Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz için şanslısınız. Niye mi? ilk adımları atarken kafamda binlerce soru varken ve ilk şokları yaşarken yalnız ve bilgisizdim. Yalnız olmadığınızı bilmenizi isterim. Ben bir transseksüel annesiyim ve kendi hikayemi sizinle paylaşmak istedim. Eminim yaşadığımız birçok ortaklık vardır. 2006 yılında çocuğumun transseksüel olduğunu öğrendim. Ama transseksüelliğin ne olduğunu, neden olduğunu ve sorumlusunun kim olduğunu bilmiyordum. Hangi süreçlerden geçeceğini bilmeyen bir anneydim. Aklıma ilk gelen sorular "sapkınlık mı?", "başına bir şey mi geldi?", "birine mi özendi?", "ruh hastası mı?", "şizofren mi?" oldu. Tüm bu saydığım ve benzer sorular dolayısıyla endişe ve kaygıların içinde boğulmuş bir halde debelenip durdum. Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Farklı cinsel kimliği olanlar ve cinsiyet geçişi yapanların çeşitli hikayeleri ve deneyimleri hakkında ne 6
kadar çok bilgi sahibi olursanız, sevdiğiniz kişinin sağlıklı hayat sürdürmesine yardımcı olacak sevgi ve desteği vermeniz o kadar mümkün olacaktır. Bilgi edindikçe, öğrendikçe kendime ve çocuğuma yardım eden, destek olan, koşulsuz sevgiyi öğrenen bir transseksüel annesi oldum. Geçirdiğim beyin ameliyatları sonrası nekahet dönemimde çocuğum yanıma geldi ve benim hayat öğretilerimi altüst eden, bildiklerimi bilmediğimi anlamaktan zor, ameliyattan zor, eşten ayrılmaktan zor, iş bulmaktan zor, hayatım boyunca sık sık önüme çıkan engellerden zor bir şey söyledi: "Anne benim ruhum başka bedenim başka" dedi, anlamadım. Baktım gözlerine "Bu ne demek?" diye, yine anlamadım. Sordum, "Nasıl bir şey?" diye. "Ben aslında kızım, bedenim erkek" dedi. Dondum, şaşaladım, katıldım. Uzun bir sure sessiz kaldık. Düşündüm. "Bu ya ergenliğe geçişi anlamadı ya da ruh hastası oldu" dedim. İçimi ferahlattım. Nasılsa her şeye çare buluyordum. Buna da bulurum dedim ve sessizliği bozdum. "Yavrum, canım 7
merak etme sen, kafana takma, bakarız bir çaresine" dedim. Dedim ama kafam bulandı, içim acıdı, karanlık bir yol uzadı gözümün önünde. Öylece kalakaldım. Çok üzüldüm, çocuğum aklını kaybetmişti. Yok, yok ergenlikteydi! Geçişi anlayamamıştı. Yok, yok ruh hastasıydı! Allak bullak oldum. Kimseyle paylaşılabilecek bir şey değildi. Sonra, çocuğumun adı çıkmasın diye, derdimi de söyleyemezdim kimseye. Bunları düşünüyordum. Bir taraftan da İnternet başına oturdum, psikiyatr aramaya başladım. İlaçsız bir tedavi şekli istedim, kendimce buldum da... Bu arada çocuğuma "Bak yavrum, geçecek" demeye başladım. Bana ısrarla "Bu geçmez anne, ben hep böyleydim"diyordu. "Aman!" dedim. "Bunun hastalığı varmış, ben anlamamışım, ilerlemiş" diyordum içimden. Duygularınız, sorularınız, korkularınız, kaygılarınız ve endişeleriniz oldukça önemlidir. Bu kitapçık bunların bir kısmının karşılanması için bir kaynak hizmeti vermektedir. Bu arada çocuğum odasına kapandı. Son derece kızgın, saldırgan, alıngan, içine kapanık oldu. İki sene her gün İstanbul'da psikiyatr dolaştık. Maddi ve manevi sıkıntı içindeydim ama hala derdime çare bulamamıştım. Sonunda iyi bir psikiyatr, iyi diyorum 8
.. ~ ~ ' '". J.,.. '!' "!il çünkü beni ve çocuğumu Çapa Tıp Fakültesi'ne yönlendirdi. Ben üniversitelerde bu tür durumlarla ilgilenen bir bölüm olduğunu hiç duymamıştım. Randevu aldık ve gittik. Zaten daha önceden de bir dolu testleri yapılmıştı. Yani "Ben erkek olacağım", ya da "Ben kadın olacağım" dediğinizde hemen olunmuyor. Bir dolu testler yapılıyor. İlki IQ testi. Doktor çocuğumu hastanedeki odasına aldı, epeyce konuştular, sonra beni çağırdı. "Buradan, benden çocuğun ile ilgili ne bekliyorsun? Niye geldin?" dedi. "Çocuğumun durumunun netliğini öğrenmeye ve kabule geçmeyi bekliyorum" dedim. Çocuğumu dışarıya çıkardı. "Senin çocuğun transseksüel, kabule geç" dedi. "Ama!", dedim. g
"Hocam, bu çok takıntılı, ama hocam bu anoreksiya, ama hocam şöyle, ama hocam böyle" diye dert yandım. Doktor "Ruh hastası olduğunu mu söyleyeyim, bunu mu duymak istiyorsun?" diye sordu. "Evet!" dedim. "Yok" dedi. "Ruh hastası değil" dedi. "Hocam kim suçlu? Ben nerde hata yaptım? Yanlış mı büyüttüm!" Peş peşe soluksuz konuşuyordum. Prof. Dr. Şahika Yüksel bana sadece bir cümle ile anlattı; "Bazı çocuklar böyle doğarlar" dedi. "Peki!" dedim, odadan çıktım. Çocuğuma bir şey belli etmedim. Bacaklarım tutmuyordu. Tir-tir titriyordum. Kendimi çok çaresiz hissettim. Çocuğumu ve ağabeyini eve yolladıktan sonra hastane bahçesinde bir banka oturdum ve ağlamaya başladım. Böğüre böğüre ağladım. İçim yana yana ağladım. Oğlumu kaybettim, bir çocuğumu kaybettim, ona çok ağladım. Sonra ağlamam durdu. Anlaşılan doktorun söyledikleri çocuğumun onca zaman bana söylediklerinden daha etkili olmuştu. Yani durum tespit edilmişti. İşte o zaman kızım doğdu. Evet, evet bir kızım dünyaya geldi. Hem de 15 yaşında kocaman bir kızım oldu. Kabullenme sürecini başlattım. Bu 10