ÖZEL KIRAÇ ANADOLU LİSESİ DEĞERLER EĞİTİMİ PROGRAMI (MART 2015) SINIF DÜZEYİ: Lise ETKİNLİK ADI: Vefa/Çanakkale ve Şehitler ETKİNLİĞİN YAKLAŞIK SÜRESİ: 40 dakika KAZANIM: Vefa kavramını bilir, vefalı olmanın birey ve toplum hayatındaki önemini kavrar, konu ile ilgili özlü sözleri bilir ve yorumlar. Çanakkale Destanının Türk ve Dünya Tarihi açısından önemini bilir, şehit ve gazilerimizin ortaya koyduğu fedakarlığı kavrar. YÖNTEM: Sınıf içi uygulamalar, grup çalışmaları ETKİNLİĞİN UYGULANIŞI: Vefa-vefalı olmak kavramı ile ilgili özlü sözler üzerine beyin fırtınası, Çanakkale Destanı ile ilgili bilgilendirme ve konuyla ilgili yazılan şiirlerin okunması 1) Vefa-vefalı olmak kavramı ile ilgili özlü sözler tahtaya yazılarak üzerinde konuşuldu; Cömertlik olmayınca malın, vefa olmayınca arkadaşın hayrı yoktur. Ahmet Bin Kays "Zulüm, ahde vefasızlık ve hile denilen üç kötü özellik kimde varsa zararları yine kendisine dokunur." Hz.Ebubekir Aşk bile salt fizyolojik bir sorundur. Bizim öz irademizle hiç ilişiği yoktur. Gençler sadık kalmak isterler, kalamazlar; yaşlılar sadakatsizlik etmek isterler, edemezler. Söylenecek söz bundan ibaret. Oscar Wilde Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır. Mevlana En vefakâr dostumuz gölgemizdir bilirsiniz. Ama unutmayın ki; o da yoldaşlık etmek için güneşli havayı bekler. Hegel Edebin başı akıllıca hareket etmektir. Yapılmayan, yerine getirilmeyen sözde hayır yoktur. İ.Kant İnsanın onuruyla arasında çok ince bir tel vardır, o da sözdür. Teodore Simon
Bugünün sözünü tutuyorsan, yarın da tutacaksın demektir."geofrey Fenton Bir adamın birçok hüneri, bilgisi olduğuna bakma! Verdiği sözde duruyor mu? Vefâsı var mı? Asıl ona bak! Hakla ettiği sözleşmeyi yerine getiriyorsa, insanlara verdiği sözde duruyorsa, vefâlıysa onu istediğin kadar öv! Onun iyi vasıflarını bir bir say! O, senin övgünden, saydığın meziyetlerden daha üstün bir kişidir. Mevlana En seçkin insanlar, sözünün eri olanlardır. Auguste Comte Bülbülden vefa ummayın; çünkü her dem başka bir gül üzerinde öter. Sadi 2) Çanakkale Destanının Türk ve Dünya Tarihi açısından önemi üzerinde duruldu, şehit ve gazilerimizin ortaya koyduğu fedakarlık değerlendirildi, konuyla ilgili şiirler okundu; İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti konumundaki İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Savaş sonucundan iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir. Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği bölümü olarak bilinir. Bu savaşlar Türk Milleti'nin sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. Türk Milleti'nin geçit vermediği deniz ve kara savaşlarının ardından 1. Dünya Savaşı uzamış ve düşman kuvvetlerinin bir günde zafere ulaşma ümidi yok olmuştur. Eğer, kahraman Türk Askerimiz canını keskin kurşunlara siper etmeseydi, İstanbul işgal edilir ve vatan istilaya uğrardı. Türkiye'nin dört bir yanından gelen Mehmetçiklerimiz Çanakkale de destan yazmışlardır. Çanakkale Muharebeleri, dünya tarihinde ender rastlanan deniz ve kara savaşlarından biridir. Siyasî açıdan, birçok emelin, ihtirasın, idealin düğümlendiği; askerî açıdan, insan gücünün, azminin, inancının yanı sıra, âlet, edevat ve teçhizatının yeterince denge kuramadığı; vatanını savunanlarla istilâya gelenlerin birbirlerini boğazlamak, yok etmek üzere yarım milyonun üzerinde insanın hayatlarını kaybettiği veya sakat kaldığı ve sonuçları itibariyle de, geçmişte olduğu gibi, birçok yanlış hesabın suya düştüğü bir savaştır. Çanakkale Şehidlerine Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!" Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında, Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ! Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil, Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam, Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm. Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek. Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar... Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına; Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber. Mehmet Akif Ersoy 3)Değerlendirme; Okulumuzda öğrencilerimizle yaptığımız derslerde Mart ayı teması Vefa/Çanakkale ve Şehitler çerçevesinde; lise sınıfları birlikte hareket etmişler ve bazı faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu faaliyetler aşağıda sıralanmaktadır.
Vefa kelimesi, genel olarak biri dostlukta diğeri verilen sözde olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır. Dostlukta, görülen iyilikleri unutmamak, iyilikte bulunanlara aynısıyla veya daha güzeliyle karşılık vermeye devam etme, bağlılık ve dostluğu devam ettirme anlamına gelirken; sözünü yerine getirme, sözünde durmaya ahde vefa denir. Vefa, sevgide devamlılık ve ihtiyaç hâlinde ona yardım etmektir. Vefa, dostlukta, bağlılıkta sebat etmektir. Arkadaşına yaptığı iyiliği az görüp, onun yaptığını çok bilmektir. Vefa/Çanakkale ve Şehitler konularında öğrencileri bilgilendirici çalışmalar ve sunumlar yapıldı. İşlenilen derslerde, disiplinler arası kazanımlar kullanılarak Vefalı olmak özelliğinin önemi kavratılmaya çalışıldı. Toplumsal ve bireysel yaşamda vefa değerini gözardı ettiğimiz zaman, yaşayabileceğimiz sorunlar hakkında beyin fırtınası yapıldı. Sosyal yaşamda vefalı bir insan olmak, Çanakkale Destanı ve Şehitlerimiz konularında kısa filmler izletildi. Vefa/Çanakkale ve Şehitler temalı pano çalışması yapıldı. Öğrencilere, Vefalı Olmak Nedir? konulu kompozisyon yazdırıldı ve üzerinde konuşuldu. Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü temalı anma programı yapıldı. Programda tüm şehitlerimiz adına saygı duruşunda bulunuldu, şiirler okundu. Dönemin şartları canlandırıldı. Günün anlam ve önemine dair konuşma yapıldı ve kazanılan şeyin bir savaştan çok daha fazlası olduğu somut bilgiler ışığında anlatıldı. Yapılan tüm bu çalışmalar sonucunda; öğrencilere Vefa/Çanakkale ve Şehitler teması değerleri verilmiştir. Vefa değeri, disiplinler arası bir kazanım olduğundan her dönem verildiği için, çalışmaların yeterli olduğu varsayılmıştır.