Atilla Keskin Noel Ağacı

Benzer belgeler
Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

3 YAŞ EKİM AYI TEMASI

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ISBN :

Ekteki yaziyi okudugunuzda "ne yapalim onlar da o kadar dogurmasalardi" mi? diyeceksiniz... yoksa, yoksa...

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

MİNİK PATİKLER ANAOKULU

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Bu ses bu vücuttan nasıl çıkıyor, anlamıyorum, borazan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

İşitme Engelli Öğrenciler için Sıralama Kartlar ile Okuma-Yazma ve Anlama Çalışması. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler Sınıf Öğretmeni

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

Soyut Zekâsı Gelişmemiş Çocuklarda Allah Korkusu Perşembe, 13 Ocak :55

Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

ÖZEL ATACAN ANAOKULU KASIM 2017 KÜÇÜK GRUP SINIF BÜLTENİ

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

Okul ve öğretmenine karşı sorumluluklarını bilir.

Küçüklerin Büyük Soruları-3

Okul günüm. Anne-babalar ve çocuklar için için okula başlama rehberi. Niedersächsisches Kultusministerium

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

Anne Ben Nerden Geldim?

Hazırlayan: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Bir milletin muvaffakiyeti, mutlaka ulusal güç birliğinin tek yönde güçlendirilip yoğunlaştırılması ile mümkündür. K. ATATÜRK

Tanrı dan gönderilen Adam

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

CAN'IN SESSİZ DÜNYASl

UFUK ARSLAN ANADOLU LİSESİ

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

DİKTE METNİ 1 DİKTE METNİ 2

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

HİTİTLİ PATTİYA İLE PALLİLİ

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

PoloStart2 Istituto Comprensivo Marcello Candia Milano. ESEMPI DI PROVE DI INGRESSO IN LINGUA MADRE a cura di Emanuela Crisà

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

BAŞLARKEN... Bu doğru!

DİNİ VE MİLLİ BAYRAMLAR

OKU, ANLA, CEVAPLA! 2. Minnoş un fiziksel özellikleri nelerdir?

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

1.Aşağıdaki isimlere uygun sıfatkarı getiriniz.(büyük, açık, tuzlu, şekerli, soğuk, uzun,güzel, zengin)

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

BÜLTENİMİZDE NELER VAR?

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül :41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül :10

Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

Transkript:

Atilla Keskin Noel Ağacı dipnot yayınları

İçindekiler Noel Ağacı 7 Direkleri Olmayan Çadırda Yapılan Yaz Tatili 71

NOEL AĞACI as Sevgili Yavuz, Geçen yaz Mordoğan'da ne kadar güzel bir tatil geçirdik, değil mi? Siz gelinceye kadar benim için tatil çok sıkıcıydı. Pansiyondan denize, denizden pansiyona çok canım sıkılıyordu. Ama sen geldikten sonra artık hiç sıkılmamıştım. Beraberce denize giriyor, oyunlar oynuyorduk. Anımsıyor musun, bir keresinde babanın verdiği olta ile koca bir balık bile tutmuştuk da, babam bizim tuttuğumuza inanmamıştı. "Siz bu balığı bize hava atmak için balıkçıdan almışsınızdır," demişti. Ya o kocaman, kafası kel olan adam ahtapotu denize dalıp nasıl çıkarmıştı! Sonra da iskelede ahtapotu defalarca çimento zeminin üstüne vurmaya başlamıştı, ikimiz de çok üzülmüştük. Sonunda dayanamayıp, o hep şortla gezen adama, "Yazık değil mi, onun da canı var, hayvana niye işkence

8 Atilla Keskin ediyorsun?" dediğimizde, adam gülmüş ve bize niye böyle yaptığını anlatmıştı: "Çocuklar, ben ahtapota işkence etmiyorum. Ama balık gibi ahtapotu tutar tutmaz yiyemezsiniz, eti çok serttir. Etini yumuşatmak için böyle yapıyorum. Akşama benim bahçeme gelin size de kızartacağım ahtapottan ikram edeyim," demişti. Merak edip gitmiştik. Gerçekten de işkence(!) edilmiş ahtapotun eti çok lezzetliydi. Bizim sayemizde ailelerimiz de tanışmış, ahbap olmuşlardı. Babamlar tavla oynarken, biz de senin dizüstü bilgisayarında oyunlar oynamıştık hep. Ayrılırken "Bana hep mektup yaz," diyordun. Sözümü yerine getirip yazıyorum. Ama uzun bir mektup olacak, haberin olsun. Sana Noel ağacıyla ilgili başımdan geçenleri anlatmak istiyorum. Ama önce sana Weihnachten'la tanışmamı anlatayım. Weihnachten'a Türkçe tam ne denir bilmiyorum. Haydi ona Noel Bayramı diyelim, zaten anlattıklarımı okuyunca bunun ne demek olduğunu çok iyi anlayacaksın. Ben anaokuluna üç yaşında başladım. Okula başladığımda az çok Almanca biliyordum. Çünkü annem ve babam evde benimle hem Türkçe hem Almanca konu-

Noel Ağacı 9 şuyorlardı. Bu nedenle anaokulunda Alman ve diğer uluslardan arkadaşlarımla anlaşmam zor olmadı. Çok kısa zamanda Almancayı daha iyi konuşmaya başladım. İlk sene kış geldiğinde bu Weihnachten sözcüğünü arkadaşlarımdan sık sık duymuştum. Ama ne olduğunu tam anlamamıştım, ikinci sene tüm arkadaşlarımın kış yaklaştığında Noel Bayramı'yla ilgili konuşmalarını dinliyordum. Bazıları evlerine aldıkları çam ağacını nasıl süslediklerini, Weihnachten'da akrabalarının hangi hediyeleri alacaklarını, hatta o gün ne pişireceklerini konuşuyorlardı. Anaokuluna da küçük bir çam ağacı alınmış, oyun odamız ışıklı küçük lambalarla süslenmişti. Öğretmenlerimiz anaokulunun mutfağında bize kekler yapmışlardı. Hatta bu keklerin yapılışına biz de yardımcı olmuştuk. Ama ben çok üzülüyordum. Üzülüyordum, çünkü tüm arkadaşlarım ne olduğunu tam anlamadığım Weihnachten'la ilgili birşeyler anlatırken ben bir köşeye çekilip dinliyordum. O kadar çok üzülüyordum ki, kimi zaman tuvalete gidip gizlice ağlıyordum. Evde anneme, babama, nineme soruyordum. Ama onlar bana niye bizde Noel Bayramı olmadığını anlatmıyorlardı veya anlatıyorlardı da ben anlamıyordum. Ninem hep "Bizim de kurban bayramımız, şeker bayramımız var," diyordu. Ben sadece kurban bayramında

10 I Atilla Keskin çok et yendiğini, şeker bayramında da büyüklerin elleri öpüldüğünde para verildiğini biliyorum. Ama diğer arkadaşlarım gibi evimize ne çam ağacı alınıp süsleniyor, ne de evimizde renkli ışıkları olan küçük lambalar yakılıyordu. Kurban bayramını zaten sevmiyordum. Çünkü et yemeyi hiç sevmezdim küçükken. Bu etlerin ninemin satın alıp kestirdiği kuzunun eti olduğunu duyduğumda da çok üzülmüştüm. Ama biraz sonra anlatacağım Noel pazarına bazen annemle beraber biz de gidiyorduk. Çok ısrar etmemize rağmen ninem gelmiyordu. "Oralar hep domuz kokuyor, üstüme başıma siner," diyordu. Okula gitmeye başladığımda artık bizim Almanlardan farklı olduğumuzu biliyordum. Yine de Almanya'da yaşadığımıza göre niye bu bayramı kutlamadığımızı anlayamıyordum. Noel yaklaşınca babama "Bu sene biz de evimize Noel Ağacı alalım," dedim. Babamı tanıyorsun, beni hiç kırmaz. Olanağı varsa her isteğimi yerine getirir. Ama bu kez öyle olmadı. Babam "Bak kara gözlüm," dedi. "Ben senin niye Weihnachtsbaum istediğini biliyorum." Babam biraz komik adamdır. Benimle konuşurken bazen böyle Almanca sözcükler kullanır. Oysa ben Weihnachtsbaum'un Türkçe Noel ağacı demek

Noel Ağacı 11 olduğunu biliyorum. Babam böyle deyince, ben de "O zaman sen söyle, niye Noel ağacı istiyorum?" dedim. "O ağacın altına hediyeler konuyor. Sen de Noel'de hediye istiyorsun. Hem senin ne hediye istediğini de biliyorum," dedi. Ben her alışverişe gittiğimizde "Baba, bana Playmobil'in Piratenschiffini (siz ona ne diyorsunuz, korsan gemisi değil mi? Gerçi ben izmir'de oyuncakçı dükkânında gördüm. Üstünde Piratenschiff yazıyordu. Neyse...) alır mısın?" diyordum. O da her zaman, "Oğlum görüyorsun çok pahalı, biraz para biriktirelim, alırız," diyordu. Ama bu kez hemen kabul etmişti. "Sen bu Noel ağacından vazgeç, ben de yılbaşında sana istediğin Piratenschiffi alacağım," dedi. Gerçi bu oyuncağı çok istiyordum ama kabul etmedim. "Ben Noel ağacı istiyorum," diye tutturdum. Noel ağacının bizim evimizde de olmasını niye çok istiyordum, biliyor musun? Çünkü Alman veya başka arkadaşlarımın evlerine gittiğimde onların evlerinde iki ay boyunca hep Noel ağaçlarını görüyordum. Üstlerinde çeşit çeşit cam veya tahtadan yapılmış süsler, bir sürü rengârenk küçük lâmbalar olan bu Noel ağaçları evlerinin bir köşesinde duruyor ve pırıl pırıl parlayarak

12 Atilla Keskin çok güzel görüntü veriyorlar. Bu ağaçlan seyretmesi bile çok güzel. Hele gece evin ışıklarını söndürünce onlara bakmaya doyum olmuyor. Biz böyle konuşurken ninem mutfakta benim çok sevdiğim naneli yoğurt çorbasını yapıyordu. Sanırım konuşmalarımızı duymuş; önlüğünü beline sarıp yanımıza geldi. "Kuçike mın," diye konuşmaya başladı. Ninem böyledir, sözüne hep Kürtçe başlar, sonra Türkçe devam eder. "Kuçike mın," köpeğim demekmiş. Ama ninem beni çok sevdiği için böyle söyler hep. "Noel ağacı da neymiş? Tövbe, tövbe... Gâvurların arasında dura dura bu çocuk da gâvur olacak damat," dedi. "Hep senin kabahatin. Sana şu çocuğu Kuran kursuna gönderelim diyorum, kabul etmiyorsun. Dinini, dilini öğretmezsen bu çocuk gâvur olup çıkacak. Gördün mü, şimdi de Noel ağacı istiyor. Tövbe tövbe yarabbim, sen bizi affet..." Sonra da odasına girip kapısını kapadı. Kızdığı zaman hep böyle yapar, odasına kapanır, "Allahım sen bizim günahlarımızı affet," diyerek saatlerce teşbih çeker. Ninem en çok benim gâvur olmamdan korkuyordu. Ama gâvur ne demek bilmiyordum. Anneme babama sorsam biliyorum, her zamanki gibi, "Sen daha

Noel Ağacı 13 küçüksün, büyüyünce anlatırız," diyeceklerdi. Ben de kendi kendime "Sınıftaki arkadaşlarıma sorarım," dedim. "Bunu bilse bilse Hasan bilir," diye düşündüm, çünkü Hasan Kuran kursuna gidiyordu. Bir gün okul bahçesinde ona "Gâvur ne demek?" diye sordum. Hasan hık mık etmeye başladı. "Yani kötü birşey mi?" dedim. "Elbette çok kötü bir şey, oğlum," dedi Hasan. "Hani senin arkadaşların Stephan, Kristina falan, yani Almanların hepsi gâvur." Biz böyle yüksek sesle tartışırken yanımızdan geçen İskender lâfa karıştı. İskender upuzun boylu, kıvırcık saçlıdır. Teni de çok esmerdir. Biz ona kendi aramızda hep "Arap" deriz, ama o böyle çağırmamıza hiç kızmaz. İskender'in annesi babası Hatay'dan gelmiş. Onlar evde Arapça konuşuyorlarmış, İskender de Arapça biliyor. Bize de birkaç sözcük öğretti. Onu gördüğümüz zaman hep "ehlen ve sehlen" deriz. İskender, Hasan'ın arkadaşlarımıza "gâvur" demesine çok kızdı. "Gâvur diye birşey yok oğlum, onlar Hıristiyan," dedi. Hasan "Nasıl yok, Hıristiyanlar gâvur işte..." deyince, İskender "Peki ben de mi gâvurum?" diye sordu. Hasan şaşırdı, ne diyeceğini bilemedi. Kafasını kaşıdı. "Sen niye gâvur olacaksın, senin annen baban Tür-

14 Atilla Keskin kiye'den gelmiş, sen de bizim gibi Müslüman Türksün elbet," dedi. Sınıf arkadaşlarımız etrafımıza toplanmış, ne oluyor diye bize bakıyorlardı. İskender birden gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı. Aaaa... İskender'in boynunda asılı altın bir haç kolye vardı. "Peki ya bu ne? Bunun ne olduğunu biliyor musun?" diye Hasan'a bağırmaya başladı. Hasan iyice şaşırmıştı. Kekelemeye başladı. "Tövbe tövbe, bu ne İskender, hiç Müslüman çocuğu göğsüne haç takar mı? Günaha girersin, gâvur olursun, çıkar onu boynundan," diye adeta yalvarmaya başladı. İskender gülüyordu: "Oğlum, benim Müslüman olduğumu kim söyledi. Benim ailem Türkiye'de de Hıristiyanmış, burada da Hıristiyan. Biz de Almanlar gibi Pazar günleri kiliseye gideriz. Ama bizim kilisemiz farklıdır." Hepimiz İskender'i çok severdik. Hem dersleri çok iyiydi, hem de arkadaşlarına çok yardımcı olurdu. İskender böyle konuşunca ben de rahatlamıştım. "Görüyorsun Hasan, İskender de Stephan, Kristina ve diğer Alman arkadaşlarımız gibi Hıristiyanmış. Şimdi sevdiğimiz arkadaşlarımız hep gâvur ve kötü mü?"