ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ SİSTEMİ MEVCUT DURUM ve ÖNERİLER Giriş Ülkemizde Yükseköğretime öğrenci alınıģı merkezi sınav ve merkezi yerleģtirme ile yapılıyor. ÖSYM, 19 Kasım 1974 tarihinde, Üniversitelerarası Kurul tarafından, 1750 sayılı Üniversiteler Kanununun 52. Maddesine göre, "Üniversitelerarası Öğrenci Seçme ve YerleĢtirme Merkezi (ÜSYM)" adıyla kurulmuģtur. 1981 yılında yürürlüğe giren 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Yükseköğretim Kuruluna (YÖK) bağlanarak "Öğrenci Seçme ve YerleĢtirme Merkezi (ÖSYM)" adını almıģtır. ÖSYM tarafından her yıl öğrenci seçmek amacıyla sınav/sınavlar gerçekleģtirilir. Sınav sistemi Ģimdiye kadar defalarca değiģtirilmiģ, son olarak da 2010 yılında üç aģamalı bir sınav uygulanmaya baģlanmıģtır. Aileler ve öğrenciler açısından adeta bir ölüm kalım savaģı gibi algılanan bu sınav, bir taraftan yarattığı gerginlik ve baģaramama korkusu, diğer taraftan baģarısızlık durumunda geleceğe dair öğrencilerde ve ailelerde ortaya çıkan kaygılar ve ortaöğretim sistemi üzerindeki pek çok olumsuz etkisi vb. nedenlerle eleģtirilmektedir. Daha da kötüsü, bu yıl yapılan Yüksek Öğretime GeçiĢ Sınavında (YGS) ortaya çıkan Ģifre skandalı sistemi uygulayan kurumlara olan güveni neredeyse tamamen ortadan kaldırıcı özelliktedir. Ortaöğretim (lise) baģarısına dayanmayan sınav sistemi ortaöğretimi iģlevsizleģtirmektedir. Genç kuģakların yetiģmesinde ortaöğretimin rolü geri plana itilmiģtir. Özellikle lise son sınıflar iģlevsiz hale gelmiģtir. Dershaneciliğin olmazsa olmaz hale gelmiģ olması, bir yandan ailelere büyük mali yük getirmekte bir yandan da dershaneye gidemeyenler açısından ortaya çıkan eriģim eģitsizliği ile toplumdaki adalet algısını zedelemektedir. Türkiye nin sahip olduğu genç nüfus, yükseköğretime giderek artan talep, zorunlu temel eğitimin sekiz yıla çıkmıģ olmasıyla ortaöğretim öğrenci sayısının artmasının beklenmesi, gelecekte zorunlu eğitim süresinin uzaması olasılığı da üniversiteye giriģ sistemi üzerindeki baskıyı artıracaktır. Türkiye bir yandan demografik özelliklerini, diğer taraftan eğitime eriģimde adaleti ve ortaöğretim kalitesini artırmayı da içerecek biçimde üniversiteye giriģ sisteminde köklü bir yeniden yapılanmaya gitmek zorundadır. Sayfa 1
Üniversiteye giriģle ilgili durum tespiti ve çözüm önerilerimiz aģağıdaki alt baģlıklarda incelenmiģtir. 1. Nüfus ve Yükseköğretime talep 2. OkullaĢma oranları 3. Dünyada ve Türkiye de üniversiteye giriģ sistemleri 4. Türkiye de 2010 yılı üniversiteye giriģ sınavlarına ait bazı sayısal veriler 5. Çözüm önerileri 1. Nüfus ve Yükseköğretime talep 31 Aralık 2009 tarihi itibarıyla Türkiye nüfusu 72.561.312 kiģidir. Türkiye genç bir nüfus yapısına sahip. Ülkemizde ortanca yaģ 28,8 dir. Ülkemiz nüfusunun % 26 sı 0-14 yaģ grubunda, % 7 si ise 65 ve daha yukarı yaģ grubunda bulunmaktadır (Türkiye Ġstatistik Yıllığı, Turkey s Statistical Yearbook 2009). Ekonomik ve sosyal yapıdaki değiģimlerle nüfus artıģ hızında düģme baģlamıģ olup 2025'den itibaren nüfus artıģ hızı dengelenecek ve tersine bir grafik çizeceğiz. 2025 yılına ait kestirimlere göre 2008 yılında 6 milyon 126 bin olan 15-19 yaģ grubu nüfusunun 2013 yılında 6.434.000 olacağı, daha sonra azalma eğilimine girerek 2025 yılında 6. 219.000 a ineceği tahmin ediliyor (Tablo 1). Buradan çıkartılacak sonuç Ģudur ki geleceğe yönelik yükseköğretim talep artıģı genç yaģ grubunun nüfus artıģından kaynaklanmayacak. Yaş grubu 2008 yılı 2015 yılı 2025 yılı 0-4 6 263 6 214 6 042 5-9 6 288 6 246 6 124 10-14 6 448 6 268 6 189 15-19 6 126 6 373 6 219 20-24 6 232 6 233 6 232 25-29 6 513 6 144 6 331 Tablo 1 : YaĢ grubuna göre yıl ortası nüfus projeksiyonları (Kyn: TÜĠK) Ülkemizde yükseköğretime talep artıģını yaratacak baģlıca nedenler; a. Bilgi toplumunun nitelikli iģgücü talebi, b. Bireylerin yeni meslek veya kariyer arayıģları, maaģlarında artıģ sağlama düģünceleri gibi nedenlerle yeniden eğitim alma istekleri (Bu talep yükseköğretimde Ģimdiye kadar yaģanmamıģ olan ve 24-34 yaģ grubundan oluģan bir yeni öğrenci tipi yaratmıģtır. ABD de yeni öğrenci oranı yüzde 25 in üzerine çıkmıģtır), c. YaĢam boyu öğrenme felsefesinin yaygınlaģması, d. Yükseköğretimin bireysel getiriyi artırması, e. Eğitimin, demokratikleģme sürecinin bir parçası olarak kabul edilmeye baģlanması, Sayfa 2
f. Türkiye de okullaģma oranının geliģmiģ ülkelere göre hala ciddi oranda geri oluģu gibi nedenlerle olacaktır. 2. Okullaşma oranları Ülkemizde 2000/2001 döneminden bu yana yükseköğretimde okullaģma oranları Tablo 2 de verilmiģtir. Yıl Okullaşma oranı Toplam Erkek Kadın 2000/01 Brüt 22,25 25,55 18,79 Net 12,27 13,12 11,38 2001/2 Brüt 23,37 26,59 19,99 Net 12,98 13,75 12,17 2002/3 Brüt 27,12 31,00 23,04 Net 14,65 15,73 13,53 2003/4 Brüt 28,15 32,23 23,88 Net 15,31 16,62 13,93 2004/5 Brüt 30,61 34,79 26,63 Net 16,60 18,03 15,10 2005/6 Brüt 34,46 38,78 29,94 Net 18,85 20,22 17,41 2006/7 Brüt 36,59 41,07 31,89 Net 20,14 21,56 18,66 2007/8 Brüt 38,19 42,62 33,56 Net 21,06 22,37 19,69 2008/9 Brüt 44,27 49,05 39,28 Net 27,69 29,40 25,92 Tablo 2: Türkiye de Yükseköğretimde OkullaĢma Oranları. (Kyn. Türkiye Ġstatistik Yıllığı, Turkey s Statistical Yearbook 2009) Sayfa 3
Okullaşma oranlarımız OECD ülkeleri verileri ile karşılaştırılırsa: 15-19 yaģ grubunda okullaģma oranı Türkiye de % 45.9 dur. Bu ölçütün OECD ortalaması 81.5, Avrupa Birliği (EU19) ortalaması % 84.9 (Kyn: OECD, Education At A Glance, 2010). Tüm OECD ülkeleri arasında okullaģmada en geri ülkeyiz. Diğer yaģ gruplarında da hemen hemen benzer durum mevcuttur. 3. Dünyada ve Türkiye de üniversiteye giriş sistemleri Yükseköğretim talep eden nüfus ile yükseköğretim kurumlarının sayısı arasındaki arz talep dengesizliği tam karģılansa bile program tercihleri nedeniyle yine de bir seçme sistemi kurulması gereklidir. Kaldı ki talebin tamamen karģılanması da yakın orta vadede mümkün gözükmüyor. Her ülke kendi koģullarına göre geliģtirdiği seçme sistemlerine dayanarak yükseköğretime öğrenci almaktadır. GeliĢmiĢ ülkelerin önemli kısmında seçme sisteminin ortaöğretim baģarısını göz önüne aldığı görülecektir. Bu ülkelerdeki sistemlere genel olarak bakıldığında Türkiye dekine benzer bir sistemin uygulanıģı seyrektir (Bkn. Tablo 3). 3.1. Gelişmiş ülkelerdeki üniversiteye giriş sistemlerinin özellikleri a) Üniversiteye giriģi belirleyen en temel öğe ortaöğretim baģarısıdır. b) Türkiye bu ülkelerin hemen tamamından farklı bir sistem uygulamaktadır. c) Türkiye deki dev dershane sektörünü yaratan gerçek neden üniversiteye giriģin ortaöğretim baģarısından kopuk olmasıdır. Türkiye de uygulanan ağırlıklı okul baģarı puanı yabancı ülkelerin ortaöğretime dayalı sistemlerinin yanında anlamsız kalmaktadır. d) Lise bitirme sınavı (baccalauréat, Abitur, olgunluk sınavı) uygulaması özellikle Avrupa ülkelerinde yaygındır. e) Bazı ülkelerde erken yaģlarda mesleki eğitime yönlendirme yapılıyor olması (örn. Almanya) dikkat çekicidir. f) Bazı ülkelerde lise bitirme ve merkezi sınav sonuçlarından sonra öğrenci alımlarını üniversiteler kendileri yapmaktadırlar. g) Ġspanya, Rusya, Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti de Türkiye gibi, lise bitirme sınavı yapmayan ve merkezi sınav yapan ülkelerdir. Japonya, Rusya ve Çin sadece merkezi sınav yapar. Ġspanya lise notlarını da göz önüne alır. Sayfa 4
Ülke ABD Ġngiltere Fransa Almanya Avusturya Finlandiya Hollanda Avustralya Ġsveç Japonya Çin Yöntem Üç ölçüt kullanılıyor 1. Lise mezuniyetinde % 25 lik dilime girmiģ olma 2. Ülke çapında yapılan SAT (Scholastic Aptitute Test and the Scholastic Assesment) veya ACT (National College Admission and Placement Examination) sınav puanı 3. Referans mektupları Öğrencilere ortaöğretim ardından, üniversite eğitimi ya da mesleki eğitim alabilme fırsatı olmak üzere iki seçenek sunulur. Üniversiteye gitmek isteyen öğrenci bitirdiği okulda iki yıl daha Ġleri Düzey Genel Eğitim Diploması (Advanced level General Certificate of Education) alabilmek için eğitimlerine devam ederler (Not: Advanced kelimesinin ilk harfiyle baģlatarak bu aģamaya kısaca A- level denilmektedir). Üniversiteye girebilmesi için 3 dersten A-level almıģ olması gerekir. Lise bitirme sınavını (baccalauréat) geçmek, üniversiteye giriģ için gerekli tek Ģarttır. Seçkin üniversitelere (Grandes Écoles, Instituts D études Politiques, Instituts Universitaires de Technologie, vb.) gitmek isteyen öğrenciler, baccalauréat dıģında, üniversitelerin düzenlediği baģka sınavlara girmek zorundadırlar. Yükseköğretim kurumlarına giriģ için Abitur denilen lise bitirme sınavlardan geçmek gereklidir. Ancak bu aģamadan önce oldukça erken yıllarda baģlayan yönlendirmeler vardır. Dört yıllık ilköğretim sonrası öğrenciler mesleki yönlendirmeye geçmektedir. Ġlköğretim sonrası herkes standart okullara gitmez. Mesleğe yönlendirme amacıyla eğitim yoğunlukları ve süreleri farklı olan okullara devam ederler. Lise Bitirme Sınavlarına göre yerleģtirme yapılır. Toplam 12 yıl süren eğitim sonrası üniversiteye giriģ için ulusal yeterlilik sınavı veya mesleki yeterlilik sınavlarında baģarılı olmak gereklidir. Hollanda da dokuzuncu sınıfta mesleki yönlendirme yapılmaktadır. Öğrenciler lise mezuniyet sınavındaki baģarılarına (6 7 dersten oluģan Bakalorya sınavı sonuçlarına) göre üniversitelere yerleģtirilmektedir. Eyaletler tarafından düzenlenen lise bitirme sınavı ve yine eyaletler tarafından düzenlenen merkezi sınavlara göre öğrenciye bir puan verilir. YerleĢtirmeler buna dayalı olarak merkezi yolla yapılır. Avrupa da yaygın olan lise bitirme sınavı uygulamayan ülkelerden birisidir. Ancak üniversiteye giriģte en önemli ölçütler, öğrencinin lisede aldığı notlar ve genel bir yetenek sınavında aldığı puandır. Yükseköğretime giriģte çok yüksek rekabete dayanan zorlu bir sınav sistemi vardır ve sınav cehennemi olarak adlandırılmaktadır. Merkezi sınav uygular. Sayfa 5
Rusya Merkezi sınav uygular. Ġsrail Lise Bitirme Sınavları ve standart yetenek sınavına göre öğrenci alınır. Tablo 3: SeçilmiĢ Ülkelerde Üniversiteye GiriĢ Sistemleri 3.2. Türkiye de üniversite seçme ve yerleştirme sisteminin olumsuz yanları 3.2.1. Sınavlara hazırlık amacıyla öğrenciler dershanelere yönelmiģ olup bu durum ortaöğretim son sınıfta yoğun devamsızlık yaratmaktadır. Ortaöğretim amacından kopmuģtur. Müfredat iģlenmemektedir. 3.2.2. Sınav hazırlıkları ailelere büyük mali yük getirmektedir. Dershanelerin toplam cirosunun üniversitelerin tümüne birden bütçeden ayrılan ödenekten fazla olduğu belirtilmektedir. 3.2.3. Yoğun sınav hazırlığı nedeniyle öğrencilerin sosyalleģmesi bozulmaktadır. 3.2.4. Dershaneye gidemeyenler açısından ciddi bir eriģim eģitsizliği ortaya çıkmakta, toplumda adalet duygusu örselenmektedir. 4. Türkiye de 2010 yılı üniversiteye giriş sınavlarına ait bazı sayısal veriler. 11 Nisan 2010 da yapılan Yükseköğretime GeçiĢ Sınavı (YGS) ile 19-20 ve 26-27 Haziran 2010 da yapılan Lisans YerleĢtirme Sınavları (LYS) sonuçlarına ağırlıklı ortaöğretim baģarı puanlarının katılması ile hesaplanan Y-YGS ve Y-LYS puanlarına göre adayların yükseköğretim programlarına merkezi yerleģtirme iģlemlerine ait bazı veriler aģağıdadır (Tablo 4, 5, 6, 7). Tablolar incelendiğinde görülüyor ki: 1. Üniversiteye giriģ sınavı için baģvuran tüm adaylar değerlendirildiğinde: a. BaĢvuran toplam 1.587.410 adayın 561.003 ü örgün yükseköğretim programlarına, 202.513 i açık öğretim programlarına olmak üzere toplam 763.516 (%48) öğrenci üniversiteye girmeye hak kazanmıģtır. b. Bu verilere göre bu yıl 823.894 (%52) öğrenci üniversiteye girmek üzere baģvuruda bulunmuģ ve açıkta kalmıģtır. 2. 2010 tercih aģamasına gelen ve tercihte bulunanlara göre değerlendirildiğinde a. Tüm aģamaları geçen ve tercih yapan 1.104.763 öğrencinin ancak 561.003 ü (%50,8) örgün yükseköğretim programlarına yerleģtirilebilmiģtir. Yani bu yıl tercih yapanlardan 543.760 (% 49,2) öğrenci örgün yükseköğretim programlarına girememiģtir. b. Tüm aģamaları geçen ve tercih yapan 1.104.763 öğrencinin 202.513 i (%18) açık öğretim programlarına yerleģtirilmiģtir. c. Tüm aģamaları geçen ve tercih yapan 1.104.763 öğrencinin toplam 763.516 sı (%69) örgün ve açık öğretim olmak üzere yükseköğretim programlarına girmiģtir. 341.247 (% 30,8) öğrenci açıkta kalmıģtır. Sayfa 6
Tercih Yapma Hakkı Olanlar Tercih Gönderenler Meslek Liseleri Lise Sınava Giren Sınavsız Geçiş Toplam 1.031.769 371.363 139.451 1.542.583 755.133 273.892 75.738 1.104.763 Tablo 4: 2010 yılı sınavları sonucunda Tercih Yapma Hakkına Sahip Olan ve Tercih Gönderen Aday Sayıları. Lisans Önlisans Toplam Devlet Üniversiteleri 299.404 276.917 576.321 Vakıf Üniversiteleri 44.179 32.063 76.242 KKTC Üniversiteleri 15.356 1.706 17.062 Diğer Ülkelerdeki 2.029 150 2.179 Üniversiteler Toplam 360.968 310.836 671.804 Tablo 5: Örgün Yükseköğretim Programlarının Kontenjanları Lisans Önlisans Toplam Yerleşen Boş Yerleşen Boş Yerleşen Boş Devlet Üniversiteleri 287.857 11.547 219.271 57.646 507.128 69.193 Vakıf Üniversiteleri 35.104 9.075 13.668 18.395 48.772 27.470 KKTC Üniversiteleri 3.793 11.563 147 1.559 3.940 13.122 Diğer Ülkelerdeki 1.115 914 48 102 1.163 1.016 Üniversiteler Toplam 327.869 33.099 233.134 77.702 561.003 110.801 Tablo 6: Örgün Yükseköğretim Programlarına Yerleşen Aday Sayıları Lisans Önlisans Toplam Kontenjan Sınırlaması 84.682 103.579 188.261 Olmayanlar Kontenjan Sınırlaması 13.100 1.152 14.252 Olanlar Toplam 97.782 104.731 202.513 Tablo 7: Açıköğretim Programlarına Yerleşen Aday Sayıları Sayfa 7
5. ÇÖZÜM İÇİN SEÇENEKLER VE ÖNERİLER 5.1. Arz (kontenjanlar) ve talep arasındaki dengesizliğin çözümüne yönelik yani üniversite sayısının talebi karģılayacak hale getirilmesi sorunun kökten çözüm araçlarından birisidir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere arz talep dengesizliği tam karģılansa bile program tercihleri nedeniyle yine de bir seçme sistemi kurulması gereklidir. Türkiye nin yükseköğretimde okullaģma bakımından hala geri durumda olması nedeniyle her durumda arzın artırılması zaten gereklidir. ÖNERİ: Yeni üniversiteler kurulmalıdır. Yeni üniversiteler yeni kaynak gerektirir. Kamudan ayrılan kaynakların artırılmasından daha önemlisi kaynakların çeģitlendirilmesidir. Bu da yükseköğretimin finansmanında yapılacak radikal değiģikliklerle mümkündür. 5.2. Arzın çeģitlendirilmesi 5.2.1. Meslek Yüksek Okulları bu amaçla kullanılabilecek önemli araçlardır. Öğrencilerin kısa sürede meslek sahibi olabilmelerine olanak sağlaması önemli avantajlarıdır. Ancak Ģu anda ülkemizde prestijlerinin düģük olması gibi önemli dezavantajları vardır. ÖNERİ: Yükseköğretimin önemli bir parçası olan Meslek Yüksek Okullarında ivedilikle reform yapılmalıdır. 5.2.2. GeliĢmiĢ ülkelerde bugün lisans diplomaları hatta yüksek lisans ve doktora dereceleri bile internet üzerinden yapılan uzaktan eğitimle verilmekte ve bu sektör eğitimde giderek büyümektedir. Türkiye bu uygulamada çok geride kalmıģ gözüküyor. Bu ve benzeri yöntemler arzın artırılmasında önemli bir araç olacaktır ÖNERİ: Arzın çeģitlendirilmesi için bilgi iletiģim teknolojilerindeki geliģmelerden yararlanılmalıdır. 5.3. Üniversiteye giriģte ortaöğretim baģarısının değerlendirilmesini ön plana çekmek en önemli adım olacaktır. Ortaöğretimin öğrenci geliģimindeki etkisi yadsınamayacağına göre çökmüģ olan bu sistem canlandırılmalıdır. Özellikle lise son sınıflar ikinci yarıyıldan itibaren boģtur ve hastalık raporu alan öğrenciler okul yerine dershaneye gitmektedir. Çünkü öğrenciler, onlara dershanelerde anlatılanlardan test yöntemiyle seçileceklerini iyi bilmektedirler. Lisede devamsızlık Türkiye gerçeği olmuģtur. Okul yöneticileri sınava doğru, öğrencileri okulda tutamamaktadırlar. Çünkü ÖSS baģarısı okuldan değil dershaneden geçmektedir. Bu sağlıksız durumun ivedilikle ortadan kaldırılması gereklidir. Eğitimciler de böyle düģünmektedir ÖNERİ: Avrupa ülkelerinin pek çoğunda uygulanmakta olan lise son sınıf bitirme sınavı (OLGUNLUK SINAVI) konulmalıdır. Lise bitiminde olgunluk sınavı öneren ve destekleyen referanslar: a. 17. Milli Eğitim ġurası (2007). Sayfa 8
b. Yükseköğretim Kurulu nun hazırladığı 2007 tarihli TÜRKĠYE NĠN YÜKSEKÖĞRETĠM STRATEJĠSĠ raporu. c. Prof. Dr. Üstün Ergüder, Prof. Dr. Mehmet ġahin, Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, Prof. Dr. Öktem Vardar: Neden Yeni Bir Yükseköğretim Vizyonu? Sabancı Üniversitesi, Ġstanbul Politikalar Merkezi. d. Avrupa ülkelerinin çoğunda uygulanan lise sonrası benzer sınavlar. Avrupa ülkelerindeki yaygın olan, MEB, YÖK ve pek çok baģka kurum ve eğitimcinin önerdiği ortaöğretim baģarısına dayalı sınav sistemine ısrarla geçilmiyor olmasını anlamak zordur. Lise son sınıf bitişinde yapılacak olan ve lise müfredatının sorulacağı sınav üniversiteye girişte ağırlığa sahip sınav türü olmalıdır. Böylece liseler kaybettikleri kimliğe kavuşacaklardır Lise bitirme sınav puanları üniversiteye girişte esas ağırlığa sahip olmalıdır. Bu durumda dershane olmazsa olmaz mantığı ve gerçeği ortadan kalkacaktır. Bu mantığın ortadan kalkmasıyla ailelere binen büyük mali yük azalacak/kalkacaktır. Dershane ağırlığının ortadan kalkması/azalmasıyla, yaşanmakta olan eğitimde erişim eşitsizliği azalacak/kalkacaktır. 5.4. Lise bitirme sınavları ve buradan alınacak puanlar dıģında, ağırlığı oran olarak daha düģük bir merkezi sınav yapılabilir. Ülke çapında genel bir değerlendirmeye fırsat vermesi bakımından böyle bir sınav, geliģmiģ ülkelerde de benzerleri olan bir yöntemdir. ÖNERİ: Lise bitirme sınavlarına ek olarak ve ağırlığı lise bitirme sınavından düģük olmak üzere üniversiteye giriģte merkezi sınav uygulanmalı, merkezi sınavın ağırlık katsayısı zaman içinde düģürülmelidir. Merkezi sınav Ģimdiye kadar olduğu Ģekilde ÖSYM tarafından yapılmalıdır. Ancak 2010 yılında KPSS sınavlarında yaģanan olumsuzluklar ve 2011 yılındaki YGS Ģifreleme krizinin izleri hızla silinebilmelidir. 5.5. Olgunluk sınavı, düģük ağırlığa sahip merkezi sınav ve merkezi yerleģtirme uygulaması kısa vadede üniversiteye giriģ yöntemi olmalıdır. Bunun ardından ulaģılması gereken uzun erimli hedef üniversitelerin bu sınav ve puanlara göre kendilerinin öğrenci almaları olmalıdır. ÖNERİ: Orta vadeli hedef ortaöğretim baģarı puanı ve merkezi sistem puanlarına göre üniversitelerin öğrenci alımlarını kendilerinin yapmasıdır. Sayfa 9
5.6. Dershanecilik sistemi üzerine Ailelere büyük maddi yük getiren ve öğrenciler arasında eģitsizliği besleyen dershanecilik sistemini yasaklamak veya engel koymak yanlıģtır. Üniversiteye giriģte ortaöğretim baģarısına yönelmek ve lise bitiģinde yapılacak olgunluk sınavları doğal olarak sınavın ağırlığını okula kaydıracaktır. Olgunluk sınavları ile birlikte ağırlığı azaltılarak sürecek olan merkezi sınav hazırlığı için öğrencilerin bir kısmı dershanelere yine gidecektir. Ancak devlet çağın bilgi ve iletiģim teknolojilerini kullanarak eriģim sorunu olan öğrencilere dershane desteği verebilir. ÖNERİ: TRT ve Anadolu Üniversitesinin açık öğretimle ilgili büyük bilgi ve deneyiminden yararlanarak TV ve/veya internet üzerinden merkezi sınava yönelik hazırlık kursları düzenlenebilir. Bu uygulama dershaneye gidecek maddi gücü olmayan öğrenciler için büyük fırsat olacaktır. Sayfa 10