MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi bile sanmam. Kulübenin ortasında kocaman bir kazan vardı. Fokur fokur kaynıyordu. İçinde eski bir postal, paslı tenekeler, pet şişeler yüzüyordu. Cadı kazana bir örümcek attı. Homurdanarak karıştırmaya başladı. Ne oldu bu çocuklara? Neden adımı anmıyorlar? Kim bilir, belki de çocuk kalmamıştır yeryüzünde Öyle ya! Çocuk olmazsa kim çağıracak beni. O zaman masala ne gerek var. Yine de gidip görmeli. Acaba çocuk var mı, yok mu? Yoksa ölürüm daha iyi. 7
Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. Cadı yürümek zorunda kaldı. Yürümek denirse böylesine. Yoruldukça dayandı süpürgeye. Canı çıktı süpürgenin. Söylenip duruyordu: Bir tek çocuk bulsam yeter. Çocuk dediğin masal dinler. Dinlemezse işte böyle süpürgeden düşersin. Kargalar bile güler haline. Cadı yürüdü, yürüdü Öğleden sonra kente vardı. Önüne çıkan ilk sokağa daldı. Dalmasıyla yüzü ışıdı. Ellerini ovuşturdu. Az öteden çocuk sesleri geliyordu. Adının çağrılmasını beklemeye başladı. Çocuklar oyuna dalmışlardı. Bayağı kalabalıktılar. Oğlanlar misket oynuyor, kızlar ip atlıyordu. İki küçük kız da bağrışıp duruyordu. Biri kara üzüm gözlü, öteki sarışındı. Sarışın olanın kucağında görünmez bir bebek vardı sanki. Yalvarıp duruyordu üzüm gözlüye: Birazcık daha oynayayım. Ne olur! Bak, ne güzel uyuyor. Pış pış pış 8
Çok oynadın. Yeter ama. Hadi ver. Çok kötüsün. Vermiyorum işte. Sensin kötü. Hem de cadısın işte. Cadı! Cadııı Cadı sevinçle bağırdı: Geliyorum! Buradayım işte kızlar. Beni sen mi çağırdın? Ben size demedim. Bebeğimi vermiyor. Baksanıza! Cadı, Kavgaya ne gerek var bunun için? dedi. Süpürgesiyle kızların ellerine dokundu. Bütün gücü yerine gelmişti artık. Kızların kucaklarında iki güzel oyuncak bebek belirdi. Buydu benimki, dedi küçük olan. Sarışın, Tıpkı böyle bir bebeğim olsun isterdim, dedi. Nasıl yaptınız bunu? Çocuklar, Cadı nın çevresinde toplandılar. Kimi top istedi, kimi misket. Cadı ne istedilerse yaptı. Sonunda, Şimdi bir masal dinlersiniz, değil mi? diye sordu. Çocuklar yüzlerini buruşturdular. Dersim var. Test çözmeliyim. Şimdi çizgi film başlayacaktı. Daha sonra dinlesem. Cadı telaşlandı. Sakın gitmeyin. İstediğiniz her şeyi verdim. Simdi sıra geldi istemediklerinizden kurtulmaya. Kim ne istemiyorsa söylesin bakalım. 9
Kara üzüm gözlü küçük kız, Ben dersleri istemiyorum, dedi. Derslerden kurtarabilir misin beni? İstediğin bu olsun. Başka? Peki, kar da yağdırabilir misin? Durmadan kar yağsın. Okul hep tatil olsun. Küçük bir oğlan karşı çıktı: Kar tatili olursa yaz tatilimiz ne olacak? Hep kar topu mu oynayacağız? İstemem. Kıvırcık saçlı küçük bir oğlan mızıldadı: Annemle babam bana çok kızıyorlar. Haylaz, yaramaz diyorlar bana. Bunu istemiyorum. Cadı düşündü taşındı. Burnunu kaşıdı. Sonunda şöyle dedi: Haksızlık bu. Her şey hakça olmalı. Böyle yapan babalara kızmalı. Kızmakla kalmamalı, işten atmalı. Babasını işten atarlarsa aç kalırlar, dedi biri. 10
Sen karışma bakayım! dedi Cadı. Sana soran yok. Yine küçük oğlana döndü. Gelelim annene. Ona da bir ceza bulalım. Annen fareden korkar mı? Küçük oğlan kıkırdadı. Hem de nasıl! O zaman anneni korkutmak için evinize bir de fare Gör bakalım bir daha sana kızacaklar mı? Ama fareden ben de çok korkarım. Daha iyi ya. Annenle sen masanın üstüne çıkıp bağırırsınız. Babana da yapacak iş çıkar. Fare yakalar. Bunu hiç sevmedim! dedi kırmızı saçlı oğlan. Bütün yıl kar yağacak. Okullar tatil olacak. Babalar işten atılacak. Anneler fareden korkacak. Neresi güzel bunun? Ben eve gidiyorum. Annem kremalı pasta alacaktı. 11
Cadı atıldı: Acele etme canım. İstediğin pasta olsun. Duvarları pastadan bir ev ister misiniz? Çocukların gözlen parladı. Kim istemez? Yapabilir misiniz bunu? Cadı Benimle gelmeniz yeterli, diyerek çocukların kafasına süpürgesiyle birer birer dokundu. Son dokunduğu çocuk mırıldandı: Ya annem kızarsa? Artık çok geçti. Ormandaki kulübedeydiler. Cadı dediklerini gerçekten yapmıştı. Kulübenin duvarları pastadandı. Çilekli, kremalı, çikolatalı pastalar iştah açıcıydı. Çocukların keyfine de diyecek yoktu doğrusu. Karınları doyunca akşam olduğunu anladılar. Geç oldu, dedi Cadı. Öyle yalvarıp kapıyı zorlamayın bakalım. Bu gece burada kalırsınız. Size masallar anlatırım. İsterseniz sizin kendi masalınızı. Hey! Sen kırmızı saçlı olan Baban ne iş yapar senin? Çocuk, Ressam, dedi. Birinci masal senin olacak, dedi Cadı. Kırmızı saçlı oğlanın masalını anlatmaya başladı: 12