AR-GE DE AVRUPA BİRLİĞİ YAKLAŞIMI: FARKLI KÜLTÜRLERİN ORTAK AKLI Leyla Arsan Türkiye nin AB ile bütünleşme sürecinde yapması gerekenlerin en başında toplumsal katılımcılığı artırmak ve sadece bilgi toplumu değil, yenilikçi düşünen, davranan, yaratan ve bunun sonunda kazanan bir toplum haline gelmek. Bu da zaten Türkiye nin kalıkınma sürecine çok ciddi katkılar sağlayacak. Bunun için de AB nin sunduğu fırsatlardan yararlanmak, bu fırsatları kullanmayı öğrenmek gerekiyor. Asıl öğrenilmesi gereken bir başka konu da: Networking. Yani kısaca inovasyon ya da diğer adıyla yenilikçilik ve networking diyebiliriz. Artık bu kavramlar üzerinde dans etmeye başlayacağız. Bunun dışında kalanlar da birer birer eriyecekler, elimine olacaklar. AB 7.Çerçeve Programı da bize tam bu noktada elini uzatıyor, 6.Çerçeve Programı nın uzattığı gibi. Uzatılan eli tutan diğer eller kimlerdi, bizim ellerimiz neler kazandı, nasıl kazandı, bundan sonra nasıl ilerleyeceğiz, 7.Çerçeve ye nasıl daha kolay katılabileceğiz, tüm bunları ayrıntılarıyla, gerçek örnekleriyle, tanımlarıyla ve yol gösterici adımlarla anlatacağım. AB nin uzattığı eli yakalamak, birlikte yönlendirmek, birlikte kazanmak... Artık dünya teknolojiyi birlikte geliştiriyor. ARGE kültürü değişiyor, bilimsel çalışmalar endüstriyel çalışmalarla, eğitimle, yaygınlaştırmayla ve sosyalleşme ile birleşiyor. Evrensel düzeyde ARGE yapmak, insan ilişkilerinden geçiyor, uluslararası düzeyde iletişimden geçiyor. Küreselleşme birlikteliği getirdi, birliktelik, işbirliklerini. İletişim kuruyorsanız, işbirliği yapıyorsanız, özellikle de bunu uluslararası platformlarda gerçekleştirebiliyorsanız, tüm fırsatlar önünüzde açık demektir. Yenilikçiliğe giden yol işbirliğinden geçiyor artık. AB Çerçeve Programları nda işbirlikleri, gerçekleştirilen projeler ve bunların da oluşturduğu kümeler ve bu kümelerde yapılmakta olan çalışmalar... Bugünkü dünyamızda, özgünlük, farklılık değer kazanırken, rekabeti daha da tetikleyerek, yenilikçi olmak en önemli konu olmaya başladı. Bir yandan da, gerek teknolojik gelişmeler, gerekse doğa olayları, bu dünyada yaşayan tüm insanları aynı anda etkilemeye başladı. Eskiden kendi ülkemizi ya da kendi şirketimizi düşünüp sadece onun yararına çalışırken, artık anlamaya başladık ki, aslında her hareketimiz, tüm dünyayı etkiliyor. Enerji kaynaklarını sadece ülke bazında düşünemiyoruz, çevresel sorunları artık tüm dünya birlikte göğüslemek için çaba sarfediyoruz. Teknolojiyi geliştirdikçe de, daha çok bir arada olmaya başlıyoruz. Daha kolay iletişim kurmaya başladık, küresel her hareket bizim öncelikli konumuz olmaya başladı. Bu nedenle, artık küremizi düşünüp, birbirimizi düşünüp, birlikte hareket etmeye ve yenilikler bulmaya başladık. Bu akıma uymayanlar da, maalesef kendilerini koruyamayıp, kötü etkilenmeye ve körelmeye başladılar. Bu körelme, dünyamıza da zarar vermeye başladı.
Küreselleşmenin iyi kötü etkileri arasındaki en yenilikçi etkisi, yenilikte işbirliği yapmak oldu. Aslında, bu yenilik daha çok zorunlu bir gereksinim olarak ortaya çıktı. Rekabetin arttığı ortamlarda, özgünlük ve kalite bir arada aranmaya başlayınca, yenilikçi olmanın yanı sıra, uzmanlık, deneyim ve bilgi birikimi de çok önemli konular olarak öne çıktı. Bu durumda, en iyi ve en çok satılan ürünü üretenler ve bunu da sürekli yapanlar, çok gelişmiş koşullara sahip, uzman, organize, deneyimli, bilgi birikimine sahip ve yeni anlayışları algılayabilen kurumlar oldular. Tüm bu özelliklere sahip olmak da zaman ve finans gerektiriyor. Bu da demektir ki, belli ölçekteki kurumlar kazanabilir ve hayatını sürdürebilir ve rekabet avantajını artırabilir. Avrupa Birliği hedefini, güç birliği yaratarak rekabet avantajını elde etmek ve birlikte sürdürülebilir gelişme sağlamak olarak koymuştur. Bunu da, ortak akıl oluşturup, yenilik (inovasyon) yaratmak ve bunu da Avrupa Birliği içinde ve genişleme politikası çerçevesindeki ülkelere mümkün olduğunca yaygınlaştırarak gerçekleştirmektedir. Bu bağlamda, farklı ülkelerin, farklı kültürlerin ve farklı disiplinlerin ortak projeler yapmasını, ortak hedefler için birlikte hareket etmesini desteklemektedir. Avrupa Birliği nin bu doğrultuda oluşturduğu politika ve stratejiler için uyguladığı bir çok program vardır. Bu programların hepsi de yenilikçiliği artırma ve yaygınlaştırma ana hedefini taşımaktadır. Topluma ve ekonomiye yarar sağlayacak olan araştırma geliştirme çalışmalarına en çok desteği sağlamaktadır. Özellikle teknolojinin geliştirilmesinin dünyamızın gelişmesine ve korunmasına olan etkileri nedeniyle, teknoloji araştırma geliştirme çalışmaları en çok destek verilen çalışmalar olmaktadır. Bugün, sadece üniversiteler değil, sanayinin, KOBİ lerin ve KOBİ temsilcilerinin (STK) de içinde olduğu, birçok teknoloji ARGE projesi farklı ülkelerin katılımıyla birlikte gerçekleştirilmektedir. Artık Finlandiyalı bir araştırmacı ile bir Türk KOBİ aynı projede, eşit haklara sahip, birlikte proje fikri geliştirerek, farklı katkılarla teknolojiyi birlikte geliştirmekte ve sonuçlarına da birlikte sahip olmaktadır. Farklı ülkelerin özelliklerinden kaynaklanan sorunların araştırılması ve buna göre çözüm üretilmesiyle, ortak olarak sahip olunacak ve kullanılacak teknolojinin de artık daha çok yarar sağlaması sağlanmaktadır. Farklı kültürlerin bir araya gelerek oluşturduğu projeler, tek kültürlü projelerden çok daha yaratıcı, çok daha yaygınlaşabilen ve işe yarar projeler olarak ortaya çıkmaktadır. Birlikte proje geliştirebilmek için, özellikle farklı disiplinler ve farklı kültürlerin anlaşarak, ortak bir sonuç ortaya çıkarabilmeleri için iletişim en önemli konu olarak önümüze çıkmaktadır. Projeleri birlikte gerçekleştirebilmek için, öncelikle bu insanların birbirlerini bulmaları, bilgiyi paylaşmaları, sürekli iletişim halinde olmaları, yeni ortakları bulmaları, birlikte çalışmaları ve birlikte üretim yapmaları gerekmektedir. Tüm bu aşamaları gerçekleştirmek için de artık dünyada yeni bir kavram ortaya çıktı: Networking. Maalesef bu kavramının yaratıcısı Türkiye olmadığı için, bu sözcüğün Türkçe karşılığı yok. Bununla birlikte, ağ iletişimi, lobicilik, sosyal iletişim vb sözcükler de kullanılabilmektedir. Networking, aslında, tamamen belli bir amaç için kişilerin bir araya gelerek birbirlerini tanımlarını,
bilgi ve fikir alışverişinde bulunmalarını sağlayan sosyal hareketlerdir. Ancak, bu teknolojiyi birlikte geliştirme olarak karşımıza çıktığında, ortak hedef bu konuda destek sağlayan Avrupa Komisyonu nun koyduğu stratejiler ve hedeflerdir. Bu doğrultuda, en kolay ve en hızlı iletişim platformu olan özellikle internet ortamı başta olmak üzere, bir çok farklı platform networking yapmak üzere kurulmuştur. Bu platformlar, bilgi günlerinden, eğitim çalıştaylarına, proje pazarlarından, konferanslara ve toplantılara kadar farklı biçimlerde olabilmektedir. Avrupa Komisyonu tarafından düzenlenen teknoloji konferanslarında, sadece bildiri sunuları değil, aynı zamanda networking sessions adı verilen aynı anda farklı stratejik konularda proje fikirlerinin sunulduğu ve tartışıldığı, birbirine paralel kısa ve hızlı toplantılar yapılmaktadır. Bu toplantılarda amaç, proje fikir sahiplerinin projelerine ortak bulması ve konsorsiyum oluşturmasıdır. Bu nedenle, bu networking session larda, çok hızlı iletişim kurulmakta, aynı anda 10 potansiyel ortakla birden tanışma ve bilgi paylaşma olanağı bulunabilmektedir. Bu toplantılara benzer bir de Brokerage Event adı verilen, yine benzer amaçlarla düzenlenen büyük etkinlikler yapılmaktadır. Bu etkinliklerin amacı, özellike sanayinin, iş sahiplerinin ve KOBİ lerin buluşması, yeni fikirler üretmesi, hem teknoloji hem de iş fırsatlarının yaratılmasıdır. Yeniliği ve yenilikçiliği kısaca inovasyonu, hedeflerinin merkezine koymuş olan Avrupa Birliği, bugün teknoloji ve ARGE politikalarını sanayicilerin oluşturduğu ağlarda ( network lerde) oluşturmaktadır. Özellikle, sanayicilerin bir araya gelerek, yeni ARGE politikalarını ve gelecekte üretilmesi gereken teknolojileri belirlediği bu ağların adı: Teknoloji platformları. Teknolojiyi, bunun kullanıcısı olan sanayiden ayrı düşünmek mümkün değil, bunun bilimsel araştırmasını yapan üniversite ve araştırma kurumundan da. Bugün gelişmiş ülkelerde üniversiteler, sanayici ile birlikte olmadan bilimsel araştırma gerçekleştirmiyorlar. Bunu da yine teknoloji ağlarında, teknoloji platformlarında oluşturulan stratejiler çerçevesinde yapıyorlar. Ortak araştırma programlarından desteklenerek yapıyorlar. Kısacası networking yaparak bunu gerçekleştiriyorlar. Artık içine kapanık akademisyen devri bitti, sosyal ve iletişim kuran akademisyen devri başladı. Aynı zamanda, hem sosyal hem de bilimsel haraket eden sanayici devri başladı. Avrupa Komisyonu ayrıca, farklı ülkelerden farklı kurumların bir araya gelerek geliştirdiği ve fonladığı projeleri de bir araya getirerek kümeler oluşturmaktadır. Bu kümelerin amacı, projelerin birbirleri ile bütünleşmesi ve daha çok fayda sağlayacak, araştırma alt yapılarını daha çok geliştirecek, yeniliğe daha çok katkısı olacak sonuçlar üretmek. Bunun için de, ortak strateji oluşturma, danışma, yaygınlaştırma toplantıları düzenlemektedir. Bu toplantılar da, birer networking etkinliği olarak, networklerin networkleri kısacası ağların ağları oluşmaktadır. Türkiye 2003 yılında dünyanın en büyük ARGE Prorgramı olan, AB 6.Çerçeve Programı nın 17,5 Milyar Euro luk toplam fonuna 190 Milyon Euro ya yakın bir katkı sağlayarak, mutabakat zaptını imzaladı ve bu yeni yaklaşımların içine resmen girmiş oldu. Artık bundan sonra, networking yapmayı
öğrenecek, bilimsel çalışmaları, sanayi ile, farklı disiplenlerden farklı araştırma kurumları, üniversiteler, KOBİ ler, farklı ülkelerden ve kültürlerden gelen kişilerle bir araya gelerek, birlikte proje teklif dokümanları hazırlayarak öğrenmeye başlamış oldu. 4 yıl süren ve bu yıl sonunda sona erecek olan 6.Çerçeve Programı, bu ülkeye aslında çok yeni şeyler öğretti. Çok yavaş ilerledi, direnenler oldu, fonu kısa vadeli kazanç olarak görenler oldu, karmaşık bulanlar oldu, zor bulanlar oldu, saçma bulan bile oldu ama bunun yanında, kendine ve ülkeye çok ciddi kazanç sağlayanlar da oldu. Bunun için çok çalışmak gerekti, AB nin ne olduğunu anlamak gerekti, farklı ülkelerdeki kişilerle bilgi ve fikir paylaşmak gerekti, AB ülkelerini, kendi ülkemiz gibi rahat hissetmek gerekti, diğer AB proje ortakları ile eşit durumda olmak gerekti, AB ndeki diğer kurumlara katkı sağlamak gerekti, oturup uzun günler haftalar boyunca proje teklif dokümanı hazırlamak gerekti, çok fazla iletişim, çok fazla işbirliği gerekti. Çok detaylı düşünmek gerekti, işi kağıt üstünde yapmayı öğrenmek gerekti. Tüm bunları yapanlara da değdi. Ülkedeki birçok kuruma örnek oldular. 2006 yılının sonunda, 2007-2013 yılları arasında sürecek olan 7.Çerçeve Programı resmen başlayacak, bu kez daha büyük bütçelerle başlıyor. 50 Milyar Euro yu geçecek toplam fon tutarı. Türkiye nin henüz ne kadar ödeyeceği belli değil, hala uzlaşma sürecinde. Ancak programa katılacağı kesinleşti. Şimdi önümüzde daha büyük bir fırsat var. 7.Çerçeve Programı ile birlikte, daha küçük bir fon bütçesi olan, ancak çok önemli olan bir başka program da Rekabet ve Yenilikçilik Programı. Özellikle KOBİ lerin daha çok yenilikçi olmalarını teşvik edecek ve bu konuda bir çok çalışmanın yapılmasına sebep olacak önemli bir program. Avrupa Birliği nin bize sağladığı bu fırsatı yakalamak için 6.Çerçeve Programı nda kazandığımız deneyimler çok işimize yarayacak. TÜBİTAK Çerçeve Programları nın ulusal temas noktası olarak, bu konuda çok aktif çalışıyor. Herşeyden önce TÜBİTAK ın çalışma biçimi, çehresi değişti. Çok daha paylaşımcı, dinamik, iletişim kuran, yaygınlaştırıcı bir kurum haline geldi. Özel sektör; sanayi ve KOBİ ler ile eskisinden çok daha yakın ilişki içinde. İşbirlikleri arttı. TÜBİTAK ı bu çalışmalara yönelten yine bu programlar, fonlar. Avrupa Komisyonu Türkiye ye daha çok fırsat sunabilmek için, bundan daha fazla yararlanılabilmesini sağlamak için kamu kurumlarını, sivil toplum kuruluşları, araştırma kurumları, teknoloji transfer merkezleri ve danışman şirketlerin bu konuda yapacağı çalışmaları fonluyor. Bunların da hepsi birer proje. Yeniliği ve yenilikçiliği kısaca inovasyonu, hedeflerinin merkezine koymuş olan Avrupa Birliği, bugün teknoloji ve ARGE politikalarını sanayicilerin oluşturduğu ağlarda ( network lerde) oluşturmaktadır. Özellikle, sanayicilerin bir araya gelerek, yeni ARGE politikalarını ve gelecekte üretilmesi gereken teknolojileri belirlediği bu ağların adı: Teknoloji Platformları. Teknoloji Platformları 7.Çerçeve Programı nda çok önemli bir yere sahip ve bundan sonra 2013 yılına kadar güncelliğini koruyacak. Bugüne kadar 6.Çerçeve Programı na Türkiye den 2836 proje başvurusu oldu, 433 proje şu anda gerçekleştirilme aşamasında. En çok proje başvurusu olan 2 alan olarak, 565 proje başvurusu ile Bilgi Toplumu Teknolojileri, 422 proje başvurusu ile Sürdürülebilir Kalkınma (enerji, çevre, ulaşım) olup,
Bilgi Toplumu Teknolojileri projelerinin 79 tanesi fonlandı, Sürdürülebilir Kalkınma projelerinin 89 tanesi fonlandı. (TÜBİTAK Haziran 2006 resmi verileri) Bilindiği kadarıyla da, bugüne kadar sadece birkaç proje tamamlandı. Proje ve Başarı Örnekleri: VERITAS (www.veritas-eu.com) Bu projelerden birisi Makina İmalatçılar Birliği nin katıldığı VERITAS adlı, amacı Makina İmalat Sektörü nde sanal kurum (işbirliği ağları) kavramını yaygınlaştırmak ve pilot işbirliği ağları kurmak olan bir proje. Türkiye bu projedeki diğer 6 ortaktan biri ve çok başarılı oldu. Makina imalatçılarının oluşturdğu 2 işbirliği ağı kuruldu. Bir tanesi Türkiye de kompresör yan sanayinin oluşmasına ve ithalatın azaltılıp ihracatın artmasına çok ciddi katkı sağlayan bir işbirliği ağı. Diğeri ise, araçüstü ekipman imalatçılarının uluslararası rekabet gücünü artırmasına yarayacak, daha az maliyetle daha yenilikçi bir ürün geliştirerek dünya pazarlarına açılmasını sağlayacak bir işbirliği ağı. Avrupa Komisyonu bu projede Türkiye nin çok ciddi potansiyeli olduğunu gördü ve daha çok destek olunması gerektiğini de belirtti. DPT 9. Kalkınma Planı nın özel ihtisas komisyonları raporunda VERITAS Projesi sanayiye yol gösterici bir proje olarak yer aldı. ARTEMIS (http://www.srdc.metu.edu.tr/webpage/projects/artemis/) Bir başka tamamlanan proje de, ODTÜ Yazılım ARGE Merkezi nin yürüttüğü 6 ortaklı ARTEMIS adlı bir e-sağlık projesi. Bu projede, sağlık bilgi sistemlerinde kurumlararası çalışılabilirlik ile ilgili web üzerinde anlam(semantik) bazlı P2P ağlarla ilgili teknolojik altyapıların geliştirilmesine yönelik bir çalışma yapıldı ve şu anda Sağlık Bakanlığı na sunulmak üzere bir yol haritası oluşturuluyor. EASIER (www.eti-easier.org) Bir yandan, ARGE projeleri sürerken, bir yandan AB araştırma alanında Türkiye nin daha çok yer almasını sağlamak üzere, sektörel bazda bir çok farklı kurumun katılımıyla, farkındalık artırmak, eğitmek ve yaygınlaştırmak amaçlı bir çok başka proje de paralel olarak yürütülüyor. Bunlardan bir tanesi de, Türkiye den TÜBİTAK, TBV (Türkiye Bilişim Vakfı) ve TAGES in katıldığı, Avrupa dan 16 ortağın yer aldığı, Bilişim Sektörü nün Avrupa Araştırma Projeleri ne katılımını artırmak üzere başlatılan proje. EASIER adlı bu projenin hedefi, Türkiye den 44 Bilişimciyi ve 16 proje fikrini 7.Çerçeve Programı ndan yararlandırmak. Bu hedefi gerçekleştirmek üzere, Ankara, İstanbul ve İzmir de eğitim çalıştayları gerçekleştirildi. Şu anda Avrupa dan yaklaşık 400 Bilişimcinin yer aldığı bir Avrupa Bilişim Sektörü veritabanı oluşturuldu. (www.easierproject.com) 8-9 Şubat 2007 tarihinde
İstanbul da çok büyük bir konferans gerçekleştirilecek. 7.Çerçeve Programı nın lansmanından sonra Avrupa çapında gerçekleştirilecek ilk 7.Çerçeve Programı Konferansı olacak olan Bilgi ve İletişim Teknolojileri (ICT) Konferansı ile, Avrupa Komisyonu Sanayi ve Araştırma Direktörlükleri nden yöneticiler, Avrupa Teknoloji Platformları Başkanları konuşmacı olarak yer alacaklar. Avrupa dan yaklaşık 200 Bilişimcinin katılması bekleniyor. Proje fikirlerinin tanıtılacağı 15 adet networking sessions düzenlenecek ve proje fikir sahipleri ortak arayacaklar. EASIER Projesi, tüm bilişimcilere proje fikirlerini projelendirme ve ortak bulma konusunda proje boyunca destek olmayı sürdürecek. Zorluklar: AB fonlarını kullanmak, AB ile bütünleşme konusundaki toplumsal bir bilinçlenme oluşmasıyla ilgilidir. Fon sistemi, AB ile bütünleşmenin yoludur. AB kurumları, diğer ülkelerin kurumlarıyla ortak proje yapmak için fon sağlar. Fonun kendisi bir para kazanma yolu değildir. Fon, ileride kazanılacak daha büyük amaçlar için yapılan çalışmaların maliyetinin belli bir kısmının hibe olarak desteklenmesidir. Amaç, kalkınma ve AB ile bütünleşme için yapılması gereken çalışmaları, işbirliği, fikir paylaşımı ve ortak çalışma kültürüyle gerçekleştirmek üzere projelendirmektir. Devletin, özel sektör, temsilcileri olan STK lar, üniversiteler ve basınla işbirliği yapması ve bir iletişim stratejisi ve planı çerçevesinde hareket etmesi gerekli. Bugüne kadarki çalışma ve yaşama alışkanlıkları... Yeni bir sisteme geçmek, değişmek, öğrenmek ve öğrendiğini uygulamak zordur. - Şirketlerin bu işe tahsis edecekleri bir eleman bulamamaları da etken. Hem İngilizce bilen hem de teknik bilgiye sahip, Ar-Ge den anlayan, yurtdışıyla iletişim kurabilecek elemanlara sahip değiller. - Şirketlerin yenilikçilik stratejileri yok. Ar-Ge ve benzeri çalışmalara bütçelerinden kaynak ayırmıyorlar, yatırım yapmıyorlar. - AB projelerinden hemen para kazanmayı düşünüyorlar. Kısa zamanda parayı kasalarında göremeyen şirketler, bu işle uğraşmayı zaman kaybı olarak görüyorlar. Bu bir toplumsal bilinçlenme. Ancak yenilikçi olmayan, stratejilerini buna uygun oluşturmayan ve bu konuya odaklanmayan şirketler, AB ile bütünleşemeyecekler ve gittikçe rekabet avantajlarını kaybedecekler. Türkiye, ancak yenilikçi davranarak kalkınabilecek. Yol Gösterici Öneriler: - Özellikle özel sektörün katılımına yönelik olan ve yenilikçi olma adına özel sektör kurumlarına çok ciddi katkıları olacak olan 7.Çerçeve Programı ndan yararlanmak için, öncelikle TÜBİTAK ın iletişim ağına üye olmakta yarar var. (www.fp6.org.tr)
- AB Çerçeve Programları nın ağlarına da katılmak çok önemli. Cordis adı verilen bu ağa üye olarak, bir çok bilgi edinmek, proje fikirlerini görmek, bizzat proje fikir sahipleri ile yazışmak, proje fikri sunmak, ücretsiz yayınlara abone olmak, ve her türlü yenlikten haberdar olmak mümkün. (www.cordis.lu) - Poje teklif çağrılarını günlük olarak takip etmek ve o konuyla ilgili yayınlanan çalışma programlarını okuyup anlamak ve proje fikirlerini buna uygun olarak modelleyebilmek, ondan sonra potansiyel aramaya başlamak gerekiyor. - İletişim araçlarını çok yoğun olarak kullanmak, Avrupa lı kurumlarla yazışmaktan çekinmemek gerekiyor. - Proje konsorsiyumlarını oluşturma ve projelendirme çalışmaları çok hızlı ve aktif süreçlerdir. Tamamen internet ortamında kurulan işbirlikleridir. Katılımcı olmak, proje fikirlerine yeni fikirlerle katkı sağlamak, fikirleri paylaşmak, görüş bildirmek bu işin ana noktalarıdır. Proje fikrimi alıp çalacak, kendi yapacak diye bir düşüncenin tamamen kafadan atılması gerekiyor. Hiç kimse artık kendi başına hiçbir şeyi yapacak durumda değil, ayrıca AB de tek başına başvuran hiçbir projeyi kabul etmiyor, sistemi tamamen katılımcılık, birliketlik üzerinde kurulu. - Çok fazla araştırıcı olmak, her yeni çıkan konuyu okumak, yenilikçilik ile ilgili haberleri takip etmek gerekiyor. Teknoloji ile ilgili Avrupa da yapılan ARGE çalışmalarını sürekli izlemek, bu konuda hazırlanan stratejik öngörü raporlarını okumak gerekiyor. Her kurum ve her bireyin bu küresel dünyanın bir parçası olduğunun farkına vararak, daha evrensel hareket etmesi gerekiyor. - Gerek TÜBİTAK, gerekse danışman şirketler şirketlere bu konuda yardımcı olmaya hazırlar. Bunun için, destek almak çok önemlidir. (www.easierproject.com) - Avrupa da ve Avrupa Komisyonu nda bir çok toplantı organize ediliyor. Bu toplantılara Türkiye den kurumların da katılabilmesi gerekir. Ne kadar çok Türkiye den kurum bu toplantılara katılırsa, o kadar çok Avrupa Birliği nin gidişatını yönlendirme olasılığı artmış olur. Bugün son derece demokratik bir yapı var Avrupa Birliği nde. Bir Türk özel sektör kurumu 7.Çerçeve Programı konusunda endüstrinin gelecek vizyonunu oluşturma toplantısına katılarak, 7.Çerçeve Programı nda fonlanması olası projeler ile ilgili yönlendirme yapabilir.