: Prof. Dr. Nurettin PARILTI



Benzer belgeler
Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ SANDIKLI UYGULAMALI BİLİMLER YÜKSEKOKULU

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

Su Ürünleri Kooperatiflerinin. Kooperatifçilik İlkeleri Açısından Analizi

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI!

7. Yayınlar 7.1 Uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities)

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi

ÇALIŞMALARIN DEĞERLENDİRİLECEĞİ FAALİYET ALANLARI. 10.Kurum Kültürünün Geliştirilmesi ile İlgili Çalışmalar

T.C. Resmî Gazete. Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır BAKANLIKLARA VEKÂLET ETME İŞLEMİ

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya

II. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR KONGRESİ ÖZEL BÖLÜMÜ

T.C ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ÇALIŞMA VE İŞ KURUMU KIRIKKALE İL MÜDÜRLÜĞÜ

Stajyer Eğitim Programı (SEP)

T.C. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YÖNETİM BİRİMİ. Proje No: FEF.14.01

HEDEF KİTLE. Faaliyetleri ile kurumu olumlu ya da olumsuz yönde etkilemesi olası kitleye hedef kitle diyoruz.

KAYSERİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (KAYHAM) STRATEJİK PLAN ( )

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İŞVERENLERİN İŞÇİ İSTEMLERİNİ ÇALIŞMA DAİRESİ NE BİLDİRMELERİ TÜZÜĞÜ

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

İngiltere Kraliyet Tıp Derneği nin. Prof. Dr. Mehmet Haberal a Verildi. Prof. Dr. Babulal Sethia, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr.

TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET TAKDİR VE TEŞEKKÜR BELGESİ YÖNETMELİĞİ GİRİŞ

İçindekiler. Hakkımızda Misyon Vizyon TKYD Üyelik Ayrıcalıkları Faaliyetler

I. ULUSLARARASI SOSYAL VE EKONOMİK ARAŞTIRMALAR ÖĞRENCİ KONGRESİ

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Resmî Gazete YÖNETMELİK. Süleyman Demirel Üniversitesinden: SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ YENİLİKÇİ TEKNOLOJİLER

Torba Cafe Plaj hizmete açıldı

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası Yılı Faaliyet Raporu

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

2008 yılında gönüllü çabalarla kurulan Uluslararası Şeffaflık Derneği ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden gelişimi için toplumun tüm

MESGEMM İSG/Mevzuat/Yönetmelikler. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi Yönetmeliği Resmi Gazete Yayım Tarih ve Sayısı :

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Resmî Gazete Sayı : 29361

Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi Yönetmeliği.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TED KAYSERİ KOLEJİ VAKFI VELİ VE ÖĞRETMENLERİNDEN SOMA YA EL VER KAMPANYASINA BÜYÜK DESTEK

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ DANIŞMA KURULLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

YETERLİĞE TABİ GELİR UZMANLARI DERNEĞİ 2016 FAALİYET RAPORU

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

[TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİ] [GAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KAMPÜSÜ ESKİ MİSAFİRHANE TEKNİKOKULLAR-ANKARA]

Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp Akademisi Doktora İnkılâp Tarihi Ankara Üniversitesi Unvan Alan Üniversite Yıl Doçent Profesör

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

ŞARTNAME AMAÇ VE KAPSAM KATEGORİLER KATILIMCI KATILIM KOŞULLARI BAŞVURU FORMU VE TESLİM MATERYALİ

HALKLA İLİŞKİLERE GİRİŞ

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

KAYSERİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (KAYHAM) STRATEJİK PLAN ( )

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: NİĞDE ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

ZİRAAT HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş YILI KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİ NE UYUM RAPORU

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

Başkent Üniversitesi nde Mezuniyet Coşkusu

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

ÜNİVERSİTE VE SOSYAL SORUMLULUK. Prof. Dr. Yunus Söylet İstanbul Üniversitesi Rektörü

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU (TİSK) 2018 KSS ÖDÜL PROGRAMI BAŞVURU FORMU

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL MERKEZİ EMEK BÜROLARI YÖNETMELİĞİ

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MALİ SUÇLARI ARAŞTIRMA KURULU BAŞKANLIĞI (MASAK)

GİRESUN ÜNİVERSİTE-KENT İŞBİRLİĞİ PLATFORMU YÖNERGESİ (GÜKİP) BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak Ve Tanımlar

SAGLIKLI YÖNETIM SAGLIKLI GELECEK PANELI

TOBB da Akdeniz Bölge Toplantısı yapıldı

YÖNETMELİK. a) Danışma Kurulu: Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulunu,

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Lisans Programı

Bin Yıllık Musiki Kültürümüze Katkı Sunuyoruz. 14 Ocak 2014 Kürdilihicazkâr Faslı Beraber ve Solo Şarkılar Konseri

2. Gün: Finlandiya Maliye Bakanlığı ve Birimleri

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Dezavantajlı Gruplar Psiko-Sosyal ve Manevi Bakım

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

Derece Alan Üniversite Yıl. Sanatlar Fakültesi Y. Lisans Fotoğraf Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

ÖZGEÇMİŞ. Hasan AYDIN, Belediyelerde Toplam Kalite Yönetimi - Şişli Belediyesi Örneği,, Mahalli İdareler ve

Dış Paydaş Toplumsal Katkı Araştırması Anketi Sonuçları

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

T.C. Resmî Gazete. Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır. 16 Eylül 2016 Sayı : CUMA YÖNETMELİKLER

DİASPORA - 13 Mayıs

5. KARİYER GÜNLERİ GERÇEKLEŞTİ

159 NOLU SÖZLEŞME SAKATLARIN MESLEKİ REHABİLİTASYON VE İSTİHDAMI HAKKINDA SÖZLEŞME. ILO Kabul Tarihi: 1Haziran Kanun Tarih ve Sayısı (*) :

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Partilerin 1 Kasım 2015 Seçim Beyannamelerinde Mahalli İdareler: Adalet ve Kalkınma Partisi

Seçim programı CDA Medemblik Konsey dönemi

GÜZ DANIŞMANLIK'ı sizlerle tanıştırmak ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum.


ORDU ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK PLAN YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Genel İlkeler

HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ELEMANI

Anket formu. Lübeck te Yaşlılık ve Göç

Konseyin görevleri MADDE 6

13. ASKERLİK GÖREVİ Ordu Hayatı Savaş Yönetimi ve Siyaset Ordu Okuldur SEÇİM

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

İç Denetimi Öğrencilere Tanıtmaya Yönelik Fikirler

Transkript:

Kasım 2014 Yıl : 81 Sayı : 935 ISSN : 1300-1450 Kasım 2014 Yıl : 81 Sayı : 935 ISSN : 1300-1450 fotoğraf : ismail üstündağ YIL : 81 SAYI : 935 Kasım 2014 ISSN: 1300-1450 Türk Kooperatifçilik Kurumu Basın, Yayın, Araştırma, Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri İşletmesi Adına Sahibi Prof.Dr. Ali Fuat ERSOY Yazı İşleri Müdürü Doç. Dr. Hasan YAYLI Yayın Kurulu Hasan YAYLI M.Akif ÖZER Nail ÖZTAŞ Hikmet KAVRUK Tevfik ERDEM Muharrem ÇETİN Serdar SAĞLAM Başyazı 1 Nail TAN KOOPERATİFÇİLERİN DOSTU İSA KAYACAN IN ARDIN- DAN 3 İrfan Ünver NASRATTINOĞLU İSA KAYACAN DA GİTTİ!... 5 R. Gökçen MERT KORKMAZ SOSYAL KOOPERATİF: KOOPERATİFÇİLİKTE ÜÇÜNCÜ SEKTÖR HAREKETİ 9 Başkan Başkan Yrd. Muhasip Üye Üye Üye Üye Üye Üye Üye Üye Üye : Prof. Dr. Ali Fuat ERSOY : Prof. Dr. Nurettin PARILTI : Prof. Dr. Mehmet ARSLAN : Prof. Dr. Nevzat AYPEK : Prof. Dr. İzzet GÜMÜŞ : Prof. Dr. Harun TANRIVERMİŞ : Prof. Dr. Hikmet KAVRUK : Prof. Dr. Nail ÖZTAŞ : Prof. Dr. Enver AYDOĞAN : Prof. Dr. Mehmet Akif ÖZER : Doç. Dr. Haşim ÖZÜDOĞRU İdare ve Yazışma Adresi (Yönetim Yeri) Head Office and Correspondence Address Ceyhun Atıf Kansu Cd. 1271 sk. Nu: 35/9-10 06520 Balgat / ANKARA Tel: (0312) 472 99 59 472 99 11 Belgegeçer : (0312) 472 97 64 www.koopkur.org.tr admin@koopkur.org.tr Hesaplarımız T.C. Ziraat Bankası Cevizlidere Şubesi Hesap Nu: 7970378-5003 Posta Çeki Hesap Nu: 5952753 Abone Şartları Yıllık Abone Bedeli: 60 TL (KDV Dahil) Fiyatı: 5 TL (KDV Dahil) Yasin YAVUZ KOOPERATİF GENEL KURULLARININ İŞLEYİŞİ 18 İbrahim BOZACI KOOPERATİFÇİLİĞİN EKONOMİDEKİ YERİ VE FAYDALARI 22 Alper GÜRER ÖRGÜTLERDE PERSONEL SEÇİM SİSTEMİNİN ÖNEMİ 27 Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA Dr. Erol DEMİR Turgut AĞIRNASLIGİL The Subscription Price to the review is (USA Dolars) 24 a year, air mail included Correspondence relating to the review should be sent to Türk Kooperatifçilik Kurumu Basın, Yayın, Araştırma, Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri İşletmesi Ceyhun Atıf Kansu Cd. 1271 sk. Nu: 35/9-10 06450 Balgat / ANKARA / TÜRKİYE 20 Mayıs 1931'de kurulan kamu yararına çalışır, TÜRK KOOPERATİFÇİLİK KURUMU Basın, Yayın, Araştırma, Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri İşletmesinin aylık dergisi KARINCA is the monthly journal of Turkish Cooperative Association founded in 1931 Hasan YAYLI KENTSEL DÖNÜŞÜM II 31 Gülşen YAYLI FARABİ DÜŞÜNCESİNDE İLİMLER 38 Kutalmış Devlet İSMİHAN KOOPERATİFLERDEN HABERLER 42 Hüsnü POYRAZ Prof. Dr. İhsan ERDOĞAN Özdemir ÜNSAL Yazılarda savunulan fikirler yazarlarına aittir. Gönderilen yazı ve haberler iade edilmez Yazılar elektronik ortamda teslim edilir YAYIN TÜRÜ Yerel Süreli Yayın Basım Tarihi 23.11.2014 TASARIM & CTP & BASKI Boyut Tanıtım Matbaacılık Sanayi ve Ticaret LTD.ŞTİ. Ostim Organize San. Böl. Uzay Çağı Caddesi 352.Sokak No:24 Tel: 0312 385 72 12 - Belgegeçer: 0312 385 72 14 Dergimizde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

Başyazı Çok yönlü ve üstün kişiliği olan bir lider olarak Mustafa Kemal Aatürk ün aramızdan ayrılışının üzerinden tam 76 yıl geçti. O, kısa hayatında bir milletin kötü talihini yenmesini sağladı ve dünya tarihinde de benzeri görülmemiş izler bırakarak bu dünyadan göçtü. Atatürk, ömrü boyunca milleti için çalışmayı bir görev saymıştır. O, Millete efendilik yoktur, hadimlik vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur sözüyle millete hizmet anlayışını ve yöneticilerde bulunması gereken özellikleri vurgulamıştır. O, hep milletine güvendi ve ona inandı. Tarihte büyük devletler kuran ve yüksek bir medeniyet seviyesine sahip olmuş Türk milletinin büyüklüğüne inanmış ve Türklüğü ile hep gurur duymuştur. Kahramanlık, vatan sevgisi, bilim ve fenne bağlılık, sanata değer verme gibi üstün özelliklere sahip Türk Milletinin, çağdaş dünya içinde yer alacağına inandı ve bunun için çabaladı. Kurtuluş Savaşı nın ardından söylediği En büyük davamız, en medeni ve müreffeh bir millet olarak varlığımızı yükseltmektir sözü bunu kanıtlamaktadır. Mustafa Kemal Atatürk: Türk Vatanını işgalden, aziz Türk Milletini zilletten, milli ve manevi değerlerini ayaklar altında çiğnenmekten kurtarıp, önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne Dünya Milletler ailesi içinde onurlu bir yer sağlayan, bu yolda verdiği mücadele ve yaptıkları ile bütün Dünyanın asker, büyük stratejist ve füturist, diplomat ve devlet adamı kimliği ile tanıdığı ve takdir ettiği, esir milletlerin de bağımsızlık mücadelelerinde onlara yol göstermiş ve başarma inancı için örnek olmuş bir liderdir. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK e ait bazı veciz ifadeleri bugünkü dünyamıza da ışık olacağı düşüncesi ile buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. * Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. * Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir. * Fikirler şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez. * Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar. * Felaket başa gelmeden evvel, önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek gerekir. Geldikten sonra düşünmenin yararı yoktur. * Maddi ve bilhassa manevi düşüş korku ile acz ile başlar. * Bizim intikamımız, zalimlerin zulmüne karşıdır. Onlarda zulüm hissi baki kaldıkça bizde deintikam hissi devam edecektir. * Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir. * Ağaç, çiçek ve yeşillik uygarlık demektir. * Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen 1

yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti bir kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. * Türkiye Cumhuriyeti ni kuran Türk halkına Türk milleti denir. * Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır. * Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi ve duygularımı anlıyorsanız ve duyuyorsanız bu yeterlidir. Bir kere daha ruhun şad, mekânın cennet olsun. Değerli Karınca dostları; Bu ay dergimizin 935. Sayısı toplam dokuz yazı ile siz kıymetli okuyucularımızla buluşmaktadır. Bu yazılardan ilk ikisi sırası ile Nail TAN ile İrfan Ünver NASRATTINOĞLU na ait olan yazılardır. Yazarlar bu yazılarında 15 Ekim 2014 günü kaybettiğimiz değerli büyüğümüz ve Kurumumuzun 623 numaralı üyesi İsa KAYACAN ın hayatı, eserleri ve dostluklarından türemiş olan anılarına yer vermektedirler. Bu vesile ile değerli büyüğümüz merhum İsa KAYACAN a Allah tan rahmet, ailesine de başsağlığı diliyorum. Bu sayıdaki üçüncü yazımız sayın R.Gökçen MERT KORKMAZ a ait olan Sosyal Kooperatif: Kooperatifçilikte Üçüncü Sektör Hareketi isimli yazı. Yazar bu yazıda özetle sosyal hizmetlerin sunumu veya engelliler, uzun süreli işsizler, eski hükümlüler ve bağımlılar gibi dezavantajlı işçilerin çalışma hayatına yeniden entegrasyonunun sağlanması konusunda uzmanlaşmış, çoğunlukla aynı zamanda kooperatif üyesi de olan işçilerin sahip olduğu, tüketiciler ve gönüllü kişilerin üyeliklerine de açık kooperatifler olarak tanımlanmakta olan sosyal kooperatiflerin teorik çerçevesi ile Avrupa da sosyal kooperatifçilik uygulamalarını ayrıntılı olarak ortaya koymaktadır. Bu sayımızın dördüncü yazısı sayınyasin YAVUZ a ait olan Kooperatif Genel Kurullarının İşleyişi isimli yazı. Bir özel hukuk tüzel kişisi olan kooperatiflerin genel karar organı olarak Genel Kurullarının yapısı ve işleyişinin yer aldığı çalışmada ayrıca uygulamada karşılaşılan sorunların da irdelenmiş olmasının okuyucularımız için kılavuz niteliği taşıyacağını umuyoruz. İbrahim BOZACI Kooperatifçiliğin Ekonomideki Yeri ve Faydaları ismli yazısında Kooperatif sektörünün ekonomi içindeki yerini Türkiye ve Dünya ölçeğinde ele almaktadır. Bu çerçevede durum tesbiti yaptıktan sonra, kooperatif biçiminde örgütlenmenin ekonomik açıdan ortaklarına sağlayacağı yararlar da yazıda okuyucularımızın istifadesine sunulmuştur. 935. Sayının altıncı yazısı sayın Alper GÜRER e ait olan Örgütlerde Personel Seçim Sisteminin Önemi isimli yazıdır. Sayın GÜRER bu yazısında Günümüz modern yönetim anlayışı, örgüt içerisindeki insan faktörüne tarihte hiç olmadığı kadar ayrıcalıklı bir konum atfetmektedir varsayımından hareketle örgütlerde insan kaynağının seçim sürecini analiz etmektedir. Bu ayki yedinci yazı 934. Sayıda ilk bölümü yer alan kentsel dönüşümün teorik çerçevesinin ele alındığı devam niteliğindeki Hasan YAYLI ya ait olan Kentsel Dönüşüm II isimli yazı. Yazar bu yazıda kentsel dönüşümde uygulanan yöntemleri; Kentsel Koruma, Kentsel İyileştirme (Rehabilitasyon), Kentsel Yenileme, Kentsel Yeniden Canlandırma ve Soylulaştırma kavramları çerçevesinde incelemektedir. Gülşen YAYLI ya ait olan Farabi Düşüncesinde İlimler isimli yazıda yazar Türk-İslam düşüncesinin önemli aktörlerinden biri olan Farabi nin bilgiyi ve bilimi sevenlere, herhangi bir bilimi öğrenmek isteyenlere söz konusu bilimin konusunu, gayesini ve o bilimi öğrenmenin kendisine ne fayda sağlayacağını, bilimler arasında karşılaştırma yapma ve o bilimi bildiğini söyleyen birinin gerçekten bilip bilmediğini denetleme imkânı sunmak amacıyla kaleme aldığı İlimlerin Sayımı isimli eserini günümüz terminolojisi ve bilgisi çerçevesinde siz değerli okuyucularımızla paylaşmaktadır. 935. Sayının dokuzuncu ve son yazısı Kutalmış Devlet İSMİHAN tarafından derlenen Kooperatiflerden Haberler isimli yazı. Sayın İSMİHAN bu yazıda çeşitli kaynaklardan derlenen kooperatif faaliyetlerinin yer aldığı haberlere ve çalışmalara yer verilmiştir. Ağırlıklı olarak kooperatif içerikli yazıların yanı sıra sosyal bilimlerin her alanından yazılara yer vererek okuyucularımıza değer katmak şiarı ile sizlerle buluşturduğumuz 935. sayının Karınca dostları için yararlı olacağını umuyorum. 2

KOOPERATİFÇİLERİN DOSTU İSA KAYACAN IN ARDINDAN Nail TAN * Kırk yıllık dostum, şair, yazar, gazeteci, TKK üyesi ( No: 623) İsa Kayacan tedavi gördüğü Ankara Ulus Devlet Hastanesinde 15 Ekim 2014 Çarşamba günü hayata veda etti. Cenazesi, 16 Ekim 2014 Perşembe günü Karşıyaka Mezarlığı Camisi nde kılınan öğle ve cenaze namazlarının ardından aynı mezarlıkta rahmetli eşinin yanındaki mezarda toprağa verildi. 10 Eylül 1943 tarihinde Burdur Tefenni nin Ece köyünde dünyaya gelen Kayacan ın hayatı başarılarla doludur. Cumhuriyet in imkânlarıyla bir köylü çocuğunun hangi mevkilere yükseldiğini; edebiyatımıza, sanatımıza ne gibi değerli hizmetler verdiğini gösteren iyi bir örnektir. Mustafa Ceylan, bu sebeple Kayacan ın hayatını anlattığı kitabına Destanlaşan Köylü İsa Kayacan ( Ankara 1999, 128 s.) adını vermiştir. Kitap, Kayacan ın 1966 da kurduğu Ece Yayınlarının 111. kitabıdır. Anadolu Ü. Halkla İlişkiler Bölümünü bitiren Kayacan, Ankara Turist Otelde 1961 yılında başladığı iş hayatını; TRT, Tarım ve Orman Bakanlığında Basın Müşavirliği (1979-1982), Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünde Anadolu Basını Sorumlusu, Başbakanlık Basın Müşavirliği (1982-1993) görevlerini yaparak emekliye ayrıldı (1993). Emeklilik dönemini Ankara ve Anadolu gazetelerinde köşe yazıları yazarak, dergilerde şiir * Araştırmacı Yazar (hayrettinivgin@gmail.com) ve yazılarını yayımlayarak geçirdi. Kayacan ın hayatının vazgeçilmezleri, kilometre taşları vardı. Anadolu basınında gelmiş geçmiş en çok köşe yazısı yayımlanmış yazardı. Türkiye de en çok kitap tanıtımı yapan kişiydi. Tanıttığı kitapla ilgili gazeteleri, dergileri hiç üşenmez, posta parasını cebinden ödeyerek ilgiliye ulaştırırdı. Tanıtması için kendisine gönderilen kitaplardan zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Bu kitaplardan bir bölümünü Burdur İl Halk Kütüphanesine, bir bölümünü Mehmet Akif Üniversitesi Kütüphanesine bir bölümünü de doğduğu Ece köyünde kurduğu İsa Kayacan Kitaplığına armağan ederek toplumun hizmetine sunmuştu. Burdurlular, onun memleketine yaptığı hizmetlerini unutmadılar. Adı, Burdur da bir caddeye, Tefenni de bir sokağa verildi. Burdur Ticaret ve Sanayi Odası 2009 yılında onun BurdurDestanı / Bensiz Olmaz kitabını yayımladı. Kayacan, bu kitabında Burdur un ilçeleri dâhil kültür zenginliklerini, güzelliklerini şiirleştirmişti. 131. Kitabı, ölümünden bir ay kadar önce yine Burdur Ticaret ve Sanayi Odasınca bastırılmıştı: Kadın Destanı, Ankara 2014 200 s. Bu kitap ölüm döşeğinde yüzüne tebessümler saçmıştı. 28 sayı çıkardığı ECE Sanat dergisi (1966-1968) onun erkek evladı yerine geçmişti. Bir şair, yazar için 131 kitap büyük bir rekor sayılır. Kitapları; şiir, roman, radyo oyunu, senaryo, deneme, anı, röportaj, gezi, biyografi, 3

araştırma inceleme, masal ve antoloji türlerindedir. 2004 yılında İşte Hayatım kitabında hayatının belgeselini yazdı denebilir. Kayacan ın bazı kuruluşlarla vefalı ilişkisi vardı. İLESAM, Türk Koopreratifçilik Kurumu, Folklor Araştırmaları Kurumu gibi. Vefat ettiğinde İLESAM da Haysiyet/Onur Kurulu Başkanıydı. Ben ve Hayrettin İvgin de o kurulun üyeleriyiz. Aldığı ödülleri, unvanları, sıralamak istemiyorum. Bu yazımda, biraz da onun Türk Kooperatifçilik Kurumuna hizmetlerine değinme ihtiyacını duyuyorum. Kayacan, 1 Şubat 1981 tarihinde, benden 5-6 yıl sonra üyeliğe kabul edildi. Gazeteci, yazar olduğundan Basın ve Halkla İlişkiler Çalışma Kurulunda uzun yıllar birlikte görev yaptık. Karınca nın daimi yazarlarından biriydi. Sanat yoluyla kooperatifçiliği yaymaya çalışan gönüllülerdendi. Kayacan ın TKK ye hizmetlerine daha ayrıntılı göz atacak olursak şunları söyleyebiliriz: Basın ve Halkla İlişkiler Çalışma Kolunda; 1981-1982, 1984-1985, 1985-1986, 1986-1987, 1988-1989,1989-1990,1990-1991, 1991-1992, 1992-1993, 1993-1994, 1994-1995, 1995-1996, 1996-1997, 1997-1998, 1998-1999, 1999-2000, 2000-2001dönemlerde ü- yelik yaptı. Basın Yayın Halkla İlişkiler ve Türk Kooperatifçilik Haftası, Çalışma Kurulunda 1987 yılında hizmet verdi. Kayacan, Türk Kooperatifçilik Kurumunun yayımladığı iki kitabın da yazarları arasındadır. Bu kitaplar yayım tarihine göre şunlardır: Anadolu Basınında Kooperatifçilik, (Ender Yoldar la), Ankara 1988, 60 s. TKK Yayınları: 71. T.C. nin 75. Yıldönümünde Türk Kooperatifçilik Kurumu, (Nail Tan ve İrfan Ünver Nasrattınoğlu ile), Ankara 1999, 196 s., TKK Yayınları: 92. Bu iki kitap dışında kooperatifçilikle ilgili şu kitapları da vardır: Anadolu da Kooperatifçilik Çıkmazı (Ankara 1988), Konut Kooperatifçiliği Çıkmazı Nereye Çıkıyor? (Ankara 1988). TKK nin 92. kitabının hazırlığı aşamasında dostluğumuz daha da gelişti. Kurumun Mithatpaşa Cad. 38/A daki binasının girişindeki Nusret Namık Uzgören Salonu nda düzenlenen önemli gün kutlamaları, anma toplantıları ve şairler şölenlerinin daima düzenleyicileri, destekleyicileri, katılımcıları arasındaydı. Kitaplarından bir bölümü ihtiyaç duyulduğunda okunsa da kanaatimce en çok yararlanılacak olanları şunlardır: Atatürk ün Emrinde Kırk Sekiz Ay,(Ankara 1966), Kıbrıs Semalarında Cengiz Topel in Yumruğu/Hatırat, Röportaj(Ankara 1966),Cepheden Kaçanlar/ Roman (Ankara 1966), Nodullar/Denemeler ( Ankara 1966) Zam Fabrikaları Anonim Şirketi (Ankara 1975), Kayacan Amca Anlatıyor/ Masallar (Ankara 1976), Bizim Eceliler (Ankara 1973)Türk Basınının Kısa Tarihçesi (Ankara 1976), Türk Yayın Evreninden Kimlikler (Ankara 1976), Ağaç ve Ormanla ilgili Özlü Sözler (Ankara 1980), Türkülerimizde Ağaç ve Orman (Ankara!980), Orman Şiirleri (Ankara 1980), Atatürk ve Ormancılık (Ankara 1980), Ağaç ve Orman Kültürü (Ankara 1980), Gezi Notları (Ankara 1980), Anadolu ve Trakya Basınında Atatürk (Ankara 1980), Somali de Gördüklerim (Ankara 1985), Anadolu Basınında Sanat ve Edebiyat (Ankara 1987), Artvinli Aşık Gülhani ve Şiirleri (Ankara 1988), Burdur Hatırlamaları (Ankara 1989), Orta Asya Türk Cumhuriyetleri (Ankara 1993), Özümüz Sözümüz Gözümüz Azerbaycan ( Ankara 2003) Armağan 3-4 Ahmet Tufan Şentürk (Ankara 2004-2005), Efsane İnsan İsa Kayacan ve A- zerbaycan (Bakü 2005), Şiirlerle Burdur (Ankara 2005), Mezarlık Kültürümüzden Örnekler (Ankara 2008), İçimizdeki Kerkük (Şemsettin Küzeci ile Ankara 2009), Burdur Destanı/ Bensiz Olmaz (Ankara 2009), Burdur un Saz ve Söz Ustaları 1-2 (Ankara 2005,2012). Mekânı Cennet olsun. 4

İSA KAYACAN DA GİTTİ!... İrfan Ünver NASRATTINOĞLU * Türk Kooperatifçilik Kurumu nun bugünkü başarılı ve güçlü bir konuma yükselmiş olmasında önemli payı bulunan Merhum Basri İmece, bilim adamları, bankacılar ve ekonomistlerin yanısıra, çeşitli sanat ve kültür dallarında başarılı olan kimi kişilerin de Kurum üyesi olmaları hususunda ö- nemli adımlar atmıştı. Zira Kurumumuzun kurucusu ve manevi önderi Nusret Namık Uzgören de, özellikle eli kalem tutanların Kurum üyesi olmalarını şiddetle arzu ediyordu. Çünkü bunlar, hem Karınca Dergimizde, hem de çeşitli gazete ve dergilerde yazıp yayımlayacakları makalelerle, kooperatifçilik kavramını tanıtacaklar ve kooperatifçiliği insanlarımıza sevdireceklerdi. Nitekim Mehmet Önder, Güzide Taranoğlu, Osman Attila, Enver Tunçalp, Cahit Öztelli, Feyzi Halıcı, Ahmet Tufan Şentürk, Yaşar Faruk İnal, Ayhan İnal, Nuri Abaç, Hüseyin Yurdabak, Rıdvan Çongur, Nail Tan, Hayrettin İvgin, İsa Kayacan, Ender Yoldar ve bu satırların yazarı (vb) gibi şair, yazar, gazeteci, eğitimci ve folklorcular o dönemde üye olmuşlardı. Daha sonra bu grupta yer alanların sayıları artmış; fakat peşpeşe gelen ölümlerle, bu sayı neredeyse parmakla sayılacak kadar azalmıştır. Kurumda, üç temel grup oluşmuştu. Bunlar, özellikle ziraat ve ekonomi dallarında uzman olan bilim adamları grubu, bankacılar (T.C.Ziraat ve Halk Bankalarında çalışanlar) grubu ve gazeteci, sanatçı, şair ve yazarlar grubu idi. Genel kurullarda bu üç grup üyelerinin anlaşmaları neticesinde * Türk Kooperatifçilik Kurumu Üyesi nasrattinoglu03@hotmail.com yönetim, denetim ve haysiyet kurulları seçilirdi. Oluşturulan çalışma kurullarında da bu üç grubun dengelenmesine çalışılırdı. Özellikle Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Çalışma Kurulunda adlarını andığım gazeteci ve kültür adamları yer alıyorlardı. O tarihlerde Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü nde görevli olan İsa Kayacan da yer alırdı. Başbakanlık tarafından verilen Sürekli Sarı Basın Kartı sahibi olan Rıdvan Çongur un ardından, aynı kartı taşıyan İsa Kayacan ı da kaybetmiş bulunuyoruz. 15 Ekim 2014 tarihinde, tedavi görmekte olduğu hastahanede vefat eden değerli arkadaşımızı 16 Ekim de Ankara da, Karşıyaka mezarlığındaki camide kılınan öğle namazını müteakip, ebedi istirahatgâhına defnettik. Yarım Asırlık Dostluk İsa Kayacan ı 1960 lı yıllardan beri tanırdım. Diyarbakır da görev yaptığım yıllarda sürekli mektuplaşırdık. O yıllarda ben Diyarbakır da yayımlanan günlük Mücadele gazetesinde sanat sayfası düzenler; İsa nın gönderdiği yazı ve şiirleri de neşrederdim.1971 yılında Ankara ya geldiğinde, ilk ziyaret edip görüştüğüm kişi İsa idi. O yıllarda Samanpazarı da, Hamamönü denilen yerde oturuyordu ve ben sora sora onun evini bulmuştum. O günden itibaren, bugüne değin eksilmeyen bir sevgi ve saygı ile dostluğu sürdürmüştük. Kayacan ı herhangi bir meslek grubuna dahil edemeyiz. Zira o batılıların publisist dedikleri türden bir kişiliğe sahipti. 5

Zira o gazetecidir, yazardır, kooperatifçidir, folklorcudur, araştırmacıdır, kendi adına dergi yayımlayan bir editördür ve yıllarca siyasetin içinde olmuştur. Kendi imkanlarıyla Ece ve Can Yayınları müessesesini kurmuş, bu yayın kuruluşları çerçevesinde kitaplar ve dergiler yayımlamıştır. Çok sayıda kurum ve kuruluşların üyesidir ve bunların yönetim, denetim ve onur kurullarında görev yapmıştır. Gazeteciliği ön planda tutmuş ve bu yönüyle birçok ödüller kazanmıştır. Bu yönüyle bir çığır açmış; Anadolu ya yönelerek, ülkemizin her yerinde yayımlanan yerel gazete ve gazetecilerle ilişki kurmuştur. Basınla ilgili dersler ve konferanslar vermiş; uzun süre, Orman ve Devlet Bakanlıklarında basın müşavirliği yapmıştır. Gazete ve dergilerde yayımlanan yazılarının sayısı binlerle ifade edilebilir. Keza, kitaplarının sayısı da çoktan 100 ü aşmıştır. Bunlar arasında tarihe not düşülebilecek bilgiler içerenler bulunmaktadır. Tüm bu yayınlarından dolayı Guinnes Rekorlar Kitabında adının yer alması hususunda yurdumuzdaki kimi kuruluşlar tarafından öneride bulunulmuştur. Kayacan önce, binlerce kitabını Burdur Halk Eğitimi Merkezi Kütüphanesine; sonra da Burdur Üniversitesi ne bağışlamıştır. Yakın bir zaman önce, Burdur Üniversitesi nin gönderdiği araçla, kitaplarını göndermeden önce ben de 300 kadar kitap vermiştim. Bu kitapların bir kısmını Aydınevler e kadar gelip evimden almış; bir kısmı Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu bürosundan verilmiş; Nezih Demirtepe nin deposunda olan bazı kitaplarım da Nezih tarafından kendisine teslim edilmişti. Bu hususta çok heyecanlıydı. Çünkü çok sevdiği Burdur da yeni açılan üniversitenin bir köşesinde adının yer alacak olması onu heyecanlandırıyordu. Kurum daki Çalışmalarımız Türk Kooperatifçilik Kurumu nun Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Kurulunda birlikte görev yaptığımız yıllarda, her ay bir basın bülteni yayımlayarak, Kurumumuzun faaliyetleri hakkında kamuoyuna bilgi verirdik. Bültenler ulusal basına gönderildiği gibi, İ- sa kayacan vasıtasıyla, Anadolu basınına da gönderilir ve yayımlanırdı. Kayacan, Basın Yayın Genel müdürlüğünde, Anadolu nun her yanından gelen gazeteleri tarar ve bizim bültenlerin yayınlandığı gazete kupürlerini toplar getirirdi. Çalışma Kurulunda bir liste yapar ve bazı gazeteleri ödüllendirirdik. Önceleri bu ödüller, Ankara da Kurumumuzun salonunda düzenlenir; ödül alacak olan gazeteciler de Ankara ya davet edilirlerdi. Karınca dergimizde İsa nın çok sayıda yazısı yayımlanmıştır. Ayrıca Kurumumuz tarafından yayımlanmış olan iki kitapta da onun imzası vardır. Bunlardan birincisi 1988 yılanda basılan Anadolu Basınında Kooperatifçilik adını taşımaktadır ve bu kitap İsa ile birlikte M.Ender Yoldar tarafından hazırlanmıştır. İkinci kitap ise, 1999 yılında basılan, İsa kayacan, Nail Tan ve benim adımı taşıyan Türkiye Cumhuriyeti nin 75. Yıldönümünde, Türk Kooperatifçilik Kurumu adlı kitaptır. Kurumumuzun yayımladığı bu iki kitabın yanısıra İsa nın kooperatifçilikle ilgili, 1988 yılında Ankara da yayımlanan Anadolu daki Kooperatifçilik Çıkmazı ve Konut Kooperatifçiliği Çıkmazı Nereye Çıkıyor? başlıklı iki araştırma-inceleme kitabı daha bulunmaktadır. Kurumda, özellikle millî günlerde, kutlama toplantıları yapıyorduk ve bu toplantılarda, Kurumun şair üyeleri, hamasi şiirlerini okuyorlardı. Bu şiir şölenlerinde, şair de olan İsa kayacan da şiir okurdu. Zira İsa nın şiirlerini içeren kitapları da vardır. Radyolar ve televizyonların şiir programlarında da şiir okumuş, şiirle ilgili görüşlerini anlat- 6

mıştır. Bildiğim kadarı ile, bir televizyon kanalı için, Kayacan hakkında bir belgesel çekilmiştir. Bu belgeselin bir an önce yayına hazırlanarak, uygun bir zamanda yayımlanması çok iyi olurdu. Kültür ve Bilim Adamlığı İsa Kayacan, Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) üyesiydi. Bu Birliğin yönetim, denetim ve onur kurullarında görev yapmış; çeşitli çalışma kurullarında da yer almıştı. Son genel kurulunda Onur Kuruluna seçilmiş ve bu kurulun başkanlığına getirilmiştir. Vefatında bu sıfatı da taşıyordu. 1955 yılında Ord.Prof.Dr. Mehmed Fuad Köprülü ve dönemin akademisyenleri tarafından Kurulan Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu üyesi de olan Kayacan, bu kurumun son genel kurulu divan başkanlığına seçilmişti. Zira İsa nın folklor derlemeleri ve yayınları da vardı. Özellikle doğduğu Burdur topraklarının halk kültürü ürünlerini derliyor ve bunları hem kitap bütünlüğünde hem de makaleler halinde yayınlıyordu. Bu çalışmalarından dolayı, anılan kurum tarafından 1997 yılında Türk Halk Kültürüne Hizmeti Ödülü verilmişti. Türk Basın Birliği İsa ya defalarca Anadolu Basınının Dostu ödülü vermişti. Birlikte çalıştığı bakanların takdirnameleri birer şeref belgesi olarak arşivini süslüyordu. Milli Prodüktivite Merkezi, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, İLESAM vb. kuruluşlar da Kayacan ı ödüllendirmişlerdi. Katıldığı toplantılar, konferanslar ve şiir şölenleri nedeniyle kendisine verilen plaketlerin sayısı ise 100 ü geçmişti. Sözün burasında bir gerçeği de açıklamak isterim Merhum Ahmet Tufan Şentürk, Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu bürosuna gelmiş ve sohbet esnasında bana şöyle demişti: İrfan cığım, biliyorsun İsa Kayacan arı gibi çalışan, milletine, vatanına yürekten bağlı bir arkadaşımızdır. Senin kurumun da dahil, birçok kuruluştan ödüller de aldı. Son zamanlarda birçok kişi çeşitli bilim kuruluşlarından fahri doktoralar aldılar. İsa nın da böyle bir ünvanı alması gerekir. Bunu da ancak sen sağlayabilirsin Ahmet Tufan, hiç kimse için böyle bir istekte bulunmazdı. İsa yı en iyi tanıyanlardan biriydi ve isteğinde haklıydı Hemen İsa yı aramış ve onun özellikle Türk Dünyası ile ilgili yazılarını toplayıp bir dosya halinde bana getirmesini söylemiştim. Gönderdiği dosyaya, kitaplarından da bazılarını ekleyip, Azerbaycan daki Bakü Asya Üniversitesi Rektörüne gönderdim. Tabii referansımı da dosyanın üzerine ekledim. Ayrıca rektör dostuma telefon da ederek, da İsa nın kim ve ne olduğunu anlattım. Neticede Üniversite senatosu kararıyla İsa Kayacan da Asya Üniversitesi tarafından fahri doktora ünvanı verildi. Sonradan dernek mesabesindeki bir kuruluş tarafından (hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan) bir de fahri profesörlük ünvanı verildi ve rahmetli dostum bu iki ünvanı da yazılarında kullandı Oysa, bu tür anvanlar bir kişinin kararı ile değil, senato kararıyla verilebilmektedir. İsa nın doktor ünvanı Senato kararıyla olmuştu, ama profesörlük ünvanında böyle bir karar yoktu ve esasen, ona bu ünvanı veren kişinin kuruluşunun (belki bir dernekti ya da hiçbir şey değildi) senatosu falan yoktu!... Sevgili İsa Kayacan, 21. Yüzyıla talihsiz girmişti. Zira asrın başında muhterem eşi Sabahat hanım, 12 Şubat 2002 tarihinde kalbine yenik düşerek vefat etmiş ve İsa yı yalnız bırakmıştı. İsa eşini çok sever ve sayardı. İsa-Sabahat Kayacan çiftinin Serpil, Gül ve Filiz adlı üç kızları dünyaya gelmişti. Onları titizlikle büyütüp yetiştirmişler mutlu birer yuva kurmalarını sağlamışlar- 7

dı. Eşinin ölümünden sonra İsa nın sağlığı da bozulmuş ve giderek adeta çökmeye başlamıştı. Dağ gibi İsa nın boynu aşağıya sarkmış, içten gelen bir coşkuyla gülmeyi unutmuş gibiydi. Ben de dahil, dostları ona evlenmelerini salık vermişler; yalnızlık Allah a mahsustur, evlen İsa demişlerdi. Bir ara hemşehrisi de diyebileceğimiz bir şaire ile gönül ilişkisi olmuş, kimi zaman arzu etmiş olmasına rağmen, Sabahat hanıma olan gönül bağı, resmen evlenmesine mani olmuştu. Elbette İsa mutlu bir aile yuvasının olması gereğine inanıyor ve her vesileyle bunu çevresine söylüyordu. Adam Gibi Adamdı Bana bir kişi, İsa Kayacan, nasıl bir adamdı? Diye sorsa kısaca şöyle derdim: Adam gibi adamdı!... Ona samimiyetle yaklaşan bir kişi, mutlaka onun dostu olurdu. Ama o kişi, şu veya bu şekilde birazcık samimiyetsizlik gösterse, bir daha onun yüzüne bakmazdı. Yayımladığı her kitabı imzalayıp verir veya postayla gönderirdi. Örneğin sonra yayımlanan Kadın Destanı adlı eserini, 13 Ekimde posta kutusundan almış ve o gün hemen internet adresine şunu yazmıştım: SEVGİLİ KAYACAN, BİR SÜREDİR EŞİMLE BİRLİKTE ANAMUR DA İDİK. DÜN DÖNDÜK. BUGÜN POSTA KUTUSUNDAN, DEĞERLİ ESERİNİZİ ALDIM. KADIN ÜZERİNE YAPILAN EN İLGİNÇ ÇALIŞ- MA. SİZİ YÜREKTEN KUTLUYORUM. BU ARADA, ŞU GUİNNES REKORLAR KİTA- BINI HAZIRLAYAN ZEVAT, LİSTEYE İSA KAYA- CAN ADINI NE ZAMAN EKLEYECEK MERAK EDİYORUM?...ZİRA LAYIKSINIZ. BU VESİLEYLE GECİKEREK DE OLSA BAYRA- MINIZI KUTLUYOR, SAĞLIK, SAĞLIK, SAĞLIK DİLİYORUM DEĞERLİ KARDEŞİM. Hastahanede olduğunu bilmiyordum. Kurban Bayramında da aramamıştım. Çünkü ben İsa dan 6 yaş büyüktüm ve hep o beni arardı. İki gün sonra da vefatı haberini adeta yıkıldım. Çünkü İsa benim can dostum, hatta sırdaşımdı. Birbirimize içimizi, dışımızı anlatır, tavsiyelerde bulunurduk. Ölümünden sonra, Mustafa Ceylan İsa için bir internet bloğu kurdu. Bu blokta yer alan yazılar hacimli bir kitap oluşturacak seviyededir. Değerli kardeşime Allah tan rahmet, kızlarına ve seven dostlarına başsağlığı diliyorum. Son Eseri Ölümünden iki gün aldığım, son kitabı Kadın Destanı, bana göre İsa Kayacan ın en mükemmel eseridir. Zira baştan sona incelediğim bu eserinde yer alan destan, kadını, özellikle de Türk kadınını en güzel tanımlayan dizelerden oluşmaktadır. Bu dizelerden edindiğim izlenim odur ki, İsa Kayacan, son nefesine kadar, yıllar önce kaybettiği eşinin hasret ve sevgisiyle yaşamıştır. Bu eserde İsa nın, bestelenmiş olan şiirleri ile notaları da ilk kez yer almıştır. Onun aynı zamanda bir güftekar olduğunu da ilk kez bu kitaptan öğrenmiş bulunuyoruz. Merhum dostum, bu yönünden hiç bahsetmezdi. Yine bu kitaptan onun tam künyeleriyle belirtilen 133 kitap yayımlamış olduğunu öğrenmekteyiz. Yaşasaydı, kitap sayısının daha da artacağı muhakkaktı. Evet, ülkemiz, tamamen kendine özgü bir yazar, şair, gazeteci, sanat ve kültür adamını kaybetti. Batılıların publisist dedikleri cinsten bir adamdı, o Yüce Yaradan dan, O nun nurlar içinde yatmasını diliyorum. 8

SOSYAL KOOPERATIF: KOOPER- ATIFÇILIKTE ÜÇÜNCÜ SEKTÖR HAREKETI R. Gökçen MERT KORKMAZ * Üçüncü Sektör İnsanlık tarihi boyunca hiçbir dönem, son iki asırlık dönem kadar gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan hızlı değişimlere sahne olmamıştır. Yaşanan sosyo-ekonomik değişimler toplumların kamu idarelerinden talep ve beklentilerinde sürekli artışlara neden olması yönüyle ekonomik ve siyasal hayatı etkilemiştir. Bu değişimler sonucunda; eski kamu otoriteleri tarafından sevk ve idare edilen sosyal hizmet kuruluşları ile birlikte, hatta bazı ülkelerde bunların yerine, gönüllü organizasyonlar, sosyal hedefler ile bir araya gelen özel ve tüzel kişilerin oluşturduğu birlikler şeklinde kendilerini gösteren ve toplumsal sorunlara etkili ve uzun dönemli çözüm bulma sürecine aktif olarak katılmak isteyen kurumlar ortaya çıkmıştır. Nitekim günümüzde eğitim, sağlık, demokrasi, insan hakları, ekonomik kalkınma, işsizlik, yoksulluk gibi hayatın her alanındaki sorunlara çözüm bulmada devlet ve özel sektörle birlikte üçüncü sektör faaliyet göstermeye başlamıştır (Argüden, 2002). Üçüncü sektör kavramı, bireysel fayda maksimizasyonunu hedef alan özel sektör ile toplumsal faydaya yönelik kamu sektörü yanında, sosyal hizmet alanında kamu politikalarına ve kurumlarına bir alternatif oluşturma, ekonomik büyüme ile birlikte * Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü Gümrük ve Ticaret Uzmanı (rgkorkmaz@gtb.gov.tr) ortaya çıkan gelir dağılımı adaletsizlikleri ve ekonomik dalgalanmalar neticesinde oluşan dönemsel işsizlik gibi içtimai ve iktisadi sorunların çözümüne katkı sağlama amacıyla, serbest piyasa koşulları dahilinde hareket eden aktörlerden müteşekkil sektör için kullanılmaktadır. Bu aktörlerin temel amacı, yeni sosyal sorunlara çözüm getirmek, görece olarak zayıf olan kesimin gereksinimleri ile onlara sunulan hizmetleri eşleştirmek, daha adil gelir ve refah dağılımını sağlamak, işgücü piyasasındaki dengesizlikleri düzenlemek yolları ile ekonomik demokrasiyi derinleştirmek ve güçlendirmektir. Üçüncü sektör, sosyal, ekonomik ya da çevresel temelli sorunlara yeni ve yenilikçi çözümler bulmak ihtiyacından dolayı gelişir ve özel ya da kamu sektörü tarafından yetersiz bir şekilde değerlendirilen veya göz ardı edilen kimselerin ihtiyaçlarını tatmin eder (TSESME, 2010). Günümüzde iktisadi hayata egemen olan teorinin en temel varsayımlarının başında, homoeconomicus un (iktisadi-rasyonel insanın) çoğu aza tercih edeceği gelmektedir. Bu varsayımdan hareketle, tıpkı gerçek kişiler gibi iktisadi tüzel kişilerin de mutlaka temel olarak kar elde etmeyi hedefleyeceği öngörülmektedir. Üçüncü sektör kuruluşları bu açıdan iktisadi bakış açımızla örtüşmeyen kuruluşlardır. Zira serbest piyasa ekonomisinin yöntemlerini benimsemiş şekilde, bu düzen içerisinde hareket ederken, temel motivasyonları toplumsal sorunlara çözüm getirmektir. Bu husus 9

üçüncü sektörde kar olgusunun bütünüyle bulunmadığı anlamına gelmemektedir. Nitekim yukarıda yer verdiğimiz tanımda, üçüncü sektörde yer alan kuruluşların serbest piyasa düzeni içerisinde hareket ettiğine vurgu yapılmıştır. Bu kuruluşların özel sektör kuruluşlarından temel farkı, elde ettikleri karı yine sosyal amaçlara yönlendirmeleridir. Başarı kriterleri kar elde etmek değil, oluşturulan toplumsal yarardır. Kar etmek yalnızca kamu yararına gerçekleştirilen hizmetlerin sürdürülebilirliği ve kalıcılığı açısından önem arz etmektedir. Üçüncü sektörde yer alan kuruluşlar kategorize edilirse, yerel düzeyde; genellikle informel, küçük ölçekli, mütevazi ve gönüllü işgücüne dayalı organizasyonlar yer almaktadır. Ülke çapında ise genellikle resmi bir yapısı bulunan, kamu yönetiminden bağımsız surette yönetilen, kar amacı güdülmeden gönüllülük esası ile çalışan kuruluşlar ön olana çıkmaktadır. Son dönemlerde üçüncü sektör içinde, yukarıda yer verilen kuruluşlardan farklı olarak, toplayacakları bağışlara dayanmak yerine, yürüttükleri faaliyetler ile gelir yaratan, sürdürülebilirlik üzerine kurulu kooperatifler ön plana çıkmıştır. Sosyal Kooperatif Kavramı Özellikle 1970 lerle birlikte, sosyal hizmetler ve iş bulma, işçileri çalışma hayatına yeniden kazandırma gibi ihtiyaçların karşılanması amacıyla, dünya çapında yeni kooperatif türleri ortaya çıkmıştır. Bazı ülkelerde, bu yeni kooperatif türleri yavaş yavaş, sosyal kooperatif, sosyal dayanışma kooperatifi, sosyal girişim kooperatifi, dayanışma kooperatifi ve ortak çıkar toplulukları kooperatifi gibi farklı adlar altında, kooperatifçilik hareketi içindeki bu yeni oluşumun önemini vurgulayarak yasal statüye kavuşmuşlardır. CİCOPA sosyal kooperatifleri sosyal hizmetlerin sunumu veya engelliler, uzun süreli işsizler, eski hükümlüler ve bağımlılar gibi dezavantajlı işçilerin çalışma hayatına yeniden entegrasyonunun sağlanması konusunda uzmanlaşmış, çoğunlukla aynı zamanda kooperatif üyesi de olan işçilerin sahip olduğu, tüketiciler ve gönüllü kişilerin üyeliklerine de açık kooperatifler olarak tanımlamakta ve bu tür kooperatiflerin diğer AB ülkelerinde de bulunmakla birlikte büyük kısmının İtalya da kurulduğunu belirtmektedir (CICOPA, 2014). Uluslararası Kooperatifçilik Birliğinin 1947 yılından beri sektörel kuruluşu olan ve 31 farklı ülkeden 46 üyesi bulunan CİCOPA (Uluslararası Sanayi, Esnaf ve Hizmet Kooperatifleri Organizasyonu) nın sosyal kooperatifler ile ilgili İtalya ya yapmış olduğu atıf sosyal kooperatiflerin yaygınlığının yanı sıra Avrupa da bu alandaki ilk yasal düzenlemenin de bu ülkede yapılmış olması açısından değerlidir (CICOPA, 2014). Bu nedenle sosyal kooperatif kavramı ile ilgili olarak İtalya ayrı bir önem arz etmektedir. AVRUPA DA SOSYAL KOOPERATIFLER İLE İLGILI YASAL DÜZENLEMELER Sosyal dayanışma kooperatifi kavramı İtalya da ilk kez 1963 yılında kullanılmıştır. Bu kavram girişimciliği ve dayanışmayı kooperatif bünyesinde tek vücut hale getirme fikrine dayanmaktadır. 1991 yılı Kasım ayında 381/91 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi ile sosyal kooperatifler İtalya da yasal düzenlemeye kavuşmuştur. Bu yasanın birinci maddesinde; Sosyal kooperatiflerin, kamu yararı için; a) sosyal hizmetleri ile sağlık ve eğitim hizmetleri alanında faaliyette bulunmak, b) dezavantajlı kimse ve grupların tarım, sanayi, ticaret ve hizmetler gibi sektörler- 10

de kazançlı istihdamları konusunda muhtelif faaliyetlerde bulunmak, yolları ile vatandaşların sosyal bütünleşmesini ve insani kaygılarını destekleyeceği hüküm altına alınmıştır (Maranzana, 2007). Dördüncü madde uyarınca; dezavantajlı kimse ve grupların tarım, sanayi, ticaret ve hizmetler gibi sektörlerde kazançlı istihdamları konusunda muhtelif faaliyetlerde bulunan kooperatifler açısından, fiziki, akli veya duyusal yönden sakat kimseler, psikiyatrik tedavi görmüş kimseler, uyuşturucu bağımlıları, alkolikler, eski kurumların hastaları, ailevi yönden zor durumdaki çalışma yaşından küçükler, tutuklu ve hapishanede olan kimseler ile işlemiş oldukları bir suçtan ötürü haklarında hapis cezasına alternatif önlemler ( denetimli serbestlik benzeri ) uygulananlar dezavantajlı kimseler olarak kabul edilir. 381/91 sayılı Yasanın tümü göz önünde tutularak bir değerlendirme yapıldığında İtalyan sosyal kooperatiflerinin aşağıda belirtilen karakteristik özellikleri taşıdığını söylemek yanlış olmayacaktır. Sosyal kooperatifler, yasa koyucu tarafından çok belirgin şekilde yalnızca kamu yararı amacı doğrultusunda kurulabileceği öngörülen, kar amacı gütmeyen, devlet tarafından desteklenen özel kuruluşlardır. İtalyan Anayasasında yer alan eşitlik, sosyal kapsama ve dayanışma gibi değerlere uygun olarak, karşılamayı amaçladıkları kamusal ihtiyaçlar veya ulaşmaya çalıştıkları toplumsal hedefler olan bu özel kuruluşlar temel olarak insani kaygılarla ve sosyal bütünleşme amacıyla hareket ederler. İtalyan kooperatifçileri; yukarıda yer verilen yasanın birinci maddesinde belirtilen ayrım doğrultusunda, sosyal hizmetler ile sağlık ve eğitim hizmetleri alanında faaliyet gösteren kooperatifleri A tipi sosyal kooperatifler, dezavantajlı kimse ve grupların tarım, sanayi, ticaret ve hizmetler gibi sektörlerde kazançlı istihdamları konusunda muhtelif faaliyetlerde bulunan kooperatifleri ise B tipi sosyal kooperatifler olarak sınıflandırmıştır. İtalyan ın 1991 tarihli yasasından sonra İspanya da 12 özerk bölgede 1993 ile 2003 yılları arasında sosyal girişim kooperatifleri başlığı altında yasal düzenlemeler yapılmış ve 1999 da ulusal yasa yürürlüğe girmiştir. Portekiz sosyal dayanışma kooperatifleri başlığı ile 1996 ve 1998 yıllarında yasal düzenleme getirmiş, Fransa ise 2001 yılında ortak çıkar toplulukları kooperatifi kavramını kullanarak bir düzenleme yapmıştır. Polonya da 2006 yılında yürürlüğe giren yasada kullanılan terim ise sosyal kooperatiflerdir (CECOP, 2006). SOSYAL KOOPERATİFİN TANIMI İtalyan yasalarına göre sosyal kooperatiflerin tanımının, kamu yararı için; sosyal hizmetleri ile sağlık ve eğitim hizmetleri alanında faaliyette bulunmak, veya dezavantajlı kimse ve grupların tarım, sanayi, ticaret ve hizmetler gibi sektörlerde kazançlı istihdamları konusunda muhtelif faaliyetlerde bulunmak yolları ile vatandaşların sosyal bütünleşmesini ve insani kaygılarını destekleyen kuruluşlar şeklinde olduğunu belirtmiştik. Portekiz yasalarına göre sosyal dayanışma kooperatifi, çocuklar, gençler, engelliler, sosyal açıdan dezavantajlı aileler ve topluluklar, fakir yurttaşlar gibi korunmasız ve/veya güçsüz grupların sosyal ihtiyaçlarının tatmin edilmesi, sosyal olanaklarının geliştirilmesi ve sosyal bütünleşmelerinin sağlanmasını amaçlayan kuruluşlardır (CECOP, 2006). İspanyol yasalarına göre sosyal girişim koo- 11

peratifleri, sağlık, eğitim, kültür veya özünde sosyal fayda bulunan herhangi bir alanda hizmet sunan ya da sosyal dışlanmaya maruz kalmış kimselerin çalışma hayatına entegrasyonunu sağlamayı hedeflemek kaydıyla herhangi bir ekonomik faaliyette bulunan kuruluşlardır. Fransız yasasına göre ortak çıkar toplulukları kooperatifi, kollektif yarar sağlayan sosyal faydaya sahip mal ve hizmetlerin üretim ve sunumları ile iştigal ederler. Fransız kooperatif yasalarında kollektif yarar ve sosyal fayda kavramlarının açık bir tanımı bulunmamakla birlikte bu kurumların yürüttükleri faaliyet İtalya nın A tipi kooperatiflerine benzemektedir. Polonya yasalarına göre sosyal kooperatifler işsiz ve engelli insanları, sosyal aktiviteler ve mesleki eğitim yolu ile çalışma hayatı ve topluma yeniden kazandıran kuruluşlardır (CECOP, 2006). Sosyal kooperatiflerin tanımları ve onlara addedilen görevler açısından bir değerlendirme yaptığımızda İtalya ve İspanya da her iki sosyal kooperatif tipi için düzenleme bulunduğunu, Portekiz ve Polonya da yalnızca sosyal dışlanmaya maruz kalan bireylerin entegrasyonuna yönelik kooperatif tipi, Fransa da ise sosyal mal ve hizmetlerin üretim ve sunumu faaliyetlerini yürütecek kooperatif tipi için düzenleme getirildiğini görmekteyiz (CECOP, 2006). SOSYAL KOOPERATİFLERDE ÜYELİK İtalya da farklı sosyal kooperatif türleri için farklı üyelik koşulları getirilmiştir. B tipi kooperatiflerde dezavantajı kimselerin üye olmaları ve kooperatif çalışanlarının en az % 30 unun (iş koşulları durumlarına uygun olmak kaydıyla) üye olan dezavantajlı kimselerden olması gerekmektedir. Bunun dışında üyeler kooperatif bünyesinde mesleki faaliyetlerini icra etmelidirler. Öte yandan belirli sayısal kısıtlamalar dahilinde gönüllü üyelik düzenlemesi bulunmaktadır. Sosyal kooperatifin kuruluşu için 9 üye gereklidir. Bununla birlikte limited şirketler ile ilgili yasal düzenlemelere uygun kooperatifler en az 3 gerçek kişi ile kurulabilmektedir (CECOP, 2006). Portekiz de sosyal dayanışma kooperatiflerinde aktif üyelik ve onursal üyelik olmak üzere iki üye tipi bulunmaktadır. Aktif üyeler, kooperatifin sunduğu hizmetlerden kendileri yararlanmak suretiyle doğrudan veya aile üyelerinden birisinin yararlanması nedeniyle dolaylı surette fayda sağlayan kimseler yani tüketicilerdir. Ayrıca kooperatif çalışanları da aktif üye kabul edilirler. Onursal üyeler ise, sosyal kooperatifin amacına ulaşması için mal ve hizmet üretimine gönüllü olarak katkı sağlayan kimselerdir. Onursal üye kabul edilmek için kooperatif genel kurulunun onayı gerekmektedir. Portekiz de kooperatif kuruluşu için birinci derece kooperatiflerde 5, daha yüksek derecelerdeki kooperatiflerin kuruluşu için ise 2 üye gerekmektedir (CECOP, 2006). İspanya da işçi kooperatifleri yaygındır. İşçiler aynı zamanda kooperatifin üyesidir. Diğer sosyal kooperatif tiplerinde kamu kurumları statülerine bağlı olarak üye olabilmektedir. Bazı bölgesel yasalar, kooperatif tüzüğünde yer almak şartıyla gönüllü üyeliğe izin vermektedir. Çoğunlukla bölgesel yasalarda dezavantajlı işçilerin veli ya da vasilerinin üyeliği öngörülmektedir. İspanya da kooperatif kuruluşu için birinci derece kooperatiflerde 3, daha yüksek derecelerdeki kooperatiflerin kuruluşu için ise 2 üye gerekmektedir (CECOP, 2006). Fransız kanunlarına göre ortak çıkar toplulukları kooperatiflerinde en az 3 farklı kategoride üye bulunmaktadır. Bunlardan birincisi kooperatifin işçilerinin üyeliğidir. 12

İkincisi kooperatifin ürettiği mal ve hizmetleri tüketenlerin üyeliğidir. Üçüncüsü ise yürütülen faaliyetin niteliğine göre kooperatif tarafından tanımlanmış üyeliklerdir. İlk iki üyelik tipi kanunen zorunlu tutulmuştur. Fransız kanunlarında kooperatiflerin kuruluş aşamasında her kategori için asgari üye sayısı belirtilmemiştir. Bu nedenle üç farklı üyelik tipinden her birinde en az bir üye olmak üzere, kooperatifin kurulması için en az üç üye gerekmektedir (CECOP, 2006). Polonya yasalarına göre sosyal kooperatiflerin, işsizler ve engelli kimselerden olan işçi üyeleri ile toplam üye sayısının % 20 sinden fazla olmamak kaydıyla, sosyal kooperatifin ihtiyaç duyduğu alanlarda çalışacak dezavantajı olmayan nitelikli işçi üyeleri bulunmaktadır. Ayrıca sivil toplum kuruluşları da üye olarak kabul edilebilmektedir. Gönüllü kimseler sosyal kooperatiflerde çalışabilmekle birlikte üye olmaları mümkün değildir. Sosyal kooperatiflerin kurulması için en az 5 üyeye sahip olması gerekmektedir. Diğer ülkelerden farklı olarak Polonya da azami 50 üye sınırı getirilmiştir (CECOP, 2006). Sosyal Kooperatifler İçin Dünya Standartları Sanayi ve hizmet sektörü, esnaflar, işçi kooperatifleri ve sosyal kooperatiflerin uluslararası düzeyde temsilcilerinin yer aldığı bir kuruluş olan CICOPA tarafından sosyal kooperatifler ile ilgili ortak bir konsept geliştirmek için üyeleri ile gerçekleştirilen istişare süreci neticesinde Sosyal Kooperatifler İçin Dünya Standartları tespit olunmuştur (CICOPA, 2011). Sosyal kooperatifçilik açısından önemli bir köşe taşı konumunda olduğunu değerlendirdiğimiz bu standartlar özetle şu şekildedir; Sosyal kooperatifler kooperatifçilik hareketinin, insanların ortaya çıkan yeni ihtiyaçlarına göre geliştirdiği yeni bir tür olarak ortaya çıkmıştır. Bu yeni tür kooperatifler, kooperatifin uluslararası kabul görmüş tanımına, değerlerine ve ilkelerine sıkı bir şekilde bağlı olmakla birlikte, ayrıca kendilerine has ayırt edici özellikler barındırmaktadır. Ulusal ve bölgesel bağlamda, kooperatif hareketi içinde sosyal kooperatiflerin sınıflandırılması ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bu tür farklılıklara rağmen, sosyal kooperatifler temelde UKB ve 193 sayılı UÇÖ Tavsiyesinde belirtilen kooperatif tanımı, değerleri, yönetim ilkeleri gibi yaygın olarak kabul görmüş standartları paylaşırlar (CICOPA, 2011). Sosyal kooperatiflerin en belirgin özelliği, birincil amaç olarak kendileri için açıkça kamu yararına yönelik bir görev tanımlamaları, ve mal ve hizmetlerin üretiminde doğrudan kamu yararını hedeflemeleridir. Ürettikleri mal veya hizmetlerin türleri ne olursa olsun pek çok sosyal kooperatifin yerine getirdiği önemli bir fonksiyon olan iş edindirme, işçileri çalışma hayatına kazandırma, kamu yararına yönelik bir hizmet olarak kabul edilmelidir. Kooperatifçilik hareketinin başlangıcından bu yana, türü ne olursa olsun, kooperatifler genel olarak toplumsal boyuta sahip ve insanların ortak ihtiyaçları ve hedeflerine dayalı surette kurulmuşlardır. Hatta kooperatifçilik ilkelerinin yedincisi sosyal sorumluluktan bahseder. Bununla birlikte, kamu yararının birincil amaç olarak görülmesi sosyal kooperatifleri diğer kooperatif türlerinden ayırmaktadır. Kamu yararı kavramından bahsederken, belirli bir bölge ya da toplum içinde yaşayan tüm vatandaşların temel insan ihtiyaçlarına yönelik yerine getirilen hizmetlerin sağlamış olduğu faydaya atıf yapılır. Sosyal kooperatifler genellikle ka- 13

mu sektörü tarafından hiç verilmemiş veya verilmesinden vazgeçilmiş hizmetler ile ilgilenirler (CICOPA, 2011). Sosyal kooperatifler ortak faydaya yönelik mal ve hizmet üretimi yolu ile doğrudan kamu yararı sağlarlar. Bununla birlikte, kooperatifçilik ilkelerinin dördüncüsü olan bağımsızlık ilkesine uygun olarak sosyal kooperatifler kamuya ait olmayan kuruluşlardır. Ayrıca kamu kuruluşlarından önemli ölçüde bağımsız olmalı ve kamu sektöründen aldıkları yardımın şekli ve miktarı, kamu otoriteleri ile yapacakları ortaklık anlaşmaları neticesinde üye olarak kabul edecekleri kamu kuruluşları ve onlara verecekleri temsil yetkilerinden bağımsız o- larak belirlenmelidir. Sosyal kooperatiflerin sağlamış oldukları kamu yararı nedeni ile çoğunlukla devlet bütçesinden finanse ediliyor oluşu, kamuya ait olmayan, insanların serbest katılımı ile oluşturdukları sivil yapılarına halel getirmez. Hükümet veya diğer kamu kurumları, sosyal kooperatifleri, sosyal sorunların çözümünde kendilerine bağlı bir araç olarak değerlendirirlerse, bağımsızlık ve otonomi ilkesi tehlikeye girer. Sosyal kooperatiflerin bütünüyle hükümet yardımlarına bağımlı olmaları, kamu kurum ve kuruluşlarında yukarıda yer verilen algının oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle sosyal kooperatifler, temel amaçları doğrultusunda yürüttükleri faaliyetlerin finansmanında, düzenli devlet yardımlarına bel bağlamaktan kaçınmalıdırlar. Mali açıdan olduğu gibi idari açıdan da, sosyal kooperatifler kamu otoritelerinin yoğun etkisi ve kontrolleri altında kalmamalıdırlar. Bu amaçla, sosyal kooperatifin üyesi olan kamu kuruluşlarının oylamadaki güçleri, kooperatif üyesi vatandaşların ve özel hukuk tüzel kişilerinin altında olmalıdır (CICOPA, 2011). Sosyal kooperatiflerin en belirgin özelliklerinden birisi de çok paydaşlı bir yönetim yapılarının oluşudur. Sosyal kooperatiflerin kamu yararı odaklı faaliyetlerde bulunmaları nedeni ile, işçiler, tüketiciler, yerel ve bölgesel kamu kuruluşları, vatandaşlar ve çeşitli tüzel kişiler gibi farklı tiplerde paydaşları bulunmaktadır. Zira çok paydaşlı yönetim yapısından kasıt, bu farklı tiplerdeki özel ve tüzel kişilerin aynı anda kooperatif üyesi olabilmeleri ve demokratik şekilde yönetebilmeleridir ki bu husus sosyal kooperatifin amaçlarına ulaşmada yenilikçi ve katılımcı bir yönetim anlayışını etkin bir şekilde uygulamasına katkıda bulunmaktadır (CICOPA, 2011). Sosyal kooperatif yönetimlerinin mümkün olan her kademesinde, kooperatif üyesi ve aynı zamanda çalışanı olan işçilerin, toplam oyların üçte birinden fazlasını ellerinde bulunduracak şekilde temsil edilmesi önemlidir. Hatta bir şekilde çalışma hayatının dışında kalmış kimseleri iş hayatına kazandırmayı amaç edinmiş olan kooperatiflerde üyelerinin en az % 51 inin kooperatifte istihdam edilmesi şarttır. Buna ek olarak tüm üye işçilere İşçi Kooperatifleri için tespit olunan Dünya Standartlarının uygulanması gereklidir. İşçilerin şartlar ne olursa olsun sosyal kooperatiflerin yönetiminde yer alması gerekliliğinin altında, sosyal kooperatiflerin ya doğrudan istihdam sağlayarak, ya da dolaylı olarak iş hayatına kazandırma faaliyetleri ile işçilere fayda sağlayan kuruluşlar olması yatmaktadır. Öte yandan kamu yararına yönelik mal ve hizmet üretiminde doğrudan görev alan işçilerin, kooperatifin yönetiminde de söz sahibi olmaları, üretimde yenilikçi teknikler, çalışanların motivasyonunun artması, tüketicilere daha kaliteli hizmet sunulması gibi faydalar da sağlayacaktır. Dezavantajlı kimseleri iş hayatına kazandırmayı amaç edinmiş olan kooperatifler açısından ise 14

yönetimde bu işçilere yer vermek onların entegrasyonunu güçlendirecektir. Aslında bugüne değin elde edilen tecrübeler, iş entegrasyonunun etkin surette gerçekleştirilmesi için, ekonomik boyut da göz önünde tutularak, kooperatifin çalışanları arasında dezavantajlı kişilerin oranının %30 ile %50 arasında olması gerektiğini göstermektedir (CICOPA, 2011). Üyelerin ekonomik katılımı ilkesi ile paralel olarak kooperatifler elde ettikleri karın bir kısmını, yapmış oldukları işlemler ile orantılı surette üyelerine dağıtabilirler. Ancak sosyal kooperatiflerde kar dağıtımı ya hiç yoktur ya da kısıtlıdır. Zira daha önce belirtildiği üzere sosyal kooperatiflerin hem üyeleri hem de bu üyelerin kooperatifle bağlantılı olarak yapmış oldukları işlemler çok çeşitlidir. Öte yandan sosyal kooperatiflerin kamu yararını hedefleyen yapıları göz önünde tutulduğunda, üyeler kar dağıtımından çok, kooperatif tarafından verilen hizmetin fiyatının azaltılması veya kalitesinin arttırılması seçeneklerinden daha fazla fayda sağlayabilirler. Son olarak sosyal kooperatiflerin hiç kar dağıtmaması ya da çok kısıtlı surette dağıtmaları, temel amacın kamu yararı olduğunun önemli bir göstergesi kabul edilebilir (CICOPA, 2011). Tüm kamu kurum ve kuruluşları, sosyal kooperatifler ile ilgili olarak şu hususlara dikkat etmelilerdir: Sosyal kooperatifler ile ilgili kurumsallaşma ve politika tasarım süreçleri paydaşların fikir ve görüşlerine dayalı olmalıdır. Sosyal kooperatiflerin kamu yararına yönelik faaliyette bulunan işletmeler olduğunun, kamu otoriteleri tarafından kabul görmesi gereklidir. Kamu otoriteleri tarafından sosyal kooperatifler ile ilgili yeni bir mevzuat düzenlemesi yapılırken, bu alanda çalışanların deneyim ve teknik bilgileri göz önünde tutulmalıdır. Kamu otoriteleri özellikle kamu yararı, sosyal kapsama, bölgesel kalkınma, girişimciliğin geliştirilmesi gibi alanlardaki politikalarını hazırlarken, sosyal kooperatiflerin yukarıda belirttiğimiz karakteristik özelliklerini unutmamalıdır. Son olarak sosyal kooperatifler kamu otoriteleri tarafından, yukarıda yer verilen alanlar gibi kamu yararına yönelik alanlarda, politika tasarım sürecinin önemli bir ortağı olarak kabul edilmelidir (CICOPA, 2011). Sosyal Kooperatif Türleri Sosyal kooperatiflere dair uluslararası literatür ve çeşitli ülkelerin mevzuatları ile uygulama örnekleri, sosyal kooperatifçiliğin belirli tür kooperatifleri içeren, sınırları kesin hatlarla çizilmiş bir alan olmadığını göstermektedir. Faaliyet konuları ve şekilleri açısından farklı ülke mevzuatlarında ve akademik çalışmalarda sosyal kooperatiflerin tanımına yer verilmiş olmakla birlikte, sosyal kooperatif türleri açısından bir kategorizasyon yapılmamıştır. Bu konudaki en önemli yanılsamaların başında, faaliyet amaçlarına, ortaklık yapılarına ve kar dağıtımına bakılmaksızın, tüm işçi, sağlık, eğitim, çocuk bakım, engelli ve yaşlı bakım ile kadın kooperatiflerinin sosyal kooperatif olarak algılanmasıdır. Kanaatimizce sosyal kooperatiflerin türlerini belirlemek için CI- COPA tarafından geliştirilen Sosyal Kooperatifler İçin Dünya Standartları kullanarak bir ayrım yapılması işlevsel olacaktır. Bu bakış açısı ile; yukarıda yer verilen kriterleri kullanarak; kamu yararını temel amaç olarak gören, kamunun ortak yararına yönelik mal ve hizmet üretiminde bulunan ve/veya faaliyetleri için dezavantajlı kişi 15

ve grupları istihdam eden, elde ettikleri karı üyelerine ya hiç dağıtmayan ya da sınırlı surette dağıtan, çok paydaşlı yönetim anlayışı ile hareket ederken aynı zamanda üyelikte ve yönetimde işçilerinin ağırlığı olan kooperatif türlerinin sosyal kooperatif kapsamında kabul edilmesi uygun olacaktır. Bu özellikleri ağırlıklı olarak taşımayan kooperatiflerin, sırf yarı kamusal hizmetler alanında faaliyette bulunmaları veya sırf ortaklarının kadınlar veya işçiler olması nedenlerinden ötürü sosyal kooperatif olarak nitelendirilmeleri doğru değildir. Bir diğer deyişle, kooperatifin isminde, kadın, işçi, çocuk bakım, sağlık veya engelli kelimelerinin geçiyor oluşu, tek başına o kooperatifi sosyal kooperatif yapmaya yetmemektedir. Bu açıdan esas önemli olan kriter, kooperatif tarafından yürütülen faaliyetlerin ve/ veya kooperatifinin amacının kişisel fayda yerine doğrudan kamu yararına yönelik olması ya da faaliyetler kişisel veya belirli bir grubun faydasına yönelik olmakla birlikte neticesinde kamu yararı oluşmasıdır. Engelli, göçmen, eski hükümlü, işini kaybetmiş kimselerin istihdam edilmesi, şiddet görmüş, korunmasız ve sosyal güvenceden yoksun kadınlara mesleki eğitim verilmesi, istihdam sağlanması ve diğer temel becerilerin kazandırılması, öksüz ve yetimler ile bakıma muhtaç yaşlı ve engellilere yönelik karşılıksız bakım hizmeti verilmesi doğrudan kamu yararına yönelik faaliyetlere örnek olarak gösterilebilir. Bu türden faaliyetler, faaliyeti yürütenlerin amaçları ne olursa olsun önemli ölçüde kamu yararı sağlamaktadır. Zira bu faaliyetlerin yürütülmesi esasen devletin sorumluluğundadır ve vergilerle finanse edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, yürüttüğü faaliyette, dezavantajlı gruplara dahil kimselere ve korunmasız, sosyal güvenceden yoksun kadınlara önemli ölçüde istihdam fırsatı sağlayan ve bu hususa ana sözleşmesinde yer veren bir kooperatif, sosyal kooperatif olarak nitelendirilebilir. Yine çocuk, yaşlı, hasta veya engelli bakımı konularında faaliyet yürüten bir kooperatifin kar amacı bulunsa dahi, bu kategorilerdeki bakıma muhtaç kimselere, yani toplumun sosyal sorumluluğu altında bulunan kişilere karşılıksız olarak hizmet sunması, ve bu hususa ana sözleşmesinde yer vermesi halinde sosyal kooperatif tanımı kapsamında değerlendirilebilir. Kooperatif tarafından eğitim, sağlık, çocuk bakımı, engelli bakımı gibi alanlarda belirli bir ücret karşılığında hizmet sunulması, belirli kişi ve grupların özel yararına yönelik faaliyetlere örnek gösterilebilir. Bu tür kooperatiflerin sosyal kooperatif kapsamına girip girmediğini tespit edebilmek için öncelikli olarak kooperatifin amacının kamu yararı olup olmadığına bakılmalıdır. Kooperatifin amacının en önemli göstergesi ise sözleşmesinde kar dağıtımı mekanizmasına yer verip vermemesi olacaktır. Yukarıda belirtilen yarı kamusal hizmetlerde, kar amacı gütmeksizin faaliyette bulunan yani karı ortaklarına dağıtmak yerine faaliyetlerinin iyileştirilmesinde kullanan kooperatifler, hiç şüphesiz sosyal kooperatifler arasında yer alır. Kooperatif tarafından eğitim, sağlık, çocuk bakımı, engelli bakımı gibi sosyal hizmetlere ilişkin olarak yürütülen faaliyetlerin kar amaçlı olması halinde ise; ancak devlet tarafından hizmet sunulmayan veya kapasitenin yetersiz kaldığı yörelerde faaliyette bulunulması halinde sosyal kooperatif olarak nitelendirilebilir. Benzer şekilde işçilerin mülkiyetindeki kar saiki ile işletilen bir kooperatif, işsizlik oranlarının yüksek olduğu kalkınmada öncelikli bir yörede ise, ya da kapanması ile içinde bulunduğu bölgeyi ekonomik açıdan zora düşürecek bir kamu ya da özel 16

kuruluşun tasfiye edilmek yerine işçilere devredilmesi ile kurulmuşsa sosyal kooperatif olarak sayılmalıdır. Buna karşın kamu idareleri tarafından sunulan eğitim-sağlık hizmetinin yeterli olduğu ve bu sektörlerde çalışan kişiler arasında işsizlik oranının yüksek olmadığı bir bölgede, çalışanların ortak olduğu kar amaçlı eğitim-sağlık kooperatiflerinin sosyal kooperatif olduğunu söylemek mümkün değildir. Ülkemiz açısından bakıldığında, yarı kamusal hizmetlerin sunumu yönünden devlet tarafından sağlanan hizmetlerin niteliğinin ve coğrafi dağılımının günden güne geliştiği gözlemlenmektedir. Dolayısıyla bu alanlarda faaliyette bulunan kooperatiflerin kar amacı güdüp gütmediklerine göre sosyal yönleri kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Bununla birlikte kadınların istihdam oranının düşüklüğü ve bölgesel kalkınma farklılıkları nedenlerinden ötürü işçi ve kadın kooperatiflerinin sosyal yönlerinin tespiti daha fazla dikkat gerektirmektedir. Bu kooperatiflerin faaliyette bulundukları bölge, ortaklarının ekonomik durumları, istihdam politikalarına etkileri gibi konular göz önünde bulundurulmalıdır. Sonuç Sosyal kooperatif tanımına uyan kooperatifler, diğer üçüncü sektör kuruluşlarına nazaran, hizmetlerinden istifade eden kesimleri, kendi ayakları üzerinde durmaları konusunda daha fazla teşvik etmektedir. E- dilgen şekilde hibe, yardım, bağış vs. kabul etmek yerine, etkin surette ekonomik sisteme katılan dezavantajlı kişilerin toplumla entegrasyonu daha kolay olacaktır. Yarı kamusal hizmetlerin sunumu açısından bakıldığında da benzer şekilde; sunulan hizmet için kooperatifin faaliyetlerinin sürdürülmesi, iyileştirilmesi amacıyla belirli bir ücret alınması, yardımlara dayalı üçüncü sektör kuruluşlarının aksine, kooperatifin hizmet sunumuna odaklanmasına fırsat tanımaktadır. Bu itibarla sosyal kooperatifler; eğitim, sağlık, engelli-hasta-yaşlı-çocuk bakım hizmetlerinin, kar amacı gütmeden, sürdürülebilir ve nitelikli şekilde sunulmasında, bölgesel kalkınma farklılıkların kapatılması, yoksulluğun azaltılması, gelir ve fırsat eşitsizliğinin önlenmesi, kadınların işgücüne katılım oranının arttırılması gibi konularda uzun dönemde kalıcı çözümler sağlama fırsatı sunmaktadır. Kaynakça Argüden, Y. (2002, 06 22). sosyal girişimcilik. http://www.arguden.net/tr/makaleler/sosyalgirisimcilik/ adresinden alınmıştır CECOP. (2006). legislation social coop social enterprise. CECOP: http://www.cecop.coop/ IMG/doc/legislation_social_coop_social_enterprise_final_EN.doc adresinden alınmıştır CICOPA. (2011). World Standards of Social Cooperatives. CECOP IMG: http://www.cecop. coop/img/pdf/world_standards_of_social_ Cooperatives_EN.pdf adresinden alınmıştır CICOPA. (2014). What is co-operative? The International Organisation of Industrial, Artisanal and Service Producers Cooperatives: http://www.cicopa.coop/what-is-acooperative.html#social adresinden alınmıştır Maranzana, G. (2007). THE SOCIAL ECONOMY IN ITALY. Disability Information Resources: http://www.dinf.ne.jp/doc/english/conf/int_ seminar/seminar20070128/kouen1_siryou1. html adresinden alınmıştır TSESME. (2010). Innovative Vocational Training Approaches In Social Economy Small and Micro Enterprises. Avrupa Birliğinde Sosyal E- konomi İşletmeleri : http://toolkit.tsesme.org/ tsesme/tr/pdf/6033.pdf adresinden alınmıştır Yunus, M., & Weber, K. (2010). Sosyal İşletme Kurmak. İstanbul: Doğan kitap. 17

KOOPERATİF GENEL KURULLARININ İŞLEYİŞİ Yasin YAVUZ * Bilindiği üzere özel hukuk tüzel kişiliği olan kooperatifler, faaliyetlerini sürdürebilmeleri için muhtelif organlara sahiptirler. Bunlar sırası ile genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur. Hiç şüphesiz bu organlardan en geniş yetkiye sahip olanı ve en önemlisi genel kuruldur. Zira, Kooperatiflerin genel politikaları, üst düzeyde alınacak kararlar, hesap iş ve işlemlerinin, yönetim ve denetim kurulunun ibraları gibi kooperatif için hayati önem taşıyan düzenlemeler genel kurullar tarafından belirlenir. Kooperatif genel kurullarının belirtmiş olduğumuz bu işlevleri daha ziyade esasa ilişkindir. Öte yandan, genel kurulların tabi olduğu usule ilişkin birçok önemli düzenlemeler mevcut olup, bunlar da kooperatifler için oldukça önem arz eden konulardır. Çağrı usulü, toplantı yeter sayısı, karar yeter sayısı gibi hususlar usule ilişkin önemli düzenlemelerdir. Önerilerde nitelikli ço-ğunluğa havi olunmadan esasa geçileme-mekte ve karar alınamamaktadır. Dolayı-sıyla, usul esastan önce gelir şeklindeki genel hukuk ilkesi kooperatifler için de geçerli olmaktadır. Biz de bu makalemizde, kooperatiflerin; genel kurullarının çeşitlerine, bu kurulların devredilemez ve vazgeçilemez yetki ile sorumluluklarına, usule ilişkin esaslarına, toplantıların ne zaman yapılacağına dair bilgilere yer vereceğiz. * Gümrük ve Ticaret Müfettişi (yasinyavuz1988@hotmail.com) MEVZUATSAL DÜZENLEME 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu nun genel kurul, yetki başlıklı 42 nci maddesinde; kooperatif genel kurullarının bütün ortakları temsil eden en yetkili organ olduğu düzenlenmiş, devir ve terk edemeyeceği yetkiler de şu şekilde sıralanmıştır: - Ana sözleşmeyi değiştirmek, - Yönetim kurulu ve denetçiler kurulu üyeleriyle gerektiğinde tasfiye kurulunu seçmek, - İşletme hesabıyla bilanço ve gerektiğinde gelir gider farkının bölüşülmesi hakkında karar almak, - Yönetim ve denetçiler kurullarını ibra etmek, - Kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar vermek, - Gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulün niteliğini, yerine ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulün asgari fiyatını belirlemek, - İmalat ve inşaat işlerinin yaptırılma yöntemini belirlemek, -Yapı kooperatiflerinde; kooperatifin ortak sayısı ile yapılacak konut veya işyeri sayısını tespit etmek. Bu bağlamda, Kooperatif genel kurullarının toplantıya çağrılması ile ilgili Kanunun 18

Çağrıya yetkili olanlar başlıklı 43 üncü maddesinde; kooperatif yönetim kurulu veya anasözleşme ile bu hususta yetkili kılınan diğer bir organ ve gerektiğinde denetçiler kurulu, kooperatifin ortağı olduğu üst birlik ve tasfiye memurlarının genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahip olduğu, ancak genel kurulun yukarıda belirtildiği şekilde toplanamadığı takdirde ilgili bakanlığın genel kurulu toplantıya çağırma yetkisinin olduğu vurgulanmıştır. Öte yandan, yasanın ortakların isteği, bakanlıkların çağrısı, mahkemenin izni başlıklı 44 üncü maddesinde; dört ortaktan az olmamak kaydıyla ortak sayısının en az onda birinin isteği üzerine genel kurulun toplantıya çağrılacağı, yönetim kurulunun bu isteği en az on gün içinde yerine getirmediği takdirde, istek sahiplerinin müracaatı üzerine veya doğrudan doğruya Ticaret Bakanlığı tarafından, yapı kooperatiflerinde de İmar ve İskan Bakanlığı tarafından genel kurulun toplantıya çağrılabileceği, çağrılmadığı takdirde istek sahiplerinin mahalli mahkemeye başvurarak genel kurulu bizzat toplantıya çağırma müsaadesini alabilecekleri düzenlenmiştir. Böylece ortakların kendilerini en açık bir biçimde ifade edebilecekleri yapılar olan kooperatif genel kurullarının toplanmaları için yasa ile her türlü olanak sağlanmış, ortaklardan yana bir tavır sergilenmiştir. Çağrıdan sonra Kooperatiflerin toplantıya geçmeleri halinde iki tür toplantı şeklinin olduğunu ve toplantının belirli nisaplara bağlandığını müşahede etmekteyiz. Kanunun şekil başlıklı 45 inci maddesinde; genel kurulun olağan ve gerektiğinde olağanüstü olarak toplanacağı, olağan toplantının her hesap devresi sonundan itibaren 6 ay içinde ve en az yılda bir defa yapılmasının zorunlu olduğu, genel kurulun, anasözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılacağı, toplantı nisabının anasözleşmede gösterileceği, ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantılarında ortakların en az 1/4 ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmalarının şart olduğu, genel kurul toplantı tarihi, yeri ve gündemi top-lantıdan en az 15 gün önce ilgili bakanlığa ve mülki idare amirliğine yazılı olarak bildirileceği, genel kurulun sevk ve idaresi, ortaklar veya üst kuruluş temsilcileri arasından seçilen başkan ve üyeler tarafından sağlanacağı hususları hüküm altına alınmıştır. Kanunun oy hakkı başlıklı 48 inci maddesinde ise; toplantıya katılan her ortağın bir oy hakkına sahip olduğu, kooperatiflerin organ seçimlerinde her ortağın, en fazla bir ortağı temsilen oy kullanabileceği, anasözleşmelerin bu fıkraya aykırı hükümler içeremeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca ilgili Kooperatif anasözleşmesinde açıklama bulunduğu takdirde, bir ortak yazı ile izin vermek suretiyle genel kurul toplantısında oyunu başka bir ortağa kullandırabilecek, ancak bir ortak genel kurulda birden fazla ortağı temsil edemeyecektir. Kooperatif işlerinin görülmesine herhangi bir suretle katılmış olanlar yönetim kurulunun ibrasına ait kararlarda oylamaya katılamayacaktır. Lakin, bu hüküm denetçiler hakkında uygulanmaz. Ortaklardan hiçbiri Kooperatif genel kuru-lunda kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füruu ile kooperatif arasında şahsi bir işe veya davaya dair olan görüşmelerde oy hakkını kullanamaz. Kanun veya ana sözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlası dikkate alınacak, aksi takdirde öneriler kabul edilmeyecektir. 19

Fakat Kooperatifin dağılması veya diğer bir kooperatifle birleşmesi ve ana sözleşmenin değiştirilmesi kararlarında fiilen kullanılan oyların üçte iki çoğunluğu gerekli olup, kooperatif kendi ana sözleşmesinde, bu kararların alınması için oy çoğunluğu hakkında daha ağır hükümler koyabilir. Ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4 ünün rızası gereklidir. Ancak, kamu kuruluşlarından kredi alan kooperatiflerin kredi miktarının artırılmasından yararlanmak üzere alacakları kararlarda bu şart aranmayacaktır. Kooperatif genel kurullarında alınan kararlar, ilandan başlayarak üç ay içinde kooperatiften çıktıklarını bildirmeleri halinde bunlara katılmayan ortakları bağlamayacak, bu takdirde kooperatiften çıkma beyanı, kararın yürürlüğe girdiği tarihten başlamak üzere hüküm ifade edecektir. Tüm bu hususlara ilaveten, bütün kooperatif genel kurullarına bakanlık temsilcisinin katılması gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır. Kanunda açık bir biçimde, genel kurul toplantılarının Bakanlık temsilcisinin huzuru ile açılacağı ve devam edileceği belirtilmiştir. UYGULAMADA YAŞANAN PROBLEMLER Yukarıda, 1163 sayılı Kanunumuzun Kooperatif genel kurulları ile ilgili hüküm altına almış olduğu düzenlemelere yer verdik. Gerçekten bu düzenlemeler Kooperatiflerin fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri ve ortaklık haklarının savunulabilmesi açısından yerinde ve doğru düzenlemelerdir. Ancak, maalesef kanunun uygulamasında bir takım sıkıntılar yaşanabilmektedir. Bunlardan en sık yaşananı Kooperatif olağan genel kurul toplantılarının zamanında ya da hiç yapılmamasıdır. Bilindiği üzere Kooperatifler olağan genel kurul toplantılarını her yılın ilk altı ayı içerisinde yani haziran ayının sonuna kadar yapmaları gerekmektedir. Lakin, ya bu süre çoğu zaman geçirilmekte bazen ise toplantı hiç yapılamamaktadır. Bu konuda ilgili bakanlıklara önemli görevler düşmektedir. İkinci problem ise genel kurul toplantıları için yapılan çağrıların kanun ve ana sözmenin emrettiği şekilde yapılmamasıdır. Bu durumun doğal neticesi ise birçok ortağın toplantılardan haberdar olamaması sonucu toplantılara katılamaması, oy hakkını kullanamaması ve haklarını savunamamasıdır. Teknolojinin oldukça ilerlediği şu dönemde kooperatiflere internet siteleri kurdurulması yahut elektronik postaların daha aktif bir şekilde kullanılması bu konuda çözüm olacaktır. Bir diğer problem ise tüm kooperatif genel kurul toplantılarına Bakanlık temsilcilerinin katılması zorunluluğudur. Bu durum özellikle, küçük kapasiteli kooperatiflerin esnekliklerini önemli derecede azaltmakta, önemli külfetler getirmektedir. Bu konu ile ilgili anonim şirketlerdeki mevcut durumu örnek alınarak, her kooperatif genel kuruluna bakanlık temsilcilerinin katılmaları hususu bir zorunluluk olmaktan çıkarılıp, bakanlık temsilcilerinin katılacakları toplantılar; ortak sayısı, kooperatif sermayesi, yıllık ciro, yıllık kar, çalışan personel sayısı yahut ihtilaflı durumlarda kooperatifin talebi gibi kriterlere bağlanabilir. DEĞERLENDİRME Genel kurullar, kooperatiflerin en önemli ve vazgeçilmez yapılardır. Nitekim, bu du- 20

ruma uygun olarak kanunumuzda detaylı bir şekilde anılan husus ile ilgili düzenlemeler yapılmış, ayrıca ana sözleşmelerde de bir takım düzenlemeler yapılabileceği belirtilmiştir. Bu sayede ortaklık haklarının daha iyi korunmanın yanı sıra, kooperatiflerin iş ve işlemleri bir nizama bağlanmıştır. Fakat, her ne kadar kanuni düzenlemeler yerinde ve düzgün de olsa, toplantıların zamanında yapılamaması, toplantı çağrılarının usule uygun olmaması gibi problemler yaşanabilmektedir. Bu tür eksikliklerin önünde geçilebilmesi için başta Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kooperatif Birlikleri, Kooperatif Merkez Birlikleri ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliği ve Danışma Kurulu na önemli görevler düşmektedir. YARARLANILAN KAYNAKLAR 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, koop.gtb.gov.tr, Kooperatif Denetçi Rehberi, http://ica.coop/, İnternational Alliance Cooperative s Strategy, Kooperatifler Ve Üst Kuruluşlarının Genel Kurul Toplantılarına Bakanlık Temsilcisi Görevlendirilmesi İşlemlerinde Uyulması Gerekli Usul Ve Esaslara İlişkin Tebliğ, Kooperatifler Ve Üst Kuruluşlarının Genel Kurul Toplantılarında Uyulacak Esaslar ile Bu Toplantılara Katılacak Bakanlık Temsilcilerine ilişkin Genelge Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik; 28.11.2012 tarihli, 28481 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Mustafa Çeker, 6012 Sayılı Türk Ticaret Kanunu na göre Ticaret Hukuku, Karahan Kitabevi, Şubat 2013. 21

KOOPERATİFÇİLİĞİN EKONOMİDEKİ YERİ VE FAYDALARI İbrahim BOZACI * Özet Güncel üretim ve pazarlama tekniklerini kullanmak ve büyük işletmeler ile rekabet etmek için ekonomik birimlerin yeterli büyüklük ve kaynağa sahip olması gerekmektedir. Küçük çiftçi veya üreticilerin tek başlarına gerçekleştiremeyeceği üretim tekniklerini geliştirmek, bulmak ve uygulamak, ürünleri istenen kalitede üretmek, üretilen ürünleri işleyip müşterilere uygun şartlarda sunmak, müşteri ihtiyaçlarını analiz etmek, ürünlerin tanıtımını yapmak gibi faaliyetler oldukça finansal ve beşeri kaynak, kabiliyet ve kapasiteyi gerektirmektedir. Bunların yapılabilmesi için gerekli olan ölçeğin kooperatifleşme yoluyla aşılması mümkündür. Zira gelişmiş ülkelerde kooperatifçiliğin oldukça yararlanılan ekonomik ve sosyal gelişimi sağlayan bir ticari yöntem olduğu görülmektedir. Diğer taraftan Türkiye de başarılı kooperatif örnekleri sayıca az, devlet güdümlü ve ortak sayısı bakımından yetersizdir. Bu araştırmada kooperatifçiliğin ekonomideki yeri ve faydaları açıklanmakta ve kooperatifçiliğe gösterilen önemin artırılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Kooperatifçilik ve Ekonomideki Yeri Kamu ve özel sektörün yanında üçüncü bir sektör olarak ifade edilen 1 kooperatif- * Öğr. Gör. Dr., Kırıkkale Üniversitesi, Keskin MYO, Pazarlama çiliğin amacı; karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle mesleki faaliyetleri ile ilgili ihtiyaçlarını sağlamak, ürünlerini daha iyi şartlarda değerlendirme ve ekonomik menfaatleri korumak olarak ifade edilmektedir. Neticede üretim ve pazarlamada teknikleri ve uzman bilgi ve uygulamalara ihtiyaç duyan küçük çiftçilerin emeğinin karşılığını alması ve gelişmesi amaçlanmaktadır. Ancak uygulamada fındık, üzüm, incir, pamuk ve ayçiçeği dışındaki ürünlerde satış kooperatiflerinin yeterince gelişmediği görülmektedir. 2 Bu ürünlerde dahi gelişmiş ülkelerde olduğu kadar katma değerli ürünlerin yaratılması ve pazarlanmasında sorunlar vardır. Küçük birikimlerin büyük işletmelere dönüştürülmesini sağlayan kooperatifler ekonomik ve toplumsal faydalar sağlamaktadır. Dünya çapında yaklaşık bir milyar insanı ilgilendiren, milyarlarca dolar cirolara ulaşan küresel işletmeler haline gelen, yaklaşık 100 milyon kişinin çalıştığı kooperatifler ortaklarını ve halkı bilgilendirme, haklarını savunma, sosyoekonomik gelişimini sağlama ve harekete geçirme potansiyeline sahiptir. 2012 tarihli ICA Küresel 300 raporunda ABD, Fransa, İtalya, Almanya, İngiltere, Hollanda, Japonya, ve Reklamcılık Bölümü, Keskin (iborganizer@gmail.com) 1 Laidlaw A.F, (1981), 2000 Yılında Kooperatifler, Yol Koop Yayınları, Ankara, pp.86-91 (86) 2 Semiha Köroğlu, Avrupa Birliğinde ve Türkiye de Tarımsal Örgütlenme, T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Başkanlığı AT Uzmanlık Tezi, 2003, Ankara, s. 84. 22

Finlandiya, Kanada ve İsviçre de 2010 yılı verilerine göre kooperatifler 1.704 milyar dolarlık ticaret hacmi oluşturmuştur. Yaratılan ekonomik büyüklüğün Gayri Safi Yurt İçi Hasıla ya oranları İsviçre de % 12,2, Hollanda da % 11,6, Fransa da % 11,6, Almanya da % 10,6 dır. 3 Almanya da her çiftçi bir veya birkaç kooperatifin ortağıdır. Ayrıca zanaatkarların % 60 ı, perakendeci tacirlerin % 75 i, fırıncı ve kasapların % 90 ı, mali müşavirlerin % 65 ten fazlası kooperatif ortağıdır. Amerika da ise sektör 2 milyondan fazla kişiye istihdam sağlamakta ve 900 milyar dolara yakın iş hacmi yaratmaktadır. 4 ICA 2008 Raporuna göre Fransa daki 48 kooperatif 197,583 milyar dolar, Amerika daki 68 kooperatif 150,057 milyar dolar, Japonya daki 13 kooperatif 142,752 milyar dolarlık ciroya sahiptir. Ayrıca ilgili rapordaki 10 ülkeye ait 248 kooperatif işletmenin 913 milyar dolara yakın ticaret hacmi yarattığı görülmektedir. 5 Bunların yanında ABD gibi gelişmiş ülkelerde küresel çapta en büyük işletmeler arasında kooperatifler önemli yer almaktadır. Örneğin Fortune dergisinin belirlediği dünyanın en büyük 500 işletmesi içinde yer alan ilk 10 kooperatifin 2011 yılı cirosu 313,5 milyar dolardır. 6 Aşağıdaki tabloda Fortune Küresel 500 listesinde yer alan bazı kooperatiflerin sırası ve ciroları görülmektedir: 7 3 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Türkiye Kooperatifçilik Raporu, Mayıs 2014, Ankara, ss. 1-88. (7, 22). 4 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Dünyada Başarılı Kooperatifçilik Uygulamaları, Ankara, 2011, s. 18, 29. 5 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Dünyada Başarılı Kooperatifçilik Uygulamaları, Ankara, 2011, s. 10. 6 Mehmet Ferit Can ve Engin Sarıkaya, Dünya ve Türkiye de Tarım ve Hayvancılık Kooperatiflerinin Tarihsel Gelişimi, İktisadi Önemi ve Mevcut Durumu, Vet Hekim Der Derg, vol. 83, 2012, ss. 27-36. 7 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Dünyada Başarılı Kooperatifçilik Uygulamaları, Ankara, 2011, s.9 Tablo 1. Küresel 500 Listesindeki Bazı Kooperatifler Türkiye de ise toplam 536 birlik ve 73.581 kooperatife kayıtlı 7.642.520 ortak bulunmaktadır. Haziran 2014 verilerine göre en fazla kooperatif sayısı taşıma kooperatifleri ve en fazla ortak sayısı olan tür kredi kefalet kooperatifleridir. Faal olan kooperatif başına düşen ortak sayısı yaklaşık olarak 192 dir. 8 Türkiye için İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırma sonuçlarına göre 2004 ile 2012 yılları arasında kooperatif sanayi kuruluşları arasında Konya Şeker, Kayseri Şeker, Trakyabirlik, Marmarabirlik ve Gübretaş sürekli olarak yer almıştır. Aşağıdaki tabloda ilk 500 listesindeki kooperatifler görünmektedir: 9 8 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Kooperatif İstatistikleri Bülteni, 2014. 9 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Türkiye Kooperatifçilik Raporu, Mayıs 2014, Ankara, ss. 1-88. (63) 23

Tablo 2. İSO İlk 500 Listesinde Yer Alan Kooperatifler Türkiye de ihracata yönelik tarım ürünleri pazarlamasında 17 birlik altında 322 adet ve bağımsız 23 adet Tarım Satış Kooperatifleri yaklaşık 610.000 tarım üreticisi ortağı ile uzun yıllardır faaliyet göstermektedir. 10 Gelişmiş ülkelerde kooperatifler oldukça etkin olup ve ekonomi içindeki ağırlığı oransal olarak ülkemizden çok daha fazladır. Türkiye de belirli ürünlerin bölgelere göre kooperatifler tarafından satın alım oranları aşağıdaki tabloda verilmiştir: 11 Satın alınan ürünlere göre bir inceleme yapıldığında, Türkiye de 2013 yılında 352.524 ton ayçiçeği, 60.829 ton kütlü pamuk, 29.000 ton sofralık zeytin, 600 ton zeytinyağı, 16.365 ton kuru üzüm, 944 ton gül çiçeği ve 185 ton tiftik kooperatiflerce alınmıştır. Ülke üretimi içinde kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, kuru üzüm ve zeytinyağında 2002 ile 2012 yıllar arasında yıllık alınan ürün miktarının ülke üretimindeki payı a- şağıdaki şekilde görülmektedir: 12 Şekil 1. Satış Kooperatiflerince Alınan Ürün Miktarların Ülke Üretimine Oranı Tablo 3. Kooperatiflerin Ürüne Göre Bölgesel Alım Oranı 10 Adnan Ertan, Prestijli Tarım Ürünlerinin Pazarlanmasında Kalite ve Coğrafi İşaret Kavramlarının Tutundurulması ve Bu Bağlamda Tarım Satış Kooperatiflerinin Önemi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, vol.12, no.12, 2010, ss. 157-170. (158) 11 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Türkiye Kooperatifçilik Raporu, Mayıs 2014, Ankara, ss. 1-88. (26, 30). Şekil 1 de görüleceği üzere satış kooperatiflerince alınan ürünlerde yağlık ayçiçeği haricinde ürünlerin toplam üretimi içerisindeki payının düşük seviyelerdedir. Kooperatiflerin tarımsal ürünlerin satılmasında yeterince ve daha fazla tercih edilmesi için kooperatif bilincinin geliştirilmesi, kooperatif faaliyetlerinde profesyonel yönetim ve pazarlama faaliyetlerine gereken önemin verilmesi, markalaşarak üretilen 12 T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Kooperatif İstatistikleri Bülteni, 2014 s, 21-22. 24