Bingöl 1 Ümran Bingöl 21102179 TURK 101 Sec. 43 Vedat Yazıcı 25 Kasım 2014 AVAZI ÇIKTIĞI KADAR SUSMAK Modern dünya edebiyatının genç yazarı Franz Kafka nın ölümsüz eseri Babaya Mektup, Franz Kafka nın babası ile olan ilişkisini konu alan ve Kafka nın babasına haykırmak istediği fakat sadece içinden anlattığı duygularını barındıran edebi bir eserdir. Kafka nın diğer eserleri gibi Babaya Mektup un da çok katmanlı bir kitap olduğunu görüyoruz. Her ne kadar yazar Kafka duygularını ve düşüncelerini yazdığı mektupları babasına ulaştırma girişiminde bulunsa da her seferinde içindeki sesi bastırarak vazgeçmiş. Dahası Kafka, ölmeden vasiyetinde eserlerinin yakılmasını istemiş fakat yakın bir arkadaşı, bu değerli eserlerin
Bingöl 2 yakılmasına engel olarak günümüze kadar ulaşmasında katkısı olmuştur. Kafka nın ölümünden sonra yayınlanan Babaya Mektup isimli eseri yazarın özgünlüğünün en büyük kanıtlarından diyebiliriz. Kafka bu eserinde babasının baskıcı tavırlarının kendisi üzerindeki etkisinden bahsediyor. Korkuyu ve nefreti beraberinde getiren bu tavırlardan kaçmaya çalışan Kafka, her ne kadar çözümü evlilikte bulduğunu düşünse de bu durumun yazarlığını olumsuz etkileyeceği aşikâr. Kitabı okurken bir yandan baba-oğul ilişkisinin önemini anlarken bir yandan da kimi izleklerinin ipuçlarına varmak kaçınılmaz. Kitabı okurken baba ve oğul arasındaki iletişim problemleri yaşamasını o döneme ait bir motif olarak gözükmesine rağmen aslında günümüzde bunun birçok örneğini görmek de mümkün. Günümüzde baba-oğul ilişkisi veya çocuk gelişimi adına birçok seminer, kitap ve köşe yazıları mevcut. Bu yüzden aslında birçok kişinin bu konu hakkında kulak dolgunluğu var. Fakat bu kitap kulak dolgunluğunun çok ötesinde yaşanılmış bir örnek bence. Kitapta da göründüğü gibi baskın karakterin hep babada olduğu, oğlunun ise öfkesini içinde barındırmak zorunda kalan zayıf, çelimsiz ve ezik bir karakter olduğunu daha ilk sayfalarda anlayabilir okuyucular. Kafka nın özgüven eksikliği babasının yıkılmaz duvarlarına ve katı kurallarına bağlı olduğunu görüyoruz. Kitaptan şu cümleler bunu anlamamız için bize güzel bir örnek olacaktır Ben sıska, güçsüz, ince; sen güçlü, iri, geniş. Kendimi acınılası bir halde görürdüm, üstelik yalnızca senin önünde değil, tüm dünyanın önünde, çünkü sen benim için her şeyin ölçütüydün (21). Kafka nın babasını tanımlayabilecek en güzel sözler de yine Kafka dan geliyor: Koltuğundan
Bingöl 3 dünyayı yönetirdin. Senin fikirlerin doğruydu, başka her fikir deli saçmasıydı, aşırıydı, meschugge ydi, anormaldi (21). Sözlerinden de anlaşılacağı gibi Kafka nın babasına karşı asla fikirlerini beyan edemeyeceğini ve daima ona itaat edeceğini anlamak çok da zor değil. Kafka bir iş yapacağı zaman babasının ona müdahale etmesi, hangi işi önce yapacağına onun karar vermesi, veya bir olay karşısında oğlunu küçümsemesi baskıcı bir karaktere sahip olan Kafka nın babasının sadece birkaç özelliği. Biraz da eserin üzerimde bıraktığı olumsuz etkiye değinmek istiyorum; mektup boyunca her ne kadar Kafka babasını suçlasa da bence Kafka da babası kadar suçlu, çünkü Neden bu durumdayım? veya Ne yapmam gerekiyor? gibi sorularla eserde karşılaşmamamız, Kafka nın çözüm odaklı yaklaşmadığını gösteriyor. Kafka nın eline bir çırpıda tüm hislerini açıklayacak fırsatlar geçse de Kafka bunu değerlendirmeyi bile düşünmemiş. En azından Kafka kendisini yargılayarak, babasını düşünmeye itebilirdi. Kafka eğer isteseydi baskıcı ev ortamından ve içinde bulunduğu durumdan sıyrılabilirdi ve hayatın sunduğu farklı fırsatları değerlendirebilirdi. Her insan kendi fırsatını kendi yaratır. sözü tam Kafka ya hitap edecek cinsten. Kafka nın bu tutumlarından yola çıkarak daha çok Kafka nın iç dünyasını ele alabiliriz. Bugünkü değer yargılarımıza bakıldığında hepimiz kişiliğimizin yapı taşında aile değerlerimizden bir şeyler görürüz. Aile üyelerinin tutum ve davranışlarından etkilenmediğimizi, öykünmediğimizi söylemek mümkün müdür? Elbette değildir. Kafka ya baktığımızda hıçkırıklar dolusu suskunluk görmekteyiz. Sizce hangisi kolaydır; avazın çıktığı kadar susmak mı yoksa sessizliğin sağırlığında haykırmak mı? Kafka bir ömür dolusu
Bingöl 4 kelime yazmış içinden duyguların taştığı. Haykırmış, kızmış, yazmış sayfalarca ama dilini kendi müebbetinden azad edip sözcüklere hayat verememiş. Bundandır iletişimsizlik. Anlaşamamak konuşup da aynı paydada buluşamamak değildir her zaman, bazen de Kafka nın yaptığı gibi sayfalar dolusu kelimelerinize dilinizde bir yer olmamasıdır. Nedir peki gerçek hayat? Sadece ben düşünüyorum ve ben biliyorum. Evet doğruyum, sonuna kadar haklıyım belki de. Peki neye ya da kime yaradı? Ben de kalanın faydası kime? Kimseye! Paylaşmak iki kişi arasındaysa benim bu sessiz çığlıklarım niye? Anlaşamamayı ben seçiyorum. Karşımdakinin yanlışına, haksız davranışına ben göz yumuyorum. Sağır, dilsiz, kör oynanmasına izin veren gardiyan benden başkası değil. İşte tam da bu noktada şunu demek lazım. Konuşmak ve paylaşmak, sonuç ne olursa olsun, mümkünken zihnimizde engeller oluşturup düşünmek istediğimiz forma kendimiz getirmek koca bir ömre keşkelerle veda etmektir. Kafka nın babası varsın çok sinirli olsun, arada çağ farkı düşünce uyuşmazlığı olsun. Kafka nın babasının onun gerçek benliğinden, kimliğinden yoksun olmasını hangi duygu ve düşüncelere, haklı sebeplere sığdırabiliriz. Düşünelim, bir çocuk dünyaya geliyor, sizden bir parça, en güzel yönlerinizin hayallere uzandığı bir hayat düşlüyorsunuz. Siz değilsiniz hayalinizdeki kişi ama sizden bir parça. Üstelik el sürülmemiş bir hayat. Şimdi bu hayatın en yabancısı olduğunuzu söylüyorum size. En uzak kişisiniz belki de. Kalp küsmüş, dil susmuş, gözler çaresizliğin eşiğinde. Şimdi söyleyin bunu bile bilmezken çaresiz misiniz? yoksa çare siz misiniz?. Bilmediklerinizle sınanmazsınız. Bilip susmak da iki hayatı dar ağacına götürmekten başka bir şey yapmaz. Sonuca gelirsek,
Bingöl 5 konuşmanın mümkünlüğünde esaretten söz edemeyiz; zihnimizdeki tabulara sığınmak korkakça yaşamaktan, hayat çalmaktan başka bir şey değildir. Riske girilmeden kaybedilen fırsatlar hiç elde edilemeyen başarılara gebe kalmıştır. Açık ve yalın bir dile sahip olan yazar Franz Kafka nın bu eseri her çocuğun duygularına tercüman olabilir. Eminim ki mektup türü eserleri seven erkek okuyucuların beğenisini toplayacaktır çünkü bugün de sorunları ortak.
Bingöl 6 KAYNAKÇA Kafka, Franz. Babaya Mektup. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2013.