Ercişli Emrah. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Benzer belgeler
Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ziya Gökalp. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Maniler. Yazan: Bedriye Aksakal. Giden oğlan dursana Saatini kursana Madem beni istiyon Babama duyursana.

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

gece bana gündüzleri uğramaz gece uykudayken gelir şşşşşşt deyince ağzı şarap tadındadır hatıralarım karışır

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

5. Et et içinde, et fit içinde Dünya dümeni, onun içinde.

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Uğur Akkaş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YALÇIN ÖZDOĞAN. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bugün mihman gördüm gönlüm saz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz. Kalktı gam kasavet bahar yaz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz

Muzaffer Asiltürk. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Nafiz Diba. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Çileler sıkıntı yoldaşın oldu Ömrüne her zaman kahırlar doldu Henüz açan gülün çok çabuk soldu Dört mevsim bitmeyen kış mıydın anne

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Nietzsche. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Sabuhi Rahimov. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Firuze Keleş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Selçuk Uğur. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Cemil Kara. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Numan İstanbul. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yazının çıktığı kaynak: Âşık Derdiyar ın Çift Kafiyeli Şiirleri, Erciyes, S. 293, Mayıs 2002, s. 9-10

Duygular Dönüştü Söze. Erenler Zehir Getirin Balınan Öldürmen Beni Bağrıma Diken Batırın Gülünen Öldürmen Beni

Sevda Altunsoy. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Nakarat Alnımızın aklığı kafire kabus olur. Mazlumun canı yansa ahı bize dokunur. 2. Nakarat

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

Nizamettin Kayacan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

2. Sınıf Çarpma işlemi Problem çözelim

Çiğdem Başar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Azrail in Bir Adama Bakması

Yusuf Demir. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İLKÖĞRETİM OKULU 2-/A SINIFI TÜRKÇE DERSİ İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİ KURSU PLANI

Okudum harfini zihnim dolandı Yaralarım göz göz oldu sulandı Baktım çar köşede kadeh dolandı Nüş ettim pirlerin badesin tek tek

Polat Gürgen. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

(d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık

Aşık Yanari. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

Hakan Gökbaş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Emin Yurdakul

UNUTULMUŞ BİR ÂŞIK: ÂŞIK EDİP ÖNAL VE ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE

MART AYINDA ÖĞRENDİĞİM DİL GELİŞİM ÇALIŞMALARI

œ œ œ. œ œ œ œ œ œ œ œ

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU PAPATYALAR SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Erotik Şiirler Atlasım. Serkan Engin. (Derleme)

SEYFETTİN YAZAR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Cenab Şahabettin. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Devrim Mehmet Pattabanoğlu

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. vii GİRİŞ / 1 ÇOCUK VE KİTAPLARI / 17

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Mehtap Uyanık. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU YILDIZLAR SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53

Aylin Adıgüzel. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970)

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Nadirezheri. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ARTVİN ATABARI OYUNU NUN HİKAYESİ ve TARİHİ

TÜRK MÜZİĞİ PROGRAMI TÜRK HALK MÜZİĞİ SOLFEJ VE NAZARİYATI DERS MÜFREDATI HAZIRLIK SINIFI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

SİBELANNE ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ ÇALIŞKAN ARILAR SINIFI

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

Ahmet Seven. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI ZIT KAVRAMLAR DUYU KAVRAMLARI. Geometrik Şekil. Yön Mekanda Konum BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR.

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Transkript:

- şiirler - Yayın Tarihi: 9.4.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yasal Uyarı: Bu ekitap, bilgisayarınıza indirip kayıt etmeniz ve ticari olmayan kişisel kullanımınız için yayınlanmaktadır. Şiirlerin kopyalanması, gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman Antoloji.Com tarafından yayınlanmıştır. Antoloji.Com tüm bölümleriyle, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'na %100 uygun olarak yayın yapmaktadır.

Ağalar Gurbetten Geldim Ağalar gurbetten geldim Geldim ki nazanım gitmiş Sılam bana hor göründü Salınıp gezenim gitmiş İçmişim ezel şarabı Yine kavuştur yarabbi Destinde aşkın kitabı Okuyup yazanım gitmiş Hasret içtim elde bade Oldu efganım ziyade Ördek uçtu kaldı ada Göllerde yüzenim gitmiş Bir dahi saz almam ele Mailim ben tatlı dile Top zülfünü ince bele Tarayıp düzenim gitmiş Bir dahi içmeyem bade Kuzum seni vermem yade Süt beyaz üstüne sade Giyinip tozanım gitmiş İstemem bahçeyi bağı İçirdiler bana ağı Beyaz fese penhe bağı Bağlayıp gezenim gitmiş Bu dünya böyle kalırsa Küffardan öç alınırsa Va'de gelüben ölürsem Mezarım kazanım gitmiş Dün gece gördüm düşümde Civan duruyor karşımda Tarihim mezar taşımda Okuyup yazanım gitmiş Emrah eder nedir bela Baba düştüm gurbet ele Yine saz alayım ele Eyveh ki nazanım gitmiş Emrah der ki hele hele Baba kalk gidelim yola Bir daha saz almam ele Sazımı düzenim gitmiş

Bad-ı Saba, Yarim Hey Mevla'yı seversen Bad-ı saba, yarim hey Mevla'yı seversen Eğlen hele bir dur seher yeli Bir emanetim var sana vereyim Götür nazlı yare ver seher yeli Sen seher yelisin esersin yakın Her sabah her seher zülfüne dokun Yarim uykusuzdur uyartma sakın Uyana kadar dur seher yeli Sen seher yelisin estin yüceden Dokunursun pencereden bacadan Selvim uykusuzdur dünkü geceden Sağında-solunda gez seheryeli Emrah'ındır kurdurayım sazları Fikrime düşmüştür Selvi sözleri Karadır kaşları, ela gözleri Var murada sen er seheryeli... Erciş'li Emrah'ın bu türküsünün öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyoruz... Van'ın şirin ilçesi Erciş'te doğup büyümüş olan Emrah, gönlünü, güzeller güzeli Selvi Han'a kaptırmıştır. Gözü, Selvi Han'dan özge bir şey görmez olur. Gelgelelim, o sıra, Şah Abbas Van'ı kuşatır. Kuşatmanın başladığı günlerde, Van Kalesi dışında bir bağ kurdurur. Yıllar geçer, Van'ı elegeçiremez. Bir gün, bir bilgesi Şah Abbas'a: - Bu kentte Abdurrahman Gazi varken, sen bu kaleyi alamazsın, der. Şah Abbas: - Kim ola ki bu Abdurrahman Gazi? diye sorar. Bilge: - O, ermiş bir kişidir, der. Şah Abbas; Abdurrahman Gazi'nin ermişliğini sınamaya kalkışır. Bir kuzu ve bir köpek kestirir; ikisinin de kızarttırıp Abdurrahman Gazi'ye armağan olarak yollar. Abdurrahman Gazi, kuzuyu alıkor ve ötekini Abbas'a geri götürmelerini söyler, Şah Abbas'ın adamları: - Bu yaptığınız hem töreye aykırıdır, hem de Şahımız gücenir, diyecek olurlar. Bunun üzerine Şah Abbas, kuzu gibi kızartılmış köpeğe: - Hoşt köpek, doğru sahibine! der, Köpek canlanır ve koşa koşa Şah Abbas'ın otağına gider. Bunun üzerine Şah Abbas: - Ko desinler Şah Abbas'ın bağı var, diyerek kuşatmayı kaldırır. Ancak Erciş'li Emrah'ın sevdiceği Selvi Han'ı da, kendi rızası olmaksızın İran'a götürür. O günden öte, Emrah'a aşıklık görünür; elde saz, yol görünür. Emrah dolaşır da dolaşır... Aşkından türküler yakar. Aradan yıllar geçer, Selvi Han'ın İran'a götürüldüğü yıl doğan kız çocukları gelinlik çağına geldiklerinde, Emrah da güçten kesilir; yatağa düşer. Son çare olarak hasta

yatağında bir name (mektup) yazıp, sabah yeliyle sevdiceğine yollar: Bad-ı saba, yarim hey Mevla'yı seversen Eğlen hele bir dur seher yeli Bir emanetim var sana vereyim Götür nazlı yare ver seher yeli Sen seher yelisin esersin yakın Her sabah her seher zülfüne dokun Yarim uykusuzdur uyartma sakın Uyana kadar dur seher yeli Sen seher yelisin estin yüceden Dokunursun pencereden bacadan Selvim uykusuzdur dünkü geceden Sağında-solunda gez seheryeli Emrah'ındır kurdurayım sazları Fikrime düşmüştür Selvi sözleri Karadır kaşları, ela gözleri Var murada sen er seheryeli... Erciş'li Emrah; bu nameyi rüzgarla yolladıktan sonra; 'Şah eğer kendine layık bir şahsa son soluğunda olsun Selvi'mi bana getirir. Getirmezse, ben bu dünyada murada ermedim; o da iki cihanda murada ermesin der. Mektup menzile ulaşınca Şah. Selvi'ye: - Ey Selvi Han, madem ki Emrah ölüm de döşeğinde, son dileğini yerine getirelim. Hadi, atla ata. Hem söyle; Emrah'a ne hediye götürelim? diye sorar. Selvi Han: - Ey Şah'ım; bana yetiştirmiş olduğun bahçeden elma, ayva ile nar; bir de -Yüreği yangındır- Bulgarı dağından kar götürelim, cevabını verir. Hediyeler alınır, atlara atlanıp, Erciş'in yolu tutulur. Tam Emrah'ın evine yaklaşıldığında Şah, Selvi'ye: - Emrah eğer gerçek bir aşıksa, biz kapısını çalmadan geldiğimizi anlasın. Hem de, kendisine getirdiğimiz hediyeleri bilsin, der. İşte o sıralarda, ecelle pençeleşmekte olan Emrah, yatağında şöyle bir doğrulup, anasından bağlamasını ister. Anası: - Ay oğul, gittin gideceksin; bağlamayı n'edeceksin? deyince Emrah: - Anacığım; gelinin gelmiştir; ver şu sazı hele de onlara bir sesleneyim der ve başlar çalıp çığırmaya: Yar senin elinden hastayım hasta Hastayı görmeye yar safa geldin Elinden ayvası, koynunda narı Canımın cananı yar safa geldin Yar senin kaşların kemenin bendi Melekler bürümüş, huridir kendi Bir su ver içeyim, yüreğim yandı

Bulgan dağından kar safa geldi. Eskiden görürdüm haftada ayda Artık bundan sonra geldin ne fayda Azrail göğsümde, canım hayhayda Gözyaşı dökmeye yar safa geldin. Emrah'ın sevdiği Selvi sen misin Sağ eli sinemde gezdiren misin Ağır cenazemi götüren misin Namızım kılmaya yar safa geldin

Bade İçerler Nazınan Bade içerler nazınan Sohbet ederler sazınan Kırk ince belli kızınan Selvi han bağdadır bağda Selvi han bahçaya girdi Çiçekler selama durdu Mor menevşe boynuneydi Gül kızardı hicabından Ben Emraham düştüm raha Yüzün çevür gıble gaha Müjdeler olsun Emrah'a Selvi han bağdadır bağda

Baktım Selvi Bağı Susmuş Baktım selvi bağı susmuş uyumuş Otağı yıkılmış bülbülü ağlar Hoyrat bir yel esmiş silmiş süpürmüş Nergis boynun bükmüş güller kan ağlar Ayrıldım Selvi'den hastayım hasta Başım yastıkdadır kulağım seste Almışlar kuşumu inler kafeste Ruhunu yitirmiş bir güzel bağlar Hem ağlarım hem inlerim yürürüm Ruhumu ardınca çeker sürürüm Gece düşte gündüz şurda görürüm Selvi der de ağaçlar peçeli dağlar Emrah yar acısı daima canda Gönül melül mahzun dideler kanda Şah geldi götürdü sevdası bende Gönülde ah değil sevdası çağlar

Ben Bir Güzel Gördüm Bugün ben bir güzel gördüm Bakar cennet sarayından Kamaştı gözümün nuru Onun hüsnü cemalinden Salındı bahçeye girdi Çiçekler selama durdu Mor menekşe boyun burdu Gül kızardı hicabından Bahçenin kapısın açtım Sanırsın cennete düştüm Yar ile tenha konuştum Bir gül aldım yanağından Bahçenin kapısı güldür Yanında öten bülbüldür Sefil Emrah kötü kuldur Bağışla geç günahından

Bir Yiğit Gurbete Çıksa Bir (y) iğit gurbete çıksa Gör başına neler gelir Sılası fikrine düşer Yaş gözüne dolar gelir Kalemnen çekilmiş kaşlar Gözümden akıttım yaşlar Yuvasın terk eden kuşlar Yuvam diyer döner gelir Emrah diyer servi boyun Hürü melem midir soyun Sürüden ayrılan koyun Kuzum diyer meler gelir

Çığrışır Bülbüller Çığrışır bülbüller gelmiyor bağban Hoyrat dost bağından gül aldı gitti Türlü mihnet ile bir bağ bezettim Yari ben besledim el aldı gitti Yüz bin mihnet çektim bir daha gerek Hayli ömür ister bir daha görek Yari elden aldı o kara felek Aktı gözüm yaşı sel oldu gitti Nazlı yardan kem haberler geliyor Dostlarım ağlıyor düşman gülüyor Dediler ki sefil Emrah ölüyor Kimi kazma kürek bel aldı gitti

Katar Katar Olmuş Giden Turnalar Katar katar olmuş giden turnalar Sizler bilirsiniz hallerimizi Sılada sevdiğim öz anam atam Daha gözlemesin yollarımızı Pişirir kebabı meze ederler Artırır az derdim taze ederler Gündüz akşama dek ceza ederler Akşam da bağlarlar ellerimizi Ben de Emrah idim kendi ilime Şahin kuşu kondururdum koluma İpek şedde kuşanırdım belime Şimdi kendir sıkar kollarımızı

Seherde Uğradım Ben Bir Güzele Seherde uğradım ben bir güzele Dedim sarhoş musun söyledi yoh yoh Ağ elleri boğum boğum kınalı Dedim bayram mıdır söyledi yoh yoh Dedim ala nedin dedi gözümdür Dedim şeker nedir dedi sözümdür Dedim alma nedir dedi (y) üzümdür Dedim öpeyim mi söyledi yoh yoh Dedim İnci nedir dedi dişimdir Dedim kalem nedir dedi kaşımdır Dedim onbeş nedir dedi yaşımdır Dedim daha var mı söyledi yoh yoh Dedim ölüm nedir dedi aynımda Dedim zulum nedir dedi boynumda Dedim turunç nedir dedi koynumda Dedim ver ağzıma söyledi yoh yoh Dedim sırma nedir dedi telimdir Dedim İnce nedir dedi belimdir Dedim Emrah nedir dedi kulumdur Dedim satar mısan söyledi yoh yoh

Uca Dağların Başından Uca dağların başından Perim güle güle gelir Ondört onbeş nazeninnen Elin vermiş ele gelir Yeriyip terliyip izi Humarlanıp ala gözi Deriptir deste nergizi Terin sile sile gelir Emrah diyer üç-ce bayram Olam gözlerine hayran Ya maraldır ya da ceyran Düşüp çölden çöle gelir

Yar Senin Elinden Hastayım Yar senin elinden hastayım hasta Hastayı görmeye yar safa geldin Elinden ayvası, koynunda narı Canımın cananı yar safa geldin Yar senin kaşların kemenin bendi Melekler bürümüş, huridir kendi Bir su ver içeyim, yüreğim yandı Bulgan dağından kar safa geldi. Eskiden görürdüm haftada ayda Artık bundan sonra geldin ne fayda Azrail göğsümde, canım hayhayda Gözyaşı dökmeye yar safa geldin. Emrah'ın sevdiği Selvi sen misin Sağ eli sinemde gezdiren misin Ağır cenazemi götüren misin Namazım kılmaya yar safa geldin Erciş'li Emrah'ın bu türküsünün öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyoruz... Van'ın şirin ilçesi Erciş'te doğup büyümüş olan Emrah, gönlünü, güzeller güzeli Selvi Han'a kaptırmıştır. Gözü, Selvi Han'dan özge bir şey görmez olur. Gelgelelim, o sıra, Şah Abbas Van'ı kuşatır. Kuşatmanın başladığı günlerde, Van Kalesi dışında bir bağ kurdurur. Yıllar geçer, Van'ı elegeçiremez. Bir gün, bir bilgesi Şah Abbas'a: - Bu kentte Abdurrahman Gazi varken, sen bu kaleyi alamazsın, der. Şah Abbas: - Kim ola ki bu Abdurrahman Gazi? diye sorar. Bilge: - O, ermiş bir kişidir, der. Şah Abbas; Abdurrahman Gazi'nin ermişliğini sınamaya kalkışır. Bir kuzu ve bir köpek kestirir; ikisinin de kızarttırıp Abdurrahman Gazi'ye armağan olarak yollar. Abdurrahman Gazi, kuzuyu alıkor ve ötekini Abbas'a geri götürmelerini söyler, Şah Abbas'ın adamları: - Bu yaptığınız hem töreye aykırıdır, hem de Şahımız gücenir, diyecek olurlar. Bunun üzerine Şah Abbas, kuzu gibi kızartılmış köpeğe: - Hoşt köpek, doğru sahibine! der, Köpek canlanır ve koşa koşa Şah Abbas'ın otağına gider. Bunun üzerine Şah Abbas: - Ko desinler Şah Abbas'ın bağı var, diyerek kuşatmayı kaldırır. Ancak Erciş'li Emrah'ın sevdiceği Selvi Han'ı da, kendi rızası olmaksızın İran'a götürür. O günden öte, Emrah'a aşıklık görünür; elde saz, yol görünür. Emrah dolaşır da dolaşır... Aşkından türküler yakar. Aradan yıllar geçer, Selvi Han'ın İran'a götürüldüğü yıl doğan kız çocukları gelinlik çağına geldiklerinde, Emrah da güçten kesilir; yatağa düşer. Son çare olarak hasta yatağında bir name (mektup) yazıp, sabah yeliyle sevdiceğine yollar:

Bad-ı saba, yarim hey Mevla'yı seversen Eğlen hele bir dur seher yeli Bir emanetim var sana vereyim Götür nazlı yare ver seher yeli Sen seher yelisin esersin yakın Her sabah her seher zülfüne dokun Yarim uykusuzdur uyartma sakın Uyana kadar dur seher yeli Sen seher yelisin estin yüceden Dokunursun pencereden bacadan Selvim uykusuzdur dünkü geceden Sağında-solunda gez seheryeli Emrah'ındır kurdurayım sazları Fikrime düşmüştür Selvi sözleri Karadır kaşları, ela gözleri Var murada sen er seheryeli... Erciş'li Emrah; bu nameyi rüzgarla yolladıktan sonra; 'Şah eğer kendine layık bir şahsa son soluğunda olsun Selvi'mi bana getirir. Getirmezse, ben bu dünyada murada ermedim; o da iki cihanda murada ermesin der. Mektup menzile ulaşınca Şah. Selvi'ye: - Ey Selvi Han, madem ki Emrah ölüm de döşeğinde, son dileğini yerine getirelim. Hadi, atla ata. Hem söyle; Emrah'a ne hediye götürelim? diye sorar. Selvi Han: - Ey Şah'ım; bana yetiştirmiş olduğun bahçeden elma, ayva ile nar; bir de -Yüreği yangındır- Bulgarı dağından kar götürelim, cevabını verir. Hediyeler alınır, atlara atlanıp, Erciş'in yolu tutulur. Tam Emrah'ın evine yaklaşıldığında Şah, Selvi'ye: - Emrah eğer gerçek bir aşıksa, biz kapısını çalmadan geldiğimizi anlasın. Hem de, kendisine getirdiğimiz hediyeleri bilsin, der. İşte o sıralarda, ecelle pençeleşmekte olan Emrah, yatağında şöyle bir doğrulup, anasından bağlamasını ister. Anası: - Ay oğul, gittin gideceksin; bağlamayı n'edeceksin? deyince Emrah: - Anacığım; gelinin gelmiştir; ver şu sazı hele de onlara bir sesleneyim der ve başlar çalıp çığırmaya: Yar senin elinden hastayım hasta Hastayı görmeye yar safa geldin Elinden ayvası, koynunda narı Canımın cananı yar safa geldin Yar senin kaşların kemenin bendi Melekler bürümüş, huridir kendi Bir su ver içeyim, yüreğim yandı Bulgan dağından kar safa geldi.

Eskiden görürdüm haftada ayda Artık bundan sonra geldin ne fayda Azrail göğsümde, canım hayhayda Gözyaşı dökmeye yar safa geldin. Emrah'ın sevdiği Selvi sen misin Sağ eli sinemde gezdiren misin Ağır cenazemi götüren misin Namazım kılmaya yar safa geldin

Yüz Bin Mihnet Yüzbin mihnet ile bir bağ yetirdim Yemedim meyvesin el aldı gitti Ağlar gözyaşımı Ceyhun eyledim Çalkandı dünyayı sel aldı gitti Yüzbin dert çekmişim bin dahi gerek Çok ömür ister ki bir dahi görek Yârim elden aldı o zalim felek Hoyrat dost bağından gül aldı gitti Nazlı yâre kem haberim geliptir Dostlar ağlar düşmanlarım gülüptür Dediler ki Dertli Emrah oluptur Kimi kazma kimi bel aldı gitti