Nefis, zat manasına gelir. Yani cisim ve ruhun ikisine birlikte nefis denilir.

Benzer belgeler
İslam Dininde Cihadın Ehemmiyeti

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Nefsini Bilen Rabbini Bilir

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

HLM ye göre İÇ HUZURU

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Cenab-ı Hakk neden insanları yarattı, imtihan olmadan cennete gönderseydi olmaz mıydı, insanın Yaratılış Gayesi Nedir?


Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Dilini Tutan Kurtuldu. : Gıybetten Sakınmak

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

safahâta verilen isimdir. Seyrin evveli sülûk, nihayeti vusûldur. (Yılmaz, 2010, 182).

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Asr-ı Saadette İçtihat

BYK & ŞYK DERSLERİ. Yaptıklarına karşılık olmak üzere kendilerine nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Günah Hastalığından Kurtulmanın İlâcı: Tevbe ve İstiğfar

Allah'tan korkmak, büyük makamlardandır. Çünkü Allahü teâlâ buyuruyor ki:

Anlamı. Temel Bilgiler 1

BEDÎÜZZAMAN HAZRETLERİNİN İSİM VE ÜNVANLARI

PEYGAMBERİMİZİN VASİYETİ VE GÖZÜMÜN NURU DEDİĞİ NAMAZ

2018 Yılı 1. Dönem Vaaz Listesi

Şeyh den meded istemek caizmidir?

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Bir insan Allah (c.c.)'ın birliğine inanırım diyorsa o irfan sahibidir denemez. Çünkü onun sahip olduğu sadece onun bilgisidir.

Üstat Hazretlerinin, çok hakikatleri aydınlatan güneş-ayna misalinden bu konuda da faydalanabiliriz.

a. Daire-i meşruada kalmayan gençliğin; dünyada, kabirde ve ahirette başlarına gelecek belalar ve elemler neler olabilir?

Ruhun Akılla Münasebeti

n. Kâmil İman Mehmedkirkinci.com

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

7. KEVSER SÛRESİ ÖĞRENELİM

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır.

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Edeb Yahu! Edebli ve Hayalı Olmak

1BİLGE SOYAK ORTAOKULU

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

Her İşin İlk Adımı: Niyet

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

AYRILMAMAK ÜZERE İNKIYAD ETMEK.

İslamiyet in dirilmesi bizden fidye ister. Cenab-ı Hak:

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ. Kovulmuş şeytandan Allah a sığınırım,

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

NOT : ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu, Lahor Müftüsü Şeyh Muhammed'in oğlu Şeyh Abdülmecid'e yazmıştır.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Muhammed Salih el-muneccid

ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

Nefsin iki hali vardır. Üçüncüsü yoktur. Biri bela diğeri afiyet...

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız


Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

İSLAM AHLAK ESASLARI

Gençler, "İrade, Erdem ve Hürriyet" Temasıyla Buluştu

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?

İlm-ül yakîn, yani bir yerde duman görüp orada ateşin bulunduğu hakkında bilgi sahibi olmak.

* Ana hatlarıyla, İslam'ın özünü oluşturan ahlaki davranış ve sorumluluklar neler olmalıdır?

Bilge kişi, olayların düzenini bilen kişidir. İbn-i Arâbî. Bilgelik, erdemin annesidir. İbn-i Sînâ

Sahabe Devrinde İçtihat

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

Büyüklüğün sırrı; itaat

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil

Toplumsal hayatta huzurun temelleri

Ruhun Vicdanla Münasebeti

Fetih izzet ve şerefle bütün insanları tanıştırma mücahedesidir. Bu kutlu gayede karşısına çıkanlarla en güzel şekilde mücahede etmektir.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

(A) Cinsellik ve onunla irtibatlı duygular ve eylemler peygamberler dâhil bütün erkekleri kuşatıcıdır.

Hak'kın tesisi için çalışmamakla, Batıl'ın hakimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur...

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

ikindi akşam Günün Duası:

Transkript:

Mehmedkirkinci.com Nefis Nefis, zat manasına gelir. Yani cisim ve ruhun ikisine birlikte nefis denilir. Bediüzzaman nefsi şöyle tarif eder: Nefis, insanın daire-i hayatı içindeki cisim, ruh ve kalbin ve onlar içindeki göz, dil, akıl ve hayal gibi zahirî ve bâtınî hasseleridir. Nefis, insan yaratılışına konulan ve onun terakki ve mücadelesine vesile olan bir histir. İnsan nefis ile mücadelesi sayesinde terakki eder ve meleklerden üstün olur. Eğer nefsine mağlup olursa hayvandan daha aşağıya düşer. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: Aklın alameti, nefse galip ve hâkim olmak ve öldükten sonra lazım olanları hazırlamaktır. Ahmaklığın alameti nefse uyup, Allah tan af ve merhamet beklemektir. Ebu Bekr Tamistani diyor ki; Nefse uymaktan kurtulmak, dünya nimetlerinin en büyüğüdür. Çünkü nefis, Allah ile kul arasındaki perdelerin en büyüğüdür. Sehl bin Abdullah Tüsteri de İbadetlerin en kıymetlisi nefsine uymamaktır. demiştir. Erbab-ı hikmet ve irfan, insanda nefs-i tabiî, nefs-i nebatî, nefs-i hayvani ve nefs-i insanî olmak üzere dört türlü nefis tesbit etmişlerdir. Nefs-i Tabiî: İnsan bedeninin cüzlerini birbirilerine bağlayıp, ayrılmalarını önleyen kuvvedir. Nefs-i Nebatî: Bu, insanın büyüyüp gelişmesini sağlayan bir kuvvedir. Rızkı arayıp bulmak, yiyip içmek, midede hazmetmek, bedene faydalı kısmı uzuvlara taksim etmek, lüzumsuz ve zararlı kısmı dışarıya atmak, neslin devamı için gerekli olan nutfeyi hazırlamak, bu kuvvenin vazifeleri arasındadır. page 1 / 6

Nefs-i Hayvani: Bu kuvve, yaşama, iştiha ve hareket kuvvesidir. Nefs-i İnsanî (Nefs-i Natıka): Maddeden mücerred bir cevher veya bir cism-i lâtiftir ki, işte bu nefse ruh denilmektedir. Ruh bedenin sultanıdır. Ancak, bedenin cüzlerindeki tasarrufunu nefs-i hayvanî vasıtasıyla icra eder. Ehl-i tefsir, ruh-u tabiîyi mişkâta (lâmba kafesi); ruh-u nebatîyi fitile; ruh-u hayvaniyi gaz yağına; ruh-u insaniyi de züccaceye benzetirler. Nefsin Tabakaları: İnsan nefsinin terakki ve tezkiyesinde yedi mertebe vardır. 1. Nefs-i Emmare: Nefs-i emmare, şiddet ve ısrarla hep kötülükleri emreden bir duygu ve histir. İnsanı kötü ve zararlı şeylere zorladığı için, bu ismi almıştır. Bu nefis, şeytanın telkin ve teşviklerine itirazsız tâbi olur. İnsanı, gayr-i meşru zevk ve arzularına tâbi kılar. Sahibinin izzetine değil, zilletine taliptir, kimsenin emri altına girmeyip, daima emretmek ister. Nefs, kendini serbest ve müstakil ve bizzât mevcud bilir. Ondan bir nevi rububiyet dava eder. Mabuduna karşı adavetkârane bir isyanı taşır. 130 Bundan da anlaşılıyor ki, insanın en büyük düşmanı nefsidir. İnsan, bu düşmanına karşı daima uyanık olmalıdır. Çünkü Su uyur, düşman uyumaz. sözü nefis için kullanılmıştır. Nitekim Hazret-i Yusuf (as.) gibi ulu-l azim bir peygamber bile nefsinden şikâyet ederek şöyle burmuştur: Doğrusu ben nefsimi temize çıkarmam. Rabbimin merhamet edip korudukları hariç, nefis daima fenalığı ister ve kötülüğü emreder. 131 Peygamber Efendimiz, (s.a.v) Tebük seferinden Medine-i Münevvereye dönüşünde Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz. page 2 / 6

buyurarak, en güçlü ve büyük bir ordu ile yapılan cihadı küçük cihad olarak vasıflandırmış, nefs-i emmareye karşı olan mücahedeyi ise, büyük cihat olarak nitelendirmiştir. Zira savaşta ölen şehadetlik mertebesine çıkar ve ebedi saadete mazhar olur. Eğer insan, nefs-i emmaresine mağlup olursa, ebedi şekavet ve mücazata düçar olur. Bu hadis-i şerife istinaden İslâm âlimleri gazaya, yani düşmanla yapılan savaşa küçük cihad, nefisle mücahedeye ise büyük cihad nazariyle bakmışlardır. Demek ki, hakiki mücahid, düşman ordularını mağlup edip, ülkesine ülke katan değil, nefsine karşı cihad edip, onun kötü arzularına galip gelip muzaffer olandır. İnsanın en mühim vazifesi, kendisini nefsin gayrimeşru arzularından ve kin, haset, gıybet, cimrilik, cahillik gibi kötü huylardan men ederek; fazilet, ubudiyet, iffet ve hayâ gibi meziyetlerle süslemektir. Eğer insan nefsinin ıslahına muvaffak olamazsa, nefis onu, sonu gelmeyen fenalıklara götürmeden bırakmaz. Evet, aklı başında olan bir insanın hayatı boyunca nefisle mücadele edip, onu mağlup etmesi son derecede zarûrîdir. Bediüzzaman Hazretleri bu hususta şöyle buyurmuştur: Herkes kendi âleminde bir kumandan olduğundan, âlem-i asğarında cihad-ı ekber ile mükelleftir. Ve ahlâk-ı Ahmediye (s.a.v) ile tahalluk ve sünnet-i nebeviyeyi ihya ile muvazzaftır. 132 Evliya-i izam hazretleri, ömürleri boyunca nefisleriyle aslanlar gibi mücadele etmişlerdir. Evet, nefs-i emmarenin zarar ve tehlikesinden kurtulmanın yegane çaresi Allah tan korkup, O nun emirlerini yapıp, yasaklarından sakınmak ve kendisinde; Yalnız kusuru ve naksı ve aczi ve fakrı görüp; bütün mehasin ve kemalâtını, Fâtır-ı Zülcelal tarafından ona ihsan edilmiş nimetler olduğunu anlayıp, fahr yerinde şükür ve temeddüh yerinde hamdetmek 133 ve takva dairesinde yaşamaktır. Zira nefisle cihadın en kısa yolu takvadır. Hazret-i Ömer (ra.) Efendimiz Sa d bin Ebi Vakkas a yazmış olduğu bir mektubunda Zaferin ekvası (kuvvetlisi) takvadır. buyurmuştur. page 3 / 6

Evet, takva silahıyla mücehhez olan bir insan, nefsine - biiznillah - galip gelir. İnsan, nefsini aklın ve dinin güzel düsturları olan; ilim, irfan ve fazilet ile terbiye ettiği takdirde, şerre değil hayra, çirkine değil güzele yönelir. Allah ın rızasını kazanmak için her türlü meşakkate karşı dayanır. Yani nefs-i emmarenin şiddet ve zararından bir derece kurtulup, nefs-i levvame makamına terakki eder. O zaman hem ubudiyet hem de ahlâkta mertebe mertebe yükselir. 2. Nefs-i Levvâme: Nefs-i emmarenin tazyik ve zorlamasıyla yaptığı kötülüklerden pişmanlık duyarak, kendisini kınayıp vicdanen azâb çeken nefistir. Bu nefis, her nekadar kendini levmetse, ayıplasa da, onlara karşı yine arzu ve meyli vardır. Hattâ nefs-i emmarenin bâzı kalıntılarından da tamamen temizlenmiş değildir. Gayrimeşru şehvete karşı meyli devam etmektedir; ancak bu durumdan müteessirdir. İbâdetini Allah için yapmakla beraber, başkalarının görmelerini de ister. Fakat bu gösteriş arzusundan da vicdanı rahatsız olur. Bu nefis tehlike ve hatâlardan tamamen beri değildir. İnsanın bu nefsin tehlikelerinden kurtulması için aklını, fikrini iman hakikatlarıyla doyurması, nefsiyle cihad etmesi lâzımdır. O zaman huzur ve rahata kavuşur, manevî zevk ve sevinçle dolar, nefsinin vesveselerine mağlup olmaz, şehvetin telkinine aldanmaz. 3. Nefs-i Mülhime: Kur an a uyan ve bütün haramları terkederek sünnet-i seniyyeye tam ittiba ile takvaya giren bir insan, nefs-i levvâmeden kurtulup, nefs-i mülhimeye girer. Bu nefse, mülhime denilmesinin sebebi, Cenâb-ı Hakk ın feyiz ve nurları, hikmet ve marifetleri bu nefis sahibine ilham etmesi dolayısıyladır. İlim, hilm, iffet, sabır, tevazu, hakkı tavsiye, cihad gibi yüksek meziyetler bu mertebede tebarüz eder. 4. Nefs-i Mutmainne: Bu nefis, güzel ahlâk ile muttasıf, kurb-u İlâhiye ye itminan ve istikrar kazanmış ve kötü sıfatlardan temizlenmiş bulunan nefistir. Nefs-i mutmainneye sahip olan kimse halimdir, selimdir, tevekkül-ü tam sahibidir. Sünnet-i seniyyeyi kendisine hâl edip, kalb ve zevkini bununla tatmin eder. Bu sebeble, yanında oturanlar, huzur bulur, sohbetinden mesrur olurlar. Belli bir mertebeden sonra, onda vehbî ilim tebellür eder. O, eşyanın hakikatma ve Kur ân-ı Kerîm in ince ve derin esrarına derece derece vâkıf olur. 5. Nefs-i Râziye: Nefis, ister meşru, ister gayrimeşru olsun, bütün arzulardan vazgeçer de Allah ın rızâsını tahsil arzusu onda kemâl derecesine gelirse, bu nefse nefs-i râziye denir. Bu makamdaki nefiste, artık beşeri zaafların izi bile kalmamıştır. Onun hareketleri tamamen Cenâb-ı Hakk ın rızâsı içindir. 6. Nefs-i Marziyye: Cenâb-ı Hakk ın, kendisinden razı olduğu, ind-i İlâhî de makbul olan nefistir. Bu nefis sahibi helâl dairesinde de olsa, bütün arzu ve beşeri istekleri unutmada kemâl derecesine varmış Allah ın irâdesine külliyen teslim olmuştur. Böyle bir insan, kendisine karşı yapılan kusur ve hakaretleri afveder. Herkese şefkat ve merhamet eder, onları irfanıyla aydınlatır. Cehalet karanlıklarından kurtarır. Kendinde bir imtiyaz görmez. Onun ruh ve kalbi, nurların çeşmesi, sırların page 4 / 6

kaynağıdır. 7. Nefs-i Kâmile: İlim, verâ ve güzel ahlâkta kemâl derecesinde bulunan ve insanları irşâd ile vazifeli olan nefse, nefs-i kâmile denir. Bu nefse sahip olan insan, irfan meydanında irşâd makamına gelmiş, diğer makamdakilerin tekmiline manen vazifeli olmuştur. Onun konuşması ilim ve hikmettir. Bu zâtı görenlerin kalbleri Allah sevgisiyle dolup taşar. Nefs-i Cismânînin Kuvveleri (Nebatî ve Hayvanî): Nefs-i cismânînin beş kuvvesi vardır: 1. Kuvve-i Gadaiyye: Yiyip içme ve gıda alma kuvvesidir. 2. Kuvve-i Nâmiye: Neşvünema, yâni, büyüme ve gelişme kuvvesidir. 3. Kuvve-i Müvellide: Doğurma ve üreme kuvvesidir. 4. Kuvve-i Musavvire: Kuvve-i Müvellide nin tevlid ettiği şeylere şekil ve suret giydiren kuvvedir. Rahime düşen veya ekilen tohumlar, biiznillah bu kuvve ile şekil ve suret kazanırlar. Bu son iki kuvve, nev in devam ve bekası için lâzımdır. 5. Kuvve-i Mümeyyize: Gıdanın lâtifini, kesifinden ayırıp, lâyık oldukları yere gönderen kuvvedir. Bu kuvve, gıdanın en değerlilerini dimağa, sonra beyaz kana ve ehemmiyet sırasına göre diğer organlara dağıtır. Hazım Kuvveleri: Bunlar dörde ayrılır: 1. Kuvve-i Cazibe (Çekici Kuvve): Bu kuvve, alınan gıdaları vücudun ihtiyaç bölgelerine götüren kuvvedir. Bu kuvve olmazsa, alınan gıdalar, değirmen suyu gibi akıp gideceğinden hayatın devamı mümkün olmaz. 2. Kuvve-i Mâsika (Tutucu Kuvve): Kuvve-i cazibe tarafından çekilen gıdalar kuvve-i mâsikaya teslim edilir. Bu kuvve ile gıdalar bedende belirli bir müddet tutulur. Tâ ki, hazmettirici kuvvet vazifesini yapabilsin. 3. Kuvve-i Hazime (Hazmettirici Kuvve): Kuvve-i mâsikanın tuttuğu gıda, bu kuvve ile hazmettirilir. Hazmolunan gıdalar, kuvve-i cazibenin de yardımıyla vücudun bir parçası hâline getirilir. Hazmın dört süzgeci vardır. Bunlar, ağız, mide, karaciğer, ince ve kalın bağırsaklardır. 4. Kuvve-i Dâfia (Defedici Kuvve): Hazıma elverişli olmayan kesif ve faydasız page 5 / 6

Powered by TCPDF (www.tcpdf.org) maddeleri vücudun dışına atan kuvvedir. Dipnotlar: 130. Sözler. 131. Yusuf Suresi, ayet 53. 132. Hutbe-i Şamiye. 133. Sözler. page 6 / 6