gündem DOSYA: Emek Cephesinden Dönem Değerlendirmesi 8 Mart 1 MAYIS ta ALANLARDAYIZ! TEKEL İŞÇİLERİNİN Dünya Emekçi Kadınlar Günü:



Benzer belgeler
KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

TARİHİ REKOR İŞSİZ SAYISI 7 MİLYONU AŞTI! HALKIN DERDİ BAŞKANLIK DEĞİL İŞSİZLİK!

ASIL KRİZ İŞSİZLİKTE! Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7 Milyona Yaklaştı

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

T.C. ÇALİŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Çalışma Genel Müdürlüğü. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞINA (Personel Daire Başkanlığı)

EKONOMİK GELİŞMELER Nisan 2013

21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58 inci maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

İŞSİZLİKTE PATLAMA!: AKP İşsizlikle Mücadelede Başarısız!

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

İŞSİZLİK HIZLA ARTARKEN İSTİHDAM ARTIŞI YETERSİZ KALDI

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

İşsizliğin Önlenemeyen Yükselişi: Son Beş Yılın Zirvesi

Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi Raporu Ağustos 2016

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

HAK-İŞ KONFEDERASYONU

SİRKÜLER NO: POZ-2010 / 23 İST, Bazı Kanunlarda değişiklik yapan 5951 sayılı Kanun yayımlandı.

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2014

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Aralık 2017 İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- AĞUSTOS 2018 MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İŞSİZLİK ARTTI, İSTİHDAM DÜŞTÜ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2014, No: 90

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Nisan

EKONOMİK GELİŞMELER Mart 2016

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Mart

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2014

Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü GENELGE

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz 2013

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs

EKONOMİK GELİŞMELER Mart

ALMANYA DA 2012 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

TÜRKİYE İŞSİZLİKTE EN KÖTÜ DÖRT ÜLKE ARASINDA

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Sirküler Rapor Mevzuat /130-2 VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDE İSTİSNA SINIRI

GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK 6 MİLYONA YAKLAŞTI!

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık

6111 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN SİGORTA PRİM TEŞVİKİ UYGULAMA ESASLARI

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2012

2015 YILI İŞSİZLİK MAAŞLARI SANILDIĞI GİBİ HEMEN ARTMAZ KADEMELİ ARTAR

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

Asgari ücretin belirlenmesini düzenleyen Asgari Ücret Yönetmeliği uyarınca, asgari ücret, pazarlık ücreti değildir.

1. VATANDAŞLARIMIZI İLGİLENDİREN GELİŞMELER

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

İSTİHDAM SEFERBERLİĞİ LAFTA KALDI: İSTİHDAM ARTIŞI YAVAŞLADI

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 25540

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2013

tarafından yazıldı. Çarşamba, 08 Haziran :44 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Haziran :24

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDEN İSTİSNA SINIRI

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran 2013

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2013

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

İŞSİZLİKTE VAHİM TABLO SÜRÜYOR! KAYITDIŞI ve GÜVENCESİZ İSTİHDAM ARTIŞI KAYGI VERİCİ BOYUTTA

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

ALMANYA DA 2013 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

04 Mayıs 2017 FED POLİTİKA FAİZ ORANINDA DEĞİŞİKLİĞE GİTMEDİ. 04 Mayıs 2017

İŞSİZLİKTE TIRMANIŞ SÜRÜYOR!

EKONOMİK GELİŞMELER Nisan

AYDIN COMMODITY EXCHANGE ARALIK 2013 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ.

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim 2013

İşsizlik sigortası nedir, nasıl alınır?

ALMANYA DA 2012 ARALIK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

EKONOMİK GELİŞMELER Mart

Maaşlarımıza Ek Artış İstiyoruz!

Transkript:

gündem Türkiye Basın, Yayın, Grafiker ve Ambalaj Sanayii İşçileri Sendikası Yayın Organı (Bahar - 2010 - Sayı: 38) Eşitlik için, özgürlük için, emekten yana bir Türkiye için 1 MAYIS ta ALANLARDAYIZ! TEKEL İŞÇİLERİNİN Mücadelesi ve Kazandırdıkları DOSYA: Emek Cephesinden Dönem Değerlendirmesi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü: Umudu Diriltenlere Saygıyla... Uluslararası: UNI den Çıkış Stratejisi

bahar 2010 / sayı: 38 Yayınlayan: Türkiye Basın, Yayın, Grafiker ve Ambalaj Sanayii İşçileri Sendikası (Basın-İş) Genel Merkezi Basın-İş Merkez Yönetim Kurulu Genel Başkan : Yakup Akkaya Genel Sekreter : İ.Hakkı Kütükcü Genel Mali Sekreter : İlhami Çelik Genel Eğitim Sekreteri : Menderes Çadır Genel Teşkilat Sek. : Reyhan Mutlu İmtiyaz Sahibi: Basın-İş Sendikası adına, Yakup Akkaya / Genel Başkan Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Fatih Aydemir İletişim Bilgileri Genel Merkez Tel.No.: (0 312) 230 29 08-229 96 15 Fax No.: (0 312) 229 43 15 e-posta: basinis@basin-is.org Adres: Neca bey Cad. Hanımeli Sok. No: 26/7 Sıhhiye / ANKARA Ankara Şube Tel.No.: (0 312) 229 85 65-230 29 08 Fax No.: (0 312) 229 43 15 e-posta: ankarasube@basin-is.org Adres: Neca bey Cad. Hanımeli Sok. No:26/6 Sıhhiye-ANKARA Düzce Temsilciliği Tel.No.: (0 380) 524 22 77 Fax No.: (0 380) 524 22 77 Adres: Cedidiye Mah. Necip Güney Sok Saraçoğlu Apt. No.: 51/1 DÜZCE İstanbul Şube Tel.No.: (0 216) 473 73 28 Fax No.: (0 216) 517 97 56 e-posta: istanbulsube@basin-is.org Adres: Kordonboyu 23 Nisan Caddesi No:15 Daire:3 Kartal/İSTANBUL İzmir Şube Tel.No.: (0 530) 322 53 92 e-posta: izmirsube@basin-is.org Adres: Anadolu Caddesi No:802 Kat:2 Daire:3 Çiğli/İZMİR Baskı&Cilt Gurup Matbaacılık Adres: İstanbul Yolu Trafo Karşısı 06070 Tel: (312) 384 73 44-45 Varlık / ANKARA www.gurupmatbaacilik.com.tr ziraatmatbaa@mynet.com gurupmatbaa@mynet.com Yerel Süreli Yayın Baskı Tarihi: nisan 2010 BAŞYAZI TEKEL in Hatırlattığı Dayanışmanın Sürmesi Umuduyla... 1 İŞÇİNİN GÜNDEMİ TEKEL İşçilerinin Mücadelesi ve Kazandırdıkları... 2 Asla Yalnız Yürümeyeceksin... 3 Kamu İstihdamındaki Dönüşümler... 4 SENDİKAMIZDAN Eğitim Seminerlerimiz... 6 Toplu Sözleşmeler... 8 E-Kart ta Protokol İmzalandı... 9 Emekli İşçilerimiz Buluştu... 10 Sendikalı Ol Kampanyasına Destek... 10 İşyeri Ziyaretleri... 11 1 Mayıs İçin Sendikalardan Ortak Çağrı... 12 DOSYA - Emek Cephesinden Dönem Değerlendirmesi - Ekonomik Verilerle Değerlendirme... 15 Krizin Özeti... 16 İstihdam Değerlendirmesi... 17 Saldırı Yasaları... 18 Alım Gücümüz ve Zamlar... 19 Prof. Dr. Korkut Boratav la 2009 üzerine... 20 İŞYERİ TEMSİLCİLERİMİZDEN... 21 BASIN-İŞ EMEKÇİ KADIN 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü - Umudu Diriltenlere Saygıyla... 22 Şubelerimizde 8 Mart Etkinlikleri... 22 Ev İşleri Kadının Görevi mi?... 23 SEKTÖRDEN Dünyada Yaşanan Global Krizin Türkiye deki Matbaacılık Sektörüne Etkileri... 24 ÇALIŞMA HAYATINDAN Tariş İşçisi de Hakları İçin Direniyor... 26 Marmaray İşçileri de İlk Raundu Kazandı... 26 Çalışma Hayatında Öne Çıkan Başlıklar... 27 Madenlerde Kara Tablo: Kaza Değil Cinayet... 28 ULUSLARARASI Yunanistan da Genel Grev Yaşamı Beş Kez Durdurdu!... 29 Sivil Toplum Diyaloğu Projesi... 30 UNI den Çıkış Stratejisi... 31 ÜYE İŞYERLERİNDEN...32

basın-iş başyazı TEKEL İN HATIRLATTIĞI DAYANIŞMANIN SÜRMESİ UMUDUYLA Değerli arkadaşlarım, Küresel krizin ülkemize etkileri çok yönlü olmuştur. AKP Hükümetinin küresel krizi fazlasıyla ciddi bulmaması ve yeterli önlemi almamış olması nedeniyle üretim ve istihdam derinden etkilenmiştir. Göstergeler kapasite kullanım oranlarının düştüğünü, üretimdeki azalma sonucu ekonomik küçülme eksi olarak kendini göstermiştir. Bu süreçte yüz binlerce işçi işten çıkartılmıştır. TÜİK in İşsizlik rakamı %15 ler civarındadır. Bu rakamın gerçek olmadığı, tüm kesimler tarafından kabul edilmektedir. Hükümet yaşanan bu ekonomik krizin faturasını gene emekçilere kesmiştir. 2009 kamu TİS lerde bu durum fazlasıyla hissedilmiştir. Bu süreçte, yapılan mitingler ve etkinliklerin çok fazla ses getirmediği söylense de bu süreçte, İşçi Sendikalarının yaptığı etkinlikler sonrası Kamu Emekçilerinin grevini, ardından Demiryollarında yaşanan eylemleri gördük. 15 Aralık ta Tekgıda-İş üyesi Tekel işçilerinin Ankara da tarihe yazılacak bir eyleme imza atacaklarını tahmin edemedik, edemezdik. Bu onurlu süreç Dergi sayfalarımızda da ayrıntılı olarak yer alıyor. Tekel işçisi ve onlara destek olan binlerce emekçi, bu süreçte pek çok kazanım elde etti. Ancak en büyük kazanım kamuoyunda İşçiler Haklı dedirtebilmek, çocuklardan, emeklilere, işsizden, esnafa, toplumun hemen her kesiminden gelen destek oldu. Dayanışmayı hatırladık. Hep birlikte güçlü olduğumuzu hatırladık. Bu sürecin en önemli ayağı işçi ve kamu çalışanları Konfederasyonlarının (Hak-İş ve Memur-Sen hariç), 4 Şubat tarihi için aldıkları ÇALIŞMA HAKKINI KULLANMAMA eylemi kararı, ülkemiz işçi sınıfı tarihinde tarihi bir anlam taşımaktadır. 12 Eylül 1980 den sonra belki ilk kez işçiler, memurlar, tüm çalışanlar kendi hakları için değil, kendi talepleri için değil, Tekel işçileri için bunu yaptılar ve başardılar. Dayanışma grevinin yasak olduğu ülkemizde, bu birlikteliğin büyük bir anlamı olduğu bir gerçektir. Emek hareketi, Tekel işçilerinin yaktığı meşaleyi taşımak kararlılığında olmalı ve bu konuda iradesini sürdürmelidir. 4 Şubat grevi başarıyla gerçekleşmiştir. Basın-İş Sendikamız bu birlikteliğe başından beri destek verdi. Bir kez daha Üyelerimize, Şube Yöneticilerimize ve Temsilcilerimize teşekkür ediyoruz. 2010 yılı Sendikamız açısından yoğunluğumuz devam ediyor. Görüşmeleri devam eden TİS ler ile toplu iş sözleşme hazırlıkları devam eden işyerlerimiz var. Örgütlenme çalışmalarımızda Çalışma Bakanlığı ndan altı yeni işyeri için istediğimiz işkolu tespit taleplerimiz henüz sonuçlanmadı. Ayrıca 16 Haziran 2008 tarihinden itibaren devam eden E-Kart Grevi işverenin teklifiyle ve bu teklifin grevci arkadaşlarımızın kabul etmesiyle, yapılan protokolle sonlandırıldı. E-Kart ta işyeri temsilcimiz görevine başladı. Bu süreçte en büyük sıkıntı yargının geç işlemesinden kaynaklanmaktadır. Sendikalı oldukları için işten atılan arkadaşlarımız adına açılan davaların önemli bir bölümünün bir yılı aşkın bir süredir neticelenmemiş olması nedeniyle fazlasıyla mağdur olan bu arkadaşlarımızın mağduriyetleri yargı süreci uzadıkça sürmektedir. Sendikamız imkanları ölçüsünde bu durumda olanlara ekonomik desteğini sürdürmeye çalışmaktadır. E-Kart grevi sürecinde, hepimizin ders çıkartacağı bir dönemin yaşandığı bir gerçektir. Bu sürece destek veren herkese ve her kesime bir kez daha teşekkür ediyoruz. Yakup AKKAYA Genel Başkan mart 2010(1)

işçinin gündemi basın-iş TEKEL İŞÇİLERİNİN MÜCADELESİ VE KAZANDIRDIKLARI 2010 yılına TEKEL işçisinin onurlu ve kararlı direnişi ile girdik. 2010 yılına, onların direnişini sahiplenen, yüreklerinde hisseden yüzbinlerin olduğu bir ortamda girdik. 2010 yılı, bu ateşi büyütme, biriken ö eyi mücadeleye, umudu gerçeğe dönüştürme yılı olsun. Bu ateşi yakan TEKEL işçilerine selam olsun... Bu satırlar yazıldığında TEKEL işçilerinin eyleminde kritik dönemeç alınmış, bir anlamda ilk raund kazanılmış ve önümüzdeki dönemler için yoğun bir hazırlık süreci başlamıştı. Mart ayı başında Danıştay kararının TEKEL işçisi lehine çıkmasıyla birlikte, birer ev haline gelen çadırlarını biraz buruk topladı işçiler. Kazanımın coşkusu; aylardır yaşadıkları ve onları güçlü tutan dayanışma, birlik, beraberlik ruhunun illere dönünce kaybolması korkusuyla karıştı. Aylardır onlara destek verenlerden ayrılmak, eve dönüştürdükleri çadırları sökmek hüzünlü oldu. Ama hepsi, bu mücadelenin devamına hazırlanma, mücadeleyi daha da güçlenerek sürdürme kararlılığı ile illerine döndü. 15 Aralık ta başladığında 4/C ye geçmeyeceğiz diye Ankara ya gelen işçilerin pek çoğu, 77 günden sonra, biz özlük haklarımızla devrolmayı henüz başaramadık, ama TEKEL işçisi kazandı aslında demeye başlamıştı. TEKEL işçileri ne kazandırdı, TEKEL işçileri ne kazandı? AKP nin 8 yıllık iktidarı sürecinde, saldırı gündemleri hep AKP tarafından açıldı ve uzlaşmaya çalışanlar hep kaybetti, hep çeşitli hak kayıplarında uzlaşma sağlandı, kötünün iyisi denilerek teselli sağlandı. Darbe döneminde dahi yaşanmayan ölçüde hak kaybı, geçtiğimiz 8 yılda yaşandı. İlk kez TEKEL direnişi döneminde bu saldırı gündemleri geri çekildi. İşçiler Türk-İş önündeyken, çoluk çocuk, öğrenci, emekli herkesten bu ölçüde destek almışken ve eylem bu derece meşruyken, yeni saldırılara kapılar kapanmış oldu. İlk kez AKP nin meşruiyeti sarsıldı ve sadece 1000 işçinin -Meclis önünde filan değil- kendi konfederasyonlarının kapısında yürüttükleri direnişle dahi, işçi sınıfına yönelik saldırıların geri çekilmek zorunda kalacağını TEKEL işçilerinin eylemiyle görmüş olduk. 4/C de iyileştirme sağlandı: TEKEL işçileri 4/C yi kabul etmese ve bu iyileştirme de dönemlik olsa dahi, en azından şu anda bu kapsamda çalışmakta olan personelin çalışma koşullarında iyileştirmeyi, kararlılıkla direnmeyi sürdüren TEKEL işçileri sağladı. İşçi simsarlığı düzenlemesi geri çekildi: Daha önce defalarca Meclis gündemine gelmiş olan işçi simsarlığı düzenlemesi, tekrar gündeme gelecekken, Plan ve Bütçe Komisyonu nundaki görüşmeler sırasında geri çekildi. TEKEL işçisi direnirken cesaret edemediler. Kıdem tazminatı saldırıları gündemden düştü: İki günde bir kıdem tazminatına yönelik saldırı gelmesine alışmıştık. Fona devretmekten 15 güne düşürmeye kadar pek çok alternatifin sıralandığı kıdem tazminatı tartışmalarına TEKEL direnişi sürecinde ara verildi. Şeker ve enerji sektörlerinde özelleştirmeler ertelendi. Belirli alanlarda -özellikle İstanbul ve Ankara da ulaşım- zamlar geri alındı. Bunun TEKEL eylemiyle ilgisini zorlama bulanlar olabilir. Ancak ülkede yükselen bir hareket olduğu durumda, saldırıların o denli kolay olmayacağını daha önce de belirtmiştik. TEKEL işçisi diğer alanlarda mücadele eden kesimlere de cesaret verdi. Diğer işçi eylemlerine meşruluk sağlanmış oldu, büyük medya organları dahi işçi eylemlerine yer vermek durumunda kaldı. Ve son olarak, Danıştay kararı ile 4/C ye başvuru süresi uzatıldı. Evet, TEKEL işçilerinin mücadelesi, işçi sınıfına pek çok alanda kazandırdı. Bir TEKEL işçisi arkadaşın sözleriyle bitirelim: Eğer Tayyip Erdoğan, TEKEL işçilerinin böyle direneceğini ve böyle bir meşruluk sağlayacağını tahmin edebilseydi, daha biz Ankara ya gelmeden, bizi özlük haklarımızla başka kurumlara devreder, üzerine bir de para verirdi. Şimdi bela olduk başına, ne yapacağını bilemiyor... mart 2010 (2)

basın-iş işçinin gündemi ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN TEKEL işçisi ilk günden itibaren kararlılıkla direnişi sürdürürken, TEKEL kazanırsa, hepimiz kazanırız bilinci de hızla işçi sınıfı içinde yayılmaya başladı. Yıllardan sonra konfederasyonlar biraraya gelerek, ortak eylem kararları aldı ve TEKEL işçilerinin mücadelesi, Türkiye nin 81 iline yayıldı. 17 Ocak günü, Ankara yıllardır görülmeyen kitlesellikte ve coşkuda bir mitinge ev sahipliği yaptı; 20 Şubat gecesi ise sendika temsilcilerinin ve yöneticilerinin, emekten yana örgütlerin katılımı ile Sakarya emekçilerin oldu. Sabaha kadar, türküler, halaylar susmadı. Mart ayı başında Ankara dan geri dönmek üzere ayrılan ve mücadeleyi illerine taşıyan TEKEL işçileri, 1 Nisan günü bir gece kalmak üzere yeniden Ankara daydı. İktidarın örgütlü ve kararlı işçilerden ne kadar korktuğu bir kez daha 1 Nisan günü açıkça ortaya çıktı. Binlerce işçi Ankara nın daha girişinden itibaren tehditlere, saldırılara maruz kaldı; konfederasyonumuz Türk-İş in önü ve tüm Sakarya Caddesi ise gün boyunca polis ablukası altındaydı. Ankara da sıkıyönetim günlerini aratmayan bir hava yaşanırken, Ankara halkı yine desteğini ortaya koydu. Ve TEKEL işçileri o gece, 2 Mayıs günü yine Ankara da buluşmak üzere illerine geri döndü. TEKEL direnişi sürecinde, illerde TEKEL dayanışma komiteleri kuruldu, direnişi yalnızca televizyonlarından izleyenler dahi, battaniye, tabure, ilaç gibi acil ihtiyaçları toparlamak için seferber oldu. Ankara halkı ve Sakarya esnafı ise, TEKEL işçisinin sürekli yanındaydı. Bankadan çektiği maaşını getirip kusura bakmayın yalnız bu var verebileceğim diyen emekliyi de gördük bu süreçte, karne paralarını biriktirip, TEKEL işçilerinin çocuklarına mont alan minik destekçileri de... Dayanışmaya ilişkin küçük bir anektodla bitirelim: İlk açlık grevi sırasında küçük bir çocuk gelir ateş başında oturan TEKEL işçilerinin yanına. Çekine çekine sorar açlık grevinde misiniz diye. Oturanlar yok biz değiliz, içerdekiler açlık grevinde derler. Küçük çocuk elindeki bisküvileri uzatır ve Arkadaşımla birlikte iki gündür kazandıklarımızla aldık der. İki günlük kazancıyla TEKEL işçisine bisküvi alan küçük arkadaş, mendil satıcısı çocuklardan biridir. Kalıverir TEKEL işçileri, uzanıp alamazlar bisküviyi, ağlamaya başlayanlar olur sonra, bir bisküvi böylesine can acıtır bazen... Rahatlıkla denebilir ki, TEKEL direnişi işçi sınıfına mücadele edersek kazanırız bilincini, kamuoyuna işçiler haklıdır ı, Ankara halkına ise, insanlığı, dayanışmayı hatırlattı. mart 2010(3)

işçinin gündemi basın-iş Kamu İstihdamında Yapılmaya Çalışılan Dönüşümler 4/C Nedir? Asıl istihdam biçimlerinden midir? Yıllardır özelleştirmelerle kamu kurumları hızla tüketildi. Kamudaki istihdam biçimleri değiştirildi, sözleşmeli, güvencesiz çalışma dayatıldı. Kamunun tasfiyesi, büyük yıkımlara yol açacak şekilde devam ediyor. Önünde durabilecek tek güç ise bizleriz, yani bu ülkenin emekçileri... Ankara, Türkiye nin gelmiş geçmiş en büyük işçi direnişlerinden birine ev sahipliği yaparken, 4/C de tüm ülkenin gündemine yerleşmiş oldu. TEKEL işçileri 4/C ye karşı mücadeleyi güçlendirirken, asıl tartışma başlığı da, kamudaki istihdam biçimlerinin adım adım nasıl dönüştürüldüğüne kaydı. Çünkü 4/C ye karşı mücadele, kamuda dayatılan güvencesiz ve esnek çalışma hükümlerine karşı da mücadele etmek anlamına geliyor. Bugün ülkemizde pek çok alanda geçmişin kazanımlarının ortadan kaldırıldığı bir süreci yaşıyoruz, Sosyal devletin adım adım yok edilişi, sağlık ve eğitim gibi en temel hakların cebimizdeki paranın miktarına bağlı olduğu, çocuklarımızın geleceğini tasarlayamadığımız bir yaşam dayatılıyor. Kamu istihdamındaki değişmeler de tüm bu dönüşüm sürecinin bir parçası olarak büyük önem taşıyor. Devlet, üretimden ve istihdamdan hızla çekilirken, emekçiler güvencesiz bir yaşama terkediliyor. Hükümetin önümüzdeki dönemde çıkartmayı planladığı kamu personel rejimi ile ise, emekçiler iş güvencesi olmayan, esnek ve kar odaklı bir üretim sürecinin içine itilecek. Kamu istihdamındaki nitelik değişimi bağlamında, TEKEL işçilerinin mücadelesi ayrı bir önem daha kazanıyor. Bu bağlamda, bu yazıda, kamudaki dönüşümün bir parçası olarak 4/C ne anlama geliyor, iyileştirme mümkün müdür, kamu istihdamının bundan sonra ne şekilde olması planlanıyor gibi başlıkları kısaca ele alacağız. Televizyonlarda konunun uzmanı olarak konuşan ve adının başında Prof unvanı olduğu için her dediği tartışmasız doğru kabul edilen pek çok akademisyenin dahi yanlış bilgilendirme yaptığı bir ortamda (nitekim 4/C yi 5510 sayılı kanunun 4/C maddesi zannedeni bile gördük son günlerde), bu bilgi kirliliğinden hızla kurtulmak ve hepimizin hayatını ilgilendirecek olan bu dönüşümün aslında ne anlama geldiğini tartışmak gerekiyor. Kamu kurumlarında istihdam nasıl düzenleniyor, 4/C asıl istihdam biçimlerinden biri midir? Kamu kurumlarında 4 çeşit istihdam biçimi söz konusudur. Çok özetle; 4/A Memurluk, 4/B Sözleşmeli personel, 4/C Geçici personel, 4/D Kamu işçisi (4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi) şeklinde düzenlenmiştir. Bunlardan 4/A ve 4/D asıl istihdam biçimleri iken, 4/B ve 4/C ististai, belirli işlerde çalıştırılmak üzere düzenlenmiş istihdam biçimleridir. Ancak bugün Türkiye de kamunun tasfiyesi politikalarına uygun biçimde, yeni kamu personel yasasının sözleşmelilik üzerine kurulması söz konusudur. Dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde iş güvenceli kamu çalışanlarının yerini hızla 4/B li ve 4/C li iş güvencesiz, kölelik koşullarında çalışan personelin alması hedeflenmektedir. mart 2010 (4)

basın-iş 4/C Nedir? 4/C, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu nun 4üncü maddesinin C fıkrasıdır ve aşağıdaki gibi düzenlenmiştir: C) Geçici Personel. Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığı nın görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir. Uzun yıllardır kanun metninde bulunan bu madde, geçmişte kimsenin adını bile anmadığı kısıtlı bir kullanım alanı içeriyordu. Örneğin mankenler, çok sınırlı zamanlı belirli işlerde çalışmak için istihdam edilenler bu kapsamda işe alınıyordu. 2004 yılında bir düzenleme yapıldı ve özelleştirme işsizlerinin bu madde kapsamında 4/C li personel olarak işe başlamasıyla birlikte hayatımıza girmiş oldu. Ve aslında burada hukuki anlamda bir sıkıntı yaşandı. Kanun maddesi, belirlenmiş görevlerde çalışacak personelden bahsederken (yani işin gereğinin geçici oluşu), uygulama belirli işçi gruplarının bu kapsamda çalıştırılması şekline dönüştü. 11 ay çalışılması, izin süresi, tazminat gibi çalışma koşullarına ve ücrete ilişkin hükümler kanun metninde yer almıyor, peki nasıl belirleniyor, nasıl değiştiriliyor? Kanun maddesi ile Bakanlar Kurulu na sınırları belirli bir yetki verilmiştir. Bakanlar Kurulu her sene çıkarttığı ve Resmi Gazete de yayınlarak yürürlüğe giren kararnamelerde, o sene 4/C li personelin hangi koşullarda çalışacağını hükme bağlamaktadır. Dolayısıyla isterse yılda 364 gün, 2 bin TL ücretle çalışacak desin, bu kazanılmış bir hak değildir ve bir sonraki sene 4 ay ve asgari ücret şeklinde bir düzenleme yapılmasının önünde bir engel bulunmamaktadır. Son kararname ise YALNIZCA 2010 YILI İÇİN GEÇERLİ OLAN DÜZENLEMEDİR. 4/C ile ilgili kalıcı bir iyileştirme söz konusu değildir. 4 Şubat 2010 da yayınlanan kararname ile ne değişti? 10 Ocak 2009 da yapılan düzenleme ile, 4 Şubat 2010 da yapılan düzenleme arasında ciddi farklar söz konusu; ancak demin de üzerinde durmuş olduğumuz gibi bu farklılıklar yalnızca 2010 yılına ilişkin olarak ve TEKEL işçilerinin mücadelesi sayesinde getirilmiş değişiklikler. 2011 yılı için yeni düzenlemeler yapılacak. Aslında Hükümet 4/C yi de iyileştirdik, daha ne istiyorsunuz derken bile, 4/C nin kölelik koşullarında bir çalışma biçimi olduğunu onaylamış durumda. işçinin gündemi Son yapılan düzenlemelerle, 2009 yılındaki düzenleme arasındaki farklar şu şekilde: 10 Ocak 2009 4 Şubat 2010 Çalışma süresi En fazla 10 ay En fazla 11 ay Ücret (net) Fazla çalışma Ücretli izin Ücretli hastalık izni İlköğr: 658 TL Lise: 739 TL Yükseköğr: 820 TL Geçici personel fazla çalışma yapmak pahasına kendisine verilen işi bitirmekle yükümlüdür; ancak fazla çalışma karşılığı ek ücret ödenmemektedir. Çalışılan her ay için 1 gün Her 4 ay için 2 gün, toplam 5 gün İlköğr: 711 TL Lise: 793 TL Yükseköğr: 875TL Fazla çalışma düzenlemesi yoktur. Çalışılan her ay için 2 gün Yılsonu taz. Yok Var 30 gün Yukarıda sayılan düzenlemeler, 4/C kapsamındaki personelin 11 ay çalışmasını sağlar mı? Hayır sağlamaz. Hatta 2010 yılı için dahi 11 ay çalışma garantisi sağlanmamaktadır. Düzenleme açıktır ve En fazla 11 ay denmektedir. İşletmelerde yeniden sözleşmeler yapılmaktadır ve bunlar örneğin 4 aylık da yapılabilir. Dolayısıyla Bakanlar Kurulu kararnamesi üst sınırı düzenlemektedir. Peki varsayalım 11 aylık sözleşme yapıldı. Bu, 2010 yılı için 11 ay çalışma garantisi sağlıyor mu? Hayır, sağlamıyor. Pek çok işletmede yapılan sözleşmelere İşverenin tek taraflı olarak, 1 ay önceden yazılı bildirimde bulunmak koşuluyla SEBEP GÖSTERMEKSİZİN fesih hakkı olduğuna ilişkin madde yer alıyor. Dolayısıyla gözünün üzerinde kaşın var dahi denmeden, sözleşmenin feshedilmesi mümkün. Bu koşullar altında da, hiçbir iş güvencesinden bahsetmenin mümkün olmadığı açık. TEKEL işçilerinin mücadelesi, kamunun tasfiyesine, istinai çalışma biçimlerinin kural haline getirilmesine karşı bir mücadele olması açısından da büyük önem taşımaktadır ve aynı zamanda bir hukuk savaşıdır. Unutulmamalıdır ki, Kamu istihdamındaki dönüşüm, düşük ücretli, tazminatsız, güvencesiz ve kölelik koşullarında çalışmayı dayatmaktadır. mart 2010(5)

sendikamızdan basın-iş EĞİTİM SEMİNERLERİMİZ Üyelerimizin yoğun ka lımı ile geçen İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği eği mlerimiz tamamlandı. 2009 yılı Kasım ayı içerisinde şubelerimizin işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri tamamlandı. Genel merkez ve şube yöneticilerimizin, tüm işyerlerimizden işyeri temsilcilerimizin ve işyeri iş sağlığı ve güvenliği kurul üyelerinin katıldığı eğitimler Ankara, İstanbul ve İzmir de gerçekleştirildi. Alanında deneyimli hocalarımızın sunumları ve üyelerimizin de tartışmalara katılımı ile geçen eğitimlerin sonucunda, bu alanda daha verimli çalışmaların yürütülebilmesi açısından önem taşıyan kimi kararlar da alınmıştır. İzmir Eğitimi Etapak ve Propak fabrikalarından arkadaşlarımızın katıldığı ve 7 Kasım Cumartesi günü düzenlenen İzmir eğitimine İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Bedri Tekin eğitimci olarak destek vermiştir. Temel bilgilerin işlenmesinin yanı sıra, katılımcıların soruları ve eğitime kattıkları tartışma konuları ile zengin bir içeriğin oluştuğu eğitim sonunda, Basın-İş İş Sağlığı ve Güvenliği Komitesi oluşturmak üzere, Propak işyerinde Kaşif Özbayrak ve Etapak işyerinden İbrahim Sürek temsilci olarak seçilmiştir. İZMİR EĞİTİMİ İZMİR EĞİTİMİ İZMİR EĞİTİMİ mart 2010 (6)

basın-iş sendikamızdan İstanbul Eğitimi: İSTANBUL EĞİTİMİ 14 Kasım Cumartesi günü Petrol-İş salonunda gerçekleştirilen ve Darphane ve Damga Matbaası, DMO Matbaası ve Rotopak Matbaası işyerlerinden üyelerimizin katıldığı eğitime, Türk-İş Eğitim Sorumlusu Özcan Karabulut ve Türk-İş Sosyal Güvenlik Uzmanı Celal Tozan eğitimci olarak destek vermiştir. İSTANBUL EĞİTİMİ İSTANBUL EĞİTİMİ Ankara Eğitimi: ANKARA EĞİTİMİ İSİG eğitimlerimizin sonuncusu 21 Kasım günü Sendikamız Ankara Şubesi nde düzenlenmiş ve Meteksan, MEB Basımevi, TÜİK Matbaası, Başbakanlık Basımevi ve Karayolları Matbaası ndan arkadaşlarımız eğitime katılmışlardır. Eğitim, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Gürhan Fişek tarafından verilmiştir. ANKARA EĞİTİMİ ANKARA EĞİTİMİ mart 2010(7)

sendikamızdan basın-iş TOPLU SÖZLEŞME Özel sektör işyerlerimizde toplu sözleşme süreci başladı. Etapak ve Meteksan da görüşmeler devam ederken, Rotopak ta da toplu sözleşme komitesi çalışmalarını sürdürüyor. METEKSAN TİS GÖRÜŞMESİ ETAPAK: 31 Aralık ta 2009 tarihinde sözleşme yürürlük süresi sona eren işyeri için 17 Kasım günü yetki tespiti istenmiştir. Bu süreçte, İzmir Şubemiz işyerinde toplu sözleşme komitesini oluşturmuştur. Komite üyeleri çalışmalarını yapmış ve Genel Merkezimize gelmişlerdir. 29 Aralık günü yetki belgesinin alınması üzerine, toplu sözleşme komitesinin talepleri doğrultusunda sözleşme taslağı oluşturulmuştur. 11 Ocak günü toplu iş sözleşmesi için çağrı yapılmış ve dört oturum gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler sonucunda ücret zamları ve ikramiye maddeleri üzerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 29 Mart 2010 tarihi itibariyle Etapak ta, arabulucu sürecine girilmiştir. METEKSAN MATBAACILIK 31 Aralık 2009 itibariyle sözleşme süresi dolan Meteksan için 17 Kasım günü yetki tespiti istenmiştir. Ankara Şubemiz işyerinde toplu sözleşme komitesini oluşturmuş ve komite üyelerini Genel Merkez e göndermiştir. 14 Ocak günü alınan yetki belgesinin ardından, toplu sözleşme komitesinin talepleri doğrultusunda sözleşme taslağı oluşturulmuştur. Sonuncusu 19 Mart ta olmak üzere üç oturumun yapıldığı toplu sözleşme görüşmelerinde idari maddeler karşılıklı olarak kabul edilirken, vardiyalı çalışma ve parasal maddelere ilişkin olarak anlaşma sağlanamamıştır. ROTOPAK AMBALAJ 30.06.2010 da sözleşme yürürlük süresi sona ermektedir. Toplu sözleşme komitesinin çalışmalarına başladığı işyerinde, yeni dönem toplu sözleşme hazırlıkları sürmektedir. mart 2010 (8)

basın-iş sendikamızdan E-KART ta Protokol İmzalandı 16 Haziran 2008 günü Gebze E-Kart işyerinde başlayan grevimiz, imzalanan protokol ile birlikte sona erdi. Önümüzdeki dönemin tüm işçi arkadaşlarımız ve sendikamız açısından başarılı olmasını umuyoruz. Gebze Organize Sanayi de bulunan E-Kart işyerinde 20 aydır süren grevimiz, protokolün imzalanması ile birlikte sona erdi. Eczacıbaşı ile G&D ortaklığında kurulu olan E-Kart ta 2006 yılında başlayan örgütlenme mücadelesi, işverenin sendikayı tanımaması sonucunda 16 Haziran 2008 günü başlayan grevle devam etmişti. O günden bu yana, sendikamızla birlikte grevci arkadaşlarımız, işten çıkartılan arkadaşlarımız ve fabrikada çalışmayı sürdüren üyelerimiz yoğun bir mücadeleyi omuz omuza sürdürdük. Uluslararası örgütümüz UNI nin de destek verdiği grevimiz, Mart ayında imzalanan protokol ile birlikte sona erdi. Fabrikada henüz toplu sözleşme imzalanmamasına karşın; grevci arkadaşlarımızın talebi doğrultusunda, protokol ile birlikte işyeri sendika temsilcimiz görevine başladı, grevci arkadaşlarımız, grevde geçen sürelerin ücretlerini ve tazminatlarını aldılar. Grevin başında hedeflediğimiz, önümüze koyduğumuz tüm başlıklarda başarı sağlayabilmiş değiliz; ancak yaşanan süreçte, hepimizin ders çıkartması gereken bir dönemi yaşadık ve bu dönemin muhasebesi elbette yapılacaktır. Ancak burada asıl sıkıntı, işten çıkartılan arkadaşlarımızın mahkeme süreçlerinin halen devam ediyor olmasıdır. Yargıtay özellikle 4857 sayılı kanunun 25/2 ye göre çıkartılanların davalarına öncelik verecek bir sistem kurmalıdır, çünkü bu maddeye göre çıkartılanlar mahkeme süresince sosyal güvenlikten ve işsizlik sigortasından yoksun kalmaktadır. Bir kez daha, bu sürece katkı sağlayan herkese ve her kesime teşekkür ediyoruz. mart 2010(9)

sendikamızdan SENDİKAMIZDAN HABERLER... basın-iş Emekli İşçilerimiz Buluştu Uzun yıllar boyunca Milli Eğitim Basımevi nde emek vermiş, sendikamızda da gerek yönetici, gerek temsilci olarak görev yapmış üyelerimiz ve yöneticilerimiz İstanbul Cankurtaran Öğretmen Evi nde buluştu. Kendisi de eski bir MEB Basımevi işçisi olan Genel Başkanımız Yakup Akkaya nın da katıldığı yemekte, uzun yıllar birarada çalışmış eski üyelerimiz hasret giderdi. DSİ Matbaası ndan emekli olan üyelerim- ize yönelik yapılan buluşma da Ankara Kent Koop Kültür Merkezi nde gerçekleşti. Genel Başkanımız Yakup Akkaya nın yanısıra, Sendikamız eski Genel Başkanlarından Sayın Muammer Niksarlı ve Sayın Ali Ekber Güvenç in de katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, yıllardır birbirini görmeyen eski lerimiz ve yöneticilerimiz keyifli zaman üyegeçirdi. SENDİKALI OL KAMPANYASINA DESTEK ZİYARETİ Petrol-İş Sendikası tarafından düzenlenen Sendikalı Ol kampanyası 22 Mart günü Ankara/Sincan da da başlatıldı. 24 Mart Çarşamba günü sendikamız Genel Merkez Yönetim Kurulu ve Başkanlar Kurulu nun da katılımıyla yapılan basın açıklamasında Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, kampanyanın daha önce Düzce, Gebze ve Bursa da da başarıyla yürütüldüğünü ve kısa sürede yaklaşık 1500 işçinin örgütlendiğini belirterek, tüm örgütsüz işçilere sendikalı olmaları yönünde çağrı yaptı. AKP nin Anayasa taslağını da eleştiren Öztaşkın, işçiye, emekçiye yönelik kazanımları içermeyen bir Anayasa yı kabul etmeyeceklerini vurguladı. Genel Başkanımız Yakup Akkaya da, Petrol-İş tarafından başlatılan bu kampanyanın sonuna kadar destekçisi olduğunu ve kampanyanın Türk-İş boyutuna taşınması gerektiğini belirterek, Bu kampanya Türkiye açısından alışılagelmiş bir sendikal örgütlenme değil. Bugüne kadar hep işverenden gizli bir örgütlenme gerçekleştiriyorduk. Bu kampanya ise örgütlenme açısından farklı bir açılım getiriyor. dedi. mart 2010 (10)

basın-iş sendikamızdan İşyer i Ziyaretleri METEKSAN Genel Başkanımız Yakup Akkaya, Ocak ayı içinde sendikamıza bağlı işyerlerini gezerek, işyeri temsilcilerimiz ve üyelerimizle işyeri sorunları üzerine görüşmeler yaptı. Ankara da Başbakanlık Basımevi, DSİ Matbaası, MEB Basımevi, TÜİK Matbaası ve Meteksan; Düzce de Propak; İstanbul da Darphane ve Damga Matbaası; İzmir de ise Etapak işyerlerini ziyaret eden Genel Başkanımız Yakup Akkaya, işyeri temsilcilerimiz ve üyelerimizle görüştü. Toplantılarda, işyeri sorunlarına ek olarak, önümüzdeki dönem tekrar gündeme gelmesi beklenen kıdem tazminatı ve özel istihdam bürolarına ilişkin gelişmelere dair bilgi de verilirken, bu başlıklarda ortak mücadelenin işçiler açısından önemi bir kez daha vurgulandı. Özel sektörde toplu sözleşme görüşmelerinin başladığı sürece denk gelen ziyaretlerde, önümüzdeki dönem toplu sözleşmelerine ilişkin görüşler de paylaşıldı. İşçilerle yapılan görüşmelerin ardından, gündeme gelen işyeri sorunlarına ilişkin olarak, ilgili müdürlerle görüşmeler yapılarak, çözüm yolları arandı. MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ TÜİK MATBAASI PROPAK mart 2010(11)

basın-iş TEK VE GÜÇLÜ 1 M A Y I S ÇAĞRISI Sendikamızın da dahil olduğu, Türk-İş e bağlı 10 sendika, bu sene daha da kritik bir öneme sahip olan 1 Mayıs ın Türkiye işçi sınıfının gücünü ortaya çıkartacak biçimde, tek ve güçlü bir biçimde gerçekleşmesi için ortak bir basın metni yayınlamıştır. BASIN DUYURUSU SENDİKALARDAN ORTAK 1 MAYIS İÇİN ÇAĞRI: 1 Mayıs ın tek bir yerde, ortaklaşa kutlanması için sonuna kadar çaba sarf edeceğiz 2 Nisan 2010 İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs ülkemizde uzun yıllar yasaklı bir gün olarak değerlendirildi; bu günün anlamına uygun bir biçimde kutlanmaması için olmadık baskılar yapıldı, şiddet uygulandı. Ancak dünyanın her tarafındaki işçiler ve onların örgütleri için olduğu gibi, Türkiye işçi sınıfı ve sendikaları için de bu küresel bayramı kutlamak, onun simgelediği değerlere sahip çıkmak hiç vazgeçilmeyen bir hedef olmayı sürdürdü. 1 Mayıs konusundaki yasakların kalkması; demokratik ve sosyal hakların gelişimi yönündeki mücadelenin önemli başlıklarından birisi haline getirildi. Ülkemizde son yüzyıl içinde bazen işyerlerinde, bazen meydanlarda; bazen devasa kalabalıklarla, bazen de küçük ama kararlı kitlelerle 1 Mayıs gösterileri düzenlendi. Yıllarca devam eden ısrarlı taleplerin ve mücadelelerin sonucunda nihayet geçtiğimiz yıl 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü olarak kabul edildi, resmi tatil günleri arasında sokuldu. Kuşkusuz bu, Türkiye emek hareketinin anlamlı bir başarısı olarak değerlendirilmelidir. Ama emek hareketimizin önünde 1 Mayıs la ilgili ikinci bir görev daha durmaktadır. Bu günü olabilecek en geniş birliktelik içinde, çok güçlü ve etkili bir gösteriyle taçlandırmak, emeğin ortak sesini yükseltmek... Geçtiğimiz yıllarda 1 Mayıs kutlamalarının farklı alanlarda yapılması, istenen bu birlik görüntüsünü bozmuş, emeğin yüksek sesle ifade edilmesi gereken yaşamsal taleplerinin kamuoyuna yeterince yansıtılamamasına da neden olmuştur. Medyanın da sorumlu davranmadığı bir ortamda 1 Mayıs etkinlikleri meydan tartışmaları arasında etkisiz kalmıştır. 2010 yılında bu duruma son verilmeli; Türkiye işçi sınıfının gücünü ortaya çıkaracak ve taleplerini görünür kılacak 1 Mayıs kutlamaları Türkiye nin her yerinde; emeği temsil eden veya kendisini emeğin yanında gören kişi ve örgütlerce birlikte gerçekleştirilmelidir. Bu anlayış doğrultusunda biz aşağıda imzası bulunan sendikalar olarak bu yıl İstanbul da farklı alanlarda 1 Mayıs kutlamaları düzenlenmesine müsaade etmeyeceğimizi ve 1 Mayıs ın tek bir yerde, ortaklaşa kutlanması için sonuna kadar çaba sarf edeceğimizi duyuruyoruz. Bu hassasiyetimizin bütün emek örgütleri ve 1 Mayıs a gönül vermiş kişilerce de paylaşılacağına inanıyoruz. Aynı zamanda 2010 un artık işçilerin 1 Mayıs ı diledikleri alanda özgürce kutlamalarının önünde hiçbir engelin kalmadığı bir yıl olarak tarihimize geçmesini umuyor ve bunu bir kez daha talep ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. BASIN-İŞ SENDİKASI, DERİ-İŞ SENDİKASI, HAVA-İŞ SENDİKASI, GENEL MADEN-İŞ SENDİKASI, KRİSTAL-İŞ SENDİKASI, PETROL-İŞ SENDİKASI, TEKGIDA-İŞ SENDİKASI, TEZKOOP-İŞ SENDİKASI, TÜMTİS SENDİKASI, TÜRK HARB-İŞ SENDİKASI mart 2010 (12)

basın-iş dosya EMEK CEPHESİNDEN DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ EKONOMİK VERİLER NEYİ GÖSTERİYOR? HER 4 KİŞİDEN BİRİ İŞSİZ, PEKİ işsizlik SİGORTASI FONUNDAN KİMLER YARARLANIYOR? SALDIRI YASALARI... PROF. DR. KORKUT BORATAV LA SÖYLEŞİ mart 2010(13)

basın-iş GİRİŞ 2008 in son aylarında ülkemizde ekonomik kriz kendini belli etmeye, borsa verilerinden tencerelerimize yansımaya başladı. Geçen bir yılı aşkın sürede, işverenler lehinde pek çok düzenleme gündeme gelirken, emekçilerin yaşam koşulları da gün geçtikçe kötüleşti. Aylık yayınlanan enflasyon veya işsizlik verileri, krizin ülkemizin emekçi kesimlerine nasıl yansıdığını açıklamaktan uzak. Enflasyon paketinin içinde skooter olduğu sürece veya işsizlik verileri mevsimlik çalışanları, iş bulmaktan umudu kesenleri vb kapsamadığı sürece, tüm bu verilerin gerçekliğinden söz etmek de mümkün değildir. Pek çok nedene bağlı olarak, Gündem Dergisi nin çıkışı gecikti. Bu süreçte ülkede emekçileri ilgilendiren son derece kritik başlıklar gündeme geldi. Gündem Dergisi nin 2010 yılının ilk sayısında, dosya konumuzu dergiyi çıkartamadığımız dönemin emek cephesinden değerlendirmesine ayırdık. 2009 yılını hangi ekonomik göstergelerle kapattık; işsizlik, istihdam, işsizlik sigortası fonunun kullanımı gibi konularda yılı nasıl bitirdik; geride bıraktığımız dönemde emekçilerin gündeminde neler vardı; mevzuatta öne çıkan ne gibi değişiklikler oldu; kısaca geçmiş dönemde biz emekçilere ilişkin yaşananları, 8 sayfaya sığacak ölçüde özetlemeye çalışacağız. Krizin ilk dönemlerinde işçilere yönelik hak kayıpları gündeme gelmeye başladığında, bunların geçici önlemler olmadığını, kriz bitince kimsenin gelip bizlere sizden aldıklarımızı şimdi geri vereceğiz demeyeceğini söylüyorduk. 2010 yılına geldik ve Ocak ayının ortasında yeni bir yasa tasarısı çıktı karşımıza. Tasarı, işsizlik sigortası fonunun işverenlerce kullanımının süresini uzatan maddeler de içeriyor. Kriz gerekçesiyle başlayan fonun işverenlere aktarımı, kural haline getiriliyor, önlem olarak gündeme getirilenler adım adım olağanlaştırılıyor. Esnekleştirme uygulamaları için de benzer birşey söylemek mümkün, düşük ücretler için de... Üretimde çoğu sektörde toplam maliyetin yüzde 5 ini geçmeyen işçilik maliyetleri, ekonomik krizde suçlu ilan edildi ve işçi çıkartmanın temel gerekçesini oluşturdu. 2010 un ilk ayında, krizin etkileri azalmaya, siparişler tekrar artmaya başladı. Ancak işverenler kriz bahanesiyle kazandıkları imkanları yitirmek istemiyor. Nitekim, 18 Ocak ta gündeme gelen kanun tasarısı da, Hükümet in işverenlerin taleplerine yanıt vermesi olarak da okunabilir. İşsizliğin ve yoksullaşmanın arttığı bu süreç, aynı zamanda işçilerin öfkesinin biriktiği bir döneme de işaret ediyor. Yılın son günlerinde başlayan ve hala devam eden TEKEL işçilerinin mücadelesi, itfaiye, İSKİ, TARİŞ, Marmaray işçilerinin mücadeleleri, ataması yapılmayan öğretmenler, AKP politikalarına karşı çıkan doktorlar, kamu emekçilerinin 25 Kasım grevi ve sonrasındaki kazanımları ve tüm bu mücadelelerin son yıllarda hiç olmayan ölçüdeki toplumsal meşruiyetleri de bunun en önemli göstergelerinden. Tüm bu mücadeleler ve elbette son döneme damga vuran 17 Ocak mitingi, 2009 u kayıplarla kapatmanın ardından, 2010 a umutla bakmanın da yolunu açıyor. mart 2010 (14)

basın-iş dosya EKONOMİK V E R İ L E R Bütçe Açığı Öngörülenin 6 Katı Oldu 2009 yılına girerken Hükümet yaptığı bütçede giderleri 259 milyar 156 milyon TL, gelirleri ise 248 milyar 758 milyon TL olarak öngörmüştü. Bu öngörü bütçe açığının 10 milyar 398 milyon TL olması anlamına geliyordu. Bu yılın başında Maliye Bakanlığı tarafından bütçe açığının 60 milyar TL olarak gerçekleştiği açıklandı. Ekonomi Yüzde 4,7 Küçüldü Mart 2010 da açıklanan TÜİK verilerine göre, 2009 yılı genelinde gayri safi yurtiçi hasılada yüzde 4,7 oranında küçülme yaşandı. 2009 yılının ilk üç çeyreğinde yüzde 14,5 oranına kadar çıkan küçülme, son çeyrekle dengelenerek, küçülmenin yüzde 4,7 de kalması sağlandı. Buna göre, 2009 yılı gayri safi yurtiçi hasıla değeri sabit fiyatlarla yüzde 4,7 azalarak 97.088 milyon TL olmuştur. Yine yıl bazında, kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla değeri ise cari fiyatlarla 13.269 TL (8.590 ABD Doları) olarak hesaplanmıştır. Türkiye nin milli geliri, 2009 yılının son çeyreğinde, krizin vurduğu 2008 yılının son çeyreğine göre yüzde 6 arttı. Ancak burada dikkat çeken nokta, 2008 in büyüme rakamlarında yapılan revizenin 4. çeyrekteki büyümeyi artırması. 2008 in ilk üç çeyreğinden farklı olarak, 4. çeyrek yukarı doğru revize edilerek yüzde 6,5 oranındaki küçülme, yüzde 7,0 olarak düzenlendi. Bu durum, 2010 un dördüncü çeyreğindeki büyümenin artmasını sağladı. Yatırım Harcamalarında Küçülme 2009 un son çeyreğinde hem kamu sektörü, hem de özel sektörün yatırım harcamaları sırasıyla yüzde 8,6 ve yüzde 3,5 oranında küçüldü. 2009 yılının tamamında ise, yatırım harcamaları toplamda yüzde 19,2 oranında düştü. Bu veriler, sanayide mevcut üretim kapasitesinin daralacağına işaret ediyor. Sektörel Bakış 2009 un son çeyreğinde, imalat sanayinde yüzde 12,8; ticarette yüzde 10,3; gayrımenkul kiralama ve iş faaliyetlerinde yüzde 10; mali aracılık hizmetlerinde ise yüzde 11,5 oranında büyüme görülürken; en önemli sektörlerden inşaatta yüzde 6,6 oranında küçülme yaşandı. Ekonomik veriler değerlendirilirken, inşaat sektörünün durumu büyük önem taşıyor. İnşaat hem ülkenin en önemli istihdam sağlayan sektörü, hem de sanayi üretimi için öncü göstergelerden biri. Ekonominin iyiye gittiğinin söylendiği bir dönemde, inşaatta yıl bazında yüzde 16,3 lük bir küçülmenin yaşanmış oluşu dikkat çekici. Sektörün 2008 yılında da yüzde 8,1 oranında küçülmüş olduğunu da unutmamak gerekiyor. Sonuç Uygulanan ekonomik politikalar sonucunda, Türkiye, emperyalist destekten yoksun hale geldiği noktada kendini çok büyük bir kriz içerisinde bulacak duruma getirilmiştir. O kadar ki, uluslararası derecelendirme kuruluşları dahi, Türkiye ye yatırım yapılabilir notu vermemelerinin nedenleri arasında ekonominin sürekli yabancı kaynak girişine muhtaç olduğunu not etmek durumunda kalmaktadır. Ortaya çıkan tabloda, yatırımlar dibe doğru inmekte ve Hükümet kamu harcamalarını ve iç borçlanmayı zorlayarak mali tekellerin gün geçtikçe daha da palazlanmasını sağlamaktadır. Bağımlılık ilişkileri bu şekilde devam ettiği sürece, ülkemizin çok daha ciddi politik ve ekonomik krizlerle karşı karşıya kalacağı rahatlıkla söylenebilir. mart 2010(15)

dosya basın-iş İŞTE KRİZİN ÖZETİ! 2009 yılında, resmi işsizlik oranı yüzde 14,0; 2009 yılında, Türkiye nin en zengin 25 ailesinin serveti neredeyse iki katına çıktı! Türkiye İstatistik Kurumu nun son açıkladığı işsizlik rakamları her dört kişiden birinin işsiz olduğunu gösteriyor. Öte yandan Şubat ayı içerisinde açıklanan verilere göre bu süreçte yayınlanan servet rakamları ekonomik krizin özeti niteliğinde. TÜİK verilerine göre, ülkemizde işsizlik oranı 2009 yılında 3 puan birden artarak yüzde 14 e ulaşırken, Türkiye nin en zengin 25 ailesinin serveti de iki katına çıktı. Verilere göre, Türkiye de resmi işsiz sayısı 3 milyon 471 bin kişiye yükseldi. Ancak işsizlik oranındaki artış bu rakamlarla sınırlı kalmıyor. Çalışma yaşına yeni giren gençlerin, işini yitiren orta ve daha yüksek yaşlıların, çiftçiliği terkeden tarım emekçilerinin önemli bölümleri zaman içinde iş bulma umutlarını yitirerek işgücü piyasasından kopmaktadırlar. TÜİK in işsiz tanımında yer almayan, iş bulma ümidi olmayanlar, iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar, mevsimlik işçiler, zamana bağlı eksik istihdam edilenler bu rakama dahil edildiğinde, yüzde 14 lük oran yüzde 22 ye çıkıyor. Yine de bu rakamın içinde sayıları 12 milyonu bulan ev kadınları da yer almıyor. Forbes Dergisi, her yıl En Zengin 100 Listesi ni açıklıyor. Listeye göre, Türkiye nin en zengin 25 ailesinin hemen hepsinin serveti geçtiğimiz yıl içinde 2 katına yakın artarken; listedeki toplam servetin değişimi de kriz bahanesiyle işçiden alınıp sermayeye aktarılan degerin artışını gösterdi. Listedeki ilk 50 ailenin servetinin, 20 milyar dolar artarak 60 milyar dolara yükselmesi, krizin kimlere yaradığını da açıkça gösteriyor. TÜRK-İŞ Raporu: 42 Bin Sendikalı İşçi İşten Çıkartıldı Türk-İş te oluşturulan Krize Karşı Emek Masası tarafından yapılan araştırmalarda, kriz döneminde 42 bin sendikalı işçinin işten çıkartıldığı tespit edilmiştir. Rapora göre; işten çıkartılmanın en yoğun olduğu Metal işkolunda 23 bin 429 işçi işten çıkartılırken; bunu Çimento, Cam ve Seramik işkolu 9 bin 485 işçi ile takip etmiş; kayıtdışı çalışmanın yoğun olarak yaşandığı tekstil işkolunda ise yalnızca sendikalı işçilerden 4 bin 549 u işten çıkartılmıştır. Ayrıca bu süreçte ücretsiz izne çıkartılan sendikalı işçilerinin sayısının 52 bini bulduğu belirtilirken; Metal işkolunda ücretsiz izne çıkartılanların sayısı 30 bin, Tekstil işkolunda 7 bin 568, Petrol işkolunda 783, Çimento, Cam ve Seramik işkolunda 12 bin, Gıda işkolunda ise 447 olarak tespit edilmiştir. Sendika Çıkar lan işçi sayısı Türk Metal 23.429 Çimse-İş 9.485 Teksif 4.549 Genel Maden-İş 1.804 Dok Gemi-İş 1.300 Petrol-İş 747 Deri-İş 266 Ağaç-İş 248 Basın-İş 160 Selüloz-İş 132 TGS 52 Tek Gıda-İş 11 Tarım-İş 10 Türkiye Maden-İş 3 mart 2010 (16)

basın-iş Kısa Çalışma Ödeneği Olarak Işverenlerin Yerine Fondan 162 Milyon TL Ödendi dosya Kısa çalışma ödeği olarak 2009 yılında aylık ortalama 45 bin işçiye toplam 162 milyon TL ödendi. Aşağıdaki tablo, dönemler itibariyle kısa çalışma ödeneği kapsamında işsizlik sigortası fonundan yapılmış olan ödemeleri göstermektedir. Bilindiği gibi, kriz nedeniyle kısa çalışma yaptırılan işçiye, çalıştırılmadığı günlerin ücretinin bir bölümü işsizlik sigortası fonundan ödeniyor. Kriz nedeniyle alınan önlemlerden biri olarak gündeme gelen ve en son olarak 28 Ocak günü TBMM de kabul edilen 5951 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile, kısa çalışma ödeneklerinin süresi 6 ay daha uzatıldı. Ücretleri kısa çalışma ödeneği kapsamında ödenen işçiler, işsizlik sigortasından yararlanma haklarını dolduruyor ve daha sonra işsiz kalmaların durumunda fondan yararlanamıyor. İşverenler ise ödemeleri gereken işçi ücretlerinin önemli bir bölümünü fondan karşılamış oluyor. İşsizlik Ödeneği Alanların Sayısında Patlama Oldu Ekonomik krizin baş gösterdiği Ekim 2008 tarihinden itibaren işsizlik sigortası fonuna başvurular rekor düzeye ulaştı. Ekim 2008 e kadar aylık ortalama 120 bin kişinin yararlandığı ödenekten işsizlik parası alan işsizlerin sayısı, Nisan 2009 da 317 bine ulaştı. Mayıs 2009 dan itibaren işsizlik sigortasından ödenek alan işsizlerin sayısında düşüş yaşanıyor. Bir yandan işsizlik rakamları artarken diğer taraftan fondan yararlanan işsiz sayısının azalması, fondan yararlanabilecek işçilerin büyük bir bölümünün işsizler ordusuna katıldığını ve artık işten çıkarılan işçilerin çok daha büyük bir bölümünün fondan yararlanamadığını gösteriyor. Öte yandan, kayıt içi çalışanlardan krizin ilk dalgasıyla işsiz kalanlar, işsizlik ödeneğinden 10 ay yararlandılar. Bu süre çoktan doldu. Zaten yetersiz olan ödeneğin kapsadığı işsiz sayısı giderek azalıyor. Şubat 2010 da işsizlik ödeneğinden yararlanmak için 39 bin 559 kişi İşKur a başvurmuş ve Şubat ayında toplam 231 bin kişiye ödeme yapılmıştır. mart 2010(17)

dosya SALDIRI YASALARI 2009 yılında, özellikle krize karşı önlem adı altında pek çok yasal düzenleme Meclis ten geçti. Milletvekillerinin elleri, işçiden alıp, işverene vermek zihniyetinin ürünü olan bu düzenlemeler için kalktı. Günü geldi, Meclis kapanmadan yetiştirmek için sabahlara kadar çalıştılar ve yıkım yasalarını çıkarttılar. İşsizlik rekor kırdığı, yıkım yasaları Meclis ten geçtiği, ücretlerimiz dışında herşeye hergün zam yapıldığı için kayıplar yılı diye nitelendirdik 2009 u. 2010 un ilk ayından itibaren ise, yükselen işçi hareketlerinin etkisiyle, yasalar da öyle kolaylıkla çıkartılamaz hale geldi. 2009 yılında yapılan tüm yasal düzenlemeleri burada incelemek elbette mümkün değil. Ancak kimi başlıklar halinde özetlemekte, 2009 yılında yasal düzenlemeler yoluyla, işçilerden ne aldıklarını görmekte yarar var. - Herkese sağlık hakkı sağlanacağı söylenerek çıkartılmış olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası nda, yıl boyunca değişiklikler yapıldı. Geldiğimiz noktada, sağlık neredeyse tamamen paralı hale getirildi; kaliteli sağlık hizmeti alabilmek ise imkansız oldu. Tam Gün Yasası olarak kamuoyunda bilinen yasayla, Bülent Arınç ın üzerinde çalıştıklarını müjdelediği(!) Kamu Hastane Birlikleri Yasası birlikte değerlendirildiğinde, sağlığın tamamen piyasalaştırılacağını ve mesleğini en iyi şekilde icra etmek amacını taşıyan doktorların dahi, bunu başaramayacaklarını söylemek mümkün. - Saldırı yasalarındaki bir başka başlık ise, ödediğimiz primlerle oluşturulan ve bizlerin ancak çok ender durumlarda, pek çok koşulu yerine getirdiğimizde yararlanabildiğimiz İşsizlik Sigortası Fonu na ilişkin. Yıl boyunca, önce kriz nedeniyle denilerek, sonrasında ise neredeyse kural haline getirilerek, İşsizlik Sigortası Fonu nda biriken yüksek meblağ işverenlerin kullanımına açıldı. Son olarak Ocak ayı içerisinde çıkartılan kanunla, işverenlerin fondan teşvik almalarının süresi tekrar uzatıldı. Oysa işsizliğin basın-iş rekor kırdığı ülkemizde, işsiz arkadaşlarımız bu fondan ancak çok kısıtlı düzeylerde yararlanabildi. - Çalışma yaşamının en kıdemli tartışma başlığı olan kıdem tazminatımıza ilişkin tehditler yıl boyunca çeşitli açıklamalarla sürdü. Konuya ilişkin tartışmalar arttığı ve işveren cephesinden tazminatların 15 güne indirilmesi yönünde bir basınç oluşmaya başladığı süreçte TEKEL işçilerinin mücadelesi başladı. Ve o günden itibaren kıdem tazminatına ilişkin tek bir saldırı yaşanmadı. - İşçi kiralama sistemine ilişkin yasayı çıkartmak için Hükümet in çeşitli girişimleri oldu. 2009 yılı Haziran ayı içerisinde 5920 sayılı yasayla tekrar gündeme gelmiş olan işçi simsarlığı uygulaması, o dönem sendikalardan büyük bir tepki gelmesi sonucunda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından yeniden görüşülmek üzere geri gönderildi. Yasa 5921 olarak çıkartıldığında, artık işçi simsarlığı düzenlemesini içermiyordu. Düzenleme, bu sefer de yine bir torba yasa içerisinde Ocak ayı içerisinde gündeme geldi. Ancak bu sefer sendikaların açıklama yapmasına dahi gerek yoktu, zaten işçi sokaktaydı. Plan ve Bütçe Komisyonu ndaki görüşmeler esnasında üzerinde biraz daha çalışılmak üzere geri çekildi. TEKEL işçilerinin mücadelesinin başarıya ulaşması durumunda, düzenlemeyi bir kez daha ısıtıp önümüze koyarken, iki kez düşüneceklerini kesin olarak söyleyebiliriz. Yaz aylarında gündeme gelen Sendikalar Kanunu ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu na ilişkin kanun tasarıları ise, yaklaşık iki ay boyunca sürekli değişen tasarı maddeleri ve maddeler arasındaki çelişkiler nedeniyle uzun süren tartışmalar yarattı. Ancak sonrasında Hükümet tarafından bir süreliğine rafa kaldırıldı. Örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırıldığı, kapsamın genişletildiği ve grev yasaklarının olmadığı bir sendikal mevzuat için mücadele devam ediyor. HÜKÜMETLERİN SENDİKALAR ÜZERİNDEKİ SOPASI: İSTATİSTİKLER 28 Şubat 2009 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 5838 sayılı Kanun un 6ncı maddesi, 2822 sayılı kanunun 12nci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna, Bakanlık; yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde, kendisine gönderilen üyelik ve istifa bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alır. ibaresinin eklenmesini hükme bağlamaktadır. Bu hüküm 1 Ağustos 2009 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Ancak 18 Ocak 2010 tarihinde meclise verilen Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı nın Plan ve Bütçe Komisyonu nda görüşülmesi sırasında verilen bir önerge ile kanun tasarısına, Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu nda değişiklik yapan ek bir madde eklendi. Buna göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde, 1 Ağustos 2010 tarihinden itibaren kendisine gönderilen üyelik ve istifa bildirimleri ile SGK ya yapılan işçi bildirilerini esas alacak. Bu tarihe kadar bakanlıkça yayımlanmış olan en son işçi ve üye istatistikleri geçerli olacak. Dolayısıyla 1 Ağustos 2009 da yürürlüğe girmiş olan maddenin süresi bir yıl uzatılmış oldu. mart 2010 (18)

basın-iş HERŞEYE YÜKSEK ORANDA ZAM YAPILDI, ÜCRETLERİMİZ YERİNDE SAYDI... dosya 2009 yılı boyunca krizden de yararlanarak sermaye kesimine kaynak aktarmayı düzenli ve kurallı hale getiren Hükümet, yılın son gününde de ard arda yeni zamlar açıkladı. 2009 yılını rekor bütçe açığı ile kapatan Hükümet, durumun acısını yine emekçiden çıkartmaya hazırlanıyor. 2009 yılında maaş ve ücretlerimize yapılan ortalama zammın yüzde 1,4 oranında olduğu da unutulmamalı!! Doğalgaz: Ocak ayında zam yapılmayan doğalgaza, önümüzdeki dönemlerde yüklü bir zam yapılması bekleniyor. Doğalgaza yapılacak zamlar ise, fiyatlandırma mekanizması gereği, elektrik fiyatlarının artmasına ve zincirleme bir zam döneminin açılmasına neden olabilir. Hatırlanacağı gibi, önceki sene doğalgazın çok kullanıldığı kış aylarında doğalgaza fahiş zamlar yapılmış, yaz aylarında ise indirim uygulanmıştı!! Elektrik: 1 Ocak tan itibaren yüzde 1,32 oranında zamlandı. Son zamla birlikte, AKP iktidarı süresince konutta kullanılan elektriğin kilovat saati yüzde 88,7 oranında artmış oldu. Bilindiği gibi, 1 Temmuz 2008 den itibaren, Türkiye, tüketeceği kömür, doğalgaz ve elektrik fiyatlarının tümüyle piyasa tarafından belirleneceği bir düzene geçmişti. IMF nin uzun süredir dayattığı bu fiyatlandırma mekanizmasına göre, elektrik fiyatları 1 Ocak, 1 Nisan, 1 Temmuz ve 1 Ekim olmak üzere 3 ayda bir yeniden belirleniyor. Yapılan bunca zammın ardından, 1 Nisan itibariyle yeni zam yapılmayacağının açıklanması ise, artık haber değeri taşır hale geldi. Akaryakıt: Hatırlanacağı gibi 15 Temmuz daki ÖTV artışı, fiyatlara yüzde 8 oranında yansımıştı. İkinci vergi artışı ise yılın son gününe geldi. Bakanlar Kurulu, benzinde 20, motorinde 15, LPG de ise 18 kuruşluk litre başına vergi artışı yaptı. Akaryakıttaki zamlar özellikle çiftçi ve köylüye yeni bir darbe anlamına geliyor. Öte yandan, 2010 da geçerli olacak motorlu taşıtlar vergisi de yüzde 3,3 oranında arttı. Sigara ve Alkollü İçecekler: Yılın son günü açıklanan düzenlemeye göre, sigaradaki nisbi vergi oranı yüzde 58 den yüzde 63 e, asgari maktu ÖTV tutarı da 0,1025 liradan 0,1325 liraya çıkarıldı. Asgari maktu vergi tutarı, içerdiği alkol derecesine göre köpüklü şarapta 11,25 liradan, 12,40 liraya, rakıda ise 36 liradan 39,60 liraya yükseldi. Köprü ve Otoyollar: 2 Ocak tan itibaren köprü ve otoyollara yüzde 13,9 oranında zam yapıldı. ENFLASYON BEKLENENİN İKİ KATI DÜZEYİNDE GERÇEKLEŞTİ TÜİK verilerine göre, şubat ayı itibarıyla aylık enflasyon piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşerek TÜFE de yüzde 1,45, ÜFE de yüzde 1,66 arttı. Şubat ayına ilişkin fiyat artış piyasa beklentileri TÜFE de yüzde 0,68, ÜFE de 0,75-0,78 düzeyindeydi. TÜİK in 2003 baz yıllı verilerine göre, şubat ayı itibarıyla yıllık enflasyon ise TÜFE de yüzde 10,13, ÜFE de yüzde 6,82 arttı. Geçen yılın aynı ayında yıllık enflasyon TÜFE de yüzde 7,73, ÜFE de yüzde 6,43 olmuştu. Şubat ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalara göre yıllık enflasyon ise tüketici fiyatlarında yüzde 6,38, üretici fiyatlarında yüzde 1,20 düzeyinde gerçekleşti. mart 2010(19)