TEKFİR RİSALESİ EBU SEYF

Benzer belgeler
NEDEN BU TOPLUM ASLİ KAFİR? EBU SEYF

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

İmam Şafii nin Vefat Ederken. Üzerinde Bulunduğu İ tikad.

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

MEZHEPLERDEN BİRİNE UYMANIN ÖLÇÜSÜ NEDİR?

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

ح م تهني ة غ ملسلم ف مناسبات غ دينية. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Üstadımızın mezkûr beyanında, Kur'an ın her ayetinin üç hükmü içine aldığı belirtilmiştir. Bu hükümler şunlardır:

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

İBN TEYMİYYE'NİN MARDİN FETVASI NIN YORUMU

Kadının abdestte başörtüsünün üzerini mesh etmesinin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

İbn Teymiyye nin Bir Sözü Üzerine Değerlendirme

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum yıldönümünü türkü-şarkı söylemeden ve haramlar işlemeden kutlamanın hükmü

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

1 Siyretu İbn-i Hişam, sf. 293 vd. 2 Siyretu İbn-i İshak, 1/44. ayrıca bkz. Delailü n-nübüvve, 2/33, 468 nolu haber.


Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان

Şirk İşleyen Bir İnsanın Müslüman Olması İmkansızdır

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Muhammed Salih el-muneccid

MEKKE-İ MÜKERREME MEKKE-İ MÜKERREME'NİN BİR KÜFÜR BELDESİ OLUP OLMADIĞI HAKKINDA. Müellif: Şeyh Hamad İbni Atik en-necdi (H1227-H1301)

İMAN KÜFÜR. Abdulkadir Bin Abdulaziz. Davet Serisi İ kinci Adım 1. Kitap

DİYOBENDİYE FIRKASI طاي فة دليو ندية

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

ŞEYTANIN MUTASAVVIFLARA VAHYİ

Terceme : Muhammed Şahin

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Question. Muhammed b. el-hasan el-saffar, müfevvizenin temsilcilerinden miydi?

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

Şeyhulislâm Müceddid İmâm Muhammed b. Abdilvehhâb a Lâ ilâhe illallah ın anlamı soruldu.

Hâmile kadın için haccın hükmü

Altın takmanın erkeklere haram kılınmasındaki hikmet nedir?

Arefe günü ile ilgili meseleler ve hükümleri مساي ل وأح م تتعلق بيوم عرفة. Bir Grup Âlim

Kitabın Adı Mühim Akide ve Fıkhi Sorulara Cevaplar Fetvalar. Kitabın Yazarı Ebu Ubeyde. Kapak/Tashih/Mizanpaj Baskı Yeri İstanbul

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME

KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ

HALKLARIN HÜKMÜ Ebu Ubeyde

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

KÂFİRLERİN BAYRAMLARINA KATILMANIN HÜKMÜ

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

Ö zürsüz oruç tutmayan kimseye kaza gerekir mi? Muhammed b. Salih el-useymîn

SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

Şüphesiz ki Allah a, ahiret gününe iman edenlerle Allah ı çok anan kimseler için Allah ın elçisinde güzel bir örnek vardır.

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

1 Taberî, Camiu l Beyan, 10/ Taberî, Camiu l Beyan, 10/399.

ARAFAT DAĞI. Hazırlayan: Heyet. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik: Ali Rıza Şahin

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Sunabihi (Rah Aly.) anlatıyor: Ölüm döşeğinde yatmakta olan Ubade b. Samit'i (R.A.) ziyarete gittim. Onu gürünce ağladım. Ubade, "Dur biraz!

ﺐ ﺋﻟﺬﺮﻟ ﻼﺻ ﺔﻋﺪ ﺑ «ﺔﻴ ﻟ ﺘﺮ ﺔﻐﻠﻟﺎ ﺑ» ﺪﺠﻨﻟﻤ ﺢﻟﺎﺻ ﺪﻤﻣﺤ ﺪﻤﻣﺤ ﻴﻦﻫﺎﺷ ﻢﻠﺴﻣ ﺔ : ﺟﻤﺮﺗ ﻞﻴﺒﻧ 1 2 ﺔ:ﻌﺟ ﺮﻣ

KEŞKE (ŞAYET/EĞER) KELİMESİNİ KULLANMANIN HÜKMÜ

ALİMLERİN TAKLİDİ YEREN SÖZLERİ KİMLERE HİTAP ETMEKTEDİR?

BİD'AT VE ŞİRK KONUSUNDA DETAYLI BİLGİLER

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Abdu l-aziz el-kinani'nin. İ'tikadi Görüşleri.

Annesi kâfir olan biri

Muhammed Bin Abdulvehhab'ın Akidesi

Yani küfredenler ister Ehli Kitaptan olmuş olsunlar ister müşriklerden; kendilerine beyyine gelene kadar küfürlerinden ayrılamazlardı.

Teşrik günlerinde zevâlden önce cemreleri taşlamanın hükmü

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ!

Question. Kadir gecesi yalnız bir gece midir yoksa bir geceden fazla mıdır? Gündüz de kadir gecesinden. sayılır mı?

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır:

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Soru: Zekâtın, dinimizdeki yerini ve farz kılınmasını izah eder misiniz?

Dînî yükümlülük bakımından orucun kısımları. Muhammed b. Salih el-useymîn

Fırka-i Naciyye. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :27

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

ABDULLAH MUHAYSİNİ'NİN KÜFÜR AKİDESİ. Hamd alemlerin Rabbi Allah subhanehu ve tealayadır. Salat ve selam ise Onun Rasulünedir.

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

İSLAM DA RESMİN HÜKMÜ... 2 Müsavvir (Şekillendiren) Allah tır... 2 Kur an-ı Kerim de Heykel, Put Ve Resimlerin Hükmü... 2 Resim Konusunda Varid Olan

Suud Firavunlarının Sihirbazları Ebu Ubeyde

RECEP AYINDA ORUÇ TUTMANIN HÜKMÜ

Şeyh İshak'ın Tağut Risalesi

Eşhedü en lâ iâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh.

Transkript:

TEKFİR RİSALESİ EBU SEYF

Hamd Allah subhanehu ve tealayadır. Salat ve selam ise O'nun Rasulü'nedir. Bundan sonra: Allah sana hidayet etsin. Bil ki insanlar ya müslümandır ya da kafirdir. Bunun ortası yoktur. Ya insanlara muamele yaparken onlara müslüman ahkamı uygularsın ya da kafir ahkamı uygularsın. Eğer bir kişi kafirse; onların müslümanlar üzerine velayeti caiz değildir,onlarla bir müslüman nikahlanamaz,kafirler öldükleri zaman onlara istiğfar edilmez,kafir bir babadan miras alınmaz ve kafir bir çocuğa miras bırakılamaz,kafirin cenaze namazı kılınmaz vs. İşte bütün bunların çizgisi tekfirdir. İslam da namaz neyse,oruç neyse tekfir de odur. Allah subhanehu ve teala şöyle buyuruyor: ''De ki: Ey kafirler!'' 1 İşte bu ayette ''gul (de ki)'' emir kipiyle gelmiştir. Usulde emir lafzıyla gelen bir şey aksine bir delil olmadıkça vucubiyyet ifade eder. Rasule yapılan hitap da aksine delil olmadıkça bütün ümmete yapılmıştır. ''Abdulkerim Zeydan der ki; Cumhur dedi ki; Emir mutlak olarak vacipliğe delalet eder. Manası mecaz değil ve hakiki ise vacipliğe delalet eder. Emir, vaciplikten ancak başka bir karine ile çıkarılır.( El-Veciz (294))'' 2 ''Abdulkerim Zeydan der ki; Allah ın nebisine olan hitabında asıl olan ümmetinin de bu hitaba dâhil olmasıdır. İstisna yapılan durumlar dışında bu böyledir.( Usulud Davet (308))'' 3 '' Şeyhu l İslam İbn-i Teymiyye der ki: Tekfir şer î bir hükümdür ve ancak şer î delillerle sabit olur (İbn-i Teymiyye, Mecmuu l-fetâvâ, 17/78)'' 4 ''Takiyyuddin es-subkî der ki: Tekfir şer î bir hükümdür. Onun sebebi ise, ya Allah ın rububiyet ve vahdaniyetini inkâr etmek ya (peygamberlerin) 1 Kafirun 1 2 Ebu Ubeyde,Tekfir Bidat mıdır hakikat mi 3 a.g.e. 4 Faruk Furkan, islam Hukuku Açısından Tekfir Meselesi

peygamberliğini reddetmek etmek veya şari nin, küfür olduğuna hükmettiği söz ve fiil (lerden birini işlemek) dir. ( Ebu l Hasen Takiyyuddin es-subkî, Fetâvâ s-subkî, 2/586.)'' 5 ''İmam Ğazalî Faysalu t-tefrika adlı eserinde üstteki ibarenin aynısını kullanarak tekfirin şer î bir hüküm olduğunu belirtir.( Ğazalî, Faysalu t-tefrika, sf. 128.)'' 6 ''Abdurrahman b. Fuad der ki: Tekfir; dinin hükümlerinden bir hükümdür. Tekfirin bir takım sebepleri, kuralları, şartları, engelleri ve (üzerine terettüp eden bazı) neticeleri vardır. Tekfirin konumu dinin diğer ahkâmı ile aynıdır. (Abdurrahman b. Fuad, Kavaid fi t-tekfir, sf. 1.)'' 7 ALLAH VE RASULÜ'NÜN KAFİR DEDİĞİNE KAFİR DEMEMEK Eğer Allah subhanehu ve teala ya da O'nun Rasulü bir şahsa kafir demişse ve birisi de kalkıp ben Allah'ın kafir dediğine kafir diyemem diyorsa işte böyle bir kişi Allah subhanehu ve tealayı yalanlamış olur. Çünkü biraz önce de geçtiği gibi Allahın kafir dediğine kafir demek farzdır. Subhanallah! Vallahi şaşılacak şey doğrusu. El Cami fi talebil ilmi şerifte şu ifadeler geçer: ''Ehl-i Sünnet in bu konudaki mezhebi şudur: Kim küfre düşürücü bir söz söyler yahut bir fiil işlerse, bizzat bu söz ya da fiil nedeniyle dünyevî hükümde zâhiren, hakikî hükme göre ise bâtınen kafirdir. Çünkü şer î delilin küfrüne hükmettiği kimse, zahiren ve batınen kafirdir. Allahu Teala nın bildirmiş olduğu şer î delil, bâtını bunun dışında bırakarak sadece zahiri kapsamaz. Bilakis hem zahir hem de bâtını içeren hakiki hükmü ifade eder. 5 a.g.e. 6 a.g.e. 7 a.g.e.

Ehl-i Sünnet, küfre dair hüküm vermeyi, zâhiren tespiti mümkün olmayan kalbî etkenlere bakmazsızın, küfre düşürücü söz veya fiilden ibaret olan zâhirî sebebin meydana gelmesine bağlarlar. Bununla birlikte, bir kimsenin zahiren ve batınen küfrüne hükmetmek, bu kimsenin kalbinde cehalet, taklit, istikbar, buğz, tekzib veya şek türlerinden herhangi birisinin kaçınılmaz olarak varlığına da delalet eder. Ancak dünyevî hükümlerde bunun bilinme yükümlülüğü yoktur.'' 8 SAHABENİN ZEKAT VERMEYENLERE TAVRI ''Sahabenin, zekat vermeyi reddedenleri, zekatın vacipliğini ikrar yahut inkar etmelerine bakmaksızın sırf zekat vermeyi reddetmeleri nedeniyle tekfir etmiş olmaları. Bunun delili Ebu Hureyre nin rivayet etmiş olduğu şu hadistir: Ne zaman ki Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat etti, Ebu Bekr Onun yerine geçti ve Araplar dan küfre dönen döndü. Ömer dedi ki: Ya Ebâ Bekr, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem İnsanlar La İlahe İllallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Kim La İlahe İllallah derse malını ve canını korumuş olur. Ancak İslam ın hakkı müstesna. Hesabı ise Allah a aittir dediği halde, insanlarla nasıl savaşırsın? Ebu Bekr şöyle cevap verdi: Vallahi namaz ile zekatın arasını ayıranla mutlaka savaşacağım. Zira zekat malın hakkıdır. Allah a yemin olsun ki, Rasulullah a Sallallahu Aleyhi ve Sellem ödüyor oldukları bir oğlağı bile bana vermeyi reddederlerse, ben de bunun üzerine onlarla savaşırım. Bunun üzerine Ömer dedi ki; Vallahi gördüm ki Allah, onlarla savaşma hususunda Ebu Bekr i rahatlatmıştı. Ben de doğru olanın bu olduğunu anladım. ( Muttefekun Aleyhi, Buhari nin lafzı: 6924, 6925)'' 9 ''Ebu Bekr in zekat vermeyi reddedenleri tekfir ettiğine delil Onun, Vallahi namaz ile zekatın arasını ayıranla mutlaka savaşacağım sözüdür. Sahabenin icması namazı terk edenin kafir olduğu ve tevbe etmediği taktirde katlinin vacip olduğu noktasındadır. Ebu Bekr in namazla zekatı eşit tutması da zekat vermeyi reddedenleri kendileri ile savaşılması gereken kafirler olarak gördüğüne delildir. 8 El Cami fi talebil ilmi şerif 9 a.g.e.

Sahabe, kabul ettiği bu görüşünde Ebu Bekr i desteklediler. Bu da onların zekat vermeyi reddedenin küfrü hususundaki icmaları ve Ebu Bekr in faziletini ve ilmi üstünlüğünü ikrarlarıdır. İbn-i Teymiye ise şöyle der: Sahabe ve onlardan sonra gelen imamlar, beş vakit namaz kılsalar, ramazan orucu tutsalar dahi, zekat vermeyi reddedenlerle savaşılacağına dair ittifak etmişlerdir. Çünkü bu kimselerin zekat vermemek için geçerli bir tevilleri yoktu, bu nedenle mürted oldular. Allah ın emrettiği gibi, zekatın vacipliğini ikrar etmiş olsalar da, vermeyi reddetmeleri üzerine bu kimselerle savaşılır ( Mecmuu l-fetava, 28/519)'' 10 SAHABENİN MÜSEYLEMEYE TABİ OLANLARA TAVRI Yine el Cami de şu ifadeler geçer:''bahsettiğimiz hususun delillerinden birisi de, Müseyleme nin Allah ın Rasulü olduğuna şehadet edeni, ashabın Sen inkar ediyor veya helal sayıyor musun, yoksa saymıyor musun? diye sormaksızın tekfir etmeleridir. Müseyleme nin taraftarlarından olan Benî Hanife den bir grup hakkında böyle bir haber rivayet olunmuştur. Benî Hanife, ashabın kendileriyle savaşmasından ve Müseyleme nin öldürülmesinden sonra, tevbe ettiklerini duyurmuşlardır. Bahsedilen kimseler, yerleşmek için Abdullah İbn-i Mes ud un Radıyallahu Anhu vali olduğu Kûfe ye geçmişlerdir ki, o dönemde halife; Osman İbn-i Afvan Radıyallahu Anhu idi. Oturdukları bölgede bir mescid vardı ve bu mescidin müezzini ezan okurken, Müseyleme nin Allah ın Rasulü olduğuna şehadet etmişti. Ashab bu nedenle onların mürted olduklarına hükmetmişlerdir. Buhari bu haberi, Sahih inde Kefâlet bölümü- nün başında muallak ve özetlenmiş olarak rivayet etmiştir. Naslar ve ashabın icması göstermektedir ki; küfre düşürü- cü günah işleyen kimse kafir olur ve bu konuda onun inkarcı olup olmadığına ya da helal sayıp saymadığına bakılmaz. Ehl-i Sünnet in üzerinde icma ettiği mezhep işte budur.'' 11 10 a.g.e. 11 a.g.e.

KAFİRİ TEKFİR ETMEYEN KAFİRDİR ''Ebu'l Hüseyn ibn Ahmed El-Askalani dedi ki (Hicri 377 de vefat etti): Bağdat mutezilesi, Basra mutezilesi ve bütün ehli kıble icma etmiştir ki kâfire kâfir demeyen kâfirdir. Çünkü küfürde şüphe edenin imanı yoktur. Çünkü küfrün ve imanın ne olduğunu bilmiyordur. Mutezile ve diğer kıble ehlinin hiçbirinin arasında kâfire kâfir demeyenin kâfir olduğunda ihtilaf yoktur. ( Tenbiyhu ve Reddu ala Ehli'l Bida' ve'l Ehva, syf.40)'' 12 ''İbn Teymiye rahimehullah, Vahdet-i Vücud akidesini taşıyanlardan söz ederken şöyle der: Putlara tapanların, putları bırakmaları durumunda, bu putları bıraktıkları ölçüde hakkı terk etmiş olacaklarını söyleyenler, Yahudi ve Hıristiyanlardan daha kâfirdirler. Onları tekfir etmeyenlerde Yahudi ve Hıristiyanlardan daha kâfirdir. Çünkü Yahudi ve Hıristiyanlar putlara tapanları tekfir ederler. ( Mecmuatul Fetava 2/83)'' 13 ''İmam Buhari rahimehullah şöyle der: Yahudilerin, Hristiyanların ve Mecusilerin söylediklerine baktım, Cehmiyye den daha kâfir olanını görmedim. Onların küfürlerini bilmeyenler dışında, onları kâfir saymayanları cehaletleri sebebi ile mazur olanlardan saymam. ( Halku Efalil İbad, 19)'' 14 ''Müminlerin emiri Sufyan ibn Uyeyne dedi ki; Kur an, Allahu Teâlâ nın kelamıdır. Onun mahlûk olduğunu söyleyen kişi kâfir olur. Bu kişinin küfründe şüphe eden de kâfir olur. ( Usuli İtikadu Ehli Sünne Vel Cemaa li Lalekai (2/256))'' 15 ''Ebu Zur a Ubeydullah bin Abdulkerim er-razi (Ölüm: 264 hicri) şöyle der: Kur an ın mahlûk olduğunu iddia eden, İslam dan çıkaran küfür ile kâfir olur. Anlayabildiği halde böylelerinin küfründen şüphe eden de kâfir olur. Ebu 12 Ebu Ubeyde, Tağut 13 a.g.e. 14 a.g.e. 15 15 Ebu Ubeyde,Tekfir Bidat mıdır hakikat mi

Hatim Muhammed bin İdris er-razi den de (Ölüm: 277 hicri) bu gö- rüşün aynısı aktarılmıştır.''(usuli İtikadu Ehli Sünne Vel Cemaa li Lalekai (2/176))'' 16 ''Kadı İyad el-maliki der ki; Gazali de et-tefrika isimli kitabında buna yakın bir yol izlemiştir. Hristiyanları, Yahudileri, Müslümanların dininden olmayan herkesi tekfir etmeyen veya tekfir etmede duraksayan ve şüphe eden kişileri tekfir etmeyenlerin kâfir olduğu icma ile sabit olup, bu sözleri söyleyenler de kâfirdirler. Kadı Ebu Bekir şöyle der: Çünkü naslar ve icma bunların kâfir olduğunu bildirmektedir. Bu konuda kim duraksarsa, nassı ve teklifi yalanlamış veya ondan şüphelenmiş olur. Onları yalanlamak ve onlardan şüphe etmek ise ancak kâfirin yapacağı bir iştir. ( Şifa (2/280-281))'' 17 '' İslam dan başka bir dine mensup olanları tekfir etmeyenleri, onların tekfiri hakkında duraksayanları, bundan şüphe duyanları veya onların yollarının doğru olduğunu söyleyenleri tekfir ederiz. ( Şifa (2/286))'' 18 Bu kaideyle ilgili şunu zikretmek gerekir. Bu kaide bazen sakındırma amaçlıda kullanılabilir. Yani her kafire kafir demeyen kafirdir sözü yanlış bir sözdür. Örneğin; Namazı ikrar ederek terk edeni bazı alimler tekfir etmişken bazı alimler böyle bir kişiyi tekfir etmemişler bilakis günahkar saymışlardır. Fakat namazın terkini küfür sayan alimler namazın terkini küfür saymayan alimleri tekfir etmemişlerdir. Çünkü namazın terki kati bir küfür değil içtihadi bir küfürdür. Eğer küfür katiyse fakat kati olmakla beraber hafiyse yani kapalıysa işte burada da bu kaide direk olarak uygulanmaz uygulansa bile sakındırmak için uygulanır. Çünkü hafi küfürlerde bu küfrün davetçisi tekfir edilirken bunun avamı hüccet ikamesinden önce tekfir edilmez. Fakat eğer bir kişi Allahın ve Rasulünün tekfir ettiğini tekfir etmezse işte o kişiye bu kaide uygulanır ve bu kişi dinden çıkmış bir kafir olur. Allah subhanehu ve teala en doğrusunu bilir. 16 a.g.e. 17 a.g.e. 18 a.g.e.

BAZI TEKFİR ÖRNEKLERİ ''İmam Ahmed bin Hanbel, bir adamın Kur an ın lafızları mahlûktur. Kim Kur an ın lafızları mahlûk değildir derse kâ- firdir sözünü duyunca dedi ki; Bilakis o kendisi kâfirdir. Allah onu kahretsin.''(tercumetu Ahmed min Tarihil İslam (24))'' 19 ''İmam Ahmed in yanına iki adam gelir. İmam Ahmet onlardan birisine Allah ın ilmi hakkında ne dersin? diye sorar. Adam Allah ın ilmi mahlûktur deyince İmam Ahmed adama Sen kâfir oldun demiştir.''(tercumetu Ahmed min Tarihil İslam (38))'' 20 ''İmam Şafiî Kur an mahlûktur diyen bir kimseye; Sen yüce olan Allah a kâfir oldun demiştir.''(usuli İtikadu Ehli Sünne Vel Cemaa li Lalekai(2/252))'' 21 ''İmam Zehebi, Kitabul Arş isimli eserinde şöyle nakleder; Cehmin karısının yanında bir adam Allah arşın üzerindedir dedi. Buna karşılık kadın Mahdut bir şey, mahdut bir şeyin üzerinde deyince İmam Asmai O bu sözü ile kâfir olmuştur demiştir. ( Muhtasarul Uluv (180), Mecmuatul Fetava (5/53))'' 22 ''Şeyh Ebu Bekir Ahmed ibn İshak ibn Eyyub bir adamla karşılaşır; Adam a bize şu rivayet etti ki diye hadis okumaya başlayınca adam Bırak bize şu rivayet etti bize bu rivayet etti demeyi! Nereye kadar bunu diyeceksin deyince, İmam o adam a; Kalk ey Kâfir! Bundan sonra ebediyyen senin benim evime girmen helal değildir demiştir.''(ebu İsmail Abdullah ibn Muhammed El-Herevi (2/71))'' 23 ''Mücahid e, Haccac hakkında sorulduğunda Bana o yaşlı kâfirden mi soruyorsunuz? demiştir. İbn Asakir, Şabi nin Haccac tağuta ve cibte iman eden, yüce Allah a kâfir olan biridir demiştir.''(4 Tarihul İslam (2/242), El Bidaye ven Nihaye (9/157))'' 24 19 a.g.e. 20 a.g.e. 21 a.g.e. 22 a.g.e. 23 a.g.e. 24 a.g.e.

''Buhari den şöyle söylediği naklolunur; 18 yaşında iken hocam olan Humeydi nin yanına vardım. O esnada birisiyle bir hadis hakkında tartışıyordu. Humeydi, beni görünce tartıştığı zata Aramızı bulacak olan geldi. dedi ve durumu bana anlattılar. Sonuçta ben, Humeydi nin lehine hüküm verdim. Eğer muhalifi, muhalefetinde ısrar edip o hal üzere ölseydi, kâfir olarak ölecekti. ( 6 Siyeru Alamun Nubela (12/401))'' 25 ''İmam Hasan bin Ali el-berbehari şöyle der: Kıble ehlinden hiç kimse Allah ın kitabından bir ayeti veya Resul sallallahu aleyhi ve sellem in eserlerinden bir şeyi reddetmedikçe veya Allah tan başkasına namaz kılmadıkça, Allah tan başkası için kurban kesmedikçe İslam dan çıkmaz. Eğer bunlardan bir şeyi yaparsa, senin onu tekfir etmen vaciptir!''(şerhus Sunne li Berbehari (Sayfa: 31))'' 26 ''Şeyh Abdurrahman ibn Hasan dedi ki; Şeyhulislam, Fahreddin Razi yi zikrederek; onun Sırr ul Mektum fi İbadetin Nücum adlı bir kitap yazdığını ve bununla mürted oldu- ğunu, belki tevbe etmiş olabileceğini zikretti. Şeyh, Fahreddin Razi yi şirk ile süslendiği zaman muayyen olarak tekfir etti. Muayyen tekfir yapamayacakları hastalığının kalplerine atıldığı kişilerin kendisini ona nispet ettikleri imama iyi bak. Nasıl da Ebi Maşer ve Fahreddin Razi gibi meşhur yazarların kâfir olup İslam dan irtidat ettiklerini beyan etti.''( Durerus Seniyye (11/452-453))'' 27 ''Şeyhulislam İbn Teymiyye dedi ki; İbn Hudeyr bana babasından haber verdi ki; o da dönemin Hanefi imamlarındandı; Buhara fakihleri dediler ki; İbn Sina zeki bir kâfirdir. ( Durerus Seniyye (9/423))'' 28 ''Salih ibn Ahmed ibn Hanbel dedi ki; Babam dedi ki; Her gün iki adam hapiste yanıma geliyorlardı. Birine; Ahmed ibn Ahmed ibn Rebbah, diğerine ise Şuayb el Hicam deniyordu. Benimle hep tartışıyorlardı. Öyle ki, ikisi kalktı ve gardiyanı çağırdılar. Benim bağlarımı arttırdılar. Ayağımda dört pranga oldu. Üçüncü günde ise biri yanıma girdi. Benimle tartıştı ona dedim ki; Allah ın ilmi 25 a.g.e. 26 a.g.e. 27 a.g.e. 28 a.g.e.

hakkında ne diyorsun? Dedi ki; Mahlûktur. Dedim ki; Kâfir oldun. Orada hazır bulunan elçi İshak ibn İbrahim dedi ki; Bu müminlerin emirinin elçisidir. Ben de dedim ki Şüphesiz bu kâfirdir. ( Mukaddimetu Müsnedi Ahmed li Ebi Suheyb (459), Hilyetul Evliya (6/329))'' 29 ''Zehebi dedi ki; İbn Sina hakkında, onun şifa adında kitabı ve bunun haricinde ihtimalsiz bir şekilde birçok eseri vardır. İmam Gazali onu El-Menguz Mined Dalal adlı kitabında tekfir etti. Aynı şekilde Farabi de onu tekfir etti. ( Siyeru Alamun Nubela (17/535))'' 30 ''Ebu Saib El-Kadı dedi ki; Ben bir gün Hüseyin ibn Yezid in yanında idim. O sırada adamın biri Aişe radıyallahu anha hakkında kötü konuştu. (Hüseyin bin Yezid) Dedi ki; Ey çocuk! Vur şunun kellesini! Oradaki bir şia dedi ki; O bizim taraftarlarımızdandır. Dedi ki; Maazallah! Bu adam Nebi sallallahu aleyhi ve sellem e sövdü. Allah ayette şöyle dedi; Temiz erkekler temiz kadınlara, pis erkekler pis kadınlaradır. Eğer Aişe radıyallahu anha pis ise Nebi sallallahu aleyhi ve sellem de pistir -Hâşâ-. O kâfirdir. Vur onun boynunu. Vurun onun boynunu. Ben hazırım buna (yani boynunu vurmaya). ( Usuli İtikadu Ehli Sünne Vel Cemaa li Lalekai)'' 31 ''Ebi Şuayb el-mısri dedi ki; Şafiî bir yerde hazır bulundu. Sağında da Abdullah ibn Abdulhakem vardı. Solunda ise Yusuf ibn Amru ibn Yezid vardı. Hafsul Ferid de orada hazırdı. Abdullah ibn Abdulhakem e dedi ki; Kur an hakkında ne diyorsun? Dedi ki; Diyorum ki Allah ın kelamıdır. Dedi ki Sadece bu değil. Sonra Yusuf ibn Amr a sordu oda benzeri cevap verdi. Şafiî ye sorması için insanlar onu imam kıldılar. Hafsul Ferid dedi ki; Ey Ebu Abdullah, insanlar seni seviyor sana hayret ediyor. Dedi ki; Bırak böyle sözleri. Dediler ki; de ki Şafiî ye; Kur an hakkında ne dersin? dedi ki; Kur an Allah ın kelamıdır, mahlûk değildir. Onunla tartıştı ve harb etti. Öyle ki Şafiî onu tekfir etti. Hafs kızarak kalktı. Ertesi gün Hafs ile Mısırdaki tavuk çarşısında karşılaştım. Bana dedi ki; Şafiî nin dün yaptığını gördün mü? Beni tekfir etti. Dedi ki; Sonra gitti 29 a.g.e. 30 a.g.e. 31 a.g.e.

ve geri döndü. Ve son olarak dedi ki; Bu meselede onunlayım. Ondan daha iyi bilen bir insan görmedim. ( Hilyetul Evliya (9/112))'' 32 ''Adamın biri Müminlerin annesi Aişe radıyallahu anha'ya geldi dedi ki; Falan zannediyor ki sen onun annesi değilsin. Aişe ona dedi ki; Evet doğru söylemiş. Ben müminlerin annesiyim, kâfirlerin annesi değilim. ( El Kevakibud Deril Münir fi İbtali Hugine Tahdiri Anit Tekfir (110))'' 33 Bundan sonra kim der ki Allah ve Rasulünün tekfir ettiğini biz tekfir edemeyiz. Subhanallah! MUTLAK TEKFİR ''Yalnızca kişiyi küfre götüren sebepleri ortaya koymaktır (Küfre götüren söz ya da fiil gibi). Şöyle denilir: Kim şöyle yaparsa veya şöyle derse kafir olur yani belirli bir şahsa indirgemeden mutlak olarak hükmü bilmektir.'' 34 MUAYYEN TEKFİR ''Küfre sebep olan söz ya da fiili işleyen belirli bir şahsı tekfir etmektir. Daha önceki açıklamalarımıza izafeten (ki bu da söz ya da amelin küfür ile nitelendirilmesinin kesinleşmesi için iyice araştırma yapılmasıdır) küfre sebep olan amelin kişide bulunduğunun kesinlik kazanması ve hükmü vermek için bazı engellerin bulunup bulunmadığına bakılması gereklidir. Başka bir deyişle bu iki çeşit arasındaki fark şöyledir: Tekfiru l-mutlak, işlenen fiili küfürle nitelemektir. Bunda yalnızca küfre götüren sebebe, şer î delil yönünden ve fiilin kendisinin delaletinin kesin olması yönünden küfre götürme özelliğini taşıyıp taşımadığına bakılır. Tekfiru l-muayyen ise; faili küfürle nitelemektir. Bunda da iki şeye bakılır: 1- Fiilin küfür olarak nitelendirilmesi. 32 a.g.e. 33 a.g.e. 34 El cami fi talebil ilmiş- şerif

2- Failin o fiili işlediğinin tespiti ve hükmün verilmesine engel olacak bir şeyin bulunmamasıdır.'' 35 TEKFİRİN ENGELLERİ VE ŞARTLARI Muayyen bir şahsın tekfir edilmesi için tekfirin engellerinin ortadan kalkıp,şartlarının yerine gelmesi gerekir. İşte bu ancak islam akdi sabit olan kişilerde böyledir. Asli kafirlere gelince onlar için tekfirin engelleri ve şartları diye bir şey söz konusu olamaz,çünkü onlar zaten asli kafirdir.hiç müslüman olmamışlardır ki böyle bir şey gündeme gelsin. Bir kişinin müslüman olması da ancak la ilahe illallahı söyler ve şartlarına riayet ederse mümkün olur. Aksi halde sadece bu kelimeyi söylemekle kimse islama girmiş olmaz. Nasıl böyle olmasın ki? Bir kişi abdestsiz olarak namaz kılsa bu kişinin namazı nasıl kabul olur? Bu kişinin kıldığı namaz kabul olmaz çünkü namazın şartı olan abdesti yerine getirmemiştir. Peki namaz için durum böyleyken namazdan daha önemli olan lailaheillallah için durum nasıl böyle olmasın? Burada lailaheillallahın şartlarına değinmeyeceğim. Dileyenler bunu araştırabilirler. Sadece tekfirin engellerinin ve şartlarının kimler için gündeme geldiğini belirtmek istedim. ''Tekfîrin Şartları: Tekfîrin câiz olabilmesi için öncelikle gerekli olan şartların oluşması gereklidir. Bu şartlar oluşmadan Müslüman bir kimseyi tekfîr etmek caiz değildir. Bu şartlar altı tanedir: 1. Fiilin Küfür Olduğunda Nassın Kat i Olması: Fâilin işlediği sözlü veya ameli fiilin küfür olduğuna dair delillerin kat i olması tekfirin fiille ilgili olan birinci şartıdır. Sözlü veya amelî herhangi bir fiilinin küfür olduğunda şer î delîllerin delaletinin zannî değil, kat î olması gerekir. 2. Fiilinin Küfre Delâletinin Sârih Olması: Fâilin fiilinin küfre delâletinin sarih yani açık olması, tekfirin fiille ilgili olan ikinci şartıdır. Küfür olan kavlî (sözlü) veya amelî herhangi bir fiilinin, fâilden hiçbir şüpheye veya zanna mahal 35 a.g.e.

vermeyecek şekilde sâbit olması gereklidir. Zîrâ küfrü gerekli kılan fiilin varlığında zan veya şüphe olduğunda tekfîr câiz değildir. 3. Fâilin Mükellef Olması: Mükellef olmaktan kasıt, ümmetin ittifakı ile akıllı ve baliğ olmaktır. Zîrâ baliğ ve akıllı olmayan kimseler yani çocuklar ve deliler şer î teklife muhâtab olmadıkları gibi cezâya da ehil değildirler. 4. Fâilin Fiili Kasıtlı Olarak Yapmış Olması: Fâilin küfrü gerekli kılıcı herhangi bir şeyi kasten yapması, tekfirin fâille ilgili olan ikinci şartıdır. Fâil küfrü gerektiren bir sözü veyahut bir ameli kasten değil de gayri ihtiyari ve sehven yaptığı takdirde bu tekfirin manilerinden olup, fâil bu fiilden sorumlu tutulmaz. Bu şart, tekfire engel olan hata manisinin karşılığıdır. 5. Fâilin Fiili İrâde Etmiş Olması: Fâilin küfrü gerekli kılıcı herhangi bir şeyi kendi hür iradesiyle yapması, tekfirin fâille ilgili olan üçüncü şartıdır. Fâil küfrü gerektiren bir sözü veyahut fiili bir ikrâh/zorlama altındayken yaptığı takdirde bu tekfîrin mânîlerinden olup, fâil bu fiilden sorumlu tutulmaz. Bu şart, tekfire engel olan ikrâh manisinin karşılığıdır. 6. Küfür Fiilinin Tespit Edilmiş Olması: Küfrü gerektiren bir fiilin, fâil tarafından işlendiğinin isbâtlanması şarttır. Bu isbâtlanmadığı sürece fâil, suçsuzdur. Zîrâ beraatı zimmet asıldır. Küfür fiilinin fâil tarafından işlendiğinin isbâtlanması iki şekilde olur: Birincisi: Kişinin itirafıdır. Fâilin bu ikrarı tekfîr ahkâmının kendisi üzerinde uygulanması için yeterlidir. İkincisi ise: İki tane Müslüman, erkek akıl bâliğ ve âdil şâhidin fâilin küfür fiilini işlediğine dair şâhitlik etmesidir. Tekfîrin Mânîleri: Tekfîr için yukarıda zikrettiğim şartların oluşmasından sonra tekfîre mânî olan şeylerin de kalmış olması gereklidir. Bu mânîler kalkmadan Müslüman bir kimseyi tekfîr etmek câiz değildir. Bu mânîler dört tanedir:

1. Hatâ: Muteber bir hatâ, tekfirin mânîlerinin ilkidir. Hatâdan maksat: Mükelleften irâdesi dışında ve kasıtsız olarak ortaya çıkan her türlü söz veya fiildir. Hatânın muteber yani geçerli olmasının bir şartı vardır. Bu şart: Küfrü gerektiren fiili kastetmeden sehven yapmış olmaktır. Bu şartı taşımayan hatâ eylemleri ve söylemleri tekfîrin mânîlerinden değildir. 2. Te vîl: Muteber bir te vîl, tekfirin mânîlerinin ikincidir. Te vîlden maksat: Şer î delîlin mevzusu dışında kullanılmasıdır. Yani: Geçerli bir ictihad sebebiyle nassı anlamamaktan kaynaklanan bir şüphe ile ya da delîl olmayan bir şeyi delîl zannetmekten dolayı şer î nassı delâlet ettiği anlama zıt bir şekilde, kendi yerinden başka bir yere koymaktır. Te vîlin muteber yani geçerli olmasının dört şartı vardır. Bunlar: Birincisi: Te vîl, zarurat-ı dîniyeden olan mes elelerde olmamalıdır. Zarurat-ı dîniye: Tevhîdin aslını ilgilendiren mes eleler ile mütevâtir ve zahir (açık) olan hükümlerdir. İkincisi: Te vîl, dînin aslından olan zekât, cihâd ve recm gibi herhangi hükmü ibtâl etmemelidir. Üçüncüsü: Te vîlin dayanağı olarak şer î veya luğavî bir karine bulunmalıdır. Dördüncüsü: Te vîl dinle oynama, bilerek yalanlama ve inkâr gibi sebeblerle olmamalıdır. Bu şartları taşımayan te vîl tekfîrin mânîlerinden değildir. 3. Cehâlet: Muteber bir cehâlet tekfirin mânîlerinin üçüncüsüdür. Cehâletten maksat: Kişinin bilgisiz kalması veya bir şeye bulunduğu hale aykırı bir şekilde inanmasıdır. Cehâletin muteber yani geçerli olmasının iki şartı vardır. Bunlar: Birincisi: Cehalet, zarurat-ı dîniyeden olan mes elelerde olmamalıdır. İkincisi ise: Cehâlet def etmeğe güç yetirilemeyen bir mes ele hakkında olmalıdır. Bu şartları taşımayan cehâlet tekfîrin mânîlerinden değildir. 4. İkrâh: Muteber bir ikrâh, tekfîrin mânîlerinin dördüncüsüdür. İkrâhtan maksat: Bir başkasını zorla istemediği şeyi yapmaya mecbur etmektir. İkrâhın muteber olmasının altı şartı vardır. Bunlar:

Birincisi: İkrâh edenin tehdidi, irade ve rızayı düşüren cinsten bir şey olmalıdır. İrade ve rızayı düşüren ikrâh, mülci ikrâhtır. Bu, can veya organın telefi korkusunu gündeme getirecek şekilde ölümle, bir uzvu kesme ve dayakla tehdit şeklindedir. Gayri mülcî ikrâh ise: İrâdeyi düşürmeyen fakat rızayı düşüren ikrâhtır. Bu da, telef korkusunu gündeme getirmeyen hapis, bağlama ve dayakla olan ikrâhtır. İkincisi: İkrâh eden, tehdit ettiği şeyi uygulamaya gücü yetmelidir. İkrâh olunanın ise tehdit edildiği şeyi def etmeye imkânı bulamamalıdır. Üçüncüsü: İkrâh olunan, zorlandığı şeyi yapmadığı takdirde, ikrâh edenin tehdit ettiği şeyi yapacağını zannı galibi ile bilmedir. Dördüncüsü: İkrâh olunan, zorlandığı şeyi yapmadığı takdirde, ikrâh eden tehdit ettiği şeyi hemen yapacak olmalıdır. Beşincisi: İkrâh olunan, zorlandığı şeyi yaptığı takdirde, ikrâh edenin tehdidinden kurtulacağını zannı galibiyle bilmelidir. Altıncısı: İkrâh olunan, kendisinden istenilenden daha fazla bir şey yapmamalıdır. Bu şartları taşımayan ikrâh tekfîrin mânîlerinden değildir.'' 36 SONUÇ İşte bunlar tekfir hakkında kısaca toparladıklarım. Vallahi bu konuda yazılacak o kadar çok şey varki. Fakat ben sadece özet olarak bazı şeyleri getirdim. Buradaki bütün doğrular Allah subhanehu ve tealadan bütün yanlışlar ise nefsimden ve şeytandandır. (Ebu Seyf-Hicri:1437) 36 Abdullah Said el Muderris