Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Halk Bilimi Bilim Dalı BÜNYAN HALICILIĞI.



Benzer belgeler
2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

HALI SANAYİ. Hazırlayan Tuğrul SOMUNCUOĞLU T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik

Türk Halı Sanatında Bir Teknik Özellik

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

Atatürk Üniveristesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi Journal of the Fine Arts Institute (GSED), Sayı/Number 34, ERZURUM 2015,

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Doğal Boyalar İle Sentetik Boyaların Karşılaştırılması

Kaliteli Ürün, Kaliteli Hizmet Anlayışı

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

Türkiyede Bölgelere Göre Yetişen Ürünler

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

EŞME KİLİMLERİNİN TARİHÇESİ

Metal kalıplar Tabanı plastik enjeksiyonla üretilen, sayası ısı ile form alması istenilen (Rok ) ayakkabıların imalatında kullanılmaktadır.

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

ADANA İLİ KARAİSALI İLÇESİ EL SANATLARINDAN ÖRNEKLER. Prof.Dr. Taciser ONUK. Yrd. Doç.Dr. Feriha AKPINARLI

No: 228 Mahreç işareti AYANCIK GÖYNEK YAKASI AYANCIK HALK EĞİTİM MERKEZİ VE AKŞAM SANAT OKULU MÜDÜRLÜĞÜ

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: km2 NÜFUSU: RESMİ DİLİ: İngilizce

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ

Tarım Alanları,Otlak Alanları, Koruma Alanları Öğrt. Gör.Dr. Rüya Bayar

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MEGEP (MESLEKÎ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ) EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ HALI DOKUMA 2

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

BÖLÜMLERİ: - 1. Adana Bölümü - 2. Antalya Bölümü YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akdeniz Bölgesi

ŞANLIURFA YI GEZELİM

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

ÜLKER (OKÇUOĞLU) MUNCUK MÜZESİNDE BULUNAN HAVLULARDAN ÖRNEKLER

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

MERZİFON DOKUMASI. Dokuma Tezgahları Merzifon Bez Dokuma Ürünleri Bağlama Çeşitleri.

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜ. Vakfı. İslAm Ara~tırrnalan Merkezi KiHüphanesi. 81)_5J;f. Dem. No: Tas. No: ' ' "-==~~="" -~~..,_.

Halı ve Kilim Yıllık Ortalama Sanayi Üretim Endeksi (2010 = 100) Yıllar Endeks Değeri Kaynak: TUİK

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER)

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ


T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

Konya Alâeddin Camii nde Bulunan Karapınar Yöresi Cicim Örnekleri

Chapter 24: Frezeleme. DeGarmo s Materials and Processes in Manufacturing

EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE EBRU TEKNİKLERİ Asiye Yaman

Ekim, Bakım ve Gübreleme Makinaları Dersi

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

Şanlıurfalı culha ustalarımızdan Mehmet KARATAŞ a göre culhacılık; Pamuk ipliği ve floş iplikten yapılır.bunlar bobin haline gelir.

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ


EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ

Tekstil Liflerinin Sınıflandırılması

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

Cumhuriyet Dönemi nde ;

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

Coğrafya Proje Ödevi. Konu: Hindistan ve Nijerya nın Ekonomik Özellikleri. Kaan Aydın 11/D

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

SİVAS İLİ DİVRİĞİ İLÇESİ AVŞARCIK KÖYÜ HALILARININ İNCELENMESİ. Zeliha DOĞAN YEŞİL YÜKSEK LİSANS TEZİ GELENEKSEL TÜRK SANATLARI ANASANAT DALI

KAYA KÖY HALILARI. Kaya Village Carpets. Yrd. Doç. Dr. Sema ETİKAN*

İTALYA. Sanayi,Turizm,Ulaşım

ANKARA KECİSİNİN TANIMLAYICI ÖZELLİKLERİ. Prof. Dr. Okan ERTUĞRUL Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Genetik Anabilim Dalı

İstanbul Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

12. BÖLÜM: TOPRAK EROZYONU ve KORUNMA

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.)

Tanımlar. Bölüm Çayırlar

Türk Halıcılığının Tarihçesi. The History of the Turkish Carpet

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir.

İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM: TASARIM ELEMANLARI

MANİSA İLİ ŞEHZADELER İLÇESİ KARAAĞAÇLI MAHALLESİ TEKNİK TARIM ÜRÜNLERİ İTH. İHR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ

HALI SANAYİ. Hazırlayan Ümit SEVİM, Alpaslan EMEK T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

ILISU KASABASI. Ramazan ÖZDEMİR TC AHİLER KALKINMA AJANSI AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

BİTKİ TANIMA I. P E P _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) Yrd. Doç. Dr.

Tarım Sayımı Sonuçları

CAM SANATI. Selim SÜRER 11B 1315

ÇATAK Kaynak: Tüik

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

Transkript:

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Halk Bilimi Bilim Dalı BÜNYAN HALICILIĞI Aslı Seyhan Yüksek Lisans Tezi Ankara, 2007

BÜNYAN HALICILIĞI Aslı SEYHAN Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Halk Bilimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Ankara, 2007

i TEŞEKKÜR Yüksek lisans öğrenimimiz süresince bizden yardımını esirgemeyen, yetişmemize katkı sağlayan hocalarımız Sayın Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU ve Doç. Dr. Gülay MİRZAOĞLU SIVACI başta olmak üzere bütün bölüm hocalarımıza teşekkürlerimi sunarım. Tez konumun seçimi ve çalışmalarımız sırasında beraber yola çıktığımız, benden bilgisini ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Sayın Prof. Dr. Özkul ÇOBANOĞLU na ve tez danışmanlığımı üstlenerek bana destek olan Sayın Doç Dr. Nebi ÖZDEMİR e şükranlarımı sunarım. Araştırmalarım sırasında yardımcı olabilmek amacıyla her fedakârlıkta bulunan Bünyan halkına ve bütün öğrenim hayatım boyunca bana maddi ve manevi anlamda her türlü desteği veren babam Selahattin SEYHAN a, annem Gülsen SEYHAN a, kardeşim Can SEYHAN a ve eşim Cumhur ÖZEN e teşekkür ederim.

ii ÖZET SEYHAN, Aslı. Bünyan Halıcılığı, Ankara, 2007. Bu araştırmamızda Kayseri iline bağlı Bünyan ilçesindeki el dokuma halılarını zaman içerisindeki değişimleriyle beraber incelemeye çalıştık. Giriş bölümünde çalışmanın amacı ile çalışmada izlenen yöntemi belirttikten sonra halı hakkında genel bilgiler vererek, Türk halı sanatının kısa bir tarihini açıkladık. Birinci bölümde Bünyan ın halı kapasitesini ve yöreyi el dokuması halıcılığa iten sebepleri ortaya koyarak değerlendirdik. İkinci bölümde Bünyan halılarının yapım tekniğini açıklamaya çalıştık. Bu bağlamda halı dokumada kullanılan tezgâh, kirkit, kirmen, çıkrık, makas, bıçak, anahtar adlı teknik aletleri açıklayarak, fotoğrafla somutlaştırdık. Araştırmamızda halıcılıkla ilgili kullandığımız terimler ve halı dokumada kullanılan malzemeler hakkında bilgi verdik. Halının ipinin elde edilmesinden, çözgüsünden çözülmesine kadarki üretim aşamasını dikkate alarak ortaya çıkan el dokuması halının bölümlerini belirttikten sonra halıların ebat, desen ve renk özelliklerini fotoğraflar vererek açıklamaya çalıştık. Üçüncü bölümde halının kalitesini belirleyen özellikler hakkında bilgi verdikten sonra dördüncü bölümde el sanatlarını ortaya çıkaran en önemli faktörü, insanı ele aldık. İnsan faktörüyle ortaya çıkan halıcılığın kültürel boyutlarına da beşinci bölümde yer verdik. Araştırmamızın diğer bölümlerinde Bünyan halıcılığının geleneksel çizgisinde meydana gelen değişimleri ortaya koyarak, başta halıların pazarlanması olmak üzere sorunlarına yer verdik. Bünyan halıcılığını eski konumuna getirebilmek ve daha iyi bir düzeye ulaştırabilmek amacıyla çözüm yolları geliştirmeye çalıştık.

iii Araştırmanın sonunda Bünyan halıcılığı hakkında genel bir değerlendirme yapılarak yararlanılan kaynaklar ve kaynak kişiler ile ilgili kaynakçaya yer verildi. Ekler bölümünde de araştırma esnasında kullanılmayan fotoğraflara yer verildi.

iv ABSTRACT SEYHAN, Aslı. The Carpet Industry of Bünyan, Ankara, 2007. In our research, we tried to investigate the change of the hand-made carpets in time which are woven in Bünyan, Kayseri. In the introduction part, after mentioning the aim of the project, giving general information about carpet, we explained a short history of the Turkish carpet work. In the first part, we evaluated the capacity of carpets and the reasons which motivated the region to the hand woven carpet industry. In the second part, we tried to clarify the technical of production of Bünyan carpets. In this case, explaining the technical devices such as loom reed, woolspindle, spinning wheel, scissors, knife, key; we visvalised the topic with the help of photographs. In our research, we gave information about the equipment and the expressions frequently used in carpet industry. We tried to explain the dimension, the pattern and the features of colours of the carpets with photographs. After giving information about the features determining the quality of carpets in the third part, we mentioned about the most important factor human who produces hand-made arts in the fourth part. We explained the cultural dimension of the carpet industry, produced by human in the fifth part. In the other parts of our research, we mentioned the problems of Bünyan carpets especially in marketing, expressing the changes formed in the traditional line. We tried to find solutions to fain Bünyan carpets, popularity again and to simulate Bünyan carpets.

v İn the end of the research, the general evaluation of the carpet trade in Bünyan and the bibliography which is about the sources and the people used to gain information are mentioned. Also, in the appendix, the photographs which are not used in the research are given.

vi İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR...i ÖZET...ii ABSTRACT...iv İÇİNDEKİLER...vi ÖNSÖZ...ıx 1. GİRİŞ...1 1.1. Araştırmanın Amacı ve Yöntemi...1 1.2. Bünyan İlçesinin Tarihi, Coğrafi ve Ekonomik Özellikleri...2 1.3. Halı Hakkında Genel Bilgiler...4 1.4. Türk Halı Sanatının Tarihi Gelişimi...6 2. BİRİNCİ BÖLÜM: BÜNYAN HALICILIĞI HAKKINDA GENEL BİLGİLER...13 2.1. Bünyan ın Halı Kapasitesi...13 2.2. Bölgeyi El Dokuma Halıcılığına İten Sebepler...13 3. İKİNCİ BÖLÜM: BÜNYAN HALILARININ YAPIM TEKNİĞİ...15 3.1 Halı Dokumada Kullanılan Teknik Aletler...15 3.1.1 Tezgâh...15 3.1.2 Kirkit...18 3.1.3 Kirmen...19 3.1.4 Çıkrık...20 3.1.5 Makas...20 3.1.6 Bıçak...21 3.1.7 Anahtar...21 3.2. Halıcılıkla İlgili Temel Kavramlar...22 3.2.1 Çözgü (Eriş, Arış)...22 3.2.2 Atkı (Argaç)...22 3.2.2.1 Alt Atkı (Kalın Atkı)...23 3.2.2.2 Üst Atkı (İnce Atkı)...23 3.2.3 Menik (Çile)...23

vii 3.2.4 İlme (Düğüm)...24 3.2.5 Hav...25 3.3 Halı Dokumada Kullanılan Malzemeler...25 3.4 El Dokuma Halıcılığının Üretim Süreci...29 3.5 Bünyan El Dokuması Halıların Bölümleri...34 3.5.1 Saçak...35 3.5.2 Zincir Örgüsü (Çıtı, Sıçandişi)...35 3.5.3 Kenar Örgüsü...36 3.5.4 Toprakçalık (Kilim Dokusu)...36 3.5.5 Kenar Suyu ( Kıyı Kolonu)...36 3.5.6 Cik Cik (Etlik)...36 3.5.7 Dar Kenar (Dış Sedef)...36 3.5.8 Cik Cik (Etlik)...36 3.5.9 Bordür (Enli Kenar, Büyük Su)...37 3.5.10 Dar Kenar (İç Sedef)...37 3.5.11 İç Zemin (Orta Dokuma)...37 3.6 Halılarda Ebat, Desen ve Renk Özellikleri...39 3.6.1 Halılarda Ebat Özellikleri...39 3.6.2 Halılarda Desen Özellikleri...42 3.6.3 Halılarda Renk Özellikleri...58 4. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: BÜNYAN HALILARININ KALİTESİNİ BELİRLEYEN ÖZELLİKLER...63 5. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: HALI DOKUYUCULARI...67 5.1 Halı Dokuyucularının Özellikleri...67 5.2 Halı Dokuyucularının Halı Dokuma Nedenleri...72 5.3 Halı Dokuyucularının Çalışma Ortamları...73 5.4 Halı Dokuyucularının Halı Dokuma Zamanları...82 5.5 Halı Dokuyucularının Dokumayla İlgili Teknik Bilgi Düzeyleri...83 5.6 Halı Dokuyucularının Sorunları...84 6. BEŞİNCİ BÖLÜM: BÜNYAN EL DOKUMA HALICILIĞININ GELİŞMESİ 90 7. ALTINCI BÖLÜM: BÜNYAN HALILARININ PAZARLANMASI...93 8. YEDİNCİ BÖLÜM: BÜNYAN HALICILIĞININ PROBLEMLERİ...97

viii 9. SEKİZİNCİ BÖLÜM: BÜNYAN HALICILIĞININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ...101 SONUÇ...105 KAYNAKÇA...107 EKLER...117 ÖZGEÇMİŞ...132

ix ÖNSÖZ Kültür, bir toplumdaki bireyler tarafından bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde ortaya çıkarılan ve bir toplumu diğer toplumlardan ayıran maddi ve manevi değerler bütünlüğüdür. Maddi ve manevi kültür birbirinden ayrı düşünülemez. Yeryüzündeki birçok toplumda olduğu gibi ülkemizde de geçmişten günümüze kadar gelen süre içerisinde bireylerin yaşamında önemli rol oynayan bu iki öğe birbirinden ayrılmamıştır. Maddi kültürün en önemli parçalarından birisi de el sanatları ürünleridir. Geleneksel el sanatları, Türk toplumunun en önemli kültür zenginliklerindendir; çünkü üreticisinin olduğu kadar toplumunun da duygularını, düşüncelerini, yaşam biçimlerini ve inançlarını yansıtmaktadır. El sanatları ürünleri yerel özelliklere sahiptir. Doğal hammaddeler ve basit aletlerle el becerisi birleşir ve belli bir ihtiyacı karşılamak amacıyla el sanatları ürünleri ortaya çıkar. Bu ürünler teknolojiden çok fazla yararlanılmadan tamamen geleneksel malzemeyle yapılmış işlevsel eşyalardır. El sanatları ülkemizde özellikle kırsal kesimde geleneksel anlamda gereksinim olduğu için üretilmektedir. Aynı zamanda Türk toplumunun günlük yaşamının ve kültürel değerlerinin göstergelerinden biri olarak toplumun yaşamının bir parçasıdır. Bu anlamda Türkiye nin değişik yörelerinde yapılan el sanatları ürünleri, kültürel bir birikime sahip olmaları nedeniyle kültür tarihi açısından değer taşır. Geleneksel el sanatları içersinde önemli yer tutan ürünlerden biri de kökeni milâttan önceki yıllara kadar dayanan el dokuması halılardır. El dokuması halılar, insanın barınma ve korunma ihtiyacı sonucu ortaya çıkmıştır.

x Günümüzde ise döşeme malzemesi olarak kullanılmasından çok tıpkı diğer el sanatları ürünleri gibi bir süs eşyası ve sanat eseri olarak kabul edilmektedir.

1 1. GİRİŞ 1.1. ARAŞTIRMANIN AMACI VE YÖNTEMİ Geleneksel el sanatları içerisinde önemli bir yere sahip olan halı üzerine bir araştırma yapmak hedeflendiğinde, bugün Türkiye nin birçok yerinde el dokuması halıcılığın yapılıyor olması araştırma konumuzu sınırlandırmak gereğine yol açmıştır. Bünyan Halıları olarak sınırlandırılan araştırmamızda Bünyan halıcılığının geleneksel yapısı ve bu geleneksel yapıda ortaya çıkan değişimler belirlenmeye çalışılmıştır. Bölgede devam eden halı sanatını tespit etmek amacıyla alan araştırmasına ihtiyaç duyulmuştur. Alan araştırmasına çıkılmadan önce Bünyan ve Bünyan halıları ile ilgili literatür taraması yapılmıştır. Türkiye nin çeşitli yörelerinde dokunmakta olan diğer el dokuması halılar üzerine birçok çalışma bulunmasına karşın araştırma konumuzla ilgili sadece bir müstakil çalışmaya rastlanmamıştır. Nevin Şenyüz tarafından 1996 yılında yüksek lisans tezi olarak hazırlanan Bünyan İlçesi Halıcılığında Kadınların Rolü ve Halıcılığa Yönelik Eğitim Çalışmalarının Değerlendirilmesi Üzerine bir Araştırma. adlı bu çalışma el dokuması halıcılığın kültürel yönlerinden ziyade, yapılmış olan anketlerin sayısal verilerinden yola çıkarak halı dokuyucularının özelliklerini incelemektedir. Konuyla ilgili kaynak yetersizliği Bünyan halıları ile ilgili kapsamlı bir çalışmanın yapılması ve konunun araştırılması gereğini ortaya koymaktadır. Yörede yapılan alan araştırması sırasında gözlem ve mülakat yöntemlerine başvurulmuştur. Bünyan da yaşayan tanıdıkların olması muhafazakâr bir yapıya sahip olan halı dokuyucularıyla rahat bir iletişim kurulabilmesine olanak sağlamıştır.

2 Bünyan halıcılığı zaman içerisinde değişime uğramış ve bünyesinde barındırdığı geleneksel unsurları kaybetmeye başlamıştır. Bünyan halıcılığının dünü ile bugününün karşılaştırmalı olarak incelendiği bu araştırmada tümdengelim metodu uygulanarak halı ve halıcılıkla ilgili genel bilgilerin ışığında Bünyan halıları açıklanmaya çalışılmıştır. Tüm geleneksel el sanatlarının ve unutulmaya yüz tutmuş kültürel unsurların gelecek nesillere iletilebilmesi için arşiv çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bünyan Halıcılığı adlı bu çalışmayla yörede ekonomik kaygı nedeniyle unutulmakta olan halı geleneğinin gelecek kuşaklara aktarılabilmesi hedeflenmektedir. 1.2. BÜNYAN İLÇESİNİN TARİHİ, COĞRAFİ VE EKONOMİK ÖZELLİKLERİ İç Anadolu Bölgesi nde Kayseri İli ne bağlı bir ilçe olan Bünyan, doğuda Pınarbaşı, güneyde Tomarza ve Talas, batıda Kocasinan ve Melikgazi, kuzeyde Sarıoğlan, Akkışla ilçeleri ile çevrilidir. Erciyes Dağı nın 40 km. kuzeydoğusunda, Korkmaz Dağı nın kuzey yamaçlarında kurulmuş olan ilçenin toprakları engebeli bir arazi yapısına sahiptir. İlçe toprakları Orta Toroslar ın bir uzantısı ile bunun iki yanındaki çöküntü alanlarından oluşmaktadır. İlçenin orta kesimini, güneybatı-kuzeydoğu uzantısında Korkmaz ve Hınzır Dağları ikiye ayırmaktadır. Bu dağların Beştepeler ve Lalelibeli geçitleri ile ulaşım yönünden önemli iki geçidi bulunmaktadır. İlçe topraklarının kuzey, batı ve güneydeki çöküntü alanları daha çok plato görünümündedir. İlçede ovalar oldukça az bir alanı kaplamaktadır. İlçe topraklarını Sarımsaklı, Kahveci Suyu, Elbaşı Suyu, Samagir Suyu, Girveli Suyu sulamaktadır. Sarımsaklı Suyu üzerinde Bünyan Hidroelektrik Santrali 1929 yılında işletmeye açılmış, 1968 de de Sarımsaklı Barajı yapılmıştır. Kayseri ye 45 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 1.856 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı Sonuçlarına göre toplam nüfusu 39.215 dir.

3 Bünyan bitki örtüsü bakımından zayıf olup, yörede ormanlık ve koruluk alan bulunmamaktadır. Dağlarda kendiliğinden yetişen bodur çalılıklara ve keven bitkisine rastlanmaktadır. Son yıllarda ilçe merkezinde ve köylerde bulunan su boylarında kavak ve söğüt ağaçları dikilmeye başlanmıştır. İlçede karasal iklim hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve kar yağışlı geçer. Gece ile gündüz arasındaki ısı fark çok fazladır. Kışları kuzeyden poyraz, yazları doğudan karayel, güneyden lodos en çok esen rüzgârlardır. İlçe merkezinde daha çok doğudan batıya Boğaz Yeli denen soğuk rüzgâr esmektedir. Bünyan ın yakınlarındaki Kayabaşı Mağarasında bulunan kabartmalar MÖ. 2000 yıllarında Hititlerin buraya yerleştiğini göstermektedir. Yörede Asurlular, Persler, Kapadokya Krallığı, Roma ve Bizanslılar egemen olmuşlar, Malazgirt Savaşı ndan (1071) sonra Anadolu Selçuklularının egemenliğine girmiştir. Daha sonra Danişmentliler, Kadı Burhanettin Ahmet, Eretna Devleti, Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları Kayseri ile birlikte buraya da hâkim olmuşlardır. Yavuz Sultan Selim in 1515 te, İran seferi dönüşünde Kayseri ile birlikte burası da Osmanlı topraklarına katılmıştır. XIX. yüzyıl sonlarında Bünyan-ı Hamit ismini alan bu yerleşim, Elbaşı nahiyesinin merkezi iken 1890 larda kaza merkezi yapılmıştır. 1908 yılında Meşrutiyetin ilanı ile Abdülhamit tahtan indirilince ilçenin isminden Hamit kelimesi kaldırılmış; ismi, Bünyan olarak kalmıştır. İlçe olmadan önce Sivas ilinin Pınarbaşı (Aziziye) ilçesine bağlı iken, 1908 yılında ilçe olmuş, 1912 yılında da Kayseri iline bağlanmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Kayseri İli ne bağlı ilçe konumunu sürdürmüştür. İlçe ekonomisi tarım, hayvancılık, dokuma ve halıcılığa dayalıdır. Yetiştirilen bitkisel ürünler; buğday, arpa, çavdar, patates, şeker pancarı ve baklagillerdir. Az miktarda da sebze yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta sığır ve koyun besiciliği yapılmakta olup, merinos koyunu yetiştirilmektedir. İlçede montofon ineği yapay

4 tohumlama istasyonu kurulmuştur. İlçe merkezinde küçük ticaret alanı dışında Bünsa, Bünteks, Bünyan Gıda gibi küçük sanayi kuruluşları bulunmaktadır. İlçedeki döküm fabrikasında makine parçaları üretilmektedir. İlçenin temel geçim kaynağı el tezgâhlarında yapılan halılardır. İlçe nüfusunun %70 i halıcılıkla uğraşmaktadır. Kentte 1926 da halı ipliği fabrikası kurulmuştur. Günümüzde kumaş ve battaniye üretmektedir. İlçe topraklarında Girinci ve Topsöğüt köylerinde demir, Mudarasın, Pireahmet, Bürüngüz ve Karakaya köylerinde linyit yatakları bulunmaktadır. 1.3. HALI HAKKINDA GENEL BİLGİLER İki veya daha çok iplik grubunun; çeşitli şekillerde, birbiri arasından, altından, üstünden geçirilerek meydana getirilen ürüne dokuma denilir (Deniz 2000: 57). Bugün Anadolu da düz dokuma yaygıları ve halı olmak üzere iki tür dokuma tekniği uygulanmaktadır. Anadolu da düz dokuma yaygıları ve halı dokumak bir gelenektir. Bunlar; çeyiz hazırlamak, çadır ve evde yer sergisi (yaygı), örtü, perde veya yük (yatakyorgan) önünü kapatmak ve süs eşyası olarak kullanmak amacıyla dokunur (Deniz 2000: 58). Düz dokuma yaygılarının kilim, cicim, zili ve sumak olmak üzere çeşitleri vardır. Kilim, çözgülerinin renkli desen ipliği ile örtüldüğü, tersi ile düzü bir olan düz dokuma yaygısıdır (Görgünay 1995: 16). Atkı ipliklerinin çözgü iplikleri arasından bir alttan ve bir üstten geçirilmesi, sıkıştırılması ile çözgü ipliklerinin gizlenmesiyle oluşan atkı yüzlü dokumalardır. Atkı yüzlü dokumalarda deseni meydana getiren, atkı dışında renkli desen ipleri de kullanılmaktadır. Bu ipler dikey ya da yatay yönde ilerletilerek yüzeyde kabarık motifler meydana getirir. Renkli desen iplerinden her birinin uçları

5 serbest bırakılır. Bu nedenle dokumanın düzgün tarafında dağınık ve karmaşık ipler görünür. Bu şekilde çözgü ve atkı iplikleri arasına renkli desen iplikleri atılarak sıkıştırılmak suretiyle meydana getirilen dokuma türüne cicim denilir. Bazen de desen ipleri çözgülerin arasından, yatay yönde, bir, iki, üç veya daha fazla çözgü üzerinden atlatılarak geçirilir ve uçları, cicimdeki gibi, serbest bırakılır. Bunlara da sili veya zili ismi verilir. Bir kısım dokumalarda ise desen iplerinin sayısı artırılıp, çözgülerin üzerinden ters ve düz yönden sarılarak ilerletilir. Bu tür örneklere de sumak denilir (Deniz 2000: 57). Düz dokuma yaygıları olan kilim, cicim, zili ve sumak, araştırma konumuz olan halılardan farklı niteliklere sahiptir. En belirgin farklılıkları düz dokuma yaygılarında düğüm kullanılmaması ve havlı (tüylü) yüzeylerinin bulunmamasıdır. Pamuk, yün ve ipek ipliklerin halının boyuna, yan yana dizilmesiyle meydana gelen çözgü iskeletinin her çift teline, yün, floş ve ipek ipliğinden ilme bağlanıp üzerine atkı atılıp sıkıştırılarak aynı yükseklikte ya da yer yer farklı yüksekliklerde kabartmalı olarak kesilmiş, havlı yüzü olan dokumalara halı denir (Özel 1989:9). Halı kelimesinin etimolojik yapısı üzerine farklı görüşler vardır. Radlof a göre kalın, çeyiz veya kalınlığı çeyiz anlamına gelir. Bir kızın ömrü boyunca kalabilecek çeyiz eşyasının başında Türklerin ata sanatı olan halı gelir. Bundan dolayı kelimenin kalıng, kalın, kalı kelimesinden geldiği öne sürülmektedir (Aslanapa, Durul 1973:12). Batı Türkçesi nde kelimenin başında yer alan k sesi birçok lehçede h olarak karşımıza çıkar. Kelime doğu, batı, güney ve kuzey Türk lehçelerinde halı ya da kalı şeklinde söylenmekle birlikte kalıça, halıça ve halıca olarak da söylenmektedir (Açıkgöz 1984:160). Halıcılık, kökeni milattan önceki yüzyıllara değin uzanan dokumacılık sanatının bir dalıdır. Günümüze değin yapılan araştırmalar; insanların ilk çağlarda,

6 ağaçların soyulabilen kabuk ve liflerinden hasır ve sepet örer gibi, yaygı yaptıklarını ortaya koymuştur. Neolitik çağlarda ise, evcilleştirilen koyunların yünlerini bükmek suretiyle elde edilen ipliklerle dokunan örtülerin, halıcılık sanatının temelini oluşturduğu sanılmaktadır. Yünü de sırasıyla keten lifi, pamuk ve ipeğin izlediği bilinmektedir (Görgünay 1972:2). Halının halı haline gelmesi için birçok aşamadan geçmiş olduğuna şüphe yoktur. İnsanoğlu halıyı yüzyıllar geçtikten sonra dokumaya başlamıştır. Her sanat dalı gibi halı da olgunlaşma devri geçirmiştir. Orta Asya nın otlaklarında bol bol yetişen koyunların bu yolda büyük etkileri olmuştur. İlkbaharda yünleri kırpılmayan koyunların, yaş olmayan yerlerde yatınca yünlerinin birbirine geçerek kalıp haline geldiği görülür. Bunu gören çobanlar yünü ıslatarak dürmeye, sıkıştırmaya başlamışlar ve böylelikle keçe elde etmişlerdir. Yünü boyayarak renkli keçeler dahi yapmışlardır. Keçeden sonra çul dokunmaya başlanmıştır. Kilim, cicim, zili, sumak gibi dokumalar hep aynı cinstendir. Ararlarındaki farklar; renk, dokunuş, incelik, kabalık, genişlik, uzunluk gibi yönlerdendir. Yere sermek ve çadıra perde yapmak için kullanılan bu gibi eşyalar aynı zamanda örtü için de kullanılmıştır. Zamanla ince olan kilimin ve zilinin dokumaları arasına birkaç ip parçaları bağlayarak seyrek ve kaba tüylü hopan adı verilen bir örtü elde edilmiştir. Hopan, halının habercisi olmuştur. Zaman içerisinde de dikey gelen erişlere, daha sık olarak ip parçalarının düğümlenmesiyle halı ortaya çıkmıştır. Dışarıya doğru taşan bazı düğümlerin uçları kesilerek bütün düğümlerin bir sıraya getirilmesi ile de halıya düzgünlük ve güzellik getirilmiştir (Atalay 1967:13-14). 1.4. TÜRK HALI SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ Arkeologların kazılardan elde ettikleri halı kalıntılarından ve bu alanda araştırma yapan Oktay Aslanapa (1992), Bekir Deniz (2000), Şerare Yetkin (1974), Nalan Türkmen (1997), Besim Atalay (1967) gibi bilim adamlarının araştırmalarından, halıcılığın günümüze gelinceye kadar hangi tarihlerde, nerelerde, kimler tarafından ve ne şekilde dokunduğuna dair bilgi edinmekteyiz. Bu araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre halıcılık eski tarihlerden bu yana boyamada, desende, düğüm tekniğinde ve ebatlarda değişimler göstererek günümüze kadar gelmiştir. Doğa koşulları insanı her zaman farklı arayışlara itmiştir. Halının ilk kullanıldığı alan olarak 30 ile 45 derece kuzey enlemleri arasındaki bütün Asya gösterilmektedir. 30 derecenin güneyindeki iklim daha sıcak olduğu için hasır, 45 derecenin kuzeyinde ise iklim daha sert olduğundan hayvan postu

7 kullanılmaktadır. 30 ile 45 derece arasındaki on beş derecelik geniş bölgenin doğu kesiminde keçe, batısında ise düğümlü halılar kullanılır (Erdman 1957:85). Halıcılığın tarihini araştıran yabancı bilim adamlarının büyük bir çoğunluğu halının ana vatanının neresi olduğu konusunda ön yargılı olarak hareket etmişler ve farklı yorumlar yapmışlardır. Kimi araştırmacıya göre halının anayurdu Erzurum yakınlarındaki Ermeni şehri olan Kalıklay'dır. Kimi araştımacılar ise bu düşünceye karşı çıkarak halının ilk yurdunun İran olduğunu öne sürmektedir. Şemsi takvimini 1327 nci yılında Abadan şehrinde çıkmış olan Ahbar-ı Hefte adındaki derginin 98. sayısının ikinci sayfasında İslamiyet ten önce İran da halı dokunmadığı açıklanmaktadır (Yetkin 1974:12). Ortaya çıkan bu bilgiler ve yapılan kazılarda elde edilen bulgular, halının anavatanının İran olduğu yönünde bazı bilim adamlarının ortaya attığı tezleri de çürütmektedir. Halı sanatının ortaya çıkışı Orta Asya da Türklerin yaşayıp geliştirdiği atlı bozkır kültürüne bağlanmaktadır. Türk bozkır kültürünün ekonomik temeli, hayvan besleyiciliğine dayanır. Türk ün sosyal ve kültürel yaşamında atın ve koyunun ayrı bir yeri vardır (Kafesoğlu 1994:305). Eski devirlerden bugüne kadar halının en önemli hammaddesi yündür. Yünün elde edildiği koyuna Türkler öylesine önem vermişlerdir ki tarihte Karakoyunlular, Akkoyunlular adıyla devletler dahi kurmuşlardır. Sene isimlerinden birisini de Koyun Yılı olarak kabul etmişlerdir. Profesör Rifiştal bir konferansında, Koyun yetiştiren bir millet için halı imalatı pek tabii bir keyfiyettir demiş ve halıcılığın tarihinin Türklerle birlikte başladığını vurgulamıştır (Dirik 1938:7). Orta Asya'da göçebe bir yaşam biçimine sahip olan Türkler için en uygun barınak, kolayca kurulup taşınabilen çadırlardır. Sert bozkır ikliminde Türkler dondurucu soğukların etkisini azaltmak için yünden yapılmış halılar kullanmışlardır. Türkler, bozkır insanının en kolay ulaşacağı ve kullanacağı ham madde olma özelliğine sahip olan yünden en iyi şekilde faydalanmışlar ve

8 yünden halı, keçe, yatak, yorgan, giyecek ve çadırda kullanacağı diğer malzemeleri yapmışlardır. Günümüze kadar bilinen en eski dokuma halısının bugün St. Petersburg Hermitage Müzesinde sergilenmekte olan Pazırık halısı olduğu bilinmektedir. Halıcılık tarihinde de ilk Türk halısı olarak kabul edilen Pazırık halısı, Altay Dağlarının Pazırık bölgesinde 1947 1949 yılları arasında arkeolog Rudenko tarafından İ. Ö. 5 ile 4. yüzyıllarla tarihlendirilen kurganlarda gerçekleştirilen kazılar sırasında bulunmuştur. Pazırık halısı 189x200 cm. ebatında olup, ikisi geniş, üçü dar, beş bordüre sahiptir. Orta zemin karelere bölünmüştür. Karelerin içine yıldız şeklinde bir çiçek motifi yerleştirilmiştir. Zemini çevreleyen dar bordür, üç renkli bir zincir şeklindedir. Dar bordürden sonraki geniş bordürde aynı yöne doğru sıralanmış, sığın sürüsü vardır. Halının en geniş bordüründe yayalar ve atlılar sığınların tam tersi yönünde birbirini takip ederler. Halının dış kenarında ve orta zemin kenarında bulunan ince bordür karelere bölünmüştür. Karelerin içine ağzı açık kafası geriye atılmış bir griffon figürü yerleştirilmiştir (Diyarbekili 1984:2). Pazırık halısı bir tarafa bırakılırsa Sir Aurel Stein in 1906-1908 de Doğu Türkistan ın eski şehirlerinde bulduğu parçalar en eski düğümlü halılardır. Bunlar Lou-lan luyu mezarında ve Lop Nor daki bir Budist tapınağında M.S. III ve IV. yüzyıllarla tarihlendirilen ilk düğümlü halı parçalarıdır (Aslanapa 1988:10). 1913 te Von Le Coq, Turfan araştırmalarında diğer parçaları meydana çıkarır. Şimdi Londra, Berlin ve Delhi müzelerinde saklanan bu halıların en eskisi III. en yenisi VI. yüzyıldan kalmıştır. Bunların düğümleri henüz kaba olmakla beraber renkli yün ipliklerin uçları kırpılarak baklava ve stilize çiçeklerden örnekler iyice belirtilmiştir. Koyu mavi, kahverengi, kırmızı, mat yeşil ve üç çeşit sarı olan renkler canlı ve parlaktır (Aslanapa 1993:342). Bunun yanı sıra Von Le Coq'un araştırmalarının sonucu ortaya çıkarılan halı parçalarının benzerlerinin Lamm tarafından Eski Kahire'de (Fustat) yapılan kazılarda ortaya çıkarıldığı

9 bilinmektedir. XIII, XIV ve XV. yüzyıllara ait parça halinde yüzden fazla olan bu halı parçalarının çoğu İsveç e olmak üzere dünya müze ve koleksiyonlarına dağıtılmıştır (Aslanapa 1992:28). Düğümlü halılara İslâm ülkelerinde ilk kez Selçukluların egemen oldukları XI. yüzyılda rastlanmaktadır. Bu durum, düğümlü halıların Asya dan İslâm uygarlığına ve Anadolu ya, Selçuklular tarafından getirildiğini ortaya koymaktadır. Yangınlar, savaşlar, yurt değiştirmeler, el değiştirmeler sebebiyle Selçuklulardan kalma halılardan elimizde çok az sayıda parça kalmasına karşılık halıcılık sanat olarak Anadolu da devam etmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır. 1271 1272 yıllarında Anadolu dan geçen Marco Polo, seyahatnamesinde dünyanın en güzel ve kaliteli halılarının Anadolu da dokunduğunu yazmıştır (Yetkin 1974:16). Konya, Kayseri, Sivas gibi şehirler de o dönemde bu halıların imal edildiği merkezlerin başında geldiği bilinmektedir. Türk halı sanatının Anadolu daki başlangıcı olarak kabul edilen Selçuklu halıları teknik, renk, nakış ve kompozisyon açısından sağlam bir temel oluşturmuştur. Konya Alâeddin Camii nden sekiz, Beyşehir Eşrefoğlu Camii nden üç ve Fustat tan yedi tane olmak üzere Selçuklu halıları adı altında toplam on sekiz adet mevcuttur. Teknik açıdan Türk düğümünün kullanılmış olması ve malzeme açısından sadece yünün tercih edilmesi ortak bir özelliği meydana getirmektedir. Nakış düzeni açısından da zemini süsleyen unsurlar geometrik ve bitkisel nakışlardır (Türkmen 1997:43). Anadolu Türk halı sanatına ilişkin en eski bilgileri seyyahlar ve coğrafyacılar vermektedir. Bunlardan ünlü coğrafyacı İbn Sa id Kitâb bastu l-arz fit-tül ve l - arz adlı eserinde Anadolu daki Türkmenlerin ünlü Türkmen halılarını dokuyarak bütün ülkelere sattıklarını 13. yüzyıl Selçuklu döneminin en önemli şehirlerinden

10 biri olan Aksaray da yün halıların üretildiğini kaydetmiştir. Ayrıca 1332 1333 tarihleri arasında Anadolu da bulunan İbn Batuta da Aksaray da kendi adıyla anılan koyunun yününden benzersiz halılar ve kilimler dokunup Suriye, Mısır, Hindistan ve Çin e kadar ihraç edildiğini vurgulamıştır (Türkmen 1997:43). XIV. yüzyıldan sonra Selçuklu halılarının yanı sıra Anadolu da ikinci büyük grup olarak hayvan figürlü halılar ortaya çıkmış ve bu tür halılara ilk kez İtalyan ressamların tablolarında rastlanmıştır. İncil in; Tebşir, Meryem in nişanı veya diğer sahnelerini tasvir eden tablolarda bu halılar ya Meryem in tahtını ya da zemini süslerler. Bu çeşit halıların hepsinde zemin küçük karelere bölünmüştür. Yalnız arada bir ve özellikle ilk örneklerde uzunlamasına altıgenlerden ibaret baklava şekilleri görülür. Her kare veya altıgen aynı şekilde hep hayvan figürleriyle doldurulmuştur (Erdman 1957:99). XV. yüzyıl sonlarına doğru Anadolu hayvan figürlü halılar Avrupalı ressamların tablolarında kaybolur ve yerlerini geometrik desenler alır. Hans Holbein in tablolarında rastlanması sebebiyle Holbein halıları olarak isimlendirilen bu halılar dört gruba ayrılır. I. tip Holbein halıları küçük örnekli olup zemin küçük karelere bölünmüştür. Ortası sekizgenlerle doldurulmuş ve her karenin köşelerindeki çeyrek baklavaların birleşmesiyle oluşan baklavalar yer almaktadır. Halılarda zemin mavi ve kırmızı olup, yeşil az görülür. Ortalama iki yüzyıl kadar dokunan bu halılar XVI. yüzyıldan sonra azalarak XVII. yüzyılda kaybolmuştur (Aslanapa 1988:94). II. tip Holbein halıları bitkisel motiflerin birleşmesiyle meydana gelen haça benzer zengin baklavaların ve kontursuz sekizgenlerin dağılmış şekiller haline geldiği halılardır. Bunlar Lorenzo Lotto nun tablolarında görüldüğü için Loto halıları adını almıştır. Daima kırmızı zemin üzerine sarı örneklerle yapılan bu halılarda kûfi bordür yanında bulut motifleriyle klasik Uşak bordürü de görülür. Tahminen 1500 1800 arasında tablolarda görülen bu halıların bol sayıda kalan

11 orjinalleri arasında 6 metre uzunluğunda ve armalı olanları da vardır (Aslanapa 1993:354). III. tip Holbein halılarında zemin uzunlamasına büyük kare ya da dikdörtgenlere bölünmüştür. İçlerine sekizgenler; ortalarına da stilize bitki nakışlarından oluşan sekiz köşeli yıldızlar yerleştirilmiştir. IV. Tip Holbein halıları, III. Tipin bir varyasyonudur (Erdman 1957:108). Ortada büyük bir sekizgen, altında ve üstünde de ikişer küçük sekizgenin gruplaşmasından oluşan bir kompozisyona sahiptirler (Türkmen 1997:45). Görüldüğü gibi XIII. ve XIV. yüzyıldaki Türk halı sanatındaki büyük ilerleme XV. yüzyılda Holbein halıları ile devam etmiştir. Klasik dönemi meydana getiren XVI. ve XVII. yüzyılda ise renk, düğüm ve desen özellikleri ile dikkat çeken Uşak halıları ile Osmanlı saray halıları karşımıza çıkmaktadır. Sonsuzluk anlayışı içinde madalyon fikrinin temel alındığı Uşak halıları 18. yüzyıla kadar dokunmuş olup, 16. ve 17. yüzyıllar arasında İtalyan ve Hollandalı ressamların eserlerinde görülmektedir. Uşak halıları madalyonlarının biçimlerine göre madalyonlu ve yıldızlı Uşak olarak adlandırılmaktadır. Madalyonlu Uşak halıları, merkezde yuvarlak veya oval şeklinde bir madalyon ile köşelerde çeyrek madalyonların yerleştirildiği bir kompozisyon düzeninden meydana gelmiştir. Yıldızlı Uşak halılarında ise madalyonlar yıldız biçimine dönüşerek küçük baklavalarla dönüşümlü olarak sıralanırlar (Türkmen 1997:46). Türk halı sanatında XVI. yüzyıldan itibaren Uşak halıları grubu ile birlikte Anadolu nun geleneksel üslûbundan farklı bir grup, Osmanlı saray halıları görülür. Osmanlı saray halılar teknik ve motif olarak diğer Anadolu halılarından oldukça farklıdır. 1583 te III. Murat tarafından Kahire den çağrılan on bir halı ustası ile bir saray atölyesi oluşturulmuştur (Erdman 1957:94). Bu halılarda hançer yaprakları, kıvrık dallar, lale, sümbül, karanfiller kullanılmıştır. Halılarda, yuvarlak hatları

12 olan bu motiflerin dokunmasına daha uygun olan Sine (İran) düğümü kullanılmıştır (Aslanapa: 1992:137). Bugün Anadolu daki halıcılık geleneğine baktığımızda Hereke, Gördes, Bergama, Sivas, Isparta, Uşak, İzmir ve Kayseri gibi yörelerde geleneksel olarak el halısı dokumacılığının devam ettirildiği görülmektedir. Kayseri bölgesinde halıcılığın yaygın olarak dokunması ve Kayseri çevresindeki halıların yurt içinde ve yurt dışında tanınması oldukça eskidir. İbn i Batuta Seyahatnamesi başta olmak üzere çeşitli seyahatnamelerde Kayseri halılarının yurt dışına ihraç edildiklerinden söz edilmektedir. Yurt içindeki camilerin mescit, medrese ve konakların halı ve kilimlerle döşenmiş olduğu anlatılmaktadır. Kayseri ve çevresi Selçuklulardan bu yana dokuma merkezi olarak bilinmektedir. Günümüzde Bünyan, İncesu, Tomarza, Sarız, Yahyalı, Yeşilhisar bu geleneği devam ettiren birer dokuma merkezidir. Kayseri merkezde çözgü ve atkısı pamuk, düğüm ipliği yün olan halılar dokunmaktadır. İçlerinde seccade ve taban halısı ölçüsündeki örnekler yaygındır. Halılarda, halkın deyimiyle, 24 tür renk kullanılmaktadır. Renkler pastel tonludur. Hazır boyanmış fabrika ipliği tüketilmektedir. Kenar suları genellikle Lâdik halılarının kenar sularında kullanılan, lale ve karanfillerden meydana gelen Lâdik gülü motifi ile süslüdür. Zeminde, tek yönlü bir mihrap yer alır. Mihrap, merdiven halinde daralarak yükselir. Tepe noktasında eli belinde şeklinde sona erer. Mihrabın içi bitki motifleri bazen de hayat ağacı deseniyle doludur (Deniz 2000:140).

13 2. BİRİNCİ BÖLÜM: BÜNYAN HALICILIĞI HAKKINDA GENEL BİLGİLER 2.1. BÜNYAN IN HALI KAPASİTESİ Türkiye de halı tezgâhları dağınık olup köy evlerine kadar yayılmıştır. Hiçbir resmi makama tescili olmayan bu sanat evlerini takip etmek ve istatistiğini meydana getirmek zor bir iştir (Koton 1949:11). Bünyan da kaç tezgâhta halı dokunduğunu kesin rakamlara göre tespit etmek mümkün değildir. Bünyan halısı ilçe merkezinde dokunduğu gibi köylerde ve çevre ilçelerde de dokunmaktadır. Bünyan yöresinde halkın 5 bin dolayında büyüklü küçüklü tezgâhının olduğu ve bunlardan 3500 tanesinin ilçe merkezinde, 1500 e yakının da köylerde olduğu tahmin edilmektedir. 2.2. BÖLGEYİ EL DOKUMA HALICILIĞA İTEN SEBEPLER Bünyan halısı Kayseri nin Bünyan a komşu Pınarbaşı, Tomarza, Sarıoğlan, Gesi gibi diğer ilçelerinde de dokunmaktadır; fakat Bünyan ismi ön plana çıkmıştır. Bünyan ın belli başlı geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Coğrafi konumu itibariyle yörede yetiştirilen tarım ürünlerinin ekonomik değeri azdır. Bölgede, halkın sadece kendi ihtiyaçlarını giderebilen tarım ürünleri yetiştirilmektedir. Buğday, arpa ve çavdar başta olmak üzere çeşitli tahıl ürünleri ve bunun yanında küçük bağ ve bahçelerde kışın kullanılmak üzere domates, patates, soğan, fasulye gibi ürünler yetiştirilmektedir. Yetiştirilen bu ürünler ticari olarak kullanılmamakta ve yöre insanı tarafından kışın tüketilmektedir. Dolayısıyla tarım bir geçim kaynağı oluşturmamaktadır. Tarım ürünlerinde olduğu gibi Bünyan da yine yöre insanının sadece kendi ihtiyaçlarını giderebilecek düzeyde hayvancılık yapılmaktadır. Yöre, büyükbaş hayvancılığına da uygun olmasına karşın küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine

14 ağırlık verilmiştir; çünkü küçükbaş hayvanlardan daha çok yararlanılmaktadır. Koyun, yörede en çok yetiştirilen küçükbaş hayvanların başında gelir. Bünyan da halıcılığın gelişmesi ekonomik temellidir. Bünyan da tarım ve hayvancılığın gelir getirmemesi ve başka iş alanlarının da bulunmaması halkı farklı geçim kaynaklarına yöneltir; halıcılık ortaya çıkar. Üstelik yöre hammadde yönünden de oldukça zengindir. Halının ham maddesini ipler ve ipleri boyamada kullanılan kök boyaların oluşturması sebebiyle yörede hammadde temininde sorun yaşanmamaktadır. Koyunun yetiştirilmesi halının hammaddesi olan yünün bolca temin edilebilmesini sağlamaktadır. Halk, kırptıkları koyunların yapağılarını tamamen geleneksel yöntemlerden geçirerek ip haline getirmiş ve temel malzemeyi elde etmiştir. Yöre kök boya yönünden de oldukça zengindir. Cehri, kök boya otu, sütleğen gibi bitkiler Bünyan da yetişmektedir. Halıcılığın gelişmesinin bir diğer nedeni de halı dokumanın yörenin geleneksel yapısına ters düşmemesidir. Bünyan muhafazakar bir yerleşim yeridir ve bayanların dışarıda çalışması pek hoş karşılanmaz. Bu sebeple bayanlar ya kendi evlerinde ya da komşu evlerde halı dokuyup evlerine maddi kazanç sağlarlar. Böylelikle halkın hem geleneksel yapıları korunmakta hem de gelir elde edilmektedir.

15 3. İKİNCİ BÖLÜM: BÜNYAN HALILARININ TEKNİK ÖZELLİKLERİ 3.1 HALI DOKUMADA KULLANILAN TEKNİK ALETLER 3.1.1 Tezgâh Halı dokumak amacıyla yapılan çoğunluğu ahşap ve demirden oluşan özel düzenek. El dokusu halıcılıkta; duruş şekline göre yatay ve dikey tezgâhlar kullanılmaktadır. Yatay tezgâhlar, yere paralel olarak kurulmakta ve dokuyucu tezgâhın üzerinde dizlerinin üzerine çömelerek halıyı dokumaktadır. Fakat bu tip tezgâhlar ülkemizde hemen hemen hiç kullanılmamaktadır. Ülkemizde üretilen halıların tamamına yakın kısmı dikey tezgâhlarda dokunmaktadır. Yere dik olarak kurulan dikey tezgâhlar, dokunan halının tezgâh üzerinde yer değiştiriş şekline bağlı olmak üzere sarmalı tip (Isparta tipi) ve germeli tip (Hereke tipi) tezgâh adını almaktadır (Şenyüz 1996:57-58). Araştırma alanımızda kullanılan tezgâhların; kuruluşu, kullanımı, taşınması ve dokunan halının kontrolü bakımından çok kullanışlı olan germeli tip tezgâh olduğu saptanmıştır. Resim 1: Germeli Tip Dikey Tezgâh Resim 2: Germeli Tip Dikey Tezgâh

16 Germeli Tezgâh 1. Yan tahta (Ağacı) 2. Üst Levent (Merdane) 3. Orta Destek 4. Orta Levent (Merdane) 5. Dik Destek 6. Gücü Ağacı 7. Varan Gelen Ağacı 8. Alt Gücü, Mastar 9. Kama (Takoz) 10. Vidalı Gergi Demiri 11. Yumak (Yün İpi) 12. Çözgü İpleri 13. Dokunmuş Halı 14. Levent Yuvası 15. Oturma Tahtası 16. Takoz (Oturak Takozu) 17. Anahtar 18. Gücü

17 Dik tezgâhlar halk arasında ıstar olarak da bilinir. İki yan ağacı, alt ve üst leventler (bazılar), gücüleme çubuğu ve yatağı ile tezgâhın iskeletinden oluşur. İskeletin yapısını boydan boya çözgü ipi oluşturur. Alt-üst ve iki yanlar olmak üzere dört adet dikdörtgenler prizması şeklinde ağaç şeridin uçlarından birbirlerinin geçirilmesiyle oluşturulan tezgâhların ortasında omurgayı temsil eden ve iki yan direkleri birleştiren bel ağacı ve tezgâhın alt şeridini eşit aralıklarla bel ağacına bağlayan dört beş santim çapında iki demir çubuk vardır. Bel ağacının tam hizasında ve tezgâhın ön yüzünden yine yan direklere bağlanmış yuvarlak bir kücü ağacı vardır. Çözgü ön yüzde bu ağaca kücülenir. Ülkemizde kullanılan germeli tip tezgâhlar şu şekilde hazırlanır: Tezgâh kurulduktan sonra yere yatay duruma getirilir. Çözgünün kolay çözülebilmesi için destekle yukarı kaldırılır. Alt tezgâhın 10 cm yukarısından tezgâha paralel olarak yan direklere bağlanan serbest bir mastar monte edilir. Çözgü sayısına göre alt ve üst leventlerin üzerine 10 ar cm lik aralıklar çizilerek alt ve üst leventler eşit aralıklı bölümlere ayrılır. Amaç çözgünün bu aralara eşit bir şekilde paylaştırılmasıdır. Sert ve dayanıklı çözgü ipliği (direz) mastara bağlanır. Halı çözücü, büyük masuralara sarılmış bu ipliği alır, tezgâhın içine girer. Çözgünün ucu mastara bağlanır ve bağlanan yerden başlayarak tezgâhı arkalı önlü çözmeye başlar; mastara gelince bir sıra önden başlayıp arkaya doğru dolar ve diğer sıradan arkaya doğru başlayıp çözme yapar. Çözme işi bitince ön kücü, iki yan direklere çakılır. Çözgü bu kücüye bağlanır. Ön yüzdeki ilmeklerin bir tanesi çözgü ipiyle kücüye dâhil edilir. Kücünün ön tarafında özel bir düğüm oluşturulur. Böylece bir ilmek kücüye bağlanırken diğer bir ilmek de boşta kalır ve bir çift ilmek oluşturur. Bütün ilmikler bitinceye kadar bu işleme devam edilir. Böylelikle halı çözülmüş olur ve tezgâh yardımla yerden kaldırılıp duvara dayanır. Ayağa kalkmış halının gergin hale gelmesi için alt tezgâhı ve bel ağacını birbirine bağlayan demir çubuklar halı anahtarı yardımıyla gerginleştirilir.

18 Böylelikle çözgü ipleri zamanla esnediği için halının yumuşak düşmesi engellenir. Germeli tip tezgâhlar ahşap ve metal olmak üzere iki şekilde imal edilmektedir. Bu tezgâhların en önemli özelliği, alt ve üst leventlerin kendi etrafında dönmeyip, alt leventin aşağı yukarı doğru levent yuvasında hareket etmesidir. Ahşap germe tezgâhta alt leventin sabitleştirmesi, kama (takoz) ve vidalı gergi demiriyle, metal germe tezgâhta ise yan dikmelerde bulunan gerdirme tertibatıyla sağlanır. Bir başka önemli özelliği ise; çözgünün çözgü aparatında değil tezgâh üzerinde çözülmesidir. Germe tezgâhta dokunan halı, alt levente sarılmaz. Tezgâh gevşetilerek dokunan kısım, alt levent üzerinde arkaya doğru kaydırılır; daha sonra sıkıştırılarak önceki gerginliğe getirilir. Germeli tip tezgâhın tek kusurlu yönü ise istenilen ebatta (boyda) halı dokuma imkânı olmayışıdır. 3.1.2 Kirkit Dokumacılıkta atkı ipliğini sıkıştırmak için kullanılan, demirden veya ağaçtan yapılmış dişli araçtır (TDK 1998:1329). Çok dişli bir alettir. Halıda atkı iplerini sıkılaştırmak için kullanılır. Halk arasında tarak, ıstarın eli, ıstar tarağı gibi isimlerle de anılır (Deniz 2000:70). Düğümün sık atılması halıların kalitesin, belirleyen özelliklerin başında gelir. Düğümün sık atılabilmesi için de kirkitin ağır olması ve kirkite kuvvetli vurulması gerekir. Resim 3: Kirkit

19 3.1.3 Kirmen Halk arasında kirman, eğirtmeç adıyla da bilinir. Kirmenin ortasında 30 35 cm. uzunluğunda ahşaptan yapılmış bir çubuk yer alır. Çubuğun orta yerinde de kirmenin kendi ekseni etrafında dönmesini sağlayan dört kanat bulunur. Kanatlar aslında iki parça halindedir. Birbiri içine geçerek dört parçalıymış gibi görünürler. Kirmen hem kadınlar hem de erkekler tarafından eğrilir. Yünleri koluna dolayan eğrici yünü kirmen çubuğu üzerindeki tırnağa (çentik) yerleştirir ve kolay sökülen bir düğüm atar. Ayakta dururken veya bir yerde otururken bir eliyle ipi havaya kaldırır, diğer eliyle kirmeni sağdan sola doğru çevirir. Kirmen havada dönerken eğiren kişi yünü incelterek bırakır. Havada kıvrılan ip kirmenin kanatları üzerine çapraz bir şekilde sarılır. Kirmenin kolları üzerinde yumak haline gelen ip, kanatlar, kirmenin eksenini meydana getiren çubuk üzerinden aşağıya indirilir. Kanatlar birbirinden ayrıldığında ip, yumak halinde alınır (Deniz 2000:70). Çizim 1: Kirmen

20 3.1.4 Çıkrık Genellikle ipin sarıldığı bir mil ve bu mili çeviren bir kasnak ve kasnağı geçiren koldan ibarettir. Ahşap veya demirden yapılır. Halk arasında çıkırık olarak da bilinir. Anadolu da 19. yüzyıla kadar çıkrık yoktur. Bu yıllarda Avrupalı ve Amerikalıların Anadolu da halı dokutturmaya başlamasıyla birlikte Anadolu da yaygınlaşmış, bir süre sonra gelenek halini almıştır. Çıkrığın şekli yörelere göre değişen bir çeşitlilik gösterir. Kayseri ve Bünyan civarında örümcek şekilli çıkrıklar yaygındır (Deniz 2000:63). 3.1.5 Makas Resim 4: Çıkrık Halının dokunan bölümünde ilmeklerin gelişigüzel kesilmiş olan uçlarını düzeltmek amacıyla kullanılan özel yapılmış kırpma aletidir. Resim 5: Makas Resim 6: Makas

21 Günümüzde makas kullanılmamaktadır. Makas yerine halı biçme makineleri kullanılarak halının havlı bölümü aynı yükseklikte olacak şekilde daha düzgün olarak kesilmektedir. 3.1.6 Bıçak Halıların iplerinin kesilmesi için kullanılan bir alettir. Gündelik yaşantıda kullanılan bıçaklardan boyut itibariyle farklıdır. Atılan ilmekler kesilmediği takdirde, ilmekler dokuyucu kızların sol işaret parmaklarının ilk boğumunu inceltip kanatır. Bunu önlemek amacıyla her ilmekten sonra ipler bıçaklarla kesilmektedir. 3.1.7 Anahtar Halı tezgâhında çözgünün gergin olmasını, demir düzeneği sıkılaştırmayı veya gevşetmeyi sağlayan 6 7 cm ağzı olan alettir. Resim 7: Anahtar

22 3.2 HALICILIKLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 3.2.1 Çözgü (Eriş, Arış) Dokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler, arış (TDK 1998:504). Halı tezgâhının alt ve üst leventleri arasına, halı boyunca yatay, zemine dik ve birbirlerine paralel olarak çaprazlama geçirilen yün, pamuk ve ipekten bükülerek imal edilmiş ipliklerdir. Yörede çözgü ipi olarak geçmişte yün kullanılıyor olmasına karşın günümüzde pamuk kullanılmaktadır. Sert, kalın pamuklu ipliklerden oluşan çözgünün halının iyi dokunabilmesi için gergin olması gerekir. Çözgü, halının ebadına göre çözülür. Örneğin beş yüzlük halıya beş yüz ilmek, yedi yüzlük halıya yedi yüz ilmek çözülür. Resim 8: Çözgü ipleri 3.2.2 Atkı Halının ilme sıraları arasına ve halının enine paralel olarak elle geçirilen, çözgü ile beraber halının zemin dokumasını oluşturan yün, pamuk veya ipek ipliğidir. Halk arasında argaç olarak da bilinmektedir. Yurdumuzda imal edilmekte olan halılarda, genellikle alt atkı ve üst atkı olmak

23 üzere iki atkı kullanılmaktadır. 3.2.2.1 Alt Atkı (Kalın Atkı) Halının ilme dokumasının bir sırası bittikten sonra, halının enine olmak üzere ve halının kalitesine göre tespit edilmiş atkı ipliği, varangelen ağacı aşağıda iken çözgünün arasından geçirilerek düz bir şekilde çekilir ve kirkitle sıkıştırılır. 3.2.2.1 Üst Atkı (İnce Atkı) Alt atkı atıldıktan sonra, varangelen ağacı yukarı kaldırılarak ince atkı çözgünün arasından geçirilir. Kirkitle ilmelerin arasına yedirilerek kirkitle sıkıştırılır. Atkılar atıldıktan sonra, sıkıştırma ipi (patkı - baskı ipi) mutlaka kullanılmalıdır. Sıkıştırma ipi kullanılmadığı takdirde, kirkit darbeleri özellikle üst (ince) atkıyı kesebileceği gibi, her ilmeye de isabet etmeyeceğinden istenilen sıkıştırmayı yapamaz. Sıkıştırma ipi, halk arasında "ağ ipi" tabir edilen, sentetik iplikten yapıldığı gibi halıda kullanılan kalın atkı veya çözgü ipliğinden birkaç kat yapmak suretiyle bükülerek de elde edilebilir. Fakat sentetik olanlar uzun ömürlü olduğu için sıkıştırma ipi olarak sentetik ağ ipinin kullanılması daha ekonomiktir. Atkılar atıldıktan sonra "sıkıştırma ipi" çözgü arasından geçirilerek ve kirkitle bu ipin üzerine vurularak sıkıştırma işlemi yapılır. 3.2.3 Menik (Çile) Atkı ipliğinden yapılan her sıradan sonra halıyı sıkılaştırmak amacıyla çözgünün (eriş) arasından geçirilen yaklaşık 15 cm ebatında başı iple dolalı küçük iplik çileleridir.

24 3.2.4 İlme (Düğüm) Resim 9: Menik (Çile) Halı dokunurken yün, ipek veya floş ipliğinin, çözgünün her çift teline belirli bir biçimde yan yana bağlanarak sıralar oluşturan iplik düğümleridir. Halılarda iki tür düğüm tekniği kullanılır. Bunlardan ilki Gördes veya Türk düğümü; ikincisi ise Sine veya İran (Acem) düğümüdür. İkinci düğüm tekniğinde iplik çözgünün altından sağa veya sola doğru geçirilip diğerine dolandırmak suretiyle atılır. Acem düğümü daha sık atılabilmesi sebebiyle daha zarif motiflerin atılabilmesine olanak sağlar (Bozkurt 1993:252). Türk (Gördes) düğümü ise ipliğin, çözgü ipliğinin çevresini dolanarak iki ucun birden çıkarılması şeklinde atılır ve Sine düğümüne nazaran çok daha dayanıklıdır. Bünyan halılarında da Türk (Gördes) düğümü kullanılmaktadır. Çizim 2: Sine (İran) Düğümü Türk (Gördes) Düğümü (Dirik 1938:45)

25 3.2.5 Hav Hav, çözgü tellerine bağlanmış ilme adı verilen düğüm uçlarının belli uzunluklarda kesilmiş şeklidir. Resim 10 ve 11: Halılarda kesilmemiş hav ipleri. 3.3 HALI DOKUMADA KULLANILAN MALZEMELER Halıcılıkta kullanılan en önemli malzemeler ipler ve bu iplerin elde edildiği boyalardır. Resim 12, 13 ve 14: Halı dokumada kullanılan ipler

26 Halı dokuma işlemi sırasında çözgü ipi, atkı ipi ve ilmelik ip olmak üzere üç farklı ipe ihtiyaç duyulmaktadır. Bünyan halılarında kullanılan bu ipler zaman içerisinde değişim göstermiştir. Bünyan halıları kullanılan iplere göre şöyle sınıflandırılır: A. Tamamen yünden dokunmuş olan halılar (ilmesi, çözgüsü ve atkısı yün olan halılar) B. İlmesi yün, çözgü ve atkısı pamuk olan halılar C. İlmesi yün, çözgü ve atkısı ipek olan halılar D. İpek halılar (ilmesi, çözgüsü ve atkısı ipektir.) (Hacıpaşaoğlu 1993:39). Bünyan da halıcılığın ortaya çıktığı dönemde halılar, koyunun kırpılmasından yünün eğrilmesine kadar tamamen geleneksel yöntemlerle elde edilen iplerle dokunmuştur. Fakat 1908-1909 lu yıllardan sonra Bünyan halılarında kullanılan iplerde değişim yaşanmıştır. Daha önce çözgüde, atkıda ve ilmelik iplerde sadece yün kullanılmaktayken bu yıllardan sonra malzeme olarak suni boyalarla boyanmış fabrikasyon yün ipliği ile pamuk ipliği de kullanılmaya başlanmıştır. Dokumada kullanılan ipler Ege Bölgesi nden; Uşak, Kütahya ve Balıkesir ip fabrikalarından karşılanmaktadır. Çünkü bu yörede yetişen koyunların yünleri ince olduğu için halı dokumaya daha uygundur. Günümüzde ise yörede çözgü ipi ve atkı ipi olarak pamuk; ilmelik ip olarak da yün kullanılmaktadır.1950 li yıllardan sonra ilmelik ip olarak ipek de kullanılmaya başlanmıştır; fakat ipek halı dokutan tüccarlar, halının pahalıya gelmesi, daha uzun sürede dokunması ve dokutmanın zor olması nedeniyle ipek halıyı çok fazla tercih etmemektedir. İpeğin ince ve zarif olması dokumayı zorlaştırır. Yün iplerde cm² de 35 düğüm atılırken ipekte 70 düğüm atılmaktadır. 1 m² lik bir ipek halı, yaklaşık 4 ile 6 ayda dokunabilmektedir. Pamuğa ve yüne alışmış olan Bünyanlı dokuyucuların ellerinin ipeğe alışık olmaması ipek halı dokumayı zahmetli bir hâle getirir. Bu sebeple tüccarların yanında dokuyucular da ipek halı dokumaktan kaçınırlar.

27 Buna karşın Bünyan merkezde sadece yurt dışına veya turistik yerlere pazarlanmak üzere birkaç tüccar tarafından ipek halı dokutulmaktadır. Halılar dokunmadan, kullanılacak olan iplerin renklendirilmesi, boyanması halıların güzelliğini ortaya çıkaran ve halıların kalitesini artıran en önemli unsurlardan biridir. Bu durumda akla gelen, boyanın doğal veya suni olmasıdır. Doğal boyalar, öteden beri dokumacılıkta kullanılan yün, pamuk ve ipek gibi malzemelerin renklendirilmesinde 19. yüzyılın ortalarına, sentetik boyaların keşfine kadar, aralıksız olarak kullanılmıştır. Doğal boya, tabiatta bulunan çeşitli bitkilerden veya böceklerden üretilir. Böceklerden üretilen kök boyalarda, boyar madde içeren böceklerin dişileri kurutulup öğütüldükten sonra kök boya yapımında kullanılmaktadır (Karadağ 1997:38). Fakat Bünyan halıcılığında böceklerden boyar madde yapılmadığı, boyar madde yapımında sadece bitkilerden yararlanıldığı tespit edilmiştir. Ceviz kabuğu, sütleğen, soğan kabuğu, kök boya otu, cehri, indigo meşe külü, su nanesi (narpuz), karamık ve karamık sapı, ısırgan otu, saman sapı, vişne ağacı yaprakları, asma yaprağı, nane gibi bitkiler kök boya yapımında en çok kullanılan bitkilerdir. Kırmızı renk soğan kabuğu ve cehri adlı kök boya otundan; sarı renk karamık kökü, sütleğen, cehri ağacı ve meyvelerinden; mavi renk meşe külü ve indigo adı verilen bitkiden; yeşil renk nane ve asma yaprağından; kahverengi ise ceviz yaprağı ve kabuğu, soğan kabuğundan yararlanılarak elde edilmiştir. Kök boyalar söz konusu bitkilerin kök, gövde, yaprak, çiçek veya meyvelerine yardımcı maddelerin, mordan, eklenmesiyle elde edilmektedir. Boyanacak maddeyi boyanacak konuma getiren maddelere mordan denilir. Mordanlar bir bitkiden değişik renkler elde etmek için kullanıldığı gibi aynı zamanda tespit maddesi olarak da kullanılır. Bazı boya bitkileri mordan

28 gerektirmez. Mordan gerektiren boyalara mordanlı boyalar denilir. Bunlar; boyanacak maddeyi doğrudan boyayamayan, yardımcı maddeler gerektiren boyalardır (Öztürk 1987:56). Ülkemizde en çok kullanılan mordanlar; şap, kremtarlar, göztaşı (bakır sülfat), amonyak, soda, sirke asidi, karaboya, demir sülfattır (Uğur 1988:12). Kökboyaların sıfırdan sekize kadar haslık dereceleri vardır. İçerisinde asit ihtiva edenlerin haslık derecesi sekizdir; akmaz ve solmaz. Mesela sarı renk elde edilen soğan kabuğu nun haslık derecesi sıfırdır. İlk dokunduğunda çok parlak duran halılar belli bir müddet sonra canlılığını yitirir ve solar. Haslık derecesi sekiz olan kök boyalar ceviz kabuğu, sütleğen ve cehri dir. Bu boyalarla boyanan iplerin kullanıldığı halılar çok uzun süre sağlam ve parlak kalır. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Bünyan dan yurt dışına da ihraç edilen cehri bitkisi kök boyalar içerisinde dayanıklılığı bakımından önemli bir yere sahiptir. Cehri bitkisinden güzel bir renk elde etmek için bitkinin en az iki yıllık olması gerekir. İki yıllık bir bitki kırmızı renk verirken bu süre tamamlanmadan koparılan bitki sarı renk verir. Cehri bitkisi her yerde yetişmemesine rağmen devlet, zamanında Bünyan da bulunan yabani cehri tarlalarını halka bölüştürür. Halk da boyaları kendilerinin ürettiği dönemde cehri bitkisinden boya yapıp dışarıya ihraç eder. 1907 yılına kadar Bünyan da da doğal boyalar kullanılırken bu tarihten sonra suni boyalar kullanılmaya başlanır. Bu yıllarda Bünyan a yerleşen Pozant ismindeki bir halı ustası Bünyan ın yerli halkından Mustafa Börkü ile işbirliği yaparak İngiltere nin Manchester şehrinden fabrikasyon yün ve pamuk ipliği; tabi boyalar yerine de Almanya dan suni boyaları ithal etmiştir (Hacıpaşaoğlu 1993:38). Bu durum da Bünyan da hem geleneğin kaybolmasına hem de kalitenin düşmesine neden olmuştur. Hiçbir yapay madde kullanılmadan tamamen doğadan elde edilen kök boyalar