İYTE de yürütülen çalışma göre granitin kapalı, yeteri kadar havalandırılmayan alanlarda kullanımı akciğer kanseri riskini artırıyor. İç mekanlarda kullanımı hızla artan granitin sağlığa etkilerini belirlemek üzere İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü nde (İYTE) yürütülen çalışma, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Buna göre granitin kapalı, yeteri kadar havalandırılmayan alanlarda kullanımı akciğer kanseri riskini artırıyor. İYTE Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Polat tarafından hazırlanan Granitlerden Kaynaklanan Radon Salınımı ve Sağlık Riskleri başlıklı bilimsel literatür araştırmasına göre magmatik bir kayaç olan granit, bünyesinde diğer doğal taşlara göre daha yüksek miktarlarda uranyum ve toryum barındırıyor. Granitteki uranyum ve toryumun doğal olarak parçalanması sonucu ortaya çıkan radyoaktif etkiye sahip radon gazı ise yeraltı ocakları, binaların bodrum katları gibi yere yakın ve iyi havalandırılmayan alanlarda birikerek akciğer kanseri riskini artıracak seviyelere ulaşabiliyor. Akciğer kanseri kaynaklı ölümlerin ABD de yüzde 10-15, İngiltere de yüzde 6 sının radon kaynaklı olduğunu bildirilirken radonun sigaradan sonra en büyük akciğer kanseri sorumlusu olduğuna dikkat çekiliyor. Çeşitli tipte doğal taşlar üzerinde yürütülen çalışmalar sonucu granitin mermer ve seramiğe göre 2 kat daha fazla radon saldığının bildirildiği araştırmada şu tespitlere yer verildi: Radon gazına belirli eşik değerler üzerinde ve uzun süreler soluma yoluyla maruz kalınmasının akciğer kanseri riskini artırdığı literatürde çok farklı kaynaklarda bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. Doğal taşlar arasında magmatik kökenli masif granitlerin, mermer ve benzeri diğer doğal taşlara
nazaran daha yüksek miktarlarda uranyum ve toryum içerdiği literatürde açık bir şekilde ortaya konmuştur. Granitler, nispeten daha az gözenekli yapılarına rağmen, yüksek uranyum ve toryum içerikleri nedeniyle daha yüksek radon salınımına da neden olmaktadırlar. Granitlerden kaynaklanan radon salınımının, evlerde mutfak bankosunda olduğu gibi birkaç metrekare ile sınırlı kullanımlar durumunda kayda değer bir risk teşkil etmediği düşünülmektedir. Bu konuda bir risk varsa dahi kanıtlanamamış durumdadır. Ancak granitlerin, alışveriş merkezleri, havaalanları, hastaneler gibi çok daha geniş toplu mekanlarda kullanılması durumunda, kullanım miktarları binlerce metrekareleri bulabileceği için ortama salınacak radon miktarları kayda değer seviyelere çıkabilir. Özellikle akıllı yeni binaların üstün izolasyon nitelikleri, ortam havasının yeterince değişmemesi nedeniyle olası bir radon problemini daha riskli hale getirmektedir. HAVALANDIRMAYA DİKKAT Toplu ve büyük mekanlarda granit yerine farklı alternatiflerin değerlendirilmesi gerektiğinin bildirildiği açıklamada, granitlerde radon salınım değerlerine büyük önem gösterilmesi, mekanın boyutları, havalandırma koşulları gözönüne alınarak, Avrupa Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından konulan sınır değerlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği kaydedildi. Granit kullanılan binaların uranyum, toryum ve radon aktiviteleri açısından dikkatle izlenmesi gerektiğine değinilen raporda binaların çok iyi havalandırılması, hava tekrar kullanılmak zorunday ise filtreler vasıtasıyla temizlenmesi gerektiği de belirtildi. ŞEHİR HASTANELERİNDE YERLİ TAŞ KULLANILSIN Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Arslan Erdinç, granitin estetik görünümü nedeniyle genellikle yapı malzemesi olarak kullanıldığını, tamamı ithal edilen granite olan talebin hızla artmasının sağlık risklerini artırmasının yanında dış ticaret açığı yarattığını söyledi. Dünyada granitin yarattığı risk nedeniyle iç mekanlarda kullanımının hızla azaldığını, İsviçre gibi ülkelerde kullanımın tamamen yasaklandığını anlatan Erdinç, granitin yerine en önemli alternatif olan mermerin dünyadaki kullanımının ise arttığını dile getirdi.
Türkiye nin dünyanın en büyük mermer rezervlerine sahip olmasına rağmen, mermerin yerine ağırlıklı olarak Uzakdoğu dan ithal edilen granitlerin tercih edildiğini belirten Erdinç, Yıllırdır granitin sağlığa zararlı olduğuna ilişkin uyarılarımıza rağmen ithalat hız kesmeden devam ediyor. Bu işte kamu kurum ve kuruluşları başı çekiyor. TOKİ tarafından ihale edilen hastanelerin iç döşemelerinde dahi granit kullanılıyor. Havaalanları, adliye binaları, kamu binaları ve alışveriş merkezi inşaatlarında da granit tercih ediliyor. Bu konuda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız çok duyarlı. Kendisi bizden bir araştırma istedi. İYTE de hazırlanan raporu kendisine sunduk. Bunu Bakanlar Kurulu na taşıyacak. En azından kamu ihalelerine konu olan inşaatlarda granit kullanımında radon salınımının dikkate alınarak sınırlama getirilmesini umuyoruz diye konuştu. 7 DOLARA ALINIP 30 DOLARA KAMU BİNALARINA SATILIYOR Erdinç, yeni yapılacak şehir hastanelerinde granit yerine yerli kalsiyum karbonat esaslı taşların kullanılması gerektiğini, bu konuda girişimlerde bulunacaklarını da belirterek Çin ve Hindistan da metrekaresi 7 dolara alınan bir granitin Türkiye deki kamu inşaatlarına 30 dolara satıldığını, buradaki büyük rant nedeniyle sağlıksız olmasına rağmen granit kullanımından vazgeçilemediğini de öne sürdü. Türkiye de granitin yanlış kullanımına en önemli örneklerin İstanbul ve İzmir Adalet Saraylarında görülebileceğine dikkati çeken Erdinç, binlerce metrekare granitin yaydığı radonun bu binaların bodrum katlarına çöktüğünü, yeteri kadar havalandırma yapılmaması halinde bu katlarda uzun süre geçirenlerin sağlık riskleriyle karşı karşıya kalacağını iddia etti. Dünyada mermerciliğin merkezi sayılan Afyonkarahisar da yapılan devlet hastanesinde de tüm uyarılara rağmen Hindistan dan ithal edilen granitlerin kullanıldığını söyleyen Erdinç, Şifa bulmak için gittiğimiz hastanelerde dahi granit kullanılıyor. Bu tehlikeye artık dur denmeli dedi.
Kaynak :akşam TÜBİTAK, yurtdışından ithal edilen füze yakıtını yerli imkânlarla üretti. TÜBİTAK, yurtdışından ithal edilen füze yakıtını yerli imkânlarla üretti.füze yakıtının dünyada sadece birkaç gelişmiş ülke tarafından üretildiğinin altını çizen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Stratejik bir ürün olan füze yakıtı kolay temin edilemiyor. Satan ülkeler bazı şartlar ve kısıtlar koyabiliyor. Bu nedenle füze yakıtını yerli olarak üretmemiz çok önemli dedi. Füze yakıtı, TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) araştırmacılarının 2 yıllık çalışması sonucu geliştirildi ve enstitünün altyapı imkânları kullanılarak mini pilot tesiste üretilmeye başlandı. Özel reaktörlerde bir dizi kimyasal reaksiyon ile üretilen füze yakıtı, kalite açısından da uluslararası standartlara uygunluk sertifikası aldı. Dünyanın en iyilerinden
Geliştirilen füze yakıtının dünyada üretilen en iyi füze yakıtlarından birisi olduğunu söyleyen Ergün, yakıtın yüksek itme gücüne sahip olduğunu dile getirdi. Ergün, yakıtın yeni geliştirilecek tüm turbojet motorlu füzeler için uygun olduğunu kaydetti. TÜBİTAK UME de kurulan mini füze yakıt tesisinin günlük 10 litrelik kapasiteye sahip olduğunu belirten Ergün, Yakıtın seri üretimi için gerekli altyapı hazırlıkları yapıldı. TÜBİTAK UME bu yeni pilot tesis için fizibilite çalışmasını tamamladı. Kurulacak olan yeni tesiste üretim kapasitesi günlük 100 litreye kadar çıkabilecek. Böylece yakıtın litre maliyeti de düşürülmüş olacak diye konuştu. Hem pahalı hem temini zor Şimdiye kadar ithal edilen füze yakıtının yurtdışından astronomik fiyatlarla temin edildiğini vurgulayan Ergün, Fiyattan daha da önemlisi, istediğiniz an ürünün temin edilememesi. Füze yakıtını stratejik bir ürün olarak gördüğümüz için, biz bu ürünü yerli olarak geliştirmeyi ve üretmeyi başardık dedi. Kaynak :radikal
Kaya Gazı İçin Trakya ve Güneydoğu daki Kuyularda Çatlatmalı Üretim Operasyonu Başladı Türkiye de 4.6 trilyon metreküp rezervi tespit edilen kaya gazının yoğun olarak bulunduğu Trakya ve Güneydoğu daki kuyularda çatlatmalı üretim operasyonu başlıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı heyeti kaya gazı araştırması ve üretimini incelemek için ABD ve Kanada da sahaya indi. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü heyetince gerçekleştirilen ziyarette kaya gazı teknolojisi konusunda bilgi alındı. Heyet, kaya gazının arama ve üretiminin yapıldığı ABD ve Kanada da kaya gazını düzenleyici, denetleyici, yönetici kurumlarla hidrolik çatlatma konusunda servis veren şirketlerle ve uzman meslek örgütleriyle görüşmeler gerçekleştirdi. Toplantılarda kaya gazı aranması, üretimi, denetimi, gözetimi, ruhsatlanması ve çevresel uygulamalar gibi konular gözlemlenerek aktarıldı. ÜRETİM YERİNDE İNCELENDİ Temaslarda kaya gazı üretim sahaları gezilerek hidrolik çatlatma yatay kuyu açılması operasyonları ve üretim tesisleri incelendi. Ayrıca sondaj ve üretim laboratuarlarıyla araştırma geliştirme tesisleri ziyaret edilerek kullanılan teknolojik cihazlarla ilgili bilgi alındı. Türk heyeti tarafından, ülkedeki petrol arama ve üretim faaliyetleri ve Türkiye deki yatırım ortamı ve olanaklarına ilişkin sunum yapılarak bilgi verildi, yeni Petrol Kanunu tanıtımı yapıldı. Konuyla ilgili bir grup gazeteciye açıklamalarda bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız şunları söyledi: Kaya gazı hem dünya hem de bizim için yeni bir kaynak. Dünyada başarılı olmuş örnekleri incelemek üzere ABD ve Kanada ya giden heyetimize gösterilen ilgiden memnuniyet duyduk dedi. Türkiye nin kaya gazı potansiyelini bu alanda tecrübeli şirketlerle birlikte ortaya çıkarmak istediklerini kaydeden Yıldız şunları söyledi: TPAO ve Türk özel sektörü, dünyanın yeni gözdesi kaya gazına yönelik olarak uluslararası şirketlerle birlikte yatırımlarını artıracaktır. Trakya ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde, İç Anadolu ve diğer iç havzalarımızda kaya gazı potansiyeli var. TPAO, Trakya ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde, normal metotlarla üretilemeyen petrol ve
doğalgaz bulgularını hidrolik çatlatma yöntemiyle üretmek amacıyla 4 yıldan bu yana çalışmalar yapıyor. TPAO tarafından öncelik verilen Güneydoğu Anadolu ve Trakya da üretimi bitmiş ya da üretim yapılamamış eski kuyularda hidrolik çatlatma yapılarak üretim yapılması için bu yıl sonundan itibaren operasyona başlanacak. Yılbaşı sondaj çalışması başlıyor TPAO nun Trakya daki bir pilot projeyle, tek başına kaya gazı arama ve üretim faaliyeti yapmak üzere ön hazırlıklara başladığını kaydeden Taner Yıldız, Kendi bünyemizde özel bir ekip oluşturduk. Buradan olumlu sonuç alırsak, o bölgede arka arkaya sondajlara devam ederiz. Mesela ABD de ciddi bir kaya gazı üretimi var. Bu sayede 1000 metreküp gazı 105-110 dolara üretiyor ve neredeyse bu fiyattan satıyor. Kaya gazı üretimine başlayabilirsek bu kuşkusuz bizim için ekonomik olacak. TPAO Trakya da jeolojik ve jeofizik etüdleri yapıyor, hangi kuyularda nasıl bir çalışma yapılır onu tespit ediyor. Yıl sonuna doğru nokta tespit edilmiş olacak ve sondaj faaliyetlerine gelecek yılın ilk aylarında başlanacak gibi görünüyor diye konuştu. Shell ile ortak proje TANER Yıldız, Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde Batman ve Diyarbakır da 4 ruhsat alanında Shell ile ortak kaya gazı ve petrol arama çalışmaları kapsamında 5 adet dikey kuyu açıldığını da beliterek, Sonuçlara göre sonradan 2 yatay kuyu açılacak. TPAO dikey kuyulardan birinin sondajını da kendisi yaptı. Bu projelerin kısa zamanda gerçekleştirilmesiyle ülkemizin kaya gazı ve kayapetrolü potansiyeli ortaya konulacak dedi.
Kaynak :hurriyet BOTAŞ, egzoz gazından elektrik üretecek Doğalgaz pazarının yaklaşık yüzde 80 ini elinde tutan BOTAŞ, egzoz gazından elektrik üretecek.zaman dan İsmail Altunsoy un haberine göre Enerji Bakanlığı ve BOTAŞ kaynaklarından alınan bilgiye göre kamu şirketi, kompresör istasyonlarında oluşan yüksek sıcaklıktaki egzoz gazının elektrik üretimi amaçlı değerlendirilmesi için çalışma başlattı. Proje için Kırklareli kompresör istasyonu pilot bölge olarak seçildi. Şirket, ilk planda kompresör istasyonunda oluşan atık ısının endüstriyel manada kullanılabilirliğini araştıracak. Proje, elde edilecek sonuçlara göre diğer istasyonlara yaygınlaştırılacak. Öte yandan BOTAŞ ın 2012 yılı doğal satışlarının ayrıntıları da ortaya çıktı. Şirket 17,2 milyar lirayla en fazla gazı elektrik sektörüne sattı. Boru Hatları ile Petrol
Taşıma AŞ nin (BOTAŞ) 2012 yılı sektörel doğalgaz satışları netleşti. Resmi verilere göre geçen yıl toplam 32,4 milyar liralık doğalgaz satışı gerçekleşti. BOTAŞ, aynı dönemde 17,2 milyar lira ile en fazla doğalgazı elektrik sektörüne sattı. Konutlara ise 6,1 milyar liralık doğalgaz satışı yapıldı. Kamu şirketi geri kalan doğalgazı ise, kimya, Organize Sanayi Bölgeleri (OSM) ve taşımacılık başta olmak üzere diğer sektörlere sattı. Gaz satışlarının 21,3 milyarlık kısmı özel şirketlere yapılırken geri kalan bölümü ise resmi daire ve mahalli idareler ile KİT ler (Kamu İktisadi Teşebbüsleri) gibi kamu kurumlarına sattı. BOTAŞ, zarardan kurtulmak için 2012 sonunda kamu elektrik santrallerine verdiği doğalgaza yüzde 37 gibi rekor oranda zam yapmıştı. BOTAŞ ın yüksek zammı sonrası bin metreküp doğalgazın fiyatı 1.013-1.040 Türk Lirası aralığından (santrale göre fiyat değişiyor) 1.400-1.427 TL aralığına yükselmişti. BOTAŞ, en fazla doğalgazı elektrik sektörüne satıyor. Geçen yıl satılan toplam 41,3 milyar metreküp doğalgazın 21 milyar metreküpü elektrik sektörüne satıldı. Şirket yüksek zamma rağmen 2012 yılını 606 milyon lira zararla kapattı. Kaynak :ekoayrinti
Cumhuriyet Üniversitesi Nanoteknoloji Merkezi nde, Türkiye de İlki Üretilecek Olan Üçüncü Nesil Güneş Pili Çalışmaları Yapılıyor. SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Nanoteknoloji Merkezi nde, Türkiye de ilki üretilecek olan üçüncü nesil güneş pili çalışmaları yapılıyor. Dünyanın maksimum yüzde 44 verim aldığı üçüncü nesil güneş pilinden, Cumhuriyet Üniversitesi yüzde 40 enerji verimliliği sağlamayı planlıyor. Cumhuriyet Üniversitesi nde 2010 yılında kurulan Nanoteknoloji Merkezi nde Türkiye de ilk olma özelliği taşıyan projeler üzerinde çalışılıyor. Türkiye de sadece Cumhuriyet Üniversitesi nde bulunan metal organik kimyasal buhar biriktirme (MOCVD) kristal büyütme laboratuvarında As/P tabanlı büyütme yapılarak üçüncü nesil güneş pili üretimi çalışmaları sürüyor. 2011 yılında başlanan projenin 2014 yılının ortalarında sona ermesi bekleniyor. UZAY ARAŞTIRMALARINDA KULLANILIYOR CÜ Nanoteknoloji Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Sezai Elagöz, üçüncü nesil güneş pilleri ile ilgili TUBİTAK projesi bulunduğunu belirterek şöyle dedi: Şu andaki güneş pillerinin bir çoğunluğu silikon üzerine dayalı, birinci nesil olarak adlandırıyoruz biz bunları. Ve bunları oldukça ucuz olduğu için piyasada bol miktarda kullanılmakta. Artık evlerimizin çatısında, trafik lambalarının üzerinde görmeye başladık. Tabi bu güneş pillerinin geliştirilmesi gerekiyor, veriminin artırılması gerekiyor. Şu anda yüzde 20 ler civarında çalışma verimi var. Bu verimin artırılması çok önemli. Ancak diğer teknolojiler silikona kıyasla çok daha pahalı teknolojiler gerektiriyor. Üçüncü nesil güneş pilleri normal silikon tabanlı güneş pillerine göre çok daha pahalı. Ama şu anda uzay araştırmaları ve askeri uygulamalarda, oldukça yüksek verimi çok düşük bir alanda almamız gerektiği için bu konudaki araştırmalar önemli ve dünyada büyük bir hızla artıyor. Bizim çalıştığımız alan bir MOCVD sistemi ve Türkiye de As/P tabanlı büyütme
yapabilen tek sistem. Dolayısıyla bu sistemle yaptığımız çalışmalarda Türkiye de bu konudaki yapılan ilk çalışma. 3 KATMANDADA ELEKTRİK ENERJİSİ Hazırladıkları üçüncü nesil güneş pilinin yapısından bahseden ve diğer pillerle kıyaslayan Prof. Dr. Elagöz, Gelen güneş ışığı normal güneş pillerinde sadece tek bir dalga boyunda elektrik enerjisine çevrilirken böyle bir yapıda geniş bant aralığından dar bant aralığına kadar sıralanmak suretiyle üç ayrı bölgede farklı dalga boylarındaki ışık, elektrik enerjisine çevrilmiştir. Dolayısıyla bu üç katlı bir tandem yapıdır. Ve bu yapılarda verim diğer, yani tek katlı tandem güneş pillerine göre neredeyse üç kat fazladır dedi. BU YAPILARI BÜYÜTMEK BİR SANAT Üçüncü nesil güneş piline teorik olarak bakıldığı zaman çok mantıklı ve anlaşılması kolay bir yapı olduğunu belirten Prof. Dr. Elagöz, sözlerini şöyle sürdürdü: Bu yapıyı büyütmek çok zor. Çünkü bunları atomları üst üste koyarak büyütüyoruz. Farklı atomlar olduğu zaman bunlar birbirlerinin üzerlerine büyümek istemiyorlar. Dolayısıyla gerilmeler ve daralmalar oluşturuyorlar. O yüzden de bu yapıları büyütmek dünyadaki tabiriyle bir sanat. Çünkü bu yapıları büyütürken defalarca deneme yapıyorsunuz, hesaplamalar yapıyorsunuz. Bu büyütme kalitesi doğal olarak güneş pillerinin verimini etkiliyor. Bu tip güneş pillerinde şu anda dünya üzerindeki rekor verim yüzde 44 oranında. Biz de ülkemizde hiç olmazsa yüzde 40 lar civarında verim yakalamayı umut ediyoruz. Bu çalışma yaklaşık iki yıldır devam etmekte. Şu anda ikinci katmanı yapmak üzereyiz. Üçüncü katmanı yaptıktan sonra da sonuçlarımızı elde edeceğiz. Burada önemli olan şey, bu yapının tamamıyla bu sistemde büyütülüyor olması. Biz bu yapıyı büyüttükten sonra karakterizasyonlarını da merkezimizde bulunan diğer cihazlarımız yoluyla gerçekleştiriyoruz. Son fabrikasyon işlemleri de henüz altyapımız yeterli olmadığı için ODTÜ de gerçekleştirilecek. Ancak ilerleyen zamanlarda bu cihazlarımızı da laboratuvarımıza kazandıracağımız için artık bu yapıları tamamen burada üretme imkanı bulabileceğiz.
Kaynak :haber3 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinden Kendi Kendini Temizleyen Monitörler Projesi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde (ÇOMÜ) başlatılan bir proje kapsamında televizyon, cep telefonu, monitör gibi cihazların ekranlarının kendi kendini temizleyen, su ve yağ tutmayan, kirlenmeyen maddelerden üretilmesi hedefleniyor. Proje yürütücüsü ÇOMÜ Mühendislik Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çalışmada, Merkez Laboratuvar Müdürü Prof. Dr. İsmet Kaya ve Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uğur Cengiz ile iki yüksek lisans öğrencisinin de yer aldığını söyledi. Yıldırım, polimer (çok sayıda molekülün kimyasal bağlarla bağlanıp oluşturduğu
yüksek molekül ağırlıklı bileşik) yapılı malzemelerin, dünyada çok çeşitli alanlarda etkin olarak kullanıldığını anlattı. Protein, selüloz ve nişasta gibi doğal yapılı polimerlerin bazı endüstriyel alanlarda ihtiyaçları karşıladığını belirten Yıldırım, gelişen teknoloji doğrultusunda laboratuvar ortamında hazırlanan yeni tür polimerik malzemelerin kullanıma sunulmasının bir zorunluluk haline geldiğini anlattı. Yıldırım, organik yapılı polimerlerden otomotiv sektöründe kaplama materyallerinde, polyesterlerden ise tekstil sektöründe yeni tür liflerin üretiminde yararlanıldığını kaydetti. Proje iki yıl sürecek Son yıllarda polimerik malzemeler hakkında yapılan en önemli araştırmalardan birinin, elektriksel potansiyel altında renk değiştirebilen, yani elektrokromik polimerler olduğuna işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu: Günümüzde televizyon, cep telefonu ve monitör gibi yaygın olarak kullanılan görüntü cihazlarının yanı sıra akıllı cam sistemlerinde elektriksel potansiyel altında renk değiştirebilen inorganik yapılı malzemeler tercih edilmektedir. Organik yapılı polimerik malzemelerin, inorganik yapılı malzemelere göre çok daha düşük maliyetli ve esnek yapılı olması, işleme kolaylığı gibi avantajları, polimerlerin bu alanda pratik uygulamasını önemli kılmaktadır. Pratik uygulamada karşılaşılması muhtemel en önemli sorunlardan biri, dış etkilere maruz kalan bu malzemelerin aşınması ve kirlenmesidir. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından destek gören ve finanse edilen projemizde kendi kendini temizleyen, su ve yağ tutmayan, kirlenmeyen malzemelerin laboratuvar ortamında hazırlanması ve böylece geleceğin teknolojisinde dayanımı yüksek, renk değiştirebilen yüzey malzemeleri üretilmesi planlanmıştır. Yıldırım, iki yıl sürmesi öngörülen projeyle daha önce bilimsel çalışmalarda uygulanan bazı elektrokromik polimerlerde çeşitli yapısal değişiklikler gerçekleştirilerek, aşınma ve kirlenmelere karşı dayanıklı yüzeyler elde edileceğini sözlerine ekledi.
Kaynak :haber7 Uluslararası Su-Enerji ve Çevre Konferansına BuYıl İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Ev Sahipliği Yapıyor Uluslararası Su-Enerji ve Çevre Konferansına BuYıl İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Ev Sahipliği Yapıyor.İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Dubai deki AUS ve UAEU üniversiteleri ortaklığında 21-24 Eylül 2013 arasında İzmir de yapılacak Uluslararası Su-Enerji ve Çevre Konferansı The International Conference on Water, Energy and Environment (ICWEE) nda, 150 ye yakın bilimadamını misafir edilecek. Konferansla ilgili bilgi veren İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Kocabaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Orman ve Su İşleri bakanlıklarının yanısıra YÖK ten,
Manisa, Aydın ve İzmir deki üniversitelerden akademisyenler, yerel yönetimlerden üst düzey katılımcılar ve 20 ülkeden gelecek akademisyenlerin takip edeceğini bildirdi. Dünya enerji kaynaklarının kullanımının her dönemde tartışılan konuların başında geldiğini, konferansta bu alanlardaki yetkin bilim adamlarının konuyu masaya yatıracağını ifade eden Kocabaş, Yaşar ve Celal Bayar üniversiteleriyle İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü nün de akademik ve idari seviyede katkıda bulunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Kocabaş, Konferansta enerji politikaları, enerji güvenliği, enerji idaresi gibi konular, dünyanın 20 ülkesinden gelen akademisyenler tarafından ele alınacak. Bölgesel işbirliğini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Yerel yöneticileri de bu önemli konferansa davet ettik. Özellikle panel tartışmalarında onların karşılaştıkları sosyal ve teknik problemlerin bilim adamlarına aktarılması, onların da bunlardan kendi çalışmaları için yön tayinini hedefliyoruz. diye konuştu. Üniversite olarak İzmir de böyle uluslararası bir konferansa evsahipliği yapmaktan gurur duyduklarını ifade eden Rektör Yardımcısı Kocabaş, oturum başkanlığından teknik sunumlara kadar yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin de dahil edildiği bilimsel bir ekip oluşturduklarını açıkladı. Prof. Dr. Kocabaş, şunları kaydetti: İKÇÜ öğretim üyeleri olarak sekiz on tane bildirimiz olacak. Yaklaşık 50 kadar da poster sunumu olacak. Hem bugünün evrensel ihtiyaçlarına yönelik hem de özellikle ülkemizin ve üniversitemizin bulunduğu bölgeye yönelik güzel bir tema işliyoruz. Hedef tema şudur: Su ve enerji güvenliğinizi nasıl sağlarsınız? Bugün ve yakın gelecekte, hattâ uzak gelecekte ülkenizin su ve enerji güvenliğini nasıl sağlarsınız Konferansta hedeflenen nokta, tüm dünyanın hassasiyetle üzerinde durduğu enerji güvenliği, su güvenliği ve gıda güvenliği konularının bilimsel platformda ele alınmasıdır. Su ve enerji doğrudan temanın içerisinde yer alırken gıda güvenliği, dolaylı olarak başlıkların içinde yer alıyor. Şunu ifade etmek isterim ki toprağınızı ve su kaynaklarınızı kirlettiğiniz andan itibaren sağlıklı gıda üretilemez.
Kaynak :mersinim İÜ.Öğrencilere İnternet Üzerinden Sınavsız Olarak İkinci Bir Lisans Bölümünü Okuma Şansı Veriyor İÜ.Öğrencilere İnternet Üzerinden Sınavsız Olarak İkinci Bir Lisans Bölümünü Okuma Şansı Veriyor.İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi nin Sınavsız İkinci Üniversite projesi ile artık lisans mezunları ile üniversiteye devam eden öğrenciler, sınavsız olarak ikinci bir lisans bölümünü okuma şansı yakalıyor. Bir diploma yetmez, Bir lisans bir insan, iki lisans iki insan sloganıyla hayata geçirilen proje kapsamında ikinci fakülte, internet üzerinden okunuyor. Uzaktan Eğitim Fakültesi nin yeni uygulamasıyla ikinci üniversite diploması artık çok kolay. Sınavsız sistemde fakültenin öğrencileri arasında şimdiden bazı ünlülerde yer alıyor. Sınavsız üniversite sisteminde bu yıl; işletme, iktisat, tarih, coğrafya, felsefe ve sosyoloji bölümlerine öğrenci alınıyor.
Program hakkında bilgi veren İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alper Cihan, sınavsız ikinci üniversitede eğitimin uzaktan olduğunu, kayıt yaptıranların evlerinden ya da iş yerlerinden üniversiteyi bilgisayar üzerinden okuyabileceğini belirtti. Cihan, Hocalar ve dersler belirlendikten sonra hocaların ders içerikleri sisteme yükleniyor. Öğrenciler diledikleri zaman diledikleri yerde dersleri izleyerek bilgileri zihinlerine yerleştiriyorlar. İkinci üniversite kapsamında herhangi bir lisans bölümüne kayıtlı ya da bir lisans mezunu herkes, doğrudan başvuru yoluyla kayıt yaptırabiliyor. Fakültemizdeki birinci diploma kapsamında yapılan kayıtlarımız bu ay sonu bitecek. İkinci diploma almak isteyen öğrencilerimiz için kayıtlarımız ise bayrama kadar sürecek. Öğrencilerimiz her türlü bilgiyi internet sayfamızdan alabilirler, buradan ön kayıt yaptırabilirler. Ayrıca Facebook ve Twitter hesaplarımızından da öğrencilerimize her türlüğü desteği veriyoruz. Sistem kapsamında birçok sanatçının kendilerine destek verdiğini belirten Cihan, şöyle konuştu: Bu kapsamda bize birçok sanatçımız destek verdi. Arzum Onan, Cengiz Bozkurt, Nasuh Mahruki gibi isimler projemizden övgü ile söz ettiler. Üniversiteli futbolcu olarak ün yapan futbolcumuz Metin Tekin, tarih bölümünde yeniden öğrencimiz olacak. Kamuoyunun projemize ilgisini takdirler karşılıyor ve bize destek veren tüm sanatçılara sizin aracılığınız ile teşekkür ediyoruz. Sistemimiz şöyle işliyor. Bir dersin öğrenme yeterliliğinin oluşup oluşmadığını iki tür sınavla ölçüyoruz. Ara sınav ve bitirme sınavı. Açık öğretim sistemi adı üzerinde belli bir zamana mekana sığdırılmadığı için sınavlar konusunda da zorlamamak genel prensibimiz. Ara sınavı öğrencimiz sınav zamanına kadar aldığı derslerden internet ortamında verecek. Bu sınav aslında geçme konusunda çok fazla katkı sağlamayacak. Bu sınavda aslında öğrencilerin kendi kendilerini test etme amacı güdülüyor. Çok eleştiri geliyor. İşte öğrenciler internet üzerinden yapılınca kopya çekiyor diye. Ama bizim ara sınavlarımızın geçmeye etkisi sadece yüzde 20. Bitirme sınavı ise kanunlar gereği gözetimli ve eş zamanlı yapılması gerekiyor. O yüzden öğrencilerimizi belirlenmiş zaman ve mekanlarda sınıflara topluyoruz. Öğrencilerimizi canlı sınava tabi tutuyoruz. ARZUM ONAN: İKİNCİ HATTA ÜÇÜNCÜ DİPLOMA ŞANSI GERÇEKTEN MÜKEMMEL Ünlü oyuncu ve model Arzum Onan, sistemin sınavsız olmasının çok önemli olduğunu söyledi. Onan, sistemin ikinci hatta üçüncü bir diploma alabilmek için büyük bir fırsat olduğunu dile getirdi. Kasım ayında ilk heykel sergisini açacak
olan Onan, kendini keşfetme yolculuğunun modellik ve oyunculuktan sonra heykel ile devam ettiği söyledikten sonra sözlerine şöyle devam etti: Hayat bizi ne kadar planlarsak planlayalım ummadığımız yerlere götürebilir. Ayrıca bu planladığımız yerlerde mutsuz olabiliriz. Bu insanlar için ikinci diploma, ikinci bir bahar gibi çok değerli. CENGİZ BOZKURT: ODTÜ FİZİK BÖLÜMÜNÜ YARIDA BIRAKMAZDIM Leyla ile Mecnun dizisinde Erdal Bakkal karakteri ile ünlenen Cengiz Bozkurt ise, 25 yıl önce böyle bir sistem olsaydı ODTÜ fizik bölümünü yarıda bırakmazdım. dedi. Cengiz Bozkurt, fizik bölümünü bıraktıktan sonra ailesi ile diyaloglarını şöyle paylaştı: Kendi sınırlarını keşfetmek, insanın gerçek anlamda yapmak istediği şeyi yapmasıdır. Ben de kendi sınırlarını keşfedemeyenlerden bir tanesiyim. Ben de ODTÜ fizik bölümü çok istekli bir şekilde okurken, tiyatro topluluğunun bir ilanını gördüm. Bu ilanın peşinden giderek hayatı değişenlerden oldum. Hayat tek ve kısa, kimseyi dinlemeden yaşamanız gerekiyor. Ailemi de 4 yıl boyunca ODTÜ fizikte okuyorum diye kandırdım. Bu yüzden daha sonra İngiltere de medya ve iletişim okuyup bitirdiğimde mezuniyet törenine gelmeleri için ailemi ikna edemedim. Şimdi pişmanım, itiraf ediyorum. Bundan 25 yıl önce bunun gibi bir program olsaydı ben hem fiziği okurdum, hem de tiyatro bölümüne devam edebilirdim. 3. sınıfta okuyor olabilirler ya da mezun olabilirler, hatta ellerindeki lisans bölümünden memnun olmayabilirler. İşlerini aksatmadan ikinci bir lisans programı okuma fırsatı, harika bir fırsat. Keşke benim zamanımda da olsaydı. NASUH MAHRUKİ: PROJE ÇOK AKILCI TASARLANMIŞ Nasuh Mahruki ise bu projenin çok akılcı tasarlandığını söyleyerek köklülüğü itibarı ile Harvard Üniversitesi ne ise Türkiye için İstanbul Üniversitesi nin de o olduğunu söyledi. Mahruki, Bence çok heyecan verici bir proje. Eminim ki pek çok genci kendisine çekecektir. Böyle bir takım kolaylıklar sağlayarak ikinci üniversiteyi tamamlama fırsatı veren bu proje bana göre çok değerli. ifadelerini kullandı. METİN TEKİN: EVDE İNTERNET ÜZERİNDEN İKİNCİ DİPLOMA FIRSATI GERÇEKTEN ÇOK KEYİFLİ Eski Beşiktaşlı futbolculardan yorumcu Metin Tekin de, evde internet üzerinden ikinci bir üniversite okumanın büyük bir keyif olduğunu belirtti. Üniversite denince aklına İstanbul Üniversitesi nin meşhur kapısının geldiğini söyleyen
Tekin, Günümüz teknolojisinde harika bir fırsat. Gelişen çağımızda bütün üniversiteler internette eğitime dönecek gibi bir durum var. Evde internet üzerinden ikinci bir üniversite okumak büyük bir keyif ve büyük bir heyecan. Harika bir fırsat. diye konuştu. Kaynak :haberturk NASA nın keşif aracı Curiosity, Mars ta metan gazı bulunmadığını belirledi. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi nin (NASA) Mars gezegenindeki keşif aracı Curiosity, Kızıl Gezegen de metan gazı bulunmadığını belirledi. Bilim insanları, metan gazının olmamasını Mars ta mikrobik yaşam araştırmaları açısından kötü haber olarak niteledi. Dünya daki metan gazı, büyük oranda yaşayan organizmalar tarafından üretiliyor. Daha önce Dünya daki teleskoplar aracılığıyla yapılan gözlemlerde Mars ta metan
gazı olduğu ileri sürülmüş ve gezegende yaşamın var olabileceği umudu doğmuştu. Curiosity nin elde ettiği veriler, Science dergisinde yayımlandı. Curiosity, 26 Kasım 2011 de uzaya fırlatılmış, 6 Ağustos 2012 de Kızıl Gezegen deki Gale Krateri ne inmişti. Mars a yapılacak olası yolculuk kapsamında şimdiye kadar üretilen en gelişmiş robot olan Curiosity, 12 den fazla kamerası, bir meteoroloji istasyonu, sondaj ve çevreyi incelemesine olanak sağlayan araçlarıyla Kızıl Gezegen de hayata ilişkin kimyasal temel yapı taşlarını bulmaya çalışıyor. Kaynak :ntvmsnbc Kadir Has Üniversite nde Vodafone İş Birliğiyle Mobil Ders Dönemi
Başladı. Kadir Has Üniversite nde Vodafone İş Birliğiyle Mobil Ders Dönemi Başladı.Eğitim konusu son yıllarda oldukça sıcak bir konu. Udemy, Coursera, Udacity, OpenCourseware, itunesu ve Türkiye de iyibilir gibi oluşumlar bu konunun ne kadar sıcak bir konu olduğunun en büyük göstergeleri. Kadir Has Üniversitesi ise Vodafone Red Academy ve invemo firması ile ortaklaşa yaptıkları proje ile mobil ve sosyal derslerini bugün lanse ettiler. Ürün şu şekilde çalışıyor. Vodafone tüm öğrencilere içinde mobil ders uygulamasının yüklü olduğu tabletler dağıtıyor. Derse kayıt olan öğrenciler, Google+ ve Facebook hesapları ile derse kayıt oluyorlar. Uygulamada Google Hangout ile dersi uzaktan izleyebiliyorsunuz ve hocaya soru sorabiliyorsunuz. Hoca ders esnasında bir dosya (video, döküman, kitap ) paylaşırsa hem Facebook grubunda hem de uygulamada görebiliyorsunuz. Uygulamayı açtığınızda konum bilginiz Kadir Has Üniversitesi yse uygulama sizi fiziksel olarak sınıfta, kampüs dışındaysanız sanal olarak sınıfta diye işaretliyor. Yani belki de ilk defa virtual presence ders için yoklama yerine geçmiş. Özellikle İstanbul gibi trafiğin berbat olduğu şehirlerde bu tip örneklerin eğitim için çok faydalı olacağını söyleyebiliriz. Devletin de Fatih projesinin belki de en büyük eksiği olan içerik ve interaktivite konusunda bu tip örneklerin çoğalmasına katkı sağlaması gerektiğini de söyleyebiliriz. Son söz olarak, yeni öğretim yılı tüm öğrencilere hayırlı olsun, artık trafiğe takıldım, sular kesikti bahanalerinin yerini hocam, şarjım bitti cümlesinin alma zamanı geldi. Haberin videosu için tıklayınız
Kaynak :webrazzi Kimya Sektörünün Sorunları Btso da Masaya Yatırıldı Kimya Sektörünün Sorunları Btso da Masaya Yatırıldı.Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Türkiye nin kalkınmasında en stratejik sektörlerden biri olan kimya sektörünün üzerindeki bürokratik ve finansal yüklerin azaltılmasını istedi. Solvent hammaddesinin sanayi ve ticarette kullanımı, yaşanan sıkıntılar ve ÖTV uygulamaları BTSO da masaya yatırıldı. Toplantıya BTSO üyeleri ve sektör temsilcileri ilgi gösterdi. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, iş dünyasını gerçek anlamda ve geniş bir tabana ulaşarak temsil etmek için her çalışmanın takipçisi olacaklarını ifade ederek, Komitelerimiz temsil ettikleri alanlarda BTSO çatısı altında sektörlerine yön verecek faaliyet ve projeler üretmeye devam ediyor. Kimyasal madde imalatı ve ticaretiyle uğraşan sanayicilerimizi kapsayan BTSO 22. Meslek Komitemizin bugünkü buluşmasını da çok önemli buluyorum dedi.
Son dönemde kimya sektörünün ekonomik ve mali yapısını doğrudan etkileyen güncel meselelerin başında ÖTV kanunu ile bu kanuna bağlı mevzuatlarda yapılan değişikliklerin geldiğini anlatan Burkay, Gümrükte verginin tamamı üzerinden teminat alınması, üretim aşamasında verginin tamamının beyan edilip yatırılması, işlemlerin tamamının incelemeye sevk edilmesi, vergi denetimlerinin kısa sürede bitirilememesi ve uygulamalarda elektronik yazılım uygulamasının hayata geçmemesi gibi meseleler ne yazık ki sanayicilerimizi zor durumda bırakmaktadır diye konuştu. Büyük hedeflere yürüyen Türkiye nin kalkınmasında en stratejik sektörlerden biri olan kimya sektörünün üzerindeki bürokratik ve finansal yüklere işeret eden Burkay, Türkiye nin kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı 2012 yılı sonunda 17,5 milyar dolar oldu. 2013 yılı 8 aylık dönemde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7 artarak 11,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bursa dan gerçekleştirilen kimyevi maddeler ve mamulleri ihracatı da 2012 yılı sonunda 409 milyon dolar. İhracata dayalı bir büyüme modeli benimsemişken, sektörel üretimimizin kayba uğraması ve ithalatın artması gibi bir lüksümüz olamaz şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından yapılan panelde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdür Yardımcısı Salim Koşar, Boya Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Semih İyigüllü, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı Halit Hanoğlu, Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Mustafa Bağan ve BTSO 33. Komite Başkanı Muzaffer Koyuncu, kimya sektörünün meselelerini ve çözüm yollarını ele aldı.
Kaynak :hakimiyet 3. Türk-Alman Su İşbirliği Günleri Bu Yıl İzmir de düzenlenecek 3. Türk-Alman Su İşbirliği Günleri Bu Yıl İzmir de düzenlenecek. Son iki yıldan bu yana German Water Partnership (GWP) tarafından Türkiye de düzenlenen Türk- Alman Su İşbirliği Günleri, bu yıl 25-26 Eylül arasında İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) ile işbirliğiyle İzmir de yapılacak. Etkinliğe, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da destek veriyor. 2011 de Ankara ile başlayıp bir sonraki yıl İstanbul la devam eden Türk-Alman Su İşbirliği Günleri ne bu yıl İzmir evsahipliği yapacak. Yine özel sektör, yerel yönetimler, kamu ve birliklerden uzmanlar ve yetkililer, suyun etkili ve sürdürülebilir ekonomisini, çevreye duyarlı teknolojileri, çözümler ve işbirliği imkanlarını masaya yatıracak. Türkiye genelinden ve Almanya dan 200 ün üzerinde katılımın beklendiği etkinliğin açılış konuşmaları, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Almanya nın İzmir Başkonsolosu Margit HÃ berle tarafından yapılacak. Birinci gün sunumlar ve panellerde su ve atık su yönetimiyle ilgili Ege Bölgesi nin gereksinimleri, kanuni çerçeve, problemler ve perspektifler ele alınacak. Etkinlik boyunca ayrıca Almanya dan su teknolojileri alanında ürün ve hizmet sunan şirketler, tanıtım masalarında ilgilenenlerin sorularını cevaplayacak. 3. Türk-Alman Su İşbirliği Günleri ne katılmak üzere Almanya dan gelen 19 firma şunlar: Binder, Bluecher, Düker, Festo, Gelsenwasser, Gebrüder Heyl, Hach Lange, Hochtief Solutions, Huber Se, Lar Process Analyser, Messe München, Microdyn Nadir, Nivus, Phoenix Contact, Remondis Aqua International, Hermann Sewerin, We-Consult ve Wilo Se.
Kaynak :timeturk Gaziantep İçin Çevre Dostu Okul Tasarlacaklar! Gaziantep İçin Çevre Dostu Okul Tasarlacaklar! Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan, yaklaşık 200 bin nüfus ve 50 bin konut ölçeğindeki Ekolojik Kent Projesi dünya ölçeğinde ses getirmeye devam ediyor. Çevreci projeleriyle dikkat çeken Büyükşehir Belediyesi nin Gaziantep te ekolojik bir kent kurma yönündeki çalışmaları ve bu hedeflere hızlı bir şekilde ulaşması yurt dışından birçok idarenin ilgisini çekerken, proje uluslararası platformda da ilgi görmeye devam ediyor. Türkiye de İklim Eylem Planı, Sertifikalı Pasif Ev gibi çevreci projelere imza atan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi nin ekolojik bir kent kurma yönündeki planları ve bu hedeflere hızlı bir şekilde ulaşmak için yaptığı çalışmaların ilgi görmeye devam ettiğini belirten İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Sezer Cihan, İzocam, Isover ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi işbirliği içerisinde yapılan hazırlıklar
sonunda 2014 yılında gerçekleştirilecek 14. İzocam Multi Konfor Binalar Öğrenci Yarışması nda öğrencilerin, Gaziantep te bir ilkokul tasarlaması ve uluslararası aşama sonunda birincilik alan projenin ekokent yerleşim alanında hayata geçirilmesinin planlandığını söyledi. Bugüne kadar farklı ülkelerin değişik konseptteki yerleşim alanları içerisinde bina ve çevre düzenlemeleri üzerine projeler geliştiren öğrenciler, bu kez bir ilkokul tasarımı üzerine çalışacağını dile getiren Sezer Cihan, Okul projesi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilen ve 200 bin kişilik yaşam alanına sahip yeni Ekokent Projesi içerisinde geliştirilecek. Yarışmaya katılan öğrencilerden; Ekokent Projesi içerisinde, klasik öğeleri modern eğitim ile birleştiren, 6-10 yaş arasındaki 400 ila 600 öğrenciyi barındırabilecek bir okulu projelendirmeleri beklenecek dedi. 25 ÜLKEDEN MİMARLIK ÖĞRENCİLERİ YARIŞACAK Cihan, sözlerini şöyle sürdürdü: İzocam tarafından 14 yıldır düzenlenen Üniversite Öğrencileri Yalıtım Yarışması 2010 yılından beri Isover Multi Konfor Binalar Öğrenci Yarışması ile koordineli olarak yürütülüyor. Her yıl çok sayıda farklı ülkenin, mühendislik ve mimarlık fakültelerinde öğrenim gören lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin katıldığı yarışma için belirlenen içerik kriterlerine uygun tasarımlar yapan öğrenciler projeleri ile birincilik için mücadele veriyor. Multi Konfor Binalar Öğrenci Yarışması, enerji verimliliği ile farklı konfor boyutları üzerine geliştirilen fikirleri yaymayı ve geleceğe taşımayı hedefliyor. İki aşamada yapılandırılan yarışmanın Türkiye deki ulusal ayağı İzocam tarafından düzenleniyor. Her ülkede dereceye giren en iyi üç proje Isover ev sahipliğinde düzenlenen uluslararası aşamada yarışmaya hak kazanıyor. Yenilenebilir enerji kaynakları, binalarda enerji verimliliği ve multi konfor standartlarında yapılar üzerine kurgulanan yarışmada, her yıl enerji ön planda tutularak açıklanan farklı yarışma konuları ile farklı bina konseptleri, dünya üniversitelerinin mimarlık ve mühendislik fakültelerinde eğitim gören öğrenciler tarafından projelendiriliyor. 2013 yılında ulusal aşamaya Uzakdoğu ya kadar uzanan farklı ülkelerdeki 100 ü aşkın üniversiteden binden fazla öğrenci kayıt yaptırdı. 25 in üzerinde ülkeden mimarlık ve mühendislik öğrencilerinin katılımının beklendiği 2014 yılı İzocam & Isover Multi Konfor Binalar Öğrenci Yarışması uluslararası finali Mayıs ayı sonlarında gerçekleştirilecek. Yarışma takvimi 2013 ün Eylül ayında duyurulacak.
Kaynak :haberx