K ARDEġLĠK. KÜLTÜR EDEBĠYAT VE SANAT DERGĠSĠ SAYI: 225-226 Mayıs-Haziran/2008. Türkmen KardeĢlik Ocağının 48. yıl dönümü töreninden bir görüntü



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Çileler sıkıntı yoldaşın oldu Ömrüne her zaman kahırlar doldu Henüz açan gülün çok çabuk soldu Dört mevsim bitmeyen kış mıydın anne

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Azrail in Bir Adama Bakması

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

Fatma Atasever.

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

TEOG 1. Dönem Türkçe Denemesi (3) 1

GÖKLERDE YÜKSELSİN UÇURTMAM 23 NİSAN'DA YANIMDA BABAM

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

Cümlede Anlam TEST 38

Uluslararası Pablo Neruda Barış Şiirleri yarışmasında Bir Sohbetin Özeti adlı şiiriyle ödül aldı.

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

ŞEHİT ÖĞRETMEN KUBİLAY MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 12.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2.DÖNEM 1.

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

TEMALARIMIZ UZAY VE GEZEGENLER DÜNYA GÖKYÜZÜ İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ HAFTASI YERLİ MALLARI VE TUTUM HAFTASI YENİ YIL

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

3. Sınıf Türemiş Kelimeler ( Sözcükler ) 1. Barış Manço,nerede doğmuştur?

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

GARİP AKIMI (I. YENİ)

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak?

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

SAKA (SAtır KApama) Ağustos Umut & Yeşim Uludağ SAKA V. 1.0

MATBAACILIK OYUNCAĞI

SİBELANNE ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ ÇALIŞKAN ARILAR SINIFI

Yılın Filo Yöneticisi ödüllerinde Jüri Özel Ödülü Genel Müdürlüğümüzün oldu.

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

Sevgili dostum, Can dostum,

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ATTİLA İLHAN ın HAYATI MAVİCİLİK AKIMI

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe.

DENİZYILDIZI GRUBU NİSAN AYI BÜLTENİ 2015

Ay Yine Gecikti. Ferhat Şahnacı

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Muzaffer Asiltürk. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

I- TARİHSEL SÜREÇ. Eski Türk Şiirine Kısa Bir Bakış/Mehmet Ölmez. pan Şiirini Tanıyor muyuz?/iskender Pala. Tekke Şiiri/Hasan Kavruk

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

Başbakan Binali Yıldırım, başbakan olarak ilk kez memleketi Erzincan'a geldi.

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

Transkript:

االخاء K ARDEġLĠK KÜLTÜR EDEBĠYAT VE SANAT DERGĠSĠ SAYI: 225-226 Mayıs-Haziran/2008 Türkmen KardeĢlik Ocağının 48. yıl dönümü töreninden bir görüntü TÜRKMEN KARDEġLĠK OCAĞI GENEL MERKEZ-BAĞDAT-IRAK

KERKÜK ve SEN Dr. Mehmet Ömer Kazancı Ne zaman bir güzelden bir güzel söz edilse Ya Kerkük yâda düşer ya sen yâda düşersin Aşkınız has bahçedir hangi yoldan gidilse Kerkük o yolu ipek, sen çiçekle döşersin İki aşkı bir kalpte barındırmak intihar Bu laflar benim değil erenlerin bu laflar Erenlerden bize ne! burda bir Kazancı var İster bütün sevgiler yüreğinde yeşersin Ruhum Kerkük te mahpus, kalbim kalbinde tutsak Sizi sevmekten gayri ne varsa bana yasak Duydunuz mu içimde yeni bir aşk açacak Kerkük bir yandan deşer, sen bir yandan deşersin Her şaire bir kadın ile bir şehir gerek Kadın şiire baldır, şehir bal süzen petek Bir çiğ sözcük yüzünden bunaldı mı bu yürek Kerkük başımı okşar sen gönlümü okşarsın.

M. Ömer Kazancı MERHABA Değerli okurlarımız.. Geçen iki ay, kültür etkinlikleri açısından bereketli aylardı. Biri Türkiye de, öteki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde olmak üzere, Türkmen edebiyat ile ilgili iki etkinlik gerçekleştirildi. Türkiye de düzenlenen Uluslararası Çağdaş Irak Türkmen Türkçesi ve Edebiyat Bilgi Şöleni adlı etkinliğe, Türkmenéli nin çeşitli bölgelerinden yaklaşık on yedi Türkmen edebiyatçısı katıldı. Türk Dili Kurumu ile Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk dili ve Edebiyatı Bölümünün ortaklaşa düzenlediği bu etkinlikte sunulan bildirilerden, bu sayımızda üç tanesini yayımlıyoruz. Gelecek sayımızda, hiç bir yerde yayımlanmamış olmak şartıyla, bize gönderilen diğer bildirileri de yayımlamaya söz veriyoruz. Amacımız, ülke dışında gerçekleştirilen etkinliklerde edebiyatçılarımızın neler konuştuklarına tanık olmak ve bu gibi etkinliklerden yararlanarak edebiyatımızın aydın yüzünü yansıtmakta hangi derecede başarı sağladığımızın bir öz eleştirisini ve değerlendirmesini yapmak fırsatını herkese sağlamaktı. İkinci etkinlik, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Fen ve Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne bağlı Edebiyat Kulübü ile Türk Halk Kültürünü Araştırma Kulübü ve Merkezi Azerbaycan da bulunan Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği tarafından Irak ve Kıbrıs Türk Edebiyatı adi altında gerçekleştirildi. Türkiye den iki, Iraktan bir edebiyatçımızın katıldığı bu etkinlikte Kadriye Ziyai nin sunduğu, Türkmen edebiyatında kadın edebiyatçılarımızın çalışmalarına ışık tutan bildirisini yayımlıyoruz. Geçen ay, ayrıca, Türkmen Kardeşlik Ocağında, Ocağın kuruluşunun 48. ve derginiz, Kardeşlik dergisinin 47. yıl dönümlerinin münasebetleri, muhteşem bir törende yaşandı. Milletvekilleri ve Türkmen şahsiyetleri ile Bağdat ta oturan Türkmen ailelerinden büyük bir kalabalığın hazır bulunduğu bu tören, ocağın kurucu komitesinin ilk toplantısını yaptığı tarihe rastlayan 17. 5. 2008 tarihinde Fuzuli salonunda gerçekleştirildi. Törende, milli davamız ile kültürümüze cömertçe emek veren değerlerimizden Sayın Vahidettin Bahaddin ve Sayın Aziz Kadir Samanci ile birlikte Ocağın yönetim kurullarında uzun süreler çalışarak topluma görkemli hizmetler gösteren altı kan kardeşimizi, Ocağın onur üyeliğine layık görüldüklerini bildirerek ödüllendirdik. Türkmen örgütleri arasında, davamıza, kültürümüze ve edebiyatımıza hizmeti geçen değerlerimizi ödüllendirmeyi gelenek haline getiren tek örgüt Türkmen Kardeşlik Ocağıdır. Günümüze kadar, Üstatlar: Ata Terzibaşı, Ali Marufoğlu, Habib Hürmüzlü, Erşat Hürmüzlü, İzzettin Kerkük, Dr. Suphi Saatçi, Haşim Kasım Salihi başta olmak üzere, 16 değerimizi ödüllendirmiş bulunuyoruz. Sırada diğerleri de vardır. Fikir ve kültür adamlarımıza dış kuruluşların iltifat etmesini beklemeden, kendimizin bu işlerde öncülük yapmamızın gerekliliğine inandığımız için bu geleneğe başladık ve bu geleneği sürdüreceğiz. Sayımızın dikkate değer yazılarından biri, Azerbaycanlı ilim adamı sayın Zauf Aliyev in bize gönderdiği Irak Azerbaycanlıları adlı yazıdır. Yazıyı, imlasına, içeriğine değmeden yayımlarken, bir zamanlar Kardeşlik dergisini bilimsel yazılarıyla süsleyen Azeri kardeşlerimizi yine dergide yazmaya davet ediyorum. Aynı millete mensup olan topluluklar olarak, sürekli kültür kaynaşmasına ihtiyacımız vardır. Aramızdaki sınırları kaldırmaya, siyaset adamlarına fazlaca güvencemiz olmadığı bu dönemde, bağlarımızın birbiriyle kopmaması için, kültürel kaynaşmalara ağırlık vermeliyiz. Bu sayımızı, değil yazı ve şiir sayısı bakımından, konu çeşitliliği açısından da zengin bir sayı bulacaksınız. Daha zengin bir sayıda buluşmak üzere hoşça kalın...

TÜRKMEN KARDEŞLİK OCAĞI İÇİNDEKİLER KARDEŞLİK KÜLTÜR EDEBİYAT VE SANAT DERGİSİ YIL:46 SAYI:225-226 MAYIS- HAZIRAN 2008 Bu Dergi Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Üyesidir Genel Yayın Yönetmeni Dr. Mehmet Ömer Kazancı mustco2003@yahoo.com Yazı İşleri Müdürü Kasım Sarıkahya Danışma Kurulu Ata Terzibaşı Ali Marufoğlu Vahidettin Bahattin Mehmet Merdan Aydın Aksu Temsilciler Behcet Gamgin (Kerkük) Aydın Kerkük (Kerkük) Adnan Assaf (Tuzhuırmatu) Ahmet Ferman (Bağdat) Yönetim Adresi Türkmen Kardeşlik Ocağı Irak-Bağdat Mustansırıyya Semti Tel::4163609 e-posta: tek2mtc@yahoo.com 1-Irak Türkmen Kadın Edebiyatı: Kadriye Zıyazi...3 2-Şiir: Bahar Kifrili...4 3-Modrenizm ve Irak Türk Şiiri: Necmettin Bayraktar..5 4-Şiir: Dr. Mehmet Merdan..6 5-Röportaj: Dilşat Terzi.10 6-Şiir: Nevres Reşit Dakuklu.12 7-Irak Azerbaycanlılar: Zuar Aliyev 13 8-Hoyratlar: Türkiş Memet Tuzlu 15 9-Irak Türkmen Edebiyatında Ölçüler: Dr. Sabah Kerküklü.16 10-Şiir: 17 11-Çağdaş Türkmen Edebiyatında İzzettin Abdi Bayatlı: Ahmet Ferman Yolcu...18 12-Şiir: Dr. Orhan Hüseyin.21 13-Davut Paşa Döneminde Irak ta Türk Şiiri: Dr. Siham Abdülmecit 22 14-Kültür Yürüyüşümüzde Kardeşlik Dergisi: Kasım Sarıkahya..24 15-Şiir: Zalimxan Yakup..25 16-Karşılaştırmalı Edebiyat: Muaffak Nacioğlu 26 17-Kerkük Bakü Köprüsünü Döşeyen Adam: Kasım Sarıkahya 27 18-Şiir: Karavahap 30 19-Osmanlı Nevres: Dr. Ziyad Tarık Abdulcabbar..31 20-Ağlayan Cox Gülen Hanı: Resul Rıza 34 21-Şiir: İbrahim Türkmemet 35 22-Türk halk Şiirinde Agıt: Yıdız Saadettin 36 23-Şiir: Şizat Bbaoğlu..37 24-Haberler.38 25-Türkmen Kardeşlik Ocağı 48. Yaşında..43 26-Yeni yayınlar..45 27-Kardeşlik Albümü..48 KAŞGARLI MAHMUT ÖYKÜ YARIMASI İÇİN DERGİMİZİN GEÇEN SAYISINA BKZ.

Irak Türkmen Kadın Edebiyatı Kadriye Ziyai Türkmen Kadınlar Birliği Başkanı Milletlerin aynası kültürdür. Edebiyattır. Her millet aydınlarıyla tanınır, yazar ve şairleri geleceğin yollarını aydınlatır. Toplumun heyecan veya sükûnete çağırır. Irak Türkmen Edebiyatı köklü bir geçmişe sahiptir. Çok şair ve yazar yetiştirmiştir. 14. yüzyıldan Nesimi ve Fuzuli lerden bize kalan çok güzel eserler var. Onların ışığında Divan edebiyatı gelişti, sonra başka akımlar ortaya çıktı. Türkmen edebiyatının harman olduğu bir devirde kadın edebiyatçının çok az olduğu dikkat çekmektedir. Sadece Irak Türkmen edebiyatına özgü olmayarak genellikle Türk edebiyatı tarihinde 20. yüzyıla kadar tesbit edilen hanım şairler sayılıdır. Bu da toplumun sosyal düzeyi ve geleneklerin hakimiyeti yüzündendir. Türkmen kadın edebiyatçılarının ortaya çıkması 20. yüzyılın ortalarında alanda kendini göstermeye başlamıştır ve Türkmen çoğunluğunu teşkil eden Kerkük te (Beşir, Afak ve Kerkük) gazeteleri, Bağdat ta 1960 lı yıllarda yayına başlayan Kardeşlik Dergisi sonradan Yurt Gazetesi ve Birlik Sesi Dergisi verimli bir dönemin başlangıcını ve Türkmen kadın edebiyatçıları ortaya çıkarmıştır. Bu edebiyat akımı- eski zalim rejimin baskısı altında bile- yaşamış ve gelişmiştir. Bu da Türkmen kadınlarının güçlü ve direnişçi olduklarını göstermektedir. Irak Türkmen kadınları genellikle şiir ve Hoyratı okuma yazma bilmediklerine rağmen terennüm etmektedir.zaten bundan 5 yıl önceye kadar anadille eğitim ve okul bulunmamıştır. Türkmen kadınları kendi kendilerini yetiştirdiler ve dolayısıyla yazar sayısı azdır. Kerküklü Şairler Dr. Mustafa Ziya, Şemsettin Küzeci, Kadriye Ziyai ve Kıbrıslı Şair Beste Sakallı Kıbrıs ta Genç TV de katıdıkları Ada Sabah TV programında Irak Türkmen kadın yazarların öncüsü sayılan Suphiye Halil Zeki hanım 1932 yılında Kerkük şehrinde doğmuştur. Suphiye hanım edebiyat çerçevesinde en çok hikaye alanında kendini göstermiştir. Yazdığı öykülerde halkın yaşamından alınan sosyal konuları gerçekçi ve samimi bir çerçevede kolay bir dille işlemiştir. Nesrin Ata Erbil 1934yılında Erbil Şehrinde doğmuştur.. Erbil çağdaş Türkmen şiirinin öncülerinden biridir. Onun ele aldığı konular yalnızlık, gurbet, yurt sevgisi olup zengin bir fikir alt yapısına sahiptir. Anadilinden başka Arapça, Almanca ve İngilizcede de yazmış. Sensin bütün bizlerin emeli can dileği Sensin bu yurda bekçi, sensin demir bileği Sen gönüller dileği, sen hıncımın kınısın Sen savaş meydanında erlerin akınısın Şekibe Vandavi 1940 yılında Kerkük e bağlı Kifri kasabasında dünyaya gelmiştir. Az-öz sloganına inanan bir ozandır. Hoyrat ve serbest şiirlerini ustalıkla yazar. Şiirlerinden örnek olarak: Yalan.. her şey yalan Hayat.. sevgi.. insan Sözlerin.. gülüşün.. her an.. yalan

Gölgesinden korkan gibi Arı evin dürten gibi Öz özünden kaçan gibi Uzun yıllar ömrüm alan Saçlarıma aklar salan Düşünmeden filan falan Kandım güzel sözlerine And içerken gözlerine Utanmadan ondan bundan Yol bağlandı kör düğümden Dönmek artık çıktı elden Senden şimdi bir yad kalan O da yalan o da yalan Aydan Nakip, 1960 larda edebiyata Arapça şiirler yazarak başlamıştır. Aydan Sembolizme bağlı kalmıştır. Kadriye Ziyai, 1950 Kerkük doğumludur. Aruz, hece ve serbest stilde yazdığı şiirlerde umut, yurt sevgisi, toprak aşkı, ve güneş sevdası gibi temalar işlemiştir. Ayrıca öyküleri de vardır. Serpilir çiçekler benek benek Güneş açmış eteğin dolu çiçek İzler gümüş, yapraklar altın mine Toprak değil, toplanmış peri melek Pakize Süleyman ( Kerkük,1953) Türkçe nin yanı sıra Arapça şiir denemiş, düz yazı, öykü, hatıra alanlarında da ürünler vermiştir. Öyküleri insan kaygılarını ve toplumsal olayları dile getirmektedir. Yaktı beni Allah ım dehrin cevr-ü cefası Yakıp ta kül eyledi, mutlaka yok vefası Aldanıp yaşıyordum parlak umutlar ile Yazık ki geç anladım, barsız imiş bahçesi Firdevs Kerküklü: Tek ümit bırakmadan yüreğimde yanacak Yıldız yıldız bu mehtap hep ömrümden sönerken Gemim bunak sularda nasıl yolun aşacak Bin bir karanlık dalga içinde direnirken kelimelerini terennüm eden şairimiz çocukluğundan beri güzel sanatlar çekimi ruhunda dalgalanan ahenkli Türkmen ezgileriyle anadilin sözcükleri yüreğine dolmuştur. Firdevs in kendine özgü dünyası vardır. Dünyası duygu dolu, doğa sevgisi dolu,müzik dolu bekleyiş ve özleyiş ile şiirlerini çizmektedir. Bilmezdim Bir Gün Gelir Şiir: Bahar KİFRİLİ Bilmezdim bir gün gelir göz yaşım silen olmaz Hayatım gamdan başka hiç bir gün neşe dolmaz Ayrıldım nazlı yardan gözlerim ayrı görmez Yeter felek zulüm eyle yarsız düşmüşüm söyle Bilmezdim bir gün gelir bahtım kara yazılır Cismimi yara kaplar civan canım ezilir Muradıma varmadan gör mezarım kazılır Yeter felek zulüm eyle yarsız düşmüşüm Bilmezdim bir gün gelir unutmam acımı Bir derde men düşerim bilmezler ilacımı Altun satıp gümüşle değiştirim tacımı Yeter felek zulüm eyle yarsız düşmüşüm söyle Bilmezdim bir gün gelir çallam gamgin sazımı Bir bedyum bayguş ile değiştirrem bazımı Nazlıydım be-naz oldum kimler çeksin nazımı Yeter felek zulüm eyle yarsız düşmüşüm söyle Bilmezdim bir gün gelir başıma beyaz düşer Yarsız biçare kallam konuştukça dil çaşar Yad ile ömür geçer yürğim dertten şişer Yeter felek zulüm eyle yarsız düşmüşüm söyle Kazancı kızı Hiçbir şairin etkisi altında kalmadan kendi çabasıyla kendini yetiştirmiş olan bir ev hanımı olmasına karşın her zaman bilime öğrenime önem vermiş. Hoyratlarıyla tanınmıştır Arkadan Saçı kesip arkadan Gayretli olan insan Dostun vurmaz arkadan Sağ gördüm Sola döndüm sağ gördüm Ne öldüm kurtar oldum Ne canımı sağ gördüm Bunların yanı sıra onlarca hanım şairlerimiz vardır. Bunlardan Gülşen Şekerci, Gülizar Beyatlı, Aslı kızı, Ayhan Aşıkoğlu, Süham Abdülmecit gibi değerleri örnek verebiliriz. İşte Türkmen Kadınları Türkçe okuma yazma imkânına kavuştuktan sonra erkek kardeşlerinin yanında kendilerini geliştirerek mutlaka yerlerini alacaklardır.

Araştırma İkinci bölüm KARDEŞLİK:225-226/2008 Nusret Merdan Toplumcu gerçekçi akımın etkisinde, özellikle Nazım Hikmetin etkisi, Hasan Hüseyin bu yolda bizatihi arkadaşı ve delili olmuştu. Onların çizdikleri yolu aşarak yeni ufuklara götürmüştü şiiri. Bir ışık tut karanlığa hoyratlar geri gelsin Bir öpücük gönder sevgiliye hasretler sona ersin Bu şiirde Nazım Hikmetin izleri var, mısra düzenlemesi ve yazılış bakımında. Ama imge ve mistik değer bakımından bambaşkadır. Al gözlerimi senin olsun Kerkük denizlere hasretin bitsin Al ellerimi senin olsun Kerkük zincire vurulmamış şiirlerin yazsın Bu iki şiir arasında bir benzerlik söz konusudur, ritim ve kafiye bakımından, sanki birisi değerini tamamlıyor. Bu da gösteriyor ki şair tek duygu ve aynı anlayış etkisi altında uzun zaman kalmıştır. Bunun gibi benzerlikler çoktur şiirinde. Başka bir şiirine bakalım, bu defa lirik tarzda bir şiir olsun: Ben 3660 nolu mülteci Uluslar arası sürgün Nusret Merdan Şair olduğumu Söyler dostlarım Bir kör bıçaktan Modernizm Ve Irak Türk Şiiri Necmettin BAYRAKTAR Boğazlarım yalnızlığımı Bölerim bin parçaya Kerkük süz geçen gecelerimi Diye devam ediyor, düz yazının malzemesini alarak şairin sürgünlük hayatını anlatmağa çalışıyor, belki binlerce insanın hayat hikâyesini anlatmak istemişti kendi hikâyesinde. Alır saklar acılarım Ninni yapar şiirimi Uykusuz çocuklara Emzirir onlara yiğitliği Alır saklar Öfkemi Çiçek yapar yetimlere Kanımla karıştırır Sessizlerin Öfkesini Eski kalıplara dönük bir şiir bu defa. Ama dilin yalınlığını elden bırakmıyor. Şiirdeki ritimse kulaklarımızı çınlatıyor, hem de mistik bir anlayışla. Netice itibarıyla şu kanata varıyoruz: Modernizm asıl da şiirin dille eskilerden kopmasıyla ilgilidir. Toplumun dilinden bireysel bir dile sıçraması denebilir. Şöyle söyleyebiliriz, başkalarınca da anlaşılabilecek, günlük dilden farklı kodlamalarla yaratılmış ikinci bir dil. İşte şairin gerçekleşmek istediği kendine has bir yol.

KARDEŞLİK:226-225/2008 Mehmet Ömer Kazancı Irak Türk şiirinde en verimli şair sayılır. Şimdiye kadar 5 şiir kitabı yayınlamış ve yüzlerce parça şiirler. Şiir kitapları sırasıyla: Sana doğru ( 1979 ) Şarkıca konuşmak ( 1984 ) Sana doğru (1984) Şafak ( Ortaklaşa 1990 ) ve Bir Ömür Yetmiyor ki ( 2003 ). Şiir kitaplarından bizim sarf ettiğimiz fikre yakın şiir kitabı ( Bir Ömür Yetmiyor ki ) olmuştur. Neden? İleride göreceğiz. Güneş gibidir şiir Aydınlık getirir Karanlık odalara Su gibidir şiir Kir giderir yüzlerden Sevgi gibidir şiir Gökten söker kinleri Şair şiiri böyle tanımlıyor kitabin ilk sayfalarında. Bu tanıtma kuşkusuz bir öğüt verme, bir üstünlük arayışı değildir. Bir mutlaka da işaret etmez. Çünkü öyle bir zorunluluğu yoktur. Amaç burada şiirin asıl özüne, etkileyici ruhuna varmaktır. Kitabın ilk sayfalarıdan itibaren şiirin ve dilin ne kadar önemli olduğunu bize anımsatıyor şair. Devam edelim: Hüzünde ortaktık Sevinçte ortak Ekmeği sıcak sıcak Bölüşürdük ortasından Şekeri Tuzu Suyu Paylaşırdık kardeşçesine Ve birlikte yaşardık Her aşkı Her duyguyu Birlikte Bulaşırdık Sevgilere Birlikte arınırdık Kinlerden Birlikte beslerdik Umutları O umutlar ki; Yarısı sende kaldı Yarısı bende Biz Türkmen şairleri olarak dış ritmi, diğer adıyla kafiye birliğin verdiği müziği çok severiz ve yazdığımız şiiri ona göre ayarlarız. Ama şiirin iç müziği modern şiire aittir, yani ritim Moderenizm in bir icadıdır. Yukarıdaki şiirde bunu görmek mümkündür. Şiirdeki iç ritim K nağmesine vurarak içeriğini zenginleştiriyor. Şair modern bir şiir yazmağa çalışıyor, Modernizm mi bize okuyor, Nazım Hikmet in imge kavramını benimsiyor, bazen de Irak Arap şairi Bedir Şakır El seyyap ın şiirlerini özelikle Körfez sahilde bir garip ( Garip ala El halıç ) ve Yağmur marşı ( Ünşüt El matar ) bize hatırlatıyor. Ekmeğin her türlüsünü severim Somunu Yuhasını Madasını Yanmış olmasın O kadar Karılar pazarında Yoğurt bulunmadığı günler Hasa nın durgun suyuna Bandırırım Batırırım Ekmeğimi Yumuşak olsun O kadar Varsın bana Deli Memet desinler

Bu lirik bir şiirin havasını yansıtıyor ilk okuyuşta ama şiirin arazisine ilerlediğimiz zaman ayaklarımız gerçekçi - toplumcu engeline takılıyor. Bu ilerleyiş, kavram olarak sanat yapıtına işlev kazandırıyor. Bu şiirin devamında şöyle diyor şair: Üniversite de hocayım Şaka değil Hocayım işte hoca Fırışka bir arabam var Benim gibi dört yerinden Tutulmuştur kolunca Burada şairin kullandığı halk dilini ( Fırışka yani yıpranmış ), konuyu daha realiteye götürüyor. Dolayısıyla şair dilin iç kavramlarını irdelemeğe çalışmış, bunu bütün şiirinde görebiliyoruz özelikle Bir Ömür yetmiyor ki divanında. Netice itibarıyla Dr. Mehmet Ömer kazancı kendi yolunu, kendi üslubunu modern şiir âlemin bembeyaz ekranında çizmeğe çalışmıştı. Ne kadar başarı olduğunu ve olacağını yeni şiirlerinde hep göreceğiz. Kemal Beyatlı Irak Türk şiirin modernleşme sürecinde en göze çarpan şairlerinden biri sayılır. Şairimiz diğerleri gibi şiirinde modernizmin izlerken eskiye ait olana duyduğu aidiyet gözden kaçmıyor. Yer yer modern şiirin diline yaklaşımları varsa, bu da belirleyici ve temel değildir. Modernizm, söylediğimiz anlayış, yeni anlatım yollarıyla ilgili de olsa yalnızca buna indirgenecek bir sorun değil; esas anlatım biçimindeki köklü bir değişiklikle ilgilidir. Modernizm öncesi şiir aslen toplum diliyle konuşamaz. Şiirin modernizm ile ilişkisi bir bakıma şiir yazanın bireyleşmesinin tarihi olarak da algılanmaya açık duruyor. Üstelik bireyin kendisine yönelik iç mücadelesi de bu tarihin içinde oldukça fazla yer kaplıyor. Bunun gözde örneği şu mısralarda saklıdır: Kim gördü Alageyik i Ben gördüm özünü Badem tenli çatal çatal Dal dal olan boynuzunu KARDEŞLİK:225-226/2008 Kış geceleri mangal başında Sokulurdu koynumuza Alageyikle uyurduk Huyu çok benzerdi huyumuza Böyle başladı Algeyik in Yolculuk masalı Bir gün şafak sökmeden Gürgürbaba ya koştu Ateş üstünden Gözümle gördüm Kanatlanıp uçtu Şu şiirin güzleğine bakın, sanki bir ırmağın şakırtısı gibi akıp gidiyor. Doğrusu bu şiiri mercek altına koymak ve paçalara ayırtmak içimden gelmiyor. Yeşil ormanı kaplayan yoğun sis gibi, masallar diyarında, destanca bir çağrışıma takılan, dili çocuksal, şiir ritminde zıplayan çocukça yürekler, halkın konuştuğu diliyle, yani nasıl ve neyi yaşadığı ayrımında olan sıradan bir insan, Ala geyik le özdeşleşen ve mangal başında söylenen bir hikâye, bir destandır bu. İç ritim diye bizim nitelendirdiğimiz mekanizmaya balkırsa, hissedilmecesine suskun ve sessiz, sanki örülmüş ipekli iplerle onu yukarıya kaldırıyor ve oynatıyor. Belki de Irak Türk şiirinde en

güzel şiirlerde birisidir. Önünde saygıyla durup eğiliyoruz. Bu masalcı ve destancı anlayışa devam ediyor şair: Sararmış bir kitabenin Arasında kuruyan bir gül Yapraklarında tılsımlı çizgiler Her çizgi bir Sitâre Her çizgi bir Kerkük Ve Hümerya satırlara sıkışmış Harflerin ayağında prangalar Biliyorum Hümerya bir konuşsa Pir konuşacak Sitâre bir simge olarak karşısına Kerkük ü hem de aynı paralelde, eşdeğer anlamda hem de sembolcülüğün anlayışına yaklaşarak, oysa şiirin yazılış bakımında Türk şairi ve Sitâre adındaki şiir kitabın yazarı Dilâver Cebeci ye ithaf olmuştu ya da nazire olarak yazılmıştı bu şiir. Belki de şair şiirini yazarken bizim sarf ettiğimiz teori aklından bile geçirmemişti, asıl mesele onu daha önce düşünmemiş, elinden rest gele çıkmasıdır. Her şey mazide mi kaldı yoksa Şimdi orada Kerkük Sitâre siz Ve ben Burada Kerkük siz Birini alırken değerini elden bırakmıyor bu da sofilik şiirin özelliklerinden birisi sayılır, bazen de gerçeküstülüğe varabiliyor. Devam edelim Senin olsun püskülü dünya Senin olsun arabalar yatlarda Benim gözüm yok ki Çiftliklerde atlarda Dilediğin kadar gez toz İstersen denizlerde uyu Sarışın, kumral, esmer kızların Göbeklerinde iç hayat suyu Bu defa gerçekçi toplumcu anlayışına bu şiirde dönüyoruz, herhangi akımın hulasasını kullanmak bizim de hakkımızdı belki Sonuç: Modernizmle başlayan tarih, dünya edebiyatında derin bir iz bırakmıştı. Kötülük Çiçeklerin yayınlamasıyla dalga dalga bütün Avrupa kıtasına, yani bizim ileri gördüğümüz dünyaya yayılmıştı. Bir taşın durgun göle atıldığı gibi halkalar yaratmıştı, yani sanatta akımlar yaratmıştı. Yeni bir insan yaratmıştı, huzursuz, stres dolu bir hayat. Bunun yanında yeni icat, yeni keşiflerde bulmuştu. Bozulan dengeyi bulmak için yeni bir edebiyat yaratmıştı, adını da modernizm koymuştu. Türk şiirinde tarih Nazım Hikmetle yazlıyor, Garipçilerle günlük hayata varılıyor, Gerçekçi toplumcularla halkın diliyle konuşuyor, İkinci yenilikçilerle dünyanın saçmalığını keşfediliyor.irak Türk şiirinde tarih Salah Nevres ve Nesrin Erbil ile kaleme alınıyor, bizim bildiğimiz modern tarihi, yeni bir bakış acısı. Ardından ikinci kuşak şairleri dünya meydanına çıkıyorlar. Örneğin Nusret Merdan, Mehmet Ömer Kazancı, Kemal Beyatlı, Mustafa Ziya,, İsmet Özcan, Remzi Çavuş, Hazma Hamamcı ve diğerleri.şiirin içinde yeni alevler yakılıyor, dumanı göğü kaplıyor, yaşadıkları çağı yansıtmağa çalışıyorlar, Ama bizim seçtiğimiz yalnız beş şair olmuştu ( Salah Nevres, Nesrin Erbil, Nusret Merdan, Mehmet Ömer Kazancı ve Kemal Beyatlı ). Bunların şiirlerinde belki de modernizmi biz daha net görmüş ve eleştiri yağmuruna tutmuştuk. Bizim belirttiğimiz modernizm bir fikir değil, bir uygulama söz konusudur. Dünyayı yorumlamak değil değiştirmek söz konusudur. Bu beş şair belki de diğerleri modernizmi benimseyip uyguladıklarında bir sürü etki alanından geçmişlerdir, ister Arap modern şiirin etkisi olsun, isterse de Türk şiirinin etkisi olsun. Modernizm in sütünü yazılan şiirin göğsünden emmişlerdir. Şiir bir bebek olarak yıllar geçtikçe büyümüş, emekleyerek kendi ayağı üstünde durmuştur. Bazen başarıyı yakalamış, bazen de başarısız olmuştur, ama kazanan Irak Türk şiiri olmuştur.

Uğurlu Adım Senden Başlar Dr. Mehmet Merdan الحداثة Modernizm:* Kaynaklar: 1 Modernizmin Serüveni Hazırlayan : Enis Batur Y. K. Y İstanbul 2002 2 Türk Şiiri ve Modernizm Hasan Bülent Kahraman Agora yayınları İstanbul 2004 3 Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi 6 Irak ( Kerkük ) Türk Edebiyatı Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Kültür Bakanlığı Ankara 1997 Kaldır başını bir bak O düzenli bağlar Kimlerden kime kaldı Yüklü ağaçlar Alan talana uğradı Hiç tatmadığın barını Yaban sofralarda sıra sıra Hazan sardı bağları şimdi Kayboldu gülen yüzler Çoğaldı ağlayanlar Sürgün aldı bağban Senin gizli parmaklarının Aygın yapraklarda hala izi var Aksak mevsimler Sana gebe olan yarınları düşlüyor Kelebekler bile biliyor kim olduğunu Seni bekleyen kuş kovanı da Dile getirdi Yıllar boyunca kanama yolculuğun Kimi usanmadan yolunu gözler gündüz gece Kimi de kirpik çalmağa uğraşıyor Göz önünden kaybolmasın Efsanevi yüzün Kitaplarda şiir varsa O da sensin Goncaya güle güle can veren bülbül Yine de sen Biliyorum artık Derin yaralarının biri açıklansa Kaf dağı erir Tutlma basmadan gökyüzünü Al yanına hep beni Göğsümü demir kalkan Parmaklarımı ok Gözlerimi sönmez ışık Diye kullan Ben senim sen de biz Utku olsun savaşımız

Adnan Kasapoğlu Kardeşlik'e Konuştu: Şiirlerimin Çoğu Millidir Röportaj ve fotoğraf: Dilşat Terzi Türkmeneli'nin ayrılmaz bir parçası olan Erbil'in bağrından çok sayıda aydın, sanatçı, edebiyatçı ve kültür adamı çıkmıştır. Bu güzelim şehrimizin, Türkmen edebiyat ve kültür sürecine katkısı inkar edilmeyecek kadar büyüktür. Bu sayımızda çok değerli bir şairler görüştük. Kendisini, yazdığı şiirlerin çoğunun milli olduğu için "milli şair" olarak tanımlayan şairimiz Adnan Kasapoğlu'yu 1996'da tanıdım. Adnan Kasapoğlu, o dönemlerde Güvenli Bölge şartlarında Erbil'de kurulan Irak Türkmen Cephesi ve çatısı altındaki partiler tarafından düzenlenen şiir geceleri ve kültürel faaliyetlerde parlayan yıldızdı. Gür sesiyle milli ve heyecanlı şiirlerini seslendirerek herkesi coşturuyordu. Ama o gür sesi artık duymuyoruz. Çünkü şairimiz 2004'te geçirmiş olduğu beyin krizi nedeniyle hafızasını büyük ölçüde kaybetmiş durumda. Ne yazık ki konuşma ve ifade yeteneğini neredeyse yitiren şairimiz Adnan Kasapoğlu'yu evinde ziyaret ettim ve soruları yazılı olarak kendisine ilettim. Buna çok sevinen Kasapoğlu, cevabı yazılı olarak yol arkadaşı kardeşimiz Hüsam Hasret'ten yardım alarak hazırlayacağını söyledi ve sözünü tuttu. Çünkü Kasapoğlu'nun dediği gibi onu en iyi şekilde anlayan insan Hüsam Hasret'tir. Bana 2001 ve 2005'te yayınladığı "Gel" ve "Sitem" şiir kitaplarını hediye eden milli şairimiz Adnan Kasapoğlu'nun "Gel" adlı şiir kitabının arka kapağında şairler ilgili şu bilgiler yer alıyor: " 1952'de Kerkük'in Altunköprü bucağında doğdu. İlkokulu burada, ortaokulu Hille'de ticaret lisesini Erbil'de bitirdi. 1965'te çocuk tekerlemeleri uğraşlarıyla başladığı şiir çalışmalarımın ilk ürünü Kardeşlik Dergisi'nde yayınlandı. Çağdaş Türkmen edebiyatı hareketine ayak uydurup şiire önem verdiği anlaşılır. Yazdığı serbest ve hece şiirlerinde milli temalar, yurt ve toprak sevgisi, kardeşlik ve dostluk çağrıları ağır basar. Kimi zaman sevgi esintilerine de rastlandığı şiirlerini 1967 tarihinden itibaren Kardeşlik, Birlik Sesi ve Kerkük dergileri, Yurt, Türkmeneli ve Kardeşlik gazetelerinde yayınladı. Evli ve 6 çocuk babası olan şair Irak Edebiyatçı ve Yazrarlar Birliği ve Türkmen Kardeşlik Ocağı Erbil Kolu yönetim kurulu üyesidir. 1995'te kalp krizi geçirmesi nedeniyle bay-pas ameliyatı oldu. 2004'de geçirdiği beyin krizi nedeniyle uğradığı hafıza kaybı, şiir yazmasına engel oldu." -Eserleri nelerdir? İlki 2001'de basılan (Gel), ikincisi 2005'te basılan (Sitem) adlı iki esere imza attım. -Sitem adlı eserinizin önsözünde adeta biz Türkmenler'in bugünkü durumunun anatomisini yapıyorsunuz.? -Evet. Önsözde şunları yazıyorum: "Şair kalbimin, dinmeyen yanardağının öfkesi, iliğime kadar uzayan zulme karşı isyan ve insanlık dışı uygulamalara karşı tepkisidir. Sitem, dosta itap, düşmana nefret ve insafa çağrıdır. Sitem, bütün ulvi değerlerin kişisel çıkarlara dönüşmesine haykırıştır. Sitem, vatana ana, devlete baba diyen Türkmenlerin üveylik muamelesi görmesinin haksız olduğunu dile getiren bir mesajdır. Sitem, bir şairin insan olarak sezi ve duyularımın bütünleştiği bir noktadır. Sitem, bu bağlamda sitem etmeyecek duruma gelinceye

kadar sürüo giden davamdır benim. -Acaba şairimiz Türkmen edebiyatını takip edebiliyor mu? -Bu takip konusunu şöyle anlatayım; edebiyatta takip ettiğim sadece halk edebiyatıdır. Bu da şu yolla oluyor; Türkmeneli Televizyonu'nda Faruk Köprülü'nün sunduğu "Halk Edebiyatı" programını izliyorum. Türk ve Azerbaycan edebiyatını da görsel olarak izliyorum. Bunun yanı sıra dostlarım Hüsam Hasret, Dilşat Terzi ve Nurettin Musullu'nun bana getirdikleri kitap, dergi ve gazeteleri de kızım okuyarak onları takip edebiliyorum. -Kimden etkilendiniz? -Bir şair olarak elime geçen her şiiri okurum. Duygu yüklü olandan elbette ki etkilenirim. Ancak etkilendiğim şairler ise Nesrin Erbil ve Salan Nevres'tir. -Serbest şiirden mi hoşlanırsınız kafyeliden mi? -Şiir yazarak her iki ölçüyü kullanırdım. Bilindiği gibi şiirin ölçüsü şiirin ilhamına bağlıdır. Hangisi ile uygu olursa onunla yazıyordum. Bu konuda burada şair Osman Mazlum'un bir görüşünü sizinle paylaşmak istiyorum. Mazlum diyor ki; eğer her serbest şiir, şair Nesrin Erbil'in yazdığı serbest şiirler gibi olursa vezin ve kafiyeye ihtiyaç duyulmaz. -Şiir yazmak dışında nelerden hoşlanırsınız? - Hat ve resim çizmeyi ve piyeslerde oynamayı çok severim. -Eserlerinizi neden bu kadar geç basmayı düşündünüz? -Bu benim kanaattimdir. Eğer hasta olmasaydım eserlerimi bugün bile basmazdım. -Hoyratla ilginiz nasıldır? -Hoyrata eğer sadece vezin ve kafiye olarak bakarsam, belki bir oturumda onlarca hoyrat yazarım. Ama o hoyratlar içerik bakımından istenilen düzeyde olmaz. Bundan dolayıdır ki her zaman iyi hoyrat yazmaya uğraşırım. Bunun için yazdığım hoyratlar az ve uzdur. -Beğendiğiniz şairler kimlerdir? -Beğendiğim şairler şunlardır; Nesrin Erbil, Salah Nevres, Mehmet Ömer Kazancı, merhum Seyfettin Biravcı, Cuma Kasapoğlu ve Hüsam Hasret. -Yayınlanmamış şiirleriniz var mı? -Elbette ki vardır, ancak bugün için yayınlanmaya elverişli değilller. -Türkçenizi geliştirmekteki etkenler nelerdir? - Türkçemin gelişmesinde Kerkük Televizyonu'nda spikerlik yaptığım döneme borçluyum. Bu dönem Erbil'im Yüreğinde gayret, arzunda hırs var Geceye yenilme, uyan Erbil'im Üstünde sert balyoz, altında örs var Başın öne eğme dayan Erbil'im Asıl uygarlığın özü var sende Ellerin tamahı, gözü var sende Yara var, acı var, sızı var sende Düşmanındır sana kıyan Erbil'im Mahpus eli bağlı, hür gardiyandır Ömür geçen gündür, sır gardiyandır Bir acımaz cellat, bir gardiyandır Sana gün saydıran, sayan Erbil'im Kader mi topladı yurdu başına? Musallat etti aç kurdu başına Herkes acımadan vurdu başına Olmadı sesini duyan Erbil'im Minare bir kule, kalen bir dağdır Tabanın sağlamdır, temelin sağdır İster ateş püskür, ister gül yağdır Bezmez seni seven sayan Erbil'im Türkçemi geliştirmem bakımından benim için çok faydalı bir dönem olmuştu. Burada gerek dil alanında olsun gerekse çeviri alanında olsun büyük tecrübeler kazandım. Şunu da unutmamak lazımdır ki; o dönemlerde televizyonda spikerlik yapan sayın Abdülaziz Semin Bayatlı bu konuda bana çok yardım ve desteği dokunmuştu. Aynı zamanda 1993-1996 yılları arasında Türk Kızılay ı ile çalıştığım üç yıllık süre zarfı, Türkçemin daha da gelişmesi ve ilerlemesinde büyük tesiri olmuştur.

: -Kardeşlik Dergisi'ni nasıl değerlendiriyorsunuz? -Kardeşlik, şairlerin milli kültürünü yoğuran ve bir milleti oluşturan bireylerin kaynaşmasında, gönül ve düşünce birliği içinde el ele vermesinde, ortak ülkü odağında toplanmasında büyük bir rol oynayan bir dergimizdir. AdnanKasapoğlu nun şiirinden bir örnek daha Ben Türkmensiz edemem SEYYAH BULUTLAR Dr. Nedim UÇAR Gökyüzünde seyyah olan bulutlar Yavaş gidin peşinizden geleyim Vatanımın üzerinden geçerken Yağmur olup toprağına çileyim Hüzünlendim yalnızlığım artıyor Göz yaşlarım hislerimi örtüyor Yanık sesim karanlığı yırtıyor Efkarımdan hangi dağı deleyim Dolunayla gecelerin koynunda Sevda yükü ağırlaşır boynunda Ayrılığın mürekkebi aynımda Tanrım böyle yazmış nasıl sileyim At sırtında destan yazan soyum var Obam, tarlam, memleketim, köyüm var Acısında, sevincinde payım var Ben topraksız, ben vatansız edemem Birlik olup güçlenirsek dağ gibi Dava yaşar, dava büyür çığ gibi Delikanlı, genç yetişir tığ gibi Genç kuşaksız, gür tabansız edemem Bir gönül, bir el olursak işte biz Donamayız karda, kara kışta biz Kül olmayız yakılsak ateşte biz Özverisiz, koç kurbansız edemem Nefes gibi varlığına muhtacım Kuvvetine, birliğine muhtacım Bolluğuna, gürlüğüne muhtacım Ben hoyratsız, ben Türkmensiz edemem Yıllar var ki nazlı yarım hastedir Gözü yolda kulakları sestedir Bu sitemim gönül almaz dostadır Dar günümde düşmanımı bileyim Gül mevsimi karanfiller kurudu Resimleri duvarlarda çürüdü Yollarımı kara duman bürüdü Gücüm yetmez gurbet elde kalayım. Yine mevsim son bahara dönüyor İçimdeki kor alevler sönüyor Dokunmayın ciğerlerim kanıyor Nedimiyim adan gibi öleyim. * Kaynak:Erciyes: Aylık Fikir ve Sanat Dergisi: Yıl:30, Sayı:359, Kasım 2007

Türkman Adlandırılan Azərbaycanlılar توركمان آدلاندیریلان آزربایجانلیلار İraq Azərbaycanlıları: tarixi həqiqətlər və bugünkü reallıq Özel yazı Zaur Əliyev* Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyasının Fəlsəfə və Siyasi-Hüquqi Tədqiqatlar İnstitutunun elmi işçisi ABŞ-ın rəhbərlik etdiyi koalisiyanın İraqda apardıqları və artıq sona çatmaqda olan hərbi əməliyyatlar bütün dünyanın, eləcə də Azərbaycan'ın, ölkə ictimaiyyətinin diqqət mərkəzindədir. Bizi əsas narahat edən İraqdakı "Təgə- Türkman" kimi tanınan Azərbaycanlıların, Türklərin taleyidir. İraqda məskunlaşmasının 1400 illik tarixi olan soydaşlarımız barədə son zamanlar mətbuatda və cəmiyyətdə tez-tez səslənən yanlış mə'lumatlar ciddi təəccüb və təəssüf doğurur. Bu cür yanlışlıqlara aydınlıq gətirmək üçün oxuculara İraq Azərbaycanlılarının, Kərkük Türklərinin tarixi və hazırkı durumu barədə 1986-cı ildə Danimarka'da tə'sis olunan İraq Türkmanları Kültür Dərnəyi və Avropa'da yaşayan İraq Azərbaycanlılarının köməyi ilə aşağıdakı məqaləni təqdim edirəm. Yazıda filologiya elmləri doktoru Q. Paşayev'in və tədqiqatçı-jurnalist F. Rəhmanzadə'nin kitablarından da istifadə olunub. Antik coğrafiyada Mesopotomiya adlanan ərazi VII əsrdə Ərəblərin nəzarətinə keçdikdən sonra İraq adlandırıldı. Mühüm geosiyasi və iqtisadi mövqeyə malik olan İraq əhalisinin 91-95%-ni Müsəlmanlar təşkil edir ki, bunun da 20%-i Türkman adlandırılan Azərbaycanlılardır. İraq'da yaşayan soydaşlarımız özlərini və bizi Türkman adlandırırlar. Elmi ədəbiyyatda "Türkman" etnoniminin "Tərəkəmə" sözünün cəmi olan "Tərəkəmun"-dan meydana gəlməsini, bə'zilərində isə "Türkmanənd" biçimində işlənməsinə rast gələ bilərik ki, bu da "Türkəbənzər" deməkdir. Ərəb mənbələrində Türkmanların Türkmənistan, Əfqanıstan və İran'da yaşamış Türkmən tayfası olduğu qeyd olunur. Bununla tarixi faktları təhrif edən Ərəb mənbələri kökündən yanılırlar. "Əsl Türk, ulu Türk" mə'nasını verən Türkmanlar barəsində İslam Ensiklopediyasında deyilir: "İraq Türkmanları, yə'ni Oğuzcanın Azəri Türkcəsini qonuşan Türklər". Bə'zən Türk mənbələri Türkmanların Osmanlı Türklərinin bir qolu olduğu barədə fikir söyləyirlər, oxşarlıq kimi Türkmanların dilində Osmanlı Türklərinin leksikonuna məxsus sözlərin olmasını göstərirlər. Düzdür, bu fikirdə bə'zi həqiqətlər var, lakin Türkman yazı dilində Osmanlı Türkcəsinin elementləri özünü göstərməsinə baxmayaraq, xalq dilinə olan nüfuzu qüvvətli olmayıb. Bə'zi xırda-para fərqləri nəzərə almasaq, İraq Türkmanlarının ləhcəsi Azərbaycan dilindən fərqlənmir. Onlarla söhbət zamanı bunun əyani şahidi olmaq olar. Bütün faktlar, dil, ənənə, musiqi, folklor, mətbəx, inanc və digər eynilik Türkmanların məhz Azərbaycan Türkləri olmasını təsdiq edir. İraqda Azərbaycanlılar ölkənin şimalında - əsasən Kərkük vilayətində: Kərkük şəhəri, Tuz Xurmatu, Altun körpü, Təzə Xurmatu Daquq, Badava, Bəşir, Böyük hasar, Biləvə, Qarabulaq, Qızılyar, İftixar, Yayçı, Yarvərli, Yengicə, Köküz, Gümbədlər, Leylan, Ömər Məndən, Tərcil, Tisin, Toxmaqlı, Türgələn, Çardaxlı kəndlərində, Kifri, Tərətəppə, Əbud, Birəvçulu, Bostamlı, Talxanlu, Qaranaz, Ənbuhəsən, Ənbusabah, Əmirli, Əski Kifri, Yeşiltəpə, Kəhriz, Kinkirban, Kötəburun, Laqum, Məftun, Para-para, Pirvaz, Pirəhməd, Səyyad, Süleyman bək, Tel Mənzil, Üçtəpə, Xasadarlı, Hasarlı, Hələvə, Cabbarlı, Şirvanə kimi şəhər və qəsəbələrdə məskən salıblar. Bundan başqa, Diyalə vilayətində, Şahraban, Dəlli Abbas, Məndəli, Qarağan, Qızlarbat, Qızılca, Mənzəriyyə, həmçinin Ərbil, Mosul, Bağdad, Samirə kimi iri şəhərlərdə də yaşayırlar. İraqda Azərbaycan Türklərinin məskunlaşması eramızın VII əsrinə təsadüf edir. İlk zamanlar əsgəri bir heyət olaraq Bağdadda xidmət edən Azərbaycanlılar sonradan ciddi nüfuz qazanıblar və həmişəlik burada yaşamalı olublar. Xüsusilə də, xəlifə Mötəsim öz ətrafına xeyli Azərbaycan Türkü toplamışdı. Onun bu hərəkətinə qarşı Ərəblər arasında yaranan e'tiraz və qalxa biləcək mübarizə dalğasından qorunmaq məqsədilə Bağdaddan 120 kilometrlikdə yerləşən Samarra - "Surra man raa" şəhərini saldıran Mötəsim paytaxtı oraya köçürür. Beləliklə, İraqda Azərbaycanlıların və digər Türk xalqlarının ilk böyük koloniyası yaradılır. Xilafətin Səlcuq Türklərinin nüfuzu altına keçməsindən sonra soydaşlarımızın siyasi, hüquqi və mədəni inkişafı dirçəldi. Mosul (1127-1228), Ərbil (1144-1232) Atabəylikləri yarandı, xüsusilə, şimal əyalətlərindən İraqa köçürülən Türklərin durumu yaxşılaşdı. Tədricən Bağdad və onun ətrafında yerləşən ərazilər Azərbaycan Türklərinin nəzarətinə keçdi.

Cəlayirilər, Qaraqoyunlular, Ağqoyunlular, Səfəvilər dövründə İraq Azərbaycanlıları bütün sahələrdə yüksək dövlət postlarında təmsil olunurdular. Azərbaycanlıların elm, ədəbiyyat, me'marlıq, musiqi sahəsində uğurları artmağa başladı. Azərbaycan Türkcəsi Fars və Ərəb dilləri kimi üstün mövqe qazandı. Qaraqoyunluların hakimiyyəti illərində Türk dili dövlət səviyyəsində nüfuz qazandıqdan sonra mədrəsələrdə ana dilimizdə tədrisə başlandı. Azərbaycanlılar Bağdad ətrafı ərazilərdə sıx-sıx məskunlaşıb, bə'zi yerlərdə sayca Ərəblərdən üstün olmaqla, doğma mədəniyyəti, musiqi və ədəbiyyatı, ənənələri təbliğ edirdilər. Burada yerləşən dini ziyarətgahlara, ticari məqsədlə İraq'a edilən səfərlər Azərbaycan Türkləri üçün çox rahat və sərbəst idi. Osmanlı imperiyasının qüvvətlənməsi, yeni ərazilər əldə etmək iddiası 1514-cü ilin məşhur Çaldıran vuruşmasından sonra İraq'ın bu dövlətin nəzarətinə keçməsinə şərait yaratdı. Şah Abbas'ın dövründə qısa müddətə geri qaytarılan İraq Sultan VI Murad tərəfindən yenidən Osmanlı imperiyasının tabe'liyinə keçirildi. Osmanlı dönəmində İraq'a Anadolu'dan Türk ailələri köçürülməyə başladı. XVIII əsrin əvvəllərində isə Qarabağ Xanı Pənahəli Xan bu ərazidən əvvəllər İraq'a köçürülmüş elatları geri qaytarmağa cəhd göstərdi. I Dünya Müharibəsinə qədər Osmanlı imperiyasının tabe'liyində qalan İraq'da soydaşlarımızın hüquqları, mövqeyi İngilislər tərəfindən qismən də olsa qorunurdu. 1920-ci ildə onların tə'sirilə qurulan İraq hökumətində bir Kərkük Azərbaycanlısı nazir postuna təyin olundu. 1922-ci ildə İraq-İngiltərə sazişinin 3-cü maddəsinə görə, Azərbaycanlılar ana dilində tədris almaq hüququ əldə etdilər. Lakin onlara verilən hüquqlar sonradan İraq hökuməti tərəfindən kobud şəkildə pozuldu. -1958ci ildə İraq'da respublika qurulmasında yaxından iştirak edən Azərbaycan Türkləri ilk illər müəyyən hüquqlar əldə etdikdən sonra 1959-cu ilin 1 fevralında Bağdad'da Azərbaycan dilində radyio açıldı. 1960-cı ildə Bağdad'da Türkmən Qardaşlıq Kulubu (sonradan Ocaq oldu) yaradıldı. İraq Azərbaycanlılarının iradəsilə təşkil olunan kulub onların rəsmi nümayəndəliyi kimi sosiyal-mədəni sahədə fəaliyyət göstərməyə başladı. 1961-ci ildə "Qardaşlıq" jurnalının nəşrə başlaması kulubun ilk mühüm işlərindən idi. İraq Azərbaycanlılarının tarixini, yaşam tərzini, dünya baxışlarını əks etdirən jurnal 156 saylı 1977-ci il 6 fevral tarixli qərarla BƏ'S partiyasının nəzarətinə keçdikdən sonra nüfuzunu itirdi. 1968-ci il 17 iyun inqilabından sonra İraq Azərbaycanlılarına ana dillərində təhsil almaq, doğma dildə jurnal, qəzet nəşr etmək, Kərkük televiziya və radiyosunda verilişlər açmaq və'dləri verildi. Lakin BƏ'S partiyası hakimiyyətdə möhkəmləndikdən sonra 1971-ci ildən başlayaraq, "Bağdad'dan Kərkük'ədək hamı Ərəbləşməlidir" siyasəti yeridilməyə başlandı. Rəsmi olaraq verilən hüquq və və'dlərin çox hissəsi həyata keçmədi. Buna e'tiraz edən Azərbaycanlı tələbələr, ziyalılar həbs olundular, cəzalandırıldılar. İraq Azərbaycanlılarının asimlyasiya olunması prosesi sür'ətləndirildi. Onların malik olduqları torpaq sahələri, mülklər müxtəlif bəhanələrlə, zorla əllərindən alındı. Azərbaycanlılar, xiristian, Ərəb və Kürdlərdən fərqli olaraq, seçkilər zamanı öz namizədliklərini irəli sürə bilməzdilər. Azərbaycan dili Ərəb dilinin ağır tə'siri altına düşdü. Doğma dildə təhsil almaq hüquqlarını itirən soydaşlarımıza hərb, polis sistemində işləmək, bu yöndə təhsil almaq qadağan olundu. Kərkük və digər ərazilərin adları Ərəbləşdirildi. Əl-Tammim adı verilən Kərkük'də soydaşlarımız ciddi şəkildə sıxışdırıldılar. Tuz Xurmatu və Kifri kimi Azərbaycanlıların çoxlu sayda yaşadıqları ərazilər Ərəb vilayətlərinə birləşdirildi. Neftlə zəngin torpaqlarda yaşayan Azərbaycanlılar zorla ucqar Ərəb kənd və qəsəbələrinə köçürüldülər. Azərbaycan məktəbləri bağlandı. Bu dildə rəsmi dairələrdə danışmaq qadağan edildi. 7 yaşından sonra Ərəb düşərgələrinə aparılan Azərbaycanlı uşaqlara ərəb dili, mədəniyyəti və ideologiyası öyrədilirdi. Ərəb oğlanlarının Azərbaycanlı qızlarla evləndirməyə həvəsləndirmək üçün hökumət belə gənclərə böyük miqdarda pul vəd edirdi. Cənubdan yüzlərlə Ərəb ailəsi soydaşlarımızın yaşadıqları ərazilərə köçürülərək geniş səlahiyyət və imkanlar qazanırdılar. Azərbaycanlıların alqı-satqı hüquqları əllərindən alındı. 1980-cı ildən sonra soydaşlarımız torpaq, ev, dükan satın ala bilməzdilər. Şəxsiyyət vəsiqəsi alarkən Azərbaycanlıların milliyyəti zorla dəyişdirilirdi, onlar Ərəb və Kürd millətindən olduqlarını yazmağa vadar edilirdilər. Dövlət işlərində Azərbaycanlılar çalışa bilməzdilər. Soydaşlarımıza məxsus tarixi mədəniyyət abidələri dağıdılırdı. Məsələn, Kərkükdəki Daş körpü, Kərkük qalası uçurduldu. Azərbaycanlılar zorla kürd və ərəblərin çox olduqları bölgələrə sürgün edilirdilər. Ərəb bölgələrinə köçənlər ev əşyalarını götürə bilərdilər. Lakin Kürdlərin ərazisinə köçənlər üst paltarlarından başqa heç nə apara bilməzdilər. Bu cür haqsızlıqlara dözməyən yüzlərlə soydaşımız Danimarka, İsveç, Türkiyə və digər Avropa ölkələrinə mühacirət etməyə məcbur oldu. Nüfuzlu, cəmiyyətdə mövqe qazanan Azərbaycanlılar həbs edilir, gözdən salınırdılar. Səddam Hüseyn'in hakimiyyəti illərində İraqdakı soydaşlarımızın durumu daha da pisləşdi. Təzyiqlər yolu ilə Azərbaycanlıların qonşu ölkələrə köçməsini gücləndirən Səddam Hüseyn rejimi boş qalan ərazilərdə

Kürdləri və Ərəbləri yerləşdirirdi. 8 illik müharibə illərində qardaşı qardaşa silah qaldırmağa vadar edən İraq və İran rejimlərinin amansız, mənfur siyasətinin qurbanları əsasən hər iki ölkədə yaşayan və hər iki səngərdə vuruşan Azərbaycan Türkləri idi.müharibədən sonra Azərbaycanlıların öz hüquqları uğrunda başladıqları hər bir çıxış xüsusi qəddarlıqla yatırılırdı. İraq rəsmiləri Azərbaycanlıların sayını qəsdən azaldır, onların 500 min olması barədə açıqlamalar verirdilər. Amma əslində bu ölkədə 2-2,5 milyon arası saya malik olan soydaşlarımızın 1990-cı ilin İraq konstitusiyasında adları belə, çəkilmir. Konstitusiyada "İraq xalqı yalnız Ərəb və Kürdlərdən ibarətdir" bəndini qeyd etməklə insan hüquqlarını kobudcasına pozan, beynəlxalq hüquq normalarını tapdayan Səddam Hüseyn'in rejimi, aydındır ki, soydaşlarımızı bu iki xalqın içərisində "əritməyə" çalışıb. Ərəblərdən sonra İraqda ikinci böyük xalq olan soydaşlarımız dili, mədəniyyəti son günlərədək sərt şəkildə sıxışdırılmaqda, folklor abidələri, ənənələri, mətbəxi, milli varlığı yox edilməkdədir. Soydaşlarımızın kütləvi informasiya vasitələrinə çıxışı yox dərəcəsindədir. Hazırda İraq Azərbaycanlıları ölkə daxilində və kənarda müxtəlif birliklər quraraq öz sosial-mədəni hüquqlarını bərpa edilməsinə çalışırlar. Bu sırada İraq Milli Azadlıq Hərəkatı, Şimali İraq Türkmən Cəbhəsi, Türkmən Milli Cəbhəsi, İraq Milli Türkmən Partiyası, Türkmən Bağımsızlar Partiyası, Qardaşlıq Ocağı, İraq Türkmənlərinin Kültür Dərnəyi, İraq Türklərinin Kültür və Yardımlaşma Dərnəyi, Avropa Türkmən Dərnəyi, Türkmən Eli Gənclik və Öyrənci Birliyi, Türk Milli Vəqfi, Kərkük Vəqfi kimi qurumlar var. Bu təşkilatlar İraqda başlanan hərbi əməliyyatlar zamanı burada yaşayan soydaşlarımızın zərər görməməsi və tarixi abidələrimizin qorunması üçün müəyyən işlər görüblər, müvafiq dairələrə müraciətlər ediblər. İraqda dini məscidlər, Həzrət Əli, İmam Hüseyn, Həzrət Abbas kimi müqəddəs şəxsiyyətlərlə yanaşı, dahi Füzuli'nin də qəbri, məqbərəsi yerləşir. Bundan başqa, tarixi abidələr, saraylar, tikililərin qorunub saxlanılması, döyüşlər zamanı dağılmaması ehtimalı da güclüdür. Bütün bu tarixi və mədəni varlığımızı qorumaq vəzifəsi isə İraqda və bütün dünyada yaşayan soydaşlarımızın çiyninə düşür. İraqda 1400 illik tarixə malik olan Azərbaycanlılar tarixin müxtəlif dövrlərində bütün çətinliklərə baxmayaraq, öz milli kimliklərini, mənəviyyatını, ana dilini unutmayıb, ulu babalardan qalan, misilsiz dəyərə malik ənənələri nəsildən-nəsilə ötürərək bu günümüzə çatdırıblar. Bizim isə bu gün öhdəmizə düşən vəzifə qanbir-canbir qardaşlarımızın taleyinə biganə qalmamaqdır *Not: Azerbaycanlı yazar Zuar Aliyev in özel olarak Kardeşlik dergisine gönderdiği bu yazıyı olduğu gibi Azerbaycan da kullanılan Latin harfleriyle yayımladığımızı okurlarımıza duyururken, yazıda geçen kimi düşüncelerine de katılmadığımızda bildirmek isteriz. ** Zuar Aliyev: Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyasının Fəlsəfə və Siyasi-Hüquqi Tədqiqatlar İnstitutunun "Politologiya" şöbəsinin elmi işçsi, Azərbaycan Dillər Universitetinin "Beynəlxalq münasibətlər" kafedrasının müəllimi, Diaspor: İnformasiya və Düşüncə Qrupunun sədri. Basılmış kitapları: 1-Beynəlxalq münasibətlərdə diasporların rolu. Bakı, Nurlan, 2001. 150 s. 2-Dünya diasporları. Bakı, Qismət, 2005. 349 s. 3-Diaspor- Izahlı sözlük və məlumat kitabı.bakı, Yurd,2007,376 s. HORYATLAR TÜRKEŞ MEHMET TUZLU Turkeshtuzlu1000@yahoo.com Keşke gedim Gelmişem keşke gedim Ehtettim seni alsam Beş kazan keşkek edim ********* Gögerçinim darçını Taramadım saçını Horuzu çox olanın Sebbehi geç açılı ********* Beyaz gir xoş çixesen İçme serxoş çixesen Bir gün olu dünyadan Etegi boş çixesen ********* Karşımda öger meni Ensemnen söger meni Billem eline düşsem Havanda döger meni ********* Nenem dedi beg oğlum Ezildi yürek oğlum Ne kimsenin gevlin kır Ne kimseye deg oğlum Ne zalım ol zulmelyle Ne yada baş eg oğlum Ne dostuvi ele ver Ne düşmanıy ög oğlum Ne alem seni sögsin Ne alemi sög oğlum ********* Bu menim susan gevlim gam yelden esen gevlim ezildi naz çekmeğden xer şere küsen gevlim

Irak Türkmen Edebiyatında Aruz, Hece ve Serbest Ölçüleri Dr. Sabah Abdullah Kerküklü Oğuz boyundan olan yüzlerce yıl önce Irak'ta yerleşip yaşayan Irak Türkmenleri Osmanlı döneminden sonra Arapça ve Farsçadan karışık bir edebiyat dilini benimsemiştir. Bu ağız ile divan edebiyatı olarak bilinen yüzlerce Türkmen şairi şiirini yazmıştır; ne yazık ki bu yazılanlar kitap haline getirilmemiştir. Bizler için atalar kalıtı olan bir kaç eski şiir kitaplarından başka bir şey kalmamıştır.1958 yılından sonra yerli ağızla edebiyatçılarımız ürünlerini vermeye yöneldiler, hece ölçüsünde şiir yazmaya başladılar, yanısıra öykü ve düz yazıda sadeleşme yoluna gidildi. 1970 yılında devrik rejim tarafından tanınan kültür hakları çerçevesinde Türkmen kültür müdürlüğü, Basın kurumu tarafından haftalık Türkmence gazetenin yayınlanması Türkmen edebiyatçılar birliğinin kurulması ve bu kuruluşlara bağlı yayın organlarının yer alması Türkmen kültürünün ayakta durmasına öncülük olmuştur. Yurt gazetesi, birlik sesi ve daha sonra adı Türkmen yazarı olan dergi ve kültür müdürlüğünün Türkmen şair ve yazarlarının Türkmen kültürüne özge yapıtların basılması kültür ve edebiyatımızda görülen boşluğu doldurmuştur. Irak Türkmen şiirinin yazılmış yöntemini uç kategoriye ayırmak mümkündür: - 1-Aruz yazan klasik şairler. 2-Hece ölçüsünde yazanlar. 3-Serbest yazanlar. Aruz şiiri edebiyatımızda hala devamlılığını sürdürmektedir ama eskiye oranla Arap ve Farsça sözcükler yerine Türkçe sözcükler yerini almaya başladı. Yarlıganmış şair Osman Mazlüm (talihim) adlı şiirinde Arapça ve Farsça sözcükler Türkçe sözcüğünün üç mislidir, örneğin: - Safhayyı bahtım açarsam Leyilden sevda çıkar Hasili ömrü baharım ah ve vavayla çıkar İrtiyah kalbi bimar için nurgünü Hangi bir gülzara gitsem bir kur sahra çıkar Aynı ölçüde çağdaş Türkmen şairlerinden Abdulaziz Semin Beyatlı (Yurt Şehidi) başlığı şiirinde çok temiz öz Türkçe sözcüklere önemle yer verdiği görülür: - Çöktü siyah bulutlar her taraf duman şehit Coştu denizde sular patladı Liman şehit Kasırgalar güçlendi deprendi gökten şehit Çirkin eller yurduna uzandı şehit Bu değişme yalnız şiirde sadelik değil, zengin hayal, ahenkli yöntem, halkın ruhunu okşayan toplumu geri koyan temelsiz savları yıkmak, millet sevgisi, kurtuluş anlamlı sözcükler toplumun kalkınmasına önem vermektir. Zanetme dünyaya biz şad ve şana gelmişiz Alçak toprak temeli boş bir hane gelmişiz İki kapısı açıksa arasında yol uzak Tabanla döğülmeyen yol umana gelmişiz 1958 yıllarından sonra yazılmaya başlayan hece tartısında şiirler Türkmen şiiri için bir dönüşüm noktası olmuştur. Dr. Fazıl Mehdi Bayat Irak Türkmen edebiyatı kitabında bunun için şöyle bir açıklamada bulunmuştur: - "... Divan şiirinin çağımıza uymamasına ve halkın ruhunu okşamamasına bir karşılık olarak ortaya çıkmıştır.". Hece şiiri 1970 dek klasik şiirle birlikte devam etmiştir; çünkü, o dönemin şairleri, Mehmet İzzet Hattat, Hasan Görem, Esat Naip, Reşit Kazım, Felekoğlu, Reşit Ali Dakuklu hece ölçüsünde şiirin yazmalarına karşın klasik şiirin etkisinden uzak kala bilmemişlerdir. Bunlardan sonraki şairler (Salah Nevres, Rıza Çolakoğlu, Recep Ali, Haşım Aksu, Mehmet Ömer kazancı) hece tartısı şiire devam etmektedir. Hece tartısının büyük bölümünü oluşturan Irak Türkmen şiirinde halk şiiri olmuştur. Yerli ağızla yazılan destan biçmini olmuştur.

Üçüncü bölüm ise serbest şiir modeli ortaya çıktı. Serbest şiir Türk şiirinde daha önce uzun bir süreci olmasına karşın Irak Türkleri arasında serbest şiir 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra ortaya çıktığı görülür. Abdulhalık Beyatlı, Nesrin Erbil, Salah Nevresi, Kahtan Hürmüzlü ve başkaları bu yönde büyük adımlar atarak başarılara varmışlardır. Tebrizli şair Mehmet Şehriyarın (Haydar Baba destanı) edebiyat çevresinde büyük yankılar uyandırması yanında Irak Türkmen şairlerinden bir kaç şair Şehriyarın şiirine nazira olarak yazmışlardır. Şair Hüseyin Ali Mübarek (67) beşlikten oluşan (Tuzhurmatu Destanını) yazmıştır. Tuzhurmatu gün yuxudan kaxanda (Mersi Ali) üzerinnen baxanda Atın seller gümüş suya axanda Hayran olur kibar husnun görenler Cevap alır çok güzellik soranlar Aynı yıl Gürgürbaba ateşinden ilham alan şair İsmail Serttürkmen (101) beşlikten oluşan gürgür baba destanını yazmıştır. Gürgür baba ağır başlı olaydıv Kocalaydıv çoxta yaşlı olaydıv Kalem kimin mermer taşlı olaydıv Bir kırsaydıv düşmanların başını Bozardıv her hainin işini Dr. Sabah Abdullah Kerküklü'nün de yazdığı ve (205) beşlikten oluşan (vatan) destanı Türkmen kültür müdürlüğü tarafından 1988 yılında basılmıştır. Örnek Kutsal yurdum bu gönüldür taş değil Gözden akan kan suyudur yaş değil Kimler demiş aşkımız ateş değil Gürgür baba nigar yanar ahımdan Nefti coşar gönüldeki şahımdan Bunun yanında başka şairlerimiz de destanlar yazmıştır, Mehmet Mehdi Bayat, Sabır Demirci, Hasan Kevser ve Hidır Kahyag, Rıza Çolakoğlu, Selahattin Nacioğlu v.s. yazımı burada bağlarken Türkmen kültürü ve edebiyatının gelişmesi uğrunda emekleri geçen herkese sevgiler. Kerkük Nevres Reşit Dakuklu Üzülme Kerkük'üm, hele biz varız Ölünceye kadar, biz sana yarız Türkmeniz, şanlıyız, temiz insanız Türkmeniz, soyumuz, oğuzla ilhan Dilimiz Türkçedir, kitabımız Kura'n Üzülme Kerkük'üm şanımız yüce Dönmeriz sevginden ömür boyunca Düşmanlar tanırlar bizi iyice Türkmeniz, soyumuz oğuzlar ilhan Dilimiz Türkçedir, kitabımız Kura'n Üzülme Kerkük'üm, sanma güç yoktur Güçlüdür bu halkın, imanımız çoktur Bu muhabbet şan, yada tir oktur Türkmeniz, soyumuz oğuzlar ilhan Dilimiz Türkçedir, kitabımız Kura'n Üzülme Kerkük'üm, bu şan bizimdir Kahraman milletten devran bizimdir Gelecekte gün zaman bizimdir Türkmeniz, soyumuz oğuzlar ilhan Dilimiz Türkçedir, kitabımız Kura'n Üzülme Kerkük'üm, ağuşunu aç Topla gençlerini, göstersin amaç Korkutmaz bizleri, top, tüfek, kırbaç Türkmeniz, soyumuz oğuzlar ilhan Dilimiz Türkçedir, kitabımız Kura'n Üzülme kerkük'üm, millet uyaktır Gündüz iş birlikte, gece sayaktır Bütün Türkmeneli sana dayaktır Türkmeniz, soyumuz oğuzlar ilhan Dilimiz Türkçedir, kitabımız Kura'n Üzülme Kerkük'üm durma karşı Bu karanlık bulut döner dolaşı Gün gelir sönecek gönül ateşi Türkmeniz, soyumuz oğuzlar ilhan Dilimiz Türkçedir, kitabımız Kura'n

Çağdaş Türkmen Edebiyatında İzzettin Abdi Bayatlı nın Yeri 1.İzzettin Abdi Bayatlı nın hayatı: Ahmet Ferman Yolcu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü/ Bağdat Üniversitesi Bayat aşiretine mensup olan rahmetli şairimiz İzzettin Abdi Bayatlı, duygusal edebi ürünleri aracılığıyla Türkmen edebiyatı semasında görkemli bir yıldızı olarak parmakla gösterilen bir edebiyatçı Kimliğini taşımaktadır.1922 yılında Kerkük te Beyler mahallesinde doğan bayatlı, kimi zaman yazmış olduğu Şiirlerinde ( Bayat ) lı takma adını kullanmıştır (1).Daha önceden edebi ürünlerinde göze çarpmayan şairin takma adını ancak 30.12.1958 yılında ( Beşir ) gazetesinde yayımladığı Yahya Kemal Bayatlıya (2), adlı manzumesinde ilk kez olarak saptanmıştır. Daha Çocuk yaşlarında iken hocaya (Mollaya) gönderilen Bayatlı,1937 de ilk okul 1941 de de orta okulu tamamladı. 1943 te, lisenin son sınıfında iken, Bağdat'ta Öğretmen okuluna girdi (3).Buradan 1946 yılında mezun oldu. Kerkük te öğretmen olarak tayın edildi. Öğretmenlik mesleğinden emekli olarak ayrılmadan önce meslek hayatının uzun yıllarını, öğretmen ve okul müdürü olarak harcanmıştır (4). 26 yıl öğretmen ve müdür olarak, çeşitli okullarda görev yaptı. 1973 yılında emekliye ayrıldı. İzzettin Abdi Bayatlı Irak Türkmen edebiyatının son devir güçlü temsilcilerindendir şöhreti ne yazık ki mahalli sınırları aşamayan Abdi, dilinin sadeliği, türk edebiyatı hakkındaki engin kültürü ve şiirinin sağlam yapısı ile Kerkük şairlerinin yaşayan ustalarından sayılır. Rafine şiirler veren şairimiz Bayatlı yazdığı hoyrat dörtlüklerinde de başarı göstermiştir (5). ağır başlı bir kişiliği olmakla beraber Irak Türkmen edebiyatında önemli yeri olanlardan biridir. İzzettin Abdi Bayatlı, hayatı boyunca çekmiş olduğu çileleri bir bant yoluyla anlatmıştı çekmişim hakkında size bilgi vermek istiyorum, hayatım spor yapmakla geçti. Orta okulu bitirinceye kadar çok yoruldum. Bu sürede sporun çeşitli dallarında bir çok ödüller aldım. Koşu, yüksek atlama ve uzun atlamada başarılar kazandım.milli futbol takımı ve öğrenciler birliğinden seçildim, ama buna bedel sağlılığımı vermiştim. Yani (1945 1946) yıllarında mezun olunca çok ağır bir hastalıkla karşı karşıya kaldım. Beş - altı ay içerisinde öğretmenlik yaptım ve bu hastalıktan dolayı yatakta kalma mecburiyeti içinde oldum. Yurt dışına gönderildim. O zaman ümitsiz bir gidiş oldu, herkes de bir daha dönmeyeceği kaygısı var idi. Dünyayı kara gözlükle görüyordum. çok ümitsiz İstanbul a olaştım orayı da varan bir kara şehir görüyordum. 3 ay hastanede kaldıktan sonra yurda döndüm. Raporlar tamam olmayınca tekrar kaç ay sonra İstanbul yolunu bir kez daha tuttum. Evim benim ölüm haberini alma riskini yaşıyordu. ümit kesilirse insan hiç bir şeyden hoşlanmaz. Ümit en güzel şeydir. Doktorlar muayene sonrası sağlık durumumun iyi olduğunu röntgenle anlattılar ve 3 ay dinlendikten sonra yurda dönmemi münasip gördüler. Artık tedavi de görmedim.