ALEMDAR GEMİSİNİN MİLLİ MÜCADELEDE KARADENİZ E KAÇIRILIŞI VE İLK SAVAŞI Milli Mücadele de, milli kuvvetlerimizin malzeme ve cephane ihtiyaçlarından önemli bir kısmının sağlanması için, Karadeniz de bir nakliyat zorunluluğu görülüyordu. Bu nakliyatı sağlamak için de Kuvva-i Milliye nin Karadeniz de bir deniz kuvvetine ihtiyacı vardı. Bu şekilde Yunanistan ın; Rusya dan yapmakta olduğu nakliyatı da vurulacak ve milli kuvvetlerimize Rusya dan silah ve cephane nakletmek de sağlanmış olacaktı. Hâlbuki İstanbul daki işgal kuvvetleri, Haliç te bulunan savaş gemilerimizin hareket kabiliyetlerini felce uğratmak için ne mümkünse yaparak, bu gemilerimizi Karadeniz e geçirmek olanaklarından bizi mahrum bırakmıştı. Milli Mücadelenin Kahraman Gemilerinden Alemdar Römorkörü Fakat işgal kuvvetlerinin bütün tedbirlerine rağmen, birkaç gambotumuz ile römorkörlerden silahlanmaya uygun olan birkaçını, Karadeniz e kaçırmak fırsatı elde etmişti. Bu arada Alemdar römorkörünün de Karadeniz e kaçırılması kararlaştırılmıştı. Deniz Yüzbaşısı Adil Bey, geminin çarkçıbaşılığını yaptı, personel de güvenilir kimselerden seçildi ve gemi İstanbul dan kaçırılmaya hazırlandı. En önemli sorun, işgal kuvvetlerinin kontrollerinden sızıp Karadeniz e fırlamaktı, ötesi kolaydı. İşgal kuvvetleri kendi komutaları altında bulundurdukları, küçük motor gambotlarımızla, Boğaz da daimi bir kontrol kurmuşlardı. Fakat milli kuvvetin İstanbul daki teşkilatı ile daima haberleşen bu motor gambotlarımızda subaylarımız; İstanbul dan Karadeniz e kaçırılacak cephane yüklü bir taka veya buna benzer bir yardım söz konusu olduğu zaman tespit edilen saatte denizin üzerinde fakat uygun bir yerde gambotlarında bir arıza yaratarak, Boğaz ın kontrol sahasında bir gedik bırakırlardı. 1
İşte buna benzer tedbirler sayesinde Adil Bey ile İsmail Kaptan, bir gece işgal kuvvetlerinin Boğaz daki kontrolünden sıyrılarak Alemdar ı kaçırıp Karadeniz e fırlama fırsatını elde ettiler. Gemi selametle Ereğli ye vardı; burada kömürünü, erkanı ve noksan personelini tamamladıktan sonra, 27 Ocak 1921 sabahı Sinop a doğru hareket etti. Alemdar ın kaçırılışını duyan İstanbul daki işgal komutanları çılgına döndüler, bu cesur tekneyi yakalamak için çırpınmaya başladılar. Alemdar Zonguldak açıklarına vardığı sırada, C-27 Fransız gambotu ile karşılaştı, Fransız gemisi Alemdar a yaklaşarak silahlarını çevirdi ve durmasını uyardı. Bu durum karşısında Adil Bey le İsmail Kaptan baş başa vererek hareket tarzları hakkındaki çeşitli şekilleri tartıştılar, Alemdar ın hızı gambotun önünden kaçmağa uygun değildi, karşı koyacak silahı da yoktu. Şu halde Dur uyarısına aldırmayacak olurlarsa, gambota hiçbir şey yapmayacaklar buna karşılık, üzerlerine çevrilmiş bulunan topların ateşi altında hem Alemdar ı hem de Alemdar ın personelini kaybedeceklerdi. Tek güven ve silahları taşırdıkları Kuvva-i Milliye ruhu idi. Güvenecek başka bir şeyleri yoktu, kararlarını verdiler, şimdilik teslim olacaklardı. Böylece zaman kazanıp fırsat arayacaklardı. Şayet kurtuluşlarına bir ümit kapısı göremedikleri takdirde Kuvva-i Milliye ruhuna güvenerek dişlerini, tırnaklarını silah olarak kullanıp karşısındakilerin gırtlaklarına atılacaklar, böylece haklayabildikleri kadar Fransız ın hakkından geldikten sonra kendi kaderlerine razı olacaklardı. Alemdar dan verilen işaret üzerine Fransız gambotu Alemdar a yaklaştı. Tilli isminde bir Fransız yüzbaşısı yanında dört tane insan azmanı Senegalli Fransız askeri olduğu halde Alemdar a geçti. Yüzbaşı Tilli bir tuzak ile karşılaşmaktan korkarak, ürkek ürkek gemiyi aradı. Gemide silah ve cephane göremeyince korkusunun yersiz olduğunu anlayarak rahatları yalnız İsmail Kaptanı hapsettirerek gemiyi teslim ve idareyi eline aldı. Fransız gambotu da Alemdar ın bordasından ayrılarak İstanbul a doğru dümen tuttu. Yüzbaşı da Tilli de Alemdar ı Fransız 2
gambotunun yakınında seyrettirecek şekilde serdümene işaretleriyle derdini anlatmaya çalışıyordu. Alemdar ile bir tırnak çakısı bile olmadığını anlamış olduklarından ne Yüzbaşı Tilli de, ne de Fransız gambotundakilerde hiçbir endişe yoktu. Esir gemi Alemdar a bir ölüm sessizliği ve havası hakim olmuştu. Alemdar ın çarkçısı Yüzbaşı Adil Bey, bir kaplan gibi daracık makine dairesinde dolaşıyor, bir kurtuluş planı hazırlamaya uğraşıyordu, içinde bulundukları şartlar karşısında bir ümit ışığı görmeye imkan yoktu. Fakat Kuvva-i Milliye ruhu neler yapmaya kadir değildi ki... İşte Adil Bey de buna güveniyordu. Kararını verdi; ya kurtulacaklar ya gemideki Fransızları boğazladıktan sonra kendileri de şerefle ölüme atlayacaklardı. Adil Bey verdiği kararı uygulamaya koymak üzere el altından haberler salarak, Alemdar ın personelini, yapılacak işten haberdar etti ve hazırladı. Serdümen Recep Dayı, Adil Bey den aldığı talimata uyarak ve hissettirmeden hafif dümen hareketiyle Alemdar ı kaydırarak Fransız gambotu ile olan mesafeyi 3
yedire yedire açmayı başardı. Makine kaportasından etrafı kollayan Adil Bey durumun kıvamına geldiğini görerek parolayı verdi. Yüzbaşı Tilli ile Senegalli askerlerin etrafından fakat mümkün olduğu kadar uzaklarında hiçbir şey belli etmeden yer almış olan Alemdar ın personeli başta Adil Bey olmak üzere bu şaşkınların üzerlerine birden atmaca gibi atıldılar. Böyle bir deliliği akıllarından geçirmeyen Fransızlar neye uğradıklarını şaşırdılar. Dev cüsseli Senegalli askerler üzerlerine yüklenen Türk denizcilerinin ellerinden kendilerini kurtarmak için çabalamaya başladılar. Hiçbir şekilde başaramayınca Yüzbaşı Tilli düştüğü oyun karşısında ancak saçlarını yoluyor, bütün gücünü çenesine toplamış gibi devamlı anlaşılmaz şeyler söylüyordu. Adil Bey in tasarlamış olduğu planın ilk kısmı iyi bir şekilde sona erdirilmişti: İsmail Kaptan tahliye edilerek, yerine Yüzbaşı Tilli hapsedildi. Fransız askerleri de elleri ayakları bağlanarak, ambara atıldılar. Şimdi planın daha zor olan ikinci safhasına geçilecekti. Alemdar kısmen özgürlüğe kavuştuğu gibi, kısmen de silahlanmıştı; Senegallilerin ellerinden alınmış olan dört tane tüfeğe sahipti. Fransız gemisi top, makineli tüfek taşımasına bol cephanesi bulunmasına rağmen; Alemdar ın dört tüfeği ve bir avuç cephanesi Kuvva-i Milliye ruhu taşıyanların ellerinde küçümsenemeyecek bir kuvvetti. Alemdar, Fransız gambotu ile arasındaki mesafeyi mümkün olduğu kadar açmak üzere yedire yedire sahil tarafına doğru kaymaya başladı. Fransız gambotu, Alemdar ı Fransız personelinin kumandasında sandıkları için şüpheye düşmeden yola devam ediyordu. Ateşçilerin gayretleriyle Alemdar kazanını patlatacak derecede stim tutmuştu. İsmail Kaptan ile Adil Bey, Fransız gambotundan açılmış oldukları mesafeyi yeterli görerek birden gemiyi çevirdiler, makinelere tam yol vererek Ereğli ye baş tuttular. Fransız bahriyelileri, bir an tereddüde düştükten sonra nasıl bir oyuna geldiklerini anladılar. Hemen dümen kırarak yol verip Alemdar ın peşine düştüler. Heyecanlı bir takip başlamıştı. Fransızlar, silahsız ve esir bir geminin kendilerine oynadığı bu oyuna fena halde içerledikleri için dişlerini gıcırdatarak, küfürler savuruyorlardı. Belli ki, Alemdar ı ellerine geçirirlerse, bu sefer hiç, de acıma göstermeyeceklerdi. Fransız gambotunun hızı, Alemdar dan çok fazla olduğu için aradaki mesafe gittikçe kısalıyordu. Nihayet gambot Alemdar a iyice yaklaştı ve durması için Alemdar a işaretler vermeye başladı. Alemdar ın aldırdığı yoktu. Bunun üzerine gambot Alemdar a yanaşmaya niyetlenir gibi iyice sokuldu. Fakat sokulmasıyla da açılması bir oldu. Çünkü Türk denizcileri Fransızlara, Fransızların silahlarıyla cevap vermişlerdi. Alemdar da Senegallilerin ellerinden alınmış olan tüfekler işliyordu. Fransızlar da baş topu ve makineli tüfekleri ateşleyerek cevap verdiler. Silah üstünlüklerine bakarak Alemdar ın nihayet pes diyeceğini riyazî bir kesinlikle kabul ettikleri için aradaki mesafeyi açmaya bile lüzum görmüyorlardı. Fakat bu gafletlerinin cezasını çabuk gördüler. Baş top susturulmuştu; atılan kurşunlar, topa tek Fransız yaklaştırmıyordu. Bu şekilde bir çatışma ile Alemdar Ereğli ye kadar yaklaştı. Fransızlar avın ellerinden gitmek üzere olduğunu anlayarak telaşlandılar. Alemdar ı kaçırmak onlar için bir rezalet olacaktı. Bunun için kıyı ile Alemdar ın arasına girmeyi düşündüler. Böylece Alemdar ı açık 4
denize açılmak zorunda bırakacaklardı. Akıllarınca bunu başardıkları takdirde Alemdar, ya teslim olmak ya batmak şıklarından birinin seçmek zorunda kalacaktı. Böyle düşünen Fransızlar Alemdar ile kıyı arasına girmek cinnetini gösterdiler. Saatlerdir kıyıdan Alemdar ile Fransız gambotu arasındaki çatışmayı heyecanla takip eden, milli kuvvetlere ait çeteler, kıyıya iyice yaklaşmış olan Fransızları yaylım ateşine aldılar. İki ateş arasında kalan Fransızlar, canlarını kurtarmak için açılmak zorunda kaldılar. Bu hengâmede, Alemdar da kıyıyı bularak baştankara etti. Acı mağlubiyetini çaresiz kabul eden Fransızlar hüsranla uzaklaştılar, gözden kayboldular. Bu çatışmada Alemdar, Recep Dayı ismindeki kahraman serdümeni şehit vermiş üç kişi de yaralanmıştı. Buna karşılık Alemdar da tüfek ateşiyle gambotun baş topunu sakatlayarak ateşten mahrum bırakmış ve bir Fransız yüzbaşısı ile dört eri esir almış, birkaç kişiyi de yaralamıştı. 1 1 Tevfik İnci tarafından hazırlanan Deniz Tarihimizin Şeref Sayfaları adlı kitaptan alınmıştır. 5