PERİ KIZI * * TEZEL, Naki; Türk Masalları I, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1990.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Vakti zamanında bir padişahın üç kızı varmış. Padişah bir gün vezirini -anma alarak geziye çıkmış.

CİN ALİ İLE BERBER FİL

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

TİLKİ İLE AYI Bir varmış bir yokmuş, Allah ın günü çokmuş. Zamanın birinde bir tilki ile bir ayı yaşarmış. Bir gün bunlar ormanda karşılaşmışlar ve ar

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

İÇİNDEKİLER FARE İLE KIZI 5 YUMURTALAR 9 DÜNYANIN EN AĞIR ŞEYİ 13 DEĞİRMEN 23 GÜNEŞ İLE AY 29 YILAN 35 ÇINGIRAK 43 YENGEÇ İLE YILAN 47

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

ISBN :

Zulu folktale Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 4

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

ADSIZ BİR ÖYKÜ. Aşağıdaki boşlukları yukarıdaki öykü metnine göre tamamlayınız. Öykünün Adı: Ana Karakter: Olay : Yer : Zaman :

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Söyleyiniz. 1- Çağdaş caddeye neden koştu? 2- Kazadan sonra Çağdaş a kim yardım etti? Sözcük Sayısı : 56

Derleyen: Yücel Feyzioğlu. Resimleyen: Serap Deliorman

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Öğ. Rasim KAYGUSUZ. 19 Mart 1973 Tarihli ve 1738 sayılı Tebliğler Dergisi ile ilk okullara tavsiye edilmiştir

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Hazırlayan: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Şehirdeki Yeni Hayatımız Başlıyor

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

tellidetay.wordpres.com

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

Bu bilmeceyi de çözdüklerini anlayan Doğu kralı, Batı kralının sarayının önüne öyle bir ok attı ki geçilecek yer kalmadı. Oku hiç kimse yerinden

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

APOCRYPHA KRAL JAMES İNCİLİ 1611 SUSANNA. Susanna

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

1) Aşağıdaki atasözlerinden hangisi gerçek anlamlıdır?

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Şimdi yukarıdaki karikatürden yola çıkarak küçük bir öykü yazın. Hayal gücünüzün derinliklerine inmeye hazır mısınız? Yalnız bazı kurallarımız var!

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Hafta Sonu Ev Çalışması TEMBEL KIZ


Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

İhmal Amca DESTANLAR VE MASALLAR BOYALI KIRLANGIÇ. Masal. Resimleyen: Turgut Keskin


Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU CİVCİVLER SINIFI MAYIS AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI. Tekerlemeler: Arabam Geliyor, El El Emek tekerlemelerini öğreniyorum.

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

Okutunuz ve defterlerine yazdırınız 1 abla abdest kablo Sabri tablo tablet tabla kablo baba bakır kaba soba bayrak kabak badem bakkal Banu bal balık

Transkript:

PERİ KIZI * Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir köylü kadını varmış. Her gün bu kadının evinin önünden geçen bir delikanlı, kadının sokağa bir tas süt döktüğünü görür, merak edermiş. Delikanlı bir gün gene oradan geçerken köylü kadının koca bir tas süt döktüğünü gürünce, dayanamamış seslenmiş: Nedir o döktüğün? Kadın kapıdan içeri giriyormuş. Delikanlının yüzüne bakmadan cevap vermiş: Ne olacak, kızımın elinin kiri Bu cevap karşısında hayrete düşen delikanlı, yere eğilip çukurda birikmiş olan sütleri iyice muayene etmiş. Bunun temiz sütten başka bir şey olmadığını görmüş. Kalkıp koşa koşa eve gitmiş. Annesine: Aman anne, demiş, şuracıkta bir köylü kadını oturuyor. Oradan her geçişimde taslarla süt dökerdi. Bugün merak edip sordum. «Kızımın elinin kiri» dedi. Baktım gayet temiz süt. Elinin kiri böyle olursa, kız kim bilir ne kadar güzeldir Annesi demiş ki: Hiç böyle şey olur mu be oğlum? Delikanlı ısrar etmiş: Yalan söylemek âdetim değildir anne. Bunu sende bilirsin. Evet, gördüğüm şey hakikaten süttü. O vakit kadın: Peki, demiş, bundan bize ne? Oğlan hemen cevap vermiş: Ne var olur mu anneciğim? Sen bana geçenlerde, evlenme zamanın geldi, artık evlendirelim de yuvanı bil, çoluk çocuk sahibi olmak en büyük mutluluktur, dememiş miydin? İşte şimdi sırası. Bu kadının kızını bana iste! Meğer köylü kadını o zaman hiç evlenmediği için, kızı falan yokmuş. Şaka olsun diye delikanlıya öyle söylemişmiş. Delikanlının annesi, kızı görmek için köylü kadının evine gitmiş. Köylü kadın hiç belli etmeden: Kızım hasta, demiş, şimdi yatıyor. Onu görmenize ne lüzum var? Hem çok güzel, hem de hamarattır. Görmeden alırsanız alırsınız, yoksa kızımı göstermem! Oğlanın annesi, kızın hastalığına inanmış, elinin kiri süt gibi beyaz olan kız elbette güzeldir, diye düşünerek kadınla sözü kesmişler. Evine dönmüş. Vakit geçirmeden düğün hazırlıklarına başlanmış. Hazırlık çabuk bitmiş. Düğün günü kızı almak üzere gelin arabasını köylü kadının evine göndermişler. Köylü kadın gelin arabasını görünce, etekleri tutuşmuş. Şimdi ne yapacak? Gelin diye arabaya kimi bindirecek. Böyle düşünüp dururken aklına bir çare gelmiş. Hemen mutfağa girerek bir kazana un doldurmuş. Unu su ile karıştırarak hamur yapmış. Hamuru insan şekline sokup kurusun diye bırakmış. Ellerini iyice temizledikten sonra hazırlanmak için yukarı çıkmış. Köylü kadın iyice hazırlanıp aşağıya indiği zaman hamurdan insanın da adamakıllı kuruduğunu görmüş. Onu alıp odanın birine götürmüş. Gelin elbisesini üzerine giydirip telleri başına takmış. Hamur gelinin, hakiki bir geline tamamen benzediğini görünce, onunla beraber, kapının önünde duran gelin arabasına binmiş. Araba hemen yola çıkmış. Araba gidiyor, köylü kadın da düşünüyormuş. Düğün evine varınca damadın koluna gelin diye kimi verecek? Çaresiz bu defa işin aslı meydana çıkacak, kendisi de herkese rezil olacak * TEZEL, Naki; Türk Masalları I, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1990.

Köylü kadın kendi kendine böyle düşünürken araba da büyük bir gölün kenarından gidiyormuş. Gölün hem büyük, hem de derin olduğunu görünce, aklına bir çare gelmiş. Hamur gelinin üzerinden elbiseleri çıkarıp arabacıya belli etmeden onu göle atmış. Hemen arkasından da: Eyvahlar olsun, kızım göle düştü! diye bağırmış. Araba durmuş. Adamlar köylü kadının başına toplanmışlar. O durmadan ağlıyor, sızlıyormuş. «Gelin göle düştü» diye düğün evine haber göndermişler. Bu fena haber karşısında çok üzülen delikanlı, arkadaşlarıyla beraber gölün yanına gelmiş. Ağaçlardan bir tane sal yapmışlar. Balıkçıların ağlarını alıp göle açılarak ağları derinlere bırakmışlar. O sırada gölün dibinde üç peri kızı top oynuyormuş. Yukarıdan doğru balık ağlarının indiğini görünce: Acaba dünya nasıl yer ki, demişler. Şu ağlara balık yerine biz takılsak, yukarı çıkar mıyız? Onlar böyle konuşurlarken, ağlar da bunlara doğru iyice yaklaşmış. Perilerin en küçüğü: Ben bu ağlardan birine tutunup dünyaya çıkacağım, demiş. Haydi hoşçakalın. Küçük peri, en yakındaki balık ağını iyice yakalamış. Yukarıdakiler bir ağırlık hissederek ağları çekmişler. Suyun üstüne ayın on dördü gibi bir kız çıkınca, köylü kadın bağırmış. İşte kızım çıktı! Kızı alıp arabaya bindirmişler. Köylü kadın ona hemen gelin elbiselerini giydirmiş, tellerini, duvağını takmış. Gölden çıkan bu kızın, kendisini büyük bir felaketten kurtardığını düşünerek ferahlamış. Araba yeniden yoluna devam ederek düğün evine gelmiş. Gelini karşılamışlar. Kırk gün, kırk gece süren bir düğünden sonra peri kızı ile oğlan evlenmişler. Delikanlı, eşine her gün «Köylü kızı» diye takılırmış. Onu adıyla değil, «Köylü kızı» diye çağırdığından, peri kızı kocasına gücenmiş. Delikanlı ne isterse yapmaya, fakat bir tek kelime bile konuşmamaya başlamış. Oğlan bakmış ki, olacak gibi değil, karısı hiç konuşmuyor. Ne yapsın da onu konuştursun? Bir gün ona şakadan: Seni bir odaya kapatırım, demiş. Peri kızı o vakit konuşmuş: Kapatırsan kapat, demiş, başa gelen çekilir. Delikanlı kızmış; tutup karısını bir odaya kapatmış. O günden sonra evin işlerini delikanlının büyük ablası görmeye başlamış. Abla bir gün demiş ki: Köylü kızı acaba ne yapıyor? Gidip bakayım. Gidip odanın anahtar deliğinden kızı gözetlemeye başlamış. Peri kızı o sırada bir yer minderine oturarak: Odanın içinde bir tıkırtı olmuş, nar gibi kömür dolu bir mangal kendi kendine gelerek peri kızının önünde durmuş. Delikanlının ablası, içerde olanları hayretle seyrederken, peri kızı: Yağım gel! diye seslenmiş. Bu defa da içinde yağ bulunan bir tava kendi kendine gelip ateşin üzerine oturmuş. Biraz sonra yağ, ateşin üzerinde cızırdamaya başlamış. Peri kızı, iki elini birden tavanın içine sokarak: On parmağım, balık ol da piş, diye seslenmiş. Tavanın içinde on balık pişmeye başlamış. Balıklar piştikten sonra, peri kızı bunları bir tabağa koyarak öğle yemeğinde yemesi için kocasına göndermiş. Oğlanın ablası, peri kızının

yaptıklarını kıskanmış. Kendi kendine, «onun yaptığını ben de yaparım», diyerek mutfağa gitmiş: Fakat ne gelen var, ne giden. Kalkıp ateşi yakmış. Mangalı önüne getirmiş. Bu iş bitince: Yağım gel! diye seslenmiş. Gene gelen giden yok. Yerinden kalkıp bir tavaya yağ koyarak almış, mangalın üzerine oturtmuş. Bu sefer: On parmağım balık, kardeşimin ağzına layık! diyerek parmaklarını tavadaki kızgın yağa batırmış. Parmakları yanınca, bağıra bağıra mutfaktan dışarı fırlamış. Ev halkı bunun başına toplanmışlar. O da köylü kızının yaptıklarını aynen yapmak istediğini, fakat ellerinin yandığını anlatmış. Ablasının parmaklarının yanmasına çok üzülen delikanlı, bu sefer de ev işlerinin idaresini ortanca ablasına bırakmış. Peri kızı, bir gün bahçedeki kuyudan su çekiyormuş. Oğlanın ablası da pencereden onu seyrediyormuş. Kız, elinden kovayı kaçırmış. Fakat hiç telaşlanmamış. Saçından bir tel kopararak kuyuya uzatmış. Saç uzamış, uzamış, kuyunun dibine inmiş. Sonra peri kızı çekmeye başlamış. Kova yukarıya çıkmış. Oğlanın ortanca ablası, peri kızının yaptıklarını kıskanmış. Kendi kendine, «bunu ben de yaparım», diyerek bahçeye inmiş. Kuyunun başına giderek kovayı bırakmış. Sonra onu yukarıya çıkarmak için saçından bir tel koparıp kuyuya uzatmış. Fakat saçı uzamamış. Bu sefer başını kuyunun içine sokup saçlarını sarkıtmış. Kuyunun dibine değsin diye iyice uzanmış. Ayağı yerden kalkmış, kendini tutamayarak kuyuya yuvarlanmış, boğulmuş. Ortanca ablasının da başına bu felaket gelince, oğlan, karısının yanına giderek: Senin yüzünden büyük ablamın parmakları yandı, demiş. Bu sefer de ortanca ablam boğuldu. Nedir bu yaptığın? Konuşacaksan konuş, yoksa seni hiçbir yere çıkarmam! Peri kızı konuşmuş: Sen bilirsin! demiş. Delikanlı, karısının ağzından başka söz çıkmayınca, yanından ayrılmış. Fakat ona kızgınlığı da artıyormuş. Bu defa çaresiz olarak evin işleri delikanlının küçük ablasına kalmış. Bir gün evde ekmek bitmiş. Küçük abla kendi kendine: Ne yapsak, ekmeği nasıl yetiştirsek? diye söylenerek dolaşıyormuş. Peri kızı evde ekmeğin bittiğini onun sözlerinden anlamış. Hemen kollarını sıvamış: Fırın, gel! diye seslenmiş. Bir patırtı, bir gürültüden sonra odanın ortasında kocaman bir fırın meydana çıkmış. Delikanlının küçük ablası gürültüyü duyunca, ne oluyor, diye merak edip peri kızını gözetlemeye başlamış. Peri kızı, bu sefer: Çok geçmeden fırının gürül gürül yandığı görülmüş. Peri kızı ateşe şöyle bir baktıktan sonra: Hamur teknesi buraya gel! diye seslenmiş. Bir tıkırtı olmuş. Koca bir hamur teknesi fırının yanına gelip durmuş. Peri kızı hemen soyunarak fırının içine girmiş. Saçlarını süpürge gibi yaparak külleri bir tarafa, ateşi bir tarafa çekip fırından çıkmış. Tekneden hamur alıp ekmek yaparak fırına koymuş. Böylece bir tekne hamurdan pek çok ekmek yapmış. Ekmekleri olduğu gibi kocasına göndermiş. Anahtar deliğinden peri kızının yaptıklarını gören küçük abla, onu çok kıskanmış. Kendi kendine demiş ki: Kardeşim bu ekmekleri şimdi bunun yaratıverdiğini öğrenirse, her şeyi unutur. Onunla barışır. Hâlbuki her şey kendiliğinden oldu. Ben de onun gibi yapabilirim Doğru mutfağa koşarak:

Fırınım yan, hamurum yuğrul! diye seslenmiş. Fakat ne fırın yanmış, ne de hamur yuğurulmuş. Gidip fırını yakmış. Tekneye su koyup hamur yuğurmuş. Sonra ateşle külü saçlarıyla süpürüp ayırmak için fırına girmiş. Girer girmez de yanmış, kömür olmuş. Küçük ablasını da kaybeden delikanlının kederi artmış. Onun da karısının yüzünden öldüğünü zanneden delikanlı, hemen peri kızının yanına giderek demiş ki: Sen benim ablalarımın ölümüne sebep oluyorsun, onlardan ne istiyorsun ki? Delikanlı, ablalarının kıskançlık yüzünden böyle felaketlere uğradıklarını bilmiyormuş. Peri kızının cevap vermediğini görünce, oradan ayrılmış, sokağa çıkmış. Peri kızı, kocası gittikten sonra seslenmiş: Yağ küpü, bal küpü, buraya gelin! İki küçük küp, tıkır tıkır peri kızının önüne gelmişler. Kız demiş ki: Benim küçük küplerim, şimdi çarşıya gideceksiniz, yağcıdan yağ, balcıdan bal dolup kardeş kardeş geleceksiniz! haydi güle güle İki küçük küp, tıkır tıkır odadan çıkmışlar. Açık olan sokak kapısından da çıkarak yola koyulmuşlar. Önden giden delikanlıya yetişip onun yanından geçmişler. Delikanlı, iki küçük küpün insan gibi yürüdüklerini görünce, şaşırmış, merak ederek peşlerine düşmüş. Küpler gitmiş, bu gitmiş, küpler gitmiş, bu gitmiş. Nihayet çarşıda bir dükkânın önünde durmuşlar. Yağcı, küplerden birine yağ koymuş. Bunlar diğer bir dükkâna, balcıya gitmişler. Bu işler bitince, küpler geriye dönüp yola koyulmuşlar. Delikanlı da arkalarından Küpler tıkır tıkır yürüyerek eve gelmişler. Kapıdan içeri girerlerken, yağ küpü, bal küpüne çarparak onun ağzını kırmış. Buna canı sıkılan bal küpü, ağlamaya başlamış. Yaptığını beğendin mi, demiş, hanımıma söyleyeyim de o da senin ağzını kırsın Yağ küpü demiş ki: Kardeşim, bir kaza oldu. Hanım eline sopayı alırsa, ben ona «Ay baban, Güneş annen, Yıldız kardeşlerinin başı için vurma!» derim, o da bana dokunmaz. Gene tıkır tıkır yürüyerek kızın oturduğu odanın kapısının önüne gelmişler. Delikanlı da bunların peşinden yarılmıyormuş. Bal küpü içeriye girmiş, ağlayarak: Hanımım, demiş, bu benim dudağımı yardı. Peri kızı, oradan bir sopa bulup yağ küpünün üzerine yürümüş. Tam vuracağı sırada, yağ küpü yalvarmaya başlamış: Peri kızı, beni dövme! Ay baban, Güneş annen, Yıldız kardeşlerinin başı için dövme, bir kaza oldu Peri kızı bu sözler karşısında sopayı elinden atmış. Delikanlı da o anda içeriye girerek: Ay baban, Güneş annen, Yıldız kardeşlerinin hatırı için konuş! demiş. O zaman peri kızının dili iyice açılmış. Kocasına cevap vermiş: Sen bana nerden geldiğimi, kim olduğumu sordun mu? «Köylü kızı» diye alay ettin. Köylü kızı bile olsam, alay mı etmen lazımdı? Sen bana hiçbir şey sormadığın için, ben de sana darıldım, konuşmadım. Delikanlı: Hakkın var, demiş, kabahatli olan her zaman cezasını çeker. Ben bugüne kadar cezamı çektim. Artık her şey düzeldi. Söyle bakalım şimdi, kimsin, nereden geldin? Peri kızı anlatmaya başlamış: Biz üç peri kardeşiz. Bir gün gölün dibinde top oynuyorduk. Yukardan doğru balık ağları inmeye başladı. Bu ağlara takılıp da yukarı çıksak, acaba dünya güzel midir, dedik. Ben ablalarımdan ayrılarak ağlara tutunup yukarıya çıktım. Bir kadın «İşte kızım çıktı» diye bağırdı. Beni alıp buraya getirdiniz. Düğün yapıp benimle evlendin. Sonra da «Köylü kızı» diye alay etmek istedin! Ben de sana gücendim, bir daha konuşmadım. Üstelik beni haksız yere odaya kapadın!

Karı koca barışmışlar. O günden sonra birlikte mutlu yaşamışlar. Onlar ermiş muradına, darısı sizin başınıza.