Tarih Öğrencisi Kasım Bilici Hisbe Teşkilatı ÖNSÖZ

Benzer belgeler
ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Gençlik Eğitim Programları DAVET

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

Kur'ân'da, Rabbimiz Peygamberin size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için, size müslüman adını verdi (Hac 78), buyurmaktadır.


İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Lise 2. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Video Ders Anlatımları. İbadette Temel İlkeler Video. İbadette Temel İlkeler Ders Notu

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE SADAKA-I FITR İbni Abbas (r.a) şöyle buyurmuştur:


Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

Anlamı. Temel Bilgiler 1

22:40 AYETİNİN KURAN DAKİ KOORDİNATLARI

Dr. Mehmet Sürmeli tarafından yazıldı. Perşembe, 07 Ekim :45 - Son Güncelleme Perşembe, 21 Ekim :00

SEÇİM VE GEÇİM Perşembe, 31 Ekim :31

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

ISLAM Kim, Îslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

Annesi kâfir olan biri

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ TESTİ

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

3 Her çocuk Müslüman do ar.

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

ZEKÂT IN KELİME OLARAK; ARTMA ÇOĞALMA ARINMA BEREKET Bu anlamlara gelmektedir.

KUR'AN SÛRELERİNİN RESMİ VE İNİŞ SIRALAMASI

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

İkili Simetrik Kitap ❸

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır:

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

ŞUHUT MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI II. DÖNEM (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN) VA'Z VE İRŞAD PROGRAMI

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Kadın ve Yönetim Hakkı

1)Verilen bilgiler, Hz. Muhammed'in (SAV) özellikleri ile aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru olarak eşleştirilmiştir?

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Kur an-ı Kerim deki Temel Emirler ve Yasaklar

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

KUR AN I KERİM HAKKINDA KISA BİLGİLER. Soru 2 : Allah(c.c.) ın dilediği şeyleri Peygamberlerine bildirmesine ne denir? Cevap : Vahy denir.

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

Kur anı Kerim-de doğrudan ve dolaylı olarak yüze yakın ayet [1],namazı emretmektedir.

Kavramlar. 1.Mü min. 2. Kafirler. 3.Münafiklar. 1.1 Kur anda Mü min ile ilgili Ayetler 1.2 Kur anda Mü min görevleri ve özellikleri

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

Gençlik Eğitim Programları KULLUK VE SORUMLULUK BİLİNCİ

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım.

ERZİNCAN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2017 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI (26/05/ /06/2017)

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Ali imran 139. Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz.

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Faiz Parasıyla Yapılan Evde Namazın Hükmü

Transkript:

15 Tarih Öğrencisi Kasım Bilici Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Hisbe Teşkilatı ÖNSÖZ Tarih boyunca var olmuş yaşamış ve yıkılmış toplumlarla birlikte devletler, sosyal yaşama adapte olmak ve toplumu doğru yönlendirmek için bir takım kurallara ihtiyaç duymuştur. Bu kuralların bir araya gelmesiyle çeşitli teşkilat ve müesseseler oluşmuştur. Oluşmakta olan bu toplumsal kurallar, müesseseler ve vasıflar hiç şüphesiz içinde oluştuğu toplumun dini, içtimai, sosyal, ekonomik vb. alanlarından beslenip var olacaktır. İ şte karşımıza çıkan bu kurumsal süreç, bize tarihte meydana çıkmış birçok müessesenin incelenmesinde ve anlaşılmasında yardımcı olmaktadır. İ slam toplumlarını ve devletlerini incelediğimizde oluşan sosyal kuralların bir araya gelmesiyle var olan müesseselerin, doğrudan dini bir gereklilik olduğunu görmekteyiz. Bu müesseseler ya Hz. Peygamber zamanında ya da onun hadislerinden yola çıkılarak ileriki dönemlerde inşa edilmiştir. Başta bizzat Hz. Peygamberin temellerini attığı daha sonra Kuran ve Hadislere dayandırılarak kurumsallaşan Hisbe Teşkilatı bu müesseselerden yalnızca biridir. Kuran-ı Kerimde birçok yerde sıkça geçen ve Hz. Peygamberin hadislerinde vurguladığı iyiliği emretmek ve kötülükten vazgeçirmek düsturu ile özdeşleşen Hisbe Teşkilatı, kuranın ve İ slam ın gerekliliklerini doğru uygulama veya eksiksiz uygulama vasfıyla ilgilidir. Bu vazifeyi uygulamakla sorumlu olan kişiye Muhtesib denir. Muhtesib olmak için gerekli olan bazı vasıfların o kişide olması gerekmektedir. Hisbe Teşkilatı İ slam devletinden itibaren, Abbasiler, Emeviler, Fatımiler, Selçuklular, Memluk ler ve Osmanlılara kadar gelmiş bir islam teşkilatlanmasıdır. Zaman içinde değişiklikler göstermesine rağmen özünde İ slam inancından metotlar beslediği için kök yapısı aynı kalmıştır. Her devlet bu müesseseyi farklı yönleriyle uygulamasına rağmen bu kök ifadeyi değiştirmemiştir. Emri bil Maruf Nehyi ani l-münker Kuranı kerimde 50 nin üzerinde ayette rastladığımız bu kutsi vazifeyi yerine getirmek

16 için seçilen veya görevlendirilen kişi sadece Pratik olarak adlandırdığımız görevleri değil, Nazari şekilde ifade ettiğimiz manaları da hakkıyla yerine getirmekle mükelleftir. Bu kutsi vazifeyi Hz. Peygamberin birçok hadisinde de görmek mümkündür. Bunların sayısı tam bilinmemekle birlikte hadislerin sahihlik derecelerine göre de bir ayrım yapılması söz konusudur. Giriş İ slam devletlerinde halk ile devlet arasında, İ slam dininin şeri hükümleri doğrultusunda oluşan Hisbe Teşkilatı nı, ülkemizde çeşitli alanlarda tahsil görmüş akademisyenlerimiz incelemiştir. Bunların başında İ slami ilimler ve tarih yer alır. Konuyla ilgili en orijinal çalışmaları yapanlar, Yusuf Ziya Kavakçı, Ziya Kazıcı, Hayrettin Karaman ve Ahmet Duran dır. Bunların içinde en yeni çalışmalar Ahmet Duran ve Ziya Kazıcıya aittir. Ayrıca bu konuyla ilgili birçok Arapça kaynak da mevcuttur Ü lkemizde son yıllarda bu konuya olan ilginin arttığı yapılan çalışmalara bakarak anlaşılmaktadır. 1980 li yıllara geldiğimizde bu konuyla ilgili ülkemizde yapılan çalışmalar bir elin parmaklarını geçmez iken son 15 yıl da 20 ye yakın çalışma yapılmıştır. Ö zellikle Osmanlı Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi

17 arşivlerinden yararlanılarak bu konunun Osmanlı ile ilgili olan bölümüne bir yönelme söz konusudur Hisbe Kelimesi Arapça hasebe kökünden türeyen Hisbe kelimesi hesap etmek, saymak, ecir, sevap ve ölünün taş içinde veya kefenli olarak defnedilmesi ile hüsn-i tebdil manalarının yanında mükâfatını Allah tan beklemek, bir işi sırf Allah rızası için yapmak demektir. Osmanlı kaynaklarında kullanılan adıyla ihtisap kelimesi de aynı kökten gelmektedir. Bu kelime birinci babdan geldiğinde saymak dört ve altıncı bablardan geldiğinde zannetmek beşinci babdan geldiğinde ise hasep sahibi olmak manalarına gelmektedir. [1] Hisbe den sorumlu memura verilen Muhtesib kelimesi de yine aynı kökten gelmektedir. Ana Hatlarıyla Hisbe Teşkilatı Hisbe Teşkilatı Kur an da birçok yerde geçen emri bil maruf nehyi anil münker ayeti sırrınca iyiliği emretmek ve kötülüğü vazgeçirmek esasına dayanır. Bu vazifeden sorumlu Muhtesipler Kur an ın ve İ slam ın düsturlarını doğru uygulama veya eksiksiz uygulama ile sorumludurlar. Halkı bu yönde teftiş ederek yanlış ve eksik davranışları uyarırlar veya gerektiğinde ceza verirler. Kur an ın bu emri sadece Muhtesibin değil gerekli şartlara sahip

18 tüm Müslümanların görevidir. [2] Ma ruf ve münker sırrı birçok ayette ve hadis de belirtilerek belki de gerekliliği vurgulanmaktadır. Maruf ve Münker Ayetler ile Hadisler a-ayetler İ çinizden iyiliğe çağıran, iyi iş işlemeyi ( marufu ) isteyen ve kötü işten vazgeçiren (münkeri nehyeden ) bir cemaat bulunsun; selameti bulanlar ancak onlardır. [3] Ayette yer alan bulunsun sözü, açıkça bir emirdir. Ancak herkes yapsın demediği için içinizden bir cemaat demesi diğerlerinin mükellef olmadığını göstermektedir. [4] Ehli kitabın hepsi bir değildir. İ çinizden öyle dosdoğru bir cemaat vardır ki geceleri secdeye kapanarak Allah ın ayetlerini okurlar. Allah a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emreder, kötülüğü nehye der, hayır işlerine koşuştururlar; işte bunlar iyi insanlardır. [5] Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. ; iyiliği emreder, kötülükten nehye der ve Allaha iman edersiniz. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu kendileri için çok iyi olurdu. ( gerçi ) içlerinde iman edenler var, ( fakat ) çoğu yoldan çıkmışlardır. [6] Onlar Allah a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten men ederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İ şte bunlar iyi insanlardır. [7] İ yilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın [8] İ srail oğullarından kâfir olanlar isyan etmeleri ve haddi aşmaları yüzünden Davud ve Meryem oğlu İ sa diliyle lanete uğradılar. Onlar kötülük yaptıkları zaman birbirlerini kötülükten alıkoymaya uğraşmazlardı. Bu yapmakta olduklarına çirkin şeydi! [9] Münafık erkeklerde münafık kadınlarda birbirinin tamamlayıcı parçasıdırlar. Onlar kötülüğü ( münker ) emreder, iyilikten ( Maruf ) vazgeçirmeye çalışırlar, ellerini cimrilikte sımsıkı yumarlar [10] Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin yakını ve yardımcısıdır. Onlar iyiliği ( b il-ma ruf ) emreder, kötülükten ( münker ) alıkoyarlar namazı dosdoğru kılarlar [11] Oğul cazım! Namazı dosdoğru kıl, iyiliği ( bil maruf ) emret, kötülükten ( münker ) vazgeçirmeye çalış [12] Onların vazifesi tatlı: güzel (ma ruf) söz söylemekti. [13] Kuranı Kerimde ma ruf ve münker ayetler sadece yukarıda sıraladıklarımızla Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi

19 sınırlı değildir. Daha birçok ayette aynı emir tekrarlanmıştır. Şu şekilde diğer ayetleri de zikredebiliriz Bakara Suresi:178, 180, 228, 229, 231, 232, 233, 234, 235, 240, 241, 263 Al-i İ mran Suresi: 103, 109, 110, 114 Nisa Suresi:5, 6, 8, 19, 25 Mide Suresi:2, 81, 29, 105 Araf Suresi:157 Tevbe Suresi:67, 71, 112 Hicr Suresi:62 Nahl Suresi 90 Hac Suresi: 41, 72 Nur Suresi:21 Ankebut Suresi: 29, 45 Zariyat Suresi: 25 Mücadele Suresi: 2 b- Hadisler Ebu Said el- Hudri den rivayet edildiğine göre Rasulullah ( s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Sizden kim bir münker görürse onu eliyle düzeltsin, gücü yetmezse dili ile yine gücü yetmez ise kalbi ile düzeltsin: bu da imanın en zayıf olanıdır. Usame b. Zeyd den rivayet edildiğine göre Rasulullah ( s.a.v. ) şöyle buyurmuştur : Kıyamet günü bir adam getirilir ve ateşe atılır. Bağırsakları ateşe fırlar ve adam, eşeğin değirmeni ile döndüğü gibi orada döner. Cehennemlikler onun başına toplanarak Ey filan! Sana ne oldu? Sen bize marufu emreder ve bizi münkerden de nehyeden değil miydin? derler. Oda size iyiyi emrettiğim halde onu yapmazdım, kötüyü yasakladığım halde onu da yapardım. der. Huzeyfe den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Allaha yemin ederim ki ya iyiliği emredip kötülüğü yasaklayacaksınız ya da Allah üzerinize nezdinden bir azap gönderecek; sonra dua edeceksiniz ama duanız kabul olmayacaktır. El- Usr b. Umeyre den rivayet edildiğine göre, Rasulullah ( s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Yeryüzünde yüzünde günah işlenince onu gören ve tasvip etmeyen ondan uzakta bulunmuş gibidir. Onu görmediği halde tasvip eden ise yanında bulunmuş ve görmüş gibidir. Bütün bu ayetler ve Hadislerden anlaşıldığına göre Hisbe teşkilatlanmasının İ slam dan doğduğu ve İ slam la birlikte geliştiğine hiç şüphe yoktur. [14] Bu teşkilatlanmanın Bizans başta olmak üzere İ slam a yabancı bazı devletlerle benzerlik gösterdiği ve doğrudan etkilendiği tezi bu sayede geçersiz sayılmış oldu. Bizans da çarşı pazarı denetleyen ve esnafı teftiş eden bir yapılanmanın (Book Of Perfect) Hisbe Teşkilatı ile birbirlerinden etkilendiği yönündeki iddiaları yukarıda belirttiğimiz, maruf ve münker ayetler ile hadislerle birlikte kesin bir şekilde yok sayılmış oldu. Hisbe Teşkilatı doğrudan doğruya dini vecizelerle ilgili bir müessese iken Book of Perfect dini bir müessese olmamanın yanında dini bir vazifesi de yoktur. Kaldı ki aralarında ki tek benzerlik olan aynı dönemlerde ortaya çıkmış olmaları bunların birbirini etkilediğini kanıtlayamaz. [15]

20 Hisbe Teşkilatının Doğuşu ve Gelişimi İ lk olarak Hz. Peygamber döneminde varlığı bilinen Hisbe, Hz. Ö mer dönemin de tam teşkilatlı bir müessese haline gelmişti. Fakat bazı Tarihçilerin Hisbe Teşkilatının tam teşkilatlandığı dönem olarak Abbasiler dönemini esas aldığı da bilinmektedir. İ yiliği emretmek kötülükten vazgeçirmek esasıyla kurulan bu teşkilatın başında bulunan sorumluya Muhtesip denmektedir. Muhtesip iyiliği emredip kötülüğü ise vazgeçirmekle mükelleftir. Hz. Peygamberin Hz. Ö mer i Medine çarşısına Muhtesib olarak tayin ettiği bilinmektedir. Yine Mekke nin fethi nin ardından Sad b. el-aş ı da Mekke ye muhtesib olarak atamıştır. [16] Hz. Ö mer zamanında ise bu müessesenin uygulanmasında titiz davranılıp tam manasıyla tesis edilmesi sağlanmıştır. Hz. Ö mer Saib b. Yezid ile Abdullah b. Utbete b. Mesudiyi Medine çarşılarına Muhtesib olarak atamıştır. Muhtesb de Aranan Şartlar Müslüman Olmak Hisbe teşkilatından sorumlu memur olan Muhtesib her şeyden önce Müslüman olmalıdır. Zira kâfir birinin Kuranı Kerimde ve Hadislerde yer alan iyiliği emr kötülüğü nehy görevini ifa etmesi düşünülemez. Kaldı ki bir kâfirin Müslüman çarşılarını denetleyip onları şeri Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi

21 hükümlere uymaya davet etmesi mümkün değildir. Mükellefiyet ( Erginlik) Muhtesib olacak kişi mükellefiyet çağına gelmiş olmalıdır. Yaşı mükellef olmayan bir çocuğun emir ve yasakları uygulatabilme vasfı yoktur ve düşünülemez. Erkek Olmak Aslında Hz. Peygamber zamanında ve Hz. Ö mer zamanında Şifa binti Abdullah ile Semra binti Nuhenk el- Esadiyye adında iki kadının çarşılarda Muhtesib olarak görevlendirildiği bilinmektedir. [17] Fakat bunlar istisnai durumlar olup genel kabulü bozmamaktadır. Adaletli Olmak Bir Muhtesib de belki e bulunması gereken en önemli özelliklerden biri Adaletli olmasıdır. Muhtesibler genellikle bir uyarıcı olsalar da cezai yetkileri de mevcuttur. Çok kısıtlı olmakla birlikte cezai işleme tabi tutulan kişiye Adaletle hükmetmemek düşünülemez. Muhtesib hak ve sorumlulukları dâhilinde adaletli olarak Nazari ve Pratik vazifelerini yerine getirmelidir. Kudretli Olmak Muhtesib marufu emr münkeri nehy etmek için kudretli ve istediğini yaptırabilir olmalıdır. Aciz olan biri pazarcıya veya satıcıya söz geçiremeyip dilediğini yaptıra bilme kabiliyetine sahip değilse görevini yerine getiremez. İ lim Sahibi Olmak Muhtesib iyiliği emredip kötülükten nehye derken şeri hükümlere âlim olması gerekir. Yanlış yapılan bir sıfatın doğrusunu ve eksiğini görüp hüküm vermek için ilim sahibi olmak esastır. Allah Rızası Gözetmek Muhtesib yerine getirdiği görevin kuran da Allah ın, hadislerde Rasulullah ın emri olduğunu gözeterek, yaptığı işte Allah rızası gözetmelidir. Gösteriş ve riyadan uzak durmalıdır. İ yi Ahlak Sahibi Olmak Bazı hususlarda kötülüğü nehy etmek için ilim sahibi olmak yetmeye bilir. Muhtesibin bunların yanında kötülüğün her türlüsünden sakınması, iyi huylu yumuşak davranışlı olması gerekir.

22 Genel olarak bir Muhtesib, akıllı, ilim sahibi, iyi huylu insanlardan seçilmelidir. Sonuç olarak Allah ın ayetlerde emrettiği Emri bil maruf nehyi anil münker düsturunu uygulamakla görevli ve bu göreve layık olmak zorundadır. Kendi nefsiyle hüküm vermeyerek tamamen asli hükümlere bağlı kalmalı, görevini yerine getirirken titiz ve dikkatli davranmalıdır. Muhtesibin Görev ve Sorumlulukları a-pratik Vazifeler 1.Esnafı Kontrol Esnafla halk arasında ilişkileri kontrol ederek, esnafın fiyatlara uyup uymadığından, ürün kalite kontrolüne varıncaya kadar esnafı denetlerdi. 2. İ şyeri Açma Ruhsatı Vermek Ticari hayatta işyeri açma belgesi temin etmenin yanında, usulsüz açılan işyerlerini de kapatma yetkilerine sahiptirler. [18] 3. Vergi Toplama Vergi toplayarak bu vergileri kayıt altına alırlar. 4. Terazileri Kontrol Etmek Muhtesib terazileri kontrol ederek usulsüzlükleri tespit edip uyarırdı. 5. Çarşı Pazar Yollar Muhtesib yolları kontrol ederek ticaretin kontrollü bir şekilde sağlanması için çaba gösterirdi. Çarşı ve pazarlarda huzuru tesis etmek için her daim vazife başında olmalıydı. [19] b-nazari Vazifeler Ma rufu Emr: Anlamı iyiliği emretmek olan bu vazife Müslümanların üzerine Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi

23 yapmaları farz olan şeyleri kapsamaktadır. Muhtesib bir Müslümanın Cuma vakti olmasına rağmen pazarda satış yaptığını ya da Cuma namazına gitmediğini duyar ve görürse bu hususa başvurur. İ yi olanı, Ma rufu emreder, o kişiyi uyarır. Ya da daha geniş bir ifadeyle oruç tutmayanı, zekât vermeyeni, namaz kılmayanı, bu ibadetleri yapması için uyarır ve Ma rufu emretmiş olur. Müslümanların üzerlerine yapmaları farz olan ibadetleri yapmaları için uyarır. Münkeri Nehy: Kötülükten vazgeçirmek manasına gelen bu vazife, Müslümanların yapmaları yasak olan yani haram olan eylemleri vazgeçirmek, bunun yanında yanlış yapılan dini gerekliliklerin doğrusunun yapılmasını sağlamaktır. Mesela zekât miktarını yanlış veren birini uyararak bundan vazgeçirilir. Ya da alkol tüketen birini görünce uyararak bu kötülükten vazgeçirmeye çalışılır. Genel hatlarıyla incelediğimizde Muhtesibin görevlerini Pratik ve Nazari olmak üzere iki ye ayırdık. Muhtesib yaptığı görev de yetkisini ve emrini doğrudan emirlerle yerine getirirken Nazari vazifelere, Pratik vazifeleri ise bağlı olduğu devletin bağlı olduğu kuruma göre şekillenirdi. Pratik vazifelerde değişiklikler ve eklemeler olsa da Nazari vazifelerde büyük çaplı bir değişim söz konusu değildir. Tüm devletler Nazari vazifelere Emri Bil Ma ruf Nehyi Anil Münker ayeti sırrınca bağlı kalmıştır Abbasiler Devletinde Hisbe Daha önce belirttiğimiz gibi bazı kaynakların Hisbe müessesesinin tam anlamıyla kurumsallaştığı dönem olarak gördüğü Abbasiler döneminde Muhtesiblerin önemli bir görevli olduğu bilinmektedir. Devlet teşkilatlanmalarında vali ve Kadılıktan sonra en önemli makam Muhtesiblikdi. Muhtesibler görev aldıkları beldelere göre derecelendirmeye tabi idiler. [20] Ö nemli merkezlerdeki Muhtesibler diğer bölgelerdeki Muhtesiblere göre daha üstün durumlardaydılar. Bu teşkilat Dar ul Hisbe adıyla bilinirdi. [21] Fatımiler ve Eyyûbilerde Hisbe Fatımi Devletine geldiğimizde Muhtesibin yetkilerinin arttığı ve biraz daha bağımsız olduğunu görmekteyiz. Muhtesib Emri bi l-ma ruf Nehyi ani l-münker sırınca

24 görevini yerine getirmekle mükellefti. İ lk zamanlara nazaran Fatımilerde Muhtesib, çarşı pazarı kendisi denetlemezdi. Muhtesibin Naibleri olurdu ve onları teftişe gönderirdi. Aynı zaman da Muhtesibler 30 dinar maaş da almaktaydı. Kendisi camiden emir vererek görevini yerine getirirdi. Bu durum Eyyubilerde de aynı şekilde görülmektedir. Bu iki devlet zamanında Hisbe müessesesi merkezi bir kuruma dönüşmüştür. Mısır merkezli bu iki devlet aynı metotlarla Hisbe Teşkilatına katkı sağlamıştır. Bu durum Memlûklere gelince değişecekti Endülüs Emevi Devletinde Hisbe Endülüs Emevi Devleti kurulduğunda, devlet teşkilatlanması aynen Abbasilerde olduğu gibiydi. Bu durum Hisbe Teşkilatı içinde aynen geçerli olmuştur. Abbasilerde olduğu gibi burada da Muhtesiblik önemli bir makamdı. Endülüs Emevi Devleti bu müesseseyi o kadar başarılı bir şekilde uygulamıştır ki kendilerinden sonra İ spanyollar Belediye Başkanlarına Aacald demişlerdi. Bu isim en büyük dereceli muhtesibin adından gelmektedir. Memlûklerde Hisbe Memlûklere geldiğimizde Hisbe Teşkilatında tıpkı Fatımiler ve Eyyubilerde olduğu gibi bir merkezî leşme vardı. Fakat onlara göre daha hiyerarşik bir yapıya sahipti. Ü ç makamlı bir sistem mevcuttu ve Muhtesibler bu hiyerarşide sıralanmaktaydı. Hisbe Teşkilatı Memlûklerde dini vazifeler arasındaydı ve beşinci sırada bulunuyordu. [22] Selçuklularda Hisbe Büyük Selçuklu Devletinde ve Anadolu Selçuklularında her şehirde loncaları teftiş eden ve ticari mevzuatlarla ilgilenen bir Muhtesib bulunmaktaydı. Ü nlü yazar Nizam ül Mülk Siyasetname atlı eserinde bunu belirtmiştir. [23] Ayrıca Selçuklularda üst düzey divanlardan biride Divanı-ı Muhtesib dir. Yine Nizam ül-mülk e göre Muhtesibler, çarşı, pazarın intizam ve asayişi ile belediye işlerine bakarlardı. [24] Osmanlı devletine gelinceye kadar, Hisbe Teşkilatının bulunmadığı bir devlet hatta bir belde bile mevcut değildi. [25] Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi

25 Osmanlı Devleti nde Hisbe (İhtisab) Bütün Müslüman ülkelerde olduğu gibi Osmanlı Devletinde de kurumsal bir teşkilatlanma olan Hisbe Müessesesi, Osmanlıda karşımıza İ htisab olarak çıkmaktadır. İ htisab müessesesi çarşı pazardan, yollardan, ticari faaliyetlerden vb. birçok alandan sorumluluklar üstlenerek kurumsallaşmıştır. İ htisab Ağası ve İ htisab Emini adıyla da tanınmaya başlanan Muhtesib doğrudan doğruya Kadıya bağlıdır. Bütün yetkilerini kadıdan almasının yanında kadının yerinde de vekâleten bulunabiliyordu. [26] Eyyubiler, Fatımiler ve Memlûklerde olduğu gibi merkeziyetçi ve statücü sistemden çok uzaktı. Alışıla gelmiş olan iyiliği emr kötülüğü nehy sırrı İ htisab Emin inin Nazariyatı yönünde mevcut olmasına rağmen faal değildi. İ htisab Emini daha çok pratik vazifelere yönelerek, İ htisab Müessesesinin bu yönünü ön plana çıkarmıştır. Osmanlıda şehircilik faaliyetleri çok önemliydi ve her Kadının bulunduğu yere birde İ htisab Ağası atanırdı. O dönem bu günkü belediye işlerine ve adli işlere o dönem kadı ile beraber İ htisab Ağası bakarlardı. Bu yüzden İ slam medeniyetlerinde Belediye hizmetlerinin temeli Hisbe Teşkilatı olmuştur. Osmanlı da II. Mahmut döneminde İ htisab Ağası İ htisab Nazırı adını aldı.[27] İ htisab Kurumu veya Nezareti ise 1854 yılında tamamen ortadan kaldırıldı. Yerine batılılardan alınan Şehremaneti isimli bir belediye sistemi kuruldu. Bu tarihten sonra Osmanlı Devletinde belediye sistemi sürekli değişti SONUÇ Tarihte birçok müessese, kurum ve teşkilatlar toplumdan topluma dini, sosyal, ekonomik, siyasi farklar göz önünde tutularak oluşturulmuştur. İ slam devletlerinde ve toplumlarında da birçok yapılanmalar mevcuttur. Bu yapılanlar içinde çok azı Hz. Peygamber döneminde başlayabilmiş ve gelecek kuşaklara aktarılabilmiştir. Bu nadir kurumlardan biri de Hisbe Teşkilatı olmuştur. Bizzat temellerini Hz. Peygamberin attığı, Hz. Ö mer zamanında kurumsallaşan bu teşkilat, o zamandan sonra kurulacak ve gelişecek bütün islam toplumlarında hep yer almıştır. Emri bil maruf nehy anil münker ayeti ile başlayan, gelişen, işleyen, Hisbe Teşkilatı kullanım şekilleriyle de devletten devlete farklılıklar göstermiştir. Başlarda sadece Farz-ı Ayn olan ve dini bir yükümlülük olarak işleyen teşkilat zaman içinde bu özelliğini kaybetmiştir. Aslında Abbasilerden bu yana tüm devletlerde dini vazifeleri ile ön plana çıkmış,

26 Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde ise bu vazifeden kısmen uzaklaşılmıştı. Sadece çarşı Pazar denetleyerek, esnafı ve yolları teftiş etmekle, ilk zamanki iyiliği emr kötülüğü nehy sırrından uzaklaşmakla kalmayıp, kurumun kök yapısıyla da oynanmıştı. İ lk zamanlardan itibaren Muhtesibler Nazari vazifeler düsturuyla, Allah rızası gözeterek bu işi yapsalar da zamanla teşkilat Allah rızasıyla yapılan işten bir mesleğe dönüşmüştür. Aslında Muhtesibler hali hazırda vasıflı kişilerden oluşmaktaydı. Muhtesib olan kişi aynı zamanda da marangoz, çiftçi ya da öğretmendi. Başlarda sadece kendi cüzi ihtiyaçları için Muhtesibler bağlı oldukları devletten ücret almışken zamanla bu iki özellik tümüyle değişiklik gösterecekti. Muhtesiblik bir mesleğe dönüşerek tek başına bir vasıf olacaktı. Genel anlamda baktığımızda ise Muhtesibler, Hisbe Teşkilatı içerisinde sürekli rolü değişen bir vasıf oldu. Zaman zaman sadece Allah rızası gözeterek yapılmış olsa da bir meslek olarak karşımıza daha sık çıkmıştır. Hz. Peygamberin Hz. Ö mer i Medine ye Muhtesib atadığı bilinse de her hangi bir ücret aldığı konusunda bilgi mevcut değildir. Muhtesibin maaş aldığı en belirgin olarak bilinen dönem Fatımiler ve Eyyubiler dönemleridir. Bu dönemde Muhtesibin 30 ile 50 dinar aylık maaş aldığı bilinmektedir. Hisbe Teşkilatının teftiş etme vasfı zaman içinde değişerek bugün kullandığımız belediye sistemlerine benzer bir hal aldı. Osmanlı Devletinde İ htisab Kurumunun geldiği son nokta işte buydu. 1854 yılında İ htisab Kurumu kapatılmadan önce Belediye vazifelerini gören ve Kadılara işlerinde yardımcı olan bir durumdaydı. Belki bu yüzden olacak ki bu kurum beledi vazifeleri yerine getirememiş onun yerine Batılı tarzda kullanılan Şehremaneti isimli teşkilat kurulmuştu. Hâlbuki Endülüs Emeviler döneminde Hisbe Kurumu o kadar iyi uygulanmıştır ki Emevilerden sonra İ spanyollar bile etkisinde kalmışlardı. Buna rağmen 1854 yıllarına gelindiğinde sadece Osmanlıda değil onun dışında başka bir İ slam devleti olmamasından dolayı bu kurum tamamen ortadan kaldırılmış oldu. Bugün Suudi Arabistan belediye sisteminde şeri hükümlerin kullanıldığını bilmekteyiz fakat tam manasıyla Hisbe Teşkilatının sürdürüldüğü ve işlemsel olarak varlığından söz etmek mümkün değildir. Var olduğu sürece kurumsal yapılanmalar içinde görülen Hisbe Teşkilatı, zamanla asıl ortaya çıkış amacından uzaklaşsa da yaklaşık bin yıl içerisinde hep yer alarak faydalar sağlamıştır Emri bil Maruf Nehy Anil Münker Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi

27 KAYNAKÇA AKCAN, Nurettin, İ slam Fıkhında İ şçinin Hak ve Sorumlulukları, Yüksek Lisans Tezi, Adana, 2008, SS.135 Bİ LGİ N, Beyza, İ slam da Muhtesiblik ve Eğitim Yönünden Değeri, Ankara Ü niversitesi Dergisi, S.1 C.19, Ankara, 1971, SS.7 ÇELİ K, Aydın, YILDIRIM, Taner, Abbasiler Dönemi Bağdat Çarşıları, Fırat Ü niversitesi Sosyal Bilimler Dergisi C.23 S.1, Elazığ, 2013, SS.241-253 arası DEMİ RKAYA, Yüksel, Osmanlı Devletinde Belediye (Hisbe) Teşkilatı, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, C.41 S.42, 2011, İ stanbul, s.304 DURAN, Ahmet, İ slam Hukukunda Sosyal Terbiye ve Kontrol Kurumu Olarak Hisbe Müessesesi, Ekev Akademi Dergisi, C.19, S. 64, Afyon, 2015, SS.9-39 arası EFE, Halil, Suudi Arabistan Yargı Sistemi, Çanakkale On Sekiz Mart Ü niversitesi İ lahiyat Fakültesi Dergisi, C.6, S.6, Çanakkale, 2015, S.97-104 arası EROĞ LU, İ brahim, Osmanlı İ ktisadi Düzeninde İ htisab Müessesesi ve Muhtesiblik Ü zerine Bir Deneme,Ankara, 2014, SS.17 SS.179 EŞ-ŞEYZERİ, Abdullah B. Nasr, İ slam Devletinde Hisbe Teşkilatı, 1. Baskı, İ stanbul,1993, İ SAM, İ slam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, C.18, 1. Baskı, 1988 KARAMAN, Hayrettin, İ slam da İ çtimai Terbiye ve Kontrol (İ htisab Müessesesi) I, Diyanet İ şleri Başkanlığı Dergisi, C.11, S.5 Ankara, 1972, SS. 273-283 arası KAVAKÇI, Yusuf Ziya, Hisbe Teşkilatı, 1. Baskı, Ankara, 1975, SS.145 KAZICI, Ziya, İ smail Hakkı Bursaviye Göre Osmanlı Müesseseleri, Marmara Ü niversitesi İ lahiyat Fakültesi Dergisi, S. 7-8-9-10, İ stanbul,1995, SS. 206-220 arası KAZICI, Ziya, Osmanlı da Yerel Yönetim (İ htisab Müessesesi) 1. Baskı, İ stanbul, 2006,

28 SS.272 KAZICI, Ziya, Hisbe Teşkilat, Altınoluk Dergisi, C.31, S.31 İ stanbul, 1988, SS.16 Ö ZDAL, Ahmet N. Ortaçağ İ slam Dünyasında Farklı İ şletmecilik Türleri ve Organizasyonel Yapıları,Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, C.1, S.1, İ stanbul, 2014, SS. 75-95 arası ŞEN, Yusuf, İ slam Hukukunda Arabuluculuk, Hitit Ü niversitesi İ lahiyat Fakültesi Dergisi, C.11, S.22,Çorum, 2012, SS.105 TEMİ YYE, İ bn, Bir İ slam Kurumu Olarak Hisbe, Çeviri: Vechi Akyüz, 1. Baskı, İ stanbul, 2010,SS.136 YILDIRIM, Taner, ALTUNGÖ K, Ahmet, Abbasiler Döneminde İ slam Tıbbı ve Toplum Sağlığı, Fırat Ü niversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.25, S.2, Elazığ, 2015, SS. 269-295 [1] Ziya Kazıcı, İ slam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi, Marmara Ü niversitesi İ lahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları 15. Baskı, 2011, İ stanbul, s.226 [2] Ahmet Duran, İ slam Hukukunda Sosyal Terbiye ve Kontrol Kurumu Olarak Hisbe Müessesesi, Ekev Akademi Dergisi, C.19, S. 64, 2015, Afyon, s.15 [3] /Al-i İ mran / 103. [4] A. Duran a.g.m. s.16 [5] /Al-i İ mran / 113. [6] /Al-i İ mran / 110. [7] /Al-i İ mran / 114. [8] / Maide / 2. [9] / Maide / 8. [10] / Tevbe / 67. [11] / Tevbe / 71. [12] / Lokman / 17. [13] / Muhammed / 21. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi

29 [14] Yüksel Demirkaya, Osmanlı Devletinde Belediye ( Hisbe ) Teşkilatı, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, C.41 S.42, 2011, İ stanbul, s.304 [15] Yusuf Ziya Kavakçı, Hisbe Teşkilatı, 1. Baskı, 1975, Ankara, s.43, 44, 45 [16] Kavakçı, a.g.e. s.41 [17] Kazıcı, a.g.e. s.231 [18] Demirkaya, a.g.m. s. 304 [19] Kavakçı, a.g.e. s. 77 [20] Kavakçı a.g.e s.47 [21] Demirkaya, a.g.m. s.306 [22] Kavakçı, a.g.e., s. 53 [23] Nizamülmülk, Siyasetname, Çevirmen; Aydil Erol, Milenyum Yayınları, İ stanbul, 2015, s.62 [24] Nizamülmülk, a.g.e. s.63. [25] Demirkaya, a.g.m., s.306 [26] Hayrettin Karaman, İ SAM, İ slam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, C.18, 1. Baskı, Ankara, 1988, s.137 [27] Demirkaya, a.g.m. s.308