Bir l(utlu Doğum Şaheseri MEVLIDve SULEYMAN ÇELEBI -=Edi törler Bilal l(emildi Osman Çetin
Mevlid ve Süleyman Çelebi Bi/al Kemikli-Osman Çetin Yayın No: 476 Sempozyum ve Paneller Serisi : 45 ISBN 978-975-389-649-8 -, 1 o.ci6.y.ooo5.476 Yayıncı Sertifika No: 15402 Bütün Hakları Türkiye Diyanet Vakfı'na aittir. 1. Baskı, Eylül 201 O, Ankara 1.000 Adet ilksay Kurulu'nun 09.02.2010 tarihve 2/5 sayılı kararıyla uygun görülmüş ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti'nin 16.02.201 O tarih ve 1333 /16 sayılı kararıyla basılmıştır. Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret işletmesi'nin dizgi, fotomekanik, ofset ve cilt tesislerinde hazırlanıp basılmıştır. TÜRKiYE DiYANET VAKFI Yayın Matbaacılık ve Ticaret işletmesi Alınteri Bulvan 1256 Sokak No: 11 Yenimahalle 1 ANKARA Tel: 0312. 354 91 31 (pbx) Faks:O 312 354 91 32 web: www. diyanetvakfiyayin.com.tr. e-posta: tdvyayin@diyanetvakfi.org.tr
Mevlid ve Süleyman Çelebi 1 249 SÜLEYMAN ÇELEBİ DÖNEMİNDE BURSA'NIN TASA VVUFİ PROFİLİNE DAİR BAZI MÜLAHAZALAR Prof. Dr. Mehmet ŞEKER Dokuz EylülÜ. İlahiyat Fakültesi, İzmir Sayın Meslektaşım Rüya Kılıç, görüldüğü gibi, konuyu _Bursa eksenli ele almıştır. Zaman ve mekan bağlamında XV. yüzyıl Bursa'smı incelerken geriye doğru giderek Anadolu' da vücud bulan tasavvufi ortama genel bir bakış yapmıştır. Bilindiği gibi Anadolu' nun Türkleşip İslamiaşmasında rol oynayan abdalan zümresine özel yer verilmiş ve Vefai tarikından yola çıkılarak Bursa'nın tasavvufi profili çizilmeye çalışılmıştır. Ancak aynı zümrelerden kabul edilen Ahilere temas edilmemesi bir eksiklik olarak görülmektedir. Zira XIV. yüzyılda bölgeye gelen seyyah İbn Batuta, Bursa' da ahilerden ve Ahi Şemseddin'in ahilerin büyüklerinden ve salih bir kimse olduğundan bahsetmektedir. Hatta Bursa'da aşure günlerine rastlayan seyyahın ziyaretine rastlıyan günlerde, bu münasebetle eşraftan ve ricaiden birçok, kimseyi tertipiediği ziyafete davet ettiğini kaydetmektedir. Türkiye tarihi açısından, Türkler ve hatta dünya tarihi ile İslam tarihi bakımından XIII. ve XIV. yüzyıl önemli gelişmelerin geleceği etkileyecek tarihi olayların kayda geçtiği bir dönemdir. Bu dönemde Anadolu' da kurulmuş güçlü, fakat gelişen olaylar neticesinde gittikçe gücünü kaybedecek bir Selçuklu Devleti vardır. Ayrıca XIII. yüzyılda -Anadolu'ya vuku bulan Türkmen göçlerinin gittikçe arttığmı ve Selçuklu sultanlarının onlara yer bulma gayretlerini görmekteyiz. Bu sıralarda Anadolu topraklarında yerli halk ile daha önceden gelerek bölgeye yerleşmiş Türkmen toplulukları ve göçebeler bulunmaktadır. Bununla birlikte Babai isyanı, Moğolların Anadolu'yu ele geçirme faaliyetleri ve Kösedağ yenilgisi, Türkiye Selçuklusunun iç işlerine karışılmasına neden olmuş, iş başına gelen yöneticilerin basiretsizlikleriyle de ortam iyice gerilmiştir.
250 1 Mevlid ve Süleyman Çelebi Ortamı yumuşatmak, göçlerle gelenlere yol, yöntem göstermek, halkı, birlik ve beraberlik içinde tutmak; manevi önderlere, ilim sahiplerine, o dönemde itibar gören şeyhlere, babalara düşmüştür. Zaten bu sıkıntılı ortamdan bunalan halk da kendilerine güven telkin eden bu önderiere sığınnuşlardır. Bu tarihte Anadolu bu tür önemli şahsiyetlerin fazlaca görüldüğü bir coğrafya görünümündedir. Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana,.Aşık Paşa, Yunus Emre, Nasreddin Hoca gibi önderler, bunlar arasında ilk akla gelenlerdir. Tabü bu önderlerin ışığında sanat, edebiyat ve düşünce alanında, fikr! sahada çof< önemli zengin içerikli eserlerin verildiğini ve bu eserlerin kendinden sonraki dönemlerde de etkilerini sürdürdüğünü, günümüze kadar ulaşmalarından ve günümüzde de etkilerinin görülmesinden anlamaktayız. Bu önderler arasında adı az duyulan.aşık Paşa da bu dönemde yaşamış, ailesi önemli siyasi faaliyetlerde rol oynamış; kendisi de "Gfiribnfime" isimli eserini yine bu dönemde yazmıştır. Ayrıca.Aşık Paşa gelecekte üç kıtaya hakim olacak Osmanlı Devletinin manevi temellerinin atılmasında da rol oynayan şahsiyetlerden biri olarak tarihe adını yazdırmıştır. Prof. Dr. Kemal Yavuz, Carib-name'de yüz kıssa bulunur gibi görünürse de her bölümdeki kıssalar on ile çarpıldığı takdirde eserin en azından 550 konuyu işlec,;liğini veya şairin bu kadar mesele üzerinde durduğunu söyleyerek, eserde işlenen konuların çokluğundan dolayı sadece bir tasavvuf kitabı olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir..aşık Paşa'nın değindiği meselelerde okuyucusunu ikna edebilmek için başvurduğu metotlardan biri de Kur' an ve hadislerden yararlanmasıdır. Eserinde yüz ellinin üzerinde ayet ve hadis meali yer almaktadır. İlham kaynağı Hz. Peygamber olan.aşık Paşa, kimi ahlaki ve toplumsal tavsiyelerde bulunurken Hz. Peygamber döneminden örnekler verir. Mesela Alp ve Alperenlik hakkında bilgi verirken, yiğitlik şartlarından biri olarak güçlü kuvvetli ve maharetli bir ata sahip olmak gerektiğine işaret eder ve sonra bu özelliklere s$p olan üç at ismi zikreder; biri Hz. Hamza'nın atı Aşkar, ikincisi Hz.Ali'ninki Düldül ve üçüncüsü de mitsel bir kahraman olan Rüstem'in Rahş isimli atlarıdır. Çocukluk ve tahsil zamanlarını üç Selçuklu, ölümüne kadar geçen zamanı ise iki Osmanlı hükümdan devrinde yaşayan.aşık Paşa' nın,
Mevlid ve Süleyman Çelebi 1251 eseri ve fikirleri ile yöneticilerin yanında yer alması, Karacahlsar feth edilince Tursun Fakili'in Osman Gazi adına okuduğu ilk hutbeyi dinlemiş olması onun Osmanlı tarihi bakımından önemini de ortaya koyar. Bu özellikleri ile Aşık Paşa'nın o devir Türklüğündeki ve kuruluş devrindeki oynadığı rolü de göstermiş olması yönüyle de dikkat çektiği söylenebilir. O, kendi zamanından sonraki deviriere iz bırakan şairlerin başında gelir. Eseri bu bakımından gözden geçirilecek olursa Mevlid'in pek çok beytinin Aşık Paşa' dan geldiği anlaşılır. Süleyman Çelebi de Aşık Paşa' dan etkilenen şairleriınizin başında gelmektedir. Mevlid veya Vesiletü'n- Necat adlı eserine Giirib-name'den pek çok beyit almakta bir beis görmemiştir. Ayrıca beyitleri söyleyiş ve mana yönü ile derinleştirip zenginleştirmiştir. Aldığı beyitlerin çoğu zaman ikinci ınısralarını değiştirmiştir. Kısaca söylemek gerekirse; Süleyman Çelebi, Mevlid'ini yazarken Garib-name' den yüzün üzerinde beyit almıştır. Giirib-niime'nin geçmişteki kültürel izlerinin geleceğe taşınması ve günümüze kadar ulaştırılması, aynı zamanda döneminde de oynadığı rolü göstermesi açısından ilgi çekicidir. Bu açıdan genç kuşakların Giiribniime'yi okumaları ve anlamaları gerekir. Böylece geçmişle gelecek arasında bir köprü kurulmuş olur. Yine bu zamanda Alımedi'nin (ölm.1412) de bir Mevlid yazdığım görürüz. İskendemame adlı eserinde yer alan bu Mevlid, vezin dışında Süleyman Çelebi' den çok ayrılır. Özellikle dili ağırdır, Süleyman Çelebi ve Erzurumlu Mustafa Da:rir'in manzumelerindeki tatlılık bu eserde görülmez. Süleyman Çelebi' nin ayrı ve örnek teşkil eden bir başka özelliği ise, kendisinden önceki eserleri en iyi şekilde okuması ve ondan sonra Mevlid'i yazmasıdır. Bu da bir sanatkarın ese:rjni yazmadan evvel ne yapması gerektiğini gösterip örnek olması bakımından çok önemlidir ve zamanımız için de geçerlidir. İşte ancak böyle eserler yüzyıllar boyunca varlıklarını koruyabilirler.