Rehman Kuliyev (Bakü, Azerbaycan) İSMAIL BEY GASPIRALININ EĞİTİM KONSEPTİNDE ORTAK TÜRKCE XIX asrın sonları XX asrın başlarında türk dünyasının büyük fikir adamlarından biri Gaspıralı İsmail beydir(1851-1914). Krımın Bahçesaray bölgesinin Avcı köyünde doğdu. Gaspıralının hayata bakışlarının gelişmesinde aldığı eğitimin önemli etkisi olmuştur. İsmail önce Kırımda Ağkilsede rus okulunda okumuş, sonra ise Voronej ve Moskovada askeri okulda eğitimini devam ettirmiştir.genc yaşlarından eğitim işi ile uğraşmış ve bu alanda ciddi fealiyyette bulunmuştur.rus okulunda okuduğu zaman eğitimin bir takım yöntemlerinin eskimiş olduğunu ve manevi aksiklerini izleye bilmişti. Kırımın türk köylerinde öğretmenlik yapırken de bunların pratik boyutları ile karşılaşmıştı.bu nedenle de eski eğitim sistemine karşı çıkarak yeni yöntemler arayışında bulunmuştu. Onun başlatdığı eğitim mücadilesinde karşılaştığı engeller çoktu. Bunların içinde eski fikirli adamlar, muhafızakar din hadimleri bulunuyordu. İsmail bey tecrübesini geliştirmek ve çağdaş eğitim kurallarını derinden öğrenebilmek için Fransaya getmiş, üç ile kadar bir sürede orada yaşamış, Paris mekteblerindeki eğitim yöntemleri ile tanışmışdı.kendi izlenimlerini «Avropa medeniyyetine bir nezeri müvazine» adlı kiçik eserde ifade etmişti. Başlanğıçta Avrupalaşmak düşüncesine çok fazla yer vermiş, ama sonra bunu belli bir ölçüde takdim etmeğe başlamıştı.avrupanı taklit yolunu tutan Türkiye eğitimini de incelemişti. Uzun zaman mücadile verdikten sonra yayınladığı "Tercüman" gazetesinde yazdığı "Doğu meselesi " makalesinde (1895) eğitimin öneminden bahs etmişti. Gaspıralı Batı ve Doğu halklarında eğitimin özelliklerini açıklayarak yazıyordu: Avrupa'da intişari maarif onların uleması makamında olan ehli kilise sınıfının nüfuzunu kırmakla meydan aldığı halde, memalik şarkiyyede İslam ulemasının perişan halini tedavi edip ilerletttikce meydan alacaktır. Bunun da hikmeti Batı'nın ehli kilsesile Doğu'nun uleması beyninde esasen mevcut olan büyük farklılıkdır. Tarihi İslam'a bir gözatalım, zamanı saadetten ta Moğol saldırılarına
gelinceye kadar memalik Şarkiyye maarif bağçasıydı. İmam Besriler, Gazaliler, İbnisinalar, Ferabilər, Buhariler, Fahrediniraziler ve sairler hep bu bahçenin meyveleridir. Yine bu zamana aittir ki, tüccarı İslam yelken gemisi ve büyükçe botlarla ortamı garbide ve ortamı Kebir'de dolaşıyorlardı. Müslüman ta Ural dağlarına ve Sibirya'ya kadar gidiyordu. Bedeviler ve mecusular arasına girip fedakar ulema kültürel ve dini öğütlerle ömür geçirirlerdi. Ünlü ülemayı ve bu ehli Gayreti oluşturan neydi? Bunlarda görülen zekayı, hemiyyeti, efkarı ve Gayreti besleyen neydi? Maarif... Maarif... Maarif. Avrupallaşmağın etkisi altında Rusya'da yaşayan Türk - Müslüman halklarını uyandırmak fikrini gerçekleştirmek yollarını araştırmış ve eğitim yolunu önermiştir. Bu işte en önemli araçın ise basın olduğu kanatına gelmiştir.ama o dönemde basın izni almak oldukca zordu, hatta nerdeyse imkansızdı. Azerbaycanlı Hasan bey Zerdabi 1875-te böyle bir izni alabilmişti ve bu bölgede aydınları bir haylı derecede umutlandırmıştı. İsmail bey belli bir dönem içinde eğitim ve milli uyanış propogonasını rus basınında yayınladı. O zaman rus gazetelerinde ("Tavrı ) yazdı, "Rusya Müslümanları " eserinde izah etti.ruslaştırma siyasetini tankit etmiş ve onun olumsuz boyutlarını açıklamıştı. Gaspıralı yazıyordu : «Eğer Rusya'da Türk kavimlerini ruslaşdırmaq imkanı yoksa, bunların kaynakları, basınları yoktur. Onlara bunlar verilmelidir. Buna cevap olarak diyeceksiniz ki, bırak Rus mektbelerinde okusunlar. Ancak bu bireyler için mümkündür, kitle için kabul edilemez. Rus okulu tatar halkı için ölü doğmuş bir müessesedir. Rusya'da yüksek eğitimi devlet dili olan Rus dilini bilmekle almak olur. Ancak ilkokul, orta ve küçük sanat okulları tatar dilinde olmalıdır. Bu durumda bilim halk arasında daha hızlı yayılır. İ.Qaspıralı «Türkistan uleması» adlı eserinde yazıyor ki, islam felsefesinin ve biliminin tarihi araşdırlarsa, birçok bilim adamlarının Türk ve türküstanlı oldukları görülür. Ona göre, bir zamanlar Türk alimleri Müslümanların - Türklerin şimdi - şimdi alıştığı laik bilim ve eğitimi öğrenmişler : «Avrupa'da laik bilimler az olan bir zamanda Türkistan'da bağımsız akli ve nakli ilimler olmuştur." O, bir yandan
İslam dininin hayatında Türklerin önemli pozisyon tutmasını, diğer yandan ise onların hep laik bir millet olmasını göstermek istemişti. Gaspıralı'nın bu fikirleri Türkçülük adına yeni bir dönemin temelini atmıştır. Türkçülük sloganı "dilde, fikirde ve amelde birlik " olan Gaspıralı bu düşüncelerini tüm Türklerin ortak gazetesi olan "Tercüman " da ifade etmişti. 1883 yılının nisan ayından başlayarak Bahçesarayda Tercüman gazetesinin yayınına başlayan büyük Türk düşünürü kısa bir sürede büyük başarılar elde etmişti. İsmail bey Gaspırıalının ana gayelerinden bir tanesi Rusya Türkleri arasında ortak edebi Türk dilinin oluşturulması idi. İsmail beyin düşüncesine göre Rusya Türklerinin tek dili olmalı ve bu dil okullarda öğretilmelidir. Böyle bir fikrin Mirza Kazımbey tarfından da önerildiği hakkında bilgiler mevcuttur. İsmail beyin düşündüyü yeni eğitim sistemi "Usul - cedid" okullarının açılmasına kadar gelişmişti. Bu okullar türkceni de öğretiyordu. Ortak bir türkce türk milli birliğine götürecek ana yol olarak belirlenmişti..20. yüzyılın başlarında oluşan Rusya Müslümanları Birliği organizasyonunda da yakından yer almıştı. Bu örgütün qurultaylarında ( 1906 ) Qaspalının teklifi ile Türk okullarında tek Türk dilinin hayata keçirlməsi yönünde ortak Türk yazı dili ile yazılmış kitapların okutulması hakkında karar kabul edilmişti. Bu dönemde Gaspıralı Azerbaycan Türk düşünürlerinin ( Ahmet Ağaoğlu, Ali Bey Hüseyinzade, Muhammed Hadi, Nesib Yusifbeyli ve b. ) eserlerine tercüman da geniş yer veriyor, türk dilini, islam dinini ve türk milli birlik düşüncesini devamlı şekilde tebliğ ediyordu. Ismayıl beyin türkçülük ideyasının yayılmasında ortak türkce bir kaç açıdan değerlediriliyordu. Yakın hedefler açısından bu yolla ortak türkcein alanınını oluşturmak, uzak hedefler için ise bu dili daha geniş bir alanda yaymak gibi maksedler izlenilmekteydi. Burada bir tərəfdən ortak türkcənin kendisi tecrübeye, kullanım alanına girer, diğer tarafdan ise egitim sisteminin de diline dönüştürülüyordu.
Bunun için İsmayıl bey rus dilinde yayınlalan gazetelerden, o sıradan Tavrida dan da istifade eder. Rusiya müslümanları eserini bu gazetede yayınlamağa başlamış ve burada türkçülük düşüncəsini yaymag için uzun bir çaba göstermişti.onun eğitimçi düşüncesinde rusların oluşturmak istediği rus milleti muddası eleştiriliyordu. Bu açıdan İsmayıl bey rus yönetiminin dil politikasına karşı çıkmış ve rusca eğitimin yerine ortak türkce eğitim dilini önermişti. Gaspıralı yazıyordu ki, rus mektebi tatar halkı için ölü doğulmuş bir müesisedir. Rusiyada rus dilini bilmeden okumak imkansız bir hale gelir. Ama ilk okul ve orta okul eğitiminin kendi dilllerinde olmasının önemini anlatır. İsmayıl bey Türk dünyasının diğer eğitim mücadilesi vermiş kişilerinin faaliyyetlerini de biliyordu. Ziya Gökalpın, Mirza Feteli Ahundzadeni büyük türkçü olarak değerlendiriyordu. Onu düşüncesine göre, Osmanlı İmperatorluğunda türkçülük akımının karşısı alındığı zaman, Azerbaycanda türkçülük düşüncesi daha da gelişmişti. Yusif Akçuraoğlunun da kanaetlerine göre, İsmayıl bey Gaspıralı diğer türkçülerden daha fazla hizmet göstermiş bir insandı. İsmail beyin eğitimçi görüşləri içərisində türk kaynaklarına önem verilmesi de dıkkati çeker. Özellikle, İ. Gaspıralı bir çok bilim adamlarının türk ve türküstanlı olduklarını ve de onların bilim mirasının eğitim sistemine dahil edilmesinin öneminden bahs eder. Onun düşüncesine göre türk bilim Adamlari bir çok bilim alanında çok eskiden büyük başarılara imza atmıştı. Asrlar geçdikten sonra Batı dünyası bu bilim seviyyesine ulaşabilmiştir. «Avropada dünyevi elmler az olan bir zamanda Türküstanda müstakil akli və nakli elmler olmuşdur». Bununla da, o, bir tarafdan İslam dinin önemini vurgulayır, diğer bir yandan ise layik bir millet olarak türklerin başarılarını gösteriyordu. Ortak türkcenin eğitime dahil edilmesi önemli bir mesele gibi dıkkatı çeker. Tabii ki, bu öneri zamanına göre çok daha ileri atılmış bir adımdan haber vermekteydi.eger şimdi bu günün gerçeklerinden bakmış olursak, yine de
güncelliğini kaybetmemiş gibi gözükecektir. Çünki biz daha ortak türkcede eğitime geçe bilmiş değiliz. Gaspıralıya göre medreseler eski ruhunu restore etmeli ve yeniden dönemle ayaklaşmayı başarmalıdır. Bunun için din hadimlerinin de üzerine büyük görevler düşer. Şimdi artık ülemalar zekat ve sadke yığmak işinden vazgeçmeli ve yeni mektebler açılması imin çaba göstermeliler. Onun yeni eğitim düşüncesi kendi ifadesini türkçülük mefkuresinin de tasdikini bulduğu Usuli-cedid tipli mekteblerin açılması ile devam etmişti. Çünki bu mektebler türk mektebleri idi ve bu mekteblerde türkce ders veriliyordu. Ortak türkce ideyasını yaymak için G. İsmayıl bey bir çok ülkeler seferler de etmişti. Bunların içinde defalarca gittiği Türküstan ve Türkiye ile yanı sıra Hindistan, Mısır ve b. ülkeler de vardı. «Müsülman kongresi» makalesində o, bu seferlerini anlatarak yazıyordu: «Asrın dörddən birindən beri Rusiya müslümanlarının ümumi ictimai problemleri meşğul olduğumdan və Buharadan Elcezaire kadar olan seyahatlarımdakı müşahidelerim meni bir tarafdan meyus, diger tarafdan ümidvar edirdi». Gaspıralı hesab edirdi ki, türkçülüyün inkişafı hem de din birliyinin kuvvetlenmesine bağlıdır. Ona göre de, o, türkçülük və islamçılığı aynı şekilde benimsemiş və tebliğ etmişdir. Onun fikrince, türkçülük və islamçılıq birliyinin mevcutuluğu dövründə türkçülük her zaman yaşayacaktır. Onun Rusya Müslümanları eserinde "Rusya yönetimi altında yaşayan Müslümanların-Tatarların tek bir kitle olduğu kabul ediliyor, onların kültürel ve siyasî haklarından söz ediliyordu. Eğer Rusya Müslümanları, o dönüşüm ve değişim çağında birbirlerinden ayrılır ve parçalanırlarsa bu onların sonu olacaktı. Kurtuluşun tek yolu; eğitimle Batı medeniyetine yaklaşmak, onun bilimdeki seviyesine ulaşmaktı. Bu ölmüş durumdaki Türk-İslâm ruhunu diriltmenin tek yolu idi" (Gaspıralı 2005: 20) der. 35 yıl kadar uzun bir ömür süren ve adeta Gaspıralı'nın adı ile özdeşleşen "Dilde, Fikirde, İşte Birlik!" serlevhalı "Tercüman Gazetesi", "Alemi-i Nisvan"
adlı kadın, "Alem-i Sibyan" adlı çocuk dergileri ve bunlarda yayımladığı çalışmaları bu amaca hizmet etmiştir. "Rus yönetimi 1840 lı yıllardan itibaren gazete çıkartmak için kendisine başvuran Kafkasyalı, İdil-Urallı birçok Türk aydınına izin vermemiştir; çünkü, gazetenin bir toplumun uyanmasında, dünyayı tanımasında, daha da önemlisi kendi varlığının farkına varmasında (ulusal bilincin uyanmasında) büyük rolü olduğunu çok iyi bilmektedir. Hele kendi anadilinde okullara sahip olmayan Rusya Müslümanları için bir gazete aynı zamanda okul demekti. Bu açıdan bakılınca gazete çıkarma izni alması, Tercüman ı uzun yıllar çıkartabilmesi onun en büyük başarılarından biridir, denilebilir"(akpınar, Ağca 2013:146-147 ). Gaspıralı yaptığı çalışmalar ile Türk toplumunun gönlünde taht kurmuş ve her zaman yaşayacak bir insandır. Yazıları, ortaya attığı fikirler, tartışmaya açtığı konular, o sıradan ortak türkcenin eğitim sistemine dahil edilmesi meselesi bu gün de güncelliğini azaltmamış, hatta bir haylı derecede çoğaltmıştır.düşünüyoruz ki, "Dilde, Fikirde, İşte Birlik!" sözü Türk halkalarının çağdaş eğitim alanı için ortak bir şiar olmalıdır. Ortak türk geçmişinden ortak türk geleceğine giden yolumuz mutlaka ve mutlaka ortak türkceden geçecektir. Kaynaklar: 1. Akpınar, Yavuz; Ağca, Ferruh, Çağdaş Türk Edebiyatları-I, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını, Eskişehir, 2013. 2. Gaspıralı, İsmail, Seçilmiş Eserleri; I. cilt, Roman ve Hikâyeleri, Hazırlayanlar: Yavuz Akpınar, Bayram Orak, Nazım Muradoğlu, İstanbul, Ötüken Yayınevi, 2007. 3. Gaspıralı, İsmail, Seçilmiş Eserleri: II. cilt: Fikrî Eserleri, Hazırlayan: Y. Akpınar, İstanbul, Ötüken Yayınevi, 2005. 4. Gaspıralı, İsmail, Seçilmiş Eserleri; III. cilt, Dil-Edebiyat- Seyahat Yazıları, Hazırlayan: Yavuz Akpınar, İstanbul, Ötüken Yayınevi, 2008. 5. Mekteb Dergisi, Bakı, 1913-1914.