TÜRKIYE DiYANET VAKFI YAYINLARI/200 ( ~--- -------- --- ------------------------- - TORKIYE'DE MiSYONERLİK FAALİYETLERİ ANKARA 1996
DİYANET İŞLERi BAŞKANLIÖI TELEVİZYONDA MiSYONERLİK FAALİYETLERİ YAPAN YAYlNLARA NEDEN KARŞI ÇlKMlYOR? Prof. Dr. Süleyman Hayri BOLAY Biz daha önce, çeşitli münasebetlerle yaptığımız muhtelif toplantılarda, bu konulara temas ettik. Çünkü Türkiye'de bizim müslüman kardeşlerimizin bir şeyi iyi bilmeleri lazım. Gelen mektuplarda da buna benzer şeyler vardır, hatta bazı yazılarda da bahse.: diliyor. Türkiye'yi Diyanet İşleri Başkanlığı'nın idare ettiğini sanıyorlar ve T.R.T.'yi D.İ.B.'nın idare ettiğini sanıyorlar; hatta T.D.V.'nın, D.İ.B.'nın T.R.T.'ye Vakfın Yayın Kurulu Başkanı olarak benim emir verınemi istiyorlar. Böyle bazı yüksek tahsil yapmış kimseler var, neyin nereden geleceğini, kimin nereye ne söyleyebileceğim bilmiyorlar. Ve T.R.T.'deki herhangi bir yanlışın veya her hangi bir kasıtlı hareketin veya münasebetsiz bir dini programın, yetersiz bir dini. programın, hesabını, faturasını devamlı surette ya D.İ.B.'na yahut T.D.V. yetkililerine çıkarmak istiyorlar. Bir defa bu yaniışı kendimiz düzeltmemiz, iyi bilmemiz lazım. T.R.T. kendinin de kurula kurula söylediği gibi özerk bir kurum. Oraya siyasiler bile çoğu zaman söz geçiremez, yani siyasetin de, siyasilerin de kılığına girmek suretiyle yine işlerini yürütürler. Ve benim aniayabildiğim kadarıyla da senelerden beri, oradaki bir takım mahfiilere de, hiç kimsenin kolay kolay nüfuz etme imkanı da hemen hemen yok gibidir. Kaldı 91
ki orad& dini programlan yapan arlradaglar isterlerse, D.~.B. ile ilgili kirnseleri konugtururlar, isterlerse hi$ konugturmazlar, hig kimse de bir qey diyemez. isterlerse ilahiyat f&.iiltesi mensuplarml ' konuetururlar, isterlerse dlgardan adarn getirtir konugtururlar, ona da kimse karlgamaz. Dini program diye bir aga~ dilcme programlnl da verirler veya ku8 avlama programkl verirler, buna da lumse bir gey diyernez. Efendimt ha, o zarnan ig size diigiiyor, orada lronuqmaym, ne diyeceksiniz, f3.f.b.'na mektup yazacaglniza oraya mektup yazm, oraya telefon aqn. Daha once de soylerni$tirn, yine de hatrrlatrnakta fayda varf T.R.T.'nin ilk genel mfidurii olan zat, qimdi sag, vakkiyle kendisine gitmiqler soylemi$ler, "Yahu dini programlara niye yer velmiyorsun? Burasi %99'u miisliiman ulke". 0 da demig ki: "Ben o miisliiman dedigiriiz adamlardan lli~ bir gey gormiiyorum, balc gu ~uvallar dolusu rnektuplar, hep bizi tenkid eden veya talep bildiren geyler. Bu vatandag dediginiz insanlardan ben bir tane mektup almadrm, bir ~uval da siz doldurun sizin dediginizi yapaylrn". Cuvall gegtik, bir sepeti doldursak yine yaparlar, ben size soyleyeyim. Bir sepet dolusu, bir konuda, rnektuplar gitsin, T.R.T., hatta bazan bir telc telefon programln alusrru degi9tirir. Bir misal vereyirn: Yavuz Biilent Bakiler'in rnehini yazd~gi Avrupa'da Turk Izleri, adh bu guzel rne~hur programda, bir yerde, biliyorsunuz Yugoslavya'da bir Rufai ayini gbsterildi. Bizim T.R.T..de zaten boyle seylerin gijsterilmesi mumkun degildir. Kanunlar musaade etse de oradaki insanlmn lcafas~na yatmadrg~ i~in, laiklige aykm &ye bir de gerek~e bulurla, gene onu yaplatrnazlar; fakat nasilsa o gecmig, 92
herhalde yanlışlıkla yayınladılar. Biz dinlerken evde dedik ki "yarın gazeteler velveleyi kopanr bunun için", gazetelere zaten fırsat kalmadan o gün bir. takım kimseler telefonlara sarılmışlar, nasıl oynatırsınız bunu, nasıl gösterirsiniz, nasıl kesmezsiniz, laikliğe aykın, Atatürkçülük elden gitti ve saire diye. Bir hanım, bir din dersi öğretmeni bir hanım, açıyor, diyor ki, Allah razı olsun sizden, ne kadar güzel bir iş yaptınız, bizim ruhumuzu sevindirdiniz, sürura gark ettiniz. Oradaki nöbetçi memur, bunalmış aleyhteki telefonlardan, Yahu senden Allah razı olsun diyor, sen de beni sürura, neşeye gark ettin, senin dediğini yapacağım bundan sonra diyor. Şimdi bu kadar önemli, bir telefon bile, iki satırlık bir mektup bile mühim. Bunu yapmıyoruz, ondan sonra da şikayet ediyoruz, bilmem hangi özel televizyondan, bilmem hangi resmi televizyonun hangi kanalındaki hangi programından biz şikayet ediyoruz, çocuklanmız elden gidiyor diyoruz. Peki o televizyona, özel televizyona kaç tanemiz mektup yazdı, kaç tanemiz telefon etti? Hiç birimiz bir şey yapmıyoruz. Benden vergi alıyorsun, benim inançlarıma, benim örf ve adellerime karşı yıkıcı faaliyetlerde bulunuyorsun, nasıl yapıyorsun? Veya bazan yapıyorlar işte, T.R.T.nin önüne getirdiler televizyonu yaktılar vaktiyle, bazı sendikacılar, bazı milletvekilleri. Bu da kanuna aykın bir şey değil, bir tanesi de çıksa böyle bir şey yapmış olsa, her halde daha tesirli bir şey olur, protesto olur yani. Evet, yani bize ait olan eksikliği düzeltmek için söylüyorum, yani burada D.İ.B. ve Diyanet Vakfı yetkili filan değildir, oraya fatura çıkarmaya da lüzum 93
yoktur. Ne zaman ki D.İ.B.'na oradaki dini prograrnlan yapma ve kontrol etme yetkisi verilir kanunen, o zaman faturayı D.İ.B.'na veya Vakti'na çıkarmak yerinde bir hareket olur, ama aksi takdirde, D.İ.B.'rıın da tesir gücü siz de bilirsiniz ki oldukça sınırlıdır. 94