücretlerine 01/01/2015 tarihi itibariyle her kıdem yılı için 4,5 TL kıdem zammı yapılmıştır. Ücret zammı: 2015 %9 2016 TÜFE 2017 TÜFE +1 Meslek zamları: Kasap ve pasta ekmek ustalarının ustalık belgesi almaları için gereken mesleki kıdem süreleri yeterli olanların aylık brüt ücretleri 1.500 TL nin altında kalanların ücretleri 01.10.2015 tarihinden itibaren 1.500 TL seviyesine yükseltilecektir. 01.07.2015 tarihinden itibaren: *Mesleki yeterlilik belgesi alanların ve kalfalık belgesi alanların ücretleri asgari ücretin %15 fazlasına, *Ustalık belgesi alanların ücretleri, asgari ücretin % 20 fazlasına, *Usta öğreticilik belgesi alanların ücretleri ise asgari ücretin % 30 fazlasına yükseltilecektir. Mesleki yeterlilik, kalfalık, ustalık ve usta öğretici belgesi alan sebze, meyve, balık, şarküteri ve bakım bölümünde çalışan meslek sahiplerinin aylık çıplak brüt ücretleri, 01.01.2016 tarihinden geçerli olmak üzere şu şekilde İŞÇİ KATLİAMINA DEVAM KARARNAMESİ düzenlenecektir: *Mesleki yeterlilik belgesi alanların ve kalfalık belgesi alanların ücretleri asgari ücretin % 10 u fazlasına, *Ustalık belgesi alanların ücretleri asgari ücretin % 15 fazlasına, *Usta öğreticilik belgesi alanların ücretleri asgari ücretin % 25 fazlasına yükseltilecektir. (https://www.facebook.com/pa- ges/tez-koop-i%c5%9f-sendikasi- Istanbul-1-Nolu- 5%9Eube/534034343 392553?fref=ts) 10.08.2015 10 13 Mayıs 2014 de Türkiye, tarihinin en büyük iş cinayetine tanık oldu. Manisa nın Soma ilçesinde Alp Gürkan ın sahibi olduğu Soma Holding e bağlı Eynez Maden Ocağında 301 maden işçisi akşam saatlerinde çıkan yangın sonucu yanarak can verdi. 162 işçinin yaralı olarak kurtulduğu ocakta bilirkişi raporlarına göre işçilerin zaman zaman yaptığı uyarılara rağmen hiçbir güvenlik önlemi alınmamıştı. Herhangi bir tehlike karşısında kaçıp sığınacakları yaşam odaları yoktu. İşçiler düşük ücretlerle, adeta kölelik koşullarında her an ölüm tehlikesiyle karşı karşıya çalışmak zorunda bırakılmışlardı. Bu durum, sadece kazanın yaşandığı Eynez Maden Ocağına özgü bir durum değil. Türkiye deki maden ocaklarının hemen hemen hepsinde kötü çalışma koşulları söz konusu. 2006 yılında, madenler için Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile İlgili Yönetmelik çıkarılmış olmasına rağmen şimdiye kadar ciddi bir iyileştirme yapılmadı. Soma katliamının ardından iş müfettişlerinin yaptığı denetimler sonucunda 176 işyerinin 126 sı yönetmeliğe uygun olmadığı gerekçesiyle kapatıldı. 2006 yılında çıkarılan yukarıda sözünü ettiğimiz yönetmelikte ATEX, madenlerde alev sızdırmaz malzeme kullanımı mecburiyeti getiriliyor. Fakat 301 işçinin yanarak can verdiği maden ocağında olduğu gibi diğer birçok ocakta da bırakalım ATEX standartlarına uygunluğu, son derece düşük kalitede, herhangi bir koruyuculuğu olmayan çoğunun ise Çin malı olduğu malzemeler kullanılıyor. Hal böyle iken 4 Ağustos tarihli Resmi Gazete de bir kararname yayınlandı. Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararnameye göre patlama olasılığı yüksek olan maden ocakları teçhizat ve koruyucu sistemlerini 31 Aralık 2019 yılına kadar Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile ilgili Yönetmelik e uygun hale getirecekler. Böylelikle madenlerde uluslararası standartlara uygun şekilde alınması gereken koruyucu ve önleyici tedbirler dört buçuk yıl daha ertelenmiş oldu, bu süre boyunca zorunluluk olmaktan çıkarıldı. Kapatılan 126 maden ocağının 65 tanesi, ATEX standartlarına uygun olmadığı için kapatılan ocaklardır. Bakanlar Kurulu nun altına imza attığı bu kararla birlikte, kapatılan madenlerin aynı koşullarda yeniden açılmasının önünde herhangi bir engel kalmamıştır. Bu karar ile birlikte yeni iş cinayetlerine, yeni Somalara davetiye çıkarılmıştır. Soma katliamında 301 işçinin hayatını kaybetmesi, her gün onlarca işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesinin patronlar ve onların yasa yapıcıları açısından hiçbir önemi yoktur. Bu sistem işçi ve emekçi hayatının hiçbir değerinin olmadığı, tek geçerli değerin para olduğu insanlık dışı, barbar bir sistemdir. Burjuvazinin tek bir kaygısı vardır o da azami kardır. Daha fazla kar için yapmayacakları sömürü, imza atmayacakları insanlık dışı uygulama yoktur. Bu pratik, bu yaklaşımın en açık örneklerinden biridir. Bu aslında işçi katliamlarına devam kararnamesidir. Bu kararnameden yola çıkarak Soma davasının nasıl sonuçlanacağını tahmin etmek hiç de zor değildir. Zaten bu karar Soma da yargılananların avukatları tarafından tepe tepe kullanılacak, bütün suçlular yargı önünde aklanacaklardır. Burjuva yargısının önünde aklanabilirler. Fakat işçi ve emekçilerin vicdanında ne, bile bile ölüme gönderenler ne de buna çanak tutanlar aklanabilecektir. Bir gün bu katliamcılar bütün kurumları ile birlikte ortadan kaldırıldığında işte o zaman gerçek anlamda yargılanmış olacaklardır. Ağustos 2015

Eğitim Köşesi BURJUVAZİ Marksizm de burjuvazi Toplumsal üretim araçlarının sahibi olan ve ücretli emeği kullanan modern kapitalistler sınıfı olarak tanımlanır. (Engels, Komünist Manifesto nun 1888 İngilizce baskısına önsöz.) Burjuvazinin bu tanımında öne çıkarılması gereken noktalar şunlardır: Marx ve Engels öncelikle burjuvaziyi Modern Kapitalistler sınıfı olarak tanımlar. Bu tanım kapitalist üretim tarzının hâkimiyetidir. Kapitalist üretimin tarzının sermaye açısından getirdiği en önemli yenilik sanayi sermayesinin hâkimiyetidir. Bu yüzden Marx kapitalizmin gelişme sürecini ticaret sermayesinin egemenliğinin yerini sanayi sermayesinin egemenliğinin alması süreci olarak da tanımlar. O halde burjuvaziden, Marx ve Engels, öncelikle sanayi sermayesine sahip olan sınıfı anlarlar. Modernliğinin bir anlamı budur. Sanayi sermayesi sahipleri yanı burjuvazi, ücretli emeğin ilk ve doğrudan sömürücüsü olarak çıkar işçi sınıfının karşısına. Sermayenin bu biçiminin sahipleri, sermayenin diğer biçimlerinin sahipleri adına da işçileri sömürerek, diğer kesimlere pay aktarırlar. Bu anlamda ticari sermaye ve banka sermayesi (mali sermaye), sanayi sermeyesinin doğrudan sömürdüğü işgücünün yarattığı artı değerden aldıkları payla yaşarlar. Modern Kapitalistler sınıfı, yalnızca sanayi sermayesinden oluşmaz. İşçi sınıfının sömürülmesinden sermayenin diğer biçimlerine sahip oldukları için pay alan tüccarlar ve mali sermayedarlar da (bankacılık) burjuvazinin bir parçasıdır. Komünizmin İlkeleri adlı yazısında Engels, burjuvaziyi; tüm gelişmiş ülkelerde, tüm tüketim araçlarını ve bunların üretimi için gerekli olan hammadde ve araçların (makinelerin ve fabrikaların) hemen tamamını mülkiyeti altında bulunduran BÜYÜK KAPİTALİSTLER SINIFI olarak tanımlar. Böylece, klasik burjuvazi tanımında, bu tanım içinde ele alınan sınıfın birbiriyle bağ içinde olan iki temel özelliği vardır: Bu sınıf, toplumsal üretim araçlarının sahibidir. Böyle olduğu içinde, ücretli emeği kullanma imkânına sahiptir ve kullanır. Öncelikle; Burjuvaziyi burjuva yapan, kendi özel kullanımı için gerekli olan kimi tüketim araçları üzerinde özel mülkiyet değildir. Hayır, burjuvaziyi burjuvazi yapan temel özelliklerden biri, toplumsal üretim araçları üzerindeki özel mülkiyettir. Feodalizmin içinden çıkıp gelen kapitalizm, hakim hale geldiği ilk dönemlerde, modern kapitalist üretim araçları üzerinde kelimenin tam ve gerçek anlamında da özel mülkiyete sahipti. Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin en derin anlamı, toplumsal üretim ile yaratılan artı değer üzerindeki hâkimiyettir. Sermayeyi sermaye yapan, onu sürekli büyüten budur. Eğer toplumsal üretim sonucu elde edilen artı değer, toplumun tümünün maddi- manevi gelişmesi için değil de, toplumun bir bölümünün daha zenginleşmesi için kullanılıyorsa; bu kullanım hakkına de fakto sahip olanlar, burjuvaziyi oluştururlar. Üretim araçları üzerindeki mülkiyet, hukuken, ister kişisel özel mülkiyet olsun, ister tekelci grup mülkiyeti olsun, ister kapitalist devleti mülkiyeti olsun, sorunun özü değişmez. Bugün gelinen yerde burjuvazinin en temel özelliği, toplumsal üretim araçları üzerindeki kişisel özel mülkiyette değil, ücretli emeğin kullanmasında aranmalıdır. Hal böyle olduğu için de, burjuvazi, -tarihte feodalizme karşı mücadelede devrimci bir rol oynamış olmasına rağmen- işçi sınıfının can düşmanıdır. Bu anlamda sömürü sisteminin yıkılması, burjuvazinin sınıf olarak ortadan kaldırılmasını gerektirir. KAPİTALİZMDE BARIŞ MÜMKÜN MÜ? Emperyalist kapitalist sistemin varlığı koşullarında gerçek anlamda barış mümkün müdür? Hepimiz iyi biliyoruz bu mümkün değil. Peki, biz bugün neden barış diyoruz? Madem bu koşullarda gerçek barış mümkün değilse. Sorun şu: 40 yıldır Kürt ulusu bir özgürlük mücadelesi veriyor. Bu mücadele haklı bir mücadele ve eşit olmayan çok zor koşullarda bir savaş yürütüyor. Karşısında hem güçlü bir devlet var, hem de bu faşist devlet her yolu mubah gören, her türlü kirli yolu deneyen uygulayan, geçmişi katliamlar soykırımlarla lekeli bir devlet. Nerdeyse bütün koşullar bu devletin lehine olmasına rağmen Kürt ulusal kurtuluş mücadelesini durduramadı. Binlerce kez bitti, bitirdik dediler. Her seferinde yalanları ortaya çıktı. Kürtler daha da güçlenerek karşılarına dikildi. Ancak bu savaşta, artık son bulması gereken bir aşamaya geldi. Kürt ulusal hareketi belli talepler ileri sürerek barışmak istediğini ileri sürdü. Bu talepler burjuva demokratik bir ülkede verilebilecek makul taleplerdi. Bunun için gerçekten savaşa gerek yoktur. 40 yıldır süren bu savaş büyük acılara, büyük yıkımlara yol açmış, özellikle Kürt ulusu ağır bedellere maruz kalmış ve hala kalıyor. Türkiye proletaryası Türk devleti tarafından milliyetçilik zehiriyle zehirlenmiş, gerek ülkelerimizde olsun gerek dünyada olsun komünist hareket en güçsüz dönemini yaşıyor, bu da ulusal mücadelenin ittifak ve dayanışma acısından olumsuz durumlarından biriydi. Bu haklı mücadele ne yazık ki artık gelinen noktada, bu sekliyle gelişmenin önünde engel teşkil etmeye başlamış durumda, bu koşullarda barışı savunmak su anlama geliyor: Türk devletinin faşist uygulamaları halklar arasında düşmanlık yayarak ayakta kalıyor. Halklar arasında özellikle de Türk ulusuna mensup proletarya ve emekçilerin arasında yaptığı faşist demagoji ile ezilen Kürt ulusunun haklı mücadelesine düşmanca tavır takınmaları Türk devletinin en önemli dayanağı haline gelirken, ileriye doğru gelişmenin önünde engel teşkil etmek gibi çok tehlikeli bir duruma geldi. Bu koşullarda devrimci mücadeleyi geliştirmek çok zordur. Devletin demagojisini boşa çıkarmak çok önemli idi. İste bu koşullarda HDP ortaya çıktı. Programıyla birçok kesimi içine alan kardeşliği, barsı savunan bütün ezilen kesimi kucaklayan, her kesime yer veren bir parti ve barışı isteyen bu parti kendinin bütün ezilen kesimin partisi olduğunu, bir Türk ya da Kürt partisi değil Türkiye partisi olduğunu söyleyen pratikte buna uygun davranan bir parti. Ve bu parti Türk devletinin ve anda Türk devletini yöneten AKP nin dikkatini çekti. Yapılacak seçimde devletin ve AKP nin yoğun saldırı ve engellemelerine maruz kalmasına rağmen barajları yıkarak seçimde 6 milyon oy alarak AKP nin tüm planlarını alt üst etti ve barışta masanın bir tarafı olan AKP seçimden önce başlattığı saldırıyı yoğunlaştırarak yeniden savaş başlattı. Yani HDP nin projesinin tuttuğu taktirde halklar arasında kardeşliğin kendileri için nasıl bir tehlike olduğunu gördüler. Milliyetçiliğin çökeceğini kardeşliğin gelişeceğini demokrasinin gelişeceğini gördüler vs. bunun için kudurdular demek ki biz barışı savunurken faşist demagojiyi boşa çıkarabiliriz. Bu taktik bir sorundur, ama önemli bir taktiktir. Bunu doğru kavramak, bugün barışta ısrar etmek bunun için önemlidir. Barışı biz halklar arasındaki düşmanlık duvarını yıkmak için savunuyoruz. Bugün savaşı onların istediğini bizim istemediğimizi halklara ve işçi sınıfına doğru anlatırsak, gelecek demokratik devrimin yolunu açmış olacağız. Bu hemen ulusal sorunu gerçek anlamda çözer, hem de sosyalizmin yolunu açar gelecek devrimci savaş için bugün barışa sahip çıkmak çok önemlidir ve doğrudur. Şunu unutmayalım. Burjuvazi ezilenler için iyi olan bir şey istemez. Onun için AKP ve faşist devlet savaşı dayatıyor. Halkların kardeşleşmesi egemenlerin isine gelmiyor. Dar ulusal çitlerin yıkılması egemenlerin işine gelmiyor. Bu barış gelecekte demokratik devrimin yolunu açacak, bunun için egemenler savaşı dayatıyor. Biz de barışta ısrar etmek için barışı ve kardeşliği anlatmak için mücadeleye daha aktif katılmalıyız. 10.08.2015 Yeni işçi dünyası okuru 11