KARA KUTU Tuncay Güney. Faruk Arslan



Benzer belgeler
KARA KUTU Tuncay Güney

Faruk Arslan - Kara Kutu ERGENEKONUN KARANLIK İSMİ TUNCAY GÜNEY.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Sevgili dostum, Can dostum,

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Cumhuriyet Halk Partisi

Soru şudur: 25 yıldan fazla yaşadığınız bir ülkenin insanı olmaz mısınız?

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

Yüz Nakli Doktorları Birbirine Düşürdü

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

10SORUDA AİLE SİGORTASI


Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Kahraman Kit ve Akıllı Can. Technical Assistance for Promoting Registered Employment. Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi

Perşembe İzmir Gündemi

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

yılları arasında Yeni Şafak Gazetesinin İnternet Yayın Yönetmenliği görevini üstlendi.

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Bir yalanı kaç kere tekrarlarsak gerçek olur?

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Sahtekarlıkta tüm sınırlar aşıldı : Beyaz Miğferler'in Suriye'deki 'icraatları'

Siyaset ile medya savaşa hazırlanıyor

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Cumhuriyet Halk Partisi

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

Sayın Bülent SOYLAN Yeminli Mali Müşavir (E. Hesap Uzmanı)

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Kral Davut (Bölüm 2)

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

İsrailli casus Eli Cohen'in saati, Suriye'de idam edilmesinden yarım asır sonra ülkesine nasıl geri döndü?

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Bodrumlu seçmenden yoğun katılım

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor?

Hikayeye başlıyoruz...

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Ömür Çelikdönmez : İran ve İsrail istihbaratı birlikte çalışıyor, MOSSAD casusları İran'da...

frekans araştırma

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

ISBN :

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Durumun neden kötü olduğu benim ve İbrahim Yalçın ın yazılarında açıklandı.

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Yaz l Bas n n Gelece i

MİT'ten yurt dışındaki FETÖ'cülere 3 aşamalı operasyon

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Mete Yarar'dan 15 Temmuz kitabı : Darbenin Kayıp Saatleri

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Bölge Uzmanı Nihai Form


Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

Transkript:

KARA KUTU Tuncay Güney Faruk Arslan

[Faruk Arslan] 12 Nisan 1969'de Ankara'da doğdu. Aslen Çorumludur. 3 yıllık GATA Sağlık Astsubay Hazırlama Okulu'ndan mezun oldu. Azerbaycan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü nü bitirdi. Hazar'ın Statüsü konusunda tez yazarak 1997'de Uluslararası Hukukçu unvanını kazandı. Kanada da Centennial College'den 2008 de Sosyal Toplumcu diplomasıyla mezun oldu. Toronto da York Üniversitesi nde sosyoloji alanında yüksek eğitim yaptı. Arslan, Karabağ, Çeçenistan ve Abhazya savaşlarını yakından takip etti. Hazar'ın enerji rezervleri ile ilgili yazdığı 3 binden fazla haber ve makale Türk ve yabancı basında yayımlandı. Azerbaycan Zaman gazetesinde muhabirlik, haber müdürlüğü ve köşe yazarlığı yaptı. CHA Azerbaycan temsilciliğini 3 yıl yürüttü. 2 yıl süresince Türkiye'de yayımlanan Zaman gazetesinde Bakü Mektubu adlı köşeyi yazdı. Azerbaycan'da yayımlanan ilk çocuk gazetesi Tomurcuk'un kurucularından oldu. Zaman gazetesinde 2000 yılı sonuna kadar Ankara'da diplomasi, dış politika ve enerji muhabirliğini yürüttü. 14 ülkede basılan Zaman gazetesine yönelik özel araştırma dosyaları hazırladı. Türk dünyası özel muhabirliği yaptı. Azerbaycan Gazeteciler Cemiyeti, Ankara Diplomasi Muhabirleri Derneği ve Kanada Etnik Gazeteciler Derneği üyesidir. 2000-2001 de Kanada da Zaman gazetesi temsilciliği görevini üstlenirken, Toronto muhabiri olarak çalıştı. Kanada Türkleri nin posta ile dağılan ücretsiz haber dergisi Sunrise'ı kurdu ve bir yıl boyunca editörlüğünü üstlendi. 1998-2004 periyodunda Ali Alperen mahlasıyla sırasıyla Gündüz, Muhalif, Gelecek gazetesi, Hür Gelecek gazetelerinde köşe yazdı. 2004 yılında Metafizik Magazin dergisinde yazıları yayımlandı. 2004 den beri Kanada da beş bin tirajla yayımlanan ve ücretsiz dağıtılan Canada Türk te, 2006 dan beri Almanya da yayımlanan Platform dergisinde, 2000 den beri ise, internet medyasında aralıksız köşe yazılarıyla haberciliğini sürdürdü. Evli ve iki çocuk babası olan Arslan, Kanada ve Türkiye vatandaşı olarak Kanada da gazetecilik yaşamını sürdürüyor. Arslan, iyi derecede İngilizce, Almanca ve Azerice biliyor. Yayımlanmış Eserleri: Matrix in 11 Eylül Kurgusu Hazar ın Kurtlar Vadisi: Petrol mparatorlu unda Güç Sava ları Net Kırılma: Evenjelik Harbin Kurgusu Petrol Satrancı Kanada ya Gelmenin Yolları-Kurtar Bizi Kanada Mesih in Hızır ı Barnaba: Hristiyanlı ın Gizli Tarihi Ke mir de Hz. sa Efsanesi September 11 Fiction of Matrix Vadi nin ifresi Çözülüyor Kurtlar Vadisi Fenomeni Azerbaycan Alperenleri I

İçindekiler Önsöz Ergenekon u Çökertmek ki Çorumlu ya Kaldı...8 GiriĢ Tuncay Güney i Nasıl Tanıdım?...12 Birinci Bölüm GÜNEY LE NEDEN BOZUġTUK, NĠÇĠN BARIġTIK?...30 Ġkinci Bölüm AYDINLIK IN SAHTE TUNCAY GÜNEY B YOGRAF S..41 Üçüncü Bölüm TUNCAY GÜNEY ĠN GERÇEK YAġAM ÖYKÜSÜ...47 Dördüncü Bölüm NASIL GAZETECĠ OLDU?...69 BeĢinci Bölüm FOTOMONTAJ SKANDALI VE FOTOĞRAF HIRSIZLIĞ I...74 Altıncı Bölüm OTO, DĠPLOMA, ARSA SAHTEKÂRLIKLARI...85 Yedinci Bölüm GÜNEY ĠN 28 ġubat TAKĠ ROLÜ...91 Sekizinci Bölüm MUMCU, BĠTLĠS, ERSEVER ĠTĠRAFLARI...97 Dokuzuncu Bölüm ERGENEKON UN PKK SI VE ASĠ T ÖLÜM ÇUKURLARI.109 Onuncu Bölüm MISIR IN ARADIĞ I MOSSAD AJANI GÜNEY!...139 On Birinci Bölüm YILAN HĠKAYESĠNE DÖNEN ĠLTĠCA MACERASI...149 Oni kinci Bölüm HAHAM YARDIMCISI OLDUĞU SĠNAGOG...169 On Üçüncü Bölüm UYUġTURUCU ĠTRAFI VE JĠTEM...184 On Dördüncü Bölüm GÜNEY ĠN ĠFADELERĠNDEKĠ SIRLAR...191 On BeĢinci Bölüm BAġKA BĠR TUNCAY GÜNEY PORTRESĠ...204 On Altıncı Bölüm ÇĠFTE AJAN GAZETECĠLER...217 On Yedinci Bölüm ERGENEKON UN MASKESĠ DÜġTÜ...229 On Sekizinci Bölüm BAġKA SÖZE HACET VAR MI?...239 On Dokuzuncu Bölüm KAYIP DOSYALARDAK JĠTEM...242 Yirminci Bölüm HANĠ NEREDE DIġ ĠSTĠHBARATLAR?...246 Yirmi Birinci Bölüm KĠMDĠR BU DERĠN DEVLET?...252 Yirmi ikinci Bölüm ĠKĠ YIL ÖNCE YAZDIĞ IM ERGENEKON!...259 Yirmi Üçüncü Bölüm ON SORU-CEVAP LA ULUSALCILARIN ĠHANET ÇETELER!...271 Yirmi Dördüncü Bölüm LĠDERĠN ġemaġ LĠ VE BAĞLANTILARI...293 Yirmi BeĢinci Bölüm

EN GÜÇLÜ ADAY...308 ERGENEKON BUZDAĞI... 322 Kaynakça...340 Tanıtım Ergenekon u deşifre eden, kilit adam, kara kutu Tuncay Güney, sürekli konuşuyor. Ergenekon iddianamesinde adı en çok geçenler arasında dokuzuncu sırada, tam 592 kez geçiyor. Ama Ergenekon davasına dayanak olduğu halde güvensizlikten tanık veya sanık yapılmadı. Şehir efsanesi haline getirilen medyatik yaşam öyküsü, ilişkileri sanal mı, gerçek mi? Ortada, ajan filmlerine taş çıkartan bir figür duruyor, kimse gerçekleri araştırmıyor. Kimilerine göre en uçuk romanlarda ve filmlerde bile, böyle sanal kahraman, usta oyuncu bulmak zordur. Şok açıklamalar yapan Güney in, anlattıklarının ne kadarı doğru, kayıp çuvaldakiler neler? CIA ajanı sanılan Güney in evine baskın yapan CIA ajanı neden çok şaşırdı? Mısır da MOSSAD ajanlığından ceza aldığı halde neden Interpol tutuklamıyor? Ergenekon davasında dış istihbaratlar, gerçek baronlar, finans kaynakları neden yok? JİTEM in yargısız infazları, faili meçhullerin mezarı: Ölüm Asit Çukurları nerede? Kimdir bu derin devlet, gerçek lideri, baronu kimdir, ne gibi bağlantıları vardır? Kanada da, Güney i gerçekten MOSSAD mı koruyor, yoksa sıradan bir vatandaş mı? Yılan hikâyesine dönen iltica davasında, bahsi geçen homoseksüelliği neden gerçek dışı? Haham yardımcısı olarak çalıştığı sinagoga neden Rebai olamaz, oldu ise nasıl oldu? Terörist Abdullah Öcalan, neden onu MOSSAD ajanı ilan etti; operasyonu onlar mı yürütüyor? Tuncay Güney in gerçek hayat hikayesi bambaşka. O, sıradan bir kahraman Çorumlu. Bu kitapta kafanıza takılan soruların gerçek cevaplarını bulacaksınız. Önsöz

Ergenekon u Çökertmek iki Çorumlu ya Kaldı Ergenekon un kara kutusu Tuncay Güney, Ergenekon ile PKK ilişkisine, Hizbullah ı Ergenekon un kurdurduğuna ilk dikkati çeken isim. Veli Küçük, Doğu Perinçek ve İlhan Selçuk a ve pek çok Ergenekon cuya sorgulamada sorulan yüzlerce sorunun kaynağı Güney in açıklamalarıydı. Ergenekon davası, onun dayanak teşkil eden açıklamaları olmasa, ne kamuoyu desteği alır, ne de dava açılabilirdi. Bununla gurur duyuyor, Ergenekon un ipliğini pazara çıkaran gazeteci olduğu için, diğer gazetecilerin kendisini kıskandığını iddia ediyor. Bu sırada PKK elebaşısı Abdullah Öcalan, MOSSAD ın Ergenekon u çökertiğini, Tuncay Güney in MOSSAD ajanı olduğunu öne sürdü. PKK çevrelerine, bunun kaynağını soran Tuncay Güney e göre, Öcalan bu iddiaları benim yazılarıma bakarak söylüyormuş. Öcalan a, Aydınlık a, Doğu Perinçek e ilham veren Faruk Arslan mış, bu nedenle kendisini MOSSAD ajanı olmakla suçluyorlarmış. Güney, bana bu nedenle 32. Gün den sitem ediyordu: Kral Faruk yazıyor, Türk medyası alıntı yapıyor. Ona 4 Ekim 2008 de şu yanıtı gönderdim: Tuncay, Türkiyede çıkan Newsweek ten Semin hanıma, Ergenekon ve seninle ilgili olarak, bir saat mülâkat verdim. Hep seni sordu; doğruları söyledim. Tuncay bey, sizin anlattığınız gibiyse, gerçek hayatını anlatsın, Ergenekon davası daha da güçlenir, dedi muhabir. Haklı. Karmaşık görünen ilişkilerin kafalarını karıştırıyor, tam bir şehir efsanesi oldun. Başkası gibi olma kendin ol, olmadığın gibi görünmeyi bırak, pretend yapma artık. Muhabire de aynı yorumu yaptım. Ergenekon un sokaktaki bu adamlarını temizleme işinde, bir konsensüsün varolduğu görünüyor. ABD, AB, İsrail, TSK, masonlar ve baronlarımız, tüm kirli işleri, faili meçhulleri illegal JİTEM e ve bu küçük günah keçisi Ergenekonculara yıkıp, kendilerini temize çıkaracaklar. Böylece, Türkiye AB ye girecek. Plan bu. Sonra da yeni bir Ergenekon sistemi kuracaklar. 100

kişiyi suçla, 4000 kişilik yapılanmada iş değil. Bunca işi yapan Ergenekon un, hani nerede dış istihbarat ayağı, finans odakları, baronları, bankamatik danışmanı emekli generalleri? Herkes olayın ideolojik savaş değil, ekonomik savaş olduğunu biliyor. O zaman neden, ekonomiyi kontrol etmek için bunca yıldır fitne çıkaran baronlara uzanamıyorlar? Bu işi çözmek seninle bana, iki gariban Çorumluya mı kaldı? Bu arada, Çorumlu akrabalarımla konuştum. Akrabalarımın neredeyse hepsi ölmüşler, bir dayım, iki teyzem, iki halam, iki amcam kalmış geriye. 12 yıldır Çorum a gidemedim. Faruk Arslan 5 Ekim 2008 de Tuncay ın verdiği şu cevap aslında tüm gerçekleri çok yalın olarak ve olduğu gibi anlatmaya yetiyor: Faruk bey, Tespitleriniz doğru, fakat bugünkü gazeteciler çok cahil. Örnek isterseniz, Hürriyet beni manşet yapmıştı. MİT den 29 yaşında emekli oldu, diye. On gazeteci aradı. Doğruları anlattım. Dedim ki, babamdan yetim maaşı almıştım. Ama 16 yıl oldu, 18 yaşımdan sonra kesildi. Hiç kimseyi inandıramadım. Bakan Çelik, açıkladı da inandılar. Zorla, MİT emeklisisin itiraf et, dediler. Bu saatten sonra, bunlara doğruları anlatsan da, inanmıyorlar. Ne yapayım? Tek suçlu ben miyim? Bak iki Çorumlu olarak, senin ile benim Ergenekon u ortaya çıkartmaya çalışan. Çorum a heykelimi diksinler. Newsweek dergisi beni de aradı. Ama yine kendi bildiklerini yazacaklar. Meselâ, ABD de kalman için 10 yıllık vizeyi CIA verdi, Kanada da devletin özel misafirisin değil mi, diyorlar. İlticacıyım diyorum, yok anlamıyorlar. ABD, Kanada, İsrail sana özel statü vermiş de kalıyorsun, diyorlar. Sonunda, ne biliyorsanız, aman onu yazın dedim. İlticacı olduğuma inanmıyorlar. Ben ne yapayım söyleyin, tek suçlu ben değilim. Nasıl karanlık görmek istiyorlarsa, öyle görsünler. CIA dan kaç para alıyorsun, dediler. 100 dolar, metropass mavikart parası, dedim. Canada Türk de okuduk dediler, çok az buldular. Ne CIA sı, dedim. 100 dolar alıyormuşsun, diye ısrar ettiler.

Gel de çık işin içinden kardeşim! Bu arada ben de gazetelerden öğrendim. Çorum da teyzem ölmüş. Haberim yoktu, çok üzüldüm. Çok severdim kendisini. Annemin tek kardeşi idi, çok üzüldüm. Annem de kahroldu. Bir ağabeyim 17 yaşında idi, trafik kazasında öldü. Babam, teyzem öldü. Annem artık çok üzülüyor. Bana da üzülüyor. Hayırlısı. Çorum a belki beraber gideriz. Bence bu Ergenekon u deşifre etmek seninle bana, iki Çorumluya kaldı. Bak Çorum dan neler çıkıyormuş Saygı ve dostça Tuncay Güney Faruk Arslan Giriş Tuncay Güney i Nasıl Tanıdım? Ergenekon un kara kutusu Tuncay Güney in gerçek hayat öyküsünü yazmak zorunlu hâle geldi. Ergenekon soruşturmasıyla şehir efsanesi ne dönüştürülen Güney i Ergenekon soruşturmasından bir buçuk yıl önce, 1 Ekim 2006 da ilk defa gündeme getiren gazeteciyim. Türkiye nin meşhur gazetecileri, Ergenekon soruşturması sayesinde ünlenen Tuncay Güney tarafından yanlış bilgilendirildi. Uğur Dündar dan Saygı Öztürk e Fatih Altaylı dan İbrahim Karagül e, Mehmet Ali Birand a ve bu satırların yazarına kadar herkesi yanlış yönlendirmeyi başaran Güney, bir fenomen olmayı hak ediyor. Ertuğrul Özkök ün haberin şehavetine kapıldık da, yer verdik savunması, Türk gazeteciliğinin düştüğü içler acısı durumu kurtarmıyor. Ergenekon oluşumuna, ilk olarak, 2 Mart 2001 de gazeteci Tuncay Güney in ofisine ve evine yapılan baskında bulunan, Ergenekon Gizli Örgütü adlı dosyada rastlandı. Bu kadar önemli bir soruşturma, hazırlanan iddianame ve davanın dayanağı, oldukça ilginç bir şahıstı. Aynı dosya, Doğu Perinçek ten Veli Küçük e Adil Serdar Saçan a kadar pek çok insanda bulundu, Ümraniye el bombacılarında çıktı. Göz altına alınanlara, -Güney in ifadelerine dayanılarak- sorular soruldu. Peki, kimdi bu Güney? Gerçekten önemli bir kaynak, bir tanık mıydı,

örgütün içinden mi geliyordu, yoksa örgütün kurbanı mıydı? Ajan mıydı? Gay miydi? Çorumlu hemşerim olan Güney ile ilk tanışmamızda anormal bir durum yoktu. Onu meşhur eden yazıları 2006 ve 2007 de kaleme alırken, ortada Ergenekon soruşturması da, davası da bulunmuyordu. Bu yazılardan dolayı çok eleştiriler aldım. Güney i sanal, sahte, uydurma bir kişilik sanıyorlardı. Ergenekon da kilit isim olunca, ismini, internetten google layanlar yazılarımla karşılaştı. Pek çokları faydalandığı halde, kaynak göstermeden, kimileri de ismimi zikrederek Güney i yazdılar. Kanada ile Türkiye arasında inanılmaz bir haber ağı kuruldu. Tuncay, artık benimki ydi, uzmanlık alanıma girmişti. Seninki yine filanca medyaya konuşmuş, aslı nedir? diye takılanlara açıklama yapmaktan yoruldum. Oysa herkes, işin gerçek yüzünü merak ediyordu. Bu süreçte, sayısını hatırlayamadığım kadar gazeteci, Güney in telefonunu, e-mailini istedi. Güney in verdiği müthiş bilgilerle Ergenekon aydınlanırken, şahsı ile ilgili dezenformasyon bilgiler ortada dolaşıyordu. Bunları düzeltmek elzem olmuştu. Ortada casus filmlerine taş çıkartan bir figür dolaşıyordu, en uçuk romanlarda ve masallarda bile, böyle sanal kahraman bulmak zordu. Oysa her şeyin basit bir açıklaması vardı. Bu sürecin başlangıcında, 2002 yılından 2003 e kadar aynı kentte -Toronto da yaşadığım halde- Güney ile ilgilenmemiştim. Bu nedenle Saskatchewan ın başkenti Regina da üç yıl kaldıktan sonra, Ontario nun başkenti Toronto ya geri dönüş yaptığım 2006 Temmuz unda Yahudi hayranın seni arıyor diyen ebedi ve ezeli komşum, dostum, arkadaşım, sırdaşım gazeteci Nasir Balcı nın, kimi kast ettiğini önce anlamadım. Şaka yapıyor sandım, Yahudilerden hayranım çıkacağını pek sanmıyordum. Başında kippa sıyla Yahudilerin caddesi Bathuristde dolaşan, ve aksanlı Türkçe konuşan Tuncay, kendini herkese Yahudi olarak tanıtıyor, ve Türkiye yi çok sevdiğini belirtiyordu. 2005 de Ottawa da meskun Türkiyeliler adlı bir grupla gelip, Kanada Türk Federasyonu genel seçiminde yönetimi ele geçirmeye

çalışmasa, kimse onun Türk vatandaşı olduğunun farkına bile varmayacaktı. Burada bir de konuşma yapan Güney in, aksanlı, bozuk Türkçe kullanması dikkat çekiyordu. Güney, aptal, salak rolünü oynamayı çok seviyordu. Tarih: 7 Ağustos 2006. Yer: Toronto, Yonge ve Dundas Meydanı. Kanada da ilk defa, -Kanada Türk Dostluk Vakfı nın girişimiyle- gerçekleştirilen Toronto Türk Festivali nin organizatörlerinden birisi olarak, Türk lokumu çadırında, lokum ikram ediyordum. Nasir, yumurta sarısı saçlı, ablak kırmızı yüzlü, sürekli sırıtan birini koluna takmış olarak, çadırıma geldi. Meğerse biraz önce benden lokum alan Tuncay, biraz ileride karpuz standında bulunan Nasir e burada olup olmadığımı sormuş. Nasir den de dostum, sen kimden lokum aldığını bilmiyorsun sanırım cevabını almış. Nasir, işte seni arayan Yahudi hayranın bu dedi ve yanımızdan ayrıldı. Koyu bir sohbete başladık. Kişisel web sayfamda anne ve baba tarafından aslen Çorumlu olduğumu öğrenince, bana olan sevgi ve saygısı artmıştı. Uzun yıllardır yazılarını biriktiriyorum, hayranım yaklaşımlarına, ortak görüşleri paylaşıyoruz diyen Tuncay, mutlaka kitaplarıma ulaşmak istiyordu. Festivalde lokum çadırı çok yoğun olduğundan, çok fazla konuşamadık. Daha sonra buluşmak için sözleştik. Benden kitaplarımı imzalı istedi. Kanada da 2004 den beri aylık yayımlanan, köşe yazarı ve yayın danışmanı olduğum Canada Türk gazetesinin bulunduğu çadıra giden Tuncay, editör Hasan Yılmaz dan Yahudiler aleyhinde yazmaktan vazgeçmesini talep etti. Git işine buradan kovmadan diye bir araba azar işitti. O sırada İsrail, Lübnan a saldırmıştı. Kanadalı Arapları bölgeden tasfiye etmek için, Ottawa, Ankara dan yardım istemişti. 2005 sonunda kurulan Kanada Dinlerarası Diyalog Merkezi nin 2006 yılındaki çalışmalarını yürüten Fehmi Kala, Yahudi toplumundan diyalog kuracak kimse bulamayınca, Yahudi sandığı Tuncay dan destek istemişti. Toronto da sinagog sinagog dolaşarak, Kanada da ilk defa 2006 Ramazan ında düzenlenecek diyalog yemeğine çağıracak Yahudi aradılar. Sonuçta

biraz ılımlı olan bir Yahudi ve Tuncay dan başka Ramazan ayında gerçekleşen iftara katılan Yahudi olmadı. Daha sonra Kala ya, koskoca Toronto da diyalog yapacak sahte Yahudi Tuncay dan başka adam mı bulamadın diye epey takıldım. Kala da, insanları etkilemeyi bilen Güney in kurbanlarındandı. Güney, beni de kandırmıştı. Daha sonra, düştüğümüz hâle, ikimizde çok güldük. Toronto da King Oteli nde gerçekleşen iftar sırasında ve sonrasında, Tuncay ile ayak üstü sohbet ettik. İftar masamda kim bu konuştuğun Yahudi? diye soran Türklere, sırf şaka olsun diye, hiç, arkadaş MOSSAD a çalışıyor, rapor yazmaya gelmiş cevabını, alelade bir cevapmış gibi verdim. Çünkü, bir kaç dakika önce Tuncay aynı soruma, böyle cevap vermişti. Öyle bir izlenim veriyordu. Çevresindeki insanlar kendinden korksun, saygı duysun diye, MOSSAD ım diyordu. İftardan sonra Tuncay ın başındaki kippa ve kara fötr şapka ile fotoğraflar çektirdim. Net Kırılma adlı kitabımı imzalayıp Güney e getirmiştim. Dışarı çıktık, araba ile evine bırakmayı önerdim, kabul etti. Henüz otelin merdivenlerinden inerken, ilk tepkisi programa katılan Yahudi ye oldu. Cuma akşamı düzenlenen iftar hataymış, bir Yahudinin bu iftara katılması daha büyük hataymış. Çünkü, Cuma akşamı ve Cumartesi günleri, dindar Yahudiler hiçbir etkinliğe katılmaz. Programı düzenleyenlerin bunu bilmeyecek kadar cahil olmadığını var sayarak, Yahudileri dışladıklarını sonucuna varmıştı Güney. Bir kasıtları olmadığını söyledim. Program boyunca, ılımlı Yahudinin -koyu kara ve beyaz gömlek Yahudileri temsil eden kıyafet giydiği için- kendisine korku ve endişe ile baktığını ve rahat konuşamadığını, rapor edeceğini bildiğini savundu. Kime rapor edeceksin dediğimde, daha önce şaka yaptığını sandığım sözü tekrarladı: MOSSAD a... İkinci tepkiyi, programda onur konuğu olan ABD Toronto Konsolosu na gösterdi. Daha yeni göreve başlamasına rağmen, Fehmi Kala nın nasıl olup ta böyle bir diplomatı ele geçirdiğini merak etti. Bir dahaki diyalog iftarına geleceğine dair bu programda söz

vermesine rağmen, gelememesi için gerekli yerlere rapor edeceğini, CIA yı bilgilendireceğini söylemeyi ihmal etmedi. Ne kadar önemli, büyük bir adam olduğunu sürekli imâ ediyordu. Saatlerce konuştuk, pek azını kaleme aldım. Herkesten bilgiler kotarıp, ilgi duyan bir başkasına satıyordu. 2006 Ekim ayında, internette köşe yazdığım sonsaniye.net ve Almanya da yayımlanan Platform dergisinin web sayfasında Mossad a Çalışma ve Masonluk Teklifi başlıklı aşağıdaki yazım yayımlandı. Yazı, muhatabımın çifte kişilikli olmasından kaynaklanan, bazı yanlış bilgileri de barındırıyordu. Ergenekon un kara kutusu Güney i tanımak isteyen pek çok kişiye kaynak oluşturduğu için, buraya olduğu gibi alıntılamak zorundayım: Sonunda başıma bu da geldi. MİT veya derin devlete çalışmadığım konusunda ikna olan MOSSAD, meğerse bir aracıya bizim ile çalışır mı? diye sordurtmuş. Aracı Yahudi dostum, bana haber bile vermeye gerek duymadan, onurlu bir Müslümandır, çalışmaz demiş. Yahudi dostum ciddi ciddi, yahu sen Mason olsan, müthiş yükselirsin dedi. Yukarıdaki öneri espiri değil. Tuncay müstear ismini kullanan Yahudi hayranım, uzun süredir kitaplarımı imzalı istiyordu. Nihayet buluştuk ve aramızda aşağıdaki ilginç diyalog geçti. Asıl ismini yazmayacağım. Pek çok Yahudi gibi çıkarlarına uygun olduğu için Türkiye'yi ve insanını seven bir Yahudi. Türkiye'de Yahudi düşmanlığı yoktur dedim ve başındaki kipasını başıma geçirerek fotoğraf çektirdim. İsrail'i kuran ve esas yönetici kadro Eşkenaz Yahudilerinin soyu, Musevi olan Hazar Türklerine dayanır, aralarında akrabalık ilişkisi vardır. Bu topraklardan İspanya'ya göç ettiler, daha sonra katliama uğradılar ve Osmanlı ya 500 sene önce tekrar göç etmek zorunda kaldılar; işte bu Yahudiler İsrail'i kurmuştur. Biraz ipucu vereyim. İstanbul Üniversitesi mezunu bir gazeteci. Milliyet, Sabah, Akşam gibi gazetelerde çalışmışlığı var. Türkiye vatandaşı olabilmek için İstanbul Müftülüğü'ne gidip numaradan kelime-i şehadet getiren, aslında koyu dindar bir Musevidir. Oldukça iyi takiyye yapmış; pek çok sûre ezberinde ve Kur ân'ı tecvidiyle

okuyabiliyor. Bir ara JİTEM mensubu olduğu ortaya atıldı. (Ortaya atan arkadaş dostum olur, ona lanet okuyor, kimin elindense ölmesini diliyor) Bunun nedeni dünyanın en dönek ve bukelemun adamı olarak nitelediği İşçi Partisi Başkanı Doğu Perinçek ile PKK elebaşısı Abdullah Öcalan'a gül verirken çekilen fotoğrafı elde etti, MİT'e verdi. MİT ise medyaya verdi. MİT'e yaptığı servisler ve MİT'in ona yaptığı servislerin çoğu 28 Şubat sürecinde gerçekleşmiş. Türkiye'yi bir Türk'ten daha iyi tanıyan, karış karış dolaşmış bir meraklı. Türkçesi mükemmel. Kanada'da da Sion Tarikatı Toronto Merkez'inde Türkiye Masası uzmanı olarak çalışıyor. Ayrıca Toronto Mason Örgütü'nün Bathurist ve St. Clair West şubesine üye. Senin yazılarını tercüme etmekten anam ağladı! diye söze başladı Tuncay. -Peki, kime gönderiyorsun bunları, ne diyorlar yazılarıma? MOSSAD'a mı çalışıyorsun? -Genelde Fuck, Shit diyorlar. Yahudi teşkilatlarına gönderiyorum. -Çok mu Yahudi aleyhtarı yazıyorum sence? -Çok ta laf mı? Akit-Vakit çizgisindekiler yazsa güler geçeriz, ciddiye almayız. Ama senin yazdıkların Müslümanları uyandırıyor. Özellikle genç entellektüel gençlik üzerinde büyük etkin var. Çok açık yazıyorsun. Biraz liberal ol, üslubunu yumuşat. -Yalan mı yazıyorum? Ben fundamentalist Yahudi zihniyetine karşıyım. Dünyayı kana bulayan dinlerin fanatik grubudur. Bu ayrımı yapabiliyor musun? -Doğru yazıyorsun. Ben çok beğeniyorum, hepsini arşivlemişim. Sana hak veriyorum. Ama bu fanatik dindarlar İsrail devletinin teminatıdır. Sen sizin derin devleti eleştirir gibi yapıp aslında savunuyorsun? Cidden söyle bana, derin devlete mi, yoksa MİT'e mi çalışıyorsun? -(Burada epey gülüyorum) Eski bir gazeteciyim, yazmak benim hobim. Aslen bakliyat ihracatcısıyım. Türk derin devletinin benim gibi adamla çalışmadığını sende iyi biliyorsun. İsrail derin devletine gelince; başbakanları İzak Rabin'i öldürecek kadar barıştan uzak, kan isteyen caniler güruhundan oluşuyor. Bunlar nasıl dindar ve ne

tür bir Allah korkuları var, anlayamadım? İsrail'in devlet terörü işlemesinin sebebi bu çete. Bu durum sence İsrail'i ve halkını bölgede güvenlikte mi kılıyor, yoksa ateşe mi atıyor? -İstihbaratların değişik mesleklerde bir sürü ajanı vardır ya, neyse! Sizin derin devletin asker ayağı güçlü değil mi? -Derin devlete tamamen karşı değilim. Her ülkenin olmalı. Ama kime hizmet eden derin devlet olacağı önemli. Bir tane Türk derin devleti yok ki! En güçlüsü sen de biliyorsun ekonomimizi elinde bulunduran İstanbul baronları, yani sizin Sebataycıların ekibi. Asker, bu ekibin içinde yer alan operasyonel çalışmaları yapan en güçlü kolu olduğu için halkın gözünde derin devlet asker gibi algılanır. Kime suikast düzenleneceğine baron karar verir, alt birimler uygular. Bazen diğer derin devlet ekibiyle çatıştıkları olur ve ortaya Susurluk kazası, Şemdinli krizi, Söylemezler çetesi gibi skandallar çıkar. -Doğru söylüyorsun. Uğur Mumcu'nun öldürülmesine Türkiye'nin baronu karar verdi. Taşeron olarak bir örgüt kullandılar. -Söyle çekinme! Sizin MOSSAD'ın Türkiye'de kurduğu taşeron örgütünün adını söyle. Suçu nasıl da Müslümanların üstüne attılar. Derin devlet işte aslında devlete değil bazılarının çıkarlarına çalışır. Rejimi koruma derler, başka teraneler uydururlar, ama esasında potansiyel ekonomik ve siyasi rakiplerini kirli yollarla temizlerler. Türkiye'de derin devlet yok, derin çete var. Derin devlet cinayet işlemez, öldürse bile vatanı korumak içindir. Bunların işi gücü cinayet. -İyi ama bizim derin devletimiz olmasa İsrail'de olmazdı. HAMAS ve Hizbullah'a kök söktürüyorlar. -Bravo yani! Onlar devlet terörü organize ediyor. HAMAS ve Hizbullah'da İslam'da olmayan terör yöntemi ile cevap veriyor. Kan ve şiddet durmuyor. İkisinin de yaptığı terör estirmek. Şimdi bana sen kalkmış bu derin devletlerin lazım olduğunu anlatıyorsun. -PKK ile HAMAS-Hizbullah arasında ne fark var? Batıda PKK, Kürtlerin özgürlüğü için savaşıyor diye algılanıyor. -Türkiye'de 10 milyon Kürt var. PKK bunun yüzde kaçını temsil ediyor, yüzde birini bile değil. Kürt

vatandaşlarımızın çoğu şiddete, teröre karşıdır. PKK'yı kimlerin kullandığının farkındasındır. Ama siz Filistinlilerin yurdunu işgal etmişsiniz. İştahanız doymuyor, hepsini sürmeye, öldürmeye çalışıyorsunuz. İsrail'in devlet gibi yaşamaya hakkı var, ama Filistinlilerin de devlet gibi yaşamaya hakkı var. -Ben de aynı şey Kürtler için dersem ne dersin? -Kürtleri kimlerin maşa olarak kulandığını iyi biliyorsun. Oralara gittin gördün. Ben bu olayı dış mihrak kadar, bizim derin devletin kirli bağırsağı olarak görüyorum. -Olabilir. Ama sizin derin devlet kara cahil aşırı ırkçıları tetikçi olarak kullanıyor. Adamlarda kültür yok, medeniyet yok. Yazık vallahi! -Ne yapsınlar? Onların yaptıkları katliam operasyonlarını hangi aklı başında insan yapar? Vatan-Millet-Sakarya edebiyatıyla biraz gaz verdin mi, ellerine üç-beş kuruş tutuşturdun mu, işlem tamam. Kaybedecekleri birşey yok; zaten aslında suçlular, işledikleri devlet adına suç, ama kahramanlık, şan-şöhret katıyor. Doğru mu? Yanlış elbette. Devlet katili işe almaz. O zaman balansı yakalayamaz, bu adamlar kontrolden çıkar ki, çıkmıştır. Hesabını veremiyorlar. Terörü kim işlerse işlesin terördür. -Abdullah Çatlı'yı ne kadar büyüttünüz öyle! -Biz büyütmedik. Baronlar öyle istedi. Bir kamuflaj görevi gördü. Altındaki, arkasındaki pislikleri gizledi. Biraz deşilseydi derin devletin tetikçilere azmettirenleri halk görebilecekti. Çatlı'nın efsaneleştirilen bedeni, derinlere inilmesini engelledi. Kirli bağırsakları temizleme fırsatı kaçırıldı. -Papa suikastında asıl organizatör Çatlı değil, Oral Çelik'ti; adam ben yaptım diyor halen serbestçe geziyor. Belli ki, derinlerden korunuyor. -Derin devlet, İsrail'de olduğu gibi karanlık eylemlerini taşeronlara yaptırır. Türkiye'de bile MOSSAD'ın kaç tane taşeron örgütü var, bunları biliyorsun. -Devletin bekası için bunlar gerekli şeyler. Veli Küçük le uzun süre çalıştım. Bugün yaptıklarımdan dolayı utanıyorum. Küçük ekibini yanlış yönlendirdiğim için kendimi suçlu hissediyorum. -Evet, defterini dürmek isteyenlerin defterini Allah dürdü.

Tevbe edenlere Allah'ın ve salih kullarının kapısı her zaman açıktır. -Türkleri seviyorum. Ermeni sözde soykırımı meselesinde sizin yanınızdayız. -Acaba niye bizi destekliyorsunuz? Çıkarınız nedir? - Hımm! İyi bir soru. -Soykırıma uğrayan mazlum millet imajınızı tekelinizde bulundurmak ve maddi-siyasi çıkarlar elde etmek olmasın. -Bak. Sana MOSSAD'ın e-mail yazarak, tehdit etmesi olayını, arkadaşlara sordurdum. Direk olarak öyle bir şey yok dediler, ama endirek olabilirmiş ve bu onları bağlamazmış. -Eee.. sonra! -Sonra senin yazılarının tercümelerini okuduktan sonra bu adam Türk MİT'i veya derin devletine mi çalışıyor diye sordular. -Sen ne dedin? -Hayır dedim, mümkün değil. Bize çalışmak ister mi diye sordular bu sefer. -Bir bu eksikti. Sen ne cevap verdin? -Kesinlikle çalışmaz, çok onurlu bir Müslümandır dedim. Radikal Müslümanları ikna ederiz, Faruk Arslan'ı edemeyiz dedim. -Beni iyi tanımışsın, aferin! Ankara'da iken İsrail Büyükelçisi Uri Bar ile o kadar iyi ilişkilerimiz vardı ki, sorma! Hatta makamıma gelip Yahudilerin aleyhine çok yazıyorsun, ayağını denk al diye şantaj yapabiliyordu. Ben bildiğim doğruları yazıyorum. Bunların bazıları elbette Yahudilerin hoşuna gitmeyecek şeyler. Çünkü Türkiye'nin çıkarlarını savunuyorum. GAP bölgesi ve Irak'taki çalışmalarınıza kuşku ile yanaşıyorum. Filistin konusundaki gidişatınızı beğenmiyorum, dünyada nefreti artırıyorsunuz. -Nil den Fırat'a Büyük İsrail projesi bizim ekmek teknemiz. Söyler misin bana; ayda 5000 dolara yakın, bir Yahudiden Kuzey Amerika'da Büyük İsrail için bağış topluyoruz. Böyle bir projemiz olmasa ne adına para isteyeceğiz? -Ermenilerde soykırım endüstrisi kurmuş, aynı taktikle zengin Ermenileri soyuyor. Var mı, o kadar geniş araziyi

dolduracak kadar Yahudi? Zengin Yahudileriniz oraya savaş içine yaşamaya gitmez ki, bence hayal kuruyorsunuz! -Topluyoruz. 3. dünya ülkelerinde yaşayan fakir Yahudileri finanse edip, yerleştiriyoruz. -Haydi topladınız diyelim. Bu proje barış mı, getirir yoksa daha fazla savaş mı? Daha fazla kan ve gözyaşından başka ne getirir? -Bu noktada haklısın. Ama bu bizim yüzyıllardan beri devam eden rüyamız. MOSSAD'ı ve derin devletimizi yöneten koyu hahamlar, bu hedefe ulaşmadan durmayacaklar. -Her zaman her dinin derin fanatizm çeteleri çok tehlikelidir. Benim fanatik olmadığımı biliyorsun. Barışcıl ve huzurlu bir dünya istiyorum. -Elbette biliyorum. Sorun da bu zaten. Radikal olsan safdışı etmek çok kolay. Sen ve senin gibi hiçbir arkadaşın terör, şiddetle alakalı değil, bilakis karşısınız. Üstelik çok okumuş, entellektüelsiniz, sizi ikna etmemiz zor. Yani bizim fanatik Yahudilerin beğenmediği tiplersiniz. Onlar, cahil, şiddet yanlısı radikal Müslüman seviyor. -Fanatiklerinizin düşüncesi kendisine kalsa hiç karışmayacağım. Ama ABD'de 45 milyonu bulan Evanjelistleri Kabala öğretileri ve kıyamet teorileriyle etkiliyorlar. ABD güç aygıtını savaşlardan savaşa kulağından tutarak sürüklüyorlar. Korkarım, birgün uyutulan Amerikan halkı bataklığın içine düşürüldüklerini anladıktan sonra bu suçun sorumlularını arayacak ve fanatik Yahudi çeteyi bulacaktır. Bu haraketleri nefret ve kin olarak kendilerine geri dönebilir. Ateşle oynuyorlar. -Evet haklısın. New York'ta onların arasında uzun süre yaşadım. Akıl almaz radikal fikirleri var, ayrı düştüm Kanada'ya geldim. -New York'ta 4.5 milyon Yahudi yaşıyor. Bunların hepsi fanatik değil. İçlerinde eminim benim yazdıklarıma aynen katılacak bir milyona yakın Yahudi çıkar. Radikal olanlar maalesef rahatı yerinde çok zengin olanlar, para babaları. ABD derin devletinin babaları. Bir derin çete de burada var. Görünüşte Amerikan, esasen fanatik Yahudi çıkarları için yapmayacakları çılgınlık yok. Bu adamlar Üsame Bin

Ladin'den daha tehlikeli. -Biliyorum. Türkiye'den Mehmet Ali Birand'ı bunların yanına götürmüştüm. ABD'de üst düzey bir devlet kurumundayız. Adamlar, 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini anlatıyor ve listede Türkiye'nin de adı var. Birand şok oldu, bana döndü ve dedi ki : Bunlar çıldırmış, Türkiye'yi de bölmek istiyorlar. -Bizim laik ve Batı teslimiyetçisi kesim ABD-İsrail ve CIA-MOSSAD ile iyi ilişkiler kurunca Türkiye'nin kapsam dışı tutulacağını sandı. -Birand'a korkmayın, siz ikinci sıradasınız diyebildim sadece. -Evet, Türkiye'ye sıra Suriye, Suudi Arabistan ve İran engeli aşıldıktan sonra gelecek. En iyi ihtimalle 2015 sanırım. -Başka bir şey soracağım. Masonlara neden şiddetle karşısın? -Görünüşteki niyetlerini samimi bulmuyorum. Tek dünya devleti ve tek dünya dini için çalışıyorlar. Aslında amaçları din filan değil, tüm dinleri yıkmak ve paranın tanrılaştığı tek dünya devleti çatısı adı altında kurdukları şeytani ekonomi sistemleriyle dünyaya hükmetmek. -Tamam dini açısından sakıncalı buluyorsun. Ama masonlar cahil insanlar değiller. -Elbette değiller. Entellektüel, toplumda iyi bir makamı, zenginliği elde etmiş elit kesim masonluğa davet ediliyor. -Seni mason yapmaları için teklifde bulunduralım. İnan, kısa sürede çok yükselirsin. -İstemem, kalsın. Bu yazıdan sonra beş tane daha, Güney ile ilgili haber ve yazı yazdım. Fehmi Kala, aradı abi seninki The Toronto Star da haber olmuş, dedi, 2007 yılının ilk günlerinde. Mısır da yakalanan MOSSAD ajanı Muhammed Attar, Daniel Lévi adını kullanan Tuncay ın adını vermiş, İnterpol arama çıkarmıştı. Kanada istihbaratı sözcüsü, Güney ile ilgilenip ilgilenmediklerini söylemeye yetkili olmadığını savundu. Ortada tuhaf bir durum vardı, Canada Türk e ilk giren Tuncay haberi budur. Daha sonra Ergenekon da kilit adam olduğu anlaşılınca Güney e ulaşmaya çalışan gazeteciler, yazılarımdan yararlanarak haber ve yorumlar

yaptılar. Güney, sonu Susurluk gibi olacak, konuşanların başı belaya girecek endişesiyle konuşmak istemiyordu. Ergenekon soruşturmasının iddianameye dönüşebilmesi, davanın kabul edilmesi, kamuoyu desteği almasına bağlıydı. Yeni Şafak tan Şaban Arslan, CanadaTürk ü arayarak bizden Güney in telefon numarasını aldı ve Tuncay Güney i buldu, internet aracılığıyla bağlantı kurdu, ardından da başka bir kaynaktan 2001 tarihli ifadelere ulaştı. İkisini birleştirdi, ve Yeni Şafak gazetesi beş gün boyunca Tuncay Güney in ve ifadelerinin üzerinde durdu. Bu ifadeleri arka arkaya Mart 2008 de manşet yaptı. Her bir manşet dün ve bugüne ilişkin yaşanan karanlığın başka bir boyutu üzerinde duruyordu. İlk manşet Susurluk un kara kutusu ydu. Tuncay Güney ifadelerinde ben dokuz yıl boyunca Veli Küçük ün mutemetliğini yaptım diyor, adı her geçtiğinde Perinçek, Küçük gibi isimleri paniğe sürüklüyordu. Güney, Ergenekon iddianamesinde adı en çok geçen listenin dokuzuncu sırasındaydı. Adı tam 592 kez geçiyordu. Güney, açılmıştı. Kim arasa, artık konuşuyordu. Toronto ya kadar gelen Sabah muhabiri Abdurrahman Şimşek e şunları söyledi. "Ergenekon örgütü benden çıkan belgelerle deşifre oldu. Ama maalesef Türkiye'de iki savcı, beş emniyet müdürüyle bu iş bitmez. Yapılan operasyon Ergenekon'un sokaktaki adamlarına yapılmıştır. Ben 2001 yılında, Ergenekon yapılanması ile ilgili 11 saat ifade verdim. Ancak benim anlattıklarımdan dolayı bir operasyon yapılmadı. Dönemin Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan, dokuz günlük işkenceden sonra, emniyetteki odasında eliyle pasaportumu bana vererek, 'Hiçbir işlem yapmadan dolaylı olarak kaç' dedi. Ben de elimi kolumu sallaya sallaya Amerika'ya, oradan Kanada'ya geçtim." (Sabah, Ağustos 2008) 17 Ağustos da 32. Gün de yaptığı konuşmada, "Ben Ergenekoncu değilim ben bir gazeteciyim. Ergenekoncu olsaydım yurt dışına kaçmazdım. Ergenekon'daki insanlarla tanıştım. Bu da şans oldu. Bana bilgiler sızdırıldı. Ben Ergenekoncu olsam bugün zulüm çekmezdim" diye kendini savunuyor. "Akşam gazetesinde

çalışırken bu dosyaları genel yayın yönetmenim Behiç Kılıç'a sundum. Kendisi bunları yayınlamayacağını söyledi. Bir çok gazeteciyle görüştüm ama yayınlamadılar. Bu ülkede bir örgütlenme var dediğimde, Susurluk ne ki bunlar babası dediğimde, gazetecilerin hepsi Üstat sakın bu işlere girme, Uğur Mumcu'yu görmüyor musun dediler. Ergenekon u ortaya çıkaran gazeteci olduğum için diğer gazeteciler beni kıskanıyor" (32. Gün, Ağustos 2008) Bu ifadelerin sahibi Tuncay Güney, Ergenekon da en çok konuşan figür, âdeta bir kara kutu... Açılan davanın dayanağı olduğu, ortalıkta kirliliğe yol açan dezenformasyon bilgiler dolaştığı için, gerçek yaşam öyküsü yazılmalıydı. Bu kitap, Ergenekon un kara kutusunun çok karmaşık sanılan ilişkilerini, Güney in sıra dışı ama sıradan bir Çorumlu olduğunu ve her şeyin komplo teorisinden uzak, basit bir açıklamasının bulunduğunu ortaya çıkartıyor. 2 bin beş yüz sayfalık Ergenekon iddianamesi, sadece Güney'in ifadelerine dayanmıyor. Bir takım medyanın yazıp çizdiği gibi ne hiçbir şey, nede bazılarının söylemiyle her şey. Karşımızda bombalarıyla, silahlarıyla, suikast planlarıyla, krokileriyle, gizli belgeleriyle, illegal örgüt şemasıyla kökü çok derinlerde olan bir çete bulunuyor. Mesele sadece Tuncay Güney ya da Veli Küçük ile sınırlı değil. Daha ötesi var. Türkiye bu yapıyla yüzleşmeye mecbur. Görüntü, 9 Mart 1971 dönemini hatırlatıyor. Tuncay Güney Mahir Kaynak'ı, Cemal Madanoğlu ise Veli Küçük'ü andırıyor. Türk solu uzun yıllar boyunca 9 Mart'ın sembolik resmi olarak hep Kaynak'ı hatırladı; Madanoğlu'nu, Faruk Gürler'i Muhsin Batur'u değil. 9 Mart cuntasını o gün yorumlayan basın, Mahir Kaynak üzerinden sundu her şeyi. Kaynak, cuntanın içine sızmış MİT görevlisi olarak o kadar çok anlatıldı ki asıl suçlular, darbe heveslileri ve cuntacılar, unutuldu. Oysa ordudan medyaya kadar uzanan antidemokratik bir yapı vardı ortada. Güney üzerinden de Ergenekon davası bir yandan sulandırılmaya çalışılırken, öte yandan abartılıyor. Kaynak, haklı olarak Güney in herşeyi bilen imajına kızıyor. Tuncay ı yakından tanıyan Behiç Kılıç, Aydoğan Vatandaş, Mustafa Dolu,

Arslan Bulut, Hasan Yılmaz, Ayşe Önal, Mehmet Özbek, Rıza Zelyut gibi gazetecilerin yazılarına, Ali Bayramoğlu, Abdurrahman Dilipak gibi yazarların köşe yazılarına kitabımıza yer verdik. Sağcılardan, Ülkücü tetikçilerden oluşan Ergenekon u yazmaya meraklı Soner Yalçın, Can Dündar gibi uzman gazetecilerin, solcuların, Ergenekon u ortaya çıkınca sus pus olmasına bir anlam veremedim. AK Parti ye yarar düşüncesiyle dilini yutan solcu aydınlara yazık oldu. Medyada oluşturulan yanlış Tuncay Güney portresini düzeltebilirsek, hem gazeteciliğin namusunu kurtarmış, hem de Ergenekon gibi önemli bir davaya, doğru kaynak sunmuş olacağız. Faruk Arslan Toronto 30 Aralık 2008