KUR AN DA AKIL ve BİLGİ Memduh ÇELMELİ
Aklın Dinî Sorumluluktaki Yeri ve Önemi Akıl, doğru ile yanlışı ayırt edebilme kabiliyetidir. Aynı zamanda her türlü sorumluluğun da ön şartıdır. Aklın özgürce işlevini yerine getiremediği durumlarda insanlar sorumlu tutulmamıştır. İslam a göre akıl sağlığı yerinde olan ve ergenlik çağına girmiş herkes dinin buyruklarından sorumludur. Aklı olmayan kişi, dini anlayamaz. Bu nedenle akıl hastaları dinin emir ve yasaklarından sorumlu değildir. Allah size işte böylece ayetlerini açıklar ki düşünüp hakikati anlayasınız. (Bakara, 242. ayet.) «Aklı olmayanın dini (sorumluluğu) yoktur.» Hadis Öğrenmek + Anlamak + Uygulamak = AKLI KULLANMAK
Kur an Aklımızı Kullanmamızı İster Kur an-ı Kerim; pek çok ayette, aklınızı kullanmıyor musunuz, düşünmüyor musunuz, hiç düşünmez misiniz? 1 gibi ifadelerle insanları düşünmeye teşvik etmiştir. Kur an ın, Ey akıl sahipleri! diye seslenmesi de insanları aklını kullanmaya teşvik etmek içindir. İnsan, ancak düşünerek iyiyle kötüyü ve doğruyla yanlışı birbirinden ayırır. Düşünen insan her açıdan kendini geliştirir ve bir şeyler üretebilir. İnsan, aklını kullanarak hayatını kolaylaştırmanın yollarını arayıp bulabilir. Bu nedenle Allah aklımızı kullanmamızı öğütler. Ant olsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık. (İsrâ, 70. ayet.) «Sorumluluk eğitimi ailede başlar.» Akıl akıldan üstündür. Akıl yaşta değil baştadır. «Önemli olan akıllı olmak değil aklı yerinde kullanmaktır.» (Descartes)
Kur an Doğru Bilgiye Önem Verir Doğru bilgi Doğru sonuçlara varılmasını sağlar. Aklın da doğru düşünüp doğru karar verebilmesi için Doğru bilgiye ihtiyacı vardır. Kur an, insanın aklına seslenir ve doğru bilgiye ulaşmasını ister. İnsan doğru bilgi sahibi olunca inancı daha da güçlenir. Bilgi, insanı gerçeğe ulaştırmalıdır. Doğru bilgi; gerçek, güvenilir ve kesin olmalıdır. Zan ve tahmine dayalı olmamalıdır. Peygamberimiz (s.a.v.), Fayda vermeyen ilimden Allah a sığınırım demiştir. «Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır.» Atasözü İnsan, aklıyla niçin yaratıldığını ve yaratılışının amacını bulmak ister. Ölümden sonraki hayatı merak eder. Bu arayışında Kur an, insana doğru bilgiler vererek yardım eder. Allah, araştırmadan bir haber veya bilgiyi kabul etmeyi hoş karşılamaz. Ey inananlar, size fasık bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. Allah ın güzel isimlerinden biri de Alîm dir. Alîm, her şeyi bilen, sonsuz bilgiye sahip olan demektir. Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın hem dünyayı hem de ahireti isteyen yine ilme sarılsın. Hadis
Kur an da Bilgi Edinme Yolları Kur an da Bilgi Edinme Yolları (Bilginin Kaynakları) Duyu Organları Akıl Vahiy Kur an a göre işitmekten amaç İyi dinlemek dinlediğini anlamak ve uygulamaktır. Kur an a göre görmekten amaç İyi bakmak gördükleri üzerine düşünmektir (tefekkür). Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiştir? Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir? Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır? (Gâşiye, 18-20. ayetler.) Kur an da akıl ve duyular arasında sıkı bir ilişki vardır. İnsan yaptıklarından ve söylediklerinden sorumlu tutulmuştur. İnsanın sahip olduğu kabiliyetleri ve duyularını iyi kullanması istenir. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsrâ, 36. ayet.) Kur an, insanın çevresinde olup bitenlerle ilgili olarak gözlem yapmasını ve düşünmesini ister. Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah ın gökten indirip de ölü hâldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için birçok deliller vardır. (Bakara, 164. ayet.)
Kur an da Bilgi Edinme Yolları Akıl duyularla elde edilen bilgileri değerlendirir. Olaylar arasında bağlantılar kurar. Ulaştığı sonuçlardan yeni bilgiler üretir. Aklını kullanmak, gerçeği bulmanın yollarından biridir. Ey iman edenler! Allah a ve Resulüne itaat edin ve (Kur an ı) dinlediğiniz hâlde ondan yüz çevirmeyin. İşitmedikleri hâlde, İşittik. diyenler gibi de olmayın. Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar ve dilsizlerdir. (Enfâl, 20-22) Vahiy, Allah ın varlığı, peygamberlerin gönderiliş amaçları, kutsal kitaplar ve ahiret hayatı gibi dinimizin inanç esasları hakkında bilgiler verir. Akıl ve vahiy, insanın doğru bilgi kaynaklarındandır. Dinin hükümleriyle aklın hükümleri birbirini destekler. Kur an ın getirdiği ilkeler, akla uygundur. Çünkü aklı yaratan da vahyi gönderen de Allah tır. Bilgiye; aklımız duyu organlarımız vahiy aracılığıyla ulaşırız. Duyu organlarımızla gözlem yaparız ve aklımızla doğru ile yanlışı birbirinden ayırırız. Üstlerinde kanatlarını açıp kapatarak uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) rahman olan Allah tan başkası tutmuyor (Mülk, 19) Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde akıl sahipleri için gerçekten açık ibretler (ayetler) vardır. (Âl-i İmrân, 190)
Bilgi, Taassubu Önler Taassup; bir fikre veya inanışa körü körüne aşırı derecede bağlanıp ondan başkasını düşünememe durumudur. Dinimiz bizlere bağnazlıktan kaçınmamızı emretmiştir. Kur an a göre taassuptan kurtulmanın yolu aklı kullanmaktır Akıl doğru bilgi ile hakikate ulaşır. Doğru bilgi, taassubu önler ve insanı bağnazlıktan kurtarır. Dinimiz, doğru bilgiye sahip olmayı ve körü körüne bir şeyin peşinden gitmemeyi öğütler. «Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme...» (İsrâ, 36) UZAK DURULMASI GEREKEN TUTUM ve DAVRANIŞLAR TAASSUP BAĞNAZLIK SAPLANTI AŞIRI TARAFTAR ÖNYARGI CAHİLLİK KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLILIK İslam dinine göre insan, aklını kullanarak, düşünerek bilinçli bir şekilde davranmalı ve taklitten kaçınmalıdır. Onlara, Allah ın indirdiğine uyun. denildiği zaman onlar, Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız. derler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamışlarsa? (Bakara suresi, 170)
Bilgi, Taassubu Önler Taassup, ALEVİLİK insanı bilgiden uzaklaştırır, araştırma yapmaktan alıkoyar ve insanda ön yargı BEKTAŞİLİK oluşturur. Taassup, bilgisizlikten kaynaklanır. Bilgi olmayınca cahillik öne çıkar. Çirkin bir iş işledikleri vakit, Biz atalarımızdan böyle gördük. derler... (Ârâf suresi, 28) İnsanın yaptığı işlerde doğru yanlış demeden akla, fikre ve muhakemeye başvurmaması onu taassuba düşürür. İnsan, kendini haklı çıkarmak adına, yanlış bir şeye bile bile doğru dememelidir. Onlar bir kötülük yaptıkları zaman, Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti. derler. De ki: Allah kötülüğü emretmez. Allah a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz? (Mâide suresi, 104) İslam, düşünmenin önündeki tüm engelleri kaldırmış, düşünmeyi ve düşündüğünü ifade etmeyi teşvik etmiştir. Düşünmeyi engellemek, insanın yaratılış amacına aykırıdır. İnsanın farklı fikirlere de ihtiyacı vardır. Andolsun biz bu Kur an da insanlara her çeşit misali getirip anlattık. Onlara bir ayet getirdiğin zaman inkâr edenler, Siz (geleneklerimizi) iptal edenlerden başka bir şey değilsiniz. derler. (Yûnus suresi, 108) Akıl gibi zenginlik, bilgisizlik gibi yoksulluk, edep gibi miras, danışmak gibi dayanak olamaz. Hz. Ali İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Hacı Bektaş Veli
Bizi DİNlemeye devam ediniz. Memduh ÇELMELİ