Editörler Doç. Dr. Mehmet Yaşar ERTAŞ Dr. Süleyman TÜZÜN



Benzer belgeler
Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

TARİH BOYUNCA ANADOLU

XV. YÜZYILDA KARAMAN TOPRAKLARINDA AHİLER VE AHİ VAKIFLARI*

ELBİSTAN ALAUDDEVLE BEY CAMİİ (CAMİİ KEBİR, ULU CAMİ)

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

KIBRIS VAKIFLARINI ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME PROJESİ

İktisat Tarihi I Ekim

Adı Soyadı: Ertan GÖKMEN Doğum Tarihi: 1967 Öğrenim Durumu: Doktora Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998

Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu

EBUTAHİR KAZASI NÜFUS VE TOPLUM YAPISI 1834 M (1250 H.) Salih AKYEL 1

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

XVI. YÜZYIL SONLARINDA AHISKA SANCAĞI KVABLİAN NAHİYESİ NDE EKONOMİK YAŞAM

(1983) Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; , 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay..

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - ( )

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

ALUCRA DELLÜ KÖYÜ CAMİSİ VE KOYUN BABA HAZRETLERİ ZİYARETİ

TAHRİR DEFTERLERİNE GÖRE XVI. YÜZYILDA ÇORUMLU KAZASINDA (NEFS-İ ÇORUMLU) TEŞEKKÜL EDEN MAHALLELER

19. YÜZYILIN ORTALARINDA SAMSUN VAKIFLARI VE GELİRLERİ

2- Anadolu Selçuklu Devleti nin kurulmasından önce Anadolu nun sosyo ekonomik yapısı hakkında bilgi veriniz.

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Osmanlı Devleti nde okuryazar oranının yüzde 66 olduğu iddiası

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

LAZ VE MİGRELİ TARİHİ

Hangi Yörük? 16. Yüzyıl Batı Trakya sında Yörüklüğün Halleri Üzerine Bazı Notlar *

KOCAELİ TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR KAYNAK: DERDEST DEFTERLERİ

YÜZYILLARDA SİVAS ŞEHİR HAYATI. Adnan GÜRBÜZ

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

SULTANİYE (KARAPINAR) II. SELİM KÜLLİYESİ VAKFI NIN KURULUŞU, GÖREVLİLERİ VE GELİRLERİ

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ SARIAĞA MAHALLESİ 16 ADA 5 PARSEL NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

Karamürsel, Marmara Bölgesinde İzmir Körfezi nin güneyinde Kocaeli iline bağlı bir ilçedir.

Geçmişten Günümüze Giresun da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu (25-27 EKİM 2013)

Beylikler ve Anadolu Selçuklu Dönemi Mimari Eserleri. Konya Sahip Ata Cami Erzurum Ulu cami Saltuklar

TARİH İNCELEMELERİ DERGİSİ XXIX. CİLT DİZİNİ / INDEX

AKADEMİK BAKIŞ Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi ISSN: X Sayı: 12 Mayıs 2007

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ SARIAĞA MAHALLESİ 16 ADA 5 PARSEL UYGULAMA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi Kaynaklar-Tetkikler... 2

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998

820 NUMARALI TEMETTUÂT DEFTERİNE GÖRE TANZİMAT IN İLK YILLARINDA MUCUR VE HACIBEKTAŞ IN DEMOGRAFİK YAPISI VE SOSYAL DURUMU

SAYI OSMANLI ARAŞTIRMALARI

UŞAK'DA BIR KÖPRÜ KITABESI ÇANLı KÖPRÜ (H M. 1255)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET YILLIĞI NDA BURDUR Osman KOÇIBAY BURDUR VİLÂYETİ

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

Doktora İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2000

MANİSA İLİ KIRKAĞAÇ İLÇESİ ŞAİREŞREF MAHALLESİ ADA NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ

BALIKESİR KAZASI ( )

DEMİRCİ TARİHİNİN KAYNAKLARI DEMİRCİ KAZASI ÇİFTLİKLERİ VE ŞEHİR NAHİYESİ KÖYLERİ TEMETTUAT DEFTERLERİ ( ) (DEĞERLENDİRME VE TRANSKRİPSİYON)

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İlahiyat Atatürk Üniversitesi 1979 Y. Lisans Tarih Atatürk Üniversitesi 1981 Doktora Tarih Atatürk Üniversitesi 1985

MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 68 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

osmanlı kurumları tarihi

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

Çağdaş Tarihçiler ve Tufan Gündüz

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı

Dr. Mehmet DAĞLAR Sakarya Üniversitesi, Tarih, XVI. YÜZYIL SONLARINDA GEDİZ NAHİYESİNDE YERLEŞME VE NÜFUS.

Bin Yıllık Vakıf Medeniyeti ve Vakıfların Eğitimdeki Yeri Sempozyumu

ÖZGEÇMİŞ. Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl

13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

MEHMET ÖZ- YAYINLAR. Makaleler ve Yayınlanmış Bildiriler

H.983/M.1575 TARİHLİ TAHRİR DEFTERLERİNE GÖRE BOZOK SANCAĞI

5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü I. Öğretim Programı Müfredatı

XVI. Yüzyılda Niğde ve Kırşehir Sancaklarında Mahalle Yapılanması

Volume I (2015) Lokman TAY. Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

İdari Durum. İklim ve Bitki Örtüsü. Ulaşım

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım

Tag Archives: chp döneminde yikilan camiler

İktisat Tarihi I

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Osmanlı Devleti Kaynakçası

TANZİMAT DÖNEMİ NDE AHIRLI KÖYÜNÜN NÜFUS VE EKONOMİK YAPISI POPULATION AND ECONOMIC STRUCTURE OF AHIRLI VILLAGE DURING TANZİMAT PERIODS

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

SUSURLUK. TiCARET BORSASI. Ekonomik İstatistik Raporu SAYI : 2

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ Yayın No: 35. e mail: AFYONKARAHİSAR KÜTÜĞÜ CtLT I

Uluslararası Batı Anadolu Beylikleri Tarih, Kültür ve Medeniyeti Sempozyumu-III (Germiyanoğulları Beyliği) 8-10 Mayıs 2014 KÜTAHYA PROGRAM

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

Şahıs Adlarından Hareketle Göç ve İskan Tarihi Çalışmalarına Bir Katkı: Cincife Nahiyesi Örneği

ALİ İLHAMİ BİLGİN İN ÖZGEÇMİŞİ

İZMİT TE ZİRÂÎ ÜRETİM ( )

BİLDİRİLER I (SALON-A/B)

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI

Transkript:

HGDHfl CUfTlHURIVET'E Editörler Doç. Dr. Mehmet Yaşar ERTAŞ Dr. Süleyman TÜZÜN

ESKİÇAĞDAN CUMHURİYET E HOMA (GÜMÜŞSÜ) TARİHİ EDİTÖRLER Doç. Dr. Mehmet Yaşar ERTAŞ Dr.Süleyman TÜZÜN

GÜMÜŞSÜ BELEDİYESİ KÜLTÜR YAYINLARI: 1 ESKİÇAĞDAN CUMHURİYET E HOMA (GÜMÜŞSÜ) TARİHİ Editörler Doç. Dr. Mehmet Yaşar ERTAŞ Dr. Süleyman TÜZÜN ISBN: 978-605-60552-0-1 İsteme Adresi: GÜMÜŞSÜ BELEDİYE BAŞKANLIĞI / GÜMÜŞSÜ - ÇİVRİL - DENİZLİ Tel: 0 258 723 60 09-723 61 92, Faks: 0 258 723 62 42 e-mail: gümıişsu@bel.tr Baskı: Fakülte Kitabevi Baskı Merkezi Fakülte Kitabevi Yayın Dağıtım Pazarlama Ltd. Şti. Yeni Çarşamba Pazarı Kompleksi D Blok No: 1-9 Davraz Mahallesi / İSPARTA Tel & Fax: (246) 233 03 74 e-mail: fakultekitabevi@gmail.com

ESKİÇAĞDAN CUMHURİYET E HOMA (GÜMÜŞSÜ) TARİHİ EDİTÖRLER Doç. Dr. Mehmet Yaşar ERTAŞ Dr.Süleyman TÜZÜN YAZARLAR Prof. Dr. Selahittin Özçelik Doç. Dr. Mustafa Daş Doç. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş Dr. Süleyman Tüzün Arş. Gör. Özer Küpeli Doç. Dr. Kasım İnce Doç. Dr. Osman Gümüşçü Yrd. Doç. Dr. Yusuf Kılıç Arş. Gör. Yasemin Beyazıt GÜMÜŞSÜ BELEDİYESİ YAYINLARI GÜMÜŞSÜ - 2009

İÇİNDEKİLER S u n u ş... 1 Ö n sö z... 3 I.BÖLÜM ESKİÇAĞDAN OSMANLI DÖNEMİNE KADAR HOMA 5 Osman G üm üşçü Homa (Gümüşsü) ve Yakın Çevresinin Yeri ve Genel Fiziki Coğrafya Ö zellikleri... 7 Y usuf Kılıç Eskiçağda Homa (G üm üşsü)... 17 M ustafa D aş Ortaçağda Homa ve Ç evresi... 39 Ö zer Küpeli II. BÖLÜM OSMANLI DÖNEMİNDE HOM A NIN SOSYO EKONOMİK YAPISI 53 XV~XVI. Yüzyıllarda Homa Kazası'nın İdarî, Demografik ve Sosyo-Ekonomik T a rih i... 55 M ehm et Yaşar Ertaş Avarız Defterlerine Göre XVII. Yüzyılda Homa K azası... 107 Yasemin B eyazıt Hurufat Defterlerine Göre Homa Kazası ve Vakıf Kurumlan (XVIII. ve XIX. Y üzyıllar)... 129 Selahittin O zçelik XIX. Yüzyıl Ortalarında Homa (1844-1845)... 159

III. BÖLÜM CUMHURİYET DÖNEMİNDE HOMA 233 Süleym an Tüzün Milli Mücadele ve Cumhuriyet Döneminde H o m a... 235 IV. BÖLÜM HOMA DAKİ KÜLTÜR VARLIKLARI 349 K asım İnce Homa (Gümüşsü) daki Türk Eserleri... 351 M ehm et Yaşar E r taş Hom a daki Türk Dönemi Tarihi Mezar T a şla rı... 369 EKLER 393

XV-XVI. YÜZYILLARDA HOMA KAZASI NIN İDARÎ, DEMOGRAFİK VE SOSYO EKONOMİK TARİHİ Özer KÜPELİ* Günümüzde Denizli'nin Çivril İlçesi'ne bağlı bir belde olan Gümüşsü ya da Osmanlı devrindeki ismiyle Homa'nın tarihî kayıtlarda adına ilk defa Bizans döneminde rastlanmaktadır. XII. yüzyıldan itibaren kaynaklarda Khoma Theması olarak geçen bölge Bizans'ın mühim yollarından birisi üzerinde yer alan bir istihkâmdı ve bilhassa Türk akınları sırasında önem kazanmıştı1. Haçlı seferleri sırasında Türk-Bizans sınırı üzerinde bir geçiş noktası olması dolayısıyla sıkça mücadelelere sahne olan Homa", muhtemelen XII. yüzyıl sonu/xiii. yüzyıl başlarında Anadolu Selçuklu Devleti topraklarına katılmıştır. Türk hâkimiyetiyle birlikte yoğun bir Türkmen göçüne sahne olan Homa bölgesi\ 1243 Kösedağ Savaşı'nı müteakip Anadolu Türk birliğindeki çözülme devrinde, Moğollara dayanmak suretiyle bir ara mutlak iktidar sahibi olan Selçuklu veziri Muineddin Pervane nin boşalan makamlara yaptığı tayinler sırasında Ladik, Honaz, Sandıklı, Kütahya, Akşehir ve Beyşehir havalileriyle birlikte vezir Sahib Ata Fahrüddin Ali'nin oğulları Taceddin ve Nusreddin Hasan'a ikta olarak verilmiş olmalıdır4. 1276 Arş. Gör, Ege Üniversitesi Ataıürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü, Bornova/'İZMİR, okupeli (ff vtnail. cam 1 W. M. Ramsay, Anadolu'nun Tarihî Coğrafyası, {trc. Mihri Pektaş), İstanbul 1960, s. 81-84. Türk tarihinin dönüm noktalarından birisi olan Myriokefalon Savaşı'nın Homa civarında olduğu ileri sürülmektedir. Ramsay başta olmak üzere bazıları bu geçidin Homa ile Dinar arasında Kumalar Dağı nda bulunan Düzbel derbendi olduğunu söylerken (bkz. Ramsay, a.g.e., s. 147; Zeki Velidî Togan, Umumî Türk Tarihi'ne Giriş, İstanbul 1981. s. 203-204; Feridun Dirimtekin, Konya ve Düzbel (1146-1176), İstanbul 1944, s. 115), Osman Turan ise burasının Düzbel'den daha ileride o zaman Tiirklere ait topraklar içinde yer alan Kumdanlı olduğunu belirtmektedir {bkz. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1996, s. 208), yine bir kısım tarihçiler ise savaşın Çivril dolaylarında olduğunu zikrederler (bkz. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 1, Ankara 1994, s. 2; Kudret Aytekin, Myriokephalon Savaşı Nerede Olmuştur?. VIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara 11-15 Ekim 1976, II, Ankara 1981, s. 689-701), bunların yanı sıra bazı tarihçiler de savaşın cereyan etliği geçit olarak Sultan Dağları'nda yer alan Karamıkbeli ni kabul ederler (bkz. M. Abdiilhaluk Çay, Anadolu nun Türkleşmesinde Dönüm Noktası Sultan II. Kılıçarslan ve Karamıkbeli (Myriokefalon) Zaferi (17 Eylül 1176), İstanbul 1984, s. 79-80). * Nitekim Arap coğrafyacı Ebu'l-Fida. Moğol istilası öncesinde geçtiği Denizli civarında ve dağlarında 200.000 çadır halkı Tiirkmenin yaşadığını zikretmektedir ki, bu durum bölgenin önemli ölçüde Türkleştiğinin kanıtı olsa gerektir. Bkz. Fuad Köprülü, Osmanlı Devleti nin Kuruluşu, Ankara 1994, s. 41. 4 Turan, a.g.e., s. 525; Sâhib Ata ve oğulları ile ilgili olarak bkz. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri. Ankara 1988, s. 150-152; M. Feril- M. Mesut, Selçuk Veziri Sahip Ata ile Oğullarının Hayat ve Eserleri, İstanbul 1934.

56 Özer KÜPELİ senesine gelindiğinde bu topraklar Germiyanoğullarınm eline geçmiş ve Ali Bey uçbeyi olmuştur. Bundan sonra bu bölge birkaç defa Sahib Ata oğullan ile Germiyanoğulları arasında el değiştirmekle birlikte, nihayet XIII. yüzyıl sonunda kesin bir surette Germiyanoğulları egemenliğine girmiştir1. Altmış seneye yakın Germiyanoğullarında kalan Homa havalisinin Germiyanoğlu Süleyman Şah ın (Şah Çelebi) I. Bayezid ile evlenen kızı için Osmanlılara çeyiz olarak verdiği yerler arasında olması muhtemeldir6. Zira I. Murad ın 1389'da Rumeli'ye geçmeden önce Anadolu'ya tayin ettiği beş validen birisi olan Timurtaş Paşa emrine tahsis edilen yerler içerisinde Homa'nın hemen yanı başındaki Işıklı (Şeyhlii) ve Kütahya Vilayeti de bulunuyordu. Bununla birlikte Germiyan topraklarının tamamı 1390'da Osmanlı hâkimiyetine alınmıştır. Ankara Savaşı'ndan sonra Germiyan toprakları Timur tarafından II. Yakub Bey'e iade edildiyse de, Yıldııım'ın şehzadelerinin saltanat mücadeleleri sırasında bu havalinin Osmanlılar, Germiyanlılar ve Karamanlılar arasında sık sık el değiştirdiği anlaşılmaktadır. Uznn mücadelelerden sonra 1414 yılında II. Yakub, Osmanlı himayesi altında tekrar Germiyan iline sahip olmuş, onun I429'da vefatıyla birlikte Germiyan topraklan vasiyeti gereği Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ardından merkezi Kütahya olmak üzere Kütahya Sancağı tertip edilerek, buranın sancakbeyi iğine Umur Beyoğlu Osman Çelebi gönderilmiştir9. Homa da, bu suretle Anadolu Eyaleti'nin Kütahya Sancağı'na bağlı bir kaza olmuştur. Osmanlı İdarî Taksimatında Homa'nın Yeri Homa, XV-XVI. yüzyıllarda Anadolu Eyaleti'nin Kütahya Sancağı'na bağlı bir kaza merkezidir. Osmanlı taşra teşkilatında eyaletleri oluşturan sancaklar, her biri bir kadının idaresinde bulunan /raflara bölünmüştür. Kazaları teşkil eden köyler ise İdarî ve coğrafi sınırlara taksim olunmuş, bu suretle aynı coğrafya dâhilinde benzer hususiyetlere sahip köylerden oluşan idarî üniteye ise nahiye adı verilmiştir10. XV-XVI. yüzyıla ait Kütahya Sancağı tahrir defterlerinin hemen hepsi nahiye esasına göre tertip edilmiştir. Fakat bu defterlerde nahiye tabiriyle s Uzıınçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 55-56: Germiyanoğulları hakkında ayrıca bkz. Aynı Eser, s. 39-54; Mustafa Çetin Varlık. Germiyan-oğulları Tarihi ( / 300-1429), Erzurum 1974, 6 Aşıkpaşaoğlıı Ahmed Aşı kî, Tevârîh-i Âl-i Osman, Osnıanlı Tarihleri içinde (ne.şr. Çiftçioglu N. Atsız), İstanbul 1947. s. i29; Mehıned Neşrî, Kıtâb-ı Cihan-niimâ. I, (Yay. Faik Reşit Uııat-Mehmed A. Köymeıı), Ankara 1987, s. 205-209. Cihan-niimâ, l, s. 247. * Tevârîh-i ATİ Osnıan. s. 172; Cihan-nünıâ. II, s. 605-607; Uzunçnrşıh. Anadolu Beylikleri, s. 48-5 I. ' 9 Uzıınçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, s. 406; Tavyib Gökbilgin. Kütahya", İslam Ansiklopedisi (/A), VI, s. İ 121. "Tayyib Gökbilgin, "Nahiye. İA, IX, s, 36-37.

XV-XV1. Yüzyıllarda Homa Kazası 57 bazen kazanın, bazen de kazanın İdarî bölümlerinin kastedildiği anlaşılmaktadır. Bu husus II. 3ayezid zamanına tarihlenen tahrir defterinde açıkça görülmektedir ki, burada Nahiye-i Homa der-liva-i Kütahya kaydından Kütahya Livası'na bağlı Homa Kazası, Nahiye-i Geyikler tâbi Homa* n kaydtyla ise Homa Kazası'na bağlı Geyikler Nahiyesi kastedilmetedir13. Homa Kazası nın İdarî taksimatına gelince; II. Bayezid döneminde merkez nahiye diyebileceğimiz Homa'dan gayri Geyikler adıyla bir nahiyesinin bulunduğu, 1520 tarihinden önce Geyikler'in de merkezle birleştirilerek tek nahiye, Homa Nahiyesi addedildiği anlaşılmaktadır. Bu idarî taksimat XVI. yüzyıl sonlarına kadar sürmüşse de, defterlerde Homa ile Geyiklere tabi olan köylerin ayrı ayrı zikredilmesi coğrafî ayrılığın kâğıt üzerinde hâlâ devam ettiğini göstermektedir. Buna göre Homa Kazası'ndaki köy ve mezraaların nahiyelere göre dağılımı şöyledir: T ab lo I: Homa Kazası nın Nahiyeleri ile Köy ve Mezraa Sayıları N ah iyeler II. B ayezid 1 1520lb' 1 5 3 0 1570-1 5 7 l ul) Köyler M ezraalar Köyler Mezraalar Köyler Mezraalar Köyler Mezraalar Merkez 7 I 9 1 14 1 39 16 Geyikler 40 14 61 16 63! 5 41 8 47 15 70 17 77 16 so 24 (a) BOA, TD 45, s. 365-403. (h) BOA, TD 49, s. 893-955. (c) 43S Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri /. s. 93-98. (d) TK, KKA, TD 48, vrk. I89b-236a. Tablodan da görüleceği üzere II. Bayezid devrinde 47 olan köy sayısı XVI. yüzyıl boyunca büyük bir artış göstererek! 570- î 571 tarihinde 80 e ulaşmıştır. Bunun sebebi yüzyılın ikinci yarısında görülen nüfus artışına paralel yeni köylerin teşekkülüdür. Diğer taraftan bazı mezraalar köye tahvil eylerken, aynı şekilde bazı köyler de mezraa haline gelmiştir. Ancak bu köy sayısındaki artışı etkileyecek düzeyde değildir. Dikkati çeken bir diğer husussa, önceki dönemlerde Homa ile Geyikler e bağlı karyeler arasında coğrafî birlik söz konusu iken, 1570-1571 tarihinde bunun ortadan kalktığım ve Homa ya bağlı köy sayısında anormal 11 Başbakanlı Osmanlı Arşivi (BOA), Tahrir Defteri (TD) 45, s. 365 x~aynı Defter. s. 369. 13 Mustafa Çetin Varlık, bu tür kayıtlarda nahiye ile id::rî bir tabirden ziyade coğrafi bir bölgenin kastedildiğini söylemektedir. Bkz. XVI. Yüzyıl Osmanlı İdarî Teşkilâtında Kütahya, Tarih Araştırmaları Dergisi, ıır. 2, (1986). s. 230.

58 Özer KÜPELİ bir artışın olduğunu görmekteyiz. Bunda etken, köy sayısındaki artışla birlikte coğrafî şartların bir kenara bırakılarak Homa ve Geyikler'e tabi olan köyler arasında dengeli bir dağılım sağlama çabası olmalıdır. Kazanın XVI. yüzyıldaki İdarî yapısıyla ilgili dikkat çekici bir başka nokta ise, bazı köylerden divanı andıran şekilde Geyikler Nahiyesi'ne tabi olarak Kutlu-diğin adıyla bir birimin teşkil edilmiş olmasıdır. Divanda esas, belli bir coğrafyadaki oldukça dağınık ve küçük yerleşmeler arasında vergi bütünlüğü sağlamak ise de, Kutlu-diğin için bunu söylemek mümkün değildir. Kutlu-diğin'in bir ova olduğunu ve burada Cuma camisinin de bulunduğunu göz önüne alırsak, bu ova ile çevresinde yer alan köylerin vergi bütünlüğünden ziyade coğrafî bir adlandırma olması daha muhtemeldir'4. XVI. yüzyıl sonlarında (1596) ise hem Homa'nın15, hem de Geyikler'in16 Kütahya Sancağına bağlı ayrı kazalar haline geldiği ve bu durumun XVII. yüzyılda da devam ettiği 7 görülmektedir. Homa Şehri A) Kaza M erkezi Olarak Homa Şehri Homa, XV-XVI. yüzyıllarda Anadolu nun küçük şehirlerinden birisiydi. Çivril Ovası nın kenarında Akdağ'ın eteklerinde kurulmuş olan Homa hakkında incelediğimiz dönem itibarıyla malumat veren herhangi bir seyyah bulunmamaktadır. Lâkin tahrir defterlerinden fizikî vaziyeti az çok ortaya koyabilmek mümkün olabilmektedir. Osmanlı şehirlerinin vazgeçilmez içtimâî ve fizikî unsuru mahalle\&rdir. Türk-İslam şehirlerinin başlıca unsuru olan mahalleler, 18 genellikle bir mescidin etrafında sayılı evlerden meydana gelirdi. Osmanlı şehirleri için oldukça önemli yere sahip olan mahallelerle ilgili olarak Homa'ya dair mufassal tahrir defterlerinde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak 1570-1571 tarihli vakıf tahrir defterinde yer alan M "Kutlu-diğin Ovası'tıda... BOA, Mâliyeden Müdevver Defterler (MAD) 262, s. 359. 15 BOA, TD 682, s 16, 60. If' Aynı Defter, s. 46. 17 Mesela M - BOA, M AD 2498 (H. I086/M. 1675 tarihli Kütahya Sancağı na ait bir Avarız Tahrir Defteri olan bu deflerde herhangi bir sayfa veya varak numarası bulunmamaktadır). IMÖzer Ergenç, Osmanlı Şehrindeki 'Mahalle nin İşlev ve Nitelikleri Üzerine, Osmanlı Araştırmaları, IV, (I984j, s. 69-78; Özer Ergenç, XVI. Yüzydda Ankara ve Konya. Ankara 1995, s. 145-150.

XV-XVI. Yüzyıllarda Homa Kazası 59 mescidlerle ilgili kayıtlardan biz yine de bazı mahallelerin mevcut olduğunu anlıyoruz. Nitekim buna göre şehirde mevcut olan mahalleler şunlardır 4; Orta, Değirmen-başı, Çağlak, Köse, Alayurtlu ve Pınar-başı. Homa'nın XVII. yüzyıl ortalarındaki mahalleleri şöyledir20: Alayurt, Kara Hacı, Pınarbaşı, Orta, Köseler, Çağlak ve Ahiler. Homa şehrinin incelediğimiz dönemdeki nüfusuna gelince defterlerde mahalleler ayrıntılı şekilde belirtilmediğinden sadece kasabanın genel nüfusuna dair tahminler yapılabilmektedir. Ta jlo II: Senelere Göre Homa Şehrinin Nüfus Vaziyeti II. Bayezid 1520 1530 1570-1571 Nefer sayısı 119 173 194 440 Hane {*) 111 148 170 438 Mücerred 8 25' 24 2 Tahminî nüfus (**) 357 519 582 1320 Artış nispeti (+) % 45.4 (+) % 12.1 (+) % 127 Tahminî nüfus (***) 563 765 874 2192 Artış nispeti (+) % 35 9 (+ >% 14.2 (+) % 151 (*) Bu tarihlerdeki hane tespiti, mücerredler dâhil edi meden, muaflara ait hane sayıları ilavesiyle yapılmıştır. (**) Bu kısımda tahminî niifus hesaplanırken, nefer sayısı doğrudan 3 ile çarpılmıştır. (***) Bu kısımdaki tahminî nüfus hesaplanırken ise, hane adedi 5 ile çarpılmış ve elde edilen rakama, mücerred sayısı eklenmiştir. Tablodaki iki ayrı tahminî nüfus hesaplamasından birincisinde Homa şehrinin nüfusu; II. Bayezid devrinde 357, 1520'de 519, 1530'da 582, 1571'de ise 1320 kişidir. İlk tahrir ile son tahrir arasında nüfus artışı % 270 dolayındadır. İkinci yönteme göre; şehrin tahminî nüfusu, II. Bayezid devrinde 563, 1520 de 765, 1530 da 874 ve 1570-157 İde ise 2192 kişi olarak hesaplanmıştır. Buradan nüfusun 70-80 yıllık bir zaman zarfında yani 1570 1571 tarihine kadar % 290'a yakın oranda arttığı görülmektedir. Her iki hesaplama yöntemine göre ortaya çıkan nüfus artışı, XVI. yüzyıl sonlarına doğru Akdeniz coğrafyasında gerçekleştiği iddia edilen iy Tapu Kadastro Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi (TK, KKA). TD 560, vrk. 255a. BOA, MAD 2498.

60 Özer KÜPELİ büyük nüfus artışı teorisine pek uygun düşmektedir. Ancak bu yüksek orandaki nüfus artışında neyin etkili olduğuna dair bir bilgi olmamakla birlikte bunun nedeni muhtemelen bölgeye yoğun şekilde Türkmen göçünün olması ve bunların bir kısmının yerleşik hayata geçmeleridir B) Homa Şehrindeki İçtimaî Bünye, Zümreler>Fonksiyonları Homa şehrinde, idareci sınıfa mensup olarak en yüksek amir konumunda kadı bulunmaktadır. Yevmi, 1513 tarihinde 13 akçe22, 1528 tarihinde 25 akçe23, 1530 tarihinde ise 20 akçe24 olan Homa kadısının, kendi salahiyet bölgesi içerisinde idarî-mülkî vazifelerine ilaveten hukukî-kazâî yetkileri yanında daha birçok vazifeyi yerine getirdiği muhakkaktır25. Bunun yanı sıra kadılara görevlerini ifa ederken bir takım memurların yardımcı olduğu bilinmektedir. Bunların başında asayişin temininden sorumlu subaşı ile emrindeki zabıta kuvveti asesler gelmektedir. Yine bir takım beledî işlerin yerine getirilmesinde şehir kethüdası, muhtesib, pazarbaşı, mimarbaşı, esnaf kethüdası gibi görevlilerin yardımı söz konusudur. Tahrir defterlerindeki kayıtlardan, Homa kadısı maiyetindeki memurlar; tespit erme imkânı bulunmaktadır. Nitekim II. Bavezid döneminde Homa şehrinde bir şehir kethüdasının varolduğu bilinmektedir. Yerine getirdiği görev itibarıyla bugünkü belediye başkanın» andıran şehir kethüdaları, genellikle ahalinin isteği ve Kadı'nın arzı gereğince şehir eşrafı arasından seçilir, merkezden onay alındıktan sonra tayin edilirdi^. Bu idareci zümreye ilaveten,.şehirde vergi muafiyetine sahip ve toplam nüfusun % 2-4'ünü teşkil eden kimselerin de defterlere kaydedildiği görülmektedir. Bunların tarihlere göre dağılımı ise şöyledir: 2l Fernard Braııdel, //. Philip Döneminde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası, (trc Mehmet Ali Kılıçbay), İstanbul 1989,s. 273. * Turan Gökçe, ' Anadolu Vilayeti'ne Dair 919 (I5!3) Tarihli Bir Kadı Defteri, Tarih İncelemeleri Dergisi,!X, (1994). s. 235. 21 Turan Gökçe, 934 (!528) Tarihli Bir Deftere 'Göre Anadolu Vilayeti Kadılıkları ve Kadıları", 3 Mayıs 1944, 50. Yıl Türkçülük Armağanı, İzmir 1994, s. 91. 24 43ti Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530) (Kütahya, Kara-Hisar-i Sahih, Sultcn-Önü, Haınid ve Ankara Livaları) (Dizin ve Tıpkıbasım) I, Ankara 1993, s. 93. - Şinasi Altıındağ, "OsmanlIlarda Kadıların Salâhiyet ve Vazifeleri Hakkında", VI. Türk Tarih Kongresi, Ankara 20-26 Ekim İ96I, Ankara 1967, s. 342-354; İlber Ortaylı, "Osmanlı Kadısı Tarihi, Teme!i ve Yargı Görevi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, XXX/l-4, (1977), s. 119-128.?(' Feridun Gnıecen, XVI. Asırda Manisa Kazası. Ankara 1989, s. 57; Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (I5JS-1566}, Ankara )9 9, s. -19-50.

XV-XV1. Yüzyıllarda Homa Kazası 61 Tablo III: Homa Şehrinde Vergi Muafiyetine Sahip Nüfusun Yıllara Göre Dağılımı M uaf Züm reler II. Bavezid 1520 1530 1570-1571 İmam 3 2 2 3 Müezzin 1 J 1 5 Hafız - 2 1 - Hatip - 1 - - Kâtip Kethüdâ-i şehr 1-1 Pîr-i fânî 3 7 4 4 Seyyid I - - - Ser-mahfil 2 1 - Muarrif 1 - - I Derviş - 1 - - Zaviye şeyhi - 2 - - Sâhib-i vakf - 3 2 2 Sâhib-i berât - 1 2 - Mütevellî'i câmi - 1 - - Meremnıetçî-i köprü - 1 2 - Divâne - - 1 2 Malûl - - - 1 Mecnûn - 1 - - Abdal - - 1 - Duacı - - - 4 Muhassıl - - - 5 Nâzır - - - 1 Sipahi - - - 1 Sipahi-zâde - 5 2 I Sipahi ırıazûl - - 1 - Yekûn: 12 29 19 33 Yukarıda görüldüğü üzere Homa şehrindeki cami ve mescidlerde değişik tarihlerde 2-3 imam bulunmaktadır. XVI. yüzyıl sonlarına doğru mahalle içindeki mevkileri oldukça önem kazanan imamların, dinî vazifeleri yanı sıra bilhassa sonraki yüzyıllarda adeta mahallelerin tek idarecisi haline geldikleri, halkın birlik ve beraberliğini sağladıkları, inzibatı temin ettikleri ve bu suretle mahallelerde bir nevi Kadı'nın temsilcisi durumunda oldukları bilinmektedir27. Bunun dışında, şehirdeki ehl-i berâı zümresinin sayısının oldukça az olduğu dikkati çekmektedir. Bu husus, bilhassa XVI. yüzyılın ikinci I 21 Ziya Kazıcı, "Osmanlılarda Mahalle İmamlarının Bazı Görevleri", İslam Medeniydi Dergisi, V/3, (Man 1982), s. 29-36.

62 Özer KÜPELİ yarısında Osmanlı ülkesinde sayıları çok fazla artan ve topluma hiçbir olumlu iş katkısı olmadan sadece padişahın manevî itibarını artırmak ve canlı tutmakla iştigal eden, bunun karşılığı olarak da vakıflardan cihet alan mürtezika sınıfının henüz şehirde tezayüd etmediğine delalet etmektedir. Bundan başka, 1520 tarihli kısımda görülen iki şeyh ise Kazancı Oğlanları Zâviyesi'nin şeyhleridir. Ve bu zâviyedekiler gelen geçene hizmet etmekle mükelleftirler28. Homa da vergiden muaf gruplardan biride medresede ilim tahsili görenöğrencilerdir. Muhassıl olarak defterlere kaydedilmiş olan bu zümreye XVf. yüzyılın ilk tahrirlerinde rastlanmamaktadır. 1574 tarihli tahrirde ise muhassılların sayısı beş olarak gösterilmiştir. Bunlara ilaveten şehirde az sayıda sipahi,sipahi-zade ve mazul sipahi ikamet etmekteydi. Diğer taraftan, iş göremez derecede sakat ve ihtiyarlığı dolayısıyla avarız-ı divaniye ve tekâlif-i örfiye vergilerinden muaf olan şahısların genel nüfusa göre çok düşük oranlarda kalması, şehrin sağlıklı bir nüfusa sahip olduğunu akla getirmektedir. Yukarıda bahsedilen ve değişik tarihlerde şehir nüfusunun % 7-19 arasında değişen kısmını teşkil eden bu zümreler ve ailelerinin haricinde kalan şehir halkına gelince; bunlar genellikle şehirli lafzıyla belirtilirdi ve kır kesiminde yaşayıp ziraatle meşgul olan reayadan ayrı bir statüye sahiptiler29. Ziraatle uğraşmadığî takdirde sadece avarız vergisi vermekle mükellef olan şehir halkı, tek aile halinde genellikle kendi mülkü olan ve nesline intikal edebilen evlerde ikamet etmektedir. Bu evler çoğunlukla tek veya iki odalı olup ve bu odalar Avrupa evlerinde olduğu gibi iç içe yapılmadığından, bir odadan öbürüne direkt geçilemezdi. Evin çeşitli odaları daha çok bir sofa çevresinde dizili olur ve evde yaşam daha ziyade bu sofada geçerdi Diğer taraftan şehir halkı, şehir haricinde ziraatle meşgul olursa, o yerin sahib-i arzına öşr ve rüsumunu Ödemek zorundaydı Defterlerde baba adıyla birlikte kaydedilen şahıs isimlerinin tetkiki de, şehrin sosyal bünyesi ile ilgili bir takım fikirler verebilmektedir. Mamafih, tüm defterlerde Ali, Veli, Haşan, Hüseyin, Ahmed, Mehmed, Receb, 2ti BOA, MAL) 262, s. 356. 29 Mesela Hüdavendigar Livası kanunnamesinde reaya ile şehirli ayrı ayrı belirtilerek... bir şehirde ra'iyyet neslinden bir kim ine on beş yıl tavattun etse... anun gibi kimesne ra'iyyet olrnayup şehir tüy e ilhûk olunmak enir o'.unup... " denmektedir. Bkz.. Ömer Liitfİ Barkan, XV ve XVI tncı Asırlarda Osnumh İmparatorluğunda Zirâî Ekonominin Hukukî ve M alî Esasları /, Kanunlar, İstanbııM945, s. 2*3.. 3I) Suraiya Farocjhi, Osmanlı Külturii ve Gündelik Yaşam, Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla, (trc. Elif Kılıç), İstanbul 1998. s. 169-170. 31 Barkan, Kanunlar, s. 6-7; Misaî olarak Sandıklı ahalisi şehir haricinde ziraatle uğraşıyor ve resm-i çiftini sâhib-i arza ödüyordu. Bkz. BOA, M AD 230, s. 147.

XV-XVI. Yüzyıllarda Homa Kazası 63 Ramazan, Lütfi, İsmail, İbrahim, Nasuh, Mustafa, Yunus, Yusuf, Hamza, Halil, İlyas, İvaz, Hızır gibi isimler çok yaygın olmakla birlikte, özellikle II. Bayezid devrine ait defterde, Armağan, Aydın, Bahşayiş, Bâlî, Bayram Hacı, Bostan, Çalab, Çalabvirmiş, Durali, Durak, Evliya, Evren, Göğez, Güvendik, İlaldı, Kalender, Kucak, Mürüvvet, Oruç, Pazarlı, Polad, Satılmış, Sevindik, Turhan, TaJarİı, Tenrivirmiş, Tenrivirsin, Turgud, Yardım, Yaylabeği, Yörük gibi orijinal Türkçe isimler de geçmektedir. Yine bu babda Abdürrahim, Abdurrahman, Abdülkerim, Arap, Hacı, Hâfız, Hoca, İslam, Mansur, Nebî, Nureddin, Taceddin, Üveys, Zekeriya gibi isimlere de rastlanılmaktadır. İsimlerle ilgili bir başka dikkat çekici unsur " Abdullah" adlı şahıslara defterlerde tesadüf edilmemesidir. Bilindiği üzere Abdullah, daha ziyade ihtida edip Müslüman olmuş kimselerin kullandığı bir isimdir. Bununla birlikte Hz. Peygamber'in ashabından olanlara bu ismi koymalarını tavsiye etmiş olduğunu da unutmamalıyız. Buna rağmen incelediğimiz defterler içerisinde, sadece II. Bayezid devrine ait olanda bir kişinin baba adı Abdullah'tır. Bunlardan başka, şehirde, falan mu'tak-ı fila n şeklinde kaydedilen bir zümre daha söz konusudur ki, bunların sayısı II. Bayezid devrinde 5, 1520-I521'de 2, 1570-1571'de ise 1 kişidir. Bu zümreye dâhil olanlar kul iken bir şekilde sahipleri tarafından hürriyetleri verilmiş kimselerdir. OsmanlIların insana verdikleri değerin güzel bir misalini teşkil eden bu insanların defterlerde, m u'tak, ıtk gibi kaydedilmeleri sadece tahrir işlemi esnasına özgü olup, bunların çocukları sonraki tahrirde kendi baba adlarıyla kaydedilmişlerdir. Benzeri durum yukarıdaki Abdullah oğulları için de geçerlidir. Ancak, her iki zümredeki insanların sayısının toplam nüfusa göre % l'in altında kalması şehirdeki Türk nüfusun yoğunluğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Homa şehri ahalisi içerisinde bir de isminin başında H acı lafzı taşıyanlar bulunmaktadır. İsmi Hacı olanlar hariç, baba adında Hacı lafzı taşıyanların sayısı II. Bayezid döneminde 11, 1520-i 521 'de 7, nihayet 1570-1571'de ise 6 kişidir. Kendi adı önünde Hacı lafzı taşıyanların sayısı ise, II. Bayezid döneminde 10, 1520-152l'de 6 ve 1570-1571'de ise 4 kişidir. Hacca gitmenin çok zor imkânlarla gerçekleştiği o dönemlerde sayıları her dönemde azalmasına rağmen bu kişilerin varlığı, hem İktisadî zenginliği, hem de şehrin dinî temayülünü göstermesi bakımından önemlidir. Buna ilaveten ayrıca A h i ünvanlı kişilerin de mevcudiyeti bu havalinin Türkleşmesinde ve şenlendirilmesinde Ahi teşkilatına mensup olanların rolü olduğuna delalet etmektedir. Bunların dışında Homa şehrinde, farklı etnik gruba dâhil herhangi bir zümre ise bulunmamaktadır.

64 Özer KÜPELİ C) Homa Şehrindeki İktisadı Hayat ve Ticaret Homa, İlkçağın en önemli ticaret yollarından birisi olan "Kral Yolu üzerinde bulunmaktaydı. Bununla birlikte fazla bir gelişme göstermemiştir. Nitekim Bizans dönemiyle birlikte Kral Yolu'nun önemini yitirmesi neticesinde bölge bir harabe haline gelmiştir. XI-XII. yüzyıllarda ise Homa, hem Bizans için, hem de Türkler için önemli askerî yollar üzerinde yer alıyordu. Osmanlı dönemine gelince; Homa bu devrede herhangi bir ticaret yolu üzerinde bulunmuyordu. Mamafih XV-XVII. yüzyılları içeren bölgeye ait herhangi bir sicil kaydının da mevcut olmaması, şehrin İktisadî ve ticarî hayatını sadece tahrir defterleri ile değerlendirmeyi gerektirmektedir. Bu defterlerdeki veriler kâfi olmasa da şehre ait vergi birimlerinin tetkiki, ticarî hayat hakkında az çok fikir verebilmektedir. Mamafih şehre ait vergi gelir kategorileri tarihlere göre şöyle bir durum arz etmektedir. Tablo IV: Homa Şehrinden Alınan Vergilerin YıMara Göre Dağılımı II. 1520 1530 1571 Bayezid Niyâbet-i bâc-ı bâzâr ve öşr-i bağâı ve h;tssa-i eşcâr-ı unnâb ve resm-i âsiyâbhâ-i der-nefs-i Homa ve Yaylâk-ı Akdağ nısf hisse ve cürm-i cinâyet ve arûsiyye ve resm-i keyl ve bâd-ı havâ 4472 6000 7148 8000 ve gayruhû (fî-sene) Hâsıl-ı dekâkîn-i Pîr Mehmed Pa?a (fî-sene) - 10 Resm-i âsiyâb-ı şirûgan der-nefs-i Homa (fî- - - 60 80 sene) Bâc-ı nâke der-gön nefs-i Homa (fî-sene) - - 100 120 Resm-i âb fî-nefs-i Homa (fî-sene) - * 260 400 Hınta - - 150 600 Şa îr - - 60 200 Resm-i güzle-i Argın vs. (fî-sene) - - 150 200 Dükkân-1 sabûnhane 2 bâb (fî-sene) - - 100 100 Asiyâb der-âb Akçay 5 bâb. fî 6, şehr fî 30 - - 150 150 4472 6000 8188 9860 Yukarıdaki tabloda yer alan şehre ait vergi gelirleri II. Bayezid döneminde Hamza Bcy'in zeameti olup vergiler mukataa yoluyla tahsil edilirken, sonraki tarihierde tımara verilmiş ve vergiler vasıtasız tahsil edilmiştir. Bu vergi gelirlerine bakıldığında her dönemde bir artış söz konusudur. Mesela niyabet vergileri II. Bayezid devrinden 1570-1571 dönemine gelinceye değin yaklaşık % 80 artmıştır. Niyabet vergileri; cürm-i cinayet, resm-i arûs, yave, kaçgun vb. gibi asayişle alakalı hadiselerden alınan tazminat ve cerimeler olduğundan^', bunların hangi dönemde ne kadar 32 Mustafa Akdağ, Türkiye'nin İktisadi ve İçtimoi Tarihi II, 1453-1559, İstanbul 1995, s. 210 2 1 1.

XV-XV1. Yüzyıllarda Homa Kazası 65 tutacağını da tespit imkânı bulunmamaktadır. Bu yüzden, bu grup vergiler deftere tahminî olarak yazılmaktaydı. Bâc-ı bâzâr vergileri ise; niyabet gelirleri içerisinde değerlendirildiğinden ne kadar tuttuğu hususunda bir fikrimiz yoktur. Homa'da vergiye tabi olarak, küçük sanayi teşekkülü şeklinde tarif edebileceğimiz, hemen hemen bütün Osmanlı şehirlerinde mevcut, Boyahane, Yağhane, Bozahane, Şemhane ve Başhane gibi işletmelerin olmadığı dikkati çekmektedir. Bü kâbil işletmeler arasında zikredebileceğimiz sadece iki bab sabunhanedir. Bununla birlikte bu sabunhanelerin, ancak şehrin ve yakın çevresinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek kapasitede işletmeler olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan başka, yine niyabet vergileriyle birlikte zikredilen bağ öşrü, Homa şehri civarında bağlık-bahçelik alanların olduğunu ve şehir halkının da buralarda bağcılıkla iştigal ettiğine delalet etmektedir. Yine hınta (buğday) ve şa îr (arpa) ziraatinin mevcudiyeti ahalinin bir kısmının da bu ürünlerin ziraati ile uğraştığına işarettir. Ancak, mahsulün azlığından ahalinin kendi ihtiyacına karşılık bu ürünleri yetiştirdiği anlaşılmaktadır. Bunlara ilaveten Homa ahalisi gerek ziraat, gerekse diğer ihtiyaçları için gereken suyu Hıdırlık da cârî olan Kara-pınar Nehri'nden temin ediyordu33. Şehrin XVI. yüzyıldaki ekonomik bünyesi hakkında fikir verebilecek bir başka husus ise, şehir ahalisinin yapmış olduğu âmme vakıflarıdır. Âmme vakıfları arasında ise gayrimenkul vakıflardan ziyade nakit para vakıfları şehrin İktisadî zenginliği için belirleyici olmaktadır. Aslında İslam hukukunda faizcilik kesinlikle yasaklanmış olmasına rağmen, para vakıfları, herhangi bir hayra sarf edilmek gayesiyle şeriatın imkân tanıdığı ölçüde nakdin % 15 üzerinden murabahaya verilmesidir. Bü para vakıfları genellikle cami, mahalle mescitleri, suyolları, hamam, köprü, çeşme gibi bir takım hayır müesseselerin tamîr ve termîmi için tahsis edilmiştir. Homa'daki nakit para vakıflarının yekûnlarını değerlendirmeden önce bu tutarları İstanbul, Bursa ve Manisa gibi büyük şehirlerle mukayese etmek, şehrin, gerek vakıf bünyesi, gerekse İktisadî vaziyeti için bir değerlendirme yapmayı kolaylaştıracaktır34. Tablo V: İstanbul, Bı:rsa ve Manisa'ya göre Homa Şehrinde Nakit Para Yekûnu Şehirler Sene Nakit akçe yekûnu Senelik fit-iir İstanbul 1520-46 13.253.736 1.262.260 Bursa 1561 3.346.046 333.1 19 Manisa 1531-1575 848.530 333.119 Homa 1528-1571 99.100 17.695 33 BOA, TD 369, s. 275. 34 Tabloda yer alan İstanbul, Bursa ve Manisa'ya dair nakit vakıflarıyla ilgili bilgiler şuradan alınmıştır. Bkz. Emecen, Manisa Kazası, s. 71.

66 Özer KÜPELİ Tablodan da görüleceği üzere yıllık 17.695 akçe olan nakit vakıf gelirine, 1yıllık 10.ÖÖ0 akçç civarındaki gayrimenkul hâsılatını da eklediğimizde; Homa'da vakıf bünyesi dâhilinde toplanan para ancak 27.000 akçeyi bulmaktadır. Üstelik bunun 9.000 akçesi sadece Bâlî Çavuş Evkâfı'na vakfedilmiş 60.000 akçe nakdin ribhidir. Homa çarşısına gelince; Osmanlı şehirlerinin en önemli ünitelerinden birini teşkil eden çarşı hakkında Homa şehri için bilgilerimiz oldukça yetersizdir. Mamafih Homa'da, Osmanlı çarşısının temelini teşkil eden bir bedesten veya han bulunmamaktadır. Üstelik vakıf defterlerinde de, Homa şehrinde herhangi bir vakıf dükkânına dair kayıt yer almamaktadır. Bu babda tek bildiğimiz Pîr Mehmed Paşa'ya ait bir takım dükkânların şehirde varolduğudur. Bunların sayısı tespit edilememekle birlikte muhtemelen bunlar günlük ihtiyaçların karşılandığı bakkal, kasap, terzi, fırın vs. gibi küçük esnafa ait dükkânlardı. Çarşı dışında Homa'da bir pazarın bulunduğu alınan bâc-ı bâzâr vergisinden anlaşılıyorsa da hakkında bilgi yoktur. D) Homa Şehrindeki Vakıf Müesseseleri ve Vakıflara Göre Tarihi Eserler Türk-İşlam şehirlerinin teşekkül ve gelişmesinde en önemli âmillerden birisi vakıf müesseseleridir. Bunların başında da imaretler gelmektedir. Öyle ki, bir cami etrafında toplanmış olan medrese, aşhane, tabhane, darüşşifa, hamam, kervansaray gibi çeşitli dirıî. kültürel ve İçtimaî yardım müesseselerinden oluşan imaretler, imar ve iskânı arzu edilen yerlerin Çekirdeğini teşkil ediyordu35. Bu bakımdan kısa sürede Türkleşmiş bölgelerden biri olan Homa'nın cami, mescid ve diğer vakıf müesseseleri hakkındaki bilgilerimiz şehir merkezini teşkil eden camiden başlamak suretiyle aşağıdadır. 1) Sultan Aiaaddin Cami XVI. yüzyılda Homa şehrinde bir cami bulunmaktadır. Kütahya'nın son mufassal evkaf defterinden öğrendiğimize göre Merhum Sultan Aiaaddin adıyla bilinen caminin banisi ve yapılış tarihi hakkında bilgi olmamakla birlikte adından anlaşılacağı üzere Selçuklular zamanında yapılmış olması muhtemeldir36. Camideki görevlilere gelince; II. Bayezid devrinde 1 imam, 1 müezzin, 2 ser-mahfil ve i muarrif varken, 1520'de birer tane hatîb, imam, müezzin, hafız, mütevelli-i cami ve ser-mahfil, 1530'da Direr tane imam, 35 Ömer Lütfi Barkan, Şchir!er:r Teşekkül ve İnkişaf T;ırihi Bakımından Osmanlı İmparatorluğunda İmaret Sitelerinin Kuruluş ve İşleyiş Tarzına Aid Araştırmalar, İktisat Fakültesi Mecmuası (IFM), XXIIİ/l-2, (1963), s. 239; Barkan-Ayverdi. a.g.e., s. X. 36 TK. KKA, TD 560, vrk. 247o.

XV-XVI. Yüzyıllarda Homa Kazası 67 müezzin ve hafız, bulunmaktadır. 1571'de ise yine birer hatîb, müezzin ve hafız Cami Adı Cami-i Sultan Alaaddin T ablo VI: Evkaf Defterlerine Göre Homa Camisine Tahsis Olunan Vakıflar IL Bayezid Gelir türleri Senelik Yekûn Gelir türleri Bir hamam yevm 1 akçe 1çiftlik Sülüs hisse değirmen 360 150 100 2) Mescidler 610 1 hane icâre-i hamam 1 ayda 10 günü vakf bir değirmen Hâsıl bağât eşcâr-1 ceviz üç dönüm bağ dört dönüm miktarı yer üç koz ağacı zemîn-i Hüsam dede nakid: 12.000 akçe 1528 1570-1571 Senelik Yekûn Gelir türleri 1000 harâb 200 40 50 30 40 20 1200 2580 hamam gelirinden hisse rub hamam geliri resm-i dönüm eşcar-ı ceviz 5 ad. mukataa-i bağ ve bağçe nakid: i 6.700 akçe Senelik 500 400 12-80 2480 Yekûn Osmanlı mahallelerinin teşekkülünde en önemli dinî yapılardan birisi olan mescidler, mahalle aralarında yer alan camiden küçük mabedlerdir. 1571 e kadar Homa şehrinde kaç mescid olduğu bilinmemektedir. 1571 deyse şehirde her biri bir mahallede olmak lizere 6 mescid bulunmaktadır. Bunlara yapılan vakıfların hepsi nakittir ve şer î usullere göre nemalandırılmaktadır. T ablo VII: Evkaf Defterlerine Göre 1571'de Homa'daki Mescidlere Tahsis Olunan Vakıflar Mescidler Gelir nevi Senelik hâsıl Orta nakid: 2000 300 Değirmen-başı nakid: 5000 750 Çağl ak nakid: 2200 195 Köse nakid: 1300 150 Alayurtlu nakid: 2000 300 Pınar-başı nakid: 1000 150 3472

68 Özer KÜPELİ 3) Diğer Eserler Homa'da cami ve mescidler dışında bir takım yapılar daha bulunmaktadır ki bunların başında zâviyeler gelmektedir. XVI. yüzyılda zâviye tabiriyle kasaba, şehir ve köylerdeki küçük tekkelerin kastedildiği, bunun yanı sıra ticaret ve seyahat yollan üzerindeki misafirhaneler için de bu tabirin kullanıldığı bilinmektedir1'. Nitekim Homa şehrinde bu müesseseler, dinî rolleri yanında gelen geçene yani seyahat edenlere de hizmet etmekteydiler38. Buradaki zaviyelerin çoğu Osmanlı döneminde teşekkül etmiş iken, bazılarının daha Germiyanoğulları devrinde var oldukları anlaşılmaktadır. Mesela Kazancı-oğlanları Zâviyesi'nin şeyhlerinin son Germiyan hükümdarı Şah Çelebi yani II. Yakub'dan alınma ellerinde beratları vardı. Zâviyelerin şehrin neresinde bulunduklarına dair herhangi bir bilgi yoktur. Ancak genel kaide şehrin dış bölgelerinde bulundukları şeklinde olduğu için şehrin kenar bölgelerinde olduklarını söyleyebiliriz. Tablo VIII: Evkaf Defterlerine Göre Homa Şehrindeki Zâviyelere Tahsis Olunan Vakıflar Zâviye Adı Kazancı oğlanları Hacım Şeyh İsmail Kaıa Baba Koyun Baba Gelir türleri hınta müd 1 dırahthâi gürdkân miid 1 âsiyâb-ı hınta müd 1, kile 15 resm-i zemîn II. Bayezid 1528 1570-1571 Senelik Yekûn Gelir türleri 1 bağ ve 5 dönüm yer ve eşcâr-ı 100 100 ceviz Hacim değirmeni nden 8 gün vakf 100 175 5 280 - - - - - - eşcar-ı ceviz mukatav i zemîn 20 dönüm yer ani'l-galie ve gayruhu ani'l-galle ve gayruhu Senelik Yekûn Gelir t ürleri 600 200 130 5 80 800 215 650 650 250 250 1 bağ ve 5 dönüm yer ve eşcâr-ı ceviz Hacim değirmenin den 8 gün vakf eşcar-ı ceviz mukata'a-i zemîn 20 dönüm yer ani'l-galle ve gayruhu ani'l-galle ve gayruhu Senelik 600 200 130 5 80 Yekû n 800 215 650 650 250 250 - - - - - - - - - 37 Ahmet Yaşar Ocak, Zâviyeler, Vakıflar Dergisi (VD), XII, (1978), s. 258. İ l i Mesela Homa'da Kazancı-oğlanları Zaviyesi mensuplan "... âyende vü revendeye hizmet... etmekle mükelleftiler. Bkz. BOA, MAD 262, s. 356.

XV-XVI. Yüzyıllarda Homa Kazası 6 9 Yukarıdaki tabloya bakıldığında 1528'e göre 1571'de zâviyelerin gelirlerinin aynı kaldığı görülmektedir. Bunlardan başka Koyun Baba zâviyesinin her üç tarihte de gelirlerinin olmadığı dikkati çekmektedir ki, bu tekyedeki dervişler, gelen geçene hizmet etmek ve padişaha duacı olmak mukabilinde her türlü avarız-ı divaniye ve tekâlif-i örfiyeden muaf tutulmuşlardır39. Zaviyelerden başka Homa şehrinde 1571 tarihinde bir de muallimhane yani sıbyan mektebi vardır ki, Şemseddin Efendi Vakfı olan bu muallimhanenin 14.000 akçe nakd-i mevkufu ve ribh olarak senelik 2100 akçe geliri mevcuttu. Muallimhane vazifelilerinden muallim yıllık 1440, mütevelli 360, halîfe ise 250 akçe maaş almaktaydılar40. Bunlara ilaveten Homa şehrinde XVI. yüzyılda çeşitli vakıfların hisselerinin bulunduğu bir de hamamın olduğu anlaşılmaktadır. Homa Kazası Kır İskân Merkezleri ve Nüfus * A) Kazanın Genel iskân Özellikleri XI. yüzyılda doğudan çok kesif bir surette Anadolu'ya akan insan seli, Selçuklu hükümdarlarının kuvvetli idaresi altında, buranın Türkleşmesine hizmet etmeye başlamış, ardından Moğol istilasıyla bu insan selinin Anadolu'ya akışı daha da hızlanmış ve Batı Anadolu daki Türkmen kitlelerinin nüfusu üç milyona yaklaşmıştı41. Anadolu'ya gelip yerleşen bu insan kitlelerinin büyük kısmını Oğuz Türkmenleri teşkil etmekle beraber, içlerinde Karluklar, Kalaçlar, Kıpçaklar, Ağaçeriler gibi muhtelif Türk zümreleri de bulunuyordu. Bu zümreler meskûn oldukları yerlerde kendi isimleriyle köyler teşkil etmişler, daha önce yaşadıkları yerlerdeki bir takım köy, dağ ve nehir adlarını geldikleri bölgelere de beraberlerinde getirmişlerdir42. Bununla birlikte Türklerin, Anadolu'daki daha eski unsurların verdiği adları da yaşattıkları ve bunların telaffuzlarını lisanlarına uyacak şekilde Türkçeleştirdikleri görülmüştür43. Yine kadîm merkezler yakınlarında yerleşmiş olan Türkler, bu eski merkezlerin hatırasını yaşatmak üzere hissiyatlarının ifadesi olarak binlerce kasaba ve köyü virân, ören, öyük ve höyük şeklinde adlandırmışlardır. Öyük, Boz-öyük, Gâzi-viranı bu tip yerleşmelere misaldir. 39 BOA. M A D 262, s. 357; TK, KKA, TD 560, vrk. 254b. 40 TK, KKA, TD 560, vrk. 255a. 41 Osman Turan, Selçuklular Târihi ve Türk-lslam Medeniyeti, İstanbul 1993, s. 304. 42 Köprülü, Osmanlı D evletinin Kuruluşu, s. 40-41. 43 Tuncer Baykara, Türk Kültürü Araştırmaları, İzmir 1997, s. 70; Türklerde yer adı verme usulleri ile ilgili olarak geniş bilgi için bkz. Bahaeddin Yediyıldız, Türkiye'de Yer-Adı Verme Usulleri, Türk Yer Adları Sempozyumu Bildirileri, 1 1 -]3 Eylül 1984, Ankara, Ankara 1984, s. 25-41.

7 0 Özer KÜPELİ Bunlardan başka Yörükler tarafından kurulmuş olan bazı köylere, Türk boyları ve aşiretlerinin isimlerinin verildiği dikkati çekmektedir ki, Bâdemlü, Bölücek, Çandır, Dânişmendlü, İshaklu, Karahonlu, Karamanlu, Kayıcak, Kızılca, Kızıllu, Şeyhler, Yavı ve Yortan bunlara örnektir. Yine tabiat şartlarını andıran isimlere sahip yerleşmeler de bulunmaktadır ki, bunlara misal olarak Karaca-dağlu, Kara-kuyu, Kavacıkalanfnı verebiliriz. Bunların dışında, isimlerini bazı dervişlerin isimlerinden alan yerleşmelerin olduğu görülmektedir. Aynen Şeydi Melik köyünde olduğu gibi. Bütün bu tespitler göstermektedir ki Homa Kazası ndaki köy ve mezraaların büyük kısmı Türklerin gelişinden sonra teşkil edilmiştir. B) Kır İskân M erkezlerinin Özellikleri Bir kazanın kır iskân merkezleriyle, o kaza dâhilindeki köy ve mezraalar kastedilmektedir. Şehir iskânından ayrı olarak sadece toprak mahsûlleri yetiştiren, bununla geçinen, bağ, bahçe, tarla ve merası ile bir bütünlük arzeden kır iskânına köy denilmektedir44. Ekseriyetle ahalisi dağılmış ve sadece ekinlik olarak kullanılan ziraî topraklar ise mezraa olarak adlandırılmaktadır45. Lâkin bu tarifler hem köy hem de mezraayı tam olarak karşılamamakta, bu iki tabir zamanın ve mekânın şartlarına göre birbirine karışabilmektedir. Gerçekten de Homa Kazası'mn XVI. yüzyıldaki köy ve mezraalarına bakıldığında, yerleşme izi olan bazı mezraalarla hiçbir yerleşme izine rastlanmayan köyler birbirinden tefrik edilememekte, bu bakımdan bir yerin koy ve mezraa olarak, tayin edilmesinde neyin kıstas alındığı tam olarak anlaşılamamaktadır. Mamafih bir yerleşim merkezinin karye veyahut mezraa addedilmesinde ne nüfus faktörü, ne de İktisadî potansiyel tek başına âmil değildir. Bununla birlikte 1570-1571 defteri iyice incelendiğinde hem karye hem de mezraalar yazılırken nüfus ve İktisadî faktörlerin gözönüne alındığı ve bu sayede karye ve mezraaların daha net tefrik edildiği göze çarpmaktadır. Birbiri arasındaki fark tam olarak anlaşılamasa da, kır iskân mahalleri iskân ve tasarruf şekilleri bakımından bir takım özelliklere sahiptir. Günümüzde dağ ve ova yerleşimleri gibi coğrafî özelliklerine göre kabaca 44 Ali Tanoglu, İskân Coğrafyası, Esas Fikirler, Problemler ve Metod, Türkiyat Mecmuası, X I/12, (1954), s. II. 45 Halil İnalcık, Hicrî 835 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-ı Arvanid, Ankara 1987, s. XXXI- XXXIII, s. XXIX; Bununla birlikte bir yerin müstakil mezraa olduğunu tayin için ise, o yerin harabesi, suyu ve mezarlığı olup olmadığına bakılırdı. Bkz. Diyarbakır kanunu, Barkan, Kânunlar, s. 133.

XV-XVI. Yüzyıllarda Homa Kazası 71 tasnif edilen yerleşim merkezleri, XVI. yüzyıl için nüfus çeşitliliği, İktisadî şartlar ve tasarruf şekillerine göre sınıflandırılmıştır. Buna göre: a-) Çoğunlukla sipahilerin ikâmet ettiği, geçim faaliyetlerinin büyük kısmının ziraat ve hayvancılığa dayandığı, arazisinin hudutları sınır taşları ile belirtilmiş ve geliri, has, zeamet ve tımara tahsis edilmiş iskân mahalleri. b-) Gelirinin tamamı vakfa tahsis edilmiş veya mülk olarak verilmiş köy ve mezraalarla, geliri vakıflar ile dirlik sahibi arasında paylaşılmış, ancak toprağın kuru mülkiyet hakkının mîrîye ait olduğu iskân mahalleri. c-) Sadece korıar-göçer teşekküllerin bir süre için gelip konakladıkları geçici iskân mahalleri. d-) Piyade ve müsellem çiftliklerinden müteşekkil ve adlarına sadece söz konusu teşkilatlara ait defterlerde tesadüf edebildiğimiz iskân mahalleri46. Yukarıda tasnif edilen iskân tiplerinden a ve b kategorisinde yer alanlar hakkında detaylı bilgileri gerek mufassal ve gerekse vakıf tahrir defterlerinden tespit etmek ve ayrıntılı incelemek mümkündür. Fakat c ve d kategorisine giren yerleşmeler hakkında bilgi az olduğundan bunları teker teker ele almak imkânı bulunmamaktadır. a ve b kategorisi köylerde sakin olanlar, çoğunlukla dirlik sahibine ya da bir vakfa tabi olup, reaya olarak adlandırılmaktadır. Mufassal defterlerde boş olarak kaydedilen köyler ise, içerisinde sipahiye bağlı reayanın bulunmadığı köyler olup bunlar defterlerde hâlî ani'r-re'âyâ veyahût hâlî ezre âyâ şeklinde tabir edilir. Bu köylerde herhangi bir reaya bulunmasa da, köy arazisi dışarıdan gelen hâriç ra iyyet tarafından ekinlik olarak kullanılmaktaydı. C) Başlıca Kır İskân M erkezleri: Köyler Ve M ezraalar47 Kütahya Sancağı na ait muhtelif mufassal ve vakıf tahrir defterlerinde Homa ya tabi olarak belirtilen iskân merkezleri aşağıda alfabetik sıra takip edilerek kaydedilmiş olup, bu defterlerdeki verilerden istifadeyle buralarda iskân olmuş zümreler, ziraî topraklar, yetiştirilen mahsuller, İktisadî faaliyetler ortaya konulmaya çalışılmıştır. 46 Emecen, Manisa Kazası, s. 118-119. 47 Bu kısma defterlerde Geyikler'e (Dinar) tabi olarak gösterilen köyleri ve ınezraaları dâhil etmedik. Bunlarla birlikte Homa kazasındaki köy ve mezraa sayısı I50'yi bulmaktadır.

7 2 Ö zer k ü p e l i 1) Köyler 1) B â d e m l w48: Adını ilk defa 1530 tarihli mufassal-icmal defterde gördüğümüz Bâdemlü Köyü nde bu tarihte 9 hane(=h.), 3 mücerred(=m,), 8 sipahi-zâde mevcut iken; 1571'de ise 1 imam, 33 h., 1 kara(=k.), 1 pir, 2 sâhib-i vakf, 1 muaf ve 7 sipahi-zâde mütemekkindir. Köyde 1571 tarihli deftere göre buğday, arpa, yulaf, bostan, kızılcık, afyon ziraati yapılmakta, bağcılıkla uğraşılmaktaydı. Köyün hâsılı ise 1530'da 5157 akçe iken, 1571 'de ise yüzde yüzden ziyade artarak 10785 akçeye yükselmiştir. Bâdemli köyü bugün Dinar'a bağlıdır. 2) B o z - ö y ü k49: 1528 tarihli vakıf mufassal defterinde bir mescid bulunduğunu tespit ettiğimiz köyle ilgili olarak, ayrıntılı bilgiyi ancak 1571 tarihli mufassal defterden elde edebilmekteyiz. Nitekim bu deftere göre köyde; 5 h., 51 çeltikçi mütemekkindir. Buğday, arpa, yulaf, burçak, erzen, bostan, piyaz ziraati yapılan köyde, bunlara ilaveten hayvancılık ve meyvecilik ile uğraşılmaktadır. Köyün hâsılatı ise 21567 akçedir. Köy şimdi Dinar'a bağlıdır ve adı Yeşilhöyük tür. 3) B ö l ü c e k [ - Perlücek]50: II. Bayezid devri defterinde bulunmayan köyde, 1520 ve 1530 tarihlerinde sipahiye tabi herhangi bir reaya bulunmamaktadır. Bunun sebebi karye halkının bazısının ölmesi ve kalanların da başka diyara gitmesidir. 1571'de ise köye tekrar iskân olunanların bulunduğu görülmektedir. Nitekim bu tarihte köyde 3 h., 1 pîr bulunmaktadır. Ziraatle uğraşılan köyde buğday, arpa, soğan, bostan yetiştiriliyor; ayrıca bağcılıkla meşgul olunuyordu. Köyün gelirine gelince 1520 ve i 530'da 460 akçe iken, 1571 'de ise 1200 akçeye yükselmiştir. 4) B ıı c a k5]: II. Bayezid döneminde 3 h. olan köy; 1520'de hâlî olup hâriçten ekilmektedir. 1530 ve 1570-1571 tarihli defterlerde ise köyle ilgili herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Buğday ve arpa ziraati yapılan köyün II. Bayezid devrinde 256 akçe olan geliri, 1520'de ise 300 akçeye yükselmiştir. 5) Ç a n d ı r52: II. Bayezid döneminde 15 h., 3 m. olan köy; 1520'de 1 imam, 14 h., 1 k., 3 m. ve 1 kötürüm;. 1530'da 16 h., 8 m., 2 sipahi-zâde; 4H438 Numaralı Muhâsebe-i Vilâvei-i Anadolu Defteri /, s. 95; TK, KKA, TD 48, vrk. 213b- 214a. 4l} BOA, TD 369, s. Ti 1; TK, KKA, TD 48, vrk. 192a-b. 50 438 Numaralı Mubâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri /, s. 93; BOA, TD 49, s. 953; TK, KKA, TD 48, vrk. 227a. 51 BOA, TD 45, s. 368; BOA, TD 49. s. 953. 52 BOA, TD 45, s. 367; BOA, TD 49, s. 95 i -952; 438 Numaralı Mulıâsebe~i Vilâyel-i Anadolu Defteri /, s. 93; TK, KKA, TD 48, vrk. 225a.

XV-XVI. Yüzyıllarda Homa Kazası 73 1571 'de ise 1 imam, 19 h., 2 k., 1 m. ve 2 muafdan müteşekkildir. Buğday, arpa, yulaf, burçak, mercimek, soğan, bostan ziraati yapılan köyde, ayrıca bağcılıkla uğraşılmakta, meyve yetiştirilmekteydi. Köyün hâsılı ise sırasıyla her dört tarihte 1413, 1268, 1286 ve 3272 akçe idi. Çandır Köyü, günümüzde Gümüşsü ya bağlı bir köydür. 6) D ânişmendlü: 1530 tarihli mufassal-icmalde ilk defa geçen köyde bu tarihte sipahiye tabi bir reaya bulunmamakla beraber sadece 5 sipahi-zâde mevcuttur. 1571'de ise 3 h., 1 k., 4 muaf mütemekkindir. Köyde buğday, arpa, yulaf, erzen, ceviz, afyon, bostan ziraati yapılmakta, ayrıca 1571 tarihinde köy sınırları dâhilinde 2 değirmen ile Yellü-mülk, Kavak, Emrûd-ovası, Divâne Mehmed Yurdu, Ayrılganiı ve İşlemez adıyla altı yaylak bulunmaktaydı. Köyün 1530'da 515 akçe olan hâsılı ise 1571 de 2100 akçeye ulaşmıştır. 7) D ü z b e l54: Derbent yeri olmakla birlikte sadece 11. Bayezid devri mufassal evkâf defterinde adına rastladığımız köyde, bu tarihte 14 h., 1 m. bulunmaktadır. Buğday, arpa ziraati yapılan, hayvancılıkla uğraşılan köyün hâsılâtı ise 1041 akçedir. Bu köy günümüzde Gümüşsu ya bağlıdır. 8) G â z î v i r â n v>5\ Vakıf tahrirlerinde nısfına dair bilgiler bulunan bu köyde, II. Bayezid döneminde 8 muaf, 1528'de 7 sâhib-i berât, 1571'de ise herhangi bir nüfus bulunmayan köyün, her üç tarihte hâsılatı ise sırasıyla 670, 250'şer akçedir. 9) G ö b e k56: II. Bayezid döneminde 8 h., 1 sipahi-zâdenin mütemekkin olduğu köyde; 1520 de 12 h., 2 k. ve 1 m.; 1530'da 10 h., 1 m., 1 sâhib-i berât, 4 sipahi-zâde; 1571'de ise 22 h., 6 k., 1 m., 3 pir, 1 malûl, 1 mütevellî-i köprü ve 1 muaf bulunuyordu. Buğday, arpa, mercimek, soğan, bostan, ceviz ziraati yapılan köyde, ayrıca bağcılık ve arıcılıkla da meşgul olunuyordu. Köyün gelirleri II. Bayezid döneminde 750, 1520'de 517, 1530'da 1039 ve nihayet 1571 de ise 2928 akçeydi 10) İ s h â k l m57: Adına sadece 1571 tarihli defterde rastladığımız bu köyde sipahiye tabi reaya bulunmamakta, sadece Şeyh Ali Çiftliği adıyla 120 dönüm yer ve 10 dönüm bağdan müteşekkil bir vakıf çiftlik bulunmaktadır. Bu çiftlik hâricinde kalan yerler ise tımara kayd olunmuş ve karye tesis 53 438 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri /, s. 94; TK, KKA, TD 48, vrk. 220b.,4 BOA, MAD 262, s. 363-364. 55 BOA, MAD 262, s. 361; BOA, TD 369. s. 276: TK. KKA, TD 560, vrk. 252b. 56 BOA, TD 45, s. 384; BOA, TD 49, s. 952; 438 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri /, s. 93; TK, KKA, TD 48, vrk. 226b-227a. 57 TK, KKA, TD 48, vrk. 234a.

74 Özci KÜPELİ edilmiştir. Ancak söz konusu yerleşim biliminde herhangi bir nüfus bulunmamaktadır. Köyün 1571'dski hâsılı ise 800 akçedir. İshakJı bugün Gümüşsü ya bağlıdır. 11) K a r a c a - d a ğ i m5s: Yine adına ilk defa 157 l'de rastladığımız bu köyde bu tarihte î imarn, 7 h., 1 pir. I malûl, 2 meremmetçi ve 31 çeltikçi bulunmaktadır. Buğday, arpa, yulaf, mercimek, burçak, bostan ziraati, bağcılık ve arıcılık köylülerin uğraşları arasındaydı. Bunlara ilaveten çeltik ziraati köy için çok önemli bir uğraştı ve 25 müd çeltik ekilmekteydi. Nitekim köyde çekik ziraat etmeyenler ise benııaklannı eda etmekteydiler. Yine bu tarihte köyde harap 1 değirmen mevcuttu. Köyün yekûn hâsılı ise 5424 akçe idi. 12) K a r a h o n! w59: 1571 defterinde ilk defa geçen köyde herhangi bir nüfus mııkayycd değildir. Buğday, arpa, yulaf, burçak, nohud, mercimek, bostan, meyve ziraatinin yapıldığ! köyıin, bu tarihteki yekûn hâsılı ise 2169 akçeydi. 13) K a r a k u y»ou: İsmine sadece mufassal-evkaf defterlerde rastladığımız köyde herhangi bir reaya bulunmamakladır. Buna mukabil Şeyh Eync Beğ vakfı olan bir çiftliğin olduğu bu köyün hâsılâtı II. Bayezid döneminde 220; 1528 ve 1571 'de 400 akçe idi. Köy şimdi Dinar'a bağlıdır. 14) Karalar ve Y e n i c e6i: Köyde, II. Bayezid döneminde 16 h.t2 k. ve { m.; f520'de 6 h., 2 k., 1 m., 1 muhassıl, 1 âmâ ve 2 sipahi-zâde; 1530'da II h., 3 i âmâ. ve l sipahi-zâde; 1571'de ise 20 iı.t4 k., I m. ve I malul mukayyeddir. Köyde buğday, arpa, burçak, yulaf, soğan, znarul, ceviz, bostan ziraati yapılmakta, bağcılık ve meyvecilikle uğraşılmaktaydı. Yine köyden çayır resmi alınmakla, gelirlerinin bîr kısmıyla lloma şehrinin hitabetinin karşılandığı 6 bnh değirmen bulunmaktaydı. Koy gelirlerine gelince ise, II. Bayezid döneminde 2163 akçe, 1520 de 1643 akçe, 1530'da 2530 akçe, 1571 'de 4020 akçeyrtl.. 15) K a r a m a n l i?2: 1571'de 19 iî., 6 k., I malûl ve 2 de muafın bulunduğu köyde buğday, arpa., yulaf, burçak, bostan ziraati yapılmakta, hayvancılıkla uğraşılmaktaydı. Köyün bu tarihteki yekûn hâsılı ise 1500 akçe idi. SHAym Defler, vrk. 192b-i 93a. w TK.. KKA, TD 48, vrk. 235b-236a M BOA, MAD 262Ts. 360; BOA, TD 369, s. 275; TK, KKA, TD 560. vrk. 252b. BOA, TD 45, s. 382-383; BOA, TD 49, s. 953-954; 438 Numaralı Mukassi)*-i Viiâyct-i Anadolu Defleri I, s. 93; TK, KKA, TD 48, vrk. iy tb. 62 TK, KKA, TD İS, vrk. 234a.