Tarih Kürsüsü Prof. Dr. Kemal Arı Buhara Milli Hareketi ve Türk Kurtuluş Savaşı Anadolu da Türkler, Mustafa Kemal Atatürk ün önderliğinde bir bağımsız ve özgürlük savaşına yöneldiğinde, Türk Dünyası nın çeşitli coğrafyalarında da baskı ve emperyalizme karşı başkaldırı ve savaşımlar bulunuyordu. Bunlardan biri de Sovyetler Birliği ne bağlı olan Buhara Cumhuriyeti idi. Türk toplulukları arasında var olan karındaşlık duygusu ve gönül birliği, en güçlü biçimde Buhara ile Anadolu arasında da bulunuyordu. Ulusal Savaş, örgütlenme sürecine girdiğinde, Anadolu ve Buhara arasında da temaslar başlamıştı. Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca 57
Bu dönemde Ankara Hükümeti, Sovyetler Birliği ile güçlü bir dayanışma ruhu içindeydi. Ortak düşman, batı kapitalizmi ve emperyalizmiydi. Ankara bu nedenle gerek duyduğu para ve silah yardımı için, Sovyetler Birliği ne yönelme gereğini duymuştu. Bu amaçla değişik zamanlarda Bekir Sami Bey ve Yusuf Kemal Tengirşek başkanlığında oluşturulan kurullar Moskova ya gönderilmişti. Bu kurulların temasında önceleri Vladimir Lenin Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca ve Başvekil de Feyzullah Hoca Sovyetler Birliği yle ilişkilerini düzeltmek için Lenin le temas kurmaya çalışmaktaydılar. özellikle para konusunda pek olumlu yanıt alınamamıştı. Bu günlerde Sovyetler Birliği nde yaygın bir yokluk ve açlık vardı. Ancak Buhara Emiri Alim ülkesindeki iç çatışmalardan nedeniyle Buhara dan kaçmıştı. Yaklaşık dört milyon nüfusu olan Buhara da cumhuriyet yönetimi iş başına 58 gelmişti. Kaçan Emirin kendi hazinesi de yeni yönetime kalmıştı. Cumhurbaşkanı Osman Hoca ydı; Başvekil de Feyzullah Hoca Bu iki kişi de Sovyetler Birliği yle ilişkilerini daha düzgün bir zemine oturtmak için Moskova ya gelmişler ve Lenin le temas kurmaya çalışmaktaydılar. O günlerde Türkiye adına Moskova'da bulunan Bekir Sami Bey başkanlığındaki bir kurul da Anadolu nun para ve silaha olan gereksinimini Sovyet yönetimine aktarıyordu. Osman Lenin le bir görüşme yaparken, konu Anadolu nun istediği yardıma geldi. Lenin, Osman Hoca ya Anadolu da verilen mücadelenin Sovyetler Birliği nin izlediği genel siyasa için de önemini anlatıyor ve Osman Hoca ya, Türkiye den gelen kurulun istekleri konusunda ne düşündüğünü soruyordu. Osman Hoca ise Lenin e böyle bir yardıma Buhara Cumhuriyeti nin hazır olduğunu ve emperyalizmin Anadolu da kesin başarısının, Sovyetler Birliği'nin de işini zorlaştıracağını anlattı. Lenin yardıma istekliydi ancak Sovyetlerin sıkıntıları da dikkate alındığında, Türkiye adına istenen 40.000 rublelik para ona göre çoktu. İkinci konu da yol sorunuydu. Kafkasya daki karışıklık nedeniyle Türklerin istediği para ve malzemenin
güven içinde Ankara ya ulaştırılmasında ulaşım zorluğu vardı. Osman Hoca ise Lenin in yol güvenliği konusunda yaşadığı kaygıyı o taşımıyordu. Kafkasya da küçük küçük cumhuriyetler kurulmuştu bunlarla anlaşma yapılabilirdi. Bu bölge halkı büyük oranda Müslümandı. Gürcüler de çıkarları gereği Müslümanlara yakındı. Üstelik Ermeniler le de Türkiye anlaşma yapmıştı. Ne kadar para verileceğini de uzmanlar belirlemeliydi. 1921 yılında ilan edilen Buhara Cumhuriyeti nin başbakanı, meclis başkanı ve aynı zamanda Hariciye Nazırı olan Feyzullah Hoca başkanlığında, Rus uzmanlardan oluşan bir kurul oluşturuldu. Bu kurul uzun görüşmeler yaparak, yardım oranını en az yüz milyon altın ruble olarak belirledi. Bu çalışma sonrasında Osman Hoca ile Lenin tekrar buluştu ve yüz milyon altın rublenin derhal verilebileceğini söyledi. Ruslar, mali işlerinde bağımsız olduğu için Buhara Cumhuriyeti hazinesine pek dokunmazlardı. Buhara hazinesindeki bu para, cumhuriyet ilanı öncesinde ülkesinden Afganistan a kaçan Alim Han'dan kalmıştı. Buhara bütünüyle Bolşevikler tarafından ele geçirildiğinde hazine de muhafaza edilmişti. Emir Alim in ifadesine göre, sarayda otuz iki çuval padişah sikkesi, altın ziynetler, inci ve yakut gibi değerli mücevherler bulunuyordu. Ayrıca 20 bin adet tüfek de vardı. Rus askerleriyle, Sovyet yanlısı Kızıl Buharalılar, işgalden sonraki üç gün boyunca Buhara da büyük bir yağma gerçekleştirdiler. Yağma bittikten sonra, Türkistan işgal komutanı yağma edilen hazineyi askerlerden imza karşılığında toplamıştı. İşte Buhara Cumhurbaşkanı Osman Hoca nın sözünü ettiği hazine bu hazineydi. Yüz milyon altın ruble Buhara Cumhuriyeti tarafından Türkiye ye iletilmesi amacıyla Bolşevik yönetiminin emrine teslim edildi. Lenin le anlaştıktan sonra Osman Hoca yanındaki kurulla Buhara ya geri döndü. Para konusu Buhara Parlementosu na götürüldü ve orada yüz milyon altın ruble yardımına tek bir itiraz çıkmadan oy birliğiyle kabul edildi. Ardından da bu para Türkiye ye iletilmesi amacıyla Bolşevik yönetiminin emrine teslim edildi. Bu para tesliminin bir görgü tanığı Türk subaylarından Raci Bey (Çakırgöz) dü. O Buhara da, başka subay arkadaşları gibi Buhara ordusunu eğitmek amacıyla bulu- 59
nuyordu. O, yayınlanan anılarında; Taşkent te bulunduğu sıralarda, Buhara Hükümeti nin Ankara Hükümeti ne para yardımında bulunduğunu haber aldığını anlatır. Ona göre bu para ne yazık ki Türkiye de Rus yardımı biçiminde geçmişti. Raci Bey e göre Buhara halkından ve saraydan altın toplanmıştı. Bu altınlar 12 vagon dolusuydu. Raci Bey in tanıklığına göre, bunlar Türkiye ye gönderilmesi gereken 81.673.200 altın ruble tutarındaki Özbek altını, Lenin hükümeti tarafından açıkça gasp edilmiştir. arasında çok ağır bir altın avize de vardı. Ziynet ve Karakul denen gölün çevresinde üretilen değerli kuzu derileri de Türkler e iletilmek üzere Moskovaya götürüldü. Moskova'ya para, Buhara Başbakanı Feyzullah Hoca tarafından götürüldü ve teslim edildi. 1921 yılında Kronştat ta çıkan denizciler isyanında isyancıları korumak amacıyla bu parayla silah alınmıştı. Bu paranın ancak 18.326.800 rublelik kısmı üç yıla yayılarak Türkiye ye teslim edilmiş, Türkiye ye gönderilmesi gereken 81.673.200 altın ruble tutarındaki Özbek altını, Lenin 60 hükümeti tarafından açıkça gasp edilmiştir. Buhara dan gelen yalnızca bu para değildi. Türklerle kardeşlik bağlarının bir gösterisi olmak üzere üç de kılıç gönderildi. Bu kılıçların yanında bir de Kur'an vardı. 17 Ocak 1922 tarihinde Ankaraya gelen kurul, bu kılıçları Mustafa Kemal Paşa ya teslim etti. Bu kılıçların birinin Timur a ait olduğu döneme ilişkin gözlem ve tanıklıklarını anlatanlar tarafından ifade edilmektedir. Buhara dan gelen kurula teşekkür etmek amacıyla Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisi kürsüsünden bir konuşma yaptı. O şunları söylüyordu: Buhara ahalisinin Türkiye deki Türk ve Müslüman kardeşlerine hediye olarak gönderdiği Kur an-ı Kerim ile Türkiye Halk Ordusuna nişane-i takdir ve tebrik olarak irsal eylediği kılınç, Hak din ile hayat-ı hidame-i kuvveti temsil eden fevkalade muazzam ve kıymettar iki yadigârdır. Bu emanetleri elinizden alır iken kalbim heyecan ile doldu. Halkımız ve ordumuz uzaklardaki kardeşlerimizden gelen teşebbüsat ve tebrikat nişanelerinden, şüphesiz, çok mütehassıs ve mesrur olacaklardır. Dindaş ve karındaş Buhara halkının arzusunu yerine getirmek, bu Kitab-ı Mukaddes i millete, seyf-i azizi de İzmir fatihine
teslim edeceğim. Allah ın inayeti ile İnönü ve Sakarya muzafferiyetlerini kazanan milli ordumuz, İnşallah pek yakında bu kılıncı da kazanmış olacaktır. Heyet-i muhtereminize de Türkiye ahalisi ve ordusu, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti namına teşekkür ederim. Kılıçlardan biri Mustafa Kemal Paşa ya, diğeri Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ya, üçüncü kılıç, 9 Eylül sabahı İzmir e girerek Hükümet Konağı'na Türk bayrağını çeken İkinci Süvari Tümeni 4. Alayında Bölük Komutanı olan Yüzbaşı Şerafettin Bey'e verilmiştir. Bu çağrıdan sonra, Buhara halkını örgütlemek ve silahlanmasını sağlamak amacıyla, Afganistan a giden Osman Hoca başka ülkelerin temsilcileriyle görüşerek, silah almak için çaba harcadı. Ancak bu amacına ulaşamadı. Daha sonra, 5 Ağustos 1922 de Enver Paşa nın Duşanbe yakınında Belcivan da ölümü haberi geldi. Bu haberi alan Osman Hoca, kendisinin de Ruslar Buhara Cumhuriyeti nin Sonu Sovyet yönetiminin Türk dünyasına uyguladığı baskı politikası, pek çok Türk aydını gibi Osman Hoca nın da kabul edeceği bir şey değildi. 9 Aralık 1921 tarihinde Duşanbe Rus Garnizonu nda bulunan komutanlar tutuklandı ve askerlerin de derhal Buhara topraklarını terk etmesini istedi. Bu olayın hemen ardından, başka Sovyet güçleri Osman Hoca ya bağlı kuvvetlerin üzerine yürüdü. Çıkan muharebe sonunda, Osman Hoca ve ona bağlı güçler çekilmek zorunda kaldılar. Osman Hoca bir bildiri yayınlayarak, halkı Sovyet baskısına karşı birliğe ve direnişe çağırdı. Eli silah tutan her onurlu Türkistanlıyı bu onurlu göreve çağırdı. Yaşasın Hürriyet, Yaşasın İstiklal diye biten bu bildiri, o dönemde Sovyet yönetimine karşı çok cesur bir çağrıydı. Osman Hoca bir toplantıda konuşurken (Ankara, 1963) tarafından öldürüleceği bilgisini almıştı. Bu gelişmeler üzerine Osman Hoca, 1923 yılı Eylül ayında İstanbul a geldi. Atatürk ün sağlığında onun aleyhine Sovyet yönetiminin yaptığı baskılar pek etkili olmasa da, Atatürk ün ölümünden sonra Polonya ya gitmek zorunda kaldı. Bir süre sonra da İran a gitti. İkinci Dünya Savaşı nndan sonra Türkiye ye geldi. Sonra beş yıl Pakistan da bulundu ve 28 Temmuz 1968 tarihinde İstanbul da yaşama veda etti. kemalaribd@gmail.com 61