VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR KADERİNE TERK EDİLEMEZ K. ATATÜRK



Benzer belgeler
VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR KADERİNE TERK EDİLEMEZ K. ATATÜRK

VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR KADERİNE TERK EDİLEMEZ K. ATATÜRK

VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR KADERİNE TERK EDİLEMEZ K. ATATÜRK

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

Şimdiye kadar özelliklerini belirtmeye çalıştığımız Kütahya Yöresi'nin kuzey kesimi içerisinde de farklı üniteler ayırd etmek mümkündür.

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ

GENEL BİLGİLER. Yüzölçümü : km² dir. (Türkiye nin 1/55 dir.) Nüfus : ( ) İl Trafik No : 03

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu

KÜTAHYA ADININ KÖKENİ VE TARİHİ

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ŞANLIURFA YI GEZELİM

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

BALIKESİR de. Yatırım Yapmak İçin 101 Neden

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

İdari Durum. İklim ve Bitki Örtüsü. Ulaşım

T.C. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Düzce Yatırım Destek Ofisi Yatırıma Uygun Turizm Alanları Raporu Sektörel Raporlar Serisi IX

1/ ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI; BİLGİ, BELGE ve VERİ TOPLAMA SÜRECİ MEVCUT ÇEVRE DÜZENİ PLANLARI PLANLAMA BÖLGESİ NDE MEVCUT DURUM

TARIM: Ülkemizde farklı iklim özellikleri görülmesi farklı tarım ürünlerinin yetişmesine sebep olmaktadır.

Büyük baş hayvancılık

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

İzmir Bölge Planı. İlçe Toplantıları Kınık Özet Raporu

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

BÖLÜMLERİ: - 1. Adana Bölümü - 2. Antalya Bölümü YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akdeniz Bölgesi

TÜRKİYE COĞRAFYASI VE JEOPOLİTİĞİ

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik

BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı Anadolu Üniversitesi

Seyitgazi, Eskişehir il merkezinin 43 km. güneyinde bulunmaktadır. Yüzölçümü 1516,36 km 2, deniz seviyesinden yüksekliği 1040 m. dir.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Yıllar PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

SUSURLUK. TiCARET BORSASI. Ekonomik İstatistik Raporu SAYI : 2

5. Ünite. ÇEVRE ve TOPLUM. 1. Doğadan Nasıl Yararlanıyoruz? Çevre Sorunları Konu Değerlendirme Testi

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: km2 NÜFUSU: RESMİ DİLİ: İngilizce

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan :25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs :22

Ö:1/ /02/2015. Küçüksu Mah.Tekçam Cad.Söğütlü İş Mrk.No:4/7 ALTINOLUK TEL:

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

TARİH BOYUNCA ANADOLU

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği. Çevreye Duyarlı Sürdürülebilir ve Yenilenebilir Enerji Üretimi ve Kullanımı

Neden Malatya ya yatırım yapmalı

KÜTAHYA. Dr. Kamil TÜRKMEN- Kütahya İl Sağlık Müdürü

AKÖREN İLÇE RAPORU 2014

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL

İTALYA. Sanayi,Turizm,Ulaşım

A R A Z İ V A R L I Ğ I ALAN(Ha) PAYI(%) Tarım Arazisi (Kullanılmayan hali Araziler Dahil) (*) ,7. Çayır Mera Alanı (*) 65.

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

SİVAS İLİ TARIM VE HAYVANCILIK RAPORU

İLİN ADI ADANA GENEL BİLGİLER ULAŞIM BİLGİLERİ ADANA İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER

Coğrafya Proje Ödevi. Konu: Hindistan ve Nijerya nın Ekonomik Özellikleri. Kaan Aydın 11/D

19 KÜMÜLATİF ETKİ DEĞERLENDİRMESİ GİRİŞ KILAVUZ KAPSAM VE METODOLOJİ... 2

AFYONKARAHİSAR TİCARET VE SANAYİ ODASI AFYONKARAHİSAR TİCARET VE

BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR

B-) Aşağıda verilen sözcüklerden uygun olanları ilgili cümlelere uygun biçimde yerleştiriniz.

Alanın Gelişimi ile İlgili Kriterler

ILISU KASABASI. Ramazan ÖZDEMİR TC AHİLER KALKINMA AJANSI AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

DÜZCE NİN ÇEVRE SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ÇALIŞTAYI 4 ARALIK 2012 I. OTURUM OTURUM BAŞKANI: PROF. DR. SÜLEYMAN AKBULUT

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

KONYA İLİ TARIM SEKTÖRÜ YATIRIMLARI İÇİN NEDEN

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

ALTINEKİN İLÇE RAPORU

2010 ÖSYS YÜKSEKÖĞRETİM PROGRAMLARI EN KÜÇÜK VE EN BÜYÜK PUANLARI LİSTESİ (Tablo 3A)

İ Ç İ N D E K İ L E R 1 A- BİRİNCİ BÖLÜM: İLÇENİN SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI...

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

YGS-LYS ALAN SIRA DERS İÇERİK SINIF

Sudan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Ankara

Çevre İçin Tehlikeler

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

SUSURLUK. Ekonomik İstatistik Raporu. TiCARET BORSASI. Sayı: 2

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

TÜRKİYE TURİZM STRATEJİSİ 2023 VE MALATYA İLİ TURİZMİ

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2012 YILI TARIMSAL DESTEKLER

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI

Finlandiya nın Tarihçesi

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

T.C. AFYONKARAHİSAR İL ÖZEL İDARESİ İL GENEL MECLİSİ BAŞKANLIĞI. : İl Genel Meclisinin 2015 Yılı Nisan Ayı Toplantısına Ait Gündem

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

1. GENEL GÖRÜNÜM Coğrafya ve İklim


COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

2014 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

Transkript:

i

VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR KADERİNE TERK EDİLEMEZ K. ATATÜRK ii

SUNUŞ Çevreyi; içinde bulunduğumuz, faaliyetlerimiz sonucunda etkilediğimiz, değişen değerleri sonucu etkilendiğimiz fiziki çevre ve insanların oluşturduğu çevre olarak betimleyebiliriz. Fiziki çevre; taşı toprağı, bitki ve hayvan topluluğu, tüm toprak üstü ve toprak altı zenginlikleri ile bizleri ve bizden sonraki nesilleri de içinde barındıracak sistemdir.bu nedenledir ki korunmak, korunarak kullanmak, iyileştirmeli ve geliştirmelidir. açmaktadır. Hızla gelişen ve değişen dünyamızda insan sağlığı ve huzuru açısından çevre sorunları giderek artan bir önem kazanmaktadır. Artan nüfus, gelişen teknoloji ve sanayileşme pek çok çevresel değişime yol Hızlı nüfus artışına, çarpık kentleşmeye bağlı olarak sosyal ve kültürel çevrede etkilenmekte, kentlerimiz bellek kaybına uğratılmakta kültürel kalıtlar ise ya tamamen yada niteliksel açıdan değer yitirmektedir. İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce her yıl güncelleştirilen ve kullanıcılara sunulan Çevre Durum Raporu nun bu bağlamda önemli yararı olacağına inanıyorum. Haluk İMGA AFYONKARAHİSAR VALİSİ iii

BASLARKEN Anayasamızın 56.maddesinde de belirtildiği gibi, herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.çevreyi geliştirmek,çevre sağlığını korumak ve çevre kirliliğinin önlenmesi konusunda devlete ve vatandaşlara önemli görevler düşmektedir Ortak varlığımız olan çevreyi korumak ve gelecek kuşaklara güvenli bir şekilde aktarmak için toplumun tüm kesimleri üzerine düşeni eksiksiz yerine getirmelidir. Çevrenin bize geçmişten kalan bir miras değil, korunması geliştirilmesi ve gelecek nesillere en güzel şekilde devredilmesi gereken bir emanet olduğunun bilincindeyiz. Bu bilinç doğrultusunda hava kirliliği, yer altı sularının bilinçsizce kullanılması, yer üstü sularının kirletilmesi, atıklardan kaynaklanan kirlilik ve gürültü kirliliği konularında Çevre Kanunu ve bağlı yönetmelikler çerçevesinde çalışmalarımıza büyük bir hevesle devam etmekteyiz. Çevre Yönetimi ve ÇED Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporun, bundan sonraki yıllarda hazırlanacak Çevre Durum Raporlarına kaynak teşkil edebilmesi ve çevre ile ilgili yapılacak faaliyetlere ışık tutması dileğimle Raporun hazırlanmasında emeği geçen dökümanları bizlerden esirgemeyen Kurum ve Kuruluşlar ile İl Çevre ve Orman Müdürlüğümüz personeline teşekkür ederim. Resmi Nazmiye UZUN İl Çevre ve Orman Müdürü iv

T.C. AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ İL ÇEVRE VE ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ HAZIRLAYANLAR Yusuf GÜRMAN Tekniker Teoman KANTARCI Jeoloji Yük. Mühendisi v

vi

A. COĞRAFİ KAPSAM... 11 A.1.Giriş: 11 A.2. İl ve İlçe sınırları: 17 A.3. İlin Coğrafi Durumu: 38 A.4. İlin Topografyası ve Jeomorfolojik Durumu: 43 A.5. Jeolojik Yapı ve Stratigrafi: 50 A.5.1. Metamorfizma ve Mağmatizma: 50 A.5.2. Tektonik ve Paleocoğrafya: 59 B. DOĞAL KAYNAKLAR... 69 B.1. Enerji Kaynakları 69 B.1.1. Güneş: 69 B.1.2. Su Gücü: 69 B.1.3. Kömür: 69 B.1.4. Doğalgaz: 71 B.1.5. Rüzgar: 71 B.1.6. Biyokütle 71 B.1.7. Petrol: 71 B.1.8. Jeotermal Sahalar: 71 B.2. Biyolojik Çeşitlilik 79 B.2.1. Ormanlar: 79 B.2.1.1. Odun Üretimine Ayrılan Tarım Alanları: 79 B.BALTALIK... 79 B.2.2. Çayır ve Mera: 80 B.2.3. Sulak Alanlar: 80 B.2.4. Flora: 81 B.2.5. Fauna: 81 B.2.6. Milli Parklar, Tabiat Parkları, Tabiat Anıtı, Tabiatı Koruma Alanları ve Diğer Hassas Yöreler: 84 B.3. Toprak: 84 B.4. Su Kaynakları: 85 B.4.1. İçme Suyu Kaynakları ve Barajlar: 85 B.4.2. Yeraltı Su Kaynakları: 86 B.4.3. Akarsular: 86 B.4.4: Göller ve Göletler: 89 B.5.1. Sanayi Madenleri: 103 B.5.2. Metalik Madenler: 104 B.5.3. Enerji Madenleri: Bu konuya B.1.3 B.1.4. de değinilmiştir 106 B.5.4. Taş Ocakları Nizamnamesine Tabi Olan Doğal Malzemeler 106 C. HAVA (ATMOSFER İKLİM)... 106 C.1. İklim ve Hava 106 C.1.1. Doğal Değişkenler 106 C.1.1.1. Rüzgar: 107 C.1.1.2. Basınç: 108 1

C.1.1.3. Nem: 108 C.1.1.4. Sıcaklık: 109 C.1.1.5. Buharlaşma: 110 C.1.1.6.1. Yağmur: 115 C.1.1.6.2. Kar. Dolu. Sis ve Kırağı: 116 C.1.1.7. Seller: 117 C.1.1.8. Kuraklık: 127 C.1.1.9. Mikroklima: 127 C.1.2. Yapay Etmenler 127 C.1.2.1. Plansız Kentleşme: 127 C.1.2.2. Yeşil Alanlar: 128 C.1.2.3. Isınmada Kullanılan Yakıtlar 128 C.1.2.4. Endüstriyel Emisyonlar: 128 C.1.2.5. Trafikten Kaynaklanan Emisyonlar: 130 C.2. Havayı Kirletici Gazlar ve Kaynakları 130 C.2.1. Kükürtdioksit Konsantrasyonu ve Duman: 131 C.2.2. Partikül Madde (PM) Emisyonları: 132 C.2.3. Karbonmonoksit Emisyonları: 132 C.2.4. Azot Oksit (NOx) Emisyonları: 132 C.2.5. Hidrokarbon ve Kurşun Emisyonları: 132 C.3. Atmosferik Kirlilik 132 C.3.1. Ozon Tabakasının İncelmesinin Etkileri: 132 C.3.2. Asit Yağmurlarının Etkileri: 135 C.4. Hava Kirleticilerinin Çevreye Olan Etkileri 138 C.4.1. Doğal Çevreye Etkisi: 138 C.4.1.1. Su Üzerindeki Etkileri: 138 C.4.1.2. Toprak Üzerine Etkileri: 138 C.4.1.3. Flora ve Fauna Üzerinde Etkisi: 138 C.4.1.4. İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkisi: 138 C.4.2. Yapay Çevreye (Görüntü Kirliliği Üzerine) Etkileri 138 D. SU... 139 D.1. Su Kaynaklarının Kullanımı 139 D.1.1. Yeraltı Suları: 139 D.1.2. Jeotermal Kaynaklar: 141 D.1.3. Akarsular: 141 D.1.4. Göller. Göletler ve Rezervuarlar: 141 D.1.5. Denizler: 144 D.2. Doğal Drenaj Sistemleri: 144 D.3. Su Kaynaklarının Kirliliği ve Çevreye Etkileri: 144 D.3.1. Yeraltı Suları ve Kirlilik: 144 D.3.2. Akarsularda Kirlilik: 144 D.3.3. Göller. Göletler ve Rezervuarlarda Kirlilik: 150 D.3.4. Denizlerde Kirlilik: 150 D.4. Su ve Kıyı Yönetimi. Strateji ve Politikaları: 150 D.5. Su Kaynaklarında Kirlilik Etkenleri: 150 D.5.1. Tuzluluk 150 D.5.2. Zehirli Gazlar 150 2

D.5.3. Azot ve Fosforun Yol Açtığı Kirlilik: 151 D.5.4. Ağır Metaller ve İz Elementler: 151 D.5.5. Zehirli Organik Bileşikler: 151 D.5.5.1. Siyanürler: 151 D.5.5.2. Petrol Türevleri 151 D.5.5.3. Polikloro Naftalinler ve Bifeniller: 151 D.5.5.4. Pestisitler ve Su Kirliliği: 151 D.5.5.5. Gübreler ve Su Kirliliği: 151 D.5.5.6. Deterjanlar ve Su Kirliği: 151 D.5.6. Çözünmüş Organik Maddeler 151 D.5.7. Patojenler 151 D.5.8. Askıda Katı Maddeler 151 D.5.9. Radyoaktif Kirleticiler ve Su Kirliliği 151 E. TOPRAK VE ARAZİ KULLANIMI... 153 E.1. Genel Toprak Yapısı 153 E.2. Toprak Kirliliği: 154 E.2.1. Kimyasal Kirlenme: 154 E.2.1.1. Atmosferik Kirlenme: 154 E.2.1.2. Atıklardan Kirlenme: 154 E.2.2. Mikrobiyal Kirlenme: 154 E.3. Arazi 155 E.3.1. Arazi Varlığı 155 E.3.1.1. Arazi Sınıfları: 155 E.3.1.2. Kullanım Durumu: 156 E.3.2. Arazi Problemleri 157 F. FLORA FAUNA VE HASSAS YÖRELER... 158 F.1. Ekosistem Tipleri 158 F.1.1. Ormanlar: 158 F.1.2. Çayır ve Meralar: 163 F.1.3. Sulak Alanlar: 163 F.1.4. Diğer Alanlar (Stepler vb.): 164 F.2. Flora: 165 F.2.1. Habitat ve Toplulukları: 165 F.2.2. Türler ve Populasyonlar: 166 F.3. Fauna: 166 F.3.1. Habitat ve Toplulukları: 166 F.3.2. Türler ve Populasyonları: 172 F.3.3. Hayvan Yaşama Hakları: 172 F.4. Hassas Yöreler Kapsamında Olup (*) Bölümündeki Bilgilerin İsteneceği Alanlar 174 F.4.1. Ülkemiz Mevzuatı Uyarınca Korunması Gerekli Alanlar 174 F.4.2. Ülkemizin Taraf Olduğu Uluslar arası Sözleşmeler Uyarınca Korunması Gerekli Alanlar 176 F.4.3. Korunması Gereken Alanlar 177 F. 5. Hassas Yöreler Kapsamında Olup {*) Bölümdeki Bilgilerin İsteneceği Alanlar 179 F.5.1. Milli Parklar: 179 I) ALANIN KULLANIM AMAÇLARI:... 183 3

F.5.2. Tabiat Parkları: 184 F.5.3. Tabiat Anıtı: 184 F.5.4. Tabiatı Koruma Alanları: 185 F.5.5. Orman İçi Dinlenme Yerleri: 185 F.5.6. Sulak Alanlar: 185 F.5.7. Biyogenetik Rezerv Alanları: 186 F.5.8. Biyosfer Rezerv Alanları: 186 F.5.9. Özel Çevre Koruma Bölgeleri: 186 F.5.10. Av Hayvanlarını Koruma ve Üretme Sahaları: 186 F.5.11. Su Ürünleri Üretim Sahalarının Çevresindeki Kıyılar: 186 F.5.12. Endemik Bitki ve Hayvanların Yaşama Ortamları Olan Alanlar: 186 F.5.13. Koruma Altına Alınan Yabani Fauna ve Floıranın Yaşama Ortamı Olan Alanlar: 186 F.5.14. Akdenize Has Nesli Tehlikede Olan Deniz Türlerinin Yaşama ve Beslenme Ortamı Olan Alanlar: 186 F.5.15. Kültür ve Tabiat Varlıklarının Bulunduğu Koruma Alanları: 186 F.5.16. Sit Alanları: 186 F.5.16.1. Kentsel Sit: 186 F.5.16.2. Tarihi Sit: 187 F.5.16.3. Arkeolojik Sit: 187 F.5.16.4. Doğal Sit: 196 F.5.17. Dünya Kültür ve Tabiat Mirasının Korunması Sözleşmesinde Yer Alan Kültürel Miras ve Doğal Miras statüsü verilen Kültürel, Tarihi ve Doğal Alanlar 198 F.5.17.1. Kültürel Miras Kapsamına Giren Alanlar. 198 F.5.17.1.1. Anıtlar: 198 F.5.17.1.2. Yapı Toplulukları: 210 F.5.17.1.3. Sitler: 219 F.5.17.2. Doğal Miras Kapsamına Giren Alanlar: 220 F.5.18. Akdeniz de Ortak Öneme Sahip Kıyısal Tarihi Sit Alanları: 220 F.5.19. Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği'ne Göre Belirlenen " Kıta İçi Yüzeysel Suları Kapsayan İçme ve Kullanma Suyu Rezervuarları" 220 F.5.19.1. Mutlak Koruma Alanları: 220 F.5.19.2. Kısa Mesafeli Koruma Alanı: 220 F.5.19.3. Orta Mesafeli Koruma Alanı: 220 F.5.19.4. Uzun Mesafeli Koruma Alanı: 220 F.5.20. Hava Kalitesi Kontrol Yönetmeliği'nde Belirlenen Hassas Kirlenme Bölgeleri: 220 F.5.21. Jeolojik ve Jeomorfolojik Oluşumların Bulunduğu Alanlar: 221 4. SANDIKLI JEOTERMAL ALANI... 227 F.5.22. Tarım Alanları: 228 F.5.22.2. 1.2.3. Sınıf Tarım Alanları 229 F.5.22.3. Özet Mahsul Plantasyon Alanları: 229 G. TURİZM... 230 G.1. Yörenin Turistik Değerleri: 230 G.1.1. Yörenin Doğal Değerleri : 230 G.1.1.1. Konum: 230 G.1.1.2. Fiziki Özellikleri: 230 G.1.2. Kültürel Değerler: 230 G.3. Turistik Altyapı: 238 G.4. Turist Sayısı: 238 G.5. Turizm Ekonomisi: 238 4

G.6. Turizm - Çevre ilişkisi: 238 H. TARIM VE HAYVANCILIK... 239 H.1. Genel Tarımsal Yapı: 239 H.2. Tarımsal üretim: 240 H.2.1. Bitkisel Üretim 241 H.2.1.1. Tarla Bitkileri 241 H.2.1.1.1. Buğdaygiller: 241 H.2.1.1.2. Baklagiller: 241 H.2.1.1.3.Yem Bitkileri: 242 H.2.1.1.4. Endüstriyel Bitkiler: 242 H.2.1.2. Bahçe Bitkileri 243 H.2.1.2.1. Meyve Üretimi: 243 H.2.1.2.2. Sebze Üretimi: 245 H.2.1.2.3. Süs Bitkileri: 246 H.2.2. Hayvansal Üretim 247 H.2.2.1 Büyükbaş Hayvancılık: 248 H.2.2.2. Küçükbaş Hayvancılık: 248 H.2.2.3. Kümes Hayvancılığı (Kanatlı Üretimi): 248 H.2.2.4. Su Ürünleri: 248 H.2.2.5. Kürk Hayvancılığı: 249 H.2.2.6. Arıcılık ve İpekböcekçiliği: 249 H.3. Organik Tarım: 249 H.4. Tarımsal İşletmeler 249 H.4.1. Kamu işletmeleri: 249 H.4.2. Özel işletmeler: 249 H.5. Tarımsal Faaliyetler: 252 H.5.1. Pestisit Kullanımı: 254 H.5.2. Gübre Kullanımı: 254 H.5.3. Toprak Kullanımı: 254 İ. MADENCİLİK... 255 İ.1. Maden Kanununa Tabi Olan Madenler ve Taş Ocakları Nizamnamesine Tabi Olan Doğal Malzemeler 256 İ.1.1. Sanayi Madenleri: 256 İ.1.2. Metalik Madenler: 256 İ.1.3. Enerji Madenleri: 256 I.1.4. Taş Ocakları Nizamnamesine Tabi Olan Doğal Malzemeler: 256 İ.2. Madencilik Faaliyetlerinin Yapıldığı Yerlerin Özellikleri: 259 İ.3. Cevher Zenginleştirme: 259 İ.4 Madencilik Faaliyetlerinin Çevre Üzerine Etkileri: 259 İ.5 Madencilik Faaliyetleri Sonucunda Arazi Kazanım Amacıyla Yapılan Rehabilitasyon Çalışmaları: 259 J. ENERJİ... 261 J.1. Birincil Enerji Kaynakları 261 J.1.1. Taşkömürü: 261 5

J.1.2. Linyit: 261 J.1.3. Asfaltit: 261 J.1.4. Bitümlü Şist: 261 J.1.5. Hampetrol: 261 J.1.6. Doğalgaz: 261 J.1.7. Nükleer Kaynaklar (Uranyum ve Toryum): 261 J.1.8. Orman: 261 J.1.9. Hidrolik: 261 J.1.10. Jeotermal: 261 J.1.11. Güneş: 262 J.1.12. Rüzgar: 262 J.1.13. Biyokütle: 262 J.2. ikincil Enerji Kaynakları: 262 J.2.1. Termik Enerji: 262 J.2.2. Hidrolik Enerji: 263 J.2.3. Nükleer Enerji: 263 J.2.4. Yenilebilir Elektrik Enerjisi Üretimi: 263 J.3. 2006 Yılı İtibarıyla Enerji Tüketiminin Sektörlere Göre Dağılımı:, 263 J.4. Enerji Tasarrufu İle İlgili Yapılan Çalışmalar: 263 K. SANAYİ VE TEKNOLOJİ... 264 K.1 İl Sanayiinin Gelişimi, Yer Seçimi Süreçleri ve Bunu Etkileyen Etkenler: 264 K.2 Genel Anlamda Sanayi Gruplandırılması: 264 K.3 Sanayiinin İlçelere Göre Dağılımı: 266 K.4. Sanayi Gruplarına Göre İşyeri Sayılan ve İstihdam Durumu: 267 K.5 Sanayi Gruplarına Göre Üretim Teknolojisi ve Enerji Kullanımı: 273 K.6. Sanayiden Kaynaklanan Çevre Sorunları ve Alınan Önlemler 273 K.6.1. Sanayi Tesislerinden Kaynaklanan Hava Kirliliği: 273 K.6.2. Sanayi Tesislerinden Kaynaklanan Su Kirliliği: 274 K.6.3. Sanayi Tesislerinden Kaynaklanan Toprak Kirliliği: 274 K.6.4. Sanayi Tesislerinden Kaynaklanan Gürültü Kirliliği: 274 K.6.5. Sanayi Tesislerinden Kaynaklanan Atıklar: 274 K.7. Sanayi Tesislerinin Acil Durum Planı: 274 L. ALTYAPI VE ARAZİ KULLANIMI... 275 L.1. Altyapı 275 L.1.1. Temiz Su Sistemi: 275 L.1.2. Atık Su Sistemi, Kanalizasyon ve Arıtma Sistemi: 275 L.1.3. Yeşil Alanlar: 276 L.1.5. Doğalgaz Boru Hatları: 280 L2. Ulaşım: 280 L.2.1. Karayolları: 280 L.2.1.1. Karayolları Genel: 280 L.2.1.2. Ulaşım Planlaması: 280 L.2.1.3. Toplu Taşım Sistemleri: 280 L.2.1.4. Kentİçi Yollar: 280 6

L.2.1.5. Araç Sayıları: 281 L2.2. Demiryolları : 281 L.2.2.1. Kullanılan Raylı Sistemler: 281 L.2.2.2. Taşımacılıkta Demiryolları: 281 L.2.3. Deniz Göl ve Nehir Taşımacılığı: 281 L.2.3.1. Limanlar: 281 L.2.3.2. Taşımacılık: 281 L.2.4. Havayolları: 282 L.3. Haberleşme: 282 L.4. İlin Plan Durumu: 283 L.5. İldeki Baz İstasyonları: 284 M. YERLEŞİM ALANLARI VE NÜFUS... 286 M.1. Kentsel ve Kırsal Planlama 286 M.1.1. Kentsel Alanlar 286 M.1.1.1. Doğal Özelliklerin Kent Formuna Etkileri 286 M.1.1.2.Kentsel Büyüme Deseni 286 M..1.1.3. Planlı Kentsel Gelişme Alanları 287 M.1.1.4 Kentsel Alanlarda Yoğunluk 288 M.1.1.5. Kentsel Yenileme Alanları 290 M.1.1.6. Endüstri Alanlarında Yer Seçimi 294 M.1.1.7. Tarihi, Kültürel, Arkeolojik ve Turistik Özellikli Alanlar 294 M.1.2. Kırsal Alanlar 294 M.1.2.1.Kırsal Yerleşme Deseni 295 M.1.2.2. Arazi Mülkiyeti 295 M.2. Altyapı: 295 M.3. Binalar ve Yapı Çeşitleri 295 M.3.1. Kamu Binaları: 295 M.3.2. Okullar: 295 M.3.3. Hastaneler ve Sağlık Tesisleri: 311 M.3.4. Sosyal ve Kültürel Tesisler 312 M.3.5. Endüstriyel Yapılar: 312 M.3.6. Göçer ve Hareketli Barınaklar: 312 M.3.7. Otel-Motel ve Turizm Amaçlı Diğer Yapılar: 312 M.3.8. Bürolar ve Dükkanlar: 317 M.3.9. Kırsal Alanda Yapılaşma: 317 M.3.10. Yerel Mimari Özelikler: 317 M.3.11. Bina Yapımında Kullanılan Yerel Materyaller: 317 M.4. Sosyo-Ekonomik Yapı: 318 M.4.1. İş Alanları ve İşsizlik 318 M.4.2. Göçler 318 M.4.3. Göçebe İşçiler (Mevsimlik): 318 M.4.4. Kent Toprağının Mülkiyet Dağılımı: 318 M.4.5. Konut Yapım Süreçleri: 318 M.4.6. Gecekondu Islah ve Önleme Bölgeleri: 318 M.5. Yerleşim Yerlerinin Çevresel Etkileri 318 M.5.1. Görüntü Kirliliği: 319 M.5.2. Binalarda Ses izolasyonu: 319 7

M.5.3. Havaalanları ve Çevresinde Oluşturulan Gürültü Zonları: 319 M.5.4. Ticari ve Endüstriyel Gürültü: 319 M.5.5. Kentsel Atıklar: 319 M.5.6. Binalarda Isı Yalıtımı: 319 M.6. Nüfus : 319 M.6.1. Nüfusun Yıllara Göre Değişimi: 319 M.6.2. Nüfusun Yaş, Cinsiyet ve Eğitim Guplarına Göre Dağılımı: 320 M.6.3. İl ve ilçelerin Nüfus Yoğunlukları: 320 M.6.4. Nüfus Değişim Oranı: 320 M.6.5. Yer Değiştirme Olayları: 320 M.6.6. Turizm ve Seyahat: 320 M.6.7. İşsizlik: 320 N. ATIKLAR... 321 N.1. Evsel Katı Atıklar: 321 N.2. Tehlikeli Atıklar: 322 N.3. Özel Atıklar : 322 N.3.1. Tıbbi Atıklar: 322 N.3.2. Atık Yağlar: 322 N.3.3. Bitkisel ve Hayvansal Atık Yağlar: 322 N.3.4. Pil ve Aküler: 322 N.3.5. Cips ve Diğer Yakma Fırınlarından Kaynaklanan Küller: 322 N.3.6. Tarama Çamurları: 322 N.3.7. Elektrik ve Elektronik Atıklar: 322 N.3.8. Kullanım Ömrü Bitmiş Araçlar: 322 N.4. Diğer Atıklar : 324 N.4.1. Ambalaj Atıkları: 324 N.4.2 Hayvan Kadavraları: 324 N.4.3. Mezbaha Atıkları: 324 N.5. Atık Yönetimi: 324 N.6. Katı Atıkların Miktar ve Kompozisyonu: 324 N.7.Katı Atıkların Biriktirilmesi, Toplanması, Taşınması ve Aktarma Merkezleri: 324 N.8. Atıkların Bertaraf Yöntemleri : 325 N.8.1. Katı Atıkların Depolanması: 325 N.8.2. Atıkların Yapılması: 325 N.8.3. Kompost: 325 N.9. Atıkların Geri Kazanımı ve Değerlendirmesi: 325 N.10. Atıkların Çevre Üzerindeki Etkileri: 325 O. GÜRÜLTÜ... 326 O.1. Gürültü: 326 O.1.1 Gürültü Kaynakları 326 O.1.1.1. Trafik Gürültüsü: 326 O.1.1.2. Endüstri Gürültüsü: 326 O.1.1.3. İnşaat Gürültüsü: 326 O.1.1.4. Yerleşim Alanlarında Oluşan Gürültüler: 326 8

O.1.1.5. Havaalanları Yakınında Oluşan Gürültü: 326 O.1.2. Gürültü İle Mücadele: 326 O.1.3. Gürültünün Çevreye Olan Etkileri : 326 O.1.3.1. Gürültünün Fiziksel Çevreye Etkileri: 326 O.1.3.2. Gürültünün Sosyal Çevreye Olan Etkileri: 326 O.1.4. Gürültünün insanlar Üzerine Olan Etkileri 326 O.1.4.1. Fiziksel Etkisi: 327 O.1.4.2. Fizyolojik Etkileri: 327 O.1.4.3. Psikolojik Etkileri: 327 O.1.4.4. Performans Üzerine Etkileri: 327 O.2. Titreşim: 327 P. AFETLER... 328 P.1. Doğal Afetler 328 P.1.1. Depremler: 328 P.1.2. Heyelan ve Çığlar: 331 P.1.3. Seller: 331 P.1.4. Orman ve Otlak ve Sazlık Yangınları: 332 P.1.5. Ormanlar Üzerinde Biyotik veya Abiyotik Faktörlerin Etkileri: 333 P.1.6. Fırtınalar: 333 P.2. Diğer Afetler 333 P.2.1. Radyoaktif Maddeler: 333 P.2.2. Denize Dökülen Petrol ve Diğer Tehlikeli Atıklar: 333 P.2.3. Tehlikeli Maddeler: 333 P.3. Afetlerin Etkileri ve Yardım Tedbirleri: 333 P.3.1 Sivil Savunma Birimleri:, 333 P.3.2. Yangın Kontrol ve Önleme Tedbîrleri: 334 P.3.3. İlkyardım Servisleri: 334 P.3.4. Afetzedeler ve Mültecilerin Yeniden İskanı: 334 P.3.5. Tehlikeli ve Zehirli Maddelerin Sınırlararası Taşınmağı İçin Alınan Tedbirler: 335 P.3.6. Afetler ve Büyük Endüstriyel Kazalar: 336 R. SAĞLIK VE ÇEVRE... 337 R.1.Temel Sağlık Hizmetleri 337 R.1.1. Sağlık Kurumlarının Dağılımı: 337 R.1.2.Bulaşıcı Hastalıklar: 337 R.1.2.1. İçme, Kullanma ve Sulama Suları: 337 R.1.2.2.Denizler: 338 R.1.2.3.Zoonoz Hastalıklar: 338 R.1.3.Gıda Hijyeni: 338 R.1.4.Aşılama Çalışmaları : 339 R.1.5. Bebek Ölümleri: 340 R.1.6. Ölümlerin Hastalık, Yaş ve Cins Gruplarına Göre Dağılımı: 340 R.1.7. Aile Planlaması Çalışmaları: 340 R.2. Çevre Kirliliği ve Zararlarından Oluşan Sağlık Riskleri: 341 R.2.1. Kentsel Hava Kirliliğinin İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri 341 R.2.2. Su Kirliliğinin İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri 345 R.2.3. Atıkların İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri 345 R.2.4. Gürültünün İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri 345 9

R.2.5. Pestisitlerin İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri 346 R.2.6. İyonize Radyasyondan Korunma 349 R.2.7. Baz İstasyonlarından Yayılan Radyosyonun İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri 354 S. ÇEVRE EGİTİMİ... 355 S.1. Kamu Kuruluşlarının Çevre Eğitimi île ilgili Faaliyetleri: 355 S.2. Çevreyle İlgili Gönüllü Kuruluşlar ve Faaliyetleri: 355 S.2.1. Çevre Vakıfları 355 S.2.2. Çevre Dernekleri 355 S.2.3. Çevreyle İlgili Federasyonlar 355 T. ÇEVRE YÖNETİMİ VE PLANLAMA... 356 T.1. Çevre Kirliliğinin ve Çevresel Tahribatın Önlenmesi: 356 T.2. Doğal Kaynakların Ekolojik Dengeler Esas Alınarak Verimli Kullanımı, Korunması ve Geliştirilmesi: 356 T.3. Ekonomik ve Sosyal Faaliyetlerin Sonuçlarının Çevrenin Taşıma Kapasitesini Aşmayacak Biçimde Planlanması: 356 T.4. Çevrenin İnsan-Psikososyal İhtiyaçlarıyla Uyumunun Sağlanması: 356 T.5. Çevre Duyarlı Arazi Kullanım Planlanması 356 T.6. Çevresel Etki Değerlendirmesi 356 ŞEKİLLER DİZİNİ... 357 10

A. COĞRAFİ KAPSAM A.1.Giriş: İlin Adının Kaynağı Afyonkarahisar Kalesi, şehrin güneyinde, çok yüksek ve yalçın bir dağın tepesindedir. Adını dünyanın oluşumunun dördüncü zaman diliminde bir yanardağ ağzında meydana gelen sarp kayalar üzerine kurulan kaleden (Karahisar) ve ilk defa Synnada antik kenti sikkelerin de karşımıza çıkan haşhaş (Opium-Afyon) dan alan Afyonkarahisar M.Ö. 2.000 yıllarına kadar uzanan bir tarih şeridi yaşatır. İlk yerleşim izine, II. Murşil in Arzava seferinde kullanıldığından bahsedilen ve Hapanova (Yüksek Tepe) olarak adlandırılan Kalede rastlamaktayız. Günümüze kadar ulaşan Hitit sur parçalarından da burasının Hititlerce ilk defa kullanıldığını öğrenmiş oluyoruz. Hititlerden sonra Anadolu da uygarlık kurmuş olan Frigler in izlerine, sarp kayalık üzerinde tespit ettiğimiz Frig ihrabı, sunu çukurları, Frig basamaklı sunağı gibi kayalığın zirvesinde bulunan Frig kaya tapınağında rastlamaktayız. Sarp kayalık üzerinde günümüze kadar korunarak gelmiş dinî amaçlı yapılanmadan, burasının Frigler döneminde dinî bir merkez olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Roma ve Bizans döneminde Asya ve Anadolu eyaletine bağlı bir yerleşim yeri olan ilimizin adı, Akronıum (Yüksek Tepe) dir. Bu dönemde, kaplıcaları, Frigya Salutaris (Şifalı Frigya) adıyla ün yapmıştır. Afyonkarahisar, asıl önemine Selçuklular döneminde kavuşmuştur. Milâdî 1147-1157 yılları arasında Sultan I. Mesud un emri ile Karahisar adı ile tanınan kalenin eteklerine, bir Türk boyu olan Karaşar lar yerleştirildiler. Stratejik yolların kavşağında çok çetin bir kalesi bulunması dolayısıyla, kale ile Hıdırlık (kalenin güneyinde bulunan tepe) tepesi arasındaki yerleşim alanı çok kısa sürede genişlemiştir. Bu gelişmeyi hızlandıran diğer bir olay da, Sultan I. Alâaddin Keykubat ın tahta çıkar çıkmaz başlattığı yurt kalelerinin onarımı sırasında Afyonkarahisar Kalesi nin de onarılmasını buyurmasıdır. Sultan I.Alâaddin Keykubat, 1231 yılında lalası ve mimarı Bedrettin Gevhertaş ı kale dizdarı olarak Afyonkarahisar a gönderir. Gevhertaş, kalenin burç ve bedenlerini onardıktan sonra, yukarı Kale de küçük minareli mozaik çini mihraplı bir mescit ve onun doğu yanına da bir saray yaptırır. Ayrıca Alâaddin Medresesi adlı Hisarardı Medresesi ni yaptırır. Sarp kayalar üzerindeki kalesi sağlam ve güvenilir olan Afyonkarahisar da Selçuklu Devleti nin hazineleri saklanır olmuş ve adına da Karahisar-ı Devle denilmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti nin 1243 Kösedağ Savaşı sonrasında Moğolların hâkimiyetine girmesiyle Afyonkarahisar da Sahipata Beyliği kurulmuş, daha sonra sırayla Eşrefoğulları, Germiyanoğulları ve Karamanoğulları Beylikleri egemenliğinde kalmıştır. Şehir, Osmanlı İmparatorluğu döneminde genişleyerek büyümüştür. Fatih Sultan Mehmet in sadrazamlarından Gedik Ahmet Paşa, Karaman Seferi sırasında Afyonkarahisar da konaklamış ve 1472-1477 yılları arasında yapımı tamamlanan Gedik Ahmet Paşa Külliyesi ni(sübyan mektebi, medrese, hamam, imaret ve camii den müteşekkil) yaptırmıştır. Bunun yanında çok sayıda mescit, cami, medrese yapılmıştır. Mevlevîlik tarikatının yayıldığı merkez olan Afyonkarahisar daki Mevlevi Tekkesi nin 19.yy. da yanmasından sonra dönemin padişahı II. Abdülhamid Han tarafından yaptırılan Mevlevî Tekkesi (Bugün cami olarak kullanılmaktadır.) önemli mimarî eserlerdendir. İstiklâl Savaşı yıllarında Afyonkarahisar, Başkomutanlık Karargâhı olmuş, Millî Mücadeleyi zafere ulaştıran Başkomutanlık Meydan Savaşı, Afyonkarahisar da da verilmiştir. Kurtuluş Savaşında, Büyük Taarruzdan bir gün sonra 27 Ağustos 1922 günü, saat:17.oo de Türk orduları Afyonkarahisar a girmiş bundan sonra Başkomutanlık ve Garp Cephesi Karargâhı Afyonkarahisar a taşınmış ve karargâh olarak kullanılmıştır. Atatürk, 28 Ağustos1922 günü Afyonkarahisar daki karargâhına gelmiş, büyük zafere kadar çalışmalarını buradan idare etmiştir. 1-Tarih Öncesinde Afyonkarahisar: Afyonkarahisar topraklarında ilk insan topluluklarına ne zaman rastlandığını bilemiyoruz, ancak çevre illerde yapılan kazılar, Afyonkarahisar da da tarih öncesi çağlarda yerleşme yerleri bulunacağını göstermektedir. M.Ö.3000 yıllarından itibaren yoğunlaşan, yerleşim yerleri bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Kusura Höyük tür. Bu dönem, ilk kez madenin işlendiği, Tunç un kullanıldığı dönem olması Tunç Çağı olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde madenle birlikte, kullanıma ve ihtiyaca göre, taş ve kilden yapılan kap türü eşyalar görülmektedir. 2-Tarihte Afyonkarahisar: a) Hititler (M.Ö. 1800-1200) : M.Ö. 1800 den sonra Anadolu da Afyonkarahisar ın da içinde bulunduğu, Hitit Krallığı kurulmuştur. Hitit Devleti nin bu ilk dönemi, Hint- Avrupa kaynaklı bir kültürün etkisi altındadır. Bununla birlikte Hatti lerin din ve kültür özellikleri yok olmamıştır. Bu döneme ait Seydiler kasabası Yanarlar mevkiinde yapılan kazı ile eski Hitit küp mezarlığı ortaya çıkartılmış olup, Eski Hitit Krallığı nın batı sınırının Afyonkarahisar 11

olduğu anlaşılmıştır. Hitit Devleti nin M.Ö. 1500 lerde başlayan İmparatorluk döneminde, kral soyunun da Hatti kökenli olduğu bilinmektedir. Hititler, M.Ö. 1380 dolaylarında Arzuva üzerine (batı) bir sefer düzenleyerek, bu beylikleri denetimi altına almış ve o dönemin en uzun ticaret yolunu (Boğazköy-Apassa[Efes]) Hitit ticaretine açmışlardır. Sonraları Kral Yolu adını alacak olan bu yol, Sivrihisar dan geçerek, Hisarköy, Bolvadin ve Dinar üzerinden Ege ye ulaşmaktadır. b) Frigler (M.Ö. 1200-546) : M.Ö. 1200 yıllarından itibaren Anadolu ya yayılmaya başlayan Frigler, M.Ö.IX.yüzyıldan itibaren Kızılırmak kavisi ile Sakarya nehirleri arasında siyasî hâkimiyet kurmuşlar ve Gordion u siyasî merkez, Pessinus u da dini merkez yapmışlardır. M.Ö. 660 yılında kuzeydoğudan gelen Kimmerler in saldırısıyla yıkılan Frig hakimiyeti, Afyonkarahisar, Eskişehir, Kütahya illeri arasında bulunan kayalık ve ormanlık bölge olan Yazılıkaya (Midas ın Şehri), İhsaniye ve Altıntaş çevresinde yeniden kurulmuş; Dinar a, hatta son yıllarda yapılan kazılar sonucuna göre Elmalı ya (Antalya) kadar yayılmıştır. Frig egemenliğinin Pers dönemiyle yok olmasına rağmen, bölgede benimsenen Frig din, kültür ve dilinin Bizanslılar döneminde bile ilimiz sınırları içinde Frigya bölgesi adıyla varlığını korumuş olduğu bilinmektedir. c) Lidyalılar (M.Ö. 660-546) : Manisa ilinde bulunan Sart antik kentini merkez edinen Lidyalılar M.Ö. VII.yüzyıldan itibaren görülmeye başlamış olup Kimmerler in M.Ö.660 yıllarında Frig egemenliğini yıkmasıyla Lidya nın siyasi hakimiyeti, Dinar, Dazkırı ilçelerimiz ile Burdur iline kadar yayılmıştır. M.Ö.546 yılında Perslerin Anadolu ya egemen olmasıyla birlikte, Lidya dönemi de tarihten silinmiş oldu. İlimizin güney kesiminde bu dönem izleri vardır. d) Persler (M.Ö. 546-333): İran da Akamenid ve Pers olarak adlandırılan devlet, Kimmerlerin Anadolu ya yaptıkları akınlar ile Frig hâkimiyetini çökertmesi sonucu M.Ö. 6.yüzyıl başlarından itibaren Anadolu ya girmeye başlamış ve Geleneia (Dinar) kentini Anadolu nun eyalet merkezi yaparak M.Ö. 546 yılından itibaren de tamamen egemen olmuşlar, hatta imparatorluk sınırlarını Makedonya ya kadar uzatmışlardır. M.Ö. 334 yılında Büyük İskender le yapılan savaşta yenilince, bütün imparatorluk sınırlarını Hellen hâkimiyetine kaptırmışlardır. e) Hellenistik Dönem (M.Ö. 333-281) : M.Ö. 336 da Makedonya kralı Flip, ordusu ile Anadolu ya geçtiği zaman Heredot tarafından ortaya atılıp, Sokrat tarafından geliştirilen, Birleşik bir Yunan milletinin Asya yı fethetmesi düşüncesini gerçekleştirmek için ilk adımı atmıştır. Yerine geçen oğlu İskender (Alexandros) önce güneye indi. İssos da yapılan savaşta (M.Ö. 334) III. Darius komutasındaki Pers ordusunu yendi. Pers hükümdarının tacını giydi. Hayber geçidi yolu ile Hindistan a ulaştı. Doğu ile batıyı birleştirmek istedi. Perslerin yıllarca süren hakîmiyetine son vererek yeni bir uygarlık anlayışını (HELLENİZM) devrini başlatmış oldu. Büyük İskender M.Ö. 323 te Babil de öldü. Komutanları, zaptettikleri ülkeleri paylaşmak için birbirleriyle mücadeleye giriştiler. Mısır, Babil, Makedonya ya sahip olan komutanlar ile Anadolu hâkimi komutan Antigonos ile olan mücadele İpsos-Julia da (Çay) yapıldı (M.Ö.301). Antigonos a karşı galip gelen komutanlardan Babil hâkimi Selevkos, M.Ö. 282 de Batı Anadolu nun üzerine yürüdü. Trakya ve Makedonya hâkimiyetleri zamanında, yeni uygarlık anlayışı ile ilgili bir iz barakmamışlarsa da, ilimiz sınırları içinde kendi adına sikke (para) basabilecek bağımsız 16 kent devleti kurmuştur. Bunlardan önemlileri; Apemeia, Synnada, Docimeon, Amorium ve Pentapolis adlarıyla bilinen kentlerdir. f) Romalılar (M.Ö. 133- M.S. 395): Selevkosların en parlak devirleri Kral Antiochos II. (M.Ö. 233-183) zamanıdır. Çünkü batıda kudretli bir devlet kuran Romalılar ın Asya işlerine karışmaları bu devirde başlamıştır. Ön Asya da kuvvetli bir hükümdarın bulunmasını Akdeniz siyaseti ve geleceğine ait emelleri bakımından zararlı ve tehlikeli gören Romalılar, M.Ö. 191 yılında Selevkosları Magnesia (Manisa) da harbe zorlamışlardır. Kazandıkları zaferler ile Anadolu nun tek kuvvetli devletini tesirsiz hâle getirmişlerdir. Romalılar ve Selevkoslar arasında üç yıl sonra Apameia da yapılan anlaşma gereğince, Romalılar, Torosların güneyine kadar uzanan topraklara sahip oldular. M.Ö. 120 de Roma senatosu, aldığı kararla Anadolu da bir Asya eyaleti kurulmasını lüzumlu görmüş, Batı Anadolu nun tamamı Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır. M.Ö. 48 de Spartaküs isyanını sona erdiren Romalı komutan Luculluse, Anadolu yu Ermenistan a kadar zeptetmiştir. Böylece Anadolu, Roma hâkimiyetine girmiştir. Roma hâkimiyeti sırasında, Anadolu da birçok antik şehir kurulmuştur. Afyonkarahisar ili de bu kurulan şehirler arasındadır. Afyonkarahisar ın bu devirdeki adı AKRONİUM dur. Bu antik şehrin kalıntılarına rastlanamamıştır. Bölgede adı geçen şehir SYNNADA (Şuhut ilçesi) dır. Bu antik şehire ait paralar üzerinde görülen haşhaş bitkisi resmi, haşhaşın tarihi hakkında ayrıca bilgi vermektedir. Seyahati çok seven Roma İmparatoru Hadriyan ın (117-138) Pamphiaylia dan Synnada ya geldiği kaydedilmektedir. Çavdarlı Kovalık höyükte yapılan kazılardaki Roma tabakasında ele geçen paralar (sikkeler) üzerinde İmparator Antonius (130-161) ile Constatinus un (306-337) isimleri geçmektedir. Amorium (Hisar köyü), Docimeia (İscehisar ilçesi), Prymnessus (Süğlün kasabası) gibi antik Roma şehir kalıntılarından ele geçen eserlere ve yazıtlara göre Afyonkarahisar bölgesinde Roma devri yerleşmesi 4.yüzyıla kadar sürmektedir. g) Bizans Dönemi (395-1068): İmparator Constantinnus un Yunan koloni şehri Byzantionu başşehir yapmasının (330) sebepleri bilinmemektedir. Daha sonra Constantionopolis (İstanbul) ve Nova Roma (Yeni Roma) adını alan şehir, Anadolu ya hâkim olan yeni siyasî birliğin başkenti olmuştur. Roma İmparatoru Teodosios un ölümünden sonra (395) İmparatorluk ikiye ayrılmış, Frigya bölgesi büyük oğlu Arkdios un payına düşmüştür. Batı Roma nın tamamen ortadan kalkmasından sonra, doğuda hâkimiyetlerini sürdüren Bizanslılar zamanında, Amorium önemli şehir olmuştur. 12

Abassam (Bayat ilçesi) Docimeum (İscehisar) ve Ayazin de geniş bir sahaya yayılmış olan oyma kilise ve manastırlar, dinî yapılara ait mimari kalıntılar M.S. 6.yüzyıldan başlayarak 10.yüzyıla kadar tarihlenmektedir. Buna göre Bizanslılar, bu devirde, buralarını dini merkez olarak seçmişlerdir. 9. ve 10. yüzyıl Türklerin Anadolu yu tehdit ettiği devirdir. Kapadokyalı komutan Romanos Diogenes, Bizans İmparatoru olduğu zaman (1068) bütün kuvvetini doğuda Selçuklularla yapılacak savaş için toplamış, Selçuklu Sultanı Alparslan a yenilmiş, esir düşmüştür (1071). 3) Afyonkarahisar da Türk Hakimiyeti : a) Beylikler Döneminde Afyonkarahisar : Selçuk Türklerinin Anadolu fethine başladıkları tarihte Anadolu, Bizans idaresinde 21 eyalete ayrılmış bulunuyordu. Afyonkarahisar ili, bu eyaletlerden, merkezi Konya(Conia) olan Anatolik eyaletine bağlı bulu- nuyordu. Malazgirt Zaferinden sonra yapılan antlaşmayı Bizanslıların tanımaması üzerine, Büyük Türk Sultanı Alparslan, Kutalmışoğlu Süleyman Şah tan Ege ve Marmara ya kadar Anadolu nun fethini istemişti. Süleyman Şah Başkomutan olarak Türk ordusu başında Anadolu içlerine girmiş Artuk, Tutuk, Saltuk, Mengücek, Ebulkasım ve Atsız Bey gibi büyük komutanların idaresindeki akıncı müfrezeleriyle birkaç yıl içinde Anadolu nun fethini tamamlamıştır. 1071-1243 yılları Anadolu Selçuklu Türklerinin siyasî birlik olarak güçlü oldukları devirdir. 1157 de Sultan Sancar ın ölümü ile Büyük Selçuklular sona ermiş, büyük hakanlık tacı batı ya, Anadolu Selçuklularına geçmiştir. 1243 te Kösedağ da Moğollarla yapılan savaşta uğranılan bozgundan sonra dünyanın en güçlü devleti olma imtiyazını kaybetmiş, Moğal tahakkümü altına düşmüş, İlhanlılara tâbi beyliklere ayrılmıştır. Selçuklulara bağlı olarak Anadolu da kurulan ilk beyliklerden biri de SAHİB-ATA OĞULLARI dır. Bu beyliğin kurucusu Sahib-Ata Fahrettin Ali, hayatını mülkü saydığı Afyonkarahisar da geçirmiştir. O zamana kadar Karahisar denilen şehre onun adına izafeten Karahisar-ı Sahib denmiştir. Afyonkarahisar, uzun süren bu beyliğin başkenti olarak kaldı(1265-1333). Sahib-Ata nın yerine geçen torunu Şemsettin Ahmet Bey, Germiyanoğlu nun damadı idi. Ölümünden sonra yerine geçen oğulları Nusrettin Ahmet ve Muzaffereddin Devlet Beylerden Ahmet Bey, ana tarafından bağlı bulunduğu Germiyan sarayına gitmiştir. Önce bütün Afyonkarahisar çevresine hâkim iken, gittikçe küçülen beylik zamanında (1260-1428) Devlet Beyin oğulları şehirde hüküm sürmüşlerdir. Germiyan Beyi II.Yakup samimî bir Osmanlı dostu idi. 1390 dan 1399 a kadar İpsala da Osmanlı ülkesinde oturmuştur. Beyliğini vasiyet yolu ile II. Murat a bırakmış, böylece Germiyan beyliği içinde bulunan Afyonkarahisar da OSMANLILAR ın idaresine girmiştir. (1428). b) Osmanlı İdaresinde Afyonkarahisar: Afyonkarahisar, Beyazıt devrinde 1390 yılında Osmanlılara geçmiştir. Ankara Savaşı nın ardından Germiyanoğulları tekrar eski topraklarına sahip olmuşlarsa da, son Germiyan Hükümdarı Yakup Bey in 1429 da ölümü üzerine vasiyeti gereği bu topraklar tekrar Osmanlı hakimiyetine alınmıştır. XV.Yüzyıl ortalarına doğru Osmanlıların, Rumelide Haçlılarla uğraştığı bir sırada durumu fırsat biler Karamanoğulları, Kütahya, Karahisari Sahip, Hamid taraflarına kadar akınlarda bulunarak bu yerleri yakıp yıkmışlardır. Karamanoğulları ile Osmanlılar arasındaki bu gibi mücadelelerden oldukça etkilenen Afyonkarahisar havalisi, II. Mehmet in Karamanoğullarını ortadan kaldırmasıyla kesin bir şekilde Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. XVII. yüzyılda başlayan Celâlî isyanlarından zaman zaman Afyonkarahisar bölgesi de etkilenmiştir. 1833 te bir süre II.Mahmut ile mücadele hâlinde olan Mısır Valisi İbrahim Paşa nın eline geçen şehir, beş yüz yılı aşan Osmanlı hâkimiyeti devrinde Anadolu Beylerbeyinin bir sancağı olmuştur. Afyonkarahisar, 1917 yılına kadar Bursa ya bağlı kalmış, I. Dünya Savaşı sonuna doğru bağımsız mutasarrıflık olmuştur. c) Afyonkarahisar ın İstiklâl Savaşı Tarihindeki Yeri: Adımızı bütün dünyaya altın harflerle yazdıran İstiklal Savaşımızın geçtiği ilimiz, coğrafi konumu dolayısıyla her dönem insanların ele geçirmek istediği bir yerdir. Bu sebeple İstiklâl Savaşında Afyonkarahisar ın önemli ve seçkin bir yeri vardır. Afyonkarahisar, Kurtuluş Savaşı açısından son derece önemli bir bölgedir. Bunun sebepleri şöylece özetlenebilir: Afyonkarahisar bölgesi, Yunanlıların son durağı olduğundan, istikbâldeki Millî Mücadele bu topraklar üzerinde başlayacaktı. Ayrıca Afyonkarahisar, Ege Bölgesi ndeki sivil direnişin temel taşlarından biri olan Afyonkarahisar Kongresi ni gerçekleştirmekle Doğu da yapılan kongrelerle Batı da yapılan kongrelerin birleşmesini sağlamış, iki bölge arasında çıkması muhtemel sürtüşmeler bu toplantıyla önlenmiştir. Bu kongreyle bütün müdafaa-i hukuk, redd-i ilhak ve kuva-yı milliye harekâtı Türkiye Büyük Millet Meclisi nin denetimi altına alınmıştır. Ayrıca Afyonkarahisar, Afyonkarahisar-Eskişehir, Afyonkarahisar-Kütahya, Afyonkarahisar-Uşak demiryollarının odak noktası olması hasebiyle silâh, cephane, erzak naklinde son derece önemli rol oynamış, ordumuzun nakliye ihtiyacı daha çok bu demiryolları vasıtasıyla sağlanmıştır. Ayrıca Afyonkarahisar, İzmir-Afyonkarahisar demiryolu hattıyla İstanbul-Bağdat demiryolu hattı Afyonkarahisar da birleştiklerinden, bölgeler arası nakliyenin büyük yükünü Afyonkarahisar çekmiştir. Yunanlılar, İngilizler tarafından Anadolu yu işgale teşvik edilmişler ve onlardan büyük destek görmüşlerdir. Yunanlılar Ege Bölgesi ni, dolayısıyla onun son kalesi ve durağı konumunda olan Afyonkarahisar ı da bu yüzden işgal etmişlerdir. Afyonkarahisar, Yunanlılar tarafından iki defa işgal edilmiştir. Birinci işgal pek etkili olmayıp saman alevi biçiminde tezahür etmiş, ikinci işgal ise yaklaşık olarak 14 ay sürmüştür. Afyonkarahisar, Yunanlılar açısından son derece stratejik öneme sahip bir bölgedir. Bunun sebebi, Afyonkarahisar ın yolların birleştiği mevkide bulunmasıdır. Afyonkarahisar-İzmir demiryolu hattının başlangıç noktası Afyonkarahisar dır. Bu demiryolu hattına sahip bir Yunan Ordusu iaşe ve ikmalini emniyetli ve süratli bir şekilde karşılama imkânına sahiptir. Ayrıca muhtemel bir geri çekilme harekatında bu 13

demiryolu canlarının güvencesidir. Ayrıca Milli Mücadele nin kalbi olan Ankara nın hemen yakınında bulunması onunla komşu olmasıdır. Afyonkarahisar ın bu yönü, bilhassa Sakarya Muharebesi nde ortaya çıkmış düşman, Emirdağ (Aziziye) yolu ile Polatlı önlerine kadar geldiğinde önemini göstermiştir. Ayrıca Afyonkarahisar, muhtemel bir Anadolu harekâtının kilit noktasıdır. Yunanlılar, Türklüğü Anadolu dan silmek sevdasına kapıldıklarından ve Anadolu içlerine yapılacak bir askerî harekâtın başlangıç noktası, Afyonkarahisar ı gördüklerinden dolayı ordularının cephede yerleşmesi bu duruma göre düzenlenmiştir. Afyonkarahisar dan kuzeye, Eskişehir e doğru uzanan ve 300 kilometreyi bulan geniş cephede, daha az kuvvet bırakılmıştı. Afyonkarahisar Bölgesi, Yunanlılar tarafından hem güvenlikleri, hem de muhtemel harekatları açısından son derece öneme haiz bir bölge olarak mütalaa edilmiş, kaderleri de bu topraklarda belirlenmiştir. Şekil 1 Afyonkarahisar İl Merkezi ve Afyonkarahisar Kalesi Mondros Barış Andlaşması ndan (Aralık-1918) hemen sonra İngiliz, Fransız ve İtalyan birlikleri yer yer Osmanlı topraklarına girdiler. Bu arada, 16 Nisan 1919 da Fransızlar Afyonkarahisar istasyonuna yerleşti. 21 Mayıs 1919 da iki subay ve 262 erden meydana gelen bir İtalyan birliği de Afyonkarahisar a geldi. Bu birlikler, 17 Mart 1920 de buradan çekilerek yerlerini Yunanlılara bıraktılar. Çok kısa süren birinci işgalden sonra, 13 Temmuz 1921 de Afyonkarahisar ikinci kez işgal edildi ve tam bir yıl, bir ay, 25 gün Yunan işgali altında kaldı. İlimiz topraklarına yerleşmiş bulunan Yunan kuvvetleri, önce Sakarya da, daha sonra da bu yenilgiden kurtulamadan ve güçlenme fırsatı bile bulamadan Kocatepe-Dumlupınar arasında 26-30 Ağustos 1922 günlerinde Büyük Taarruz Harekâtı mızla daha büyük bir darbe yiyerek yurdumuzdan kovulmuştur. 14

Sakarya Meydan Muharebesi nden sonra Yunanlılar Afyonkarahisar da yayılmak ve temelli yerleşmek istediler. Afyonkarahisar ın Türk Millî Mücadelesinde şeref duyacağı bir husus da, düşmana ilk kurşunun, bir Afyonkarahisarlı Komutan olan Ali Çetinkaya tarafından atılmış olmasıdır. (28-29 Mayıs 1919 172.Alay Komutanı Ayvalık). Afyonkarahisar ın kurtuluş plânları Akşehir de yapıldı. Daha sonra Şuhut a gelindi. Atatürk, İnönü ve Fevzi Paşa nın gizlice hazırladıkları Büyük Taarruz plânları Afyonkarahisar da eski Belediye Binasında yapıldı. Millî Mücadelenin kazanılmasında Afyonkarahisar halkının büyük katkısı vardır; çünkü Afyonkarahisar halkı, Atatürk ve millî kuvvetlere manen ve maddeten büyük desteklerde bulundu. 26 Ağustos 1922 günü, saat 05.30 da top ateşiyle aydınlanan Kocatepe den fırlayan ordumuz, sıra sıra tel örgülü, makinalı tüfek ve top yuvalarıyla pekiştirilmiş Yunan mevzilerine, büyük bir insan üstü güçle atılarak saldırıya geçmiş, makasla, dipçikle hatta elleriyle, bedenleriyle parçaladıkları tel örgüleri aşıp, mevzileri bir bir ele geçirerek Kurtuluş Savaşı destanını yazdırmıştır. Başkomutanımızın önderliğinde, Milletimizin bütün insanlarının büyük çaba ve destekleri ile yurdumuz içinde bir tek düşman eri bırakılmayıncaya dek bu taarruz harekatımız sürdürülmüş ve İzmir de noktalanmıştır. İlk gün 1 ve 2 nolu tepeler, Tınaztepe, Kılıçarslan 1. ve 2. noktaları, Belentepe, Erkmentepe, ikinci gün Çiğiltepe ve Afyonkarahisar( 27 Ağustos 1922, saat 17.oo) ele geçirildikten sonra, üçüncü gün Batı Cephesi ve Ordu karargâhları Afyonkarahisar a getirilip Belediye Binasında (bugünkü Zafer Müzesi) üslendirilmiş ve 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi buradan yönlendirilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, 21 Ekim 1925 günü Afyonkarahisar Türk Ocağında ve Başkomutanlık Savaşının ilk kutlanışında, 30 Ağustos 1924 günü Dumlupınar yakınlarında ki Çataltepe de öğleden sonra saat 03.30 da söylediği nutkun özetinde: Afyonkarahisar, Son Büyük Zaferin Kilidi Oldu, Esası Oldu, Afyonkarahisar ın Tarihi Savaşımızda Unutulmaz Parlak Bir Sayfası Vardır. Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebeleri, Türk Ordusunun, Türk Subay ve Komuta Heyetinin Yüksek Gücünü ve Kahramanlığını Tarihte Bir Daha Tespit Eden Çok Büyük Bir Eserdir. Bu Eser Türk Milletinin Hürriyet ve İstiklâl Fikrinin Ölmez Anıtıdır. demiştir. Gazi Mustafa Kemal, 26 Ağustos ta başlayıp 30 Ağustos ta kesin bir sonuca bağlanan 5 günlük Başkomutanlık Savaşı sırasında, 27 Ağustos 1922 de düşmandan temizlenen Afyonkarahisar a 23 Mart 1923 te gelmiş, Afyonkarahisar halkının sevgi gösterileriyle karşılanmıştır. Dumlupınar Zaferi nin 3.yıldönümünde Afyonkarahisar gençlerinin telgrafına Gazi Mustafa Kemal şöyle cevap veriyor: Dumlupınar ın 3.Yıldönümünü kutlarken beni hatırladığınız ve hakkımda gösterdiğiniz samimi duygular için teşekkürlerimi sunarım. Asrın bütün icaplarını tamamıyla anladıklarına inandığım, Sayın Karahisarlıların askerî zaferimizde olduğu gibi ve sosyal devrimimizin en ön saflarında da kendine yaraşan saygılı yerde yürüyeceklerine eminim. Bu bakımdan bana düşen vazifelerin yerine getirilmesi ve belli edilmesinde bir an bile tereddüt etmeyerek, Milletin güven ve sevgi ile bağışladığı, kuvvet ve yetkiyi iyiye kullanacağımı arz etmekle seviniyorum. Hepinize selâm ve sevgiler. 15

Şekil 2: Afyonkarahisar İl Merkezi Uydu Görüntüsü 16

BAŞA DÖN A.2. İl ve İlçe sınırları: Şekil 3: Afyonkarahisar İl ve İlçe Sınırları İLİN GENEL İDARİ YAPISI İLÇELER İLE UZAKLIĞI YE BELEDİ ÖY K E MAHALL UŞ KURUL SAYISI AYISI S SAYISI YILI MERKEZ İLÇE 0 16 31 133 1924 17

BAŞMAKÇI 129 2 13 10 1987 BAYAT 46 1 12 4 1988 BOLVADİN 61 5 12 71 1924 ÇAY 48 9 14 48 1958 ÇOBANLAR 25 2 3 9 1991 DAZKIRI 140 2 15 8 1959 DİNAR 106 9 56 62 1924 EMİRDAĞ 70 6 70 25 1924 EVCİLER 132 2 6 6 1991 HOCALAR 100 2 14 7 1990 İHSANİYE 35 9 23 18 1959 İSCEHİSAR 23 3 11 12 1990 KIZILÖREN 87 1 4 2 1990 SANDIKLI 60 11 47 37 1924 SİNANPAŞA 33 13 23 57 1953 SULTANDAĞI 68 7 7 31 1958 ŞUHUT 29 7 31 36 1946 T O P L A M 107 39 2 576 BAŞMAKÇI İl merkezine 129 km karayoluyla bağlı Söğüt dağlarına yaslanmış şirin bir ilçedir. Afyonkarahisar-Burdur karayolua 23 km uzaklıkta bulunan Başmakçı 1988 yılında ilçe olmuştur. Isparta, Kula, Lâdik, Hereke tipi halı dokumacılığı, gül yetiştiriciliği, kuş cenneti Acıgöl'ü ve tavuk çiftlikleriyle ünlü Başmakçı, Türkiye yumurta borsasının merkezidir. İlçenin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. İlçenin kurulu bulunduğu alanın ova ve yeşil olması sebebiyle sûvarilerin atlarını besledikleri ve arazileri arpalık olarak kullandıkları söylenmektedir. Yörede ayakkabıcılık ileri olduğundan, sûvarilerin, çizmelerini burada yaptırdıkları, bu yüzden ilçenin, adını "ayakkabı ve çizme" anlamına gelen "Başmak" kelimesinden aldığı rivayet edilmektedir. Toplu bir yerleşim merkezi olarak 1200-1300 yıl önce kurulduğu ve zaman içerisinde Eti, Lidya, Roma, Bizans ve Selçuklu egemenliğine girdiği söylenmekle birlikte bilinen yazılı tarihi Hacı Ahmet Hafız'a ait mezar taşına göre 470 yıllıktır. İlçe, İlimizin en güney ucunda yer almaktadır. İlçemiz batıdan Dazkırı, kuzey doğudan Isparta-Keçiborlu ilçesi, güneyden ise Burdur- Yeşilova ilçe toprakları ile Denizli-Çardak ilçesiyle çevrilidir. İlçe merkezinin rakımı 836 m olup, doğuya doğru genişleyen ova ile güneybatıda Yandağı, Söğüt dağlarıyla çevrilidir. İlçemizde Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. İlçenin yüzölçümü 369 km2 olup, 96.200 hektarı tarım arazisi, 30 hektarı tarıma elverişsiz arazi, 185 hektarı funda ve ormanlık, 50 hektarı ise mera ve otlaklıktır. Ormanlarımız çam, meşe, ardıç, kayın ve çalılıklarla kaplıdır. İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 15.772'dir. Bunun 8.521'i ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçede 12 ilköğretim okulu ile 1 çok Programlı Lisede eğitim verilmektedir. İlçemiz merkezinde Habibe EREN Ana Okulunda 2 öğretmenle eğitim-öğretim verilmektedir. Ayrıca Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ile halkın istekleri doğrultusunda kurslar açarak hizmet vermektedir. İlçede 50 yataklı 1 devlet hastahanesi, ilçe merkezinde 2 adet,beldelerde 1 adet olmak üzere 3 adet sağlık ocağı bulunmaktadır. İlçede 500 seyirci kapasiteli 1 stadyum bulunmaktadır. 18

İlçenin geçim kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. İlçede daha çok gül, şekerpancarı ve haşhaş bitkileri yetiştirilmektedir. İlçe itibariyle 2000 dekarlık sahada yağ gülü bahçesi olup, yılda 300 ton civarında gül çiçeği üretilerek, bu gül çiçeklerinden 50 kg dan fazla ekolojik ve ince gül yağı üretimi gerçekleşmektedir. Üretilen gül yağları başta Almanya olmak üzere, çeşitli Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Sulama alanlarının değerlendirilmesinde önemli bir yeri olan şeker pancarı 1700 dekar sahada ekilmiş olup, 8500 ton pancar üretimi elde edilmektedir. İlçe ve çevresinin geleneksel tarımını yaptığı haşhaş bitkisi, yaklaşık olarak 1600 dekarlık sahada ekilmekte, 182 ton kapsül, 170 ton dane alınmaktadır. 19

Şekil 4 : Başmakçı Acıgöl de Flamingolar 20

Ayrıca, ilçenin dağlık bölgelerinde hayvancılık yapılmakta olup, koyun, keçi yetiştiriciliği ile büyükbaş hayvan ve yumurta tavukçuluğu daha fazla görülmektedir. İlçede 12.010 adet koyun, 11.985 adet keçi, 1.246.000 adet yumurta tavuğu, 6.651 adet sığır bulunmaktadır. Tarımsal kalkınma kooperatifi adedi 8'dir. Tavukçuluk kooperatifinin Başmakçı ekonomisine katkısı yıllık 3.135.000. YTL'dir.Yine bunun yanında gül kooperatifi üretmiş olduğu ekolojik gül yağı ile gül çiçeğini dünya pazarlarına ihraç etmektedir. Kooperatifin yıllık satışı 500.000 Euro dur. Ayrıca ilçe merkezinde 1, köylerinde 2 olmak üzere, 3 adet sütçülük kooperatifi hizmet vermektedir. İlçe merkezindeki sütçülük kooperatifinin ilçe ekonomisine yıllık katkısı 700 bin YTL'dır. İlçenin merkez ve köylerinde halı dokumacılığının mazisi çok eskilere dayanmaktadır. Önemli bir geçim kaynağı durumundadır. İlçe itibariyle 650 halı tezgâhında 1100-1200 genç kız halı dokumaktadır. İlçenin güney batısında yer alan Acıgöl, başta nesli tükenmekte olan flâmingo kuşları olmak üzere, turna, kuğu, pelikan, meke, karabatak, yaban ördeği, kaz ve çeşitli kuş türleriyle görülmeye değer bir kuş cenneti durumundadır. BAYAT İlçemiz, Afyonkarahisar - Ankara karayolu üzerinde il merkezine 46 km uzaklıktadır. 1988 yılında ilçe olmuştur. Kilim dokumacılığıyla dikkat çeken ilçede üretilen kök boyalı Bayat kilimleri Amerika, Japonya ve birçok Avrupa ülkesinden sipariş alacak kadar ün kazanmıştır. 1116 yılında Bizanslılarla Selçuklular arasında cereyan eden bir savaşta, Büyük Sultan ordusunu güneydeki dağın yamacına, Emir Mengücek de ordusunu kuzeydeki dağın yamacına yerleştirmiş, işte bu durum üzerine sultanın çekildiği dağa Sultandağı, Emir'in çekildiği dağa da Emirdağı denilmiştir. Sultan Mesut bu mücadelelerden sonra zamanını bu yerlerin iskânına ayırmıştır (1147-1157). Bayat ilçesi Oğuz Türklerinin Bayat'boyu tarafından 1147'de bugünkü yerinde, Bayat Çayının kenarında kurulmuştur. Barçınlı ve Han Barçın adlarıyla da anılan Bayat ilçesi İstanbul-Bağdat kervan yolu üzerinde olduğundan Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir konaklama yeri olmuştur. İlçe kuzey doğudan Çal dağları, kuzeyinden Hendi Baba dağları, batıdan Bey ve Asar dağları, güneyden kazankaya dağları, güneydoğusundan Mekecik ve Çal dağlarıyla çevrilidir. İlçemiz kara iklimine sahiptir. Yazları çok sıcak ve kurak sebebiyle kışları ise uzun ve soğuk geçmektedir. İlçenin dağlık olması sebebiyle ovası yoktur. En önemli yaylaları ise Bayat, Çöğürlü, Çanacık, Mekan, İnpazarcık ve Esenlik yaylalarıdır. İlçenin nüfusu 2000 nüfus sayımına göre, genel olarak 8773'tür. Bunun 4717'si ilçe merkezinde yaşamaktadır. Yüzölçümü 465 km²'dir. İlçede 4'ü merkezde, 10 adedi köylerde olmak üzere 14 ilköğretim, 1 çok programlı Lise bulunmaktadır. Ayrıca İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğüne ait merkez ilçe ve köylerinde kilimcilik ve halıcılık kursları yedi yıldır devam etmektedir. İlçede üretilen kök boyalı kilimler halkın başlıca gelir kaynağıdır. İlçenin 25 yataklı 1 Devlet Hastanesi, 2 Sağlık Ocağı,bulunmakta olup, halkımıza hizmet vermektedir. Bayat ve çevresinde halkın gelir kaynakları tarım ve hayvancılığa dayanır. Çevrede ekilebilir arazi nüfusa yetecek oranda değildir. Yakın bir zamana kadar çevredeki tepeler ve yüksek dağlar oldukça zengin ormanlarla kaplı iken, kaçak kesim, tarla açma ve keçi yetiştiriciliğiyle orman örtüsü tahrip edilmiştir. Bugün, yeni geliştirilen "mekecik ormanları"tdiye adlandırılan ormanları mevcuttur. İlçede en çok yetiştirilen tarım ürünlerinin başında arpa, buğday ve haşhaş gelmektedir.bayat'da toplam alanın ancak 1/3'ü ekilebilir durumdadır. Hayvancılık için bol ve geniş merası bulunmaktadır. Dağlık bölgelerinde hayvancılık yapılmakta ve koyun, tiftik keçisi, mandofon kırması ile yerli kara sığır beslenmektedir. 1993 yılında D.S.İ. tarafından yaptırılan Bayat göletinde balık üretimi yapılmaktadır. İlçede 750 seyirci kapasiteli stadyum bulunmaktadır. İlçede bulunan meslek yüksek okulunun işletme ve dış ticaret programlarında 74 öğrenci öğrenim görmektedir. İlçe eski bir tarihî yerleşim bölgesi olması sebebiyle ilçe yakınlarında Kurtini, İnpazarcık, Asarkale,Elicek ve Yanıkin adlarıyla bilinen Bizans dönemi yerleşim alanları vardır. Dört bir yanı çam ve meşe ormanlarıyla kaplı Köroğlu Beli, Mekân Yaylası, İnpazarcık, Kolaylıtaş ve Çatal Çeşme, mesire alanları olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Köroğlu Beli'nde yeme-içme ve konaklama tesisi bulunmaktadır. İlçede her yıl Temmuz ayında Bayat Oğuz- Türkmen Festivali düzenlenmektedir. BOLVADİN Afyonkarahisar-Konya karayolundan 13 km içeride, il merkezine 61 km uzaklıkta, Antik Kral Yolu üzerinde ve Eber Gölü kenarında kurulmuş, Afyonkarahisar'ın merkez ilçeden sonra en büyük ilçelerindendir. Yüzölçümü 926 km2'dir. 1924 yılında ilçe olmuştur. Tarım, ticaret, giyim ve toprak sanayi üzerinde gelişmiştir. 21

Anadolu'daki en eski yerleşim merkezlerinden biri de Bolvadin'dir. Bolvadin Cilâlı Taş-Maden devirlerini, Hitit, Frig, Lidya, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerini yaşamıştır. Bolvadin'de ilk yerleşim yeri, Üçhöyükler mevki indeki "Kayster Pedion" şehridir. Bolvadin, 1107 tarihinde Emir Mengücek Bey'in komutasındaki Türk birlikleri tarafından fethedilmiş olup, kaleye Yazır, Karkın, Çepni, Avşar ve Oğuz boyları yerleştirilmiştir.selçuklular döneminde Haçlı Seferlerine sahne olmuştur.tarih içinde Selçuklular, Sahipata, Karaman- Beyşehirli oğulları toprakları içinde yer almıştır. Bolvadin, I.Sultan Murat zamanında Osmanlı topraklarına katılmış, 1881 yılında da Sinanpaşa büyük bir külliye yaptırmıştır. Bolvadin 3.ve 4. jeolojik devirlerde oluşmuş bir ovadır. Güneyden Sultandağları (2519 m), kuzeydoğudan Emirdağları (2307 m) ve kuzeybatıdan Paşadağları (2000 m)yla çevrilidir. İlçenin, Sultandağları, Emirdağları ve Paşadağları üzerinde muhtelif yaylaları bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Paşadağ ve Çoğu yaylalarıdır. Eber Gölü havzası teknotik bir çukur olup, Akarçay'ın ve Sultandağları'nın kaynak sularıyla beslenerek ve zamanla su dolarak oluşturmuştur. Tek akarsuyu Akarçay'dır. Ahır dağlarından doğar ve Eber Gölü'ne dökülür. Üzerinde Altıgöz, Develi, Kırkgöz ile Sırt köprüsü gibi köprüler vardır. Coğrafî olarak İç Ege Bölgesinde bulunan ilçemizde kara iklimi hüküm sürmektedir. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve sert geçmektedir. İlçemizin dağlarında sarı meşe, ardıç ve çam ormanları vardır. İlçenin nüfusu, 2000 nüfus sayımına göre 83.932'dir. Bunun 55.233'ü ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe eğitim-öğretim açısından hayli gelişmiş durumdadır. Hâlen ilçede 1 adet anaokulu, 32 adet ilköğretim okulu, 12 adet ortaöğretim, okulde eğitim ve öğrenim devam etmektedir. Ayrıca Afyon Kocatepe Üniversitesi'ne bağlı 1 Meslek Yüksekokulu bulunmakta olup, 7 adet teknik ile 6 adet iktisadi ve idari programlarda 3225 öğrenci ve 30öğretim görevlisi bulunmaktadır. Buna bağlı olarak, devlet ve özel öğrenci yurtları da mevcuttur. İlçede ki halk kütüphanesi 15.000 kitap kapasitesine sahiptir. İlçede tam teşekküllü 70 yatak kapasiteli 1 Devlet Hastanesi, 4 ü ilçe mekezinde olmak üzere 9 adet Sağlık Ocağı, 1 Ana Çocuk Sağlığı, 1 Sağlık Meslek Lisesi bulunmaktadır. 400 seyirci kapasiteli 1 spor salonu ve 2000 seyirci kapasiteli stadyum, 2 adet semt sahası, 2 adet spor kulübü bulunmaktadır İlçede ekonomik hayat, tarım, ticaret ve sanayiye bağlıdır. Halkın geçim kaynağındaki ana unsur tarım ve hayvancılıktır. İlçemizin toplam ekilebilir sahası 36.000, sulamaya elverişli arazisi ise 28.000 hektardır. İlçemizin kendi adını taşıyan ovasında buğday, arpa, mısır, nohut, fasulye, yeşil mercimek, fiğ, şekerpancarı, haşhaş, ayçiçeği yetiştirilmete; elma, armut, kayısı, vişne, kiraz gibi meyveler de üretilmektedir. Afyonkarahisar'a 30 km uzaklıkta bulunan Heybeli KaplıcalarıBolvadin Belediyesince işletilmektedir. "Heybeli Kaplıcaları" Turizm Bakanlığı'nca "Termal Turizm Merkezi" ilân edilmiştir. Kaplıcada bulunan otel, 25 oda, 50 yatak kapasitelidir. Ayrıca 46 apart ünite, 184 yataklı ve 66 banyolu oda 270 yatak kapasitelidir. İlçede çayır ve mera alanı ise 25.000 hektardır. Bunların dışında 2862 hektarı ormanlık sahadır. Yine göl ve bataklık sahası ise 19.458 hektardır. Son yıllarda büyük oranda kirlenen Eber Gölü; sazlığıyla, yüzen adacıklarıyla (kopak) ve balık avcılığı ile adını duyurmuştur. İlçe halkının diğer geçim kaynağı hayvancılıktır. alt yapı oluşturmakta olup, hızlı bir gelişim içerisindedir. Türkiye'de tek olan ALKOLOİD Fabrikası ilçeye hareketlilik kazandırmıştır. İlçe ve köylerinde büyükbaş 16224, küçükbaş hayvan sayısı ise 68963'tür. Toplam süt üretimi 14.950 tondur. İlçemizde 1350 adet fenni arı kovanı bulunmakta olup, 33 ton bal üretilmektedir. Bunların yanı sıra ilçemizde 15.000 başlık toplam 66 adet tavuk kümesi bulunmakta ve günlük 800.000 yumurta elde edilmektedir.hayvancılıkla birlikte kendi sanayisine Bolvadin, il ve ilçelere sanayi mamülleri pazarlamaktadır. Bunlar emaye ürünleri, işlenmiş kereste, teneke, demir doğrama, kaymak, sucuk, yumurta, yastık, hasır, vb. İlçemizdeki en önemli sanayi kuruluşlarından biri olan Afyonkarahisar Alkoloid Fabrikası 1981 yılında deneme üretimi ile hizmete girmiştir. Yaklaşık olarak 500 çalışanıyla bu kuruluşumuzda yılda 50-90 ton arasında afyon (morfin, hidrat, kodein v.s.) imal edilmektedir. Bu imalâtın büyük bir bölümü ihraç edilmekte ve ülkemize milyonlarca dolar döviz girdisi sağlanmaktadır. Diğer bir önemli sanayi kuruluşuda biride emaye mutfak eşyaları üretimi yapan Avşar Emaye sanayidir. Bu fabrikada yaklaşık, 500 işçi çalışmakta olup, imal edilen mutfak eşyalarının %90'nı başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Ortadoğu ve Afrika ülkelerine ihraç edilmekte ve ülkemize döviz girdisi sağlanmaktadır. Bunların dışında kereste, yem, un ve tuğla fabrikaları bulunmaktadır. İlçe turistik ve tarihî eserler yönünden oldukça zengindir. Eber Gölü, Heybeli kaplıcası, Horan parkı gezi ve dinlenme yerleridir. 1987 yılında Belediye Müzesi kurulmuştur. Kırkgöz köprüsü, Yanık Kışla, Lala Sinan Paşa Camii,Alaca Camiii, Çarşı Camii, Alaca Çeşmesi, Hacı Ahmet Camii, Kırklar Camiî, Türbeler, Kara Çeşme, Ak Çeşme, Hacı Ahmet Çeşmesi, Kemerkaya kasabasında yer altı şehri, Özburun kasabasında minarelik deresinde peri bacaları ve insuyu mağarası gezip görülebilecek yerlerdir. 22

İlçede her yıl Ağustos ayının ilk Cuma günü başlayıp, 5 gün süren Kaymak Şenliğinde,manda besicileri ödüllendirilmekte ve Bolvadin'i tanıtma etkinliklerine ağırlık verilmektedir. 23

Şekil 5 : Bolvadin Kaymağı 24

ÇAY Afyonkarahisar-Konya karayolu üzerinde, il merkezine 48 km uzaklıkta bulunan ilçemiz, 1958 yılında kurulmuştur. Eber Gölü, Karamık sazlığı arasında Sultan dağlarına yaslanmış yeşillikler içinde şirin bir ilçemizdir. İlk kuruluşuna ait bilgi ve belgelerine henüz rastlanmayan Çay ilçesinin geçmişi milâttan önceye dayanmaktadır. Eski Tunç Çağına kadar uzanan tarihi içinde Mısır, Suriye, Trakya krallarının birleşik ordusu ile Gelene kralı Antigon arasındaki İpsos meydan savaşına(m.ö. 301) ev sahipliği yapmasıyla ünlenmiş, doğu-batı, kuzey-güney doğrultulu antik yolların kavşak noktası olmuştur. Selçuklu Türklerinin Anadolu'yu fethi sırasında Bekçioğlu Emir Afşin, Orta Anadolu'da Amerra(Emirdağ) önlerine kadar gelmiştir. Bölgenin ne şekilde kimler tarafından fethedildiğini bildiren kayıtlar olmamasına rağmen, Emir Ahmet Şah, Emir Sanduk ve Dolathankuvvetleri tarafından fethedildiği sanılmaktadır. Haçlı savaşları sırasında Haçlı ordularınca tahrip edilen şehre, 1155 yıllarında Selçuklu Devleti tarafından Oğuz Türkleri yerleştirilmiş, adı da "Çay Değirmeni" olarak değiştirilmiştir. Selçuklu Sultanı III. Gıyasettin Keyhüsrev öldükten sonra bölge, önce Eşrefoğullarına ve Sahipataoğullarına, daha sonra ise Germiyanoğullarına geçmiştir. Germiyan Beyi I. Yakup samimi bir Osmanlı dostu olup, beyliğini vasiyet yoluyla II. Murat'a bırakmış ve böylece Osmanlıların eline geçmiştir. 2 Nisan 1921 günü Yunan ordusunca işgal edien Çay ilçemiz, bir gün sonra, 3 Nisan 1921 günü ordumuzca geri alınmıştır. Daha sonra 21 Ağustos 1921 günü Yunan ordusunca ikinci kez işgal edilen ilçemiz, 35 gün sonra şanlı ordumuzca 24 Eylül 1921 günü tekrar kurtarılmıştır. İç Ege bölgesinde; Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinin kesiştiği güzergâh üzerinde yer alan Çay ilçesi, bağlı olduğu Afyonkarahisar ilinin doğusunda, Sultandağlarının kuzey eteklerinde kurulmuştur. İdarî sınırlar olarak doğuda Sultandağı, güneyde Yalvaç, batıda Şuhut ve Afyonkarahisar, kuzeyde Bolvadin'le çevrilidir. Geniş ve düz alanları ile ova görünümünde olan Çay ilçesi, aslında 1010 metrelik rakımı ile İç Anadolu plâtosu karakterini taşır. İlçenin eteklerine yeleşmiş olduğu Sultandağları ilçenin yegâne dağlık alanı olup, bir silsile üzerinde yer alan 2610 m rakımlı Gelincikana Tepesi, 2519 metre rakımlı Toprak Tepe ve 2063 metre rakımlı Kırkkaya Tepe yörenin en yüksek noktalarını oluşturmaktadır. Geniş bir ova görünümünde olan zemini III(Neojen). ve IV. zamanların alüvyon topraklarından oluşmuştur. Arazisinin %20'sine varan bölümü (yaklaşık olarak 16.243 hektar) göl ve bataklıklarla kaplıdır. Bozan ve Karakuş dağlarından inen sularla beslenen Karamık bataklığı denizden 1000 m yüksekliktedir. İlçenin kuzey doğusundaki Eber Gölü denizden 967 m yükseklikte olup 125 km²'lik bir alanı kaplamaktadır. İlçe, iklim bakımından İç Anadolu'ya uyum gösteren tipik kara iklimi özelliklerine sahiptir. Yazları sıcak, kışları sert ve soğuktur. İlçenin nüfusu 2000 nüfus sayımına göre 49.981' dir. Bunun 20.111'i ilçe merkezinde yaşamaktadır. Yüzölçümü 790 km2'dir. İlçede 28 ilköğretim okulu, 8 ortaöğretim kurumuyla eğitim verilmektedir. Ayrıca İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ilçe halkının istekleri doğrultusunda kurslar açarak hizmet vermektedir. Ayrıca AKÜ'ye bağlı 1 Meslek Yüksek Okulu bulunmakta olup, 803 öğrenci ve 7 öğretim görevlisi bulunmaktadır. İlçemizde 100 yataklı Devlet Hastahanesi, ilçe merkezinde 3 beldelerde 13 toplam 16 Sağlık Ocağı,, 1 Sağlık Meslek Lisesi bulunmakta olup halkımıza sağlık hizmeti verilmektedir. İlçe yüzölçümünün %18'ini teşkil eden 14.509 hektarlık saha çayır ve merayla, % 6,84'ünü oluşturan 5.598 hektarlık alan ormanlarla kaplıdır. Bu ormalık alanlarda ardıç, meşe, çam ve çalı gibi ağaçlar bulunmaktadır. Toplam arazinin %48'ni oluşturan 39.338 hektarlık kısmı tarla arazisi olup, çok büyük bölümü sulanabilir durumdadır. 400 hektarlık bağ ve bahçe arazisine sahip olan ilçede hububat, şekerpancarı, haşhaş, fasulye, patates, ayçiçeği, muhtelif sebze ve büyük ölçüde meyve (vişne, kiraz, elma) yetiştirilmektedir. Meyvacılık ilçede önemli bir yer tutmaktadır. Ege, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin kesiştiği noktada kurulan şirin ilçemizin geçmişi oldukça eskiye dayanmakla birlikte tarihî eser sayısı azdır. Ağaçlandırma çalışmaları, ilçeyi, "Yeşil Çay"denilerek güzelleştirmiştir.tabiî güzellikleri arasında Eber ve Karamık Gölleri bulunmakta olup, bu göllerde balık avcılığı (sazan, turna) ve çeşitli kuş avcılığı yapılmaktadır. Bunlardan hariç Çağlayan Parkı ve Şelâlesi, Kanlı Yer Kavaklığı çevrede tercih edilen mesire yerleridir. Görülebilecek tarihi eserleri ise Selçuklulardan kalma Taş Camiî ve Kervansaray, önemli tarihî eserleridir. İlçede her yıl Temmuz ayı içerisinde Vişne Festivali yapılmakta, üreticiler ödüllendirilmektedir. ÇOBANLAR Afyonkarahisar'ın 25 km doğusunda düz bir arazi üzerinde yeni kurulmuş ilçelerimizdedir Afyonkarahisar il merkezine bağlı olarak ilk defa 1956 yılında belediye teşkilatı kurulmuş, 10.09.1991 tarihinde ise fiilen ilçe teşkilatı kurulmuştur. 25

Yöre tarihinin Akarçay kenarındaki höyüklerle yaşıt olduğu ve eski Tunç Çağına kadar uzandığı bilinmektedir. Bugünkü Kocaöz (Feleli) köyünde antik Anabura kenti kurulmuştur. Afyon Arkeoloji Müesinde bulunan Artemis heykeli buradan çıkarılmıştır. İlçemiz, ilimizin doğusunda düz ve geniş bir arazi üzerinde olup, tipik Osmanlı yapısını andıran avlu evlerden müteşekkildir. İlçenin kuzeyinde Bayat, kuzeydoğusunda ise İscehisar, güneydoğusunda Çay, doğusunda Bolvadin ilçeleri vardır. Yüzölçümü 422 km²'dir. İlçenin nüfusu 2000 nüfus sayımına göre 13.283'dir. Bunun 9.126'sı ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe merkezinde 8 ilköğretim okulu, 1 çok programlı lise mevcuttur. İlçe merkezinde 2 adet Sağlık Ocağı, 1 Sağlık Evi mevcut olup, ihtiyaca cevap vermediğinden, devlet-millet işbirliğiyle hastahane inşaatına başlanılmış, zemin ve birinci kat tamamlanarak çatısı kapatılmış bulunmaktadır. İlçemizde bir adet semt futbol sahası mevcuttur. Futbol takımı, merkez belediyesinin desteğiyle Afyonkarahisar I. Amatör Liginde faaliyet göstermektedir. Tarım ve hayvancılık ilçenin gelir kaynağını teşkil etmektedir. İlçenin Toplam Tarım Alanı ve Arazinin Genel Dağılımı Alan Ha. Yüzölçümü40.200 Tarım Alanı16.000 Ormanlık ve Fundalık842 Çayır ve Mera 20.000 Tarım Dışı Arazi3.358 Meyve Arazisi85 Yem Bitkileri Arazisi 600 Tarla Arazisi9.485 Sebze Arazisi160 Nadas5.000 Tarıma Elverişli Olup Kullanılmayan Arazi310 Toplam Sulanan Tarım Alanı 2.800 Toplam Kuru Tarla Alanı13.200 Topraklarının büyük bir bölümü sulanan Çobanlar, Afyonkarahisar Şeker Fabrikasının pancar deposudur. Tarımcılıkta pancar ekimi ön sırayı almaktadır. Hayvancılıkta büyük ve küçük baş hayvancılığı olarak yapılmaktadır. Becerisi büyük bu küçük ilçemizde Türk otomotiv sanayisinin en ilginç aracı üretilmektedir. Su motorundan taşımacılık ve tarım işlerinde kullanılan "PATPAT" adlı römork-pikap karışımı araçlar, ilçenin küçük atölyelerinde imal edilmektedir. Ayrıca ilçede 2 adet un fabrikası mevcuttur. DAZKIRI Afyonkarahisar-Denizli karayolu üzerinde il merkezine 140 km mesafededir. İlçemiz 1959 yılında ilçe olmuştur. İlçemiz kök boyalı halı dokuma ve satış reyonlarıyla dünya çapında üne kavuşmuştur. Dazkırı ilçe merkezinin bugünkü sakinleri, Anadolu Selçukluları zamanında, "Tataroğulları" adıyla bilinen Kızılırmak boylarından gelenlerin ve daha sonraları Adana havalisinden gelerek yerleşen "Farşa" aşiretinin mensuplarıdır. Dazkırı'nın ismi o zamanlar "Apa" olarak adlandırılmıştır.sonradan, bu isimlerin çokluğu ve "Polatlı" adıyla karıştığı gerekçesiyle "Dazkırı" olarak değiştirilmiştir. İlçede, eski devirlerde Lidyalılar, Hititler, Eski Yunanlılar, Romalılar ve Bizanslılar hakimiyet kurmuşlardır. Bugün meydana çıkan eserlerde bu milletlere ait pek çok tarihî eserler bulunmaktadır. İlçe, güneydoğusundan, Dinar ve Evciler ilçeleri, güneyinden Başmakçı, güneybatısından Denizli/Çardak ilçesi ve Maymun dağlarıyla çevrilidir. İlçe merkezi, 1 belde ve 15 köyden teşekkül etmiştir. Köylerin 8 adedi ovalık kesiminde, 7 adedi de orman sahası içerisinde yerleşmiştir. İlçede elektriksiz köy bulunmamaktadır. İlçenin yüzölçümü 570 km² olup, rakımı 832 m'dir. Bölge genellikle düzgün olup, ilçe arazisi doğudan batıya uzanan geniş bir vadidir. Bu vadi içerisinde Küçük yayla, Boztepeler bulunmaktadır. Bölgenin sınırları içerisinde Acıgöl mevcut olup, genel yüzölçümü 41,5 km²'dir. Bunun 20 km²'si Başmakçı ve Dazkırı ilçe sınırları içerisindedir. Ortalama derinliği 150-210 cm arasındadır. Bölgenin iklimi yazları kurak ve sıcak, sonbaharda ılık ve yağışlıdır. Kışları az miktarda kar yağmakta ise de genellikle yağışlıdır. İlçemizin 2000 genel nüfus sayımına göre nüfusu 14.453'tür. Bu nüfusun 6.583'ü ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe nüfusunun 14-44 yaş grubunda, okuma-yazma bilmeyenlerin oranı % 2, okuma-yazma bilenlerin oranı ise % 98'dir. İlçe merkezi ve köylerinde toplam 12 ilköğretim okulu, 3 adet ortaöğretim okulu bulunmaktadır.ayrıca Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi bulunmaktadır. İlçemizde 1 Öğretmen Evi vardır. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından nakış, kilimcilik, meyvecilik, kalorifer ve 26

bilgisayar kursları açılarak halkın ihtiyaçlarına cevap verilmektedir. İlçede henüz bir Devlet Hastahanesi yoktur. 1996 yılında başlanan hastahane inşaatı devam etmektedir.5 Sağlık Ocağı, 1 Ana Çocuk Sağlığı, 1 Sağlık Meslek Lisesi mevcut olup, halkımıza sağlık hizmetleri verilmektedir. İlçede 250 kişi kapasiteli 1 stadyum ve 1990 yılında Yeni Dazkırı Belediyespor ve Alkimspor kulüplerimiz, her yıl Afyonkarahisar I. Amatör Liginde ilçeler arasında düzenlenen spor müsabakalarına katılmaktadırlar. İlçe halkının % 60'ı geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. İlçemiz arazilerinin 19.880 hektarı tarım arazisidir. 6000 hektarı fiilen sulanabilen bu arazilerin 11.000 hektarı sulanabilir arazidir. Arazilerin 2000 hektarı çayır-mera alanıdır. %54'ü düz toprak yapısı kumlu, tınlı ve kireçlidir. Sulu tarım arazilerinde şekerpancarı, haşhaş, fasulye, mısır, yonca, hayvan pancarı, susam, çilek, salatalık, kavun, karpuz, gibi bitkiler; elma, armut, kayısı, kiraz, ceviz, dut, ayva ve kavak gibi ağaçlar yetiştirilmektedir. Kuru tarım arazilerinde ise; buğday, arpa, nohut, mercimek, ayçiçeği, kimyon, anason, badem, vişne, erik, susam, gül yetiştirilmektedir. İlçemiz, Afyon'da antepfıstığının yetiştirildiği tek ilçedir. Hayvancılık ilçenin önemli geçim kaynaklarından biridir. İlçemizde, büyükbaş, küçükbaş, etlik ve yumurtalık kümes hayvancılığı da yapılmaktadır.ilçemiz merkez, kasaba ve köylerinde yaklaşık olarak 120.000 tavuk, 15.786 koyun, 4.092 keçi, 3855 adet sığır, 1 adet manda ve 75 adet at bulunmaktadır. İlçenin merkezinde bir adet yün ipliği fabrikası, bir adet çorap fabrikası ve yorgan fabrikası, bir adet sodyum sülfat fabrikası ve bir adet de yem fabrikası mevcuttur. 15.000 işcinin çalıştığı yün ipliği fabrikasında halı ipi üretilmektedir. Sodyum sülfat fabrikasında deterjan, kâğıt, tekstil, cam ve ilâç sanayisinde kullanılan sodyum sülfat üretilmekte, üretilen sodyum sülfat'ın % 80'i yurt dışına ihraç edilmektedir. Dolayısıyla ülke ekonomisine önemli miktarda döviz girdisi sağlanmaktadır. Çorap fabrikasında günlük ortalama 900.000 çift çorap üretilerek, üretilen çorapların tamamı Fransa'ya ihraç edilmektedir. İlçenin E-24 karayolu güzergâhı üzerinde bulunması sebebiyle, bu yol güzergâhı üzerinde bulunan Sanaos Halıcılık ve Muratköy Halıcılık İşletmelerinin tur organize eden turizm şirketleriyle anlaşarak belirli bir plân dahilinde turist taşıyan turların turistik halı evlerine gelmesi, turizmi canlandırmakta, ilçe ekonomisine katkı sağlamaktadır. DİNAR Afyonkarahisar-Antalya karayolu üzerinde olup, il merkezine 106 km. uzaklıkta bulunan ilçe 1924 yılında kurulmuştur. Yüzölçümü 1.328 km²'dir. Tarihin çok eski çağlarında sayısız imparatorun, tanrı Apollo ve Kral Midas'ın müzik yarışı yaptığı İncirli, Üçlerce, Beloluk ve bilhassa Suçıkan mevkileri, ilçenin dinlenme ve mesire yerleridir. İlçemizin adeta sembolü durumunda bulunan Suçıkan, Menderes nehrine kaynaklık eden Pınarbaşı, Bülüçalan kaynağı, Yapağı ve Beşpınar kaynakları, Pınarlı, Yeşilçat göletleri ile Eldere kuş cenneti ve Çamlıköy koruluğu diğer mesire yerleridir. Bu güzellikler, Dinar'ı hem iç, hem de dış turizm açısından önemli bir turizm merkezi haline getirmektedir. Dinar gerek mesire yerleri, aile parkları ve gerekse Afyonkarahisar-Denizli, Denizli-Antalya karayolu üzerinde şehrin girişinde yer alan dinlenme, tesis ve lokantalarıyla geçit turizmine hizmet vermekte ve gelecekte turizm açısından daha büyük canlılık kazanacak konumda bulunmaktadır. Dinar'ın bilinen geçmişi M.Ö.1200 yıllarına kadar uzanmaktadır. Dinar Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerindendir. Dinar Hitit İmparatorluğu döneminde Seha ırmağı (Büyük Menderes) Beyliğine bağlı olduğu tarih kitaplarından da anlaşılmaktadır. "Dinar", tarih boyunca birkaç kez kurulmuş ve batmış şehirlerden (Kelainai-Celainai-Apemeia-Kiboyossimo-Geyikler-Dinar) sonra bu adla anılmaya başlanmıştır. Şehrimiz, Truva Savaşlarında yenilerek Anadolu içlerine çekilen Ahiya (Akariyon) prenslerinden Geleinos tarafından M.Ö. 1200'lerde "Geleneia" adıyla kurulmuş, bitişiğinde kurulan "Apemeia" şehriyle birleşip "Dinar" adını almıştır. Dinar, antik kral yolu üzerinde Ege kıyılarına ve Akdeniz'e açılan karayolu ile demiryolu kavşağında kurulmuştur. Hititlerden Aka-İyon, Frig, Kimmerler, Persler, Roma, Bizans ve Türklere kadar bir çok Anadolu medeniyetinden izler taşıyan Dinar, eski çağlardan bu yana, sürekli olarak bölgenin başkentliğini yapmıştır. Dinar tarihin ilk müzik yarışmasının yapıldığı yerdir. İçine tanrıların, kralların karıştığı masallar ve efsaneler şehridir. Geleine, Anhoros, Midas, Asmalı yol, Ilıca ve Marsiyas efsaneleri dededen toruna anlatıla gelmiştir. İlçemiz 1874 yılında Belediyelik, 1908 yılında ilçe olmuştur. Afyon iline bağlı olan ilçemiz Dinar, Akdeniz ve Ege bölgesi arasında kalır. İlçe merkezi ve güneyindeki köyler Akdeniz bölgesinde, kuzeyindeki köyler Ege bölgesindedir. Göller bölgesi içerisinde incelenen Dinar ilçesi, kuzeyde Sandıklı, kuzey doğusunda Şuhut, güneydoğuda Isparta, güneybatısında ise Başmakçı ve Evciler, kuzeybatıda Denizli, güneyde Keçiborlu'yla çevrilidir. 27

İlçenin Dombay, Çöl Ovası ve Dinar Ovası adıyla başlıca üç ovası, Karakuyu adıyla bir gölü, bir akarsu olarak Büyük Menderes nehri vardır. Cerit yaylası ve Dombay İncebel yaylası önemli yaylarımızdır. İlçe; Akdeniz ikliminden, İç Anadolu kara iklimine geçiş karakteri gösteren yöresel klima alanıdır. İlçenin 2000 yılı genel nüfus sayımına göre nüfusu 92.608'dir. Bu nüfusun 37.608'i ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçemize bağlı 9 kasaba ve 56 köy bulunmaktadır. İlçede 1 Ekim 1995 Pazar günü saat 18.00'da 6.1 şiddetinde deprem meydana gelmiş, 94 vatandaşımız hayatını kaybederken, 250 yurttaşımız yaralanmıştır. İlçede 46 ilköğretim okulu, 7 ortaöğretim okulu 1 çok programlı lise, 2 pansiyonlı yatılı ilköğretim okulu ve Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi vardır. İlçede ayrıca Millî Eğitim Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitim Merkezi ve Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürlükleri bulunmaktadır. İlçe merkezi ile kasaba ve köylerinde 1 Devlet Hastanesi, 11 Sağlık Ocağı, 21 Sağlık Evi, 1 Ana Çocuk Sağlığı ve 1 Verem Savaş Dispanseri Tabibliği ve 1 adet 144 öğrencisi bulunan Sağlık Meslek Lisesi bulunmaktadır. Dinar Devlet Hastahanesinin yatak sayısı 150, Haydarlı Devlet Hastahanesinin yatak sayısı 30'dur. İlçede 1500 kişi kapasiteli 1 stadyum, 2 semt sahası ve spor kulübü bulunmaktadır. AKÜ Dinar Meslek Yüksek Okulunda 1 adet teknik ve 4 adet iktisadi ve idari programda 12 öğretim görevli 890 öğrenci ile öğrenim yapılmaktadır. Antik Kral Yolu üzerinde Ege kıyılarına ve Akdeniz'e açılan karayolları ile demiryolu kavşağı üzerinde kurulmuş olan Dinar ilçesi; tarım, hayvancılık ve ticarette gelişmiştir. Dinar ve çevresinde halkın gelir kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanır. İlçede tahıllardan arpa, buğday, nohut'un; endüstri bitkilerinden ayçiçeği, mısır, şeker pancarı, haşhaş ve yem bitkilerinin; kuru soğan, patates vd. sebzelerin; elma, vişne, armut, üzüm gibi meyvelerin üretimi yapılmaktadır. Toplam tarım alanı 63.700 hektardır. Tarım Arazisinin Dağılımı: Tarla Alanı: 58.036 hektar Sebze Alanı: 540 hektar Bağ Dikili Alan: 462 hektar Toplam Tarım Alanı: 63.700 hektar Meyve Alanı: 688 hektar Gül Diken Alan: 40 hektar Nadas: 3.739 hektar Tarıma elverişli olup kullanılmayan arazi: 195 hektar Mevcut Tarım Arazisinin Sulama Durumu: Devletçe Sulanan Alan: 6.144 hektar Halkça Sulanan Alan:35.320 hektar Toplam Sulanan Alan:41.464 hektar Hayvancılık olarak; büyükbaş, küçükbaş, tavukçuluk ve arıcılık yapılmaktadır. Söz konusu hayvanlardan; et, süt, yoğurt, peynir, yumurta ve bal üretilerek ilçemizin ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlanmaktadır. İlçede 17.467 büyükbaş, 99.820 küçükbaş, 112.000 kanatlı hayvan, 3.155 arı kovanı bulunmaktadır. İlçede ormanlık alan sahası 186.138 hektardır. İlçede 625 kayıtlı üyesi bulunan Dinar Sanayi ve Ticaret Odası mevcuttur. Şirketler Limited Şirket:235 adet Anonim Şirket:16 adet Şahıslar:367 adet Kollektif: 7 adet İlçede 9 adet dokuma, 2 adet teneke kutu,2 adet çuval, 2 adet un fabrikası, 2 adet yem fabrikası, 1 adet balık ağları iplik fabrikası, 2 adet makine ve tarım aletleri fabrikası, 1 adet kot dikim atölyesi vardır. 50 adet kalkınma ve sulama kooperatifi bulınmaktadır. Dinar-Denizli karayolu üzerinde, ilçeye 12 km mesafedeki Akçaören-Göğebaan mevkiinde, yaklaşık olarak 830 hektarlık alan, organize sanayi bölgesi olarak tespit edilmiştir. Bu alan, belediye imar sınırları içerisine alınmıştır. Organize sanayiyle ilgili çalışmalar devam etmektedir. Danteon (Tanrılar Kulu Tapınağı), Artemis Anaitis Tapınağı,Tiyatrosu, Agorası (Pazar yeri), Stadyumu, Suçıkanı, Pınarbaşı, Karakuyu kuş cenneti, Norgaz orman piknik alanı, Cerit ve Zenderi yaylası ilçemizin ilgi odağıdır. Yol güzergâhında bulunan dinlenme tesisleri turizme 28

hizmet vermekte, ilçeye hareketlilik kazandırmaktadır. EMİRDAĞ Afyonkarahisar'ın 70 km kuzeydoğusunda kurulmuş en eski ilçelerinden biridir. Adını; bölgeyi Türk iskânına açan Emir Afşin ile yaslandığı Emirdağlarından almıştır. İlçemiz 1924 yılında kurulmuştur. Hititlere kadar uzanan tarihi zaman içinde kesintisiz bir yerleşim alanıdır. Aurra (Hisarköy), Yedikapı (Başkonak köyü), kral yolu üzerindedir.amorium, Roma çağında Anadolu'nun önemli merkezlerinden biri haline gelmiş, adına bronz sikke bastırılmıştır. Bizans döneminde Avrupa'nın üçüncü, Anadolu'nun ikinci büyük kenti olmuştur. Ünlü fabl ustası Ezop (M.Ö. 620) Amorium doğumludur. Emirdağ yöresinde yerleşim M.Ö. 1437 yılına kadar gitmektedir. Bölge; Hititler, Lidyalılar, Persler, Helenler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar egemenliğine girmiş olup bu toplumlara ait izler taşımaktadır. Ege bölgesinde yer alır. Kuzeyde Eskişehir, doğuda Konya ile komşudur. İlçenin güney tarafı Emirdağ sıradağları ile kuşatılmıştır. Doğuda oldukça geniş ovası yer almaktadır. Arazi yapısı tarıma elverişlidir. İlçenin yüzölçümü 2.213 km²'dir : İlçede yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçmektedir. Emirdağ ilçemiz, Afyonkarahisar-Ankara karayolunun 41.km'sinde 9 km içeridedir. İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 47.162'dir. Bunun 20.495'i ilçe merkezinde yaşamaktadır. Yurt dışında Emirdağ'dan göç etmiş yaklaşık olarak 100.000, Eskişehir'de 99.000 ve diğer şehirlerde 30.000 Emirdağlı yaşamaktadır. İlçede 52 adet ilköğretim, 7 adet ortaöğretim 1 çok programlı lise,1 Anaokulu, 1 pansiyonlu ilköğretim okulu mevcuttur. AKÜ'ye bağlı 1 Meslek Yüksek Okulu bulunmaktadır. Okulda, 7 öğretim görevlisi ile 900 öğrenciye eğitim verilmektedir. Ayrıca Halk Eğitim Merkezi ve Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürlükleri vardır. İlçede 100 yataklı bir Devlet Hastahanesi, 10 Sağlık Ocağı, 15 Sağlık Evi, 1 Verem Savaş Dispanseri, 1 adet Sağlık Meslek Lisesi bulunmaktadır. İlçede spora büyük önem verilmektedir. 1 adet 500 kişilik kapalı spor salonu, 1 adet 1000 seyirci kapasiteli toprak zeminli stadyum, ve birçok semt sahaları vardır. İlçede Aziziye Spor Kulübüne ait futbol, basketbol, voleybol branşları bulunmaktadır. Arazi yapısı tarım ve hayvancılık için oldukça uygundur. Arazinin %62'si (130.500 hektar) ekilebilir arazi, %15,4'ü (31.984 hektar) ormanlık ve fundalık, %14,6'sı(31.089 hektar) çayır ve mera ve %7,8'i (16.347 hektar) tarım dışı arazidir. Ekilebilir arazinin 8.409'u sulanmaktadır. 201.511 hektarlık araziye de sulama imkânı yaratılabilir. İlçede yetişen ürünler şunlardır. Arpa, buğday, şeker pancarı, nohut, yeşil mercimek, ay çiçeği, haşhaş ve yonca. Sebzelerden; biber, domates, fasulye, salatalık, ıspanak, kavun ve karpuz meyvelerden; elma, armut, erik, kayısı, kiraz, vişne, badem, ceviz ve üzüm yetiştirilmektedir. Hayvancılık oldukça önemlidir. Daha çok koyun yetiştirilir. İlçe çapında oldukça önemli miktarda süt üretilmektedir. Ülkemizde Emirdağ yoğurtlarının lezzeti çok iyi bilinmektedir. İlçemizde küçük sanayi sitesi mevcuttur. Emirdağ organize sanayi bölgesi yeri tesbit edilmiş, çalışmaları yürütülmektedir. İlçede un fabrikası ile sentetik dokuma fabrikası vardır. Sentetik dokuma fabrikası, yurt dışında çalışan işçiler tarafından ilçeye kazandırılmıştır. İlçede, el sanatlarının önemli bir yeri vardır. Yoğun olarak kilim, dantel, oya, ipek halı gibi el sanatları yapılmaktadır. İlçede geleneksel el sanatlarının başında kilim gelir. Bu kilimlerdeki desenler çok şeyin anlatımı gibidir. Emirdağ kilimleri %100 yün ve %100 tabiî kök boyasıyla üretilmektedir. Kilimlerde mahalli desen ve motifler yer alır. Ticarî amaçlı bu motifler değiştirilmemiştir. Asıklı, Aynalı, Kara döşeme, Çamçalı kilimleri, Bindallı, Kösköslü, Kelleli seccadelerinin ünü yurt dışına taşmıştır. Emirbaba, Gölcük, Çiçekli yaylaları, Balcam mağarası, Amorium ören yeri ve Sakarya nehrini besleyen Pınarbaşı gezip görülebilecek yerlerdir. EVCİLER Afyonkarahisar'a 132 km mesafede düz alanda kurulmuştur. 1991 yılnda ilçe olmuştur. Afyonkarahisar-Denizli karayolu üzerindedir. Çevre höyüklerde bulunan parçalardan tarihinin Lidyalılara kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Bugün ilçemizde Koca höyük ve Küçük höyük diye bilinen iki höyük ile Öküzviran ve Kocaviran isminde iki örenyatağı vardır. Hititler, Yeni Hitit devrinde Şuppiluliuam (MÖ.1380-1345) zamanında Ege'den Akdeniz'in doğu kıyılarına kadar uzanmış ve Ön 29

Asya'nın en güçlü imparatorluğunu kurmuşlardır. Evciler ilçesinin, MİRA KUVALYA KRALLIĞI'nın yıkılışından sonra Seha Irmağı Krallığı'na katıldığı ve bu krallığın elinde çok kısa bir süre (40-50 yıl) kaldığı söylenmektedir. Yörede Lidyalılar, Hititler, Frigler, Persler, Helenler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar yaşamışlardır. Önemli tarihî bulgular ve kalıntılar, mezar, Terra, Codta ve lâhit gibidir. Ege bölgesinin İç Batı Anadolu ile Göller Bölgesi arasında yer alır. Bir başka deyişle; İç Anadolu yaylasının Ege kıyılarına açılan bölgesindedir. İlçe, Evciler ovasının orta kısmında kurulmuş olup, bu düzlük saha kuzey kısmına doğru yükselmektedir. Ovanın kuzey kenarı Bozdağ tepeleri ile çevrilmiştir. Ovanın batısında Maymun Dağı, kuzey doğusunda ise Büyük Menderes, Işıklı Barajı ve Akdağ bulunmaktadır. Evciler, kuzeyden Denizli'nin Çivril (40 km), doğudan Dinar(26 km), güney batıdan Dazkırı(21 km) ilçeleriyle komşudur. Deniz seviyesinden yüksekliği 981 m'dir. İlçede genellikle karasal iklim görülür. Fakat Işıklı Barajı ile Acıgöl'ün iklimi biraz daha yumuşattığı bilinmektedir. İlçeye ulaşım hem karayolu, hem de demiryolu ile yapılmaktadır. İlçe jeolojik olarak çok hafif meyilli bir morfoloji göstermektedir. İlçenin 2000 genel nüfus sayımına göre nüfusu 9.486'dır. Bunun 5.139'u ilçe merkezinde yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 235 km²'dir. İlçede 1 ilköğretim okulu, 1 çok programlı lise bulunmaktadır. 4 adet ilköğretim okulunda taşımalı sistem uygulanmaktadır. İlçede okuryazarlık oranı % 98-%100'dür. İlçedeki 2 Sağlık Ocağı, 1 Sağlık Eviyle halkımıza sağlık hizmeti verilmektedir. İlçemizde, faaliyet gösteren 2 spor kulübü olup, 1 semt sahası bulunmaktadır. İlçe, bitki örtüsü bakımından çok zayıftır. Koruların dışında orman yoktur. Bütün boş alanlar ekilidir. Nadas sistemi uygulanır. İlçe ekonomisi tarım, hayvancılık ve dokumacılığa dayanır. Küçük höyük ve Büyük höyük civarında sulu tarım, diğer alanlarda ise kuru tarım yapılmaktadır. En çok yetiştirilen tarım ürünleri buğday, arpa, susam, haşhaş, ayçiçeği ve şeker pancarıdır. Sebze ve meyvecilik gelişmemiştir. Çünkü toprağın yarım metre derinliğinden sonra başlayan "kist" ağaçların gelişmesini engellemekte ve iki sene sonra kurutmaktadır. Evcilerde ticarî amaçlı olarak süt üreticiliği, tavukçuluk, az da olsa küçükbaş hayvancılığı yapılmaktadır. İlçede 1 adet süt ve süt mamülleri işleyen 5 ton süt işleme kapasiteli mandra ile 1 adet 20 ton/gün kapasiteli süt toplama merkezi bulunmaktadır. Ayrıca 1 adet 20 ton/gün kapasiteli un fabrikası bulunmaktadır. İlçe ve ilçeye bağlı köy, kasabalarda Belçika, Almanya, İsviçre, Fransa ve Avusturya gb. Avrupa ülkelerinde çalışan kayda değer sayıda işçi ailesi bulunmaktadır. HOCALAR İlçemiz il merkezine 100 km uzaklıkta olup, 1990 yılında ilçe olmuştur. Sandıklı ve Banaz ilçelerini birleştiren karayolu üzerinde, Sandıklı'ya 38 km, Banaz'a 35 km uzaklıktadır. Anadolu eski çağlardan bu tarafa pek çok medeniyetlerin beşiği olmuştur. Bu topraklar üzerinde kurulmuş olan yerleşim yerlerinden birisi de Hocalar ilçesidir. Ahır dağlarında bulunan bronz Hitit heykeli yörenin çok eski dönemlerden beri önemli bir yerleşim merkezi olduğu izlenimini vermektedir. Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Hocalar'ın 1300'lü yıllarda bir yerleşim merkezi olduğu tahmin edilmektedir. "Hocalar" isminin verilmesiyle ilgili bir rivayet vardır. O dönemde bu yerleşim yerine ilk olarak üç kardeşin geldiği ve buraya yerleştiği, bunların babaları "HOCA"(ulema) olduğundan, dışarıdan bu merkeze gelenler "Nereye gidiyorsun?" diye sorulduğunda "HOCAGİL'e gidiyorum", buradan dışarıya gidenlere sorulduğunda "HOCAGİL'den" geldiklerini belirttiklerini, zamanla bu yerleşim yerindeki nüfusun çoğalması ve dışarıdan bu yere başkalarının da gelmesi sonucu "HOCALAR" adı altında bir yerleşim merkezi meydana gelmiştir. Hocalar ilçesi, il merkezinin güneyinde kurulmuş olup, güneyinde Sandıklı, batısında Denizli, kuzeybatısında Uşak ili, kuzeydoğusunda Sincanlı ilçesiyle çevrilidir. Hocaların toplam yüzölçümü 537 km2.'dir.yerleşim yeri olarak İç Ege bölgesinde olan Hocalar, çevre yerleşim yerlerine nazaran orman ve fundalıklarla kaplıdır. İklim bakımından yazları kurak ve sıcak, kışları soğuk ve yağışlıdır. 30

İlçenin doğusunda Çal, batısında Burgaz, kuzeydoğusunda Ahır dağı ve güneybatısında Akdağ bulunmaktadır. İlçenin 2000 genel nüfus sayımına göre nüfusu 13.751'dir. Bunun 2.656'sı ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçede 16 ilköğretim okulu, 1 ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Ayrıca Halk Eğitim Merkezi bulunup, meslek edindirici kurslar açılmaktadır. İlçede 2 Sağlık Ocağı bulunmaktadır. İlçede faaliyet gösteren Hocalar Belediye Spor Kulübü ilimiz I.Amatör Liginde faaliyet göstermektedir. Toplam alanın büyük bir kısmı kültüre elverişli olmayan mera, ormanlık ve dağlık-taşlık alanlardan oluşur. Halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ekonomik durumu diğer ilçelere oranla çok düşüktür. Tarım ürünü olarak genellikle arpa, buğday ve haşhaş yetiştirilir. Hayvancılık yapan aileler koyun, keçi ve büyükbaş hayvan beslerler, yazın yaylaya çıkarlar, yaklaşık olarak üç ay burada kalırlar. İHSANİYE Afyonkarahisar'ın 35 km kuzeyinde tabiat ve tarihin en cömert davrandığı ilçelerimizden biridir.1959 yılında ilçe olmuştur.meşe, çam, adıç ormanları ve koruluklarla çevrilidir.gazlıgöl kaplıcası ve içmeleri, Frig Kaya Anıtları, Roma-Bizans kaya yerleşimleri, mezar odaları, peribacaları ve yaylaları ilgi odaklarından bazılarıdır. İlçenin köklü bir mazisi vardır. Eski medeniyetlere beşiklik etmesi onun tarihî çehresini güzelleştirmektedir. İhsaniye'nin vaktiyle Hitit İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunduğuna dair elde bazı belgeler mevcuttur. Hitit İmparatorluğu'nu ortadan kaldıran Frigyalıların eski yapıların da İhsaniye sınırları içerisinde raslanmaktadır. Ayazin, Kayıhan yerleşim birimleri Kapıkayalar, Aslantaş, Maltaş ve Yılantaş gibi Göynüş Vadisi'ndeki yerler, mezar oldukları sanılan tarihî kalıntılar Frigler dönemine aittir. Ayrıca tabiat harikası kütleler ve peribacalarının süslediği Frig bölgesi diye anılan saha bu yörenin Frigler zamanının önemli bir yerleşim bölgesi olduğunu gösterir. Bölge Pers, Helen, Roma ve Bizanslıların, daha sonra Selçukluların ve Osmanlıların hakimiyetine girmiştir. Bu medeniyetlerden günümüze kadar yaşayabilen eserlere rastlanmaktadır. Anadolu'nun 1071 Malazgirt Meydan Savaşı'ndan sonra Türklerin yerleşimine açılması sonucunda bazı Türk boylarına mensup kafilelerin bu bölgeye yerleştikleri sanılmaktadır. Döğer ve Alanlı bölgelerinin Oğuz Türkleri tarafından 1085 yıllarında iskân edildiği tahmin edilmektedir. Döğer ve Anıtkaya yerleşim bölgelerinde Germiyanoğullarından kalan kervansarayların mevcut oluşu ilçenin bir yol kavşağı ve konaklama yeri olduğunun kuvvetli delilleridir. İhsaniye 13 Temmuz 1921'de Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve tam13 ay 14 gün düşman zulmü altında kalmıştır. Millî Kurtuluş Savaşı'mız sırasında 22 Ağustos 1922'de düşman istilâsından kurtulmuştur. İhsaniye, mevkii olarak Orta Anadolu ve Batı Anadolu bölgeleri arasındadır. Doğudan İscehisar, batıdan kısmen Kütahya ve Altıntaş, kuzeyden Seyitgazi ve kısmen Kütahya, güneyden Afyonkarahisar ile çevrilidir. Yüzölçümü 888 km2'dir. İlçe genel görünümü itibariyle yayla karakterini göstermektedir. Rakımı 1093 metredir. geçer. İlçe, denizlerden uzak ve dağlarla çevrili olduğu için tipik bir kara iklimine sahiptir. Genellikle kışları soğuk, yaz mevsimi kısa ve sıcak Bölgedeki akarsular, Emre Gölü'nün beslendiği Döğer Çayı ile Üçler Kayası köyünün yakınından geçen Balıklıpınar ve Eğret'ten çıkan Cumalı çaylarıdır. İlçenin 2000 genel nüfus sayımına göre nüfusu 34.224'dir.Bunun 5.095'i ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe sahip olduğu eğitim-öğretim kadrosu ve öğrenci potansiyeliyle oldukça iyi durumdadır. İlçe ve çevresinde eğitim-öğretim halen 29 ilköğretim okulu, 3 ortaöğretim 1 pansiyonlu ilköğretim okuluyla yapılmaktadır. Ayrıca ilçemizde Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü halkımızın istekleri doğrultusunda bilgi ve becerileri arttırıcı kurslar açarak hizmet vermektedir. Merkez ile çevre yerleşim bölgelerinde 6 Sağlık Ocağı, 1 Sağlık Meslek lisesi bulunmaktadır. İlçede 3 semt sahası ve 5 spor kulübü mevcuttur. Ayrıca 500 kişi kapasiteli, 1 kapalı spor salonu vardır. İlçe ekonomisi; hayvancılık, besicilik, tarım ve az da olsa ticarete dayanmaktadır. Sanayi olarak dünyaca ünlü Kızılay Madensuyu ve Yıldız Madensuyu İşletmesi ve özel sektöre ait 2 adet un fabrikası bulunmaktadır. Gazlıgöl kaplıcası İhsaniye ilçesi sınırları içerisinde, Afyonkarahisar'a 25 km uzaklıktadır. Afyonkarahisar Belediyesince işletilmektedir. İklim karasal olduğu için halkımız elverişli olan yerlerde hayvancılığa yönelmiştir. İklime uygun olarak ilçe çapında çoğlukla tahıl ürünleri yetiştirilmektedir. Aileler, genel olarak kendi ihtiyaçlarına yönelik sebze ve meyve üretimi yapmaktadırlar. 31

İSCEHİSAR Afyonkarahisar-Ankara karayolu üzerinde olup il merkezine 23 km uzaklıktadır. 1987 yılında ilçe olmuştur. Zengin mermer yatakları üzerinde kurulmuş olan ilçemiz, tarım, hayvancılık ve mermer sanayi üzerinde gelişmiştir. İlçenin adı, ilk defa işitenler için oldukça dikkat çekicidir. "İscehisar" ismi ile ilgili olarak, Anadolu'nun Türkler tarafından fethedilmesi yıllarına bakıldığında şu bilgilere rastlamaktayız: " Çin tarihlerine göre en eski Türk ili (TÜRKİSTAN) Hiyenigne(Koyunlu) devleti beş büyük hanlık şeklinde yönetiliyordu. Kuzeyde KARAHAN, güneyde AKHAN, batıda KIZILHAN, merkezde SARIHAN(İlhan), doğuda GÖKHAN komuta ediyordu. Şu halde Kara, Gök, Kızıl, Ak ve Sarı isimleri renk değil, birer yön ve Türk İli'nin ayrıldığı beş büyük boy adı demektir. Selçuklu hükümdarı I.MESUD döneminde Afyonkarahisar civarında 300 yerleşim bölgesi tespit edilmiş, yukarıda bahsedilen Türk boyları buralara iskân edilmiştir. Oturumuna tahsis edilen milletin mensup olduğu boy adına göre bu bölgelerin adları konulmuştur. Bu beş boydan bölünerek Anadolu'ya gelenlerin yerleşim alanları şunlardır: "Kar, Karaca, Karasar, (Karahisar-Afyon) İscekarahisar (İscehisar), Karacaören (Belkaramık), Karadilli, Karayokuş, Karakuyu, Karataş, Karacalar, Karasandıklı, Karakışla, Karahalilli, Karayatak." Bu bilgiler ışığında düşünüldüğünde, "İscehisar" adı Karahan boyundan gelen Türklerin adıdır. Yaşlıların zaman zaman kullandıkları "İscekaraser" şeklindeki ifadelerden de bu hükme varmak mümkündür. Demek ki Türkler 800 yıl önce Anadolu'yu vatan olarak benimsemişler, Karahanlılar boyundan gelenlerle bölgeye "İscekaraser" adını vermişlerdi. Zamanla bu isim İscehisar'a dönüşmüştür. Ege bölgesinin en doğusundaki ilçelerimizden birisi olan İscehisar, 29 c- 40-31 c-43 doğu meridyenleri ile 37-40 -39-17 kuzey paralelleri arasında olup doğudan Bayat, batıdan Afyon merkez, kuzeyden İhsaniye ve Çifteler(Eskişehir) ilçeleri, güneyden Gebeceler kasabasıyla çevrilmiştir. Ortalama yükseltisi 1050 m olan ilçenin yüzey şekillerinde önemli farklılaşmalar görülür. İlçe topraklarının kuzey ve kuzey doğu kesimleri dağlık ve engebeli olmasına rağmen, güney ve batı kesimleri ise dalgalı ve düz bir yapı şeklinde görülür. İlçenin genel görünümü ise yayla karakteri taşımaktadır. İlçe merkezi 7 tepe üzerinde kurulmuştur. İlçe merkezinden geçen İscehisar Çay'ı ilçeyi ikiye ayırmıştır. Volkanik karakterli ve kalkerle bir yapıya sahip olanilçenin önemli yükseltileri şunlardır: Ağındağı (1526m), Elmadağı (1516m), Şapane Tepesi (1785 m), Köroğlu Dağı (1526m), Madentepe (1894 m), Karakol Tepesi (1721 m), Asar Dağı (1400 m), Kavaklı Beli (1444 m) İlçenin nüfusu 22 Ekim 2000 nüfus sayımına göre genel olarak 23.209'dir. Bunun 11.813'ü ilçe merkezinde yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 483 km²'dir. Coğrafî konumu itibariyle ilçe, Ege ve İç Anadolu bölgelerinin birbirine en çok yakınlaştıkları yerde kurulduğu için, bu özelliğinden dolayı İscehisar'da Akdeniz ve karasal iklimin özellikleri görülür. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçmektedir. İklim şartlarına ve yüzey şekil özelliklerine bağlı olarak belirlenen tabiî bitki örtüsü "bozkır" dır. Ormanlık alanı ilçe yüzölçümünün 1/4'ü kadardır. Başlıca orman ağaçları karaçam, meşe, ardıç, palamut ve karaağaçtır. İlçede eğitim ve öğretim faaliyetleri örgün ve yaygın eğitim alanlarında yürütülmektedir. İlçemizde 19 ilköğretim, 2 ortaöğretim bulunmaktadır. İlçe de 1 Meslek Yüksekokulu bulunup 262 öğrenciye 7 öğretim görevlisiyle 4 programda eğitim verilmektedir. Ayrıca Halk eğitim merkezi müdürlüğü merkez ilçe ve köylerinde kurslar açarak hizmet sunmaktadır. İlçede 25 yataklı 1 Devlet Hastanesi, 5 Sağlık Ocağı, 4 Sağlık Eviyle halka sağlık hizmeti verilmektedir. İlçede 1500 kişi kapasiteli 1 stadyum ve 1 spor kulübü bulunmaktadır. İlçenin ekonomisi büyük ölçüde mermerciliğe dayansa da tarım ve hayvancılık önemli bir yer tutar. İlçe merkezinde çalışan nüfusun büyük bir kısmı (% 80'i) ile köylerde çalışan nüfusun küçük bir kısmı (%20'si) mermercilikle uğraşmaktadır. Tarım ilçemizin 14.820 hektarlık alanında susuz tarım şeklinde yapılmaktadır. Tarım alanları ilçenin güney ve batı kesimlerindedir. Arazi Dağılımı Alan(Ha) İşlenen Tarım Arazisi 14.820 Çayır ve Mera5.600 Kullanılmayan Arazi180 Orman ve Fundalık6.000 Tarıma Elverişli Olmayan Arazi10.000 Arazi kullanımında gösterilen işlenebilir arazinin 391 hektarında sulu, 14.429 hektarında ise susuz tarım yapılmaktadır. Daha çok buğday, arpa, ayçiçeği, haşhaş, vişne, elma ve kayısı yetiştirilmektedir. 32

İlçemizde hayvancılık ev ihtiyaçlarımızı karşılamak için, köylerimizde ise geçimi temin etmek için yapılmaktadır. Daha çok koyun, sığır, keçi, tavuk, hindi ve ördek yetiştirilmektedir. Mermer: Kalkerlerin metamorfizmaya uğraması sonucu meydana gelen kaya çeşitlerindendir. Ülkemizde ve dünyada "Afyonkarahisar Mermeri" olarak bilinen ve tanınan mermer İscehisar'da çıkarılıp işlenmektedir. İscehisar'da 2000 yıldır mermer ocakları işletilmektedir. Muhtemel mermer rezervinin 500x106 m3, olduğu bunun 70 x 106 m3' ünün görünür rezerv olduğu hesaplanmıştır. Mermer atıkları çeşitli alanlarda değerlendirilmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır: a)ilâç, boya ve kimya sanayiinde, b)karo, sıva, çimento ve buna benzer inşaat sektöründe c)seramik, porselen ve sert plâstik imalatında d)filitrasyon işlerinde İlçede çıkarılan mermer çeşitleri şunlardır: Afyonkarahisar kaymağı, kirli sarı, Afyonkarahisar şekeri, Afyonkarahisar gülü, kaplan postu ve menekşedir. Ocak mermerciliği: 1980 yılına kadar ilkel metodlarla çıkarılan mermer, bu yıldan sonra yeni teknolojik imkânlarla çıkarılmaya başlanmıştır. Bundan dolayı taş kaybı azalmıştır. Mermer, 1983 yılına kadar hammadde olarak satılmakta iken 1983 yılından sonra işletmeye yönelmiştir. Tarihi oldukça eski olan ilçemizde Roma, Hitit, Frig ve Türk-İslâm dönemlerine ait pek çok eser bulunmaktadır. Bu dönemlere ait eserlerin bir kısmı tahrip olmakla birlikte önemli bir bölümü günümüze kadar ulaşmıştır.seydiler Kalesi, peribacaları, Kırkinler, Çatal Kayalar, Menevşeli Kayalar, Kızıl Kayalar, Selimiye Kayalıkları, Ornaş Kayalıkları, Bacak Kale, Dökümeon Kale surları, Gresunlular Şehitliği, Frig, Roma ve Bizans dönemlerine ait yerler görülmeye değer eser ve tabiat harikalarıdır. Alanyurt, Selimiye, Çatağıl ve Dağlat çevreleri yayla ve dağ turizmine elverişlidir. İlçe merkezinin kuzeyindeki ormanlık alanlar piknik yapmaya ve avcılığa oldukça müsaittir. Seydiler Gölü çevresi, Köroğlu dağları ormanlık sahaları ve Acısu mevkii ilçenin belli başlı dinlenme yerleridir. İlçenin Seydiler kasabasında Hasan bin Basri Türbesi ve Camisi bulunmaktadır. Kuduz hastalığını tedavi eden Hasan Bin Basri ve beş bilgin arkadaşı, Horasan'dan gelip Seydiler kasabasına yerleşmişler ve burada yaşamışlardır. Bunların türbesi Hasan Bin Basri soyundan gelen "Tekkeşin" adı verilen kişilerce yaptırılmış ve bunlar türbenin bakım ve temizliğini nöbetleşe olarak üstlenmişlerdir. Hasan Bin Basri'nin muhafızları olduğu sanılan Çoban Dede yatırları da bu kasabamızdadır. KIZILÖREN Afyonkarahisar-Antalya karayoluna 3 km'lik mesafede kurulmuş olan ilçe, il merkezine 87 km uzaklıktadır. 1990 yılında ilçe olmuştur. Tarım ve hayvancılık başlıca geçim kaynaklarıdır. İlçenin tarihî kuruluşu hakkında elimizde kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak ilçe halkının yaşlıları arasında eskiden beri söylene gelen rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlere göre ilçemiz, Ankara-Antalya karayolu üzerinde bulunan Belediyeye ait akaryakıt istasyonunun bulunduğu Karapınar mevkiinde küçük bir köy olarak kurulmuştur. Halk, meydana gelen bir sel felâketinden sonra şu anda ilçenin bulunduğu alana göç etmiştir. İlçeye eskiden "Kızılviran" denirdi. Şu andaki adını (Kızılören) daha sonra almıştır. Kızılören, Afyonkarahisar ilinin güney batısında kurulmuş, kuzeyinde Sandıklı, güneyinde Dinar, batısında Akdağ, doğusunda Kumalar dağı bulunmaktadır. Deniz seviyesinden 1.111 metre yüksekliktedir. İlçenin nüfusu 22 Ekim 2000 genel nüfus sayımına göre 4.126'dır. Bunun 2.558'i ilçe merkezinde yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 337 km²'dir. İlçede 2 ilköğretim okulu, 1 ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce giyim, arıcılık, halk oyunları, okumayazma ve el sanatları kursları açılmaktadır. İlçedeki 20 yatak kapasiteli Sağlık Merkezi binası devlet-millet işbirliğiyle yapılmıştır. İlçede ayrıca sağlık hizmetlerinin sunulduğu 1 Merkez Sağlık Ocağı ile 2 Sağlık Evi bulunmaktadır. İlçe ve ilçeye bağlı köylerin geçim kaynağı genel olarak tarım ve tarıma dayalı hayvancılıktır. Sulu tarım yeterli düzeyde değildir. Çoklukla buğday ve arpa, haşhaş ekimi yapılmaktadır. İlçemizin merkez ve köylerinde, tarımla birlikte büyük ve küçük baş hayvan yetirtiriciliği de yapılmaktadır. 33

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfınca yapılan konfeksiyon atölyesi, özel sektörü teşvik etmek için kiraya verilmiştir; yaklaşık olarak 40 işçi ile faaliyetine devam etmektedir. Ayrıca, ilçede el sanatları olarak halıcılık yapılmaktadır. İlçe merkezinde bulunan Ulu Cami ve korumaya alınan çınar ağacı görülmeye değer yerlerinden biridir. Şehir merkezinde tarihî evler de mevcuttur. SANDIKLI İl merkezine 60 km uzaklıktadır. Antalya-Denizli karayolu ve İzmir-Ankara-İstanbul demiryolu hattı üzerinde kurulmuş önemli yerleşim merkezlerindendir. Sandıklı 1924 yılında ilçe olmuştur. Kaplıcası ve leblebisi ile tanınmaktadır. İlçenin ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemekle beraber, Frigyalılar döneminde kurulduğu, yapılan araştırmalarla ortaya çıkmıştır.sandıklı bölgesinin en büyük yerleşim yeri Kussar-Kussor idi. Bu şehir, Hititlerin başşehri olarak bilinen Hattuşaş ayarında bir şehirdi. Bu durum Oxford Üniversitesinden Arkeolog Miss.Winifert Lamb tarafından Kussar (Kusura köyü) Höyüğünde yapılan kazılardan anlaşılmıştır. Kusura şehri, tarih itibariyle M.Ö. 5000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Buradan çıkan eserler Afyon Arkeoloji Müzesi'nde olup, Bakır çağını yansıtmaktadır. Hititlerin M.Ö. 1200 yıllarında yıkılması ile Frig devleti kurulmuştur. Sandıklıda bu dönemde önem kazanmıştır. Tarihte Yanık Frigya olarak bilinen bölge içindeki beş şehri kapsayan Pentapolis bölümü bugünkü Sandıklı ovasına yayılmış olan Koçhisar (Hierapolis), Karasandıklı (Bruzeus), Menteş (Stektoriom), ve Yanıkören (Otreus) önemli yerleşim merkezleri ve antik kentlerdir. Sandıklı M.S. 395 yılından 1078 yılına kadar geçen süre içerisinde Bizans yönetiminde kalmıştır. 1071 Malazgirt Savaşından sonra zamanla,türkler bütün Anadolu'ya hâkim olmuşlardır. Anadolu'ya gelen Türkmen boylarının başında Kutalmışoğlu Süleyman, Mesut, Dolatan, Emir Alpyoluk Afşin, Sanduk Beyler bulunuyordu. Afyonkarahisar ve Sandıklı bölgesi Dolatan ve Emir Sanduk kuvvetlerince Akdağ kesimine kadar, tamamen Bizanslıların elinden alınmıştır. Selçuklular zamanında Germiyanoğulları, Sandıklı'yı çeyiz hediyesi olarak Yıldırım Beyazıt'a vermişlerdir. Böylece Osmanlı hâkimiyetine geçmiş, Timur'un Anadolu'yu istilâsı ile Osmanlı hâkimiyetinden çıkan Sandıklı, bir ara Karamanoğulları Beyliğinin elinde kalmış ise de, daha sonra tekrar Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir. Selçuklu Devletinin yıkılmasıyla Anadolu'da irili, ufaklı beylikler kurulmuştur. Germiyanoğulları bundan yararlanarak Sandıklı bölgesini hâkimiyetleri altına almışlardır. Bu dönemde bazı eserler yapılmış ve şehrin tamiri 1325'te tamamlanmıştır. Ulu Camî, yine bu dönemde, 26 Mart 1379'da yapılarak ibadete açılmıştır. İstiklâl Savaşı yıllarında Sandıklı ve köyleri Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ise de uzun sürmemiştir. İstiklâl Savaşı sonucunda Türkiye Cumhuriyeti idaresine geçmiştir. İlçe, ilimizin güneybatısında kurulmuş olup, doğusunda Kumalar dağ silsilesi, güneyinde Akdağ, batısında da Ahır dağları ile çevrilidir. Yüzey şekli bakımından ovası alüvyonlu ve verimlidir. Sandıklı ovasının ortasından Kûfi çayı geçer. Daha ileride Hamam çayı ve Beylik deresi ile birleşip, Dinar ovasını sulayarak Büyük Menderes sularına karışır. İlçe, kışları soğuk ve kar yağışlı, yaz ayları ise kurak ve sıcak bir iklime sahiptir. İlçede merkez belediye dahil 11 belediye ve 47 köy mevcuttur. İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 87.982'dir. Bunun 43.791'i ilçe merkezinde yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 1036 km²'dir. İlçede 49 ilköğretim okulu 9 ortaöğretim okulu, 1 Anaokulu, 1 Halk Eğitim Merkezi, 1 Çıraklık Eğitim Merkezi, 2 Motorlu Taşıt Sürücü Kursu, 1 Özel Dersane, 5 Özel Yurt Pansiyon, 1 Öğretmen Evi mevcuttur. Halk Eğitim ve Çıraklık Eğitim Merkezlerinde değişik alanlarda kurslar açılmaktadır. İlçede toplam 441 öğretmen görev yapmaktadır. İlçemizde Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlı olarak Sandıklı Meslek Yüksekokulu bulunmaktadır. Bu yüksekokula bağlı 7 bölüm ( program) vardır. Bu programlarda 7 öğretim görevlisi 975 öğrenci bulunmaktadır. İşletme Programı(Normal-İkinci Öğretim) Turizm ve Otel İşletmeciliği Programı (Normal-ikinci öğretim) Harita Kadastro Programı(Normal) Büro Yönetimi ve Seketerlik (Normal) Mobilya Dekorasyon Programı(Normal) Yüksekokulda ön lisans programı uygulanmaktadır. 34

İlçede 1 kütüphane bulunmakta, 5 mahallî gazete yayınlanmaktadır. (Sandıklı Postası ve Sandıklı Sesi haftalık olarak, Sandıklı Yıldızı, Ziraat Odası gazetesi, Haberde Sandıklı 15 günde ve Esnaf Gazetesi aylık olarak çıkmaktadır.) İlçede 165 yataklı 1 Devlet Hastahanesi, devlet hastanesi bünyesinde 6 makineli dializ ünitesi, 6 ambulans, 112 acil yardım ve kurtarma hizmetleri, 15 Sağlık Ocağı ve 19 Sağlık Evi, 1 Sağlık Meslek Lisesi sağlık alanında hizmet vermektedir. Ayrıca ilçede 19 adet eczahane bulunmaktadır. İlçede 250 kişilik bir kapalı spor salonu, 1500 kişilik portatif trübünü bulunan bir stadyum ve 2 semt sahası, 4 adet çocuk oyun alanı bulunmaktadır. Kaymakamlıkça her yıl düzenlenen futbol ve voleybol müsabakaları ile spor faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasına çalışılmaktadır. İlçede 4 futbol takımı, 1 voleybol ve 1 basketbol takımı ile amatör spor kulübü vardır. İlçe halkının büyük bir kısmı tarımla uğraşmaktadır. Tarım faaliyetleri büyük ölçüde modern tarım makineleriyle sürdürülmektedir. Daha çok buğday, arpa, nohut, fiğ, şekerpancarı, haşhaş, patates ve vişne yetiştirilmektedir. GENEL ARAZİ DAĞILIMI Toplam Arazi Miktarı: 63.000 hektarsulanabilir Arazi Nadas Arazisi: 2.601 hektarhalkça: 4.286 hektar Meyve Arazisi: 243 hektar Ekilen Arazi : 54.297 hektardevletçe : 4.303. hektar Sebze Arazisi: 377 hektartoplam: 8.589 hektar Bağ Arazisi: 155 hektar Kullanılmayan Arazi: 5.327 hektar İlçede hayvancılık tarım ile müşterek olarak yapılmaktadır. Ova köylerinde koyun ve büyükbaş, dağ köylerinde ise daha ziyade küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır. Dağ köylerinde hayvancılık, ova köylerinde tarım daha ağır basmaktadır. Hayvancılık yaz aylarında daha çok ilçemiz hudutları içerisindeki yaylalarda ve otlaklarda, kış aylarında ise besi şeklinde yapılmaktadır. Toplam büyükbaş 24.420 küçükbaş 56.450 kanatlı kümes hayvanı 147.820'dir. 1.650 adet arı kovanı vardır. İlçede büyük bir sanayi kuruluşu yoktur. Organize Sanayi kuruluşu çalışmaları devam etmektedir. Küçük sanat erbabının faaliyet gösterdiği 228 işyeri kapasiteli Küçük Sanayi Sitesi bulunmaktadır. İlçe merkezinde 3 adet un, 4 adet yem, 1 adet ısıcam, 1 adet teneke ve gazoz fabrikası bulunmaktadır. Üretilen patateslerin değerlendirilmesi için cips fabrikası mevcut olup,üretim faalyetine başlamıştır. İlçede 7 banka şubesi vardır. Bunlar; T.C.Ziraat Bankası, Şeker Bank, Halk Bankası, Türk Ticaret Bankası, İş Bankası ve Akbank'tır. İlçenin Hüdai Kaplıcaları termal Turizm potansiyeli yönünden oldukça zengindir. Örnek nitlfik taşımaktadır. Hüdai Kaplıcaları, çevre özelliğini bozmayan, rastgele inşaat yapımına müsaade edilmeyen niteliğini korumaktadır. Merkezdeki ve Hüdai Kaplıcasında bulunan otel ve villâların toplam yatak kapasitesi 2000'dir. yatak kapasitesi bulunmaktadır. Hüdai Kaplıcaları Turizm Bakanlığı'nca "Turizm Merkezi" ilân edilmiştir (Bk: Turizm) Kaplıca merkezinde 328 yataklı 2 otel, 1700 yataklı villâlar ve çadır kentler mevcuttur. Böylece iç ve dış turizme hizmet verilmektedir. İlçe sınırları içerisinde bulunan Akdağ Orman Bakanlığının 29.06.2000 tarih ve MPG.MP.1.23. 03/270 sayılı Olur'larıyla "Tabiat Parkı" olarak tescil edilmiştir. "Akdağ" ve Akdağ'da bulunan "Kocayayla" ile "Tokalı Kanyon" görülmeye ve gezilmeye değer yerleridir. SİNANPAŞA Afyonkarahisar-Uşak-İzmir karayolu üzerinde, il merkezine 33 km uzaklıkta bulunmaktadır. 1953 yılında ilçe olmuştur. Kendi adını taşıyan ovasında doğu-batı ve kuzey-güney uzantılı, günümüzde izleri görülen antik yolların kavşağında, Cidyessuz (Küçükhöyük) adıyla kurulmuş, Hitit dönemine kadar uzanan önemli bir merkezdir. İlçemizin M.Ö. 4000 yıllarından günümüze kadar çeşitli medeniyetlere sahne olan yerleşim yeri olduğu, yapılan tarihi araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Sincanlı ovasının ortasında bulunan Küçükhöyük Kasabasında yapılan yüzey araştırmalarında, M.Ö. 3000 yıllarında buralarda insanların yerleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Zaman içerisinde Hititler, Romalılar, Bizanslılar, hâkimiyeti altında kalan yöremiz, XII. yüzyılda Türklerin eline geçmiştir. Osmanlı döneminde, Fatih Sultan Mehmet, II. Beyazıt ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında önemli bir devlet olan Hersekzade Ahmet Paşa şimdi kendi ismi ile anılan Ahmet Paşa Kasabasına 1517 yılında yerleşmiştir. Mezarı kasaba mezarlığı içerisindedir. Sinanpaşa ilçe merkezine adını veren Sinan Paşa, Akkoyunlu Devleti'nin ileri gelen beylerinden Mehmet Bey'in küçük oğlu olup, 1473 35

yılında Fatih Sultan Mehmet ile, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan arasında yapılan Otlukbeli Savaşından sonra, babasıyla Fatih Sultan Mehmet'e sığınmış, sarayda ve Enderun'da eğitim görmüştür. Pek çok sefere katılan ve sancaklarda görev yapan Sinan Paşa ihtiyarlığı yüzünden emekli olmuş, Rumeli'deki arpalık zeameti köylerine karşılık, Sincanlı ovasında Çathöyük ve Küçükhöyük köyleri kendisine arpalık olarak verilmiştir. Çathöyük köyü, yani şimdiki Sinanpaşa Kırka ve Ahmetpaşa köyleri arasında olduğundan, bu köy arazisi içinde kurduğu çiftliğinde ve saraçiçi mevkiinde cami, imaret, okul ve hamam yaptırmıştır. Çiftliğine 10 kadar hizmetkârını yerleştirmiştir. Çathöyük halkı, sonradan cami etrafında birer ikişer yerleşerek köyü terk etmiş ve çiftlik Sinanpaşa adını almış, Sincanlı'nın kadılık merkezi olmuştur. Sinanpaşa 1894 yılında Sincanlı' nın nahiye merkezi olmuş, bu durum Yunan işgaline kadar devam etmiştir. 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle perçinleşen Türk zaferiyle birlikte Yunanlıların işgalinden kurtarılmıştır. Sinanpaşa, Cumhuriyet'ten sonra 1934 yılına kadar köy olarak kalmış, bu tarihten itibaren tekrar "Nahiye Merkezi" olmuştur. 01.01.1948 yılında Belediye teşkilâtı kurulmuş, 1953 yılında ilçe merkezi haline gelmiştir. İlçe, kuzeyden Kütahya'nın Altıntaş ve Afyonkarahisar Merkez ilçesi, batıdan Uşak ilinin Banaz ve yine Kütahya ilinin Dumlupınar ilçesi, Güneyden Sandıklı ve Hocalar, doğudan Afyonkarahisar Merkez ilçesi ve Şuhut ilçeleriyle çevrilidir. İlçe ovalık bir arazi üzerinde kurulmuştur. İlçe arazilerinin % 45'i ova niteliğindeki düzlüklerden oluşmaktadır. Arazinin % 31'i orta meyilli, % 21'i dik, % 3'ü sarptır. Sinanpaşa ve Sandıklı ilçeleri arasında uzanan Ahır dağları, Uşak ilinin Banaz ilçe sınırlarını da kaplar. Her iki yüzü de çam ormanlarıyla kaplıdır. Güneybatıda yağcı ormanları ve Devlet Orman İşletmesi vardır. İklim karakteri kara step özelliği arz eder. Kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları kurak ve sıcak geçmektedir. İlçenin nüfusu 2000 yılı genel nüfus sayımına göre, 64.104'dür. Bunun 6.168'i ilçe merkezinde, 57.936'sı köy ve kasabalarda yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 845 km²'dir. İlçede 34 ilköğretim okulu, 3 ortaöğretim okulu ve 1 adet çok programlı lise bulunmaktadır. İlçemizde bulunan Meslek Yüksek Okulundaki İşletme ve Muhasebe Programlarında 9 öğretim görevlisi ile 76 öğrenci vardır. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü, açılan meslekî kurslarda kursiyerlere makine nakışları, giyim, bina içi pratik elektrik tesisatçılığı, bilgisayar operatörlüğü, el sanatları, çiçekçilik, okuma-yazma ve daktilograf becerileri kazandırmaktadır. İlçemizdeki Çıraklık Eğitim Merkezinde, doğrama, mobilya, oto elektrik, oto motor tamiri, radyo-tv tamiri, kaynakçılık ve pastacılık başta olmak üzere çeşitli branşlarda da eğitim verilmektedir. İlçenin 25 yataklı 1 Devlet Hastanesi, 13 Sağlık Ocağı, 9 Sağlık Evi halkın sağlık ihtiyaçlarını karşılamaktadır. İlçede 500 kişi kapasiteli bir stadyum ve 12 spor kulübü bulunmaktadır. İlçe de ekonomnin temelini tarım oluşturur. Yüzölçümünün 72.000 hektarlık bölümü tarıma elverişlidir. Bunun 14.000 hektarı sulanabilir niteliktedir. Sulama, %80 oranında toprak-su kooperatifleriyle, kalanı ise, vatandaşların kendi çabaları ve sondajla yapılmaktadır. Yetiştirilen başlıca ürünler haşhaş, buğday, arpa, pancar, patates, ayçiçeğidir. Meyve olarak daha çok elma ve vişne yetiştirilmektedir. İlçe ekonomisinde hayvancılık önemli bir yer tutar. Ova kesiminde büyükbaş hayvan besiciliği yanında, kültür ırkı süt inekçiliği de gelişme safhasındadır. Dağlık bölgelerde daha ziyade küçükbaş hayvancılığı yapılmakta, koyun ve keçi yetiştirilmektedir. İlçede kök boyalı kilim ve halı dokumacılığı da yaygındır. Orman varlığı açısından, ilçe, Türkiye ortalamasının üzerindedir. Akören-Gecek Gediği, Merkez Çiğiltepe, Taşoluk, Güneyköy Kasabaları ile Yıldırım Kemal Köyünde ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştır. Ağaçlandırma çalışmalarının tamamından olumlu sonuçlar alınmıştır. İlçede Tazlar köyü orman içi piknik alanı, Başkomutan Millîparkı, Büyük Taarruz Şehitliği, Çiğiltepe Albay Reşat Anıtı, Yıldırım Kemal Şehitliği, Sinanpaşa ve Kureş Baba(Boyalı) Külliyeleri, Otuziki İnler, Çoban Su Uçtuğu, Kırka Göleti, Serban Göleti gezilip görülecek yerlerdir. İlçede her yıl Yörükler Ayran Şöleni yapılmaktadır. SULTANDAĞI Afyonkarahisar-Konya karayolunun 68.km'sinde Sultandağlarının eteğinde kurulmuş Sultandağı, 1958 yılında ilçe olmuştur. Bakır Devrinde kurulmuş olan Sultandağı çok eski bir maziye sahiptir. Bizanslılar ve Selçuklular zamanına kadar batı ve doğunun yol uğrağıdır. Ayrıca Anadolu-Bağdat İpek Yolu'nun Sultandağı'ndan geçmesi de ticarî bir önem kazanmıştır. Sultandağı yerleşim olarak Ege bölgesi ile İç Anadolu bölgesinin kesişim noktasına yakın bir alandadır. Esas yeri, Göller Bölgesi olarak adlandırılan alanın kuzeyinde Eber-Akşehir Gölleri ile Batı Torosların İç Anadolu'daki uzantısı olan Sultandağı'nın eteklerinde yer 36

almaktadır. Kuzeyinde Bolvadin, güneyinde Isparta ili Yalvaç ilçesi, doğusunda Konya ili Akşehir ilçesi, batısında ise Çay ile sınır komşusudur. Denizden yüksekliği 1020 metredir. İlçemizde kışlar soğuk ve karlı, yazları ise sıcak ve kurak geçer. İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 22.625'dir. Bunun 7.207'sı ilçe merkezinde, 15.418'i kasaba ve köylerinde yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 983 km²'dir. İlçede 12 ilköğretim okulu, 3 ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Ayrıca ilçede 1 Meslek Yüksekokulu olup, 643 öğrenciye 4 öğretim görevlisiyle eğitim hizmeti verilmektedir. İlçede, 25 yataklı 1 Devlet Hastahanesi, 7 Sağlık Ocağı, 1 Sağlık Evi ve 1 Sağlık Meslek Lisesi bulunmaktadır. Merkez ve kasabalarımızda halk kütüphaneleri mevcuttur. İlçede 2 semt sahası ve 2 spor kulübü vardır. Sultandağlarının etekleri ile demiryolu ve Akşehir Gölü arasında kalan sulanabilir alanlarında meyvecilik, ilçenin diğer bölümlerinde ise hububat ve hayvancılık yapılmaktadır. Sanayi ve el sanatları pek gelişmemiştir. İlçemizin kuzeyinde bulunan dağlık ve kırsal alandaki halkın geçim kaynağı çok zor şartlarda yapılan kuru tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır(göç olayının en hızlı olduğu yerleşim birimleride bu alanlardadır). İlçenin sulanabilir arazileri üzerinde ise meyvecilik önde gelmektedir. Kiraz, vişne, elma üretimi ilçe ekonomisinin temelini oluşturmaktadır. Kiraz üretiminin %80'i ihracata gitmekte olup, elma ve vişne daha ziyade iç piyasaya sürülmekte, kalan kısmı da ilçede bulunan Morello meyve suyu ve koservecilik fabrikalarında değerlerdirilmektedir.napolyon kirazı, Fransa, Hollanda, İngiltere, Almanya ve Belçika'ya ihraç edilmektedir. Ayrıca Yurtdışı sermayeli Carş-Kühne Sirke Fabrikası mevcuttur. Ekilebilir arazi 18.260, nadasa bırakılan 12.630, meyvelikler 33.156, sebzelik arazi ise 22 hektardır. Buna bağ sahası da eklenince tarıma elverişli arazi toplamı 35.579 hektardır. Çayır ve mera alanı 14.967, tarım dışı arazi 7.477 hektardır. İlçemizde meyveciliğin yanında daha çok buğday, arpa, mercimek, fasülye, haşhaş, nohut ve kimyon üretimi yapılmaktadır. Hayvancılık olarak koyun, kıl keçisi, sığır, tavuk ve arıcılık yapılmaktadır. İlçemizin toplam ormanlık ve fundalık alanı 17.817 hektardır. Dort Deresi Asmalı mevkiindeki orman sahasında Geyik Üretim Merkezi bulunmaktadır. Bu geyik üretim merkezinde geyikler koruma altındadır. Dort ve Dereçine Derelerinde erozyon kontrolü çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca Dort deresi, Sultandağı merkez, Karapınar Üçkuyu kasabasında orman içi ağaçlandırma çalışmaları yapılmaktadır. Meyve bahçeleriyle ünlü ilçenin sınırları içerisine giren Eber ve Akşehir Gölleri, Taşköprü, Çiğdem düzü, Asmalı gibi mesire yerleri, Sahipata Kervansarayı ve Hamamı, Lâleli Çeşmesi, Buzluk Mağarası, Dort Deresi ve manastır başlıca gezip görülecek yerlerdir. Fındık ormanlarıyla kaplı Balaban, Dumra, Küçük ve Büyük Kirazlı yaylaları ise yayla turizmine elverişlidir. ŞUHUT İç Ege bölgesinin en doğusunda yer alan Şuhut'un il merkezine uzaklığı 29 km'dir. Şuhut 1946 yılında ilçe olmuştur. Şuhut "keşkek" yemeğiyle ünlüdür. Önemli bir et ve patates üretim merkezidir. İlçenin tarihinin Neolitik çağa kadar uzandığı Şuhut Hisar, Karaadilli, Kepirtepe Höyüğü'nün bu çağa ait eserler olduğu tahmin edilmektedir. Hitit döneminde ise Afyonkarahisar ve Kütahya illerinde hüküm süren Mira Krallığına bağlı bir prenslik olan Kuvalya'nın başkentinin Şuhut olduğu bilinmektedir. Şuhut'un netleşmiş biçimdeki tarihi ise, Alemas adlı Frig komutanının Truva Savaşlarına katılan ve mağlûplar arasında yer alan birliklerini buraya kadar çekerek M.Ö. hâkimiyeti 1180 yıllarında "Synnada" kentini kurmasıyla başlamaktadır. M.Ö. 3500'lere kadar uzanan tarihi içinde Roma döneminde bir başkent ve medeniyet merkezi olmuştur. Bugünkü Şuhut, Truva Savaşları sonunda Trakyalı, Makedonyalı ve Ahiyalı birlikleriyle bölgeye gelen Akomas tarafından "Synnada" adıyla M.Ö. 1180'de kurulmuştur. Daha sonraki yıllarda ise Synnada'nın önce Lidya, daha sonrada Pers hâkimiyeti altına girdiği görülmektedir. Hatta Perslere sığınan Atinalı ünlü komutan Alkibiyedes M.Ö. 404 yılında bugünkü Balçıkhisar Kasabası sınırları içerisinde yer alan "Melisse" çiftliğinde ölmüştür. Daha sonraki yıllarda Romalılar ve Bizanslıların egemenliğine girdiği bilinmektedir. Bizans döneminde "cfut" olan adı ise değişikliğe uğrayarak önce "çıfut" olmuş, Türk hâkimiyetine girdiğinde (1219) İslâm askerleri içinde bulunan Şeyh Şuhudi Ömer Efendi'ye izafeten "Şuhut" adını almıştır. Türk hâkimiyetindeki Şuhut, 1150 yıllarında Orta Asya'nın güneyinden göç eden Akan Boyu Türklerince kurulmuştur. Kurtuluş Savaşımızda ise Şuhut, kısa süre de olsa Ulu Önder Atatürk'ü, dolayısıyla Başkomutan karargâhını ağırlama şerefine erişmiş bir ilçemizdir. 37

Coğrafî bölge olarak İç Ege bölgesinin en doğusunda yer alan Şuhut, Afyonkarahisar'ın güneyindedir. Batı Anadolu'yu İç Anadolu'ya bağlayan eşik arazi üzerinde olup, 1151 m rakımıyla Afyonkarahisa'uı en yüksek yerleşim merkezlerinden biridir. İlçenin kuzeyinde Afyonkarahisar ili, batısında Dinar, Sandıklı, Sincanlı ilçeleri, doğusunda Çay, güneyinde ise Isparta ilinin Yalvaç ve Senirkent ilçeleriyle çevrilidir. 1 Merkez ve 6 Belde Belediyesi ile 31 köyü mevcuttur. İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 63.137'dir. Bunun 13.862'si ilçe merkezinde, 49.275'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 983 km²'dir. İlçede 32 adet ilköğretim, 4 adet ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce halkımızın beceri ve görgüsünü arttırmak için kurslar açılmaktadır. Bu kurslar genellikle halıcılık, giyim, makine, nakış, daktilo, bilgisayar, makrome kurslarıdır. Ayrıca ilçemizde AKÜ'ye bağlı bir Meslek Yüksek okulu bulunmaktadır. 482 öğrencisi bulunan Yüksekokulda İşletme, pazarlama bölümleri bulunmaktadır. İlçede ki 75 yataklı 1 Devlet Hastanesi, 11 Sağlık Ocağı 1 Sağlık Evi, 1 Sağlık Meslek Lisesi halkımızın sağlık ihtiyaçlarını karşılamaktadır. İlçede 1500 kişi kapasiteli 1 stadyum bulunmaktadır. Bu stadyumun yanında hizmet binası ve 450 kişi kapasiteli spor salonu da bulunmaktadır. 7 adet spor kulübü vardır. Ayrıca, 500 kişi kapasiteli Karaadilli Kasabasında bir stadyum mevcut olup amatör kupa maçları düzenlenmektedir. Şuhut Hisar Belediye Spor, futbolun yanı sıra voleybol, basketbol ve atletizm dallarında müsabakalara iştirak etmektedir. İlçe ekonomisinin temel taşını tarım ve hayvancılık sektörü teşkil etmektedir. İlçemizde genellikle buğday, arpa, nohut, patates, şeker pancarı, ayçiçeği, haşhaş ziraatı yapılmaktadır. Meyvecilik son 15 yılda düzenli bir gelişme göstermiştir. Meyve ziraatinde vişne üretimi ön sırayı almaktadır. Bundan başka kiraz, elma, erik, armut gibi meyveler de yetiştirilmektedir. Vişne haricinde diğer meyvecilik alanları ticarî amaçtan çok, aile meyveciliği şeklindedir. Sebzecilik, ilçede büyük çapta aile ziraati şeklinde yapılmaktadır. İlçemizde hayvancılık, tarım alanı içinde ekonomik değer bakımından en önemlisidir. Merkez ilçe ve köylerinde çok sayıda besihane bulunmaktadır. Besihanelerin çoğunluğunda dana besiciliği yapılmaktadır. İlçede et kombinaları vardır. Bu kombinalarda hazırlanan etler, firikofirik vasıtalarla, başta İstanbul olmak üzere, Ankara, İzmir ve Antalya'ya sevk edilmektedir. İlçede hayvancılık içerisinde ikinci sırayı tavukçuluk almaktadır. İlçe merkez ve köylerinde çok sayıda tavuk kümesi mevcut olup, yumurta tavukçuluğu yapılmaktadır. İlçe ekonomisine yumurta üretimiyle çok büyük katkı sağlanmaktadır.bunlardan başka koyun ve süt sığırcılığı da önemli ölçüde gelişme göstermiştir. İlçede şahıslara ait yağ ve un fabrikaları mevcuttur. İlçenin Hisartepesi (Synnada Höyüğü), Bininler Kaya Mezarları ve Asmakaya Kalesi eski yerleşim yerleri olup, Kayabelen Göleti ve Selevir baraj gölü mesirelik ve dinlenme yerleridir. Bininler; ilçenin Senir Köyü'ne 5 km uzaklıkta, birbirine bağlantılı odalardan meydana gelen Bizans kaya yerleşimidir. Günümüzde ise yayla barınağı olarak kullanılmaktadır. Kayalar üzerinde yer yer mezar odaları ve kaya mezarları ile eteklerinde Bizans dönemine ait ören yeri bulunmaktadır. İlçenin Kayabelen Kasabası'nda her yıl Mayıs ayının 1.haftasında Şeyh Hamza Dede'yi Anma ve Hıdırellez Kültür Bayramı, Karaadilli Kasabası'nda her yıl Mayıs ayının 4. haftasında geleneksel yağlı güreşler yapılmaktadır. A.3. İlin Coğrafi Durumu: Afyonkarahisar, Türkiye nin coğrafi bölgelerinden üçü üzerinde (Ege, Akdeniz, İç Anadolu) yayılan bir İldir. Büyük kısmı Ege bölgesinin İçbatı Anadolu bölümünde bulunur. Güneyde bulunan Başmakçı, Dazkırı, Dinar ve Evciler ilçelerinin bazı toprakları Akdeniz Bölgesi sınırları içine girer. İlin doğu ve kuzeydoğu kısımlarındaki bazı topraklar da İç Anadolu Bölgesine taşar. Önemli merkezleri birbirine bağlayan kara ve demiryolları Afyonkarahisar dan geçer. Bu özellikleri sebebiyle Afyonkarahisar, yolların kesiştiği, bölgelerin birbirine bağlandığı bir merkez konumundadır. Afyonkarahisar Doğuda Konya, batıda Uşak, kuzeybatıda Kütahya, güneybatıda Denizli, güneyde Burdur, güneydoğuda Isparta ve kuzeyde Eskişehir illeri ile komşudur. Denizden yüksekliği l.034 m. olup, 37o 45 ve 39o17 kuzey enlemi, 29o40 ve 31o43 doğu boylamı üzerinde yer almaktadır. Afyonkarahisar İli arazisinin % 47,5 nı dağlar, % 32,6 sını plâtolar ve %19,9 unu ovalar oluşturur. 38

İlimizin çevre ve yakın illere uzaklıkları aşağıdaki gibidir. Km. Ankara İstanbul İzmir Antalya Konya Kütahya Denizli Eskişehir Isparta Uşak Afyonkarahisar 256 467 327 291 231 96 223 168 165 112 YÜZEY ŞEKİLLLERİ Afyonkarahisar topraklarının büyük bölümü akarsu vadileriyle yoğun bir biçimde yarılmış yaylalardan oluşur. Denizden ortalama yüksekliği 1000-1200 m. arasındaki bu yayla yüzeylerinin üzerinde bir bölümü volkanik oluşumlu dağlar yer alır. Bunlar Bolvadin ilçesinin kuzeydoğusundaki Emirdağ (2307 m.) ve Beydağ (1750 m.); Güneybatı Torosların uzantılarında Sultandağları (Topraktepe 2531 m.); Sandıklı ilçesinin Kumalar dağı (2250 m.) Güneybatıda Akdağ (2449 m.), Burgaz Dağı (1754 m.) ve il merkezinin güneybatısındaki Kocatepe (1903 m.) dir. İl Merkezi içinde, üzerinde ünlü Afyonkarahisar Kalesinin yer aldığı volkanik kayalardan oluşan 1.200 m. yükseltideki Sivritepe de bunların arasında sayılır. Kuzeydoğudan kuzeybatıya uzanan İlimiz arazisinde bazı özellikler görülür. İlin güneybatısında Dazkırı Ovası yer alır. Kuzeydoğuya doğru dağlar arasındaki engebeli yöre geçilerek iki bölümden meydana gelen Dinar Ovası na gelinir. Sandıklı yöresi, etrafı dağlarla çevrili bir ovanın bulunduğu yüzey şekillerine sahiptir. Sandıklı nın Başağaç yöresindeki tepeleri geçtikten sonra Küçük Sincanlı Ovası na gelinir. Bu ovanın çok yerleri çayırlıktır. Kuzeybatısında Tınaztepe ve Çiğiltepe arasındaki Damlalı Boğazı geçilerek Büyük Sincanlı Ovası na gelinir. Bu ova, doğuya doğru çok hafif bir eğimle uzanarak Afyonkarahisar Ovası ile birleşir. İl merkezi, eski bir yanardağın krateri üzerine kurulmuştur. Şehir merkezinde Afyonkarahisar Kalesi, Sarıkız Tepesi ile Cirit Tepe yer almaktadır. Ovanın etrafını çeviren dağlar çıplaktır. Erozyon yüzünden kayalar açığa çıkmıştır. Ova, Eber ve Akşehir Göllerine doğru çok az bir eğimle alçalmaktadır. İl toprakları, çeşitli özellikler arz etmesine rağmen, çoğu volkanik topraklardan meydana gelmiştir. Volkanik maddelerin oluşamadığı veya silindiği yerlerden neojen topraklar ve yer yer çernozen topraklar görülür. Batı ve kuzey bölgelerinde kahverengi orman toprakları hâkimdir. Çukur düzlüklerde ise alüvyonlu topraklar yer alır. BİTKİ ÖRTÜSÜ Afyonkarahisar ın tabiî bitki örtüsü kara ikliminin elverdiği kuru orman topluluklarıdır. Dağlık alanlarda varlığını sürdürmekte olan bu ormanlar düzlüklerde tamamıyle ortadan kaldırılmıştır. Ormanların yok edilmesi sonucu İlin ovalık alanları bozkır görünümünü almıştır. İlin kuzey ve batısındaki yüksek dağlık kesimler Karaçam ve Ardıç ormanlıklarının yayılma alanlarıdır. Burada ormanın üst sınırı 1800-1900 metrelere erişir. Ovalar tamamen açıktır. Ovalarda akarsu boylarında söğüt ve kavak ağaçlarına, durgun su kıyılarında ise kamışlara rastlanır. Afyonkarahisar çevresinin bitki örtüsü daha çok step özellikleri gösterir. Topraklarının % 14,6 sı ormanlıktır. Plâtolar ve yaylalar daha çok bozkır bitkileriyle kaplıdır. 2000 Yılında Afyonkarahisar Meteoroloji Bölge Müdürlüğünün Ölçtüğü Bazı Değerler Yıllık Ortalama Sıcaklık 11,1 Yıllık Yağış Miktarı 442,0 Nisbi Nemlilik Ortalaması 64,6 Açık Gün Sayısı 139 En sıcak Ay Ortalaması 24,7 Sisli Gün Sayısı 12 Bulutlu Gün Sayısı 180 Donlu Gün Sayısı 94 En Soğuk Ay ortalaması -4,0 Kar Örtülü Gün Sayısı 53 Kapalı Gün Sayısı 47 AFYONKARAHİSAR DA ORTALAMA SICAKLIĞIN AYLAR A DAĞILIMI Aylar Oca Şub Mar Nisa Mayı Ha. Tem. Ağu Eylül Ekim Kası Ara Yıllık Sıcaklık - 4,0-0,4 3,9 12,0 14,7 19,5 24,7 21,9 18,3 11,6 8,6 2,5 11,1 ( Oc ) 39

40

AFYONKARAHİSAR METEOROLOJİ İSTASYON MÜDÜRLÜĞÜ (1990-2000 YILLARI ARASI 11 YILLIK ORTALAMA DEĞERLER) YILLAR BA- SINÇMB SICAK NEM % MAXSıca MAX. SICAK TARİHİ MİN. SI- CAK MİN. SICAK. TARİH. YAĞIŞ (MM) MAX.R ÜZ.12/ M MAX. RÜZ. (TARİH) MAKS. RÜZG- AR WILD BUHAR MAX.KAR KAL. (CM) YÖNÜ OCAK 1990-00 900.3-0,6 77.8 17 02.01.1995-19 13.01.1993 34,8 15,8 22.01.2000 SW 15,2 51 ŞUBAT 1990-00 898.7 1,2 72.9 17,5 24.02.1995-19,4 05.02.1991 32,8 21 23.02.1999 SW 24,1 36 MART 1990-00 897.3 4,5 66.9 24,2 26.03.1991-9,4 23.03.1997 51,4 24,7 29.03.1995 NW 42,1 31 NİSAN 1990-00 896.0 8,7 62.9 30,2 11.04.1998-7,6 10.04.1997 50,9 22,2 06.04.1994 SSW 73,4 13 MAYIS 1990-00 897.4 15,3 61.2 32 27.05.1990-0,8 04.05.1990 50,2 19,2 22.05.1995 NW 86,2 Leke HAZİR 1990-00 897.3 15,1 58.0 34,6 27.06.1996 3,9 20.06.2000 32,2 16,6 15.06.1995 WSW 110,3 - TEMM 1990-00 896.1 22,3 53.8 39,8 29.07.2000 6,2 15.07.1993 29,9 24,2 28.07.1990 N 139,6 - AĞUS 90-2000 897.5 18 55.1 37 19.08.1999 7,6 28.08.2000 22,3 18,8 01.08.2000 WNW 129,4 - EYLÜL 1990-00 899.2 17,8 56.0 34 17.09.1994 1,2 27.09.1992 12,2 20,6 08.09.1996 W 103,6 - EKİM 1990-00 901.1 12,8 72.5 30,4 07.10.1992-4 27.10.1991 34,2 22,4 25.10.1992 NNW 76,9 - KASIM 1990-00 900.8 6,5 72.2 24,4 01.11.1990-13,2 27.11.1995 23,1 24,2 24.11.1999 SW 39,1 12 ARALIK 1990-00 899.8 3,1 79.3 16,4 27.12.1995-25.12.2000 47 22,5 24.12.1996 W 22,8 55 41

14,3 42

A.4. İlin Topografyası ve Jeomorfolojik Durumu: KB-GD yönünde uzanan Akşehir - Afyonkarahisar depresyonu kuzeyi ve güneyi dağlık olan bölgeyi ikiye ayırır. Depresyonun kuzeyinde Paleozoyik yaşlı mermer, metakonglomera ve şistlerden oluşan kaya birimlerinden meydana gelmiş 1500 m nin üzerinde yükseltiye sahip dağlar yer alır. Güneye doğru 1000 m yükseltisinde Afyon ovası yer alır.depresyonun güneyindeki dağlık alan Afyon kent merkezinin bulunduğu yerde ovanın kenarından başlayarak ve yükseltisi 1500 m yi geçen volkanik tepelere geçer. Bu dağlık alanın doğusunda Şuhut, batısında ise Sincanlı, kuzeyinde Afyonkarahisar ovası yer alır. Akarçay Havzası güneydoğudan ise Paleozoyik yaşlı kayaçlardan oluşan Toros Kuşağına ait Sultandağları ile sınırlandırılır. Akşehir - Afyonkarahisar çöküntü alanının orta kesimlerinde Eber ve Akşehir Gölleri bulunur. Subsidans havzası niteliğindeki Akşehir-Afyonkarahisar çöküntü alanını denetleyen ana faylar K-G ve KB-GD yönlerindedir. Bölgede genç epirojenik hareketlerin kuzeyde genel bir yükselme, güneyde ise bir alçalma şeklinde görüldüğü ve bu hareketlerin bölgenin morfolojik yapısında önemli rol oynadığı görülmektedir. Bölgedeki çökme ve yükselmelerin sonucunda kaide seviyesinde önemli değişiklikler meydana gelmiş ve Kuvaternerde erozyonun şiddetlenmesine neden olmuştur. Akşehir-Afyonkarahisar çöküntü alanın en önemli akarsuyu olan Akarçay depresyon yönünde menderes çizerek akar ve Akarçay in yatağı ovanın en alçak kısımlarını oluşturur. Burada akarsu örgülü drenaj tipindedir. Ovanın kuzeyinde metamorfik kaya birimlerinden meydana gelmiş yüksek temel önünde limnik-flüvyal kökenli Neojen katmanları genel olarak depresyonun güneyindeki Neojen çökellerine göre daha az eğimlenmiştir. Yarılmış plato yapısındaki Pliyo-Kuvaterner yüzeyine ilişkin masa düzlükleri, aşınıma dayanıklı silisifiye kireçtaşlarından oluşan yapısal yüzeyler olup, eğimleri yataya yakındır. İscehisar ve çevresinde KB-GD yönünde uzanan mermerler ve onların üzerinde volkanik kökenli birimler yer alır. İscehisarda Seyitler Deresi Vadisi tüfler içinde açılmış olgun bir vadidir. İscehisar doğusunda Şeydiler Köyü çevresinde tüfler üzerinde farklı aşınım sonucunda mağara ve peri bacaları oluşmuştur. Tüfler palotopoğrafyanın çukur kısımlarını doldurmuştur. Depresyonun güneyinde volkanikler sertlikleri ve dayanıklıkları ile bölgenin yüksek kısımlarını oluşturur. Çeşitli domsal yapılar gözlenir. Sincanlı Ovası çevresi yüksek dağlar ile çevrili bir çöküntü ovasıdır. Ovanın güneyinde birikinti konileri oluşmuş, daha sonra bu koniler dereler ile yarılmıştır. Bölgenin güneyinde yer alan K-G doğrultusunda uzanan Şuhut ovasının çevresi yüksek dağ ve tepeler ile çevrilidir. Tektonik kökenli Şuhut Ovası, Kumalar Dağından gelen aşınım gereçleri ile dolmaktadır. Akarçay Havzasını güneyden kuşatan Sultandağları 2300 m yükseltisine kadar uzanır. Sultandağları ndan çöküntü alanına akan dereler derin vadiler oluşturmuş ve bu derelerin düzlüklere ulaştığı yerlerde çok sayıda alüvyon yelpazesi oluşmuştur. DAĞLAR 1-Ahır Dağları: 1940 m. yüksekliktedir. Sinanpaşa ile Sandıklı ilçeleri arasındadır. Dağın eteklerinde çamlıklar görülür. 2-Akdağ: 2449 m. yüksekliktedir. Sandıklı ve Dinar ilçeleriyle Denizli nin Çivril ilçeleri arasındadır. Çevresi ormanlıktır. 3-Burgazdağı: 1754 m. yüksekliktedir. Hocalar ile Uşak ilinin Banaz ilçesi arasındadır. 4-Emirdağları: 2307 m yüksekliği olan bu dağlar, Bolvadin ilçesi ile adını verdiği Emirdağ ilçesi arasındadır. 5-Kumalar Dağları: 2447 m. yüksekliği olan bu dağımız, Sandıklı-Şuhut arasında yer alır. Kurtuluş Savaşı nın burada başlamış olması bakımından önemlidir. 6-Paşa ve Bey Dağları: Paşa ve Bey dağları 1750 m. yüksekliktedir. Bolvadin ve Bayat ilçeleri arasında yükselen tepeye Paşa dağı, batı ve kuzey yönünde Eskişehir iline kadar uzanan dağlara da Bey dağları denilir. 7-Maymun Dağları: 1622 m. yükseklikte olan bu dağ batı bölgesindedir. 8-Bozdağ: 1250 m. yüksekliğinde olup batı bölgesindedir. 9-Söğüt Dağları: 1919 m. yüksekliğindeki bu dağ, Dinar ve Dazkırı ilçelerimiz arasındadır. 10- Sultandağları: 2519 m. yüksekliği olan bu dağlar, adını verdiği Sultandağı ilçesi ve Akşehir yönünde uzanmaktadır. 43

OVALAR 1-Afyonkarahisar Ovası: Tamamı kapalı bir havza durumundadır. Akarçay ın kuzeybatı-güneydoğu yönünde katettiği geniş düzlükler halindedir. Kuzeyinde Eynihan dağları (Beydağı 1750 m., Şamdağ 1500 m., Emirdağları 2066 m.) ve batıda Kalecik tepelerinin yer aldığı Kumalar dağları vardır. Akarçayın sağında ve solunda uzanan ova, Eber ve Akşehir göllerine çok az bir eğimle alçalmaktadır. 2-Dinar Ovası: Dinar Ovası, Dinar dan doğarak (Suçıkan) akan Büyük Menderes in Samsun dağları ile Karadağ arasında geçtiği vadide daralıp tekrar genişleyerek il sınırlarına kadar devam eder. 3-Dombay Ovası: Akdağ, Kumalar ve Samsun dağları ile çevrilidir. Bu ova güneye doğru alçalan bir tekne gibidir. Güneyinde Çapalı bataklığına yer veren ova, kuzeyinde Sandıklı-Dinar arasındaki arızalı sahayı meydana getirir. Kufi çayının kolları olan Hamam çayı ile Sandıklı nın içinden geçen (şimdi bu çay üzeri kapalı bir kanalla ilçe merkezinden geçer) Beylik deresinin birleştiği yerde yükselti 1000 m. den aşağı düşmektedir. Ova, Kufi çayının akışı yönünde uzanarak Akdağ ile Burgaz dağları arasındaki vadide son bulur. 5-Büyük Sincanlı Ovası: Kuzeyinde İlbudak dağları(1563 m.) güneyindeahır dağları, batısında Murat dağları (2312 m.) bulunmaktadır. Bu ova, doğuya doğru çok hafif bir meyille uzanarak Afyon ovası ile birleşir. 6- Küçük Sincanlı Ovası: Büyük Sincanlı ve Sandıklı havzalarının arasında bulunan Küçük Sincanlı Ovası, küçük bir çöküntü ovasıdır. Ortalama yükseltisi 1190 m.olan ovanın etrafı dağlarla çevrilidir. Küçük Sincanlı Ovası, Başağaç Boğazı ile Sandıklı Ovası na, Damlalı Boğazı ile Büyük Sincanlı Ovasına bağlıdır. 7-Şuhut Ovası: Doğusu bir plâto ile sınırlıdır. Batısı derin vadilerle yarılmış dik ve çıplak Kumalar dağlarıyla, güneyi ise Kocakal (1675 m.) ve Kayrak dağı ile çevrilidir. 8-Çöl Ovası : Geneli ve Çamurca Ovaları: Bu küçük ovalar, Sultandağlarının kuzey etekleriyle Kumalar dağlarının güney etekleri arasında sıralanır. 9-Emirdağ Ovası: Güneyde Emirdağlarıyla (2066 m.) çevrilidir. Doğu-batı yönünde uzun, kuzey-güney yönünde dardır. Tabanlarında geniş çayırlıklar bulunur. YAYLALAR Kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu dağ dizileriyle kaplı İçbatı Anadolu kenti olan Afyon da orta derece yükseltiye sahip sayısız yaylalar vardır. Yaylalarımız, aleyçık, kıl çadır ve toprak örtülü dam gibi basit malzemeli iskân yerleriyle bugün de faaliyetlerini sürdürmektedir. Merkez: Kalecik, Çırakdede ve Kocatepe Yaylaları Bayat: Çanacık, Mekân ve Çöğürlü Yaylaları Bolvadin: Paşadağ ve Çoğu Yaylaları 44

Dazkırı: Söğütlü Yaylası, Horu Yaylası, Kabaklı, Cerit ve İncebel Yaylaları Dinar : Cerit Yaylası, Horu Yaylası, Kadılar Yaylası, Emirdağ: Yellibel, Yassıyurt, Gözeli, Emirbaba Yaylaları, Döneryayla, Darısekisi, Gedikyayla, Kütüklü, Gölcük, Karahal, Çiçekli, Kızdoğdu. Hocalar: Burgaz, Alıçlı ve Eldizan Yaylaları Evciler : Bozyayla İscehisar: Ağın ve Asar Yaylaları Kızılören: Akdağ ve Göküz Yaylaları Sandıklı: Akdağ-Kocayayla, Kilimatan ve Ahır Yaylaları, Oktur(Menteş) Yaylası Sultandağı : Balaban ve Dumra Yaylaları Şuhut : Kumalar, Kavaklı ve Bedeş Yaylaları MAĞARALAR İlimiz sınırları içerisinde bulunan mağaraların envanteri kesin olarak yapılmış değildir. Ancak Sandıklı ilçemizde bulunan Kurtini mağarasında Turizm Müdürlüğünün isteği üzerine M.T.A. Genel Müdürlüğünden gelen uzmanlarca inceleme yapılmış, mağara hakkındaki rapor uzmanlarca hazırlanmıştır. 1- Kurtini Mağarası : Sandıklı ilçemize 34 km., Kocayayla dan 6 km. uzaklıkta Bökenin Yurdu olarak bilinen mevkidedir. 1700 m. yükseklikte, orman içinde bulunan mağara tahminen 300 m. uzunluğundadır. Daha uzun olduğu tahmin edilen mağaranın tavanının göçmesinden dolayı ikinci bölümüne girilememiştir. Aynı bölgede (Akdağ-Kocayayla), Menteş kasabasına yakın bir mevkiide Oktur Mağarası bulunmaktadır. Henüz bir inceleme yapılamamıştır. 2- Buzluk Mağarası : 2.500 m.yi bulan Sultandağlarının zirvesindeki mağara yüzyıllardan beri sadece yaz sıcağında, buz üretir. Halk arasında Buzluk Mağarası olarak bilinen mağarayla ilgili şöyle bir rivayet vardır. Bursa nın Osmanlı Devleti nin başkenti olduğu 1300 lü yılların ortalarında padişahın bir yakını hastalanır. Hekimler, hastalığının çaresinin buz olduğunu söylerler. Yazın ortasında buz nereden bulunacaktır? O sırada sarayda muhafız olarak bulunan Dereçineli (Sultandağı ilçesine bağlı kasaba) bir asker huzura çıkar ve kendisinin buz bulabileceğini söyler. Askerin emrine develer, katırlar verilir ve asker yola çıkar. Sultandağları ndaki Buzluk Mağarası na gelir, istediği kadar buzu samanların içerisinde muhafaza etmek suretiyle yaz sıcağında Karahisar dan Bursa ya götürür. Bu işten fazlasıyla memnun olan Padişah, askere sorar: Dile benden ne dilersen? Asker, köyünde başını sokacak bir evi olmadığını söyler ve kendine bir ev yapılmasını diler. Padişah ferman buyurur : Tiz bu askerin köyüne bir ev yapıla! Hemen Dereçine nin en güzel yerine asker için saray yavrusu bir ev yapılır. Hatta eve üç katlı olarak başlanır da evin yapıldığı yer rüzgâra açık olduğu için iki katlı olarak tamamlanır. Evin kalıntılarının hâlâ ayakta olduğu söylenmektedir. 45

Buzluk Mağarası, Sultandağı ilçesine bağlı Dereçine Kasabası nın güneyinde Sultandağları nın 2.519 m ile en yüksek yeri olan kuzeybatı zirvelerinde yer alan tabiat harikasıdır. Afyon-Konya karayolu ile Buzluk Mağarası na gitmek mümkün. Aracınızla meşe ormanlarının arasından geçerek otomobille gidebileceğiniz son nokta olan Küçük Kirazlı Yaylası na ulaşırsınız. Burada sizi yaklaşık 4 saatlik bir yürüyüş beklemektedir.eğimin zaman zaman 70 dereceye yaklaştığı vadiden Elmas Deresi ne indikten sonra, vadinin diğer yamacına tırmanarak, bir peri bacasını andıran kaya kütlesinin ardında saklanmış gibi duran Buzluk Mağarası na varabilirsiniz. Buzluk Mağarası nın girişi, sadece bir kişinin geçebileceği genişlikte ve yukarıya doğru gittikçe üçgen biçiminde daralmaktadır. Düşey doğrultuda gelişen mağara, girişten itibaren 25 m.yi bulan 3 kademeden meydana geliyor. Mağaranın ağzında sizi karşılayan serin hava aşağıya doğru inildikçe daha da soğuyor ve girişin 5 inci metresinden itibaren yerlerdeki buzlanmayı görebiliyorsunuz. Mağara tabanının bir bölümünde ise duvardan aşağıya sarkan ve kayaların üzerini yorgan gibi örttükten sonra aşağıya doğru sarkıtlar meydana getiren buzlarla karşılaşıyorsunuz. Öteki bölümde ise, nohut büyüklüğünde milyonlarca buz kristali sanki bir elmas definesi izlenimini veriyor. Buzluk Mağarası nın duvarlarında buzların oluşması mağaranın biçimi ve iklim şartlarıyla bağlantılı olarak açıklanıyor. Buzluk Mağarası nın dar bir girişi vardır. Düşey doğrultuda gelişen mağarada yazın duvarlardan sızan su, serin boşluklar ile dışarısı arasındaki ısı farkı yüzünden güçlü hava dolaşımıyla buhar- laşıyor. Buharlaşmayla meydana gelen sıcaklık kaybı, soğumaya ve sonuçta mağara duvarlarının buz tabakası ile kaplanmasına yol açıyor. Söylenene göre mağaradan kışın buhar çıkıyor. Haziran ayının sonuna kadar tepelerinden kar eksik olmayan Sultandağları na ve Buzluk Mağarası na yaz aylarından başka zamanlarda çıkmak mümkün değil. 3-Dipevler / İnsuyu Mağarası: Bolvadin e 7 km. uzaklıkta, Dipevler köyü-karayokuş mevkiindedir. Belediye Müzesince ilk tesbiti yapılan mağara için Belediyece, M.T.A. Genel Müdürlüğü nezdinde girişimlerde bulunulmuş olup, ziyarete açılması için çalışmalar sürdürülmektedir. İki kat olan mağarada sarkıt ve dikitlerin yanı sıra, tatlı su kaynağı da vardır. 4- Suçıkan Mağarası: Dinar ilçesi, Suçıkan Park Oteli nin arkasından girilen mağaranın bilimsel incelemesi yapılmamış olmakla birlikte, çok büyük olduğu sanılmaktadır. Dinar da bulunan mağaraya, Suçıkan Park Oteli nin arka tarafından girilmektedir. Mağaranın bilimsel incelemesi yapılmamıştır; çok büyük olduğu sanılmaktadır. 5- Balcam Mağarası: Emirdağ ilçemize 10 km. uzaklıkta Balcam köyüne yakın bir yerdedir. Derinlemesine uzanan galerilerden meydana gelen bir mağaradır. 6- Karacamal ve Dipsiz Mağarası: Şuhut ilçemizin Balçıkhisar kasabasına 5 km. uzaklıkta Kocadere mevkiinde bulunmaktadır. Şu ana kadar herhangi bir araştırma yapılmamıştır. İlimizin daha birçok yerinde, kendine özgü gizemleriyle araştırılmayı bekleyen mağaralar bulunmaktadır. AKARSULAR İlimiz akarsularının bir bölümü Karadeniz e, bir bölümü Ege ye, bir bölümü de Eber ve Akşehir göllerinin yer aldığı kapalı havzaya gider. İlkbaharda eriyen kar ve yağmur sularıyla bol suya kavuşur, ancak yazları cılızlaşıp kuruyan akarsularımız vardır. Düzgün rejimli olmayan akarsularımızı şöyle sıralayabiliriz: 1-Akarçay: Ahır dağının kuzey eteklerinden doğarak Eber Gölü ne dökülür. 2-Kufi Çayı: Büyük Menderes in kolu olan bu çay, Kumalar eteğinden doğar. Suyu çeşitli sıcak su kaynaklarıyla çoğalarak büyür. 3-Kali Çayı: Kocatepe ve çevresindeki dağlardan doğarak Eber Gölü ne dökülür. 4-Menderes Çayı: Kufi çayı ile Dinar Suçıkanın birleşmesinden oluşan bir akarsudur. 5-Sakarya Çayı: Emir ve Beydağlarından gelen sel ve yağmur sularıyla beslenir. Ayrıca İlimizin Kocaçay, Seyitsuyu, Hamamçayı gibi akarsuları vardır. GÖLLER 46

Karakuyu Gölü: Karakuyu, Dinar ilçesi sınırları içerisinde Büyük Menderes nehri yukarı havzasının membasında yer almakta olup, Ankara-Antalya karayolu güzergâhında, Dinar yol kavşağından 10 km. sonra yolun hemen sağındadır. DSİ XVIII. Bölge Müdürlüğü, Kocapınar kaynak sularını Karakuyu mevkisinde depolayarak büyük bir sulak alan meydana getirip, çevre arazileri sulu tarıma açmak, taşkından korumak ve enerji üretmek amacıyla 1979 yılında Dinar-Karakuyu Projesi adı altında bir proje hazırlamıştır. Bu projenin gereği olarak, 14.647 m. uzunluğundaki sedlerle çevrilerek Kocapınar kaynakları suları 1099 hektar alanda depolanarak, bu proje 1990 yılında bitmiş ve su tutulmaya başlanmıştır. Su tutulması ile birlikte, göl alanının organik maddece (peat) zengin olması ve İç Ege karasal ikliminden Akdeniz iklimine geçiş çizgisinde bulunması sebebiyle zengin bitki türüne de sahiptir. Bu gün gölün tamamı olan 1099 hektar saha kamış, hasırotu ve nilüferle kaplı durumdadır. Sahanın bu özelliği, kuşların yuva yapma ve saklanmalarına önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Karakuyu Gölü nün ve Kocapınar kaynaklarının bir özelliği de, İçbatı Toros kuşağı göller bölgesinde yer alan Burdur, Eğirdir ve Işıklı göllerinin tam ortasında yer alması ve kaynak sularından oluşmasından dolayı donmaması sonucu, kış mevsiminde kuşlar için tabii bir ortam oluşturmasıdır. Karakuyu Gölü nü ilk keşfedenler 1991 yılının kışında dikkuyruklar olmuştur. O kış çok sayıda dikkuyruk, ördek ve turna Karakuyu ya gelmiştir. Yaz aylarına doğru leylek ve balıkçıl, daha sonraki zaman- larda yalıçapkını, sakarmeke, uzunbacak, sazdelicesi, angıt, söğüt, bülbül, flâmingo gibi kuşlar bu bölgede konaklamaya başlamıştır. Güneydeki dağlarda da yer yer kaya kartalları görülmüştür. Karakuyu Gölü, Eylül-1994 tarihinde Orman Bakanlığınca Yaban Hayatı Koruma Sahası statüsüne alınmıştır. 4 Kasım 1994 tarihinde de Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 2122 No.lu kararıyla Karakuyu Gölü nün tamamı I.Derece Tabiat Sit Alanı ilân edilerek, her türlü fizikî müdahaleye kapatılmış ve 2863-3386 sayılı yasalar gereği tescili yapılmıştır. Eber Gölü: İlimiz Çay ve Bolvadin ilçesi sınırları içerisinde 150 km 2 yüzölçümüne sahip Eber Gölü, Akarçay ve Sultandağlarından gelen kaynak suları ile beslenmektedir. Derinliği 3.98 m., denizden yüksekliği ise 966.98 m.dir. Eber Gölü, bir zamanlar kuş cenneti görünümünde ve yüzeyinde su çiçekleriyle bezenmiş bir bahçe iken, bugün yanına yaklaşılmayacak kadar kirletilmiştir. Eber Gölü nü tehdit eden en büyük unsurlar, Afyonkarahisar şehrinin atıkları, Şeker ve Alkoloid Fabrikalarının atıklarıdır. Diğer bir tehdit unsuru da, atıkların Eber Gölü nde biriktikten sonra gölün arıtma vazifesi görmesi ve bu nedenle de süzülen temiz suyun Akşehir Gölü ne akıtılmasıdır. Gölün derinliği bugün 1.70 m. ye kadar düşmüştür. Önlem alınmadığı takdirde daha da düşeceği bir gerçektir. Gölde ekonomik değeri en yüksek olan kamış üretimi yapılmakta ve sazan, turna ve aynalı sazan balığı bulunmaktadır. Ayrıca gölün av turizmi içermesi sebebiyle de İl dışından birçok kişinin göl kıyısına av evleri yapmasına yol açmıştır. Eber Gölünde dikkat çeken bir özellik de yerli halkın kopak adını verdiği, su üzerinde kamış köklerinin oluşturduğu yüzer adacıkların bulunmasıdır. Hatta bu adacıklar üzerine balıkçıların ve avcıların barınaklar kurdukları da görülmüştür. Eber Gölü, Konya Kültür ve Tabiat Varlıkların Koruma Kurulunun 22.6.1992 gün ve 1359 sayılı kararıyla 1.Derece Tabiat Sit Alanı ilân edilmiştir. 47

48

Şekil 6: Eber Gölü ve Sultandağları Karamık Gölü (Bataklığı): Çay ilçesi sınırları içinde yer alan Karamık Gölü, Dinar-Çay karayolu güzergâhındadır. Yüzölçümü 40 km 2, en derin noktası 3m. ve denizden yüksekliği de 1.001 m. dir. Sularını güneydeki düden (suyutan) aracılığıyla Eğirdir Gölü ne akıtır. Bataklıkta; saz ve kamış üretimiyle sazan ve turna balığı yetişmektedir. Bir zamanlar kerevit çıktığı halde bataklığın kirletilmesiyle nesli tükenmiş olup, çulluk, karabatak, yaban ördeği gibi kuş türleri bulunmaktadır. Düden(yer altı ırmağı) vasıtasıyla Eğirdir Gölü nü beslemektedir. Karamık Gölü, Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu nun 17.6.1993 gün ve 1669 sayılı kararınca 1. Derece Tabiat Sit Alanı olarak ilân edilmiştir. Akşehir Gölü: Afyonkarahisar-Konya il sınırları içerisinde bulunan Akşehir Gölü nün 304,4 km2.lik genel yüzölçümünden 211.7 km2.lik bölümü ilimiz Sultandağı ilçesi sınırları içerisinde kalmaktadır. Derinliği 4,5 m., denizden yüksekliği 956,19 m.dir. Göl, Eber Gölü ve Sultandağı akarsularıyla beslenmektedir. Göl içinde turna ve sazan balığı yetişmekte olup, yaban ördeği, yaban kazı, karabatak ve karameke gibi göçmen kuşlar bulunmaktadır. Gölde kara ve su ürünleri avcılığı fazla miktarda yapılmaktadır. Acı Göl : Afyonkarahisar ve Denizli il sınırları içerisinde bulunan gölün genel yüzölçümü 41,5 km 2 dir. Bunun 20 km 2.si İlimiz Başmakçı ve Dazkırı ilçeleri sınırları içerisinde bulunmaktadır. Derinliği ise 150 cm. ile 210 cm. arasındadır. Denizden yüksekliği 842 m.dir. İsminden de anlaşılacağı gibi, suyu acı olan gölden ihracaatı da yapılmakta olan sodyum sülfat üretilmektedir. Gölün doğusunda bulunan dağlarda yırtıcı kuşlar ile turna, yaban ördeği, yaban kazı ve flâmingo gibi göçmen kuşlar bulunmaktadır. Karagöl: Hocalar ilçesi sınırlarındaki Yağcı Ormanları içinde yer almaktadır. 750-800 m2.lik alan kaplayan gölün derinliği 4-5 m.den fazladır. Suyunun siyah olmasından dolayı Karagöl adı verilmiştir. Set gölü özelliği taşımasına rağmen gölün oluşmasında kesin bir bilgi yoktur. Pınarbaşı : Emirdağ ilçesindedir. Alabalık avcılığı yapılan Pınarbaşı nda yaban kazı, ördek ve meke gibi kuş türleri de bulunmaktadır. Afyonkarahisar Merkez ile çevresindeki dağlık, kayalık ve ormanlık bölgelerde; keklik, tavşan ve tilki avı; Köroğlu Beli, Eynihan dağları, Emirdağ, Sultandağları, Kumalar ve Çapak çayırında tavşan, keklik, domuz, kır güvercini, karatavuk ve sığırcık avcılığı yapılır. BARAJLAR 1-Seydiler Barajı : Afyonkarahisar ın Kuzeydoğusunda Gebeceler köyü yakınındaki Seyitler deresinde kurulan Seydiler Barajı, merkeze 28 km. uzaklıktadır. Rezerv 40.000.000 m 3, faydalı su hacmi ise 32.000.000 m3 dür. 2-Selevir Barajı : Şuhut ilçesinin 35 km. kuzeydoğusunda Selevir köyü yakınında, Kali çayı üzerinde toprak dolgu olarak inşa edilmiştir. Rezerv hacmi 80.000.000.-m 3, faydalı su hacmi ise 72.000.000.- m 3 dür. Yapımı Bitmiş İşletmede Olan Göletler : 1- Erkmen Göleti, 2- Kırka Göleti, 3- Serban Göleti, 4- Tınaztepe Göleti 5- Taşoluk Göleti 6-Karacaörenler Göleti, 7- Pınarlı Göleti 8- Yeşilçat Göleti, 9- Bayat Göleti, 10- Kayabelen Göleti 11- Akarım Göleti,12- Üçlerkayası Göleti İnşaat Halindeki Göletler: Sinanpaşa Akdeğirmen Barajı İhsaniye Ayazin Göleti Bolvadin Özburun Göleti Sandıklı Karacaören Göleti 49

İKLİMİ Afyonkarahisar Ege bölgesinde olmasına rağmen Ege iklimiyle bağdaşmaz. Yükselti ve denizden uzaklık sebebiyle Afyonkarahisar ın iklim şartlarında İç Anadolu iklimine benzerlik görülür. Daha çok kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak bir step iklimi görülür. İlkbahar ve sonbaharda yağışlar yağmur şeklindedir. En sıcak ay ortalaması 22,1 derece, en soğuk ay ortalaması 0,3 derecedir. Afyon da günümüze kadar rastlanan en düşük sıcaklık - 27,2 derece (30.12.1948), en yüksek sıcaklık ise 39,8 derecedir (29.07.2000). Afyonkarahisar da sıcaklığın sıfır dereceye düştüğü günlerin, yani don olayı görülen günlerin sayısı 94 tür. Afyonkarahisar da yıllık yağış miktarı 455 mm.dir. İlde yıllık ve günlük sıcaklık farkları yüksektir. Afyonkarahisar da meteorolojik gözlemlere 1929 yılında başlamıştır. İl Merkezinde bir gözlem istasyonu vardır. A.5. Jeolojik Yapı ve Stratigrafi: A.5.1. Metamorfizma ve Mağmatizma: JEOLOJİK EVRİM: Çalışma alanında birbirinden tektonik dokanakla ayrılmış iki kaya topluluğu bulunmaktadır. Bunlar Toros Kuşağını oluşturan Sultandağları ile İç Toros Kuşağını oluşturan Paleozoyik yaşlı Afyonkarahisar metamorfitleri ile Mesazoyik yaşlı Emirdağ grubudur. Sultandağlarında görülen birimler denizel şelf ortamında çökelmiş karbonatlardan oluşur. Yaşlan Alt Paleozoyikten Mesazoyik e kadar uzanan bu birimler yapraklanma göstermektedir. Kuzeyde Afyonkarahisar Metamorfitleri ve Emirdağ Grubu formasyonları Şist ve kristalize kireçtaşlarından oluşmuş olup, altta yer alan Afyonkarahisar Metamorfitleri konglomera kumtaşı ve silttaşı gibi detritiklerden, üstte yer alan Emirdağ grubu ise karbonatlardan oluşmuş olup tüm bu kayaçlar farklı jeolojik zamanlarda metamorfizmaya uğramışlardır. Bölgede Paleozoyik sonuna kadar denizel bir ortam izlenmiştir. Paleozoyik sonunda sığlaşma ve karasallaşma sözkonusudur. Mesozoyik kayaçları ise transgresif bir seri göstermektedir. Toros Kuşağı ile İç Toros Kuşağı birimlerinin birbirine yaklaşımı Tersiyerde K-G doğrultusunda sıkışma kuvvetleri ile oluşmuştur. Tersiyer bölgede denizel kireçtaşları ile temsil edilmekte olup kendisinden yaşlı birimler üzerine açısal uyumsuzlukla gelmektedir. Bu nedenle Eosen öncesi bir karasallaşma söz konusudur. Miyosen karasal flüvyal, Pliyosen ise gölsel çökeller ile temsil edilmektedir. Üst Miyosenden itibaren bölgede andezitik volkanizma etkin olmuş, Pliyosen sonunda ise bazaltik volkanizma gerçekleşmiştir. Pliyosenden sonra bölgede epirojenik hareketler etkin olmuş ve çekim fayları meydana gelmiştir. Pliyosende meydana gelen yükselme nedeniyle Kuvaterner de hızlı bir aşama meydana gelmiştir. Bölgesel Jeoloji İnceleme alanında MTA Genel Müdürlüğü tarafından ayrıntılı jeolojik çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalardan derlenen genel stratigrafik ve yapısal jeoloji bilgileri aşağıda sunulmuştur. Formasyon isimlendirmeleri Metin vd. (1987, 1988) çalışmasından alınmıştır. Afyonkarahisar ve dolayında birbirinden tektonik dokanak ile ayrılmış iki temel kaya topluluğu mevcuttur. Afyonkarahisarın merkezi; batısını, kuzeybatısını, kuzeyini, kuzeydoğusunu içine alan bölge İç Toros Kuşağı olarak adlandırılmıştır. Sultan dağları kesimi ise Toros Kuşağı olarak adlandırılmıştır. Ocak alanımız İç Toros Kuşağı içinde kalmaktadır. STRATİGRAFİ Stratigrafik olarak en altta yer alan Afyonkarahisar Metamorfitleri iç toros kuşağının en yaşlı birimlerini oluşturur. Bunların üzerine detritik bir seviye ile uyumsuz olarak gelen Emirdağ grubu, genellikle kalın kireçtaşı istifinden oluşmuştur. Afyonkarahisar Metamorfitleri nin yaşı olası Paleozoyik, Emirdağ Grubunun yaşı ise Triyas-Jura dır. Afyonkarahisar Metamorfitleri yeşil şist fasiyesinde dinamo metamorfizme geçirmişlerdir.paleozoyik Afyonkarahisar Metamorfitleri (Pzş) 50

Genellikle kahve, boz, yeşil renkli, kıvrımcıklı granoblastik dokulu, şistik yapılı ve görünüşte ileri derecede metamorfik kaya izlenimi veren bu metamorfitler, genel olarak albit-klorit-muskovit-biotit-kuvars şistlerden oluşmuştur. Ayrıca bu şistler içerisinde yer yer büyük mercek ve bantlar halinde metakonglomera, metakumtaşı, mermer ve kalkşistler yer alır. Ayrıca, Afyonkarahisar ın GB sında ise bu metamorfikler içerinde serisit-feldispat-kuvars şistten oluşan volkanik kökenli porfiroyidler geniş alanlar kaplar. Afyonkarahisar dolayında geniş alanlar kaplayan ve temel kaya niteliğindeki bu birim içinde altı üye ayırdedilmiştir. Afyonkarahisar Metamorfitlerinin tabanı gözlenememiştir. Üst dokanağı ise Mesozoyik ve Tersiyer yaşlı birimler tarafından diskordanslı olarak örtülmüştür. Birimin tabanı görülemediği ve kıvrımcıklı oluşu nedeniyle gerçek kalınlığı verilmez. Yaklaşık 2000 m olduğu tahmin edilmektedir. Afyonkarahisar ın KB, K ve GB sında geniş alanlar kaplar. Ancak Tersiyer oluşukları ile örtülü olduğundan yer yer Tersiyer oluşukları altında mostra verir. Afyonkarahisar Metamorfitlerinde tarafımızdan ve eski çalışmalar tarafından herhangi bir yaş verebilecek fosile rastlanmamıştır. Bu birimin üzerine stratigrafık olarak gelen en yaşlı birim, detritik bir seviye ile başlayan ve kalın bir karbonat istifi oluşturan Resulbaba formasyonunun yaşı Orta-Üst Triyas tır. Böylece Afyonkarahisar Metamorfitlerinin yaşını Orta-Üst Triyas öncesi diyebiliriz. İscehisar Mermerleri (Pzamr) Afyonkarahisar Mermerleri olarak bilinen bu birim beyaz, sarımsı, bej, boz renkli kalın tabakalı olup adını mostrası yakınındaki İscehisar kasabasından almıştır. Beyaz, gri, alacalı, krem renkli, kalın-çok kalın tabakalanmalı, büyük bloklar verebilen, ince kristalli çok kıymetli bir mermer türüdür. Bu birim de yüzlerce mermer ocağı işletilmektedir. Birim Afyonkarahisar Metamorfitleri içinde mercek konumlu olarak incelenmiştir. Kalınlığı en fazla 300 m kadar olan birim, İscehisar güneyinde KB-GD doğrultusunda uzanan yaklaşık 6 km uzunluğunda, 1.5 km genişliğinde bir alan kaplar. Fosil kapsamayan birim, Afyonkarahisar Metamorfitleri ile aynı yaştadır. Deliktaştepe Metakonglomera Üyesi (Pzcmk) Boz renkli, kalın, düzgün katmanlı, yuvarlak ve iri kuvarsit çakıllarından oluşmuş metakonglomeralar en iyi gözlendiği yer olan Deliktaştepe ye dayanılarak Deliktaştepe Metakonglomera Üyesi olarak adlandırılmıştır. Boz-kahve renkli, kalın-çok kalın tabakalanmalıdır. Bu konglomeralar yuvarlanmış 2-10 cm çapında kuvars ve kuvarsit çakıllardan oluşmuştur. Matriksi kum, kil ve şilttir. Metamorfizma sonucu matriks biotit, muskovit, klorit ve kuvars şiste dönüşmüştür. Turmalin ve opak minerallerde kapsar. Konglomerayı oluşturan kuvars ve kuvarsit çakılları basınca dik olarak uzanmışlardır. Deliktaştepe Metakonglomeraları Afyonkarahisar Metamorfitleri içinde, bununla yanal ve düşey geçişli, büyük mercekler oluşturur. Kalınlığı değişken olup, 150-300 m arasında değişir. İnceleme alanında, Demirhöyük Tepe ile Köroğlu Beli arasında K-G yönünde 1-3 km genişlikte, kuzeye doğru 15 km uzunluğunda bir yayılım sunar. Tabaka eğimleri 45-50 doğuya doğrudur. Afyonkarahisar K25 c2 paftasında Kurtbaba Tepe, Afyonkarahisar K25 al, a2, a3 paftalarında geniş mostraları vardır. Fosil içermeyen bu birim, içinde bulunduğu Afyonkarahisar Metamorfitleri ile aynı yaştadır. İri çakıl, kum ve benzeri gereçlerden meydana gelmiş olan bu bîrim, muhtemelen denize açılan bir alüvyon yelpazesi ürünü olabilir. Bayat Metakonglomera Üyesi (Pzcmk) Kahve-boz renkli, kalın tabakalı, şist, kuvarsit ve mermer çakıllarından oluşur. Bayat ile Köroğlu Beli arasında, Kayaboğazdere de bu metakonglomeralar tipik olarak izlenir. Kahve-boz renkli, kalın tabakalanmalı olan bu metakonglomeralar iri kuvars, şist, kuvarsit ve mermer çakıllarından oluşmuştur. Bu birimin, karbonat çimentolu oluşu ve mermer çakılları kapsaması ile Deliktaştepe Metakonglomeralarından farklı olarak yorumlanmıştır. Çakıllar basınca dik olarak uzanmışlardır. Afyonkarahisar Metamorfitleri içinde yer alan bu birim, üste doğru Paşadağ mermerlerine geçiş gösterir. Yaklaşık 200 m kalınlığa sahiptir. Fosil içermeyen birim Afyonkarahisar Metamorfitleri ile aynı yaştadır. Sahile yakın şelf ortamında çökelmiştir. Paşadağ Kireçtaşı Üyesi (Pzcmr) Beyaz, gri, koyu gri renkli kalın tabakalanmalı kristaiize kireçtaşıdır. Paşadağ Kireçtaşları tipik olarak, adını aldığı Paşadağı nda gö zlenir. Bunun dışında Dişli köyü batısında ve Ozburun KB sında, ayrıca Afyonkarahisar Metamorfitleri arasında küçük yüzlekier halinde tipik olarak izlenir. Beyaz-kirli beyaz-gri-koyu gri renkli, taze yüzeyi beyaz ve gri renkli, sert, kristaiize ve yer yer mermer görünümündedir. Genellikle kalın tabakalanmalı olarak izlenir. Paşadağında ise kireçtaşları, yeşil ve kırmızı renkli şistlerle ardalanmalı olarak izlenir. Birimin alt dokanağı Bayat dolayında, Bayat Metakonglomeraları ile geçişli olarak izlenir. Paşadağında şistlerle geçişlidir. Üst dokanağı, Tersiyer yaşlı çekellerle örtülüdür. Birimin kalınlığı değişkendir. Kalınlık 100-250 m arasında değişir. Sarıyartepe Kuvarsit Üyesi (Pzdq) Sarımsı, kahverengimsi, okside, çok kalın tabakalanmalı kuvarsit, inceleme alanında Sarıyartepe de mostra verir. Sarımsı kahverengimsi, çok kalın tabakalanmalı kuvars, mikrokristalen kuvars taneleri, klorit ve serisitten oluşan bir matriksie çimentolanmasından meydana gelmiştir. Sert, dayanımlı ve eklemlidir. Topografyada tepeler oluşturur. Sanyartepe de yeşil fillitlerle yanal ve düşey geçişlidir. Birimin kalınlığı yaklaşık 200 m dir. Sakartepe Metavolkaniti (Porfiroyid) (Pzemv3) 51

Boz renkli, beyaz feldispat benekli, şisti metavolkanitler, en tipik olarak Sakartepe de yüzeylenir. Boz renkli, beyaz benekli şisti yapılıdır. Bu birimde yapılan petrografik incelemelerde, kuvars-şist, serisit-kuvars şist, alkali-feldispat-kuvars şistlerden oluştuğu görülmüştür. Feldispatlar beyaz benekler halinde kayacın üstünde gözlenmektedir. Mineral parajenezlerinden de görüldüğü gibi, kayaç yeşil şist fasiyesinde bir metamorfizma geçirmiştir. Afyonkarahisar Metamorfitleri nin yeşil renkli şistleri ile yanal ve düşey geçişlidir. Birimin yaklaşık kalınlığı 150-200 m dir. Şekil 7: Afyonkarahisar ve Civarının Genelleştirilmiş Stratigrafik Kesiti 52

Mesozoyik 53