DEPREM VE İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ



Benzer belgeler
DEPREME DAVRANIŞI DEĞERLENDİRME İÇİN DOĞRUSAL OLMAYAN ANALİZ. NEJAT BAYÜLKE 19 OCAK 2017 İMO ANKARA ŞUBESİ

BETONARME YAPI ELEMANLARINDA HASAR VE ÇATLAK. NEJAT BAYÜLKE İnş. Y. Müh.

DEPREME DAYANIKLI YAPI İNŞAATI SORULAR

Yeni (2018?)deprem yönetmeliğinde yapı performansı. NEJAT BAYÜLKE

BETONARME BİNALARDA DEPREM HASARLARININ NEDEN VE SONUÇLARI

02 MART 2017 ADIYAMAN SAMSAT DEPREMİ ÖN DEĞERLENDİRME RAPORU

Yapı Elemanlarının Davranışı

11/10/2013 İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ BETONARME YAPILAR BETONARME YAPILAR

YAPI VE DEPREM. Prof.Dr. Zekai Celep

BETONARME YAPILARDA BETON SINIFININ TAŞIYICI SİSTEM DAVRANIŞINA ETKİSİ

23 Ekim 2011 Van Depremi Ön Değerlendirme Raporu

RİSKLİ YAPILARIN TESPİT EDİLMESİNE İLİŞKİN ESASLAR. 4- Özel Konular

İZMİR İLİ BUCA İLÇESİ 8071 ADA 7 PARSEL RİSKLİ BİNA İNCELEME RAPORU

YAPILARDA HASAR TESPĐTĐ-II

BETONARME BĠR OKULUN DEPREM GÜÇLENDĠRMESĠNĠN ĠDE-CAD PROGRAMI ĠLE ARAġTIRILMASI: ISPARTA-KESME ĠLKÖĞRETĠM OKULU ÖRNEĞĠ

YIĞMA YAPI TASARIMI ÖRNEK BİR YIĞMA SİSTEMİN İNCELENMESİ

BETONARME-II (KOLONLAR)

YAPILARIN ONARIM VE GÜÇLENDİRİLMESİ DERS NOTU

BETONARME-I 5. Hafta KİRİŞLER. Onur ONAT Munzur Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Tunceli

Gazbeton Duvar ve Döşeme Elemanları ile İnşa Edilen Az Katlı Konut Binalarının Deprem Güvenliği*

Temeller. Onur ONAT Munzur Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Tunceli

Yapı Elemanlarının Davranışı

BETONARME-II ONUR ONAT HAFTA-1 VE HAFTA-II

08 Mart 2010 Elazığ-Kovancılar Deprem Raporu

. TAŞIYICI SİSTEMLER Çerçeve Perde-çerçeve (boşluklu perde) Perde (boşluksuz perde) Tüp Iç içe tüp Kafes tüp Modüler tüp

RİSKLİ YAPI BELİRLEME SEMİNERİ

BÖLÜM II D. YENİ YIĞMA BİNALARIN TASARIM, DEĞERLENDİRME VE GÜÇLENDİRME ÖRNEKLERİ

İNM Ders 1.2 Türkiye nin Depremselliği

DEPREME DAYANIKLI YAPI TASARIMI

Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

BETONARME YAPI ELEMANLARINDA DONATI DÜZENLEME İLKELERİ

YANGINDAN ETKİLENMİŞ BİR BETONARME GÜÇLENDİRMESİNİN PLANLANMASI ÜZERİNE. erdemli.

Perdelerde Kesme Kuvveti Tasarımı ve Yatay Donatı Uygulaması

5/8/2018. Windsor Probe Penetrasyon Deneyi:

.: ĠNġAAT MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ :. Yapıların Güçlendirme Prensipleri

BETONARME YAPI TASARIMI -KOLON ÖN BOYUTLANDIRILMASI-

MOMENT YENİDEN DAĞILIM

BETONARME-I 3. Hafta. Onur ONAT Munzur Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Tunceli

10 - BETONARME TEMELLER ( TS 500)

ATILIM ÜNİVERSİTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ VAN DEPREMİ RAPORU

TÜRKİYE DEKİ ORTA KATLI BİNALARIN BİNA PERFORMANSINA ETKİ EDEN PARAMETRELER

Yapı Elemanlarının Davranışı

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ Yapı ve Deprem Uygulama Araştırma Merkezi

Prof. Dr. Cengiz DÜNDAR

DEPREME DAYANIKLI YAPI TASARIMI

RİSKLİ BİNALARIN TESPİT EDİLMESİ HAKKINDA ESASLAR 5-Özel Konular

BETONARME YAPI ELEMANLARINDA DONATI DÜZENLEME İLKELERİ

Kirişsiz Döşemelerin Uygulamada Tasarım ve Detaylandırılması

Suat Yıldırım İnşaat Yük Müh. ODTÜ

Yapının bütün aks aralıkları, enine ve boyuna toplam uzunluğu ölçülerek kontrol edilir.

23 HAZİRAN 2011 ELAZIĞ-MADEN DEPREMİNDE MEYDANA GELEN YAPISAL HASARLARIN NEDENLERİ

RİSKLİ YAPILARIN TESPİT EDİLMESİNE İLİŞKİN ESASLAR. 5- Risk Tespit Uygulaması: Betonarme Bina

KOLEKSİYON A.Ş. TEKİRDAĞ MOBİLYA FABRİKASI DEPREM GÜVENLİĞİ VE GÜÇLENDİRME ÇALIŞMASI

İnşaat Mühendisleri İster yer üstünde olsun, ister yer altında olsun her türlü yapının(betonarme, çelik, ahşap ya da farklı malzemelerden üretilmiş)

Temel sistemi seçimi;

Bina Hikayeleri. Muharrem Aktaş (Y.Doç.Dr.)

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bala Deprem Raporu

Nautilus kalıpları, yerinde döküm yapılarak, hafifletilmiş betonarme plak döşeme oluşturmak için geliştirilmiş kör kalıp sistemidir.

Yeni Deprem Yönetmeliği ve İstinat Yapıları Hesaplarındaki Değişiklikler

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

YAPIM HATALARI, YAPI DENETİMİ VE YAPILARIN ONARIMI

DÜZCE İLİNDE 1999 YILINDAKİ DEPREMLERDE YIKILAN BETONARME BİNALARDA KULLANILAN BETONUN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ

BETONARME YAPI TASARIMI DERSİ Kolon betonarme hesabı Güçlü kolon-zayıf kiriş prensibi Kolon-kiriş birleşim bölgelerinin kesme güvenliği M.S.

RİSKLİ YAPI BELİRLEMEYE

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Temeller. Onur ONAT Tunceli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Tunceli

d : Kirişin faydalı yüksekliği E : Deprem etkisi E : Mevcut beton elastisite modülü

2011 Van Depremi Kısa Gözlem Raporu Yrd. Doç. Dr. Cemalettin Dönmez

Çok Katlı Perdeli ve Tünel Kalıp Binaların Modellenmesi ve Tasarımı

RİSKLİ BİNALARIN TESPİT EDİLMESİ HAKKINDA ESASLAR 5-Kontrol Uygulaması

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 25 MART 2019 YAĞCA-HEKİMHAN MALATYA DEPREMİ BASIN BÜLTENİ

BETONARME-II ONUR ONAT HAFTA-4

HASAR TÜRLERİ, MÜDAHALEDE GÜVENLİK VE ÖNCELİKLER

Çelik Yapılar - INS /2016

GAZBETON DUVAR VE DÖŞEME ELEMANLARI İLE İNŞA EDİLEN AZ KATLI KONUT BİNALARININ DEPREM GÜVENLİĞİ

Geçmiş depremlerde gözlenen hasarlar Güncellenen deprem yönetmelikleri Tipik bir binada depremsellik incelemesi

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 12 HAZİRAN 2017 KARABURUN AÇIKLARI- EGE DENİZİ DEPREMİ

GENEL KESİTLİ KOLON ELEMANLARIN TAŞIMA GÜCÜ (Ara donatılı dikdörtgen kesitler)

RİSKLİ BİNALARIN TESPİT EDİLMESİ HAKKINDA ESASLAR 4-DBYBHY (2007)ve RBTE(2013) Karşılaştırılması

Yapıblok İle Akustik Duvar Uygulamaları: Digiturk & TV8

İ.Ü. CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM HASTANESİ A3 BLOĞU ÖN İNCELEMESİ

TAŞIYICI SİSTEM TASARIMI 1 Prof. Dr. Görün Arun

YAPAN: ESKISEHIR G TIPI LOJMAN TARİH: REVİZYON: Hakan Şahin - ideyapi Bilgisayar Destekli Tasarım

YAPILARIN ÜST RİJİT KAT OLUŞTURULARAK GÜÇLENDİRİLMESİ

YTÜ Mimarlık Fakültesi Statik-Mukavemet Ders Notları

Döşeme ve Temellerde Zımbalamaya Dayanıklı Tasarım Üzerine Güncel Yaklaşımlar

DBYYHY 2007 ve DEPREME KARŞI DAYANIKLI YAPI TASARIMI. Onur ONAT Tunceli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Tunceli

CS MÜHENDİSLİK PROJE YAZILIM HİZMETLERİ EUROCODE-2'ye GÖRE MOMENT YENİDEN DAĞILIM

KOLONLAR Sargı Etkisi. Prof. Dr. Ahmet TOPÇU, Betonarme I, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, 147

Boğaziçi Üniversitesi. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü. Ulusal Deprem İzleme Merkezi

Güçlendirme Alternatiflerinin Doğrusal Olmayan Analitik Yöntemlerle İrdelenmesi

DEPREM HESABI. Doç. Dr. Mustafa ZORBOZAN

DEPREM BÖLGELERĐNDE YAPILACAK BĐNALAR HAKKINDA YÖNETMELĐK (TDY 2007) Seminerin Kapsamı

ÇATI KONSTRÜKSİYONLARINDA GAZBETON UYGULAMALARI Doç.Dr.Oğuz Cem Çelik İTÜ Mimarlık Fakültesi Yapı Statiği ve Betonarme Birimi

19 Mayıs 2011 Simav Depremi ve Yapı Hasarı Raporu

Yeryüzünden kesit 11/6/2014 DEPREM HAREKETİ

27 KASIM 2013 MARMARA DENİZİ DEPREMİ

YIĞMA YAPI TASARIMI DEPREM BÖLGELERİNDE YAPILACAK BİNALAR HAKKINDA YÖNETMELİK

Transkript:

DEPREM VE İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ İnş. Yük. Müh. Nejat Bayülke, Yrd. Doç. Dr. Burcu Güneş, Yrd. Doç. Dr. Halit Cenan Mertol, Yrd. Doç. Dr. Eray Baran, Yrd. Doç. Dr. Ayhan Gürbüz, Yrd. Doç. Dr. Seda Yeşilmen in 03.11.2011 tarihinde gerçekleştirdikleri konferans metnidir. Atılım Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Halit Cenan Mertol: Nejat Bayülke Bey 1946 yılında İstanbul da doğdu. ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünden 1969 da Lisans, 1971 de Yüksek Lisans Diplomasını aldı. 1970 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Deprem Araştırma Dairesi nde çalışmaya başladı. 1973 yılında aynı Dairede Yapı Bölümü Baş Mühendisi, 1984 de Deprem Mühendisliği Şube Müdürü oldu ve 2003 yılında emekli oluncaya kadar bu görevi sürdürdü. 2003 2004 yıllarında TEK-DEN Yapı Denetim ve EKC Yapı Malzemeleri Laboratuarı Şirketinde çalıştı. Şu anda yani 2004 den bu yana ARTI Mimarlık ve Mühendislik Müşavirlik Şirketinde çalışmaktadır. 2003 yılından bu yana Deprem Yönetmeliği Hazırlama Komisyonunda görevlidir. Yığma Yapılar Depremlerde Hasar Gören Yapıların Onarım ve Güçlendirilmesi Depremler ve Depreme Dayanıklı Betonarme Yapılar Depreme Dayanıklı Betonarme ve Yığma Yapı Tasarımı adlı kitapları vardır. Yapıların deprem davranışı; yığma, ahşap, betonarme, prefabrik ve çelik yapıların depreme dayanıklı tasarımı; Deprem ve diğer nedenle hasarlı yapıların güvenliğinin belirlenmesi ve onarım ve güçlendirilmesi üzerinde yoğun olarak çalıştığı konulardır. Van Depremi; ben bu depremi anlatmak yerine depremi yaşayanlardan size depremi anlatmalarını istedim ve ilk önce onlarla başlayacağım. (Dakika 00.02:40) Başka birisiyle konuşmamızda o kişi bu binanın üçüncü katından çıktı bu İsaların üçüncü katı dördüncü katında yengesi oturuyormuş. Şimdi onun bir konuşmasını dinleyelim. (dakika 00:03:33) Bu binadan sağ çıkan kişiler. Diğer bir ses kaydımız çocuklardan aldığımız ses kaydıydı bu son ses kaydımız ve çocukların depremi nasıl yaşadığını bakmak için. (dakika 00:04:37) Depremi yaşayanlardan dinlemiş olduk. Bu iki resim hakkında konuşmak istiyorum (soldaki) şu resmin çekildiği enkazdan Azra Bebek yaklaşık 4 gün sonra kurtarıldı ve hemen bunun arka yolunun yanındaki bina site tek bir çatlak yok. Yani esasında depreme dayanıklı yapı yapmayı ve depremde çöken yapı yapmayı çok iyi biliyoruz. Ama niye bütün yapılarımızı bu çeşit yapıyoruz sorunlarımız nedir? Bugün onun üstüne konuşacağız. İnşaat Yüksek Mühendisi Nejat Bayülke: Betonarme Yapılarımızın Depreme Karşı Durumu Nedir? bu konu üzerinde konuşacağım. Bu yapılar Türkiye nin hemen hemen her tarafında var deprem bölgesi olmayan yerlerde bu duruma bakarak neden bu binalarımız yıkılıyor ya da çok hasar görüyor. Tabii iki konuda bakabiliriz proje açısından ve yapım aşamasından yani projeler nasıl yapılıyor? 1

Bu konuda iki örnek vereceğim İMO Bank Adana Şubesi 2001 yılında Osmaniye Adana nın yanında ikinci derece deprem bölgesini burada belediye 475 yapıya inşaat ruhsatı vermiş. Bu yapılardan sadece 15 tanesinin deprem hesabı var. Bu deprem hesabı olanların da projeleri de tam yönetmeliğe uygun değil. Bu proje aşamasında bunu Türkiye nin birçok bölgesinde görebiliriz. Yapıların yapılmış durumu ne düzeyde? 1992 Erzincan Depreminde İstanbul Teknik Üniversitesi 260 kadar yapıyı güçlendirdi bunlar depremde orta veya az hasar görmüş binalar. Beton dayanımları 150 kilogram yerine 90 artı eksi 30 kilogram civarında ve düşey yüklere karşı korunması gereken donatılarda %25 le %50 kadar eksik bu durum belki 17 Ağustos Depreminden sonra biraz daha iyileşmiş olabilir. Ama özellikle 17 Ağustos ta yıkılan veya burada Van da Erciş te gördüğümüz gibi yıkılan yapıların büyük bir kısmının 99 depreminde önce yapılmış olduğu söyleniyor. Dolayısıyla yapılar hem proje açısından hem uygulama açısından son derece kötü ve bunlar bu tür durumda olan binalarımız da yıkılıyor depremde. Bu tip yapılar depremde nasıl davranacak? Davranış belirlemek davranış tasarımı diye bir şeyden söz ediliyor. Yani depremde ne yapacak bu bina belirlemek güçlendirmek gereği var mı, yok mu deprem hasarlarının nedenini açıklamak için deprem davranışını kestirmeye çalışıyoruz yıkılmış yapıda veya yeni kullanacağımız yapıda bir depremde ne olacağını anlamak için. Bunun için bilmemiz gereken şeyler nedir? İşte malzemenin birim ağırlığı beton ve çelik gerilme deformasyonu eleman boyutları, beton çatlakları, donatıda paslanma vs gibi şeyleri binalarda inceliyoruz. Yapıların deprem davranışları dinamik özelliklerinden biraz söz edeceğim. Betonarme yapıların dayanımı bir anlamda beton dayanımı ve beton dayanımının da gerçeğe yakın bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. İşte karot alınıyor preste kırılıyor fakat hiçbir zaman yeterli sayıda karot alamıyoruz. Yapının tümü için geçerli bir beton dayanırlılık seçmek zor iri agregalar taşlar oluyor kötü yapılmış yapıların betonlarında. Bu betonun her yönünde aynı mekanikte ve özellikte olmasını engelliyor. Hiçbir elemanda betonun homojenliği izotropik değil kolon alt ucundaymış da uç uca göre dayanım biraz daha yüksek. İyi sıkıştırılmamış ve çok sulu betonun boşluk oranı yüksek oluyor ve bu da dayanımının düşük olmasına neden oluyor. Beton birim ağırlığı düşük boşluk yani dayanımı düşük boşluklu betonun birim ağırlığı da 2.4 ve 2.5 ton değil. Yani 10 11 kilogram MPa dayanımlı betonların birim ağırlığı 1.9-2 nokta ton metreküp civarında. İşte beton dayanımları da büyük bir sapma var bu sapma beton içinde çok iri agrega koca taşlı beton olmasından dolayı betonda standart sapma büyük değerler de çıkabiliyor. Bu benim çalıştığım şirketin İstanbul da güçlendirme projesi kapsamında beton numuneleri aldığımız binalarda betonla basınç dayanımı deneyleri yapıldı kanatlar üzerinde birim ağırlıkları hesaplandı. Böyle bir ilişki bulduk. Buradan görebileceğiniz gibi şöyle söyleyeyim yani beton dayanımı düşük olan bir betonun birim ağırlığı hiçbir zaman 2.5 ton çıkmıyor çünkü dağılım çok geniş. Tabii burada dağılımın düşük olmasında büyük olmasındaki faktörlerden birisi agreganın temiz veya kirli olması agreganın basınç dayanımına bağlı bir olay bir miktarda su katılmayla ilgili bir olay oluyor. 2

Bu da bir başka bir biliyorsunuz betonları kesmek için çivi çekici filanda kullanılıyor. Burada da bundan karot dayanımı arasındaki ilişkiyi görüyoruz. Beton dayanımızla ilgili yapılarımızın beton dayanımıyla ilgili durumu biraz daha bir başka örnek vereyim çalıştığım şirket Amasya da bazı okulların güçlendirme projeleri birçok okulun güçlendirme projesini yaptı. Burada ortalama basınç dayanımı yaklaşık olarak 120 kilogram santimetrekare civarında tabii bunlar okul olduğu için bunların beton dayanımları en az 200 kilogram civarında olması veyahut en azından ona göre tasarlanmış olması söz konusu fakat beton dayanımlarımız böyle. Çok düşük dayanımlı olanlar da var yani böyle biz bina güçlendirdiğimiz zaman beton dayanımı 100 kilogram 120 kilogram olduğu zaman bu bayağı iyi beton dayanımı var diyoruz tabii Türkiye ortalamasına göre. Bir yapının beton dayanımını belirlemek ister ki böyle bir standart karakteristik TS-10465 e göre bir ortalama dayanım standart sapmayla bu miktar çıkartılıyor. Burada standart sapma deminde söylediğim gibi büyük olunca ortalamadan çıkardığınız zaman birde bir katsayıyla büyüdüğünüz zaman kırılma gerilmesine çok yakın gerilme taşıyan beton ortaya çıkıyor. Dolayısıyla böyle bir yaklaşım bu şekilde beton dayanımı belirlemek çok gerçekçi değil. Çünkü eğer bir betonun taşıdığı basınç gerilmesi kırılma dayanımına çok yakınsa bu kısa bir süre sonra yıkılıyor. Böyle yıkılmış binalar çok yok. Yani bir yandan biliyoruz ki beton dayanımı mevcut yapılarda çok yüksek değil ama bu binalar yine de yıkılmıyor örnek olarak birkaç tane bina var benim bildiğim işte 1983 Diyarbakır Hicret Apartmanı, 1985 Eskişehir Başak Apartmanı, 2004 te Zümrüt Apartmanı. Şöyle bir ilişki daha var bu betonun betona uygulanan yükün kırılma yüküne olan oranıyla ilişkili bir eğri 1960 larda bir Alman hoca tarafından çıkarılmış. Buradan şunu söyleyebiliriz eğer betona yüklediğimiz yük kırılma dayanımının kırılma dayanım yüküne kadar yüklüyorsa kısa sürede beton kırılır. Fakat uyguladığımız yük onun işte %80 ni kadarsa bir süre daha devam ediyor. %75 i kadarsa yani kırılma yükünün %75 i kadar bir yük yüklemişsek diğer bir deyişle emniyet katsayısı 1.33 gibiyse bu yükü uzun süre taşıma devam ediyor. Yani bu da bir şekilde neden böyle düşük basınçla dayanımlı binalarımız kendiliğinden kolayca yıkılmıyor. Çünkü her şeye rağmen yinede bir düşey yüklere karşı uzun dönemde kısa dönemde yakın dönemde yıkılmayı önleyecek kadar karşı bir güvenlik katsayıları var. Evet, bu nedenle binalarımız yıkıyor. Ama 2007 Deprem Yönetmeliğinde güçlendirmeye yapılan yapılarda bu standart sapma çıkarıldığı zaman o zaman daha böyle şeye yakın beton dayanımları bulunmuş oluyor. Düşey yük kirişler mesnete yakın kesme çatlağı açıklıkta eğilme çatlağı yaratıyor. Kolonun boyuna donatıda burkulmayla karşılıyoruz. Kolonda düşey çatlak olduktan sonra hızla yıkılma görüyoruz. Dolayısıyla betonumuz basınç dayanımına çok yakın düzeyde yüklenmişse süratle kırılmaya gitmesi gerekiyor ama birçok yapıda ve beton dayanımı düşük de olsa bu taşınan yüklerin de hesap yüklerini taşımıyor binalar. Binaların taşıdığı yükler hesaplarda arttırılmış yükler değil, gerçek yükler bunlardan çok daha az. Dolayısıyla bir emniyet katsayısı üç olmasa bile yinede ikinin pek altına düşmüyor. Ama tabii bu yapıların özelliklerinden birisi de içinde çok iri taşlı beton var. İri taşlı betonlar aderans yok kesme dayanımı nasıl, bunu bilmiyoruz. Yani bu basınç dayanımıyla kesme dayanımı aderans dayanımı arasında normal bildiğimiz beton için geliştirilmiş ilişkiler 3

var ama içinde çok büyük taşlar olan betonda bu ilişki nasıl bunu bilmiyoruz. Depreme dayanıklı yapı tasarımı konusunda 20. yüzyılın başlarında İtalya da ve Japonya da birtakım araştırmacılar diyorlar ki depremde yapılara yatay yük geliyor. Bizde bir yatay yük düzeyi seçerek bunu yapılara uygulayalım. O zaman seçtikleri yatay yükler aşağı yukarı bina alanının %10 nu kadar derken 1923 te Japonya da bir Kanto Depremi oluyor bakıyorlar ki bu şekilde yani ağırlığının %10 nu gibi bir yatay yükle çözülmüş hesaplanmış binalarda deprem ve iyi davranışlar ondan sonra bu yatay yüzeyi kalıyor. Fakat o tarihten gerçek yapıya giren deprem yükleri ne kadar bilinmiyor. Bildiğiniz gibi deprem yüklerini yapılara gelen deprem yüklerini ölçmek için yer hareketinin ivmesinin kaydedilmesi gerekiyor. Bu tür bir alette ilk defa 1932 de Amerika da bir depremde deprem yer hareketi yani yapılardan saha yapıp yaratan boyutta deprem yer hareketinin ivmesi ölçülüyor. Daha sonra yapılan ölçümlerde görülüyor ki bu kuvvetler tasarımda alınan kuvvetlerin çok üzerinde fakat işin çok önemli bir kısmı o zaman bunun bir açıklanması lazım. Yani nasıl oluyor da biz ağırlığının %10 nu gibi bir yatay yüke dayanacağına hesapla gösterdiğimiz bina bunun üç dört katı yatay yükü buluştuğu zaman buna karşı duruyor. Bunun açıklaması da şöyle oluyor: R-katsayısıyla diyorlar ki binamız elastik davranacak dolayısıyla deprem olduğu zaman birtakım binada hasarlar olacak. Bu binanın periyodunu değiştirecek periyoda uzayınca gelen yükler azalacak. Binanın sünümü artacak hasar olunca çatlaklar olunca bu da binaya gelen yükler artacak. Fakat binanın periyodunun uzaması binanın daha çok ötelenme yapmasına neden oluyor. O zaman önemli olan binanın sünek davranması diyerek binaların sünekliği varsa depreme karşı koyduğu gibi bir şekilde bu kavramlar geliştiriliyor. Sünekliği ne ile sağlıyoruz? Donatının kenetlenme boyu ve etriyeyle sağlıyoruz. Sık etriye ve yeterli uzunlukta kenetlenme boyu olayı depreme dayanıklı yapının temel felsefesini oluşturuyor yahut onun önemli bir bölümü. Bizim ülkemizde etriye sıklaştırması olayı 1968 Deprem yönetmeliğiyle başlar. 1975 Yönetmeliğinden önce 6 bin metre çapında etriyeye izin vardır 75 Yönetmeliği bu 8 milimetreye çıkmıştır. Bu arada şunu da söylemek gerekir. Yani bizim yönetmeliklerimiz özellikle 1975 Yönetmeliğiyle başlayarak yapılarımızı depreme dayanıklı yapmak için gereken hemen hemen bütün kuralları içermektedir. Yani bazen çıkarlar derler işte yönetmelik nedeniyle binalar yıkıldı bu doğru değil çok eski binalarımız varsa 1968 den önce yapılmış binalarımız varsa bunlar için bu geçerli olabilir. Ama bizim yönetmeliklerimiz uyulduğu koşulda hele 97 günü birde şu anda kullandığımız 2007 yönetmeliği bunlar uyulduğu zaman kesinlikle binaların çok az hasar görmesini sağlayacak tabii projeleri yapılacak projelerde buna uyması koşuluyla yapılarımızın depreme dayanıklı olması hemen hemen kesin gibi eğer yönetmeliklere uygun hesap yapılırsa ve bu projelerde uygulanırsa. Yani Türkiye nin bu açıdan bir bence bir deprem sorunu yok Türkiye nin ayıplı inşaat sorunu var. Çünkü başta da söylediğim gibi binaların projeleri depreme hesabı yapılmadan yapılıyor. Düşey yükler altında bile dayanımlar emniyet katsayıları yetersiz bu nedenle binalarımız yıkılıyor. Evet, burada değişik durumlara göre yapılarınız ne şekilde davranacak bunlar üzerinde duruyoruz. Kolon boyuna bindirme ve kenetlenme boyu çok az olması etriye sıklaştırması olmasa onun da şu anda düşük moment taşının gücü oluyor donatılar sıyrılıyor R katsayısı küçülüyor. Düşük moment kapasitesi ve kolon uçlarının mafsallaştığında yıkılmayla karşılaşıyoruz. Bir başka olay donatı beton durumuna göre yapı davranışı kiriş boyuna donatılarının düğüm noktası ankraj boyu kısa ise dış aks kolonlarında kiriş donatılarının ankraj boyunu sağlamak daha zor daha düşük moment taşıma gücü oluyor. Bir başka olay bu donatılarımızı kiriş donatılarımızı düğüm noktalarında ankraj ediyoruz. Düğüm noktalarının eğer bir iç aks kolonuysa buna dört yandan saplanan kiriş olduğu zaman 4

buralarda donatıların ankrajı daha kolay oluyor daha donatı kolay kolay ek yerinden çıkamıyor. Çünkü oraya saplanan kirişler bu bölgede belki betondan yana binaya destek veriyor ve bu da betonla donatı arasındaki aderansın konulmasına istenilen düzeyde olmasını sağlayan o dış aks rötuşa kolonlarında bu iş o kadar sağlanamıyor. Çünkü bir yandan veya iki yanlara açık olduğu için onlar bu betona destek verme işini gerçekleştiremiyor. Deprem hesabı olmayan yalnız düşey yüklere göre hep tasarlanmış yapılarımız var. Düşey yükler derin kirişlerle taşınıyorsa kuvvetli kiriş zayıf kolon durumu diye bir durum söz konusu. Bunu biliyoruz bunun gerekçesi de şöyle deprem sırasında depremin enerjisi kiriş uçlarından mafsallaşmayla taşınıyor. Eğer bu 1 ise binanın yıkılmasına neden olmuyor bir kirişin kırılması uçlarının mafsallaşması binayı yıkıma götürmüyor. Dolayısıyla bizim deprem yeraltı mafsallaşmayla enerji tüketme olayımızın kirişlerin uçlarında yapıyor. Ama bu değilse ve bir deprem sadece düşey yüklere hesap yapıldıysa o zaman derin kirişler ve kolonlardan daha yüksek moment taşıyan kirişlerimiz oluyor ve kırılma kolonlarda olduğu için demin de gördüğünüz gibi büyük yapay ötelenmelerle kırılmalar oluyor. Demin Van Depreminden bir bina gösterildi. O binanın döşemesi sanıyorum asmolen döşeme veya kirişsiz döşeme bu tür yapılarda da kirişlerin derinliği sığ olduğu için bu tür yapılar yatay ötelenmelere çok daha elverişli daha çok yatay ötelenme yapıyorlar ve yatay ötelenme yapılınca da bir daha geri o bina geriye gelemiyor giderek birbiri üstüne kayarak yıkılıyor. Burada açılışta gösterdiğimiz binada o tür bir yıkılma mekanizmasının işareti oluyor yani katlar üst üstte yıkılmış çok büyük yatay ötelenmelerle. Bu tabii depreme dayanıklı yapı tasarımı ilk gelişirken işte kolonlarla bu yatay yüklerin taşıyacağını düşünüyor. Fakat dünyada olan bazı depremler özellikle 1971 de San Fernando Depreminde bir hastane binası var bu perdesiz bir bina çok güzel spiralli kolonları var fakat depremde 1 metreyi aşan yanay ötelenme genel ötelenmeler olmuş kalıcı ve bina kullanılamaz durumda. O zaman şu görüş ortaya çıkıyor sünek binanın da sünekliğinin bir kısıtlanması lazım yani ötelenmelerinin de kısıtlanması lazım. Bunu neyle sağlıyoruz? Bunu perde duvarlarla sağlıyoruz ve dolayısıyla depreme dayanıklı yapının bir başka bileşimi önemli bir bileşiği işte projesi olacak projeye göre inşa edecek etriye sıklaştırılması donatıların birbirinin boyu yanında birde yatay yüklerin taşıyan daha iyi taşıyan daha çok taşıyabilen perde duvarlar ve ötelenmelerini kısıtlayan perde duvarlara ihtiyaç var. Yani depreme dayanıklı yapının özelliklerini bu şekilde sayabiliriz. İşte etriye sıklaştırması olacak betonu iyi saracağız ki donatıyla beton arasında ankraj veya aderans yitirilmeyecek. Donatı yeterli aderans boyunda yerleştirilmiş olacak belirli bir yatay düzeyine göre hesap yapıyoruz. Bu yatay yük düzeyi bize hafif depremlerde depremin taşıyıcı olmayan bir elemanlarda büyüme duvarlarındaki bir hasarının azaltılması veya hiç olmamasını sağlıyor. Şiddetli depremde ise süneklikle deprem enerjisini tüketiyoruz. Sünekliğin koşulu da etriye sıklaştırması boyuna donatıların ankraj boyu ve birde bu mafsallaşmayla ve enerji tüketmenin kiriş uçlarında olmasını sağlamak için kirişlerin kolonların moment kapasitelerinin kirişlerden daha büyük olması ve son olarak yatay ötelenmelere karşı perde duvarlarla kullanılmasıdır. Burada değişik katlarda beton dayanımına ve donatı miktarına göre davranışı görüyoruz. Eğer projedeki dayanımı sağlamamışsak, projedeki donatıları koymamışsak o zaman basınç kırılması dediğimiz bir durumla karşılaşıyoruz. Yani beton daha önceden kırılıyor ve bu da son derece gevrek bir kırılma şekli bina çok kolay bir şekilde yıkılabiliyor. Dolgu duvarlarının betonarme yapılarının dolgu duvarlarının yapı davranışına katkısı var. Dayanım düzeyi yani dayanımı yüksek bir dolgu duvar kullanıyorsak duvarda kullandığımız tuğlaların dayanımı yüksekse o zaman yapı daha büyük daha yük taşıma gücü artıyor. 5

Bundan dolayı ivme analizi yapıldığında dolgu duvarlar da dikkate alınırsa yapının davranışı daha farklı oluyor. Ama hani dolgu duvarlar gevrek olduğu için bir süre sonra onlar kırılıyor ve devreden çıkıyor. O zaman yapı tekrar çerçeveli yapı gibi davranmaya başlıyor. Şimdi bir R-katsayıları var tabii R-katsayıları daha önce 75 ve 68 yönetmeliğinde bir şekilde yönetmeliklere girmiş dolaylı olarak girmiş. Bu R- katsayısı yapının elastik olarak karşılayacağı yük deprem yatay yüküyle yükünün yani yapı elastik katsayıların taşıyacağı bir yatay yük vardı. Biz ise daha düşük bir yatay yüke göre bunu tasarladık. Bu ikisinin arasındaki oran R-katsayısı oluyor. Bu katsayılar 68 öncesinde yönetmeliklere ya da hiçbir deprem hesabı olmayan yapıda aşağı yukarı 2 2,5 kadar 68 yönetmeliğinde dört civarında 75 yönetmeliği dörtün üstünde daha sonraki yönetmeliklerde de daha yüksek R-katsayıları sağlayabiliyoruz yapıda uyguladığımız detaylarla bunlar bizim yapılarımızın daha büyük depremleri enerjisini tüketmesine olanak sağlayan bir özellik. Evet etriye sıklaştırması 68 yönetmeliğiyle başlıyor. Burada üç deney yapılmış üç deneyden alınmış üç değişik tip. İlk baştaki örnekte alt donatı çok kısa konulmuş bindirme boyu çok az. Bu üç kolon kiriş düğüm noktasının davranışını görüyoruz burada kiriş donatısı ek yeri ankrajı eksenel yükle de bağlı bir olay burada eksenel yük çok az evet burada biraz daha büyük eksenel yük çok kısa konulmuş. Demin şu örnekte gösterdiğimiz örneği ve şu örneği karşılaştırmaya çalışacağız. Bunlar ilk başta gösterdiğimiz donatının ankraj boyu kısa olduğu olan örnekler uzun örneklerde ek yerine konulan donatı uzun konulduğu zaman daha yüksek momentlere ulaşıldığı deneylerde görülmüş. Yapım kusurları ne oluyor? Yerinden kaymış etriyeler mesela kolonlarda etriyeler iyi bağlanmamışsa beton dökülünce hepsi aşağıya toplanır. Böyle bir durumla karşılaşabiliriz. Yetersiz ankraj ve bindirme boyları mesela standart demir boylarına göre 12 metreden en iyi şekilde yararlanmak için eğer kiriş açıklığına göre donatı kesiliyor. Bu da fire vermesin diye sonuçta donatının kiriş ucundan ankraj edildiği bölgede gereğinden kısa bir miktarda konulmasına yol açıyor. Perde duvarlarla hiç yapılmıyor ya da belirli bir kattan sonra yapılmadığı durumlar var. Bu durumlarla da karşılaşabiliyoruz. Özellikle kamu inşaatlarında perde duvarlar var fakat bazı yerlerde sadece zemin katta veya bodrum katta da bir iki katta da yapılıyor ondan sonra yapılmıyor perde duvarlar ve bu katlarda büyük yanay ötelenmelerle hasarlarla karşılaşabiliyoruz. Kolon ve perde alt uçlarında sistemli bir şekilde içinde temizlenmemiş kalıplar ve farklı zamanda dökülmüş ve kaynaşmamış beton buralarda mafsal niteliğinde pim noktalarına yol açıyor. Bu da tabii binanın yatay ötelenmelerini arttırıyor. İkinci mertebeden etkiler oluşuyor ve bu kritik bir yıkılma nedeni. Kolon kesilmesi giriş delinmesi bu her depremde söylenen bir şey mesela bu depremde Van da yıkılan bir binanın bodrum katında yahut zemin katında kirişlerin kesildiği galeri olarak kullanılmak üzere benim bildiğim Erzincan da 92 depreminde bir yapıda zemin kattaki bir kahvehaneye bilardo masası sığdırmak için kolonların kesildiği ve bu binada çok sayıda can kaybının olduğunudur. Donatıda paslanma özellikle bu Ankara da yok tabii biz Ankara da deniz kumu kullanmıyoruz bu bizim için bir avantaj ama İstanbul da pek çok yapıda deniz kumu kullanılmış özellikle 60 lı 6

yıllarda 70 li yıllarda yapılan yapılarda ve bunlardan donatıda büyük bir şekilde paslanmaya yol açıyor. Bazen bodrum katlarında kalorifer dairelerinde nemli ortam buralarda şeyi kükürtlü kömürlerle yakılıyor. Bunların da yarattığı asit ortam demirlerde paslanmaya yol açıyor bu da yıkılmaya büyük katkısı olan şeyler. Evet deniz kumu gibi bunu söylemiştik. Şimdi tabii depremden sonra birçok yerde bu konu gündeme gelir. Deprem oldu benim binamda hasar olmadı ama bundan sonra devam ederse daha kötüsü olur mu veya çok sayıda artçı deprem oluyor bu binanın hasarını arttırır mı, bunlar çok soruluyor ve bu yüzden binalara girilip oturulmayan bir durumla çok karşılaşılır. Şöyle eğer depremde deprem yaşamış veya depremi olmadan önce hafif depremler şiddetli bir deprem ondan önce hafif deprem yapıp olmuş yapılarda gelen deprem yükü yapının elastik yük dayanılırlığının kapasitesinin altındaysa bu bir yapıda bir hasara yol açmaz. Yani yapı bu şekilde düşük şiddetli depremlerde düşük kuvvetler altında ne kadar çok sallanırsa sallansın taşıma gücünden bir şey kaybetmez. Ama eğer bu aşılmışsa yani yapının elemanlarında elastik bölgenin ötesine geçilmiş çatlaklar donatılarda elastik gerilme düzeyinin üzerinde gerilme artma falan olmuşsa tabii o yapının taşıma gücünden bir kayba yol açabilir. Eğer bunun üzerinde kuvvet geldiği zaman özellikle santim düzeyinde çatlaklar yapı içi dayanımını azaltır. Bu tür yapılarda güçlendirme gerekir. Yani eğer çatlaklarımız kılcal düzeyde kalmışsa 1 2 milimetreyi aşmamışsa o zaman bizim dayanımımızda çok fazla belki de hiçbir kayıp olmamış diye kabul edebiliriz. Bu nedir çatlak? İşte betonun gerilmesi çatlağı kesen donatılarımız var bu donatıların gerilmeleri elastik limit olarak kabul edilen tasarımda alınan değerlerin biraz ötesine geçmiştir ama daha böyle kopmaya çok büyük mesafe vardır. Bu nedenle de bu tür kılcal çatlaklar taşıyıcı sistemdeki kılcal çatlaklar binanın taşıma gücünden bir şey kaybetmesine neden olmamış kabul ettik. Ama çatlaklar genişledikçe bu da artar. Oturma hasarları varsa binada tabii bu yapının elemanlarında etkilemeler var demektir. Bunlarda depremde gelen ek gerilmelerin taşınmasını güçleştirebiliyor. Sonuç olarak yapılarımızın depremde beklenenden çok hasar görmesi ve yıkılmasına yol açan en önemli noktalar deprem hesabının olmaması beton dayanımı projedeki dayanımının çok altında projedeki donatılar konulmamış etriye sıklaştırılması yok ve perde duvarsız yapılarla karşılaşıyoruz. Birde tabii boyuna donatıların pimleme boyları yetersiz düşey taşıyıcıların az buluşların mafsallığı gibi şeyler de oluyor. Burada Van Depreminin tabii mekanizması da önemli bu deprem sırasında depremden sonra artçı şokların dağılımına bakıldığımız zaman aşağı yukarı Van ın şöyle bir 25 30 km kadar kuzeyinde kuzeydoğu güneybatı yönünden ulaşan bir bölgede toplanmış artçı depremler. Bu artçı depremlerin toplandığı bölgede muhtemelen orada hareket eden fayı gösteriyor. Aşağı yukarı 50 km lik bölgede bir fay akım yapmış ve 7.2 depreminde de bu boyutta bir fay kırılması beklenir. Buradaki kırılan fayın cinsi de önemli aslında bu biz inşaatçıların konusu değil ama depremle ilgilenen kişilerin bunları da bilmesi lazım burada bir ters fay diye bir fay var. Yani bu kırılım kuzey tarafında kuzeydoğu kuzey ve batı tarafındaki bölümü güney ve doğu tarafından gelen kuvvetle yukarı itilmiş ve bu kısım yukarı hareket etmiş. Yani Erciş bu fayda hareket eden yer kabuğu bu yolun üzerinde orada daha çok yıkım olmasına birde bu olayında katkısı var. Van ise sabit duran hareket etmeyen bir nokta dolayısıyla orada can kaybı bir hasar daha olmuş. Tabii depremlerin ivme kaybını Türkiye de ölçen Deprem Araştırma Dairesinin şu anda AFAD denilen Afet Acil Durum İdaresi Başkanlığı onun Türkiye nin pek çok noktasında ivmeölçerleri var ama bu ivmeölçerlerimizin sayısı maalesef çok az Türkiye de. Örnek olarak California Eyaletinde bu tür ivmeölçerlerin sayısı herhalde 4 5 bin civarında bizde 300 200 300 civarında tabii çok sayıda ivmeölçeriniz varsa depremin ivmelerini birçok noktada 7

ölçebiliyorsunuz. Bu depremde maalesef Van daki ivmeölçer çalışmamış. Buna karşılık Muradiye de ve Bitlis te buraya en yakın ivmeölçerler çalışmış. Muradiye de kaydedilen ivme depremin merkezinden aşağıya doğru 30 35 kilometre uzakta yaklaşık %18G yani yer hareketinin uç ivmesi. Burada tabii şöyle düşünülebilir belki Van da bu kadar hasarın olmamasının nedeni burada oluşan ivmenin çok büyük olmaması bende Van a gittim ama görüntüleri getirmedim. Çok sayıda yıkılma nedeni var zemin katı elastik yapı esnek yapı dediğimiz bir yapı türü vardır. Yani zemin katında işyeri olarak dükkanlar falan yapıldığı zaman o katın kolon yükseklikleri işte normal katlarda 3 metre ise oralarda 5 metre 6 metre kadar olabilir. Van da da böyle binalar vardı. Ama bunların çoğunda bu dükkanlarda cam kırılmaları çok az sayıda dükkanda vardı. Bu yüksek kolonların tabanlarında ben şeyi göremedim eğilme kırılmalarının olması beklenir çok yüksek oldukları için. Bunların bunlara herhalde düşük bir yatay yük bile momentum uzun olduğu için şeyin tabanında büyük momentler oluşturabilir ve buralarda moment kırılmaları onları da pek göremedim Van daki binalarda ve bir yandan dediler ki bu binalarda perde duvarlar var. Ama perde duvarları olmayan bu şekilde binalar da vardı. Tabii burada bir insanın içine bir şey düşüyor. Acaba burada deprem çok kuvvetli olmadığı için mi bu binalarda hasar olmadı. Şunu da söyleyeyim Van da aşağı yukarı 7 8 seneden beri 6 7 8 katlı binalar yapılmakta ve şu anda da 12 katlı bina yapmaya başlayacaklar ona izin verilmiş bir tane yapılmış hatta. Yani giderek binalar yükseliyor ve bunların çoğu da zemin katlara esnek olarak yapılmakta ve bende gördüm bazı binalarda zemin katlarında bayağı perde duvarlar var. Bu perde duvarlar ötelenmeleri kısıtlıyor zemin katlarda kolonların kırılmalarını önleyebiliyor. Ama olmayanlar da vardı veyahut hepsinde var mıydı? Tabii bunların açılaştırılması gerekirdi orada oluşan yer hareketinin ivmesinin ama maalesef bu işte kayıt alınamadı bir tane alet olması çok iyiydi. Bundan önceki birçok depremde hemen hemen bütün depremlerde depremin merkezine yakın yerlerde bu ivme kayıtları alınmıştı. Tabii bunlarla binaları analiz edip onların hasarını belirlemek mümkün oluyor. Depremde çok değişik dalgalar oluyor. Bu dalgaların bir kısmı yüzeyden sismograflara gidiyor bir kısmı yerin içinden uzaklardaki sismograf istasyonlarının çok yerin içinden geçerek gidiyor değişik dalga türleri var, yüzey dalgaları var, hacim dalgaları var hem basınç dalgaları hem kesme dalgaları. Bunlardan hesaplanan büyüklük değerlerinde farklılıklar olabiliyor. Yine öğrendiğim kadarıyla moment planı ve bütünlüğü tüm dünyanın belli başlı böyle sismoloji merkezleri hesaplayabiliyor. Belki Kandilli Rasathanesinin çok uzakta olması dolayısıyla oraya gelen kayıtlar sismik dalga türlerinden böyle bir hesabı yapamamış olması da söz konusu buna bağlı olarak oluşabilir. Depreme dayanıklı yapı nasıl oluyor? Etriye sıklaştırması oluyor. Etriye sıklaştırması bize sünek davranış için betonun donatının taşıma gücüne gerilme ötelenme kapasitesini tümüyle kullanmamız lazım. Bunun içinde onun betonuna iyi ankre edilmesi lazım. Deprem yönü değişen bir yük olduğu için betonda önce basınç sonra çekme oluşunca çatlaklar oluşuyor. Önce çatlaklar çatlayan taraf daha sonra eziliyor ezilen taraf açılıyor ve betondaki hasar donatıyla beton arasındaki aderansın yitirilmesine neden oluyor. Ama sık aralıklarla etriye sararsak bunu önleyebiliyoruz. Sünek yapı yapmak istiyoruz fakat çok süneklikteki yapı içindeki eşyalara ve özellikle hafif depremlerde bunlara zarar veriyor. Bunların onarılması yapının içinin tekrar boyanması sıvanması büyük maliyetler getiriyor. Bu nedenle sünekliğin kısıtlanması lazım dolayısıyla perde duvarı binalar yapmamız gerekiyor. 1985 te Şili bir deprem oldu bu 2010 olan deprem boyutunda ve bu perde duvarlı yapılarda çok az hasarlar öldürür. Ama bunların perde duvar oranları aşağı yukarı kat alanının her iki yönde ayrı ayrı olmak üzere kat alanlarının %3 ü %4 ü kadar çok miktarda perde duvarı vardır. 8

Bu depremde de 2010 olan depremde bu çok büyük bir deprem okyanus tabakasının okyanus tabanının Ant Dağlarının altına girmesiyle kaynaklanan bir mekanizma Japonya da olan depremde öyle bizim ülkemizde bu boyutta bir deprem olma ihtimali yok. Ben belki Marmara Denizinde bu tür düşey hareketle akımlı yani fayda böyle bir taraf yukarı çıkıyor bir taraf aşağıya iniyor hareket olduğu zaman bunun üstündeki su tabakası da hareket ediyor ve Tsunamiler meydana getiriyor. Bizim o kadar böyle bir Japonya da olan veya bir Miaimi Kıyılarında olan deprem gibi büyük Tsunami yaratacak bir depremle karşılaşma durumumuz yok. Bu tür okyanus tabanının işte dağların altında dağın altına girmesiyle oluşan depremler 8 9 ölçekli oluyor. Ama bizdekiler galiba en çok 7,5 ölçekli depremler olması söz konusu. 17 Ağustos ile bir başka karşılaştırma da şey olabilir. 17 Ağustos ta fay Gölcük ün tam içinden geçiyordu. Burada faydan Van Şehri aşağı yukarı 25 30 km uzakta Erciş te uzakta ama Erciş te de yıkım var fakat bir şey boyutunda değil yani bir Gölcük boyutunda bir Adapazarı boyutunda değil. İstanbul unda bu konuda bir şansı İstanbul da da Marmara Denizinden geçen fay İstanbul dan aşağı yukarı 15 20 kilometre kadar güneyinde dolayısıyla bir şey yani bir Gölcük gibi bir durumla karşılaşamayabiliriz. Fakat şu da önemli İstanbul da risk altında yani bina sayısı çok fazla olduğu için şeye böyle bir ölçek olarak baktığınız zaman yine 17 Ağustos taki deprem boyutunda bir depremle karşılaşabilirsin. Atılım Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burcu Güneş: Ülkemiz bir deprem ülkesi bunu biliyoruz. Deprem gerçeğiyle yaşamak durumundayız. Biliyoruz ki üç ana plaka ana levha dediğimiz Avrasya Afrika ve Arap Yarımadalarının ya da levhalarının tam birleştiği yerde küçük levhaların arasında kalması sebebiyle ülkemiz tektonik açıdan son derece hareketlidir. Kırmızıyla gösterilen bölge bu esasında Türkiye nin deprem haritasına bakıyorsunuz. Renkler koyulaştıkça deprem tehlikesi artıyor gördüğünüz gibi haritanın neredeyse tamamı kırmızıya boyanmış durumda. Temel olarak üç ana fay hattımız var kuzeyde, doğuda ve batıda ve aşağıda istatistikleri görüyorsunuz. Yani topraklarımızın %92 si nüfusumuzun %95 i büyük sanayi merkezlerimizin gene %95 i deprem tehdidi altında depremle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Gene afet yönetimi dediğimiz deprem tasarımı için çeşitli maksimum yer ivmeleri tayin etmiş onları burada bilgilendirmek istedik. Hocam da bahsetti depremleri izlemek ve sismik tehlikeye karşı gerekli önlemlerin alınması konusunda çalışmaların ilk adımı sismik ağlardan geçiyor. Yani instrumente etmek zorundayız ülkemizi. Burada aktif fay hatlarımızı ve ölçüm istasyonlarını görüyorsunuz. Bunlar afet işlerinin yerleştirdiği istasyonlar tam olarak 201 adet ölçüm istasyonu bulunuyor. Buna ilaveten Kandilli Rasathanesinin işlettiği az sayıda ölçüm istasyonumuz var. Genel olarak bu istasyonlar gördüğünüz gibi fay hatları etrafında odaklanmış durumda. 9

Bir deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olduğumuzun bir başka göstergesi, bunu ben gene Kandilli Rasathanesinin 2 Kasım itibariyle web sitesinden aldım. İşte son 30 gün içinde Türkiye de meydana gelen depremleri gösteriyor yani sürekli ülkemiz sallanmakta. Bölgeye geçtiğimizde gene bu bizim Deprem Afet Yönetmeliğimizin Van için hazırladığı deprem haritası gördüğünüz gibi Van merkezli o bant dışında birinci deprem bölgesi yer alıyor Van merkezi haricinde merkezi ise ikinci deprem bölgesinde. Bölgedeki aktif fay hatlarına baktığımızda bu bahsettiğim temel fay hatları Van Bölgesinden geçmiyor. Bu konuda ya da yöreyle ilgili çok çeşitli çalışmalar yapılmış sismolojik çalışmalar. Bu çalışmaları incelediğinizde yani 23 Ekim 2011 Van Depreminin modelleyen ya da harita üzerinde gösteren tek bir çalışma var o da 2002 yılında Prof. Dr. Koçyiğit ve arkadaşlarının yaptığı çalışmadır. Şurada pek okunmuyor ama şurada gördüğünüz üzerinde Van yazan fay hattının üzerinde fay hattı bu depremin sorumlusudur. Yalnız bu çalışmada yanar atımlı fay hattı olarak gösterilmiş. Nejat Hocam da bahsetti bu deprem ters bir faydı ters atımlı bir faydı. Dolayısıyla bölgeyle ilgili hala sismolojik çalışmaların yapılması gerekiyor. Bu yansıda da 1900 2011 arası bölgede meydana gelen şiddeti 5 den büyük yani mühendislik açısından önemli olan depremleri görüyorsunuz. Bu deprem hariç bölgede 1900 den itibaren iki adet daha büyük deprem olmuş bir tanesi 1903 yılındaki Malazgirt Depremi şiddeti 7 diğeri ise 1976 daki Çaldıran Depremi bunun da şiddeti yaklaşık 7.2 olarak raporlanmış onun dışında bölgede irili ufaklı depremler meydana gelmektedir. Evet, bu sarsıntıya yani 23 Ekim sarsıntısına baktığınızda Afet İşleri 6.7 Kandilli Rasathanesi yerel magnitüdde 6.6 olarak raporladılar. USGS ise moment magnitüd olarak belirttiği deprem şiddeti 7.3 derinlik konusunda anlaşmazlıklar var ama temel olarak depremin şiddetiyle ilgili bu bilgileri ediniyoruz ya da ana sarsıntıları. Hemen akabinde bu deprem artçı sarsıntılar açısından çok zengin bir depremdi. Burada iki farklı zaman diliminin 24 saatlik bir durumuna bakıyorsunuz. Artçılar olmakta fakat 25 Ekim le 31 Ekim bu 24 saatlik dilimi kıyasladığınızda artçı sayısında azalma var. Fakat yoğun bir artçı deprem geldi bu depremle beraber ki bunlardan yedi tanesi beş şiddetinden daha yukarıdaydı. Toplamda gene 1 Kasım itibariyle 1411 adet artçı deprem raporlandı. Bölgedeki ivme kayıt istasyonlarına baktığımızda o çalışmayan istasyon haricinde yirmi iki adet ivme kayıt istasyonu var yani yirmi iki adet merkezden ivme kayıtları toplandı. 10

Ancak gene Nejat Hocamın da belirttiği üzere bunlardan sadece iki tanesi hatta bir tanesi 100 kilometreden daha yakın o da şekilde gördüğümüz Muradiye. Burada yerçekimi ivmelerini görüyoruz. Bu bahsettiğim maviyle gösterilmiş Muradiye de 178.5 santimetre bölü saniye karelik bir ivmemiz var yani yaklaşık 0.19 G ye karşılık geliyor. Bundan sonraki en yüksek ivme Bitlis merkezde ölçülen 102.2 lik bir ivme ki buranın merkez üstü uzaklığı 119 kilometreydi şu 0.19 G yle gösterildiğim Van Muradiye uzaklığı ise 42 kilometre. Dolayısıyla en yakın istasyonumuz 42 kilometrede daha yakın bir bilgimiz yer ivmesi anlamında maalesef yok. Ancak depremin hemen arkasından Kandilli tam bu bölgeye 10 adet daha ivme ölçüm istasyonu yerleştirmiş durumda. Yani bizim öncelikli olarak araştırma yapmamız için bu ivme kayıtlarına ihtiyacımız var. Şimdi evet merkez üstte yer ivmemiz yok depremin hemen akabinde çeşitli merkez üstteki deprem ivmeleri tahminleri yayınlandı. Geçmiş depremler kullanılarak türetilmiş ifadeler var. Bunları kullanarak eğer tahmin etmeye çalışırsanız merkez üstteki deprem ivmesini yaklaşık 0.56G lik ivme çıkıyor ki bu tasarım yer ivmesinin üzerinde birinci deprem bölgesi için Afet Yönetmeliğimiz maksimum ivmeyi 0.4G olarak veriyor. Ancak deprem akabinde yapılan incelemeler hasar düzeyinin bu düzeyde olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla veri olmadan gördüğünüz gibi bir şey söyleyemiyoruz merkez üstle ilgili olarak. İvme kayıtları iki bu Van Muradiye dediğim önemli istasyonumuz 42 metre 42 kilometre mesafedeki ivme kayıtlarını görüyorsunuz. Kırmızıda kuzey güney doğrultusunda ölçülmüş. Mavi ile gösterilen şekil ise doğu batı doğrultusunu gösteriyor. İvme değerlerimiz bunlardan bizim mühendislik anlamında yani sismologlar eminim başka bilgiler de çıkarıyorlar. Ancak bizim mühendislik olarak çıkarttığımız tek bilgi maksimum yer ivmesi birinci kayıttaki en yüksek diğer doğrultuyla kıyaslandığında bu 178.5 luk bir ivme kaydettik. Şimdi bu yerin hissettiği şey yani biz yapı mühendisleri olarak yer bu ivmeyle sallanıyor ama yapımız ne hissediyor bizim için önemli olan bu çünkü biz yapıyı tasarlayacağız. Yapıyı tasarlayabilmemiz için yapının maruz kaldığı deprem kuvvetini bilmemiz gerekiyor. Kuvvetinde biliyorsunuz en basit dinamik denklem f=m.a kütlesini biliyoruz ivmeyle çarpacağız deprem kuvvetine çevireceğiz. Yandaki şekilde bu şekilde hesaplanmış spektral ivmeleri görüyorsunuz biz buna deprem spektrumu diyoruz. Şu periyot yazan yerdeki her bir noktayı bir yapı olarak düşünebilirsiniz ki burada maksimum yer ivmesi 178.5 olarak gösterdiğim şuradaki sadece bir tek nokta periyot 0 a tekabül eden gördüğünüz gibi yapıya bağlı olarak kalifikasyonlar çok yüksek olabiliyor. Şimdi mavi eğriye çok odaklanmanızı istemiyorum. Çünkü her yapının bir miktar enerji sönümlediğini biz biliyoruz bu %0 sönümleme teorik bir kez yani bizim 11

akademisyenlerin ilgilendiği bir nokta. Kırmızıyla %2 sönümleme oranını gösterdim. Kagir yapılar için literatüre baktığınızda %1.5 ila %4 sönümleme denmiş. Betonarme yapılar için biz %5 kullanıyoruz. Çelik yapılar için %2 sönümleme kullanıyoruz. Dolayısıyla mavi elektronik bir değer ama kırmızıyı dahi incelediğimizde 200 lük yaklaşık 200 lük yer ivmesinin 1000 e çıktığını yani beş katı bir kalifikasyona uğradığını yapının genel ivmenin beş katı kadar bir yüke maruz kaldığını görebiliyoruz. Dolayısıyla bunlar bizlere incelemelerimizde önemli bilgiler sağlamaktadır. Burada Van Muradiye İstasyonu için gene bu spektral ivmeleri gösteriyorum. Fakat bunlara şimdi deprem bölgesinin birinci bölge olduğunu düşünerek yer ivmesinin 0.9G alındığında tasarım spektrumlarını eklemek istiyorum. Yani şurada gördüğünüz dört farklı renkteki grafik bizim afet yönetmeliğimizin tasarım yaptırdığı spektrumlar farklı zemin tipleri için onları gerçi kaydetmemişim ama gördüğünüz gibi özellikle kırmızı eğriyi incelerseniz. Burada neredeyse tasarım depremine maruz kalmış yapılardan bahsetmek söz konusu ikinci olarak bize bu spektrumların gösterdiği bir bilgi daha var. Predominant periyot dediğimiz bir baskın periyot var. Yani bu deprem en çok ne tip binaları etkiledi? Burada bakarsanız gene maksimum kalifikasyona şurada 0.4 ila 0.7 saniye arasındaki binaların en çok etkilendiğini görüyoruz. Bu betonarme binalar içinde yaklaşık 4 ila 7 katlı binalar demek ve gördüğüm kadarıyla arkadaşlarımın incelemelerinden de genelde yapı stoku Van civarında bu mertebelerde yani binalar genelde bu katlarda yapılmış. Elazığ Kovancılar Depreminde ufak bir gönderme yapmak istedim. Çünkü bizim hem bölge depremi olması sebebiyle hem de gene Atılım Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü olarak biz bu depreme de incelemelerde bulunmak üzere gitmiştik. Tamamen farklı bir depremle karşı karşıyayız. Burada gene orada kaydedilen ivme kayıtları kullanılarak elde edilen spektrumların tasarım spektrumuyla karşılaştırılması söz konusu gördüğünüz gibi burada çok ufak bir deprem bu yani Elazığ Kovancılar Depremi ufak bir depremdi fakat Van Depremi şiddetli bir depremdi. Atılım Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eray Baran: Ben de genel olarak Van Merkezli Erciş teki Erciş ilçesinde özellikle betonarme yapılardaki hasar durumundan bahsedeceğim. Bu haritada Van merkezi görüyoruz. Erciş burada kuzeyinde şu yolu takip eden yaklaşık 150 kilometrelik bir yol işte 120 kilometrelik bir yol var Erciş Van arası. 12

Burada da oluşan ana sarsıntı ve şiddeti 5 den büyük olan artçı sarsıntıları görüyorsunuz. Bu kırmızı eğrilerle daha doğrusu bu dairelerle işaretlediğim yerlerde bizim Atılım Üniversitesi ekibi olarak Cenan Hoca ben ve Araştırma Görevlimiz Ferit Yılmaz la birlikte gezdiğimiz bölgeleri gösteriyor. Van merkez Erciş merkez ve Erciş ve yol üzerindeki köyleri ziyaret biz ettik. Bu da biraz daha yakın bir görüntü bu da bu yol üzerinde gezdiğimiz köyleri tekrar tekrar gösteriyoruz. Cenan Hoca bunları daha detaylı konuşacak köylerdeki durumlar hakkında ben Van merkez Erciş hakkında konuşacağım. Genel olarak Yapı Stoku nasıl neye benziyor? Nejat Bey de az önce bahsetti 7 8 katlı binalar ve zemin katları, mağazaların, dükkanların olmasından dolayı daha esnek olarak yapılmış iki kat yüksekliğinde yapılmış betonarme yapılar. Bu hafif hasar görmüş ama Nejat Bey in yine bahsettiği gibi muhtemelen işin içerisinde ortada bir yerlerde perde duvarı olduğu için kolonlarda mafsallaşma olmamış ve hasarsız diyebileceğimiz seviyede atlatmış bu yapı ve diğerlerini de görüyoruz standart Türkiye nin her tarafında görebileceğimiz 6 7 8 katlı betonarme yapılar devam ediyor burada. Bu yine yıkılmış bir binanın enkazının çevresindeki binaları gösteriyor. Bu enkaz sanırım o bahsedilen zemin kattaki kolonları kesilen olan binanın enkazı bu da çevresindeki binalar. Peki, hasar tipleri nelerdir? Genel olarak ilk bizim dikkatimizi çeken binanın dışındaki taşıyıcı olmayan bu bölme duvarlarda tuğla duvarlarda oluşan hasarlardı. Tuğla duvarların betonarme çerçeveden ayrılması kılcal çatlaklarla veya tuğla duvarlar üzerinde böyle X şeklinde depremin etkisiyle oluşan çatlaklar dikkatimizi çekti. Bu da bu binadaki sanırım birinci kattaki bir diyelim bir dairenin içten görünüşü. Hani kirişlerinde ya da kolonlarında taşıyıcı sistem herhangi bir hasar yok ama bölme duvarlar ağır diyebileceğimiz seviyede hasara uğramış. Hasar tipleri yine az önce bahsettiğim gibi muhtemelen taşıyıcı sistemde çok fazla hasar olmadan bu bölme duvarlarda oluşan hasarlar. Benim burada izleyeceğim betonarme yapıları yaparken bizim iki temel kaynağımız vardır. Bunlar nedir işte bir tanesi bizim deprem yönetmeliğimiz anket bölgelerinde yapılacak yapılar hakkındaki yönetmelik 2007 yılında basılmış bir dokuman diğeri de bizim Betonarme Şartnamesi dediğimiz TS tarafından yapılan TS 500 şartnamesi. Şu da bu 2007 yılında yayınlanmış deprem şartnamemiz büyüklüğünü görüyorsunuz bu da 97 yılındaki yani 2007 bundan bir önceki versiyonu aradaki farkı görüyorsunuz. Aradaki farkı işte bu 2000 99 yılında olan Düzce ve Adapazarı Depremlerinden sonra edindiğimiz bilgi düzeyi daha büyük bir şartname olarak bizim karşımıza çıkıyor. Daha detaylı bir şartname olarak karşımıza çıkıyor. Bunu da bundan sonraki yansılarda bu yeşil çerçevesi içinde gösterdiğim her bilgi deprem şartnamesinden kırmızı çerçeve içinde gösterdiğim her bilgide TS-500 den gelen bilgi olacak. Burada deprem şartnamesi bize diyor ki depremler üç farklı seviyeye ayırıyor. İşte 50 yılda aşılma olasılığı %10 olan deprem %50 ve %2 olan deprem bizim az önce Burcu Hoca nın da bahsettiği bu tasarım spektrumları şu ortadaki seviyeye yaklaşık olarak ortadaki seviyeye karşılık gelen depremler. Yani binanın ömrünü 50 yıl olarak düşünürsem bu bina ömrü boyunca %10 ihtimalle böyle bir depreme maruz kalacaktır anlamına geliyor ve bina çeşidine göre hastane midir, okul mudur, konut binası mıdır ona göre bu tasarım depreminde bir miktar hasarı göze alabiliyoruz. Yani bizim amacımız hiçbir zaman hiçbir depremde bina hiçbir zaman hasarsız kalsın diye bir amacımız yok. Bina çeşidine depremin büyüklüğüne göre bazı hasarları göze alabiliyoruz. Performansa dayalı bir tasarım yöntemi var yani bizim afet yönetimi deprem yönetmeliğimizde. 13

Şimdi betonla ilgili bazı kurallar var. Nelerdir işte? C-20 den yani basınç dayanımına 20 megapascal dan küçük olan beton kullanılmaz diyordu bizim 2007 yönetmeliğimiz ve kullanacağım betonda sıkıştırılmış kaliteli beton olması gerekiyor. Şimdi bazı örnekler yine biraz önceki binanın bu giriş kattaki kolonun tabanında şu fotoğrafı çektik biz. Tam yani muhtemelen beton dayanımı 20 megapascal kuralını gereksinimini karşılıyor onu sağlıyor ama kalite muhtemelen bizim deprem şartnamemizin istediği seviyede değil. Yine bir fotoğraf bu da görüyorsunuz kirişlerin bütün donatısı dışarıda normal biz kiriş ve içindeki beton ve içindeki donatının birbirine tutunmasını isteriz ki birlikte çalışsınlar. Burada öyle bir durum muhtemelen olmayacaktır. Beton ve donatı kendi kendine tamamen birbirinden bağımsız çalışacaktır. Burada yine betonda görüyorsunuz kalitesiz malzeme devam ediyor şu binanın zemin katına biz girdik ve zemin katında böyle bir kolon ya da perde diyebileceğimiz kirişler var. Burada görüyorsunuz kirişteki betonun kalitesi istenilen seviye değil yine bu perde duvarın kendisinin tabanındaki beton kalite sistemi istenilen seviyede değil. Ama buna rağmen yapı ayakta kalmayı başarmış muhtemelen bazı şeyler iyi gitmiş. Bu ikisi aynı bina bu iki fotoğraf binanın biri bir tarafı diğeri diğer tarafının fotoğrafı ve bunlarda yine o binanın bazı bölgelerinden alınan detay fotoğrafları. Burada donatıyı çok rahat bir şekilde açıkta görebiliyorsunuz betonla hiçbir zaman tutunmamış birlikte çalışmayacaktır çalışmıyor yine benzer şeyler. Burada biraz önce Nejat Hoca nın bir slayttında gördüm. Farklı zamanlarda deprem betonların birbiriyle tutunması gerekiyor burada yine öyle bir şeyin olmadığını görüyoruz. Bu bir okul, Gedikbulak İlköğretim Okulu üç katlı betonarme bir bina mühendislik görmüş bir bina yanında ise tek katlı mühendislik görmemiş muhtemelen büyük bir taş yığma bina. Bu bina yerle bir olmuşken olurken bu muhtemelen mühendislik görmemiş diğer bina hasarsız bir şekilde ayakta duruyor. Yine bu binadan çekilmiş bazı fotoğraflar bu kirişin altını gösteriyor. Donatılar tamamen dışarı da çok kalitesiz kötü bir işçilik var. Yine görüyorsunuz beton kalitesi oldukça kötü bu fotoğraftan bile anlaşılıyor. Yine burada donatının olduğu yerde görüyorsunuz betonun içinde ve hani buradan bu fotoğraftan çok açık görülüyor ki donatı bir şekilde duvara tutunmamış yani donatı beton donatıya tutunmamış donatı betonun içinden 14

çok rahat bir şekilde sıyrılmış ve binada zaten yıkılmış. İkinci bir durum donatı içeriği hakkında da bazı koşullar veriliyor deprem yönetmeliğinde. Ne diyor? Nervürsüz donatı kullanmayacaksın diyor. Kirişlerde kolonlarda ve perde duvarlarda nervürsüz donatı kullanılmaz diyor. Ama bu 2007 yönetmeliğinde var ondan bir önceki böyle bir şart sunulmuyor yani 2007 ye kadar nervürsüz donatı kullanmak tamamen normal dururken 2007 yönetmeliği bunu yasaklıyor. Şimdi bununla ilgili de fotoğraflara bakalım. Bu binaların çoğu muhtemelen bu yönetmelikten önce yapıldığı için bu durum normal ama bu yönetmeliğe göre normal değil. Yine görüyorsunuz tamamı düz nervür olmayan düz donatı bundaki sıkıntı ne bundaki sıkıntı betona tutunmakta çok zorlanıyor bu donatı ve sıyrılmalar yaşanıyor. Burada yine gözüküyor. Yine düz donatıları görüyorsunuz yani bu enkazın binaların gezdiğiniz binaların %95 inde belki düz donatı var biz çok iki üç binada ancak nervür donatı belirledik. Deprem şartnamesi TS-500 e referans veriyor. TS 500 detaylı bir şekilde ne kadar kenetlenme boyu sağlamamız gerektiğinden bahsediyor. Peki, sağlanmış mı? Muhtemelen hayır. Bu bina hasarlı yok gibi gözüküyor ama aslında burada bir kat daha varmış ve deprem sırasında o katın üzerine çökmüş bina onun üzerine oturmuş. Burada kolonu görüyorsunuz. Yani bunlar hali bir üst kat olduğunu direkt yan tarafa fırlamış burada sıyrılan donatıları görüyorsunuz bu yetersiz kenetlenme boyundan dolayı. Burada yine bir enkazda çubukları görüyorsunuz sıyrılmış diğer bir elemanın içerisinden tutunamamış. Bu ilginç bir fotoğraf burada üç kiriş birbirine bağlanıyor. Burada şöyle bir kiriş var bu tarafa doğru giden, diğer tarafa doğru giden başka bir kiriş var ve ona dik yönde bağlanan üçüncü bir kiriş var ve şurada kenete dikkatli bakın bu kirişin donatısı şurada kanca yapılmış. Diğer kirişin donatısı burada kanca yapılmış dik yönden gelen kirişin orası da burada kanca yapılmış. Yani sürekli sabit hiçbir donatı yok ve birbirinden çok kolay bir şekilde kurtulmuş sıyrılmış tabii bu donatılar. Burada yine benzer bir detay var. Bu birde dik olan iki kiriş arasında sürekli bir donatı yok ve sıyrılma olmuş burada az önceki fotoğrafın benzeri sıyrılmalar olmuş. Diğer bir kriter bizim yine deprem şartnamemiz Özel Deprem Etriyeleri sağlamamız gerektiğini söylüyor. Nedir bu Özel Deprem Etriyeleri ve etriyelerin ucundaki bu kancalar 135 o derece olmalıdır 90 o derece olmamalı 135 o derece yapılarak elemanların içerisine ankre etmeliyiz epçeleri. Bunun sebebi ne, bu etriyelerin üzerine yük geldiği zaman dik kenar açılmasın ve donatıyı tutsun mantık bu. Peki, bununla ilgili durumlara bakalım. Epçeleri görüyoruz direkt açılmış ve hiçbir zaman 135 o derecelik etriye görmedik. 135 o derece kanca görmedim ama 90 o derece kanca ve o küçük bir zorlamada açılıyor onlar ve artık betonu tutamaz hale geliyor betonun en kritik olduğu yerde. 15

Burada yine görüyorsunuz kancalar açılmaya başlamış 90 o derecelik kancalar. Burada yine görüyorsunuz 90 o derece kanca başka problemlerde var tabii tek problemin kancanın 90 o derece olması değil binada başka problemler de var. Yine görüyorsunuz 90 o derecelik kancalar açılmaya başlamış birbirinden ve betonu tutamamış beton içerisindeki beton ne hale gelmiş. Benzer bir durum kolonun altında bu plastik mafsal dediğimiz hasar oluşmuş bu durum oluşmuş ve sebebi de şurada gördüğünüz gibi epçelerin açılması 90 o derece kancalar 135 o derece kancanın olmamasından dolayı. Çok basit detaylar bunlar yani bu malzemeden çalma değil bu malzemeyi zaten koyuyor etriyeyi zaten koyuyorsunuz oraya tek yapmanız gereken 90 o dereceyi 135 o derece yapmak yani hani müteahhidin malzemeden çalması gibi bir durum değil burada bahsettiğimiz şeyler başka bir kriter etriye sıklaştırma yapacaksın diyor deprem şartnamemiz. Ne demek bu? Kolonların ucunda yani kolonların en kritik olduğu yerde daha fazla epçe koyacaksınız oraya diyor betonu iyi tutabilelim diye. Benzer şekilde kirişlerin de yine en kritik olduğu yerlerde daha fazla epçe koyacak epçeleri sıklaştıracaksınız birbirine daha yakın koyacaksınız diyor betonu yine koruyabilmek için. Bununla ilgili durumlara bakalım. Burada epçelere araları çok geniş sıklaştırma yapılmamış benzer bir durum çok geniş epçe aralığı var yani şu mesafede hiçbir epçe yok burada bir defa yakın etriyeyi görüyorsunuz. Sıklaştırması yapılmamış ve beton orada kaçınılmaz olarak ezilmiş ufalanmış. Burada yine benzer bir durum burada değişik bir durum var aslında, epçe konmuş ama epçeler kırılmış muhtemelen epçenin çapı küçük seçilmiş ve küçük bir zorlanmayla epçeler kırılmış kopmuş birbirinden o gözüküyor. Yine yetersiz epçe daha doğrusu geniş epçeye aralığı sıklaştırma yapılmamış bir durum ve beton ağır hasar görmüş. Bir devamı bütün bu fotoğraflar aynı binanın giriş katından binanın çevresinde böyle kolonlar var burada gözüken ve ortasında da bir tane perde duvar var. Perde duvar hasar görmüş normalde biz perde duvarın hasarın üzerinde olmamasını istiyoruz. Burada perde duvarın donatısı biraz daha fazla donatı konulsaydı muhtemelen bu kadar hasar olmayacaktı perde duvarda ve perde duvar kolonları da koruyabiliyor olacaktı yani daha fazla donatı vererek hem belki duvarı koruyacaktık hem de kolonları koruyacaktık. Burada perde duvar kolonları koruyamamış kolonlarda zaten kusurlu olduğu için kolonlarda kendilerini koruyamamışlar ve bütün kolonların ucunda öyle tepelerinde hasar plastik mafsallar oluşmuş. Yine aynı şey biz hep bu betonarme derslerinde bahsederiz bu koyduğumuz etriyelerin bir amacı da boyuna donatının burkulmasını önlemek. Burada görüyorsunuz çok güzel bir şekilde gözüküyor donatının burkulması. 16

Burada bir tane epçemiz olsaydı burkulmayı enleyecekti yani donatıların dışa doğru patlamasını engelliyor olacaktık. Engellememiş maalesef plastik mafsallar oluşmuş. Bunlar okullar yığma bina bunlar betonarme yığma bu duvarın üzerinde hatıl dediğimiz bu betonarme kiriş konuyor o kirişin donatılarını görüyorsunuz burada. Şurada bir epçe var bir sonraki epçe şurada yani 80 cm 1 metreye yakın epçe aralığı var. Normalde maksimum 20 cm 25 cm civarında olması gerekiyor bu epçe aralıklarının. Burada yine başka bir durum bütün donatılar birbirinden bağımsız çalışmış bir tane bile epçe yok aralarında bunları birbirine bağlayan. Diğer bir durum yine Nejat Bey bundan bahsetti. Biz kolonların kirişlerden kuvvetli olmasını istiyoruz yani hasar olacaksa kirişlerde olsun istiyoruz kolonlarda hasar olmasın. Kirişler olması gerektiği kadar sağlam olsun ama kolonlardan onlardan daha sağlam olsun istiyoruz. Yine bu deprem şartnamede bunu detaylı bir şekilde anlatıyor. Neden böyle bir şey istiyoruz? Eğer bizim kirişlerimiz daha sağlam olursa kirişler daha sağlam olduğu için hasar kolonlarda olacak ve şöyle bir durum olduğu halde binamız göçmeye maruz kalacaktır yıkılacaktır. Oysa biz kolonları daha sağlam yaparak hasarı kirişlerde oluşmaya zorluyoruz. Yani binaya ne yapacağınızı biz söylüyoruz hasarı kirişler siz hasar göreceksiniz diyoruz kolonlar hasar görmesin diyoruz. Bu durumda da depremin enerjisini çok daha iyi bir şekilde söndürebiliyoruz bina yıkılmadan. Yani şu durum istemediğimiz bir durum istediğimiz durumsa bunun örneklerine bakalım. mafsal oluşmuş. Bu binada bariz bir şekilde şurada görüyoruz üst kat kolonlarında üst kat düğüm noktalarında hiçbir hasar yok yani şuna benzeyen bir durum sadece alt katta hasar olmuş üst katlar hasarsız kalmış ama alt kattaki hasardan dolayı bina yıkılmış. Üst kat düğüm noktalarında hiç hasar yok alt katta ise kolonlara bakın hem üst ucunda hem alt uçlarında Yani tam şurada gözüken durum gerçekleşmiş. Bunun sebebi de kolonlar kirişlere göre daha zayıf yapılmış. Diğer örnekler bütün durumlarda hasar tamamen kolonlarda oluşmuş yani kirişler o kadar sağlam yapılmış ki resmen biz hasarı kolonlara zorlamışız kolonlarda oluşması için ve benzer durumlar. Bu güzel bir örnek burada kirişin derinliğini görüyorsunuz ve oraya konulan kolonu görüyorsunuz çok cılız kalmış kolon güçsüz kalmış ve hasar ister istemez kolonda olmuş ve kolon yıkılmış. 17

Oysa hasar kirişte olsaydı bina ayakta duruyor olacaktı hala. Yani depremin enerjisi sönmemeyi kolonlara değil kirişlere yaptırmamız gerekiyor. Yumuşak ve zayıf katlarda yine durumlar var şartnamemizde. Nedir bu? İşte az önce bahsedilen giriş katta mağaza varsa burada iki kat yüksekliğinde genelde kat yüksekliği arttırılıyor ve orada kat daha yumuşak oluyor. Bu durum ara katlarda da olabilir herhangi gibi bir sebeple ara katta bir perdenin düzensiz yaparsak bir perde de süreksizlik yaparsak bu sefer o katta yumuşak kat yaratmış oluyoruz yumuşak ve zayıf kat yaratmış oluyoruz. Bu durumda da burada gördüğümüz hasarlar oluyor. Burada hasar almamış bir bina burada da muhtemelen yumuşak kat vardır diyebiliriz. Çünkü dolgu duvarlar yok yani üst katlarda dolgu duvarlar var bir şekilde ritmik sağlıyor bizim çerçevemize bizim binamıza. Bu katta ise dolgu duvar yok dolayısıyla diğer katlara göre daha yumuşak bir kat ama hasar olmamış muhtemelen belki de önlemi alınmıştır bunun tasarımını yapan mühendis tarafından bu durumun. Kısa kolonlar yine şartname diyor ki bize şu durumu yapma diyor yani binanın çerçevesinin betonarme çerçevesinin içerisine tuğla duvar dolgu duvar yaparken dolgu duvarı şöyle yarım bırakma çünkü burada oluşan kolon zararlı bir durum kusurlu bir durum yaratıyor diyor. Peki, nedir bunun çaresi ya bu tuğla duvarları sonuna kadar bütün kat boyunca devam ettireceğiz ya da eğer bütün kat boyunca devam ettirmek istemiyorsak buraya mesela pencere koymak istiyorsak o zaman bu çerçeveyle bu araya koyduğumuz dolgu duvarları birbirinden ayıracağız ki bunlar etkileşmesin. Bunun bir örneğine bakalım. Böyle yine 1 2 3 4 5 6 katlı bir bina ve az önce hava kısa konsol oluşmuş burada. Yani seviyeye kadar dolgu duvar yapılmış ama en üstte pencere için böyle boşluk bırakılmış ve o boşluğun bırakıldığı her yerde kolonlarda mafsallaşma olmuş. Yani tam şartnamenin tarif ettiği durum burada gerçekleşmiş. Çekiçleme bizim şartnamemizde diyor ki Deprem Yönetmeliği iki tane birbirine yakın bina yapacaksak bunları birbirine tam birleştiremeyiz arada belirli bir mesafe bırakmamız lazım ki ikisi birbirinden bağımsız olarak deforme olabilsin. Aksi takdirde bunlar birbirini çekiçleyecektir diyor. Burada tamamen birbirine yapıştırılmış ve muhtemelen bu bina diğerinden daha kuvvetli olduğu için diğerini bir şekilde çekiçlemiş. Ama Allah tan bina o gelen o ilave kuvvetleri karşılayabilecek mukavele sahip olduğu için hasar görmemiş bu durumda ama göre de olabilirdi. Prefabrik betonarme yapılar yine Van la Erciş arasında bir yoldan çektiğimiz fotoğraf bu prefabrik betonarme fabrika inşaatı muhtemelen. Şimdi önce bu 99 Depremleri Düzce ve Gölcük Depremlerinde bu tür prefabrik betonarme binalardaki hasar şekli bu kolonların olduğu gibi hasarsız kalması ama kirişlerin kolonların üzerinden dökülmesi 18

şeklindeydi. Yani hem kolonlarımız hasarsız kalıyor hem kirişlerimiz hasarsız kalıyor bunlar birbiri üzerinden birbirlerinden ayrılıyorlar kirişler yere dökülüyor ve binamız sonuçta yıkılmış oluyor. Burada ise biz böyle bir hasar gözlemlemedik yani prefabrik betonarme binalarda belki de bu 99 Depreminde alınan derslerden dolayı farklı beton farklı detaylar kullanılarak bu göçme durumu önlenmiş bir şekilde. Nedir bu detay? Şurada görüyorsunuz şurada detayını da göstermişiz. Bu şu çatı makaslarının bu kirişlerin kolonların üzerinde oturduğu yerde 4 tane pim kullanılmış. Bu Düzce ve Gölcük Depremlerinde bu sadece tek bir pim kullanılıyordu ve o pim bir şekilde hasar gördüğü zaman sizin kirişiniz yere düşüyordu. Muhtemelen bundan alınan dersle farklı bir detaya geçilmiş bu güzel bir şey hatalardan ders çıkarmamız. Bina harici yapılar, ben burada bir köyü gezerken gözüme çarptı elektrik direğindeki bu aradaki elemanlardaki burkulmalar. Ama çevrede 4 5 tane daha benzer elektrik direği vardı onlara baktığımda benzer hasarlar onlarda göremedim ben. Belki depremle alakalı beklide depremle alakalı değildir bu burkulmalar ve belki de depremden önce oluşmuş hasarlardır bunu bilemem ama yine ben göstermek istedim. Bunun haricinde ne Van da ne Erciş te ne de aradaki gezdiğimiz köylerde hiçbirinde elektrik direkleri aydınlatma direkleri baz istasyonunda hiçbir hasar görmedi yani bunlar tamamen olması gerektiği şekilde davrandılar iyi performans gösterdiler bu depremde. Bulabildiğim tek örnek buydu bunu bulduğumda çok mutlu olmuştum. Bunlar sadece binalar değil, bu yine Van la Erciş arasında benzin istasyonunun çatısı deprem sırasında muhtemelen sallantıdan dolayı bu çatı yere düşmüş gidip de eteğine baktığımızda bunu yapan kişi bir şekilde depreme karşı depremle savaşmanın iki seçeneğiniz var ya depremle savaşacaksınız ya depremle savaşmayıp olayı geçireceksiniz onun istediğini yapacaksınız. Bu da depremle savaşmayı seçmiş bunu yapan kişi ve deprem kaydını taşımak için çok riskli bağlantı yapmış bu çatıyı binaya düz bir şekilde bağlamış. Deprem ne kadar kuvvetle gelirse gelsin ben o kuvveti yenerim gibi kendisinin onu yeneceğini sanmış ama yenememiş. Burada yapılması gereken muhtemelen bina ve çatıyı birbirinden bağımsız çalıştırarak depreme karşı koymak değil depremin istediğini yapmak yani bina ve çatı sallansın ama benim çatım ve binam sağlam kalsını seçmekti ama seçilmemiş yanlış seçenek. Yapısal olmayan elemanlar yani hep binanın göçmesinden bahsediyoruz. Ama bina sağlam hiçbir problem yok ama duvar düşmüş. Yani bunun içinde burada bu arabanın içinde insan yok dolayısıyla oradan geçen yaya olabilirdi. Yani bu acı bir durum yani bütün bina koca bina sağlam kalıp üstünden küçük bir duvar parçasının gelip sizin üzerinize düşmesi ve o şekilde ölmeniz ve yaralanmanız çok acı bir durum hadi bina yıkılsa belki biraz daha anlaşılır bir durum olabilir. Yani bir çözüm bulmak lazım yani bu tür yapılara yoğunlaşıyoruz. Bu yine az önce bahsettiğim Gedikbulak İlkokulundan alınmış bir sıva parçası. Burada görüyorsun 1 metre ve 7 santim kalınlığında sıva yapılmış. Binanın her tarafında bu kadar kalınlıkta sıva olduğunu düşünürseniz hem dışında belki bin tane içinde sıva 19

var. Yani biz anlamsız yere gereksiz yere binanın üzerine kütle koyuyoruz ve binaya sen dur bu ilave kütleleri taşıyacaksın bu deprem kuvvetini taşıyacaksın diyoruz bu çok anlamsız bir şey yani hiçbir açıklaması yok bu kadar çok ağırlık koymanın gereksiz yere binanın üzerine. Yani bir şekilde hatamızdan ders çıkaralım diyoruz. Ama bu da bence çok ders çıkarılması gereken biraz belki farklı yöntemlere farklı malzemeler kullanmayı seçmeliyiz. Son slayttım benim bu Gedikbulak İlkokulu sunuştan önce ben biz Nejat Bey de bahsetti bundan. Burada garip bir durum var şimdi. Üç katlı betonarme bina ve burada hani Nejat Bey de çok dedi perde duvar koyalım perde duvar koyalım çok iyidir perde duvar. Burada mühendis bunu biliyormuş muhtemelen ve çok fazla perde duvar koymuş. Burada siyahla gözükenler düşey aralamalar yani perde duvarlar ve kolonlar diğer mor şekilde mor renkte gözükenler de aradaki kirişler. Yani hani hem bu yönde hem diğer yönde gayet ciddi miktarlarda perde duvar konulmuş hiç problem yok perde duvarların kalınlığı da oldukça iyi hani hem uzunluğu hem kalınlığı betonarme bina yani burada malzemede değişik bir problemler var tamam kabul ediyoruz bunu. Ama bu kadar çok perde duvarın bence o problemlerin bir şekilde açığa kapatması gerekirdi terfi etmesi gerekirdi ama edememiş burada. Yani ne yanlış gitmiş biz hala bulamadık yani bizim teorilerimiz var bunun üzerine. Bu binanın projelerini bulup bunun biraz daha üzerinde ciddi bir şekilde girmeyi istiyoruz. Hani bu kadar çok perde duvar koymuşken bunun olmaması gerekirdi kesinlikle ama olmuş. Yrd. Doç. Dr. Halit Cenan Mertol: Biz deprem bölgesinde yaklaşık 4 gün kaldık Perşembe den Pazar a ve bu 4 günlük süreçte Van ı Erciş i ve köyleri gezme imkanımız oldu. Farklı farklı bölgelere tekrar gittik yani deprem bölgesinde bayağı gün geçirdik bayağı detaylı araştırmalar yaptık. Şimdi ilk önce yer çatlaklarından bahsedeyim. Biz yaklaşık 10 tane köye gittik ve oradaki yığma yapıları inceledik betonarme okulları inceledik. Bu köylere giderken bazı yerlerde çatlaklarla karşılaştık. Bu üç bölgede çatlak gördük. Birincisi şu taban denilen yer tam şurası depremin olduğu merkez depremin odak noktasının üst tarafı. Bunun tam yukarı doğru Gedikbulak a yakın bir yerinde şöyle bir çatlakla karşılaştık. Bu çatlakta böyle gidiyor ve öbür tarafa geçiyor bizim düşüncemize göre bu bayağı düz bir şel o şelin kaymasından dolayı büyük bir şekilde kaymasından dolayı kaynaklanan bir çatlak. Başka Dibekdüzü diye bir yerde de bu çatlaklardan bulduk. Bu da yine bir yamacın hemen üstünde oluşmuş çatlaklar Dibekdüzü tarafında. Tevekli tarafında da tam bir nehrin kenarında oluşmuş çatlaklar. Bu arada televizyonda da çıktı bu çatlaklardan dışarı hava çıkıyor su çıkıyor ve toprak tarzı bir şey çıkıyor. Biz onları da gördük nasıl yani çıkmış halini gördük. Tam çıkarken görmedik çıkmış halini gördük. Onlardan da getirdik inceleme yapmak için laboratuvarlarımıza getirdik. Ben şimdi daha çok yığma binalardan bahsedeceğim. Yığma binalar nasıl yapılıyor? Üst üstte konulan taş tuğla kaya ve bunların arasındaki birleştirici bu çamur olabiliyor, kil olabiliyor, kireç ve kum karışmış olabiliyor, çimento karışmış olabiliyor. Bir ya da iki katlı maksimum üç katlı oluyorlar bu binalar. 20