1 CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce öğretim yılının başlaması nedeniyle açıklama yaptı, cep telefonlarına gönderilen mesajlara dikkat çekti, Eğitim belirsizlik ve kaosu kaldırmaz dedi.. Tarih : 17.09.2012 - Yeni bir eğitim yılına sorunlarla başlıyoruz. Bu yılın sorunları, önceki yılların sorunlarından önemli ölçüde farklıdır. Çünkü, bugün yaşanan sorunlar, AKP Hükümeti nin bilerek, isteyerek ve hatta karşı çıkanlara zor kullandığı, PKK lı, Laikçi, Ergenekoncu ilan ettiği bir sürecin ürünüdür CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce nin açıklaması şöyle; Yeni bir eğitim yılına sorunlarla başlıyoruz. Bu yılın sorunları, önceki yılların sorunlarından önemli ölçüde farklıdır. Çünkü bugün yaşanan sorunlar, AKP Hükümetinin bilerek, isteyerek, ve hatta karşı çıkanlara zor kullandığı, PKK lı, Laikçi, Ergenekoncu ilan ettiği bir sürecin ürünüdür. Eğitim belirsizlik ve kaosu kaldırmaz. Çünkü öznesi insandır. O nedenle eğitimde, okullarımızda her çocuk aynı ölçüde değerlidir. Birine 70 kişilik sınıfları layık görmek, yeterli donanıma sahip olmayan mekanları sunmak, çağdaş bir devletin benimseyeceği bir yaklaşım değildir. Ancak, başta 4+4+4 yasasını zorla meclisten geçiren AKP, bu yasanın TBMM Komisyonlarındaki görüntülerini, tutanaklarını, hukuka uygun bulan Anayasa Mahkemesi eğitimde fırsat eşitliğinden mahrum bıraktığımız her çocuğumuzun geleceğini karartmaktan sorumludurlar. 2011 2012 eğitim-öğretim yılında derslik başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 30, ortaöğretimde 31 idi. Bazı illerimizde ise durum şöyleydi: İstanbul da ilköğretimde 44, ortaöğretimde 38; Ankara da ilköğretimde 34,ortaöğretimde 33; Bursa da ilköğretimde -1/5-
2 34, ortaöğretimde 36; Ağrı da ilköğretimde 38, ortaöğretimde 32; Hakkâri de ilköğretimde 38, ortaöğretimde50; Gaziantep te ilköğretimde 43, ortaöğretimde 41; Şanlıurfa da ilköğretimde48, ortaöğretimde 38; Diyarbakır da ilköğretimde 43, ortaöğretimde 45 dir. Bu sayı bu yıl bu illerde bunun altında olmayacak bundan daha fazla olacaktır. Oysa 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununa göre bir öğretmene düşen öğrenci sayısı 40 ı aşamaz. Kanunları genelgelerle düzeltenler için bunun elbette bir önemi bulunmamaktadır. Bugün beş yaşındaki çocukları okul sıralarına oturtan, önlerine anaokulu programı koyarak, ilkokullu yapan zihniyet bizim geleceğimizi kuramaz. İkili eğitim yapan okullarda, teneffüsleri beş dakikaya düşüren idarecilerle, veliye haraç almak için aslan kesilen, ancak okuluna ödenek istemekte, bunun mücadelesini vermekte kuzucuk olan, okul yönetimleriyle yaşanan sorunlarımız aşılamaz. Bu yeni süreçte Milli Eğitim Bakanlığı yönetilemez bir kurum haline getirilmiştir. Çünkü kararlar başka yerlerde alınmakta, ancak uygulama sorumluluğu bakanlık personeline bırakılmaktadır. İşte bu konuda bir örnek: İstanbul Güngören ilçesinde hangi okulların imam hatibe dönüştürüleceğine bir belediye başkan yardımcısı karar veriyor. İlçe Milli Eğitim Müdürü, Okul Müdürleri devre dışı bırakılmıştır. Cami bahçelerinde İmam Hatip kayıtları yapılıyor, kişilerin özel telefonlarına aşağıdaki mesaj geçilmiştir: 09.08.2012 11.38 İMAM HATİP KAYITLARI BAŞLADI. İŞTE GÜNGÖRENDE YENİ İMAM HATİP OKULLARI. MEHMETÇİK İMAM HATİP ORTAOKULU, GÜNGÖREN İMAM HATİP ORTAOKULU, ALİ FUAT CEBESOY İMAM HATİP ORTAOKULU. SON KAYIT 17 AĞUSTOS LÜTFEN ACELE EDİN. ALO İMAM HATİP:05366986729 Bir başka mesaj ise şöyledir: 14.09.2012 saat 12.28. İLÇEMİZDE İZZET ÜNVER İMAM HATİP LİSESİ VE MEHMETÇİK İMAM HATİP LİSESİ AÇILMIŞTIR. KAYIT İÇİN ACELE EDİNİZ. DETAAYLI BİLGİ İÇİN: 02126 42314205366986729 Asıl trajedi de bundan sonra başlamaktadır. Güngören İzzet Ünver Lisesi 1972 yılında kurulan ve Genel Lise olarak hizmet veren bir okul. Okulların açılmasına 3 gün kala hiç kimseye haber vermeden bu dönüşüm yapılıyor. 15.09.2012 Cumartesi günü ilçe milli eğitim müdürünün de bulunduğu bir toplantıda İzzet Ünver Lisesi Müdürü söz alarak; Müdür bey okulumuz İmam Hatip olmuş ama ben bunu cuma namazında camide hocadan öğrendim. diyor. İlçe müdürü, okul müdürüne benim de haberim yoktu diyor İşte bu komedi, Türkiye nin eğitim sistemindeki durumu özetlemektedir. -2/5-
3 Konya nın merkez Karatay İlçe Belediyesi nin kendi bütçesinden yaptırarak kendi ismini verdiği 24 derslikli ilköğretim okulunun, alınan bir karar ile İmam Hatip Ortaokul ve İmam Hatip Lisesine dönüştürülüyor. Bunu yapan bir belediye, yani devlet kurumu. Bu insanlar, cebinden verdikleri kararlarla bu okulu yapmış değiller. Ancak sahip oldukları politik zihniyeti, devlet anlayışına dönüştürdüklerinden böyle bir kararı almakta sakınca görmüyorlar. Bu politik zihniyet, her yerde yalan, yanlış ve aldatma üzerinden iş yapmaktadır. İşte buna en güzel örneklerden biri okul kantinleri ve servislerle ilgili gelişmedir. Milli Eğitim Bakanlığı, okullara yeterli ödenek göndermeyerek, okul yöneticilerinin ellerini velinin cebine sokturan kendileri değilmiş gibi sözüm ona okullarda bağış alınmasını yasaklıyor. Peki bunun karşılığında okullar ne yapıyor? Okul servislerinin ihale miktarını, kantinlerden alınan kiraları yükseltiyorlar. Böylece velilerden bağış kalkıyor ama ödül olarak veliye yüksek servis ücreti, kantinlerdeki yüksek fiyatlı gıda haline geliyor. Aldatma sadece bu örnekten ibaret değildir. Örneğin Türkiye nin zihinsel bölünmesine hizmet edecek bir uygulama olan seçmeli dersler uygulaması da tam olarak böyledir. Bakanlığa sormak gerekir, çocuklarımızın önüne koyduğunuz seçmeli dersler de adı geçen bazı dersler için bugüne kadar hiç atama yaptınız mı? Örneğin Astronomi dersi için 10 yıl boyunca atadığınız öğretmen kaçtır? Öğretmeni bulunmayan dersleri seçmeli ders yaparak, çocukları tekli eğitimden kurtarıyorum demek karşısındakileri değil, bizatihi uygulamanın sahibini, bu iddianın sahibini aptal haline getirmektedir. Çünkü bu durum, bir kral çıplak hikayesidir. Seçmeli dersler, seçtirmeli ders olmuştur ve Türkiye de uzun süre gündemde kalacaktır. Bir başka aldatma ise seçmeli derslerde sınıf mevcutlarından daha az sayıda 10,20,30 kişilik gruplar oluşması halinde bu gruplara ders vermek için yeni derslikler kullanmak gerekecektir. Ancak okullardaki mevcut dersliklerin tamamı dolu olacağından bu derslerin grup halinde değil, şube düzeyinde seçilmesi gerekecektir. Yeni öğretim yılı, Türkiye Cumhuriyetinin, kuruluş felsefesinden, değerlerinden, simgelerinden kurtulmaya dönük yeni bir rejimi ve zihniyeti egemen kılmak amacıyla başlatılmıştır. Bu zihniyetin, sloganı kindar nesil dir. 2012 2013 öğretim yılı kindar nesil yetiştirmenin fiilen başlatıldığı öğretim yılı olmuştur. Daha birkaç gün önce Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı ile Ders Kitapları Yönetmeliği nde yaptığı değişikliklerle, mevcut siyasal iktidar Atatürk ve laiklik karşıtı olduğunu bir kez daha tescillemiştir. Artık ders kitapları hazırlanırken, Atatürk ilke ve inkılâplarına; laik, sosyal hukuk devletine uygun olma kriteri aranmayacak. Daha da ilginci devlet ile hükümet aynılaştırılmıştır. Bunun gereği olarak Talim Terbiye Kurulu Başkanlığının görevlerinden biri de hükümet programları doğrultusunda çalışma yapmak olmuştur. Türkiye bir deprem bölgesi, yeni eğitim öğretim yılında hala tüm okullarımızın -3/5-
4 güçlendirme çalışmaları tamamlanmamıştır. Van daki okullarımızın bilgileri kamuoyuna yansımakta ancak deprem tehdidi altındaki birçok ilimizde de bu çalışmalar tamamlanmamıştır. Örneğin İzmir Torbalı da 4 okul depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle boşaltılmıştır. Eğitim sorunlarını çözebilmenin bir tek sırrı vardır. O da öğretmenlerdir. Oysa 10 yıldır sürekli reform yapan, uygulama kararı alırken ve uygulamadan kaldırırken devrim yaptığını söyleyebilen bir iktidarın sürekli mağdur ettiği öğretmenler olmuştur. Onlar, başta Başbakan ve Bakan tarafından bizzat aşağılanmıştır. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer öğretmen açığının 138 bin 180 olduğunu açıklamıştır. Tüm bu rakamlar eğitimde ciddi bir öğretmen ihtiyacı olduğunu göstermektedir. OECD tarafından hazırlanan ve yayınlanan Bir Bakışta Eğitim 2012 Raporuna göre, OECD ülkeleri ortalaması baz alındığında ilköğretimde göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 28 bin 523 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda 45 bin 100 dolar kazanmaktadır. Kanada da da ilköğretimde göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 34 bin 443 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda 54 bin 978 dolar; Danimarka da ilköğretimde göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 43 bin 393 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda 50 bin 253 dolar; İngiltere de ilköğretimde göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 30 bin 204 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda 44bin 145 dolar kazanmaktadır. Aynı raporda Türkiye de göreve yeni başlayan bir öğretmenin yılda 23 bin 130 dolar, en üst derecedeki bir öğretmenin yılda 26 bin 587 dolar kazandığı belirtilmektedir. Ancak bu rakamlar satın alma gücü paritesine göre hesaplanmıştır. Dolayısıyla ülkemizde öğretmenlerin eline geçen ücretler bu şekilde değildir. Ülkemizde öğretmen maaşları yıllık 11bin 800 dolar ile 13 bin 800 dolar arasında değişmektedir. Öğretmenlerini ekonomik açıdan yaşam mücadelesinin içinde bırakan, onların iş güvencelerini, sınıflardaki özerkliğini sürekli kaldıran bir yönetim öğretmenlerle birlikte bir iş yapamaz. Bugün eğitim sistemi her şeye rağmen yürüyorsa bunu başaran Bakanlık değil öğretmenler ve iyi niyetli, idealist yöneticiler ve duyarlı velilerdir. Eğitim sistemimizde önemli sorun başlıklarından biri de taşımalı eğitimdir. Çoğu illerimizde ihaleler eski sisteme göre yapıldı. Mevcut uygulama 12 yıllık zorunlu eğitim kapsamında saatleri artırılan 5. ve 9. sınıf öğrencilerini zor durumda bırakacak. Durumun bu şekilde olması aynı araçla farklı köylerden gelen öğrenciler ders saatlerinin bir birine uymaması nedeniyle mağdur olacaklardır. Bu durumla ilgili olarak Bakanlık şu sorulara cevap vermelidir: 1-Dersi biten yüzlerce öğrenci, dersi olan onlarca öğrenciyi bekleyecek mi? 2-Bekleyecekse hangi ortamda bekleyecek, Beklemeyecekse dersi olan 5. Ve 9. Sınıf öğrencileri ne olacak? 3-Taşımalı eğitiminin yapıldığı okullarda, diğer öğretmenler ile aynı servisi kullanan 5. Ve 9. Sınıflarda dersi olan öğretmenler ne yapacak? 4-Ders saati artırıldığı için gece karanlığına kalacak 5. Ve 9. Sınıf öğrencilerinin karanlık köy yollarında uğrayacakları sıkıntıları kim göğüsleyecek? -4/5-
5 Birleştirilmiş sınıflarda ve YİBO lardaki sorunlar ise şu anda hiç gündemimize gelmemektedir. Bu okullardaki çocuklarımız yokmuş gibi davranılmaktadır. Buraya kadar çizmeye çalıştığım resim, sadece bazı sorunlara dikkat çekmektedir. Halbuki eğitimde özel ve tekil sorunlar çok önemlidir. Çünkü o sorunla biz, çocuklarımızdan birini yada birkaçını kaybederiz. Böyle olduğu içindir ki eğitimle ilgili hiçbir sorun, istisna olarak görülemez, görülmemelidir. Başta öğrencilerimiz olmak üzere tüm öğretmenlerimizin iyi niyetle görevlerini sürdüren okul yöneticilerimizin yeni öğretim yılını kutluyor, kendilerine başarılar diliyorum. -5/5-