İSTANBUL TİCARET ODASI ÇİNİ ARAŞTIRMASI

Benzer belgeler
SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ. Selçuklu Dönemi Yapıları ile Bahçe ve Peyzaj Sanatı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

ERKEN OSMANLI SANATI. (Başlangıcından Fatih Dönemi Sonuna Kadar) Yıldız Demiriz

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ

Ahşap İşçiliğinin 700 Yıllık Şaheseri: Eşrefoğlu Camii [Beyşehir/KONYA]

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TÜRBESİ

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Ahlat Arkeoloji Kazı. Çini Örnekleri ve EL SANATLARI KATALOĞU

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıf Medeniyeti 2011 Takvimi

CAMİ MİMARİSİ EMEVİLER EMEVİLER DEVRİ EMEVİLER DEVRİ EMEVİLER DEVRİ ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ OSMANLI MİMARLIĞI

Beylikler,14.yy. başı BEYLİKLER DÖNEMİ

ANADOLU SELÇUKLU MİMARİSİ

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

12. Hafta : Klasik Dönem Osmanlı Sanatı. Klasik Dönem Osmanlı Sanatı. Yıldız Demiriz

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

BİR SELÇUKLU ÇİNİ TEKNİĞİ; SIR KAZIMA. Nevin AYDUSLU. Yrd.Doç.Dr., Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi. Seramik Bölümü

Haçlı Seferlerinin hızının azaldığı 13. yüzyılın ilk yarısı Anadolu Selçukluları için bir yayılma ve yerleşme dönemi olmuşken, İlhanlı vesayeti

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

TÜRKİYE DE SERAMİK SEKTÖRÜNÜN DURUMU: Osmanlı Dönemi: 10. YY da Anadolu ya giren Osmanlılar, Selçuklulardan kalan seramik kültürünü sürdürmüş

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

ULU CAMİ BATTALGAZİ - MALATYA

Çinileri. Topkapı Sarayı. Harem Dairesi

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

Tarihli Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İthalat Rejimi Kararına Ek Karar /9391 ile;

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

2» Sergi. SELÇUKLU SANATI9ndaıı. örnekler. YAPI ve KREDİ BANKASI. MALAZGİRT ZAFERİ'nin. yıldönümünde. Kültür ve Sanat Hizmetlerinden : 900.

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Kurşunlu Camii. Kayseri deki Sinan. Kurşunlu Camii, klasik dönem Osmanlı mimarisinin Kayseri deki özgün eserlerinden biridir. 16.

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

Mimar Sinan'ın Eserleri

Türk Hava Yolları Personellerine 2 Günlük Tebriz Turu 99 $

İçindekiler. Baskı Beton (4-28) Baskı Sıva (29) İnce Yüzey Kaplama (30) Özel Yüzey Boyama (31) Parlak Yüzeyli Beton (32)

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ MENŞELİ CAM EŞYA İTHALATINDA UYGULANAN KORUNMA ÖNLEMİNİN UZATILMASINA İLİŞKİN BAŞVURU - GİZLİ OLMAYAN ÖZET -

İZMİR BALÇOVA ANADOLU LİSESİ İSTANBUL ÜNİVERSİTE TANITIM VE KÜLTÜR GEZİSİ

LEVENT KUM VE KURSİYERLERİ ÇİNİ SERGİSİ

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

BAŞDURAK KEMERALTI TURİSTİK EL SANATLARI ÇARŞISI

ĐSTANBUL DOLMABAHÇE SARAYI, SAAT KULESĐ VE CAMĐĐ TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM: TASARIM ELEMANLARI

MİMAR SİNAN'IN KÜÇÜK AMA

Osmanlı mimarisinin oluşumuna etki eden faktörler nelerdir? Osmanlı mimari eserlerinin ihtişamlı olmasının sebepleri neler olabilir

Doç. Dr. Tolga BOZKURT SAN CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK MİMARİSİ BATILILAŞMA DÖNEMİ OSMANLI MİMARİSİ

Helena Center Helena Wood Art. Elegance of The Wood

ESTAM HEDİYELİK EŞYA DESEN TASARIMI

BURDUR GÜLLERİNDEN TÜRK ÇİNİ SANATINA

MMT113 Endüstriyel Malzemeler 7 Seramikler. Yrd. Doç. Dr. Ersoy Erişir Güz Yarıyılı

ENERJİ VERİMLİLİĞİNDE CAM

FETİH SONRASI OSMANLI MİMARLIĞINDA KLASİK DÖNEM

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

Edirne Hanları - Kervansarayları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Muhteşem Pullu

BAMBAŞKA BİR KONYA KONYA DAKİ ARKEOLOJİK İZLER. 6-7 Ekim 2012 / 1 Gece 2 Gün

MİMARİ RESTORASYON ÖĞRENCİLERİ EĞİTİM GEZİSİ

SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ

Önce ıznik, sonra Konya yı başkent yapan Anadolu Selçuklularının ikinci derecede merkezleri Kayseri ve Sivas ile çevreleri olmuştur.

Cami Mimarisi Üzerine Fikir Yarışması

Anadolu Türk-İslam mimarisi bezemesinde önemli yeri olan çini yalnız Selçuklu ve Osmanlı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

"MİMARİ ÖZELLİKLERİ VE SÜSLEMELERİ AÇISINDAN ADANADAKİ ESKİ CAMİLER VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUMLARI"

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) SERAMİK VE CAM TEKNOLOJİSİ RUMİ MOTİFLERİ -1

EDİRNE DEKÎ ESKÎ ESER ONARIM ÇALIŞMALARI

Günümüzde 1. tepede Topkapı Sarayı, 2. tepede Nuruosmaniye Camisi, 3. tepede Süleymaniye Camisi, 4. tepede Fatih Camisi, 5. tepede Yavuz Sultan Selim

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER

34 yıllık tecrübe... Saygılarımızla.

KÜLTÜR TURİZMİNDE ÇİNİ SANATININ YERİ

LALE BAHÇELİ SOKAKLAR

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations

Genel Hatlarıyla Hindistan daki Türk Sanatı

İçindekiler. Baskı Beton (4-35) Baskı Sıva (36-37) İnce Yüzey Kaplama. Özel Yüzey Boyama (39) Parlak Yüzeyli Beton (40) Endüstriyel Yapı Ltd. Şti.

Vakıf Kültür Varlıklarının Restorasyonu

-- \ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ ROMANYA-KÖSTENCE EYLÜL 2008.

EDİRNE ROTARY KULÜBÜ DÖNEM BÜLTENİ

GEÇ DÖNEM OSMANLI MıMARİSİ. Yıldız Demiriz

RESTORASYON ÇALIŞMALARI

Beyaz Fırın ın katkısız üretim anlayışı ile üretilen çikolatalar, gıda boyası, aroma ve katkı maddesi içermez.

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı


50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

İstanbul un 100 Hamamı

ALİAĞA TARİHSEL SEMBOLLERİNİ ÖNE ÇIKARIYOR!

TÜRKİYE PEYZAJI (FAKÜLTE)

KUZEYDOĞU ANADOLU KÜLTÜR ÇEVRESİNDE CAMİLER

GEVALE KALESĠ KAZI ÇALIġMALARI

AVİZE İMALAT TEKNİKLERİ DERSİ

Transkript:

İSTANBUL TİCARET ODASI ÇİNİ ARAŞTIRMASI AYSUN KÜÇÜKYILMAZLAR İstanbul, 2006

İÇİNDEKİLER Sayfa I. Çini Tanımı....... 3 II. Türk Çini Sanatının Tarihçesi... 5 III. Türkiye deki Çinicilik.... 9 1. İznik Çinileri.... 9 a) İznik Çinisinin Özellikleri... 10 b) İznik Çinilerinin Türleri 11 c) Günümüzde İznik Çinisi... 13 2. Kütahya Çinileri.. 15 a) Kütahya Çinisinin Özellikleri... 16 b) Günümüzde Kütahya Çinisi.. 16 IV. Gümrük Tarife Cetveli İstatistik Pozisyon Numarası.. 18 V. Dış Ticaret. 19 VI. Kaynaklar 20 VII. Yararlı Adresler.. 20 2

I. ÇİNİ TANIMI Çini içi ve dışı veya tek yüzü sırlı, sıraltı boyalarıyla dekore edilerek geleneksel motiflerle süslenişi seçili malzemeyle yapılmış olan, mimariye bağlı olarak gelişen bir sanat türüdür. Çiniden seçili malzemeler yapılmış olması, Selçuklu kaynaklarında çininin bir iksir olduğu şeklinde vurgulanmaktadır. Çini kelimesinin 'i' ilgi harfiyle türetilmiş olması ilk bakışta çiniciliğin Çin'den geldiği kanısını uyandırmaktadır. Ancak çiniciliğin Türklere özgü bir sanat olduğu sanat tarihi uzmanlarınca kabul edilmektedir. Çinicilik çok eski tarihlere, Asurlular zamanına kadar dayanan bir doğu sanatıdır. Antik çağda Mısır, Mezopotamya, İran ve Girit kültürlerinde mimari bezeme öğesi olarak çini kullanılmıştır. Mimaride M.Ö.3000 yılında, İslam mimarisinde ise 9.yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. İlk olarak Türkler, Orta Asya da çini imal etmişlerdir. Orta Asya da bulunan Kaşan şehri sebebiyle Kaşi diye adlandırılan çinilere ilişkin bu şehirde, Turfan, Aşkar ve Koça bölgelerinde yapılan kazılarda bulunan fırın artıkları ve parça çiniler, Türklerin çok eski devirlerde, 8.yüzyıldan önce çiniyi bir sanat dalı olarak ele aldıklarını gösteren verileri barındırmaktadır. Mimaride kullanılan çiniye 18. yüzyıla kadar "Kaşi", çini eşyaya (tabak, vazo, kase vb.) de "Evani" (kapkacak) adı verilmiştir. O dönemde Çin'den ithal edilen porselenlerin ün kazanmalarından ötürü, Türk yapısı "Kaşi" ye, kalitesinin yüksekliğini vurgulamak için "Çini" denmeye başlanmıştır. Selçuklular'ın 1071'de Bizanslılar`ı yenmesinden sonra Anadolu, hem Selçuklular hem de çiniler için yeni bir vatan olmuştur. Bu topraklardaki çini sanatı, 13. yüzyılda Selçuklu mimarisinin doruğa ulaştığı dönemde gelişmiş ve buna bağlı olarak da pek çok camii, medrese, türbe ve saray duvarları çinilerle bezenmiştir. Başlıca turkuaz, kobalt ve mor renklerin kullanıldığı geometrik desenli çini ve çini mozaikler iç mekanlarda tercih edilirken, dışta da sırlı veya sırsız tuğlalar kullanılmıştır. Figürlü sanat eserlerini kullanmaktan çekinmeyen Selçuklu sanatkarlar özellikle hayvan tasvirlerinde çok başarılı olmuşlardır. 3

14. yüzyılda Anadolu Çini sanatı Osmanlılar ile birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Özellikle 15 ve 17. yüzyıllar arasında İznik, önemli bir çini ve seramik üretim merkezi haline gelmiştir. Burada üretilen çiniler başkent İstanbul'daki saray duvarlarını süslemiştir. Çeşitli tekniklerle zenginleşen bu süsleme sanatı, hep mimariye bağlı kalmış, onun üstünlüğünü ezmemiş, ama renkli bir atmosfer yaratarak mekan etkisini arttırmıştır. Anadolu Selçukluları ile çok yaygın ve çeşitli tipteki mimari yapıtlar üzerinde büyük bir gelişme göstererek varlığını günümüze kadar sürdüren çini süslemesinde, her dönem, bir önceki dönemin teknik üstünlüğünü sürdürmekle birlikte yeni teknik buluş ve renklerle bu sanatı zenginleştirmiştir. Örneğin Selçuklu çinileri kare, dikdörtgen veya altıgen şeklilerinde hazırlanıp, yüzlerinde mavi lacivert, toprak sarısı, turkuvaz, siyah, kahverengi gibi sırla karıştırılmış renklerle boyanıp pişirilmiş olup, alçı veya horasan harç üzerinde aplike edilmiş, mozaik şeklinde yapılmış süslemelerdir. Geleneksel Türk sanatlarından olan çini, genellikler mimari yapıların, cami, köşk, saray ve benzeri yapıların iç ve dış süslemelerinde kullanılmış bir seramik türüdür. Bu çiniler ikiye ayrılır: 1- Duvar çinileri (kaşi) 2- Evani (Tabak, vazo, kupa, kase, sürahi, bardak ve benzeri seramik türleri) Çini ortaya koyduğu çok renkli geniş yüzey alanlarını kaplama özelliği ve kalıcılığı ile Türk süsleme sanatının en önemli unsuru ve malzemesi olmuştur. Çini süslemenin önemi, 3 ana özelliği ile açıklanmaktadır: 1- Çok renklilik: Çini süsleme ile renk unsuru çok renkli olarak mimari ifadeye katılan bir boyuttur. 2- Geniş yüzey alanlarını kaplama özelliği: Genellikle kare levhalar halinde yapılan çiniler süsleme materyalini vermektedir. Birkaç metrelik panolar halinde hazırlanan düzenlemeler yanında özellikle tekrarlanan süslemenin yer aldığı geniş yüzey alanı kaplamıştır. 3- Kalıcılık: 900 dolaylarında bir ısıda fırınlarda pişirilen çini levhalar, çiniyi süslemenin en kalıcı unsuru haline getirmiştir. Çini üzerinde yer alan süsleme desen olarak sonsuzluğa uzanan bir süreklilik kazanmaktadır. 4

Türk çini sanatında uygulama teknikleri şunlardır: 1- Mozaik çini tekniği: Bu teknik 13.yüzyılda Anadolu Selçuklu çini sanatına kişiliğini kazandıran ve Osmanlı döneminin varlığını 15. yüzyıl sonuna kadar sürdüren bir tekniktir. 2- Ana teknik: Özelliği süslemenin, süsleme örneğinin doğrudan çinkolu saydam olmayan renkli sır ile yapılmasıdır. Bu teknikte levha üzerinde renkli sır ile boyama söz konusudur, renkli sır tekniğinde levha üzerinde süsleme örneğinde krom oksit bir bileşimle tekrar çizilmiş, kontür olarak verilmiş bu şekilde fırınlanan renklerin birbiri içine akması önlenmiştir. 3- Sır altına boyama tekniği: 13. yüzyılda Anadolu Selçuklu çini sanatında kullanıldığı gibi, 16.yüzyılın ikinci yarısında da Osmanlı da gelişmesini tamamlayan bir çini tekniğidir. 4- Perdah tekniği: Bir sır üstü tekniğidir. Beyaz astarlı renksiz saydam sırlı levhalar üzerinde altın ve gümüş tozları ile süsleme yapılmakta ve fırınlanmaktadır. II. TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHÇESİ Çini süsleme sanatının geçmişi, ilk Müslüman Türk devletini kuran Karahanlılar dönemine ait yapılara uzanmaktadır ki bu da bizi neredeyse bin yıl öncesine götürmektedir. Karahanlılar dan sonra Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları da çini süslemelerine yaşamlarında ve yapılarında yer vermişler, egemenliklerine giren yerlerde inşa ettikleri kervansaray, türbe, cami ve benzeri eserleri çinilerle süslemişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu na kadar olan döneme ait yapılardan örnek verilecek olursa; I. İzzeddin Keykavus Türbesi Selçuklu sultanı I. İzzeddin Keykavus un türbesi, kendi yaptırdığı Şifahiye Medresesi nin girişinde sağ kısmında yer almaktadır. 1220 yılında vefat eden 1. İzzettin Kaykavus un sandukasından başka hanedanına mensup on iki mezar 5

sandukası daha vardır. Türbe cephesi Selçuklu sanatının zengin çini süslemelerine sahiptir. Geometrik geçmeler, yıldızlar, kufi yazılar mavi lacivert firuze ve beyaz renkleri ile şifaiyenin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Malatya Ulu Camii 13. yüzyıldan kalma Eski kubbeli mekanı ile eyvan ve avlu revağındaki çinilerin yer aldığı, Cami-i Kebir olarak da anılan Ulu Camii, 1224 yılında Selçuklu Sultanı Aleaddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Yakup Bin Ebubekir olan camide süsleme sanatının en güzel örnekleri bulunmaktadır. Kapı kemeri, büyük kubbe ve kasnağındaki işlemeli taş motifler, beyaz, siyah, lacivert, yeşil ve firuze renkli çini mozaikleriyle dikkat çeken Ulu Camii'nin ön sırasında 60 adet sütun yer almaktadır. Geçtiğimiz aylarda yaklaşık 2 milyon YTL nin harcandığı restorasyonu tamamlanmıştır. Alaeddin Cami Anadolu Selçuklu devri Konya'sının en büyük ve en eski camisidir. Şehrin merkezinde yüksekçe bir höyük olan Alaeddin Tepesi üzerine inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı I.Rükneddin Mesud un son zamanlarında başlanılmış, I.Kılıçaslan (1156-1192) devrinde inşaatına devam edilmiş, Sultan I. Alaeddin Keykubad tarafından 1221 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. Cami, İslam mimarisi yapı tarzında inşa edilmiştir. Üzeri ağaç ve toprakla örtülmüştür. İçerisi Sütunlar ormanını andırmaktadır. Bizans ve klasik devirlere ait 41 taş mermer sütundan ibarettir. Caminin en ilginç taraflarından birisi de minberidir. Minber abanoz ağacından birbirine geçmiş olup, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örnekleridir. Çinilerle süslü mihrabın önünde çini süslü kubbesiyle örtülmüş bir saha mevcuttur. Mihrap ve kubbelerin çinileri kısmen sökülmüştür. 6

Sırçalı Medrese Sırçalı Medrese 1242 yılında Bedreddin Muhlis tarafından Fıkıh ilmi okutturulmak için yaptırılmıştır. Açık Avlulu Medrese tipindedir. Sanat yönünden çok zengin Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı devirlerine ait mezar taşları bulunmaktadır. Girişin karşısında, avlunun revaksız kenarında kare planlı baş eyvan bulunmaktadır. Bu bölüm açık dershane ve namaz kılmak için de kullanıldığından içerisine çini mihrap yerleştirilmiştir. Eyvanındaki mozaik çini süslemeler ile ünlüdür. Ancak eyvanı kaplayan dört renkli zengin çini süslemeleri ve mihrap çinilerinin çoğu dökülmüştür. Konya Karatay Medresesi Karatay Medresesi, Sultan İzzeddin Keykavus II. Devrinde Emir Celaleddin Karatay tarafından, 649 Hicri (1251 Miladi) yılında yaptırılmıştır. Mimarı bilinmemektedir. Osmanlılar Devrinde de kullanılan Medrese XIX. Yüzyılın sonlarında terk edilmiştir. Anadolu Selçuklu devri çini işçiliğinde önemli yeri bulunan Karatay Medresesi 1955 Yılında "Çini Eserler Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır. Karatay Müzesinde, Beyşehir Gölü kenarındaki Kubad-Âbad Sarayı kazı buluntuları arasında olan duvar çinileri, çini ve cam tabaklar ile Konya ve yöresinde bulunan Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait çini ve seramik tabaklar, kandiller ve alçı buluntuları sergilenmektedir. Sahip Ata Camii ve Külliyesi Anadolu Selçuklu Devleti Vezirlerinden Sahip Ata tarafından 1258-1283 yılları arasında inşaa edilmiş olan mescid türbe, hanigâh ve hamamdan ibarettir. Mimarı Kölüg Bin Abdullah tır. (Abdullah Bin Kellük) Türbenin kubbeyle örtülü iç mekanında Selçuklu çini sanatının inceliklerini gösteren çini kaplamalar göze çarpmaktadır. Altı lahitin içinde en yüksek ve tamamen çiniyle kaplı olanı Sahip Ata ya aittir. 7

Gök Medrese Selçuklu çini sanatının 13. yüzyılın sonuna doğru vardığı noktayı gösteren Sivas taki Gök Medrese, taç kapı üzerinde yükselen tuğla örgülü iki minaresindeki mavi çinilerden dolayı bu adı almıştır. Osmanlı İmparatorluğu dönemine gelindiğinde çini sanatının başlangıcından beri çeşitli tekniklerin uygulanması ile büyük bir aşama ve zenginlik gösterdiği görülmüştür. Mozaik veya sırlı boya tekniği ile üretilmiş çinilerin; lacivert, mavi, turkuvaz, siyah, sarı gibi renkler ve rumi, kufi yazı, geometrik şekiller ve bitkisel kökenli stilize edilmiş motiflerin kullanıldığı ve ilk Osmanlı dönemine ait eserlerden bazıları ise şunlardır: İznik Yeşil Cami (minaresinde,1390), Bursa Yeşil Cami ve Türbesi (1421), Bursa Muradiye Cami (1426), Edirne Muradiye Cami (1433), İstanbul Mahmut Paşa Türbesi (1463), Çinili Köşk (1472) ve Edirne deki Şah Melek Paşa Cami. Zaman geçtikçe hem kalite de, hem de çini desen tekniğinde ve üretiminde değişmeler yaşandığı gözlenmiştir. İlk Osmanlı dönemini takip eden geçiş döneminde sırlı boya tekniği ile üretilmiş çinilerde Rumiler, bulutlar, hatai tarzında bitkisel kökenli motifler, fıstık yeşili, sarı, mavi, turkuvaz, lacivert ve kiremidi renkler kullanılmıştır. Sarı renk, üzerine altın varak yapıştırılmak üzere astar olarak düşünülmüştür. Bu döneme ilişkin önemli eserlerden bazıları şunlardır: Yavuz Sultan Selim Camii ve Türbesi (1522), Şehzadeler Türbesi (1525), Haseki Medresesi (1539), Şehzade Mehmet Türbesi (1543), Topkapı da Kara Ahmet Paşa Camii (1551). Geçiş dönemini takip eden dönem Klasik devir olarak adlandırılmıştır. Bu dönemin en büyük isimlerinden birisi Mimar Sinan olmuştur. Kendisinin yaptığı yapıların çoğunda çini sanatına çok büyük önem verdiği görülmüştür. Dönemin en seçme çinileriyle süslenmiş önemli eserler şunlardandır: Süleymaniye Cami (1560), Sokullu Mehmet Paşa Cami (Sultanahmet, 1571), Piyale Paşa Cami (Kasımpaşa, 1573), Rüstempaşa Cami (Eminönü,1560); Topkapı Sarayında yer alan Altınyol Panoları, III.Murat Kasrı, II. Selim ve III. Murat Türbeleri, Kılıçali Paşa Cami (Tophane, 1580), Eski Valide Cami (Üsküdar, Toptaşı, 1583), Fatih, Çarşamba ve Karagümrük dolaylarındaki 8

Mehmet Ağa, Ramazan Efendi, Edirne Selimiye Camileri, İstanbul da Topkapı daki Takkeci İbrahim Ağa ve Kanuni nin eşi Hürrem Sultan ın türbeleri. III. TÜRKİYE DE ÇİNİCİLİK 1) İznik Çinileri İznik, milattan önce 316 yıllarına dayanan tarihinde bugüne kadar birçok kültürel ve mimari olarak değişikliğe uğramıştır. İznik arkeoloji tarihinde Roman, Bizans, Selçuk ve Osmanlı Türklerine ait eserleri bulmak mümkündür. 14. yüzyıldan başlayarak 17. yüzyıl sonuna dek İznik te üretilmiş olan çinilere İznik çinisi adı verilmektedir. 17.yüzyılda İznik e gelen Süleyman Çelebi, şehrin dokuz mahallesinde halkın çini ve çanak çömlek imal ederek geçimini sağladığını ve İznik te 340 adet çini fırınının bulunduğunu seyahatnamesinde belirtmiştir. Zaman içerisinde İznik çinilerinin üretimine yönelik bu değişim farklı bölgelerden gelen ustaların şehre yerleşmesi ve çini sanatının eserlerinde değişiklikler gözlenmiştir. İznik Bölgesinin çini ile tanışıklığı 14.yüzyıla dayanmaktadır. Ortadoğu da sıklıkla görülen Çin porselenlerine özgü desenlerin 1400 yılı dolaylarından İznik te kullanılmaya başlandığı görülmüştür. 14.yüzyılın ikinci yarısı ve 15.yüzyılın başlarında ise kırmızı hamurlu çiniler yapılmıştır. Bu çiniler sıratlı tekniği ile yapılmış, astarları beyaz, süsleri renkli ve saydam kurşun sırla kaplıydı. Kullanılan renkler ise kobalt mavisi, açık mavi, firuze, mor ve yeşil renklerdi. Beyaz mavi İznik çinilerinin ömrü 15.yüzyılın ortalarına dek sürmüştür. İznik çini ve seramiğinin yapılma işine özellikle 16. yüzyılda büyük önem verilmiştir. Bu önem artan inşaat faaliyetleri ile orantılı olarak gerçekleşmiştir. 16. yüzyıl ortalarına kadar devam eden süreç İznik çinilerinin üçüncü dönemidir. Bu çinilerin beyaz zemini çok temiz ve sert, sırları renksiz ve saydamdır. Bu dönem çinilerinde Rumiler, hatayiler ve bulut öğeleri ile hayvan figürleri yer almaktadır. 17. yüzyıl başlarında İznik çini sanatı ve tekniğinde duraklama görülmüştür. Desenler bozulmaya, renkler birbirine vurmaya başlamıştır. Lale ve karanfil motiflerin 16.yüzyılda görülen mercan kırmızısı motifleri bu yüzyılda kaybolmuş, yerine soluk kırmızı gelmiştir. Bu yüzyılın çinilerinde zemin beyaz, yeşiller mavimsi, firuze mavisi 9

de yeşilimsi bir renk almıştır. 17.yüzyılın sonlarında İznik çiniciliğinde başlayan gerileme, Osmanlı Devleti nin duraklaması ile alakalıdır. İç ve dış huzursuzluklar ve harplerle yıpranan devlet, sanata yeterli alakayı gösterememiştir. Mimari faaliyetler maddi yetersizlikler sebebiyle çok azalmış ve mimariyi kendisine bir tatbik sahası addeden İznik çiniciliği de böylece bozulmaya başlamıştır. 1716 senesinde İznik te çini faaliyeti tamamen sona ermiştir. a) İznik Çinilerinin Özellikleri Saf beyaz astarları, sert sırları ve sıratlı tekniğindeki bezemeleri ile başarılması çok güç bir çalışmanın sonucu elde edilmektedir. Dona dayanıklıdır (TS-EN 2002) Parlak sır tabakası nedeniyle yüzeyinde su tutmaz, bakteri ve küf oluşumunu engeller. Böylece dış cephelerde ve ıslak hacimlerde uzun yıllar boyu rahatlıkla kullanılabilir. Sır tabakasının parlaklığı ışığı bir miktar emerek sır altındaki renklerin canlı ev parlak görünmesini ve ışığın doğru yansımasını sağlar. Bu sayede mekanları olduğundan daha geniş ve ferah gösterir. Hamur-astar- sır karşımı olarak %75-85 oranında kuars-kuarsit içerir. Mücevher yapımında da kullanılan bu yarı değerli taş oldukça güç işlenebilme özelliğine sahiptir. İznik çinilerinde temel renk olarak açık beyaz ve arka planda kullanılarak yapılmış ve kendine has bir teknik ile oluşturulmuştur. İznik çinilerinin yüzde 70-80 i kuvars ve kuvarsitten yapılmıştır. Bir araya getirilmesi güç olan üç farklı kuvarsın ve sırrın bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu karışım 900 derecelik bir ısıda bir araya getirilmektedir. Yapılan uzun araştırmalardan sonra çinilerdeki ısıyla oluşabilecek sorunlar kuvars ve kaya kristalleriyle çözülmüştür. Sonuçta elde edilen çini birçok taşın bir araya gelmesiyle oluşan kuvarsdır. Genel seramik kurallarına karşı olarak oluşturulan yöntemle yapılmaktadır. Bu da sıcak, soğuk ve dondurulmuş ortamda diletasyonla (ayrılması) gerçekleştirilmektedir. İznik çinileri birçok tayın birleşimiyle oluştuğu için birçok rengin de armonisini taşmaktadır. (Koyu mavi Iapis Iazuli, turkuaz mavisi, koralın kırmızılığı ve yeşimin yeşili gibi.) 10

Çinilerde yer alan bazı renkleri örneğin koral kırmızısı gibi elde etmek çok zordur. Elde edilen bütün renklerin yanı sıra kornea beyazı ve opak rengi de kullanılmaktadır. Opak renginin kullanılması, ışığın emilmesine ve farklı ışık kırılmalarına yol açarak görüntülerin ve renklerin daha iyi ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ayrıca söz konusu bu rengin kullanılması çinilerin korunmasına da yardım etmektedir. Çinilerin üzerindeki yazılımlar İslam felsefesini net olarak yansıtmaktadır. Vakıf araştırmacıları İznik çinilerinin gizemini çözmek için klasik İznik çini dizaynından faydalanmaktadırlar. Ürünlerin incelemesinden de anlaşılacağı üzere geleneksel teknolojik metotlar hala günümüzde kullanılmaktadır. İznik çinilerinin özelliklerini bozmamaları için İznik Vakfı 16. Yüzyılda kullanılan tüm teknik detayları kullanmaya devam ettirerek çinilerin özelliklerini yitirmemesi için gerekeni yapmaktadırlar. İznik çinileri için kullanılan seramik teknolojisi doğal bir sentez sonucu ortaya çıkarılmış ve korunması için de gerekli özen gösterilmektedir. İznik çinilerin ölçüleri aşağıdaki gibidir: BOYUTLAR KALINLIKLAR AĞIRLIKLAR 23.5 x 23.5-7.5 parmak (Osmanlı) 12 mm. 1200gr. 28.5 x 28.5-9 parmak (Osmanlı) 14 mm. 1400gr. 27 x 37cm 14 mm. 1600gr. R= 35cm. 14 mm. 1750gr. R= 12cm. 8 mm. 600gr. R= 33cm İznik tabak - 1300gr. 17.yüzyılın sonlarında çiniciliğin Kütahya da gelişmesiyle İznik te çini üretimi durmuş ve giderek yok olmuştur. b) İznik Çinilerinin Türleri 1- Müzehheb Çini Kaplar Belgelerde kimi kaplardan "müzehheb" ve "altunlu" diye söz edilmektedir. 1600 tarihli yazılı belgelerde yaldızlı kaseler "hoşaf kaseleri, müzehheb"; yaldızsız olanlar "altunsuz"; kahve fincanları ise "altunlu" ya da "sade" diye nitelenmektedir. Yine bu dönemden kalma birçok tabakta bitkisel desenler üzerindeki sıraltı bezemenin genel çizgilerine pek uyulmamıştır. Oysa 16. yüzyılın başlarından kalma örneklerde daha özenli bir işçilik söz konusudur. 11

2- Değerli Taşlarla Bezeli Çini Kaplar Yazılı belgeler, altınla ya da değerli taşlarla bezenmiş İznik çini kaplarından hiç söz etmemektedir. Osmanlılar bu bezeme tekniğini çin porselenlerini, yeşimleri ve necef taşlarını zenginleştirmek için kullanmışlardır. 3- Kapaklı ve Metal Parçalı Kaplar Minyatürlere bakıldığında hemen hemen tüm kapların kapaklı olduğu görülmektedir. Gövde ile kapak her zaman aynı malzemeden yapılmamıştır. Seramik kapaklı metal kapların yanı sıra metal kapaklı seramik kaplar da mevcuttur. Bu durum, kase, kavanoz ve sürahiler için de geçerliydi. İznik atölyelerinde üretilip de günümüze kalan kavanoz ve karafakilere ait seramik kapaklarının sayısı çok değildir. Yazılı belgelerde kapaklı kapların hangi malzemeden yapıldığına ilişkin hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Ancak bunların "kapaklı sürahi" ya da "kapaklı kase" diye adlandırıldığı görülmektedir. Kapakları olmayan kaplara da "bi-kapak" denilmektedir. 4- Boyutları ve Nitelikleri Farklı Çini Kaplar Yazılı belgelerde en çok boyuta ilişkin nitelemelere yer verilmiştir. Büyük boy kaplar için "büyük", "battal", "kebir" ve "büzürk"; orta boy kaplar için "miyane", "vasat" ve "orta"; küçük boy kaplar için ise, "sagır", "küçük/küçek", "kiçi" ve "hurda" denmiştir. Kimi kapların ise "paşa" ya da "sultani" diye sınıflandırıldığı görülmektedir. Paşa üsküresi'nden "paşa fincanı" ya da "sultani üsküre" diye söz edilmektedir. 5- Dinsel Amaçlı Çini Kaplar Belgelerde adına rastlanmayan, ancak örnekleri günümüze gelen seramik eserlerinin en önemlileri kandiller ve askı toplardır. İznikli ustaların yarattığı bir başka önemli ürün de ayaklı leğendir. Ayaklı leğenlerin işlevlerine ilişkin bilgi yoktur, ancak bunların yüksek rütbeli kişilerce abdest almada kullanıldığı sanılmaktadır. 6- Yemek ve Servis Kapları a) Tabak: İznik atölyelerinde çokça üretilmiş bir türdür. Bunların biçimleri ve boyutları hakkında hem minyatürler hem de yazılı belgelerden bilgi edinilmektedir. b) Sahanlar: Bunlar da İznik atölyelerinin bir başka ürünüdür. Bunların düz dipli, kenarlı ya da kenarsız olmak üzere değişik türleri bulunmaktadır. Minyatürlerden 12

anlaşıldığına göre, seramik sahanların çoğunda metal kaplar bulunmaktadır. Belgelerde kapaklı sahanlardan "sahan ma'a serpuş" diye söz edilmektedir. Sahan sözcüğüne ilk kez 16. yüzyıla ait belgelerde rastlanmıştır. Bu sözcük 18. yüzyılın başlarına dek kesintisiz kullanılmıştır. İznik atölyelerinde üretilmiş diğer seramik kaplar arasında ise tepsiler, kaseler, üsküreler ve tazza'lar yer almaktadır. 7- Sıvı Madde Kapları Bunların, büyük ölçüde bardakları, maşrapaları, safaları, fincanları, ibrikleri ve sürahileri içermektedir. 8- Günümüze Kadar Gelen Diğer Seramik Eşyalar Bunlar, kavanozları, matrabaları, hokkaları, kalemdanları, divitleri (devatlar) ve şamdanları içermektedir. c) Günümüzde İznik Çinisi Günümüzde İznik te Çinicilikte yaşanan en büyük eksiklik alt yapı konusundadır. İznik Çinisinin renkleri ve desenleri orijinal olarak kullanılmakta fakat birçok atölyede Kütahya alt yapısı kullanılmaktadır. Yapılan karolarda ise orijinal olmasa bile günümüz teknolojisi ile aslına en yakın alt yapı kullanılabilmektedir. İznik Çinisinin günümüzde yeniden doğmasına neden olan ilk adımlar İznik ve çevresinde yapılan kazılar sayesinde olmuştur. Bu kazılar, her ne kadar diğer milletler sahiplenmeye çalışsa da, bu sanatın İznik te başladığını kanıtlamıştır. Kazılar neticesinde Prof.Dr. Oktay Asanapa tarafından Birinci Fırın Kazıları ve İkinci Fırın Kazıları olmak üzere iki yayın hazırlanmıştır. Bu kazılar kökeni Çatalhöyük e kadar dayanan bu sanatın gelişmiş halinin İznik te yaşadığını göstermektedir. Bu çalışmaların sonrasında 1989 yılında İslam Eserleri Müzesi nde bir sergi gerçekleştirilmiş, daha sonra TEB sponsorluğunda bir yayın hazırlanmıştır. Aynı yılın İznik Yılı ilan edilmesi ile birlikte İznik tümü ile yeniden gündeme gelmiştir. İşte bu sergi sonrasında sanatı geliştirmek, geleneği korumak, İznik ve çevresinin kültür ve sanat değerlerini tanıtmak, mevcut potansiyeli harekete geçirmek, 13

geleneksel İznik Çini Sanatı ile ilgili var olan ve elde edilecek bilgileri bir sistem dahilinde eğitim ve öğretimle gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla 1993 yılında kurulan ve bir şahıs vakfı (Prof.Dr.Işıl Akbaygil) olan İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı kurulmuştur. Formülüne dair hiçbir yazılı belge olmayan, sadece babadan oğla geçen bir sanat olan İznik Çinisinin yapımı, hamurunun hazırlanması, pişirilmesi, boya tekniği vb. yöntemlere dair TÜBİTAK ın yanı sıra bazı üniversiteler ile ortak çalışmalarını yürüten Vakıf, yıllar süren araştırmalar ve binlerce deney sonucu, eski kalitesinde, geliştirilmiş geleneksel yöntemlerle 16.yüzyıl İznik Çini Sanatını 400 sene aradan sonra yeniden üretme başarısına erişmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde çinide yoğunlukla kuvarz taşı olduğu bulunmuştur. Formülün bulunması sonucu 1994-95 yıllarına üretime başlayan Vakfın, bugün çiniyi üretme sırasında yararlandığı tek teknoloji, elektrikli fırınlardır. Diğer yandan orijinal şekillerine sadık kalmanın yanı sıra bazı modern desenlerde çini üretme yoluna da gidilmiştir. İznik Vakfı, bilim vakıflarını ve Türkiye deki Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) gibi sivil örgütler ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve İstanbul Üniversitesi ni (İÜ) konuya ilişkin araştırma yapmak üzere desteklemektedir. Ayrıca Amerika da Massachusetts Araştırma Enstitüsü nü ve Princeton da yer alan araştırma enstitülerini de desteklemektedir. Bugün 60 kişinin görev yaptığı vakıf üç birimden oluşmaktadır: 1. İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı, İstanbul 2. İznik Çini Seramik Araştırma Merkezi, İznik 3. İznik Çini İşletmesi, İznik Vakıf fuarlara katılmakta, yurtiçi ve dışı satışlarının yanı sıra montaj hizmetlerini de yerine getirmektedir. İlk kez 2000 yılında Cenevre de yapılan bir turizm fuarı aracılığı ile Dubai de kurulan bağlantı neticesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Dubai ye hediye edilen bir anıtın çini ile kaplanması işini gerçekleştirilen vakıf bunun yanı sıra Dubai de pek çok işe imza atmıştır. 14

Şu anda Abudabi de dünyanın 2.büyük camisinin kaplamasını gerçekleştirmektedir. Cirosunun yarısı iç piyasa yarısı da dış piyasa satışlarından oluşan vakıf tarafından yapılan ve yurtiçi ya da dışı piyasaya sunulan her ürünün İslam Eserleri Müzesi tarafından kaydı alınmakta, fotoğrafları çekilmekte daha sonra satış işlemi gerçekleşmektedir. Vakfın haricinde 1995 yılına kurulan çeşitli çini ve seramik araştırma merkezi ile 1996 yılında kurulan çeşitli çini atölyeleri de sanatın korunmasına yönelik faaliyetlerdendir. 2) Kütahya Çinileri Çini ve seramik denilince ilk akla gelen kentlerden birisi Kütahya dır. Kütahya nın sembolü haline gelen çinicilik, kökü Frigler e kadar uzanan seramik sanatı ile birlikte gelişmesini sürdürmüştür. Asıl Selçuklu devrinden Germiyanoğulları devrine geçiş tarihinden itibaren başlamıştır. Kütahya ve çevresindeki topraklarda çini ve seramik yapımında kullanılan hammaddenin bolluğu, kentin adının çiniyle birlikte anılmasına neden olmaktadır. Çiniden başka seramikten yapılma kâse, fincan, tabak, gülabdan, askı topu, testi, limon sıkacağı, şişe, ibrik, şekerlik, matara, vazo ve biblolar da Kütahya'da tarih boyunca yaratılan eserlerdir. 14. yüzyılın sonlarına doğru kırmızı hamurlu malzeme ile ortaya çıkan, motif ve renk açısından da İznik çinilerine benzerliğiyle dikkat çeken ilk Kütahya çinilerinin karakteristik özelliği kobalt mavisi, manganez moru, firuze ve siyah renklerin kullanılmış olmasıdır. İznik çinilerine göre daha koyu tonda renklerin kullanıldığı bu eserler, Selçuklu çinilerine yakındır. Kütahya çinilerinde mavi ve beyaz renklere çokça rastlanması 15. yüzyıl ortalarına rastlar. 17.yüzyılda İznik çiniciliğinin bitmesi ile bu sanat Kütahya da daha çok görülmeye başlanmıştır. Bu yüzyılda Kütahya çiniciliği hakkında kendisi de Kütahyalı olan Evliya Çelebi şöyle demiştir: Kase ve fincanı ve günagün (türlü türlü) maşraba ve güzeleri (çömlekleri) ve çanak ve tabakları bir diyara mahsus değildir (benzeri görülmemiştir). Evliya Çelebi 1671 yılında Kütahya da 34 adet çini atölyesi olduğunu belirtmiştir. 15

18. yüzyılın ikinci yarısında doğru renk, motif ve şekil bakımından Kütahya çinilerinin kalitesinde bir bozulma başlamış, bu kötü gidiş İkinci Dünya Savaşı sırasında çinilere duyulan ihtiyaca kadar devam etmiştir. Savaş sırasında ise Kütahya çiniciliği tekrar canlanmış ve bugüne kadar gelişimini sürdürmüştür. a) Kütahya Çinilerinin Özellikleri Kütahya çinisinde kullanılan malzemeler, Kütahya ile komşu illerden sağlanmaktadır. Bu hammaddeler plastik ve plastik olmayanlar diye iki ayrılmaktadır: 1- Plastik Hammaddeler - Kırklar toprağı - Gri Bilecik kili - Maya - Çamaşır kili 2- Plastik Olmayan Hammaddeler - Çakmak taşı - Beyaz Bilecik kili - Tebeşir Bahsi geçen bu malzemelerin karıştırılması ile çark, döküm ve pres diye isimlendirilen üç tür karışı hazırlanır. Çark harmanında ile düz duvar tabağı, vazo, saksı ve şekerlik; döküm harmanında biblo, bardak, tabak ve küllük; pres harmanında ise düz ya da desenli, duvar plakaları yapılır. Çini yapımında kullanılan boyalar yerli ve yabancı kaynaklardan sağlanmaktadır. Yerli boyalar genellikle oksitlerden yapılan açık yeşil, turkuvaz, kırmızı ve siyah; yabancı boyalar ise sarı, koyu yeşil ve laciverttir. b) Günümüzde Kütahya Çinisi 14. yüzyıldan beri, Kütahya da çini sanatı kesintisiz olarak devam etmektedir. Osmanlı nın son zamanlarından itibaren, Cumhuriyet ile birlikte bazı yerlerde çini sanatı kesintiye uğramıştır. Diğer yandan İznik te o dönemlerde saray desteği olduğu için, bu destekle çok rahat çizgiler ortaya çıkmıştır. Bu sanatı kaybetmemek adına Kütahya da yapılan çalışmalarla çinicilik Kütahya nın dünya çapında tanınmasına 16

neden olan bir sanat dalı olmaktadır. Kütahya çiniciliğinin bugüne kadar gelmesinin sebebi bu sanatın halk tarafından da benimsenmesidir. Türkiye de çini ile uğraşan il ve ilçeler her ne kadar Kütahya ile rekabete girseler de bu sanatın merkezi Kütahya dır. Buna örnek olarak Türkiye nin ve dünyanın ilk çini müzesi 5 Mart 1999 tarihinde Kütahya da açılmıştır. Bugün Kütahya da TSE belgeli çini üreticileri başta camiler olmak üzere kutsal mekanların iç ve dış dekorasyonları, restorasyon çalışmaları, otel, havuz, villa, geleceksel Türk hamamı iç ve dış dekorasyonlarda günümüz teknolojisine uygun çalışmalar yapmakta, dünyanın birçok ülkesine ihracat gerçekleştirmektedir. Kütahya'da, son yıllarda teknolojik gelişmeleri takip ederek ürün yelpazelerini genişleten çiniciler, satışlarını arttırmaktadır. Şehirde binlerce ailenin geçim kaynağı olan çinicilik altın yılını yaşamaktadır. Kütahyalı çiniciler, en çok satılan ürünlerin hediyelik kupa, nazarlık ve duvar saatleri olduğunu belirtmektedirler. Gelişen teknolojiyle birlikte Kütahya çiniciliğinin de değişime ayak uydurduğunu ifade eden çiniciler, hediyelik çinilerin en çok tatil bölgelerinde rağbet gördüğünü bildirmiştir. Kütahya, çinisinin kalitesini arttırmak için her daim çabalarını devam ettirmektedir. Bu çabalara katkı sağlamak amacıyla endüstri meslek lisesi çinicilik bölümleri açılmıştır. Gene geçtiğimiz yıl çiniciliğin gelişmesi için araştırma geliştirme (ar-ge) merkezi kurulmasına karar verilmiştir. Kütahya'da uzun yıllar belediyeye bağlı olarak faaliyet gösteren ve daha sonra özelleştirilerek çinicilere devredilen kısa adı Çinikop olan Çiniciler Kooperatifi ile Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) arasında çinici esnafının üreteceği mal ve çini çamurunun daha kaliteli olması için AR-GE ünitesinin çalıştırılması ve üretilen malların kalitesinin arttırılması için bir anlaşma yapılmıştır. Diğer yandan önemli bir gelişme olarak Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü tarafından başlatılan "Kütahya Çinisi Coğrafi Tescil İşareti" projesi, Türk Patent Enstitüsü tarafından kabul edilmiştir. Kütahya çinisini diğerlerinden ayıran özellikler teknik olarak Patent Enstitüsü'ne iletilmiş, 10 asra yaklaşan tarihiyle Kütahya'da çini sanatının ustalar tarafından nasıl icra edildiği, desenleri yönüyle ayrı bir özelliğe 17

sahip olduğu, yapımındaki aşamalar ve pişirme yöntemleri bütün detaylarıyla belgelenmiştir. Kütahya Fotoğrafçılar, Çiniciler ve El Sanatları Odası çini sanatıyla uğraşan üyelerini organize etmeye çalışmaktadır. Bu işle uğraşanlara Teşekkür Belgesi verilmiştir. 1950 yılından beri faaliyette olan bu odada 13 tane meslek dalı bulunmaktadır. Kütahya da Kütahya Çini ve Seramik Üreticileri ve Sanatkarları Derneği (KÜÇİSAD) de faaliyet göstermektedir. Derneğin amacı Türk-İslam dünyasında yüzyıllarca sayısız eserleri süsleyerek günümüze ulaşan geleneksel el sanatımız Çiniciliğin, gelecek kuşaklara bir kültür mirası ve bir meslek olarak güvenle aktarılmasını, dünya ülkelerine etkin biçimde tanıtılmasını, araştırma, geliştirme, üretim, tanıtım ve pazarlama aşamalarında karşılaşılan sorunların giderilerek sonsuza kadar yaşatılmasını sağlamaktır. Kütahya dan çıkan çini eserlerinin üretiminin %80 i yurtdışına yönelik olarak gerçekleşmektedir. Elişi olduğu için, diğer ülkelerde bu sanat çok ilgi görmektedir. Bu yüzden ticaret önem kazanmaktadır. IV. GÜMRÜK TARİFE CETVELİ İSTATİSTİK POZİSYON NUMARASI 69.11 Porselenden veya çiniden sofra ve mutfak eşyası, diğer ev eşyası ve tuvalet eşyası: 6911.10 -Sofra ve mutfak eşyası 6911.10.00.00.11 6911.10.00.00.12 6911.10.00.00.19 - - Beyaz olanlar - - Tek renkli olanlar - - Diğerleri 6911.90 - Diğerleri 6911.90.00.00.11 6911.90.00.00.12 6911.90.00.00.19 - - Beyaz olanlar - - Tek renkli olanlar - - Diğerleri 6912.00 Seramikten sofra ve mutfak eşyası, diğer ev eşyası ve 6912.00.10.00.00 6912.00.30.00.00 6912.00.50.00.11 6912.00.50.00.12 6912.00.50.00.19 tuvalet eşyası (porselen veya çiniden olanlar hariç) - Adi topraktan olanlar - Greden olanlar - Fayanstan olanlar - - Beyaz olanlar - - Tek renkli olanlar - - Diğerleri 6912.00.90.00.00 - Diğerleri 18

V. DIŞ TİCARET 6911 Porselenden veya Çiniden Sofra ve Mutfak Eşyası, Diğer Ev Eşyası ve Tuvalet Eşyası YILLAR (12 Ay) 2006 (Ocak-Nisan) İHRACAT (ABD Doları) İTHALAT (ABD Doları) 10.991.858 21.913.651 2005 35.462.940 44.621.164 2004 33.102.636 24.621.460 2003 26.319.215 19.232.804 2002 19.859.164 11.138.276 2001 18.775.579 8.448.700 2000 10.568.822 9.434.421 6912 Seramikten Sofra ve Mutfak Eşyası, Diğer Ev Eşyası ve Tuvalet Eşyası YILLAR (12 Ay) 2006 (Ocak-Nisan) İHRACAT (ABD Doları) İTHALAT (ABD Doları) 3.089.473 11.123.224 2005 11.136.266 25.993.245 2004 12.964.084 7.067.011 2003 8.947.893 10.143.570 2002 4.828.541 7.790.819 2001 6.914.026 4.493.712 2000 6.675.676 5.750.467 *6912.00.50.00.19 Seramikten Sofra ve Mutfak Eşyası, Diğer Ev Eşyası ve Tuvalet Eşyası (Fayanstan Olanlar, Diğerleri) YILLAR (12 Ay) 2006 (Ocak-Nisan) İHRACAT (ABD Doları) İTHALAT (ABD Doları) 1.639.737 1.676.434 2005 6.499.651 4.270.914 2004 7.091.971 2.084.255 2003 3.348.800 1.572.984 2002 530.130 2.015.518 2001 838.367 1.029.508 2000 1.651.057 2.413.213 19

VI. KAYNAKLAR www.iznik.com www.dallog.com http://www.marslogistics.com/logilife/dergi/sayi11/cini.asp www.iznikcinileri.com www.cnn.com www.kultur.gov.tr www.ges.net.tr http://bucatarih.sitemynet.com/sanatlar/cini.html www.dunyagazetesi.com.tr www.theottomans.org http://www.thy.com/tr-tr/skylife/archive/tr/2003_3/konu7.htm (Skylife Dergisi, 03/03) http://www.istanbul.edu.tr/bolumler/guzelsanat/cini.htm (Şerare Yetkin) VII. YARARLI ADRESLER İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı Adres : Kuruçeşme, Öksüz Çocuk Sok. No:14 Beşiktaş 80220 İstanbul Telefon : 212 287 32 43 (4Hat) Faks : 212 287 32 47 Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Adres : Hükümet Caddesi No:1/3 Kütahya Telefon : 274 216 10 74 Faks : 274 216 14 04 E-posta : kutso@kutso.org.tr Kütahya Çini ve Seramik Üreticileri ve Sanatkarları Derneği (KÜÇİSAD) Başkan : Yılmaz Yol Telefon : 532-426 76 82 20