1. yaşımız kutlu olsun



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GİRİŞİMCİLİK BÖLÜMÜ

EĞİTİM FAKÜLTESİ İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

CARROLL ÜNİVERSİTESİNİ KEŞFEDİN 1846 dan beri akademisyenlerde mükemmellik

İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

GEÇMİŞTEN BUGÜNE DOĞUŞ

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

STRATEJİK AMAÇLAR-HEDEFLER-PERFORMANS GÖSTERGELERİ


BİLGİ İşletme

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

T.C. Niğde Üniversitesi

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

2015/2016 yabancidiller.ksu.edu.tr. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu

Sütlüce YERLEŞKESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ. Halkla İlİşkİler Bölümü Görsel İletİşİm Tasarımı Bölümü Medya ve İletİşİm Sİstemlerİ Bölümü Reklamcılık Bölümü

ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ BENİM GELECEĞİM OLDU. Sayın Yurduseven öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Öğrenci Memnuniyet Anketi

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

%30 u İngilizcedir. MÜDEK 2/27

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ DIŞ İLİŞKİLER BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER OFİSİ YÖNERGESİ BİRİNCİ KISIM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Duyurunun başlangıç tarihi: 25 Ağustos 2015 Son Başvuru Tarihi: 08 Eylül 2015

Pazartesi İzmir Basın Gündemi


MÜHENDİSLİK VE DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KARİYER MERKEZİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

Bodrum-Kos arasındaki turizm ve ticaret işbirliği

Nükhet YILMAZ TÜRKÇE Ayın Kitabı: KÜTÜPHANE

İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK DEĞERLENDİRME VE KALİTE GELİŞTİRME ÇALIŞMA KOMİSYONU TOPLANTISI

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

EDEBİYAT. Edebiyat okumak bakmak ve görmek arasındaki hassas çizgiyi anlamayı sağlayan bir yolculuğa çıkmaktır. (By Oleg Shuplyak)

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI. Sanat ve Tasarım Yüksek Lisans Programı (Tezli)

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

SOSYALLEŞEBİLEN ÖĞRENCİNİN İLETİŞİMİ DE GÜÇLÜ OLUYOR

Pazartesi Basın Gündemi

2013/14 AKADEMİK YILI İÇİN KIBRIS TÜRK TOPLUMUNA YÖNELİK BURS PROGRAMI

Lesson 02 : Self-Introduction (Part II)

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ofisi. e-bülten. uio.akdeniz.edu.tr/tr. Akdeniz University International Relations Office

Facebook. 1. Grup ve Sayfalar. Facebook ta birçok grup ve sayfa üzerinden İngilizce öğrenen kişilerle iletişime geçebilir ve

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor

Geleceğin Mühendislerine Petkim den Tam Destek

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ YERLEŞKESİ OKULLARI EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 1.VELİ BÜLTENİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI İLKOKUL BÜLTENİ

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ REHBERLİK VE KARİYER MERKEZİ (ÖRKAM) YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

AK PARTİ YURT DIŞINDAKİ

BAŞARI ÖDÜLSÜZ KALMAZ!

BARTIN ORMAN FAKÜLTESİ


ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

TEKSTİL TEKNOLOJİLERİ VE TASARIMI FAKÜLTESİ

İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ EKONOMİ İŞLETME (UOLP) İSTANBULTEKNİKÜNİVERSİTESİ.

EK-7 YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK PLANI

EK-7 YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK PLANI

HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ELEMANI

Bölümümüzün Vizyonu: Bölümümüzün Misyonu:

IEEE Türkiye Başkanlar Kurultayı

ÜNİVERSİTEDE KULLANILAN TERİMLER

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ

Bunların takibini kolaylaştırmak için tüm haberlerin tek bir noktada eksiksiz ve güncel şekilde bir araya getirilmesi gerekiyordu.


BİLİŞİM SEKTÖRÜ, HİÇ TARTIŞMASIZ, KENDİNİ EN HIZLI VE EN ÇOK YENİLEYEN SEKTÖRLER ARASINDA YER ALIYOR

MÜHENDİSLİK VE DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

Makine Mühendisliği Bölümü

Bölüm Profili. Gediz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü nde ;

Fakültemiz; Fakültemiz yeni kurulmasına rağmen hızla büyümekte ve kadrolarını genişletmektedir.

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

Mutlu ve Başarılı Çocuk Nasıl Yetiştirilir?

Girdiler: Kaynaklar ve İlişkiler Öğrenci niteliğindeki düzey Bu soruyu; ilgili olduğunuz bölüm veya programlara yerleştirilen öğrenci niteliğini

2017 YILI ERCİYES ÜNİVERSİTESİ. Stratejik Plan. İzleme ve Değerlendirme. Raporu

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ KARİYER MERKEZİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR


İKTİSAT LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

TÜRKİYE DEPREM VAKFI TANITIM & DEPREM ZİRVESİ SPONSORLUK DOSYASI

ÜNİVERSİTEMİZ ÖĞRENCİLERİNE ÜST DÜZEY OLANAKLAR SAĞLIYOR

lkokul Eğitim Koordinatörü

PSİART Ekip Arkadaşlarını Arıyor!

YENİLEŞİM VE TASARIM 9. KALİTE VE BAŞARI SEMPOZYUMU NİSAN 2011 BURSA

İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ (UOLP) EKONOMİ İŞLETME (UOLP) İSTANBULTEKNİKÜNİVERSİTESİ

Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü

Gelin, Yarışın; Fikriniz Saklı Kalmasın...

UBC Derecenize Doğru İlk Adımınız BAŞLANGIÇ NOKTANIZ

Transkript:

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ DERGİSİ ARALIK 2014 1. yaşımız kutlu olsun

İÇİNDEKİLER Kedi sevgisi Bir yılı geride bıraktık IKBU.Where it all begins.. Attempto! Edebiyat bir direniş biçimidir Üniversitenin vazgeçilmezleri: Uluslararası öğrenciler Moda, tekstil ve Northampton Reklamcılık hayalinden çocuk psikolojisine İKBU öğrencileri temsilcilerini seçti Piyasadaki daralmalar krizin habercisi Kantin Dergisi 1 yaşında 2 3 4 5 7 9 11 13 15 16 19 Beyaz önlüklerini giydiler 21 Altınbaş şirketleri İKBU iş birliği genişliyor 23 KÜNYE Sahibi: İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ Genel Yayın Yönetmeni: Sibel Kahraman Yayın Kurulu: Prof. Dr. Kaan Ökten, Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, Boğaçhan Çanak Editör: Banu Gökçe Taşkın, Ayça Yılmazel Görsel Tasarım ve Grafik: Onur Sertel, Vagabond Katkıda Bulunanlar: Öğrenci Konseyi, Öğrenci Kulüpleri İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mahmutbey Dilmenler Caddesi No:26 34217 Bağcılar / İstanbul Tel: 0212 604 01 00 www.kemerburgaz.edu.tr 1

REKTÖRDEN Kedi Prof. Dr. Yıldırım ÜÇTUĞ Rektör sevgisi İstanbul Suadiye de bahçe içindeki bir apartmanın ilk katında geçti çocukluğumun önemli bir bölümü. Evimizin ilk hayvan misafiri de o bahçede dolaşan bir kara kedi oldu. Daha henüz yedi yaşındaydım, ilkokula yeni başlamıştım ve o dönemlerin en revaçta çizgi romanlarından biri olan Miki yi okurdum her hafta. Oradaki karakterlerin etkisinde kalmış olmalıyım ki o kara kedinin adını Donald koydum. Tabi o dönemde kara kedinin dişi, Donald ördeğin ise erkek olduğunun ayırdında pek değildim, ama önemli değil. Artık eve girip çıkan, acıktığında balkonda veya pencerenin önünde beni içeri alın diye miyavlayan, evdeyken ihtiyaç ortaya çıktığında gidip camı tırmalayan bir kedim olmuştu. Bir hayvana, bir kediye dokunmanın, onunla birlikte bir evde yaşamanın ne olduğunu o günlerde öğrenmeye başladım. Derken doğa kendi akış çizgisini sürdürdü ve bir geceyi evde geçiren Donald ı ertesi sabah gardırop çekmecesinde koynunda üç yavru ile bulduk. Küçüklerin henüz açılmamış gözleriyle annelerinden süt emme çabalarını, daha büyüdükten sonra ise evin içinde birer yün yumağı şeklinde alt alta üst üste oyunlarını izleyerek kedilerin yaşamına biraz daha aşina olmaya başladım. Donald ın çekmecelerde veya evin değişik kuytu köşelerinde yavrulama serüvenleri birkaç bahar devam etti. Yavrular bir süre sonra annelerinin peşinden evi terk ettiklerinden neyse ki hanemizdeki kedi nüfusu 1 ile sınırlı kalmayı sürdürdü bu şekilde. Derken bir bahar Donald tek bir yavru dünyaya getirdi ve daha yavru üç-beş günlükken dünyamızdan ayrıldı. Annemin yavruyu biberonla büyüttüğünü hala bugün gibi hatırlıyorum. Donald ın yavrusu nedense adını Şişman koymuştum- ve daha sonra eve dadanan Çirkin bizimle birlikte belki on sene yaşadılar. Ben Ankara ya üniversiteye gittiğimde ikisiyle de bağlarımız zayıfladı ve bir yaz tatil için eve döndüğümüzde ikisini de göremedik bir daha. Sonraki dönemlerde yakın çevremde hayvanlardan hoşlanmayan yeni akrabalar oluştuğundan, üstelik uzun yıllar boyunca bahçe içinde müstakil bir evde yaşıyor olmamıza ve çevre kedi kaynıyor olmasına rağmen hiçbirini evin içine almaya cesaret edemedik. Bazen uzaktan bazen yakından severek, arada sırada kapının önüne bir tas süt koyarak geçti Ankara lı yıllarım. Ta ki İstanbul a dönene kadar... Önce Maviş, daha sonra Belkıs ve nihayet bir ay kadar önce yaşadığımız dördüncü katta paspasın üzerine kadar Belkıs gelip bize iltica eden Korsan. Şimdi henüz birbirleriyle tam olarak anlaşamasalar bile evde üç kedimiz var. Yorgun bir günün akşamında eve döndüğümüzde bizi karşılayan, her türlü şaklabanlıkla günün stresini üzerimizden alan, sevgisini bir insanın belirtebileceğinin çok daha fazlasıyla gösteren üç kedi. Evcil hayvanlar içerisinde insana doğrudan hiç bir katkı sağlamadığı halde baş köşelerde oturmayı becermiş, eski Mısır ın kutsal hayvanı. Kendi istediğinde yaltaklanan, canı sıkıldığında veya kızdığında patisini atmaktan çekinmeyen, uykuyu fazla kaçırdığınızda sizi burnunuzdan dürterek uyandıran, hastayken veya ağladığınızda koşarak yanınıza gelip bacağınıza, elinize sürtünen garip bir yaratık. Oğlum bazen bize Neden bu sevgiyi bana daha küçük yaşlarda tattırmadınız? diye serzenişte bulunuyor. Sanırım geç bile olsa o da fark etti insan sevgisinin yolunun bir ölçüde hayvan sevgisinden geçtiğini. Belki içgüdüsel, belki doğanın dürtüleriyle oluşmuş bir bağlılık kedilerin, köpeklerin insanlara sunduğu sevgi. Ama o kadar masumane, o kadar içten pazarlıksız ki gözünüzün ta içine işleyen o bir çift bakış. İnsanı insan yapan değerler yumağını, sevgiyi, korumayı, bağlılığı, paylaşmayı bize daha iyi öğretebilecek kimse var mıdır? Bilmiyorum. 2

EDİTÖRDEN Bir yılı geride bıraktık Sibel KAHRAMAN Kurumsal İletişim Direktörü Kurumlarda çalışan kişiler değişir; geliriz, görevimizi tamamladığımızda devir teslim yapar gideriz. Önemli olan arkamızda bıraktığımız, kurumla birlikte yaşamaya devam edecek olan projelerdir. Kantin Dergisi proje olmaktan çıktı ve artık varlığını kanıtladı. Ne mutluyuz ki bizler olmadığımızda da yaşatılacak, kolaylıkla devam ettirilebilecek duruma geldi. "Bizim olsun, bizi anlatsın" dedik. Öğrencisini, akademik, idari personelini, kütüphanesini, kafelerini, bahçesindeki kedilere kadar İstanbul Kemerburgaz Üniversitesindeki tüm haberleri paylaşsın istedik. Başardık mı? Takdir sizin. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Kurumsal İletişim Direktörlüğüne başlayalı henüz bir ay olmuştu; üniversitemizin iç iletişimi güçlendirecek bir yayına ihtiyacı olduğunu Rektörümüz Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ la konuştuğumuzda. Konuyu direktörlüğümüzdeki arkadaşlarımla paylaştığımda ağırlıklı öneri tek sayfalık bir bülten yapmak oldu. Aklımdaki fikir dergi çıkarmaktı. Bunu da ilk olarak arkadaşlarımla konuşmam gerektiğini biliyordum. Çünkü onların desteği, istekleri, heyecanları olmadan dergiyi hayata geçirmek çok zor olacaktı. İlk Onur destek verdi. Tüm heyecanıyla yaparız dedi. Yaparız Sibel hanım. Ben varım. Bu iki cümle yetti bana. Rektörümüzle bunu nasıl paylaştım, nasıl destek aldım o anın heyecanıyla hiç hatırlamıyorum. Ama kısa sürede çalışmalara başladık. İçerik nasıl olsun, öğrencilerimizi buna nasıl dahil ederiz, öğretim elemanlarımızın katkılarını nasıl sağlarız derken öğrenci kulüplerimizle, hocalarımızla toplantılar yaptık. Aldığımız tüm bilgileri derledik, istekleri değerlendirdik ve günlerce, gecelerce süren taslaklar sonunda dergimizin içeriğini oluşturduk. İlk sayımızda yaşadığımız heyecan ve korkuyu unutamam. Defalarca yazıları okumuş, her bir fotoğrafın üzerinden geçmiştik. Dergimiz matbaadan geldiğinde hepimiz çok heyecanlanmıştık. Kantin'i elime aldığımda yaşadığım heyecana ben bile şaşırmıştım. Sanki yıllarca gazetelerde haberleri çıkan, köşe yazıları yazan ben değildim. Biraz klasik olacak ama gerçekten de zaman çok hızlı geçiyor. Tüm bunlar yaşanalı 1 yıl olmuş. Onur derginin tüm görselliğini üzerinde taşıyor, Ayça gönüllü muhabirimiz. Banu il il seminerlerde gezerken aynı zamanda Kültür - Sanat sayfalarını yazıyor. Dergimizi hala aynı heyecanla yapıyor, hala acaba beğenilecek mi, okunacak mı endişesiyle yeni sayıyı oluşturuyoruz. Dağıtımını yaptığımızda çevreden gelecek geri dönüşümleri bekliyoruz. Hala her bir yazıyı defalarca okuyor, her bir fotoğrafı titizlikle inceliyoruz. Yayın Kurulumuzun varlığı hepimize güç veriyor. Her bir sayfayı titizlikle incelemeleri bizim de motivasyonumuzu artırıyor. Kişiler değişir, gelir giderler. Önemli olan arkanızda bıraktığınız, yaşamaya devam edecek olan projelerdir. Kantin artık tamamen oturdu. Ne mutluyuz ki bizler olmadığımızda da yaşatılacak, kolaylıkla devam ettirilebilecek duruma geldi. Nice yıllara Kantin 3

İKBU DA ÖĞRENCİ OLMAK İKBU DA YAŞAM IKBU Where it all begins Abdul Wahid Abro Economics and Administrative Sciences I m a curious person. Studying in Kemerburgaz not only granted me the opportunity to get educated in a new environment, but also experience different cultures, ones that I might not necessarily encounter back home. Abdul Wahid Abro is a third year International Logistics and Management student, here at the IKBU. This year, he s been elected as the representative of the international students. What are your plans for the future? There are so many choices after graduating that I ve not made any specific decision yet. But most probably I ll look for a job in my field of interest and will also pursue my master s degree at the same time. What did you expect before registration and what did you find here? My department courses are interesting and it offers a wide variety of career opportunities. Before, I didn t expect that things will work so well on my side. I got honor scholarship in my second and third year. I also did a part time work last year. And this year I am elected as the general representative of the international students. Your advice to future students? It s a competitive world outside so be prepared to work hard and play hard How do you spend your time in the university? On campus, I have a busy schedule. So most of my time is spent attending one lecture to another, but whenever I get spare time or break I try to spend quality time with friends. What facilities you use? Library! There are a lot of books I don t want to buy so I just borrow it from the library, and so far I found every book related to my course. What are the things you believe should be changed in the university? One thing that I ve noticed in the university is the communication gap between Turkish students and international students. In my opinion both of the groups should be encouraged to communicate with each other as this will benefit the both sides. How the university contributed you and your life in general? I m a curious person. Studying in Kemerburgaz not only granted me the opportunity to get educated in a new environment, but also experience different cultures, ones that I might not necessarily encounter back home. 4

İKBU DA YAŞAM ÖĞRENCİYE MESAJ VAR Attempto! Yrd. Doç. Dr. Başak BAŞOĞLU Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Attempto! Yani cüret ediyorum. Tübingen Üniversitesinin girişinde yazan bu söz aslında bütün üniversitelerin girişlerinde görünmez harflerle yazılı duruyor Seneler önce bir meslektaşımın üniversite eğitimi ile ilgili söylediği bu sözler, bugün sizlere bu satırları yazarken yeniden aklıma geldi: Attempto! Cüret etmelisiniz! Yeni fikirler ileri sürmeye, öğrendiklerinizi hayalleriniz ve yaratıcılığınız ile birleştirip üretmeye cüret etmelisiniz Çünkü Üniversite eğitim hayatınızın bir üst basamağı değil, gerçek hayatın kapısıdır. Hiç şüphesiz, bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz ama bilgi sahibi olduğunuz sürece de biz henüz öğrenciyiz bahanesinin ardına saklanmadan üretmeye cüret edebilmelisiniz. Zira yaratmadığınız, üretmediğiniz ve geliştirmediğiniz sürece öğrendiğiniz bilgilerin hiçbir değeri olmayacaktır. Derslerinize önem verin. Ama öğrenmeyi hiçbir zaman ders saatleri ile sınırlamayın. Ders saatleri kitapta yazılanları Hocalardan dinlediğiniz saatler olmamalıdır. Derslerden önce konuları kitaplardan okuyup araştırsanız, ders saatlerinde Hocalarınızla görüşlerinizi tartışabilirsiniz, yani bakış açıları geliştirebilirsiniz. Liseden farklı olarak üniversitede öğrendikleriniz sadece kişisel gelişiminiz için değil, mesleki gelişiminiz için de önem taşır. Bu nedenle, daha ilk seneden hedeflerinizi iyi belirlemelisiniz. Hedefleriniz belli bir alanda uzmanlaşmak yönünde olabilir. Ancak uzmanlaşmak konusunda da aceleci davranmayın ve aşırı kaçmayın. Zira bütünün diğer parçaları hakkında yeterli bilgiye sahip olmazsanız bütünden koparsınız ve bağlantı kuramaz hale gelirsiniz. Bu nedenle, hedeflerinizin peşinde koşarken, bütünsel düşünmeyi ve farklı alanlar arasında bağlantı kurabilmeyi önemseyin. Uzmanlaşma hedefi sizin ilgi alanlarınızı daraltmasın, tam tersine genişletsin. Uzmanlaşmayı sadece belli alanda derslere yoğunlaşmak olarak görmeyin, hatta farklı alanlardan dersler seçip uzmanlaşmak istediğiniz alan ile ilişkilendiremeye çalışın. Uzmanlaşmak istediğiniz konuda sizin alanınızı genişletecek yabancı diller öğrenin, sertifika programlarına ve konferanslara katılın, staj yapın, o konuyla ilgili kulüp veya dernek çalışmalarına katılın. Bir yandan da hızla değişen dünyada bugünkü hedeflerinizin yarın herhangi bir değeri kalmayabileceğini de unutmayın. Değişime ayak uydurabilmek ve öngörünüzü geliştirebilmek için güncel gelişmeleri her zaman yakından takip etmeye çalışın. Bunları yaparken hobilerinizi ve sosyal hayatınızı da ihmal etmeyin. Yeni hobiler edinmeye çalışın, yeni spor dallarını deneyin, müzikle uğraşın, İstanbul da yaşamanın lüksü olan kültür ve sanat faaliyetlerini katılın. Üniversite öğrencisi olmak sadece derslere gelip not almaktan, kantinde oturup sohbet etmekten ibaret olmamalıdır. Her zaman çok yönlü olun ve hiç bir şeyi yapmak zorunda hissettiğiniz için yapmayın, yaptıklarınızdan ve yapmayı planladıklarınızdan keyif almaya bakın. Ne de olsa insan, zorunluluklar dışına çıktığı zaman özgürlüğünü de hisseder.* Zorunlulukların dışına çıkmak için ise cüret etmek gerekir * Dr. Mustafa Başoğlu, Aklın Çöküşü, Su Yayınları, İstanbul, 2011, s.149. 5

İKBU DA YAŞAM HABER Erasmus elçisi Yrd. Doç. Dr. Muniarajan RAMAKRİSHNAN Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinin Erasmus anlaşmaları her geçen gün artıyor. Üniversite öğrencileri için pek çok yeni üniversite kapılarını açıyor. Bunun en büyük mimarı ise Erasmus programının gönüllü yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Muniarajan Ramakrishnan Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muniarajan Ramakrishnan uluslararası düzeydeki bilgi ve temaslarını Erasmus programı için olağanüstü bir çabayla kullanıyor. Ramakrishnan Erasmus anlaşmaları ve bu konuda yapılan çalışmalarla ilgili sorularımızı cevapladı: - Sizinle birlikte Erasmus yapılan üniversite sayısında büyük artış oldu. Nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz? Uluslararası düzeydeki bilgi ve temaslarım bu anlaşmaların hızla tamamlanabilmesi adına önemli bir rol oynadı. İrtibat kuracağım kişinin akademik geçmişini ve ilgili bölümün çalışma ve araştırma alanlarını birinci elden biliyor olmak bu gibi anlaşmaların gerçekleştirilmesi noktasında oldukça yararlı. Ayrıca teklif götürdüğümüz üniversiteye bizim sağlayabileceğimiz pozitif katkıları açık seçik şekilde sunabilmek de önemli. Çünkü ancak bu şekilde o üniversiteyle sahiden bir işbirliği arzusu içinde olduğumuzu ve genel geçer laflardan ziyade sahiden öğrenci ve akademik düzeyde birlikte çalışmak istediğimiz duygusunu karşı tarafa aktarmak mümkün oluyor. Üniversitemizde gerçekten de bu konuda oldukça uzman çalışma a rk a d a ş l a r ı m ı z b u l u n u y o r. Onlarla birlikte bu anlaşmaların profesyonelce ve zamanında tamamlama şansına sahip olduk. - Sizce Erasmus anlaşmalarının üniversitelere pozitif etkisi nedir? Erasmus programı aslında EuRopean Action Scheme for the Mobility of University Students ifadesinin kısaltması. Yani Üniversite Öğrencilerinin Hareketliliği İçin Avrupa Eylem Planı demek. Bu bağlamda Erasmus, üniversite öğrencilerine Avrupa içinde okuma ve seyahat etme imkanı tanıyor. İstanbul söz konusu olduğunda Avrupa ülkelerinden yabancı öğrencilerin bu şehirde okuması oldukça yararlı. Bu hem bu şehir için hem de kendi üniversitemiz için bir avantaj. Erasmus sayesinde öğrencilerin önünde yepyeni ufuklar açılıyor ve öğrenimlerine önemli katkılar sağlanıyor. Öğrencilerin hayatlarında müspet anlamda değişikliğe imkan tanınıyor. - Erasmus anlaşmasına konu olan üniversiteleri hangi kriterlere göre seçiyorsunuz? Erasmus anlaşmalarını hızlı bir şekilde gerçekleştirmek noktasında genel davet yazıları yazmaktan çok ilgili bölüm başkanı veya dekanlarıyla doğrudan temasa geçmek çok daha faydalı olmuştur. Ayrıca anlaşma yapmak istediğimiz üniversitelerle ilgili ayrıntılı bilgiler toplanmış, kendi üniversitemizi tanıtıcı ve bilgilendirici materyaller sunulmuş ve haberleşme esnasında gerekli özen ve zaman gösterilerek başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bildiğiniz gibi bazen öyle dönemler oluyor ki bu sıralarda üniversitelerin uluslararası ofislerin iş yoğunluğu oldukça fazla oluyor. Öte yandan Erasmus anlaşmalarının tamamlanması için pek çok birimin de onayı gerekiyor (bölüm başkanlığı, dekanlık, rektörlük gibi). Bu süreçte zaman idaresi çok önemli bir faktör haline geliyor. Dolayısıyla anlaşma talebiyle bir birim veya kişiyle irtibata geçtiğimizde onun araştırma ve akademik geçmişi hakkında ve iş yoğunluğu hakkında önceden ayrıntılı ve doğru bilgi edinmemiz gerekmektedir. Ayrıca bu kişi ve birimlerin İstanbul da başka üniversitelerle işbirliği içinde olup olmadığının bilgisi de önemli olabilmektedir. - Partner üniversitelerle irtibata geçme aşamasında ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? Ben bunlara sorun diyemeyeceğim. Çünkü ilk etki her zaman en iyi etkidir. Örneğin web sayfamızın İngilizce kısmını hep güncel ve aktif tutarsak en iyi etkiyi sağlamış oluruz. Ayrıca karşı tarafa daima doğru, yerinde ve gerçek bilgiler paylaşmak en iyi etkiyi yaratır. Biz de öyle yapıyoruz. Zira bir anlaşma yapılmadan önce oldukça yoğun bir bilgi alışverişi gerçekleşiyor. Bazı üniversiteler ilave bilgiler de talep ediyor. Bazen bu bilgileri biz bile cevaplayamıyoruz. Ama bu tür durumlar gerçekten çok nadir görülüyor. 6

İKBU DA YAŞAM HABER Edebiyat bir direniş biçimidir Siyaset bilimciler ve edebiyatçılar, Türkiye siyasetinin edebiyatla temas ettiği sorun alanlarını İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinin ev sahipliğindeki Türk Edebiyatı ve Siyaset konferansında masaya yatırdı. Oxford Üniversitesi Öğretim Üyesi Laurent Mignon, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ergun Aydınoğlu, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Aysuda Kölemen ve Yrd. Doç. Dr. Eylem Akdeniz, Sedat Simavi Roman Ödülü sahibi yazar ve edebiyatçı Burhan Sönmez, Sait Faik Öykü Ödülü sahibi yazar ve edebiyatçı Behçet Çelik ve yazar Serdar Soydan ın katılımıyla gerçekleşen konferansta, Türkiye tarihi edebiyat üzerinden değerlendirildi. Siyasetten bağımsız edebiyat olmaz Edebiyatın siyasetten bağımsız olamayacağını söyleyen Sait Faik Öykü Ödülü sahibi yazar ve edebiyatçı Behçet Çelik, Genellikle edebiyatla siyaset ilişkisinin iyi olmadığı düşünülür ancak siyasetten bağımsız bir edebiyat mümkün değil. Siyasetle edebiyat arasında ilişki olmamalı demek mevcut iktidar ilişkilerinin ve siyasal yapının devamını savunmaktır dedi. Edebiyatı ve siyaseti yan yana getirmenin zor ve hassas bir konu olduğunu belirten Sedat Simavi Roman Ödülü sahibi yazar ve edebiyatçı Burhan Sönmez, Edebiyat ve siyaset ilişkisini tartışmak hem bizi tarihi süreci kavramaya götürür hem de bugün açısından edebiyatın toplumdaki konumunu daha net ortaya koyabilir dedi. Kitaplar insanları, insanlar da dünyayı değiştirir Bir siyaset bilimci için edebiyatın hem çok iyi hem de çok problemli bir alan olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ergun Aydınoğlu, edebiyatın politikadan bağımsız bir alan olmadığını ve edebiyatın kamusal yaşam üzerinde etkisi bulunduğunu söyledi. Oxford Üniversitesi Öğretim Üyesi Laurent Mignon, Pastoral Edebiyatın Politikaları: Hasan İzettin Dinamo Örneği konulu sunumu gerçekleştirdi. Dinamo nun şiirlerinden örnekler veren Laurent, Dinamo, hayatı boyunca yazmaya devam etti ancak en büyük korkusu edebiyat tarihçileri tarafından anımsanmamaktı. 1990 lara kadar edebiyat öğretimine ve tarih yazımına baktığımızda siyasetin uygun olmayan yazarlardan söz edilmediğini görüyoruz. Asım Bezirci de Dinamo nun eserlerini maddiyat nedeniyle yayınlayamadığını söylüyor. 1940 kuşağı bağlamında Dinamo yu ilginç kılan, sadece farklı bir dünya değil, farklı bir şiir de ortaya çıkarmak istemesiydi şeklinde konuştu. Türk Edebiyat ve Siyaset konferansının gerçekleşmesini sağlayan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Eylem Akdeniz ve Yrd. Doç. Dr. Aysuda Kölemen Edebiyat nasıl algılanıyor? ve Siyaset edebiyatın neresinde? gibi sorulardan yola çıktıklarını söyledi. 7

HABER Atamızı andık İKBU DA YAŞAM Ulu Önder Atatürk ün aramızdan ayrılışının 76 ncı yılında özlem ve saygıyla andık. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinde yapılan tören saat 9 u 5 geçe saygı duruşuyla başladı. İstiklal Marşı nın ardından, Prof. Dr. Taner Timur, Bir Zihniyet Yapısı Olarak Laiklik konuşmasını yaptı. Konuşmasında laikliğin ortaya çıkış sürecini ortaçağdan başlayarak çeşitli alanlardaki akımların çerçevesinde ele alan Prof. Dr. Taner Timur, laikliğin sadece yakın tarih ve Osmanlı tarihini inceleyerek anlaşılamayacağını söyledi. Laikliğin genelde ülkemizde hukuk sorunu olarak düşünüldüğünü söyleyen Timur, Oysa başka bir boyutu var. Laiklik doğuşundan bu yana ortaçağ karanlığının aydınlığa doğru gelişmesinden itibaren bir zihniyet meselesidir dedi. Ortaçağda din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmadığını, batıda kilise ve doğuda medreselerin hakim olduğu bir dönem yaşandığını belirten Timur, Ortaçağ din damları ve medrese mensuplarının bir arada çalıştığı, özgür düşünce ve tartışmanın olmadığı bir dönemdi. Fakat din ve kutsal kitaplarla hayatın tüm yönlerini tanzim etmek mümkün değildi. Bir noktada ister istemez hayatı durduran bir etki başladı. Bunu din dışı faktörler kırmaya başladı. Akdeniz de ticaretin gelişmesi, okyanus ötesine geçmesi, şehirleşmenin artması, sermayenin birikimi, farklı düşüncenin, skolastik düşüncenin kalıplarını kırması sonucu feodal kölelikle tamamen özdeşleşmiş olan kilise çok büyük hücumlara uğradı. Bu hareketler içinde sınıf kavgaları içerisinde rönesans ve reform hareketleri yaşandı. Laikliğin temeli olarak bu reform hareketi bilinir. Ancak burada bir nokta daha vardır, o da Protestanlar ın çıkışı. Din elden gidiyor diyerek çıkan protestanlar, laikliğe katkı sağladılar. Ruhban sınıfını aradan çıkararak herkesin kendi vicdanına göre kutsal kitapları okumasını savundular. Bu da laikliği geliştiren etkenlerden biri oldu dedi. Tüm bu gelişmelerin doğa bilimlerinde oluşturduğu devrime ve dönemin bilim ve düşün insanlarına da değinen Timur, Modern düşüncenin doğuşu aynı zamanda laik düşüncenin doğuşudur. Çıkış noktası laik düşünceyi ifade eder. Descartes ile birlikte şüphe, her şeyden şüphelenmek girdi hayatımıza. Kutsal inançların temeli şüpheye karşıdır. Düşünce tarihi açısından alırsak laikliğin gelişmesinde ilahiyattan metafiziğe geçiş, metafizikten felsefeye geçiş, felsefeden insan ve toplum bilimlerine geçiş çok önemlidir. Bu kavramlar bir arada yaşıyorlar, birbirini yok etmiyolar. Burada iki temel unsur var: Sosyo ekonomik gelişmeler, şehirleşme, sivil toplum, toplumsal hayatın tek tanrılı dinlerin doğduğu çağlardan çok daha anlaşılmaz ve karmaşık bir yapıya ulaşması; ikincisi bu yapı üzerinde düşünce sistemlerinin giderek dinden bağımsız farklı bir alanda, dünyevi alanda olup bitenleri doğru bir şekilde anlamaya yol açması diye konuştu. Türk - Alman çifte vergilendirme anlaşması konferansı İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi & Münster Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliğiyle gerçekleştirilen etkinlikte Türk- Alman Çifte Vergilendirme Anlaşmasında yorum, Uygulama ve gelecek Eğilimler uluslararası platformda ele alındı. Etkinliğin açılış konuşmaları İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Şıpka, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Leyla Ateş ve Münster Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Prof. Dr. Joachim Englisch tarafından yapıldı. Türkiye ve Almanya arasında imzalanan Çifte Vergilendirme Anlaşması konferansında, anlaşmanın Almanya adına görüşmelerini yürüten Eski Alman Maliye Bakanlığı Uluslararası Vergilendirme Genel Müdürü Gert Müller-Gatermann, anlaşma imzalanırken taraf iradelerinin ne olduğunu birinci ağızdan anlattı. 8

İKBU DA YAŞAM HABER Üniversitenin vazgeçilmezleri: Uluslararası öğrenciler Abdulrahman Zakri Saed Abusaleh Paki Mafatle Mustafa Khalid Hameed Türkiye de yükseköğrenim gören uluslararası öğrenci sayısı yeni eğitim-öğretim dönemi itibariyle 48 bini geçti. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinin uluslararası öğrenci sayısı 318 e ulaştı. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi yeni eğitim öğretim yılında oldukça renkli. 22 farklı ülkeden üniversiteye gelen ve sayıları 318 e ulaşan yabancı öğrenciler, geleneksel, rengarenk kıyafetlerinden konuştukları farklı dillere kadar üniversitenin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Nijerya, Irak, Suriye başta olmak üzere, Pakistan, Güney Afrika Liberya, Tanzanya gibi farklı ülkelerden gelen öğrencilerin ortak amacı ise diplomalarını alıp mesleklerini ülkelerinde yapmak. İstanbul da edindikleri deneyimlerin bundan sonraki yaşamlarında çok önemli olduğunu söyleyen öğrenciler, İKBU yu seçmelerindeki en büyük etkenin ise İngilizce eğitim vermesi olduğunu belirttiler. Suriye den gelen ve eczacılık fakültesinde öğrenim gören Abdulrahman Zakri, derslerin İngilizce olmasının büyük avantaj olduğunu söyledi. Akademik kadronun yabancı öğrencilere karşı çok ilgili davrandığını belirten Zakri, Kime sorsam yardım alabiliyorum. Sıkı bir çalışmayla başarıya ulaşabileceğime inanıyorum. Mezun olduktan sonra Suriye halkı için ilaç üreten bir şirket kurmak istiyorum. İnsanlarla iletişim kurmayı ve büyük bir şehirde olmayı da sevdiğim için de İstanbul u tercih ettim dedi. Tıp Fakültesi öğrencisi Nijerya lı Oluwabukola Okpe Densie İKBU yu birkaç internet sitesini inceledikten sonra seçtiğini belirterek, Ayrıca üniversite Nijerya daki fuara geldiğinde çok cana yakın ve İngilizce eğitim veren bir üniversite olduğunu gördüm ve sisteme daha rahat uyum sağlayabileceğimi anladım. Aslında Türkiye ye bundan önce bir iki kere turist olarak gelmiştim, o yüzden Türkiye deki yaşam tarzını biraz anlama şansım olmuştu. Yaşam tarzını anladığımdan dolayı uyum sağlamanın çok zor olmayacağını biliyordum. Ayrıca Nijerya daki okuduğum okullarda bir çok öğretmenim Türktü, o yüzden yaşam tarzını Nijerya dayken bile az çok biliyordum dedi. Türkiye ikinci vatanları Uluslararası öğrencilerin bir kısmı ülkelerinde devam eden savaşlar nedeniyle Türkiye de öğrenimlerine devam ediyor. Türkiye seçiminde Müslüman bir ülke olmasının da büyük etkisi bulunuyor. Öğrenciler İstanbul da yaşamayı ve İstanbul Kemerburgaz ailesine katılmayı şöyle anlattılar: Mustafa Khalid Hameed/ Irak / Endüstri Mühendisliği: Ülkemde olan durumlar sebebiyle İstanbul a geldim. Burası gelişen bir yer ve buranın bir parçası olmak istedim. Bölümümden mezun olduktan sonra ülkeme dönmek istiyorum. Burada herkes çok cana yakın. İstanbul güzel bir şehir. Normalde hafta sonları dışarı çıkıp dolaşıyoruz, en çok Adalar a gitmeyi seviyorum. Eğitime gelince, kaliteyi biraz da öğrencinin artırdığına inanıyorum. Eğitim iyi olur, öğrenci kötü olursa sonuç tatmin edici olmaz. 9

HABER İKBU DA YAŞAM Saed Abousaleh/ Suriye / Bilgisayar Mühendisliği: Suriye de devam eden savaş sebebiyle ülke dışında eğitimime devam etmek için birçok ülkeyi araştırmaya başladım. Üniversitelerin web sitelerini inceledim. Bir arkadaşım İKBU dan burs alabileceğimi söyledi, onun üzerine buraya geldim ve bursu kaptım. Burayı seviyorum çünkü birçok ülkeden kültürden insan var. Kampüs içinde hocanızın odasına laboratuvarlara gitmek çok kolay. Üniversite her yıl daha da iyi hale geliyor. Kampüste bu yıl pek çok yenilik oldu, akademik kadro zenginleşti. Üniversite uluslararası öğrenciler için çok iyi fırsatlar sunuyor. Burslardan başlayıp kampüse kadar pek çok imkan sunuyor. Yurtlar da ayrı bir etken. Mezun olduktan sonra Türkiye de veya Almanya da yüksek lisans yapmak istiyorum. Burada ayrıca Uluslararası Gün, yılbaşı gibi sürpriz etkinliklerde bulunuyoruz ve çok hoşumuza gidiyor. Özellikle uluslararası gün kapsamında, sanki bir günde birçok ülkeyi ziyaret etmiş gibi olduk. Ülkeler hakkında, dans, müzik yiyecek birçok konuda bilgimiz oldu. Paki Mafatle/ Tıp Fakültesi / Güney Afrika: Bu üniversiteyi seçmemdeki en büyük etken İngilizce Tıp eğitimi sunmaları oldu. Ayrıca bence yeni bir üniversite olmasına rağmen Türkiye deki en iyi üniversitelerden bir tanesi. Buna ek olarak 2. yıllarında olan arkadaşlarımdan çok iyi duyumlar aldım ve bu da üniversiteyi seçmemde rol oynadı. Benim için okulun en güzel yanlarından bir tanesi sınırsız internet. Ayrıca hocalar çok iyi, bize çok yardımcı oluyorlar. Akademisyenler çok iyi. Planım burada jinekoloji yüksek lisansı yapmak. Önceden biraz korkularım vardı, özellikle tıp okumakla ilgili, çok zor olacağını düşünüyordum ama geldiğimde gördüm ki hocalar çok yardımseverler, bundan dolayı insan çok zorlanmıyor. Yani eğer yurtdışında tıp okumak istiyorsanız, Kemerburgaz a gelebilirsiniz. Yüz yüze iletişim Uluslararası öğrenciye ulaşmak için yerinde aktiviteler düzenlediklerini belirten İKBU Uluslararası Ofis Direktörü Şenay Gümüş, Uluslararası eğitim fuarlarına katılıyoruz. Öğrenci ile yüz yüze iletişim çok önemli. Çeşitli ülkelerde eğitim danışmanlık acenteleri ile ortaklaşa çalışıyoruz. Temsilciliğimizi yaparak, öğrencileri yönlendiriyorlar. Onun dışında online mecralardayız, çeşitli eğitim web sitelerinde online tanıtım yapıyoruz. Facebook, Twitter gibi sosyal medya mecralarını kullanıyoruz dedi. Uluslararası öğrencilerle birlikte eğitim almanın Türk öğrenciler içinde büyük avantaj olduğunu belirten Gümüş, Globalleşen bir dünyadayız, Türk öğrenciler artık yurtdışına gitmek istiyorlar ya da Türkiye de uluslararası şirketlerde çalışmak istiyorlar. Çok kültürlülüğe üniversitedeyken alışıyor olmaları çok büyük bir avantaj dedi. 10

BİLİM Moda, tekstil ve Northampton Yrd. Doç. Dr. Cemile Tuna Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Moda ve Tekstil Tasarım Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencileri Northampton da. British Council tarafından düzenlenen Feed-in Partnerships projesi kapsamında universitemiz Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarım Bölümü olarak, The University of Northampton School of Fine Arts Department of Fashion and Textile Design ile paydaş seçildik ve Araştırma ve Projeler Koordinatörü Ceren Gedikoğlu nun da katkılarıyla proje önerimizi hazırladık. İngiltere ve Türkiye arasında var olan iyi ilişkileri eğitim, sanat ve kültür paylaşımı ile genç kuşaklara aktarmak amacı ile hazırlanan ortak protokolle, tekstil ve moda konusunda girişimcilik ve istihdam olanaklarının geliştirilmesi için İngiliz ve Türk öğrencilerin katılımıyla her iki ülkede sempozyum, workshop ve ortak projeler düzenlemeyi planlandık. Ülkelerimizin tekstil ve aksesuar kaynaklı geleneksel sanat ve zenaat mirasına odaklanarak, yeni inovatif ürünler geliştirmek için etkinlik takvimi oluşturduk ve ilk adım olarak 26-30 Ekim 2014 tarihlerinde Northampton da bölümümüzden iki öğretim üyesi ve dört son sınıf öğrencisi ile bir dizi etkinliğe katıldık. Northampton 17. yüzyıldan itibaren İngiltere ayakkabı üretiminde önemli bir merkez olmuştur. Northampton Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Bölümü deri ve ayakkabı geleneği ve zanaatını ders programlarına alarak yeni tasarımlarla şehrin sürdürülebilir marka değerine katkı sağlamaktadır. Türkiye de doğal boyamacılıkta önemli ve süregelen bir mirasa sahiptir. Deri boyamacılığı tekniklerinde yeni arayışlar içindeki İngiliz öğrencilere ülkemizde yaygın olarak kullanılan doğal boyar maddelerle deri boyama teknikleri teori ve uygulamalı olarak sunulmuştur. Programın ilk gününde, Institute of Creative Leather Techonology merkezinde düzenlenen workshop Prof.Dr. Recep Karadağ ve öğrencilerimiz Gizem Aslan, Selen Kural, Derya Mester ve Hilal Soysal ın katkılarıyla başarıyla tamamlanmıştır. Programın ikinci gününde Sunley Conference Centre de düzenlenen Girişimcilik ve İstihdam olanakları nasıl geliştirilebilir başlıklı sempozyuma İngiliz akademisyenler ve bölümümüz öğretim üyelerinden Prof. Dr. Recep Karadağ Natural Dyeing and Analyses, Yrd. Doç. Cemile Tuna The Turkish Leather Industry-Yesterday, today and tomorrow konulu bildirileriyle katıldılar. Sempozyum sonrası Güzel Sanatlar Fakültesi bölümleri ile Moda ve Tekstil Tasarım Bölümü atölye, derslik ve sanat galerilerini ziyaret ettik. İngiliz moda bölümü öğrenci çalışmaları ve bölüm öğrencilerimizin dosyalarını inceleyerek eğitim sistemlerimizin ortak yönlerini saptadık. Northampton daki üçüncü günümüzde dünyanın sayılı ayakkabı müzelerinden olan Museum and Art Gallery Archives ve World Foodwear Collection u ziyaret ettik, şehri gezdik. Seyahat süresinde bilgi paylaşımı, geleceği projelendirme, yeni birliktelikler için partnerlerimizle uyum içinde çalıştık, çok güzel ağırlandık ve tüm ekip olarak memnuniyetle geri döndük. Aralık ayı içinde Northampton ekibini Üniversitemizde konuk edeceğiz ve proje sürecinde ikili ilişkilerimiz devam edecek. 11

EKONOMİ Olağanüstü ve olağan farkı Prof. Dr. Emre ALKİN İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Ebediyete akıp giden zamanda bir 10 Kasım ı daha geride bıraktık. Atatürk ün manevi ve maddi mirasını hem unutmamak hem de unutturmamak için bu yazıda bazı hatırlatmalar yapmayı uygun gördüm. Atatürk ün daha Cumhuriyeti ilan etmeden İzmir İktisat Kongresi ni gerçekleştirmiş olması, eşine az rastlanan bir duyarlılıktır. Ancak, düşman askerinin Polatlı ya yaklaştığı sırada bile Ankara da Eğitim Şurası topladığını bilenler için şaşırtıcı gelmemekte. Atatürk baskı altındayken bile doğruyu yapma sanatını iyi bilen bir liderdi. Osmanlı dan devam eden Yeni Türkiye nin hangi rejimle devam edeceği, iktisat politikalarının ne olacağı ve bankacılık-finans çerçevesinde neler yapacağı o sırada bilinmiyor tabii. Mustafa Kemal Atatürk daha Türkiye nin rejimini açıklamadan, iktisat politikasını açıklıyor: Karma Ekonomik Sistem. Yani özel sektör ve devlet ekonomiyi beraberce kalkındıracak, özel sektörün olmadığı yerlerde devlet varlığını gösterecek. Böylece madencilikten bankacılığa, tekstilden denizciliğe kadar her yerde atılım başlar. Onuncu Yıl Marşın daki demir ağlar elbette lojistiğin olmazsa olmazı olan demiryoludur. Yeni Türkiye aynı zamanda bir kalkınma serüvenidir. Bu serüvenin en önemli kilometre taşlarından biri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nın kurulmasıdır. TCMB nin kurulduğu 1931 yılına kadar parasal sistem çalışması, ufak tefek sıkıntılar olsa da devam etmişti. Ancak Bağımsızlık karakterimdir diyen Atatürk için Yeni Türkiye Cumhuriyeti ancak bağımsız bir Merkez Bankası ile pekişebilirdi. Öyle de oldu. O günden bugüne TCMB Türkiye nin en saygın kurumları arasına girdi. Benzer şekilde Merkezi İstatistik Dairesi olarak kurulan TUİK de 1926 yılından beri Türkiye Ekonomisi ne hizmet vermektedir. Resmi İstatistik yayımlayan kuruluşlar arasında küresel bir saygınlığa sahiptir. Ekonomi idaresindeki en önemli kuruluşlardan biri olan Maliye Bakanlığı da Cumhuriyet ile beraber kurulmuştur. Hazine Müsteşarlığı 1936 yılına kadar Maliye Bakanlığı çatısı altında göreve devam etmiş, sonra ayrı bir genel müdürlük olarak Türkiye Cumhuriyeti nin ekonomik hayatına katılmıştır. Atatürk ün dış ticarete verdiği önem ilk ihracatçı birliğinin kuruluşunu kendi imzasıyla onaylaması ile de görülebilir. Özellikle İzmir İktisat Kongresi ve sonraları her bulduğu her fırsatta dış satım, ihraç pazarları sözlerini kullandığını fark ediyoruz. Dolayısıyla rekabet, karma değer ve kar ile ilgili yaklaşımlarının çağının çok ilerisinde olduğunu söylemek zor değil. Enkaz halinde bir ekonomi devralındığı göz önüne alınırsa, Cumhuriyet in ilk yıllarında gerçekleştirilen büyüme hızı adeta mucize gibidir. Tükiye 1923-1938 yılları arasında Ezgi her sene Sertel en az % 5-6 büyüme performansı göstermiş, genç nüfusun ve özellikle kadınların işgücüne katılım oranları gözle görülür şekilde artmıştır. Bugün bu seviyede büyüme hızlarını yakalamak bir kenara yakınından geçmek bile zor. Eğitim konusunda atılan adımların da ekonomiyi ivmelendiren bir başka faktör olduğunu söylemek gerekiyor. Düşünün ki sanayi devrimini ıskalamış, sanat ve kültür konusunda çağdaş yaşamın gerisinde kalmış bir toplumu kısa sürede arzu edilen seviyeye çıkarmak kolay değil. Bugünkü Türkiye de iletişim olanakları kullanılarak her türlü toplum mühendisliği yapılırken, o günkü şartlarda toplumu karanlıktan aydınlığa çıkarmanın ne kadar güç bir iş olduğunu takdirlerinize bırakıyorum. Atatürk, mutlaka Osmanlı dan kalma çalışır halde kurumlar ve kurumsal gelenekler bulmuştu. Ancak bu kurumlara insan kaynağı desteği veren eğitim kurumlarıyla birlikte Ankara ya getirmek de başlı başına bir uğraştı. Bugün Ankara yı İstanbul a getirme çabalarının ne kadar zor ilerlediğini gördükçe de, tebessüm etmekten kendimi alamıyorum. Kısacası olağanüstü şartlarda olağanüstü insanlar ortaya çıkıyor ve olağanüstü işler başarıyorlar. Hem de olağanüstü eğitimi olmayan, olağanüstü özelliklere sahip olmayan insanları bir araya getirerek. Bugün spordan iş dünyasına kadar olağanüstü işler çıkmamasının belki de en önemli sebebi bu. Herkes kendini olağan olarak görmeli ve Atatürk sayesinde olağanüstü nimetlerle donandığımızı bilmeli. Belki de bu şekilde yeni bir hamle yapabiliriz. Ancak bunun için yol göstericilerin Atatük ün manevi mirasına sahip çıkması gerekiyor: Bilim ve Akıl". 12

BİZDEN BİRİ Reklamcılık hayalinden çocuk Ayça YILMAZEL Medya İlişkileri Uzmanı Röportaj psikolojisine Çocuk Üniversitesi, TÜBİTAK projeleri, araştırma ve uygulama merkezi çalışmaları, televizyon programları, gazete yazıları, dersler, aile, çocuk, spor, bir de Pati Aylin İlden Koçkar, sürekli 5. viteste sürüyor hayatı. Çeşme tatilleri, sörf, bilim kurgu ve futbol en sevdikleri arasında yer alıyor; tabii ki eşi ve kızı Lara dan sonra. Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar, reklamcı olmak için psikoloji okumaya başlamış. ODTÜ de son yılında psikolojinin kendisi için biçilmez kaftan olduğunu anlamış ve ardından çocuk psikolojisine yönelmiş. 20 yılını Ankara da geçirdikten sonra, İKBU dan aldığı teklif üzerine tüm düzenini bırakıp ani bir kararla İstanbul a gelmiş. Bu sayıda Aylin Hoca yı tanıyoruz. Psikolog olmaya nasıl karar verdiniz? Annem İzmir in ilk reklam şirketlerinden birini kurmuştur. Ben de hep reklamcı olacağımı düşünürdüm o yaşlarda. Eskiden sinema- televizyon, halkla ilişkiler gibi bölümler bu kadar revaçta değildi, liseden sonra işletme ya da psikoloji yazayım buralardan reklamcı olunur diye düşünüyordum. Üniversite sınavına girerken hepatit zannedilen fakat çok ağır grip olduğu sonradan anlaşılan bir hastalık geçirdim. Bir ay boyunca hiç çalışamadım ve 41 derece ateşle sınava girdim ve bu koşullar altında ODTÜ yü kazandım. Üniversitenin son senesine geldiğimde klinik psikolojiyi, patolojileri, terapi yaklaşımlarını gördük o zaman anladım ki benim işim bu. 13

BİZDEN BİRİ - İstanbul a gelişiniz nasıl oldu? İstanbul a gelmemin sebebi, Kemerburgaz Üniversitesidir. Prof. Dr. Selahattin Kuru ve Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ un daveti ile geldim. Büyük cesaret, çılgınca bir karardı. Oturmuş bir hayatımız vardı. Eşim Ankaralı orada serbest avukattı, ben o dönemde Bilkent te çalışıyordum. Çocuğum anaokulundaydı. Eşim de benimle birlikte kalktı geldi. Onun desteği önemli benim için. - İş dışında nasıl geçer günleriniz? Platese gidiyorum. Lara nın şoförlüğünü yapıyorum. Okul dışında yüzme, tenis gibi faaliyetleri var. Hayatım boyunca bungee jumping yapmak istemiştim mesela en sonunda 33 yaşında yaptım. İnanılmaz bir tecrübeydi. Çok keyifliydi. Dizi seyretmeye vakit bulursam True Detective, Dexter, Big Bang Theory, Fringe seyrederim, bilim kurgu insanıyım. Yapay Zeka, Matrix, Bulut Atlası da favori filmlerim. Bana bilim kurguyu verirseniz çok mutlu olurum. Güzel yemekler yemekten hoşlanırız. Yemek yaparım ama vakit olursa. Eşimle mutfakta yemek yapmaktan inanılmaz zevk alırım. Çılgın bir hayatım var mı diye soruyorsanız, isterdim olsun ama böyle bir hayatım yok; malum çocuğum var. - Çocuğunuzla nasıl ilişkiniz? Çocuk psikolojisini bilmek çocuk sahibi olunca nasıl etkiliyor insanı? Ben çocuğumun annesiyim, psikoloğu değilim. Ama Lara bana psikolog muamelesi yapıyor tabii ki zaman zaman. Sen psikologsun ya çözersin çöz bakalım diyor mesela. Birlikte yollar buluyoruz. Tabii ki bilinçli olmak beni rahatlatıyor. En azından süreçleri biliyorum ama sonuçta anneyim. Çocuk bebekken yemek yemediğinde yine de canım sıkılıyordu. Annelik vicdan azabı yok edilemez bir şey sonuçta. Bilseniz de yine, üzülüyorsunuz. Lara ile diyalogumuz çok neşeli, çılgın, kendisi eğlenceli ve esprili bir kız. Babayı bazen çılgına çeviriyoruz salonda partiler düzenliyoruz filan ama eğleniyoruz. Bir de köpeğimiz var Pati, Lara nın kardeşi modunda. - Hafta sonlarınız nasıl geçer? Ben eğlenmekten ve dans etmekten hoşlanırım ama bunu ne kadar yapıyorsun derseniz yazdan yaza yapıyorum derim. Yazları Çeşme de oluyorum. Sörf yapıyorum. Çeşme benim için reset zamanı. Çeşme ile arama kimse girmesin, üzülürüm, üzerim. Rölantide çalışan bir makine değilim, çok hızlı çalışan bir makinayım ve o manikanın da ara sıra dinlenmeye ihtiyacı oluyor. Dışarıya çıkma, dans etme, eğlenme, sörf yapma ve kankalarla buluşma zamanı benim için. Dünyanın her yerinden arkadaşlarım geliyor. Çeşme de çoğu zaman buluşmalarımız olur. - Futbol merakı? Futbolu çok seviyorum, Galatasaraylıyım. Eşim ve kızım Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar ve Kızı Lara Beşiktaşlı. Maça gitmeyi çok isterim ama hiç zaman bulamıyorum. Benim için en özeli Dünya Kupası. Aynı şekilde olimpiyatları izlemeyi de çok severim. İyi bir şey yapan insanı seyretmekten hoşlanıyorum. - İş dışında sosyal ortamlarda mesleğinizden sıyrılmanız mümkün oluyor mu? Olmuyor, çok sık başıma geliyor, sonuçta bir de çocuk olduğu için herkesin çocuğu ile ilgili ufak tefek de olsa soruları oluyor. Onlar için çok önemli sorular. Tabii ki de hepsini konuşuyoruz. - İşinizde karşılaştığınız sizi en çok etkileyen anlarınızdan bahseder misiniz? Meslek hayatımdaki en önemli kişiliklerden biri ilk gördüğüm vakalardan da bir tanesidir. Hiçbir şekilde kimseyle konuşmayan, özellikle erkeklerle iletişim kurmaktan çekinen bir kadındı. Olumsuz bir evliliği vardı. Sosyal fobik biriydi. Onunla terapi süreci sonunda kişi bir şiirbaz oldu, şiir dinletileri düzenliyor, yazıyor, topluluk önünde şarkı söylüyor. Benim için muhteşem bir deneyimdi. Yine başka bir deneyimde seçici konuşmamazlık teşhisi ile gelen bir çocuk, iletişim kurmaya başladı. Bunlar zaten çok keyif verici, çok doyurucu, çok mutlu eden şeyler. Benim için bunlar yüksek anlar. Bir de araştırmayı yapıp beklediğiniz gibi sonuçları bulduğunuz anlar çok haz verici. Ama tabi dünyanın en güzel şeyini sorarsanız kızım ve eşim. Bunun ötesinde bir şey yok. - Anne babalara genel olarak çocuklarla iletişimi iyileştirici ne öneriyorsunuz? İşin püf noktası ne? Oyun oynamak. Yapılması gereken en önemli şey bu. Çocuk her şeyi oyunla ifade ediyor, ergenliğe kadar çocuğun işi oyun. İyi bir ilişkiniz olursa bu ergenlikte de devam eder. Oyun oynayan çocuk her şey anlatabiliyor. Olumlu ebeveynliğin sırrı oyun oynamaktan geçiyor. Bu çok fazla bir zaman değil. Günde 20 dakika yeter. Bir de çocuğun dediklerini gerçekten dinlemek, gözünün içine bakarak ona yakın oturarak dinlemek çok önemli. 14

İKBU DA YAŞAM HABER İKBU öğrencileri temsilcilerini seçti İKBU öğrencileri, önümüzdeki 2 yıllık dönemde kendilerini temsil ederek sorunlarını dile getirecek öğrenci konseyini ve konsey başkanını seçti. Tıp Fakültesi öğrencisi Rabia İrem Gamsızoğlu öğrenci konseyi başkanı seçilirken, Hukuk Fakültesi öğrencisi Erkan Karaman başkan yardımcısı, İİBF öğrencisi Yunus Cömert genel sekreter seçildi. Konseyde ayrıca Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğrencisi İhsan Safa Bilginer SKS sorumlusu, Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencisi Ayşe Şeyda Fındık sayman, Hazırlık sınıfı öğrencisi Berfin Demir halkla ilişkiler ve bilişim sorumlusu, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi öğrencisi Fatma Kutluay eğitim sorumlusu, Eczacılık Fakültesi öğrencisi Günhan Gürsoy dış ilişkiler sorumlusu, Meslek Yüksekokulu öğrencisi Özlem Demir çalışma grupları sorumlusu olarak görevine başladı. Öğrenci konseyini oluşturan ekibin fakültelerinde aktif olarak çalışan, bölümlerini geliştirmek isteyen öğrencilerden oluştuğunu söyleyen öğrenci konseyi başkanı Rabia İrem Gamsızoğlu, Hepimiz okula ve fakültemize ne kadar çok fayda getirebiliriz diyerek yola çıktık. Konseydeki temsilcilerle zaten arkadaştık, beraber yola çıktık, seçim sürecinde de hep beraberdik dedi. Seçim sürecinde kendi bölümü adına fakülteyi üniversite içinde daha önemli bir yere taşımak, uluslararası meslek birliklerine girmek ve staj avantajları gibi konulara vurgu yaptıklarını belirten Gamsızoğlu, Her öğrenciyi konseyde eşit şekilde temsil edeceğimizi söyledik. Ben Türkiye de doğup büyümedim, 6 dil biliyorum. Hem yabancı hem Türk öğrencileri eşit şekilde temsil edebileceğime inanıyorum. Özellikle yabancı öğrenciler bana destek verdi şeklinde konuştu. Konsey kurulundaki temsilcilerin ortak kararı ile tüm oyları alarak seçilen Rabia İrem Gamsızoğlu, bu döneme ilişkin planlarını şöyle anlattı: Bu sene konseyde ilk kez gerçekleştireceğimiz çok önemli bir görev bekliyor bizi o da mezuniyet töreni. Bu sene GSTF ve MYO ilk mezunlarını verecek. Özellikle MYO bize uzak kalıyor. Öncelikle onlarla iletişimi kuvvetlendirmek istiyoruz. Bir de Bahar Şenliği çok önemli hepimiz için. Ama tüm bunlardan önce ilk iş fakülte temsilcisi olarak yabancı ve Türk öğrencilerin kaynaşması adına Taksim de bir tanışma partisi düzenleyeceğiz. Servisler ayarlıyoruz. Ayşe Şeyda Fındık, Erkan Karaman, İhsan Safa Bilginer, Berfin Demir, Özgür İnandım, Rabia İrem Gamsızoğlu, Fatma Kutluay, Günhan Gürsoy, Özlem Demir, Yunus Cömert, Serhat Birden Erkan Karaman, Rabia İrem Gamsızoğlu 15

HABER İKBU DA YAŞAM Piyasadaki daralmalar Prof. Dr. Graciela Laura Kaminsky krizin habercisi Dünya piyasalarında yaşanacak daralmaların krizin habercisi olduğunu belirten Prof. Dr. Graciela Laura Kaminsky, Türkiye nin uluslararası piyasalarda yaşanacak daralmalara dikkat edip gerekli ekonomik önlemleri alması gerektiğini belirtti. George Washington Üniversitesi Ekonomi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü ve Ulusal Ekonomik Araştırma Merkezinde araştırmacı olarak görev yapan Prof. Dr. Graciela Laura Kaminsky, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinde Ülke Kriz Çeşitleri hakkında konferans verdi. Türkiye de çok fazla bütçe açığı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Graciela Laura Kaminsky, Türkiye nin uluslararası piyasalarda yaşanacak daralmalara dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Gerekli ekonomik önlemlerin alınmaması durumunda bir kriz yaşanacağını belirten Kaminsky, 2001 yılında Türkiye de yaşanan ekonomik kriz, genel kriz şablonuna uyan bir kriz çeşidiydi. Bu tür krizlerde öncelikle yurtdışından gelen para akışı, son derece fazlalaşıyor. Para akışı ile beraber verilen krediler artıyor. Bu durum ülke içinde emlak ve kredi balonuna yol açıyor. Çok fazla kredi veriliyor ve çok fazla emlak yapılıyor. Daha sonra uluslararası piyasalarda bir daralma olduğunda bu anında ülkede hissediliyor ve krize yol açıyor. Şu Birincisi bir ülkenin borçlarının sürdürülebilirliğidir. Bir ülkenin borcu çok yüksekse ve sürdürülebilirliği azsa krediyi alanlarla verenler arasında mümkün olduğunca kısa bir zamanda bir anlaşmaya varılması gerekmektedir. Alınabilecek önlemler arasında kredinin yeniden yapılandırılması ve azaltılması yer alır. Fakat böyle bir anlaşmaya varmak her zaman kolay olmayabilir. Diğer bir tip kriz de dünya çapında olan krizler. Sistemik krizler de en büyük örnek olarak 1930 lardaki büyük bunalımı örnek verebiliriz. Büyük bunalımda olan şey ise şudur. Anapara olan marketlerde kesinti oluyor. Böylelikle uluslararası hareketlilik kesintiye uğruyor. Daha sonra ülkeler kendi içlerinde krizi aşıp büyümeye başlarsalar da uluslararası krizin çözülmesi, hareketlilik, para piyasaları donduğundan kolayca olamıyor ve uzun zaman alıyor. Bu nedenle ülkelerin tekrar toparlanması uzun zaman alıyor ifadelerini kullandı. anda dikkat edilmesi gereken nokta budur. Türkiye de şu an çok fazla bütçe açığı var. Bu çok tehlikeli çünkü dünyada piyasalarda yaşanacak herhangi bir daralma Türkiye yi anında kriz olarak etkileyebilir. Buna dikkat etmek gerekiyor dedi. Ekonomik krizlerin uzun sürme nedeni olarak borçların sürdürülebilirliğine işaret eden Kaminsky, Krizlerin uzun sürmesine yol açan iki neden vardır. Yunanistan ın yüksek borçlardan dolayı ülke olarak toparlanmasının zaman aldığını ifade eden Kaminsky, Yunanistan ın bütçe açığı fazlaydı. Borcu yüksek olduğundan borç veren ülkelerle anlaşma yapması oldukça uzun sürdü. Yunanistan ın borcunun hala yüksek olduğunu ve yeniden yapılandırılması gerektiğini görüyoruz. Bu oldukça zaman alıyor. Bu zaman aldıkça da kriz uzuyor. Üretim tekrar başlasa da kriz devam edebiliyor diye konuştu. 16

KARİYER Ayşen Yenici MYO Öğretim Görevlisi Kariyere giden hızlı ve etkili yol Meslek Yüksekokulları; Yükseköğretim Kanunu nda, belirli mesleklere yönelik nitelikli insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan, yılda iki veya üç dönem olmak üzere iki yıllık eğitim-öğretim sürdüren, önlisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumu olarak tanımlanmıştır. MYO lar, uygulamaya verdikleri önem sebebiyle, sektörle iç içe öğrenme ilkesini hedef alarak programlarını oluştururlar. Bu programlarda uygulama, gözlem çalışmaları ile stajlar önemli yer tutar. MYO öğrencileri 2 yıl süreyle alanları ile ilgili teorik ve pratik bilgilerle donatılmış yoğun bir eğitim görürler. İki yılın sonunda ön lisans mezunu olarak alacakları diploma ile; sektörlerine göre uygulayıcı eleman, meslek elemanı, tekniker, yardımcı öğretmen olarak iş hayatında yerlerini alırlar. MYO lar bir yandan gerçek anlamda ihtiyaç olan ara kademe vasıflı eleman ihtiyacını karşılayacak mezunları yetiştirirken bir yandan da üniversite kapılarındaki yığılmayı önler. MYO ların akademik kadrosunu oluşturan öğretim elemanları ilgili sektör hakkında bilgili ve deneyimlidir. Bu da öğrencilerin eğitim gördükleri alan ve mezun olduklarında çalışmayı düşündükleri sektör hakkında gerçekçi ve güncel bilgilerle doğru yönlendirilerek gelecek plânlarını oluşturmalarını sağlar. MYO ların rolü, verdikleri eğitimin yeterli ya da yetersiz kabul edilmesi, eleştirilmesi ya da beğenilmesi aslında bu okullarda eğitim alan/alacak olan kişinin beklenti, hedef ve kişisel özellikleri ve yetenekleriyle de ilgili bir durumdur. Meslek liselerinden kolay geçiş imkânı tanıyan MYO lar; eğer amaç daha önceden lise düzeyinde temeli alınan meslekî eğitimi üst seviyeye taşıyarak bir an önce iş hayatına atılmak ise kesinlikle doğru adrestir. Çünkü MYO mezunu, yeterli donanım, bilgi ve becerileri kazanmış olarak, ilgili alanda tercih edilecek, kolayca iş hayatına atılacaktır. Ayrıca her zaman tamamlamış olduğu eğitimi lisans tamamlama ve sonrasında yüksek lisans, doktora yaparak daha üst seviyelere taşıma şansı bulunmaktadır. Bu noktada MYO ların mezunlarını sadece iş hayatına değil aynı zamanda daha üst basamak eğitim için de hazırlama fonksiyonuna sahip olması gerekliliği doğmaktadır. 17

KARİYER Böylece Meslek Yüksekokulları; hem günümüz gelişen dünyasında iş hayatı ile bütünleşebilen yüksek eğitim kurumlarının öğrencilerine daha başarılı bir gelecek sunacağının ve bir adım daha ileride hayata başlamalarına olanak sağlayacağının bilincinde olarak hem de bir üst basamak eğitime hazırlama gerekliliğini gözardı etmeyerek, eğitim programlarını çerçeve ve içerik olarak oluşturmalılardır. Genel anlamda MYO ların amaç ve işlevlerini bu şekilde açıkladıktan sonra Kemerburgaz Meslek Yüksekokulumuzda önem verdiğimiz konulara değinirsek; öğrencilerimizde kariyer bilincini oluştururken aynı zamanda sosyal hayattan da kopmadan kültürel ve sanatsal gelişimlerini sağlamak için etkinliklerle desteklenen bir eğitim yürütmekteyiz. Bunun yanı sıra öğrencilerimizin kişisel ve profesyonel gelişimlerini desteklemek ve uzmanlık alanları ile ilgili vizyonlarını oluşturmak amacıyla, değişik alanlardan uzman kişileri okulumuza davet ederek öğrencilerimizle bilgi ve deneyimlerini paylaşacakları seminerler düzenlemekteyiz. Öğrencilerimiz okula başladıkları andan itibaren mezun oluncaya kadar kendilerine meslek olarak seçtikleri ve çalışacakları alanı tanımalarını, teorik bilgilerini yerinde uygulama imkânı bularak pekiştirmelerini sağlayan uygulama-gözlem ve staj çalışmaları yaparlar. Bu şekilde iş hayatını erkenden tanıma ve aynı zamanda da öğrenim gördükleri alanın kendilerine uygunluğunu test etme fırsatı bulurlar. Bir yandan öğrencilerimizin mezuniyet öncesinde iş alanları ile ilgili tercih, eğilim ve yetkinliklerini belirlemeleri için sektörler ve iş alanlarını tanımaları sağlanırken diğer yandan etkili özgeçmiş hazırlama, iş arama yöntemleri, başarılı ve etkin mülâkat teknikleri konularında da bilgi sahibi olmalarına özen gösterilir. Sadece iş hayatına odaklı bir eğitim programı uygulamanın kişisel gelişim ve ruhsal sağlık açısından yeterli olmayacağı gerçeğini dikkate alarak; öğrencilerimizi sosyal, sanatsal ve kültürel açılardan da geliştirmeye yönelik olarak hazırlanan içerikler uygun ders içi ve ders dışı faaliyetler ile desteklenir. Böylece öğrencilerimizin sosyal konulara duyarlı, farkındalığı yüksek ve uzlaşmaya açık, hoşgörülü, algılama ve şikâyet yerine çözüm üretebilme yeteneğine sahip bireyler olarak toplumda yerlerini almaları hedeflenir. Amaç öğrencilerimizin kendi üretecekleri ya da destek verecekleri sosyal sorumluluk projeleri ile toplumu ilgilendiren konularda duyarlı davranmalarını ve katkıda bulunmalarını sağlamaktır. Kısaca Meslek Yüksekokulumuz; iş piyasası beklentilerini karşılayan, yenilik ve gelişmelerin süratle aktarıldığı, dinamik ve uygulamaya dönük bir programla yetiştirmeye etmektedir. öğrencilerini devam 18

KAPAK KONUSU Kantin Dergisi 1 yaşında Kantin Dergisi elinizde tuttuğunuz sayısıyla 1 yaşına girdi. Bir yıl içinde her ay iki kez toplanarak Kantin e fikirleriyle ve kalemleriyle yön veren Yayın Kurulu, dergimizin oluşumundan bugüne kadar geçen süreci anlattı. Kantin Dergisi yazarı ve aynı zamanda üniversite adına sahibi olan Rektörümüz Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, ilk dergi tecrübesini ODTÜ de yaşadığını belirterek, Hiç mesleğim olmamasına rağmen ikinci kez bir derginin yazı işleri müdürlüğünü yapıyorum. İlki ODTÜ de mezunlara yönelik ayda bir çıkardığımız ODTÜ lü dergisi olmuştu dedi. On binlerce mezunu olan bir üniversitede dergi çıkarmanın, dergiye içerik oluşturmanın çok da zor olmadığını belirten Prof. Dr. Üçtuğ, Kantin Dergisi nin oluşumuyla ilgili şunları söyledi: Yeni kurulan bir üniversitede, az sayıdaki akademik kadroyla ve yalnızca öğrencilere yönelik bir dergi oluşturmak cesaret işi gerçekten. Bana kalsa kalkışamazdım böyle bir işe. Ama içindeki gazetecilik, yazarlık ateşi hiç sönmeyecek bir Kurumsal İletişim Direktörümüz oldu bir gün. Böyle bir dergi çıkarma önerisi getirdi bize. Nasıl hayır diyebilirdik ki? Kolları sıvadık, giriştik. Her ay baş yazı yazmayı bile kabul ettim, bunca uğraş arasında. Böylesini bekliyor muydum? Çok içtenlikle söylüyorum, gerek içeriğiyle, gerek mizanpajıyla üniversite ortamında bu profesyonellikte bir dergi üretilebileceğini hayal bile edemezdim. O nedenle katkılarından ötürü Yayın Kurulu üyelerimize, sevgili Kaan Ökten e, Hasan Sınar a, Boğaçhan Çanak a, grafik tasarımına verdiği katkılardan ötürü Onur Sertel e yürekten teşekkürler. Ama Oscar kime gidiyor diyorsanız, hiç tartışmasız Sibel Kahraman a. Nice yıllara Kantin... 19