Toplam 9 sene süren hapishane yaşantım, 21Mart 1986 tarihinde, tesadüf o ki, doğum gününde bitmiş ve tahliye olmuştum.

Benzer belgeler
Ne yazmışsak hepsinin belgeleri (canlı tanıkları) vardır. Yaşıyorlar. Ne söylemişsek arkasındayız.

Aradım.. Birkaç gün sonrası için, msn üzerinden karşılıklı konuşmak üzere anlaştık.

Aslında bugün İbrahim in Mihrac Ural ın kıçındaki ihanet kılıçları yazısının ikinci bölümü sitede yer alacaktı, ama ne yapayım!

Soru şudur: 25 yıldan fazla yaşadığınız bir ülkenin insanı olmaz mısınız?

Abdullah ÖCALAN ın, Mihrac Ural hakkında ne düşündüğünü en iyi bilenlerdenim. Daha önce bu sitede benim dışımda başka bazı arkadaşlar da yazdılar.

Durumun neden kötü olduğu benim ve İbrahim Yalçın ın yazılarında açıklandı.

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Konuya, aylar önce bana çok sık sorulan soruyla başlayayım: Bu adam 31 yıl sonra sana neden saldırıyor? Bunca zamandır aklı nerdeymiş?

Çok geç kalmış bir solun içinde olan bizlerin de geç kalmış olması şaşırtıcı değil

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Türkiye de Ahmet KAYA, Lübnan da Marcel KHALİFE, her ikisi de, ülkelerinin devrimcileri ve yurtseverleri açısından simgedir. Onurdur...

Orhan benim için şarkı yazardı

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Hapis yatmış. Nebil in, Hanna nın can dostu ve M. Ural ın yoldaşı imiş. Buraya kadar çok güzel. İtiraz etmiyorum olabilir.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Bu süreç devrimci hareket için zararlı mıdır? Tam tersine, yararlıdır.

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Ali VAROL'un Blog Sitesi

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Akış Şeması Örnekleri

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

Suriye de yaşanan iç savaşın etkileri, ülkemizdeki siyasal gündemi doğrudan ve derinden etkilemeye devam ediyor.

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

Perşembe İzmir Gündemi

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Mihrac Ural yazdıkça kendisini ele veriyor derken boşuna konuşmuyorduk. BİR KEZ DAHA YAKALANDI...

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen


FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

Turkiye devrimci hareketinin tarihini az cok bilenler,

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Beğenin beğenmeyin: Yalçın küçük bunları yazıyor.

Filistin'den özgürlüğe bedel çizimler

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

1) 1 Pazara çıkınca şunları al 2 iki kilo domates 3 bir kilo fasulye 4 bir kilo elma

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül :41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül :10

Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi Online Thematic Journal of Turkic Studies. Celal Bayar dan İsmail Efe ye Bir Mektup

Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve zarfların anlamlarını çeşitli yönden etkileyen sözcüklere zarf denir. Ör. Büyük lokma ye: büyük konuşma. Ör.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

MODERN BARBARLAR. Bu kısım hikayenin ortasından alınmıştır. (86 sayfalık hikayenin 52'inci sayfası)

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İlk Paskalya

Her şeyi rant olarak gören AKP iktidarı ile onun yerel temsilcilerinin kentte, çevreye, doğaya karşı işledikleri suçların ardı arkası gelmiyor.

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

TKEP in Fransa da, başta Paris olmak üzere, birçok ilde yaygın taraftar kitlesi

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Seslendiğim kesimleri ikiye ayırdım: Birinci kesime, bildiğiniz bu olayı açıklayın dedim.

yalan radarı OĞUZ BENLİOĞLU

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

H.CAHİT DERMAN 18. KİŞİSEL RESİM SERGİSİ 30 MART-13 NİSAN

Plaka Tahdidi Çıkmadı

Sivas ta; Besleme basını sahibine göre havlıyor.

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

CİN ALİ İLE BERBER FİL

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Silahlı propagandanın amacı her şeyden önce bu suni dengenin bozulmasıdır. Şimdi hepimizin bildiği bu teoriyi Mihrac Ural ın durumuna tercüme edelim:

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

ESKİ SEVGİLİNİZİ GERİ KAZANMAK MI İSTİYORSUNUZ? TERKEDİLDİNİZ VE MUTSUZ MUSUNUZ?

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN

2015 KIZILAY Haftası İlköğretim sınıf Takdimci El Kitabı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya


Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

Desteklerinizle, daha fazla ilk yar'imize ulasmak amacimiz...

Python Programlama Dili

KESİN PROJE RAPORU PROJENİN ADI PROJEYİ HAZIRLAYANLAR BABÜR NEDİM ÇAĞATAY OKUL ADI VE ADRESİ DANIŞMAN ÖĞRETMEN

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

Zayıflarken Yapılan 5 Hata ve Çözümleri

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

GİDEN EVRAK HAZIRLAMA ONAYA SUNMA VE GÖNDERME

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Büyük Kahraman. Bekleyiş en uzun, en zor en katlanılmaz bekleyiş hangisidir? Bir annenin bekleyişi, bir evladın hikâyesidir en zor olan.

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ

ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ BENİM GELECEĞİM OLDU. Sayın Yurduseven öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

ama yüreğe dokunanlar

Ben Erkoç'un Sana Emanetiydim

Bayramın ikinci günü olan 26 Ekim Cuma günü, TAYAD lı Aileler bayramlaşmak için kahvaltıda bir araya geldiler.

Transkript:

12 Eylül 2010 tarihinde, bu sitede, daha önce yazdıgım 12 Eylül mahkemeleri, ya da ben bu cezaevini yakarım adıyla yayınlanan yazıda, Sağmalcılar özel tip cezaevinden sonra gönderildiğim Gerede, Bolu ve Adapazarı cezaevlerini ve 21 mart 1986 tarihinde tahliye oluşumun hikayesini yazmıştım. Bu nedenle, aynı konuya tekrar dönmeyeceğim. İsteyen olursa, adı geçen yazıda okuyabilirler. Toplam 9 sene süren hapishane yaşantım, 21Mart 1986 tarihinde, tesadüf o ki, doğum gününde bitmiş ve tahliye olmuştum. Adapazarı cezaevinden tahliye oldugum günün akşam saatlerinde, doğruca, İatanbul-Ankara yolu üzerindeki dört yol kavşağına gelerek. Ankara istikametine giden ilk otobüse bindim. Rüyada gibiydim. Uzaklara baktıkca gözlerim kararıyordu ve dışarda olduguma inanamıyordum. Otobüs, bir sure sonra yemek molası verdi. Otobüsten indim ve dogruca lokantanın arka tarafına dolaşarak gözden kayboldum. Otobüsün kalkmasını bekliyordum. Takip edilebilirim korkusu içersindeydim ve bu nedenle başka bir otobüsle yoluma devam etmek istiyordum. Antakya da ögretmenlik yapmakta olan eşimin yanına gitmek için Ankara ya varıncaya kadar iki otobüs değiştirdim. Ankara da bir gece kaldıktan sonra Antakya ya ya geldin ve Altınözü ilçesi T okaçlı köyünde ögretmenlik yapan eşimi de yanıma alarak memlekete, köyüme gitim. Bu yazı dizisinin bundan sonraki bölümü Hapistane günlüğü değil de, yeniden örgütsel yaşam adı altında devam etmeli ise de, şimdilik bu haliyle sürdürmenin de bir sakıncası olduğunu sanmıyorum. Buraya kadar 29 bölüm olarak yayınlanan hapishane günlüğü, aşağı yukarı 300 sayfadan daha fazla oldu. Burada bir parantez açmak ve buraya kadar yazdığım olaylar ve yaşadıklarımın tanıkları olan eski yoldaşlarıma bir çağrıda bulunmak istiyorum. 19 Ağustos 1977 tarihinde İstanbul da yakalandım. Aralık 1979 tarihinde tahliye oldum. Bir 1 / 6

yıl sonra, Aralık 1980 tarihinde tekrar yakalandım ve 21 Mart 1986 tarihinde Adapazarı cezaevinde bir kez daha tahliye oldum. Her iki yakalanma olayında da, yalnız değildim. Yanımda, onlarca yoldaşım vardı. Siyasi şube sorgularımda ve hapishanelerde de yalnız değildim. Onlarca yoldaşla birlikteydim.. Gizli saklı hiçbir şeyim yok. Yaşadığım dönemin tanıkları yazdıgım her şeyi okuyorlar. Bu yoldaşların hepsine sesleniyorum. Anlattıklarım içersinde abartılmış, gerçek olmayan, yada yaşanmamışları yaşanmış gibi yazdıgıma ilişkin iddiası olan varsa çıkıp açık açık beni yalanlamalıdır. Anlattığım konular içersinde en küçük bir abartma varsa söylemelidirler. 1974 yılında, Istanbul Atatürk ögrenci sitesi nde çıkan olaylardan sonra yakalanarak 45 gün tutuklu kaldığım olayı saymıyorum. Diğer her iki yakalanma sırasında ( birincisi, Akbank Harbiye şubesi kamulaştırma eylemi, ikincisi, Acilciler İstanbul sorumlusu olarak yakalanma) en küçük bir örgüt sırrını açık ettiğime dair tanıklıgı, bilgisi yada konuya ilişkin duyumu olan bir tek kişi varsa çıkıp konuşmalıdır. Böyle iddiası olan bir kişi ortaya çıkarsa ve benim tarafımdan deşifre edilmiş bir kişi gösterebilirse, yada benim tarafımdan deşifre edilmiş bir eylemin varlıgından bahsedebilirse eger, ben, bugune kadar yazdıgım herşeyi yok sayacagım. Bununla da kalmayacak, Mihrac Ural adlı soysuzun hakkımda söylediği herşeyi de kabul edeceğim. Var mı? söylediğim şeylerin tersini iddia edebilecek kimse var mı? Israrla söylüyorum, masa başında oturarak ona buna çamur atmak değil. İddiası olanların ortaya çıkıp sonuçlarına katlanabilecegi bir yüzleşme için meydan okuyorum. Varım diyebilen bir kişi varsa ortaya çıkmalıdır. Mihrac Ural a boşuna çağrı yapmadık, Konisyon kuralım derken, laf olsun diye söylemedik. Kendi ihanetini gizlemek için sağa sola çamur atmaya kalkan bir aklaksız adama, buyur gel ve kimin bu örgüte ihanet ettiğini ispatlayalım diye boşuna meydan okumadık. Cevap vermedi, sesi soluğu çıkmadı, her seferinde 2 / 6

çağrılarımızı unutturmaya kalktı ve yalan üstüne yalanlar uydurdu. Bunlar, bilinen ajan taktikleriydi. Çetleşmelerinde, zaten kendisi de yazmıyor muydu? Ne derlerse desinler inkar edeceksin, İNKAR, İNKAR İNKAR demiyor muydu? İnkar edecek ve sen daha fazlasını iddia edeceksin. ilke, inkar etmek olacak demiyor muydu? Bundan sonra önemi kalmamıştır. İstediği kadar inkar etmeye devam etsin. Biz, onun ikna olması için yazmadık ki, biz, Türkiye soluna bir kez daha sızmaya çalışan bu sahtekarı çırılçıplak edip yapayalnız ve sersefil ortada bırakmak için yazdık ve bunda da, tahminlerimizin de ötesinde olduk. Biliyorum. Bu sürec içersinde bazı arkadaşlarımızı kızdırdık, hatta üzdük bile. İkili sohbetlerde konuşulanları yazdıgımız için kızdırdık üzdük. Bunu yapmak istemesek bile yer yer yapmak zorunda kaldık. Karşımızda, yoldaşlarımızı öldürmüş, onlara işkence ederek katletmiş bir katil vardı. Bu katil, devrimci maskesi ile yıllardır içimizde barındı. Yoldaşlarımızı kullandı, onları yabancı bir servisin (Muhabarat ın) oyuncağı etti. Örgütümüzü tazfiye ederken bu örgüte emek vermiş yüzlerce insanın yarattığı değerleri çaldı. Milyon dolardan bahsediyor. Monte Karlo gibi eglence merkezleri kurmaktan sözediyor. Mütahitlik yapıyor. Turizm işletmeciliği yapıyor. Sürgün edebiyatı adı altında hala insanları dolandırmaya devam ediyor. Öldürdüğü yoldaşlar adına anıt mezarlar yaptırmaktan söz ediyor ve herkesin gözünün içine baka baka ihanet etmeye devam ediyor. Böyle bir ahlaksızın deşifre edilmesi sadece bizim işimiz olmamalı. Bu örgütlenmeye emek vermiş herkesin işi olmalı. Yüreğinde, az çok geçmişte müzadele ettiği değerlere saygısı olan her yoldaşın bu çabamıza destek olması, bildiklerini anlatması gerekirken, kulaktan kulağa konuşacak şekilde konuşmalarına rağmen devrimci kamuoyunda gizlemeye çalışması kesinlikle doğru değildir. Biz, örgütümüz içersinde ortaya çıkan ihanetin tüm yönleriyle aydınlatılması ve bir daha aynı hatalara düşülmemesi konusunda, gelecek kuşakların aydınlatılması için çaba sarfediyoruz. Bu arada, kullanılan uslup ve sarfedilen bazı sözlerin de anlayışla karşılanması gerekirken, öze değil de biçime ilişkin yapılan değerlendirmelerin, kimse kusura bakmasın ama samimi olduğuna da inanmıyoruz. Namusluya namuslu demek ne kadar gerekli ise, namussuzlara da namussuz demek o kadar zorunludur. 30-35 senedir, Samandağ ziraat bankası kamulaştırma eyleminde el konulan paraların örgüte aktarılmadığını söyleyenlerin, bu parayı ta o zaman alıp örgütten gizlediklerini açığa çıkartmakla kötü bir iş mi yapmış olduk? Soruyorum, gerçekten kötü bir iş mi yaptık? Bunu söyleyebilecek bir kişi çıkabilir mi? Çıkamaz. O halde, bu parayı aldıkları halde almadık, dağlarda ot yiyerek yaşadık diyen kişilere ne ad verecegiz? Bu soysuzların HIRSIZ olduklarını söylemeyecek miyiz? 3 / 6

Mihrac Ural artık bu örgütün tüm eski yoldaşları tarafından biliniyor.o artık, derimci katili olarak tanınıyor. O artık bir örgüt hırsızı olarak, hırsızlık damgasını alnının ortasında taşıyor. Kıçı açıktadır. Milyon dolarlarıyla ticaret yapmaya ve hala insanları dolandırmaya devam ettiğini biliyoruz. Önemi kalmamıştır. Parası var evet, ama haysiyet ve şerefi ayaklar altındadır.tarihimizi kirleten bu soysuz satılık adamın iki yakası elimizdedir. Bu böyle bilinmelidir. Bir kez daha tekrarlıyor ve ısrarla çagrı yapıyorum. Bugüne kadar yazdıklarım her satırın, eski yoldaşlarım tarafından okunduğunu biliyorum. Yazdığım her kelimenin tanıkları vardır. Çağrımı tekrarlıyorum.. İbrahim Yalçın ın yazdığı her konunun tanıkları eksik gördükleri, çarpılılarak anlatıldığını iddia edebilecekleri bir konu oldugunu iddia edebiliyorlarsa yazsınlar, noktasına virgülüne dokunmadan buradan yayınlamaya hazırız. Mehmetcik Mehmet Yavuz gibi ne idüğü belli olmayan oğlanlarla işim yok. Mihrac Ural adlı hırsızı da artık muhatap olarak görmüyorum. Bunlar ip cambazlarıdır. Bunlarla ve bu gibileriyle konuşacak birşey kalmamıştır. Bunlarla konuşcak değil görülecek hesaplarımız vardır. Parantezi kapatıyorum ve yeniden konumuza dönüyorum. SARI VEDAT KÖYE GELEREK MİHRAC URAL DAN HABER GETİRİYOR. Köye geldikten kısa bir süre sonra, tahliye olduğumu haber veren bir mektupla durumu Suriye ye bildirmiştim. Bir sure sonra, ilk defa gördüğüm bir yoldaş köye kadar gelerek, Suriye den geldiğini,mihrac Ural ın selamını getirdiğini ve yanına gelmemi istediğini bildirdi. Oturup bir süre konuştuk. Suriye deki durumları anlattı. Her şeyin iyi oldugunu, yoldaşların, Suriye de çok zorluklarla karşılaşmlarını, uzun sure dağlarda ot yiyerek(!) yaşamalarına rağmen çok ciddi bir örgüt alt yapısı 4 / 6

oluşturduklarını, yüzlerce yoldaşın askeri ve siyasi eğitimden geçirilerek hazırlandığını vb anlattı. Demek ki, herşey yolundaydı. İçerde duydugumuz haberler doğruydu(!) ve yoldaşlarımız boş durmamışlar, çok ciddi hazırlık yapmışlardı. O halde yapılacak tek şey kalıyordu, kaldığımız yerden devam etmek ve mücadeleyi hızlandırmak.. Öyle ya, uzun süre hapishane yaşamış ve bu günleri beklemiştik. Bir an önce mücadeleye kaldığımız yerden devam etmek gerekiyordu. Sarı Vedat olarak tanıdığım yoldaşa, istanbul a gidecegimi, tahliye olan yoldaşları ve diğerlerini görerek ne yaptıklarını ögrendikten sonra kısa zamanda Suriye ye gelecegimi bildirdim. Yeniden görüşmek suretiyle randevulaşarak ayrıldık. Bir an once İstanbul a gitmeli, bölgedeki yoldaşları gördükten sonra birkaç kişiyle beraber Orta-Dogu ya geçerek gelişmeleri yerinde görmek ve hangi alanda nasıl bir çalışma yapılacagını konuşarak buna göre hareket etmek istiyordum. İSTANBUL DA YOLDAŞLARLA KARŞILAŞIYORUM. İstanbul da ilk iş olarak, birlikte yakalanarak beraber hapis yattıgımız ve benden bir kaç sene önce tahliye olan yoldaşları görmeye başladım. Görüştüğüm yoldaşlar, yıllardır örgütsel ilişki beklediklerini, kimseyle ilişki kuramadıklarından yakınıyorlardı. Hapisten çıkanlar bir yana, hiç yakalanmamış olan yoldaşlar da Aralık 1980 tarihinden (bizim yakalanmamızdan itibaren) bu yana, örgütle ilişki kuramadıklarından yakınıyorlardı. O günden beri, birilerinin gelerek kendileriyle ilişki kurmasını beklemişlerdi. Beni gördükleri zaman sevindiler. Teker teker hepsiyle görüştüm. İlişki sorunun kalmadığını, bundan böyle yeni bir hamleyle kaldıgımız yerden devam etmek isteyen yoldaşlarla bu mücadeleye devam etmek istediğimizi anlattım. Ben devam etmek istemiyorum diyen yoktu. Tüm yoldaşlar kaldıkları yerden mücadele etmek istediklerini söylüyorlardı. Suriye ile yaptığım telefon görüşmesinde, İstanbul örgütlenmesinin son durumunu Mihrac Ural ile konuştum. İzmir e gitmemi ve Mürüvvet ile görüşmem istendi, Mümkünse Mürüvvet le birlikte Suriye ye gelmem isteniyordu. 5 / 6

İstanbul dan sonra İzmir e geçtim. İzmir de M. Çiler le görüştüm ve bir gece M.Çiler in evinde misafir olarak kaldım. M. Çiler e, Orta-Dogu ya gitmemiz gerektiği konusunda yoldaşlardan haber geldiğini ve ne düşündüğünü sordum. Gitmek istemiyorum demedi ama, gitmek istediğini de söylemedi. Kararsız görülüyordu. Suriye ye gitmemiz halinde, Kongre de MK olarak herkesin karşısında oturacağımızı ve herkes tarafından tanınacağımızı, bu nedenle, bir kişinin yakalanması halinde derhal deşifre olacagımız için kısa süre sonra yeniden yakalanacağımızı anlatıyordu. Bir ara, senin de gitmen doğru değil, içerde yeni çıktın, bir süre düşünsen, dinlensen iyi olur dedi. Orta-Doğu daki durumun iç açıcı olmadıgını anlatmak istiyordu ve sürekli olarak kısa zamanda yakalanırız deyip duruyordu. M. Çiler ile yaptığım görüşmeyi Suriye ye rapor ettim ve yoldaş ın gelme eğilimi içersinde olmadığını tahmin ediyorum dedim. Cevap olarak bana söylenen, önemli değil sen gel yeterlidir oldu. İstanbul da bir süre daha kaldım. Suriye ye gönderilmesi gereken yoldaşları tespit ederek gönderecek ve ardından da ben gidecektim. (31.bölüm. Suriye ye gidişim ve Suriye deki olaylarla devam edecek) 6 / 6