2013 YILI ESERLER DERECEYE GİREN ORTAOKUL VE LİSE ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)


ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ


6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

ISBN :

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

TED POLATLI KOLEJİ EKMEK İSRAFINI ÖNLEME KAMPANYASI ETKİNLİKLERİ

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Kahraman Kit Misafirlikte

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

ÖZEL EFDAL ANAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

TÜRKÇE. NOT: soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. cümlesinin sonuna hangi noktalama işareti konmalıdır?

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Parlar saçların güneşin rengini bana taşıyarak diye yazıvermişim birden.

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

UFUK GÜRBÜZDAL TURK 102-3

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK


Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Transkript:

2013 YILI ORTAOKUL VE LİSE ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK DERECEYE GİREN ESERLER

Sevgili gençler ve kıymetli öğretmenlerimiz, Sermaye Piyasası Kurulu olarak geleneksel hale getirdiğimiz Kompozisyon Yarışmasının bu yıl üçüncüsünü tamamladık. Ülkemizin her köşesinden binlerce öğrencimizin yarışmaya gösterdiği ilgi, yarışmaya gönderilen eserlerdeki hepsi birbirinden değerli duygu ve fikirler, finansal eğitim konusunda yaptığımız çalışmalarda bize güç ve motivasyon sağlamaktadır. Toplumumuzdaki tasarruf ve yatırım bilincini geliştirmek amacıyla çocuk ve gençlerden başlamak üzere tüm kesimlere yönelik finansal eğitim faaliyetlerini sermaye piyasasının diğer kurum ve kuruluşları ile birlikte yürütmekteyiz. Önümüzdeki dönemlerde, bugüne kadar başarılı bir şekilde yürüttüğümüz kompozisyon yarışması projesine ek olarak, okul çağındaki çocuk ve gençlerin tasarruf ve yatırımın önemini kavramaları, bilinçli birer tüketici ve nihai olarak da finansal açıdan bağımsız, mutlu bireyler olabilmelerine yönelik yeni projeleri hayata geçireceğiz. Bu kapsamda yürütülecek olan etkinlikler ile gençlerimizin tasarruf ve yatırım konularını eğlenerek öğrenmelerini ve öğrendiklerini yaşam boyu süren alışkanlıklar haline getirmelerini amaçlıyoruz. Bu yıl ayrıca, finansal eğitim konusunda çalışmalar yapan dünyadaki çeşitli kurum ve kuruluşlar ile politika belirleyicilerin çocuklarla bir araya gelerek, onların görüş ve önerilerini dinlediği önemli bir uluslararası etkinliğe ev sahipliği yaptık. Uluslararası Çocuk ve Gençler İçin Finans Örgütü (Child&Youth Finance International) 2013 Zirvesi ve Ödül Töreni, Kurulumuzun önderliğinde, Borsa İstanbul ve Merkez Bankası işbirliği ile 7-9 Mayıs 2013 tarihleri arasında İstanbul da gerçekleştirdik. Üç gün boyunca süren zirveye, 101 farklı ülkeden gelen 400 ü aşkın üst düzey yetkili ile 108 çocuk ve genç katıldı. Çocuk ve gençler, üç gün boyunca çalıştıkları ve öneriler geliştirdikleri konuları yetkililere anlattı; ortaya çıkan görüşler zirvenin sonuç bildirgesinde yer aldı. 3 Siz sevgili gençlerimizin finansal konulardaki bilinç düzeyinin toplum geneline yayılmasında ve sürdürülebilir büyüme için gerekli olan tasarruf düzeyimizin artmasında çok önemli roller üstleneceğinize olan inancımı belirtmek isterim. Sizlerin ve ebeveynlerinizin alacağı bilinçli finansal kararlar ülkemizin finansal istikrarına önemli katkıda bulunacaktır. Hepinizin zihinlerinde unutulmaz bir anı olarak kalmasını temenni ettiğim bu seneki yarışma ve ödül töreninin gerçekleşmesini sağlayan başta Milli Eğitim Bakanlığımız olmak üzere, Borsa İstanbul, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği ve emeği geçen, katkı sağlayan herkese teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum. Dr. Vahdettin ERTAŞ Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı

6 SPK Kompozisyon Yarışmasında Dereceye Giren Eserler Belli Oldu Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından Milli Eğitim Bakanlığı nın (MEB) 29.01.2013 tarihli onayıyla, sermaye piyasalarına yönelik farkındalık düzeyinin geliştirilmesi, SPK ve diğer sermaye piyasası kurumlarını tanıtmak ve eğitim çağındaki gençlerden başlayarak tasarruf ve yatırım bilinci oluşturmak amacıyla, Ortaokul ve Lise öğrencilerine yönelik olarak 3.Kompozisyon Yarışması düzenlenmiştir. MEB İl Milli Eğitim Müdürlüklerince, yurt genelinde 81 ilden toplanan on binlerce eser arasından seçilerek Kurulumuza iletilen, Ortaokul kısmından 188, Lise kısmından 209 olmak üzere toplam 397 eser değerlendirmeye alınmıştır. Kurulumuz, Milli Eğitim Bakanlığı, Borsa İstanbul ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği temsilcilerinden oluşan Değerlendirme Kurulu tarafından 17-19 Nisan 2013 tarihlerinde Kurulumuzun Ankara daki merkezinde yapılan değerlendirme sonucunda dereceye giren eserler belirlenmiştir. Ortaokul öğrencilerine yönelik Ailenizdeki bir tasarruf ya da yatırım hikâyesini, bu süreçte neler yaşadığınızı ve size neler öğrettiğini anlatın konulu yarışmaya, Antalya dan Toprak ve Güçlü Olmak isimli eserle katılan Turgut Reis Ortaokulu öğrencisi Serra ERTUNÇ Ortaokul kısmı birincisi olmuştur.

Lise öğrencilerine yönelik Dedeniz ya da ninenizin yaşına geldiğinizde nasıl bir günlük yaşamınız olsun hayal edersiniz? Bunu sağlayabilmek için tasarruflarınızı nasıl değerlendirirsiniz? Konuyu öykü şeklinde yazınız konulu yarışmaya Küçük Şeyler isimli eserle Ankara Sabahattin Zaim Anadolu Öğretmen Lisesinden katılan Gamze SÜSLÜ Lise kısmı birincisi olmuştur. Değerlendirmede emeği geçen Jüri üyelerine teşekkür ederiz. Ortaokul Jürisi: MEB Özlem GÜRLEK MEB Berker KURT MEB Yavuz YÜKSEL SPK Müge TAŞÇI SPK Emel KOÇAK BİST Dr. Sibel Kumbasar BAYRAKTAR BİST Arzu GİRGİN TSPAKB Tuğba OĞAN TSPAKB Gökhan BÜYÜKŞENGÜR Lise Jürisi: MEB Ayşe TUNA MEB Kamile GÜRER ÖZER MEB İbrahim ÜNLÜ MEB Ebru AKTAŞ SPK Müge TAŞÇI SPK Emel KOÇAK BİST Dr. Sibel Kumbasar BAYRAKTAR BİST Arzu GİRGİN TSPAKB Tuğba OĞAN TSPAKB Gökhan BÜYÜKŞENGÜR Kompozisyon Yarışması Ortaokul Eserlerinin Değerlendirme Sonuçları 7 Kompozisyon Yarışması Lise Eserlerinin Değerlendirme Sonuçları

Ortaokuldan dereceye giren eserler..!

10 Serra Ertunç Turgut Reis O.O./Antalya

11

12 Serra Ertunç Turgut Reis O.O./Antalya

Serra Ertunç Turgut Reis O.O./Antalya Toprak ve Güçlü Olmak Gelişen, değişen ve küçülen bugünkü dünyada, huzur içerisinde ve rahatça yaşayabilmek, yaşadığımız ülkenin güçlü olması ile direk alakalıdır.güçlü bir ülke olabilmek için birçok etken vardır.bu etkenlerden biriside ; o ülkede yaşayan halkların,bireylerin ne kadar eğitimli, kültürlü ve çalışkan olmalarıyla bağlantılıdır. Eğer biz bireyler, Atalarımızın dediği gibi kazancımızı har vurup harman savurmaz tasarruflu olur birikimlerimizi iyi bir yatırıma dönüştürebilirsek öncelikle yatırım sahibi olarak bizler, daha sonra ailemiz ve sonunda ülkemiz kalkınacaktır. O özlediğimiz yaşam kalitesine, rahata, huzura ulaşabilmemiz için mutlaka tasarruflu olmamız şarttır. Tasarruf denilince, nedense benim aklıma hep dedem gelir. Dedem gerçekten çalışkan, çalışkanlığın karşılığını alan ve aldıklarını çarçur etmeyerek tasarruf eden ve kazandıklarını iyi bir yatırım aracı olarak gördüğü, toprağa yatırarak kazancına kazanç katan, benim her zaman kendisini örnek aldığım kişinin, yani dedemin yaşamından, tasarrufa ve yatırıma dair çıkarttığım anılarını sizlerle paylaşmak istedim. Dedem, ilkokulu bitirdikten hemen sonra köyden başka bir şehre meslek öğrenebilmek için ayrılmış. Dedem bana göre çok ileri görüşlü birisi. Köyde babasının yanında çiftçilik ve hayvancılık yaparak iyi bir geleceğinin olmayacağını düşünmüş. O dönemde iyi bir meslek olan yatak, yorgan, minder dikiş işini öğrenmek için bir yorgancının yanında yıllarca çırak olarak çalışmış ve bu işi öğrenmiş. Çıraklık döneminde dahi kazandıklarını biriktirmiş, bu birikimini büyüklerinin de yardımı ile birleştirerek bir yorgan dikiş atölyesi açmış ve böylelikle para kazanmaya başlamış. Dedem, tasarruf yapmayı tasarruflarını da iyi değerlendirmesini bilmiş. Tasarruf bazılarının dediği gibi cimrilik değildir diyor dedem. Atölyesini ilk açtığı dönemde ülkenin hem siyasi hem de ekonomik olarak çok çalkantılı ve karışık olduğunu belirterek, sürekli tasarruf etmeleri gerektiğini aksi halde ayakta duramayacaklarını söylüyor. Kazandıklarını o dönemin en iyi yatırım aracı olarak bilinen altında değerlendirmiş. Günümüzde de altın en iyi, en güvenilir yatırım araçlarından birisidir. Dedem ileri görüşlüdür diye belirtmiştim. Gelişen teknoloji karşısında yorgancılık mesleği ile ayakta durulmayacağını anladığı an, hiç vakit kaybetmeden o çok sevdiği ve yıllarını verdiği yorgancılık mesleğini bırakmış ve yeni arayışlar içerisine girmiş. Dedem her ihtimale karşı yatırımlarının yarısını altın yarısını da gayrimenkulde değerlendirmiş. Yıllardır kazandıklarını değerlendirdiği yatırım aracı olan altın, dedemi yanıltmamış, yükselişine devam etmiş. Diğer yandan sürekli göç alan ve büyüyen Antalya da toprak; çok daha değerli hale gelmiş. Ve daha kazançlı olduğunu gördüğü için yavaş yavaş tasarruflarını bu yatırım aracına kaydırmaya başlamış. Babamın araba merakını biliyorum. Babam ara sıra araba ve apartman dairesine de yatırım yapmamız gerektiğini söylediğinde dedemin o aklımdan hiç çıkmayan sözü kulaklarıma küpe olmuştu. Arabayı fabrikalar,daireyi mütahitler yaptıkça değerleri düşer. Oysa arsa kimse tarafından üretilemez bu yüzden değeri her zaman artmaya devam eder dedi. İşte bu söz dedemin hayat felsefesi idi. Ben bu konuda dedemi hep takdir ettim ve örnek aldım, almaya da devam ediyorum. Dedemin akıllı yatırımları sayesinde bu güne kadar hiç sıkıntı çekmedik. Dedem, babamın ve bizlerin de iyi bir yatırımcı olabilmemiz için, önce iyi bir işte para kazanmamızı, daha sonra tasarruf etmemizi ve daha sonra iyi bir yatırımcı olduktan sonra güçlü, ayakları yere basan bireyler olabilmemizi söyler durur. 13

Yazımın başında belirttiğim gibi güçlü bir ülke olabilmek, güçlü bireylerin bir araya gelmesiyle olmaktadır. Güçlü birey tasarrufu benimsemiş kazancın değerini bilen iyi yatırım yapan kişidir. İşte bu güçlü bireyler bağlı bulundukları devletlerine vergilerini zamanında vererek devletin de güçlenmesini sağlamaktadırlar. Bizler kaç yaşında olursak olalım bize verilen haftalık üç beş liralık harçlıktan artırarak yapacağımız tasarruftan ne olur demeyelim. Unutmayalım ki; BİR ÇİVİ BİR NALI BİR NAL BİR ATI BİR AT BİR YİĞİDİ BİR YİĞİT BİR ÜLKEYİ kurtarır. 14

Naz Üstündağ TED O.O./Zonguldak 15

16 Naz Üstündağ TED O.O./Zonguldak

Naz Üstündağ TED O.O./Zonguldak Yem Yem Yem! Tasarruf, dünya için dünya üzerinde dünya kadar güzel tek şeydir belki de insanların yaşadığı, çocukların yaşayacağı, torunlarının nefes alacağı dünyayı güzelleştirmek için verebileceği en büyük emek. İleriye verebileceği bir garanti. Bir sürü şeyden tasarruf edebilir insan. Paradan, sudan, elektrikten, zamandan hatta duygulardan bile. Tasarruf, aslında bir kutlama değildir. Sadece ölçülü yaşamaktan, değerini bilerek, bulamayanları hissederek yaşamaktan başka bir şey değildir. Bizim ailemizde öyle büyük çaplı girişimler veya büyük projeler yok maalesef. Düşüncesizlikten değil, zamansızlıktan belki. Ama ölçülü yaşanır evimizde. Gereksiz yanan ışıklara, boşa akan suya, açık televizyona hemen müdahale ederiz. Fakat en büyük tasarrufumuz kaplumbağa yemidir. Kaplumbağa yemiydi Küçükken hayvanlara fazla meraklıydım. Kuşum olsun, kedim olsun, köpeğim olsun Kaplumbağam olsun Sorumluluk almak istemiştim. O yaşta benim için büyük sorumluluk buydu. Bir canlının bakımı üstlenmek En sonunda ısrarlarıma dayanamayan ailemle bana bir hayvan almaya gittik. Ne alacağımızı bilmiyordum fakat yine de heyecanlandım. Üç kişi gittik. dört kişi döndük. Bir kaplumbağam olmuştu benim. Bir canlının yaşamı bana emanetti. Bir annenin süt verdiği yem verecektim ona. Büyümesini izleyerek mutlu olacaktım. Ona her şeyin en güzelini almak istedim. Kocaman bir kap, güzel için süsler ve birkaç kap yem. Birkaç tane canım, dokuz on tane. Fakat annem bir kap yem aldı. Kaplumbağam nasıl doyacaktı o kadar cık yemle aylarca? Öyle şey mi olurdu? Kızdım anneme. Fakat annem bana yemi tasarruflu kullanmam gerektiğini, böylece çabuk bitmeyeceğini söyledi. Tasarruf da neydi? Tasarruf, benim çocuk dünyama giren yeni bir kavramdı. Annem anlattı bana. Tasarruf bir şeyi ölçülü kullanmakmış. İnsan her şeyi kararında kullanırsa geleceğe güvenli bakarmış, adımları da büyük olurmuş. Ne demek istediğini anlayamamıştım o zaman. Anlamaya çalışmamıştım da. Olumlu bir şey olsa gerekti. Ama beni ilgilendiren sadece kaplumbağamın yemiydi ve bir kap yemle idare edecektim. O kadardı. Tabi anneme göre Ben çoktan düşünmeye başlamıştım. Yem tasarruf yapıp hem kaplumbağamı nasıl doyurabilirdim? Telefonu aldım ve Kahramanmaraş taki de dedeme telefon açtım. Telefonu açar açmaz bana bir koli kaplumbağa yemi yollamasını, burada fiyatların çok pahalı olduğunu, tasarruf yapmamız gerektiğini söyledim. Dedem güldü bana ankaradan annem de kahkahayı bastı. Anlayamadım. Sonra dedem bana yem bitince tekrar alması için para vereceğini, merak etmememi söyledi. Rahatlamıştım. Kaplumbağam aç kalmayacaktı hiç. 17 Hayatım boyunca en çok önemsediğim tasarruf mevzusu oydu sanırım. Anlamını bilmeden yaptığım bu tasarruf kavramı hoşuma gitmese de uygulamıştım sonuçta. Gerçekteyse birileri bu dünya için bir şeyler yapmalı. Küçük büyük, yeniden yetmiş yediye, cahilinden idealistine, herkes. Belki ben büyük bir şey yapmalıyım, belki başka biri. Ama biri yapmalı. Birileri kaplumbağalara yem yollamalı

18 Beyza Ardıç Gazi O.O./K. Maraş

19

20 Beyza Ardıç Gazi O.O./K. Maraş

Beyza Ardıç Gazi O.O./K. Maraş Birikimlerimiz Geleceğimizin Yapıtaşıdır İnsanların hep tasarrufu kullandıklarını sandıkları, uğruna gecelerini gündüzlerine kattıkları ve sınır tanımayan hayalleriyle binlerce alın teri akıtıp kazandıkları bir emek ürünüdür para. Lidyalılar dan günümüze kadar gelen para tarih boyunca hiçbir zaman önemini yitirmemiştir. Çünkü insanların yaşamlarına birçok olanaklar sağlamıştır ve yaşamlarının adeta vazgeçilmezi olmuştur. Bazen işler yolunda gitmiyor ve insanların yaşamlarının bu denli vazgeçilmezi olan para, insanı fırtınalı bir denizin ortasında yolunu kaybetmiş bir kaptanın düşmüş olduğu çaresizliğe düşürebiliyor. O halde hiçbir zaman şimdiki durumumuza aldanmamalıyız ve bu günden paramızı ve diğer eşyalarımızı tasarruflu kullanmalıyız. Çünkü ileride bizi ne nelerin beklediğini bilemiyoruz. Her zaman ne oldum dememeli; ne olacağım diyerekten hayatımıza yön vermeliyiz. Peki para bu kadar önemli de biz paramızın kıymetini biliyor muyuz, sorusuna olumlu bir yanıt veremiyorum. Çünkü şu hayatta her şeyimizi israf ettiğimiz gibi paramızı da savurgan bir şekilde harcıyoruz ve ucunun nereye uzandığını bilmediğimiz bir yolda verimsizlik içerisinde kaybolup gidiyoruz. İnsanlar nedense bir şeyi önceden fark etmek yerine sonradan fark ediyor ve önlemini ancak o zaman alabiliyor. Belki de bunu en iyi ben biliyorumdur. Çünkü yaşadığım olaylar ve edindiğim tecrübeler bana paranın her zaman tasarruflu kullanılması ve değerlendirilmesi gerektiğini öğretti. Her ailede olduğu gibi benim de anne ve babam maddi yönden sıkıntı çekiyordu. Babam gecelere kadar bir kuruş için çalışırken, annem paramı ve diğer eşyalarımı tasarruflu kullanmam konusunda bana öğütlerde bulunuyordu. Başlarda pek aldırış etmemiş olsam da durumun ne kadar ciddi olduğunu sonradan anladım. Çünkü faturalarımız çok yüksek geliyor, paramızı ancak faturalarımızı yatırmaya ayırabiliyorduk. 21 Artık kendimce tutumlu olmamın ve aile bütçemi katkıda bulunmanın vaktinin geldiğini anladım. Babam, her gün eve yorgun argın geliyordu. Her ne kadar bize belli etmemeye çalışsa da yorgunluğu yüzünden okunuyordu. Her insan gibi o da emeklerinin karşılığını almak istiyordu. Bizden sadece ona destek çıkmamızı istiyordu o kadar. Bir gün okuldan geldiğimde her zamanki gibi bir gün geçireceğimi sanmıştım. O sırada yan taraftaki masamın üzerinde duran altı yuvarlak üste doğru darlaşan beyaz renkte deney tüpüne benzeyen bir kutu dikkatimi çekti. Merakla incelemeye başladım. Annem yanıma geldi vbe bunun bir kumbara olduğunu söyledi. Bu kumbarayı bana almış ve her gün bu kumbaranın içerisine belli miktarda para atmam gerekiyormuş. Ben de annemin sözünü tutarak para biriktirmeye başladım. Babamın okulda harcamam için verdiği harçlıklarımdan her gün bir önceki günden daha az harcayarak artan paramı kumbaranın içerisine atıyordum. Üç ordan beş buradan derken zorluklar karşısında yılmak bilmeyen aileme destek olmaya çalıştım. Böylece kendimce bir tasarruf da bulundum. O an damlaya damlaya göl olur atasözünü ve insanların sevdiklerine yardım etmesinin nasıl bir şey olduğunu daha iyi anladım.

Desteklerim karşılığını buldu nihayet. Benim elimde karınca kararınca bir miktar para birikti. Ailemin de elinde dişinden tırnağından artırarak biriktirdiği belli miktarda para bulunuyordu. Ama bir sorunumuz vardı. Hepimiz elimizde bulunan bu parayı nasıl değerlendirmemiz gerektiğini düşünüp duruyorduk. Herkesin aklından farklı farklı şeyler geçiyordu. Altın, döviz, gayrimenkul ve babamın aklımdan geçen borsa Fakat hangisinden daha fazla kar elde etme edeceğimizi bilemiyorduk. Piyasayı iyi bilen birilerine danıştık. Ama yeterli olmadı. Ailem piyasa ile ilgili bilgi edinmek için haberleri, ekonomi kanallarını takip etmeye başladı. Öyle ki annem o çok sevdiği dizilerini bırakmış ekonomi haberlerini izliyor, babam ise gazetelerden ve her türlü kaynaklardan ekonomiyi takip etmeye çalışıyordu. Yatırımımızı bir ihtiyaç olarak değil de ileride ihtiyaç duyulabileceğini düşünerek yapmak istiyorduk. Sonunda bir karara vardık ve en iyi yatırımın eğitim olabileceğini düşündük. Bu paramızı bankaya yatırıp ileride eğitimimiz için kullanacaktık. Tabi bu paranın üzerine annemin yastık altında duran altınlarını da ekledik. Sonuçta o altınlar yastık altında hiçbir işe yaramıyordu. Böylece hem biz hem de ülke ekonomimiz bu altınlarda yararlanma fırsatı bulabilecekti. 22 Geleceğimiz bizim için çok önemlidir. Eğitim, insana bırakılabilecek en değerli hazinedir. Çünkü bir ülkenin yükselişe adım atması ve bir insanın kendini geliştirmesi için gerekli en önemli şeyin eğitim olduğunu düşünüyorum. Böylece tasarrufumuzdan ortaya çıkan yatırımımızla geleceğimize yön vereceğiz. Hem de hiç bıkmadan!

İrem Aslan Gülen Muharrem Pakoğlu O.O./Ankara 23

24 İrem Aslan Gülen Muharrem Pakoğlu O.O./Ankara

25

İrem Aslan Gülen Muharrem Pakoğlu O.O./Ankara Damlaya Damlaya Göl Olur Gölden Sağlık Bulunur Tasarruf, eşyanın değerini bilme; onu yerinde ve zamanında kullanabilmektir. Herkes gelirinin bir kısmını gelecekte düşebileceği kötü durumlar veya bazı hayallerinin gerçekleşme ihtimali için biriktirmelidir. Ya da her ikisi için birden 26 Yuvarlak demiri, ince bir çizgiden ibaret alan boşluğa atan küçük Mustafa nın mavi gözlerinde heyecan şimşekleri çakıyordu. Araba şeklindeki kumbaranın içindeki bozuk para topluluğuna çarpan yeni bir liranın şıngırtısının tatmin edici sesiyle gülümsedi tatlıca, sadece sol yanağında bulunan gamzesi belirginleşti. Baba! diye seslendi kır saçları yaz meltemiyle hafifçe salınan Muzaffer Bey e. Muzaffer bey, gençliğini yaşamamış, küçük yaşta okulu bırakıp ailesini geçindirmek amacıyla tozlu iş hayatına atılan insanlardandı. Yaşının gerektirmeyeceği kadar yaşlı görünüyor, ya bahçıvanlık yaptığından ya da yıllar boyu dur durak bilmeden çalıştığından, nasırlı ellerinin çim makası tutamayacak kadar çok titrediği oluyordu. Yine de gururun tazeliğini taşıyordu. Mustafa sına çevirdiği mavi gözleri. Mustafa m, diyerek sözleriyle de kucakladı kollarına atılan çocuğu sen büyü, bu biriktirdiğin paralar çok işine yarayacak. Şimdi üzülüyorsun o bozukluğa bir dondurmana, sakızına üzül. Muzaffer Bey, henüz 6 yaşında olmasına rağmen küçük Mustafa ya harçlık veriyor, gönlü ne istiyorsa onu yapmasını istiyordu. Amacı oğlunu şımartmak değildi, nitekim Mustafa da şımarık bir çocuk değildi. Muzaffer bey, çocuğuna eşyaları zamanında kullanmayı öğretiyordu. Ne zaman Mustafa nın parası azalır, kalanı çok istediği bir şeye harcamak ister ; Muzaffer Bey ona bir bakış atar, bir kaşık hayal kırıklığı, iki ölçek yara bandı tadında. Böylece Mustafa koşar, kalan parasını kumbarasına atar. Ah babacığım! Sen hiç merak etme, benim canım dondurma istemiyor zaten! Babasının mavi gözlerini almış küçük oğlan tatlı tatlı gülümsedi. Küçüktü ;ama büyük düşünüyordu. Çok önceden, suyun ıslaklığını kaybederek kara dönüştüğü zamanlarda Damlaya damlaya göl olur demişti melek annesi. Mustafa da bozukluklardan bir göl, o gölün aktığı bir deniz hayal ediyordu sadece. Bir de, babasının titreyen ellerini iyileştirmek. ( Yirmi Yıl Sonra.) Nörolojik bir sorun. Muhtemelen yıllardır beyninde, sökülüp alınmayı bekliyor. Uzman olduğu kadar kibirli doktor, Latife Hanım, kırmızı dudaklarını büzerek söylemişti tüm bunları. Estetikli burnu havada, abartılı makyajla kararmış gözleri beyaz hastane yatağından daha soluk görünen Muzaffer Bey in üzerindeydi. Bulundukları hastane odasında kaybedilen hayatların, tek bir nefesle söndürülen umutların rengini almış koltukta oturan genç Mustafa umrunda değil gibiydi. Mustafa, çocukluğunun taze izlerini hala taşıyan, yakışıklı bir delikanlı oluvermişti. Ancak son üç ay, aştığı hayat merdiveninin basamakları olan yirmi altı yıldan bile uzun gelmişti ona. Mavi gözleri şerini yitirmiş düzgün kesimli saçları dökülmüş, solmuştu. Nasıl yitirmezdi ki gençliğini, babasının dolambaçlı beyni yavaş yavaş süzülürken? O yaşlı ama genç, sert ama şair ruhlu adam ölürken?

Kuruyan göz pınarlarını canlandıran akşam selleri, yağmur olmuş, doğayı rahatsız ediyordu şimdi. Küçük odanın küçük penceresini döven su damlaları kirli, günahkar, Muzaffer Bey in manzara isteyen gözlerine verilmiş bir cezaydı sanki. Tedavisi yok mu? diye sordu Mustafa, Latife Hanım ın kahverengi gözlerinden kaçırarak bakışlarını. Uyuyan babasının yanında sessizce konuşuyordu. Makyajla güzelleşmiş yüzünü aşağı eğen Latife Doktor bir süre düşündü. Mustafa, bir kedinin göbeği şeklinde ezilmiş manolya bahçesini gören yaşlı kadınlara benzetti onu. Daha önce de söylediğim gibi, var. Riskli olduğu kadar basit, basit olduğu kadar pahalı bir tedavi. Şimdi de ölümle kumar oynayan bir palyolçoya benziyor, diye düşündü Mustafa, kendini tutamayarak. Ne kadar pahalı? diye sordu kısık sesle. Gözleri kapının yanındaki askılığa astığı çantasında, kulakları ise Latife Hanım ın sözleriydi. Duyduğu rakam değil dudak, insanın kendini uçuklatacak kadar fazla sıfıra sahipti. Babası bahçıvan, kendisi öğretmen olan bir adamdan beklenemezdi bu kadar çok parayı denkleştirmek; Latife Doktor da bu yüzden ilgisiz davranıyordu belki. Kaç saniyedir tuttuğu nefesi saldı dudakları arasından, belirsiz su buharının nemlendiği burnunu çekti. Birbirine bastırdığı dişlerini bir nebze olsun gevşetmeden kaşlarını çattı. İleride araba alamayıp üzeleceğine, şimdi dondurmana, sakızına üzül Gözleri doldu, sol gözünü kuruntulu bir seğirtilse kırptı. Önünde bütün kırılganlığıyla uzanan, hasta babasını izledi kısacık bir süre Mustafa, odaya hakim ölüm senfonisini dinledi. Şarkının sonunda, notaların kırıldığı yerde ise ayağa kalktı; yaşlı adamın yatağına yaklaşıp, kulağına eğildi. O dondurma ve sakızın son olacağını bilseydim keşke, baba. diye fısıldadı. Gökyüzünün rengini almış, denizin dalgalarıyla savaşmış gözlerinden akmaya başlayan gözyaşlarını ve titreyen dudaklarını saklama gereği duymadan Latife Hanım a çevirdi birden yüzünü Mustafa, burnunun ucu pembeleşti. Ameliyat için tarih belirleyelim, bu yaşlı motorun hemen çalışması gerek! dedi neşeli bir sesle. Genç adamdaki ani ruhsal değişimle şaşıran Latife bir an ne yapacağını bilemedi; ancak 27 Mustafa bilen adımlarla askılığa yaklaştı, geniş bir çantayı kaptığı gibi karıştırmaya başladı. Beyaz elleri eşyaları bir o tarafa, bir bu tarafa yığıyor; Çoklu bölmeleri yırtar gibi çekiştiriyordu. Neyse ki çok sürmeden aradığını buldu, alnına düşen saçlarını geri iterek tek eliyle kavradığı şeyi Küçük bir arabayı, çekti çıkardı. Mustafa kalkarken küçük şıngırtılar duyuldu, arabadan gelen. Latife Doktor, şaşırarak, bunun bir kumbara olduğunu fark etti. Bununla ödemeye başlarım, bankada da birkaç hesabım var. Diyerek biçimli kumbarayı Latife ye veren Mustafa nın bakışları yirmi yıl öncesine yolculuk etmiş, kuru dudakları normalliğin pembesini kazanmıştı. Mavi bakışlarında yanan yeşil ateş savruluyor, yatakta yatan adam tüm bunları duyuyormuş gibi her geçen saniye teni daha canlı bir tona taşıyordu sanki. Gülümsedi Mustafa. Damlaya damlaya göl oluyorsa, gölden denizlere ulaşabiliyorsa, denizden okyanusa akılıyorsa; Muzaffer Bey in elleri bir daha niye titresin ki?

28 Nimet Hasçelik İpek Yolu O.O./Ankara

29

Nimet Hasçelik İpek Yolu O.O./Ankara Hayatı Biriktirmek Hayatı hep gözlemleyerek öğreniriz. Beğenilerimiz, isteklerimiz, davranışlarımız hep hayatımızın içindeki insanlardan bir parçadır adeta. Karşımızda iyi bir örnek varsa önümüzde iyi bir hayat var demektir. Tıpkı benim hayatım gibi Ben hayatımda edindiğim iyi davranışları hep ailemden öğrendim. Tasarruf, kelimesini de ilk annemden işittim. Evimizde ona ait küçük bir banka vardı. Bu banka mutfakta en üst rafta yer alan küçük bir kavanozdu. Kavanoz küçük ama yaptıkları o kadar büyüktü ki. Annemin babamdan aldığı harçlıklardan arta kalanları koyup, Bu zor zamanlarımız için, diyerek biriktirdiği kocaman paralar. Ne zaman bir ihtiyacımız olsa hemen bu kavanozun yanında alırdık soluğu. Bazen gözlerimi kocaman açarak içine eğilip bakardım. Bu kavanozdaki paralar nasıl oluyor da hiç bitmiyor, diye düşünürdüm. Annem gülümseyerek cevap verdi bana. 30 Annem, sadece para biriktirmez evde de her şeyi tasarruflu kullanırdı. Hava iyice kararmadan ışıklar yanmaz, televizyon boşu boşuna çalışmaz, hele su hiçbir zaman boşuna akmazdı. Arta kalan yemekler bile bir şekilde değerlendirildi. Hatta zaman bile boşuna kullanılmazdı. Her yere vaktinde gidilir, işimiz bitince hemen eve dönülür, yarım kalan işler tamamlanırdı. Annem boş olduğu zamanlarda bile uğraşacak mutlaka bir şey bulurdu. Hayatı hiç boş tasarrufsuz geçirmezdi. Şimdi bu davranışları kazandıysam önümde iyi bir örnek olduğu için. Çocukluktan konu açılınca gözleri dolu dolu olup küçük bir bakkal dükkanını anlatmaya başlayan babam, koskoca bir marketin sahibi olacağım hiç aklıma gelmezdi, diyerek sözlerini bitiriverir. Dedemden aldığı harçlıklarla kendisine kullanılmış bir bisiklet aldığı günü anlatırken bile gözlerindeki çocukluk sevinci hala fark ediliyor. Ben de ilk bisikletimi babam gibi harçlıklarımı biriktirerek edindim. O gün babamın mutluluğunu adeta yaşadım, hissettim. İnşallah benim gözlerimde de bu sevinç kalmıştır. Ben de bu sevincimi çocuklarıma miras bırakma isterim. Şu an babam koskoca bir market sahibi ise ve ben bu hikayenin kahramanının kızıysam çok şanslıyım. Bu marketin temeli bence çok sağlam. Küçük bir çocuğun harçlıklarıyla atılan bir temel. Bu temel sadece bir market inşa etmedi. Saygı, güven, onur, gurur, itibar ve en önemlisi bana iyi bir örnek oldu. Tasarruf ve birikim erdemine ulaşmış bir insanın hayatı sağlam ve iyi temellere oturtmuş demektir. En önemlisi de huzur bulmuş bir insandır. Küçük yaşlardan tasarruf yaparak büyüyen çocuklar bence hiçbir zaman temelsiz kalmaz. Çünkü onun elinde her ne kuracaksa kursun elinde sağlam temeller inşa edebilecek küçük harçlıkları vardır. Sadece maddi birikim değildir insanı ayakta tutan şeyler. Ahlak, görgü, kültür de biriktirmeli insan. Ruhuna yatırım yapmalı ki arkasındakiler benim gibi örnek alsınlar.

31

liseden dereceye giren eserler..!

34 Gamze Süslü Sabahattin Zaim A.Ö.L./Ankara

35

36 Gamze Süslü Sabahattin Zaim A.Ö.L./Ankara

Gamze Süslü Sabahattin Zaim A.Ö.L./Ankara Küçük Şeyler Ağır ağır çıkıyordum merdivenlerden. Eee yaş yetmiş olmuş, bırak yolun yarısını ömrün mesaisine kalmışız artık. Tam eve girecekken apartmana yeni taşınan genç öğretmenle karşılaştım. Yeni olmanın verdiği çekingenlikten olacak, önce bu yaşlı kadınla neyi, nasıl konuşacağı konusunda afalladı. Sonra o tatlı gülümsemesi ve içten merhabası yok etti bütün acemiliğini. Gözlerine baktım; tıpkı göreve yeni başladığım yıllardaki şu an emekli bir öğretmenim- o ışık vardı gözlerinde. Apartmanımızın pek sakin, hoş bir yer olduğundan bahsettim, laf arasında. Sanırım bu konuda hem fikirdik. Acelesi olduğu belliydi; bu yüzden sohbetimizi kısa kestik. O, hızlı adımlarla merdivenlerden inerken, ben de evime girdim. Bu eve her girdiğimde hep aynı duyguyu hissetmişimdir: Gurur. Çünkü bu ev benim alınterimle kazandığım, kâh uğrunda yorulduğum, kâh muhasebe hesaplarından çok geceler uyuyamadığım, kâh penceresinden gökyüzüne bakarak umutlarla dolduğum ilk göz ağrımdı. Bu genç öğretmen, unutulmaya yüz tutmuş anılarımı canlandırmıştı ruhumda. Araya araya gençliğimi sakladığım günlüğümü buldum eski kitaplarımın arasında. Taptaze ümitlerle yeniden o günlere döndüm. 23 Eylül 2020 Öğretmenlik sandığımdan da kutsal bir meslekmiş. Bir yavruya ana olmak ne yücedir düşün. Öğretmenlik vatana, milletin bütün yavrularına ana olmakmış. Öğrendiğim her şey öğrencilerimde vücut buluyor sanki; onlarla bir anlamı oluyor bütün bildiklerimin. Onlarla büyüyorum yeniden. 37 Bir de başımı sokacağım bir evim olsa keyfime diyecek yok. Arkadaşlarla sohbet ederken bu konuyu açtım. Neden bilmem çokça güldüler söylediklerime. bütün evler kiracının, bir taneyle niye yetinelim(!), Hele bir dur yaşımız kaç daha? Sonraki iş bunlar, İnsan gençliğinde de harcamayıp, şunu bunu düşünürse ne zaman harcayacak?.. Fakat bu sözler beni yıldırmadı; bilakis kızdığımdan olacak hırslandım da biraz. Umut rengi kumbarama takıldı gözüm. Annem yedinci yaş günümde almıştı onu. bunu kullanmayı bilirsen, istediğin her şeyi alabilirsin demişti. Haklıydı; Bez bebeğim Saçaklı yı da en sevdiğim kitabımı da hep onun sayesinde almıştım. O zamanlar belki daha küçük şeyler istiyordum ama ben de küçüktüm, hayallerimi dağlar kadar büyük görecek kadar. 23 Ekim 2020 İlk maaşımı aldım. Temel ihtiyaçları çıktıktan sonra az da olsa koydum bir kenara. Elalem yok depresyondayım yok terk edildim bahanesiyle har vurup, harman savuruyor. Onca kıyafeti nereye koyarlar bilmem. Ben de her daim şen-şakrak değilim elbet ama bir şeyler alıp satmakla tüm sıkıntılar gidiyorsa eğer, tüccarlar dünyanın en mesut insanları olmalıydı. İki adımlık yere de arabayla gidiyor millet. İnsan cebine acımıyorsa çevresine acımalı bence. Bu savurganlık çok zenginlikten mi yoksa bilinçsizlikten mi geliyor? Anlamadım doğrusu.

2 Şubat 2020 Okulda arkadaşlar arasında adım Bayan Tutum oldu. Özellikle Necip in ağzından hiç düşmüyor bu lakırdı. Okula bisiklet ile gelip-gitmem onlar kadar sık dışarıda vakit geçirmem büyük kayıpmış benim için ona göre. Gençlik bir kere yaşanırmış çünkü. Bu nedenle çok elzem bir çağ imiş. Söylediklerini inkar edemem tabi; gençlik ömrün geri kalanının kazanıldığı dönemdir. Fakat gelecek için hiçbir şey yapmamak bu dönemi iyi geçirmek değildir hiç şüphesiz. 11 Mart 2020 Televizyonun, internetin başında çok vakit geçirmiyorum artık. Bunun yerine kendimi doğaya salıyorum. Ömrüm tazeleniyor sanki; çiçekleri her kokladığımda. Televizyona esir olmak yerine okuduğum her kitap farklı dünyaların kapısını aralıyor bana. Zamandan tasarruf etmek; tasarrufların en verimlisi ve de en keyiflisi değil midir? 30 Nisan 2020 38 Neriman Hanım da bir hoş valla! Evde olsun olmasın lambaların hepsi açık. Hırsız girmeye kalkışırsa evde biri var sanırmış böylelikle. Astarı yüzünden pahalı bir taktik bu bence. Kütüphanemi topladım bugün. Artık işime yaramayan ne çok kitap varmış. Lise çağlarımdan kalma kitaplarımdan, çocukken annemin okuduğu masallara kadar hepsi duruyor. Alt sokakta bir sahafçı var oraya götüreceğim birazını, kalanlarınıysa öğrencilerime vereceğim. Onca ağaç kesilerek oluşturulan bu hazineleri atmaya gönlüm razı olur mu hiç? 20 Ocak 2021 Çok mutluyum; sonunda tatlı gayeme ulaştım. Oradan bir parça buradan bir yudum derken oluşturmuşum yapbozumu. Hem de şirin bir ev manzarası çıkmış bu ev parçaların birleşiminden. Günlüğümü; gülen, yaşlı gözlerle kapattım. Bu benim kendimce amacına ulaşmış başarı öykümdü. Başarı başarıyı çekti tabi. İlk göz ağrım sonrakilere ilaç oldu. Musluktan boşa akıtmadığım bir damla su, çöpe atmadığım bir parça ekmek çok şey, kaybettirmedi bana. Anladım ki paramı, zamanımı, varımı, yokumu tasarruflu kullanarak ben aslında ömrümden tasarruf etmişim. Ömrümü sıkıca tutup, israf etmemişim. İyi ki ben hızla akıp giden zamana inat, set olup birikmeyi seçmişim.