KİTAP TANITIMI. Dr. Adnan Muhammed Milhim, fitnetü l-kübrâ Karnü r-râbiu l

Benzer belgeler
Kitap Tanıtımı ve Değerlendirmeler

Tahta kılıcın sırrı. İSLÂM TARİHİNDE CEMEL VE SIFFÎN savaşlarına yol açmış hadisatın

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

HZ. OSMAN IN HALİFE SEÇİLMESİ

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations

İSLAM TARİHİNDE NİFAK: ALİ. Ali DURMUŞ 1

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

Kitap Tanıtımı PEYGAMBER VE DÖRT HALİFE GÜNLERİNDE ŞEHİR YÖNETİMİ VE VALİLİK. Ünal Kılıç, Yediveren Kitap, Konya 2004, 233 s.

İSLAM TARİHİ I Doç. Dr. Kenan AYAR

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

Cumhuriyet Halk Partisi

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106

Editörler Prof.Dr. Nurettin Gemici - Doç.Dr. Cahid Kara İSLAM TARİHİ I

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HZ.MUHAMMEDİN HAYATI DKB

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

HZ. ALİ (R.A.) SOYU: İSLAM A GİRİŞİ VE FAZİLETİ: RIDVAN SOHBETLERİ. Ders : 000. Konu : Hz. Ali (r.a.) - ( ) - 1

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

GENÇ TÜRK MİLLİYETÇİLERİ NİN SİYASETTEN BEKLENTİLERİ ANKETİNİN RAPORU

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır.

MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

Ebü l-hasen Ali bin Ebi Talip el-kureyşi

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MÜŞRİKLERLE İLİŞKİLER SERİYYE VE GAZVELER

22:40 AYETİNİN KURAN DAKİ KOORDİNATLARI

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HUDEYBİYE İLE MEKKE NİN FETHİ ARASINDAKİ GELİŞMELER

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

İSLÂM TARİHİ NDE İLK İHTİLÂFLARIN ODAĞINDA BİR İSİM: AMMÂR B. YASİR

TARİH DERSİ PERFORMANS GÖREVİ

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Kadın ve Yönetim Hakkı

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

Tahriru'ş Şam'dan Ahraru'ş Şam'a: Sizlerle tek yumruk olmayı temenni ediyorduk

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

TABERÎ TARİHİ NİN İNGİLİZCE ÇEVİRİSİNE ÖNSÖZ * I.K.A. HOWARD Çev. Yaşar KOCADAĞ

KURTÛBÎ VE TABERÎ YE GÖRE KUR AN IN İSTİNSAHININ KIRAATLA İLİŞKİSİ *

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ

Sayfa 1

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

Mezhepler, bir dinin mensupları için alt kimlik ifadeleridir. Mezhepler beşeri nitelikli oluşumlardır; din ile özdeştirilemezler.

İstem, Yıl:1, Sayı:1, 2003, s

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Hz. Osman'ın Halifeliği Döneminde Meydana Gelen Siyasî Problemler ve Sebepleri Üzerine Bazı Değerlendirmeler

IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - IV (İlahiyat)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

PEYGAMBERİMİZİN ARKADAŞLARI

Anlamı. Temel Bilgiler 1

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

HADİS DERSİ SORULARI (17 MAYIS 2015)

ALİ B. EBÎ TÂLİB İ, TAHKİMİ KABULE ZORLAYANLAR ÜZERİNE

ARABİSTAN YARIMADASI NIN TARİHÎ VE COĞRAFİ ARKA PLANI

AK PARTİ YE RAKİP ÇIKTI

Hz. ALİ NİN İKTİDAR YILLARINDA İSLÂM TOPLUMUNDA SİYASET POLICY AT THE TIME OF ALI S RULING IN ISLAMIC SOCIETY

EKONOMİ SAĞLIK TERÖR DIŞ POLİTİKA ANAYASA

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

KENDİ KAYNAKLARI IŞIĞINDA HARİCİLİĞİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ Prof. Dr. Harun Yıldız Araştırma Yayınları, 2010, 208 sayfa.

Sünnet inkarcılarının dayandıkları en bariz şüphelerinden birisi, hadis yazılması ve buna has sahifelerde toplanılmasını nehyeden nebevi yasaklamadır.

KOR VE KÖR EDEN SİYASET. Ergenekonla beraber poz verenler,ergenekonun akibetine uğramaya mahkumdurlar.siyasetlerinin sloganı;kör olun,kor olun.

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

BODRUM YENİ MUHTARLARINI SEÇTİ

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

BU RİSALE VE DİĞERLERİNDE ZİKREDİLEN EHLİ SÜNNET VE ŞII İNANCI ARASINDAKİ FARKLARIN ÖZETİ

SEN ONLARIN ARALARINDA İKEN, ALLAH ONLARA AZAP ETMEZ Cuma, 18 Haziran :45

1979 Kabe Baskını'nın yeni görüntüleri ortaya çıktı

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

8.SINIF 4.ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR

KİTAP TANITMA Tartışmaların Odağındaki Halife Yezid b. Muaviye Ali ERTUĞRUL*

AK PARTİ BODRUM İLÇE DANIŞMA KURULU YAPILDI

İşin Başı İslam, Direği Namaz, Zirvesi Cihaddır Perşembe, 17 Mayıs :08

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

İSLAM TARİHİ VE MEDENİYETİ II TAR104U

EKİM 2014 KAHRAMANMARAŞ SELİM IŞIK

Transkript:

stem Yıl:8 ayı:16 2010 s. 233-239 KAP ANIII Dr. Adnan uhammed ilhim, el-uerrihûne l uerrihûne l-arab ve l-fitnetü l fitnetü l-kübrâ (el-karnü l Karnü l-evvel evvel-el el-karnü r Karnü r-râbiu l râbiu l-hicrî),dirâsâtun ârihiyye enheciyye Beyrut, Dâru t-alî a, 1998, 1. bs., 360 sayfa. Halil brahim HANÇABAY armara Üniversitesi osyal Bilimler nstitüsü Hicrî III. ve IV. asırda yaşamış dört önemli tarihçinin (Belâzurî, Ya kûbî, el- mâme ve s-siyâse müellifi ve aberî) eserlerini ve râvîlerini fitne dönemi çerçevesinde inceleyen ilhim, araştırmasını Ürdün Üniversitesi debiyat Fakültesi, arih Bölümü nde Prof. Dr. Abdülazîz Dûrî danışmanlığında doktora tezi olarak hazırlamıştır. akdim yazısını kaleme alan Dûrî, tarihçilerin verdiği bilgilerin doğruluğunun, eserlerini kaleme alırken kullandıkları uslûp ve temâyüllerinin bilinmesi için tarih araştırmalarında kaynak değerlendirmesinin büyük bir önem arz ettiğini vurgulamıştır. Ayrıca, bir araştırmacının, tarihçilerin nereden beslendiğini, râvîlerinin kimler olduğunu ve tevsîk-nakd açısından bu râvîlerin görüşlerini bilmesi gerektiğini belirtmiştir. Diğer taraftan fitne döneminde cerayân eden olayları anlamak için sadece kaynakların değerlendirilmesi ile yetinilmemesi gerektiğini vurgulayan Dûrî, karşılaştırmalı bir çalışma yapmanın önemine de işaret etmiştir. Çünkü böyle bir yöntem, hem fitne dönemindeki olayların anlaşılmasında derinlik kazanmayı, hem de tarihçileri ayrıntılı bir şekilde tanımayı sağlayacaktır (s. 7-8). Kaynakların değerlendirildiği birinci bölüme fitne döneminin tanımına yer vererek başlayan ilhim, Hz. Osman ın halifeliğinin ortalarıyla (h. 29), uaviye nin halifeğine kadar olan dönemin (h. 41) fitne dönemi olarak isimlendirildiğini söylemiştir (s. 13). serinde bu dört önemli tarihçiyi seçmesini iki önemli sebebe dayandırmıştır. Birincisi, bu tarihçiler, fitne döneminde meydana gelen hadiselerle ilgili birçok rivayeti aktarmış ve sonraki tarihçiler de bu rivayetleri esas almıştır. kincisi de bu tarihçiler, fitne dönemine dair önemli ve açıklayıcı bakış açılarına sahiptir (s. 13). üellif, Belâzurî nin fitne dönemi ile ilgili rivayetlerini yedi râvîye dayandırdığını söylemektedir. Bunlar, bn Şihâb ez-zührî (ö. 124/742), Avâne b. Hakem

234 Halil brahim HANÇABAY (ö. 147/765), bû ihnef Lût b. Yahya (ö. 157/774), Hişâm b. uhammed b. es-âib b. el-kelbî (ö. 204/819), uhammed b. Ömer el-vâkidî (ö. 207/823), Heysem b. Adî (ö. 209/821), Ali b. uhammed el-edâinî dir (ö. 225/840). Belazûrî nin, bu dönemle ilgili en önemli iki kaynağından birisi bû ihnef tir. Belâzurî nin, bû ihnef ten çokça rivayet aldığını ifade eden müellif, bu rivayetlerin Hz. Osman dönemi, Hz. Ali ve uaviye kuvvetleri arasındaki mücadeleyi açık bir biçimde sunduğunu belirtmiş ve bu rivayetlerin onun Hz. Ali yanlısı olduğunu ortaya koyduğunu söylemiştir. Nitekim bû ihnef, mevîlerin siyasetini eleştirmiş, Hz. Osman ın icraatlarının kusurlarını zikretmiş ve onun bu icraatları sebebiyle öldürüldüğünü ifade etmiştir (s. 29). Vakidî, Hz. Osman dönemindeki hadiselerle ilgili vermiş olduğu tafsilatlı bilgilerden dolayı Belâzurî nin bir diğer önemli kaynağıdır. ilhim, Vakidî nin fitne dönemindeki rivayetlerine dayanarak onun Hz. Ali yanlısı olduğunu fakat rivayetlerinin tarafgirlikten uzak bir takım izler de taşıdığını belirtmiştir (s. 34). Ya kûbî, isim vermemekle birlikte fitne dönemi ile ilgili rivayetlerini esas itibariyle Vakidî, edâinî ve bû ihnef ten almıştır (s. 48-49). Her hangi bir tafsilata yer vermeden olayları kısa ve net bir şekilde aktaran Ya kûbî, fitne ile ilgili coğrafî bilgilere de önem vermiştir. Hulefâ-i Râşidîn ve mevîler dönemini mâmiyye nin bakış açısıyla ele almış ve slâm a hizmetlerinden dolayı Hz. Ali yi öven menkîbelere yer vermiştir (s. 51). Hz. Osman ı, Hz. Peygamber in sünnetinden çıkmakla itham etmiş, onun yönetimine karşı çıkmayı şer î bir görev kabul etmiş ve edine de sahabenin çoğunun bu tavrı desteklediğini söylemiştir (s. 53). Daha sonra el-mâme ve s-siyâse isimli esere yer veren ilhim, bn Kuteybe ye nisbet edilmesi ile ilgili tartışmaları ele alarak eserin müellifinin meçhul olduğunu ancak hicri III. veya IV. asırda yaşamış olabileceğini belirtmiştir (s. 55). Fitne dönemindeki gelişmeleri ayrıntılı bir şekilde ele alan el-mâme ve s-siyâse müellifi, hilafet kurumunun ve beraberinde getirdiği bir takım çekişmelerin bu dönemde slâm tarihinin ana mihverini teşkil ettiğini düşünmektedir (s. 55-56). el-mâme ve s-siyâse müellifinin, olayların seyri esnasında hilafet müessesesini savunduğunu söyleyen ilhim, bundan dolayı da onun, mevîleri, Şîayı ve Abbasileri destekleyen ve birbiriyle çelişen görüşlere yer verdiğini ifade etmiştir (s. 58-59). Heysem b. Adî dışındaki Belâzurî nin altı ravîsi ve eyf b. Ömer (ö. 180/796) olmak üzere aberî, fitne dönemindeki hadiseleri yedi râvîden nakletmiştir. eyf b. Ömer rivayetlerinin aberî nin eserinde bulunmasının esas sebebi onun fitne dönemi ile ilgili farklı rivayetlere sahip olmasına dayandırılmıştır (s. 69, 76, 77). Bu dönemle ilgili olayları zikrederken kendi görüşünü açıkça ortaya koymamasından hareketle aberî nin birçok modern araştırmada tenkit yeteneği olmadığı için eleştirildiğini belirten ilhim, bunun yanlış olduğunu ileri sürmüştür. Çünkü aberî, rivayetlerini seçerek almış ve bir takım çıkarımları okuyucuya bırakmıştır. Ayrıca o, siyasî ve ictimâi olarak toplumda ciddî tartış-

Kitap anıtımı 235 maların yaşandığı, tarihçinin hürriyetinin kısıtlı olduğu bir dönemde yetişmiş ve eserini de bu şartlar altında yazmıştır (s. 80). kinci bölümde gelişmeleri tarihi rivayetler çerçevesinde altı alt başlıkta ele alan müellif, Hz. Ömer in şûra meclisini kendisine yapılan saldırıdan hemen sonra kurarak halife seçiminde yeni bir usûl belirlediğine dikkat çekmiştir (s. 83). Hz. Ömer in şûra üyeleri ile ilgili değerlendirmelerine yer veren yazar, özellikle şûra üyelerini çok sert bir şekilde eleştiren rivayetlerin şiî karakterli olduğunu ve fitne döneminde ortaya atıldığını iddia etmiştir. Bu iddiasını da haklı olarak Hz. Ömer in şûra üyelerini bu derece tenkit etmesinin hilafet hakkındaki görüşü ile çelişeceğini ileri sürerek delillendirmiştir. Zira Hz. Ömer, şûra fikrini kendisi ortaya koymuş, halifeyi seçecek olan şûranın üyelerini de o günkü toplumun ileri gelenleri ve en önemli şahsiyetleri olduğu için bizzat kendisi belirlemiştir. (s. 86). ilhim, Hz. Osman ın halife seçilmesini iki akımın/grubun arasındaki çekişmenin bir sonucu olduğunu ifade etmiştir. Birincisi, slâmiyet te öncelikleri bulunan, Hz. Peygamber in ailesine kan bağı ile yakın olan gruptu ve adayı Hz. Ali idi. kincisi de Kureyş i en iyi şekilde temsil etme kudretine sahip, mevîlere yakın olan gruptu ve adayı Hz. Osman dı (s. 95). Hz. Osman, halife seçildikten sonra bazı icraatları sebebiyle çeşitli eleştirilere maruz kalmıştı. üellif, Hz. Osman ın tenkidine sebep olan icraatlarına dair tarihçilerin rivayetlerini altı grupta toplamıştır. Bunlar, yakınlarına ve sahabeden bazı kimselere beytülmalden yardımlarda bulunması (s. 97-106), Ubeydullah b. Ömer i affetmesi (s. 106-108), Hakem b. bi l-âs ı tekrar edine ye çağırması ve önemli devlet görevlerine yakınlarını ataması (s.108-114), Kur ân ı istinsah ettirmesi (s. 114-116), otlakların bir kısmını devletleştirmesi (s. 116-119), Kâbe nin sütunlarını yenilemesi (s. 119) ve ina da dört rekâtlık farz namazları kısaltmadan mukim olarak kılmasıdır (s. 120-122). Hz. Osman ın icraatlarının, sahabenin ileri gelenleri arasında farklı tutumların sergilenmesine sebep olduğunu belirten ilhim, özellikle Belâzurî ve Ya kûbî nin rivayetlerine göre Hz. Ali, sürekli olarak Hz. Osman ı uyarmış fakat buna rağmen Hz. Osman tarafından insanları kendisine karşı kışkırttığına dair itham edilmekten kurtulamamıştır. Bununla birlikte Hz. Âişe de daima Hz. Osman ın siyasetini tenkit etmiş ve insanları Hz. Osman a karşı uyarmıştır. alha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm da Hz. Âişe ile aynı rolleri paylaşmışlardır (s. 122-123). Bu bölümde bû Zer el-gıfârî, Abdullah b. esud, Ammâr b. Yâsir gibi sahabenin önemli şahsiyetleriyle Hz. Osman ın arasında meydana gelen olayların anlatıldığı rivayetlere ve tarihçilerin bu konudaki görüşlerine de yer verilmiştir (s. 125-128). edine dışındaki garnizon kentlerin Hz. Osman ın halifeliğine karşı takındıkları tavırları da inceleyen müellif, Kûfe, Basra ve ısır gibi garnizon kentlerin fitne döneminde oynadıkları rolleri de dikkate alarak konu ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulunmuştur. Önce Kûfe nin tavrını ele alan ilhim, Basralıların fetihleriyle kıyaslandığında Kûfelilerin fetihlerinin daha az olduğunu belirt-

236 Halil brahim HANÇABAY miş ve bu unsurun fitne döneminde çok etkili olduğunu dile getirmiştir (s. 131). Fetihlerin durması ve ganimetlerin azalmasıyla garnizon kentlerdeki ekonomik krizin başkent edine ye yansıması ise bu kentlerdeki insanların kazanılan ganimetlerin edine ye gönderilmeden o şehirde savaşa katılanlar arasında dağıtılmasını yani ganimetin müslümanların malı sayılmasını istemeleri şeklinde tezahür ettiğine dikkat çeken müellif, özellikle ısırlıların edine ye geldiklerinde itirazlarını bununla delillendirdiklerini ifade etmiştir (s. 137). Hz. Osman zamanındaki bir diğer garnizon kent Basra ydı. Basra nın başta ran bölgesi olmak üzere önemli fetihlere katıldığını belirten müellif, bu fetihlerden elde edilen büyük gelirler neticesinde halkın ciddi bir iktisadî kalkınma yaşadığını vurgulamıştır. Basralılar, içinde bulundukları bu iktisadî kalkınma sebebiyle Hz. Osman ın icraatları karşısında sessiz kalmış ve bundan dolayı kaynaklarda Basra halkının tavrını yansıtan pek fazla bilgiye yer verilmemiştir (s. 143-144). Hz. Osman ın halifeliğinin son yıllarında muhalefetin merkezi konumunda olan ısır da özellikle uhammed b. bû Huzeyfe ve uhammed b. bû Bekir tarafından hem halifeye hem de valiye karşı sert eleştiriler yöneltiliyordu. ilhim, ısır da muhalefet hareketinin bu iki kişi etrafında birleştiğini ve kaynakların bu konuyu farklı bakış açılarıyla ortaya koyduğunu belirtmiştir (s. 146). üellif, Hz. Osman ın muhasara altına alınması karşısında edine halkının ortaya koyduğu tepkiyi kaynakların iki tavırla ele aldığını ifade etmiştir. Birinci tavra göre edine halkının bir kısmı Hz. Osman ı savunmuştur. Hz. Osman, kendisini savunanların garnizon kentlerden gelen insanlarla savaşmak istemelerini reddetmiş ve evlerine dönmelerini söylemiştir. Bu noktada sahabenin ve halkın genelinin Hz. Osman ı savunmasıyla ilgili Ya kûbî nin her hangi bir bilgiye işaret etmediğini belirten ilhim, onun bu tavrının halifeye karşı oluşunu ortaya koyma çabasından kaynaklandığını söylemiştir. kinci tavra göre ise sahabenin de görüp işittiği bir durumda insanlar halifeye hakaret etmişler, fakat Hz. Osman ı çok az bir topluluk dışında kimse savunmamıştır. (s. 156-157). Bu kısımda olaylarda birinci derece etkili olan bazı sahabilerin tavırlarına ilişkin değerlendirmeler de sunulmuştur. Bunlar, Hz. Ali, alha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvâm, Hz. Âişe, ervan b. el-hakem, Ammâr b. Yâsir, uhammed b. bû Bekir, Amr b. el-âs, a d b. bû Vakkâs ve muhasara sırasında susuz bırakılan halifeye su gönderen Hz. Peygamber in hanımı Ümmü Habîbe dir. (s. 159-168). Hz. Osman ın öldürülmesi ile garnizon kentlerin gücünün açıkça belli olduğunu vurgulayan müellif, halifenin, kendisinin oluşturmadığı bilakis slâm ümmetinin gelişmesinin ve koşulların değişmesinin neticesinde ortaya çıkan şartların kurbanı olduğu sonucuna ulaşmıştır (s. 175). Üçüncü bölümde Hz. Ali kuvvetleri ile Hz. Âişe, alha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm kuvvetleri arasındaki mücadele ve tarihçilerin bu konudaki görüşlerini ele alan ilhim, rivayetler çerçevesinde edine halkının iki yönelim sergilediğini belirtmiştir. Birinci yönelime göre, Hz. Osman ın öldürülmesinden hemen sonra edine halkı, önce alha b. Ubeydullah a biat etmeye meyletmiş

Kitap anıtımı 237 fakat daha sonra Hz. Ali ye yönelmiştir. kincisine göre ise Hz. Ali, halifelik için tek aday kabul edilmiştir (s. 176-177). Genel olarak halkın Hz. Ali ye biat ettiğini fakat istişare yapılmadan ve insanların hepsinin kabulü gerçekleşmeden halife seçildiği için sahabeden bazı kimselerin Hz. Ali nin halifeliğini kabul etmediklerini belirten ilhim, bu konudaki rivayetlere yer verilmiştir (s. 180-181). Halife seçildikten sonra Hz. Ali nin önünde duran en önemli sorun Hz. Osman ın katillerinin bulunması meselesiydi. Bununla irtibatlı olarak Hz. Âişe, alha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm, Hz. Osman ın maruz kaldığı zulmü ortadan kaldırmak maksadıyla ekke de bir araya gelmişlerdir. Kaynakların bu hareketin hedefini, fitne döneminde meydana gelen olayları ve gelişmeleri yansıtacak şekilde ele aldıklarını söyleyen müellif, başta Hz. Âişe olmak üzere alha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm ın hangi sebeplerle Hz. Ali ye muhalefet ettiğini bildiren rivayetleri ele almıştır (s. 187-190). Bu sırada Hz. Ali de bir takım hazırlıklar yapmıştır. üellif, çeşitli şehirlerin desteğini sağlamaya çalışan Hz. Ali nin doğrudan Basra ya gidip gitmediğine dair rivayetlere yer verdikten sonra, edine halkının ve bazı sahabilerin bu konudaki görüşlerini incelemiştir (s. 205-206). aberî dışındaki kaynaklar, Hz. Ali nin kuvvetlerinin sayısı ve Hz. Ali ye destek veren sahabilerin miktarını ayrıntılı bir şekilde aktarmıştır. üellif, aberî nin, ashabın fitne hadiselerine karışmamasından ve bu olayların garnizon kentlerdeki insanların çekişmesinin neticesinde ortaya çıkmasından hareketle sahabenin Hz. Ali yi desteklemesini görmezden geldiğini belirtmiştir (s. 213). Kaynakların Cemel avaşı ndan önce Hz. Ali ve Hz. Âişe kuvvetleri arasında sulhun sağlanması için harcanan çabalardan geniş bir şekilde bahsettiğini ifade eden müellif, bu çabaları farklı bakış açılarını yansıtan iki yönelimle açıklamıştır. Birincisi, aberî nin tek kaldığı ve olayları eyf b. Ömer in rivayetlerine dayanarak ele aldığı yönelimdir (s. 215-217). ilhim e göre aberî, bu rivayetle, Hz. Âişe, Zübeyr b. Avvâm ve alha b. Ubeydullah ın maksatlarının Hz. Ali ile savaşmak olmadığını, Hz. Osman ın katillerinin cezalandırılmasını istedikleri için böyle davrandıklarını belirtmiş ve fitne dönemindeki gelişmelere karşı farklı bir tavır ortaya koymuştur (s. 218). kincisi ise Belâzurî, Ya kûbî, el-mâme ve ssiyâse müellifi ve belli bir noktaya kadar da aberî nin aktarmış olduğu ve Hz. Ali nin savaş öncesi ortaya koyduğu barış girişimlerini ihtiva eden gelişmelerin ele alındığı yönelimdir. Buna göre Hz. Ali, Hz. Âişe den evinde oturmasını, Zübeyr b. Avvâm ve alha b. Ubeydullah dan da akl-ı selimle hareket etmelerini ve Allah tan korkmalarını istemiştir (s. 218). Hz. Âişe, Zübeyr b. Avvâm ve alha b. Ubeydullah kuvvetleri ile Hz. Ali kuvvetleri arasındaki mücadelelerde bazı sahabiler ve şahsiyetler buna karşı çıkmışlar, olaylardan uzak durmuşlardır. üellif, Abdullah b. Ömer, uhammed b. esleme, Üsame b. Zeyd, a d b. bû Vakkâs, aîd b. el-âs gibi bazı sahabilerin ya hiç bir tarafa meyletmeyerek gelişmelerden uzak durduğunu ya da farklı diyarlara giderek olaylara karışmadığını belirtmiş ve kaynakların bu

238 Halil brahim HANÇABAY konudaki görüşlerine değinmiştir (s. 228-229). aberî nin eyf rivayetlerine dayanarak, Hz. Osman dönemindeki fitne hadiselerinde ve Cemel Vak ası ndaki gelişmelerde sorumluluğu yahûdî Abdullah b. ebe ye yükleyerek bu konuda tek kaldığını vurgulayan müellif, Abdullah b. ebe meselesinin gerçekliğini ve eyf in tek kalmasının arkasındaki sebepleri sorgulamıştır (s. 230-231). aberî nin bn ebe ile ilgili rivayetlerini onun Şam, Basra, Kûfe ve ısır daki faaliyetlerini aktaran dört ana rivayet temelinde incelemiştir (s. 236-239). Buna göre aberî, eyf in rivayetleri çerçevesinde fitne dönemindeki olaylarda sorumluluğu bn ebe ye yükleyerek özelde bütün sahabeyi genelde de müslümanları korumaya çalışmıştır. Çünkü aberî nin bakış açısına göre slâm toplumu birbirine bağlı ve fertlerinin birbirine silah çekmesi mümkün olmayan bir topluluktur. Şayet böyle bir şey vuku bulursa -fitne döneminde olduğu gibi- bu onur kırıcı bir davranıştır. Bunu gerçekleştiren slâm a ve müslümanlara kin besleyen bir yahûdîdir. Yardımcıları da kendilerini tehlikeye atan ve menfaat peşinde koşan kimselerdir. Böyle bir hedefin, aberî nin, zayıf noktaları olmasına rağmen bn ebe kıssasını ortaya koymasındaki esas sebebi teşkil ettiğini vurgulayan müellif, tarihçi ve fıkıhçı olması hasebiyle bu zayıf noktaların onun dikkatini çekmesi gerektiğini belirtmiş ve aberî nin ilminde ve yaptıklarında dikkatli olmasıyla tanındığını söylemiştir (s. 244). Kitabın son bölümünü teşkil eden dördüncü bölümde Hz. Ali ile uaviye kuvvetleri arasındaki mücadele ve bu konuda tarihçilerin görüşleri ele alınmıştır. Hz. Osman ın öldürülmesinden sonra Hz. Ali ye hemen biat etmekten kaçınan uaviye, ısır, Kûfe ve Basra gibi diğer şehirlerin Hz. Ali nin halifeliğine karşı gösterecekleri tepkiyi beklemeye başlamıştı. ilhim e göre uaviye, bu amaçla edine deki yeni yönetime karşı tutumunu gizleyerek bir an önce ısır ı almak için harekete geçmiştir (s. 245). uaviye, bu çabalarının yanında Hz. Osman ın kanını talep ederek ve halife seçiminde şûrânın oluşmasını isteyerek Hz. Ali ye karşı çok sert bir şekilde muhalefet etmiştir (s. 250). uaviye nin, Irak a hâkim olmayı ve Irak ın topraklarını Şam halkının maslahatı için kullanmayı istemesinin Hz. Ali ile çekişmesinde etkili olduğunu vurgulayan müellif, bu gelişmelerde şehir asabiyyetinin de önemli bir rol oynadığını ifade etmiştir (s. 260). Kaynaklar, Hz. Ali ve uaviye kuvvetlerinin karşı karşıya gelmeden önce yapmış oldukları hazırlıklar hakkında geniş bir malumat vermişlerdir. Buna göre Hz. Ali nin kuvvetlerini üç kısımda inceleyen müellif, birinci kısımda Kûfe halkının desteğini ortaya koyan rivayetleri ele almıştır. arihçilerin, Hz. Ali ile uaviye arasındaki mücadeleyi zikrederken gayet açık bir şekilde Kûfe yi ana unsur olarak göstermeye çalıştıklarının altını çizen ilhim, ikinci kısımda Hz. Osman zamanındaki fitne hadiseleriyle ilgili tavırlarından dolayı Basra halkının, Hz. Ali nin kuvvetlerine sınırlı sayıda katıldığını belirtmiştir. Üçüncü kısımda da ensâr ve muhâcirin tavrını incelemiştir (s. 261-262) aberî dışındaki kaynaklar, sahabenin büyük bir çoğunluğunun Hz. Ali ye destek verdiğini rivayet etmişlerdir. aberî nin bu tavrıyla, fitne hadiselerinde sahabeyi sürekli olarak olaylardan uzak tutmaya çalıştığını vurgulayan ilhim, aynı şekilde uaviye kuvvetlerine de hiç bir sahabenin katılmadığını belirterek her iki durumda aberî nin sergilediği tavrın paralellik arzettiğini vurgulamış, fakat aynı konuda bilgi veren Belâzurî nin ise amacının Hz. Ali yi desteklemek olduğunu ifade etmiştir (s.

Kitap anıtımı 239 262-266). Hz. Ali ve uaviye kuvvetleri arasında savaş başladıktan sonra iki tarafın da savaşı durdurmak için bir takım girişimleri olmuştur. Bu girişimlerin sayısı konusunda kaynakların net bir rakam vermediğini bildiren ilhim, özellikle Iraklı ve uriyeli kabilelerin bu konuda oynadıkları rollere ve savaş esnasında her iki tarafın maruz kaldığı sıkıntılara dair rivayetlere değinmiştir (s. 268-274). uaviye nin, askerlere, mızraklarının ucuna mushaf takmalarını emretmesi ve sonucunda yaşanan gelişmelere yer veren müellif, savaşı durdurma noktasında Hz. Ali nin göz önünde bulundurduğu sebeplere değinmiş ve her iki tarafın savaş esnasında maruz kaldığı sıkıntıları aktaran birçok rivayeti de dikkate alarak Hz. Ali nin savaşı başkalarının zoruyla durdurduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını belirtmiştir (s. 275). avaş durduktan sonra her iki taraf arasında bir sonuca varmak için hakem olayına başvurulmuştur. Fakat hakemlerin kimler olacağı tam olarak belirlenmediği için taraflar kendi içerisinde bir karara varamamışlardı. Hakem olmak için kaynaklarda her iki taraftan da birçok kişinin isminin geçtiğini belirten müellif, sonunda Hz. Ali nin Iraklıları temsilen bû usa el-şarî yi, uaviye nin de Şamlıları temsilen Amr b. el-âs ı hakem tayin ettiğini bildirmiş (s. 277-279) ve daha sonra gelişmeleri üç rivayet çerçevesinde ele almıştır. aberî nin tek kaldığı ikinci rivayet dışındaki birinci ve üçüncü rivayete göre diğer tarihçiler hem Amr b. el-âs ın hem de bû ûsa el-şarî nin Hz. Ali yi halifelikten uzaklaştırdığını ve bu konuda Ali nin hakkının yendiğini ileri sürmüşlerdir. kinci rivayete göre ise her iki hakem aralarında anlaşamadan ayrılmışlardır (s. 285-286). Hz. Ali nin vefatından sonra Hz. Hasan nın uaviye ile ilişkilerini ve sonrasındaki gelişmeleri değerlendiren ilhim, konuyu ele alan tarihçilerin görüşlerine dair önemli tespitlerde bulunmuştur. Buna göre Belâzurî, fitnenin sona ermesi için Hz. Hasan ın halifelikten ferağat ettiğini düşünmektedir. Yak ûbî, değeri ne olursa olsun iktidara ulaşmak için hiç bir şeyin uaviye için önemli olmadığını söyleyerek bu meseleyi de uaviye yi eleştirmek için kullanmıştır. el- mâme ve s-siyâse müellifinin, Hz. Hasan ın uaviye ile anlaşmak için attığı adımı temize çıkararak sergilediği tavrın, onun hilafet hakkındaki düşüncesine göre tabiî bir gelişme olduğunu belirten ilhim, onun bu gelişmeler doğrultusunda hilafet kurumunu ve halifelik makamını savunmaya devam ettiğini söylemiştir. aberi ise Hz. Hasan ın savaşın uzayıp gitmesini istemediğini ve niyetinin uaviye ile ittifak olduğunu ifade etmiştir (s. 311-313). Hz. Ali dönemindeki gelişmelerle ilgili haricilerin tavırlarını ayrı bir başlık altında inceleyen ilhim, Iraklı kurrâların bir başka ifade ile haricîlerin, hakem fikrini kabul etmesi için Hz. Ali ye başkaldırmalarıyla ilgili kaynakların oldukça çelişkili bilgiler verdiğini söylemiştir. Bu rivayetlerin esas hedefinin, savaşın durması için esas sorumluluğu haricîlerin asıl nüvesini teşkil eden kurrâlara yüklemek ve bu konuda haricîlerin, Hz. Ali yi uaviye ile antlaşmaya zorladığına dair fikri desteklemek olduğunu ifade etmiştir. Fakat bunu kabul etmenin mümkün olmadığını öne süren ilhim, bu iddiasını Hz. Ali nin ordusunun çok az bir kısmını teşkil eden bir grubun böyle bir şey yapamayacağını dile getirerek delillendirmeye çalışmıştır (s. 314). Başlığın sonunda tarihçilerin haricîlerle ilgili rivayetlerinden yola çıkarak onlar hakkındaki görüşlerine ver verilmiştir.