Şimdi Hulusi Yahyagil in, Eğridir de bulunduğu bir zamanda gördüğü ve Bediüzaman a anlattığı rüyaya gelelim. Hulusi Yahyagil in kendi ifadesiyle;

Benzer belgeler
İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Adıyaman merkez köylerinden Kışla köyüne bağlı Meşetli köyünde doğdum.sonra köyümüz baraj altında kalınca Adıyaman a göç ettik.

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

Yazıcılık Hadisesi ve Hüsrev Altınbaşak Ağabey ile Görüşme

BEDÎÜZZAMAN HAZRETLERİNİN İSİM VE ÜNVANLARI

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

MAHMUD EFENDi HAZRETLERİ (K.S.)

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Avukat Bekir Berk abinin mahkemedeki müdafaalarından hakimlerin ağzı açık kalmış

Risale-i Nur Külliyat'ının telif tarihleri hakkında kronolojik bilgi verir misiniz?

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Risale-i Nurun kerametini gördüm.inayet altında olduğumuzu anladım.

Önsöz. SMANLININ SON DEVRİ ile Cumhuriyet dönemine damgasını

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

tellidetay.wordpress.com

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Kültürümüzde ilme verilen önemi nasıl açıklarsınız?

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Lütfi ŞAHİN /

MADRASAH TRADITION AND MADRASAHS in THE PROCESS OF MODERNIZATION

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Kur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Neyzen Tevfik..

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Azrail in Bir Adama Bakması

nevi den ( Mes 9şirli) r H i k â y ele

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

Sevgili dostum, Can dostum,

Herkes bir arayış içinde

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

NOT : ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu Seyyid Nakib Şeyh Ferid Buhari'ye yazmıştır.

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Medrese Eğitimiyle Tasavvufi Disiplini Bir Arada Kendinde Toplayan Bir Alim: Seyda Molla Bahri

2017 SONBAHAR DÖNEMİ PROGRAMI

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1

Onceki izlenimdeki sevgi titresimleri sevgili Ugurcan'in izleniminde devam ediyor...

SEMPOZYUM DAVETİYESİ ve PROGRAMI

AnkaraVilayetiYabanabadKazası ŞeyhlerKaryesi(1.Ş EYLÜL 1840)NüfusSayımı

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

KAYI KİRAZ HATIRALARI

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

İmam Gazali'nin Kalp Risalesi isimli güzel kitabını mutlaka okumak lazım. Oldukça önemli bir eser.

"Ey insanoğlu, sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun" (Nisa Süresi :1)

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

Batıda yayılan milliyetçilik akımı bizde olduğu gibi İslâm dünyasını da etkisi altına almıştır.

Question. Muhammed b. el-hasan el-saffar, müfevvizenin temsilcilerinden miydi?

HAC SEMİNERİ 2 HOŞGELDİNİZ

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17

"Sonra yemek duasından bahsedilirken Ali Efendiye sordum: 'Üstad sizinle yemek duası okudu mu?'

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Hz. Muhammed. (s.a.s.) in Doğumunun 1437 inci senesi vesîlesiyle.. 18 Mart 2008 Lütfi Kırdar Kongre Merkezi

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: yayınevi sertifika no: 14452

Yıl: 9 [Temmuz-Aralık 2008], sayı: 22 ISSN

Duruşuyla gönülleri yumuşatan bir zat

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

Transkript:

Bu yazı Risale-i Nur Külliyatının Mektubat isimli eserinin 28. Mektubunda geçen bir mesele ile ilgilidir. Bu konu Risale-i Nur un ilk talebesi Hulusi Yahyagil in gördüğü bir rüyayı Bediüzzaman a anlatması sonucu çıkmıştır. Bediüzzaman, Hulusi Bey e herkesten daha çok yakınlık göstermiş ona; Uzaklığın alâmeti olan mektuplaşmak âdetim değildir. Fakat sen yaz demiştir. Mektubat ın çoğu bu mektuplaşmaların sonuncunda oluşmuştur. Bediüzzaman, 28. Mektupta Hulusi Yahyagil in rüyasını yorumlamıştır. Bu yazıda Mektubat isimli eserin, 28. Mektubunda geçen ve Hulusi Bey in rüyasında gördüğü küçük sarıklı gencin Molla Bahri olduğuna dair görüşümü dile getirmeye çalışacağım. Tabi bu güne kadar Mektubat ta geçen, Sarıklı Genç ile ilgili birçok görüş ortaya konmuştur. Bütün bu görüşlere saygılı olmakla beraber, bu konuda içime doğan görüşü tahkik etmeye çalışacağım. Ayrıca şunu yine belirtmek isterim ki bu görüşümün kesin doğru olduğuna dair bir iddiam yoktur. Şimdi Hulusi Yahyagil in, Eğridir de bulunduğu bir zamanda gördüğü ve Bediüzaman a anlattığı rüyaya gelelim. Hulusi Yahyagil in kendi ifadesiyle; Yine bir gün Eğridir de bulunduğum zaman, rüyada sarıklı bir genç gördüm. Bu genç beni ilk defa, Hz. Üstad a götüren meczup lakaplı Mustafa Efendi idi. Ona Şeyh veya Hafız Mustafa da denirdi. Rüyada gördüğüm sarıklı genç şeklen o idi. Fakat ne bıyığı ve ne de sakalı vardı. Hafız Mustafa, çocuk meşrebinde birisi idi. Risale-i Nur un ilk Küçük Sözler ini l928 de onda görmüştüm. Daha o zaman Üstad Hazretleriyle de muarefemiz yoktu. Gayet intizamsız bir yazı ile yazılmış ilk risaleyi onda görmüştüm. Müsvedde halindeydi. 1 / 10

Rüyada, elinde leblebi tablası vardı. Fakat içinde leblebi gayet azdı. Ben leblebiden almak için elimi attım. O zaman leblebi tabağı doldu, taştı. (1) Hulusi Yahyagil in buradaki ifadelerinden bu rüyayı 1928 den sonraki bir tarihte gördüğü sonucu çıkar. Ayrıca yine Hulusi Yahyagil in, Üstad ı 1929 da ziyaret ettiği ve onu ziyaretinden sonra iki sene daha Eğridir de kalıp 1930 yılının Ekim ayında oradan ayrıldığı hesaba katılırsa, bu rüyayı 1929-1930 tarihlerinde görmüş olmalıdır. Rüyanın görüldüğü tarihte başka bir yerde Molla Bahri, 8-9 yaşlarındadır. Küçükken babasından Kuran dersleri almaya başlayan bu çocuk, köylerine gelen Bingöllü Molla Hasan dan ders almaya başlamış. Sonra Molla Hasan ın bir nedenle yakındaki Züver köyüne gitmesiyle, Bahri de Molla Hasan dan yarım kalan derslerini tamamlamak için dayılarının köyü olan bu köye gitmiştir. Daha çocukluğunun ilk dönemlerinde evde başlayan bir disiplinle kendisini dini konularda yetiştiren bu çocuk, o yaşlarda doğu medrese kültürünün özelliklerini üzerinde taşıyordu. Giyinişi, hareketleri bu disiplini yansıtıyordu. O küçük sarıklı bir çocuktu. Doğduğunda ona Bahri ismini veren Şeyh Şerif e, Efendi biz buralarda Bahri adını hiç duymadık. Buralarda Bahri adı yok. Neden Bahri koyuyorsunuz? diye sorduklarında, O, ilim deryası olacak. Bunu göreceksiniz. Onun için adını Bahri koydum diye cevap vermişti.(2) 2 / 10

Bahri, Molla Hasan dan aldığı kuran derslerinden sonra, Geylan köyüne gitti burada Molla Mustafa efendiden yedi yıl fıkıh dersleri okudu. Bu şekilde doğudaki medrese kültürüyle pişmeye devam edecekti. Özellikle çocukluk ve gençlik döneminde evliyalar diyarı Elazığ ın, alim ve mutasavvıf kaynağı Palu da ilim kapısını aralamıştı. 23 yaşında askere gidene kadar medrese disiplininde eğitim gören, üç yıl süren askerliğinden sonra yine 8 sene farklı farklı hocalardan icazet alan Molla Bahri 1955-1986 yılları arasında Palu ve Karakoçan da farklı yerlerde yeni molla adayları yetiştirmeye, dersler vermeye başlar. Enteresandır ki Hulusi Bey rahmet ettiği sene Elazığ Merkez e yerleşir. Ömrünün sonuna kadar artık burada kalacaktır. Ömrünün sonuna kadar 200 kadar öğrencisine icazet vermiştir. İcazet verdiklerinin birçoğu kendi medreselerinde öğrenciler yetiştirmiş, bazıları da Türkiye dışında ıslah görevini sürdürmüşlerdir. Bir çekirdek kocaman bir ağaç olup meyve vermiştir. (3) Molla Bahri medrese geleneğinden gelmesinin yanında, Kadiri Şeyhi Haydar Baba ya bağlanıp Tasuvvufi bir kimliğe de bürünmüştür. Şeriat ve Tarikatı aynı zeminde yürütmüştür. O hem bir âlim, hem muhaddis, hem bir sofi idi. Gizli ilimlerin piri, derin denizlerin gavvası idi. Haydar Baba, Molla Bahri nin ona bağlanmasıyla daha çok duyulur olmuştur. Haydar Baba nın 1979 da rahmet etmesinden sonra, onun halifesi olarak irşat görevini devam ettirmiştir. Yine yazımızın temel konusuna dönersek, Hulusi Bey rüyada gördüğü kişinin genç olduğunu ve bu kişinin tanıdığı Hafız Mustafa nın çocuk meşrebi olduğunu söylemiştir. Sonra bu gördüğü rüyayı Said Nursi ye anlatmıştır. 3 / 10

Üstad Bediüzzaman yukarda açıklanandan ve daha fazla teferruatını bilmediğimiz bu rüyayı aşağıda ki şekilde yorumlar; Rüyayı sadıka benim için hakkalyakin derecesine gelmiş ve pek çok tecrübâtımla kader-i İlâhînin her şeye muhit olduğuna bir hüccet-i kàtı hükmüne geçmiştir. ( ) Şöyleki: O vâsi meydanlık, Âlem-i İslâmiyettir. Meydanlığın nihayetindeki mescid, Isparta vilâyetidir. Etrafı bulanık, çamurlu su, hal ve zamanın sefahet ve atalet ve bid atlar bataklığıdır. Sen selâmetle, bulaşmadan, süratle mescide eriştiğin, herkesten evvel envâr-ı Kur âniyeye sahip çıkıp, kalbini bozmadan sağlam kaldığına işarettir. Mesciddeki küçük cemaat ise, Hakkı, Hulûsi, Sabri, Süleyman, Rüştü, Bekir, Mustafa, Ali, Zühtü, Lütfi, Hüsrev, Refet gibi, Sözlerin hameleleridir. Ufak kürsü ise, Barla gibi küçük bir köydür. Yüksek ses ise, Sözlerdeki kuvvet ve sürat-i intişarlarına işarettir. Birinci safta sana tahsis edilen makam ise, Abdurrahman dan sana münhal kalan yerdir. O cemaat, telsiz aletlerin ahizeleri hükmünde, bütün dünyaya ders işittirmek istemek işareti ve hakikati ise, inşallah tamamıyla sonra çıkacak. Şimdi efradı birer küçük çekirdek iseler de, ileride Tevfik-i İlâhî ile birer şecere-i Âliye hükmüne geçerler ve birer telsiz telgrafın merkezi olurlar. Sarıklı, küçük, genç bir zat ise, Hulûsi ye omuz omuza verecek, belki geçecek birisi, naşirler ve talebeler içine girmeye namzettir. Bazılarını zannederim, fakat katî hükmedemem. O genç, kuvve-i velâyetle meydana atılacak bir zattır. Sair noktaları sen benim bedelime tabir et. Senin gibi dostlarla uzun konuşmak hem tatlı, hem makbul olduğundan, şu kısa meselede uzun konuştum, belki de israf ettim. Fakat nevme ait olan âyât-ı Kur âniyenin bir nevi tefsirine işaret etmek niyetiyle başladığımdan, inşallah o israf af olur veya israf olmaz. (4) Bediüzzaman rüya ile ilgili diğer kısımları bir bir açıkladıktan sonra sarıklı genç için, küçük tabirini kullanır. Demek ki rüyadaki kişi görünüşü ve halleriyle çocuk gibi olmayan ama genç biri kadar büyük olmayan, genç ve çocuk arası bir yaştaydı. Molla Bahri bu rüyanın görüldüğü tarihte 8-9 yaşlarındadır. Bu yaş grubu çocukluk ile gençlik arasında olabilecek bir yaş grubudur. 4 / 10

Bediüzzaman bu genç için, Hulusi ye omuz omuza verecek, belki geçecek birisi, naşirler ve talebeler içine girmeye namzettir. Demiştir. Yani bu genç Hulusi ile omuz omuza verecek, risale-i nur talebeleri içine girmeye adaydır, demiş. Ve sonrasında Bazılarını zannederim, fakat kati hükmedemem. Yani bu rüyanın yorumunda keşifle öğrendiğim, rüya yorumunda içime doğan bilgi budur. Bazılarını zannederim, kesin hükmedemem deyip, rüya yorumu ile ilgili buraya kadar söylediklerinin bazılarından tam emin olmadığını dile getirmiştir. Yani talebeler içine girmeye namzettir, dediği için bu sarıklı genç ille de Risale-i Nur hareketinin içinde olan birisi olmak zorunda değildir. Çünkü Üstad, bazılarını zannederim, ama kesin hükmedemem, demiştir. Bu delille ve Üstadın rüya yorumunun sonrasında söylediği, O genç, kuvve-i velâyetle meydana atılacak bir zattır. sözü bu gencin ilerde velayet makamında alacak, Allah ın veli bir kulu olduğunu işaret etmektedir. Bu tıpkı Hz. Yakub kıssasındaki şu olaya benzer; Yakub Aleyhisselam a; Niçin Mısır dan gelen gömleğinin kokusunu işittin de, yakınında bulunan Kenan kuyusundaki Yusuf u görmedin? diye sordular. Şu karşılığı verdi: Bizim halimiz şimşekler gibidir; Bazen görünür, Bazen saklanır. Bazı vakit olur ki, en yüksek mevkide oturup her tarafı görüyoruz gibi oluruz. Bazı vakitte de ayağımızın üstünü göremiyoruz. (5) Bediüzzaman da keşif sahibi birisi olarak, bulunduğu hal üzerine bazen net görebilir, bazen bulanık görebilir. Hal-i değişince görüşü de değişir. O yüzden 28. Mektup ta Bazılarını 5 / 10

zannederim fakat kati hükmedemem demiştir. Benim Sarıklı Genç meselesinde baştan beri kesin budur, diye bir iddiam yoktur. Ama bana yakın duran görüşü Mektubat ta anlatılan şekle göre açıklamaya çalışacağım; Hulusi ile omuz omuza vermiş sözünden, Hulusi Yahyagil ile aynı yolda yürüyen, aynı amaca hizmet eden, aynı değerleri paylaşan birinden bahsediyor. Her ne kadar Molla Bahri ve Hulusi Yahyagil arasında bir bağ olmasa da, mana âleminde bir birleriyle irtibatları pekâlâ bulunabilir. Bediüzzaman eski zamanlarda yaşayan birçok âlim için Mana âleminde ondan ders aldım diyor. İbn Arabi eserlerinde Şeyhim diye bahsettiği Ebu Medyen ile cismani âlemde hiç görüşmemiş, onla mana âleminde görüşmüş ve konuşmuştur. Molla Bahri, Elazığ ve çevresinde tıpkı Hulusi Yahyagil in yaptığı gibi insanları bilinçlendirmeye, Allah a yönlendirmeye, arındırmaya ve imana çağırmıştır. Bu aynı mekânda omuz omuza çalışmak değil de nedir. Yine enteresan olan başka bir şey de Molla Bahri, Elazığ a gelip yerleşeceği sene Hacı Hulusi, Hakk a kavuşmuştur. Yani aynı şehirde yaşamalarına rağmen, aynı mekânı beraber paylaşamamışlardır. Bu tarikat ve tasavvuftan uzak olmayanların bildiği başka bir şeyi akla getirmektedir. Araf Süresi 17. Ayette Şeytan şöyle konuşuyor; 6 / 10

Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sen de çoğunu şükredici bulmayacaksın. Tasavvuf kültürüne göre şeytanın insana yaklaşacağı bu dört yönü koruyan, dört tane Evtad(direk) vardır. İşte Allah ın bu dört veli kulu, bu dört yönü tutup, insanları şeytana uymaktan alıkoymaya çalışır. Hulusi Yahyagil, tasavvuf literatüründe geçen bu Evtad tan biri olabilir. O rahmet ettikten sonra Evtad lık görevi Molla Bahriye geçmiş olabilir. Bu iki kişi de görevleri icabı, şeytanın etraflarındaki insanlara zarar vermesini engellemeye çalışmışlardır. Evtad olsalar da olmasalar da bunu hakkıyla yapmışlardır. Ama bir gerçek vardır ki, oda Hacı Hulusi nin ölümünden sonra, onun yerini Molla Bahri doldurmuştur. Onun görevini Molla Bahri üstlenmiştir. Yine Bediüzzaman O genç, kuvve-i velâyetle meydana atılacak bir zattır demiştir. Bu söz velayet ve veliliğe işaret ettiği için Molla Bahri olmasa bile, onun gibi şeriat ve tarikat yolunda yürüyen, zahiri ve batını ilimleri bilen birini işaret eder. Tabi bizim görüşümüze göre bu kişi fakih, âlim, mutasavvıf ve muhaddis olan Seyda Molla Bahri dir. Molla Bahri yi görenler bilir, yüzü bir çocuk yüzü kadar genç, yanaklarındaki canlılık bir delikanlıyı aratmayacak kadar parlak, bakışlarında bir derinlik gizlidir. Bir gün meclisinde zikrederken onun sesinin genç yağız bir delikanlı kadar gür ve canlı çıktığını gördüm. Bir asırlık bu ihtiyar zikrederken sanki başka bir elbiseye bürünüyor, genç bir delikanlı oluyordu. Yine o Bediüzzaman dan ve Risalelerden bihaber birisi değildi. Bir gün meclisindeyken, kendisi geçen gün Bediüzzaman ın, Arabi lisandaki Hutbe-i Şamiye sini okuduğunu anlatıyordu. 7 / 10

Molla Bahri 93 sene yaşamış, Hulusi Yahyagil ise 91 sene yaşamıştır. Hemen hemen aynı yaşlarda Hakk a kavuşmuşlardır. Yaşlarına bakınca; omuz omuza verecek, belki geçecek birisi sözünün farklı bir yönden zuhuru ortaya çıkar. Hulusi Yahyagil, Üstad ı Bediüzzaman gibi iman mücadelesi vermiş. Toplumda asıl tehlikenin iman eksikliği olduğuna kanaat etmiş. İnsanların içlerinde İmanı zayıflatan şüphelerle savaşmış. Yaratılış amacı olan kulluk, haşir ve öte âleme olan inancın sağlamlaştırılması için mücadele vermiştir. Molla Bahri ise içinde yaşadığı toplum için asıl tehlikenin Şia ve Vahhabilik olduğunu belirtmiş. Molla Bahri Şia ve Vahhabilik hareketinin propagandalarına, medreselere sızma teşebbüsleri konusunda herkesi uyarmış. Özellikle Güneydoğu medreselerinin İran Devrimi nin ardından bedava kitaplar aracılığıyla Tahran menşeli propagandaya maruz kaldığını; buna göre bölge gençlerinin önce mezhepsizleştirilip ardından Şiileştirilmek istendiğini ileri sürmüştür. (6) Molla Bahri; Şia ve Harici geleneğin, Selefilik ve Vahhabilik gibi hareketlerin, son dönem revaçta olan salt mealci anlayışların yanlışlarını ortaya koymuş, onlarla mücadele etmiştir. Bu dışlayıcı, tekfirci ve ötekileştirici fikirleri etrafında barındırmamıştır. 8 / 10

Hulus Yahyagil ve Molla Bahri nin hayatlarına bakınca her ikisinin de yaşadığı dönemde en elzem gördüğü hastalıklarla mücadele ettiklerini görürüz. İkisi de zamanın büyük hastalıklarına reçeteler yazmıştır. Hulusi Yahyagil e, daha hayattayken Sarıklı Genç meselesi ile ilgili çokça soru gelmiş. Nur cemaatlerindeki bazıları kendi abilerinin sarıklı genç ilan etme yarışına girmişlerdi. Hacı Hulusi ise bu konu ile ilgili olarak; Bu meseleyi kendisine mal edenler, sanki ne oldu? İnhisar altına almak doğru değil. Sarıklı genci biz açıklamadık. Sizin gibi gençler işte çıktılar. Daha da kıymetli gençler çıkacaktır. Allah ın nuru kıyamete kadar devam edecektir. Kur ân tefsiri olduğu için Risale-i Nur un hakikati kıyamete kadar okunacaktır. Elbette bu gelenler genç olacaktır, ihtiyar olmayacaktır demiştir.(7) Son olarak, Risalelerdeki Sarıklı Genç kim ise, büyük ihtimalle şu an bu dünyadan göçmüş veya göçmek üzere olan birisidir. Çünkü rüyanın görüldüğü zamanda (1929-1930) çocuk yaşta olan birisi, bulunduğumuz zamanda bir asrı bitirmek üzeredir. En son olarak da Hulusi Yahyagil ve Molla Bahriye Allah tan Rahmet diler, Rabbim in onların ve onlar gibi veli kullarının dostluğundan bizleri mahrum bırakmamasını niyaz ederim.... 1-Son Şahitler C-1, s 330, Necmeddin ŞAHİNER, 2-http://yenisark.wordpress.com/2014/04/10/elazigli-merhum-seyda-molla-bahri-efendi/,3-http:// yenisark.wordpress.com/2014/04/10/elazigli-merhum-seyda-molla-bahri-efendi/, 4- Mektubat 28. Mektup, s. 334, 5- Mektubat, s.56, 6- Elazığ Örneği; Türk-Kürt Sınırında İslami Hayat-Ruşen 9 / 10

ÇAKIR, 7- Son Şahitler C-1,Necmeddin ŞAHİNER 10 / 10