Toprak Işık
2014, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A. Ş. 1476/1 Sk. No: 10/51 Alsancak-Konak/ÝZMÝR Yazar: Toprak Işık Resimleyen: Doğan Gençsoy Editör: Burhanettin Düzçay Baskı ve Cilt: Ertem Basım Yayın Dağıtım San. Tic. Ltd. Şti. Eskişehir Yolu 40. Km. Başkent OSB 22. Cadde No:6 Malıköy/Ankara 0 312 284 18 14 Birinci Baskı: Şubat 2015 (3000 adet) İkinci Baskı: Eylül 2015 (3000 adet) Üçüncü Baskı: Şubat 2016 (3000 adet) ISBN: 978-9944-69-974-7 Yayınevi sertifika no: 11945 Matbaa sertifika no: 26886 Tüm haklarý saklýdýr. Bu yayýnýn hiçbir bölümü, telif hakký sahibinin önceden yazýlý izni olmaksýzýn tekrar üretilemez, bir eriþim sisteminde tutulamaz, herhangi bir biçimde elektronik, mekanik, fotokopi, kayýt ya da diðer yollarla iletilemez. www.tudem.com
Toprak Işık
Toprak Işık 1973 yılında Elazığ da doğdu. Çocukluğu ve ilk gençlik yılları İnegöl de geçti. Üniversite birinci basamak sınavında Türkiye 9.su, ikinci basamak sınavında Türkiye 16.sı olarak girdiği Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü nden 1996 yılında mezun oldu. Bir süre New York ta yaşadıktan sonra, yazarlığa daha fazla zaman ayırabilmek için, 2008 yılından itibaren İstanbul a yerleşti ve mühendislik yaşamını araştırma geliştirme projelerine danışmanlık yaparak sürdürmeye başladı. Yazarın İletişim Yayınları tarafından, Azgın Tekeler (2008), Kız Ararken (2006), Halat Gösterisi (2003) ve Sırabaşı (2002) adlı kitapları yayımlanmıştır. Ayrıca Devlet Tiyatroları Repertuarı nda, Aşk Yarası (2009), Sıradan Bir Aile nin Mahremiyeti (2009) ve Bir Minibüs Türk, Bagajda Bir Kürt (2013) adlı üç oyunu bulunmaktadır. Tudem Yayýnlarından çýkan kitaplarý: Büyüyen Çocuk (öykü) Adından Belli Kuşlar Köyü (roman) Çiftçi Karıncalar Köleci Karıncalara Karşı (roman) Babam Okulun En Çalışkanı (roman) Baba Beni Anlasana (roman) Anne Beni Geri Getir (roman) Nine Bizi Kurtarsana (roman) Acaba Ne Olsam-Mühendis (başvuru) Acaba Ne Olsam-Bilim İnsanı (başvuru) Acaba Ne Olsam-Doktor (başvuru) Acaba Ne Olsam-Hukukçu (başvuru) Acaba Ne Olsam-Yazar (başvuru) Delidolu Yayýnlarından çýkan kitaplarý: Sıradana Övgü (deneme) İşimle Başım Dertte (deneme)
İçindekiler Hukuk Dedikleri de Ne Ola Ki?... 7 Nereden Nereye?... 17 Mezopotamya da Hukuk... 18 Eski Mısır da Hukuk... 23 Eski Çin de Hukuk... 25 Eski Hindistan da Hukuk... 27 Eski Yunan da Hukuk... 27 Eski Roma da Hukuk... 32 Ortaçağ ve Sonrasında Avrupa da Hukuk... 36 Doruklardaki Ustalar... 39 Hammurabi... 39 Solon... 41 Demosthenes... 44 Çiçero... 46 Mahatma Gandi... 48 Nelson Mandela... 51
Hukukun Dalları... 54 Avukatlık... 55 Hâkimlik (Yargıçlık)... 57 Savcılık... 59 Noterlik... 61 İcra Müdürlüğü... 64 Uzmanlık, Müfettişlik... 64 Hukuk Danışmanlığı... 65 Akademisyenlik... 66 Kim, Nerede, Hangi Koşullarda Çalışır?... 67 Avukat... 67 Hâkim ve Savcı... 68 Noter... 69 Uzman, Müfettiş... 70 Hukuk Danışmanı... 70 Akademisyen... 71 Hukukun Dostları... 72 Edebiyat... 72 Felsefe... 72 Sosyoloji... 73 Psikoloji... 73 Mantık... 74 Ufukta Görünen Ne?... 75
HUKUK DEDİKLERİ DE NE OLA Kİ? Diyelim ki adamın biri bir başka adamın burnunu ısırdı. Yalnız ısırıp da koparttığını düşünme. O zaman bu sohbet çok iğrenç bir hâl alırdı. Sadece ısırsın ve canını yaksın. Diğeri ne yapmalı bu durumda? Ötekinin gözünün üzerine okkalı bir yumruk atsın, diyorsun. Bu da sık kullanılan bir yöntem ama biz kanunlar çerçevesinde ne yapacağına bakalım. Canı yanan adam, burnunu ısıranı mahkemeye verecek. İşin içinde mahkeme varsa hukuk da vardır. Hukuk varsa savcı vardır. Sonra hâkim ve avukat vardır. Burnu ısırılan adam mahkemede kendini daha iyi anlatmak için avukat tutsun. Onun burnunu ısıran adam da kendini daha iyi savunabilmek için bir avukat tutabilir.
Şimdi düşündüm de zaten asıl iyi savunulmaya ihtiyacı olan o. Örneğin ısıran adamın avukatı şöyle der: Sayın yargıç, müvekkilim bu arada, avukatın savunduğu kişiye müvekkil deniyor bu şahsın burnunu bilerek ısırmadı. O sırada esniyordu. Esneyen pek çok insan gibi müvekkilimin de gözleri kapalıydı. Bu şahıs burnunu esnemekte olan müvekkilimin ağzına sokmuş. Müvekkilim esnemesinin sonuna gelince, ağzımda birinin burnu ya 8
da kulağı var mıdır diye düşünmemiş tabii, ağzını kapatmış. Ve doğal olarak bu şahsın burnu müvekkilimin dişleri arasına sıkışmış. Bunun üzerine burnu ısırılan adamın avukatı karşı atağa geçer. Sayın yargıç, müvekkilimin burnu bir fare ya da sincap değildir. Bir burnun sahibinden habersiz, bir deliğe girmesi beklenemez. Beyni olan hiç kimse de burnunu esneyen bir adamın ağzına sokmaz. Müvekkilimin beyninin olduğunu belirterek konuşmama son veriyorum sayın yargıç. Bunun üzerine sayın yargıç her iki tarafın iddialarını değerlendirir. Ardından kanunlara ve vicdanına danışarak bir karar verir. Oh be, nihayet gelmek istediğim yerin yakınına geldim. Büyüyünce hukukçu olmak ister misin? Yani avukat, savcı, hâkim falan Falan da nedir diyorsan onu ileride anlatacağım. Unutursam hatırlat lütfen. Sen, falan hukukçular dersen ben anlarım. Demek ki neymiş? Hukukçular sadece avukat, savcı ve hâkim olmazlarmış. Neyse, mesleğine henüz karar vermedin. Böyle önemli bir konuda acele etmemek iyi bir şey. Önce her bir mesleğin ne olduğunu az buçuk öğrenmek gerek. Şimdi ben sana hukukun buçuğunu 9
anlatırım, azını da nereden öğrenirsin bilmiyorum. Şaka ediyorum, kızma hemen. Azını da buçuğunu da anlatabilirim ben. Ben çocukken avukat olmak isterdim. Başka kimsenin kazanamadığı davaları kazanacaktım. Birisinin katil olduğunu zannediyor herkes. Darağacını kurmuşlar, bir an önce getirseler de assak diye bekliyorlar. Zavallının avukatlığını üstleniyorum ve masum olduğunu kanıtlıyorum. Tabii bunun 10
için burun ısırma davasındakinden çok daha zekice bir savunma yapıyorum. Böylece toplumu geri dönüşsüz bir yanlıştan kurtarıyorum. Yani azıcık kahraman oluyorum. Bir avukatın becerisi ya da beceriksizliği çok şeyi değiştirebilir. İpten adam almak diye bir deyim duydun mu? Birinin çok güçlü olduğunu anlatırken kullanılıyor. Özellikle de avukatlar için Burada çamaşır ipinden bahsedilmediğini yukarıdaki örnekten anlamışsındır. Şimdi sana hukukun tanımını yapmalıyım. Immanuel Kant ı daha önce duydun mu? Kendisi yaklaşık iki yüz yıl önce aramızdan ayrılmış olan önemli bir filozoftur. Hukukçuların çok uğraştıkları hâlde hâlâ hukuku tanımlayamadıklarını söylemiş. Filozoflara tanım beğendirmek kolay değildir. Neyse ki benim vereceğim tanımı onun okuma olasılığı yok. Hukuk kurallardan meydana gelir. Kuralların ne olduğunu biliyorsundur: Yatmadan önce dişler fırçalanacak. Yemekten önce eller yıkanacak. O tabaktaki köfteler bitecek. Böyle şeyler işte... Kurallar toplumu düzenlemeyi amaçlar. Benim dişlerimi fırçalamamla toplum düzeninin ne ilgisi var diyorsun. Çok ilgisi var. Fırçalanmayan dişler çürür. 11