Türk Ġşaret Dili Prof. Dr. Yusuf K. KEMALOĞLU Gazi Ün. Tıp Fak. KBB AD - Odyoloji BD
Türk Ġşaret Dili Tarihi Türk İşaret Dili (TİD) tarihinin Osmanlı Sarayı nda başladığı pek çok kaynak tarafından doğrulanmakla birlikte, Osmanlı Sarayında kullanılan işaret diliyle günümüzde kullanılmakta olan TİD arasında ne derece paralellik olduğu bilinmemektedir. Bu alan hem tarih hem de dil bilim perspektifinde araştırmaya açıktır. Günümüzde Osmanlı İşaret Diliyle ilgili olarak yapılmış araştırmaların, neredeyse, tamamı yabancı araştırmacılara aittir. Bu araştırmacılar, o zamanlar Osmanlı Sarayı na girme şansı bulan yabancı sefirler, müzisyenler, tacirler ve seyyahların anı kitapları, Sefaretnameler ve Seyahatnamelerden yola çıkarak Osmanlı İşaret Dili nin varlığı ve o yıllarda saraydaki ve İstanbul daki Sağır ve Dilsizler in durumu hakkında bize bilgilendirmişlerdir.
Türk Ġşaret Dili Tarihi Sağır ve Dilsizlerin, II. Beyazıd döneminden bu yana sarayın ve haremin çalışanları arasında yer aldığı bildirilmektedir. II. Mehmed döneminde Sağır ve Dilsizler in, cüceler ve soytarılarla birlikte, sarayda arz odası ve haremde çalıştıkları ve Zülüflü Ağalar adıyla kendilerine ait üniformaları ve düzenli aylıkları olduğu bilinmektedir. II. Selim, III. Mustafa, III. Mehmet, I. Ahmet, II. Osman dönemlerinde (1500.. - 1600..) saraydaki Sağır ve Dilsizler in aktif görevleri vardır; bu görevler sadece saray içinde sınırlı olmayıp saray dışıyla irtibat halinde çalıştıkları da kaynaklarda mevcuttur. Araştırmacılara göre, Sağır ve Dilsiz görevlilerin Padişah a her türlü konuyu aktarabilecek bir işaret dilleri mevcuttu; hem kendi aralarında hem de Padişahla ve sarayın bazı işiten görevlileriyle rahatça fikir alışverişinde bulunabilmekteydiler. O yılların eğitim anlayışı içinde Sarayda çalışan her görevliye yapıldığı gibi Sağır ve Dilsizler e de mutlaka bir zanaat öğretilmekteydi
Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Saray sağırlarının hızlı anlayışı/zekası herkesçe bilinmektedir; darbı mesel olmuştur ve sadece hizmetli olarak kalmalarına izin verilen harem dairesindeki gizli görüşmelerde hiçbir şey onların zeka ve anlayışından kaçmaz demektedir. Türk Ġşaret Dili Tarihi
Türk Ġşaret Dili Tarihi Aynı kaynaklar, İstanbul daki Sağır ve Dilsizler in saray dışında da aktif bir sosyal ve mesleki yaşamları olduğunu göstermektedir. Evliya Çelebi ye göre Sağır ve Dilsizler Ahilik teşkilatı içindeki loncalarda, edindikleri mesleki bilgilere göre, çıraklıktan kalfalık, hatta ustalık basamağına kadar ulaşabilmekteydiler. İstanbul a gelen batılı seyyah ve tacirler, değişik meslek alanlarında (kılıç ustaları, sarık ustaları, hamam tellakları, berber vb) esnaf olarak çalıştıklarını, rahatça birbirleriyle ve hatta müşterileriyle anlaştıklarını, o günlerin İstanbul unun sosyal ve ekonomik hayatının bir parçası olduklarını ifade etmektedirler. Batılılar, İstanbullu Sağır ve Dilsizler in kanunları ve dinlerini biliyor olmaları konusunda duydukları şaşkınlığı, anılarına not etmişlerdir.
Türk Ġşaret Dili Tarihi Miles (2000), elde bulunan kaynaklardan elde ettiği bilgilere dayanarak, Osmanlı Sarayında kullanılan işaret dilinin Bragg (1997) tarafından belirtilen dil olma kriterleri ni büyük ölçüde karşıladığını ve bu nedenle Osmanlı Sarayındaki Sağır ve Dilsizler in aralarında ve diğer saray çalışanlarıyla iletişimde kullandıkları işaret sisteminin bir dil olarak kabul edilebileceği kanaatindedir. Miles, ayrıca, bu yıllarda Osmanlı Sarayı ve İstanbul daki Sağır ve Dilsizler in sosyal konumunun Avrupa ülkelerinde ancak 200 yıl sonra, Fransız İhtilali yle kısmen elde edilecek seviyede olduğunu da bildirmektedir. Miles (2004) Afrika ülkelerinde işaret dilleri ve tarihi üzerine yaptığı araştırmasında, en üst düzey hayat standartlarına Osmanlı topraklarında yaşayan Sağır ve Dilsizler in sahip olduğunu ve işaret dili kullanan topluluklar oluşturduklarını da saptamıştır. Schalenge (2004) ise makalesinde Osmanlı Suriye sinde yaşayan Sağır ve Dilsizler in Osmanlı Sarayındaki gibi bir işaret dili kullanmadıklarını, ancak İslam Hukuğunun onlara, Avrupa ülkelerinde olmayan şekilde, pek çok hak tanıdığını ve işaretle yapılan ticari ve medeni akitlerin İslam Hukukunca muteber kabul edildiğini bildirmektedir. Avrupa dakinin tersine İslam toplumunda konuşamamanın din dışı olma durumu getirmediğini özellikle vurgulamaktadır.
Türk Ġşaret Dili Tarihi Miles (2000), makalesinde İslam dünyasında işaret dilinin bir iletişim yöntemi olarak kabul edilegelmiş olmasının Kur an-ı Kerim de bulunan bir ayetten dolayı olduğunu, Yasin Süresi 65. ayette yer alan O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ifadesinin, Hıristiyan dünyanın tersine, Müslümanların işaret dilini bir iletişim yöntemi olarak kabullenmesinin nedeni olabileceğini ifade etmektedir.
Türkiye de Ġşitme Engelliler Okullarının Tarihi Türkiye de ilk Sağır ve Dilsizler Okulu, II. Abduhamit döneminde, Sultanahmet Ticaret Mektebi içinde 30 Eylül 1889 da açılmıştır (Kurucular: De Grati ve Pekmezyan), ancak daha sonra 5 kez yer değiştirdikten sonra en son olarak Kaptan Ġbrahim Paşa Külliyesi ne taşınmış ve 1913 te kapanmıştır. Cumhuriyet dönemindeki ilk işitme engelliler okulu MEB destekli olarak 1941 yılında Ġstanbul da Türkiye Sağır ve Dilsizler Tesanüt Derneği binasında İşitme Engelli Eğitimci Süleyman Gök tarafından açılmıştır; 1951 yılında Milli Eğitim Bakanlığı na devredilmiş ve 92 öğrenci ile Merkez Efendideki Yenikapı Mevlevihanesine taşınarak eğitime devam etmiştir. 1953 yılında ülke çapında işaret dili eğitimi yasaklanmış ve 1992 yılına kadar MEB bünyesinde işaret dili konusunda hiçbir çalışma yapılmamıştır.
MEB 1992 yılında ülke çapında işitme engelliler okullarını kapsayan bir çalışma yaparak, bu okullardaki tecrübeli öğretmenleri Ankara da toplamış ve onlardan aldığı bilgiler ile bir işaret dili kılavuzu hazırlayarak 1995 yılında yayınlamıştır.
Türkiye de Ġşaret Dili Eğitiminin Tarihi 1960 yılında Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu kurulmuş ve federasyon bünyesinde 1980 lerden itibaren İstanbul merkezli olmak üzere TİD çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmalar gönüllülük esasıyla, ülke içinden hiçbir akademik destek alınmadan sürdürülmüştür. Özellikle 1990 lı yıllardan itibaren Dr. Ulrike Zeshan (Max Planck Inst- Hollanda, Almanya-İngiltere,) ve onunla birlikte çalışan Dr. Aslı Özyürek ve Deniz İlkbaşaran (Koç Ün.; Hollanda, Kanada) ile Hasan Dikyuva (Federasyon) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Marry Essex, Engin Arık, gibi araştırmacı ve gönüllülerin de önemli katkısı olmuştur.
Bu süre içinde gramer, dilbilgisi ve kelime hazinesinin saptanarak ifade yöntemlerinin tanımlanması yapılmıştır. - TİD Sözlüğü, - Temel Gramer Bilgileri, - Web Sayfası - Temel TİD Eğitim Kurs Materyali - TİD Eğitimci Kursu Materyali
Yaratıcı Kalkınma Fikirleri Yarışması Bu sürece Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB AD-Odyoloji BD az da olsa katkı sağlayabilmiş olmaktan gurur duymaktadır. 2004 yılında Dünya Bankası tarafından düzenlenen Yaratıcı Kalkınma Fikirleri yarışmasına Ġşitme Engelli Bireyler Ġçin Türk Ġşaret Dili Müfredatının Geliştirilmesi ve Eğitimcilerinin Yetiştirilmesi Projesi ile katılmış ve buradan temin ettiği kaynakla 2 yıl süreyle üniversite bünyesinde Ġşitme Engelliler Milli Federasyonuyla işbirliği halinde işaret dili kursları düzenlemiştir. Dünya Bankası
Ayrıca, AB fonlarından alınan destekle, yine Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonuyla birlikte, Health Project For Turkish Deaf Community isimli bir başka çalışma gerçekleştirmiş ve ülkemizde ilk kez olarak işitme engelliler için işaret dilinde sağlık eğitim VCD leri hazırlamıştır. Gazi Üniversitesi nden bu projeye katkıda bulunanlar: Y.Doç. Dr. Mustafa N. Ġlhan (GÜTF Halk Sağlığı AD) Prof. Dr. Yusuf K. Kemaloğlu (GÜTF KBB AD-Odyolji BD) HAZIRLANAN SAĞLIK EĞĠTĠM VCD leri 1. Güvenli annelik 2. Modern aile planlaması metodları 3. HIV/AIDS 4. Adolesanlar için cinsel sağlık ve üreme sağlığı
Gazi Üniversitesi nde yapılan çalışmaların sonuçları, 2006 yılında Ġzmir de yapılan Türk Kültür Kurultayı nda Gizli Kalmış Bir Kültürel Değerimiz Olduğu Kadar İşitme Engelli Vatandaşlarımızla İlişki Kurmanın Bir Yolu Olarak Türk İşaret Dili (TID) başlıklı bir sunum ile tebliğ edilmiştir.
Türk Milli Eğitim Sistemi nde TĠD nin yasaklanmasından 52 yıl sonra 2005 yılında çıkarılan 5378 sayılı Özürlüler Kanunu yla TĠD serbest bırakılmış (!) ve bu konuda çalışma yapma görevi Türk Dil Kurumu (TDK) na verilmiştir. Kanun No: 5378 Kabul Tarihi : 01 Temmuz 2005 MADDE 15.- İşitme özürlülerin eğitim ve iletişimlerinin sağlanması amacıyla Türk Dil Kurumu Başkanlığı tarafından TÜRK İŞARET DİLİ SİSTEMİ oluşturulur. Bu sistemin oluşturulmasına ve uygulanmasına yönelik çalışmaların esas ve usûlleri Türk Dil Kurumu Başkanlığı koordinatörlüğünde, Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ve Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Kanun No: 5378 Kabul Tarihi : 01 Temmuz 2005 EK MADDE 8.- Ġşitme ve konuşma özürlülerine gerek görüldüğü hâllerde tercümanlık yapmak üzere illerde işaret dili bilen personel görevlendirilir. Personelin işaret lisanı öğrenmeleri için gerekli kursların düzenlenmesi sağlanır. Bu personelin görev ve yetkileri, çalışma koşulları ile ilgili usûl ve esaslar Özürlüler Ġdaresi Başkanlığı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün müştereken hazırlayacakları yönetmelikle belirlenir.
Türk İşitme Engelliler Camiası kadar, işitme engellilerin tanı, rehabilitasyon ve eğitimiyle ilgilenen hizmet sektörleri de bir an önce TDK nın kendisine verilen bu görevi yerine getirmesini beklemektedir. Atatürk ün maddi ve manevi mirasına sahip bu kurumun, bu görevi, en iyi şekilde yerine getireceğine inancımız tam olmakla birlikte, her geçen günün, pek çok gencimizin eğitim ve meslek eğitim hakkını elinden aldığını ve ayrıca konuşamayan işitme engelli vatandaşlarımızın, vatandaşlık haklarını hakkıyla kullanmak için yoğun bir şekilde TİD ne gereksinim duyduklarını da hatırlatmak isteriz.
Bu sunumu izlediğiniz için teşekkür ederiz. Yorum ve katkılarınızı bekliyoruz. Prof. Dr. Yusuf K. Kemaloğlu yusufk@gazi.edu.tr +90 312 202 6426